Kroisos (Lidce: 𐤨𐤭𐤬𐤥𐤦𐤮𐤠𐤮 Krowisas;[1] Frigce: Akriaewais;[2] Grekçe: Κροῖσος, romanize: Kroisos; Latince: Croesus; h. y. MÖ 585-546),[3] MÖ 585'ten, Pers kralı Büyük Kiros tarafından mağlup edildiği MÖ 547/546 yılına kadar hüküm sürmüş Lidya kralı.[3][4] Mermnad Hanedanı'ndan gelmektedir ve Alyattes'in oğludur. Herodotus'un aktardığına göre 14 yıl hüküm sürmüştür. Zenginliğiyle bilinmekte olan Kroisos'un, Delphoi tapınağına gönderdiği armağanlar, Herodotus ve Pausanias tarafından aktarılmıştır.[5] Daha önceki elektron sikke basımını bırakarak, altın ve gümüş olmak üzere, yani iki ayrı metalden sikke bastırmıştır.[6]
Kroisos | |
---|---|
Lidya Kralı | |
Hüküm süresi | y. MÖ 585 – y. 546 |
Önce gelen | Alyattes |
Sonra gelen | II. Kiros |
Doğum | MÖ 7/6. yüzyıl Lidya Krallığı |
Ölüm | MÖ 6. yüzyıl Sardis, günümüzde Türkiye |
Çocuk(lar)ı | Atys de dahil olmak üzere, 2 |
Babası | Alyattes |
Herodotos'a göre, Kroisos, Batı Anadolu'daki Yunan şehir devletlerini ele geçirerek doğudaki seferleriyle krallığının sınırlarını Halys (günümüzde Kızılırmak) sınırlarına kadar genişletti.[7] Buna göre antik yazarlar ve modern tarihçiler, bölgenin ve bu bölgedeki kentlerin MÖ 6. yüzyılın ortalarındaki durumunu, Kroisos'un egemenlik sahaları olarak kabul etmişlerdir. Ancak bazı akademisyenler, bölgedeki Lydia egemenliğinin çok ılımlı olduğunu, yalnızca düzenli vergilere[8][9] ve muhtemelen orduya katılma yükümlülüğüne bağlı kaldığını ileri sürmüştür.[10]
Hayatı ve saltanatı
Kroisos, MÖ 620 yılında Lydia Kralı Alyattes ve ismi hala bilinmeyen Karyalı soylu bir kadının oğlu olarak doğdu. Kroisos'un, Aryenis adında en az bir kız kardeşi ve Alyattes'in İyonlu bir eşinden doğan Pantaleon adında bir üvey kardeşi bulunuyordu.[11][12]
Babası Alyattes'in hükümdarlığı döneminde Kroisos, Batı Asya'yı istila eden ve birkaç saldırı sırasında Alyattes'in büyük büyükbabası Gyges'i ve muhtemelen dedesi Ardys ile babası Sadyattes'i öldüren Pontik bozkırlardan gelen göçebe bir halk olan Kimmerlere karşı askerî harekâtların merkezi olarak yeniden inşa edilen Adramitteion'un valisi olarak görev yaptı. Adramitteion valisi olarak Kroisos, babası için Karya'daki bir askeri seferde kullanılmak üzere İyonya'dan gelen Yunan paralı askerlerini sağlaması gerekiyordu.[13][14][15]
Kroisos'un Adramitteion valiliği sırasında, onunla üvey kardeşi Pantaleon arasında bir rekabet ortaya çıktı. Alyattes'in, muhtemelen Pantaleon'u halefi olarak düşünüyordu. Alyattes'in MÖ 585'teki ölümünün ardından, bu rekabet bir taht mücadelesine dönüştü ve Kroisos bu mücadeleden zaferle çıktı.[14]
Fetihleri
Kroisos, kraliyet konumunu güvenceye alır almaz, İyonya kenti Efes'e karşı bir askerî harekât başlattı. Efes yönetici hanedanı, Gyges'ten Alyattes'e kadar süren diplomatik evliliklerle Lydia ile dostane ilişkiler geliştirmişti. Efes tiranı Pindar, Kroisos-Pantaleon taht mücadelesinde Pantaleon'u desteklemiş ve Alyattes'in kızından doğan bir oğul olarak Kroisos'un yeğeni olmuştu. Pindar, Kroisos'un Efes'in Lydia'ya boyun eğmesini talep eden elçisini reddedince, Lydia kralı kente baskı yapmaya başladı ve Pindar'ın şehri terk edip sürgüne gitmesini talep etti. Pindar bu şartları kabul ettikten sonra Kroisos, Efes topraklarını Lydia İmparatorluğu'na kattı. Kroisos, Efes'i aldıktan sonra, Artemis Tapınağı'nın yeniden inşası için himaye sağladı ve tanrıçaya adak olarak çok sayıda mermer sütun bağışladı.[14]
