Loading AI tools
Pontus Rumlarının tarihsel anayurtlarından sistematik olarak sürgün edilmesi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Rum Kırımı, Rum Soykırımı (Yunanca: Γενοκτονία των Ελλήνων Genoktonía ton Ellínon) veya Pontus Soykırımı, I. Dünya Savaşı esnası ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşanan, hükûmetin ülkedeki Rum nüfusa karşı uyguladığı politikayla başlayan[2] etnik temizliktir.[2][3][4] Bu politika çerçevesinde çeşitli katliamlar, sürgünler ve hak ihlalleri gerçekleştirildi.[2] Pontus olarak bilinen Karadeniz bölgesindeki Rumların bir kısmı kırım sonucunda Rusya'ya kaçtı.[3] 1923 yılında, kırım sonrasında Türk Kurtuluş Savaşı sonucu Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan mübadeleyle Anadolu Rumları Yunanistan'a gönderildi. Kırımın soykırım niteliği taşıyıp taşımadığı konusunda uluslararası akademik camiada fikir birliği yoktur.[3]
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Ocak 2022) |
Rum Kırımı Pontus Soykırımı | |
---|---|
Bölge | Osmanlı İmparatorluğu |
Tarih | 1913-1922 |
Hedef | Özellikle Pontus, Kapadokya, İyonya ve Doğu Trakyalı Yunan nüfusu |
Saldırı türü | Tehcir, katliam, ölüm yürüyüşü, diğerleri |
Ölü | 300,000–900,000[1] |
İşleyenler | Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu Hareketi |
Kırımda kaç kişinin öldüğü akademik bir tartışma konusudur ve dönem kaynaklarındaki eksiklikler ve yanlılıklar ölü sayısını belirlemeyi zorlaştırmaktadır.[3] Savaş ve katliamlar üzerine uzmanlığı olan siyaset bilimci Rudolph Rummel, çeşitli kaynaklardan derlediği ve analiz ettiği verilerle kırımda 289.000 ila 450.000 Rum'un öldüğü sonucuna ulaştı.[5] Yusuf Hikmet Bayur tarafından hazırlanıp Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanmış olan Türk İnkılâbı Tarihi adlı kitapta 800.000 Ermeni'nin yanı sıra 200.000 Rum'un da katl ve tehcir yüzünden veya amele taburlarında öldüğüne dair bilgi Yarbay Nihat'ın bizim resmi kaynaklara göre de doğru saymak gerekir yazısıyla birlikte aktarılmaktadır.[6]
Henry Morgenthau, 200.000-1.000.000 Rum’un her yerde grup halinde toplanıp iç bölgelere dağıtıldığını ancak, Ermeniler ile farklı olarak genel bir kırıma uğramadıklarını aktarmaktadır.[7] Elefterios Venizelos ise Paris Barış Konferansı'nda 300.000 Rum'un yok edildiğini ve 450.000 Rum'un Yunanistan'a sığındığını ileri sürdü.[3] Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı, resmî verilerinde Kurtuluş Savaşı döneminde "Pontus İsyanı" ve "Koçgiri İsyanı" olarak adlandırılan olaylar sırasında Sakallı Nurettin Paşa komutasındaki Merkez Ordusu tarafından öldürülen Rumların sayısının 11.181 kişi olduğunu iddia eder.[8]
Yunan kaynaklarında, kırım ile ilgili kişiler arasında, Alman İmparatorluğu'nun Atina Gesandter'i Hans von Wangenheim'in şansölye Bernhard von Bülow'e yolladığı rapordan alıntı yapılarak "Türk Başbakanı" "Sefker Paşa"nın adı[9] ve Merkez "Kolordu"ya bağlı bir kumandan "Mehmet Azit"in adı[10] anılmaktadır.
