Loading AI tools
Irak, Suriye ve Afrika'da faaliyet gösteren Selefi cihatçı silahlı örgüt Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Irak ve Şam İslam Devleti (kısaca IŞİD; Arapça: الدولة الاسلامية في العراق والشام, ed-Devletü'l-İslâmiyye fi'l-Irak ve'ş-Şam[42]) veya 2014'ten beri kullandığı resmî isimle İslam Devleti (kısaca İD; Arapça: الدولة الإسلامية ed-Devletü'l-İslâmiyye), ağırlıklı olarak Afrika'da,[43] ayrıca Irak ve Suriye'de de etkinlik gösteren, bu bölgede hilâfet devleti kurmak amacıyla güvenlik güçlerine ve sivillere karşı eylemler yapan yasa dışı, silahlı ve ele geçirdiği topraklardaki meşruluğu hiçbir ülke tarafından devlet olarak tanınmayan Selefi cihatçı örgüttür.[44][45][46][47] Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler ile aralarında ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, Kanada'nın da bulunduğu pek çok ülke ve kuruluş tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır.
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Nisan 2021) |
Eski adının Arapçadaki akroniminin (داعش, Arapça telaffuzu: Da'iş)[48] okunuşunun romanizasyonu olan DAEŞ[49][50] ya da DEAŞ[51] adlarıyla da bilinir (Kısaltma değildir. Kısaltmanın okunuşu olduğundan küçük harfle yazılması gerekse de büyük harfle yazılışı da kullanılmaktadır.).[49] Zamanla DAEŞ ismi örgütü aşağılamak ve hakaret amaçlı kullanılmıştır. IŞİD ise bu ismi kendini bir devlet olarak gördüğü için hiçbir zaman kabul etmemiş ve kullanılmasını istememiştir.
Petrol kaynaklarına yakınlığı nedeniyle dünyanın en zengin yasa dışı silahlı örgütleri arasında sayılmaktadır.[52][53] Irak Savaşı'nın ilk yıllarında kurulan ve 2004 yılında el-Kaide'ye bağlılığını ilan eden örgüt, bir süre sonra Irak el-Kaidesi adını aldı. Şubat 2014'te, sekiz aylık uzun bir güç mücadelesinden sonra, el-Kaide IŞİD ile bütün bağlarını kestiğini duyurdu.
Örgüt genelde Sünnî topluluklar olmak üzere Mücahidîn Şûra Konseyi, el-Kaide, Ceyş'ül-Fatihin, Cund'us-Sahaba, Katbiyan Ensar'üt-Tevhid v'es-Sünne, Ceyş'üt-Tayife'tül-Mansura gibi farklı isyancı gruplardan oluşur ve onların desteğini alır.
Irak Savaşı'nın yoğun olarak yaşandığı dönemlerde, Irak'ın Anbar, Nineve, Diyala, Babil, Kerkük ve Selahaddin, Musul illerinde çok büyük etkinlik gösterdi. Bakuba'yı başkent ilan etti.
IŞİD, binlerce sivil Iraklı, Irak hükûmet üyeleri ve onların uluslararası müttefiklerinin ölümlerinden sorumlu tutulmaktadır.[54][kaynak belirtilmeli] Irak Savaşı'nın son evrelerine doğru örgüt gerilemeye başladıysa da, ABD'nin Irak'tan çekilmesiyle 2012'de gücünü tekrar yenilediği ve üye sayısını iki katından fazla arttırdığı öne sürülür.[kaynak belirtilmeli]
2013 yılında el-Cezire'ye sızdırılan bir mektup ve ses kaydıyla el-Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri, bu grubun Suriye kanadını tasfiye ettiğini açıkladıysa da IŞİD emiri Ebu Bekir el-Bağdadi, bu tasfiye kararını reddetmiş, Zevahiri'yi Sykes-Picot Anlaşması'nı tanımakla suçlamış ve grubun Suriye'deki operasyonlarına devam edeceğini açıklamıştır.[kaynak belirtilmeli] Nisan 2013 ile birlikte IŞİD, Suriye'nin kuzeyinde hızlı bir şekilde askerî güç kazanmaya başladı ve bu bölgedeki en güçlü örgütlerden biri oldu. Suriye'de etkin olduğu bölgelerde şeriat kanunlarını icraya başladı ve rakip gördükleri askerleri, yabancı gazetecileri, yardım kuruluşlarına üye insanları sürgüne gönderdi veya hapsetti.[55]
