Loading AI tools
Türk sinema sanatçısı (1944–2000) Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Ali Kemal Sunal (11 Kasım 1944, İstanbul - 3 Temmuz 2000, İstanbul), Türk oyuncu, yapımcı ve senarist ve komedyendir.[6] Türk sinemasının en başarılı ve unutulmaz oyuncularından biri olarak kabul edilmektedir.[7][8]
Kemal Sunal | |
---|---|
Doğum | Ali Kemal Sunal 11 Kasım 1944[not 1][1][2] Küçükpazar, Fatih, İstanbul, Türkiye |
Ölüm | 3 Temmuz 2000 (55 yaşında)[3] İstanbul, Türkiye |
Ölüm sebebi | Kalp krizi |
Defin yeri | Zincirlikuyu Mezarlığı, İstanbul |
Diğer ad(lar)ı | • Şaban • İnek Şaban • Türk sinemasının gülen ve güldüren yüzü[4] |
Vatandaşlık | Türkiye |
Eğitim | Vefa Lisesi |
Mezun olduğu okul(lar) | Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi |
Meslek | Oyuncu, yapımcı, senarist |
Etkin yıllar | 1972–2000 |
Memleket | Gökçe, Doğanyol, Malatya, Türkiye[5] |
Evlilik | Gül Sunal (e. 1975; ö. 2000) |
Çocuk(lar) | Ali Sunal (d. 1977) Ezo Sunal (d. 1984) |
Ebeveyn(ler) | Saime Sunal (annesi) Mustafa Sunal (babası) |
Akraba(lar) | Cengiz Sunal (kardeşi) Cemil Sunal (kardeşi) |
Ödüller | Tüm Liste |
İmza | |
Tiyatro ile sanat hayatına başlayan Kemal Sunal'ın ilk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesindeyken rol aldığı Zoraki Tabip'tir. Kenterler, Ulvi Araz, Ayfer Feray ve son olarak Devekuşu Kabare tiyatrolarında profesyonel olarak rol aldıktan sonra, ünlü yönetmen Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle birlikte 1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını attı.[9][10] 1974'teki Salako filmiyle ilk başrol deneyimini edindi.[11] Aynı yıl çekilen Hababam Sınıfı filmindeki "İnek Şaban" karakteriyle büyük bir popülerlik elde etti ve bu rolü, daha sonraki yıllarda adının "Şaban" olarak akıllarda kalmasına neden oldu. Filmlerinde oynadığı iyi, saf ve komik adam rolleriyle beğeni kazandı. Sanatçı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da dram türündeki filmlerde de yer aldı.
Toplam 82 filmde rol almış olan sanatçının son filmi, 1999'da vizyona giren Propaganda'dır.[12] Bu film aynı zamanda Kemal Sunal'ın, oğlu Ali Sunal ile birlikte rol aldığı ilk ve tek filmidir. Kemal Sunal, 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka isimli filmin Trabzon'daki çekimlerine gitmek için bindiği uçakta kalp krizi geçirerek 55 yaşında öldü. Mezarı Zincirlikuyu Mezarlığı'nda bulunmaktadır.[13]
Ali Kemal Sunal, 11 Kasım 1944 tarihinde İstanbul'un Fatih ilçesindeki Küçükpazar semtinde Malatyalı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Migros'tan emekli Mustafa Sunal, annesi Saime Sunal'dır.[14][15] Ailenin büyük çocuğu olan Kemal Sunal'ın, Cemil ve Cengiz isminde iki de kardeşi vardır.[16] İlkokulu Mimar Sinan İlkokulunda okudu, ardından Vefa Lisesinden mezun oldu.[17][18] Liseyi 11 yılda tamamlayan sanatçı, bunu şu sözleriyle açıklamıştı:
Bu benim tembelliğimden, salaklığımdan ileri gelen bir şey değildi. 15–20 kişilik bir grubumuz vardı. Beraber geçiyorduk, beraber kalıyorduk. Anlaşmış bir gruptu. Bir nevi haylazlıktı tabii…
Yüksek tahsiline Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinde (o zamanki adıyla "İstanbul Gazetecilik Yüksekokulu") başlasa da, eğitimini tamamlayamadı. Eğitim hayatı boyunca çeşitli işlerde çalışan sanatçı, önceleri Emayetaş Fabrikasında çalıştı, ayrıca elektrikçide çıraklık yaptı. Bu günleri ise şöyle açıklıyordu:
Ekonomik durumumuz iyi değildi. Babam Migros'tan emeklidir. Yaz tatillerinde ayakkabı, kitap parasına yardımcı olmak için çalışırdım.
1981 yılında askere giden sanatçı,[19] diğer askerlerin kendisini görünce gülmeye başlaması nedeniyle, birliğin düzenini bozduğu gerekçesiyle geri hizmete verildi. Ankara, Etimesgut'ta askerliğini yapan Sunal,[20] usta birliğinde "Armoni Mızıkası" isimli moral grubuna dağıtıldı, bu vesileyle Türkiye'nin birçok bölgesinde askerlik yaptı.[21]
Yarım bıraktığı üniversite eğitimini Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesinin radyo, televizyon ve sinema bölümünden mezun olarak 1995 yılında tamamladı ve ardından yüksek lisans yaptı. Yüksek lisanstan "TV ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" başlıklı teziyle 1999'da mezun oldu.[22][23][24]
Sunal'ın sanat kariyeri, Vefa Lisesindeyken amatör olarak oynadığı Zoraki Tabip adlı tiyatro oyunuyla başladı.[13] Lise öğrenimi sırasında oynadığı bir oyunla "Akşam Gazetesi Liseler Arası Tiyatro Yarışması"nda "En İyi Karakter Oyuncusu" seçildi.[15] Bu sıralarda Kemal Sunal'ın yeteneğini keşfeden kişi, lisedeki felsefe öğretmeni ve tiyatro hocası Belkıs Balkır oldu.[25][26] Belkıs Balkır, kendisini Müşfik Kenter ile tanıştırmasının ardından Sunal, Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak çalışmaya başladı.[26] Bu tiyatrodaki ilk rolü "Fadik Kız" idi.[17] Burada 150 lira maaş alan sanatçı, daha sonra aynı tiyatroda "Deli İbrahim" rolünü oynadı ve maaşı yükselip 300 lira oldu.[17] Buradan ayrılıp Ulvi Uraz Tiyatrosu'na geçen sanatçı,[27] bu tiyatroda da dört yıl sahneye çıktı. Bu tiyatroda Orhan Kemal'in İspinozlar eserindeki "Taşkasaplı" karakterini canlandırdı.[17] Daha sonra "Bekçi Murtaza" adlı oyunda bir bekçiyi,[28] oyunun ikinci perdesinde ise bir kahveciyi oynadı.[17]
Ulvi Araz'dan ayrılıp Ayfer Feray Tiyatrosu'na geçen sanatçı, burada bir yıl çalıştı. Son tiyatro deneyimi olan Devekuşu Kabare'de ise 1500 lira maaşı olan sanatçı, artık daha büyük rollerde oynamaya başladı.[29] "Dün Bugün" isimli bir oyunu oynadıkları sırada, kendisinden önce sinemaya geçmiş olan oyuncu Zeki Alasya, ünlü yönetmen Ertem Eğilmez'i yeni filmi için aradığı oyuncuları seçmesi için bu tiyatroya davet etti.[17] Tiyatrodaki oyunu izleyen Münir Özkul, Ertem Eğilmez'e, "Bak Ertem, bu çocuğa dikkat et. Bunda iş var." diyerek Eğilmez ile Sunal'ın tanışmasını sağladı.[13] Oyun sırasında Kemal Sunal'ı çok beğenen Ertem Eğilmez, sanatçının ilk sinema deneyimi olacak olan Tatlı Dillim'de rol almasına karar verdi.[17] Sunal, sinema kariyerine 1972 yılında bu filmle başladı.
