Loading AI tools
İstanbul'da kurulu devlet üniversitesi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İstanbul Üniversitesi (İÜ), ana yerleşkesi İstanbul'un Fatih ilçesinde bulunan, Türkiye'nin en eski devlet üniversitesidir.
İstanbul Üniversitesi | |
---|---|
Slogan | Tarihten Geleceğe Bilim Köprüsü "Yeni Çağda" Öncüydük, "Bilgi Çağı"nda da Öncü Olacağız |
Kuruluş | 30 Mayıs 1453[1] 1 Ağustos 1933 ) (modern) | ) (tarihî)
Tür | Devlet Üniversitesi |
Eski isim(ler)i | Medâris-i Semâniye ve Fâtih Dârüşşifâsı(1453) Darülfünûn (1846) Darülfünûn-i Osmani (1869) Darülfünûn-ı Sultani (1873) Darülfünûn-ı Şahane (1900) İstanbul Darülfünûnu (1924) |
Eğitim dil(ler)i | Türkçe, İngilizce |
Bağlılık | Yükseköğretim Kurulu |
Rektör | Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar[2] |
Öğretim üyeleri | 5.300 |
Kayıtlı | 88.500 |
Diğer öğrenciler | 9.000 (önlisans) |
Akademik birimler | 16 fakülte[3] 12 enstitü[4] 2 yüksekokul[5] 2 meslek yüksekokulu[6] 2 bölüm[7] 77 araştırma merkezi[8] |
Konum | İstanbul, Türkiye 41°00′46.93″K 28°57′49.95″D |
Okul renkleri | Yeşil ve Sarı |
Spor | İÜ Spor Birliği Kulübü |
Nobel ödülleri | 2 Nobel Edebiyat Ödülü (2006) Nobel Kimya Ödülü (2016) |
Web sitesi | istanbul.edu.tr |
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki ilk Avrupa tarzı üniversite olarak kabul edilen Darülfünun'un doğrudan devamı olan İstanbul Üniversitesinin bazı birimlerinin temelleri İstanbul'un fethinin ertesi günü olan 30 Mayıs 1453'te Fatih Sultan Mehmet'in emriyle kurulan Sahn-ı Seman medreselerine kadar dayandığından okulun kuruluşu bu tarihe dayandırılır.[9] 1933 yılına kadar Darülfünun-ı Şahane, Darülfünun-ı Osmani ve İstanbul Darülfünunu adıyla eğitim veren kurum, 1 Ağustos 1933'te İstanbul Üniversitesi adını alır ve aynı yıl 18 Kasım'da Türkiye'deki ilk ve tek üniversite olarak eğitim hayatına başlar.[10]
2019 yılında, Dünyanın en iyi 500 üniversitesi sıralamasına Türkiye'den giren tek üniversitedir.[11] İstanbul Üniversitesi dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında 2006'dan beri yer almaktadır.[12] Üniversite, aynı zamanda Asya Pasifik bölgesinin en iyi 100 üniversitesi arasındadır.[13][14]
İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, tüm dünyadaki işletme okullarını akredite eden, en önemli kuruluş olan The Association to Advance Collegiate Schools of Business (AACSB) tarafından, 2012 yılında akredite edilmiştir. Böylece İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi, Türkiye’deki devlet üniversiteleri arasında ilk ve tek AACSB akreditasyonu alan işletme fakültesi olmuştur.[15]
Üniversitede yaklaşık 73.000 lisansüstü, lisans ve ön lisans öğrencisi öğrenim görmektedir. Bu yükseköğretim işlemi 12.000 öğretim üyesi ve öğretim elemanı tarafından gerçekleştirilmektedir.
İstanbul Üniversitesinin simgesi olan "yılanlı amblem", 1243 tarihli Selçuklu Şifa Yurdu motiflerinden ilham alınarak Prof. Süheyl Ünver tarafından tasarlanmıştır.