Suriye İnsan Hakları Gözleme Örgütü'nün raporuna göre Ağustos 2014'te örgütün Suriye'deki savaşçı sayısının 50.000, Irak'ta ise 30.000 olduğu bildirildi. CIA ise Eylül 2014'te örgütün Suriye ve Irak'ta toplam 20.000 ile 31.500 arasında savaşçıya sahip olduğunu açıkladı.[56]
Örgütün kökenlerinin 1980'lerde Afganistan'da Sovyet destekli rejime ve Sovyet askerî müdahalesine karşı ABD tarafından bir araya getirilip Pakistan'da eğitim ve silah desteği verilen çeşitli radikal İslamcı örgütlere dek uzandığı, önce El Kaide'nin, ardından da benzer şekilde bu kez Suriye'de IŞİD'in bu şekilde türediği iddia edilmektedir. Bu iddialar önce ABD'nin eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton tarafından birden fazla kez,[57][58] sonra da eski ABD başkanı Donald Trump tarafından dile getirilmiştir.[59]
Tevhit ve Cihat Cemaati, Ebu Musab ez-Zerkavi tarafından kuruldu. Yerli ve yabancı İslamcılardan oluşuyordu. Ürdünlü bir Selefî olan ez-Zerkavi, Sovyet-Afgan Savaşı'na katılmak için Afganistan'a seyahat etmiş, fakat Sovyetlerin askerlerini çekmesiyle o da ülkesine geri dönmüştü. Daha sonra tekrar Afganistan'a geri dönen ez-Zerkavi, Herat yakınlarında İslami militan bir kamp kurarak eğitim vermeye başladı. Başlangıçta gerçek anlamda Müslüman olmadığını düşündüğü Ürdün'ü yıkma amaçlı çıktığı yolda başka ülkelere de yayılan bütün bir ağını bu düşünce ve ideal üzerine kurdu. İçinde bulunduğu şebekenin 1999 yılında milenyum saldırılarının da sorumlusu olduğu iddia edilmekte. 2002 yılında Ürdün'de, Amerikalı diplomat Laurence Foley'in öldürülmesinin sorumluluğunu da örgütü üstlendi.
ABD'nin Afganistan'ı işgaliyle ez-Zerkavi Irak'a gitti. Burada yara aldığı ayağı için tıbbi destek aldı. Irak'ın kuzeydoğusunda etkin Selefi silahlı bir grup olan Ensaru'l İslam ile geniş bir ilişki ağı kurdu. Bu örgütün Irak istihbaratı ile birlikte çalıştığı, Saddam Hüseyin'in bu grubu Kürdistan'ın bağımsızlığı için savaşan seküler Kürt gruplara karşı kullandığı da iddia edilmektedir. Ocak 2003'te örgütün kurucusu Fatih Krekar Saddam Hüseyin rejimiyle herhangi bir bağlantıları olmadığını açıkladı. İstihbarat birimlerinin raporlarına göre ez-Zerkavi ve Saddam arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığı, Saddam'ın Ensaru'l İslam'ı rejime bir tehdit olarak gördüğü ve bu yüzden örgüt içine istihbaratın sızmış olabileceği öne sürüldü. ABD senatosunun 2006 yılında hazırladığı Irak raporunda "savaş sonrası edinilen bilgiye göre Saddam Hüseyin ez-Zerkavi'yi yakalamaya çalıştı, fakat bunda başarısız oldu" denildi.
ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra Cema'at'üt-Tevhid vel-Cihad el-Ensar ve diğer yabancı örgüt üyelerini de içine katarak ağını daha da genişletti ve Irak işgaline katılan güçlere karşı mücadeleye girişti. Irak'a savaşmak için giden pek çok savaşçı bir şekilde ez-Zerkavi grubunun içinde kendini buldu.
Cema'at'üt-Tevhid vel-Cihad grubunun amacı; Irak'taki koalisyon güçlerinin geri çekilmesini sağlamak, Irak hükûmetini düşürmek, işgal kuvvetleriyle birlikte çalışanları öldürmek, Şia nüfusu marjinalize edip askerî gücünü kırmak ve tamamen şeriat kanunlarıyla yönetilen bir İslâm devleti kurmak.
Cema'at'üt-Tevhid vel-Cihad'ı Irak'taki diğer isyancı gruplardan ayıran en önemli özellik taktikleriydi. ABD ve koalisyon güçlerine karşı alışılagelmiş silahlarla ve gerilla taktikleriyle saldırmak yerine daha çok bomba yüklü araçlar kullanılarak gerçekleştirilen intihar bombası eylemlerini yaptılar.
