II. Kiros (Eski Farsça: 𐎤𐎢𐎽𐎢𐏁 Kūruš; y. MÖ 600–530 ),[lower-alpha 2] yaygın olarak Büyük Kiros olarak bilinir,[6] Ahameniş İmparatorluğu'nun kurucusudur.[7] Persis kökenli olan bu hükümdar, Med İmparatorluğu'nu yenerek ve Antik Yakın Doğu'nun tüm önceki medeni devletlerini kucaklayarak Ahameniş Hanedanı'nı iktidara getirdi,[7] geniş bir alana yayıldı ve sonunda Batı Asya'nın çoğunu ve Orta Asya'nın büyük bir bölümünü fethederek o dönemde insanlık tarihinin en büyük siyasi topluluğu haline gelecek bir yapı yarattı.[7] Ahameniş İmparatorluğu'nun en geniş topraklarına ulaştığı dönem, Büyük Darius döneminde gerçekleşmiştir. Darius'un egemenliği batıda Balkanlar'dan (Doğu Bulgaristan - Payonya ve Trakya - Makedonya) ve Güneydoğu Avrupa'nın geri kalanından, doğuda İndus Vadisi'ne kadar uzanıyordu.
Büyük Kiros Eski Farsça: 𐎤𐎢𐎽𐎢𐏁 | |
---|---|
Ahameniş İmparatorluğu Kralların kralı | |
Hüküm süresi | MÖ 550–530 |
Önce gelen | İmparatorluk kuruldu |
Sonra gelen | II. Kambises |
Persya Kralı | |
Hüküm süresi | MÖ 559–530 |
Önce gelen | I. Kambises |
Sonra gelen | II. Kambises |
Medya Kralı | |
Hüküm süresi | MÖ 549–530 |
Önce gelen | Astyages |
Sonra gelen | II. Kambises |
Lidya Kralı | |
Hüküm süresi | MÖ 547–530 |
Önce gelen | Kroisos |
Sonra gelen | II. Kambises |
Babil Kralı | |
Hüküm süresi | MÖ 539–530 |
Önce gelen | Nabonidus |
Sonra gelen | II. Kambises |
Doğum | y. MÖ 600[4] Anşan, Persis (Günümüzde Fars, İran) |
Ölüm | MÖ 4 Aralık 530[5] Pasargad, Persis |
Defin | Pasargad |
Eş(ler)i | Cassandane |
Çocuk(lar)ı |
|
Hanedan | Teispid |
Babası | I. Kambises |
Annesi | Mandane |
Med İmparatorluğu'nu fethettikten sonra Kiros, Lidya'yı ve sonunda Yeni Babil İmparatorluğu'nu fethetti. Ayrıca, "istisnasız her milleti boyunduruk altına aldığı" tanımlanan büyük askeri bir sefer düzenledi;[8] Kiros'un, MÖ 530 Aralık ayında Seyhun boyunca göçebe bir Doğu İran kabile konfederasyonu olan Massagetler ile yaptığı savaşta öldüğü iddia edilmiştir.[9][lower-alpha 3] Ancak Atinalı Ksenofon, Kiros'un savaşarak ölmediğini ve bunun yerine Ahameniş tören başkenti olarak hizmet veren Pasargad şehrine geri döndüğünü iddia etti.[10] Yerine oğlu II. Kambises geçti ve kısa süren iktidarı sırasında Kuzey Afrika'ya yaptığı seferlerle Mısır, Nübye ve Sirenayka'yı fethetti.
Yunanlılar tarafından Yaşlı Kiros (Grekçe: Κῦρος ὁ Πρεσβύτερος; Kŷros ho Presbýteros) olarak biliniyordu. Kiros, fethettiği topraklardaki insanların gelenek ve dinlerine saygı gösterme alışkanlığı nedeniyle çağdaş bilim insanları arasında özellikle ünlüydü.[11] Ahameniş İmparatorluğu'nun satraplarını yönetmek için Pasargad'da merkezi bir yönetim sisteminin geliştirilmesinde etkili oldu; bu sistem hem yöneticilerin hem de tebaanın çıkarı için çalışıyordu.[12] Perslerin Babil'i fethinin ardından, Kiros, bir ferman yayınladı ve bu fermanda Yahudiler'in, Babil Sürgünü'nü resmen sona erdirip Yehuda Krallığı'na taşındı teşvik etti. İbranice İncil'de adı geçer ve İsrail Diyarı'na geri döndüğü bir göç olayı olan Siyon'a dönüşü kolaylaştırmadaki rolü nedeniyle Yahudilik üzerinde kalıcı bir miras bırakmıştır. Kiros'un Yehud Medinata'yı kurmasının ardından İsrail'in yönetimini ele geçirdi ve ardından Babil'in Kudüs kuşatması sonucu yıkılan Kudüs Tapınağı'nı yeniden inşa etti.Yeşaya Kitabı'nın Bölüm 45:1'e göre,[13] Kiros, İncil'deki tanımlanan mesih görevi için Yehova tarafından meshedildi; Kiros, bu seviyede saygı duyulan tek Yahudi olmayan kişidir.[14]
Doğu ve Batı dünyasının gelenekleri üzerindeki etkisinin yanı sıra Kiros, insan hakları, siyaset ve askeri strateji alanındaki başarılarıyla da tanınmaktadır. Ahameniş İmparatorluğu'nun antik dünyadaki prestiji, nihayetinde Batı'da üst sınıf Yunanlıların yönetici Pers sınıfının kültürünün bazı yönlerini kendilerine aitmiş gibi benimsendiği Atina'ya kadar doğru uzanmıştır.[15] İlk Pers imparatorluğunun kurucusu olan Kiros, İran ulusunun ulusal kimliğini tanımlamada da önemli bir rol oynamış; Ahameniş İmparatorluğu, Zerdüştlük ideallerinin Çin'e kadar yayılmasında etkili olmuştur.[16][17][18] Günümzde İran'da bir kült figürü olmaya devam etmekte ve Pasargad'daki Kiros'un Mezarı, ülkenin milyonlarca vatandaşı tarafından ziyaret edilmektedir.[19]
Etimoloji
Kiros ismi, Yunanca Κῦρος (Kỹros) isminden gelmektedir ve bu isim de Eski Farsça Kūruš isminden türemiştir.[20][21] Adı ve anlamı farklı dillerdeki antik yazıtlarda kayıtlıdır. Antik Yunan tarihçileri Ktesias ve Plütark, Kiros'un isminin Güneş'ten (Kuros) geldiğini belirtmişlerdir; bu kavram, Güneş için kullanılan Farsça isim olan khor ile ilişkisine dikkat çekilerek "Güneş gibi" (Khurvaş) anlamına geldiği şeklinde yorumlanmıştır ve benzerlik eki olarak -vaş kullanılmıştır.[22] Karl Hoffmann, Hint-Avrupa kökenli "aşağılamak" anlamına dayanan bir çeviri önerdi ve buna göre "Kiros" ismi "sözlü mücadelede düşmanı aşağılayan" anlamına geliyor.[21] Başka bir olası İran türevi Kürtçe kur ("oğul, küçük çocuk") veya Osetçe i-gur-un ("doğmak") ve kur (genç boğa) gibi "genç olan, çocuk" anlamına gelebilir. Farsçada ve özellikle İran'da Kiros'un adı Farsça: کوروش (Kūroš, Farsça telaffuz: [kuːˈɾoʃ]) olarak yazılır.[23] İncil'de kendisinden İbranice Koreş (İbranice: כורש) olarak bahsedilir.[24] Bazı kanıtlar, Kiros'un Keyânî Hanedanı'nın efsanevi Pers kralı ve bir Pers destanı olan Şehnâme'de yer alan bir karakter olan Keyhüsrev olduğunu öne sürmektedir.[25]
Ancak bazı akademisyenler, Kiros ve Kambises isimlerinin İran isimleri olduklarına inanmamaktadırlar ve Kiros'un Elam kökenli olduğunu [26] ve ismin soyu tükenmiş Elamca "şefkat bahşeden" anlamına geldiğini ileri sürmektedirler. [27] Bunun bir nedeni, Elam isimlerinin -uš ile bitebilmesine rağmen, hiçbir Elam metninde ismin bu şekilde yazılmamasıdır — yalnızca Kuraš.[28] Bu arada, Eski Farsça isimlerin -aš ile bitmesine izin vermiyordu, bu yüzden Farsça konuşanların orijinal Kuraš'ı dil bilgisi açısından daha doğru olan Kuruš biçimine dönüştürmeleri mantıklı olurdu.[28] Öte yandan Elam yazıcılarının orijinal Kuraš kelimesini Kuruš kelimesine çevirmeleri için bir neden yoktu, çünkü her iki biçim de kabul edilebilirdi.[28] Bu nedenle Kuraš muhtemelen orijinal halini temsil etmektedir.[28] Başka bir bilimsel görüşe göre ise Kuruš, Orta Doğu'nun fethine yardım eden Doğu Afganistan ve Kuzeybatı Hindistan'dan gelen Hint-Aryan Kuru ve Kamboja paralı askerlerinin onuruna verilmiş Hint-Aryan kökenli bir isimdir.[29][30][lower-alpha 4]