İstanbul Üniversitesinin kuruluşuna ilişkin tezler 1321 yılına kadar gidebilmektedir. Alman tarihçi Richard Honig, bugün Beyazıt Yerleşkesi'ndeki merkez binanın bulunduğu yerde Roma üniversiteleriyle eşdeğer nitelikte tıp, hukuk, felsefe ve edebiyat eğitimi veren bir kurumdan söz eder ve bu kurumun kurulduğu 1 Mart 1321 tarihinin bir bakıma İstanbul'da eğitimin başlangıç tarihi olduğunu belirtir.[16]
Türk tarihçiler ise İstanbul Üniversitesinin kuruluşunu 1453 olarak kabul ederler. İstanbul'un Fethi'nin ertesi günü 30 Mayıs 1453'te kentte yapılan toplantılarda kentte bir eğitim kurumunun kurulmasının kararlaştırılır. Bu karar üzerine 1470 yılında Fatih Camii çevresinde sekiz bölüm halinde açılan ve sekiz avlulu anlamına gelen Sahn-ı Seman Medreseleri günümüzde İstanbul Üniversitesinin kuruluş tarihi olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple İstanbul Üniversitesinin logosunda kuruluş tarihi 1453 olarak yazmaktadır. Bir dönem İstanbul Üniversitesi rektörlüğünü de üstlenen hukukçu Cemil Bilsel ise üniversitenin kuruluş yılının Sahn-ı Seman Medreseleri'nin açıldığı yıl olan 1470 olduğunu belirtir.[17]
Osmanlı Devleti'nde Avrupa tarzında modern bir üniversite kurma girişimleri 1846'da başlamıştır. 1863, 1870 ve 1874'teki başarısız denemelerden sonra nihayet II. Abdülhamid'in fermanıyla 31 Ağustos 1900'de Darülfünûn-ı Şahane adı verilen ilk üniversite açılmıştır. İstanbul Üniversitesi, işte bu kurumun doğrudan devamıdır. Ayrıca Atatürk, Yahya Kemal Beyatlı'nın önerisiyle Darülfünun'a "fahrî müderris" seçilmiştir.[18]
Türkiye Cumhuriyeti 21 Nisan 1924 tarihli ve 493 sayılı Kanun'la İstanbul Darülfünunu'nun tüzel kişiliğini tanıdı.
Lağvedilen Fatih ve Süleymaniye Medreseleri, 7 Ekim 1925'te Darülfünun'a bağlı İlahiyat Fakültesi olarak "reorganize" edildi. (1925-26 ders yılında 284 talebesi olan bu fakülte, 1933 Üniversite Reformu sonucunda Yüksek İslam Enstitüsüne çevrildi, ertesi yıl sadece 20 öğrencisi kaldığından kapatıldı.)
4 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu'yla ilk ve orta öğretimi devletleştiren Cumhuriyet yönetimi, Darülfünun'un özerk statüsüne kuşku ile yaklaşmıştır.
Yönetim ile üniversiteyi karşı karşıya getiren ilk olay, 1923'te Cumhuriyet'in ilanı üzerine bir kutlama mesajı gönderilmesi teklifine, Darülfünun Talebe Birliği genel kurulunun, "üniversitenin siyasi akımların dışında kalması kanaatiyle" karşı çıkması oldu.[19]
İkinci bir olay, harf devrimi konusunda bazı Darülfünun hocalarının çekinceler ifade etmeleri idi. Ancak bardağı taşıran damla, Atatürk'ün 1930'dan itibaren benimsediği Türk tarih ve dil tezlerine Darülfünun'un ilgi göstermemesidir. Aralık 1930'daki Darülfünun ziyareti sırasında, "Ankara, Ege, Aka, Eti, ata, arkeos, amiral, kaptan" kelimelerinin kökeni hakkında sınadığı bazı profesörlerin kuşkucu yaklaşımları, Atatürk'ü kızdırmıştır.
1932 Türk Tarih Kongresinde, bazı profesörlerin (Mehmet Ali Ayni ve Zeki Velidi Togan gibi) açıkça, bazılarının tevil ve yumuşatma yoluyla Gazi'nin tezlerine karşı çıkmaları, Darülfünun'un sonunu getirdi. İlhan Başgöz'ün deyimiyle:[20] Bu kongrede İstanbul Darülfünunundan bazı öğretmenler resmi dil ve tarih görüşlerini eleştirmek cesaretini gösterirler. Mustafa Kemal'in öz ilgi ve desteği ile yürütülen ve hükümetin kültür politikası halini alan bu iki görüşün Üniversitede destek bulamaması bir yana, bir de eleştirilmesi Ankara'da şiddetli tepki yaratır.
Kongreden iki ay sonra sonra, Türk tarih tezinin ateşli savunucusu, eski İstiklal Mahkemesi hakimi Dr. Reşit Galip Maarif Vekili tayin edilerek, üniversiteye çeki düzen vermekle görevlendirildi. Bu kapsamda, İsviçreli eğitimci Albert Malche ülkeye çağrılarak, Darülfünun'un üzerine bir rapor yazması sağlandı. Profesör Malche'nin yazdığı olumsuz rapor üzerine Temmuz 1933'te çıkarılan 2252 sayılı yasa ile Darülfünun ve ona bağlı bütün kurumlar, kadro ve örgütüyle lağvedildi. Yerine İstanbul'da Maarif Vekâletine bağlı yeni bir üniversite kurulması öngörüldü. İstanbul Üniversitesi, 1 Ağustos 1933'te yeni bir kadro ve yapıyla açıldı. 18 Kasım 1933'te Türkiye'nin "ilk ve tek" üniversitesi olarak eğitime başladı.
İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün bulunduğu Beyazıt Kampüsü Osmanlı İmparatorluğu devrinde Eski Saray adı ile anılmaktaydı. Burada Fatih'in İstanbul'u fethinden sonra bir saray yapılmış ancak Topkapı Sarayı yapıldıktan sonra burasının kullanımı bırakılmıştı. II. Mahmud Yeniçeri Ocağı'nı kaldırıp yerine yeni bir ordu kurunca bu orduya bir komutan ve ona da bir karargah ihdas etti ve Eski Saray bölgesini bu teşkilata verdi. Bu kuruma önce Seraskerlik daha sonra ise Harbiye Nezareti adı verildi. Seraskerlik karargahının bulunduğu yere de Bab-ı Seraskeri denildi. Buraya Sultan Abdülaziz döneminde 1864-66 yılları arasında taştan büyük bir bina ve büyük bir kapı inşa edildi. Bu yapı 1922'ye kadar Harbiye Nezareti tarafından kullanıldı. Cumhuriyetin ilanı ile hükûmet kurumları Ankara'ya taşınınca bu yapı İstanbul Üniversitesine devredildi. Günümüzde bu yapı İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü olarak kullanılmaktadır.
Üniversitenin Beyazıt Meydanı'na açılan anıtsal giriş kapısının iki tarafında yer alan Mustafa Şem'i Pek imzalı eklektik saat kuleleri 1865 yılında yaptırılmıştır.[21]
İstanbul Üniversitesi'nde fakülte, enstitü, yüksekokul ve meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 33 akademik birim faaliyet göstermektedir. İstanbul Üniversitesi'nin fakülteleri aşağıda sıralanmıştır:[22]
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 1874 yılında kurulmuş ve modern temellere göre yeniden düzenlendiği 1933 yılına kadar farklı yükseköğretim kurumları adı altında faaliyet göstermiştir. Modern Türkiye'nin ilk hukuk fakültesi olma özelliğini taşıyan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Türkiye Barolar Birliği'nin hukuk fakültelerine yönelik 22 ölçütlü değerlendirmesine göre Türkiye'nin en iyi hukuk fakültesidir.[23][24]
Fakültenin ceza hukuku ve kriminoloji, karşılaştırmalı hukuk, idare hukuku, uluslararası hukuk, insan hakları, Avrupa hukuk sistemi, hukuk tarihi, ticaret hukuku alanlarında enstitüleri ve araştırma merkezleri bulunmaktadır. Öğretim süreci ağırlıklı olarak Türkçe yapılsa da İngilizce, Almanca ve Fransızca hukuk seçmeli dersleri de bulunmaktadır.
1950 yılında faaliyete geçen Hukuk Fakültesi kütüphanesi, 114.500'ü aşkın yerli ve yabancı kitap, 25.600 ciltlik akademik yayın ile Türkiye'nin en büyük kütüphanelerinden biridir.[25] Aynı zamanda fakültede öğrencilere çeşitli burslar sağlayan dernekler ve "Cumhuriyetçi Avukatlar", "Sınır Tanımayan Hukuk", "Sosyal Hukukçular" gibi öğrenci bilim toplulukları da faaliyet göstermektedir.[26]
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 2019-2020 akademik yılından itibaren Almanya'daki Hamburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile işbirliğine başlamış ve bu çerçevede ortak müfredat hazırlanmıştır. Özel programda her iki üniversitenin öğrencilerine lisans düzeyinde ilgili dersler yıllara göre her iki üniversitede de verilmektedir. Böylece, söz konusu yükseköğretim kurumlarının hukuk fakültesi öğrencileri, çift diploma almanın yanı sıra, farklı hukuki dayanaklara sahip yükseköğretim kurumlarının deneyimlerini de tanımaktadır.[27]
15. yüzyılda "Fâtih Dârüşşifâsı" adıyla faaliyete başlayan kurum II. Mahmud'un reformlarıyla, 14 Mart 1827'de "Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane" adıyla modern bir eğitim kurumu halini almıştır. Bu bakımdan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, modern Türkiye'nin ilk tıp fakültesi olarak kabul edilmektedir.[28] Birinci Dünya Savaşı sırasında Philip Schwartz, Siegfried Oberndorfer, Erich Frank ve fakültedeki diğer kişiler. Akademik potansiyelini Alman profesörlerle güçlendirmesi daha sonraki dönemde başarısını belirleyen temel faktörlerden biri oldu. 1933 yılında Atatürk'ün yükseköğretim reformuyla birlikte bilimsel birim "Tıp Fakültesi" olarak yeniden oluşturulmuştur.[29]
