Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Bizans Yunanistanı tarihi başlıca Doğu Roma ya da Bizans İmparatorluğu ile örtüşür.
Yunan yarımadası, MÖ 146 tarihinde bir Roma protectorate oldu ve Ege Adaları, MÖ 133 tarihinde bu bölgeye eklendi. Atina ve diğer Yunan şehirleri MÖ 88 tarihinde isyan ettiler ve yarımada Roma generali Sulla tarafından sert bir şekilde bastırıldı. Roma iç savaşı, Augustus yarımadayı MÖ 27 tarihinde Achaea vilayeti olarak düzenlediği zamana kadar, ülkeyi harap etti.
Yunanistan, Roma İmparatorluğu'nun tipik bir doğu vilayetiydi. Romalılar, oraya sömürgeciler gönderdiler ve özellikle Atina'nın Agorası olmak üzere Diğerlerinin yanında Marcus Vipsanius Agrippa'nın Agrippeia'sı, Titus Flavius Pantaenus'un kütüphanesi ve Rüzgarların Kulesi gibi yeni binalar yaptılar. Romalılar Yunan kültürüne saygılı, Yunanlar da genellikle Roma'ya sadıktılar.
Roma İmparatorluğu yönetiminde Yunanistan'da hayat öncesiyle aynıydı ve Yunanca Doğu'da lingua franca olmaya devam edip, imparatorluğun en önemli parçası oldu. Roma kültürü, klasik Yunan kültüründe çok yoğun etkilendi (bakınız Greko-Romen), Horatius Graecia capta ferum victorem cepit (Tercümesi: "Esir Yunanistan, kaba fatihini esir aldı") söylemiştir. Homeros'un destanları Vergilius'ın Aeneis'ine esin kaynağı olurken, Lucius Annaeus Seneca gibi yazarlar Yunan tarzında yazarlarken Afrikalı Scipio, Jül Sezar ve Marcus Aurelius çalışmalarını Yunanca derlemişlerdir.
Bu dönem boyunca, Galen ve Şamlı Apollodorus gibi Yunan aydınlar, sürekli Roma'ya getirildiler. Roma şehrinin içinde, özellikle filozoflar olmak üzere Romalı seçkinler ile alt sınıflarda ise denizci ve tüccarlar gibi çalışan sınıf Yunanca konuşuyorlardı. Roma İmparatoru Neron 66 yılında Yunanistan'ı ziyaret etti ve Yunan olmayan katılımcılara aleyhindeki kurallara rağmen Olimpiyat Oyunları düzenledi. Doğal olarak her yarışmada zafer ile onurlandırıldı ve Flamininus'un 200 yıldan fazla zaman önce yaptığı gibi 67 yılında Korint'te gerçekleşen İstmiya Oyunları'nda Yunanların özgürlüğünü ilan etti.
Hadrianus da özellikle Yunanları severdi; imparator olmadan önce Atina Arkhon'u olarak görev yapmıştı. Ayrıca kendi adı ile anılan kemer ile inşa ettirmişti orada ve Yunan sevgilisi Antinous vardı.
Aynı zamanda, Yunanistan ve Doğu Roma'nın çoğu Hristiyanlık etkisine girdi. Havari Pavlus, Korint ve Atina'da vaaz verdi ve Yunanistan kısa sürede imparatorluğun en yüksek Hristiyanlaşmış bölgelerinden biri oldu.
2.ve 3. yüzyıllar boyunca, Yunanistan, Achaea, Makedonya, Epirus vetus ve Trakya şeklinde vilayetlere bölünmüştü. 3. yüzyıl sonlarında, Diocletianus hükümdarlığı sırasında, batı Balkanlar Roma diocese olarak teşkilatlandırılmış ve Galerius tarafından yönetiliyordu. I. Konstantin döneminde, Makedonya ve Trakya diocese biriminin parçasıydı. Doğu ve güney Ege Adaları ise Asya diocese biriminin Insulae vilayeti olarak teşkilatlanmıştı.