Hanedanlık tarihi
İran platosunda Pers hakimiyeti ve krallığı, muhtemelen MÖ 9. yüzyıldan itibaren hakimiyet alanlarını genişleten Ahameniş hanedanının bir uzantısı olarak başlamıştır. Hanedanlığın kurucusu aynı zamanda hanedana ismini veren Ahameniş'tir (Eski Farsça Haxāmaniš'ten). Ahamenişler "Ahameniş'in torunları" anlamındadır, zira hanedanın dokuzuncu kralı olan Büyük Darius, soyunu ona dayandırarak "bu nedenle bize Ahamenişler deniyor" demiştir. Ahamenişler, İran'ın güneybatısında Parsumash devletini kurdular ve yerini, Anşan şehrini ele geçirip krallığını Pars'ı da içine alacak şekilde genişlettikten sonra " Anşan Kralı" ünvanını alan Teispes aldı[34] Antik belgeler[35] Teispes'in babasının yerine "Anşan kralı" olarak geçen I. Kiros adında bir oğlu olduğundan bahseder. I. Kiros'un Ariaramnes olarak kayıtlı öz bir erkek kardeşi vardı.[7]
MÖ 600 yılında I. Kiros'un yerine oğlu I. Kambises geçmiş ve MÖ 559'a kadar hüküm sürmüştür. "Büyük" II. Kiros, oğluna babası I. Kiros'un adını veren I. Kambises'in oğludur.[36] Büyük Kiros ve daha sonraki kralların, I. Kambises'ten "büyük kral" ve "Anşan kralı" olarak söz eden birkaç yazıt vardır. Bunlar arasında Kiros Silindiri'nde Kiros'un kendisini "Kambises'in oğlu, büyük kral, Anşan kralı" olarak adlandırdığı bazı bölümler de vardır. Başka bir yazıt (CM'den) I. Kambises'den "güçlü bir kral" ve "bir Ahamenişli" olarak bahseder; bu yazıt, akademik görüşlerin çoğuna göre Darius döneminde kazınmış ve Darius tarafından geriye doğru sahte bir tarih yazımı olarak kabul edilmiştir.[37][38] Ancak, II. Kambises'in anne tarafından büyükbabası Farnaspes, tarihçi Herodot tarafından "bir Ahamenişli" olarak adlandırılmaktadır.[39] Ksenofon, Cyropaedia adlı eserinde Kambises'in karısını Mandane olarak adlandırır ve Kambises'ten İran (antik Pers) kralı olarak bahseder. Bunlar, Anşan ve Parsa'nın aynı topraklar için kullanılan farklı isimler olması nedeniyle, Kiros'un kendi yazıtlarıyla da örtüşmektedir. Ayrıca Kambises'in bir kral değil, "iyi bir aileden gelen bir Pers" olduğunu belirten Herodot'un bir noktası hariç, İranlı olmayan diğer anlatımlarla da uyuşmaktadır.[40] Ancak Herodot'un diğer bazı pasajlarda da Chishpish'in oğlunun ismiyle ilgili anlatımı yanlıştır; Chishpish'i Kambises olarak zikreder, ancak modern bilim insanlarına göre bu kişi I. Kiros olmalıdır.[41]
Arkeolojik araştırmalara ve Behistun Yazıtı ile Herodot'ta[7] verilen soyağacına dayanan geleneksel görüşe göre Büyük Kiros'un Ahameniş kökeninendir. Ancak M. Waters, Kiros'un Ahamenişler veya Büyük Darius ile akraba olmadığını ve ailesinin Ahameniş yerine Teispid ve Anşan kökenli olduğunu ileri sürmüştür.[42]
Erken dönem
Kiros, MÖ 600-599 yılları arasında Anşan Kralı I. Kambises ile Medya Kralı Astyages'in kızı Mandane'nin oğlu olarak dünyaya gelmiştir.
Genel olarak doğru olduğuna inanılan kendi anlatımına göre, Kiros'tan önce babası I. Kambises, büyükbabası I. Kiros ve büyük büyükbabası Teispes kraldı.[44] Kiros, bir Ahamenişli olup, kendisine II. Kambises ve Bardiya adında iki oğul ile Atossa, Artystone ve Roxane adında üç kız çocuğu doğuran Pharnaspes'in kızıydı Cassandane ile evlendi. Kirosve Cassandane'in birbirlerini çok sevdikleri biliniyordu - Cassandane, Kiros'tan ayrılmanın, hayatından ayrılmaktan daha acı verici olduğunu söyledi.[45] Kiros, onun ölümünden sonra krallık genelinde kamusal yas tutulması konusunda ısrar etti.[46] Nabonidus Kroniği, Babil'in Cassandane için altı gün yas tuttuğunu belirtir (MÖ 538'in 21-26 Mart'ı olarak tanımlanmıştır).[47] Babasının ölümünden sonra Kiros, Astyages'in vasalı olan Pasargad'daki Pers tahtını miras aldı. Yunan tarihçi Strabon, Kiros'un ilk olarak üvey ebeveynleri tarafından Agradates[48] olarak adlandırıldığını söylemiştir. Kiros'un babası I. Kambises'in, asıl ailesiyle yeniden bir araya geldiğinde, adlandırma geleneklerine uyarak, ona büyükbabası I. Kiros'un adından esinlenerek Kiros adını vermiş olması mümkündür. Ayrıca Strabon'un, Agradates'in Pasargad yakınlarındaki Kiros nehrinden dolayı Kiros ismini benimsediğini iddia eden bir anlatımı da vardır.[48]
Mitoloji
Herodot, Kiros'un erken yaşamı hakkında mitolojik bir anlatımda bulunmuştur. Bu anlatımda, Astyages, kızı Mandane'nin pelvisinden bir sel ve ardından bir dizi meyve veren asma fidanının çıktığı ve tüm krallığı kapladığı iki kehanet rüyası görmüştür. Bunlar danışmanları tarafından torununun bir gün isyan edip kral olarak onun yerini alacağının bir kehaneti olarak yorumlanmıştır. Astyages, o sırada Kiros'a hamile olan Mandane'yi, çocuğun öldürülmesi için Ekbatan'ya geri çağırmıştır. Generali Harpagus görevi Astyages'in çobanlarından biri olan Mitridates'e devretti, Mitridates çocuğu büyüttü ve ölü doğan oğlunu Harpagus'a Kiros olarak verdi.[49] Kiros gizlilik içinde yaşadı, ancak 10 yaşına geldiğinde, çocukluk oyununda, Kiros'un emirlerine uymayı reddettiği için bir asilzadenin oğlunu dövdürdü. Bir çobanın oğlunun böyle bir eylemde bulunması duyulmamış bir şey olduğundan, Astyages çocuğu mahkemesine getirtti ve onu ve üvey babasını sorguladı. Çobanın itirafı üzerine Astyages, Kiros'u biyolojik ebeveynleriyle birlikte yaşaması için Pers'e geri gönderdi.[50] Ancak Astyages, Harpagus'un oğlunu çağırdı ve misilleme olarak onu parçalara ayırdı, bazılarını kızartırken diğerlerini haşladı ve danışmanını büyük bir ziyafet sırasında çocuğunu yemesi için kandırdı. Yemekten sonra Astyages'in hizmetkarları, Harpagus'un istemeden yaptığı yamyamlığı fark edebilsin diye oğlunun başını, ellerini ve ayaklarını tepsilerde getirdiler..[51]
Yükseliş ve askeri kampanyalar
Med İmparatorluğu
MÖ 559 yılında babasının ölümü üzerine Büyük Kiros tahta çıkmıştır; ancak henüz bağımsız bir hükümdar değildi. Selefleri gibi Kiros da Med hakimiyetini tanımak zorunda kalmıştır. Med İmparatorluğu'nun son kralı ve Kiros'un büyükbabası olan Astyages, batıda Lidya sınırından doğuda Part ve Pers topraklarına kadar Antik Yakın Doğu'nun büyük bölümüne hükmetmiş olabilir.
