Loading AI tools
Geleneksel olarak Pontus bölgesinde, Karadeniz kıyılarında ve Kuzeydoğu Anadolu'nun Pontus dağlarında yaşayan etnik Yunan grubu Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Pontus Rumları veya Karadeniz Rumları (Yunanca: Πόντιοι, Ελληνοπόντιοι Póntioi, Ellinopóntioi; Gürcüce: პონტოელი ბერძნები, Pontoeli Berdznebi), geleneksel olarak Pontus bölgesinde, Karadeniz'in kıyısında Pontus Alpleri'nde (Kuzey Anadolu Dağları) yaşayan etnik Rum grubudur.[5][6] Daha sonraları 1461'de Osmanlı İmparatorluğu'nun Trabzon İmparatorluğu'nu fethetmesi ve 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonucu pek çok Pontuslu Rum Güney Kafkasya'daki Gürcistan'a ve Rus İmparatorluğu'nun Kars Oblastı'na göç etti. Güney Rusya, Ukrayna ve Kırım'dakiler Kuzey Pontus Rumu olarak adlandırılır. Gürcistan, kuzeydoğu Anadolu ve eski Rus bölgesi Güney Kafkasya'dakiler, çağdaş Yunan akademik çevrelerinde sıklıkla Doğu Pontus Rumu ya da Kafkasyalı Rumlar olarak anılır, ama aynı zamanda bu tabirler Rum asıllı olup Türkçe konuşan Urumları da içerir. Pontus Rumları, Çağdaş Yunancadan farklı bir evrim geçirmiş Pontus Rumcasını konuşurlar. Pontus Rumları, Pontus (günümüzde kuzeydoğu Türkiye), Gürcistan ve Doğu Anadolu bölgelerinde en az MÖ 700'den 1922'ye kadar sürekli bir mevcudiyete sahiptiler.[7] 1915'ten 1922'ye kadar Pontus Rumlarının bir kısmı Rum Kırımı'nda öldürülmüşlerdir, geri kalanların da büyük bir kısmı ise 1923'te, Yunanistan ile Türkiye arasında Lozan Antlaşması tarafından tanımlanan nüfus değişimi kapsamında Türkiye'den Yunanistan'a gönderilmişlerdir. Daha sonra Pontus Rumları, Yunanistan'da Nea Trapezounda (Yeni Trabzon) gibi kasabalar kurmuşlardır. Günümüzde Trabzon'un doğusunda Pontus Rumcasını konuşmaya devam eden Müslüman Rumlar bulunmaktadır.
Έλληνες του Πόντου (Ρωμιοί) | |
---|---|
Toplam nüfus | |
Önemli nüfusa sahip bölgeler | |
Yunanistan, Türkiye, Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Kazakistan | |
Diller | |
Ağırlıklı olarak Modern Yunanca ve Pontus Rumcası. Ayrıca kendi ikamet ettikleri ülkelerin dilleri. (Bu diller Türkçe, Rusça, Gürcüce ve Urum dilidir) | |
Din | |
Günümüzde, geniş çaplı evliliğe (aynı zamanda Pontuslu olmayan Yunanlarla) bağlı olarak, Pontus Rumlarının veya hâlâ Pontus'da yaşayan Rum kökenlilerin sayısı kesin olarak bilinmemektedir. 1988'den sonra, Sovyetler Birliği'ndeki Pontus Rumları, Yunanistan'da, Atina ve Selanik'e ve özellikle Yunan Makedonyası'na ve çevresine yerleşmeye başladılar.
Yunan Mitolojisi'nde Karadeniz Bölgesi, Yason ve Argonotlar'ın Altın Post'u aramak için yelken açtıkları yerdir. Amazonlar (Yunan Mitolojisi'ndeki kadın savaşçılar) da Pontus'ta (özellikle Pontus Rumları'nın yerleşim yerlerinden biri olan Kırım'ın Tavrida bölgesi) yaşıyorlardı. Bu yüzden Pontus Rumları'nın savaş tarzının Amazonlar'dan geldiği söylenir.
