Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Kudüs Tapınağı ya da Kutsal Tapınak (İbranice: בית המקדש, Bet HaMikdash; anlam: "Kutsal ev"), Kudüs'ün Eski Şehrindeki Moria Tepesi'nde ("har ha-bayit") bulunan ve Yahudilerce kutsal sayılan tapınak. Birinci Tapınak, Kral Süleyman tarafından M.Ö. 960 dolaylarında kurulmuş ve II. Nebukadnezar yönetimindeki Babilliler tarafından Kudüs Kuşatması sonrası M.Ö. 587'de yıkılmıştır. İkinci Tapınak ise, M.Ö. 520 dolaylarında açılmış ve Titus tarafından yönetilen Romalılar tarafından 70'te yıkılmıştır.
Klasik Musevi inancına göre, Tapınak fiziksel dünyada Tanrı'nın tecellisinin (İbranice "shechina") simgesel ayak taburesidir.
Birinci Tapınak, Kral Süleyman tarafından MÖ 957 yılında yaklaşık 7 yıllık bir sürede inşa edilmişti. Antik Museviliğin merkeziydi[1] Tapınak, Musevi inancının merkezinde bulunan Shiloh, Nov ve Givon'da bulunanlarla beraber Musa'nın buluşma çadırı (taşınabilir Musevi tapınağı) ile yer değiştirmiştir. İlk tapınak MÖ 587 yılında Babillilerce tahrip edilmiştir. Yeni tapınağın yapımına MÖ 535'te başlanmış olup bir süre ara verildikten sonra inşaat MÖ 521'de yeniden başlamış, MÖ 516 yılında tamamlanmasının ardından MÖ 515 yılında ibadete açılmıştır. Ezra Kitabı'nda bahsedildiğine göre, Tapınağın yeniden inşasına Büyük Kiros bir ferman ile izin vermiş ve Büyük Darius da onaylamıştır. Yaklaşık 500 yıl sonra İkinci Tapınak, MÖ 20 yılında Kral Herod tarafından yeniden tamir ettirilmiş ve daha sonra Romalılar tarafından M.S. 70 yılında tahrip edilmiştir. Her ne kadar Tapınak uzun süre önce tahrip edilmiş olsa da, Batı duvarı hala ayaktadır ve uzun yıllardan beri tapınak yapısının ayakta kalan tek duvarı olduğuna inanılır.
Bir İslam mabedi olan Kubbetü's-Sahre tapınak alanına 7. yüzyıl sonlarında inşa edilmiştir ve yine tapınak avlusunda yaklaşık aynı dönemde yapılmış olan Mescid-i Aksa bulunur.
Musevi Eskatologya'sı Mesih'in gelmesinden önce buraya Üçüncü Tapınak'ı inşa edilmesini planlamaktadır ve bu yüzden Ortodoks ve Muhafazakâr Musevilik taraftarları bir gün Üçüncü Tapınağın inşa edileceğini ummaktadırlar.
30 Ağustos 2007 tarihinde, boru hattı döşenmesi sırasında İkinci Tapınağın kalıntıları ortaya çıkmıştır.[2] Ardından kısa bir süre sonra Ekim 2007'de arkeologlar tarafından Birinci Tapınağın kalıntılarına da ulaşıldığı açıklanmıştır.[3]
İbranice yazılarda yapıya verilen isimler Beit HaMikdash ya da "Kutsal Ev" dir ve Kudüs'te bu isimle anılan tek tapınaktır. Tapınak aynı zamanda Tanah'da, Beit Adonai (Tanrı'nın Evi) ya da kısaca Beiti (Evim) ya da Beitechah (Eviniz) olarak da adlandırılmıştır.
