Vikipedi'nin kalite standartlarına ulaşabilmesi için, bu maddenin veya bir bölümündeki ansiklopedik olmayan içeriğin temizlenmesi gerekmektedir. Görüşlerinizi lütfen tartışma sayfasında belirtiniz. (Ekim 2022)
10 Ekim'de DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, HDP ve pek çok sivil toplum örgütünün katılımıyla Barış Mitingi düzenlendi. Fakat yürüyüş başlamadan yürüyüş alanına kortej hâlinde ilerleyen grupların bulunduğu Tren Garı kavşağında, 3 saniye arayla 2 patlama gerçekleşti.[10] Patlamanın ardından ambulanslardan önce polis meydana ulaştı. Meydandaki herkesi alandan çıkartmaya başlayınca yaralılara yardım etmek isteyen göstericiler, engellendikleri için polisi protesto etti. Bunun üzerine polis gruba tazyikli su ve biber gazı ile müdahale etti.[11]
19 Ekim 2015'te, iki canlı bombadan birinin Suruç saldırısını gerçekleştiren kişinin erkek kardeşi olduğu resmen belirlendi ve iki kardeşin de Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) ve IŞİD destekli Dokumacılar grubuyla bağlantılı olduğundan şüphelenildi.[21][22]
Temmuz 2015'te, hükûmetin Türkiye'yi Suriye'deki savaşa dahil etmesine karşı çıkan Halkların Demokratik Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri ile bazı sendika, meslek örgütü, vakıf ve platformların desteklediği Barış Blok'u ortaya çıktı.[23] Blok bu tarihten itibaren çeşitli miting, protesto ve yürüyüşler düzenledi. Ekim'e gelindiğinde, 10 Ekim'de Ankara Garı önünde yapılacak olan Emek, Barış, Demokrasi Mitingi için Barış Bloku destekçileri DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından katılım çağrısı yapıldı.[24]
Emek, Barış, Demokrasi Mitingi'ne Türkiye'nin farklı illerinden katılımlar oldu. Katılımcılar mitingin yapılacağı Sıhhiye Meydanı'na gitmeden önce Ankara Garı önünde toplanma kararı aldı. Kalabalık toplandıktan sonra saat 10.04'te, 3 saniye arayla iki patlama gerçekleşti. Patlamalar iki trafik ışığının arasında ve Gar'ın önündeki alt geçidin iki yanında EMEP, HDP, SGDF pankartlarının olduğu yerde gerçekleşti.[25]HDP'den Sırrı Süreyya Önder, bu iki patlama kadar güçlü olmayan üçüncü bir patlamanın da gerçekleştiğini bildirdi.[26] Patlamalar sonucunda iki eylemcinin yanı sıra 109 kişi ölürken 500'ün üzerinde kişi yaralı olarak kurtuldu.[27][28]
Patlama alanında bulunan Türk Tabipleri Birliği yöneticisi Hande Arpat, alana ambulanslardan önce çevik kuvvet polislerinin girdiğini ve hayati tehlikesi olan ağır yaralı insanlara müdahale eden sağlıkçılara, yaralılara ve ölülere biber gazı ile saldırarak insanların canına kast edildiğini ifade etti.[29]
İlk spekülasyonlar
Olaydan sonra ilk incelemeler üzerine bir değerlendirme yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı, iki canlı bomba olma ihtimali üzerinde durulduğunu söyledi.[30] Saldırıdan bir gün önce Twitter'da anonim bir kişinin Ankara'da bir patlama gerçekleşebileceğine dair iddialarda bulunduğu gözlendi.[31]
Olayın hemen sonrasında bilinen herhangi bir örgütün saldırının sorumluluğunu üstlenerek açıklamada bulunmaması, olası failler üzerine spekülasyona yol açtı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli, saldırıların Temmuz ayında Suruç'ta gerçekleştirilen patlama ile benzerlik taşıdığını belirterek saldırıdan Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD/DEAŞ) örgütünün sorumlu olabileceğine işaret etti.[32] Olayda kullanılan bombaların Suruç'ta meydana gelen saldırıda kullanılan patlayıcı ile büyük benzerlik taşıdığının belirlenmesi, iki olay arasında bir potansiyel bağlantıya işaret etti.[33]Halkların Demokratik Partisi (HDP) ülkede güvenliği sağlamakla sorumlu tuttuğu Türk hükûmetini, açıkça katil ve "en büyük terör destekçisi" olmakla suçladı.[34]
