Arap alfabesini temel alan yazı sistemi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Arap harfleri, 7. yüzyılın üçüncü çeyreğinden itibaren Emevi ve Abbasi imparatorlukları aracılığıyla Orta Doğu merkezli geniş bir alana yayılma olanağı bulmuş İslam dininin benimsendiği coğrafyalarda kabul gören, kökeni Arap alfabesine dayalı, ünsüz alfabesi türünde bir yazı sistemidir. Dünyada Latin alfabesinden sonra en çok kullanılan yazı sistemidir.
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Şubat 2023)
İlk metinlerinde harflerin noktasının olmadığı ve toplamda 15 karakterden oluşan bir alfabenin olduğu, Dünya üzerinde Müzelerde Sergilenen El yazmalı Kuran'ların içeriğinden ve kaya yazıtlarından anlaşılmaktadır. İbnu Kesir tefsiri zeylinde Mushaf'ın ilk noktalama işinin Haccâc(v. 96/714)’ın emriyle Yahya b. Ya’mer ve Hasanü'l-Basrî (v. 110/728) tarafından yapıldıkları kaydedilmektedir. Mushaftaki bu noktalama zamanla yeni oluşturulan alfabeye de yansıtılmıştır. Sağdan sola yazılan Arap alfabesinde bulunan 28 ünsüzün 22 tanesi Nebati alfabesinden geçerken şekil değişikliğine uğrayan sesler olup geri kalan altı ses Arapçaya özgüdür.
Eski Dünya'nın üç büyük kıtasında, farklı ailelere bağlı birçok dile uygulanmış olan Arap alfabesine, harf eklemeleri yapılmış ve böylece alfabenin ıslahı yoluna girilmiştir. Farslar, bu ıslahı /ç/, /g/ ve /j/ sesleri için ayırıcı işaretler icat ederek gerçekleştirmiştir. Türkler, bu işaretleri Farslardan aynen devralmışlardır. Türkçedeki /g/ sesi için kullanılan kef, aynı zamanda damaksıl n sesi için kullanılmış; bu suretle Türkçede Arap alfabesinin ilk reformu yapılmıştır. Arap alfabesi, 11. yüzyılda temel harf sistemiyle Türkler tarafından kullanılmaya başlanmış ve bu aşamada henüz Fars-Arap alfabesindeki harflerin Türk-Arap alfabesinde yer almadığı anlaşılmıştır.[1]
Bu tabir genel olarak Latin alfabesi dışındaki ses sistemlerinin Latin alfabesine çevrilmesini ifade eder. Arapçanın Latin alfabesine çevirisi yapılırken bu uygulamaların hiçbirisinde (fonetik alfabeler hariç) ortak bir uygulama geliştirilememiştir. Çünkü her ülke kendi harflerini esas alan bir çeviri sistemi benimsemiştir. Fakat yine de ana hatlarıyla genel kabul görmüş bazı sesler ve simgeler tercih edilmeye başlanmıştır. Uniform Türk alfabesi esas alınarak yapılan bir işaret sistemi büyük oranda geliştirilmiş durumdadır. Fakat yine de çeşitli ülkelerin sesleri simgelerken kullandıkları harflerin değişik olması nedeniyle farklılıklar ortaya çıkmaktadır.
ÄHarfi: Farklı dillerde veya şive ve lehçelerde, "'A veya E'" olarak seslendirilebilmektedir (Tersine bir gösterim de doğrudur; Ä: A+E).
UHarfi: Farklı dillerde veya şive ve lehçelerde, "'U veya Ü'" olarak seslendirilebilmektedir.
İHarfi: Farklı dillerde veya şive ve lehçelerde, "'I veya İ'" olarak seslendirilebilmektedir.
Klasik Arapçada gerçekte '"I"' ve '"Ü"' sesleri yoktur. Bunlar farklı ülkelerdeki söyleyişlerde sesli harflere bitişik durumdaki sessiz harflerin kalın ve ince olmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin; ال-خالق sözcüğünün Arapçadaki doğru telaffuzu Hálik şeklindedir. Ancak Türkçede Hálık olarak yazılıp okunduğuna sıklıkla rastlanır. Yine de bu aksana dayalı ses değişimi Arapça açısından bir aykırılık teşkil etmez. Yani aslında Arapçada böyle bir ayrım bulunmadığı halde, kimi ülkelerdeki okuyuşlarda -kesin bir kural olamamakla birlikte- şu durumlarla karşılaşılabilir:
Kalın sessiz harflere bitişik sesli harfler kalın seslere kayar (A, I, U). Bu durum daha çok anadili Arapça olmayan ülkelerde geçerlidir.
İnce sessiz harflere bitişik sesli harfler ince seslere kayar (E, İ, Ü). Bu durum daha çok anadili Arapça olmayan ülkelerde geçerlidir.