Şu anda "Çapa" kampüsünde yer alan fakültede 1500 yataklı hastane, 193 poliklinik, 96 laboratuvar, 126 yoğun bakım ünitesi ve çeşitli araştırma merkezleri bulunmaktadır. Fakültede öğretim süreci Türkçe olarak yürütülmektedir.[30]
Darülfünun-i Osmani'ye bağlı olarak faaliyet gösteren tıp fakültesinin ana okullarından biri de "Diş Hekimliği Mektebi" idi. 28 Ekim 1909'da okul yönetim kurulu toplanarak yeni bir ders programı hazırlayarak, modern temelde faaliyet gösterecek olan kuruma öğrenci kabulüne başlanması kararı aldı. Daha sonra "Diş Hekimliği Mektebi" uzun yıllar faaliyet göstereceği Bayezid'deki binasına taşındı.[31]
Yükseköğretim reformu sonrasında "İstanbul Darülfunu"nu iptal edilerek İstanbul Üniversitesi olarak yeniden düzenlenmiş, dolayısıyla söz konusu okulun adı "İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Diş Hekimliği koleji" olarak değiştirilmiş ve eğitim süresi 4 yıl olarak belirlenmiştir. Daha sonra 1948 yılında mezunlara Diş Hekimliği Doktoru (Dr. Med. Dent.) özel tıp unvanı verilmesine karar verildi.[31]
11 Temmuz 1964 tarihinde bağımsız bir fakülte haline gelen İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 1970 yılından itibaren "Çapa" yerleşkesinde faaliyet göstermektedir. 10 bölümden oluşan fakültede şu anda bine yakın öğrenci eğitim görüyor.[32]
Osmanlı Devleti'nde modern eczacılık eğitimi, Sultan II. Mahmud döneminde açılan "Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane" adlı askeri tıp okulunun bünyesinde oluşturulan "Eczacılık sınıfı" ile başlamıştır. 1867 yılında kurulan sivil tıp fakültesi bünyesinde de eczacılık eğitimi verilmektedir. 1933 yılında yapılan yüksek öğrenim reformu ile eczacılık eğitiminin tabiat bilimleri fakültesi bünyesinde verilmesine karar verilmiş ve eğitim süresi 3 yıldan 4 yıla çıkarılmıştır. 1944 yılında tıp fakültesine geri iade edildi.[33]
1961 yılında fakülte statüsüne kavuşan bilimsel birim şu anda İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt yerleşkesinde bulunmaktadır. Avrupa Eczacılık Öğrencileri Birliği'nde üniversiteyi temsil eden İstanbul Üniversitesi Eczacılık Öğrencileri Birliği Uluslararası, 9 katedralli fakülte bünyesinde faaliyet göstermektedir.[34]
1954 yılında Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi'nin İstanbul Üniversitesi'ne bağlı İşletme Fakültesi'nin Türkiye şubesinin kurulmasıyla İşletme ve Yönetim Fakültesi kurulmuştur. 1968 yılında şimdiki adıyla eğitime başlayarak Türkiye'nin ilk işletme fakültesi olmuştur. 1989 yılından bu yana İstanbul'un Avcılar semtindeki İstanbul Üniversitesi yerleşkesinde faaliyet göstermektedir. Fakültede hem Türkçe hem de İngilizce dilleri öğretiliyor.[35] Fakültedeki bilimsel araştırma süreci esas olarak fakülteye bağlı "Yönetim Ekonomisi Enstitüsü" tarafından yürütülmektedir. Söz konusu fakülte, 2012 yılında dünyanın en prestijli işletme ve yönetim okullarını akredite eden AACSB ("The Association to Advance Collegiate Schools of Business") tarafından Türkiye'deki devlet üniversiteleri arasında akredite edilen ilk ve tek bilimsel kurum olmuştur.[36]
Eduniversal'in 2020 üst yönetim okulları raporuna göre İstanbul Üniversitesi İşletme ve Yönetim Fakültesi Ortadoğu'nun en iyi 3., Türkiye'nin ise en iyi 2. fakültesi oldu.[37]
İstanbul Üniversitesi'nin "Beyazıt" yerleşkesinde bulunan Siyasal Bilgiler Fakültesi, üniversitenin Hukuk Fakültesi'nden 7 akademisyenin yönetim kurulu kararıyla oluşturulmuş ve 13 Ekim 1979 tarihinde faaliyete geçmiştir. 2006 yılından bu yana 3 uzmanlık alanında (Siyaset bilimleri ve uluslararası ilişkiler, siyaset bilimleri ve kamu yönetimi, işletme) öğretim süreci yürütülmektedir.[38]