Kemal Sunal kendi ağzından, ilk yıllarını ve komediye yönelişini şu sözlerle dile getirmektedir:
Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bugündür insanları güldürmeyi seviyorum.
— Nuran Turan, Kemal Sunal Çocukken, 2000[30]
Tiyatroya neden devam etmediniz sorusuna ise Sunal, "Film, tiyatro provalarına engel oluyordu. Aksatmaya başlayınca, bırakmamın daha iyi olacağını düşündüm." diyerek cevap vermiştir.[17]
Yönetmen Ertem Eğilmez'in kendisini keşfedip 1972 yapımı Tatlı Dillim filminde Tarık Akan'ın basketbolcu arkadaşı rolünü vermesiyle birlikte, Kemal Sunal'ın kariyerinde bir dönüm noktası yaşanmıştır.[31][32] Sunal, ilk filmiyle ilgili şu yorumu yapmıştır:
Filiz Akın gibi ünlü bir oyuncu ve Ertem Eğilmez gibi usta bir yönetmenle çalışmak beni hem onurlandırdı, hem de gurur duydum. Biz tiyatro ile Ankara turnesindeyken, bazı arkadaşlar filmi izlediklerini, seyircilerin beni gördüklerinde güldüğünü söylediler. İstanbul'a döndükten sonra, ilk gün filmi Saray Sinemasında en arkada izledim. Perdede birkaç sahne görünmeme rağmen her sahnede seyirci kıyameti koparıyordu. Daha ben görünür görünmez alkışlıyor ve kahkahalarla gülüyorlardı. Suratım enteresan geldi seyirciye. Sıcak ve kendinden biri buldu sanıyorum. O zaman şöyle arkama yaslanıp "Bu iş tamam, tuttun Kemal!" dedim.
"Birinci film, Tatlı Dillim bitti; ikinci filmle beraber Kemal, sinemada bizim çok önümüzdeydi. Hiç kimse inkar edemezdi. Biz hep beraberdik... Tamam, tabii beraberdik. Bütün başarılara beraber imza attık... Elbette. Ama Kemal farklı bir yerdeydi. Kemal artık sinemanın büyük starıydı. Bizler iyi oyunculardık belki. Stardık da belki kendi çapımızda ama, o 'ulusal star' diyeceğim, 'sinemanın bir numaralı starı' diyeceğim konumda olmadık hiçbirimiz. Sadece Kemal oldu." | |
— Zeki Alasya, Hayatım Roman belgeseli "Kemal Sunal" bölümü, TRT, 2012[16] |
Yönetmen Ertem Eğilmez bu filmden bir yıl sonra, 1973 yapımı Canım Kardeşim filminde kendisine Kayseri şiveli bir yolcu rolü verdi.[16] Yine aynı yıl Oh Olsun, Güllü Geliyor Güllü ve Yalancı Yarim filmlerinde rol aldı. Türkan Şoray ve Ediz Hun'un başrolü paylaştığı Güllü Geliyor Güllü filminde Sunal, kiralık bir katil rolünü canlandırdı.[35] Sunal, bu filmde ilk kez dışarıdan seslendirme ile rol yaptı. Bu film 1980'de Tabancamın Sapını Gülle Donatacağım ismiyle tekrar gösterime sokulacaktı. Başrolünde Kemal Sunal yer almamasına, figüran olmasına rağmen o dönem yıldızı parlayan Sunal'ın resmi, filmin afişine Türkan Şoray ile başrollerindeymiş gibi konacaktı.
Kayseri şivesinin halk tarafından benimsendiğini gören Ertem Eğilmez, 1974 yılında Salak Milyoner filmini çekmeye karar verdi.[36] Bu film büyük ilgi görünce, aynı yıl devam filmi niteliğinde olan Köyden İndim Şehire çekildi. Bu filmlerde "Saffet" rolünü canlandıran Sunal, dört ana karakterden biriydi.[37][38] Bu her iki filmin senaryosu Sadık Şendil'e aittir ve Kemal Sunal'ın büyük rollerde oynadığı ilk iki filmdir.[39] Yine aynı yıl çekilen Mavi Boncuk filminde "Cafer" isimli saf ve komik bir rolü canlandıran Sunal, yönetmen Ertem Eğilmez'in filmdeki herkese eşit rol vermesiyle birlikte perdede daha çok görünmeye başladı.[16][40][41] Mavi Boncuk, başrollerde o dönemin ve Türk sinemasının gelmiş geçmiş en ünlü oyuncuları olarak kabul edilen kişilerin oynadığı nadir filmlerden bir tanesi olma özelliğini taşımaktadır. Kemal Sunal bu filmde Emel Sayın, Tarık Akan, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Halit Akçatepe, Münir Özkul ve Adile Naşit gibi oyuncularla bir arada çalıştı.[16][40] 1974 yılının bir diğer gözden kaçırılmaması gereken noktası ise, Kemal Sunal'a oyuncu Meral Zeren'in eşlik etmeye başlamasıdır.[42] Aynı yıl çekilen Hasret filminde yönetmen Zeki Ökten ile çalışan sanatçı, bu filmden sonra ilk başrolünü alacaktı.[43]
Yine 1974 yılında sanatçıya bu defa başrol verilir ve filmin adı Salako'dur.[44] Bu kez yönetmen koltuğunda Atıf Yılmaz oturmaktadır. Senaryosunu Sadık Şendil'in yazdığı, Meral Zeren'in Kemal Sunal'a eşlik ettiği ve Sunal'ın bir eşkıyayı oynadığı Salako, kendisinin başrol oynadığı ilk filmdir.[16][45][46] Bu dönemde Ertem Eğilmez, daha sonra halk tarafından pek beğenilecek olan, yazar Rıfat Ilgaz'ın kaleminden çıkmış "Hababam Sınıfı" romanını sinemaya uyarlamaya karar verdi.[47][48] Bu filmdeki ana karakterlerin hepsinin rolü yine eşit olduğundan, Kemal Sunal perdede daha fazla görünmekteydi. Sunal bu 1974 yapımı filmde Münir Özkul, Tarık Akan, Halit Akçatepe, Adile Naşit ve Sıtkı Akçatepe gibi isimlerle oynadı.[49] Sanatçının Hababam Sınıfı'nda oynadığı "İnek Şaban" rolü, sonraki yıllarda adının "Şaban" olarak akıllarda kalmasına neden olacaktı. Takvimler 1975 yılını gösterdiğinde Kemal Sunal, Zeki Ökten'in Şaşkın Damat ve Hanzo isimli iki filminde rol aldı.[50][51] Bu filmlerde tekrar Meral Zeren ile beraber olan sanatçı, artık başrollerde oynamaktaydı; ancak Ertem Eğilmez filmlerindeki başarısından çok uzaktaydı.