Arapçada A ve E için farklı harfler yoktur. Aslında bu sesler arasında fark da bulunmaz. Bu nedenle her iki ses Ä (Æ) harfi ile karşılanır. Kalın sessiz harflere bitişik sesli harfler A'ya kayarken, ince sessiz harflere bitişik sesli harfler E'ye doğru kayar. Ancak bu da kesin bir kural değildir. Örneğin: Sälâ sözcüğü Arapçanın bazı şive ve lehçelerinde Salâ olarak telaffuz edilirken Türkçede Sela olarak söylenir. Aslında her iki kelime de birbirinin aynıdır. Ancak bazı dillerde harfin ses değerini de değiştiren bir göstergedir. Türkçede ise yalnızca eşsesli kelimelerin farklılığını göstermeye yarayan ve aslında etkisiz olan bir işarettir.
Ä harfi aslında A ve E arası bir ses (Kapalı E sesi: "'Ə'") olmasına ve Klasik Arapçadaki orijinal telaffuz bu şekilde yapılmasına karşın farklı şive ve lehçelerde aksana bağlı olarak E veya A seslerine dönüşebilir (Ä: A+E).
Ayrıca bu seslerin uzun biçimleri de kullanılır: Â, Î ve Û.
Her ne kadar Türkçeye geçen kelimelerde I ve Ü görünse de bu sesler, Türkçe içerisinde dönüşerek ortaya çıkmıştır. Aslında Arapçada bulunmazlar.
Arapçada O ve Ö harfleri yer almaz. Örneğin Ömer ismi gerçekte Umar olarak yazılır ve telaffuz edilir.
Harflerin seslendirilmesi Hareke adı verilen işaretler ile yapılır. Fakat Harekelerin kullanımı neredeyse sadece Kur'an ve Arapça öğretim kitaplarına sınırlıdır. Bunlar gazete ve kitaplarda genellikle kullanılmaz.
Bütün bunlar dikkate alındığında Türkçedeki yazım koşulları göz önünde bulundurularak Arapça sesli harflerin Türkçeye çevirisinde aşağıdaki biçimler tercih edilir.
ث: Peltek T sesidir (Ť). Arapçadaki T harfinin peltek biçimidir. Aslında peltek S sesi ile aynıdır. Her iki peltek ses de (T̃ ve S̃) dilin dişlerin arasına değdirilmesiyle çıkarıldığı için aralarındaki farkı anlamak mümkün değildir ve hatta böyle bir fark yoktur. Örneğin: Es̃er...
ذ: Peltek D sesidir (Ď). Arapçadaki D harfinin peltek biçimidir. Aslında Peltek Z sesi ile aynıdır. Her iki peltek ses de (D̃ ve Z̃) dilin dişlerin arasına değdirilmesiyle çıkarıldığı için aralarındaki farkı anlamak mümkün değildir ve hatta böyle bir fark yoktur. Örneğin: Z̃eka...
ص: Vurgulu S sesidir (Ṡ). Bu harfin çeşitli dillerdeki adı Tsad (Tsade) olarak bilinir. Sert ve dolgun bir S sesi verir. Bu harf Türkçede mevcut değildir. Ancak Arapçadan Osmanlıcaya geçen kelimelerde yer alır. Örneğin: Ṡahib, Ṡadaka, Ṡabır, Ṡabun, Huṡuṡ.
ض: Vurgulu D sesidir (Ḋ). Bu harfin adı Dzad (Dzade) olarak da telaffuz edilir. Sert ve dolgun bir Z ses verir. Bu harf Türkçede mevcut değildir. Ancak Arapçadan Osmanlıcaya geçen kelimelerde yer alır. Örneğin: Ramaḋan, Kaḋı, Kaḋa, Ḋarb, Ḋarbe, Arḋ...
Ṫ: Arapçadaki Dı/Tı (ط) harfinin karşılığıdır. Türkçede bulunmayan D ve T arası bir sestir. Örneğin: Ṫarık, Ṫarikat... Ancak Anadolu Türkçesinde normal T harfi ile bu fark ortadan kalkmıştır.
Ż: Arapçadaki Zı (ظ) sesini karşılar. Türkçede bulunmayan Z ve S arası vızıltılı bir sestir. Örneğin: Żan, Żalim, Żafer... Ancak Anadolu Türkçesinde normal Z harfi ile bu fark ortadan kalkmıştır.
ح: Ha harfi, boğazın tam ortası sıkılarak gırtlaktan çıkarılır (Ⱨ). Örneğin: Maⱨrem (Mahrem)... Boğazdan gelen gırtlaksı, hafif boğumlu bir H sesidir. Türkçede karşılığı olmayan bu sese en uygun örneklerden birisi de Ⱨacı (Hacı) sözcüğüdür. Türkçede çoğunlukla normal H harfine kayar ve o şekilde seslendirilir.
خ: Hı sesi boğazın gırtlağa yakın bölümünden boğazı hırıldatmak suretiyle çıkarılan bir sestir (X). Türkçedeki Xalı (Halı), Xala (Hala), Xoroz (Horoz) sözcüklerinin bu harfle yazılması doğru ses değerlerine örnek teşkil eder. Normal H sesinden biraz daha sert ve hırıltılıdır. Standart H sesi hiçbir engele takılmadan çıkarken, bu ses boğazın üst kısmında titreşir. Örneğin: Bakmak sözcüğü Azericede, ayrıca İç ve Doğu Anadoluda Baḥmaḥ şeklinde telaffuz edilir ancak kelimenin içindeki h harfleri gırtlaktan ve hırıltılı olarak çıkartılır. Çaxmax (Çaḥmaḥ; Çakmak), Yanmax (Yanmaḥ; Yanmak) gibi...