Bu sırada İyonya kenti Miletus, Lydia saldırılarından kurtulmak amacıyla Mena'ya gönüllü haraç gönderiyordu, zira şehrin son tiranları Thoas ve Damasenor'un devrilmesi ve tiranlığın yerini bir magistralar sisteminin alması, Alyattes ve eski Miletli tiran Thrasibulos tarafından başlatılan dostane ilişkileri sona erdirmişti.[14]
Kroisos, Batı Anadolu kıyısındaki diğer Yunan şehirlerine karşı saldırılarını devam ettirdi ve tüm anakara İyonya, Aiolis ve Doris'e boyun eğdirdi, ancak adalardaki Yunan şehir devletlerini ilhak etme planlarından vaz geçerek, bunun yerine dostluk anlaşmaları imzaladı. Bu anlaşmalar, Ege Yunanlarının Mısır'daki Naucratis kentiyle yürüttüğü kârlı ticarete katılmasına yardımcı olmuş olabilir.[14] Mısır'ın Naucratis kenti, Kolonizasyon Dönemi Yunanistan'da (MÖ 750-550) önemli bir yere sahipti: Burada Miletosluların, Samosluların ve Aiginalıların tapınakları ve Dokuz Anadolu kentinin temsil edildiği,[16] Hellenion adındaki kült merkezi bulunuyordu.[17] Ayrıca Herodotos'un aktardığına göre "eskiden Mısır'daki tek ticaret limanı Naukratis'ti."[18]
Hükümdarlığında Lidya İmparatorluğu'nun diğer toprakları
Lidyalılar, Alyattes'in yönetimi altında Frigya'yı ele geçirmişlerdi. Alyattes, Kimmerler'in Anadolu'daki bazı siyasi yapıları zayıflatmasını kendi lehine çevirerek, merkezi bir Frigya devletinin bulunmamasını ve Lidya ile Frigya soyluları arasındaki dostane ilişkileri kullanarak, Lidya egemenliğini doğuya, Frigya'ya kadar genişletmeyi başardı. Lidyalıların Frigya'daki varlığı, Frigya'nın başkenti Gordion'daki bir Lidya kalesi, Daskileion gibi kuzeybatı Frigya'da bulunan Lidya mimarisine ait kalıntılar ile Frig Vadisi'ndeki Midas Kenti'nde bulunan arkeolojik kalıntılar aracılığıyla kanıtlanmıştır. Bununla birlikte, Lidya askerlerinin bu yerlerle birlikte Hacıtuğrul, Afyonkarahisar ve Konya'da da konuşlanmış olabileceği, bu sayede Lidya krallığının Frigya'nın ürünlerine ve yollarına erişim sağladığı düşünülmektedir. Kerkenes'de bulunan bir Lidya fildişi levhası, Alyattes'in Frigya'daki hakimiyetinin, Pteria (Kuzey Kapadokya) kentini de içine alacak şekilde Kızılırmak Nehri'nin (Halys Nehri) doğusuna kadar uzandığını, hatta Pteria şehrini yeniden inşa etmiş olabileceğini ve buraya bir Frigya hükümdarı yerleştirmiş olabileceğini göstermektedir. Pteria'nın stratejik konumu, Lidya İmparatorluğu'na doğudan gelebilecek saldırılara karşı koruma sağlayabilme kapasitesine sahip olmakla birlikte, Kral Yolu'na yakınlığı, şehri kervanların korunabileceği önemli bir merkez haline getirmeliydi.[2][19] Lidya hakimiyeti altındaki Frigya, yerel soylular tarafından yönetilmeye devam etti. Sözgelimi, Midas Şehri'nin hükümdarı, "lawagetai" (kral) ve "wanaktei" (orduların komutanı) gibi Frigya kraliyet unvanlarını taşımaktaydı, ancak hükümdarlar Sardes'teki Lidya krallarının otoritesi altındaydılar ve saraylarında Lidya'nın diplomatik tesisi bulunuyordu. Bu tür bir yönetim, Hitit ve Asur imparatorlukları döneminden beri kullanılan geleneksel vasallık antlaşmaları çerçevesinde gerçekleşmişti. Bu antlaşmalara göre, Lidya kralı, vasal hükümdarlara "vasallık antlaşması" dayatarak yerel Frigya hükümdarlarının iktidarda kalmasına izin veriyor, karşılığında ise Frigya vasalları Lidya krallığına askeri destek sağlamak ve bazen belirli miktarlarda haraçlar sunmakla yükümlü oluyorlardı.[2]
