Loading AI tools
2013'te İstanbul'da başlayan protesto Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Gezi Parkı olayları veya Gezi Parkı direnişi, 28 Mayıs 2013 tarihinde, ilk olarak İstanbul'daki Taksim Gezi Parkı için hazırlanan kentsel gelişim planına karşı çıkmak amacıyla düzenlenen, daha sonrasında ifade özgürlüğü, medya sansürü, otoriteryanizm gibi toplumsal sorunlara ve Erdoğan'ın görece baskıcı yönetimine karşı toplumsal bir harekete dönüşen protesto hareketleridir.[72]
Gezi Parkı olayları | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemciler, 15 Haziran 2013 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Protestolar, 61. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve sadece umumi hizmette kullanılmak koşulu ile tapuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edilmiş olan Taksim Gezi Parkı'na İstanbul 6. İdare Mahkemesi ve 2 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olduğu hâlde Topçu Kışlası'nı Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde imar izni olmadan yeniden inşa etmesini engelleme eylemi olarak başladı ve parkta yapılan bir oturma eyleminin şiddet kullanılarak tahliye edilmesine duyulan öfkeyle ateşlendi.[73] Ardından, Türkiye'nin dört bir yanında, basın, ifade ve toplanma özgürlüğü ile AK Parti hükûmetinin Türkiye'nin laikliğini zedelemesi gibi çok çeşitli kaygıları protesto eden destek gösterileri ve grevler düzenlendi. İlk çevre protestosunu organize eden küçük bir topluluğun ötesinde merkezi bir liderliğin olmadığı protestolar, İşgal hareketi ve 1968 Mayıs olaylarıyla karşılaştırıldı. Sosyal medya, protestolarda kilit bir rol oynadı, çünkü Türk medyasının büyük bir kısmı özellikle ilk aşamalarda protestoları küçümsedi ve protestolara sansür uyguladı. Hükûmetin tahminiyle yaklaşık 3,6 milyon kişi, Türkiye genelinde ilk Gezi Parkı protestosuyla bağlantılı yaklaşık 5.000 gösteriye aktif olarak katıldı. Yirmi iki kişi öldü ve çoğu ağır olmak üzere 8.000'den fazla kişi yaralandı.[74]
Taksim Gezi Parkı'ndaki oturma eylemi, polisin 1 Haziran'da Taksim Meydanı'ndan çekilmesinin ardından yeniden başladı ve binlerce protestocunun çadırlarda yaşadığı, kütüphane, sağlık merkezi, gıda dağıtımı ve kendi medyalarını kurdukları bir protesto kampına dönüştü. Gezi Parkı kampının 15 Haziran'da çevik kuvvet tarafından temizlenmesinin ardından protestocular Türkiye'nin dört bir yanındaki diğer parklarda toplanmaya başladı ve protestoları ilerletmenin yollarını tartışmak üzere halka açık forumlar düzenledi.[75] Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Haziran'da protestocuları "birkaç çapulcu" olarak nitelendirdi.[76] Polis, protestoları göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile bastırdı. Olaylarda 11 kişi öldü, 8.000'den fazla kişi yaralandı ve 3.000'den fazla kişi tutuklandı. Polis şiddeti ve hükûmetin protestocularla diyalog kurmaması, bazı yabancı hükûmetler ve uluslararası kuruluşlar tarafından eleştirildi.[77][78]
Protestocuların yelpazesinin geniş olduğu ve hem sağ hem de sol görüşlü bireyleri kapsadığı belirtildi. Protestocuların şikâyetleri; yerel çevre sorunlarından, Recep Tayyip Erdoğan'ın otoriterliği,[79][80] alkol yasağı, toplum içinde öpüşme tartışması ve Suriye'deki savaş gibi konulara kadar uzanıyordu. Protestocular, kendilerini çapulcu olarak adlandırarak, Erdoğan'ın kendilerine yönelik hakaretini sahiplendiler. Twitter'daki pek çok kullanıcı da kullanıcı adlarını değiştirerek çapulcu adını kullandı.[81] Çeşitli analistlere göre protestolar, Erdoğan'ın on yıllık döneminin en zorlu olayları ve on yıllardır ülke çapında yaşanan en önemli huzursuzluk gösterisiydi.[82][83]
27 Mayıs 2013 tarihinde iş makinelerinin parka girmesinin ardından bu haberin sosyal medya aracılığıyla kısa sürede yayılması sonucunda bazı aktivistlerin parka gidip çalışmaları durdurmaya çalışmasına polis orantısız müdahalede bulunmuştur.[84][85] Bu müdahaleler ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın inşaatın yapımında ısrarcı açıklamaları ile protestolar hükûmet karşıtı gösterilere dönüşmüş ve başta Ankara, İzmir gibi büyükşehirler olmak üzere Türkiye'nin diğer illerine de yayılmıştır.[84][86][87][88] 1 Haziran tarihinde polis kuvvetleri Taksim Meydanı'ndan çekilmiştir ve protestocular Gezi Parkı'nda bir kamp kurmuşlardır.[89] Kampta gönüllülerin çalıştığı kütüphane, revir, mutfak gibi tesisler kurulmuştur. 15 Haziran akşamındaki polis müdahalesi sonrasında ise Gezi kampı dağıtılmıştır.[90] Bu olaydan sonra Türkiye'nin çeşitli illerindeki parklarda forumlar düzenlemeye başlanmıştır.[91]
Projenin dayanağı olan planlar İstanbul 1. İdare Mahkemesi tarafından 6 Haziran 2013 tarihinde iptal edilmiştir.[92] Başbakan Erdoğan'ın göstericilere "çapulcu" demesi sonrasında, bu kelimenin kullanılmasından dolayı 2003 yılında açılan bir davada davacıya 10 milyar TL (Şimdiki 10.000 TL) tazminat ödendiğine dair emsal kararı ortaya çıkınca[93] protestocular kendilerini çapulcu kelimesi ile ifade etmeye başlamışlardır. Bazı medya kuruluşlarının gösteri ile ilgili haberleri yayınlamamasına tepki gösterilmiştir. Örneğin CNN Türk haber kanalının gösterilerin yoğun olduğu sırada penguenlerle ilgili belgesel yayınlaması karikatürler ve çeşitli şekillerde tepkilere neden olmuştur ve penguen de gösterilerde kullanılan sembollerden biri hâline gelmiştir. İçişleri Bakanlığı'nın 23 Haziran'da yaptığı açıklamaya göre Bayburt ve Bingöl hariç 79 ilde düzenlenen eylemlere toplam 2,5 milyon kişi katılmış, bundan daha fazla kişi de sosyal ağlar aracılığıyla görüşlerini aktarmışlardır.[94] Olaylar sonucunda 8 sivil (Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif ve Elif Çermik)[9][66][95][96][97][98][99][100] ve 2 güvenlik görevlisi (polis komiseri Mustafa Sarı ve polis memuru Ahmet Küçüktağ)[68] ölmüş, 9063 kişi yaralanmıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 18 Haziran 2016 tarihinde katıldığı bir davette Gezi Parkı'nın yıkılıp yerine tekrar topçu kışlası yapılacağını dile getirdi.[101] Bu açıklamanın ardından insanlar Twitter'da açıklamaya tepki gösterdi.