Şu anda tüm uzmanlık dallarında öğretim Türkçe olarak yapılmaktadır. 1993 yılından bu yana fakülte bünyesinde "İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Bilim Dergisi" yayınlanmaktadır.[39]
İstanbul Üniversitesi'nin ilk yıllarında Hukuk Fakültesi'nde iktisat dersleri yoğun bir şekilde okutulmaktaydı. Ancak zamanla iki bilim arasındaki farklar genel öğretim sürecini ciddi şekilde etkisiz hale getirdi. Böylece 1936 yılında İstanbul Üniversitesi'nde Yahudi asıllı Alman profesörler ile Türk bilim adamlarının ortak katılımıyla bir iktisat fakültesi kuruldu. Fakülte, 1937 yılında ilk öğrencilerini almış, 1940 yılında ise ilk mezunlarını vermiştir.[40]
Halen iktisat, çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri, maliye, ekonometri, siyaset bilimleri ve uluslararası ilişkiler, işletme ve turizm işletmeciliği fakültelerinde öğretim süreci hem Türkçe hem de İngilizce olarak yürütülmektedir. İktisat Fakültesi bünyesinde 1943 yılında kurulan İktisat Fakültesi Mezunları Topluluğu faaliyet göstermektedir.[41]
Halkla İlişkiler Fakültesi'nin temeli, 1950 yılında "İstanbul Gazeteciler Cemiyeti"nin İstanbul Üniversitesi yönetim kuruluna talebi üzerine üniversiteye bağlı "Gazetecilik Enstitüsü"nün kurulmasıyla atılmıştır.[42] Söz konusu enstitünün kuruluş amacı, gazetecilik ve basın alanında bilimsel temellere dayalı metodolojilerin uygulanmasının yanı sıra mesleki alışkanlıkların yaygınlaştırılmasını sağlamaktı. 1950-1992 yılları arasında farklı isim ve statülerde faaliyet gösteren bilimsel birim, 1992 yılında fakülte statüsüyle dönüştürülmüştür. Fakültede halihazırda gazetecilik, halkla ilişkiler, radyo, televizyon ve sinemacılık alanlarında lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim ve öğretim verilmektedir.[42]
Fakültemizde 2 adet uygulama stüdyosu bulunan bir televizyon kanalı, internet üzerinden yayın yapan bir radyo kanalı ve bir haber portalı bulunmaktadır.[42]
Gazetecilik Enstitüsü adı ile kurulan fakülte. Türkiye'nin ilk iletişim fakültesidir.
İstanbul Gazeteciler Cemiyeti, 1947 yılında İstanbul Üniversitesi Senatosu'na başvurarak, gazetecilik eğitimi veren bir yükseköğrenim kurumunun faaliyete geçmesini istemiştir. Amaç, ülkenin yaşamında önemli payı olan gazetecilerin bilimsel temellere dayalı, çağdaş bir eğitim ortamından geçerek yetişmeleridir. Bu düşünceden hareketle Gazetecilik Enstitüsünün kuruluşuna öncülük eden Gazeteciler Cemiyeti Kurucu Başkanı Sedat Simavi, bir mektup hazırlamış ve bunu dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar'a sunmuştur.
1975-1980 arasında üniversitenin İktisat Fakültesi altında Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Enstitüsü adını alan okula, 1980'de Yüksekokul statüsü verilmiş ve (yine İktisat Fakültesi altında) adı Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulu olmuştur. 1982'de İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne bağlanarak Basın Yayın Yüksek Okulu'na dönüştürülmüştür. Okul, 1992 yılında, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi olmuştur. 1992-1993 öğretim yılında, Fakülte'nin ilk dekanlığına Yüksek Okul müdürü Prof. Dr. Tayfun Akgüner atanmıştır. Günümüzde, Gazetecilik, Halkla İlişkiler ve Tanıtım ile Radyo Televizyon Sinema dallarında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimine devam etmektedir.
İÜRTV, İstanbul Üniversitesi'nin uygulamalı kapalı devre televizyon kanalıdır. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yayın hayatına sokulmuştur. İletişim Fakültesi Öğrencilerinin, iç staj uygulamaları, kısa film, belgesel ve daha birçok prodüksiyonu bünyesinde gerçekleştirebildiği, altyapı çalışmalarına hız vererek, öğrencilik yaşamları boyunca profesyonel anlamda yayın yapabilmelerine olanak sağlayan uygulamalı yayın organıdır.
