Loading AI tools
Güneydoğu Avrupa'da bir ülke Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Yunanistan (Yunanca: Ελλάδα, Yunanca telaffuz: [eˈlaða]), resmî adıyla Helen Cumhuriyeti (eskiden Hellas, Yunanca: Ελληνική Δημοκρατία, Yunanca telaffuz: [eliniˈki ðimokraˈti.a]), Güneydoğu Avrupa'da bulunan bir ülkedir. Nüfusu 2022 itibarıyla yaklaşık 10,3 milyon olan ülkenin en büyük şehri ve başkenti Atina'dır. Kuzeybatısında Arnavutluk, kuzeyinde Kuzey Makedonya ve Bulgaristan, kuzeydoğusunda Türkiye, doğusunda Ege Denizi, batısında İyon Denizi, güneyinde Girit Denizi ve Akdeniz ile sınırlanan Yunanistan, Avrupa, Asya ve Afrika'nın kavşağında stratejik bir konumda yer almaktadır.
Yunanistan | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Slogan Ελευθερία ή Θάνατος Elefthería i Thánatos Ya Özgürlük Ya Ölüm | |||||||||
Başkent ve en büyük şehir | Atina 37°58′K 23°43′D | ||||||||
Resmî dil(ler) | Yunanca | ||||||||
Resmî din | Doğu Ortodoksluk | ||||||||
Demonim | Yunan | ||||||||
Hükûmet | Üniter parlamenter cumhuriyet | ||||||||
| |||||||||
Yasama organı | Yunan Parlamentosu | ||||||||
Tarihçe | |||||||||
| |||||||||
Yüzölçümü | |||||||||
• Toplam | 131.957 km2 (97.) | ||||||||
• Su (%) | 0,87 | ||||||||
Nüfus | |||||||||
• 2021 tahminî | 10.682.547 (85..) | ||||||||
• 2011 sayımı | 10.816.286[1] | ||||||||
• Yoğunluk | 82/km2 (125.) | ||||||||
GSYİH (SAGP) | 2023 tahminî | ||||||||
• Toplam | $325,3 milyar[2] (55..) | ||||||||
• Kişi başına | $30.495[2] (46..) | ||||||||
GSYİH (nominal) | 2023 tahminî | ||||||||
• Toplam | $209,86 milyar[2] (50..) | ||||||||
• Kişi başına | $19.673[2] (42..) | ||||||||
Gini (2019) | ▼ 31.0[3] orta · 60. | ||||||||
İGE (2019) | 0.888[4] çok yüksek · 32. | ||||||||
Para birimi | Euro (€, EUR) | ||||||||
Zaman dilimi | UTC+02:00 (DAS) | ||||||||
UTC+03:00 (DAYS) | |||||||||
Tarih formatı | gg/aa/yyyy | ||||||||
Trafik akışı | sağ | ||||||||
Telefon kodu | +30 | ||||||||
ISO 3166 kodu | GR | ||||||||
İnternet alan adı | .gr .ελ | ||||||||
Uzun bir geçmişi olmasına rağmen modern Yunanistan, 1822 yılında kurulmuş bir ülkedir. Klasik Yunanistan'daki şehir devletleri, demokrasinin, Batı felsefesinin, Batı edebiyatının, tarihçiliğin, siyaset biliminin, önemli bilimsel ve matematiksel ilkelerin, tiyatronun ve Olimpiyat Oyunlarının doğduğu yer olarak Batı medeniyetinin beşiği kabul edilir. Bu şehir devletleri, II. Filip tarafından fethedildikten sonra, Büyük İskender, ordularıyla Yunan uygarlığını Orta Doğu'ya getirerek daha sonra Hristiyanlığın ortaya çıkıp yayılacağı ortak kültürel alanı yarattı. M.Ö. ikinci yüzyılda Roma tarafından ilhak edilen Yunanistan, Roma İmparatorluğu'nun ve Yunan dili ve kültürünün baskın olduğu ardılı Bizans İmparatorluğu'nun ayrılmaz bir parçası oldu. On beşinci yüzyılın ortalarında Osmanlı egemenliği altına giren Yunanistan, 368 yıllık Osmanlı hâkimiyetinden sonra 1822'de modern bir ulus devlet olarak ortaya çıktı.
Yunanistan üniter bir parlamenter cumhuriyettir. Ekonomisi, önemli bir bölgesel yatırımcı olduğu Balkanlar'ın en büyüğüdür. Birleşmiş Milletler'in kurucu üyesi olan Yunanistan, Avrupa Topluluklarına (Avrupa Birliği'nin öncüsü) katılan onuncu üyeydi ve 2001'den beri Euro bölgesi'nin bir parçasıdır. Ayrıca, aralarında Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Uluslararası Frankofoni Örgütü'nün (OIF) de bulunduğu pek çok uluslararası kuruluşa üyedir.
Günümüzde Türkçede bu ülkeyi ve halkını tanımlamak için kullanılan Yunanistan ve Yunan kelimeleri Arapça (اليونان, al-Yūnān), Farsça (یونان, Yūnān) ve İbranicede (יוון, Yavan) de olduğu gibi Anadolu'da bulunan İyonyalılar'a atfen ortaya çıkmıştır ve Yakındoğu'daki Helenler'i ifade eder.[5] İngilizce, Fransızca ve Almanca da dahil olmak üzere Batı Avrupa'da konuşulan dillerde ise İtalya'nın güneyindeki Grek kolonilerine'e atfen "Grek" (Γραικοί, Graikoí) ismi yaygınlaşmıştır.[5] Yunan kavimleri ve şehirleri kendilerini Helenler diye tanımlamıştır. Bugünkü Yunanistan'ın ismi de "Helen ülkesi" anlamında Katarevusa'da Hellás (Ἑλλάς) ve Modern Yunanca'lda Elláda'dır (Ελλάδα).[5] Bununla birlikte Helenler, Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde kendilerini Romalı (Ρωμιοί, Romioi) olarak adlandırmışlar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından bu yüzden Rum diye anılmışlardır.[5] Helen ismi 1830'da Yunanistan'ın bağımsız bir devlet olarak kurulmasına kadar tarihe karışmış ve yeni kurulan devletin, köklerini doğrudan eski Yunan medeniyetine dayandırdığından Hellas adını yeniden canlandırmıştır.[5]
Yunanistan'ın güneyindeki Manya'daki Apidima Mağarası'nın 200.000 yıl öncesine tarihlenen, Afrika dışındaki erken modern insanın en eski kalıntılarını içerdiği öne sürülür.[8] Ancak diğerleri kalıntıların arkaik insanları temsil ettiğini öne sürer.[9][5]
Taş Devri'nin üç aşaması da Yunanistan'da örneğin Franhti Mağarası'nda temsil edilir.[10]
Yunanistan'da, MÖ 7. binyıldan kalma neolitik yerleşimler,[11] Avrupa'daki en eski yerleşimlerdir. Zira Yunanistan, tarımın Yakın Doğu'dan Avrupa'ya yayıldığı güzergah üzerindedir.[12]
Yunanistan, MÖ 3200 civarında Ege Denizi adalarında Kiklad kültürüyle başlayıp,[13] Girit'te Minos medeniyeti (MÖ 2700–1500),[14][15] ve ardından anakaradaki Miken uygarlığı (MÖ 1600–1100), Avrupa'daki ilk ileri medeniyetlerin bulunduğu yerdir ve Batı medeniyetinin doğduğu yer olarak kabul edilir.[15][16][17]
Bu medeniyetlerin kullandıkları çeşitli yazılar vardı; Minoslular Linear A olarak bilinen şifresi çözülmemiş bir yazı kullanırdı ve Mikenliler Yunancanın onaylanmış en eski biçimini Linear B'de yazardı.[18] Çağdaş Hitit ve Mısır kayıtları, Yunanistan anakarasında yerleşik bir "Büyük Kral"ın yönetimi altında tek bir devletin varlığını öne sürer.[19][20]
Tunç kullanan ve Yunanca konuşanlar MÖ 2.000 civarında geldi ve Miken, Tirins ve Pilos'taki müstahkem saraylar etrafında günümüzde Miken uygarlığı olarak adlandırılan bir kültür gelişti.[5][21] Medeniyetleri MÖ 1200 civarında Bronz Çağının Çöküşü ile sona erdi ve bunu yüzyıllarca süren "karanlık çağ" izledi.[5][7] Bu dönemin sonunda, MÖ 800 civarında, şehir devletleri ortaya çıktı ve Yunanlar Akdeniz ve Karadeniz kıyılarındaki koloni kurmaya başladılar.[5][6]
Miken uygarlığının çöküşü, yazılı kayıtların bulunmadığı Yunan Karanlık Çağını başlattı. Karanlık Çağların sonu geleneksel olarak ilk Olimpiyat Oyunlarının yapıldığı M.Ö. 776 yılına tarihlenir.[22]
Klasik dönem, Atina ve diğer şehir devletlerinin büyük düşünürler ve sanatçılar yetiştirdiği ve dünyanın ilk demokrasilerini yarattığı altın çağdır.[23] Bu dönem, Akropolis ve diğer büyük tapınakların inşa edildiği, Sofokles, Euripides ve Eshilos tarafından büyük trajedilerin yaratıldığı ve Aristoteles ve Platon tarafından ünlü felsefe okullarının kurulduğu dönemdir.[24]
Batı edebiyatının temel metinleri olan İlyada ve Odisseia 'nın M.Ö. 7. veya 8. yüzyıllarda Homeros tarafından yazıldığı sanılmaktadır.[25][26] Şiir, Olimposlu tanrılara olan inançları şekillendirdi. Ancak antik Yunan dininin rahip sınıfı veya sistematik dogmaları yoktu ve Dionysos gibi popüler kültler, gizemler ve büyü gibi diğer akımları da kapsıyordu.[27] Bu dönemde Yunan yarımadasında Karadeniz kıyılarına, güney İtalya'daki Magna Graecia'ya ve Küçük Asya'ya kadar uzanan krallıklar ve şehir devletleri ortaya çıktı. Bunlar, mimaride, dramada, bilimde, matematikte ve felsefede ifade edilen, klasik Yunanistan'da benzeri görülmemiş bir kültürel patlamayla sonuçlanan büyük bir refaha ulaştı.