Taksim Meydanı ve Taksim Gezi Parkı'nın da içinde bulunduğu alan, çeşitli Osmanlı tebaasına ait mezarlık olarak kullanılmaktaydı.[102][103] Bu mezarlıkların üzerine ve yanına 1806 yılında Halil Paşa Topçu Kışlası inşa edildi. Kışla; askerî işlevlerinin yanı sıra cambaz gösterileri, at yarışları, Rum hacıların konaklaması gibi amaçlarla da kullanılmaktaydı. II. Meşrutiyet döneminin başında İstanbul'a getirilen meclisi ve padişahı korumakla görevli avcı taburları kışlaya konuşlandırıldı.[104][105][106] İlerleyen yıllarda yitirilen kışla, 1913'te Sanayi ve Ticaret Şirket-i Milliye-i Osmaniye'ye satıldı.[107] Binanın orta kısmındaki eğitim alanı futbol sahası hâline getirildi ve uzun yıllar futbol maçları ve çeşitli gösteriler için kullanıldı. Cumhuriyetin ilanından sonra da kışlanın avlusundaki futbol sahası futbol karşılaşmaları için kullanılmayı sürdürdü ve kışla Taksim Stadı adını aldı. Sonradan BJK İnönü Stadyumu'nun yapılmasıyla kışla bu işlevini kaybetti. Mezarlıklar 1926 yılında sökülmeye başlandı ve parsellenerek özel mülkiyet olarak satıldı.[102] 1930'lu yılların sonunda Fransız mimar Henri Prost'un hazırladığı imar planı doğrultusunda kışla, 1939 yılında yıkıldı.[108][109] Orijinal olarak tiyatro, sinema ve sergi salonlarının yer aldığı Prost projesinden 1940'lı yıllarda vazgeçildi. 4 Eylül 1942'de, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün katıldığı resmî açılışla başlayan Gezi Parkı inşası, 1943 yılında tamamlandı ve İstanbul Belediye Başkanı Lütfü Kırdar tarafından açıldı. Etrafına daha sonra yeni otellerin yapılması ve çevre düzenlemeleriyle, parkın kapladığı alan zamanla azaldı.[110][111]
16 Eylül 2011 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi oy birliği ile Taksim Yayalaştırma Projesi'ni kabul etti. Bu plan 4 Ocak 2012 tarihinde Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından da onaylandı. Bu proje kapsamına yeniden inşa edilecek Topçu Kışlası'nın 3 katlı olacağı ve yaklaşık 28.900 metrekarelik bir inşaat alanına sahip olacağı açıklandı.[112] Mevcut parkın yerine bir bina inşa edilecek olması ve parkın yok olması hususlarında birçok sivil toplum örgütü ve gruplar olumsuz eleştiriler getirdi. Projenin resmen açıklanmasından itibaren birçok etkinlik, protesto ve yürüyüş etkinlikler düzenlendi. 6 Şubat 2012 tarihinde Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası Gezi Parkı'nın tescillenmesi için 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna başvuruda bulundu.[113] Haziran 2012'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Topçu Kışlası'nın aslına uygun olarak yeniden inşa edileceğini açıkladı.[114] Bu konuda ilk protestolardan birisi 6 Haziran 2012 tarihinde gerçekleşti. Gezi Parkı'nda toplanan Taksim Dayanışması grubu üyeleri bir basın açıklaması yaparak dağıldılar.[115] 4 Ekim 2012 tarihinde Gezi Parkı'nın yıkılması için ilk çalışmalar başladı. Kışla inşaatı projesi kapsamında parkın meydana ve Cumhuriyet Caddesi'ne bakan kısımlarında yer alan dükkân sahiplerine sözleşmelerinin yenilenmeyeceği, bundan böyle kiralarını işgaliye olarak vereceklerine dair tebligat yapıldı. Proje kapsamında parktaki ağaçların proje müellefi mimar Halil Onur'un şirketi tarafından işaretlenmesi de bu dönemde başladı.[116] 2012 yılının Kasım ayında, başta Taksim Dayanışması üyeleri olmak üzere birçok kişi ve kuruluş Gezi Parkı'nın yıkılmasına karşı Taksim'de nöbet tutacaklarını açıkladı.[117] 2 Mart 2013 tarihinde Taksim Dayanışması grubu üyeleri parkın yıkımına karşı Taksim Metro İstasyonu çıkışında imza kampanyası düzenlemeye başladı.[118] 14 Nisan 2013 tarihinde bu alanın kışlaya dönüştürülmesini protesto amaçlı Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği tarafından 1. Taksim Gezi Parkı Festivali düzenlendi.[119] Protestolar ilk olarak Taksim Gezi Parkı'nın yıkılmasını önleme amacıyla başlasa da, olaylar AK Parti'nin izlediği diğer politikalara karşı gösterilen tepkilerle büyüdü.[120] 2011 yılından itibaren, çeşitli yerli ve yabancı kurum, kuruluş, basın yayın organı ve siyasetçiler tarafından Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin; ifade, basın ve internet kullanımı, alkol tüketimi,[121] kürtaj, televizyon ve toplanma özgürlükleri üzerindeki baskılarının arttığı konusunda endişeler dile getirildi.[122][123][124][125][126] Hükûmetin Suriye'deki iç savaşa karşı tutumu[127] ve giderek artan otoriter faaliyetleri de toplumsal gerginliğin artmasında etkili olduğu da iddia edildi.[120][128] Bunun yanında 28 Mayıs 2013 tarihinde dönemin başbakanı Erdoğan'ın dini gerekçelerle alkol düzenlemesi yapıldığı eleştirilerine "İki tane ayyaşın yaptığı yasa muteber de dinin emrettiğinin neden reddedilmesi gerekiyor" cevabını vermesi gibi -toplumda Atatürk ile İsmet İnönü'ye atfedildiği intibaı uyandıran- olayların öncesindeki ve olaylar sırasında kullanılan sert, iğneleyici üslup eleştirilere,[129][130][131] olayların iyice büyümesine ve protestolara katılan kesimin genişlemesine neden olmuştur.[132][133]
Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) yaptığı açıklamaya göre 12 Haziran itibarıyla olaylar esnasında tazyikli su, kısa mesafeli biber gazı atışları ve plastik kurşunlardan dolayı 7.478 kişi yaralanmıştır. 91 kişi kafa travmasına uğradı, 10 kişi gözünü kaybetti ve 1 kişinin de dalağı alındı.[lower-alpha 1] TTB, Taksim Gezi Parkı'ndaki ve Ankara'da Mülkiyeliler Birliği’nde kurulan revirlere tedavi yapıldığı sırada polis tarafından gaz bombası ile müdahale edildiğini de bildirmiştir.[134]
15 günde 150.000 adet gaz bombası atıldığı, 3.000 ton su sıkıldığı, OC Gas, CS Gas ve CR Gas olmak üzere 3 çeşit gaz sıkıldığı, göz gibi hassas organlarda kalıcı hasarlar verebilen FN-303 adlı silahtan göstericileri boyamak için ‘bizmut’ içeren kapsüller atıldığı medyada yer aldı.[135]