1975 yılında Kemal Sunal, kendisiyle beraber ileride birçok filmde rol alacağı Şener Şen ile tanıştı.[52] İkilinin birbirini tamamlamasıyla, birlikte rol aldıkları filmler ardı ardına gelmeye başladı. Bu sırada Ertem Eğilmez, Hababam Sınıfı filmine gelen yoğun rağbet üzerine filmi bir seri hâline getirmeye karar verdi ve serinin ikinci filmini çekmeye başladı. Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı adı verilen bu filmin senaryosunu, ilk filminde olduğu gibi Sadık Şendil yazdı. Filmde oyuncu kadrosuna ilk filmdeki oyunculardan farklı olarak "Semra Hoca" rolünü canlandıran Semra Özdamar ve "Badi Ekrem" rolünü canlandıran Şener Şen katıldı.[53] Film, Şener Şen ile Kemal Sunal'ın birlikte rol aldıkları ilk film iken, Tarık Akan'ın oynadığı ikinci ve son Hababam Sınıfı filmidir.[54] Film 1976'da yayımlandı ve Sunal popülerliğini iyice artırdı. Bu Hababam Sınıfı filminin afişinde Kemal Sunal'ın ve karakteri İnek Şaban'ın adı en üstte kocaman harflerle yer aldı. Müzikleri Melih Kibar tarafından bestelenen film,[55] ayrıca 1976'da Altın Portakal En İyi Müzik Ödülü'ne değer görüldü.[56]
1976 yılı, Kemal Sunal'ın kariyerindeki en yoğun yıllardan birisiydi. Sunal bu yıl tam altı film çekti. İlk olarak yönetmenliğini Kartal Tibet'in yaptığı ve senaryosunu Yavuz Turgul'un kaleme aldığı Tosun Paşa çekildi.[58] Tosun Paşa, 19. yüzyılda Osmanlı hâkimiyetindeki Mısır eyaletinde iki düşman aile arasındaki bir toprak anlaşmazlığı sorununu güldürü çerçevesinde anlatmaktadır.[59][60] Tarihî komedi türünde diyebileceğimiz bu filmin başrollerinde Kemal Sunal haricinde Şener Şen, Müjde Ar, Adile Naşit, Ayşen Gruda, Sıtkı Akçatepe, Akil Öztuna ve Mete Sezer yer aldı.[61] Sonrasında, Süt Kardeşler filmi için Ertem Eğilmez yeniden yönetmen koltuğuna geçti ve Şener Şen ile Kemal Sunal'ı yeniden bir araya getirdi. Senaryosunu Sadık Şendil'in kaleme aldığı bu filmde Sunal, Şener Şen'in yanı sıra Adile Naşit, Halit Akçatepe, Hale Soygazi, Dinçer Çekmez, Ayşen Gruda ve Ergin Orbey ile oynadı.[62] Bu her iki filmde de "Şaban" karakterini canlandıran Sunal, yine aynı yıl Ergin Orbey'in yönetmenliğinde Meraklı Köfteci filmini çekti. Kemal Sunal, seyyar köftecilik yapan iyi niyetli ama çok meraklı "Zühtü" karakterini canlandırdığı[63] bu filmde Gölgen Bengü, Ali Şen, Hulusi Kentmen, Şevket Altuğ, İhsan Yüce, Sümer Tilmaç, Dinçer Çekmez gibi oyuncularla çalışma imkânı buldu.[64] Ardından, Natuk Baytan'ın yönettiği ve "Kemal" karakterini canlandırdığı Sahte Kabadayı filminde rol aldı.[65][66] Bu filmde Natuk Baytan'ın farklı mizahi anlayışıyla birlikte "Kemal" karakterine "kahraman" özelliği eklendi. Sunal, "saf ve halkın kahramanı" rolünü canlandırdığı yapımlarda kötülerle mücadele etti ve mizahi bir sunuşla haksızlıklara karşı durdu. Suavi Süalp'in kaleminden olan Sahte Kabadayı filminde bu durum daha belirgindir.[67]
Sanatçının 1976'daki bir sonraki projesi, yeniden yönetmen koltuğunda Ertem Eğilmez'in olduğu Hababam Sınıfı Uyanıyor filmidir. Bu Hababam Sınıfı filminin afişinde Kemal Sunal'ın adı yine en üstte yer aldı. Tarık Akan'ın bu kez yer almadığı bu filmde, kadroya serinin önceki filmlerinden farklı olarak kimya öğretmeni rolünde Şevket Altuğ ve Mahmut Hoca'nın uzak akrabası "Ahmet" rolünde Ahmet Sezerel katıldı.[68] Serinin önceki filmleri gibi bu film de İstanbul'un Üsküdar ilçesindeki tarihî bir yapı olan Adile Sultan Kasrı'nda çekildi.[69] 1976 yılının son filmi, daha sonra kendisine "Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü getirecek olan Kapıcılar Kralı filmi oldu.[70] Saf ve komik Şaban karakterinden tamamen bağımsız olan bu filmdeki "Seyit" rolü; zeki, kurnaz, paragöz, işgüzar ve komikliği yanında asabi bir karakterdir ve bambaşka bir Kemal Sunal'ın gözüktüğü ilk filmdir.[16][71] Senaryosunu Umur Bugay'ın yazdığı, yönetmenliğini Zeki Ökten'in yaptığı Kapıcılar Kralı,[72][73] apartman metaforu üzerinden ülkenin sınıfsal yapısını işleyen bir filmdir.[74][75] Film, İstanbul'un Cihangir semtindeki Güneşli Sokak'ta yer alan bir apartmanda çekildi ve bu sokak, daha sonraki birkaç Kemal Sunal filmine de ev sahipliği yaptı.[76] Sunal bu filmde Sevda Ferdağ, Bilge Zobu ve Sevil Üstekin ile başrol oynadı. Kapıcılar Kralı, adam yerine bile konmayan ve sürekli aşağılanan Kapıcı Seyit'in toplum yüzünden maddi değerlere oldukça önem vermesini ve toplum içinde ekonomik ve mevkisel bir güç kazanıp sosyal bir statü elde etme yolunu seçmesini anlatmaktadır.[77]
