Kız Kulesi (Bakü)
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Kız Kulesi,(Azerice: Qız qalası) Bakü'de bulunan antik mimari bir eserdir. Kale, eski kale duvarlarının güneydoğu kısmında, sahil parkının (bulvar) yakınında yer alan savunma amaçlı tarihi bir yapıdır. Yüksek kule şeklindeki bu nadir yapının yüksekliği 28 metre, çapı ise birinci katta 16,5 metredir. Birinci katta duvar kalınlığı 5 metreye kadar ulaşmaktadır. Kalenin iç kısmı 8 kata bölünmüştür. Her kat, yontma taşlarla inşa edilmiş ve kubbe şeklinde bir tavanla kaplanmıştır. Kale 1964 yılından itibaren müze olarak hizmet vermeye başlamış ve 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmıştır.
UNESCO Dünya Mirası | |
---|---|
Konum | Azerbaycan |
Kriter | Kültürel: iv |
Referans | 958 |
Tescil | 2000 (24. oturum) |
Tehlike | 2003-2009[1] |
Bölge | Avrupa ve Kuzey Amerika |
Koordinatlar | 40°21′58.2″K 49°50′14.5″D |
Taştan örülmüş bu tavanların ortasında dairesel delikler bulunmaktadır. Delikler dikey bir çizgi doğrultusundadır. Öyle ki, sekizinci katın tavanının ortasındaki dairesel delikten bakıldığında birinci katın zeminini görmek mümkündür. Kaleye tek giriş yolu batı tarafında, önceki zeminden 2 metre yükseklikte ve 1,1 metre genişliğinde olan kemerli bir kapı yeridir. Azerbaycan’ın sembollerinden biri olan Kız Kulesi, Azerbaycan kağıt paralarının üzerine de defalarca resmedilmiştir. Son yıllarda Kız Kulesi'de ve çevresindeki meydanda her yıl Nevruz Bayramı kutlamalarının yapılması geleneği oluşmuştur.[2][3][3][4][5]
Kulenin isminin etimolojisi ile ilgili çeşitli görüşler olsa da, onlardan en çok kabul göreni kalenin bir kızla ilgili efsaneye (bazı yazarlara göre Bakü hanının kızı[6]) dayanarak Kız Kulesi adlandırılmasıdır. Efsaneye göre kardeşi (bazı kaynaklarda hükümdar babası) tarafından kalede saklanılan kız bu azaba dayanamadığı için kendini kalenin üzerinden Hazar Denizi'nin sularına atmıştır.[7] Diğer versiyona göre ise ilk zamanlarda "Göz Kalesi" adlandırılmış, zamanla bu isim halk deyiminde değişerek "Kız Kulesi" şeklini almıştır.
Kale duvarları üzerindeki bir kitâbede Arapça şu sözler yazılıdır: "Davud'un oğlu Mesud'un kulesi". Bazı araştırmacılar, bu kişinin Kız Kulesi'ni yaptıran feodal yönetici olduğunu düşünmektedir. Ancak bu tür kısa kitâbelerde genellikle mimarların adının yazılı olduğu göz önüne alındığında, "Davud'un oğlu Mesud"un Kız Kulesi'ni inşa eden mimar olduğunu söylemek mümkündür.Kitâbenin yazı tarzı ve hattı, 12. yüzyıl yazısına yakın olduğu için Kız Kulesi'nin bu dönemde inşa edildiği tahmin edilmektedir. Öte yandan, birçok bilim insanına göre Kufi yazılarının 10-12. yüzyıllarda kullanıldığı için Kule’nin (üst kısmı) o dönemlerde inşa edildiği düşünülmektedir.
Ancak bazı bilim insanları bu görüşlerin yanlış olduğunu iddia etmektedir. Taşların karışım harcından – kireç karışımından kullanılması üzerine İlyas Babayev ve Kara Ahmedov gibi arkeologlarımız belirli sonuçlara ulaşmışlardır. Onlar, Gebele'deki birinci milenyumun ilk yüzyıllarına ait olan eseri temel almışlardır. Orada da eser aynı kireç karışımı ile yapıldığı için, Kız Kulesi'ni de antik döneme ait saymışlardır. Bu görüşü Sara Hanım Aşurbeyli de doğrulamıştır.
Kız Kulesi'nin inşa tarihi gibi, işlevi hakkında da öne sürülen görüşlerin birçoğu inandırıcı argümanlara dayanırken, bazıları varsayım ve uydurmanın ötesine geçememektedir. SSCB dönemi basınında yayılan ve Kız Kulesi'nin güya Roma İmparatoru Domitianus’un (1. yüzyıl) onuruna inşa edilmiş "Caesar Tapınağı" olduğu yönündeki bilgi, tarihsel ve bilimsel bir temeli olmayan, yanlı bir uydurmadır[8][9].