Nabonidus Kroniği'ne göre Astyages, "Anşan kralı" Kiros'a karşı bir saldırı başlatmıştır. Tarihçi Herodot'a göre Astyages'in, Kiros'u yenmek için Harpagos'u Med ordusunun başına getirdiği bilinmektedir. Ancak Harpagus, Kiros ile temasa geçip Medya'ya karşı isyanını teşvik etmiş, sonunda birkaç soyluyla ve ordunun bir kısmıyla birlikte Kiros'un tarafına geçmiştir. Bu isyan Nabonidus Kroniği tarafından doğrulanmaktadır. Kronik, düşmanlıkların en az üç yıl sürdüğünü (MÖ 553-550) ve son savaşın Ekbatan'ın ele geçirilmesiyle sonuçlandığını ileri sürmektedir. Bu, Nabonidus'un 7. yılına ait kayıttan önceki paragrafta anlatılmıştır; bu paragrafta Kiros'un zaferi ve büyükbabasının esir alınması ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. [52] Tarihçiler Herodot ve Ktesias'a göre Kiros, Astyages'in hayatını bağışladı ve kızı Amytis'le evlendi. Bu evlilik Baktriyalılar, Partlar ve Sakalar da dahil olmak üzere birçok vasalı yatıştırdı. [52] Herodot, Kiros'un MÖ 546-539 yılları arasındaki askeri seferleri sırasında Soğdya'yı da ele geçirdiğini ve imparatorluğa kattığını kaydeder.[53][54]
Astyages'in iktidardan düşmesiyle birlikte, Kirus'un akrabalarının birçoğu da dahil de olamka üzere tüm vasalları onun emrine girmişlerdir. Medler'in Parsa şehir devletinin kralı olan amcası Arsames'in tahtından vazgeçmesi gerekecekti. Ancak, aile içindeki bu güç transferi sorunsuz gerçekleşmiş gibi görünmemektedir; Arsames'in hala Kiros'un otoritesi altında Parsa'nın bir Kral'dan çok bir Prens veya Büyük Dük olarak nominal valisi olması muhtemeldir.[55] Oğlu ve aynı zamanda Kiros'un ikinci dereceden kuzeni olan Hystaspes, Part ve Frigya'nın satrapı yapılmıştır. Büyük Kiros böylece ikiz Ahameniş krallıkları olan Parsa ve Anşan'ı Pers ülkesi çatısı altında birleştirmiştir. Arsames, Kiros'un iki oğlunun ölümünden sonra torununun Perslerin Şehinşahı Büyük Darius olarak tahta çıkmasını görecek kadar yaşamıştır.[56] Kiros'un Medya'yı fethi, onun savaşlarının yalnızca başlangıcı olmuştur.[57]
Lidya İmparatorluğu ve Küçük Asya
Lidya'nın fethinin kesin tarihleri bilinmemekle birlikte, Kiros'un Med krallığını devirmesi (MÖ 550) ve Babil'in fethi (MÖ 539) arasında gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Nabonidus Kroniği'nin bazı yorumlarına göre geçmişte fetih yılı olarak MÖ 547 yılı yaygın olarak kabul ediliyordu ancak bu görüş günümüzde pek tutulmamaktadır.[58] Lidyalılar ilk olarak Kapadokya'daki Ahameniş İmparatorluğu'nun Pteria kentine saldırdılar. Lidya Kralı Kroisos şehri kuşatıp ele geçirmiş ve halkını köleleştirmiştir. Bu arada Persler, Lidya Krallığı'na bağlı İyonya halkını kendi hükümdarlarına karşı isyana davet etmişlerdir. Teklif reddedilince, Kiros bir ordu toplayıp Lidyalılar'a karşı yürümüş ve yoluna çıkan milletlerin arasından geçerken ordunun b üyüklüğ arttı. Pteria Muharebesi, akşam karanlığına doğru her iki tarafın da ağır kayıplar vermesiyle fiilen bir çıkmaza girmişti. Ertesi sabah Kroisos Sardis'e çekilmiştir..[59]
Kroisos, Sardes'teyken müttefiklerinden Lidya'ya yardım göndermelerini istedi. Ancak kışın sonuna doğru, müttefikler birleşemeden Büyük Kiros, savaşı Lidya topraklarına taşımış ve başkenti Sardes'te Kroisos'u kuşatmıştır. İki hükümdar arasındaki son Thymbra Muharebesi'nden kısa bir süre önce Harpagus, Büyük Kiros'a develerini savaşçılarının önüne koymasını tavsiye etmiştir; böylece develerin kokusuna alışık olmayan Lidya atları çok korkacaklardı. Strateji işe yaramış; Lidya süvarileri bozguna uğratılmıştır. Kiros, Kroisos'u yenmiş ve esir almıştır. Kiros, MÖ 546'da Lidya krallığını fethederek Sardes'teki başkenti işgal etmiştir.[59] Herodot'a göre Büyük Kiros, Kroisos'un hayatını bağışlamış ve onu danışman olarak tutmuştur; ancak bu anlatım, Lidya kralının öldürüldüğü yorumunu yapan döneme ait Nabonidus Kroniği'nin bazı çevirileriyle çelişmektedir.[60]
Başkente dönmeden önce Kommagene, MÖ 546'da Pers topraklarına dahil edilmiştir.[61] Daha sonra Büyük Kiros, Kroisos'un hazinesini Pers'e göndermekle Pactyes adlı bir Lidyalıyı görevlendirmiştir. Ancak Kiros'un ayrılmasından kısa bir süre sonra Paktyas paralı askerler kiralayarak Sardes'te Lidya'nın Pers satrabı Tabalus'a karşı bir ayaklanma başlatmıştır. Kiros, komutanlarından Mazares'i ayaklanmayı bastırmak üzere gönderdi ancak Pactyas'ın sağ olarak geri verilmesini istemiştir. Mazares'in gelişi üzerine Pactyas, daha fazla paralı asker kiralayarak İyonya'ya kaçmıştır. Mazares birlikleri ile Yunan topraklarına yürümüş ve Magnesia ve Priene kentlerini ele geçirmiştir. Pactyas'ın kaderi bilinmemektedir, ancak yakalandıktan sonra muhtemelen Kiros'a gönderilmiş ve işkence gördükten sonra öldürülmüştür.[62]
Mazares, Küçük Asya'nın fethini sürdürmüş ancak İyonya seferi sırasında bilinmeyen nedenler ile ölmüştür. Kiros, Mazares'in başlattığı Küçük Asya fethini tamamlaması için Harpagos'u göndermiştir. Harpagos, kuşatılmış şehirlerin surlarını aşmak için Yunanlıların bilmediği bir yöntem olan toprak tahkimatlar inşa ederek Likya, Aiolis ve Karya'yı ele geçirmiştir. MÖ 542'de bölgenin fethini tamamlayarak Pers'e geri dönmüştür.[63]
Doğu Seferleri
Lidya'nın fethinden sonra Kiros, MÖ 545-540 yılları arasında doğuya sefer düzenlemiştir. Kiros ilk önce Gedrosya'yı fethetmeye çalışmış, ancak kesin bir yenilgiye uğramış ve Gedrosya'dan ayrılmıştır.[64] Gedrosya büyük olasılıkla I. Darius döneminde fethedilmiştir. Gedrosya'yı fethetme girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Kiros, Baktriya, Arachosia, Soğdya, Saka, Harezm, Margiana ve doğudaki diğer eyaletlere saldırmıştır. M.Ö. 533 yılında Büyük Kiros, Hindukuş dağlarını aşarak İndus kentlerinden haraç toplamıştır. Böylece, Kiros muhtemelen Batı Hindistan'da vasal devletler kurmuştur.[65] Kiros, Babil ve çevresinde çıkan karışıklıklar nedeniyle ordusuyla birlikte Babil'e dönmüştür.