Eski Anadolu'nun kuzey kıyılarının bilinen ilk Grek kolonisi M.Ö 800 dolaylarında kurulan Sinope'dir. Bu koloninin sakinleri İyon kenti olan Miletos'dan gelen tüccarlardı. Karadeniz kıyılarının kolonize edilmesinden sonra Karadeniz'in Grek dünyasındaki adı, Πόντος Αξεινος (Pontos Aksenios) (Konuksevmez Deniz)'dan Πόντος Εὔξεινος (Pontos Euksenios) (Konuksever Deniz)'e çevrilmiştir. Zamanla, bölgeye yerleşen Greklerin sayısı önemli ölçüde arttıkça, günümüzdeki Türkiye, Bulgaristan, Gürcistan, Rusya, Ukrayna ve Romanya'nın Karadeniz kıyı şeridinde daha fazla koloni kuruldu.
Trapezus Bölgesi'nden (daha sonra Trapezonda, günümüzde Trabzon), Ksenofon tarafından yazılan ve kendisi ile 10.000 paralı Grek askerinin Kyros'un (Genç) Pers tahtını ağabeyi II. Artakserkses'den almak için başlattığı isyanın başarısız olmasından sonra Karadeniz'e geri çekilişlerinin hikâyesini anlattığı Anabasis adlı kitapta bahsedilir.Ksenofon kitabında, denizi gördükleri zaman ”Thalatta! Thalatta!” (Deniz! Deniz!) diye bağırdıklarını ve yerel halkın da onları anladığını çünkü onların da Grek olduğunu ve 300 yıldan fazla bir süredir orada yaşadıklarını da ekler.[8] Çeşitli Grek kolonileri arasında ticaret gelişmekle birlikte Pontus'un iç kesimlerinde yaşayan kabileler ile de ticaret gelişmiştir.Daha sonra Trapezus diğer koloniler arasında önemli bir konuma yükseldi ve "Pontus Rum Kültürü ve Medeniyeti"nin kalbi haline geldi. Bölgenin önemli yerleşimcilerinden biri de Karadeniz kıyısındaki Tieon bölgesinde doğan ve Pergamon Krallığı'nı M.Ö. 2. yüzyılda yöneten Grek kökenli Filetarios'dur.[9]
Bu bölge M.Ö. 281 yılında soyu Grek kenti olan Kius'un Fars hükümdarı olan I. Ariobarzanes'e dayanan I. Mithridatis tarafından bir krallık olarak şekillendi. I. Mithridatis'in soyundan gelenler arasından en çok öne çıkan kişi M.Ö. 90-65 yılları arasında Roma Cumhuriyeti'ne karşı yenilene kadar 3'ü de birbirinden şiddetli olan Mithridatik Savaşları'nı yapan VI. Mithridatis'dir. Hatıralarında, Grek dünyasının barbar Romalılara karşı koruyucusu olduğunu belirten VI. Mitridatis (Büyük), 3. Mitridatik Savaşı'nda yenilip krallığı yıkılmadan önce Pontus Krallığı'nı Bitinya, Kırım, Propontis'e kadar genişletmişti. Pontus Krallığı'nın yıkılmasıyla, Bosporan Krallığı adı altında M.S. 4. yüzyılda Hunlar'a yenilene kadar Roma'ya bağlı Kırım merkezli vasal bir devlet oluşturuldu.Pontus'un geri kalanı ise Roma İmparatorluğu'nun bir parçası olmuş, dağlık iç kısım (Haldia) ise 6. yüzyılda tamamen Doğu Roma İmparatorluğu'na bağlanmıştır.
Pontus, Bizans İmparatorluğu'nu 1082'den 1185'e, imparatorluğun Anadolu'yu Selçuklu Türklerinden geri almak için yeniden dirildiği bir dönemde yöneten Komnenos Hanedanı'nın doğum yeriydi. Konstantinopolis'in Dördüncü Haçlı Seferi sonucu düşüşü ardından Bizans İmparatoru I. Aleksios'un soyundan gelen ve o zaman Komnenos Hanedanı'nın reisi olan I. Aleksios, Trabzon Rum İmparatorluğu'nu kurmuştur. İmparatorluk, Komnenoslar'ın Türk asıllı soylu bir aile olan ve İoannis Aksuh gibi ünlü politikacıları da içeren Aksuh ailesi ile evlilikler yapması sonucu oluşan ve Komnenos Hanedanı'nın bir kolu olan Megas Komnenos Aksuh (Aksuhos ya da Afuhekos da denir) ailesi tarafından da yönetildi.