İşlev açısından Kız Kulesi'nin Ziggurat’ın Abşeron versiyonu, ateşperestlik tapınağı, sessizlik kulesi, gözetleme kulesi, rasathane, pasif savunma yapısı gibi farklı işlevlere sahip olabileceği konusunda çelişkili görüşler öne sürülmüştür. Profesör Cafer Kiyasi, “Kız Kalesi'nin ilk inşa amacı üzerinde durmadan şunu söyleyebiliriz ki, yapı uzun süreli pasif savunma amacıyla inşa edilen kule tipi kalelerin tipik özelliklerine sahiptir: duvarları çok kalındır (aşağıda 5 m, yukarıda 4 m), kuleye saldırıyı zorlaştırmak için birinci ve ikinci kat arasında merdiven yapılmamış, duvarın içinde ağzı üçüncü kata açılan bir su kuyusu bulunmaktadır, gövdesine bitişik burçlu kale duvarı uzanmaktadır. En önemlisi ise iç mekân yapısı bakımından Kız Kalesi, Abşeron kalelerinin dairesel kuleleri ile benzerlik gösterir, ancak onlardan yükseklik ve kat sayısı bakımından farklıdır.” Yapının mimari yapısına dayanarak tarihini antik dönemlere kadar götüren bazı araştırmacılar, Kalenin Zerdüşt dönemi - Zerdüşt tapınağı, ateşperestlik mabedi olduğunu öne sürmüşlerdir. Bu araştırmacılara göre Ateşgah tapınağı olan Kız Kulesi, MÖ 8-7. yüzyıllarda Caspiana ve Medya'nın burçlu tapınaklarının etkisiyle Hazar Denizi kıyısında, doğal olarak yanan ateşlerin arasında, eski ateş şehri "Ateşi Baguan"da inşa edilmiş olabilir[10].
Birçok bilim insanına göre, Kız Kulesi'nin Çırakkale savunma kalesine benzerliği göz önüne alındığında, Gilgilçay savunma sistemine ait olduğu da söylenebilir. Kız Kalesi'nin Kuzeydoğu Albanya savunma kalelerindeki mimari unsurlarla benzerliğini vurgulayan bazı uzmanlar, onu MS 5-6. yüzyıllara da atfetmektedir.
Tarihsel olarak bilinir ki, Kafkas Albanyası’nın güney şehirlerinden sayılan Bakü, Sasani etkisi altındaydı. Kız Kalesi'nin Sasani İmparatorluğu'nun kuzeydeki "Merzbanlığı"nda, yani Albanya topraklarında inşa ettirdikleri savunma sistemine dahil olduğunu düşünmek mümkündür. Yüzyıllar boyunca çeşitli savaşlarda zarar gören Kız Kalesi, zamanla restore edilmiş ve Orta Çağ'da Bakü kale duvarlarıyla birlikte şehrin savunmasında görev almıştır. Bu, yapının inşaat yapısındaki değişikliklerle de kanıtlanmaktadır. Kale, öyle bir şekilde inşa edilmiştir ki, şehir düşmanlar tarafından fethedildiğinde, dönemin hükümdarı veya ona yakın kişiler, kale kapılarını kapatarak uzun süre direniş gösterebilsinler. Bütün bunlar, savunma amaçlı kalelere özgü olduğundan, herhangi bir tapınak, gözetleme kulesi veya rasathane için böyle savunma önlemlerinin alınması gereksiz olurdu. Elbette, yapının dönemin şartlarına uygun şekilde kullanılması reddedilmemektedir. Kız Kalesi'nin Abşeron'daki savunma tipi ihtişamlı kalelere (Merdekan, Ramana, Şüvelan, Nardaran kaleleri) benzerliği de dikkat çekmektedir.
Kız Kulesinin inşa tarihi hakkında ileri sürülen pek çok doğruluğu kanıtlanmayan düşünce vardırdır. SSCB dönemi basınında yer alan Kız Kulesi'nin Roma İmparator Domitian'in (I yüzyıl) şerefine dikilmiş "Sezaryen tapınağı " olması hakkında yayılan bilgi bu tür, hiçbir tarihi, bilimsel dayanağı olmayan bir uydurmadır.[11]
Fonksiyonca Kız kulesinin Ziggurat'in Abşeron seçeneği, Zerdüştlük tapınağı, sessizlik kulesi, göz kulesi, Gözlemevi, pasif savunma yapısı vs. olması hakkında çelişkili görüşler ileri sürülmüştür. Prof. Cafer Kıyasi bu konu ile ilgili araştırmasında böyle ifade etmişdir:
"Kız Kulesi'nin daha önce hangi amaçla inşa edilmesi üzerinde durmadan hemen anıtta uzun vadeli pasif savunma için inşa edilen kule tipli kalelerin karakteristik yönleri var: duvarları çok kalındır (aşağıda 5 m, yukarıda 4 m), kuleye baskını zorlaştırmak için birinci ve ikinci kat arasında merdiven yapılandırılmamış, duvarı içerisinde ağzı üçüncü kata açılan su kuyusu kurulup, gövdesine bitişik bürclü kale duvarı gidiyor. En önemlisi ise iç mekan yapısı bakımından Kız Kulesi Abşeron kalelerinin yuvarlak kuleleri ile bir olup, onlardan nicelik olarak - büyük yüksekliği ve katlarının çoğunluğu ile seçilir.".[12]
Kulenin yapısına dayanarak onun tarihini eski dönemlere taşıyan araştırmacılar Kulenin Zerdüşt dönemi - Zerdüşt dahması, ateşperestlik tapınağı, Mitra ve Anahita ilahileri ile alakadar yapı olduğunu söylüyorlar.