Bu tür yönetim biçimi, Kroisos'un hükümdarlığında da aynı şekilde devam etti. Bir yazıtta, Kroisos'un oğlu Atys'in, Midas Şehri'nin yerel yöneticilerinden biri olan ve kendisi de Midas adını taşıyan birinin sarayında bulunduğu belirtilmektedir. Midas Şehri'nde, Atys, ana tanrıça Aryastin'in kutsal ateşinin rahibi olarak bulunuyordu ve bu aracılıkla Kroisos, şu anda "Midas Anıtı" olarak bilinen dini yapının tesis edilmesine destek sağladı.[2]
Atys'in Midas'ın sarayında bulunması, Herodotos tarafından anlatılan bir efsaneye ilham vermiş olabilir. Bu efsaneye göre, Kroisos gördüğü bir rüyada, Atys'in demir bir mızrakla öldürüldüğünü görür. Bunun üzerine Kroisos, oğlunun ölmesini istemediği için, onun askeri faaliyetlere öncülük etmesini engeller. Ancak Atys, yine de Lydia'yı kasıp kavuran bir yaban domuzunu avlarken hayatını kaybeder. Bu av sırasında, daha önce kendi kardeşini yanlışlıkla öldürmesinin ardından Lydia'ya sürgün edilen Frigya prensi Adrastus tarafından atılan mızrakla kazara vurulur.[20]
Kroisos ayrıca, Gyges döneminden beri Mermnad hanedanıyla müttefik olan ve Kroisos'un annesinin de kökeninin geldiği çeşitli şehir devletlerinden oluşan Karya'yı İmparatorluğun kontrolü altına aldı.[21]
Böylece Herodotos'a göre Kroisos, Halys Nehri'nin (Kızılırmak) batısında yaşayan tüm halklar üzerinde hüküm sürmekteydi: Lidyalılar, Frigler, Misyalılar, Mariandyniler, Khalybler, Paflagonya, Thyni ve Bitinya Trakları, Karyalılar, İyonlar, Dorlar, Aiol ve Pamfilya. Ancak, Lidyalılar ile Frigler arasındaki ilişkiler hakkında hem edebi hem de arkeolojik kaynaklar bulunurken, adı geçen diğer halklar ve Lidya kralları arasındaki ilişkilere dair herhangi bir veri bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Herodotos'un Kroisos dönemine atfettiği ve detaylandırdığı topraklar göz önüne alındığında, bu halkların bir kısmının Kroisos öncesinde, Alyattes döneminde fethedilmiş olması çok muhtemeldir.
Herodotos'un Lidya İmparatorluğu'nun hakimiyeti altında olmadığını öne sürdüğü tek halk, Lidya ordularının ulaşamayacağı dağlık bir ülkede yaşayan Likyalılar ve halihazırda Yeni Babil İmparatorluğu tarafından fethedilmiş olan Kilikyaın topraklarıydı. Yine de modern tahminler, Lidyalıların Likya'yı tabi kılmasının imkansız olmadığını, zira Likya kıyılarının, Ege bölgesi, Levant ve Kıbrıs'ı birbirine bağlayan bir ticaret yoluna yakın olması nedeniyle Lidyalılar için önemli olabileceğini öne sürmektedir.[2] Modern çalışmalar ayrıca Grek-Romalı tarihçilerin, Halys Nehri'nin Lidya ve Med krallıkları arasındaki sınır olarak belirlendiği yönündeki gelenekleşmiş anlatıya da şüpheyle yaklaşmaktadır. Bu anlatı, Halys'in Aşağı Asya ile Yukarı Asya arasında bir ayrım noktası olarak Yunanlar tarafından atfedilen sembolik role ve Halys'in daha sonra Ahameniş İmparatorluğu içinde bir eyalet sınırı olmasına dayanan geriye dönük bir kurgusal anlatı olarak görünmektedir. Bunlar göz önünde bulundurulduğunde, Kroisos'un krallığının doğu sınırı, Halys'in daha doğusunda, yani Doğu Anadolu'da belirlenemeyen bir noktada olmalıdır.[22][23][24][2][25]
Uluslararası ilişkiler