Yeni Babil İmparatorluğu
MÖ 540 yılına gelindiğinde Kiros, Elam'ı ve başkenti Susa'yı ele geçirmiştir.[66] Nabonidus Kroniği, savaştan önce Yeni Babil İmparatorluğu kralı Nabonidus'un, başkente dış Babil şehirlerinden kült heykellerinin getirilmesini emrettiğini kaydeder; bu da çatışmanın muhtemelen MÖ 540 kışında başladığını düşündürür.[67] MÖ 539 yılının Ekim ayından hemen önce Kiros, Babil'in kuzeyinde, Dicle Nehri üzerindeki stratejik Opis şehri yakınlarında veya içinde Opis Muharebesi'ni gerçekleştirmiştir. Muharebede Babil ordusu bozguna uğramış ve 10 Ekim'de halktan çok az veya hiç direniş görmeden Sippar, savaşsız bir şekilde ele geçirilmiştir.[68] Muhtemelen Kiros'un, Babil generalleri ile bir uzlaşma sağlamak ve dolayısıyla silahlı bir çatışmadan kaçınmak için müzakerelere girişmiştir.[69] Opis'teki mağlubiyetin ardından Sippar'a çekilen Nabonidus, Borsippa'ya kaçmıştır.[70]
Yaklaşık[71] 12 Ekim[72] günü Pers generali Gubaru'nun birlikleri Babil ordularından herhangi bir direnişle karşılaşmadan Babil'e girmiş ve Nabonidus'u tutuklamıştır.[73] Herodot, bu başarıyı elde etmek için Perslerin, Babil kraliçesi Nitokris tarafından Babil'i Med saldırılarına karşı korumak için daha önce kazılmış bir havzayı kullanarak, Fırat nehrini bir kanala yönlendirdiklerini ve böylece su seviyesinin "bir adamın uyluğunun ortasının yüksekliğine" düştüğünü, bunun da işgalci güçlerin geceleyin doğrudan nehir yatağından yürüyerek içeri girmelerine olanak sağladığı şeklinde açıklar.[74] Kısa bir süre sonra Nabonidus, Borsippa'dan dönmüş ve Kiros'a teslim olmuştur.[75] 29 Ekim'de Kiros, Babil şehrine girmiştir.[76]
Kiros'un Babil'i işgalinden önce Yeni Babil İmparatorluğu birçok krallığı fethetmiştir. Muhtemelen Kiros, Babil'e ek olarak Suriye, Yahudiye ve Arabia Petraea'yı da içeren alt ulusal kimlikleri de İmparatorluğuna dahil etmiştir, ancak bu varsayımı destekleyecek doğrudan bir kanıt mevcut değildir.[5][77]
Silindirde yer alan metin, tahttan indirilen Babil Kralı Nabonidus'u dindar olmayan biri olarak nitelemekte ve Kiros'u baş tanrı Marduk'un onayladığı biri olarak tasvir etmektedir. Kiros'un Babil vatandaşlarının hayatlarını nasıl iyileştirdiğini, yerinden edilmiş insanları nasıl geri getirdiğini ve tapınakları ve kült kutsal alanların nasıl restore edildiği anlatılmaktadır. Metinde özel olarak belirtilmemiş olmasına rağmen Yahudilerin "Babil esaretine" son verilmesinin bu genel politikanın bir parçası olarak yorumlanmıştır.[78]
Büyük Kiros ele geçirdiği topraklar ile dünyanın o zamana kadar gördüğü en büyük imparatorluğu oluşturuyormuştur.[79] Kiros'un yönetiminin sonunda Ahameniş İmparatorluğu batıda Küçük Asya'dan doğuda İndus Nehri'ne kadar uzanıyordu.[5]
Ölümü
Kiros'un ölümünün ayrıntıları rivayetlere göre değişmektedir. Bu konuda en uzun anlatıma sahip olan Persika adlı eserinde Ktesias, Kiros'un, İskit okçuları ve süvarileri ile Hintler ve savaş fillerinin yardımıyla Derbikes piyadelerinin direnişini bastırırken öldüğünü anlatır. Ona göre bu olay, Seyhun'un doğduğu yerin kuzeydoğusunda meydana gelmiştir.[80] Herodot'un Tarihler adlı eserinde bu rivayetler içinde ikinci en uzun ayrıntıyı sunar; bu hikâyede, Kiros, günümüzde Kazakistan ve Özbekistan'ının Avrasya steplerinin en güney ucundaki Harezm ve Kızılkum'un güney çöllerinden gelen bir İskit kabile konfederasyonu olan Massagetler ile şiddetli bir savaşta kaderiyle karşılaşır ve Kroisos'un onlara kendi topraklarında saldırması yönündeki tavsiyesine uyar.[81] Massagetler giyim ve yaşam biçimleri bakımından İskitlere benziyorlardı; at sırtında ve yaya olarak savaşıyorlardı. Kiros, krallığını ele geçirmek için önce hükümdarları İmparatoriçe Tomris'e evlenme teklifinde bulundu ancak Tomris bu teklifi reddetti.
Daha sonra yaklaşık MÖ 529'da Massaget topraklarını ele geçirme girişimine,[83] onları ayıran Ceyhun nehrinin kendi tarafına köprüler ve kuleli savaş gemileri inşa ederek başlamıştır. Tecavüzünü durdurması için ona bir uyarı gönderen Tomris (bu uyarıyı zaten dikkate almayacağını tahmin ettiğini belirtti), onu güçleriyle onurlu bir savaşta karşılaşmaya davet etti ve onu ülkesinde nehirden bir günlük yürüyüş mesafesindeki bir yere davet etti; burada iki ordu resmi olarak birbirleriyle çarpışacaktı. Teklifini kabul etti, ancak Massagetlerin şarabın sarhoş edici etkisine yabancı olduklarını öğrenince, bol miktarda şarapla kampını kurdu ve en iyi askerlerini de yanına alarak en beceriksiz olanları bırakarak ayrıldı.
Tomris'in ordusunun generali ve aynı zamanda oğlu olan Spargapises ile Massaget birliklerinin üçte biri, Kiros'un orada bıraktığı grubu öldürdüler ve kampın yiyecek ve şarapla dolu olduğunu görünce, farkında olmadan sarhoş oldular ve sürpriz bir saldırıyla karşılaştıklarında kendilerini savunma kabiliyetlerini kaybettiler. Spargapises ayıldığında intihar etti. Olanları öğrenen Tomris, Kiros'un taktiklerini sinsi olarak nitelemiş ve intikam yemini ederek, ikinci bir dalga askerle savaşa girmiştir. Büyük Kiros sonunda öldürülmüş ve Herodot'un kariyerinin ve antik dünyanın en şiddetli muharebesi olarak adlandırdığı çatışmada kuvvetleri büyük kayıplar vermiştir. Bittiğinde Tomris, Kiros'un cesedinin kendisine getirilmesini emretti, sonra başını kesti ve kanlı bir kabın içine daldırdı; bu, kan susuzluğunun ve oğlunun ölümünün intikamının sembolik bir hareketiydi.[81][84] Ancak bazı bilim insanları bu versiyonu sorgulamaktadır, çünkü Herodot bile bu olayın, Kiros'un ölümüne dair, kendisine kimsenin sonrasını görmediğini söyleyen güvenilir bir kaynaktan duyduğu birçok versiyondan biri olduğunu kabul etmektedir.[85]
Herodot ayrıca Kiros'un rüyasında Hystaspes'in (I. Darius) en büyük oğlunun omuzlarında kanatlar olduğunu ve bir kanadıyla Asya'yı, diğer kanadıyla Avrupa'yı gölgelediğini gördüğünü rivayet eder.[86] Arkeolog Sir Max Mallowan, Herodot'un bu ifadesini ve Büyük Kiros'un dört kanatlı kabartma figürüyle bağlantısını şu şekilde açıklamaktadır:[86]
Dolayısıyla Herodot'un, bu kanatlı figür tipi ile İran ihtişamı imgesi arasındaki yakın ilişkiyi bildiğini ve bunu, Ceyhun'a yaptığı son ölümcül seferden önce kralın ölümünü haber veren bir rüya ile ilişkilendirdiğini tahmin ediyorum.