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, canlı bombalardan birinin Suruç bombacısının ağabeyi Yunus Emre Alagöz olduğunu, diğerinin de fotoğrafla teşhisi yapıldığını ve açık kimliğinin belirlenmesi için çalışmaların devam ettiğini, bombacılara yardım ettikleri düşünülen toplam 20 şüpheliden 11'inin tutuklandığını açıkladı.[38]
İstihbarat raporlarında IŞİD'in uzman bombacısı diye bilinen Tuncay Kaya'nın 10 Ekim'de Ankara'da yaşanan katliamdan 11 gün önce serbest bırakıldığı, patlamadan saatler sonra ise 'muhtemel eylem' şüphelisi olarak aranmaya başladığı ortaya çıktı. Bomba eğitimleri de verdiği belirtilen Kaya'nın IŞİD'in Türkiye yapılanmasında kilit rol oynayan İlhami Balı ile ilişkide olduğu iddia edildi.[39] Davadaki avukatlar daha sonra edindikleri bilgilere göre İlhami Balı'nın hakkında yakalama kararı olduğu dönemde Konya'da bir hastanede tedavi gördüğünü öğrendikleri için bu tedaviye ilişkin bilgi talebinde bulundu.[40] Daha sonra ortaya çıkan belgelerde hastanede tedavi gördüğü ortaya çıktı.[41]
Saldırıya ilişkin takipsizlikle sonuçlanan kolluk ve mülki amirler hakkındaki soruşturmada, Emniyet amiri A.A. ifadesinde Millî İstihbarat Teşkilatı, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesini önlem almamakla suçladı.[42] Mülkiye ve polis müfettişlerinin hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli rapora istinaden eski İstihbarat Şube müdür vekili Cihangir Ulusoy, TEM Şube Müdürü Hakan Duman, eski Güvenlik Şube müdür vekili Adem Arslanoğlu ve TEM Şubesi C Büro amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında soruşturma izni verilmesi istendi. Valilik soruşturma için izin vermedi.[43]
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığının 10 Ekim saldırısının gerçekleştiği sabah TEM Daire Başkanlığına aralarında bombacı Yunus Emre Alagöz'ün de bulunduğu 3 ismin sansasyonel eylemler yapabilecekleri yönündeki 'Gizli' ibareli yazı gönderdiği ortaya çıktı. 8 Ekim günü elde edilen istihbarata dayanarak hazırlanan yazı, 10 Ekim sabahı TEM Daire Başkanlığına iletildiği ortaya çıktı. Ancak yazı patlamadan sonra Ankara TEM Şube Müdürlüğüne iletildi.[44] Belgeleri haber yapan Evrensel ve Cumhuriyet gazetelerinin Genel Yayın Yönetmenleri belgeleri yayınladıkları gerekçesiyle ifade verdi.[45]
İkinci saldırganın kimliği resmî makamlarca açıklanmamış olup ilk başlarda Ömer Deniz Dündar olduğu yönünde bazı iddialar ortaya atıldı.[46][47] Ömer Deniz Dündar'ın babası Mehmet Dündar, oğlunun kendisine Facebook aracılığıyla ulaştığı ve iyi olduğu mesajını ilettiği yönünde demeç verdi.[48] 10 Ocak 2016'da, Anadolu Ajansı muhabirinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından aldığı bilgiye göre saldırganın adının "E. U." adlı bir Suriye vatandaşı olduğuna yönelik haberler basına yansıdı.[49] Nisan 2016'da basında çıkan haberlerde saldırganın adının Ebu Usema olduğu belirtildi.[50][51]
2015 Ankara saldırısının davası 7 Kasım 2016'da Ankara Adliyesinde görülmeye başladı. 9 ay sonra tamamlanabilen iddianamenin kabul edilmesiyle birlikte Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve kamu görevlilerinin yargılanmadığı davada 35 sanık hakkında 101 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istendi. Ancak sanıkların büyük kısmı yakalanamadığı için duruşmada 15'i tutuklu, 4'ü tutuksuz 19 kişi hazır bulundu. Duruşmanın ilk gününde duruşma salonu yetersiz kaldı. Aralarında Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Emek Partisi gibi birçok siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türk Tabipleri Birliği gibi emek ve meslek örgütleri ve Tunus Parlamentosundan milletvekili Ammar Amroussia ve BM İşkenceyi Önleme Komitesi Üyesi Radia Nasraoui da duruşmaya katıldı.[52]