Trabzon Rum İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmed tarafından 1461 yılında fethedilinceye kadar 250 yıldan fazla bir süredir varlığını korumuştur. Ancak Osmanlıların, bu bölgedeki Rum direnişini tamamen ortadan kaldırması 18 yıl daha sürecekti. Bu uzun süren direniş sırasında birçok Rum asil ve aristokrat, özellikle Orta Çağ Rusyası, Orta Çağ Gürcistan’ı, Safevî ve Karakoyunlu soyluları ile evlilik bağı kurarak kendilerine Osmanlılara karşı destek ve koruma elde etmeye çalıştılar. Osmanlı, bu bölgede mutlak hakimiyeti sağladıktan sonra ise buradaki Rumlar'ın birçoğu Müslüman olmuş ve Müslüman olanların büyük bir kısmı Türk kültürünü benimsemiştir. Ancak günümüzde bile varlıklarını koruyan Trabzon'un doğusundaki Pontuslu Rum Müslümanlar, Pontus kültürünü büyük ölçüde korumuşlardır. 1461 ve 1828-29 Türk-Rus Savaşı arası dönemde Pontuslu Rumların bir kısmı ekonomik nedenlerle (Madencilik, hayvan yetiştiriciliği vb.) Gürcistan ve Ermenistan civarına yerleşmiştir. Daha sonra bu grup kendilerini Kafkasya Rumları olarak tanımlamıştır. Osmanlı Dönemi'nde Pontus Rumları'nın birçoğu Müslüman olmuş ve Türkçeyi benimsemişlerdi. Bunun kendi istekleri dahilinde olmuş olma ihtimali yüksektir. Her ne kadar Osmanlıların, gayrimüslimlerden cizye alması ve Devşirme sistemi sebep olarak gösterilebilse de o zamanki Rum ruhban sınıfının bozulmuş olması, Rumların Müslüman olmasına daha büyük bir etkisi oldu. Örneğin; Rum Kilisesi hiyerarşisinin Hristiyanları büyük vergi ile yüklemesi ve Hristiyanların cenaze töreni hakkı için yüksek ücret istemesi, Rumlar'ın İslam'a geçmesinde etkili oluyordu.Hatta Hristiyan din adamlarının çocukları köle olarak sattığı bile iddia ediliyordu. İslam'a geçişin başka bir nedeni ise Rum Kilisesi'nin dogmatizmi idi. "Kutsal Ayin'de mayalı veya mayasız ekmek kullanmak” gibi ehemmiyetsizliğine sonsuz muhavere sağlayan Hristiyan doktrinlerin aksine İslam ilkelerinin açık anlayışı olması İslam'a geçişin en önemli sebeplerinden biri olarak görülür.[13]
Hristiyan Pontus Rumları 1920'lere kadar Pontus bölgesinde ve 1990'lara kadar Gürcistan ve Ermenistan'da önemli bir nüfusa sahiptiler (nüfusun yaklaşık %25'i).[14] Hatta günümüzde bile Türkiye'de 2018'den yana 345.000 Pontus Rumu'nun yaşadığı tahmin edilir. Bu sayıyı veren kaynaklar bunlardan Hristiyan olanları, etnik gerilimden dolayı kimliklerini ve dinlerini ifşa etmekten çekindiklerini belirtir.[15] Dillerini ve kültürlerini büyük ölçüde korumuş olan Pontuslu Rum Müslümanlar dilsel ve etnik mensupluklarına rağmen Hristiyanları Rum (Ελληνικος), Müslümanları ise Türk (Τούρκος) olarak tanımlamaktadırlar. Tahmin edilen 345.000 Pontus Rum'unun önemli bir kısmı Türkleştirilerek asimile edilmiştir.