Muhammed Dandamayev, Perslerin, Herodot'un iddia ettiğinin aksine, Kiros'un bedenini Massagetlerden geri almış olabileceğini söylüyor.[5]
Süryani Mihail)'in (MS 1166–1199) Tarihçesine göre Kiros, Yahudi esaretinin 60. yılında, Massaget (Maksata) kraliçesi olan karısı Tomris tarafından öldürülmüştür.[87]
Ksenofon'un Cyropaedia'sındaki alternatif bir anlatım diğerlerini çürüterek, Kiros'un başkentinde huzur içinde öldüğünü iddia ediyor.[88] Kiros'un ölümüne ilişkin son versiyon, Kiros'un sadece Seyhun'un kaynak sularının kuzeybatısında Dahae okçularına karşı savaşırken öldüğünü bildiren Berossus'tan geliyor.[89]
Defin
Büyük Kiros, bugün hala birçok kişinin ona ait olduğuna inandığı MÖ 540-530 civarında inşa edilmiş[90] kireçtaşı bir mezarın bulunduğu başkenti Pasargad'a gömülmüş olabilir. Strabon ve Arrianus, Büyük İskender'in isteği üzerine mezarı iki kez ziyaret eden Kassandreia'lı Aristobulus'un görgü tanıklığına dayanarak mezarın neredeyse aynı tasvirlerini vermektedirler.[91] Şehrin kendisi artık harabe halinde olsa da, Büyük Kiros'un mezar yeri büyük ölçüde sağlam kalmıştır bunun sebebi mezarın yüzyıllar boyunca doğal bozulmaya karşı koymak için kısmen restore edilmesidir. Plütark'e göre mezar taşında şunlar yazmaktadır:
Ey adam, sen kim olursan ol ve nereden gelirsen gel, çünkü geleceğini biliyorum, ben Perslere imparatorluklarını kazandıran Kiros'um. Bu yüzden kemiklerimi örten bu toprak parçasını bana darılma.[92]
Babil'den gelen çivi yazılı kanıtlar, Kiros'un MÖ 530 Aralık civarında öldüğünü[93] ve oğlu II. Kambises'in kral olduğunu kanıtlıyor. Kambises babasının genişleme politikasını sürdürdü ve Mısır'ı imparatorluğa dahil etti, ancak sadece yedi yıllık bir hükümdarlığın ardından kısa bir süre sonra öldü. Yerine ya Kiros'un diğer oğlu Bardiya ya da Bardiya gibi davranan bir sahtekâr geçti, Büyük Darius tarafından öldürülene kadar yedi ay boyunca Pers'in tek hükümdarı oldu.[94]
Tercüme edilen antik Roma ve Yunan anlatıları, mezarın hem geometrik hem de estetik açıdan canlı bir tasvirini sunar; mezarın geometrik şekli yıllar içinde çok az değişmiş, hala tabanda dörtgen biçimli büyük bir taş, ardından daha küçük dikdörtgen taşların piramidal bir dizisi, birkaç levhadan sonra yapı, piramit biçimli bir taştan yapılmış kemerli bir çatıya sahip ve yanda en zayıf adamın bile zar zor geçebileceği küçük bir açıklık veya pencere bulunan bir yapı ile sınırlandırılmıştır.[95]
Bu yapının içinde, altın destekli bir masanın üzerinde duran altın bir tabut ve içinde ise Büyük Kiros'un bedeni bulunmaktaydı. Dinlenme yerinin üzerinde, ince Med işçiliği kullanılarak elde edilebilen en iyi Babil malzemelerinden yapılmış bir goblen ve perdeler; yatağının altında, mezarının dar dikdörtgen alanını kaplayan ince bir kırmızı halı vardı.[95] Tercüme edilenYunanca kaynaklar, mezarın ağaçlar ve süs çalılarıyla çevrili verimli Pasargad bahçelerine yerleştirildiğini ve "Magi" adı verilen bir grup Ahameniş koruyucunun yapıyı hırsızlıktan veya hasardan korumak için yakınlarda konuşlandığını anlatır.[95][96]
Yıllar sonra Büyük İskender'in Persleri istila etmesiyle oluşan kargaşada ve III. Darius'un yenilgisinden sonra Büyük Kiros'un mezarın içindeki lüks eşyaların çoğu yağmalanmıştır. İskender, mezara ulaştığında, mezarın bulunduğu durumdan dehşete düşmüş ve Magi'yi sorguya çekmiş ve onları mahkemeye çıkarmıştır.[95] Bazı kaynaklara göre, İskender'in Magi'leri yargılama kararı, Kiros'un mezarıyla ilgili bir endişeden ziyade, onların etkisini ve yeni fethettiği imparatorluktaki güç gösterisini baltalama girişimiyle ilgilidir.[97] Ancak İskender, daha küçük yaşlardan itibaren Kiros'a hayranlık duyuyordu ve Ksenofon'un Cyropaedia'sını okuyordu; bu kitapta Kiros'un bir kral ve yasa koyucu olarak savaşta ve yönetimde gösterdiği kahramanlıklar anlatılıyordu.[98] Buna rağmen Büyük İskender, Aristobulus'a mezarın durumunu iyileştirmesini ve iç kısmını restore etmesini emretti.[95] Büyük Kiros'a olan hayranlığına ve mezarını yenileme girişimlerine rağmen İskender, altı yıl önce (MÖ 330), Kiros'un muhtemelen bu yeri seçtiği zengin şehir olan Persepolis'i yağmalamış ve Yunan yanlısı propaganda yaparak şehrin yakılmasını emretmiş veya sarhoşluk eğlenceleri sırasında ateşe vermişti.[99]
Yapı, istilalar, iç bölünmeler, ardışık imparatorluklar, rejim değişiklikleri ve devrimler boyunca zaman testinden geçmiştir. Mezara dikkat çeken son önemli Pers figürü, 2.500 yıllık monarşinin kutlamaları sırasında Perslerin son resmi hükümdarı Muhammed Rızâ Pehlevî (İran Şahı) idi. Kendisinden önceki Büyük İskender gibi, İran Şahı da kendi yönetimini genişleterek meşrulaştırmak için Kiros'un mirasına başvurmak istiyordu.[100] Birleşmiş Milletler, Büyük Kiros'un mezarını ve Pasargad'ı UNESCO Dünya Mirası alanı olarak tanımıştır. [90]
Mirası
İngiliz tarihçi Charles Freeman, "Kapsam ve boyut açısından [Kiros] başarıları, 320'lerde [Ahameniş] imparatorluğu yıkıp herhangi bir istikrarlı alternatif sunamayan Makedonya kralı İskender'in başarılarından çok daha üstündü."[101] Kiros, Thomas Jefferson, Muhammed Rızâ Pehlevî ve David Ben-Gurion dahil olmak üzere birçok kişi için kişisel bir kahraman olmuştur.[102]
Büyük Kiros'un antik çağ boyunca elde ettiği başarılar, bugün hatırlanma biçimine yansıyor. Kendi ulusu olan İranlılar, onu "Baba" olarak görüyorlardı, bu, Kiros'un kendi zamanında, fethettiği birçok ulus tarafından kullanılan unvanın aynısıydı, Ksenofon'a göre:[103]
Ve kendisine tabi olanlara, sanki kendi çocuklarıymış gibi saygı ve hürmetle davranırdı, oysa tebaaları da Kiros'a "Baba" olarak saygı gösterirdi... Bir imparatorluğu devirdikten sonra, "Kiros"tan başka hangi adam, iktidarı altına aldığı insanlardan "Baba" unvanıyla ölmüş olabilir ki? Çünkü bunun, alan değil, bahşeden birine verilen bir isim olduğu apaçık bir gerçektir!
Babilliler, önceki hükümdarları Nabonidus'un kutsal şeylere saygısızlık yapmasından rahatsız oldukları için onu "Kurtarıcı" olarak görüyorlardı.[104]
Ezra Kitabı, Kiros'un birinci yılında sürgündekilerin ilk dönüşünün öyküsünü anlatır; Kiros burada şöyle der: "Pers Kralı Koreş [Kiros] şöyle diyor: ‘Göklerin Tanrısı RAB yeryüzünün bütün krallıklarını bana verdi. Beni Yahuda'daki Yeruşalim [Kudüs] Kenti'nde kendisi için bir tapınak yapmakla görevlendirdi." (Tekvin Ezra)
Kiros hem bir devlet adamı hem de bir asker olarak aynı derecede seçkin bir kişiliğe sahipti. Onun yarattığı siyasal altyapının da katkısıyla Ahameniş İmparatorluğu onun ölümünden sonra da uzun süre varlığını sürdürdü.
Kiros'un yönetiminde Pers İmparatorluğu'nun yükselişi, İran felsefesi, edebiyatı ve dini de dahil olmak üzere dünya tarihinin yönü üzerinde derin bir etki yaratmıştır.