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin temeli Darülfünun döneminde atılmıştır. Ayrıca 1900 yılında eğitime başlayan Darülfünuni Şahane'ye bağlı bir İlahiyat Fakültesi de bulunmaktadır. 1914 yılında medrese statüsünde eğitime devam eden akademik birim, 1924 yılında çıkarılan kanunla fakülte statüsüne kavuşturulmuştur. Burada tevsir, hadis, içtihat ve metodoloji, Arap edebiyatı, İslam felsefesi, sosyal ahlak, İslam tarihi ve dinler tarihi de öğretiliyordu.[43]
1933 yılında gerçekleştirilen yükseköğretim reformundan sonra "İstanbul Darülfünunu", İstanbul Üniversitesi oldu. Bu tarihe kadar öğrenci sayısı önemli ölçüde azaldığı için söz konusu fakülte reformdan sonra faaliyetine ara vermiştir.[43]
1992 yılında İstanbul Üniversitesi'ne bağlı olarak restore edilen fakülte, 1996 yılında öğrenci kabul etmeye başlamıştır. Şu anda lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki öğrenciler burada eğitim görmektedir.[43]
1933 yılında yükseköğretim reformuyla kurulan Doğa Bilimleri Fakültesi, yurt dışından davet edilen uzmanların katılımıyla eğitim vermeye başladı. 1935 yılında rasathane, 1936 yılında ise Botanik Enstitüsü faaliyete geçmiştir. Reformdan sonra fakülte bünyesinde modern temelde astronomi, botanik, fizik, jeoloji, kimya, matematik ve zooloji bölümleri oluşturuldu. 1952 yılında jeofizik eğitimine de başlandı. Aynı yıldan itibaren Laleli yerleşkesindeki binada eğitim-öğretime devam edilmektedir. 1981 yılında çıkarılan yükseköğretim kanunu ile fakültede astronomi ve uzay bilimleri, biyoloji, fizik, matematik bölümleri kurulmuş, 2003 yılında ise moleküler biyoloji ve genetik bölümleri yeniden yapılandırılmıştır.[44]
Fakülte bünyesinde “Matematik”, “Drama”, “Spor” vb. Öğrenci dernekleri var [44] Doğa Bilimleri Fakültesi, uluslararası ölçekte dünyanın en büyük yüksek enerji fiziği laboratuvarı olan Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü'nde yürütülen 4 önemli araştırmada Türkiye'yi temsil etmektedir.[45]
Darülfünun döneminde başlayan edebiyat eğitimi, 1900 yılında sistematize edilerek Edebiyat Fakültesi bünyesinde verilmeye başlandı. 1911 yılında bilimsel yapısı yeni uzmanlıklarla zenginleştirilen fakülteye "Ulum-i Edebiye Fakültesi" adı verilmeye başlandı. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında bilim kadrosuna Alman akademisyenlerin katılması, fakültede yeni metodolojik temellere dayalı eğitimin başlangıcı olmuştur. 1933 yılında yükseköğretim reformu ile yeniden inşa edilen fakülte, modern temelde eğitime devam etmiştir.[46]
Laleli yerleşkesinde yer alan Edebiyat Fakültesi, geçtiğimiz yüzyılın 50'li yıllarından bu yana Türk edebiyatına pek çok kişilik yetiştirdi. Fakülte bünyesinde şu anda 8 araştırma merkezi bulunmaktadır. Burada Türk dili ve edebiyatı, doğu çalışmaları, batı dilleri ve edebiyatı gibi 15 uzmanlık alanında lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde 15.000'den fazla öğrenci eğitim görmektedir. Akademik kadroda 109 profesör ve 72 doçent bulunmaktadır. Ayrıca fakülte bünyesinde 29 adet bilimsel ve gazetecilik dergisi yayınlanmaktadır.[46]
1999 yılında "Uluslararası Nakliyeciler Derneği", ulaştırma ve lojistik alanlarında kaliteli insan kaynağının yetiştirilmesi için İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne açık çağrıda bulundu. Üniversitenin yönetim kurulu bunu dikkate alarak o yıl "Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu"nu oluşturarak öğrenci kabul etmeye başladı.[47] 2014 yılında akredite olan kolej, lojistik ve ulaştırma alanında Türkiye'de rakipsiz bir yükseköğretim kurumu haline gelmiş ve 2015 yılında fakülte olmuştur.[48]