Polisin müdahaleleri sırasında protestolara katılmayan vatandaşlara saldırılması,[136][137][138][139] biber gazı tüfeklerinin insanları yaralamak veya öldürmek üzere çok yoğun bir şekilde hedef gözetilerek kullanılması, bu silahları kapalı mekanlara ya da konutlara atması, çeşitli dükkânlara ve evlere mahkeme kararı olmadan zorla girmesi medya organlarında yer almıştır.[140] Ayrıca birçok ilde polis ile birlikte hareket ederek göstericilere çivili sopalar ile saldıran siviller ortaya çıkmış, daha sonra bu kişilerden bir kısmının sivil polis olduğuna dair haberler çıkmıştır.[141][142][143][144][145][146][147] Ayrıca, bu kişilerin polis ile birlikte yakaladıkları kişilere işkence yaptıkları iddiaları medyada yer almıştır. Polisin müdahaleler sırasında kask numaralarını çeşitli yöntemler ile kapattığı gözlemlenmiş, bu durum polislerin müdahale öncesinde yasaları çiğneme niyetinde oldukları şeklinde değerlendirilmiştir.[148][149][150]
Eylemler sırasında olayları haber olarak vermeyen medya kanallarına ait bazı araçlar, göstericilerin arasında kalan bazı polis araçları, Gezi Parkı şantiyesi için getirilmiş bazı araç ve malzemeler eylemciler tarafından tahrip edilmiştir. Tahrip edilen 6217 nolu polis aracında AK-47 Kalaşnikof silah göstericiler tarafından bulunmuş ve polise teslim edilmiştir.[151] Olayların olduğu günlerde 7 polis intihar etmiş, bu polislerin olayların etkisiyle intihar ettiği iddiası ise Emniyet Müdürlüğünce yalanlanmıştır.[152] Olaylar borsa, turizm, ekonomi ve bölge esnafını olumsuz etkilemiştir.[88][153][154][155]
Anadolu Ajansı'nın raporuna göre, olaylar boyunca, protestocular tarafından 46 kamu binası, 231 polis aracı ve 44 ambulans kullanılmaz hâle getirilmiştir. 326 iş yeri ve 201 araç tahrip edildi, 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağı yakılmıştır.[156] Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in açıkladığı resmî rakamlara göre ise 4 Haziran itibarıyla 77 ilde 603'e yakın eylem gerçekleşmiş, gerçekleşen bu eylemler sırasında 280 iş yeri, 1 özel konut, 6 kamu binası, 18 belediye otobüsü, 207 özel araç, 103 polis aracı, bir polis merkezi ve 11 AK Parti hizmet binasının yanı sıra başta Ankara ve İstanbul'da olmak üzere çok sayıda otobüs durağı, trafik ışık ve levhaları, MOBESE kameraları,[157] bankamatikler ve kaldırımlara çeşitli şekilde zarar verilmiştir. İlk tespitlere göre, bu zararların 70 milyon liranın üzerinde olduğu ifade edilmiştir; özel iş yerlerinde ve diğer yerlerde yapılan tespitler dahil edilmemiştir.[158] Protestoların ilk günlerinde 3 televizyon kanalının canlı yayın araçlarına ağır hasar verilmiştir.[159] Ayrıca bazı ATM'ler ve belediye otobüsleri de ateşe verilmiştir.[153] Çiğli'deki protestolar sırasında AKP ilçe binası kundaklanmıştır.[160]
Gösteriler sırasında bazı gruplar tarafından BDP ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK bayrakları ile PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan posterlerinin açılması tartışmalara sebep oldu. Bayrakları açan gruplara bazı kişiler ‘PKK dışarı’, ‘Apo dışarı’, ‘Kahrolsun PKK’, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganları atarak ve su şişeleri fırlatarak tepki gösterdi, ancak göstericiler her grubun bayrağının açılabileceği kararıyla bayrakların ve posterlerin indirilmesini engelledi.[161][162]
1979 yılında yasa dışı bir örgüt olarak[nerede?], THKO'nun bölünmesinden sonra gerçekleştirilen bir kongreyle kurulan TİKB, protestolar sırasında öldürülen Ethem Sarısülük'ün ölümünün ardından resmî internet sitesinde bir bildiri yayınladı. Bu bildiride Sarısülük'ün Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği üyesi olduğu iddia edildi.[163][birincil olmayan kaynak gerekli][164]
Protestolar sırasında yaşananlar nedeniyle ölenlerin listesi aşağıdaki gibidir:
Adı | Yaşı | Ölüm tarihi | İl | Ölüm sebebi | Durumu | Açıklama |
---|---|---|---|---|---|---|
Mehmet Ayvalıtaş | 19 | 3 Haziran 2013 | İstanbul | Araba çarpması | Gösterici | Göstericilerin Ümraniye’de otoyol kapatma eylemi[8] yaptığı sırada bir kişinin aracını göstericilerin üzerine sürmesi sonucunda[165][166] öldü. |
Abdullah Cömert | 22 | 4 Haziran 2013 | Hatay | Gaz kapsülünün isabet etmesi | Gösterici | Güvenlik güçleri tarafından ateşlenen gaz fişeğinin başına isabet etmesiyle öldü. Hatay Jandarma İl Komutanlığı'nın soruşturmasında, gaz fişeğinin yakın mesafeden ateşlendiği belirlendi.[167] |
Mustafa Sarı | 27 | 6 Haziran 2013 | Adana | Yorgunluk, yüksekten düşme | Polis | Adana'daki protestolar sırasında alt geçit inşaatından düşerek öldü. İçişleri Bakanı Muammer Güler, Sarı'nın göstericiler tarafından köprüden atıldığını iddia etti, fakat ailesi bu iddiayı yalanlayarak Sarı'nın “köprü inşaatındaki yetersiz ışıklandırma, uyarı levhalarının eksikliği, yorgunluk ve uykusuzluk” nedeniyle, köprüden düşerek öldüğünü açıkladı.[168] |
İrfan Tuna | 48 | 6 Haziran 2013 | Ankara | Biber gazı | Sivil | Bir hafta boyunca yüksek miktarda biber gazına maruz kaldı, 6 Haziran'da kalp krizi geçirip öldü. Kızılay Meydanı'ndaki bir şirkette temizlik işçisi olarak çalışıyordu.[169] |
Ethem Sarısülük | 26 | 14 Haziran 2013 | Ankara | Silahla vurulma | Gösterici | 1 Haziran 2013 Kızılay Meydanı'ndaki gösteri sırasında polis memuru Ahmet Şahbaz, Sarısülük'ün başına yakın mesafeden ateş etti, Sarısülük 14 Haziran günü öldü.[170][171][172][173] Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Şahbaz, 3 Eylül 2014 tarihinde 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı ve bir yılı denetimli serbestlik olduğu için şahsın 4 yıl 2 ay cezaevinde kalmasına karar verildi.[174] Şahbaz'ın cezası 19 Aralık 2016 tarihinde 10 bin 100 liralık adli para cezasına çevrildi.[175] |
Selim Önder | 88 | 16 Haziran 2013 | İstanbul | Biber gazı | Sivil | Harbiye'de biber gazına maruz kaldı. Biber gazının etkisiyle sağlığı kötüye giden Önder 16 Haziran 2013'te öldü.[176][177][178] |
Zeynep Eryaşar | 50 | 16 Haziran 2013 | İstanbul | Biber gazı | Gösterici | Gezi Parkı'nda bulunan damadı ve çocuklarına destek vermek için, Avcılar'dan başlayan yürüyüşe katıldığı sırada, güvenlik güçlerinin sıktığı biber gazına maruz kalınca kalp krizi geçirerek öldü.[179] |