Grubun ruhânî önder kabul ettiği ve genel başkan yardımcılığı da yapmış olan Filistinli imam Ebu Enes eş-Şâmî taktiklerinin ve yöntemlerinin Kur'an ve sünnet kaynaklı olduğunu yine bu kaynaklardan verdiği örneklerle açıklamıştır. İslam peygamberi Muhammed'in "Her kim Allah yolunda bir Gayrimüslimi öldürürse Allah ona Cehennem'i yasak eder" sözünü ve Enfâl Suresi'nin 12. pasajında geçen "İşte o anda Rabbin meleklere şöyle vahiy ediyordu: Ben sizinle beraberim, müminlere sebat verin. Kâfirlerin yüreğine korku salacağım, hemen boyunlarının üstüne vurun, parmaklarına parmaklarına vurun." benzeri cümleleri temel prensiplerden biri edindi.[60][61]
Ekim 2004'te "Tanzim Kaide'tül-Cihad fi-Bilad'ür-Rafideyn" ya da daha çok bilinen "Irak el-Kaidesi" adını aldı. Temmuz 2005'te Ebu Musab ez-Zerkavi, Eymen ez-Zevahiri'ye yazdığı mektupta Irak Savaşı'nı genişletmek için ABD'nin Irak'tan çıkarılması, halifeliğin kurulması, çatışmaların Irak'ın seküler bölgelerine yayılması ve Arap-İsrail çatışmasında etkin rol alınmasını da kapsayan dört aşamalı bir plandan bahseder. Irak'ın dışındaki bağlantılı gruplar da bu planın uygulanmasında rol aldı, örneğin 2005'te Mısır'da meydana gelen ve çoğu turist olan 88 kişinin öldüğü patlama gibi.[62]
Ocak 2006'da birkaç küçük grupla birleşerek "Mücahit Şura Meclisi" adını aldı. Sivillere karşı acımasız şiddet uygulamalarından ve radikal İslami doktrinlerinden dolayı Iraklı Sünni milliyetçilerin ve seküler grupların bu şemsiye organizasyona katılımı zayıf kaldı. Bu sebeplerden ötürü bu çaba başarısızlıkla sonuçlandı.
Irak el-Kaidesi saldırılarını ve eylemlerini Ekim 2006'ya kadar Mücahit Şura Meclisi'ne atfetti. Ebu Eyüp el-Mısri'nin Irak İslam Devleti'ni ilan etmesiyle bu son bulmuş oldu. Bu tarihten itibaren örgüt eylemlerini Irak İslam Devleti'ne atfetmeye başladı. Amerikan istihbaratına göre Irak İslam Devleti'nin ülkeyi Sünni bir halife devletine dönüştürme hedefi vardı.
Nisan 2013'te adı "Irak ve Şam İslam Devleti" (ya da Irak ve Levant İslam Devleti, kısaca ILİD) olarak değiştirildi. Temmuz 2014'ten bu yana Ebu Bekir el-Bağdadi'nin sözcüsü Adnani'nin Hilafeti ilan etmesi ile ismi "İslam Devleti" olarak kaldı.[63]
2006-2007 Mayıs'ı arasında örgüt Bağdat yakınlarındaki Dora'nın kontrolünü ele geçirdi. Pek çok Hristiyan aile cizye ödememek için bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. ABD'nin de yoğun çabalarıyla Ekim 2007'de örgüt Dora'dan çıkarıldı ve Süryanî kiliseleri yeniden açıldı. Sadece 2007 yılında örgüt yaklaşık 2.000 sivil öldürerek Irak'ta büyük bir katliam gerçekleştirdi ve 9 Mart 2007'de Irak içişleri Bakanı örgüt lideri Ebu Ömer el-Bağdâdî'nin Bağdat'ta yakalandığını açıkladı fakat sonrasında yakalanan kişinin o olmadığı söylendi.
19 Nisan 2007'de örgüt, bölgesel yönetim kurduğunu ve ilk İslami yönetimin temellerinin atıldığını duyurdu. Kurulan emirliğin Ebu Ömer el-Bağdâdî ve 10 Bakanı tarafından yönetileceği ilan edildi.
Kurulan emirlikte görev alan isimler:
3 Mayıs'ta Irak hükûmet kaynakları Ebu Ömer el-Bağdâdî ve Ebu Eyyüb el-Mısrî'nin öldürüldüğünü açıkladı fakat, herhangi bir kanıt ortaya konmadı. Örgüt, bunun üzerine yayınladığı bir açıklamayla bu haberi yalanladı. Daha sonra At Taji yakınlarında Irak devlet güçleri ile örgüt arasında çatışma yaşandığı ve örgütün halkla ilişkiler bakanı el-Ceburî'nin öldürüldüğü ortaya çıktı.
Örgüt 12 Mayıs'ta Babil yakınlarında bir Iraklı asker ve dört Amerikalı askerin ölümüyle sonuçlanan, Amerikalı üç askerin de canlı ele geçirildiği saldırıyı üstlendi. Askerlerden biri 11 gün sonra Fırat nehri yakınlarında ölü bulundu. Diğer iki ABD askerininse örgüt tarafından yayınlanan bir videoda infaz edildiği görüntüleri ortaya çıktı. ABD bu askerleri bulmak için 4.000'den fazla asker ile arama yapmıştı. Askerlerin cesetleri bir yıl sonra bulundu.