MÖ 508'de Kleisthenis, Atina'da dünyanın ilk demokratik hükûmet sistemini kurdu.[28][29] Ancak, bu dönem aynı zamanda dolambaçlı siyaset, savaş ve kan dökülen bir dönemdi.[23]
MÖ 500'e gelindiğinde Pers İmparatorluğu, Küçük Asya ve Makedonya'daki Yunan şehir devletlerine hükmediyordu.[30]
Küçük Asya'daki Yunan şehir devletlerinin Pers yönetimini devirme girişimleri başarısız oldu ve Persler MÖ 492'de Yunanistan anakarasındaki eyaletleri işgal etti ancak MÖ 490'daki Maraton Muharebesi'ndeki yenilginin ardından geri çekilmek zorunda kaldılar. Buna yanıt olarak Yunan şehir devletleri, Truva Savaşı'nın efsanevi birliğinden bu yana Yunan devletlerinin kaydedilen ilk birliği olan Sparta liderliğinde MÖ 481'de Helen Birliği'ni kurdular.[31][32]
Perslerin ikinci Yunanistan istilası MÖ 480-79'da Yunanların Salamis'de ve İstefe yakınlarındaki Plataea'da Pers ordusunu yenerek ortadan kaldırıldı ve Pers tehdidine son verildi.[23] Bu, Perslerin sonunda tüm Avrupa topraklarından çekilmesine işaret ediyordu.
Yunan-Pers Savaşlarındaki Yunan zaferleri tarihte çok önemli bir andır.[33] Sonrasındaki 50 yıllık barış, Batı medeniyetinin birçok temelini atan ufuk açıcı bir dönem olan Atina'nın Altın Çağı olarak bilinir.
Bu zaferi, şehir devletlerinden Atina, Sparta ve İstefe'in iktidar için boğuştuğu bir dönem izledi.[23] Siyasi birliğin olmayışı Yunan devletleri arasında sık sık çatışmalara neden oluyordu. Yunanlar arası en yıkıcı savaş, Atina İmparatorluğu'nun çöküşüne ve Sparta ve daha sonra Teb hegemonyasının ortaya çıkışına işaret eden Peloponez Savaşı'ydı (MÖ 431-404).[34] Atina ve Sparta arasındaki Peloponez Savaşı MÖ 431'de başladı ve Sparta'nın 27 yıl sonra Atina'yı boyun eğdirmesiyle sona erdi.[23] Sparta, MÖ 371'de Thebai tarafından yenildi.[23]
MÖ 4. yüzyılda aralarındaki sürekli savaşlar nedeniyle zayıflayan Yunan polisleri, Helen Birliği olarak bilinen bir ittifakla Kral II. Filip'in yönetimindeki Makedon krallığının yükselen gücüne boyun eğdirildi.[35] Bölünmüş ve zayıflamış şehir devletleri MÖ 338'de Makedonya Kralı II. Filip tarafından kolayca fethedildi.[23] II. Filip, şehir devletlerini fethinden iki yıl sonra öldürüldü.[24]
Filip'in MÖ 336'da öldürülmesinin ardından, oğlu ve Makedonya kralı Büyük İskender, Pers İmparatorluğu'na karşı bir Panhelenik seferin başına geçti ve Pers imparatorluğunu ortadan kaldırdı. Savaşta yenilgiye uğramadan, MÖ 323'teki zamansız ölümüne kadar İndus kıyılarına doğru yürüdü.[36] İskender, babası tarafından inşa edilen imparatorluğu Hindistan alt kıtasına kadar genişletti.[24] Saltanatı, Yunan dili, dini ve kültürünün fethedilen topraklara yayılmasıyla birlikte Yunan kültürel hegemonya dönemini getirdi.[24]
MÖ 323'te ölümünden sonra, İskender'in generalleri imparatorluğu kendi aralarında bölerek Yunan dilini ve kültürünü antik dünyaya yayan ve Roma'nın Yunanistan'ı fethine kadar süren bir dizi Helenistik krallık yarattı.[24] İskender'in imparatorluğu Helenistik Dönemi başlatacak şekilde parçalandı. Kendi aralarındaki şiddetli çatışmaların ardından İskender ve haleflerinden sonra gelen generaller, Mısır'daki Ptolemaioslar ve Suriye, Mezopotamya ve İran'daki Seleukoslar gibi fethettiği bölgelerde büyük kişisel krallıklar kurdular.[37] Yunanların, İskenderiye ve Antakya gibi bu krallıkların yeni kurulan polislerine, yönetici bir azınlığın üyeleri olarak, Yunanca'nın koine olarak bilinen yerel formunu takip eden yüzyıllarda yerleşmeleri sonucunda Yunan kültürü yayıldı. Yunanlar ise Doğu tanrılarını ve kültlerini benimsediler.[38] Yunan bilimi, teknolojisi ve matematiği Helenistik dönemde zirveye ulaştı.[39] Makedonların Antigonid krallarından özerkliklerini ve bağımsızlıklarını korumayı arzulayan Yunanistan'ın birçok polisi koina veya sympoliteiai (federasyonlar) halinde birleşirken, Doğu ile ekonomik ilişkiler kurulduktan sonra zengin bir ineuergetai tabakası iç yaşamına hakim oldu.[40]
Klasik dönem | ||
---|---|---|
Olay | Tarih | |
İlk Olimpiyatlar | MÖ 776[41] | |
Atina'da demokrasi | MÖ 508 | |
Pers-Yunan savaşları | MÖ 500-479 | |
Atina'nın Altın Çağı | MÖ 480-404 | |
Peloponez Savaşı | MÖ 431-404 | |
İskender'in fetihleri | MÖ 334-323 | |
İskender'in ölümü | MÖ 323 | |
Yaklaşık MÖ 200'den itibaren Roma Cumhuriyeti Yunan işlerine giderek daha fazla karışmaya başladı ve Makedonya'yla bir dizi savaşa girdi.[42] Makedonya'nın MÖ 168'deki Pidna Muharebesi'ndeki yenilgisi, Antigonid gücünün sona erdiğinin sinyalini verdi.[43]
Romalılar, MÖ 146'da Korint'in yağmalanmasıyla Yunanistan'ın nihai kontrolünü ele geçirdikten sonra Yunanistan, Roma İmparatorluğu'nun kültür merkezi haline geldi.[44] Korint, Jül Sezar altında görkemli bir şekilde yeniden inşa edildi ve büyük bir eyalet başkenti oldu.[44] Delfi ve Dodona gibi kutsal yerler Romalı turistleri çekti ve ticaret gelişti.[44]
Roma Yunanistanı Roma'nın yükselen gücü, Yunanistan'ın MÖ 146'da Korint'in yağmalanmasından sonra bir Roma eyaleti haline gelmesiyle sonuçlandı ve bunu görece bir sakinlik dönemi izledi.[45]
MÖ 146'da Makedonya Roma tarafından bir eyalet olarak ilhak edildi ve Yunanistan'ın geri kalanı Roma himayesi altına alındı.[42][46]
Yunan kültürünün ateşli hayranları olan Romalılar, oğullarını eğitim görmeleri için Atina'ya göndererek burayı bir kültür merkezi haline getirirken, Roma imparatorları şehre ve ülkenin diğer bölgelerine büyük anıtlar bağışladı.[45]
Süreç, MÖ 27'de imparator Augustus'un Yunanistan'ın geri kalanını ilhak etmesi ve burayı senato eyaleti Achaea olarak oluşturmasıyla tamamlandı.[46] Romalılar, askeri üstünlüklerine rağmen Yunan kültürüne hayran kaldılar ve ondan büyük ölçüde etkilendiler, bu nedenle Horatius'ın ünlü ifadesi şuydu: "Yunanistan, ele geçirilmiş olmasına rağmen, vahşi fatihini esir aldı".[47] Homeros'un destanları Virgil'in Aeneis'ine ilham kaynağı oldu ve Genç Seneca gibi yazarlar Yunan üsluplarını kullanarak yazdılar. Scipio Africanus gibi Romalı kahramanlar felsefe okudu ve Yunan kültürünü ve bilimini takip edilecek bir örnek olarak gördüler. Benzer şekilde, çoğu Roma imparatoru, doğası gereği Yunan olan şeylere hayrandı.