Birçok bilim adamlarının görüşlerine göre, Kız Kulesi'nin Çırakkale savunma kalesine benzerliğini esas alıp onun Gilgilçay savunma sistemine ait olduğunu da söylemek olur. Kız Kulesinin Kuzeydoğusu Albanya koruma kalelerindeki mimari öğeleri ile benzerliğini belirterek onu MS. V-VI yüzyıllarına de ait eden uzmanlar da vardır. Tarihten belli ki, Kafkas Albanyası'nın güney şehirlerinden sayılan Bakü, Sasaniler'in etkisi altındaydı. Tahmin edilebilir ki, Kız kulesi Sasani İmparatorluğu'nun, kuzeydeki sınırında, özellikle Albanya bölgesinde yaptırdıkları koruma sistemine dahildi.
Yüzyıllar boyunca çeşitli savaşlarda zarar görmüş Kız kulesi yavaş yavaş restore edilerek Orta Çağ'da, Bakü kale duvarı ile beraber şehrin savunma işine hizmet yapmıştır. Bunu anıtın inşaat yapısında değişiklikler de kanıtlıyor. Kule öyle bir formadadır ki, kent düşman tarafından fetih edildiğinde dönemin hükümdarı veya ona yakın olan kişiler kalenin kapılarını kapatarak uzun süre direnç gösterebilsinler. Tüm bunlar savunma önemli kaleler için belirgin olduğuna göre herhangi tapınak, bekçi kulesi veya gözcü evi için böyle savunma önlemlerinin uygulanması zorunluluk organize edilemez.[13] Elbette kuleden kendi dönemine göre amaçlı kullanılması inkâr edilemez. Kız kalesinin Abşeron daki savunma tipi muhteşem kulelere(Merdekan Kalesi, Ramana Kalesi, Şüvelan Kalesi, Nardaran Kalesi) benzerliğini belirtebiliriz.[14]
Yüksekliği ve dış görünümüyle Abşeron'un ve hatta tüm Azerbaycan’ın savunma kuleleri arasında benzersiz olan Kız Kulesi, özellikle planının eşsiz formasıyla dikkat çeker. Bu eşsizliği, yuvarlak kuleye bitişik çıkıntı oluşturmuştur. Araştırmacılar bu çıkıntıyı bazen destek duvarı, bazen dalgakıran, bazen de gizli hazine yeri olarak değerlendirmişlerdir. Cafer Kiyasi, işlevi tam belirlenmemiş bu detayın üst kısmının kale savunucuları için ek bir savaş alanı olabileceğini belirtmektedir. Abşeron kalelerinin tüm savunma gücü çatılarına toplanırdı ve kaleye yapılan saldırılara direnç, esas olarak kulelerin düz damlarından gösterilirdi. Kız Kulesi'de çıkıntının yuvarlak kule yüksekliğine ulaşması, zamanında bu üst platformlar arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu gösterir. Çıkıntı, en fazla saldırının beklendiği doğu tarafına yerleştirilmiştir. Azerbaycan mimarisi'de, kale yapısında savunmayı güçlendirmek için ileri çıkarılmış yapılar olarak Cavanşir Kalesi örnek gösterilebilir[15].
Abşeron kalelerinin kulelerinde olduğu gibi, Kız Kulesi’nde de yüksek silindirik yapı dışarıda aşağıdan yukarıya doğru hafifçe daralırken, içeride tam tersine katlar yükseldikçe genişler (birinci katta iç çap 6,25 m, son katta 7,0 m). Bu şekilde kalenin mühendislik ve görüş dayanıklılığı artırılmıştır. Kız Kulesi, devasa bir kaya üzerine inşa edilmiştir. En yüksek kısım olan 30 metreye ulaşan yuvarlak kule, eğimli düz kayanın üzerinde yer alır. Kuleden ayrılan çıkıntı biraz daha alçaktır. Çıkıntının yüksek ve kalın taş kütlesi, kulenin çevresine dokunur. Adeta burularak kule silindirine dönüşür. Dışarıdan ve yukarıdan bakıldığında bu, yapının "9" şeklinde inşa edilmiş olduğu izlenimini verir.