I. Theodosius döneminde, Yunanistan Heruliler, Gotlar ve Vandalların istilaları ile karşılaştı. Arcadius'un naibi olarak hareket eden Stilicho, Vizigotların 4. yüzyılda işgali üzerine, Teselya'yı boşalttı. Arcadius'un saray nazırı Eutropius, Alarik'in Yunanistan'a girmesine izin verdi, O da Korint ve Mora'yı yağmaladı. Stilicho nihayetinde onu yaklaşık 397 yılında onu kovdu ve Alarik İlirya Praetorian prefecture'nun magister militum'u oldu. Sonunda Alarik ve Gotlar İtalya'ya göç edip, 410 yılında Roma'yı yağmaladılar ve İber Yarımadası'nda ve Güney Fransa'da Arapların ilerlediği 711 yılına kadar ayakta kalan Vizigot imparatorluğu kurdular.
Yunanistan, göreceli olarak, tek parça olarak imparatorluğun doğu parçasında kaldı. Geç antik çağın geçersiz tasavvurunun aksine, Yunan yarımadası çoğunlukla Roma ve daha sonra Doğu Roma/Bizans İmparatorluğu'nun en müreffeh bölgelerinden biri olmuştur. Fakirlik, nüfusun azalması, barbar yıkımı ve sivil çöküş ile ilgili eski düşünceler, son dönem arkeolojik keşifler sonrası düzeltilmiştir.[1] Gerçekten, bir kurum olarak polis en azından 6. yüzyıla kadar refah içinde kalmıştır. İeroklis'un Sinekdimos'u gibi dönemin metinleri Geç antik çağda, Yunanistan'ın gayet şehirleşmiş olduğunu ve yaklaşık 80 şehir ihtiva ettiğini doğrular.[1] Bu aşırı refah görüntüsü günümüzde geniş kabul görmektedir ve 4 ile 7. yüzyıllar arasında, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'in ekonomik olarak en aktif bölgesi olduğu kabul edilir.[1]
İskenderiye ve Antakya'nın Araplara kaybedilmesi sonrası, Selanik Bizans İmparatorluğu'nun en büyük ikinci şehri oldu ve "ortak-saltanat" (symbasileuousa) olarak adlandırıldı, sadece Konstantinopolis'in gerisinde. Yunan yarımadası, Geç Roma ve erken Bizans döneminde Hristiyanlığın en güçlü merkezlerinden biri olarak kaldı. Bölge, Slav istilasından kurtarıldıktan sonra, zenginlik geri geldi. Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun Anadolu'yu ele geçirmesi, Konstantinopolis'te Latin işgali gibi olaylar Bizans imparatorluk ilgisini geç Bizans dönemi boyunca Yunan yarımadasına odakladı. Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçene kadar, özellikle Mora, Achaea Prensliği ve Mora Despotluğu dönemleri de dahil olmak üzere ekonomik ve düşünsel zenginliğini sürdürmüştür.