Hristiyanlık bu dönemde bölgeye tanıtıldı, Pavlus MS 49-61 döneminde bölgeyi dolaştı.[45]
İmparator Neron MS 66'da Yunanistan'ı ziyaret etti ve Antik Olimpiyat Oyunlarında sahne aldı; Hadrianus[48] ise imparator olmadan önce Atina'nın baş arkhonu olarak görev yaptı.[49]
Roma ve Bizans dönem | ||
---|---|---|
Olay | Tarih | |
Roma hakimiyeti | MÖ 146[41] | |
Hristiyanlık resmî din | MS 380[41] | |
Son Olimpiyat | MS 393 | |
Katolik-Ortodoks ayrılığı | MS 1054 | |
Konst. Kuşatması | MS 1024 | |
İstanbul'un fethi | MS 1453 | |
MS 323'te İmparator Konstantin, imparatorluk başkentini Bizans şehrine taşıdı ve adını Konstantinopolis olarak değiştirdi.[45] Yakın zamanda din değiştiren biri olarak, Hristiyanlığı resmi devlet dini haline getirdi. Konstantin'in halefleri büyük kiliseler ve manastırlar inşa ettiler, ama aynı zamanda antik Yunan kültürünün, dininin ve felsefesinin son kıvılcımlarını da söndürdüler.[45]
Doğu Roma İmparatorluğu'nda İstanbul'un önemi nedeniyle Yunan dünyasının siyasî, dinî ve kültürel merkezi olmuş olan Atina hızla gerilemeye başladı.[45] Atina'daki Yeni Platonculuk Akademisi'nin 529'da İmparator Justinianus tarafından kapatılmasıyla Atina, bir taşra kasabasına geriledi.[45]
Bizans İmparatorluğu, İstanbul 1204'te Haçlıların eline geçene kadar Yunanistan'ı yönetti.[45] Bu Frank yağmacıları ve Venedikli müttefikleri, Yunan anakarasını ve adalarını aralarında bölerek çeşitli küçük krallıklar ve prenslikler yarattı.[45] İmparatorluk, İstanbul'u geri aldı ve 1259'da Pelagonya'da Frank prenslerini yendikten sonra Yunanistan anakarasının çoğunu geri aldı.[45]
13. yüzyılda doğudan yeni bir tehdit büyümeye başladı.[5] Osmanlı Türkleri 1430'da Selanik'i ele geçirdi ve yirmi üç yıl sonra 1453'te İstanbul'un çok önemli fethi Bizans İmparatorluğu'nu sona erdirdi.[5]
Gelecek 200 yıl boyunca Venedik Cumhuriyeti ile anakara Yunanistan ve adalar üzerinde çatışan Osmanlı Devleti, Kıbrıs ve Girit sırasıyla 1571 ve 1670'te ele geçirdi.[50][5]
1571'de İspanyol müttefikleri ile Korint Körfezi'ndeki İnebahtı'da bir Osmanlı donanmasını yok eden Venedikliler, 1715'e gelindiğinde sadece Korfu ve İyon Adaları'nı elinde tutabildiler.[5]
Millet sistemini uygulamış, dinlerini ve dillerini koruyan Yunanlar, Osmanlı topraklarının dünya ekonomisine entegrasyonu döneminde büyük bir tüccar ağı geliştirdiler.[5]
Osmanlı Devleti, Yunanistan'ı aldığında Millet sistemini uygulamış, dinlerini, dillerini, görünüşlerini değiştirmelerine zorlanmamıştır.[5] Tüccar Yunan seçkinleri, Osmanlı otoritesinin gerilemesi sürecinde Batı'dan gelen milliyetçilik ve liberalizm ruhunu Yunan topraklarına taşıdılar.[5]
Osmanlı yönetimine karşı Yunan Bağımsızlık Savaşı, 1821'de başladı ve neredeyse on yıl sürdü.[5] Başarı, büyük ölçüde yabancıların müdahalesi sayesinde geldi. Fransa, Rusya ve İngiltere müdahale edip Osmanlı donanmasını Navarin'de batırana kadar Osmanlılar üstünlüğü ele geçirmeye yakın görünüyordu. 1821'de Osmanlılar yeni Yunan Cumhuriyeti'ne bağımsızlık vermeye zorlandı, ancak Türkiye batı, orta ve kuzey anakarasının çoğunu elinde tuttu.[5] Bu dönem aynı zamanda tüm Yunan halkını tek bir bayrak altında toplamayı amaçlayan "Megalo İdea"nın de başlangıcıydı.[51][5] Cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı Kapodistrias, 1831'de suikasta uğradı ve rejim çöktü.[5]
Büyük Güçler, Bavyera prensi Otto'yu Helenlerin Kralı olarak kabul ettirdi.[5] Başkentini Atina'ya taşıdı ve şehri büyük Neo-Klasik tarzda yeniden inşa etmeye başladı.[5] 1863'te liberal subaylar ve politikacılar tarafından devrilen Otto yerine Danimarka doğumlu I. Yeoryos Büyük Güçler tarafından atandı ve yönetim biçimi anayasal meşrutiyet olarak değiştirildi.[5] Sonraki yüzyılda Yunanistan, 1910'da başbakan seçilen Venizelos'un başarılı siyaseti ile toprak ve nüfus bakımından iki katına yakın büyüdü.[5]
Bağımsızlık sonrası | ||
---|---|---|
Olay | Tarih | |
Yunan İsyanı | 1821 | |
Navarin Savaşı | 1827 | |
Londra Konferansı | 1832 | |
Balkan Savaşları | 1912-13 | |
Sevr Antlaşması | 1920 | |
Lozan Antlaşması | 1923 | |
Modernleşme 19. yüzyılın ikinci yarısında hız kazandı.[5] Buharlı gemiler yelkenli gemilerin yerini almaya başladı ve ilk demiryolu 1869'da Atina ile Pire arasında açıldı.[5] Ancak Yunan politikacılar için amaç, Osmanlı İmparatorluğu'nun elindeki toprakların kurtarılmasıydı.[5]
1917'de Megali İdea'nın (“Büyük Fikir”) destekçileri, Yunanistan'ın Türkiye'nin büyük etnik Rum nüfusa sahip bölgelerini ele geçirmesini istedi ve hatta İstanbul'u yeniden fethetmeyi hayal etti.[51][5] Ancak, Anadolu'nun Yunan işgali, Yunan tarih yazımında "Anadolu Felaketi" (Μικρασιατική καταστροφή, Mikrasiatiki katastrofi) olarak adlandırılan yenilgiyle sonuçlandı.[51][5]
Bu yenilgi, Yunanistan'da II. Dünya Savaşı'na kadar devam eden bir istikrarsızlık dönemine yol açtı.[5] Askerî yönetim, Kral II. Georgios'u ülkeyi terk etmeye zorladı.[5] 1924'te, Osmanlılar'dan kurtuluşun anma günü olarak kutlandığı 25 Mart günü Yunanistan'da cumhuriyet ilân edildi.[5] Yapılan seçimlerin ardından Venizelos yönetime geldi.[5]
Yoksul mülteciler 1923'te Türkiye'den Atina ve Selanik'e akın etti ve 1920'ler ve 1930'lar bir yoksulluk, yoksunluk ve siyasi kaos zamanıydı.[5] 1936'da General İoannis Metaksas, demokratik özgürlük pahasına bir miktar istikrar getiren otoriter bir 4 Ağustos Rejimi'ni (Καθεστώς της 4ης Αυγούστου, Kathestós tis tetragtis Avgoústou) kurdu.[52][5]
Yunanistan, 1940'ta II. Dünya Savaşı sırasında İtalyan işgaline başarıyla direndi, ancak 1941'de Alman birlikleri tarafından yenildi ve işgal edildi.[5]
İşgalin 1944'te sona ermesiyle rahatlayan Yunanistan'da, milliyetçi gruplar ve komünistler arasında çatışmalar başladı.[5] Üç yıllık bir iç savaş yaşandı.[5] Savaş Yunanistan'ı yoksul, istikrarsız ve bölünmüş durumda bıraktı. Daha sonra siyasî istikrarsızlık baş gösterdi.[5]
Bu istikrarsızlıktan yararlanan bir grup ordu subayı, 1967'de hükûmeti devirdi ve "Albaylar cuntası" (Χούντα των Συνταγματαρχών, Choúnta ton Syntagmatarchón) olarak bilinen cemiyeti kurarak Kral II. Konstantin'i devirdi.[5] Atina'da bir öğrenci ayaklanmasının acımasızca bastırıldığı 1973 yılına kadar çok az direniş oldu. Diktatörlüğün Kıbrıs hükûmetine karşı darbeyi desteklemesi, Kıbrıs Harekatına ve adanın bölünmesine yol açtı ve Yunanistan'da rejimin çöküşüne yol açan siyasi bir krizi tetikledi.[5] Monarşiyi geri getirmemeyi seçen bir halkoylamasının ardından 11 Haziran 1975'te demokratik ve cumhuriyetçi bir anayasa ilan edildi.[5]
Yunanistan, 1981'de Avrupa Topluluğu'na (şimdi Avrupa Birliği) katıldı ve AT fonları, ülkenin altyapısının büyük ölçüde iyileştirilmesine yardımcı oldu.[5] Paket turizm de hızla yükseldi ve 1990'lar patlama yıllarıydı.[5] Ancak 2010 yılında, yıllarca sorumsuz borçlanma, ekonominin neredeyse çöküşüne yol açtı.[5] Hükûmet, alacaklılarına mali kurtarma için yalvarmak ve kamu harcamalarını kısmak zorunda kaldı ve bu da toplumsal huzursuzluğa neden oldu; ancak on yıllık kemer sıkma politikasının ardından ekonomi toparlanma belirtileri göstermeye başladı.
Yunanistan bir dağlar ve adalar ülkesidir.[5]
Ülkedeki en büyük adalar sırasıyla Girit, Eğriboz, Midilli ve Rodos'tur.[5]
Kıta Yunanistan'ı, kuzeyde Dinar Alpleri'nin bir uzantısı olan Pindus Dağları'nın hakimiyetindedir.[5] Pindus, Yunanistan'ı yüksek yağış alan batı bölgesi ve az yağış alan doğu bölgesi olarak ikiye ayırır.[5]
En yüksek dağ, antik tanrıların efsanevi evi olan ve 2917 metre yüksekliğindeki Olimpos Dağı'dır.[5]
Diğer önemli sıradağlar, kuzeydeki Rodoplar ve güneydeki Peleponez Dağları'dır.[5] Biri Teselya'da, diğeri Orta Makedonya'da olmak üzere iki ana ova vardır.[53]
Yunanistan'ın ulaşıma elverişli nehiri yoktur; en uzun nehir kuzeydeki Aliakmonas'tır.[5] Diğer başlıca nehirleri Meriç, Mesta, Struma ve Vardar'dır.[53]
Doğuda Ege Denizi, güneyde Akdeniz ve batıda İyon Denizi ile sınırlanmış olan Yunanistan'ın orta ve güney kesimlerde zakkum, kızılçam, mersin, defne, meşe, zeytin ve ardıç ağaçlarının da yetiştiği Akdeniz iklimine has maki örtüsü hâkim iken kuzey ve batıdaki yüksek alanlarda başta meşe olmak üzere geniş yapraklı ormanlar yer alır.[53] Ormanlık alanlar ülke arazisinin yaklaşık beşte birini kaplar.[5]
Yunanistan'da tanıma bağlı olarak 1.200 ila 6.000 arasında pek çok ada vardır,[54] bunların 227'sinde yerleşim vardır ve bitişik olmayan kıtalararası ülke olarak kabul edilir.
En büyük ve en kalabalık adası Girit'tir. Anakaradan 60 m genişliğindeki Euripus Boğazı'yla ayrılan Eğriboz Adası Yunanistan'ın ikinci en büyük adasıdır. Onu Midilli ve Rodos Adaları izler.
Yunan adaları geleneksel olarak şöyle gruplanır: Atina yakınlarındaki Saronik Körfezi'ndeki Saron Adaları, Tavşan Adaları (Kiklatlar), Ege Denizi'nin ortasını kaplayan büyük adalar yığını, Kuzey Ege Adaları, Türkiye'nin batı kıyılarındaki adalar grubu, güneydoğuda Girit ile Türkiye arasında On iki Ada, Sporades, kuzeydoğu Euboea kıyılarında küçük ada grubu ve İyonya Denizi'nde anakaranın batısında yer alan İyon Adaları.