Ahameniş İmparatorluğu'nu takip eden İranlı hanedanların ve krallarının çoğu kendilerini Büyük Kiros'un mirasçıları olarak görmüşler ve Kiros'un başlattığı soyun devamı olduklarını iddia etmişlerdir.[105][106] Ancak, bu durumun Sasani Hanedanlığı için de geçerli olup olmadığı konusunda bilginler arasında farklı görüşler bulunmaktadır..[107]
Büyük İskender, küçük yaştan itibaren Büyük Kiros'a hayrandı; Kiros'un savaş ve yönetimdeki kahramanlıklarını ve bir kral ve yasa koyucu olarak yeteneklerini anlatan Ksenofon'un Cyropaedia'sını okumuştu.[98] Pasargad'ı ziyareti sırasında Aristobulus'a, Kiros'un mezarının mezar odasının içini dekore etmesini emretmiştir.[98]
Kiros'un mirası İzlanda [108] ve koloni Amerika'ya kadar uzanmaktadır. Klasik Antik Çağ'ın, Rönesans ve Aydınlanma Çağı'nın[109] birçok düşünürü ve yöneticisi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babaları, Cyropaedia gibi eserler aracılığıyla Büyük Kiros'tan ilham almışlardır. Örneğin Thomas Jefferson, Ksenofon'un Cyropaedia'nın iki kopyasına sahipti; karşılıklı sayfalarda paralel Yunanca ve Latince çevirileri bulunan bir tanesine Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nin taslağının hazırlanmasında ne kadar etkili olduğunu gösteren önemli Jefferson işaretleri mevcuttur.[110][111][112]
Profesör Richard Nelson Frye'a göre, fatih ve yönetici olarak yeteneklerinin Ahameniş İmparatorluğu'nun uzun ömürlülüğü ve canlılığıyla kanıtlandığını söylediği Kiros, Pers halkı için "Roma'daki Romulus ve Remus'a veya İsrailliler için Musa'ya benzer" şekilde neredeyse efsanevi bir rol üstlenmiş ve "antik dünyanın diğer yerlerindeki kahraman ve fatihlerin hikayelerini birçok ayrıntıyla takip eden" bir hikayeye sahipti.[113] Frye şöyle yazmaktadır: "Antik çağda bir hükümdardan beklenen büyük niteliklerin özü haline gelmiş ve hoşgörülü ile yüce gönüllü olduğu kadar cesur ve cüretkar bir fatih olarak kahramanca özellikler kazanmıştır. Yunanlılara yansıyan kişiliği onları ve Büyük İskender'i etkilemiş ve bu gelenek Romalılar tarafından aktarılarak düşünce şeklimizi bugün bile etkilediği düşünülebilir."[113]
Onun yönetimi Büyük İskender, Jül Sezar ve Thomas Jefferson gibi birçok büyük lider tarafından incelenmiş ve hayranlıkla karşılanmıştır.[114]
Din ve felsefe
Pierre Briant, sahip olduğumuz yetersiz bilgiler göz önüne alındığında, "Kiros'un inandığı dini yeniden inşa etmeye çalışmanın oldukça pervasızca göründüğünü" yazmıştır.[115] Ayrıca, onun Zerdüştlük uygulayıcısı olup olmadığı veya Zerdüştlüğün ancak ondan sonra Ahameniş imparatorluğunun imparatorluk diniyle ilişkilenip ilişkilenmediği tartışılmaktadır. Bunun lehindeki kanıtlar, Kiros'un ailesinin bazı üyelerinin isimlerinden ve Kiros'un İşaya 40-48'deki tanımı ile Gatalar arasındaki benzerliklerden gelmektedir.[116][117] Teze karşı çıkanlar ise Kiros'un yerel politeist tarikatlara nasıl davrandığı, onların tanrılarını nasıl kabul ettiği ve tapınakları ile diğer kutsal alanlarının kurulması için nasıl fon sağlaması yanında Zerdüştlüğü kuran İranlı peygamber Zerdüşt'ün faaliyetleri için olası geç bir tarih olduğunu iddia etmektedirler.[118]
Kiros'un azınlık dinlerine yönelik izlediği politikalar birçok tarihi kayıtta, özellikle Babil metinlerinde ve Yahudi kaynaklarında belgelenmiştir.[119] Kiros, geniş imparatorluğunun her yerinde genel bir dinsel hoşgörü politikası yürütmüştür. Lester Grabbe[120] bunun yeni bir politika mı yoksa Babilliler ve Asurlular tarafından izlenen politikaların devamı mı olduğu tartışmalı olduğunu iddia etmiştir. Babillilere barışı getirdiği ve ordusunu tapınaklardan uzak tuttuğu ve Babil tanrılarının heykellerini kutsal alanlarına geri getirdiği söylenir.[11]
Kiros dönemindeki din ve ritüellerle ilgili bilgiler, Ksenofon'un Cyropaedia'sında, Herodot'un Tarihleri'nde ve yazıtlarda da mevcuttur; ancak bunlar daha sonraki dönemlerde yazılmış oldukları için dikkatli kullanılmalıdır.[121][122]
Kiros Silindiri, Kiros'un birinci şahıs konuşmacı olduğu şekilde yazılmıştır. Silindir oldukça dinseldir ve tanrı Marduk'un müdahaleleri etrafında çerçevelenmiştir. Metnin başında övgüyle bahsedilen ve yakın tarihte yaşananlardan doğrudan sorumlu olduğu düşünülen kişi Marduk'tur ve Kiros'u selefi Nabonidus'un yanlışlarını düzeltmesi amacıyla çağıran da Marduk'tur.[123] Ayrıca, Kiros yalnızca Marduk kültüne değil aynı zamanda yerel kültlere de saygı göstermiştir.[124] Uruk'tan gelen bir yazıtta "(Kiros) Esangil ve Ezida'yı seviyor" denilirken, Ur'dan gelen bir diğer yazıtta ise "tanrıları tapınaklarına geri döndürdüğü" belirtiliyor. Babil veya Sippar'dan bir başka yazıt, Nabonidus'un aksine, Kiros'un tanrılar için uygun ve hatta artırılmış kurbanlar sağladığını söyler.[125] Ek güvenilir bilgi, Mitra'yı onurlandıran ayrıcalıklı bir tarikatı gösteren Kiros'un mezarı etrafındaki cenaze törenlerinden elde edilebilir.[121][126] Bazıları ayrıca Pasargad'daki bas-rölyefte bulunan kabartmada tasvir edilen figürün Mitra olduğunu tespit ettiler ve bu da Kiros'un bu tanrıya olan saygısını daha da göstermektedir.[127] Ek kanıtlar, Kiros ile Mitra arasındaki bağlantıyı daha da ileri götürüyor.[128]
Yahudi metinleri
İncil'de, Babil kralı II. Nebukadnezar'ın Kudüs'ü yıkarak Babil'e sürgüne gönderdiği Yahudilere yönelik Kiros'un muamelesi anlatılır. Kiros, Yehova'yı "tanımadığını" söylenmesine rağmen, olumlu bir şekilde ve Yehova'nın bir temsilcisi olarak yer almaktadır (Yeşaya 45:4–5).[129]
Yahudi İncili'nin Ketuvim bölümünün İkinci Tarihler kısmı sürgünleri Babil'den Vaat Edilmiş Topraklara geri döndüren ve tapınağı yeniden inşa etme emri veren Kiros fermanı ile son bulmaktadır.[130]
Pers kralı Kiros şöyle diyor: Göklerin Tanrısı RAB yeryüzünün bütün krallıklarını bana verdi ve bana Yahuda'da bulunan Yeruşalim'de kendisine bir ev inşa etmemi emretti. Aranızda O'nun bütün halkından kim varsa -Tanrısı RAB onunla olsun- oraya gitsin. — (Tekvin Chronicles)
Bu ferman, Ezra Kitabı'nda da aynen tekrarlanmaktadır.