ABD, el-Kaide'yi Irak'tan silmek için 18 Haziran'da örgütün başkenti Bakuba'da bir operasyon başlattı.
25 Haziran'da örgüt, Bağdat'ta Mansur otelinde el-Anbar örgüt liderleriyle bir araya gelen resmî yetkililere karşı bir intihar saldırısı gerçekleştirdi. Saldırıda altısı Sünnî şeyhi olmak üzere 13 kişi öldü. Örgüt, saldırıyı Iraklı bir asker tarafından tecavüz edilen Sünnî bir kadının intikamını almak için gerçekleştirdiğini açıkladı.
Temmuz ayında Ebu Ömer el-Bağdâdî, yayınladığı ses kaydıyla İran'a ültimatom verdi. Ses kaydında "İran'a ve onun yöneticilerine Irak Şia hükümetine destek olmayı bırakmaları için iki ay süre veriyoruz" dendi. Ayrıca Arap ülkelerini İran'la iş yapmamaları konusunda uyardı. İran'ın anti-Sünnî gözüken Irak Hükûmeti'ni desteklediği, hatta Sünnî örgütlerle çarpışan Şia grupları eğittiği iddia edildi.
ABD'nin Bakuba'ya başlattığı operasyon neticesinde örgütün pek çok kadrosu başka bölgelere kaçmak zorunda kaldı.
25 Ekim 2009'da Bağdat'ta gerçekleştirilen bombalı saldırıda 155 kişi öldü, 721 kişi yaralandı. 8 Aralık 2009'da yine Bağdat'ta gerçekleştirilen bombalı saldırıda 127 kişi öldü, 448 kişi yaralandı. Her iki saldırıyı da örgüt üstlendi ve örgüt 25 Ocak 2010'da Bağdat'ta meydana gelen ve 41 kişinin ölümüne sebep olan saldırıları ve 4 Nisan 2010'da yine Bağdat'ta meydana gelen ve 42 kişinin ölümü, 224 kişinin de yaralanmasına sebep olan saldırıları da üstlendi.
17 Haziran 2010'da Irak Merkez Bankası'na yapılan saldırıda 18 kişi öldü, 55 kişi yaralandı. 31 Ekim 2010'da Bağdat kilise saldırısını da grup üstlendi.
23 Temmuz 2012'de Irak'ın farklı bölgelerinde yaklaşık 32 saldırı gerçekleşti ve neticesinde 116 kişi öldü, 299 kişi yaralandı. IŞİD saldırıları üstlendi.
Nisan 2013'te örgüt lideri Ebu Bekr el-Bağdâdî, yayınladığı bir ses kaydında El Nusra Cephesi'nin Irak İslâm Devleti tarafından kurulduğunu, finanse edildiğini ve desteklendiğini açıkladı. El-Bağdâdî bu iki grubun resmî olarak Irak ve Şam İslâm Devleti adı altında birleştiğini duyurdu. Bunun üzerine el-Nusra Cephesi lideri Ebu Muhammad el-Cevlânî, böyle bir birleşmenin söz konusu olmadığını ve kendileriyle bu konunun istişare edilmediğini yaptığı açıklamayla duyurdu. Haziran 2013'te el-Kaide lideri Eymen ez-Zevâhirî, yazılı bir açıklamayla her iki lidere hitap ederek birleşmenin karşısında olduğunu ve iki grup arasındaki tansiyonu düşürmek ve sorunu çözmek için bir elçi tayin ettiğini duyurdu. Aynı ay içerisinde Ebu Bekir el-Bağdâdî, sesli bir mesaj yayınlayarak Zevâhirî'nin emrine karşı çıktığını ve birleşmenin gerçekleşeceğini ilan etti.
Gazeteci Sarah Birke göre El Nusra Cephesi ile Irak ve Şam İslâm Devleti örgütleri arasında çok büyük farklılıklar var. IŞİD, Beşar Esad güçleriyle savaşmak yerine daha çok kendi kontrolüne geçirdiği bölgelerde kendi kanunlarıyla bir devlet kurma eğiliminde. IŞİD, İslami bir devlet kurup şeriatı tatbik etme yolunda çok daha fazla acımasız yöntemler kullanmakta. En-Nusra Cephesi ise çok fazla yabancı savaşçıya sahip olsa bile, Suriyeli mülteciler tarafından gerçek Suriyeli bir örgüt olarak görülürken IŞİD, "yabancı işgalciler" olarak görülmektedir.