Yunanistan'da hâkim iklim büyük ölçüde Akdeniz iklimidir: Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer.[53][5]
Kuzey ve iç kesimlerinde kışların daha sert geçtiği ülkede, kışın genellikle ılık, nemli, batı rüzgarlarının etkisi görülür.[53][5] Kuzeyden esen Bora ise sıklıkla soğuk hava dalgalarına neden olur.[53][5]
Yaz boyunca sıcaklık rüzgâr yönüne göre değişir: Güneybatıdan esen Siroko, sıcaklığı 40 °C'nin üstüne çıkarabilirken kuzeybatıdan esen Etezien sıcaklığı ve nem oranını düşürür.[53][5]
Yıllık ortalama yağış miktarı, Pindus Dağları'nın etkisiyle genellikle batıdan doğuya ve kuzeyden güneye gittikçe azalır.[53][5] Yağış miktarının en yüksek olduğu kuzeybatıda yer alan Korfu'da 1320 milimetreyi bulan yıllık yağış, Atina'da 400 mm., Girit'te ise 640 mm. civarındadır.[53][5]
Yunan politikası terimleri | ||
---|---|---|
Yer | Önem | |
Maksimos | Başbakanlık makamı | |
Çolakoğlu hükûmeti | İşbirlikçi/hain | |
Yunanistan üniter bir parlamenter cumhuriyettir.[5] 1967-74 askeri diktatörlüğünün çöküşünün ardından 1975'te tanıtılan mevcut anayasa, başlangıçta cumhurbaşkanına önemli yetkiler verdi, ancak 1986'da anayasada yapılan revizyonlar cumhurbaşkanlığı yetkilerini büyük ölçüde törensel hale getirdi.[5] Devlet başkanı olan Cumhurbaşkanı, tek kamaralı Yunan Parlamentosu (Βουλή, Vouli) tarafından seçilir ve beş yıllık iki dönem görev yapabilir.[5]
Başbakan, hükûmetin başıdır ve geniş yetkilere sahiptir, ancak yasama organının güvenini yönetebilmelidir.[5] İkincisi, tek kamaralı Yunan Parlamentosu, doğrudan genel oyla dört yıllığına seçilen 300 milletvekilinden oluşur; anayasayı değiştirme yetkisine sahiptir.[5] Oy kullanmak zorunludur.[5] Yunan seçim sisteminin ayırt edici bir özelliği, görevdeki hükûmetlerin seçim yasasını kendi siyasi avantajlarına uyacak şekilde değiştirmesi uygulamasıdır.[5] Bununla birlikte, 2001'deki bir başka anayasa revizyonu turu, siyasi operasyonlarda daha fazla şeffaflık sağlayarak siyasi suistimallere karşı güvenceler getirdi.[5]
Geleneksel siyasetin birçok unsuru, özellikle de parti sisteminin kişilik temelli doğası Yunanistan'da kalmıştır.[5] Partiler büyük ölçüde liderlerinin karizmasına bağlıdır ve himaye her düzeyde önemlidir.[5]
21. yüzyılın başlarında başlıca siyasi partiler arasında Yeni Demokrasi (Nea Dimokratia; ND), Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK), Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) ve Yunanistan Komünist Partisi (KKE) vardı.[5] Kıdemli muhafazakar politikacı Konstantinos Karamanlis tarafından kurulan Yeni Demokrasi, devletin gücünü sınırlamayı ve özel girişimleri ve piyasa ekonomisini teşvik etmeyi amaçlayan “neoliberal” politikaları sürekli olarak destekledi.[5] PASOK, bağımsız bir dış politikaya ve değiştirilmiş bir sosyalizm biçimine olan güçlü bağlılığını sürdürdü.[5]
Yargı, esasen Kıta Avrupası'nda yaygın olan Roma hukuk sistemidir.[5] En yüksek iki mahkeme, hukuk ve ceza davalarına bakan Yüksek Mahkeme (Άρειος Πάγος, Áreios Págos) (en) ve yönetim anlaşmazlıklarından sorumlu olan Danıştay'dır (Συμβούλιο της Επικρατείας, Symvoúlio tis Epikrateías) (en).[5]
2011 yılında Kallikratis Planı adı verilen plana göre idari olarak yeniden düzenlenen Yunanistan, her birinin başkanı merkezi hükûmet tarafından atanan yedi apokentroménes dioikíseis'e ("merkezi olmayan yönetim") bölünmüştür.[55] Bu birimler ayrıca, önceki idari yapı altında var olan 13 coğrafi çapı (bölge) yansıtan 13 periferiye ("bölge") ayrılmıştır.[55] Yerel yönetimin bir sonraki düzeyinde, 74 perifereiakés enótites ("bölgesel birim") bulunur.[55] Son olarak, bu idari birimlerin en küçüğü 325 dímoi'dir ("belediye").[55]
1952'de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO), 1961'de Avrupa Topluluğu'nun (AK) ortak üyesi ve 1981'de tam üye olan Yunanistan, Batı sisteminin oluşturduğu kurumlara üyedir.[5]
Tarihsel olarak, Yunan dış politikası bir dizi zıt kutup aracılığıyla daha iyi anlaşılabilir.[5] 1922'ye kadar Yunanistan, güneydoğu Avrupa'daki bölgesel statükodan memnun olmayan ve mümkün olduğunca çok sayıda Osmanlı Rumunu bünyesine katmak için genişlemeye çalışan revizyonist bir devletti.[5] Bağımsız varlığının ilk yarısında Yunanistan'ın dış politikası, saldırgan dürtüleri ve ülkenin sınırlı kaynakları arasında tehlikeli bir dengeleme eylemiydi.[5] 1922'deki Küçük Asya felaketi'nin ardından Yunanistan, bölgedeki sınırların zorla değiştirilmesine şiddetle karşı çıkan muhafazakar bir güç haline geldi.[5]
Büyük güçlerin korumasına bağımlı küçük bir devlet olan Yunanistan, Akdeniz'deki baskın deniz gücü olan Britanya İmparatorluğu ile Doğu Avrupa'daki baskın kara gücü olan Rus İmparatorluğu arasında ikilemde kaldı.[5] Yunanistan'ın Akdeniz'de koruma gereksinimleri yüzünden Yunanistan, dış politikasını dinsel yakınlık duymuş olduğu Rusya'dan çok Britanya İmparatorluğu'na yöneltmesine neden olmuştur.[5]
1947'den sonra Amerika Birleşik Devletleri, Akdeniz'deki baskın deniz gücü ve Yunanistan'ın hamisi olarak İngiltere'nin yerini aldı.[5] İngiltere ve ABD ile ittifak, Yunanistan'a, Balkan komşularıyla karşılaştırıldığında ülkenin liberal ve demokratik geleneklerinin güçlendirilmesi de dahil olmak üzere çeşitli tali faydalar sağladı.[5] 1950'lerden bu yana Yunanistan'ın ana dış politika sorunu, Yunanistan'ın Ege, Trakya ve Kıbrıs'ta Helenizm'e karşı "doğudan gelen tehlike"dir (Türkiye).[5] Yunan halkı, ABD ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi dizginlemek için yeterli çabayı göstermediğini hissetse de Yunanistan, Türkiye nedeniyle Batı ittifakına daha da bağımlı hale gelmiştir.[5]
1989'da Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle Güneydoğu Avrupa'nın en zengin ve en eski demokrasisi olan Yunanistan, ABD’nin Ortadoğu ve Kafkasya kadar önem atfettiği Balkanlar'da kendi nüfuz alanını yaratmaya girişti.[5] Sınır değişikliklerinden korkan Yunanistan, eski Yugoslavya'nın parçalanmasına karşı çıkarak Slobodan Miloseviç'in politikalarına destek verdi.[5] Son olarak, 1991'den beri Yunanistan, Makedon milliyetçiliğini etkisiz hale getirmek için yalnız bir diplomatik politika izledi.[5]
Yunanistan, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki müttefikleri ile ortaklığını yenilemeye çalışırken, özellikle 1999'dan sonra Türkiye'nin Avrupalılaşması ile bir angajman politikası benimsemiştir.[5]
Yunan Silahlı Kuvvetleri, Yunan Ulusal Savunma Genelkurmay Başkanlığı (Yunanca: Γενικό Επιτελείο Εθνικής Άμυνας – ΓΕΕΘΑ) tarafından denetlenir ve sivil yetki Milli Savunma Bakanlığındadır. Yunan silahlı kuvvetleri şu üç bölümden oluşur:[56]
Ayrıca Yunanistan, denizde kolluk kuvvetleri, arama ve kurtarma ve liman operasyonları için Yunan Sahil Güvenlik görevini sürdürür. Savaş sırasında donanmayı destekleyebilmesine rağmen, Yunan Sahil Güvenliği Denizcilik bakanlığına bağlıdır.
Yunan askerî personeli, 142.700'ü aktif, 221.350 yedek olmak üzere toplam 364.050 kişidir. Yunanistan, silahlı kuvvetlerde hizmet eden vatandaşların sayısına göre dünyada 28. sıradadır. Zorunlu askeri hizmet Kara kuvvetlerinde dokuz ay, Donanma ve Hava kuvvetlerinde bir yıldır.[57]
Ayrıca, Stratejik olarak hassas alanlarda yaşayan 18 ila 60 yaş arasındaki Yunan erkeklerinin Ulusal Muhafızlarda yarı zamanlı olarak hizmet etmesi istenebilir.
NATO üyesi olarak Yunan ordusunun NATO görevlerine katılımı asgari seviyede olmasına rağmen, ittifakın himayesindeki tatbikatlara ve konuşlandırmalara katılır.[58]
Yunanistan, ordusuna yılda 7 milyar ABD dolarının üzerinde veya GSYİH'nın yüzde 2,3'ünü harcar. Mutlak terimlerle ise savunma harcamalarına göre ülkeler listesinde dünya 24.'sü, kişi başına askeri harcamada dünya 7.'sidir ve NATO'da ABD'den sonra en üst ikinci sıradadır. Yunanistan, GSYİH'nın yüzde 2'si olan minimum savunma harcaması hedefini karşılayan veya geçen beş NATO ülkesinden biridir.