[15] Önceleri, 19. yüzyılda Rus yanlısı Pontus Rumları, Pontus Alpleri'nden ve Erzurum'dan ayrılarak Kars civarına yerleşti (Güney Gürcistan'daki Kafkas Rumları ile birlikte).Dağlık bir bölgede olan Kars vilayeti 93 Harbi'nin ardından 1878 San Stefano Antlaşması ile Rus İmparatorluğu'na teslim edildi. Bunun üzerine Pontusluların bir kısmı İslam'ı reddetti ve ana yurtlarını terk etti. Onların “Ortodoks Dünyasının Koruyucuları“ ise onları, Kars vilayetini Hristiyanlaştırmak adına Gürcüler, güneydeki Ruslar hatta Ortodoks olmayan Ermeniler, Almanlar ve Estonyalılar ile birlikte yeni ele geçirdikleri bu yere yerleştirdi. I. Dünya Savaşı arifesinde Osmanlı İmparatorluğu'nda iktidarı ele geçiren Jön Türkler ülkenin içindeki Hristiyan olan Ermeniler'i, Asurlar'ı ve Rumlar'ı, o dönemdeki durum sebebiyle Osmanlı'ya bağlamak ve kendi devletlerini kurmamaları için tedbirler almıştır. Ancak bu tedbirler Osmanlı sonrası dönemde ırkçı bir hal almış ve I. Dünya Savaşı sırasındaki Arap İsyanı sebebiyle bu durumun Türk olmayan Müslümanlar'a dahi etkileri olmuştur. Bu tedbirler daha sonraları Hristiyanlar'ın büyük bir bölümünün başka ülkelere göçüyle sonuçlanacaktı. 1916'da Trabzon, Rus İmparatorluğu kuvvetleri tarafından ele geçirildi. Ancak Ekim Devrimi sebebiyle Rus kuvvetleri Rus İç Savaşı'na katılmak için Trabzon'u terk ettiler.
1917-1922 yılları arasında Trabzon Metropoliti Hrisanthus tarafından yönetilen ancak hiçbir devlet tarafından tanınmayan Pontus Cumhuriyeti kuruldu. 1917 yılında Yunanistan ve İtilaf devletleri tarafından Ponto-Ermeni Federasyonu'nun bir parçası olarak Helenik bir özerk bölge oluşturması planlanmıştı.[16] Paris Barış Konferansı'nda alınan kararlar sonucu Hrisanthus, tamamen bağımsız bir Pontus Cumhuriyeti'nin kurulmasını önermişti. Ancak bu teklifi ne Yunanistan ne de diğer ülkelerin delegeleri tarafından desteklendi.[17]
Ruslar Pontus'u boşalttıktan sonra bölgedeki Rumlar ve Ermeniler, bölgedeki Türk milisleriyle çatışma içine girdiler. Süryani Kırımı ve Ermeni Kırımı sonucu Pontus Rumları aynı şeyin kendi başlarına gelmemesi için 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arası nüfus mübadelesini kabul eden Lozan Antlaşması imzalanana kadar sürecek bir silahlı direnişe (αντάρτικο του Πόντου) geçtiler. Hristiyan Rumların çoğu, Ekim Devrimi sebebiyle oluşan kaos sonucu Rusya'ya sığınmayıp Yunanistan'a göç etti. İslam'ı kabul etmiş olup bölgenin kuzeydoğusunda yaşayan Rumlar, devlet tarafından Türk sayıldı ve Türk kültürünü bölgede hâkim kılmak için asimile edilmeye çalışıldılar. Ancak halen dilini ve kültürünü korumuş Müslüman Rumlar da bulunmaktadır. Pontus Rumları'nın ana dili olan Pontus Rumcası, Türkiye'de halen konuşulmaktadır.[18] Nüfus mübadelesi sonrası birçok Pontus Rum'u Attika ve Makedonya'ya yerleştirildi. Sovyetler Birliği'ndeki Pontus Rumları ise ağırlıklı olarak Gürcistan SSC ve Ermenistan SSC'ye yerleşmişti. Ayrıca Pontus Rumları, Karadeniz'deki Odessa ve Sohum'da da önemli bir varlığa sahiptirler. II. Dünya Savaşı sonrası 100.000 Rum (37.000'i Kafkasya'dan), Stalin tarafından Orta Asya'ya sürülmüştür. Bu Eski Sovyet Ülkeleri'nde Pontus Rum toplulukları halen mevcuttur. Ayrıca Almanya, Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri'nde de çok sayıda Pontus Rum'u bulunur.