Temmuz 2013'te Özgür Suriye Ordusu komutanlarından Ebu Bassir el-Ceblâvî, IŞİD tarafından Lazkiye'de konvoyu durdurulup öldürüldü.
30 Eylül 2013'te bazı İnternet sitelerinde yayınlanan açıklamalarda IŞİD, Reyhanlı'daki saldırıyı üstlendiğini ve ileride de devam edeceğini duyurdu. Yine Temmuz 2013'te grup, Irak'taki Ebu Gureyb Hapishanesi'ne bir operasyon düzenleyerek burada yatmakta olan çok sayıda örgüt üyesi mahkûmu serbest bıraktı. Raporlara göre grubun üst düzey kadroları da dahil olmak üzere 500'den fazla mahkûm kaçtı. Grup, yaptığı açıklamada operasyonu üstlendi. Operasyonun bir yıl öncesinden Ebu Bekir el-Bağdadi tarafından "Duvarları yıkmak" kod adıyla düzenlendiği ve planlandığı açıklandı.
Ağustos 2013'te örgüt, Halep'in kuzeyindeki Menagh Hava Üssü'ne saldırdı.
Eylül 2013'te Ahrar uş-Şam komutanı Ebu Übeyde el-Binnişi, Malezya'lı İslami bir derneğe üye elemanların korunması olayına karıştığı için kaçırılıp öldürüldü. Örgüt üyelerinin Malezya bayrağı ile ABD bayrağını karıştırdığı açıklandı.
Eylül 2013'te örgüt, Halep'e bağlı A'zâz'ı Özgür Suriye Ordusu güçlerinden aldı. A'zâz'da görev yapan bir Alman doktoru kaçırmaya çalıştılar.
Ekim 2013'te Türk istihbaratının, örgütün Türkiye'de büyük şehirlerde intihar saldırısı yapacağına dair edindiği bilgilerden dolayı yüksek alarmda olduğu rapor edildi.
Ekim 2013'te Suriye İnsan Hakları Örgütü, "IŞİD Kuzey Suriye'deki en güçlü gruptur ve size bunun dışından bir şey söyleyen yalan söylüyordur" şeklinde bir açıklama yaptı.
Aralık 2013'te Halep'in Maskana kasabasında IŞİD ve başka bir İslami örgüt olan Ahrar uş-Şam arasında çatışmaların yaşandığı rapor edildi.
11 Mayıs 2013'te Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde iki bomba yüklü araç patladı. Saldırıda 51 kişi öldü, 140 kişi yaralandı. 12 Mayıs 2013'te Suriye istihbaratıyla bağlantıları olduğu iddia edilen 9 Türkiye vatandaşı gözaltına alındı. Saldırının Suriye rejimi destekli olduğu iddia edildi.
2011 Arap Baharı hareketiyle Mısır'da 2013 Mısır askerî darbesi'ne karşı protestolara el-Kaide bağlantılı örgütler arasından ilk destek IŞİD'den geldi. Bir internet sitesinde yayınlanan mesajda protestoculara seslenen IŞİD; Mısır'da cihat marketi ve şehadet kapılarının açıldığını ve imkânı olan herkesin bu savaşa katılması gerektiği bildirildi. Ayrıca Mısırlıların sekülerizm, demokrasi ve milliyetçilik gibi cehalet yollarını reddetmeleri gerektiği mesajı iletildi.
Raporlarda IŞİD'in Suriye'de devam edegelen iç savaşın yönünü Nisan 2013'ten itibaren değiştirdiği yazıldı. Örgüt, şeriat kanunlarını da tatbik ettiği Kuzey Suriye'de güçlü bir varlık göstermekte. Uluslararası Af Örgütü'nün raporlarına göre örgütün gizli işkence merkezleri bu bölgelerde bulunuyor. Örgüt, güçlü olduğu bölgelerdeki Suriye halkını sigara içme, zina, örgüt kanunlarına karşı gelme veya düşman birliklerine mensup olma gibi suçlamalarla alıkoyuyor, hapsedip işkence ediyor ya da öldürüyor. Yine raporlara göre düzinelerce yabancı gazeteci ve gönüllüler esir tutuldu. Örgüt 2013 yılının Aralık ayından Fırat Kalkanı Harekâtı'nın başladığı 2016 yılının Eylül ayına kadar Atmeh, al-Bab, Azaz ve Jarablus sınır kentlerini kontrolü altında tutarak Türkiye'den Suriye'ye ve Suriye'den Türkiye'ye çıkışları sağlamaktadır.
Ayrıca Suriye'de savaşan bazı diğer isyancı gruplar IŞİD'in karşısında yer aldı.