Yunanistan'ın Makedonya kısmı, 479 ve 482 yıllarında Kral Büyük Teoderik komutasında Ostrogotlar taradından saldırıya uğradı.[2] Bulgarlar da Trakya ve Kuzey Yunanistan'ın kalanına 540 yılında saldırdılar ve bunu başka zamanlar tekrarladılar. Süreklilik arz eden bu Bulgar saldırıları, Bizans İmparatorlarına Anastasios Suru adı verilen Selymbria'dan (günümüz Silivri) Karadeniz'e uzanan 30 mil ya da daha uzun bir savunma duvarı inşa etmelerine neden oldu.[3] Hunlar ve Bulgarlar 559 yılında I. Justinianus'un Roma İmparatrorluğu'nun kalbini ele geçirme teşebbüs ettiği İtalya'dan Bizans ordusu dönene kadar Yunanistan'ı talan ettiler.[4]
Tarihi dokümanlara göre, Slavlar 579 yılının başında Yunanistan'ın bir kısmını işgal edip, yerleştiler ve 580li yıllar boyunca Bizanslılar tüm yarımadanın kontrolünü kaybettiler.[5] Fakat hiçbir arkeolojik kanıt, 6. yüzyıl sonlarına kadar Slavların imparatorluk Bizans topraklarına saldırdıklarını göstermemektedir. Bütün olarak Yunanistan'da Slav kültür izleri çok seyrektir.[6]
Selanik şehri, Slavlar'ın 615 yılında yaptıkları saldırıdan sonra bile düşmemiştir. Slavlar nihayetinde yenilmişler, Bizanslılara katılmışlar ve Sclaviniae olarak topluma karışmışlardır. 7. yüzyıl başları süresince, II. Konstans, Yunan yarımadasından Anadolu ve Balkanlara ilk kitlesel Slav göçünü gerçekleştirmiştir. II. Justinianos, Sclaviniae halkını yenip, çoğunu yok etmiştir ve 110,000-200,000 arası Slavı Yunan yarımadasından Bitinya'ya sürerken, ordusunda 30,000 Slav mevcuttu.[7]
Bu şekilde farklı toplumlarda yer alan Slav kökenli nüfus, Bizanslıların düşmanlarına karşı yapılan askeri seferlerde kullanılmışlardır. Mora'da Slav istilası yarımadanın batı tarafına düzensizlik getirirken, batı tarafı Bizans yönetiminde kaldı. İmparatoriçe İrini, bir askeri sefer düzenleyip, bu bölgeleri kurtarıp yeniden düzen tesis etmesine rağmen, konu tam olarak I. Nikiforos'un Güney İtalya'dan Yunanca konuşan insanları Mora'nın kırsal kesimlerine yerleştirip kalan son Slav izlerini silmesi ile ortadan kalkmıştır.[8]
7. yüzyıl ortasında, imparatorluk II. Konstans tarafından "thema" ismi verilen idari birimlere bölündü, bunlar arasında Trakya theması, Ege Adaları ve Güney Yunanistan'da denizci Karabisianos birlikleri vardı. II. Justinianos, daha sonra Karabisianos birimini, Hellas theması (merkezi Korint) ve Kibirreoton themasına böldü. O dönem, Slavlar, birçok kez mağlup edildiklerinden ya da Sclaviniae'ya yerleştirildiklerinden artık Bizans'a tehdit oluşturmuyorlardı. Bitinya'da bulunan Slav toplumu, General Leontios'un 692 yılında Araplara karşı kaybettiği Sebastopolis Muharebesi sırasında Arapların tarafına geçmeleri yüzünden Bizanslılar tarafından yok edildiler.[9]
Bu themalar, iconoclast ("Putkırıcı") III. Leon'ya karşı 727 yılında isyan edip, kendi imparatorlarını tahta geçirmeyi denediler, ancak mağlup oldular. Leon, Karabisianoi biriminin karargahını Anadolu'ya taşıdı ve onlardan Kibirreoton themasını oluşturdu. O zamana kadar Yunanistan ve Ege, teknik olarak Papa'nın kilise yetkisi içindeydi fakat Leon, Papalık ile de çekişmesi sonucu, bu bölgeleri İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi yetkisine verdi. İmparator olarak III. Leon, Justinianus'tan sonra daha çok idari ve hukuki reform yapmıştır.[10] Aynı zamanda, Araplar Ege'de ilk ciddi akınlarına başlamışlardır. Bitinya'ya, zamanla ana kara Yunanistan ve Kıbrıs'tan gelen Yunanlar yerleştirilmiştir.
I. Nikiforos, 9. yüzyıl başlarında Slavların ve Bulgarların elinde tuttuğu toprakları yeniden ele geçirmeye başladı.[11] Küçük Asya'dan Yunanca konuşan aileleri Yunan yarımadası ve Balkanlar'a yerleştirip, Hellas Theması'nı Kuzey'de Teselya ve Makendoya'yı kapsayacak şekilde, Güney'de ise yeniden ele geçirilen Mora topraklarını içerecek şekilde genişletti. Slavlar tarafından çevrelenip, Arkhon tarzı yönetimle düzenlenen Selanik, kendi başına bir thema oldu. Bu themalar orduya ek 10.000 asker verdiler ve Nikiforos'un Slavları Hırıitiyan yapmasına yardımcı oldular.