İlk duruşmanın birinci gününde "Ceza Muhakemesi Kanunu" gereği zorunlu müdafi olarak sanıklara atanan avukatların tamamı, sanıkları savunmak istemediklerini beyan ederek davadan çekildiklerini açıkladı.[53]
İlk duruşmanın üçüncü gününde 10 Ekim Ankara Katliamı davasında ilk kez bir sanık, Irak ve Şam İslam Devleti örgütü mensubu olduğunu itiraf etti. Katliamın kilit organizatörü ve IŞİD'in Antep Emiri olarak bilinen Yunus Durmaz'ın kardeşi ve sanıklardan Abdulmuttalip Demir'in kayınbiraderi Hacı Ali Durmaz da duruşmanın öğleden sonraki bölümünde ifade verdi. IŞİD ve El Nusra saflarında savaştığını kabul eden Durmaz, “Ankara patlamasından sonra Suriye'den Türkiye'ye geldim. 8 ay boyunca Suriye'deydim. Türkiye'ye döndükten sonra siyah kasklı biri beni karşıladı. Daha sonra beni abimin yanına götürdü. Ben abimi Irak'ta sanıyordum. Halil İbrahim Durgun'un evinde 2 gün kaldım. Orada Suriye uyruklu 2 kişi vardı” dedi.[57][58]
İlk duruşmanın dördüncü gününde katliamın organizatörlerinden Halil İbrahim Durgun'la Suriye'de çekilmiş eli silahlı fotoğrafı bilirkişi tarafından tespit edilen sanık Nihat Ürkmez'in avukatı Hüseyin Almaz, “Sayın Cumhurbaşkanımızın da Esad'la fotoğrafı var. FETÖ örgütüyle Cumhurbaşkanı ve başkalarının da fotoğrafları var. Bir insan yanlışlıkla bir fotoğraf karesine girmiş olabilir” diye savunma yaptı. Bilir kişi raporuna göre saldırının kilit isimlerinden olan Halil İbrahim Durgun'un sanıklar Resul Demir ve Halil İbrahim Alçay ile ilişkili olduğu tespit edilmesi iddialarına ilişkin, katliamdan sonra Durgun ile Demir'in evi ve çevresinde aynı saatlerde olduğu tespit edilen Yakup Karaoğlu ise savunmasında “Allah’a şükür FETÖ’cü teröristler devlet içerisinden temizlenmiştir” diye başlayarak “Ben HÜDA-PAR üyesiyim. Oy kullanırım, sigara içerim. IŞİD bunları kabul etmez” dedi. Antep'te IŞİD'e savaşçı örgütlediği iddialarıyla gündeme gelen Genç Muvahhidler Derneği'ne gitmesini ise “Esnaf adam olduğum için her türlü çevreye giderim” diye açıkladı.[59][60]
Davanın 1. duruşmasının son oturumunda, tutuklu yargılanan sanık Suphi Alpfidan yeniden ifade verdi. Alpfidan, “Sanıkların Antep’teki olaylarını biliyorum. Elebaşlarını tanıyorum. Bundan Antep Emniyet Müdürü'nün de haberi var” dedi ama korktuğu için can güvenliğinin sağlanmasını istedi. Kısa bir süre salon dışında avukatıyla görüşen Alpfidan, döndüğünde ise Antep'teki olaylardan bahsetmedi. Alpfidan'ın Avukatı Sami Kaplan ise “Polise veya savcıya bir şey söylemedi. Ne anlatacağını ben de bilmiyorum” yanıtını verdi. Alpfidan ifadesini yazılı olarak vereceğini ancak sadece hakimin görmesini istedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, “Bana verilen kağıdı göstermesem inanır mısınız?” diye sordu. Salondan da “Hayır” yanıtı yükseldi.[61]
Mahkeme Heyeti kararlarını şu şekilde açıkladı: 1- Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, 2- Gaziantep'te bulunan sanıkların mahkeme huzurunda dinlenmesine, 3- Çağrı üzerine gelmeyen sanıkların yokluğunda tutuklama kararı verileceğinin ihtarına, 4- Adli kontrolü olan sanıklar için adli kontrolün devamına, 5- Kamu görevlileri bakımından savcılık evrağının incelenmek üzere celbine, 6- Katılma talepleri için daha sonra topluca karar verilmesine, 7- Tüm dijital materyallerin imajlarının alınarak bilirkişi incelemesine gönderilmesine, 8- Tutuklu sanıkların fotoğraflarının çekilerek bulunan diğer fotoğraflarla karşılaştırılması için