Kroisos, babası Alyattes ile Med kralı Kyaksares'in beş yıllık savaşın ardından MÖ 585'te, her ikisinin de aynı yıl içinde ölmesinden kısa bir süre önce kurdukları dostane ilişkileri aynı şekilde devam ettirdi. Medler ve Lidyalılar arasındaki savaşı sona erdiren barış antlaşmasının bir parçası olarak, Kroisos'un kız kardeşi Aryenis, Kyaksares'in oğlu ve halefi Astyages ile evlenmiş ve böylece Astyages, Kroisos'un kayınbiraderi olmuştur. Kyaksares'in de bir kızının Kroisos ile evlenmiş olabileceği düşünülmektedir. Kroisos, Alyattes'in yerine geçtiğinde ve Astyages de Kyaksares'in yerine geçtiğinde, Medler ile aralarındaki iyi ilişkileri sürdürdü.[2]
Kroisos'un yönetimi altında Lydia, Gyges tarafından başlatılan ve o dönemde firavun II. Amasis'in hükümdarlığında bulunan Mısır krallığı (Saite Hanedanlığı) arasındaki iyi ilişkileri sürdürmeye devam etti. Hem Kroisos hem de Amasis, Lidya'nın otoritesi altında bulunan Milet da dahil olmak üzere Yunanlarla Naukratis'teki ticaret ilişkilerini geliştirmek istiyorlardı. Aynı zamanda bu ticaret ilişkileri, Saite firavunlarının hizmeti altında bulunan Yunan paralı askerleri için bir erişim noktası işlevi görüyordu.[2]
Bunun yanında Kroisos, Lidya ürünlerinin Babil pazarlarına geçişini güvence altına alan Nabonidus'un (h. MÖ 556- 539) hükümdarlığındaki Yeni Babil İmparatorluğu ile ticari ve diplomatik ilişkiler kurdu.[2]
Delphi'ye adakları
Kroisos, büyük-büyükbabası Gyges tarafından başlatılan ve babası Alyattes tarafından sürdürülen, Lidya ile Yunan anakarasında yer alan Delphi’deki Apollon Tapınağı arasındaki iyi ilişkileri devam ettirdi. Ataları gibi, Kroisos da tapınağa adak olarak zengin hediyeler sundu; bunlar arasında on talant ağırlığında altından yapılmış bir aslan da vardı. Kroisos’un Apollon Tapınağı'na sunduğu bu adaklara karşılık olarak, Lidyalılar kehanette bulunmak için öncelik hakkı elde ettiler, vergilerden muaf tutuldular, birinci sırada oturma hakkı kazandılar ve Delphoi rahibi olmalarına izin verildi. Bu ayrıcalıklar karşılığında sunulan hediyeler, Lidya ve Delphi arasında güçlü bir misafirperverlik ilişkisi olduğu anlamına geliyordu; bu nedenle Delphililer Lidyalı elçileri ağırlama, koruma ve onların refahını sağlamakla görevliydiler.[26][27]
Kroisos, Avrupa kıtasındaki Yunanlarla olan temaslarını daha da artırarak, Sparta şehir devletiyle ilişkiler geliştirdi. Delphi'deki Apollon Tapınağı'ndan gelen bir kehanete göre, Spartalılar altınlarını Kroisos'tan temin edeceklerdi. Kehanete uygun olması adına, Kroisos onlara Apollon heykelini kaplamak için ihtiyaç duydukları altını sağladı.[26]
Sikkeler
Kroisos, standartlaştırılmış saflıkta, genel dolaşıma yönelik ilk gerçek altın sikkeleri bastırmasıyla tanınmaktadır. Bu sikkeler "Kroeseid" olarak adlandırılmıştır (babası Alyattes ise elektrum sikkelerle darphaneciliği icat etmiştir). Nitekim, sikkelerin icadı Yunan toplumuna II. Hermodike aracılığıyla geçmiştir.[28][29] II. Hermodike, Kymeli bir Agamemnon'un kızıydı ve Truva'yı fetheden ilk Agamemnon'un soyundan geldiği iddia edilmekteydi. Bununla birlikte Hermodike, muhtemelen Alyattes'in eşlerinden birisiydi. Bu nedenden ötürü Kroisos'un annesi olma olasılığı bulunmaktadır; zira kroeseid üzerindeki boğa tasviri, Hellen Zeus’unu simgelemektedir — bkz. Zeus'un Eşi Europa.[30] Zeus, Herkül aracılığıyla, bu aile soyunun ilahi atası olarak kabul ediliyordu.