Fakültede İngilizce ve Türkçe dillerinde 2 lisans, 3 yüksek lisans ve 2 doktora programı sunulmaktadır. Ayrıca Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi'nde "Lojistik" ve "Kültür" ile "Mezunlar Platformu" adlı 2 öğrenci-bilim topluluğu faaliyet göstermektedir.[47]
1951 yılında İstanbul Üniversitesi bünyesinde Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsü kuruldu. Kurum, 1982 yılına kadar hem iç sularda hem de denizlerde çok sayıda önemli hidro-araştırmalar gerçekleştirdi. Bu açıdan bakıldığında 1982 yılında kurulan ve 1984 yılında öğrenci almaya başlayan İstanbul Üniversitesi "Su Bilimleri Yüksekokulu" söz konusu kurumun devamı olarak kabul edilmektedir. Zaman geçtikçe araştırmaların ölçeği genişledikçe bilimsel birimin fakülte düzeyinde faaliyet göstermesi ihtiyacı ortaya çıktı. Böylece söz konusu yüksekokul 1992 yılında fakülte olmuş, 2017 yılında çıkarılan kanunla adı "Su Bilimleri Fakültesi" olmuştur.[49]
Halen fakültede 1 lisans, 6 yüksek lisans ve 6 doktora alanında 350 lisans, 64 yüksek lisans ve 47 doktora öğrencisi eğitim görmektedir. Öğrencilerin 13'ü yabancıdır. Su Bilimleri Fakültesi envanterinde "Yunus S" isimli araştırma gemisi bulunmaktadır. Fakültenin Gökçeada ve Sapanca yakınlarında araştırma merkezleri bulunmaktadır.[49]
İstanbul Üniversitesine bağlı 12 enstitü bulunmaktadır. Üniversitenin eğitim verdiği enstitüler şunlardır:
İstanbul Üniversitesine bağlı 2 yüksekokul bulunmaktadır. Üniversitenin eğitim verdiği yüksekokullar şunlardır:
İstanbul Üniversitesine bağlı 2 meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Üniversitenin eğitim verdiği meslek yüksekokulları şunlardır:
İstanbul Üniversitesine bağlı 2 bölüm bulunmaktadır. Üniversitenin eğitim verdiği bölümler şunlardır:
İstanbul Üniversitesi'nin İstanbul'da en çok bilinen "Beyazıt" kampüsü de dahil olmak üzere birçok kampüsü vardır.[50]
Osmanlı döneminin ilk yıllarında "Beyazıt" olarak anılan bölgede ahşaptan yapılan eski üniversite yapısı, şiddetli bir yangının ardından 1865 yılında Fransız mimar Bourgeois tarafından tasarlanan yeni bir taş bina ile değiştirildi. Bu tarihten sonra bina Osmanlı İmparatorluğu Harbiye Nezâreti olarak faaliyet göstermiştir.[51] Günümüz rektörlük binası, 1894 yılındaki depremde ciddi hasar görmüş ve İtalyan mimar Raymondo D'Aronco'nun başkanlığında yenilenmiştir.[51] 1828 yılında Sultan II. Mahmud'un emriyle binanın yakınına bir saat kulesi yaptırılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Milli Savunma Bakanlığı'nın öncülü olan Harbiye Nezâreti dahil tüm devlet yapıları yeni başkent Ankara'ya taşınmış, bina ve çevresi tekrardan İstanbul Darülfünunu'na devredilmiştir. Böylece adını binanın önündeki "Beyazıt" meydanından alan Beyazıt yerleşkesi kurulmuş oldu.[51] Kurumun 1933 yılında İstanbul Üniversitesi olarak yeniden düzenlenmesinin ardından yeniden yapılanma kapsamında "Beyazıt" yerleşkesinde çeşitli yıllarda rasathane, kütüphane, yemekhane ve birçok yeni eğitim binası inşa edilerek kullanıma açılmıştır. Şu anda "Beyazıt" kampüsünde siyaset bilimleri, halkla ilişkiler, ekonomi, hukuk, mimarlık, su bilimleri ve eczacılık fakülteleri bulunmaktadır.[51]