Kule çıkıntısının üst kısımlarındaki çıkıntılı yatay taş sıralarının plastik kaplaması (bu sıralar arasındaki çöküntüler başlangıçta beyaz kireç harcıyla doluydu), yüzeylerde özgün bir estetik ve spiral şeklinde ek bir hareket yaratır. Kız Kulesi’nin görünümünde dinginlik ve gerginlik, organik bir şekilde birleşerek yenilmezlik ve ele geçirilemezlik sembolü yaratmıştır. Bakü Kız Kulesi, usta bir sanatçının güçlü bir estetik düzeye yükselttiği, ihtişam sembolüne dönüştürdüğü sadelik örneğidir.
Kalenin birinci katının yüksekliği 3 metre, diğer katların yüksekliği ise ortalama 2,5 metredir. Katlar arasındaki bağlantı, kalenin güneydoğu duvarının içine inşa edilmiş merdivenlerle sağlanmaktadır. Birinci kat ile ikinci kat arasında bağlantı, sadece tavanda bulunan dairesel bir delikten ip veya merdivenle sağlanabilmektedir. Kalenin kapısı geçmişte birkaç katmandan oluşmaktaydı. Kapı yerinin kemerli tavanında kalan inşaat kalıntıları bunu kanıtlamaktadır. Ayrıca kapının ağzında birkaç kuyu da bulunmaktaydı. Böylelikle, Orta Çağ'da Kız Kalesi'ne girmek isteyen herkes bu kuyuların yanından dikkatlice geçerek, merdivenle kapıya çıkmak, giriş yolu üzerindeki kapılardan geçmek ve nihayetinde birinci kata ulaşmak zorundaydı. Ortadaki delikten üst katlara çıkmak için ip merdiven kullanılmaktaydı[16].
Kulenin güney ve güneydoğu taraflarında, özellikle denizi kontrol altında tutmak için mazgallar yapılmıştır. Bu mazgallar aynı zamanda kalenin içine temiz hava girişini sağlama işine de hizmet etmiştir. 1962-1963 yıllarında kalenin birinci katında arkeolojik kazılar yapılmıştır. 5 metre derinliğe kadar devam eden bu kazılar sonucunda, yapının temellerinin deniz tarafına eğimli büyük bir kaya üzerine inşa edildiği anlaşılmıştır. Bu durumdan yola çıkarak, yapıya deniz tarafından bitişik olan payandanın, bu eğime karşı kale için ana destek rolü oynadığı sonucuna varılmıştır.
1964 yılında kalede yapılan araştırmalar sırasında, temelden 14 metre yükseklikte içeriye doğru uzanan büyük ahşap kirişlerin varlığı tespit edilmiştir. Bu kirişlerin ne amaçla kullanıldığı bilinmemektedir. Muhtemelen bu kirişler, payandanın içinde gizli bir yapıyla bağlantılı olabilir veya depreme karşı amortisör görevi görmüş olabilir. Yapılan kesin hesaplamalar sonucunda, kalenin duvarının temeldeki kalınlığının 5 metre, üst kısımlarda ise yaklaşık 4,5 metre olduğu belirlenmiştir[17].
Kız Kulesi'nin inşaat yapısındaki ilginç özelliklerden biri de içinde kayadan oyulmuş su kuyusudur. Çapı 0,7 metre olan bu kuyu, kalenin güneydoğu duvarının içindedir. Su kuyusunda kazı çalışmaları yapılmıştır. Kuyudan çıkan maddi kültür kalıntıları, buranın 12. yüzyıldan itibaren kullanıldığını göstermektedir. Yapılan hesaplamalar sonucunda kuyunun deniz suyuyla hiçbir bağlantısı olmadığı anlaşılmıştır. Kuyunun suyu kimyasal analiz edilmiş ve içmeye tamamen uygun olduğu belirlenmiştir. Kuyunun ağız kısmı, kalenin üçüncü katının zemin seviyesinden başlayıp duvar boyunca aşağıya doğru 13 metre devam eder. Kuyunun güvenliğini sağlamak için onu kale duvarının içine gizlemişlerdir. Kuyunun kuzey ve güney duvarlarında inip çıkmak için 10–12 cm derinliğinde ayak basamakları vardır. Kuyunun 12 metre derinliğinde duvar genişler. Kız Kulesi ile Şirvanşahlar Sarayı arasında gizli bir yeraltı yolunun, su kuyusunun alt kısmından başlamış olabileceği tahmin edilmektedir. 1982 yılında İçerişehir’in doğu tarafında yapılan geniş çaplı arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılan ilk yeraltı yolu, Orta Çağ’da Bakü'nün ana ticaret caddesi sayılan Şamahı Kale Kapısı'ndan başlayıp Salyan kapısına doğru giden ana caddenin doğu tarafında kuzey-güney yönünde yer almaktadır.