Ali İsmail Korkmaz | 19 | 10 Temmuz 2013 | Eskişehir | Linç | Gösterici | Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde öğrenci olan 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, Gezi Parkı protestolarına destek amacıyla 2 Haziran 2013'te düzenlenen yürüyüşte polisin müdahalesinden dolayı ara sokaklara kaçan eylemcilerden biriydi. Korkmaz, polis tarafından darp edildikten sonra eli sopalı gruplarca iki defa daha darp edildi. Sonrasında gittiği hastanede tedavi edilmedi ve ilk tıbbi müdahaleyi, olaydan 20 saat sonra alabildi.[180][181][182] Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Korkmaz 38 gün boyunca komada kaldı ve 10 Temmuz 2013 günü öğle saatlerinde öldü.[183][184][185] |
Berkin Elvan | 14 | 11 Mart 2014 | İstanbul | Gaz kapsülünün isabet etmesi | Tartışmalı | 16 Haziran 2013 tarihinde, polis tarafından atılan göz yaşartıcı gaz kapsülünün başına isabet etmesi üzerine hastaneye kaldırıldı; 269 gün boyunca komada kaldı ve 11 Mart 2014'te öldü.[98][186][187] Ailesi, Elvan'ın ekmek almaya gittiği sırada vurulduğunu ifade etti; bazı kaynaklar ise Elvan'ın eylemlere katıldığı ve polisle çatışmaya girdiği sırada vurulduğunu öne sürdü.[188][189][190] |
Mehmet İstif | 36 | 13 Mayıs 2014 | Mersin | Biber gazı | Gösterici | 2013 Haziran ayındaki gösteriler sırasında polisin 40 cm mesafeden ağzına sıktığı biber gazı sonrası dil kökü kanserine yakalandı ve 11 ay sonra öldü.[191][192] |
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim görevlisi olan Koray Çalışkan,[193] protestoların kendinden çok emin ve otoriter bir politikacı olan Erdoğan ve partisi için bir dönüm noktası olacağını söylemiştir. Ayrıca Erdoğan'ın başkanlık sistemine geçiş hesaplarını da etkileyeceğini ifade etmiştir.[194]
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde ekonomi profesörü olan Daron Acemoğlu, New York Times gazetesine protestolar üzerine yazdığı makalesinde “Sandık doğru seçenekleri sunmadığında demokrasi eylemle ilerler.” yorumunda bulunmuştur.[195][196]
Taksim, İstanbul'un turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerinden biri, 30.000 yatak kapasiteye sahip konaklama ve eğlence merkezidir. 16 Haziran'da TUROB Başkanı Timur Bayındır, sadece İstanbul değil tüm Türkiye'de iptallerde patlama yaşandığını, yurt dışından yapılan bütün kongre ve seminerlerin iptal edildiğini, yurt içinden düzenlenen etkinliklerin de tamamına yakınının iptal edildiğini söyledi.[154][155][197] Kapalıçarşı Esnaflar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Hasan Fırat, “Esnaf çok kötü durumda. Normal ciromuzun ancak yüzde 20’sini yapabiliyoruz, kayıp yüzde 80. Kapalıçarşı neredeyse çöktü” dedi.[198]
Birçok ülke vatandaşlarına Türkiye'ye gitmeleri hâlinde dikkatli olmaları uyarısında bulunmuştur.[199][200]
İstanbul borsası 3 Haziran günü olayların da etkisiyle %10,47'lik sert bir düşüş yaşamıştır. 6 Haziran günü de başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Tunus ziyareti dönüşünde yaptığı konuşma borsaya yeni bir satış dalgası getirmiştir. Konuşma öncesi %1,5 seviyesinde olan kayıp, Erdoğan'ın geri adım atmayacaklarını açıklamasıyla endeksteki kayıp %5,5'e kadar yükselmiştir. Türk devlet tahvilleri uluslararası piyasalarda değer kaybetmiştir.[201] Olayların devam etmesi ekonomik piyasalarda tedirginliğe sebep olmuş ve 3 Haziran günü TL'nin değer kaybetmesiyle dolar ve euro hızla yükselerek yılın en yüksek seviyesini görmüş[202] ve Borsa İstanbul da hisseler hızla değer kaybetmiştir.[203] Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan kur yükselişinin sebebini Gezi Parkı olayları olarak göstermeye çalışsa da asıl sebep 22 Mayıs 2013 tarihli FED açıklamalarıdır[204][205] İktidara yakın SETA da bu görüşte yazı yayımlamıştır.[206]
Tüm Türkiye'ye yayılan Gezi Parkı eylemleri nedeniyle perakende cirolarında, restoran ve sinema müşterisinde yüzde 30-90 arası düşüşler yaşandığı belirtilmiştir. Kayıp, turizm satışlarına da yansıdı. Pek çok markanın en yüksek satışı yaptığı Beyoğlu mağazasını günlerdir açamaması iş dünyasını etkiledi. Türkiye'nin en büyük sinema zinciri Cinemaximum'un bağlı olduğu Mars Entertainment'ın CEO'su Muzaffer Yıldırım, sinema seyircisinin Gezi eylemleri başladığından bu yana ortalama yüzde 70 azaldığını söyledi.[207]
Türkiye genelindeki protesto ve yürüyüşler sırasında, evlerinden destek vermek isteyen insanlar ışıklarını yakıp söndürerek ve tencere gibi eşyalara vurarak, arabalarındaki insanlar kornalara basarak eyleme katıldı.[219] Başbakan bu konuyla ilgili olarak "Tencere tava hep aynı hava. Bunlar geçmişte de oldu." dedi.[220] Müzisyen Fazıl Say da bu eyleme sahne aldığı konserde tencere çalarak destek verdi.[221]
Taksim'de 17 Haziran günü Erdem Gündüz'ün, Gezi Parkı'na müdahalesini protesto etmek için durarak başlattığı eylemdir. Taksim Meydanı'nın ortasında yüzünü AKM'ye dönerek “duran” Gündüz'ün bu protestosu kısa sürede sosyal medyada duyuldu ve destek buldu. Gecenin ilerleyen saatlerinde Erdem Gündüz ayrıldı. İlerleyen saatlerde polis bazı duran insanları yaya trafiğini engellediği gerekçesiyle gözaltına alındı. İlerleyen günlerde değişik yerlerde yeni duran insanlar da ortaya çıktı.[222]
Gezi Parkı Protestoları sırasında polisin kullandığı orantısız şiddeti protesto etmek, protestolar sırasında ölenler ve yaralananlar için adalet talep etmek üzere 20 Temmuz 2013 tarihinde Antalya'dan başlayarak İstanbul'a kadar süren yürüyüş. Yürüyüş esnasında Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın darp edildiği sokak,[223] Ankara'da Ethem Sarısülük'ün vurulduğu Güven Parkı'nın önü,[224] İstanbul'da Mehmet Ayvalıtaş'a araba çarpan yer başta olmak üzere çok sayıda yerde basın açıklaması yapılmıştır. Yürüyüş ekibi İstanbul'a 19 Ağustos akşamında ulaşmış, 20 Ağustos tarihinde Gezi Parkı'na girmek için Kadıköy'deki Yoğurtçu Parkı'ndan yola çıkmış, Gümüşsuyu'nda polis engeline takılmıştır.[225]
Daha sonrasında Berkin Elvan için birtakım yürüyüşler düzenlenmiştir.[226]