1977 yılı, Kemal Sunal için yine yoğun bir yıl oldu ve sanatçı bu yıl toplam beş film çekti. İlk olarak yönetmenliğini Natuk Baytan'ın yaptığı Sakar Şakir filmi çekildi.[78] Bu filmde Sunal, sakarlıklarıyla çevresindekileri sinirlendiren ve bıktıran saf akıllı "Şakir" adlı karakteri canlandırdı. Sunal bu filmde Adile Naşit ve Ali Şen'in yanı sıra "Gardırop Fuat" rolündeki Ünal Gürel ile başrol oynadı.[79][80] Daha sonra, yine Ertem Eğilmez tarafından Kemal Sunal'ın canlandırdığı "Şaban" karakteri üzerine olan Şaban Oğlu Şaban filmi çekildi.[81] Senaristliğini Sadık Şendil'in yaptığı bu film ile Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Şevket Altuğ, Sıtkı Akçatepe ve Ergin Orbey gibi sanatçılar tekrar bir araya geldi.[82] Arzu Film'e ait bu film, askerde kumandanı Hüsamettin'i sürekli yaralayan ve türlü sakarlıklar yapan Şaban ile askerlikten sonra bir eğlence yerinde birlikte çalgıcılık yaptığı asker arkadaşı Ramazan'ı konu almıştır.[83] Şaban Oğlu Şaban filmi, Arzu Film'in resmî YouTube kanalında en çok izlenen film olma özelliğini taşımaktadır.[84] Aynı yıl, yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın üstlendiği İbo ile Güllüşah filminde Sunal, o sıralar henüz sekiz yaşında olan Gülşah Soydan ile başrolü paylaştı.[85] Film, başlık parası olmadığı için sevdiği kızla evlenemeyen İbo'nun onun peşinden İstanbul'a gelmesini ve bu sırada tesadüfen tanıştığı Güllüşah ismindeki küçük bir kızla olan dostluğunu konu almıştır.[86] Bu sıralarda Ertem Eğilmez, bir Hababam Sınıfı filmi daha çekmeye karar verdi. Hababam Sınıfı Tatilde adı verilen bu filmde Tarık Akan'ın yanı sıra, bu sefer serinin başından beri oynayan Halit Akçatepe de yer almadı, ancak Münir Özkul, Adile Naşit ve Şener Şen oynamaya devam etti.[87] Bu filmin senaryosunda ise okul müdürü, daha fazla para kazanabileceğini düşünerek okula yeni gelen dört kız öğrenciyi kabul eder; kız öğrenci tayfasının başını da Ayşen Gruda oynar.[87] Hababam Sınıfı Tatilde, Kemal Sunal'ın Hababam Sınıfı serisinde oynadığı son film olur ve böylece sanatçı, toplam dört Hababam Sınıfı filminde oynamış olur.[88]
1977 yılının son filmi, Sunal ile daha önce Kapıcılar Kralı filminde de çalışmış olan ünlü yönetmen Zeki Ökten'in Çöpçüler Kralı filmi oldu.[89] Başrollerinde Kemal Sunal'ın yanı sıra Şener Şen ve Ayşen Gruda'nın yer aldığı, Ertem Eğilmez'in yapımcısı olduğu ve senaristliğini Umur Bugay'ın üstlendiği bu film, Kapıcılar Kralı filmine de ev sahipliği yapan İstanbul, Cihangir'deki Güneşli Sokak ve çevresinde çekildi.[76] Sunal bu filmde bir temizlikçi kadına âşık olan mahalle çöpçüsü "Apti" karakterini oynadı. Bu film daha sonra, 1978'deki Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Umur Bugay'a "En İyi Senaryo", Şener Şen'e ise "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü kazandırdı.[90]
1977 yılının Kemal Sunal için ayrı bir önemi vardı. Kemal Sunal bu yıl, 14. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü Kapıcılar Kralı filmindeki "Seyit" rolüyle kazandı.[91] Bu ödül Kemal Sunal'ın aldığı ilk büyük ödül olmasının yanı sıra, kariyerinde aldığı tek Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'dür.[92] Kapıcılar Kralı filmi ayrıca bu festivalde "En İyi İkinci Film" seçildi ve filmin yönetmeni Zeki Ökten'e "En İyi Yönetmen Ödülü"nü kazandırdı.[93] Sunal, yine aynı filmle aynı yıl Sinema Yazarları Derneği tarafından "En İyi Erkek Oyuncu" seçildi. Sanatçı bu ödülleri şöyle yorumlamıştır:
Antalya Film Festivali'nde Kapıcılar Kralı filmiyle En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü aldım. Antalya'da ve Türk sinema tarihinde böyle bir şey yok. Çünkü bu ödül komedyene değil, hep jönlere verilmiş. İlk defa ben yıktım o sistemi. Sonra Sinema Yazarları Derneği'nin ilk ödülünü, yine aynı filmle ben aldım. Ondan sonra da başarılı filmler yapmadım değil, ama festivallere göndermedik. O nedenle başka ödül çıkartamadık.