Süryaniler, Ermeniler ve diğer Osmanlı azınlıkları gibi Pontuslu Rumlar da özellikle Trabzon'da ve Kars Oblastı'nda (1918 yılında Osmanlı kontrolüne geçti), Ruslar ve Ermeniler ile işbirliği yaptıkları için öldürüldü.[19] Ekim Devrimi'ni takiben Rusların bu bölgelerden çekilmesi üzerine Pontuslular ayaklandılar ve Pontus Cumhuriyeti'ni kurdular. Pontus Ayaklanması sırasında birçok Rum'un çatışmalar neticesiyle öldüğü belirtilir. Sayı tam olarak belli olmasa da Türk kaynaklarında 200.000, yabancı kaynaklarda 400.000 Pontus Rum'unun çatışmalar, Kırım ve amele taburunda çalıştırılma suretiyle öldürüldüğü belirtilir. 1923 yılında Lozan Antlaşması'nın imzalanması sonucu nüfus mübadelesi sebebiyle Pontus Rumları Yunanistan'a göç etti. Neal Ascherson bu durum hakkında ”Karadeniz” adlı kitabında der ki
“ | Taksim Meydanı'ndaki Türk gazeteleri 1923 felaketinin hesabını şu şekilde sunuyor:Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle bu bölgede yaşayan Yunanlar kendi ülkelerine geri döndüler[…].' Kendi ülkelerine mi? Dönmek mi? Onlar Pontus’da 3000 yıla yakın bir süredir yaşıyorlardı. Onların lehçeleri 20. yy. Atinalılarınca anlaşılabilir değildi.[20] | ” |
Pontuslu Rumların bir kısmı Yunanistan'a giderken öldü. Bu yolculukların kayda değer hesapları Steve Papadopoulos'un ”Pontus Tarihi ve Kültürü” üzerine yaptığı çalışmalarına dahil edildi. Göç eden Pontus Rumları Birleşik Devletler'e şöyle bir yazı göndermişlerdi:
“ | Birçok yaşlı ve çocuk yolculuk sırasında öldü. Mürettebat öldüklerini fark edince onları denize attılar. Ölen çocukların annesi, çocukları yaşıyormuş gibi davranmaya başladı. Ölülere ne yapıldığına tanık olanlar da Yunanistan'da düzgün bir cenaze yapılabilmesi için aynı şekilde sanki onlar ölmemiş gibi davranmaya başladılar. | ” |
1928 yılında Yunanistan'daki nüfus sayımına göre toplam 240.695 tane Pontus Rum'u Yunanistan'a göç etmişti. Bunlardan 11.435'i Rusya'dan, 47.091'i Kafkasya'dan ve 182.169'u Pontus bölgesinden geliyordu.[21] Türkiye'de ise 345.000 Pontus Rum'unun yaşadığı tahmin ediliyor. Ancak tahminlerin daha da fazla olduğu tahmin ediliyor.[22]
Pontus Rumları'nın zamanında yerleştiği bölgeler (bölgelerin günümüzdeki isimleri parantez içinde belirtilmiştir):
Doğu Anadolu'nun yüksek platosuna özgü olan ve Trabzon Rum İmparatorluğu sınırlarının hemen güneyinde yer alan etnik Rumlar (Erzurum Vilayeti) hem Pontus Rumlarından hem de Kafkasyalı Rumlardan farklılaşır.[23] Buradaki Rumların bir kısmının kökeni 1461 yılında Trabzon'un fethedilmesiyle bu bölgelere göç eden Rumlara dayanır. Buradaki Rumların büyük bir kısmının kökeni, geç Roma ve Bizans döneminde buraya Pontus Alpleri'nden gelen çiftçilere, askerlere, devlet memurlarına ve tüccarlara dayanır. Batı, Orta Karadeniz ve Pontus Alpleri'nde bulunan büyük Rum nüfusunun aksine Erzurum ve Erzincan bölgelerinde çoğunlukla Türkçe ve Ermenice konuşulur. Rumlar bu bölgede nüfusun sadece küçük bir kısmını oluşturur.[24] Sonuç olarak bu bölgeye yerleşen Rumlar, Ermeni v e Türk kültütel etkilerine maruz kalmışlar ve yaşadıkları bölge Bizans'tan sonra Selçuklu Hanedanının ve Türk beyliklerin hakimiyeti altında kalmasından dolayı Rumlar arasında Türkçenin kullanımı artmıştır.[25] Bu bölgedeki Rumlar'ın çoğunluğunun İslam'ı kabul ederek “Türk olduğu” ve bir kısmının ise 19. yüzyılda tekrar Hristiyan olmak üzere gizli Hristiyan olduğu bilinmektedir. 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında Erzurum, Ruslar tarafından birçok kere işgal edildi. Bu dönemde Hristiyan olan Pontus Rumları'nın, Ruslar ile işbirliği yaptığı ve Erzurum'un kuzeyindeki bölgelere yerleştiği bilinmektedir.