Süleyman Mabedi, Tanrı tarafından Kral Davud'a verilen özel bir plan temel alınarak yapılmıştı. Davud bu tapınağı inşa etmeyi umut etmişti ancak Tanrı ona, Birinci Tapınağı oğullarından birisinin yapacağını söyledi. Davud, saltanatı sırasında tapınak için gerekli olan ve ahşap, büyük temel taşları, altın, gümüş, bronz ve kullanılacak olan diğer metaller gibi işlenmemiş malzemeleri toplamaya başladı. Tapınak, Ahit Sandığı evi ve başta İsrailoğulları'na olmak üzere tanrıya ibadet edebilecek her milletten insanlar için tasarlanmıştı. Birinci ve İkinci tapınakların Museviliğe adanmış olduğunu söylemek bir hata olacaktır çünkü bu inanç sistemi birkaç yüzyıl sonra şimdi Irak olarak bilinen Antik Babil'de biçimlendirilmiştir. Kitab-ı Mukaddes'te, Yehuda (Davud) Krallığı vatandaşlığı ile ilişkili olarak Yahudi teriminden ilk kez bahsedilmesi, birinci tapınağın tahrip edilmesinden (Bu olay yaklaşık olarak MÖ 590 yılı civarında gerçekleşmiştir) hemen önce yaşamış olan ve Yehuda (Davud) Krallığı'nın son yöneticisi olan Kral Zedekiah'tan önce olmamıştır.
Süleyman Mabedi olarak adlandırılan ilk tapınak, Kral Davud ve Süleyman idaresi altından birleşen İsrailoğulları'ndan 12 kabilenin mensuplarınca inşa edilmişti. Süleyman'ın saltanatının ardından tahta çıkan oğlu Rehoboam'ın kibirliliği nedeniyle, İsrailoğullarından 10 kabile birlikten ayrılarak Kuzey İsrail Krallığı'nı kurarlarken, Yehuda, Bünyamin ve Levi kabilesinin çoğunluğu Yehuda Krallığı'nda kaldılar. İkinci Tapınak, Nebukadnezar'ın 6. yüzyıldaki sürgününden geriye kalan Yehudalılar tarafından tekrar inşa edildi. Diğer 10 kabile ise Asur krallığı tarafından yıkılan krallıklarından sonra, birkaç yüz yıl önce dağılmışlardı.
Kudüs'teki tapınak tepesinde birbiri ardınca inşa edilmiş iki farklı tapınak bulunur:
Süleyman Mabedi aşağı yukarı MÖ 10. yüzyılda (960 civarı) Musa'ya ait Çadır Tapınağın yerine inşa edilmişti. Tapınak MÖ 587 yılında II. Nebukadnezar komutasındaki Babilliler tarafından tahrip edilmiştir. İnşaatından tahrip edilmesine kadar geçen süre 375 yıldır ancak Talmudik gelenek bu süreyi 410 yıl olarak verir. Süleyman Mabedinin inşası Masonik gelenekte de oldukça önemli bir rol oynar.
İkinci tapınak Cyrus'un Musevilerin Babil Sürgünü'nden dönmelerine izin vermesinden sonra inşa edilmiştir. Dönüş, MÖ 537 yılında gerçekleşmiş olup birkaç kez yaşanan gecikmeden sonra tapınak MÖ 516 yılında tamamlanabilmiştir. Tapınak tepesindeki mabed 150m x 50m ölçülerindeydi.[4]
İkinci tapınak, General Titus komutasındaki Roma İmparatorluğu'na bağlı birlikler tarafından 70 yılında tahrip edilmiştir. Pompey, MÖ 63 yılında Kudüs'ü ele geçirdiğinde tapınağa hakaret etmişti. Josephus'a göre (Roma İmparatorunun maiyetinde yaşıyordu), Pompey tapınaktan ya da hazinesinden hiçbir şey almamıştı ancak Tapınağın kutsal alanına girmesine engel olan bir rahipleri öldürtmüştü. Pompey bir süre sonra tüm gücünü kaybetti ve avlanan bir kaçak olarak öldü. Bu olay pek çok Musevi tarafından ilahi bir cezalandırma olarak kabul edilir. MÖ 19 yılında, Kral Herod tapınak kompleksinin tamirine başladı. İkinci tapınağın temelleri dahi Romalılarca tahrip edildiğinden dolayı daha büyük ve daha geniş tamamen yeni bir tapınak yapılmasını emretti.[5]
Musevilerin, 132-135 yılları arasında Romalılara karşı giriştikleri son isyan sırasında Simon bar Kokhba ve Rabbi Akiva tapınağı yeniden kurmayı denediler ancak bar Kokhba'nın isyanı başarısız oldu ve Museviler Kudüs'ten çıkartıldılar.