1978'de Kemal Sunal iki yoğun sene geçirdikten sonra, o yıl Fatma Girik ile ortak olup bir film şirketi olan Can Film'i kurdu.[94] Bu film şirketi, yapımcılığını Fatma Girik ve Kemal Sunal'ın yaptığı Yüz Numaralı Adam filmiyle ilk filmini o yıl çekti. Bu filmin senaryosu ve yönetmenliği Osman Fahir Seden'e aittir.[95] Reklamların yanıltıcı yönünü ele alan bu film, Kemal Sunal'ın sinema yaşamı için önemli bir noktadır;[96] zira Meral Zeren'den sonra bu filmde Sunal'a bu kez Oya Aydoğan eşlik etti.[97] Aynı yıl Atıf Yılmaz ile Müjdat Gezen eseri olan, Sunal'ın bir şekerleme firmasında odacı olarak çalışan ve kurtuluşunu gazetelerin verdiği lotarya kuponlarına bağlayan "Adem" karakterini oynadığı Köşeyi Dönen Adam[98] ve senaristi ve yönetmeni Osman Fahir Seden olan İyi Aile Çocuğu çekildi. İyi Aile Çocuğu filminde Sunal'a bu kez Harika Avcı eşlik etti.[99] Sonrasında yine Can Film yapımı olan İnek Şaban filmi çekildi.[100] Sunal bu filmde manav çırağı olan, ancak bir yanlış anlaşılma sonucu kaleci olarak maçlara çıkartılan "Şaban" rolünü oynadı. Akabinde Natuk Baytan'ın yönetmenliğini yaptığı, Kemal Sunal'ın Ayşen Gruda ile başrolü paylaştığı Avanak Apti çekildi. Bu filmde de afiş asmakta olan birisini canlandırdı.[101]
1978'in son filmi, aynı zamanda dönemin büyük ses getiren filmi olan Kibar Feyzo idi.[102] Kibar Feyzo, yapımcılığını Ertem Eğilmez'in yaptığı, yönetmen koltuğunda Atıf Yılmaz'ın oturduğu, senaryosunu da İhsan Yüce'nin yazdığı politik ve alegorik bir filmdir.[103] Film, köyde sevdiği kadınla evlenmek isteyen, Kemal Sunal'ın canlandırdığı Feyzo'nun başlık parası toplamak isterken yaşadıklarını ve ağalık düzenine karşı olan duruşunu anlatmaktadır.[104][105] Arzu Film'e ait olan bu film, politik duruşu sebebiyle birçok sahnesinde sansüre uğramış ve Türkiye'de 10 yıl boyunca yasaklı kalmış olsa da, Türk sinema tarihinde önemli bir yeri vardır.[102] Bu filmde Kemal Sunal'a Şener Şen'in yanı sıra Müjde Ar, İlyas Salman, Adile Naşit, İhsan Yüce, Erdal Özyağcılar gibi birçok isim eşlik etti.[106] Çekimleri ise Hatay'ın Reyhanlı ilçesinin Harran Mahallesi'nde gerçekleştirildi.[107] Türkiye'deki ağalık düzenine kara mizah çerçevesinde yaklaşarak toplumcu gerçekçi bir nitelik taşıyan film,[108] sınıfsal çatışmayı merkeze alması ve komünizm karşıtı önlemleri ve faşizmi yermesiyle kült filmler arasında yer aldı.[109] Töre, geçim derdi, ağalık gibi kavramlar filmde sıkça işlenmiştir.[110]
1979 yılında Sunal beş filmde rol aldı. Önce bir Kartal Tibet filmi olan Umudumuz Şaban, ardından yine Kartal Tibet yönetmenliğinde, ancak bu sefer İhsan Yüce'nin kaleminden çıkma Şark Bülbülü filmleri çekildi. Umudumuz Şaban filminde, yer eden toplumsal yaralar, güldürü unsuru içerisinde izleyiciye aktarıldı.[111] Şark Bülbülü'nde ise Sunal, köyünden İstanbul'a başlık parası kazanma amacıyla gidip şans eseri çok ünlü bir şarkıcı olan "Şaban" karakterini canlandırdı.[112] Filmde kısa sürede şöhret olan ünlülere ve sahte din adamlarına göndermeler vardır.[113] Sonra, bir Natuk Baytan filmi olan Korkusuz Korkak ve Osman Fahir Seden'in yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmleri çekildi. Sunal, Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmlerinin yapımcılığını Fatma Girik ile birlikte üstlendi. İki yapımcı bu filmleri kendi film şirketleri olan Can Film'e değil, başka bir şirket olan Uğur Film'e yaptırdılar. Dokunmayın Şabanıma filminde kendisine Ahu Tuğba,[114] Bekçiler Kralı filminde ise Semra Türel eşlik etti.[115]
Yener Süsoy: Sizdeki sihir ne?
Kemal Sunal: Bende sihir falan yok. Özel bir şey yapmıyorum. Bir kere, Allah vergisi, çok güzel bir suratım var. İkincisi de, yetenekli oluşum galiba. | |
— Kemal Sunal'ın Yener Süsoy ile yaptığı röportaj, 1985[17][116] |
1980 yılında Kemal Sunal'ın oynadığı dört filmin üçü bir romandan uyarlanmıştı. Bunlar; Zübük, Gol Kralı ve Devlet Kuşu idi. Sunal bu filmlerde Kartal Tibet (Zübük, Gol Kralı) ve Memduh Ün (Devlet Kuşu) ile çalıştı. Zübük filmi politik eleştirilere sahiptir ve Sunal, "İbrahim Zübükzade" karakteriyle akıllarda yer etmiştir.[117][118] 1980 askerî darbesiyle birlikte o dönem çekilen filmlerin büyük çoğunluğu sansüre uğramış, önemli oyuncuların bazıları da yurt dışına çıkmıştır. Sunal, zaman zaman politik filmlerde rol alsa da, kutuplaşmalardan her zaman uzak kalmıştır.[16] O yıl ayrıca yönetmenliğini Natuk Baytan'ın yaptığı Gerzek Şaban çekildi.[119] Kemal Sunal bu filmde, birbirine benzeyen iki kişiyi –ünlü bir mafya babası olan Seyfi'yi ve filmlerde figüranlık yapan, saf bir delikanlı olan Osman'ı– canlandırdı.[120]
1981–1985 yılları arasında birçok "Şaban" filmi çekildi. Bu filmler Sunal sineması adına kaliteden yoksun olsalar da, izleyiciyi güldürmeyi başarmış yapımlar olarak tarihe geçmişlerdir. 1981 yılında Üç Kağıtçı filminde Natuk Baytan, Kanlı Nigâr filminde Memduh Ün ve Davaro filminde yeniden Kartal Tibet ile çalışan sanatçı, üç filmde rol aldı. Davaro filminde Sunal'a Pembe Mutlu, Şener Şen ve Adile Naşit eşlik etti. Ayrıca bu film, Kemal Sunal ve Şener Şen'in birlikte oynadıkları son filmdir. Davaro, töre ve kan davası üzerine kurgulanmış, Kemal Sunal'ın "Memo" rolünü oynadığı bir yapıttır.[121][122] 1982 yılında iki filmde rol alan Sunal'ın bu filmleri, Natuk Baytan yönetmenliğindeki Yedi Bela Hüsnü ve Kartal Tibet yönetmenliğindeki Doktor Civanım'dır. Yedi Bela Hüsnü filminde Sunal ile birlikte Oya Aydoğan, Şevket Altuğ, Ali Şen gibi oyuncular rol aldı.[123] Doktor Civanım filminde ise Sunal'a Bahar Öztan ve Yadigar Ejder eşlik etti. Bu film, yıllardır bir hastanede hademelik yapmış ve doktorlardan birkaç ilaç öğrenmiş olan "Kemal" karakterinin hem annesini üzmemek hem de köyün cahil halkının sağlığını korumak için annesine doktor olduğunu söylemesini ve köyde sahte doktorluk yapmasını anlatmaktadır.[124]
1983 yılında Tokatçı (Natuk Baytan), Kılıbık (Uğur İnan), En Büyük Şaban (Kartal Tibet) ve Çarıklı Milyoner (Kartal Tibet) filmlerinde rol aldı.[12] Kılıbık filminde kendisine Nevra Serezli, Çarıklı Milyoner filminde ise Necla Nazır eşlik etti. Ayrıca Çarıklı Milyoner filminin senaryosunu İhsan Yüce ile birlikte yazdı.[125] 1983'te olduğu gibi, 1984 ve 1985'te de ağırlıklı olarak Kartal Tibet ile çalışan sanatçı, bu dönemde birçok "Şaban" filminde rol aldı. 1984'te Şabaniye (Kartal Tibet), Postacı (Memduh Ün), Ortadirek Şaban (Kartal Tibet) ve Atla Gel Şaban (Natuk Baytan) filmlerini çekti. Postacı filminde Sunal'a Fatma Girik eşlik etti.[126] Şabaniye filminde, beceriksizliği ve saf hâliyle dikkatleri çekse de kan davası yüzünden kadın rolüne girmek zorunda kalan bir rolü oynadı.[127] Nevra Serezli ve Dinçer Çekmez ile başrolü paylaştığı ve senaryosunu Aydemir Akbaş'ın kaleme aldığı Atla Gel Şaban filminde ise, filmin adında geçen "Şaban" ismi aslında karakterler arasında yoktur. Kemal Sunal bu filmde "Niyazi" adlı karakteri oynamıştır.[128][129] Sanatçı bu durumu şöyle anlatmaktadır:
Bundan sonra filmlerde Şaban adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. Millet "Şaban" olarak biliyor. Bu yıl, firma yanlışlık yaptı. Film adım Niyazi. Adının "Atla Gel Niyazi" olması lazım. Afişler, lobiler hepsinde "Atla Gel Şaban" oldu. Seyircilerden bir kişi çıkıp da, filmdeki adın Niyazi, afişte Şaban, demedi. Farkına bile varmadı. Kemal Sunal'ın adı Niyazi olsa ne olur, Şaban olsa ne olur?