Genellikle "yüksek gelirli" olarak tanımlanan Yunanistan, Avrupa Birliği'nde en az gelişmiş ekonomilerden biri olarak kalmıştır.[5] 2021 yılına gelindiğinde Yunanistan'ın kişi başına geliri, Avrupa Birliği ortalamasının %51'ine denk gelmektedir.[5]
Yunan ekonomik büyümesi geleneksel olarak çoğunlukla endüstri ve tarım dışı sektörlere dayanır.[5] Yunan devleti, üretime yatırım yapmak için bazı teşvikler sağlamaya çalıştı ama pek başarılı olamadı.[5] Militan sendikalar, esnek olmayan Yunan işgücü piyasası, küçük iç pazar, artan dış rekabet, hantal rejim, bürokrasi, artan çevresel hassasiyetler ve ülkedeki ekonomik istikrarsızlık sanayi gelişiminin önündeki büyük engellerdir.[5] Avrupa Birliği'nin Ortak Tarım Politikası'ndan büyük ölçüde yararlanmış olan Yunanistan tarım sektörü yine de gelişmemiştir.[5] Arazinin dağlık olması ve yazların kurak geçmesi Yunanistan'da tarımın başlıca engelleridir.[5] Birim alandan alınan verim düşüktür.[5]
Nakliye, turizm ve yurt dışındaki işçilerin gönderdiği döviz, ekonominin temel dayanaklarıdır.[5] En büyük işveren, tam sayı bilinmemekle birlikte yaklaşık 700.000 kişiye veya işgücünün %15'ine istihdam sağlayan kamu sektörüdür.
[5] Yunanistan dış gelirlerinde büyük açık veren bir ülkedir.[5] İhracatın ithalatın yalnızca %40'ını karşıladığı ülkede kamu harcamalarında israf, vergi kaçırma,[7] yolsuzluk ve borçlanma başlıca yapısal sorunlardır.[65] 2010 yılı sonunda iflâsın eşiğine gelen ekonomi, Avrupa Birliği ve IMF'nin yaklaşık 300 milyar Avroluk (346 milyar $) maddî desteğiyle canlandırılmaya çalışılmaktadır.[66]
Kurtarma programlarıyla bağlantılı olarak uygulamaya konulan kemer sıkma politikaları nedeniyle Yunanistan'ın GSYİH'sında 2008-2018 arasında %25'lik bir düşüş oldu.[67][68]
Savaşlar arası dönemde Anadolu'dan gelen mülteci akını, ihtiyaç duyulan vasıflı ve ucuz işgücünü sağlayarak ve iç talebi genişleterek sanayileşmeyi hızlandırdı.[66]
Yunan sanayisi 1950'lerde ve 1960'larda İç savaştan sonra müdahaleci devlet, kentleşme, korumacılık, uygun vergi mevzuatı ve az sendikalaşma ile arttı.[66] Ama 1970'lerdeki dünyadaki ekonomik kriz, 1974'te cuntanın devrilmesinin ardından artan emek talebi, Yunanistan'ın 1981'de Avrupa Topluluğu'na (AK) girmesinden sonra korumacılığın sona ermesi ve 1981'den sonra sosyalist ekonominin kötü yönetimi nedenlerle Yunanistan'da ekonomik krize yol açtı.[66]
1981 ile 2008 arasında 150 milyar dolara yakın Avrupa Birliği fonu alan Yunanistan'ın ekonomisi bu dönemde hızla büyüdü.[69][70] Fakat, Avrupa Birliği fonlarının verimsiz Yunan devleti aracılığıyla harcanması, genellikle yolsuzluğu beslemiş ve yerel reformların aciliyetini azalttı.[71]
Yunanistan'ın Euro'ya geçmesi ülke için büyük nimet oldu.[72] 30 yıllık enflasyonist politika ve yumuşak paradan sonra Yunanistan, güçlü bir para birimi elde etti ve avronun getirdiği düşük faiz oranlarından yararlandı.[72] Euro ile beraber tahvil piyasaları artık yüksek enflasyon veya devalüasyon konusunda endişelendirmiyordu. Daha az faiz oranlarının yol açtığı kredi patlaması, harcama savurganlığını teşvik etti.[72] Ancak güçlü GSYİH büyümesi, kamu maliyesinin altında yatan zayıflığı maskeledi.[73] Kamu borç oranı düştü, ancak bunun nedeni nakit olarak GSYİH'nın borçtan daha hızlı büyümesiydi.[74] Büyük bütçe açıkları devam etti.[73]
Yunanistan, Euro'ya güvenli şekilde girdikten sonra, gerçekten de mali kontrolü gevşeten Yunanistan, 2003'ten beri büyük bütçe açıkları vermeye başladı.[73] Yunanistan'ın enflasyon oranı Euro bölgesi ortalamasının üzerinde kalmasına ve ülkenin rekabet gücüne zarar vermesiyle sonuçlandı.[73]
2010 yılında Yunanistan 83.800 ton pamuk ve 8.000 ton Antep fıstığı ile Avrupa Birliği'nin en büyük tarimsal üreticisiydi.[75]
Pirinç (229.500 ton),[75] zeytin (147.500 ton)[76] üretiminde ikinci, incir (11.000 ton),[76] badem (44.000 ton),[76] domates (1.400.000 ton),[76] karpuz (578.400 ton)[76] üretiminde üçüncü ve tütün (22.000 ton) üretiminde dördüncü sıradaydı.[75]
Tarım, ülkenin GSYİH'sının %3,8'ine eşit katkı yaptı ve işgücünün %12,4'ünü istihdam etti.[77]
Yunanistan, Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası'ndan çok iyi yararlanır. Avrupa Topluluğu'na girişin sonucunda tarımsal altyapı iyileştirildi ve tarım üretim arttı. 2000 ve 2007 yılları arasında Yunanistan, %885 organik tarım'da AB'deki en yüksek değişim yüzdesini başardı.[78]
Antik zamanlardan beri gemi sanayi Yunan ekonomik faaliyetlerinin anahtarı olmuştur.[79] Denizcilik, GSYİH'nın yüzde 4,5'ine karşı gelen, yaklaşık 160.000 kişiyi istihdam eden (bu sayı toplam işgücünün yüzde 4'üdür) ve ticaret açığının üçte birine karşılık gelen, ülkenin en önemli sanayilerindendir.[80]
2011 yılında Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı tarafından hazırlanan rapora göre, Yunan ticari donanması toplam dünya kapasitesinin yüzde 16,2'si ile dünyadaki en büyük ticari donanmadır.[81]
2011'deki Yunan ticaret donanması 2010'daki yüzde 15,96'nın üzerinde olmasına rağmen[82] 2006'daki yüzde 18,2'lik dünya deniz ticaret gemi kapasite zirvesinin altındaydı.[83] Ülkenin ticaret filosu toplam tonajda (202 milyon dwt),[81] toplam gemi sayısında hem tanker hem de kuru dökme yük gemileri'lerinde 3.150 gemi ile dünyada dördüncü ve ilk sıradayken, konteyner gemi sayısında gene dördüncü ve diğer gemilerde ise dünyada beşinciydi.[84] Ancak 2006'daki filosu 1970'lerin sonundaki tüm zamanların en büyüğü 5.000 gemiden daha azdır.[79] 2010'daki rapora göre, Yunan bayrağı taşıyan toplam gemi sayısı Yunan olmayan filolar dahil 1.517 veya dünya dwt'sinin %5,3'ü ile dünyada beşinci sıradaydı.[82]
1960'larda Yunan filosunun büyüklüğü, esasen Aristotle Onassis ve Stavros Niarchos tarafından üstlenilen yatırımla neredeyse iki katına çıkmıştı.[85] Modern Yunan gemi sanayisinin temeli, Yunan gemici işadamlarının 1940'ların Gemi Satış Yasası aracılığıyla kendilerine ABD hükûmetince satılan ihtiyaç fazlası gemileri aldıkları II. Dünya Savaşı'ndan sonrasında kuruldu.[85]
Yunanistan'ın büyük bir gemi inşa ve bakım sanayisi vardır. Pire limanı çevresindeki altı tersane, Avrupa'nın en büyüklerindendir.[86] Son yıllarda Yunanistan, lüks yatların inşasında, tamir ve bakımında da lider oldu.[87]
Turizm, ülkedeki ekonomik faaliyetin kilit unsuru ve 2018 itibarıyla gayri safi yurtiçi hasılanın %20,6'sına denk gelen ülkenin en önemli sektörlerinden biridir.[90]
Yunanistan 2016'da 28 milyondan fazla turist,[91] 2015'te 26,5 milyon turist ve 2009'daki 19,5 milyon turist[92] ve 2007'deki 17,7 milyon turist[93] ağırlayan Yunanistan, en çok ziyaret edilen ülkeler'dendir.
1980'lerden bu yana Yunanistan'ın karayolu ve demiryolu ağı önemli ölçüde modernleştirildi. 2020 yılı itibarıyla toplam uzunluğu yaklaşık 2320 km olan Yunanistan otoyol ağı, Güneydoğu Avrupa'daki en kapsamlı ve Avrupa'daki en gelişmiş otoyol ağlarından biridir.[94]
Yunanistan'ın kuzeybatısını Igoumenitsa) kuzey Yunanistan'a (Selanik) ve kuzeydoğu Yunanistan'a (Kipoi) bağlayan A2 (Egnatia Odos) doğu-batı otoyolu; Peloponnese'yi (Rio, Patras'tan 7 km) batı Yunanistan'daki Aetolia-Akarnania'ya (Antirrio) bağlayan Avrupa'nın en uzun asma halatlı köprüsü (2250 m uzunluğunda) Rion-Antirion Köprüsü; ve Narda Körfez ağzının altından geçen Aktio-Preveza Denizaltı tüneli önemli ulaşım eserleridir.
Rion-Antirion Köprüsü Yunanistan ana karasını Mora Yarımadası'na bağlar. Ayrıca kuzeybatı Yunanistan'ı (Yanya) batı Yunanistan'a (Antirrio) bağlayan A5 (Ionia Odos) otoyolu; Atina'yı Kuzey Yunanistan'daki Selanik ve Evzonoi'ye bağlayan A1 otoyolunun son bölümleri; Atina'yı Patra'ya bağlayan Mora Yarımadası'ndaki A8 otoyolu (Olympia Odos'un bir parçası); ve Korint'i Kalamata ve Sparta'ya bağlayan A7 otoyolu da tamamlandı. Patra'yı Pirgos'a bağlayan Olympia Odos'un geri kalan kısmı planlanmaktadır.