Ateş yanarken, bir bulutun Herkül’ün altından geçtiği ve onu bir gök gürültüsüyle birlikte gökyüzüne taşıdığı söylenir. Bu olaydan sonra O, ölümsüzlüğe erişti... Omphale’den doğan Agelaus’tan, Kroisos’un ailesi türemiştir...[31]
Buna ek olarak, ilk sikkeler oldukça basit yapıdaydı ve doğal oluşumlu soluk sarı bir altın ve gümüş alaşımı olan elektrumdan yapılıyordu. Bu ilk sikkelerin bileşimi, Lydialı başkenti Sardes'ten geçen ve Midas'la ünlü hale gelen Pactolus Nehri'nin tortularında bulunan alüvyon birikintileriyle benzerlik göstermektedir. Bazıları British Museum'da sergilenenler de dahil olmak üzere, daha sonraki sikkeler, gümüşü uzaklaştırmak amacıyla sofra tuzu ile ısıtılarak saflaştırılmış altından yapılmaya başlanmıştır.[32]
Solon ile görüşmesi
Herodotos'un aktardığına göre Kroisos, Yunan bilge Solon ile karşılaşmış ve ona muazzam büyüklükteki servetini
göstermiştir.[33] Bu konuşmada Kroisos kendi zenginliği ve mutluluğundan emin bir şekilde, Solon'a dünyadaki en mutlu insanın kim olduğunu sorar ve Solon'un verdiği yanıtla hayal kırıklığına uğrar. Zira Solon’a göre Kroisos’tan daha mutlu olan üç kişi vardır: Ülkesi için savaştığı sırada ölen Tellus ve annelerine karşı gösterdikleri derin bağlılık sonucu annelerinin onlar için mükemmel bir mutluluk dilemesi üzerine huzur içinde ölen Kleobis ve Biton kardeşler.
Daha sonra Solon, Kroisos’un en mutlu insan olamayacağını çünkü talihin değişken olduğunu ve bir insanın hayatındaki mutluluğun ancak o kişi öldükten sonra değerlendirilebileceğini söyler. Nitekim Kroisos'un bu kibirli mutluluğu, oğlunun trajik ölümü, Sardis'in düşüşü sırasında karısının intiharı (Ktesias'a göre) ve Persler tarafından yenilgiye uğramasıyla tamamen tersine dönmüştür.
Kroisos ve Solon arasında geçen bu görüşme, "Hangi insan mutludur?" sorusu üzerine felsefi bir tartışma niteliğindedir, ancak bu görüşme tarihi değil, efsanevi bir anlatıdır. Bu nedenle, Kroisos'un 'mutluluğu', dördüncü yüzyıldan itibaren giderek güç kazanan bir tema olan Tyche'nin (Talih Tanrıçası) değişkenliğinin ahlaki bir örneği olarak sunulmuştur; bu da anlatının geç dönemde ortaya çıktığını göstermektedir. Hikâye daha sonra Ausonius'un The Masque of the Seven Sages (Yedi Bilge Adamın Maskesi) adlı eserinde,[34] Suda'da ("Μᾶλλον ὁ Φρύξ" başlığı altında, Aisopos ve Yunanistan'ın Yedi Bilgesi'ni de ekleyerek),[35][36] ve Tolstoy tarafından "Kroisos ve Kader" adlı kısa öyküsünde yeniden anlatılmış ve detaylandırılmıştır.
Perslere karşı savaş ve yenilgi
MÖ 550'de, Kroisos'un kayınbiraderi Med Kralı Astyages, kendi torunu olan Pers Kralı Büyük Kiros tarafından tahttan indirildi.[2] Herodotos'un muhtemelen efsanevi olan bir anlatımına göre, bu olayın ardından Kroisos, Delphi'deki kâhine danışarak Kiros'a saldırması durumunda ne olacağını sordu. Kâhin ona, eğer Kiros'a saldırırsa "büyük bir imparatorluğu yok edeceğini" söyledi. Delphi kâhininin bu cevabı, Delphi'den çıkan ünlü kehanetlerden biri olarak kabul edilir.[2] Keza, Delphi ve Amphiaraus kâhinlerinin Kroisos'a, o dönemin en güçlü Yunan devletiyle ittifak kurmasını söylemeleri de muhtemelen efsanevi bir olayı yansıtmaktadır. Kroisos, söylenen bu devletin, daha önce Apollon'un heykelini altınla kaplamaları için altın bağışladığı Sparta olduğunu fark etti. Bu olaydan kısa bir süre önce, MÖ 547'de Sparta, Yunan şehir devleti Argos'u yenilgiye uğratmıştı. Herodotos'un, Kroisos, Amasis ve Nabonidus arasında Pers Kralı Kiros'a karşı savunma amaçlı bir ittifak kurduklarına dair iddiası ise, Lydia, Mısır ve Babil arasındaki mevcut diplomatik ve ticari ilişkilerin geriye dönük bir abartısı gibi görünmektedir.[2]