Kalenin güneybatı tarafındaki duvarının içinde, ikinci kattan başlayarak yedinci kata kadar taşla özenle örülmüş, kuyu şeklinde bir oyuk vardır. Her katta bu oyuğun bulunduğu yerde yarım daire şeklinde bir niş açılmıştır. Oyuğun içine, uzunluğu 40–45 cm, çapı 25–30 cm, duvar kalınlığı ise 2,2 cm olan seramik borular, yukarıdan aşağıya doğru birbirine geçirilerek yerleştirilmiştir. Boruların birbirine geçirilmiş kısımları (dış yüzeyi ve duvarının dışı) kireç harcıyla güçlendirilmiştir. Birinci kattan başlayarak kalenin temel kısmına kadar giden boruları, 22 x 18 cm boyutlarında dörtgen şekilli seramik oluklar takip eder. Bu oluklar duvarın içinden dışarıya doğru yönelir. Seramik borular ve oluklar üzerinde çömlekçi çarkının izleri net bir şekilde görülmektedir[18].
Taştan inşa edilmiş Kız Kulesi'nin yüksekliği 28 metre olup, temel kısmındaki duvarların kalınlığı 5 metre, yapının üst kısmında ise 4 metredir. Kule iç kısmında sekiz kata (yani sekmeye) bölünmüştür. İkinci kattan son kata kadar olan bağlantı, duvarın içinde yapılmış spiral merdivenlerle sağlanır. Katların aydınlatılması güney tarafında yer alan dar pencereler aracılığıyla sağlanır. Katlar düz taş kubbelerle örtülmüştür. Kuleyi daha karmaşık hale getiren unsur, daralan silindirik kısmın doğudan başlayarak zirveye kadar yükselen ve dokuz rakamını oluşturan büyük çıkıntıdır. Kız Kulesi'nin işçiliği, dış duvarlarının üçüncü kat seviyesinden itibaren yatay kemerlerle bölünmesi, hacimsel plastisitesi ve alışılmadık şekliyle dünya mimarisinde benzersiz bir örnek teşkil eder[19][20].
Kulenin kornişi (çıkıntılı saçak kısmı), tasarımıyla antik Part İmparatorluğu'nun Yunan-Hellenistik dönemi mimarisini andırmaktadır. Kız Kulesi, kule benzeri silindirik görünümü ve alışılmadık çıkıntısıyla bir kale yapılarını hatırlatır. Bu nedenle, birçok insan bu yapının bir kale olduğunu düşünmüş ve bu yapı "Kız Kulesi" olarak adlandırılmıştır. Ancak Kız Kulesi'nin iç ve dış yapılarının detaylı incelenmesi, kesin olarak bu yapının bir savunma yapısı olmadığını, deniz feneri olmadığını ve işaret kulesi olmadığını gösteriyor. Bu yapı ateşe tapanların dini bir yapısı olup, Pehlevi dilinde "dakhma" olarak adlandırılan bir kuledir (zirvesinde akbabaların parçalaması için insan cesetlerinin bırakıldığı bir kule)[20].
Bilindiği gibi, Kız Kulesi'nin dış yüzeyinde, alt kapının 14 metre yüksekliğinde, 4×0.6 metre ölçülerinde bir taş plaket üzerinde kufi yazısı bulunmaktadır. İlk olarak bu yazı ünlü doğubilimci N. Hanikov tarafından okunmuş: "Mesud bin Davud'un kubbesi". Orta çağ yapıtlarını inceleyen bilim insanları, yüksek kubbeli yapılar ya türbe ya da rasathane olabileceğini belirtmişlerdir. Kız Kulesi'nin bir türbe olma ihtimali arkeolojik kazılarda mezar izlerinin bulunmaması nedeniyle reddedilmektedir. Ayrıca, üçüncü kattan başlayan kuyunun ve yedinci kattan aşağıya doğru inen gaz borusunun varlığı bu yapının türbe olma olasılığını tamamen ortadan kaldırır. Rasathane fikrine geri dönüldüğünde, yazıdaki "kubbe" kelimesinin varlığı, Kız Kulesi'nin bir rasathane olma ihtimalini destekler. Marağa ve Tebriz'deki rasathaneleri tarif eden Reşidüddin (XIII-XIV. yy) ve Vassaf (XIV. yy), bu rasathanelerde yüksek kubbelerin bulunduğunu belirtmişlerdir. Marağa rasathanesindeki kazılar sırasında bu kubbenin çemberi ortaya çıkarılmıştır[20].
Böylelikle, Kız Kulesi'nin bir kule-fener örneği olduğu görülmektedir. Bu yapının zirvesinde kutsal bir ateş yanmıştır. Kız Kulesi, Şirvanşahlar'ın genel savunma yapıları sistemine dahil olan bir savunma yapısıydı ve tehlike anında gündüzleri duman, geceleri ise ateşle diğer savunma yapılarında sinyal veren bir deniz feneri olarak kullanılıyordu[20].