Üzerinde kırmızı elbisesi ile beyaz bir çantası olan ve polisin yüzüne sıktığı biber gazı ile saçları savrulan Ceyda Sungur adlı kadın protestoların simgesi hâline geldi. Kendisinin fotoğraflarını Reuters ajansından bir muhabir çekti ve hem yurt içi hem de yurt dışında büyük ilgi gördü. Kırmızılı Kadın Ceyda Sungur'un İstanbul Teknik Üniversitesinde görevli bir akademisyen olduğu açıklandı. Sungur'a yakın mesafeden biber gazı sıkan ve görevi kötüye kullanmaktan hakkında dava açılan polis memuru ise 600 fidan dikme cezası aldı.[227][228][229]
Protestocuların birbirlerini haberdar etmelerinde başta Facebook ve Twitter olmak üzere "sosyal medya"nın önemli bir rolü oldu. #OccupyGezi ve #DirenGeziParki adlı hashtag formatları oluşturuldu.[230] 31 Mayıs günü akşam 16.00’dan itibaren 12 saat içinde konu ile ilgili 3 ana hashtag grubu için 2 milyon tweet atıldı. Bunların %88’i Türkçe olup yayınlanan tweet'lerin %90’ı Türk kökenli idi.[231]
İlk gün Gezi Parkı'nda nöbet bekleyen grubun kalabalıklaşmasında[232] ve benzer protestoların çeşitli şehirlerde düzenlenmesinde sosyal medyanın etkisi görülmüştür.[231][233]
Ancak “sosyal medya” içinde dolaşan birçok haberin kanıtlanabilirliği güç olduğundan, doğruluğu şüpheli ve tamamen yanlış birçok haber de doğruymuş gibi sunulmuştur.[234] Bu durum olaylar hakkında dezenformasyon meydana getirmiştir.[235] İzmir'de "yalan tweet" atarak halkı galeyana getirdiği iddiasıyla 38 kişi Türk Ceza Kanunu'nun 214 ve 217. maddeleri uyarınca gözaltına alınmış, gözaltına alınanlardan 12'si ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmıştır.[236] Olaylar ilk haftasında 5 milyon civarında yanlış bilgi içeren "tweet atıldığı" iddia edilmiştir.[237]
15 Haziran'da birçok basın organında eylemler sırasında atılan 13,5 milyon Twitter mesajının analizi yayınlanmıştır.[238][239][240]
Olayların gelişmeye başladığı 31 Mayıs 2013 günü CNN Türk, NTV ve Habertürk TV haber kanalları normal yayın akışlarına devam etti. CNN'in uluslararası kanalı protesto gösterilerini canlı yayınlarken CNN Türk'te bir belgesel yayınlanması eleştiri konusu oldu.[241] Yerel medyanın protestoları ilk günlerde kapsamlı şekilde yayınlamamasının, medya patronlarının hükûmet unsurları ile olan iş ilişkileri sebebi ve hükûmetin baskısıyla olduğu yorumları yapıldı.[242][243][244] 1 Haziran günü, olaylara ilgisiz kaldığı gerekçesiyle NTV ve FOX TV'nin canlı yayın araçları bazı eylemciler tarafından tamamen kullanılamaz hâle getirildi.[245]
Eylemlerle ilgili sürekli yayın yapan CHP'ye yakınlığı ile bilinen Halk TV ve İşçi Partisi'ne yakınlığı ile bilinen Ulusal Kanal; Alevi kesimlere yakınlığı ile bilinen Cem TV eylemler boyunca yer yer canlı yayınlarla, program ve marşlarla eyleme dair geniş bilgi aktardı ve eylemciler arasında takdir topladı.[246]
2 Haziran'da Habertürk televizyon kanalı binasının önünde medyaya yönelik tepki nedeniyle toplanan gösterici grupları ertesi gün de NTV'nin Maslak'taki binası önünde protesto amaçlı toplandı. NTV televizyonu binanın önündeki göstericileri ve tepkilerini canlı yayınla ekranına yansıttı.[247] Olaydan bir gün sonra NTV adına Doğuş Grubu yönetimi, dengesizlikler içinde denge sağlamaya çalışırken hata yaptıkları için özür diledi.[248] Twitter üzerinden açıklama yapan Mehmet Turgut, NTV'de yayınlanan 'Falan Filan' isimli programına, medyanın eylemlere karşı tepkisini protesto etmek için son verdi.[249]
3 Haziran'da Bloomberg HT ekranlarında yayınlanan, sunuculuğunu Ali İhsan Varol'un yaptığı Kelime Oyunu yarışmasında tüm sorular Gezi Parkı eylemlerinde kullanılan gaz bombası ve medyanın sansürüne uğrayan sözcüklerden oluştu.[250][251]
7 Haziran'da 7 gazetenin aynı başlıkla çıkması tartışmalara neden oldu.[252][253] Aynı gün Gezi Parkı'nda yer alan kişilerin katıldığı Ne Oluyor? isimli televizyon programında yaşanan olaylar detaylıca tartışıldı. Program'a Başbakan'a yazdığı mektup ile tanınan Bülent Peker ile Ezel Akay, Ali Rıza Babaoğlan ve Ali Saydam gibi ünlü isimler katıldı.[254]
11 Haziran'da RTÜK; Gezi Parkı olaylarında halkı şiddete teşvik ettikleri gerekçesiyle Ulusal Kanal, Halk TV, Cem TV ve TvEm’e para cezası verdi.[255] 12 Haziran'da buna tepki olarak Küresel hacker grubu Anonymous, Radyo Televizyon Üst Kurulunun internet sitesini hackledi.[256] Yine Gezi Parkı olaylarını gösteren Hayat TV'nin RTÜK tarafından belge eksikliği sebep gösterilerek kapatılması kararı da tartışmaları beraberinde getirdi.[257]
11 Haziran'da Oğuz Haksever; NTV kanalındaki programda Gezi eylemlerini savunan Fatmagül Berktay’ın sözünü kesip sesini yükseltip ayağa kalktı. Ertesi gün bir kısım protestocular; NTV binası önünde 2. bir gösteri yaparak olayı protesto edip Oğuz Haksever'in istifasını talep ettiler.[258]
14 Haziran'da BBC kanalı; BBC Türkçe Servisi'ndeki "Dünya Gündemi" programının NTV televizyonunca yayınlamaması üzerine, NTV ile ortaklığını askıya almıştır.[259]
Ak Parti'ye yakın Takvim gazetesi; 18 Haziran 2013 tarihli nüshasında, Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemcilere yönelik olarak 11 ve 15 Haziran'da yapılan polis müdahalelerini yayınlayan CNN International'a tepki olarak Christiane Amanpour'la yapılan asparagas bir röportaj haberini manşetine taşıdı. Manşette "Biz bunu Türkiye'nin ekonomik çıkarlarını bozmak, para için yaptık" diye röportajı gösteren gazete; 14. sayfasında minik puntolarla bu "röportajın gerçek olmadığını ancak yazılanların gerçek olduğunu" iddia etti. Bu da büyük tartışmalara ve Türkiye'de basının ne kadar doğru haber yaptığına dair eleştirilere yol açtı.[260][261][262]
22 Haziran'daki gösterilerde NTV, CNN Türk gibi çoğu yayın kuruluşunun, gösterilere en az şekilde yer verdiği ve Halk TV, Sözcü TV (Gazetenin web genel ağ sitesindeki video bölümü) gibi olayları canlı yayınlamaya çalışan bir kısım yayın kuruluşlarının ve gazetecilerin kameralarının polisçe alındığı, yayınlarının engellenmeye çalıştığı gözlendi. Türkiye'deki çok az yayın kuruluşunun olayları göstermesi; yine tepkilere neden oldu.