bilirkişi incelenmesine gönderilmesine, 9- Kovuşturmanın genişletilimesi için ayrıca yazılı beyanda bulunulmasına, 10- Tanıklar için mahkemece yazılan talimatların beklenmesine, 11- Yakup'un kaldığını belirttiği otel kayıtlarının istenmesi, Hakan'ın yakınlarda olup olmadığının araştırılmasına, 12- Sanıklar ve ölenlerin tüm ceza dosyalarının celbi için yazı yazılmasına, 13- Olayda kullanılan araçların üzerine tedbir konulmasına, 14- Olay tarihinden 6 ay önce ve sonrasına ilişkin tüm baz ve HTS kayıtlarının alınarak bilirkişi incelemesine gönderilmesine, 15- Kendini patlatan faillerin patlatma olayına ilişkin tüm olay belge tutanak ve görüntülerinin istenmesine, 16- Bir sonraki duruşmanın 6-10 Şubat 2017 tarihleri arasında görülmesine karar verildi.[62]
24 Aralık 2020'de davaya bakan Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin heyeti değişti.[63]
6 Ekim 2022'de 17. duruşma görüldü. MİT'in operasyonuyla yakalanan ve firari sanıklar hakkında bilgi sahibi olduğu düşünülen IŞİD'in Türkiye sorumlusu olduğu düşünülen Kasım Güler IŞİD'in sınır emiri ve firari sanıklardan olan İlhami Balı'nın kendisini Suriye'ye geçirdiğini söyledi. Kasım Güler "2014-2015'te Türkiye Suriye arası ayda 2-3 kez gidip geliyordum. Karakol komutanı da biliyordu, o dönem bir sorun olmuyordu" dedi. Mahkeme başkanın önceden verdiği ifadeleri hatırlatması üzerine bunları kabul etmeyen Güler, “MİT’in tehdidiyle konuştum” yanıtını verdi. Mağdur avukatları, İlhami Balı'nın istihbarat ile olan ilişkilerinin açığa çıkarılmasını, Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesini, Nizip Emniyeti ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün araştırılması taleplerini yineledi. SEGBİS ile duruşmaya bağlanan davanın tek tutuklu sanığı Erman Ekinci ise yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. Hakkında yakalama kararı bulunan sanıkların yakalanması durumunun devamı kararı veren mahkeme heyeti, kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmasının dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle bu talebi reddetti. İstihbarat raporlarının mahkemeye getirilmesi taleplerini de reddeden mahkeme, tutuklu sanık Erman Ekici'nin tutukluluğunun devamına karar verdi. 18. duruşmayı 27 Aralık 2022 tarihine erteledi.[64]
Yerel
Adalet ve Kalkınma Partisi: Başbakan Ahmet Davutoğlu saldırının ardından 3 gün süreyle seçim miting ve çalışmalarını iptal edildiğini açıklamış, bununla birlikte 3 gün ulusal yas ilân edildiğini beyan etmiştir.[65]Orman ve Su İşleri BakanıVeysel Eroğlu, "Seçim zamanı özellikle milletin huzurunu bozmak isteyenler hep bu tür terörist eylemleri yapıyorlar. Daha önce Diyarbakır’da seçimlerden önce ’sırf barajı aşsın’, ’mağdur duruma düşsün’ diye böyle bir provokatör eylem yapıldı. Aynı filmi biz Diyarbakır'da görmüştük. Başka yerde de gördük." şeklinde değerlendirme yaparak saldırıyı düzenleyen kişi veya kişilerin mitingi düzenleyenlerin kendi içlerinden çıktığını iddia etmiştir.[66] Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu patlama ile ilgili "Çok ağır bir tablo. Milletimizin başı sağolsun. Hep birlikte teröre karşı göstereceğimiz tutum ile Türkiye üzerindeki büyük oyunları bozacağız." ifadelerini kullanırken[67] İçişleri Bakanı Selami Altınok, herhangi bir güvenlik açıklarının olmadığını söyledi.[68]