Halen devam eden diğer önemli projeler arasında Selanik metrosu ve Kuzey Girit Otoyolu inşaatı yer almaktadır.[95]
Özellikle Atina Metropol Bölgesi'ne, Atina Uluslararası Havaalanı, özel olarak işletilen A6 (Attiki Odos) otoyol ağı ve genişletilmiş Atina Metro sistemi gibi Avrupa'nın en modern ve verimli ulaşım altyapılarından bazıları hizmet vermektedir.
Yunan adalarının çoğu ve Yunanistan'ın pek çok ana şehri, esas olarak iki büyük Yunan havayolu şirketi olan Olympic Air ve Aegean Airlines ile hava yoluyla birbirine bağlanır. Deniz otobüsleri ve katamaranlar da dahil olmak üzere modern yüksek hızlı teknelerle deniz bağlantıları geliştirildi.
Demiryolu bağlantıları Yunanistan'da diğer birçok Avrupa ülkesine göre daha az rol oynamaktadır. Ancak bunlar da Proastiakos'un Atina çevresinde, havaalanı Kiato ve Halkida'ya doğru, Selanik civarında, Larisa ve Edessa şehirlerine doğru ve Patra civarında hizmet verdiği yeni banliyö/banliyö demiryolu bağlantılarıyla genişletildi. Atina ile Selanik arasında modern bir şehirlerarası demiryolu bağlantısı da kurulurken, 2.500 km'lik (1.600 mil) ağın birçok bölümünde çift hatlara yönelik iyileştirme çalışmaları devam ediyor; Atina ile Patra arasında yeni bir çift hatlı, standart hatlı demiryolu (eski metre hat açıklığı Pire-Patra demiryolunun yerine geçen) halen yapılmaktadır ve aşamalar halinde açılmaktadır.[96] Uluslararası demiryolu hatları Yunan şehirlerini Avrupa'nın geri kalanına, Balkanlara ve Türkiye'ye bağlamaktadır.
Yunanistan'ın uzun kıyı şeridi ve çok sayıda adası göz önüne alındığında, Yunanistan'da deniz taşımacılığı özellikle önemlidir. Tüm büyük adalara anakaraya feribotla ulaşım sağlanmaktadır. Atina limanı Pire, 2021 yılı itibarıyla Avrupa'nın en yoğun üçüncü yolcu limanıydı. 2019 yılında Yunanistan'da toplam 37 milyon yolcu tekneyle seyahat ederek Avrupa'nın ikinci en yüksek rakamı oldu.[97]
Yunanistan'da 15'i uluslararası destinasyonlara hizmet veren 39 aktif havaalanı vardır.[98] Atina Uluslararası Havaalanı 2023'te 28 milyondan fazla yolcuya hizmet verdi.[99] Büyük adaların çoğuna, Avrupa'daki diğer havalimanlarına doğrudan bağlantıları olan havalimanları hizmet verir.
Yıl | Nüfus | %± |
---|---|---|
1928 | 6.204.684 | — |
1940 | 7.344.860 | %+18.4 |
1951 | 7.632.801 | %+3.9 |
1961 | 8.398.050 | %+10.0 |
1971 | 8.831.036 | %+5.2 |
1981 | 9.729.350 | %+10.2 |
1991 | 10.258.364 | %+5.4 |
2001 | 10.964.020 | %+6.9 |
2011 | 11.123.392 | %+1.5 |
2021 | 10.682.547 | %−4.0 |
2022 sayımında 10.336.517 olan nüfusun %95'ini Yunanlar oluşturur.[100] Nüfusun çoğunluğunu 1923 Lozan Antlaşması sonucunda gerçekleşen 1924 nüfus mübadelesiyle ülkeye Türkiye'den gelen, 1,5 milyon Karamanlılar ve Gagavuzlar dahil olmak üzere Rum-Hristiyan Ortodoks nüfus oluşturur.[101][102]
Yunan hükûmeti tarafından resmen tanınan tek azınlık, varlığı 1923 Lozan Antlaşması'nda kabul edilen Müslüman azınlıktır.[102][5] Bununla birlikte, Yunanistan'ın nüfusu kendilerini Batı Trakya, Girit ve On İki Ada'da yaşayan Türkler (% 0,9), Makedonlar (% 1,5), Arnavutlar (% 0,6) ve Çingeneler olarak tanımlayanları içermektedir.[5]
Komşu ülkelerden yalnız Güney Kıbrıs, Arnavutluk ve Türkiye'de sözü edilecek düzeyde Yunan toplulukları yaşar.[102] Buna karşılık Birleşik Krallık, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri,[103] Arjantin ve Avustralya[104] oldukça büyük bir Yunan göçmen topluluklarını barındırır.[5]
Hızla yaşlanan Yunanistan'ın ortalama yaşı 2020'de 45,6 olup, nüfusun %13,66'sı 65 yaş ve üzeri, %64,06'sı 15-64 yaş arasında ve %22,28'i 14 yaş ve altıydı.[105] Ülkenin hızla yaşlanması, doğurganlık oranının 1,41'e düşmesiyle ilişkilidir.[102]
Yunanistan, ayrıca Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan yasadışı göçmenler nüfusa sahiptir.[102] Çoğunlukla Türkiye sınırındaki Meriç nehrinin yanı sıra Midilli, Sakız, İstanköy ve Sisam giriş yapan yasadışı göçmenlerin çoğunluğunu Afganlar, Pakistanlılar ve Bangladeşliler oluşturur.[102]
Yunan dili, yazılı metini bulunan en eski Hint-Avrupa dillerinden biridir ve en eski yazılı biçimi (Linear B) MÖ 15. yüzyıla kadar uzanır.[5] Yeni Ahit'in dili olan Koine (Ελληνιστική Κοινή, Ellinistikí Kiní) ve Bizans Yunancası, Yunancanın orta evrelerini temsil eder.[5] Bunlar nihayetinde 19. yüzyılda yerini Modern Yunanca'ya (Ελληνικά, Elliniká) bıraktı (Koine Rum Ortodoks Kilisesi tarafından kullanılmaya devam etmektedir).[5] Modern Yunanca, Standart Modern Yunanca ve Çakonca (τσακώνικα), Pontus (Ποντιακή διάλεκτος, Pontiakí diálektos; Pontus Rumcası: Ρωμαίικα Roméika) ve Kapadokya (Καππαδοκική διάλεκτος, Kappadokikí diálektos) gibi çeşitli bölgesel lehçelerden oluşur.[5]
Standart Modern Yunanca resmi devlet dilidir ve iki tarihsel biçimin bir karışımıdır: Yaygın olarak konuşulan Demotiki (Δημοτική, Dimotikí) ve 1970'lerin ortalarına kadar resmi hükûmet belgelerinde ve gazetelerde görünen, esasen yazılmış, kasıtlı olarak Antik Yunancaya benzetilmiş Katarevusa (Καθαρεύουσα, Katharévousa).[5]
Resmi olarak tanınmamasına rağmen, ülkede konuşulan azınlık dilleri arasında Türkçe, Makedonca, Arnavutça, 15. yüzyılda Arnavutluk'tan bölgeye göç eden Arnavutlar tarafından konuşulan Arvanitçe, Bulgarca, Romanca ve Megleno-Rumence bulunmaktadır.[5]
Uzun Osmanlı yönetimine rağmen, Lozan Antlaşması'na takiben nüfus aktarımı sebebiyle nüfusun neredeyse tamamı Yunanistan Kilisesi'ne (Rum Ortodoks Kilisesi) bağlıdır.[5] Otosefal (dinsel açıdan bağımsız) bir Doğu Ortodoks kilisesi olan bu organ, kendi dini hiyerarşisini tayin eder ve Atina başpiskoposunun başkanlığındaki 12 metropolitten oluşan bir sinod tarafından yönetilir.[5] Hemen hemen tüm Giritliler, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne doğrudan sorumlu olan Girit başpiskoposu tarafından yönetilen Yunanistan Kilisesi'nin özel bir şubesine mensuptur.[5]
Nüfusun Ortodoks olmayan kesiminin çoğunu oluşturan Müslüman (öncelikle Sünni) azınlık, ağırlıklı olarak Türk'tür ve batı Trakya ve Oniki Ada'da yoğunlaşmıştır.[5] Ağırlıklı olarak Atina'da ve eskiden İtalyan egemenliği altındaki batı adalarında bulunan Roma ve Papa'nın önceliğini tanıyan, ancak Bizans Ayini'ni sürdüren Yunan Katolikleri, birkaç bin Protestan ve Yahudiler dışında kalanları oluşturur.[5] Yahudilik, Romanyotlar ve Osmanlı döneminde gelen Sefarad Yahudileri, 2.000 yıldan fazla bir süredir özellikle Selanik'te önemli bir topluluktu.[5] Fakat Yunanistan'ın Yahudi nüfusu, II. Dünya Savaşı sırasında Yunanistan'ın Alman işgali döneminde yürütülen Holokost tarafından neredeyse yok edildi.[5]
Yunan Anayasası, Doğu Ortodoksluğunu ülkenin 'hakim' inancı olarak tanırken, herkes için dini inanç özgürlüğünü garanti eder.[5] Yunan hükûmeti dini gruplar hakkında istatistik tutmuyor ve nüfus sayımları dini aidiyet talep etmiyor.[5] ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre, Yunan vatandaşlarının tahminen %97'si kendilerini Bizans ayini ve Yeni Ahit'in orijinal dili olan Yunan dilini kullanan Rum Ortodoks Kilisesi'ne ait Doğu Ortodoksu olarak tanımlıyor.[5] Yunan topraklarının yönetimi, Yunanistan Kilisesi ile İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi arasında paylaşılıyor.[5]
2018 PISA Programı Sıralaması[108] | ||
---|---|---|
Konu | 78 Ülke İçinde Sıralaması | |
Matematik | 45. | |
Okuma-anlama | 43. | |
Bilim | 45. | |
Yunanistan'da eğitim, hem kendi içinde bir amaç hem de yukarı doğru bir sosyal hareketlilik aracı olarak uzun zamandır ödüllendirilmiştir.[5] Devlet eğitim sistemi yoğun bir şekilde merkezileştirilmiştir ve genellikle yetersiz kabul edilir.[5] Sonuç olarak, birçok öğrenci, normal okul saatleri dışında ders veren phrontistiria adı verilen özel dersanelerde eğitimlerine devam eder.[5]
Eğitim her düzeyde ücretsizdir ve 6-15 yaş arası çocuklar için zorunludur.[5]
Yunanistan'da zorunlu eğitim ilkokullardan (Δημοτικό Σχολείο, Dimotikó Scholeio) ve Gymnasium'lardan (Γυμνάσιο) oluşur. Kreşler (Παιδικός σταθμός, Paidikós Stathmós) popülerdir ancak zorunlu değildir. Anaokulları (Νηπιαγωγείο, Nipiagogeío) dört yaş üzeri tüm çocuklar için zorunludur. Çocuklar ilkokula altı yaşında başlar ve altı yıl ilköğretim alır. Gymnasia'ya katılım 12 yaşında başlar ve üç yıl sürer.