Ocak 2014'te Anbar'daki çatışmalarda örgüt Felluce'yi ve Ramâdî'nin bir kısmını kontrolü altında aldı. 3 Ocak 2014'te IŞİD Felluce'de bağımsız bir İslâm devleti ilan etti.
Halep'te ise İslami Cephe ve Özgür Suriye Ordusu, IŞİD'e karşı birlikte bir saldırı başlattı. 25 Ocak 2014'te IŞİD, Lübnan'da Hizbullah'a karşı savaşmak üzere yeni bir milis kanat kurulduğunu açıkladı. 29 Ocak 2014'te ise Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye sınırına yakın bir yerdeki IŞİD konvoyunu vurduğu açıklandı.
18 Şubat 2014'te Irak Süleymanbeg'de polis merkezine düzenlenen IŞİD saldırısında üç kişi ölmüş, 11 kişi de yaralanmıştır.[64]
1 Mart 2014'te örgüt, hakim olduğu Türkiye sınırındaki A'zâz kasabasını Özgür Suriye Ordusu güçleriyle yapılan yoğun çatışmalar sonucunda terk etti.
17 Mart 2014'te Halep'in Sarin kasabasında YPG'yle çıkan çatışmalar sonucu bölgeyi kontrol altına aldı. Bölgede Süleyman Şah Türbesi de bulunuyor. Bu bölge Türk toprağı sayılıyor ve IŞİD, bir video yayınlayarak Türk Ordusu'na bölgeden çekilmesi için üç gün süre tanıdı.
20 Mart 2014'te Niğde'nin Ulukışla ilçesinde uygulama yapan güvenlik güçlerine ateş açılması sonucu ilk belirlemelere göre iki asker ve bir polis öldü, saldırıyı yapanların IŞİD üyesi olduğu bildirildi. Saldırganlar yakalandı.
27 Nisan 2014'te Irak ordusuna ait helikopterler, Suriye sınırları içindeki sekiz araçlık bir IŞİD konvoyuna saldırdı. Bu Irak ordusunun Körfez Savaşı'ndan sonraki ilk yurtdışı operasyonu oldu.
10 Haziran 2014'te IŞİD, Irak'ın ikinci büyük kenti Musul'da ve Musul'un başkenti olduğu Ninova vilayetinde kontrolü tamamen ele geçirdi.[65]
11 Haziran 2014'te IŞİD, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'nu ele geçirdi. Başkonsolos ile birlikte 49 kişinin alıkonduğu bildirildi.[66]
Musul’da IŞİD’in Başkonsolosluk ve elektrik santrali baskınlarında toplam 80 Türk vatandaşı rehin alındı. Türkiye, Birleşmiş Milletler ve NATO nezdinde girişimde bulunurken Güvenlik Zirvesi Çankaya Köşkü’nde toplandı.[67]
11 Haziran 2014'te Musul Valisi, IŞİD’in Musul’daki Merkez Bankası şubesini yağmaladığını doğruladı. Örgütün buradan 420.000.000 dolar aldığı söyleniyor. IŞİD, kendisini ait twitter hesabından merkez bankası şubesindeki para ve altına el koyduğunu doğruladı. Bu, IŞİD’i Dünya'nın en zengin örgütlerden biri haline getirmektedir.[52] Bu durum aynı zamanda, IŞİD’in artık uluslararası kamuoyu tarafından illegal kabul edilen örgütlerin hepsinden daha fazla paraya hükmettiği anlamına gelmektedir.[68]
2 Ağustos 2014'te Irak ve Şam İslam Devleti'nin Yezîdî soykırımı başladı. 7 Ağustos 2014'te ABD başkanı Barack Obama IŞİD'e karşı hava saldırısı emri verdi. Pentagon, uçakların Erbil'i savunan Kürt güçlere saldıran IŞİD topçusunu hedef aldığını duyurdu.[69]
20 Eylül 2014'te, 11 Haziran'da kaçırılan 49 Türk vatandaşı MİT ve yerel aşiretlerin de katıldığı bir operasyonla kurtarılarak Türkiye'ye getirildi.[70]
IŞİD Suriye'de Kobani kent merkezinden püskürtüldü.