Küçük Asya, Batı Asya'nın batı bölgesini teşkil eden bir yarımada olup modern Türkiye Cumhuriyeti'nin bazı bölgelerini oluşturmaktadır. Kuzeyinde Karadeniz, doğusunda Kafkasya ve İran platosuna, güneydoğusunda Büyük Suriye ve (Yukarı Mezopotamya), güneyinde Akdeniz, batısında Ege Denizi ve kuzeybatısında Balkan Yarımadasına uzanmaktadır. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde Anadolu Türkler, Azeriler, Rumlar, Gürcüler, Ermeniler, Kürtler, Zazalar, Çerkesler, Süryaniler, Yahudiler ve Lazları dahil eden nüfusuyla etnik açıdan farklılık söz konusuydu.[kaynak belirtilmeli]
Hükûmetin Yunan nüfusa karşı yürüttüğü kampanyanın[kaynak belirtilmeli] nedenleri arasında bu nüfusun Osmanlı Devleti'nin düşmanlarına yardım edeceği korkusu, bazı Türkler arasında var olan, bir modern ulus devleti oluşturmak için modern Türk ulus devletinin bütünlüğünü tehdit eden grupların devletin topraklarından temizlenmesi gerektiğine dair inanç idi.[11][12]
Bir Alman askerî ataşesine göre, Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa Ekim 1915'te kendisinin savaş sırasında Ermeni Sorunu'nu çözdüğüne inandığı aynı yöntemle Yunan Sorunu’nu çözmek istediğini açıklamıştır.[13]
1914 yılının yaz mevsiminde hükûmet ve ordu yetkilileri tarafından desteklenen Teşkilat-ı Mahsusa, askerlik çağında olan Trakya ve Batı Anadolulu Rum erkeklerini amele taburlarına aldırdı ve bunların yüz binlercesi öldü.[14] Yüzlerce mil mesafeden İç Anadolu'nun içine sevkedilen bu askerler yol yapma, bina yapma, tünel kazma ve diğer saha çalışmalarında istihdam edildi. Hastalık, kötü muamele veya muhafızlar tarafından öldürülmeleri nedeniyle sayıları büyük ölçüde azaldı.[15] 1914 yılının Kasım ayından itibaren Osmanlı yönetiminin Rum nüfusa yönelik politikası değişti ve zorunlu göçlerle sadece Rus sınırına yakın Karadeniz bölgesinde yaşayan Rum nüfus hedef alınmaya başlandı.[16]
Rum erkeklerinin zorla askere alınması, genel nüfusa yönelik katliamlar ve ölüm yürüyüşleri de dahil olmak üzere sürgün ile tamamlandı.[kaynak belirtilmeli] Rum köy ve kasabaları Türkler tarafından kuşatılıp komşular tarafından yok edilecektir.[kaynak belirtilmeli] The Atlanta Constitution gazetesinde Rum mültecilerin ifadesine göre, 1914 tarihinde İzmir'in kuzeybatısında bulunan Phokaia (Foça, İzmir)'da içerisinde rahip, yaşlı erkek ve çocukların da olduğu 100 Rum'un Türkler tarafından öldürüldüğü ve cesetlerinin kuyulara atıldığı belirtilmiştir.[17]
Temmuz 1915'te Yunanistan'ın maslahatgüzarı, sürgünlerin Türkiye'deki Yunan milletine karşı yok etme savaşı ve onların İslam'a dönmesini zorlamak için uygulanan tedbirden başka bir şey olmadığını ve bunun açık amacının da savaş bittikten sonra tekrar Avrupa'nın Hristiyanları korumak için yapacak müdahalesini mümkün olduğu kadar az kılmak olduğunu açıkladı.[18]
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı görevlisi George W. Rendel'e göre, 1918 yılına kadar ... 500.000'den fazla Rum sürgün edildi ve orantılı olarak bunların az kısmı hayatta kaldı.[19]
Hatıralarında, 1913 ve 1916 yılları arasındaki ABD'nin Osmanlı Devleti Büyükelçisi: Her yerde Rumlar grup halinde toplatıldı ve Türk jandarmaların "koruması" altında iç bölgesine, büyük kısmı yaya olarak, nakledildi. Kaç kişinin bu şekilde dağıldığı kesin olarak bilinmemektedir, tahminler 200.000 ile 1.000.000 arasında değişir. diye yazdı.[7]
14 Ocak 1917 tarihinde İsveç'in İstanbul Büyükelçisi Cosswa Anckarsvärd, Osmanlı Rumlarının sürgün kararıyla ilgili şu acil telgraf gönderdi:
Özellikle bu sürgünün yalnız erkeklerle sınırlı kalmayarak kadınlar ve çocuklara da genişletildiğinden gereksiz zulüm olarak görünmektedir. Bunun sürgün edilenlerin mülkiyetini kamulaştırabilmesini kolaylaştırmak için yapıldığı düşünülmektedir.[20]
Soykırım tanımlaması 1990'lı yılların başında Yunan siyasetçi, PASOK eski Merkez Komitesi üyesi Mihalis Haralambidis'in öncülüğünde yoğunluk kazanmış, 1994'te Yunanistan parlamentosu Vuli'nin bir Pontus soykırımını resmen tanıması ile sonuçlanmıştır.[21] Ayrıca ABD'nin New Jersey,[22] Güney Karolina,[23] Florida,[24] Massachusetts,[25] Pensilvanya[26] ve Illinois[27] eyaletleri de bu soykırımı tanıdıklarını ilan etmişlerdir.
İddia sahiplerince 1998'de Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan bazı girişimler günümüze kadar sonuçsuz kalmıştır.[kaynak belirtilmeli]
Yunanistan resmi makamları düzeyinde ise, anılan parlamento kararı ile 19 Mayıs tarihi "Pontus Rum soykırımı"nı anma günü ilan edilmiştir.[28] Mayıs 2006 içerisinde Selanik'te art arda iki "soykırım anıtı" açılmıştır. Bunların ilki 7 Mayıs'ta Selanik merkezindeki Ayasofya Meydanı'nda, ikincisi de Selanik iline bağlı belediyelerden Eleftherio-Kordelio[29] merkezi meydanında Aya Yorgi Kilisesi'nin tam karşısında dikilmiş, kucağında çocuk taşıyan bronz kadın heykelleridir. Türkiye açısından ilk tepki, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun imzasına hazırlanılan İzmir-Selanik kardeş şehir sözleşmesini iptal ettiğini açıklamasıyla gelmiştir.[30]
İsveç parlamentosu 2010 yılında 130'a karşı 131 oyla aldığı bir kararla Pontus Rum Soykırımı'nı Ermeni ve Süryani Soykırımları ile birlikte tanımıştır.[31]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.