1985 yılında sanatçı toplam altı filmde rol aldı. Bunlar; Sosyete Şaban, Şendul Şaban, Şaban Pabucu Yarım, Keriz, Katma Değer Şaban ve Gurbetçi Şaban idi.[12] Bu filmlerin tamamında rejisör Kartal Tibet'ti. Sunal, Sosyete Şaban filminin senaryosunu Kartal Tibet ve İhsan Yüce ile birlikte yazdı.[130] Bu dönem Kemal Sunal; Perihan Savaş, Nevra Serezli ve Müge Akyamaç gibi sanatçılarla birlikte çalıştı. 1985 ayrıca "Şaban" filmlerinin sonuncusu olan Gurbetçi Şaban filminin çekildiği yıldı. Gurbetçi Şaban filminde, Almanya yolcusu iken otobüste tanıştığı bir kıza âşık olan bir Şaban'ı canlandırdı.[131] Bu filmden ve tarihten sonra Kemal Sunal sinemasında artık "Şaban" rolü olmayacaktı. Böylece Kemal Sunal'ın sinema hayatı adına bundan böyle bambaşka bir sayfa açılmış oldu.
1986 yılında Sunal, Yoksul ve Davacı filmlerinde Zeki Ökten ile, Tarzan Rıfkı filminde Natuk Baytan ile, Garip filminde Memduh Ün ile, Deli Deli Küpeli filminde ise Kartal Tibet ile çalıştı. Yoksul filmi duru anlatımıyla öne çıkarken;[132] Davacı ve Deli Deli Küpeli filmleri "siyasi taşlama" olarak,[16][133] Garip filmi ise dram yönüyle ön plana çıkmaktadır.[134] Kemal Sunal bu dönem, halkın içinden hikâyelerle izleyici karşısına çıktı. 1987 yılında üç filmde rol alan sanatçının bu filmleri Yakışıklı, Kiracı (Orhan Aksoy) ve Japon İşi (Kartal Tibet) idi. Yakışıklı filminde Sunal'a Ayşegül Uygurer,[135] Kiracı filminde Füsun Demirel,[136] Japon İşi filminde ise Fatma Girik ile Sümer Tilmaç eşlik etti.[137] Kiracı filminde, o dönemin konut sorununa göndermeler bulunmaktadır.
1988 senesi, Kemal Sunal'ın sinema kariyeri için önemli filmlerin çekildiği bir yıl oldu ve Sunal'a yeni bir ödül getirdi. Uyanık Gazeteci, Sevimli Hırsız, İnatçı, Öğretmen (Kartal Tibet), Polizei (Şerif Gören), Düttürü Dünya (Zeki Ökten) ve Bıçkın (Orhan Aksoy), bu dönemde rol aldığı filmlerdi.[12] Polizei, Öğretmen ve Düttürü Dünya filmleri diğer filmlerden ayrılmaktadır. Polizei filminde gurbetçi halkın yaşadığı sıkıntılara, Öğretmen filminde ise geçim sıkıntısı, ulaşım ve konut problemleri gibi sorunlara değinilmiş ve Düttürü Dünya filminde küçük insanların büyük hayallerine yer verilmiştir.[138] Düttürü Dünya filminde Sunal, Ankara'da geceleri pavyonda klarnet çalarak hayatını kazanan "Mehmet" rolünü canlandırdı[138] ve bu filmde kendisine Jale Aylanç ve Cezmi Baskın eşlik etti.[139] Umur Bugay'ın kaleminden çıkan, Zeki Ökten'in yönetmenliğini yaptığı bu film, 1989 Ankara Uluslararası Film Festivali'nde Kemal Sunal'a "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü kazandırdı.[140] Sunal, bir önceki büyük ödülü olan Altın Portakal Ödülü'nü de yine senaryosunu Umur Bugay'ın yazdığı ve yine Zeki Ökten'in yönettiği Kapıcılar Kralı ile almıştı.[91] 1989 yılında Kemal Sunal, üç filmde yer aldı. Bunlar; Zehir Hafiye (Orhan Aksoy), Talih Kuşu ve Gülen Adam (Kartal Tibet) idi.[12]
1990 yılında Sunal üç filmde rol aldı. Bunlar; Koltuk Belası (Kartal Tibet), Abuk Sabuk 1 Film (Şerif Gören) ve Boynu Bükük Küheylan (Erdoğan Tokatlı) idi.[12] 1991 yılında Varyemez isimli tek bir filmde rol aldı ve filmin yönetmeni Orhan Aksoy'du.[141] Bu tarihten itibaren Sunal, tam sekiz yıl boyunca sinemadan uzak kaldı ve bu sırada televizyon dizilerine yöneldi. 1992–1997 yılları arasında bazı dizilerde rol aldı. Bu diziler düşük bütçeli olup dönemin çeşitli kanallarında gösterildi. Bu diziler; 1992'de Saygılar Bizden, 1993'te Şaban Askerde, 1994'te Bay Kamber ve son olarak 1997'de Şaban ile Şirin dizileridir. Sanatçı sık sık, dizilerin çok çabuk çekildiğinden ve senaryoların çabucak oluşturulduğundan, dizilerin sanatçıların yeteneklerini körelttiğini söylemiştir.