Cumhuriyet Halk Partisi: Olayın gerçekleştiği gün gerçekleşecek olan parti programının iptal edildiği açıklanmıştır. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu terörizme karşı her türlü işbirliğine açık olduklarını duyurmuş, CHP Merkez Yönetim Kurulu ise "Güvenlik ve istihbarat kurumlarının hangi gerekçeyle böyle büyük bir zaaf içerisinde olduğunun araştırılmasını talep ediyoruz. Bu olayda ihmali olan tüm siyasi sorumluların gecikmiş de olsa istifa etmelerini bekliyoruz" şeklinde bir açıklama yapmıştır.[69] Ayrıca CHP milletvekili Musa Çam ve DİSK Genel Başkanı Kani Beko patlamadan sonra çevreye demir bilyeler saçıldığını bildirmişlerdir.
Halkların Demokratik Partisi: HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş "Çok acı bir durum var ama mafyalaşmış, katilleşmiş ve bunu seri katil gibi uygulayan bir devlet anlayışı ile karşı karşıyayız. Toplumu esir almaya çalışıyorlar. Zulme karşı boyun eğmeyenlerin direnişiyle bu günleri atlatacağız, ancak hukuk çerçevesinde bunun hesabını da soracağız." diyerek failin devlet olduğunu beyan etmiştir.[70] Ayrıca patlamanın ardından tüm parti programları iptal edilmiş, bununla birlikte İstanbul HDP il binası güvenlik nedeniyle partililerce boşaltılmıştır. Gazeteciler ve çalışanlar dışarı çıkarılmış ve partililer binada aramalar yapmıştır. HDP milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı kastederek "Barış için toplanan insanlara yapılan bu saldırının sorumlusu saraydır. Bunun hesabını mutlaka verecekler, mutlaka verecekler." demiş ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı suçlamıştır.[71]
Milliyetçi Hareket Partisi: Genel Başkan Devlet Bahçeli, "Türkiye AKP’nin teröre sempatik ve sıcak bakışının, dış politikadaki tarafgir ve gayri millî yaklaşımın bedelini ödemektedir. Canlı bombalar başkentimize kadar gelebilmeyi göze almışken, güvenlik ve istihbarat kurumlarının bundan habersiz kalmaları bir başka sorgulanması, üzerine gidilmesi gereken sorumsuzluk ve ihmalkârlıktır." yorumunu yapmıştır. Partinin 11 Ekim'de İzmir Gündoğdu Meydanı'nda yapılması planlanan açık hava toplantısı ertelenmiştir.[72] Yine MHP Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kalaycı ise "Ben öncelikle şunu sormak istiyorum, istihbarat birimlerimiz ne yapıyor? İstihbaratçıların tek derdi saray mıdır? Biliyorsunuz Suruç'ta da bir patlama olmuştu. Hâlen kimin yaptığı, nasıl meydana geldiği izah edilebilmiş değil." diyerek olayda güvenlik açığının olduğunu vurgulamıştır.[73]
Bombalı saldırıda 16 üyesi ölen Emek Partisi Ankara'da emek ve meslek örgütlerinin öncülüğünde gerçekleştirilen mitinge yönelik saldırının hemen ardından yaptığı açıklamada "Faşist terör ve provokasyonların arkasındaki güç, kendi iktidarlarını sürdürmek için ülkeyi savaş ve kaos ortamına sürükleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’dir" demiştir.[74][75]
13 Ekim'de Türkiye ile İzlanda millî takımları arasında Konya’da oynanan 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası grup elemeleri maçı öncesinde, Ankara’daki patlamada ölenler için yapılan saygı duruşunda tribünlerden "Ya Allah Bismillah Allahuekber" ve "Şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganları eşliğinde ıslık ve yuhalama sesleri yükseldi.[77]
Uluslararası
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı arayarak başsağlığı diledi.[78]
Çekya Başbakan Bohuslav Sobotka saldırıyı kınadı; Türk hükûmeti ve ölen İnsanlar için taziyelerini dile getirdi. "Suçluların adalet önüne çıkarılması gerekir." dedi. Dışişleri Bakanı Lubomír Zaorálek de taziyelerini dile getirdi. Saldırıların yaklaşan seçimi etkilediğini ve Türkiye demokrasisinin tehlikeye girdiğini belirtti.[kaynak belirtilmeli]
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Dışişleri ve Commonwealth işleri Philip Hammond barbar saldırıyı kınadı ve o ölenlerin ailelerine başsağlığı diledi. Ayrıca İngiliz hükûmetinin Türk halkıyla beraber olduğunu belirtti.