Kuzey Anadolu Rumları Klasik Osmanlı dönemi ve 1829 arasında, Kars'a, Ermenistan'a, Gürcistan'a ve Güney Rusya'ya göç etmiştir. Bu bölgelere göç edenler Kafkas kültürü etkisinde kalmaları sonucu bu bölgedeki Rumlar Kafkasya Rumları olarak adlandırılır.[26] 20. yüzyılın başlarına kadar Hristiyan kalan Rumlar ya 1923 nüfus mübadelesi sonucu Yunanistan'a gönderildi ya da Rum Kırımı sırasında öldü.[27]
Pontus Kültürü, farklı bölgelerin topoğrafyasından etkilenmiştir. Trapezonda, Samsunda, Karasunda ve Sinopi gibi ticari şehirlerde; sanat ve eğitim kozmopolit bir orta sınıfın kontrolü altında gelişti. Argipolis gibi iç kesimde kalan şehirlerde ekonomi tarım ve madenciliğe dayanıyordu Bu durum, gelişmiş limanları bulunan şehirler ile Pontus Alpleri'nin tabanından uzanan vadi ve ovalarda kurulmuş şehirler arasında kültürel ve ekonomik bir fark yarattı.
Pontus Rumcası, çoğu Modern Yunanca lehçeleri gibi Helenistik ve Roma dönemlerinde MÖ 4. yy ve MS 4. yy arasında konuşulan Koini Yunancası'ndan türemiştir. M.S. 11. yy'da Selçuklu Devleti'nin Küçük Asya'yı ele geçirmesinden sonra Pontus bölgesi Bizans İmparatorluğu'ndan ayrı kaldı.[28] Pontusluların ana karadaki Yunanlardan ayrı kalması sonucu Pontus Rumcası, belirgin bir şekilde farklı olarak gelişti.[28] Bununla birlikte Pontus Rumcası, yakın bölgelerde konuşulan Türkçe, Farsça ve Kafkas dillerinden etkilenmiştir.
Pontus Rumlarının zengin kültürü, bölgedeki eğitim kurumlarına, kiliselerine ve manastırlarına yansımıştır. Bu yapıların arasından en çok bilineni 1682-1921 yılları arasında bölgedeki Rumların eğitiminin hızlı bir şekilde gelişmesini sağlayan Kemerkaya Rum Koleji'dir (Φροντιστήριο Τραπεζούντος Frontistirio Trapezuntas).[29] Bu okul, halen Trabzon'da Kanuni Anadolu Lisesi adıyla eğitimini sürdürmektedir.[30]
Diğer Rum kurumlarına örnek olarak 1682-1722 yılları arasında kullanılan Argyrupolis'deki okul, Sinope'de 38 lise, Karesunda'da 39 lise ve pek çok kilise ve manastır örnek verilebilir. Kiliselere örnek olarak Trapezonda'daki Hagios Evgenios Kilisesi ve Ayasofya Kilisesi, manastırlara ise başta aralarında en ünlü olan Panagia Sumela olmak üzere St. George ve St. Ioannes Vazelonos Manastırları örnek verilebilir. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki okuryazar oranı en yüksek olan yerlerden biri Trabzon Vilayeti'dir. Bunda bölgede bulunan Pontus Rumları'nın kurduğu okulların büyük bir payı vardır. Osmanlı vergi kayıtlarına göre günümüz Trabzon'unun Çaykara ve Dernekpazarı ilçelerinde yer alan 17. yüzyılda İslam'ı kabul etmiş olan Pontus Rumları, eğitimdeki ustalıkları ile tanınırlardı. Bu bölgede eğitim görmüş olan hocalar, Anadolu'da binlerce öğrenciye medreselerde dersler verdi. Bu bölgedeki okulların bir kısmı Arapça ile Pontus Rumcası da öğretti (daha az derecede Farsça ve Osmanlı Türkçesi de öğretildi). Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde medreseler kaldırılsa da, bazı medreseler uzak konumlarından dolayı 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam etti.[31][32] Bu eğitim mirasının etkileri, günümüzde bile devam etmekte olup pek çok din adamı, bilim insanı ve siyasetçi, Nakşibendilik tarikatına bağlı olan Rum alimlerden önemli bir ölçüde etkilenmiştir.