Kız Kulesi'nin güneybatı duvarında küçük kufi yazısı oyulmuştur. Bu yazıyı ilk kez N. Hanikov okumuştur. N. Hanikov’un Arapça metninde ilk kelime "kubbe" olarak verilmiş ki, bu da "günbez" (kubbe) anlamına gelir. Daha sonraki yazılarda bu kelime "türbe" anlamında da yorumlanmıştır. Yazı şu şekilde okunmalıdır: "Mesud bin Davud'un kulesi". Paleografik özelliklerine göre bu yazı XII. yüzyıla tarihlenir, ancak bu tarih kulenin onarımıyla ilgilidir. XII. yüzyılda Kız Kulesi, Bakü şehrinin savunma sistemine dahil edilmişti. Kule adı büyük ihtimalle "Göz Kulesi" adının bozulmuş bir formudur, yani "gözlem kulesi". Aynı zamanda kule, denizden veya karadan tehlike olduğunda tütsü veya ateşle diğer savunma yapılarına sinyal veren bir fener işlevi görüyordu. Abşeron Yarımadası'nda otuzdan fazla savunma yapısı bulunmaktaydı[20].
Sasani kralı Erdeşir (III. yüzyıl), tapınaklarda ibadeti daha da güçlendirerek Bagavan sunaklarında Hürmüz'ün sönmeyen ateşinin korunmasını emretmiştir. Kız Kulesi'nde yedi sunak bulunmaktadır[20].
Kız Kulesi'nin arkeolojik araştırmalarına geçen yüzyılın 1920'li yıllarının başlarında başlanmıştır. Profesör Zummer'in yönetimindeki bir grup öğrenci, Kız Kulesi'nde arkeolojik kazılar yapmıştır. Kız Kulesi'nin tarihî ve işlevsel konularındaki bu kadar kafa karışıklığının temel nedeni, Kız Kulesi'nin yazılı kaynaklarda doğrudan bahsedilmemesidir. Orta Çağ yazarları arasında Bakü anıtlarının tanımına büyük önem veren Arif Erdebil'in "Bakü mezarlığında öyle bir kubbe var ki, kim görse şaşkınlıktan hayran kalır" şeklinde net olmayan genel bilgileri, bu meselelere ışık tutmamaktadır[21].
Kız Kulesi'nin dış yüzeyinde, yerden 14 metre yükseklikte olan küçük bir yazıt, araştırmacılar arasındaki tartışmayı sonlandıramamıştır. Birincisi, bu yazıt, Dairesel Merdekan Kalesi ve Nardaran Kalesi'nde olduğu gibi duvarın içine organik olarak yerleştirilmemiştir, bu yüzden de çoğu uzman, yazıtın sonradan duvara monte edildiğini kabul etmektedir. İkincisi, analogu bulunmadığından yazıtın metni – "Mesud Davud oğlu'nun kubbesi" (diğer bir okunuşa göre kulesi) zor anlaşılmaktadır. Çünkü Abşeron kalelerinin sahipleri - sipariş verenleri, genellikle çok zengin, nüfuzlu, üst düzey devlet adamlarıydı ve yazıtlarda kendilerinin ihtişamlı unvanlarını sayarak "yaptırmıştır", "yapmayı emretmiştir" ifadeleriyle inşadaki rollerini açıkça gösterirlerdi. Bu tür yazıtlar bazen, örneğin Dairesel Merdekan Kalesi'nde olduğu gibi "sahip" sözüyle başlardı. Kalelerin mimarlarına gelince, kısa yazıtlarda isimlerinin önünde "emelidir", "usta", "mimar" gibi kelimeler yer alırdı. Kız Kulesi'nin yazıtının Abşeron'un anıtsal hattatlık geleneklerinde benzeri bulunmadığından, bazı araştırmacılar Mesud Davud oğlu'nu 12. yüzyılda yaşamış bir Selçuk beyi ile özdeşleştirirken, bazıları ise onu Bakülü bir mimar olarak görmektedir[22].
Yazıtın üslubunun 12. yüzyıla ait olduğu kabul edilse de, birçok uzman Kız Kulesi'nin bu dönemde inşa edildiği fikrini kabul etmemektedir. Çünkü diğer Abşeron kalelerinde yapım sırasında iktidarda olan Şirvanşah, yazıtlarda büyük bir ihtişamla belirtilirken, Abşeron'un en görkemli yapısında böyle bir yazıt bulunmamaktadır. Bu nedenle, Kız Kulesi'nin Şirvanşahlar döneminde inşa edildiği fikri kesin olarak reddedilmiştir. Şirvanşahlar 12. yüzyılda bu eski yapıda onarım ve yeniden inşa çalışmaları yapmışlardır. Kız Kulesi'nin ilk olarak hangi amaçlarla inşa edildiği belirlenemese de, anıtın 12. yüzyıldan itibaren Bakü'nün savunma sistemine dahil olduğu ve Şirvanşahlar Devletinin en güçlü kalelerinden biri olan Bakü Kalesi'nin baş kulesi rolünü oynadığı uzmanlar tarafından kabul edilmiştir[23].