363 yılında Dönek Julian Kudüs'teki Musevi Tapınağının tamir edilmesini emretti ancak bu plan da başarısız oldu.
İkinci Tapınağın tahrip edilmesinden beri, üçüncü bir tapınağın inşa edilmesi için dua etmek bir Musevi için günde üç kez yapılan Musevi ibadetinin resmi bir parçası hâline gelmiştir. Her halukarda tapınağı nasıl ve ne zaman inşa edileceği sorusu hem Musevi ve hem de Musevi olmayanlar tarafından sürekli tartışılmaktadır. 1. yüzyıldan sonra genişlemeye başlayan İbrahimi Dinler'den Hristiyanlık ve Müslümanlığa ait kutsal yerlerin de burada bulunması sorunu daha karmaşık hale getirmektedir. Buna ilaveten Kudüs'ün politik durumu ve tarihi tapınağın bulunduğu düşünülen alanda Müslümanlarca kutsal sayılan Mescid-i Aksa ve Kubbetü's-Sahre'nin bulunması tapınağın yeniden inşa edilmesinin önündeki en büyük engellerdir.
Talmud'a göre Tapınağın Doğu tarafında bir Ezrat Nashim (Kadınlar avlusu) bulunurken asıl yapı Batı taraftaydı. Asıl alan, kurban kesilecek bir alanı ve adağın bazı parçalarının yakıldığı ve kanının akıtıldığı bir Mizbaeach (dış sunak) ihtiva ediyordu. Büyük bina, bir Ulam (ön oda), Heichal ve Kodesh Kodashim'den (kutsalların kutsalı) oluşuyordu. Heichal ve Kodesh Kodashim birinci tapınakta bir duvar ile ayrılmışken ikinci tapınakta bu işlem iki perde yardımıyla yapılmıştı. Heichal içerisinde Menorah, ekmek masası ve tütsü sunağı bulunuyordu.
Ana avluya açılan on üç kapı vardır. Güney tarafında, Güneybatıdan başlayarak dört kapı bulunur:
Kuzey tarafında, Kuzeybatıdan başlayarak dört kapı bulunur:
Doğu tarafta, Kadınlar avlusu ve ana avlu arasında iki küçük antre'ye sahip Shaar Nikanor bulunur ve bunlardan birisi sağda diğeri soldadır. Görece önemsiz olan Batı duvarında adı olmayan iki kapı daha bulunur.
Kitab-ı Mukaddes peygamberleri, Tapınağı baştan aşağı kaplayan Tanrının huzurunda gördükleri olağanüstü görüntüleri tarif ederler. Yeşeya şöyle yazar; "yüce ve görkemli Rab'bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu." (Isaiah 6:1). Yeremya şöyle yalvarır; "Adın uğruna bizi küçümseme" (Yeremya 14:21) ve "Tapınağımızın yeri başlangıçtan yüceltilmiş görkemli bir tahttır." diye bahseder (Yeremya 17:12). Hezekiel ise, "Ovada gördüğüm görümdeki gibi, İsrail'in Tanrısı'nın görkemi oradaydı." der.
Yeşeya, tapınakta dua etmek kadar kurban kesmenin ve evrensel bir amacın öneminden bahseder:
- "Kutsal dağıma getirip dua evimde sevindireceğim.,
- Yakmalık sunularıyla kurbanları sunağımda kabul edilecek,
- Çünkü evime 'Bütün ulusların dua evi' denecek." (Yeşeya 56:7).
Tapınak, Tanah'ta nasıl tatbik edileceği tarif edilen kurban'a ilave olarak Şabat ve diğer Musevi tatillerindeki özel ve her gün sabah ve öğleden sonra gerçekleştirilen sunuların da yapıldığı yerdi. Leviler, ezberledikleri mezmur'ları kurban esnasındaki uygun zamanlarda okudukları gibi aralarında günün mezmuru, yeni ayın özel mezmuru, büyük Musevi tatilinde söylenen Hallel ve "Şükran kurbanı mezmuru" (Mezmur 100) gibi özel durumlarda da söylüyorlardı.
Tapınakta günlük sununun bir parçası olarak, Musevilerin geleneksel sabah ibadeti temel alınarak yapılan ve iyi bilinen Barchu, Şema ve Birkat Kohanim dualarınında dahil olduğu dualar ezbere okunarak bir dua ibadeti gerçekleştirilirdi.