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, saldırıyı kınadı. Türkiye'de demokratik sürecin saldırı altında olduğunu belirtti.[83]
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Merziye Afham, saldırı üzerine derin üzüntülerini dile getirdi ve kurbanların ailelerine taziyelerini sunarak başsağlığı diledi.[kaynak belirtilmeli]
Mısır Dışişleri Bakanlığı, bombalama olayını kınadı ve bu tür olaylara karşı dik durmak için uluslararası topluma karşı bir bildiri yayınladı.[kaynak belirtilmeli]
Yunanistan Başbakan Alexis Tsipras saldırıyı kınadı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, demokratik mitingler konusunda açıklama yapmaya çağırdı. Muhalefet Yeni Demokrasi ve Yunanistan Komünist Partisi (KKE) de saldırıyı kınadı.[kaynak belirtilmeli] Dışişleri Bakanlığı da resmi internet sitesinde kınama mesajı yayınladı.[83]
İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella saldırıyı kınadı ve Türk halkıyla İtalyan halkının dayanışmasını dile getirdi. Başbakan Matteo Renzi demokrasi ve barışa karşı acımasız saldırı için "dehşet ve keder" diye ifade etti.[kaynak belirtilmeli]
Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, saldırı üzerine başsağlığı diledi. Kıbrıs Dışişleri Bakanlığı da saldırıyı kınadı ve bölge ve terörle mücadele kararlılıkla terörle yayılması konusundaki endişelerini dile getirdi.
Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, Twitter üzerinden terör eylemlerini kınayan bir yazı yazdı. Dışişleri Bakanlığı, hükûmet adına terör şiddetini kınadı.[kaynak belirtilmeli]
Macaristan Başbakan Viktor Orbán, Ahmet Davutoğlu'na bir mektupta taziyelerini iletti. Orbán, "Bu korkunç trajedi, uluslararası anti-terör işbirliği bağlılığımızı kıramaz." diye ekledi.[kaynak belirtilmeli]
Avustralya Başbakan Davutoğlu, Malcolm Turnbull ile telefon görüşmesi yaptı. Turnbull başsağlığı diledi. Muhalefet lideri Bill Shorten'la Türk Büyükelçisine yaptığı ziyaretle taziyelerini iletti.[kaynak belirtilmeli]
Vietnam Dışişleri Bakanlığı, "terör saldırılarını kınadı" ve Türk hükûmeti ve halkının ve kurbanların ailelerine büyük başsağlığı diledi.[kaynak belirtilmeli]
İsrail Başkan Reuven Rivlin saldırıyı Öğrendiği İçin Üzgün Olduğunu Belirterek başsağlığıyla Alakalı bir mektup gönderdi Mektupta "Bölgemizin tüm halkları için daha iyi ve daha güvenli bir gelecek için umutlarımız var" diye belirtti.[kaynak belirtilmeli]
Pakistan Dışişleri Bakanlığı, bombalama olayını kınayan bir bildiri yayınladı ve Pakistan'ın, Türkiye'nin yanında olduğunu belirtti.[83]
Rusya Devlet Başkanı Putin, Kremlin'in resmi internet sitesinde taziye mesajı yayınladı.[83]
Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis saldırıyı şiddetle kınadı ve Türkiye halkına başsağlığı mesajı gönderdi.[83]
Ukrayna Dışişleri Bakanı Pavlo Klimkin saldırıyı kınadı ve yaralılar için acil şifalar diledi.[kaynak belirtilmeli]
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hua Çunying, bakanlığın resmi internet sitesindeki yazılı açıklamasında, saldırıyı "şiddetli bir şekilde kınadıklarını" belirtti.[84]