Takvimler 1999 senesini gösterdiğinde Kemal Sunal artık 55 yaşına girmiş ve saçları, bıyıkları ve sakalları iyice ağarmıştı. Bu yıl Sunal, Propaganda isimli tek bir filmde oynadı.[142] Bu film aynı zamanda sanatçının sinema hayatında rol aldığı son filmdi. Bu filmde Metin Akpınar'ın yanında Meltem Cumbul, Rafet El Roman, Meral Orhonsay ve oğlu Ali Sunal ile birlikte oynadı.[143] Propaganda, Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal ile birlikte oynadığı ilk ve tek film olarak anılara kazındı. Filmin çekimleri Aksaray'ın Yalman köyünde yapıldı.[144] Yönetmenliğini ve senaristliğini Sinan Çetin'in üstlendiği Propaganda, Kemal Sunal'ın sinema kariyerinde yeri bambaşka olan bir yapımdır. Zira sanatçı, "Gümrük Memuru Mehdi" rolünü tıpkı diğer tüm mesleki rollerinde olduğu gibi benimsemiş ve izleyici karşısına dram yönü ağır basan bir Kemal Sunal koymuştu.
2000 yılında Kemal Sunal, yönetmenliğini Ali Özgentürk'ün yapacağı Balalayka filminde "Necati" karakterini oynamayı kabul etti. Bunun için de Sunal'ın, filmin çekimlerine katılması için Trabzon'a gitmesi gerekiyordu. Ancak 3 Temmuz 2000 tarihinde, film çekimlerine başlamak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Kemal Sunal'ın ölümünün ardından Balalayka filminin başrolünü Uğur Yücel oynadı.[145]
Sunal, kişisel yaşamı ve kariyeri boyunca yaptığı yolculuklarda daima kara taşıtlarını tercih etmiş, uçak ve deniz taşıtlarından korktuğunu dile getirmiştir.[21] Çeşitli festivallere, ödül törenlerine kara taşıtıyla yetişemeyen[21] sanatçının uçak fobisi, yaşamı boyunca yenemediği bir korkusu olarak kalmıştır. 3 Temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin çekimleri için bindiği Trabzon uçağında geçirdiği kalp krizi sonucu 55 yaşında öldü. Ölümüne bir dizi ihmaller zincirinin neden olduğu düşünülmektedir. Zeki Alasya, Sunal'ın ölümüyle ilgili görüşünü şöyle dile getirmiştir:
"Kimseleri filmin çekileceği yere otobüsle gitmek sıkıntısında bırakmamak için kendini zorlayarak bindi o uçağa, imkânı yok binmez."[16]
Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin haberine göre, uçaktaki personel ilk yardım konusunda bilgisizdi ve çağrılan ambulansta doktor yoktu. "International Hospital" hastanesine kaldırılan sanatçının doktoru, Sunal'ın kalp rahatsızlığı olduğunu dile getirmiş ve kalp ilaçları kullandığını açıklamıştır. NTV'nin haberine göre, Kemal Sunal'la aynı uçakta bulunan DSP İstanbul milletvekili Erol Al, sanatçının ölümünde ağır ihmal ve tedbirsizlik olduğunu belirtmiştir.[146] Uçağın kabin ekibi, sanatçıya tıbbi müdahalede bulunamadıklarını belirterek, "bunun için eğitimimiz yok, yalnızca rahatlatmaya çalıştık" açıklamasını yapmıştır.[147] Sağlık ekiplerinin uçağa 12 dakikada ulaşması ve sanatçının 35 dakika sonra uçaktan indirilip hastaneye götürülmesi gibi konularda DHMİ ve Medline çeşitli açıklamalarda bulunmuştur.[146] Bu açıklamaların ve havalimanındaki sağlık tedbirlerinin yetersiz olduğu düşünülmektedir.
Sanatçı için ilk tören, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenmiştir. Bu tören, sanatçının naaşının 08.30'da sahneye getirilmesiyle başlamış, ailenin yerini almasıyla birlikte 09.45'te büyük salonda büyük ekranda sanatçının filmlerinden bölümler gösterilmiş, sanatçı dostları ve sevenleri naaşının başında saygı duruşunda bulunmuştur.
AKM'den polis bandosuyla Teşvikiye Camii'ne götürülmek için çıkarılan Sunal'ın naaşına, gümrük muhafaza memurları da eşlik etmiştir. 1999'da çekilen Propaganda filminde "Gümrük Muhafaza Memuru Mehdi" karakterini canlandıran Sunal'ın oğlu ile filmde çekilmiş bir fotoğrafını İstanbul Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğünden altı memur taşımıştır. Taksim'den Teşvikiye Camii'ne kadar kortej oluşturan sevenleri, yoğun ilgi sebebiyle camiye ulaşmakta zorlanmıştır. Öğle namazının akabinde kılınan cenaze namazında, yoğun ilgi sebebiyle polis güvenlik önlemi almış, gümrük muhafaza memurları tabutun başında saygı nöbeti tutmuştur. Cenaze namazının ardından eller üzerinde Rumeli caddesine kadar taşınan sanatçının naaşı, buradan sonra araca konulmuş ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na doğru yola çıkmıştır.
Ölümünün ardından anısını yaşatmak için çeşitli kurum ve yerleşkelere adı verilmiştir.[148][149] 11 Kasım 2014 tarihinde Google, Türkçe arama motorunda Kemal Sunal'ın doğum günü sebebi ile özel doodle hazırlayarak yayınlamıştır.[150] 3 Temmuz 2015 tarihinde İETT, vefa durakları kapsamında Kemal Sunal ismini taşıyan durağı düzenlemiştir.[151]
Uğur Dündar: Bu sevginin arkasında yatan sır ya da gerçek nedir?