Kral Koreş, krallığının birinci yılında, Tanrı'nın Yeruşalim'deki Tapınağı'na ilişkin şöyle buyruk verdi: ‘Kurban kesmek üzere bu tapınağın yeniden kurulması için temel atılsın. Üç sıra büyük taş, bir sıra kiriş döşensin. Yüksekliği ve genişliği altmışar arşın olsun. Giderler saraydan karşılansın. Nebukadnessar'ın Yeruşalim'deki Tanrı'nın Tapınağı'ndan çıkarıp Babil'e getirdiği altın ve gümüş kaplar da geri verilsin. Yeruşalim'deki tapınakta özel yerlerine götürülsün. Hepsi Tanrı'nın Tapınağı'na konsun.’ ” — (Tekvin Ezra)
Yahudiler onu onurlu ve adil bir kral olarak onurlandırdılar. İncil'in bir bölümünde, İşaya ondan Mesih (kelimenin tam anlamıyla "O'nun meshedilmişi") olarak söz eder (Tekvin Isaiah), bu şekilde anılan tek Yahudi olmayan kişidir. Yeşaya'nın başka bir yerinde Tanrı'nın şöyle dediği anlatılır: "Ben doğruluğumla Kiros'u yükselteceğim: Bütün yollarını düzelteceğim. Şehrimi yeniden inşa edecek ve sürgünlerimi serbest bırakacak, ancak bir bedel veya ödül karşılığında değil, diyor Her Şeye Gücü Yeten Tanrı." (Tekvin Isaiah) Metnin de belirttiği gibi, Kiros en sonunda İsrail ulusunu herhangi bir tazminat veya haraç ödemeden sürgünden kurtardı. Çoğu modern eleştirel bilim insanı, bu özel pasajların (genellikle İkinci Yeşaya olarak anılan Yeşaya 40–55) Babil sürgününün sonlarına doğru (y. MÖ 536 ) başka yazarlar tarafından eklendiğini iddia ederler.[131]
MS Birinci yüzyıl Yahudi tarihçisi Josephus, Yahudilerin Eski Eserleri'nde Yahudilerin, İşaya'daki Kiros'un kehanetiyle ilgili geleneksel görüşlerini, kitap 11, bölüm 1'de şöyle anlatır:[132]
Kiros'un hükümdarlığının birinci yılında, halkımızın kendi topraklarından Babil'e götürüldüğü günden itibaren yetmişinci yıldı, Tanrı bu zavallı halkın esaretine ve felaketine, şehrin yıkılmasından önce peygamber Yeremya aracılığıyla onlara önceden bildirdiği gibi, Nebukadnezar'a ve onun soyuna hizmet ettikten ve yetmiş yıl bu köleliği çektikten sonra, onları tekrar atalarının topraklarına geri döndürecek ve tapınaklarını inşa edecek ve eski refahlarının tadını çıkaracaklardı. Ve Tanrı onlara bu şeyleri sağladı; çünkü Kiros'un zihnini harekete geçirdi ve tüm Asya'da şunları yazdırdı: "Kral Kiros şöyle diyor: Her Şeye Gücü Yeten Tanrı beni yaşanabilir dünyanın kralı olarak atadığından, İsrailoğullarının taptığı Tanrı'nın o olduğuna inanıyorum; çünkü gerçekten de peygamberler aracılığıyla adımı önceden bildirdi ve Yahudiye ülkesindeki Yeruşalim'de kendisine bir ev inşa edeceğimi söyledi." Bu, Kiros'un, İşaya'nın geride bıraktığı kehanet kitabını okumasıyla biliniyordu; çünkü bu peygamber, Tanrı'nın kendisine gizli bir vizyonda şöyle söylediğini söyledi: "Benim isteğim, birçok ve büyük milletin kralı olarak atadığım Kiros'un halkımı kendi topraklarına geri göndermesi ve tapınağımı inşa etmesidir." Bu, tapınak yıkılmadan yüz kırk yıl önce İşaya tarafından önceden bildirilmişti. Buna göre, Kiros bunu okuduğunda ve İlahi güce hayran kaldığında, yazılanları yerine getirmek için içten bir arzu ve hırs onu ele geçirdi; bu yüzden Babil'deki en seçkin Yahudileri çağırdı ve onlara, kendi ülkelerine geri dönmeleri ve şehirleri Kudüs'ü ve Tanrı'nın tapınağını yeniden inşa etmeleri için izin verdiğini, çünkü onların yardımcısı olacağını ve Yahudiye ülkelerinin yakınlarındaki yöneticilere ve valilere tapınağın inşası için onlara altın ve gümüş bağışlamaları ve bunun yanı sıra kurbanları için hayvanlar göndermeleri için yazacağını söyledi.
Kiros, Tanah'ta övülürken ( Tekvin Isaiah ve Tekvin Ezra), İkinci Tapınağın inşasını durdurmak isteyen Kuthlular tarafından kendisine yalan söylenmesinin ardından Yahudiler arasında eleştiriler başlamıştır. Yahudileri isyan etmekle suçlamışlar, bu yüzden Kiros da inşaatı durdurdu, inşaat I. Darius'un hükümdarlığda MÖ 515 yılına kadar tamamlanmayacaktı.[133][134]
İncil'e göre, Kudüs'teki tapınağın inşasını durdurmaya ikna eden kişi Kral I. Artaserhas'dır. (Ezra 4:7–24)
Kiros fermanının tarihi niteliği tartışılmaktadır. Profesör Lester L Grabbe, bir fermanın olmadığını, ancak sürgündekilerin memleketlerine dönüp tapınaklarını yeniden inşa etmelerine olanak tanıyan bir politikanın bulunduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca arkeolojinin, geri dönüşün belki de onlarca yıl süren bir "sızıntı" olduğunu ve bunun sonucunda da muhtemelen maksimum nüfusun 30.000'e ulaştığını öne sürdüğünü savunmaktadır.[135] Philip R. Davies, Grabbe'den alıntı yaparak ve "Ezra 1.1–4'ün gerçekliği, 15 Aralık 1993'te Paris Katolik Enstitüsü'nde verilen bir makalede, bunun resmi bir belgenin biçimine benzediğini reddeden ancak daha çok İncil'deki peygamberlik dilini yansıtan J. Briend tarafından kanıtlanmıştır" ekleyerek fermanın gerçekliğini "şüpheli" olarak nitelendirmiştir.[136] Mary Joan Winn Leith, Ezra'da bahsi geçen fermanın gerçek olabileceğine ve Kiros'un, daha önceki yöneticiler gibi, bu kararnamelerle özellikle fethetmek istediği Mısır'a yakın olanlar olmak üzere stratejik öneme sahip kişilerden destek almaya çalıştığını düşünüyor. Ayrıca "silindirdeki Marduk'a ve İncil kararnamesindeki Yehova'ya yapılan çağrılar, Perslerin imparatorluk kontrolü çıkarları doğrultusunda yerel dini ve siyasi gelenekleri benimseme eğilimini göstermektedir" diye yazmıştır.[137]
Bazı modern Müslümanlar, Kur'an'da yer alan Zülkarneyn figürünün Büyük Kiros'un bir temsili olduğunu ileri sürmüşlerdir, ancak bilginler arasında varılan fikir birliği, onun Büyük İskender ile ilgili efsanelerin bir gelişimi olduğu yönündedir.[138]
Siyaset ve yönetim
Kiros, imparatorluğu Pasargad, Babil, Susa ve Ekbatan olmak üzere dört başkent tarafından yönetilen çok eyaletli bir yapı olarak kurmuştur. Her eyalete satraplık sistemi şeklinde belli bir oranda bölgesel özerklik tanınmıştır. Satraplık, genellikle coğrafi bir temele göre örgütlenmiş bir idari birimdi. Bölgeyi yöneten vasal kral 'satrap' (vali) idi; askeri alımları denetleyen ve düzeni sağlayan 'general' vardı ve resmi kayıtları tutan 'devlet sekreteri' de vardı. General ve eyalet sekreteri doğrudan satraplığa ve merkezî hükümete karşı sorumluydular.