Kroisos, ilkin Lidya'ya bağlı olan ve Kiros'un yeni kurduğu Pers İmparatorluğu'na yakınlık gösteren bir Frig devletinin başkenti Pteria'ya karşı harekete geçti. Kiros ise Kapadokya'ya müdahale ederek karşılık gösterdi ve Pteria'da Lidyalılara saldırdı. Bu savaşın sonucunda Kroisos yenilgiye uğradı. İlk savaştan sonra Kroisos, Kiros'un stratejik konumunu kullanmasına set çekmek amacıyla Pteria'yı yaktı ve Sardis'e geri döndü. Ancak Kiros, Kroisos'u takip etti ve Lidya ordusunu Thymbra'da bir kez daha yenilgiye uğrattı, ardından Lidya'nın başkenti Sardis'i kuşatarak burayı ele geçirdi. Böylece Mermnad Hanedanı'nın ve Lidya İmparatorluğu'nun egemenliği son buldu. Bundan sonra, Lidya bir daha bağımsızlığını kazanamayacak ve varlığını çeşitli imparatorlukların bir parçası olarak sürdürecekti.[2]
Pteria ve Thymbra savaşlarının ve Lidya İmparatorluğu'nun çöküşünün tarihleri geleneksel olarak MÖ 547'ye tarihlenmiş olsa da,[27] Herodotos'un Lydia'nın düşüşüne dair kronolojik açıdan güvenilir olmayan anlatımı nedeniyle Sardis'in düşüşünü kesin olarak tarihlendirmek mümkün değildir. Teorik olarak ele alındığında, Sardis'in düşüşü, Babil'in düşüşü olan MÖ 539'dan sonra bile gerçekleşmiş olabilir.[27][37]
Sonraki hayatı ve ölümü
Perslerin Lydia'yı fethetmesinden sonra Kroisos'un akıbeti belirsizdir: Herodotos, şair Bakkhylides ve Damaskuslu Nikolaos, Kroisos'un bir odun yığınının üzerinde intihar etmeye çalıştığını ya da Persler tarafından kazığa bağlanarak yakılmakla cezalandırıldığını iddia ederler. Anlatılan hikayeye göre, kazığa bağlanmasının ardından, bir gök gürültüsü sırasında kendisinin veya oğlunun tanrı Apollon'a dua etmesiyle yağmur yağmaya başlamış ve yağmur ateşi söndürmüştür (veya Kiros'un Kroisos'un Solon'un adını andığını duymasıyla). Hikâyenin çoğu versiyonunda Kiros, Kroisos'u danışmanı olarak yanında tutar, ancak Bakchylides, tanrı Zeus'un Kroisos'u Hyperborea'ya taşıdığını iddia etmektedir. Benzer şekilde Ksenophon da Kiros'un Kroisos'u danışmanı olarak yanında tuttuğunu belirtirken, Ktesias, Kiros'un Kroisos'u Medya'daki Barene şehrinin valisi olarak tayin ettiğini öne sürmektedir.[2][27]
Uzun bir süre boyunca Nabonidus Kroniği'ndeki bir bölüm, Kiros'un adının büyük ölçüde silindiği, ancak çivi yazısına göre ilk karakterin "Lu" olarak yorumlandığı bir ülkeye karşı yaptığı askeri bir seferi anlattığı şeklinde kabul edilmiştir. Bu karakterin Akadcada Lydia'nın ilk hecesi olduğuna inanılmıştır. Buna göre Nabonidus Vakayinamesi'ndeki bu bölüm, yaklaşık olarak MÖ 547 yılında Kiros'un Lydia'ya karşı yaptığı bir seferle ilgili olmalıdır. Kronik, "ülkeye yürüdü, kralını öldürdü, mallarına el koydu ve oraya kendi garnizonunu yerleştirdi" şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Ancak, Nabonidus Kroniği'nde kullanılan fiil hem "öldürmek" hem de "askeri güç açısından yok etmek" anlamında kullanılabildiği için Kroisos'a ne olduğuna dair kesin bir çıkarım yapmak mümkün değildir. Bununla birlikte, modern çalışmalar, silinmemiş karakterin Ú/U₂ olduğunu, bu sebeple metnin Lydia'ya karşı yapılan bir seferden bahsettiğine dair yapılan yorumları geçersiz kılmıştır; bunun yerine seferin Urartu'ya karşı yapıldığı düşündürmektedir.[37][38][39]