Kemal Sunal: Bu sevginin arkasında yatan sır, benim ilk başta sade bir vatandaş olmamdan kaynaklanıyor. Halkın arasından gelmemden kaynaklanıyor. Sırtımı halka dayamamdan kaynaklanıyor. Ben bir balon değilim. Öyle çıkanlar var. Her gün basında, televizyonda gözüküyorlar, gözükmeye mecburlar, ayakta kalabilmek için. Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok, senelerce de olmadı. Çünkü sırtımı halka dayamışım ben. | |
— Uğur Dündar'ın Kemal Sunal ile yaptığı 1998 tarihli röportaj[152] |
Kemal Sunal, Devekuşu Kabare'nin 1972-1973 mevsiminde Ankara turnesi sırasında tanıştığı Gül Sunal ile 1975 yılı Nisan ayında Beyoğlu Evlendirme Dairesi'nde evlendi. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimlerini verdikleri iki çocukları oldu.[17]
Sanatçı kendi profilinin, oynadığı karakterlere göre farklı olduğunu şu sözlerle belirtmektedir: "Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" "aynı zamanda iş ve ev yaşamında titizim" sözleriyle dile getirmiştir.[17] Eşi tarafından yazılan anı kitabında, ev halkına sanatçı olduğunun ağırlığını hiç hissettirmemiş, eşinin tanımına göre "aile babası" profilini hiçbir zaman bozmamıştır. Akşam yemeklerine daima vaktinde yetişen, aile ilişkilerine önem veren ve bu düsturda çocukları ile çok iyi arkadaş olan, iş, aile ve komşuluk ilişkilerinde daima sohbeti aranan, herkes tarafından sevilen sanatçı; filmlerinin aksine, çok fazla gülmeyen ve sululuktan hoşlanmayan bir yapıya sahiptir. Dinlemeyi anlatmaya tercih eden sanatçı, kendi iç dünyasında da duygusal bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda çok da iyi bir arşivci olan sanatçı, kendisi ve ailesiyle ilgili belge, fotoğraf, anı yazısı, kendisine gelen mektuplar gibi manevi değeri olan eşyaları, büyük bir titizlikle ve düzenle saklamış, çocuklarının çizdiği resimlere kadar her şeyi titizlikle ve özenle saklamıştır. Renkli kıyafetler giymeyi seven sanatçının, kıyafet alışverişlerini çoğu zaman eşi yapmıştır. Kendisine gelen mektupların hepsini okuyan sanatçı, yine aynı özenle bu mektuplara cevaplar vermiş ve bizzat postaneye götürüp gönderimlerini yapmıştır.[155] Kemal Sunal, hem yüzünün fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilmektedir. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi çevirmiştir. Kendisiyle yapılan bir röportajda Sunal, kendisi için 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en çok Zeki Müren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmiştir.[156]
Vefa Lisesindeki felsefe hocası Belkıs Balkır'ın sanatçıyı Müşfik Kenter ile tanıştırmasının, Kemal Sunal'ın kariyerinde önemli yeri vardır.[16][17]
Kemal Sunal replikleri |
"Islııık! Islııık!"
— Mavi Boncuk, 1974[157] |
"Ne yüzüme bakıyorsunuz ulan, Zaire'nin cumhurbaşkanı ben miyim?"
— Hababam Sınıfı, 1974[158] |
"Tutmayın küçük enişteyi, salıverin gitsin!"
— Tosun Paşa, 1976[159] |
"Aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir, en sevdiğim tatlı kazandibidir..."
— Tosun Paşa, 1976[160] |
"Fes başıma fes başıma, püskülü ben olayım..."
— Süt Kardeşler, 1976 |
"Geliyom benim canım hocam!"
— Hababam Sınıfı Uyanıyor, 1976 |
"Babanızın uşağı var, koş Seyit koş!"
— Kapıcılar Kralı, 1976 |
"Sıçarım dersine! Sanki apartman yöneticisi olacaksın pezevenk!"
— Kapıcılar Kralı, 1976 |
"Parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği."
— Çöpçüler Kralı, 1977 |
"Ağam eğlenir benimle!"
— Kibar Feyzo, 1978 |
"Bu herifi de hiç sevmem."
— Korkusuz Korkak, 1979 |
"Bir insanın burnu patlıcan dolmasına benziyorsa, o adamdan korkacaksın."
— Tokatçı, 1983 |
"Sen böyle gülünce şuranda iki çukur oluyor ya, ölünce beni oraya gömsünler..."
— Gurbetçi Şaban, 1985 |
"Çay yok, bok için!"
— Yoksul, 1986 |
Sunal'ın oynadığı filmlerdeki karakterlerinin genel özelliği haksızlıkların karşısında duran, iyiliği ve saflığı yüzünden başına sürekli iş açılan, zekâsıyla kötülerle mücadele eden ve insanlara doğru yolu gösterip daima "gülen" adamdır. Kendisini "çok az konuşan, çok soğuk bir adamım"[17] diyerek tanımlayan Sunal'ın sinema izleyicileri tarafından benimsenmesi ve sevilmesinin en büyük sebeplerinden birisi, filmlerin çekildiği dönemlerde yaşanan sosyolojik-sosyoekonomik ve siyasi gelişmelerin filmlerinde yer almasıdır. Zamlar, insanları dolandıran kişiler, geçim sıkıntısı, işsizlik, göç ve töre gibi konuların sinemasında işlenmiş olması, filmlerine birçok anlam daha kazandırmaktadır. Bunlar, güldürü içerisinde sosyal mesajlar vermek ve bazı konuları mizahi dille eleştirmektir. Sunal, güldürü filmlerinin yanı sıra dram filmlerinde yer almış, ancak oynadığı tüm filmlerde "halkın içinden", "içimizden biri" imajını korudu. Aynı zamanda öğretmenden bekçiye, kapıcılıktan çöpçüye kadar birçok karakteri oynayarak beğeni kazandı.[161][162][163][164][165]
Sanatçının ölümünün 15. yılı sebebiyle İETT, aynı ismi taşıyan durağı "vefa durakları" kapsamında düzenlemiştir. Durak, Sunal'ın rol aldığı filmler ve sanatçının fotoğraflarıyla kaplanmıştır.
Kitapları | ||||
---|---|---|---|---|
Yıl | Kitap | Yayınevi | Kaynak | ISBN |
1998 | TV ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü | Sel Yayınları | [166][167][168] | ISBN 9755702628 |
2001 | Kemal Sunal Güldürüsü | Om Yayınevi | [169] | ISBN 9756827793 |
Hakkındaki kitaplar | |||||
---|---|---|---|---|---|
Yıl | Kitap | Yazar | Yayınevi | Kaynak | ISBN |
Kemal Hadi Gel, Bi Kahve İçelim | Gül Sunal | Doğan Kitap | [170][171] | ISBN 9786050923216 | |
2002 | Kemal Sunal Film Başka Yaşam Başka | Feriha Karasu Gürses | Sel Yayınları, İstanbul | [172][173] | ISBN 9755701524 |
Kemal Sunal Çocukken | Nuran Turan | Önel Yayınevi | ISBN 9757248924 [30] | ||
Kemal Sunal Filmlerini Anlatıyor | Vadullah Taş | Esen Kitap | ISBN 9786056224508 |
İstanbul ilinin Beyoğlu ilçesinde kurulmuş Özel Sektöre Bağlı Kültür Merkezi olan Vakıfbank Sanat Merkezi Kemal Sunal'ın ismini taşımaktadır.[174]
Mezun olduğu Vefa Lisesinde Kemal Sunal anısına bir anket düzenlenmiş ve anket sonucunda başarılı ve sevilen sanatçılara "Kemal Sunal Kültür ve Sanat Ödülü" verilmesi kararlaştırılmıştır.[175]
Yıl | Ödül töreni | Kategori | Yapım | Kaynak | Sonuç |
---|---|---|---|---|---|
1977 | 14. Antalya Film Festivali | En İyi Erkek Oyuncu | Kapıcılar Kralı | [181] | Kazandı |
1989 | 2. Ankara Film Festivali | En İyi Erkek Oyuncu | Düttürü Dünya | [182] | Kazandı |
1998 | 35. Altın Portakal Film Festivali | Yaşam Boyu Onur Ödülü | [183] | Kazandı | |
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.