9. yüzyıl sonlarında, VI. Leon, I. Simeon komutasında Bulgar istilası ile karşı karşıya geldi. Onun döneminde 896 yılında ve VII. Konstantinos'un naibesi Zoe'nun iktidarında 919 yılında olmak üzere Trakya Bulgarlar tarafından talan edildi. Simeon, tekrar 922 yılında Kuzey Yunanistan'ı işgal etti ve güneye daha içlere ilerleyerek Atina'nın hemen kuzeyinde bulunan Tebai'yi ele geçirdi.
10. yüzyıl sonlarında, Yunanistan'a en büyük tehdit, sürekli II. Basileios ile toprak yüzünden savaşan Samuil'den geldi. 985 yılında, Samuil Teselya ve önemli bir şehir olan Larisa'yı ele geçirdi ve 989 yılında Selanik'i yağmaladı. Basileios, 991 yılında yavaşça bu alanları geri almaya başladı fakat Bulgaristan'a geri çekilmeye zorlanmadan öce 997 yılında, Samuil, Selanik etrafındaki toprakları ve Mora'yı ele geçirdi. 999 yılında, Samuil, Dyrrhachium'u ele geçirdi ve kuzey Yunanistan'ı bir kez daha talan etti. Basileios bu toprakları 1002 yılında tekrar ele geçirdi ve ölümünden 10 yıl önce Bulgarları hükmü altına aldı.
Basileios'un 1025 yılında ölümünden sonra, Yunanistan, Girit, Mora, Hellas, Nikopolis, Larisa, Kefalonya, Selanik and Struma, Kiklad Adaları ve Ege Denizi thema'larına bölündü. Bu vilayetler, Bulgar topraklarının dışında kurulan yeni thema'lar ile istila ve akınlardan korundular.
Yunanistan ve Trakya 10. yüzyılda daha refah içindeydi ve kasaba ile şehirler yeniden büyümeye başladılar. Atina ve Korint muhtemelen yaklaşık 10.000 kişilik nüfusa sahipken Selanik nüfusu 100.000 kişiye ulaştı. Bu themalarda önemli bir aristokratik sınıf vardı, özellikle Makedon imparatorlar 867 ile 1025 arası imparatorluğu yönettiler.
11. yüzyılın sonlarında, Yunanistan ve imparatorluk, Sicilya'dan gelen Normanların tehdide ile karşı karşıya geldiler. Robert Guiscard, Dyrrhachium ve Korfu'yu 1081 yılında ele geçirdi. (Bakınız Dirrahium Muharebesi), fakat I. Aleksios, onu ve oğlu Boemondo'yu daha sonra 1083 yılında mağlup etti. Peçenekler bu dönemde Trakya'yı talan ettiler.
1147 yılında İkinci Haçlı Seferi şövalyeleri yollarını Bizans topraklarından geçirdiler, II. Rugerro, Korfu'yu ele geçirdi ve Tebai ve Korint'i yağmaladı. 1197 yılında VI. Heinrich, babası II. Friedrich'in husumetini devam ettirip, imparatorluğu Normanların kısa süre ellerinde tuttukları topraklarda hak iddia edip, Yunanistan'ı işgal etmekle tehdit etti. III. Aleksios ödeme zorunda kaldı ancak koyduğu vergiler Yunanistan ve Mora'da dahil olmak üzere sıklıkla ona karşı isyan çıkmasına neden oldu. Ayrıca, hükümdarlığı sırasında, Dördüncü Haçlı Seferi, onun yerine IV. Aleksios'u tahta geçirmeye teşebbüs etti ancak sonunda imparatorluk işgal edilip, başkent düştü.