IŞİD 2015 Ocak ayında Fransa'nın başkenti Paris'te Yemen El-Kaide'si tarafından yapılan Charlie Hebdo saldırısını kutladı.[71][72][73][74][75]
20 Temmuz 2015'te Şanlıurfa ilinin Suruç ilçesinde bombalı intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 34 kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı.[76][77][78] Saldırı, aralarında Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP)'nin gençlik kolu Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin de bulunduğu 300 kişinin Amara Kültür Merkezi bahçesinde Irak ve Şam İslam Devleti'nin Kobani Kuşatması sonrası, Kobani'nin yeniden inşa çalışmaları konusunda basın açıklaması yaptığı sırada meydana geldi.[79][80] Canlı bombanın IŞİD ile ilişkisi olan Şeyh Abdurrahman Alagöz olduğu belirlendi.[81][82]
10 Ekim 2015'te Ankara'nın Ulus semtindeki Ankara Garı kavşağında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümcül intihar saldırısı düzenlendi.[83][84] Başbakan Ahmet Davutoğlu, saldırıdan iki gün sonra yaptığı açıklamada birinci öncelik olarak IŞİD/DEAŞ’i araştırdıklarını dile getirdi.[85] Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, canlı bombalardan birinin Suruç bombacısının ağabeyi Yunus Emre Alagöz olduğunu, diğerinin de fotoğrafla teşhisi yapıldığını ve açık kimliğinin belirlenmesi için çalışmaların devam ettiğini, bombacılara yardım ettikleri düşünülen toplam 20 şüpheliden 11'inin tutuklandığını açıkladı.[86]
13 Kasım 2015 tarihinde Paris'in farklı bölgelerinde gerçekleştirilen bombalı ve silahlı saldırılarda 128 sivil hayatını kaybetmiş, 300'den fazla kişi yaralanmıştır. Fransa, Koalisyon Güçleri arasında IŞİD'e karşı yapılan hava saldırılarında en büyük desteği veren ülkelerden biriydi.[87] Ayrıca koalisyon güçlerine ilk katılanlardan olan Fransa IŞİD'e karşı savaşan Kürt kuvvetlere askerî ve insani yardım sağladı. Fransız Özel Birlikleri peşmergelere eğitim verdi.[88]
11 Ocak 2016 tarihinde Irak'ta ağırlıklı olarak Şiilerin yoğun olarak yaşadığı başkent Bağdat'ta ve Muktediye kentinde eşzamanlı olarak bomba yüklü araçlarla ve silahlı militanlarla gerçekleşen bir dizi intihar saldırılarında 367'den fazla kişi yaralandı 132'den fazla kişi hayatını kaybetti.
24 Ağustos 2016, saat 04.00'te Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığından, "Türk Silahlı Kuvvetleri, koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesine terör örgütü IŞİD'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekat başlatılmıştır." açıklaması yapıldı. Bu açıklama sonrası TSK Cerablus'u ağır bombardıman ateşine tutarken, Türk Hava Kuvvetleri 11 adet hedefi bombaladı. Başbakanlıktan yapılan açıklamaya göre, 294 tane topçu atışı yapıldı ve 81 hedef etkisiz hale getirildi. [3]Birkaç saat sonra Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı tanklar Fırat'ı geçerek yüzlerce Özgür Suriye Ordusu mensubu Türkmenlerle ve Araplarla bir araya geldi. Amerika Birleşik Devletleri de operasyonlara havadan destek vereceğini açıklamıştır. ÖSO Keklice ve Kıvırcık köylerini ele geçirdi. Operasyon sırasında Arap birlikler kırmızı, Türkmen birlikler ise Turkuaz kol bandı takarak taraflarını belli etmektedirler. Harekât süresince 2 bin 647'si ölü olmak üzere 3 bin 60 IŞİD üyesi etkisiz hale getirildi, 243 yerleşim merkezi ve 2015 kilometrekare alan kurtarıldı.[89]
Irak, Musul Muharebesi (2016-17) ile Musulun IŞİD'den geri alındığını duyurdu.[90]
IŞİD Savaş Bakanı Gulmurad Halimov[6] öldürüldü.
IŞİD Deyrizor'da kaybetti.
IŞİD Halifesi Ebu Bekir el-Bağdadi Suriye'de öldürüldü.[91]
Haseke İsyanı, 20 Ocak 2022 tarihinde, IŞİD tarafından Suriye'nin kuzeyindeki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi kontrolü altındaki Haseke şehrinin Ghuwayran bölgesindeki es-Sina'a hapishanesindeki IŞİD'li tutuklu savaşçıları kurtarmayı amaçlayan, geniş çaplı saldırı ve hapishane isyanıdır. Saldırı, SİHG tarafından IŞİD'in 2019'da Suriye'deki son kilit bölgesini kaybetmesinden bu yana gerçekleştirdiği en büyük saldırı olarak tanımlandı.