İçerişehir’in kuzeydoğu köşesinde bulunan kulenin mitler ve efsanelerle çevrili tarihi, farklı medeniyetler ve halklarla ilişkilendirilmiştir. Ancak bölgedeki ilk insan yerleşiminin Paleolitik döneme dayandığı kanıtlanmıştır. Bakü’nün tarihi ve mimari anıtları hakkında kapsamlı araştırmaların yazarı olan Prof. Sara Hanım Aşurbeyli, kulenin temelinin kayanın 15 metre derinliğine kadar uzandığını ve 4. - 6. yüzyıllarda inşa edilmiş olabileceğini öne sürmüştür. Tanınmış bilim insanı akademisyen Bretanski de kulenin 5. - 6. yüzyıllarda inşa edilmiş olabileceğini belirtmiştir[24] Ünlü bilim adamı akademisyen Bretanski de kulenin V - VI yüzyıllarda inşa edilmesi olasılığını belirtmiştir.[18].
Kız Kulesi'nin Abşeron'daki diğer savunma yapıları gibi kale olarak kullanıldığı, şehrin savunması için kullanıldığı düşüncesi ileri sürülmüştür. Bu anıtın dini bir yapıya sahip olduğu görüşü de mevcuttur. Başka bir teori ise Kız Kulesi'nin bir gözlemevi olarak kullanıldığıdır[25][26] Bu anıtın dini özellik taşıması hakkında da fikirler var.[27][28] .
Kız Kulesi çevresinde yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarılan anıtsal binanın bodrum katının incelenmesi, şehir mimarisinin bazı tartışmalı meselelerine açıklık getirmek için önemli bilimsel değer taşımaktadır. 1998 yılında Kız Kulesi çevresinde yapılan arkeolojik kazılar sırasında dini yapı kalıntıları da ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılarda Bakü'nün eski mimari anıtlarından biri olan 10. yüzyıla ait bir caminin kalıntıları bulunmuştur[23].
Anıtta farklı dönemlerde ve farklı düzeylerde restorasyon çalışmaları yapılmıştır. İlk restorasyon çalışmalarının Şirvanşahlar devrinde yapıldığı düşünülmektedir. Daha sonra Bakü Hanlığı döneminde kulenin güçlendirilmesi amacıyla restorasyon çalışmaları yapıldığı belirlenmiştir. Anıt üzerinde geniş çaplı restorasyon ve araştırma çalışmaları ise Azerbaycan SSC kurulduktan sonra yapılmıştır. 1963-1965 yılları arasında kule detaylı şekilde incelenmiş, Prof. Ahmetov tarafından birinci katta ve kulenin çevresinde arkeolojik kazılar yapılmış ve kule duvarının içinde yer alan su kuyusu keşfedilmiştir. 2000 yılında İçerişehir, Bakü Kalesi ve Kız Kulesi ile birlikte UNESCO'nun Dünya Mirası listesine dahil edilmiştir. Aynı yıl Bakü'de meydana gelen depremden sonra kule, 2004-2009 yılları arasında Tehlike Altındaki Dünya Mirası listesine alınmıştır. Bundan sonra anıtın restorasyonu ve korunmasıyla ilgili ek önlemler alınmış ve UNESCO'nun 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan oturumunda kule, tehlike altındaki anıtlar listesinden çıkarılmıştır.[29][30][31]
Kız Kulesi balesinin prömiyeri sırasında Kız Kulesi ile ilgili efsane, Azerbaycan'da birçok şiir ve tiyatro oyununa konu olmuştur. 1940 yılında büyük besteci Efrasiyab Bedelbeyli, bu efsanenin motiflerine dayanan ilk Azerbaycan balesi olan "Kız Kulesi Balesi"ni yazmıştır. Bale ilk kez Azerbaycan Devlet Opera ve Bale Tiyatrosu'nda sahnelenmiştir.
Kız Kulesi 1992–2006 yılları arasında 1 ve 250 manatlık banknotlarda, 2006'dan itibaren ise 10 manatlık banknotların ve 5 kepiklik madeni paraların üzerinde tasvir edilmiştir.
2010 yılından itibaren, her yıl Kız Kulesi'nin yakınında, Haydar Aliyev Vakfı, "Kız Kulesi" Sanat Galerisi, Bakü Çağdaş Sanat Müzesi ve "İçerişehir" Devlet Tarih ve Mimarlık Koruma Alanı'nın organizatörlüğünde uluslararası "Kız Kulesi" sanat festivali düzenlenmektedir[32] Bale ilk defa Azerbaycan Devlet Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu'da dramatize edilmiştir.
2010 - yılından itibaren, her yıl Kız Kulesi'nin yakınında Haydar Aliyev Vakfının, "Kız Kulesi" Sanatsal galerisinin, Bakü Modern Sanat Müzesi'nin ve "İçerişehir" Devlet Tarihi-Mimari kurumunun organizasyonu ile Uluslararası Kız Kulesi uluslararası sanat festivali yapılmaktadır.[33]
Kız Kulesi hakkında bir efsane, bir prenses ile balıkçı arasında geçen tutkulu bir aşkı anlatır. Her gün sevgilisini görmek için balıkçı, denizin kenarında bulunan kulenin yanına gelirdi. O, deniz üzerinde "Aşk inancının yelkenlerinde" yavaş yavaş yürüyordu. Zaman geçiyordu. Onların aşkı daha da güçleniyor ve sevgililere tüm zorlukları aşma gücü veriyordu. Ancak bir gün, geri dönerken balıkçının inancı sarsıldı ve o boğulmaya başladı. Sevgilisini bakışlarıyla yolcu eden prenses, bunu görüp onu kurtarmak için kuleden suya atladı, fakat kalbinde korku duygusu inancı aştığı için o da boğuldu[34].