11 Ekim'de Ankara'nın başkent oluşunun 92. yılı kapsamında yapılacak olan Anıtkabir ziyareti dışında tüm kutlama ve etkinlikler yaşanan saldırı nedeniyle iptal edildi.[89]Türkiye Futbol Federasyonu ve Türkiye Basketbol Federasyonu, saldırının ardından ilan edilen üç günlük ulusal yas sebebiyle 10, 11 ve 12 Ekim'de oynanacak tüm resmi, özel ve amatör müsabakaları erteleme kararı aldı.[90]
İstifa çağrıları
Saldırı sonrasında İçişleri Bakanı Selami Altınok ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile açıklama yapan Adalet Bakanı Kenan İpek, bir gazetecinin İçişleri Bakanı'na "İstifa edecek misiniz?" diye sorduğu sırada gülerek tepki verdi.[91] Başbakan Ahmet Davutoğlu, istifaları istenen İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı için “Daha olayın olduğu gün yaraları sarma süreci yaşanırken dikkatleri buna çekmek doğru değil. Bu iki arkadaşımız da partili değil. Teknik görevler yürüten arkadaşlar" diye konuştu.[92] Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Her olayda hemen istifa mekanizmasını çalıştırmak doğru değil” dedi.[93]Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili Cemil Çiçek ise "İstifa bazı ülkelerde, demokratik ülkelerde bir yol olarak var. Bizde yok... İstifa meselesi bugünün meselesi değil” dedi.[94]
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katliamdan bir gün sonra Başbakan Davutoğlu ile yaptığı görüşmede İçişleri Bakanı Selami Altınok'un istifa etmesi gerektiğini, istifa etmiyorsa azledilmesi gerektiğini, Adalet Bakanı Kenan İpek'in de istifa etmesi gerektiğini söyledi.[95]
İçişleri Bakanlığı "soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi için" Ankara İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal, İstihbarat Şube Müdürü ve Güvenlik Şube Müdürü'nün görevlerinden uzaklaştırıldığını açıkladı.[96]
Kongra-Gel (Kürdistan Halk Kongresi) Eş Başkanı Remzi Kartal, Ankara saldırısından bir gün önce yaptığı açıklamada PKK’nın 11 Kasım’a kadar sürecek olan tek taraflı eylemsizlik kararını 11 Ekim Pazar günü açıklayacağını duyurmuştu.[98]Murat Karayılan, saldırıdan sonra PKK'nın "üzerlerine gelinmediği ve halka dönük saldırılar olmadığı müddetçe" ateşkese bağlı kalacağını açıkladı.[99]
Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliği, saldırıyla ilgili tüm haberlere geniş kapsamlı bir yayın yasağı getirdi. Mahkeme, "soruşturma dosyası kapsamı hakkında yazılı, görsel, sosyal medya ile internet ortamında faaliyet gösteren her türlü medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri ve benzeri yayınların yapılmasına yasaklanmasına" karar verdi.[104] Bu kararın, kamuoyunun haber alma hakkını kısıtladığını ve halkı gerçekleri öğrenmekten yoksun bıraktığını dile getiren bazı hukukçular, yayın yasağını sansür ve "basın ve ifade özgürlüğüne en sert müdahalelerden biri" olarak tanımladı.[105]Cumhuriyet gazetesi, bu yayın yasağına uymama kararı aldığını açıkladı.[104]
Ankara Barosu, 6. Sulh Ceza Hakimliği'nin aldığı yayın yasağının "hem halkın haber alma özgürlüğüne, hem de anayasa ile güvence altına alınmış basın ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğu" gerekçesiyle 7. Sulh Ceza Hakimliği'ne başvurarak resmen itirazda bulundu.[106] Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yayın yasağını 19 Ekim 2015'te kaldırdı ve canlı bombalardan birinin kimliğini açıkladı.[38]