Yunanistan, 11. ve 12. yüzyılda Selçuklu tehdidi altındaki Anadolu'ya göre göreceli barış ve refah içindeydi. Selanik nüfusu yaklaşık 150.000 kişiye ulaştı, 1185 yılında Normanlar tarafından talan edilmesine rağmen Tebai 30.000 kişilik nüfusuyla önemli bir şehir haline gelip, ipek sanayisinin ana merkezi oldu. Atina ve Korint muhtemelen yaklaşık 10.000 kişilik nüfusa sahiptiler. Selçuklulara kaybedilen topraklar yüzünden azalan tahıl tedarikini, Yunanistan'ın ana kara şehirleri başkente sağlıyorlardı.
Ancak, Dördüncü Haçlı Seferi sırasında 1204 yılında Konstantinopolis'in düşmesi ile, Yunanistan Haçlılar arasında paylaşıldı. Latin İmparatorluğu Konstantinopolis ve Trakya'yı alırken, Yunanistan'ın kendisi, Selanik Krallığı, Achaea Prensliği ve Atina Dükalığı arasında paylaşıldı. Venedikliler, Ege Denizi'nde Nakşa Dükalığı'nı kontrol ederlerken, Epir Despotluğu, üç ardıl Bizans devletinden biri olarak kurulmuştu.
VIII. Mihail 1261 yılında imparatorluğu yeniden kurup, Selanik Krallığı'nı da yeniden ele geçirdi. 1282 yılında ölümüne kadar, Mihail, daha sonra Bizans Despotlarının kullanacağı Mistra'da bulunan Haçlı kalesi dahil olmak üzere Ege adaları, Teselya, Epirus ve Ahaya'nın büyük kısmını geri almıştı. Fakat Atina ve Kuzey Mora Haçlıların elinde kaldı. Charles d'Anjou ve oğlu II. Carlo feshedilmiş Latin İmparatorluğu tacında hak iddia edip, Epirus ve Yunanistan'ı tehdit ettiler ama hiçbir zaman orada bir ilerleme kaydedemediler.
III. Andronikos'un hükümdarlığında, 1328 yılının başlarında, imparatorluk özellikle Selanik metropolü olmak üzere Yunanistan'ın çoğunu kontrol ediyordu. Epirus, 1339 yılında tamamen ele geçirilene kadar, arada sırada isyan eden ismen Bizans'a bağlıydı. Yunanistan, 1340lı yıllarda genellikle V. İoannis ile VI. İoannis arasındaki iç savaşın muharebe alanı olarak kullanıldı, aynı zamanda Sırplar ve Osmanlılar'ın saldırıları da başladı. 1356 yılında bir başka despotluk, Epirus ve Teselya'da kuruldu.
Bu dönemde Mora hemen hemen imparatorluğun merkeziydi, kesinlikle bereketli bir alandı. Mistra ve Monemvasia, kalabalık ve refah içindeydi, hatta 14. yüzyıl ortasındaki kara vebadan sonra bile. Mistra, önem sırasında Konstantinopolis ile yarışıyordu. Burası Yunan Ortodoksluğunun müstahkem mevkisi ve hatta Osmanlılara karşı Batı'dan yardım almak karşılığı olsa bile Katolik Kilisesi ile birleşmek isteyen imparatorların keskin muhalefet yeriydi.
Osmanlılar Balkanlar ve Yunanistan'da geç 14. yüzyıl ile erken 15. yüzyıl fetihlere başladı. 1445 yılında, Osmanlı'nın elindeki Teselya, o sırada Mistra'da despot olan geleceğin imparatoru XI. Konstantinos tarafından tekrar ele geçirildi, ancak kalan Osmanlı topraklarına karşı çok az başarı kazandı. İmparator Konstantinos, 1453 yılında Osmanlıların nihai olarak Konstantinopolis'i ele geçirmeleri sırasında yenilip, öldürüldü. İstanbul'un Fethi'nden sonra, Osmanlılar 1458 yılında Atina ve Ege Adaları'nıda ele geçirdiler fakat Mora'da bulunan Bizans Despotluğu 1460 yılına kadar kaldı. Venedikliler hala Girit ve bazı limanları kontrollerinde tutmaya devam ettiler ancak dağlar ve çok ormanlık alanlar hariç kalan Yunanistan'ı kontrolleri altına aldılar.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.