Yunanistan'ın zorunlu eğitim sonrası orta öğretimi iki okul türünden oluşur: Birleşik liseler (Γενικό Λύκειο, Genikό Lykeiό) ve teknik-mesleki eğitim okulları (Τεχνικά και Επαγγελματικά Εκπαιδευτ) ήρια, "TEE").
Zorunlu eğitim sonrası orta öğretim aynı zamanda resmi ancak sınıflandırılmamış düzeyde eğitim veren mesleki eğitim enstitülerini (Ινστιτούτα Επαγγελματικής Κατάρτισης, "IEK") içerir. Hem Gymnasio (ortaokul) hem de Lykeio (lise) mezunlarını kabul edebildiklerinden, bu enstitüler belirli bir düzeyde eğitim veren kurumlar olarak sınıflandırılmamaktadır.
Çerçeve Kanununa (3549/2007) göre, Kamu yüksek öğrenimi "Yüksek Eğitim Kurumları" (Ανώτατα Εκπαιδευτικά Ιδρύματα, Anótata Ekpaideytiká Idrýmata, "ΑΕΙ") iki paralel sektörden oluşur: üniversite sektörü (Üniversiteler, Politeknik, Güzel Sanatlar Okulları, Açık Üniversite) ve Teknoloji sektörü (Teknolojik Eğitim Kurumları (TEI) ve Pedagojik ve Teknolojik Eğitim Yüksekokulu). Diğer Bakanlıkların yetkisi altında faaliyet gösteren, daha kısa süreli (2-3 yıl) mesleki odaklı kurslar sunan Üniversite Dışı Devlet Yükseköğretim Enstitüleri vardır. Öğrenciler bu Enstitülere Lykeio'nun üçüncü sınıfını tamamladıktan sonra yapılan ulusal düzeydeki sınavlardaki performanslarına göre kabul edilirler. 22 yaşın üzerindeki öğrenciler, Yunan Açık Üniversitesi'ne kura yoluyla kabul edilebilir.
Eğitim sistemi, özel ihtiyaçları olan veya öğrenme güçlüğü çeken kişiler için özel anaokulları, ilk ve orta dereceli okullar sağlar. Müzik, teolojik ve beden eğitimi sunan uzman spor salonları ve liseler bulunmaktadır.
25-64 yaş arası yetişkinlerin %72'si lise eğitimini tamamlamıştır; bu oran %74 olan OECD ortalamasının biraz altındadır. Ortalama bir Yunan öğrencisi, OECD'nin 2015 Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programında (PISA) okuma yazma, matematik ve fen alanlarında 458 puan almıştır. Bu, 486 olan OECD ortalamasından daha azdır. Kızlar, erkekleri 15 puan geride bırakarak OECD ortalaması olan 2'den çok daha fazla başarılı olmuştur.[109]
En eski yüksek öğrenim kurumları, Atina Ulusal Teknik Üniversitesi (1836), Atina Üniversitesi (1837) ve Selanik Aristoteles Üniversitesi'dir (1925).[5] Birkaç başka üniversite ve politeknik okul ve bir güzel sanatlar okulu vardır; ancak bu kurumlar genellikle yetersiz donanımlıdır ve yüksek öğrenim talebini karşılamak için yeterli sayıda kabul açıklığından yoksundur.[5] Bu nedenle birçok Yunan öğrenci yurtdışında eğitim almayı tercih etmektedir.[5]
Yunanistan'da minimum sigorta süresi 15 yıldır ve genel yaş sınırı 4.500 günlük çalışma ile 67'dir. Genel olarak, 62 yaşında olmak ve 40 sigorta yılını (12.000 günlük çalışma) tamamlamış olmak, tam emekli aylığı almak için ön koşuldur.[110]
1980'lerde hükûmet, sağlık bakanlığı denetiminde ulusal bir sağlık sistemi kurdu.[5] Pek çok Yunan doktor, en azından kısmen yurtdışında eğitim almaktadır.[5] Yunanistan'daki büyük hastaneler uluslararası standartları karşılasa da Yunanlar, maddi güçleri yetiyorsa, tıbbi bakım için yurtdışına seyahat etmeyi tercih etmektedir.[5] İşçiler, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Tarım Sigortaları Kurumu programları kapsamında sigortalıdır.[5]
Sağlık sistemindeki eksikliklere rağmen Yunanistan'da yaşam beklentisi 81,1 olarak dünyanın en yüksekleri arasındadır.[111]
Çağdaş Yunan müziğinin çoğu, Batı kanonlarında eğitim görmüş, ancak yerel geleneklere duyarlı ve açık olan yeni nesil yetenekli besteciler tarafından oluşturulmuştur.[5] Bu besteciler arasında Mikis Theodorakis ve Manos Hacıdakis, çağdaş Yunan kültürel kimliği üzerinde derin bir iz bırakan en başarılı bestecilerdir.[5]
Modern Yunan müziğinin gelişimine temel oluşturan rembetiko (ρεμπέτικο, rempétiko)'dur. [5] Anadolu'dan ve özellikle de İzmir'den Atina yakınındaki Pire'ye gelen mülteciler ve kanun kaçakları arasında gelişen, yavaş tempolu, acı, kederli şarkı sözleriyle rembetiko, sıklıkla Amerika'nın blues'larıyla karşılaştırıldı.[5] Başlangıçta alt sınıflarla ilişkilendirilenten sonra, rembetiko savaş sonrası dönemde Yunanistan'da genel kabul gördü.[5]
Rembetiko sanatçıları arasında Vassilis Tsitsanis, Grigoris Bithikotsis, Stelio Kazancidis, Yorgo Dalaras, Haris Aleksiu ve Glikeria öne çıkar.[5]
Ödüllü Yunan yazarları | |||
---|---|---|---|
Yazar | Ödül | Yıl | |
Yorgos Seferis | Nobel Edebiyat Ödülü | 1963 | |
Odisseus Elitis | Nobel Edebiyat Ödülü | 1979 | |
Yunan edebiyatı, Antik, Bizans ve modern Yunan edebiyatı olarak üç ana kategoriye ayrılabilir.[113]
Atina, Batı edebiyatının doğduğu yer olarak kabul edilir.[114]
Antik Yunan edebiyatının en eski eserleri, Homeros'un anıtsal eserleri İlyada ve Odisseia dır. Bu iki destan, Homerik İlahiler ve Hesiodos'un iki şiiri, Theogonia ve (İşler ve Günler) ile birlikte Yunan edebiyat geleneğinin ana temellerini oluşturmuştur.[115] Kompozisyon tarihleri farklılık gösterse de bu eserler M.Ö. 800 civarında veya sonrasında sabitlenmiştir. Klasik dönemde batı edebiyatının pek çok türü daha ön plana çıktı.
Klasik dönemde batı edebiyatının pek çok türü daha ön plana çıktı. Lirik şiir, kasideler, pastoraller, ağıtlar, nükteler; komedi ve trajedi dramatik sunumları; tarih yazımı, retorik incelemeler, felsefi diyalektik ve felsefi incelemelerin tümü bu dönemde ortaya çıktı. Klasik çağ aynı zamanda dramanın da doğuşuna tanık oldu.
Eshilos, Sofokles ve Euripides, üç büyük tragedya yazarı olarak bilinir.[116] Sofokles, Kral Oidipus ve Antigone adlı oyunlarıyla, Euripides ise trajedi türünün sınırlarını zorlayan Medea gibi oyunlarıyla tanınır.[116]
Lirik şairler Sapfo, Alkaios ve Pindaros, Yunan şiir geleneğinin erken gelişimi açısından önemlidir.[116]
Komedi oyun yazarı Aristofanes, Eski Komedi türünde yazarken, daha sonraki oyun yazarı Menandros, Yeni Komedi'nin ilk öncülerindendi.[116]
Herodot ve Thukididis ise bu dönemin en etkili tarihçilerinden ikisidir. Tarih yazımı öncüleri olarak MÖ beşinci yüzyılda yaşayan Herodot ve Thukididis, kendi yaşamlarından kısa bir süre önce ve kendi yaşamları sırasında meydana gelen olayların açıklamalarını yazdılar.[116]
Klasik çağda yazılan ve sahnelenen yüzlerce trajediden yalnızca üç yazarın sınırlı sayıdaki oyunu günümüze ulaşmıştır: Eshilos, Sofokles ve Euripides.
Aristofanes'in günümüze ulaşan oyunları komik sunumlar açısından bir hazinedir.