Diğer gelişmeler
Çalışma ve Sosyal Güvenlik BakanıAhmet Erdem, katliamda ölen kişilerin yakınlarına 820 lira, yaralanan kişilere ise aylık 497 lira ile 820 lira arasında değişen bir tutarda aylık bağlanacağını açıkladı.[107]
Saldırıda ölen Gökmen Dalmaç'ın kardeşi Gökçen Kara'nın İçişleri Bakanlığı'na açtığı 300 bin TL'lik tazminat davasında İçişleri bakanlığı hukuk Müşavirliği tarafından yapılan savunmada, Gar saldırısın bir katliam olmadığı savunuldu. Tazminatın sembolik meblağlar olması, istenen miktarın "haksız zenginleşmeye yol açacağı" gerekçesiyle ödenmemesine karar verilmesi istendi. Savunmada "dayanaktan yoksundur, ortada bir ihmal yoktur” denildi.[108]
İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve 19 HDP Milletvekili, 2015'te meydana gelen Ankara Gar katliamının tüm yönleriyle araştırılması amacıyla 24 Mart 2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına araştırma önerge vermişlerdir.[109]
10 Ekim Katliamı'nın 8. ayında Antalya emek ve demokrasi güçleri, saldırıda ölen Emek Partisi Genel Yönetim Kurulu (GYK) üyesi Korkmaz Tedik şahsında saldırıda ölen tüm insanların anısına '101 Korkmaz insan barış ve dostluk' futbol turnuvası düzenlendi.[112]
Saldırıda ölen Emek GençliğiGaziantep yöneticisi Ali Deniz Uzatmaz anısına doğum gününde ‘Öfkemiz Barış, Hıncımız Özgürlük' sloganıyla futbol turnuvası düzenlendi.[113]
Diğer etkiler
Ankara Büyükşehir Belediyesi, katliamda ölenlerin anısına Ankara Gar Meydanı’nın adını "Demokrasi Meydanı" olarak değiştirdi.[114]
Saldırıda ölen Didimli Elif Kanlıoğlu'nun adı Didim cemevi bahçesinde yapılan çocuk parkına verildi.[115]
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı, 10 Ekim 2015'te Ankara'da Barış Mitingi'nde katledilen 101 kişi anısına Tahir Elçi Kent Ormanı'na fidan dikti.[116]
Çorum'da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Şubeler Platformu, 10 Ekim 2015'te Ankara Garı'nda meydana gelen bombalı saldırıda ölenler anısına Çorum merkeze bağlı Büyükdivan Köyü'nde “Barış Ormanı” oluşturdu.[117]
Mersin'de Emek ve Demokrasi Platformu, Mersin'in Toroslar ilçesinde bulunan 68'liler Barış Ormanı'nda 10 Ekim 2015 Ankara saldırısında ölenler için anma düzenleyerek fidan dikti.[118]
Ankara Garı'nın önündeki "emek" anıtı
Ankara Garı'nın önündeki "demokrasi" anıtı
Ankara Garı'nın önündeki "barış" anıtı
Saldırıda ölenlerin adlarının yazdığı Ankara Garı önündeki ağaç
"22 Ekim 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Ankara’daki katliamda 16 parti üyemizi kaybettik. 11 Ekim 2015. En son 10 Ekim 2016 tarihinde erişildi.
"Emek örgütlerinden 2 gün grev kararı". haber. CNNTurk.com. 10 Ekim 2015. 11 Ekim 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. TTB Başkanı Beyazıt İlhan:"Ölen arkadaşlarımızı anmak ve faşist katliamı protesto etmek için yarından itibaren 3 gün yastayız. Bütün sendikaları, meslek örgütlerini, siyasi partileri,hangi sendikanın üyesi olursa olsun bütün işçileri, kamu çalışanlarını, insanlığa sahip çıkan bütün yurttaşlarımızı katılmaya çağırıyoruz"