Edebiyat ve doğa bilimleri fakültelerini barındıran "Laleli" kampüsü, 1952 yılında inşa edilen binalardan oluşan bir kompleksi kapsamaktadır. Bu tarihten önce bölgedeki binada 1909 yılından itibaren önce Darülfünü'nün edebiyat, tabiat bilimleri ve ilahiyat fakülteleri, daha sonra da üniversite faaliyet göstermiştir. Günümüzde yerleşkenin sınırları Vezneciler meydanı ile Laleli tramvay istasyonu arasında yer almaktadır.[51] "Laleli" yerleşkesinin arka kısmında yer alan "korhor" olarak adlandırılan alanda İlahiyat Fakültesi'nin eğitim binası bulunmaktadır.[52]
Geçtiğimiz yüzyılın 70'li yıllarında İstanbul Üniversitesi'nde yeni fakülteler açılmaya başlandı ve buna bağlı olarak öğrenci sayısı da önemli ölçüde arttı. Yönetim kurulu bunları dikkate alarak 1978 yılında İstanbul'da Küçükçekmece Gölü kıyısında bulunan "Avcılar" kampüsünün inşasına karar verdi. Söz konusu yerleşke İstanbul Üniversitesi'nin en büyük öğrenci yerleşkesidir. Şu anda İşletme ve Yönetim Fakültesi'nin yanı sıra Lojistik Fakültesi'nin yanı sıra çeşitli öğrenci yurtları, kantinler ve çok amaçlı akademik binalara ev sahipliği yapmaktadır.[53]
İstanbul Üniversitesi'nin tıp ve diş hekimliği fakülteleri, İstanbul'un Fatih ilçesinde, tarihi yarımada bölgesinde, Adnan Menderes ile Turgut Özal Caddelerinin kesiştiği noktada yer alan kampüste yer almaktadır. Eğitim binasının yanı sıra üniversitenin 1.500 yataklı hastanesi ve 91 polikliniği ile araştırma merkezi binaları da burada yer alıyor.[54] Kampüs önünde T1 hattı üzerinde "Çapa-Şehremini" tramvay istasyonu bulunmaktadır.[55]
İstanbul Üniversitesi Rektörlerı | |
---|---|
Darülfünûn Müdür-i Umumîleri | Görev yılları |
Salih Zeki Bey | 1913-1917 |
Darülfünûn Eminleri | |
Besim Ömer Paşa | 1917-1923 |
İsmail Hakkı Bey | 1923-1925 |
Neşet Ömer Bey | 1927-1933 |
Rektör | |
Neşet Ömer İrdelp | 1933-1934 |
Cemil Bilsel | 1934-1943 |
Tevfik Sağlam | 1943-1946 |
Sıddık Sami Onar | 1946-1949 |
Ömer Celal Sarc | 1949-1951 |
Kazım İsmail Gürkan | 1951-1953 |
Fahir Yeniçay | 1953-1955 |
Fehmi Fırat | 1955-1957 |
Ali Tanoğlu | 1957-1959 |
Sıddık Sami Onar | 1959-1963 |
Ömer Celal Sarc | 1963-1965 |
Ekrem Şerif Egeli | 1965-1969 |
Nazım Terzioğlu | 1969-1974 |
Haluk Alp | 1974-1979 |
Cem'i Demiroğlu | 1979-1993 |
Bülent Berkarda | 1993-1997 |
Kemal Alemdaroğlu | 1997-2004 |
Mesut Parlak | 2005-2009 |
Yunus Söylet | 2009-2015 |
Mahmut Ak | 2015-2023 |
Bülent Zülfikar | 2023-... |
İstanbul Üniversitesi son 30 yılda uluslararası sıralamalarda yoğun bir şekilde yer aldı. CTWS Dünyanın en iyi 500 üniversitesi listesine 2006 yılından bu yana giren Türkiye'nin ilk devlet üniversitesi olmasının yanı sıra, 2019 yılı sıralamasına göre genel konularda dünya çapında 335. sırada yer aldı.[56]
Eduniversal'in 2020 raporuna göre İstanbul Üniversitesi İşletme ve Yönetim Fakültesi Ortadoğu'nun en iyi 3., Türkiye'nin ise en iyi 2. fakültesi oldu.[37]
2019 yılında dünya üniversiteleri akademik sıralamasının sunduğu sıralamada Türkiye birincisi olmuştur. Aynı sıralamada veterinerlikte 251'inci, klinik tıp bilimlerinde 401'inci, diş hekimliği ve ağız sağlığında 105'inci, tıp teknolojisinde ise 322'nci sırada yer alıyor.[57][58][59][60][61][62]
Times Higher Education dergisinin 2020 yılında yayınladığı sıralamada üniversite pedagojide 401-500, sosyal bilimlerde ise 501-600 aralığında yer aldı.[63]
2020 QS Dünya Üniversite Sıralamasına göre İstanbul Üniversitesi'nin küresel sıralaması tıpta 324, sosyal bilimler ve biyolojide 401-450, dilbilimde 201-250, tarımda 301-350 arasında yer alıyor.[64]
RUR sıralamasına göre İstanbul Üniversitesi 2019 yılında sosyal bilimlerde 490'ıncı, tıpta 329'uncu, teknik bilimlerde ise 506. sırada yer aldı.[65]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.