Kiros, hükümdarlığı sırasında fethedilen krallıkların geniş bir bölgesi üzerinde kontrolü elinde tutmuş; bunu da satraplıkları devam ettirerek ve genişleterek başarmıştır. Yeni fethedilen toprakların satraplar tarafından yönetilen eyaletler halinde örgütlenmesi, Kiros'un halefi Büyük Darius tarafından da sürdürülmüştür. Kiros, krallığının birçok yerinden gelen haraç ve askere alma üzerine imparatorluk kurmuştur.[139]
Kiros, askeri zekası sayesinde, 10.000 yüksek eğitimli askerden oluşan Ölümsüzler birimini de içeren düzenli bir ordu yaratmıştır.[140] Ayrıca imparatorluk genelinde Chapar Khaneh adı verilen birçok aktarma istasyonuna dayalı yenilikçi bir posta sistemi kurmuştur.[141]
Kiros'un fetihleri, imparatorluk kurma çağında, onlarca ülke, ırk, din ve dilden oluşan merkezi bir hükümetin önderliğinde geniş bir süper devletin yönetim altında yönetildiği yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu sistem yüzyıllarca sürmüş ve hem Persleri kontrol eden istilacı Selefkî hanedanı tarafından, hem de Partlar ve Sasaniler de dahil olmak üzere daha sonraki İran hanedanları tarafından korunmuştur.[142]
Kiros, inşaat projelerinde yaptığı yeniliklerle tanınıyordu; fethettiği kültürlerde bulduğu teknolojileri daha da geliştirerek Pasargad sarayların inşasında kullanmıştı. Bahçelere olan düşkünlüğüyle de ünlüydü; Pasargad'da günümüzde yapılan kazılar, Pers Bahçesi'nin ve bir sulama kanalları ağının varlığı ortaya çıkarılmıştır. Pasargad, görkemli bir kraliyet parkı ve geniş bahçelerle çevrili iki muhteşem sarayın bulunduğu bir yerdi; bunların arasında, her 16 metrede bir küçük havuzları dolduracak şekilde ve çeşitli yabani ve evcil bitki türlerini sulamak için tasarlanmış kireç taşından yapılmış 1000 metreden uzun kanallara sahip, dört çeyrek duvarlı "Paradisia" bahçeleri de vardır. Paradisia'nın tasarımı ve konsepti olağanüstüydü ve o zamandan beri birçok eski ve yeni park için bir model olarak kullanılmıştır.[143]
İngiliz hekim ve filozof Sir Thomas Browne, 1658 yılında Kiros'un, Cromwell Protektorası'nın Britanya'yı yönettiği dönemde arketipal bir bilge hükümdar olarak tasvir edildiği The Garden of Cyrus adlı bir söylev kaleme almıştır. Ancak Kiros, söylevin adında yer almasına rağmen Browne'un çalışmasının ana odak noktası değildi.[144]
"Ormanlarda ve Dağlarda yetişen yaşlı Kiros, zaman ve güç olanak verdiğinde, eğitiminin gereklerini yerine getirmiş ve sahasının hazinelerini kural ve sınırlama altına almıştır. Babil'in Asma Bahçelerini o kadar asil bir şekilde güzelleştirmiştir ki, aynı zamanda onun yazarı olduğu da düşünülmüştür."[144]
"Kutsal bir tünek" üzerine oturtulmuş altın bir kartal olarak tanımlanan Kiros'un sancağı, Ahamenişlerin resmi sancağı olarak kalmıştır.[145]
Kiros Silindiri
Kiros dönemine doğrudan tarihlenebilen günümüze ulaşan az sayıdaki bilgi kaynağından biri Kiros Silindiri'dir (Farsça: استوانه کوروش), Akad çivi yazısı ile yazılmış kil silindir biçiminde bir belgedir. MÖ 539 yılında Pers fethinin ardından Esagila'nın (Babil'deki Marduk tapınağı) temellerine yerleştirilmiştir. 1879 yılında keşfedildi ve bugün Londra'daki British Museum'da saklanmaktadır.[146]
Babil'i aldıktan sonra, baş Babil tanrısı Marduk'a adanmış Esagila tapınağının temellerine bırakılmış bir silindir üzerindeki yazıt ünlü Kiros Silindiri'nde görüleceği üzere Büyük Kiros kendini "Babil kralı, Sümer ve Akad kralı, dünyanın dört bir köşesinin kralı" ilan etmiştir. Silindirin metni Nabonidus'u dinsiz olarak kınıyor ve muzaffer Kiros'u tanrı Marduk'u memnun eden biri olarak tasvir ediyor. Kiros'un Babil vatandaşlarının hayatlarını nasıl iyileştirdiğini, yerinden edilmiş insanları nasıl geri gönderdiğini ve tapınakları ve kült kutsal alanlarını nasıl restore ettiğini anlatıyor.[147] Metinde özel olarak belirtilmemiş olmasına rağmen Yahudilerin "Babil esaretine" son verilmesinin bu genel politikanın bir parçası olarak yorumlanmıştır.[148]
1970'lerde İran Şahı Muhammed Rızâ Pehlevî Kiros Silindiri'ni siyasi bir sembol olarak benimsedi ve onu "İran monarşisinin 2500. yılını kutlamasında merkezi bir imge olarak"[149] kullanmış ve bunun "tarihteki ilk insan hakları tüzüğü" olduğunu iddia etmiştir.[150] Bu görüş bazıları tarafından "oldukça anakronik" ve taraflı olarak düşünülmüştür,[151] çünkü modern insan hakları kavramı Kiros'un çağdaşları için oldukça yabancı bir kavramdı ve silindirde bahsedilmiyordu.[152][153] Bununla birlikte silindir, İran'ın kültürel kimliğinin bir parçası olarak görülmeye başlanmıştır.[149]
Birleşmiş Milletler, 1971'den beri söz konusu kalıntıyı "eski bir insan hakları bildirgesi" olarak ilan etmiş ve o zamanki Genel Sekreter Sithu U Thant tarafından "İran Şahı'nın kız kardeşi Eşref Pehlevi tarafından bir kopyası kendisine verildikten sonra" onaylanmıştır.[154] British Museum, silindiri "Mezopotamya'nın eski propaganda aracı" ve "Mezopotamya'da MÖ 3. binyıldan itibaren kralların hükümdarlıklarına reform bildirileri ile başladığı uzun bir geleneği yansıtıyor." olarak tanımlar.[78] Silindir, Kiros'un ondan önceki Babil hükümdarlarıyla olan devamlılığına vurgu yaparken selefini karalar ve Kiros'un geleneksel bir Babil kralı olarak erdemini öne çıkarıyor.[155]
British Museum Müdürü Neil MacGregor, silindirin "farklı milletlerden ve inançlardan oluşan bir toplumu, bir devleti yönetmeye dair yeni bir tür devlet yönetimi olarak günümüzde bildiğimiz ilk girişimi" olduğunu belirtmiştir.[156] "Hatta bunun ilk insan hakları bildirgesi olarak tanımlanmasına rağmen bu belgenin amacının asla bu değildir çünkü modern insan hakları kavramı antik dünyada neredeyse hiç mevcut değildi; ancak birçok kişinin umutlarını ve özlemlerini temsil ettiğini" açıklamıştır.[157]
Para sistemi
Kuruş isminin sikkelerde para birimi olarak kullanılması MÖ 6. yüzyıla, Lidya Kralı Kroisos'un bastırdığı dünyanın ilk altın sikkesi olan Kroisos zamanına kadar geri gitmektedir. Kroiseid daha sonra MÖ 547'de Thymbra Muharebesi'nde Kral Kroisos'u yenerek Lidya'yı fetheden Ahameniş İmparatorluğu'nu kuran Büyük Kiros (Eski Farsça: 𐎤𐎢𐎽𐎢𐏁 Kūruš) tarafından basılmaya devam edildi ve geniş bir coğrafi alanda kullanılmıştır. Kiros (Kūruš), aynı aslan ve boğa tasarımını kullanarak, ancak daha büyük bir nüfus için daha büyük miktarlarda sikkelere ihtiyaç duyulması nedeniyle, ağırlığı azaltılarak (Kral Kroisos tarafından basılan orijinal versiyonun standart 10,7 gramı yerine 8,06 gram) imparatorluğunun standart altın sikkesi olarak Kroisos'u basmıştır.
Unvanlar
Büyük Kral, Pers Kralı, Anşan Kralı, Medya Kralı, Babil Kralı, Sümer ve Akad Kralı ve Dünyanın Dört Köşesinin Kralı sahip olduğu kraliyet unvanlarıdır. Nabonidus Kroniği, "Anşan Kralı" unvanından "Pers Kralı" unvanına geçişi kaydetmiştir. Asurolog François Vallat, "Astyages, Kiros'a karşı yürüdüğünde, Kiros 'Anşan Kralı' olarak anılır", ancak Kiros, Lidya'ya giderken Dicle'yi geçtiğinde, 'Pers Kralı' olarak anılır diye yazmıştır. Bu nedenle iktidar değişikliği, bu iki olay arasında gerçekleşmiştir."[159]
Soy aracı
Kiros soy aracı[160] | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Notlar
- Kiros'un ölüm tarihi, kendi saltanatına dair son iki referanstan (Borsippa'dan 12 Ağustos tarihli bir tablet ve Babil'den 12 Eylül 530 M.Ö. tarihli sonuncusu) ve oğlu Kambises'in saltanatına dair ilk referanstan (Babil'den 31 Ağustos veya 4 Eylül tarihli bir tablet) çıkarılabilir; ancak Kiş şehrinden belgelenmemiş bir tablet, Kiros'un resmi hükümdarlığının sonunu M.Ö. 4 Aralık 530 olarak tarihlendirmektedir.; bakınız R.A. Parker and W.H. Dubberstein, Babylonian Chronology 626 B.C. – A.D. 75, 1971.
- Kuraš isminin Kiros'un yaşamından önce bir Elam ismi olduğu da belgelenmiştir.[28]
- Onaylanmamış hükümdarlar, Behistun Yazıtı yüzünden.
Kaynakça
Konuyla ilgili yayınlar
Dış bağlantılar
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.