Akademisyen Max Mallowan, Büyük Kiros'un Kroisos'u öldürdüğüne dair bir kanıt olmadığını ileri sürmüş, odun yığını üzerinde yakıldığına dair anlatıyı reddetmiş ve Bakchylides'in anlatısını, Kroisos'un intihar etmeye çalışması ve ardından Kiros tarafından kurtarılması şeklinde yorumlamıştır.[40]
Tarihçi Kevin Leloux ise Nabonidus Kroniği'nin Kiros'un Lydia'ya karşı bir seferini aktardığı şeklindeki yorumlamayı savunmuş ve Kroisos'un gerçekten de Kiros tarafından idam edildiğini öne sürmüştür. Ona göre, Kroisos ve odun yığını hikayesi, Perslerin Sardis'i ele geçirdiği sırada, alt şehirdeki ahşap yapıların yanmasından esinlenerek Yunanlar tarafından uydurulmuştu.[2]
Stephanie West, 2003'te tarihsel Kroisos'un odun yığınının üzerinde öldüğünü ve Kiros ile Kambyses'in saraylarında danışman olarak yer aldığına dair hikayelerin tamamen efsanevi olduğunu, Ahiqar'ın sözleriyle benzerlikler taşıdığını savunmuştur.[41] Benzer bir sonuca varılan yakın tarihli bir makalede, hem 'kral' anlamına gelen hem de bir tanrı ismi olan Lydia dilindeki Qλdãnś kelimesinin, Grekçe Κροισος veya Kroisos ile örtüşebileceği öne sürülmüştür. Bu kimlik doğrulanırsa, Kral Kroisos'un kazıkta intihar etmeyi seçmiş ve sonrasında tanrılaştırılmış olabileceği gibi ilginç bir sonuca ulaşılabilir.[42]
Mirası
Kiros, Kroisos'u yenilgiye uğrattıktan sonra, krallığının ana para birimi olarak altın sikkelerin kullanımını benimsedi. Kiros'un yönetimindeki Pers İmparatorluğu altında Kroisos sikkelerinin kullanımı devam etti, ancak Darius'un bu sikkeleri Pers dareikos'u ile değiştirmesiyle kullanımı sona erdi. Kiros döneminde kullanılan "boğa ve aslan" motifli geç döneme ait Kroisos sikkeleri, önceki Mermnad Kroisos sikkelerinden daha hafifti ve ağırlıkları erken döneme ait altın dareikos ve gümüş sigloilerinkine daha yakındı.[40]
Popüler kültürde
Ermeni tarihçi Movses Khorenatsi'ye (MS 410–490'lar) göre, Ermeni kralı I. Artaksias birçok askeri başarıya imza atmıştır; bu başarıları arasında Kroisos'un yenilgiye uğratması ve Lidya krallığının fethedilmesi de bulunmaktadır (2.12–13).[43] Edebiyatta Kroisos'un efsanevi gücü ve zenginliğine, çoğunlukla insan kibirinin bir simgesi olarak atıfta bulunulmuştur.
Isaac Watts'ın "Sahte Büyüklük" adlı şiirinden bir pasaj:
Böylece zenginlik ve devletle karışmış, |
Bir diğer edebi örnekse, Herodotos ve Plutarkhos'un anlattığı Kroisos hikayesini yeniden aktaran Lev Tolstoy'un "Kroisos ve Kader" adlı kısa öyküsüdür.
Lidya Kralı Kroisos, Alfred Bate Richards tarafından kaleme alınmış ve ilk defa 1845'te yayımlanmış beş bölümlük bir tragedya oyunudur.
"Riche comme Crésus" (Karun kadar zengin) Fransızcada çok zengin kimseleri tanımlamak için kullanılan popüler bir deyimdir ve adı TF1'de yayınlanan bir oyun programı olan "Crésus"a verilmiştir. Bu programda Kroisos, CGI ile canlandırılmış bir iskelet olarak yeniden tasvir edilmiştir; ölülerden geri dönmüş bir şekilde, şanslı yarışmacılara parasının bir kısmını dağıtmaktadır.
The Simpsons'ta, zengin Montgomery Burns, Kroisos ve Mammon Caddelerinin köşesinde ikamet etmektedir.
The Sopranos'un 4. sezon 6. bölümünde Ralph Cifaretto, Artie Bucco'ya “O bardan aldıklarınla, Kroisos gibi para içinde yüzüyor olmalısın” demektedir.