Tapınağın avlusu ağaçlar, çiçekler ve çeşmelerle kaplıydı çünkü Tapınak Cennet Bahçesi'nin bir modeli ve yeniden yaratılması anlamına geliyordu. (Bkz. "Cennet olarak Kudüs," Lawrence Stager, Biblical Archaeology Review, Mayıs/Haziran2000).
Geleneksel Musevi sabah ibadetinin merkezindeki Şema duasını da içine alan bölüm, aslında tapınakta yapılan günlük ibadetten farklı değildir. İlave olarak, Tapınağın günlük tamid ve özel durum Mussaf (ilaveten) sunusuyla geleneksel olarak yer değiştiren ezberden okunan Amidah duasının hem Ortodoks hem de Muhafazakâr Musevilikte, tapınakta düzenlendiği günlerdeki gibi kurban zamanında yine ezberden okunması gerekmektedir.
Tapınak geniş ölçüde Ortodoks ibadetleriyle birlikte anılmaktadır ve Muhafazakârlar ikinci planda kalmaktadır.
Ortodoks Musevi ibadetlerinden sayılanlar şöyledir:
Musevilerin oruç günü Tişa Beav'da tapınağın tahrip edilmesinin yası tutulur. Diğer üç oruç gününde de (Tevet'in onuncu günü, Tammuz'un onyedinci günü ve Tishrei'nin üçüncü günü), tapınağın tahrip edildiği zamanda ve sonrasında yaşanan olayların yası tutulur.
Muhafazakâr Musevilik, tapınağın anılmasını muhafaza etmiştir ancak kurban etmenin yeniden yürürlüğe konulmasıyla ilgili referansları kaldırmıştır. Tapınak ibadetleriyle ilgili çalışma toplantıları kaldırılmış ya da yer değiştirilmiş, Amidah duasındaki pasajlar, hafta içi Tora ibadetleri ve tapınağın yeniden inşasına yapılan göndermeler kalmış ancak kurbana yapılan referanslar kaldırılmıştır. Bayramlardaki kurban ibadetlerine yapılan referanslar korunmuş ancak geçmiş zamanlardaki gibi yapılarak yeniden yürürlüğe koyma temennileri kaldırılmıştır. Yom kippur ve Sukot'ta yapılan özel dualar gibi özel bayram ibadetleri muhafazakâr dua kitaplarından korunmuş ancak muhafazakâr cemaat tarafından ya kısaltılmış ya da atlanmıştır. Bazı cemaatlar kurban kesmeye yönelik tüm referansları çıkartmıştır ve muhafazakâr Sim Shalom dua kitabı, kurbandan geçmişte olduğu gibi bahseden ve hepsinin arasından kurbana referans göstermeyen tek kitap olarak, Amidah duasının bir alternatif versiyonuna sahiptir.
Muhafazakâr Musevilik, çoğunlukla sadece Tişa Beav'da yerine getirildiği halde tapınağın tahrip edilmesiyle ilgili dört orucu muhafaza etmiştir.
Reformist ve Yeniden yapılanmacı Musevilik, bazı dolaylı ve muğlak referansları muhafaza ettiği halde tapınağa yapılan tüm referansları kaldırmıştır.
Birleşik Devletler'deki reform hareketi, ibadet yerlerini sinagog ya da shul olarak adlandırmak yerine onları tapınak olarak çağırır. İnanışa göre dualar, kurban ibadetiyle yer değiştirerek Musevi ibadetinin ana usulü hâline gelmiştir ve bu sebeple Dünya'da tapınağa değil tapınaklara ihtiyaç vardır.
Arkeolojik kazılarda, Tapınak tepesi ya da Har HaBayit'i çevreleyen yüz kadar mikvaot (ritüel arınma havuzu) bulunmuştur. Havuzlar, bu bölgenenin seküler bir alan olmaktan ziyade kutsal bir tapınım alanı olduğunun güçlü delilleridir. Her hâlükârda, kesin olarak tapınağın bulunduğu alanın içinde kurulmamışlardır. Tapınağın konumu ile ilgili temel olarak üç adet teori vardır:
Diğer teorilere göre ise tapınak, tepenin ya kuzeyinde ya da güneyindeydi. Araştırmacılar genellikle tapınağın Kudüs'ün ya da İsrail topraklarının dışında olduğu yönündeki teorilere karşı çıkarlar.