Pontus müziği; Antik Yunan, Bizans ve Kafkasya'nın (özellikle Kars'ta) müzikal öğelerini taşır. Muhtemelen, bu duruma bölgedeki Rumlar ile yaşayan diğer halkların da bir katkısı vardır ancak bu etki belirgin değildir.
Dil ve diğer kültürel özellikler gibi müzik tarzı da Pontus topografyasından etkilenmiştir. Bölgenin dağları ve nehirleri bölgedeki Rum toplulukları arasındaki iletişimi engelledi ve bu durum müziğin tarzının yöreden yöreye değişmesine yol açtı. Bu müzik tarzlarının şekillenmesinde, bölgedeki Rum olmayan halkların da etkisi vardır. Bu nedenle Doğu Pontus'un müzik tarzı, Batı ve Güneybatı Pontus'unkinden daha farklıdır. Örneğin Kars'taki Pontus müziğinde; Kafkas müziğinin ve Anadolu'daki çalgıların etkileri görülebilir. Türklerin Karadeniz Bölgesi'ndeki müzik ve dansları Pontus Rumlarınınkine çok benzer ve Türklerin yaygın müzikleri melodi bakımından Rumlarınki ile aynıdır. Bazı ağıtlar ve baladlar dışında bu müzik daha çok halk oyunlarında kullanılır. Pontus müziğinin kökeni, 9. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nda ortaya çıkan epik ya da destansı şiirlere dayanan Akritik müziğe dayanmaktadır. Akritik müzik, Bizans İmparatorluğu'nun doğu sınırlarını savunan Akriteslerin maceralarını konu alan müzik türüdür. Pontus müzik enstrümanları arasındaki en popüleri; kit kema ve Rebek gibi Orta Çağ Avrupası'ndaki diğer yaylı müzik enstrümanları ile ilişkilendirilen kemençedir (Yunanca:Ποντιακή λύρα). Ayrıca dankiyo, tulum, aulos ve kaval da kullanılan enstrümanlara örnek verilebilir.
Zurnanın türü bölgeden bölgeye değişir. Bafra tarzı zurna büyüklüğü ve çıkardığı farklı ses ile diğer türlerinden belirgin bir biçimde ayrılır. Kema, Bafra ve Batı Pontus'ta çok popülerdi. Kapadokya kökenli olan Kemane, Kapadokya ve Pontus'da yaşayan Rumlar arasında çok popülerdi. Kars'da ise def, ud ve klarnet çok popülerdi.
Horon, Yunan ve Fars dans stillerinin özelliklerini korur. Bu dansın adı, köken olarak Yunancada ”dans“ anlamına gelen ”Horoi” (Χοροί, tekili; Χορος) kelimesinden gelmektedir. Bu oyun dairesel olarak ve kısa adım atarak oynanır. Pontus halk oyunlarından benzersiz olanı ise hızlıca dönerek oynanan tremulodur (Rumca:Τρέμουλο). Diğer Yunan oyunları gibi bu oyunlar da bir daire içinde çizgisel bir hareket içinde oynanır. Ayrıca Pontus dansları diğer Orta Doğu oyunları ile tek bir kişi tarafından yönetilmemesi bakımından benzerlik taşır. En ünlü halk oyunları arasında: Horon, Serra, Maheria, Prihhos, Koçari ve Omal bulunur.
Pontus Rum mutfağına özgü yemeklerden birkaçı:
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.