Squidbillies'in 6. sezon 8. bölümünde, Dan Halen, Early Cuyler'e ödeme yaptığını ve onun "Kroisos kadar zengin" bir şekilde parayı elinde tuttuğunu söyler.
Ghosts (2019 TV dizisi) 1. sezon 5. bölümünde Julian Fawcett (Simon Farnaby'ın canlandırdığı), Barclays Beg-Chetwynde'yi (Geoffrey McGivern'in canlandırdığı) Kroisos'a benzetir ve "Bu ahmağı hatırlıyorum... Kroisos kadar zengin, kendi sesini çok sever" der.
East of Eden'in 34. bölümünde, John Steinbeck, doğru bir yaşamın nasıl yaşanması gerektiğini açıklamak amacıyla Kroisos'a referansta bulunur: "Zamanla, zenginlik Kroisos'ta olduğu gibi yok olacaktır. Bu nedenle, bir kişinin iyi bir yaşam sürüp sürmediğini belirlemek için sorulması gereken soru şudur; "Sevildi mi yoksa nefret mi edildi? Ölümü bir kayıp olarak mı görüldü yoksa bir tür sevinç mi getirdi?" olmalıdır."
Efsaneler ve ilahi kaynaklarda
Kroisos adı Grek ve Pers kültürlerinde, 'zengin bir kimse' ile eş anlamlı kelime haline gelmişti. Midas mitiyle ilişkilendirilmiş olan babası Alyattes'ten servet değerinde bir miras almıştı.[46] Kroisos'un büyük serveti, Klasik Antikiteden sonra da efsanevi mahiyetini sürdürmeye devam etti: Türkçede, "Karun gibi zengin" ya da "Karun'dan daha zengin" gibi ifadeler bugün bile onun zenginliği belirtmek için kullanılmaktadır.[47] İngilizcede "rich as Croesus" veya "richer than Croesus" olarak ifade edilen deyimin İngilizcedeki bilinen en eski kullanımı John Gower'ın Confessio Amantis (1390) eserinde geçmektedir.[48][49]
Kur'an'da Kârûn'dan Kasas, Mü’min ve Ankebût Sûrelerinde bahsedilmektedir. Ancak, tarihi bir kişilik olarak Kroisos, Kur'an'da adı geçen Kârûn ile aynı kişi değildir.[50][51] Burada, İsrailoğulları'ndan olduğu ve çok zengin olduğu söylenir. Kur'an'da serveti "Biz ona, anahtarlarını (bile taşımanın) güçlü bir topluluğa ağır geleceği hazineler verdik." şeklinde tanımlanır. Serveti ile böbürlenir ve "Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir," der. Mûsâ'nın mucizelerine inanmaz,[52] onu yalancılıkla ve sihirbazlıkla suçlar. Bunun sonucunda Allah tarafından helak edilir.[53] Sonuç olarak, Karun hikâyesinin, efsaneler ve halk edebiyatında bir yeri olsa da Kur'an'daki Karun hikâyesi ilahi kaynaktır. TDV İslam Ansiklopedisi'ne göre kıssa, "gerçekçi veya hayali, önemli-önemsiz başkalarına aktarılabilecek her tür olayı kapsamaktadır."[54] Buna göre, Kur'an'da bahsedilen diğer kıssalarda olduğu gibi isimden ziyade, vermek istediği mesaj önemlidir.
Tevrat'a (Sayılar 16. bölüm) göre Korah, Dathan ve Abiram (Aviram) adında, beraberlerinde topluluk tarafından seçilen 250 kişi ile birlikte Musa ile tartışıp, Musa ve Harun'u ileri gitmekle suçlarlar. Bu kişiler yandaşları birlikte Rab (Yahova) tarafından diri diri ölüler diyarına yollanırlar. Ancak Tanrının öfkesi dinmez ve bu sefer bu kişilerin ölümlerini sorgulayan halka öldürücü hastalık (veba salgını) gönderilir.[55] Ancak Tevratta Onların zenginliği ile ilgili bir ifade yer almaz. Tarihçi Taberi efsane ve deyimlerdeki kişinin Musa zamanında yaşayan farklı bir kişi (Koreh) olduğuna inanmıştır.[56]
Kroisos, Arap, Yahudi ve İran (Pers) mitolojilerinde Kârûn şeklinde anılmaktadır. Mitolojiye göre, her tuttuğunun altın olması için ilâhlara yalvarır; bu dileği kabul edilince mutluluğa erişeceğini sanır. Ancak çok zengin olduğu halde mutluluğu bir türlü bulamayan kral acı içinde kıvranarak ölür.[57][58]
Ayrıca bakınız
Kaynakça
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.