27 Aralık 2004 tarihinde Toronto-çıkışlı The Globe and Mail gazetesi, Kudüs'teki İsrail Müzesi'nin herkesin bir zamanlar Süleyman Mabedinin başrahibine ait asanın süsü olduğuna inandığı fildişi nar'ın sahte olduğu sonucuna vardığını yazdı. Bu eser, Kitabı Mukaddes'in eski eserler kolleksiyonundanki en önemli parçaydı ve 2003 yılında Kanada Medeniyetler Müzesindeki gezici bir sergide sergilenmişti. Uzmanlar bu keşfin uluslararası bir eski eser dolandırıcılığının parçası olmasından korkuyorlardı. Başparmak büyüklüğündeki nar, yalnızca 44 mm yüksekliğindeydi ve üzerinde Eski İbranice alfabesinde yazılmış bir yazıt kazınmıştı. Sadece 9 yazı karakteri tam olarak okunabiliyordu ve eğer yazıyla bir düşünce anlatılmak istenmişse anlaşıldığı kadarıyla birkaç tane daha karakter kayıptı.
Yazıtın günümüze ulaşan kısmının transkripsiyonu şu şekildedir "לבי...ה קדש כהנם (sadece yod kelimesinin alçak yatay hattı ve ה he'nin yüksek yatay hattı kalmıştır.)
Kayıp harflerin restarosyanı ile ilgili öneri şu şekildedir: לבית יהוה קדש כהנם
Bu yeniden kurma, araştırmacıların çoğu tarafından kabul gören şu transliterasyon (başka alfabe ile yazma) ile sonuçlandı: "lby[t yhw]h kdş khnm, anlamı: "Yahuda'nın tapınağının kutsal rahibine aittir."
Eserin sahte olduğunu iddia edilmesinin nedeni, bu parçanın Demir Çağı'ndan ziyade Bronz Çağı'na ait olduğu hakkındaki tartışmalardır. Her halukârda Süleyman Mabedinin Bronz çağında yapıldığına dair teoriler vardır. Eğer bu teoriler doğruysa, Nar'ın sahte olup olmadığını tartışmak için bir neden yoktur.
İslam dininin ilk kıblesi Kudüs'te bulunan Tapınak tepesindeki Mescid-i Aksa'dır. Kur'an'da "Beit Al-Maqdes" ya da "Al-Masjid Al-Aqsa" (en uzaktaki cami) olarak geçer.
Halife Ömer Kudüs'e girdiğinde başpatriğe kendisini Tapınak Tepesine (yıkık olan Süleyman mabedinin yerine) götürülmesini rica etti. Etraf döküntülerle doluydu çünkü şehrin bu bölümü Hristiyanlar zamanında taş ocağı ve çöplük olarak kullanılmıştı. "Ka'ab al-Ahbar" adındaki bir Musevi dönmesi müslüman, dinsel bilgilerinin yardımıyla Yahudilerin nerede tapındıklarını gösterdi ve Ömer tapınaktan geri kalanları buldu ve bu yere Medine'de peygamberin mescidine benzer kamıştan bir mescid yaptırdı. Ömer, 10.000 kişiyle birlikte tapınağın 70 yılında yıkılmasından sonra ilk kez bu yerde ibadet etti. Ömer ayrıca burada kurban kesilmesinin yasakladı. Ömer, yaklaşık 20 yıl önce İslam peygamberinin Miraç'a yükseldiği kabul edilen Kubbetü's-Sahre'yi ararken, Kaab da "kutsalların kutsalını" arıyordu. "Kutsalların kutsalını" nın bulunduğu tahmin edilen yerdeki enkaz temizlenirken herkesi şaşırtan bir şekilde büyük bir taş ortaya çıktı. Ömer taşın etrafına bit çit yaptırdı çünkü Ka'ab'ı çıplak ayakla kayanın etrafından dolaşırken görmüştü. Taşın bulunduğu alanın üzerine 687-691 yılları arasında Emevi Halifesi Abdülmelik devrinde Kubbetü's-Sahre inşa edilmiştir.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.