Bir haftadan fazla süre boyunca IŞİD ve SDG, es-Sina'a hapishanesinde ve hapishane çevresinde savaştı savaş çevredeki birçok mahalleye sıçradı. Koalisyon'un hava saldırıları ve özel kuvvetlerin yardımıyla SDG ve Asayiş tarafından hapishaneler kontrol altına alındı. SDG kuvvetleri onlarca kişi kayıp verirken IŞİD 100'ü aşkın kayıp verdi ve gerçek kaçanların sayısı bilinmemekle birlikte 1000'in üzerinde mahkumu yeniden tutukladı.[92][93]
3 Şub 2022 tarihinde Amerikan Başkanı Joe Biden; IŞİD lideri Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi'nin Amerikan Silahlı Kuvvetleri tarafından öldürüldüğünü açıkladı.[94]
RAND araştırma şirketi tarafından Irak el-Kaidesi ve Irak İslâm Devleti'ne ait ele geçirilen 200'den fazla belge, harcama raporu ve benzeri doküman analiz edilerek bir araştırma yapıldı. Araştırma sonuçlarına göre 2005 ile 2010 arası örgüte dışarıdan yapılan bağış oranı sadece %5 idi. Geri kalan operasyonel bütçe açığı Irak içinde karşılandı. Örgüte bağlı birimlerin kaçırma, alıkoyma, rehin alma ve diğer aktivitelerden elde ettikleri gelirin %20'sini grup merkezine göndermek zorunda olduğu belirlendi. Yüksek rütbeli komutanlar bu gelirleri yeni saldırılar gerçekleştirilebilmesi için yerel veya bölgesel birimlere aktarır. Kayıtlar Irak İslâm Devleti'nin nakit para açısından Musul'daki üyelerine bağımlı olduğunu gösterir.[kaynak belirtilmeli]
2014'ün ortalarında, Irak istihbarat birimlerinin bir IŞİD ajanından edindiği bilgiye göre örgütün 2.000.000.000 dolarlık finansal gücü var. Bu servetin büyük çoğunluğunun Musul Merkez Bankası'ndan çalınan 429 milyon dolar olduğu belirtilir.[95][96][97][98][99]
IŞİD rutin olarak rehin alma eylemleri gerçekleştirir. Bunların çoğunluğunu tır şoförleri oluşturur. Banka soygunu başka bir gelir kaynağıdır. Örgütün Körfez ülkelerinden yüksek miktarlarda bağış topladığı da iddia edilir.
Ana madde: Irak ve Şam İslam Devleti'nin askerî ekipmanları
IŞİD FIM-92 Stinger tipi alçak irtifadaki düşman uçak ve helikopterlerine karşı kullanılan füze sistemlerini ele geçirip kullanmaya başladı. Bunun yanı sıra M198 tipi havantopu, araçlara monte edilebilen DŞK ağır makinalı tüfeklere ve en az bir adet Scud füzesine sahiptir.[100]
Örgüt Haziran 2014'te Musul Havalimanı'nı ele geçirdiği zaman, Sikorsky UH-60 Black Hawk askeri taşıma ve saldırı helikopterleri ve kargo uçaklarını ele geçirdi. Fakat uzmanlar IŞİD'in bu araçları kullanabilme gücünün henüz olmadığını bildirdi.
IŞİD Temmuz 2014'te Musul Üniversitesi'ne ait nükleer materyalleri ele geçirdi. Irak'ın BM Büyükelçisi tarafından Ban Ki-Moon'a yazılan mektupta, IŞİD'in bu materyalleri nükleer silah yapımında kullanabileceği bilgisi iletildi. Uzmanlar nükleer tehdidin çok küçük olduğu yönünde görüş bildirdi.
Irak ve Şam İslam Devleti'ni "terörist organizasyon" olarak ilan eden organizasyonlar listesi:
Organizasyon | Tarih |
---|---|
Birleşmiş Milletler | 18 Ekim 2004 (El-Kaide olarak) - 30 Mayıs 2013 (IŞİD olarak) |
Avrupa Birliği | 2004 |
Irak ve Şam İslam Devleti'ni "terörist organizasyon" olarak ilan eden ülkeler listesi:
Ülke | Tarih |
---|---|
Amerika Birleşik Devletleri | 17 Aralık 2004[101] |
Kanada | 20 Ağustos 2012[102] |
Türkiye | 10 Ekim 2013[103][104] |
Suudi Arabistan | 7 Mart 2014[105] |
Birleşik Krallık | 20 Haziran 2014[106] |
Endonezya | 1 Ağustos 2014[107] |
Birleşik Arap Emirlikleri | 20 Ağustos 2014[108] |
Malezya | 24 Eylül 2014[109] |
Mısır | 30 Kasım 2014[110][111] |
Hindistan | 16 Aralık 2014[112][113] |
Rusya | 29 Aralık 2014[114] |
Avustralya | 2 Mart 2005[115] |
Kırgızistan | 25 Mart 2015[116] |
Suriye | 11 Haziran 2014[117] |
Ürdün | 6 Şubat 2015[118] |
Pakistan | 29 Ağustos 2015[119] |
Rusya | 27 Şubat 2015[120] |
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.