24 Haziran'da devlete ait TMSF tarafından el konulan Akşam gazetesinde, fon el koyduğu gazete için AK Parti eski milletvekili Mehmet Ocaktan'ı genel yayın yönetmenliğine getirip Gezi olaylarına destek verdiği bilinen genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya[263] ve Tuğçe Tatari, Nilay Örnek ve Sevim Gözay gibi 5 yazarını işten çıkardı.[264][265][266][267]
Yine Gezi Protestolarının başlangıcında fonun el koyduğu ve sonrasında AK Parti'ye yakın Ciner Grubuna satılan Show TV ve SKY 360'ta Gezi Eylemlerine desteği ile bilinen Ali Kırca ve ekibi, Saba Tümer kanaldan ayrıldı.[268][269][270]
İlaveten Almanya'da Deniz Feneri e.v davasına adı karışan ve Türkiye'de de aynı konudaki davada yargılanan, AK Parti'ye yakın eski RTÜK başkanı Zahid Akman; TV Yayıncıları açısından önemli bir konumda olan Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanlığına oy çokluğuyla seçildi. Bununla birlikte bu seçimin şaibeli olduğu ve AK Partili bir RTÜK üyesi tarafından TV kanalı yöneticilerinin tek tek aranarak Zahit Akman'a oy vermeleri yönünde baskı yapıldığı iddiaları bazı medya organlarının gündemine taşındı. Ancak bu iddianın doğruluğu kanıtlanamadı.[271][272]
Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gezi protestolarının başladığı 27 Mayıs'tan 22 Temmuz'a kadar geçen süre de, protestolara doğrudan veya dolaylı destek veren en az 22 gazetecinin işten atıldığını, 14 gazetecinin zorunlu izne gönderildiğini, 37 gazetecinin istifa etmek durumunda bırakıldığını açıkladı.[273]
Bununla birlikte gösteriler boyunca AK Parti taraftarı bir kısım medya ise Gezi Parkı olaylarının arkasında yabancı müdahalesi, başbakanın görüşleri doğrultusunda, "faiz lobisi" veya Otpor adlı bir örgütün olduğunu iddia etti.[274][275][276][277][278]
NTV Tarih dergisi, son sayısında Gezi Parkı eylemlerini geniş bir biçimde ele aldığı ve kapağına Gezi Parkı temalı bir minyatürü taşıdığı için Doğuş Yayın Grubu'nda krize neden oldu. Krizin ardından derginin yayıma hazırlanmış olan Temmuz 2013 tarihli 54. sayısı basılamadı ve dergi için de kapatma kararı verildi. Aslında "Fevkalade nüsha" (özel sayı) üst başlığı ile basılacak olan bu sayı, dergi çıktığından beri özel bir konuya ayrılmış ilk sayı olacaktı.[279][280] Bunun üzerine editoryal ekip ve diğer dergi çalışanları, derginin yayımlanmamış 54. sayısını internet ortamında ve kitap formatında[281] yayınladı.
Olayları birçok ülkenin basın ve medya kuruluşu da takip etti. Katar merkezli El Cezire televizyonu olayları "Türk Baharı" olarak nitelendirdi. Almanya’dan yayın yapan ZDF televizyonu ve Norveç’ten VGTV olayları naklen yayınladı.[282] ABD’den New York Times gazetesi olayları "İstanbul’da park için yapılan barışçıl protesto eylemleri polisin müdahale etmesiyle çatışmaya dönüştü." başlığıyla haber yaptı.[283] Guardian gazetesinden Richard Seymour; "Küçük bir park için yapılan mücadele rejim için bir acil durum, Türk Baharı için ise bir potansiyel oldu." yorumunda bulundu.[284] 11 Haziran'da CNN International'da Başbakan Başdanışmanı İbrahim Kalın, Christiane Amanpour yayını sırasında Christiane Amanpour tarafından "Show is over" diyerek yayından alınmıştır.[285] Güney Kore Devlet Televizyonu KBS News olayları bizzat takip etti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptığı açıklamada herkesi sorumluluğa davet etti ve "Güvenlik güçlerimiz, görevlerini yerine getirirken her zamankinden daha fazla ihtimam göstermeli, müdahalelerinde ölçülü olmaya dikkat etmeli, üzücü görüntülerin ortaya çıkmasına izin vermemelidir." yorumunda bulundu.[286]
30 Mayıs 2013'te bazı Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri, polisin protestoculara karşı uyguladığı şiddeti kınayan bir basın açıklaması yaptı.[287] Koç Üniversitesindeki akademisyenler de benzer açıklamalar yaptı.[288][289] 31 Mayıs 2013'te İstanbul Teknik Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi şehir ve bölge planlama bölümleri akademisyenleri Taşkışla önünde ortak bir basın açıklaması yaparak Gezi Parkı'nın yıkımına karşı yapılan protestoları destekledi.[290] Boğaziçi Üniversitesi sosyoloji profesörü Faruk Birtek polisi Nazi Almanyası'ndaki SS'e benzetmiş ve orantısız güç kullanımını eleştirmiştir.[291]
31 Mayıs günü Boyner Grubu adına Ümit Boyner, Herry markasının sahibi Selami Sarı, Silk & Cashmere markasının kurucusu ve CEO'su Ayşen Zamanpur gibi perakende grupları Taksim Meydanı'nda bir AVM inşa edilmesi durumunda burada yer almayacaklarını açıkladılar.[292]
Anonymous adlı hacker grubu #OpTurkey adında bir eylemle bazı kamu kurumlarının web sitelerini hackledi[293] ve Redhack isimli ayrı bir grup milletvekillerinin telefon numaralarını yayımladı.[294]
İnternet Yayıncıları Derneği yaptığı açıklamada "Yaşananlar Türkiye’de artık hiçbir şeyin alışılagelmiş şekilde devam etmeyeceğinin kanıtıdır. Sindirilen, korkutulan toplum yığınlarının demokrasiye ve özgürlüğe duyduğu özlemin göstergesidir" dedi ve Türkiye'de yayın yapan basın kuruluşlarını direnişe kayıtsız kalmamaya davet etti.[295]
Ferhan Şensoy[296], Levent Kırca, Nejat İşler, Zeki Demirkubuz, Hasan Hüseyin Sünbül, Can Bonomo, Demet Evgar, Ayşegül Aldinç, Gonca Vuslateri, Zülâl Kalkandelen, Gürsel Tekin, Memet Ali Alabora, Okan Bayülgen ve Şebnem Sönmez, Orkun Işıtmak, Ege Tanman, Devrim Evin,[232] Halit Ergenç ve Bergüzar Korel,[297] Cem Yılmaz[298] ve Gülse Birsel protestolara destek verdiğini dile getirmiştir.[299] Şebnem Ferah,[300][301] Tarkan[302] ve Sezen Aksu açıklamalar yaptı.[303]
Futbolculardan Didier Drogba,[304] Manuel Fernandes,[305] Gökhan Gönül, Selçuk İnan, Salih Uçan, Burak Yılmaz, Juan Pablo Pino, Wesley Sneijder, Colin Kâzım-Richards, Yekta Kurtuluş, Dany Nounkeu, Sercan Yıldırım, Recep Niyaz, Felipe Melo, Ersan Gülüm, Tomáš Ujfaluši ve Pascal Nouma eylemi desteklediklerini sosyal medya aracılığıyla belirttiler.[306]
Mehmet Okur,[307][308] Işıl Alben,[309] Carlos Arroyo, Deron Williams, Jaka Lakovič, Josh Shipp, İbrahim Kutluay, İlkan Karaman, Jamon Gordon, Angel McCoughtry, Doğuş Balbay, Ufuk Sarıca, Cappie Pondexter, Eda Erdem ve Sinan Güler gibi basketbolcular da sosyal medyada konuyla ilgili görüşlerini paylaşmıştır.[310][311]
Memet Ali Alabora,[312] Ahmet Şık,[313] Nasuh Mahruki,[314] Okan Bayülgen,[315] Erdal Beşikçioğlu,[316] Halit Ergenç,[317] Bergüzar Korel,[317] Can Bonomo,[318] Cem Adrian,[319] Fazıl Say,[320] Sezen Aksu,[321] Levent Üzümcü,[322] Nejat İşler,[323] Duman,[324] Hayko Cepkin, Tuba Büyüküstün gibi ünlü kişiler de sosyal medya üzerinden veya protestoların bazılarına katılarak desteklerini vermişlerdir.