O zamandan beri kule, halk arasında inanç ve sevginin, saflık ve cesaretin simgesi olarak Kız Kulesi adlandırılmaya başlandı. Kız Kulesi ile ilgili 20'ye yakın efsane vardır. Bunların büyük bir kısmı Bakü'nün Orta Çağ veya İslam dönemine aittir. Ancak günümüze kadar gelen en az iki efsanenin kökleri Azerbaycan'ın Zerdüştlük veya İslam öncesi dönemine dayanır. Bakü'nün antik Kız Kulesi'ne ait en etkileyici ve renkli hikaye “Ateş renkli saçlı bakire kız kurtarıcısının efsanesi”dir[34].
Profesör Mahir Halifzade, efsanevi bağlam hariç olmak üzere, kulenin neden Kız Kulesi olarak adlandırıldığını açıklayan herhangi bir tarihsel açıklama, arkeolojik veya yazılı kanıt bulunmadığını belirtir. Ona göre, dini bir açıklamayı göz ardı edemeyiz. Kule hiçbir zaman düşman tarafından yıkılmadığı için Kız Kulesi olarak adlandırılmıştır. Dini bakış açısından bu, mabedin hiçbir zaman kötülük tarafından aşağılanmadığı veya hakarete uğramadığı anlamına gelir (Ahriman veya Avesta: Angra/Anra Mainyu). Eğer kule düşman (Ahriman) tarafından kirletilmemişse, "bakire" (dokunulmamış) olarak kalmaya devam ederdi - yani Zerdüşt Tanrısı Ahura Mazda'nın "Kız" kulesi-mabedi olurdu[34].
Daha sonra, Bakü'nün Kız Kulesi'nin "Kız" olarak adlandırılmasına dair doğrulanmamış bir hipotezin var olduğuna değinir, çünkü mabedin iki ilgili tanrıya, Ateş ve Anahita'ya adandığı ve bu nedenle Adur-Anahid veya Anahita Ateşi olduğu düşünülür. İlah Anahita, Zerdüştlüğün başlıca tanrılarından biridir ve saflık, verimlilik, şifa, bilgelik ve su tanrıçasıdır, "suların sahibi"dir[34].
Bilindiği üzere, Sasani kralı I. Şapur (240-270) İranşahr (İran) ve çevresindeki topraklarda Husrav Şahbuhr ve kızı Husrav Adur-Anahid'in ruhu için birçok Bahram ateş tapınağı inşa ettirmiştir. Bakü'nün Kız Kulesi'nde Sasani yapı tekniklerinin görülebilen işaretleri vardır; bunlar, Azerbaycan'daki Adur Guşnasp (Pehlevi: Adurbadagan) ateş tapınağı (günümüzde Azer Koşnasp ateş tapınağı kompleksi, Batı Azerbaycan eyaleti) ve Aran'daki Derbent kalesinde (Kafkasya Albanyası). Böylece, Kule'nin Kız Kulesi olarak adlandırılması ve modern dönemimize kadar adının korunmuş olması, Zerdüşti bakire Meryem Anahita tanrıçasına adanmış olabileceği düşüncesi dışlanamaz[34].
2015 yılının Şubat ayında, Japonya'nın Hokkaido Adası'nda resmen açılışı yapılan 66. Sapporo Kar Heykel Festivali'nde, Azerbaycan, kardan yapılmış Kız Kulesi ve milli giysili insan figürleri ile yer almıştır. Sapporo şehrinin merkezinde bulunan Odori Park'ta düzenlenen festivalde, kar ve buzdan yapılmış çeşitli boyutlardaki 207 heykel sergilenmiştir. Heykeller dünyanın farklı ülkelerinden gelen heykeltıraşlar tarafından yapılmıştır"Japonya'da unutulmaz bir festival: Sapporo Kar Festivali". Erişim tarihi: 15 Ekim 2024. .
Azerbaycan, festivalde ilk kez Hokkaido Üniversitesi Yabancı Öğrenciler Derneği Başkanı Alibey Mammadov'un girişimiyle yapılmış Kız Kulesi ve milli giysili insan figürleri ile temsil edilmiştir. Festival, yalnızca Japonya'da değil, dünya çapında popülerliği ile öne çıkan kış etkinliklerinden biridir. Her yıl bu festivali yerli halkın yanı sıra, iki milyondan fazla yabancı ziyaretçi de gezmektedir.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.