Encyclopædia Britannica tarafından "hayal gücünden yoksun" ve "sıkıcı" olarak tanımlanan Bizans edebiyatı'nda çoğu, öne çıkan yazarlar 12. yüzyılda yaşayamış olan Anna Komnini gibi tarihçilerdir.[117][5] Attika'ca, Orta Çağ ve Erken Modern Yunanca ile yazılmış Bizans edebiyatı, Bizans Rumlarının Hristiyan Orta Çağları boyunca entelektüel yaşamının ifadesidir. Her ne kadar popüler Bizans edebiyatı ve erken Modern Yunan edebiyatı 11. yüzyılda başlamış olsa da ikisi birbirinden ayırt edilemez.[118]
Daha sonraki önemli yazarlar arasında Argonautların yolculuğu hakkında destansı bir şiir olan Argonautika'yı yazan Apollonios, matematiksel incelemeleriyle tanınan Arşimet ve esas olarak biyografiler ve denemeler yazan Plutarhos'dur.[116]
MS ikinci yüzyıl yazarı Samsatlı Lukianos, öncelikle hiciv eserleri yazan bir Yunandı.[116]
Modern Yunan edebiyatı, 11. yüzyılda geç Bizans döneminden itibaren ortaya çıkan, ortak Modern Yunanca ile yazılmış edebiyata atıfta bulunur. Çağdaş Yunan edebiyatının (1453–günümüz), ilk başyapıtı Viçenzos Kornaros (1553-1613) tarafından yazılan Girit Rönesans şiiri Erotokritos olarak kabul edilir.[119][5] Bu, Vitsentzos Kornaros tarafından 1600 civarında yazılan bir aşk romanı'dır. Daha sonra Yunan aydınlanması (Diafotismos) döneminde Adamantios Korais ve Velestinli Rigas gibi yazarlar eserleriyle Yunan ayaklanması'nı hazırladılar.
Diğer önemli Yunan yazarları arasında Yunan aydınlanması döneminde yazan Adamantios Korais ve Velestinli Rigas, Birinci Dünya Savaşı sonrası ülkedeki bozgunculuğuna tepki olarak doğan 1930 Kuşağı yazarları Yorgos Seferis ve Odisseus Elitis ve Zorba (1946) ile başlayan ve başyapıtı Yeniden Haçlanmış İsa (1954) ile tanınan Giritli Nikos Kazancakis öne çıkar.[119][5]
Modern Yunan edebiyatının önde gelen isimleri arasında Dionysios Solomos, Andreas Kalvos, Angelos Sikelianos, Emmanuel Rhoides, Demetrius Vikelas, Kostis Palamas, Penelope Delta, Yannis Riços, Alexandros Papadiamantis, Nikos Kazancakis, Andreas Embeirikos, Kostas Karyotakis, Gregorios Xenopoulos, Konstantinos Kavafis, Nikos Kavvadias, Kostas Varnalis ve Kiki Dimoula yer alır. 1963'te Yorgos Seferis ve 1979'da Odisseus Elitis iki Yunan yazara Nobel Edebiyat Ödülü verilmiştir:
4. yüzyılın nesirdeki en büyük başarısı üç büyük filozofun eserleriyle felsefe alanında olmuştur. Filozof Platon, genellikle öğretmeni Sokrates'in etrafında çeşitli felsefi konularla ilgilenen diyaloglar yazarken, öğrencisi Aristoteles daha sonra oldukça etkili olan sayısız inceleme yazdı.[116]
Ödüllü Yunan filmleri | |||
---|---|---|---|
Film | Yönetmen | Ödül | |
Mikres Afrodites (1963) | Nikos Kunduros | Gümüş Ayı | |
Rembetiko (1983) | Costas Ferris | Gümüş Ayı | |
Arıcı (1986) | Theo Angelopulos | Altın Aslan | |
Puslu Manzaralar (1988) | Theo Angelopulos | Gümüş Aslan | |
Ulis'in Bakışı (1995) | Theo Angelopulos | Cannes Büyük | |
Sonsuzluk ve Bir Gün (1998) | Theo Angelopulos | Altın Palmiye | |
The Lobster (2015) | Yorgos Lanthimos | Cannes Jüri | |
Sinema ilk kez 1896'da Yunanistan'da ortaya çıktı, ancak ilk sinema salonu 1907'de Atina'da açıldı. 1914 yılında Asty Films Company kurularak uzun metrajlı filmlerin yapımına başlandı. Geleneksel bir aşk hikâyesi olan Golfo, daha önce haber bülteni gibi küçük yapımlar olmasına rağmen ilk Yunan uzun metrajlı filmi olarak kabul edilir.
1931'de Orestis Laskos'un yönettiği Daphnis ve Chloe, Avrupa sinemasının ilk çıplak sahnelerinden birini içeriyordu ve[120] yurt dışında gösterilen ilk Yunan filmiydi.[121]
1944'te Katina Paksinu, Çanlar Kimin İçin Çalıyor filmiyle En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Akademi Ödülü'ne layık görüldü.[122]
1950'ler ve 1960'ların başı, Yunan sinemasının "altın çağı" olarak kabul edilir.[123] Bu dönemin yönetmenleri ve aktörleri Yunanistan'da önemli figürler olarak tanındı ve bazıları uluslararası beğeni kazandı: George Tzavellas, İrini Papas, Melina Merkuri, Mihalis Kakoyannis, Alekos Sakellarios, Nikos Tsiforos, Iakovos Kambanelis, Katina Paksinu, Nikos Kunduros, Ellie Lambeti ve diğerleri.
Yılda altmıştan fazla film yapıldı ve bunların çoğunda kara film unsurları vardı. Dikkate değer filmler şunlardır: Sarhoş (1950, yönetmen George Tzavellas), Sahte Para (1955, Giorgos Tzavellas), Πικρό Ψωμί (1951, Grigoris Grigoriou), benzerliği yüzünden azılı bir katilin yerine geçen, bir banka memurunun serüvenini aktaran O Drakos (Canavar) (1956, Nikos Kunduros), Stella (1955, Cacoyannis'in yönettiği ve Kampanellis'in yazdığı), Woe to the Young (1961, Alekos Sakellarios), İtalyan saldırısını konu edinen Ouranos (Gökyüzü, 1963) (1962, Takis Kanellopoulos) ve The Red Lanterns (1963, Vasilis Georgiadis).
Diğer önemli Yunan yönetmenler arasında Anadolu bozgunundan sonra Atina'ya göçen Rumların tarihini konu edinen Rembetiko filmi ile tanınan Kostas Ferris ve Kıbrıs olaylarını Yunan bakış açısından yansıtan Attila 74 (1974) ile tanınan Mihalis Kakoyannis öne çıkar.[124]
Cacoyannis, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo ve En İyi Film adaylıklarını kazanan Anthony Quinn'le birlikte Yunan Zorba 'yı yönetti.[125] Finos Film bu dönemde Λατέρνα, Φτώχεια και Φιλότιμο, Madalena, I theia ap' to Chicago, Το ξύλο βγήκε από τον Παράδεισο gibi ve çok daha fazlası filmlerle katkıda bulundu.
1970'ler ve 1980'lerde Theodoros Angelopulos önemli filmler yönetti. Sonsuzluk ve Bir Gün adlı filmi, 1998 Cannes Film Festivali'nde Ekümenik Jüri Ödülü'nü ve Fransızca: Altın Palmiye ödülünü kazandı.[126][127][128]
Theodoros Angelopulos, Yunanistan sinemasının en ses getirmiş olan yönetmenidir.[129][5] Yönetmenin filmleri arasında Atina'da adalet dağıtan bir kabadayının yaşamını betimleyen Arıcı (1986), Balkan yarımadası tarihini ele alan Ulis'in Bakışı (1995) ve ölümcül bir hastalığa yakalanmış bir yazarın teğet geçtiği mutlulukları konu edinen Sonsuzluk ve Bir Gün (1998) öne çıkar.[129][5]
Yunan diasporasında Yunan-Fransız Costa-Gavras ve Yunan-Amerikalı Elia Kazan, John Cassavetes ve Alexander Payne gibi uluslararası üne sahip film yapımcıları vardır. Yorgos Lanthimos, bu çalışmasıyla dört Akademi Ödülü adaylığı aldı; bunlar arasında Köpek Dişi (2009) filmiyle En İyi Yabancı Film, The Lobster (2015) filmiyle En İyi Orijinal Senaryo ve The Favorite (2018) filmiyle En İyi Film ve En İyi Yönetmen yer alır.[130]
Yunan mutfağı, Girit yemekleriyle özetlenen Akdeniz diyeti'nin özelliğidir.[131]
Yunan mutfağı, musakka, pastitsio, klasik Yunan salatası, fasolada, spanakopita ve souvlaki gibi çeşitli yerel yemeklerde taze malzemeler içerir.
Skordalia (ceviz, badem, ezilmiş sarımsak ve zeytinyağından oluşan kalın bir püre), mercimek çorbası, retsina (çam reçinesi ile mühürlenmiş beyaz veya gül (rosé) şarabı) ve pasteli (bal ile pişirilmiş susamlı çubuk şeker) gibi bazı yemeklerin izi eski Yunanistan'a kadar uzanır.
Yunanistan genelinde insanlar genellikle ızgara ahtapot ve küçük balık, beyaz peynir, dolmades (pirinç, kuş üzümü ve asma yaprağına sarılmış çam fıstıkları), çeşitli bakliyatlar, zeytinler, peynir ve tzatziki gibi çeşitli soslarla birlikte meze gibi küçük yemeklerden yemeyi sever. Zeytinyağı hemen hemen her yemeğe eklenir.
Bazı tatlılar arasında melomakarona, diples ve galaktoboureko ve uzo, metaxa gibi içecekler ve retsina dahil çeşitli şaraplar bulunur. Yunan mutfağı, anakaranın farklı bölgelerinden ve adadan adaya büyük farklılıklar gösterir. Bazı çeşniler diğer Akdeniz mutfaklarından daha sık kullanır: kekik, nane, sarımsak, soğan, dereotu ve defne yaprakları. Diğer çok tüketilen ot ve baharatlar arasında fesleğen, kekik ve rezene tohumu vardır. Birçok Yunan tarifinde özellikle ülkenin kuzey kesimlerinde "tatlı" baharatlar etle birlikte örneğin yahnilerde tarçın ve karanfil kullanılır.
Koutouki veya Koutoukian, Yunanistan'da yaygın yeraltı restoranıdır.[132][133][134][135][136][137]
Siyasi taraf tutma eğilimindeki Yunan gazeteleri arasında Ekathimerini ("Günlük"), Eleftherotypia ("Özgür Basın"), To Vima ("Tribün") ve 2009 ekonomik krizinin ardından yalnızca çevrimiçi yayınlanan Ta Nea ("Haberler") öne çıkar.[5] Devletin televizyon ve radyo yayıncılığındaki tekeli 1980'lerde kırıldı ve bu da özel istasyonların doğmasına neden oldu.[5]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.