Tarihçi İlber Ortaylı ise; "Hiçbir aklıselim insan, 4-5. asırdan kalan tarihî bir alanın üzerine avm kurmaz, inşaat yapmaz." diyerek Gezi Parkı'nın yıkılmasına karşı olduğunu belirtmiştir.[325]
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 1 Haziran 2013 tarihinde yaptığı açıklamada olayların ideolojik olduğunu belirtti. Güvenlik güçlerinin müdahalelerinde yanlışlık olduğunu kabul ettiğini söyledi ve ekledi: "Güvenlik güçlerimizin biber gazı kullanımındaki yanlışlığı inceleniyor. Burada yanlış var. Ama yeri geldiğinde onun da kullanılması gerekir, onu da göreceğiz." Konuşmasının devamında buraya AVM yapılması için bir karar almadıklarını da belirtti ve ekledi: "Topçu Kışlası ise kusura bakmasın. Onu yapacağız."[326]
İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş yanlış anlaşıldıklarını ve Gezi Parkı'nın yıkmak gibi bir amaçları olmadığını basın açıklamasında belirtti ve "Polisin çekilmesi çok doğru bir hareket. Belki geç kaldı, daha önce çekilmesi gerekirdi." yorumunu yaptı.[327] Kadir Topbaş daha sonra yaptığı başka bir açıklamada sökülen 5 ağacı geri getirip, Taksim bölgesindeki ağaç sayısını 600'e çıkaracaklarını belirtti.[328]
AK Parti milletvekili Şamil Tayyar "Ayık kafayla seçim sandığını bulamayanlar. Sarhoş kafayla sokaklarda eylem yapıyorlar." yorumunda bulundu.[329]
AK Parti'nin kurucu üyelerinden Fatma Bostan Ünsal polisin mahkeme kararına rağmen parktan çekilmemesini anlayamadığını belirten bir açıklama yaptı ve "Milletin üzerindeki ölü toprağı kalkmış gözüküyor, umalım ki bu tüm Türkiye için hayırlara yol açsın." yorumunu ekledi.[330]
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Fas ziyareti öncesi gazetecilere yaptığı açıklamalarda Gezi Parkı protestolarının arkasında CHP'nin olduğunu söylemiştir. "Gezi Parkı olayındaki ağaç meselesi bu işin fitiline ateşleme olayıdır. Daha sonraki gelişmeler CHP'nin bu işin içinde aktif şekilde rol alması şeklinde. Burada böyle adımın atılması organize adımdır. Aklıselim sahibi milletimin bu oyuna gelmemesi gerekir. Bu olan oyunların arkasında CHP zihniyeti var. Bu olayların içinde CHP'nin rolü vardır. Bu iç ve dış bağlantısı olan aşırı uçların organizasyonu." demiştir.[331]
Eski Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ise yapılması düşünülen kışlanın, sadece 100 yıldan biraz fazla bir süre ayakta kaldığı sonrasında ise yıkıldığını, büyük bir tarihî vasfının olmadığını buna karşın Taksim civarındaki son yeşillik alanın tahribinin İstanbul için onarılmaz yara açacağını söylemiştir.[332]
Hüseyin Çelik ise eylemcileri "kelle isteyen yeniçerilere" benzetmiştir ve taleplerini kabul etmeyeceklerini, çapulcu lafını İngiliz başbakanının bir gösteride göstericilere de söylediğini iddia etmiştir.[333]
2013 Taksim Gezi Parkı protestolarının ardından sırasıyla Sincan, Ankara,[334] Kazlıçeşme, Zeytinburnu, Kayseri, Samsun[335] ve Erzurum'da AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan tarafından düzenlenen mitinglerdir. "Millî İradeye Saygı"[336] adıyla, "Haydi Büyük Oyunu Bozmaya"[337] sloganıyla gerçekleştirilen mitinglerde 61. Türkiye Hükûmeti'ne eleştirilerin olduğu Gezi Parkı protestoları[338] eleştirilmiştir. Kazlıçeşme Meydanı'nda gerçekleştirilen İstanbul mitingine 1 milyon 300 bin[338] kişi katılmıştır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 29 Mayıs 2013 tarihinde Gezi Parkı protestolarını desteklediğini söylemiş ve Taksim'de eylem yapan grupları ziyaret etmiştir.[339] Kılıçdaroğlu, 23 Aralık 2018'de Twitter hesabından paylaştığı bir yorumunda "... Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zat ısrarla Gezi direnişini terörize etmeye çalışıyor. Gezi direnişi, doğru olmayan bilgilerle ucuz siyasetine malzeme edilemeyecek kadar onurlu ve barışçıl bir demokrasi hareketidir!" ifadelerine yer verdi.[340]
Halk TV Gezi Parkı protestolarını izleyicilere "Türk Baharı" olarak yansıtmıştır.[kaynak belirtilmeli]
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu Gezi Parkı eylemlerine tam destek verdiklerini açıklamış ve bunun demokratik bir halk eylemi olduğunu söylemiştir.[341]
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ise, Gezi Parkı protestolarına ilişkin, "Bu, milletin demokrasi, özgürlük talebidir." demiştir.[342]
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan Gezi eylemlerine Ankara'dan katılarak destek vermiştir.[343]
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, direnişin ilk günlerinde ön plana çıkan BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'i kastederek 5 Haziran'da yaptığı açıklamada "İmralı'nın postacısının liderliğini yaptığı Gezi Parkı eylemine destek vermiyorum" demiş ve meydanlarda ülkücü olmadığını, olmayacağını ve eyleme destek vermek isteyenlerin ancak MHP'den istifa ederek destek olabileceklerini belirtmişti.[344]
Protestoların yayılmasının ve giderek hükûmet karşıtı bir eyleme dönüşmesinin ardından diğer muhalefet partileri gibi MHP de eylemcilerin yanında bir tavır alıp hükûmete yüklendi. Bahçeli sadece bir hafta sonra, 12 Haziran'da partisinin grup toplantısında yaptığı bir konuşmada "Gezi Parkı bir çığlıktır. Haykırışın sembolleştiği yerdir."[345] dedi.
MHP'nin tavrındaki bu değişikliği, ilk günden beri Gezi protestolarına katılan ve tek destek veren MHP İl Başkan Yardımcısı Hasan Hüseyin Sünbül bir röportajında şu sözlerle açıkladı:
"80 öncesinde çok acı bir tecrübemiz var. Devlet Bey’in de dediği gibi, “Bulanık kuyudan su içmeyiz” söylemi bu manada doğru bir tespittir. Milliyetçi taban ilk günlerde bu nedenden dolayı biraz temkinli yaklaşmış olsa da sonrasında bu çığlığın haklı bir çığlık olduğunu, bu başkaldırının haklı bir başkaldırı olduğunu onlar da ifade etmiş ve destek olmuşlardır. Bize gelen maillerde Twitter ve Facebook hesaplarımız üzerinde yapılan yorumlarda biz bunu okuyoruz. Zaten partiye gönül vermiş unvanı olsun olmasın MHP'liler Gezi'yi boş bırakmıyor."[346]
Bu sırada MHP içindeki diğer siyasetçilerden de destek mesajları gelmeye devam etti. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural "Bu ülkenin askerini, polisini öldürenler karşısında gözlerini bağlayan hükûmet, bugün Gezi Parkı'nda 'ağaçlara dokunmayın' diyenlere biber gazı sıkıyor, çadırları yakıyor. Böyle bir zorbalık olur mu?" açıklamasını yaparken[347] Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatçi Fethiye Belediyesi Meclis Salonu'nda yaptığı konuşmada "Emniyet güçlerimizin orantısız güç kullanması bu olayları tetikledi. Bu eylemleri ezilen, dışlanan, başkalaştırılmaya çalışılan halkımızın bir tepkisi olarak görüyor ve sonuna kadar destekliyorum" sözlerine yer verdi.[348]
Yine de Bahçeli, protestolar boyunca şiddeti körüklemek yerine bol bol sağduyu çağrısında bulundu. Eylemcilerin sokaklarda gösteri yapmalarının doğru bir protesto yöntemi olmadığını ve tepkilerini sandıkta göstermeleri gerektiğini savunan Bahçeli gençlere şöyle seslendi: "Gazla taşla oyalanma. Gençlik iradesini demokrasi içerisinde sandığa götür ve bu AK Parti'ye vur gitsin. AK Parti'nin ampulünü söndür. Sen buna layıksın. Çapulcu diye adını koydurma. Makul ol, dürüst ol, dik dur ve vatanına milletine sahip ol. Bunun için Ülkücü gençlik Taksim'de Kızılay'da yoktur, olmayacaktır. Annenizi babanızı üzmeyin. Yeniden bir mağduriyet ve mahkûmiyet yaşamayın. Hayatınızı tehlikeye atmayın. Ülkücülerle, milliyetçilerle kucaklaşın. Sokaklarda değil, hür meydanlarda olun."[349]
Protestoların partinin seçmeninde bulduğu yanıt da bundan pek de farklı değildi. Xsights Araştırma ve Danışmanlık Şirketi'nin yaptığı araştırmaya göre, MHP tabanının yüzde %89'u Gezi Parkı eylemlerine destek oldu.[350]
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Taksim Gezi Parkı'ndaki düzenlemelere karşı girişilen protesto gösterilerinin hükûmete karşı bir "darbe girişimi" olarak yorumlamıştır ve Gezi'yle aramıza mesafe koyduk demiştir.[351][352]
BDP İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder gösterilere ilk gününden itibaren aktif destek vermiş ve bir duvarın yıkımını engellerken yaralanmıştır.[353]
Gezi Parkı'na çok yakın olan Atatürk Kültür Merkezi'ne 2011 Genel Seçimlerindeki sloganı olan Boyun Eğme pankartını asarak, eylemlerin sembol sloganlarından birisini[354] belirlemiş olan Türkiye Komünist Partisi eylemlere dair yaptığı açıklamada halkı parti saflarına örgütlenmeye çağırmıştır.[355]
HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, olaylar ile ilgili; "Biz her şeye rağmen AK Parti’nin meclis grubu içinde sağduyu sahibi, geniş görüşlü, devlet deneyimine sahip, millet olgusuna ve gerçeğine yürekten inanan kimseler olduğuna inanıyoruz. Şimdi görev onlara düşüyor, bu işe el koymalılar. Gidişatın yönünü ve bu işlerin sonunu öğretmeliler Tayyip Erdoğan denilen bu klinik vak’aya!"[356] demiştir.
İşçi Partisi ve Türkiye Gençlik Birliği eylemlerde aktif olarak yer almıştır.
Liberal Demokrat Parti genel başkanı Cem Toker olaylara dair yaptığı açıklama sırasında "Bu yeni nesil aklı başında eğitimli gençlerin; özgürlüğünü isteyen, hakkını hukukunu bilen gençlerin: "artık bana karışma, hayatımı yönetmeye kalkma, bana yaşam tarzı dikta etme" demeleri, başbakanın üslubuna ve içeriğine karşı çıkmaları; "biz bu başbakana ülkeyi yönetsin, özel yaşamımızı yönetmesin diye maaş veriyoruz; kendi işine baksın, bizim yatak odamıza, mutfağımıza, oturma odamıza bu kadar müdahale etmesin" gerekçesiyle güzel bir tepki başlattılar. Ben de bunu yüzde yüz arkasındayım, gurur duydum." diyerek Gezi protestolarını desteklemiştir.[357]
Cem Toker olayların başında Gezi Parkı'nda ağaçların yıkımına resmî Twitter hesabından "Gezi Parkı, Taksim Meydanı, Beşiktaş İskelesi...40 yıllık Liberalim böyle talan görmedim..." diyerek tepki göstermiştir.[358]
LDP Taksim protestoları sırasında Kazlıçeşme'de AK Parti tarafından düzenlenen ve devlet otobüslerinin görev aldığı 16 Haziran Mitingi hakkında İETT'den detaylı bilgi istemiştir.[359]
Liberal Demokrat Parti ve Kadın Partisi Girişimi yönetimleri bir araya gelerek Taksim protestoları sırasında yaşanan olaylar ve gelinen nokta üzerine ortak talepler içeren bir açıklama üzerinde uzlaşarak bir metin yayınlamıştır.[360]
Protestolar sırasında kutlanan LGBT Onur Haftasına dair Cem Toker destek içeren bir açıklama yapmıştır.[361]
Özgürlük ve Dayanışma Partisi Eş Genel Başkanı Alper Taş, Gezi Parkı eylemlerini “Büyük bir toplumsal hareket, devrim değil, kendiliğinden bir isyan” olarak nitelendirdi.
Taş, “Büyük bir toplumsal hareketle karşı karşıyayız, hepimizi bütün örgütlü sol siyasi güçleri aşan bir hareket. Toplumsal hareketlerin ruhu da budur. Sol hareketler bu isyanın sahibi değil, bir parçası. Ancak bu isyanın ortaya çıkışında, solun AK Parti rejiminin politikalarına karşı kesintisiz mücadelesinin de önemli bir katkısı var. Sosyalist, devrimci, sol güçlerin örgütlemediği, fakat onların yürüttüğü kesintisiz mücadelesinin sonucu olarak ortaya çıkan bir isyan” şeklinde halk hareketi olduğunu belirterek destek verdi.[362]
Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Gezi Parkı direnişine destek amacıyla Mecidiyeköy'den Taksim Meydanı’na yürüdü. Mecidiyeköy Meydanı’nda toplanan ÖDP’liler “Eşitlik ve özgürlük temelinde Türkiye’yi yeniden kuralım” pankartı eşliğinde yürüdü. ÖDP'liler yürüyüş boyunca sık sık “söz yetki karar halka”, “gün gelecek devran dönecek, AK Parti halka hesap verecek”, “Tayyip istifa”, “Her yer direniş her yer Taksim” sloganları attı. Yürüyüş sırasında gençler tarafından yol üzerine sprey boyalarla “Tek yol devrim” yazılamaları yapıldı.[363]
Saadet Partisi yayınladığı 15 maddelik deklarasyonla Gezi Parkı olaylarında "İktidarın; “güç bende istediğimi yaparım” demesi ne kadar yanlışsa, marjinal grupların ortalığı savaş alanına dönüştürmesi de o kadar yanlıştır." şeklinde bir görüşü benimseyerek alandaki protestolara katılmayacağını beyan etmiştir. Ayrıca Anadolu Gençlik Derneği de benzer açıklamalarda bulunmuştur.[364]
Yaşananları Mayıs - Haziran Genel Halk Direnişi olarak değerlendiren TKP 1920 direnişe daha iyi eğitimli beyaz yakalıların öncülük ettiğini bunun yanında kamu emekçilerinin, lise ve üniversite öğrencilerinin, küçük işletme sahiplerinin bu direnişin bileşenleri olduğunu belirtmiştir. Direnişin bu kadar büyük bir kitleselliğe ulaşmasında AK Parti'nin neoliberal vurgun politikalarına, savaş maceralarına, laikliğe ve çağdaş yaşam tarzına yönelik dayatmalara karşı çıkanların bir araya gelmesini görmektedir.[kaynak belirtilmeli]
Direnişin genel sloganının "Hükûmet istifa!" olduğunu söyleyen TKP 1920 işçi sınıfının üretimden gelen gücünü kullanmayıp iş saatlerinden sonra politik yurttaş niteliği ve semt sakini kimliğiyle katılıyor olmasının direnişin başarıya ulaşamamasının sebeplerinden biri olarak değerlendirmiştir.[365]
"Olayları organize ettiği ve finansman sağladığı" iddialarıyla, aralarında Osman Kavala, Memet Ali Alabora ve Can Dündar'ın da bulunduğu 16 kişi hakkında toplam 47 bin 520 yıl hapis istemiyle dava açıldı. İlk duruşması 25 Haziran 2019'da yapılan dava 18 Şubat 2020'de sonuçlandı. 10 sanık beraat ederken diğer sanıkların dosyaları farklı davalara aktarıldı.[406]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.