Ayın (ع) gırtlaksı bir ses olup, kesinlikle sessiz bir harftir. Türkçede bu ses yoktur. (Türkçede normal A sesi ile farkı ortadan kalkmıştır). Yeryüzündeki bazı dillerde Ayın'a benzer sesler Ă ile gösterilir. Türkçede ise Arapçadan gelen sözcüklerde çok nadiren kesme işareti ile kullanılır. Örneğin: Măruf (Ma'ruf).
Ayın (ع) harfinin çekimli (harekeli biçimleri) Ŭ ve Ĭ olarak gösterilir. Örneğin: Ŭmum, Ĭtır...
Gayın (غ) hırıltılı bir G sesidir (Ģ). “Yumuşak-G” (Ğ) harfine benzer ama sert ve hırıltılıdır. Almanların gırtlaktan çıkan R harfinin taşıdığı ses değerine benzer (Ř). Uniform Türk Alfabesi'nde Ƣ harfi ile gösterilir. Batı Anadolu Türkçesinde Ğ sesine dönüşmüştür, ancak Türkiye'nin doğu bölgelerinde yaygındır. Örneğin: Doģan (Doğan). Buradaki Ğ hırıltılı olarak söylenir. Bu nedenle Yumuşak Ğ harfinini aksine Arapçada kelime başında da yer alabilir. Mesela: Ģayb (Gayb)...
Kaf-ı Nûni (ڭ) genizden çıkarılan N ve G karışımı bir sestir (Ň, Ñ). Üç noktalı Kef harfidir. Bazen de NG/NĞ olarak öngörülür. Pek çok ağızda N veya Ğ sesine dönüşmüştür. Örneğin: İç Anadolu'da, özellikle Sivas yöresinde Saňa, Baňa, Deňiz sözcükleri. Pek çok kaynakta Tengri veya Tengiz olarak yazılan sözcükler aslında Teñri ve Teñiz şeklinde okunur.
Q: Anadolu Türkçesindeki gırtlağa yakın olarak çıkarılan kalın K harfini gösterir. Örneğin: Qomşu (Komşu)... Bazı Türki dillerde ise yine kalın K sesine yakın olarak gırtlaktan çıkarılan kalın bir G sesini karşılar. İç Anadolu ve Doğu Anadolu ağızlarında yaygın olarak kullanılır. Azeri Türkçesinin resmi harflerinden birisidir. Arapçadaki Kaf (ق) harfini karşılar. Örneğin: Qadın (Kadın) sözcüğünün okunuşu "Gadın" şeklindedir. Baştaki G sesi gırtlaktan ve kalın bir tonla söylenir. (Kimi lehçelerde ise ve bu sese oldukça yakın olan kalın gırtlaksı bir K sesi olarak okunur ve söylenir.)
ق harfi aslında şive veya lehçeye dayalı aksana bağlı olarak birbirine dönüşebilen iki sesi birden içerir:
ٯ (Noktasız Kaf): Gırtlaktan çıkan kalın bir K sesidir.
ڨ (Üç noktalı Kaf): Gırtlaktan çıkan kalın bir G sesidir.
Tunus ve Cezayir Arapçasında Türkçedeki gırtlaktan söylenen G harfine benzeyen bir sesi karşılamak için üç noktalı ڨ harfi kullanılır. Bu harf Q ile karşılanır.
Mağrip (Tunus ve Cezayir) Arapçasında kalın K sesini göstermek için noktasız Kaf (ٯ) harfi kullanılır. Bu harf (Ⱪ, Ķ) ile karşılanır.
W: Açık bir V harfidir. Klasik V sesinden kesinlikle farklıdır. V harfinde dudaklar birbirine değerken, bu seste (W harfinde) tıpkı U sesinde olduğu gibi dudakların birbirine değmesi söz konusu değildir. Arapçadaki Vav (و) ve batı dillerindeki w sesi başlıca örneklerdir. Örneğin: Dawul (Davul), Hawlu (Havlu),Yawaş (Yavaş).
Uzatılan harflerin çevrilmesi
Düzeltme İmi (ˆ) Türkçede yalnızca sesli harflerin üzerine gelir. Harfin uzun okunmasını sağlar. Örneğin: Hala (babanın kızkardeşi) ve Hâlâ (henüz, sürekli).
Duraklanan harflerin çevrilmesi
Vurgu İmi (´): Sert ve vurgulu bir söyleyiş kazandırır. Vurgu imini tüm sessiz harflere uygulamak mümkündür. Mesela; Ý, Ć, Ś, Ź, Ŕ, Ĺ, Ń, Ḱ, Ẃ, Ḿ, Ṕ harfleri gibi... Türkçede vurgulu okuyuş ancak sessiz harflerde duraklayarak mümkündür. Böylece aslında vurgu iminin birinci işlevi olan vurgulama sağlanmış olur. Örneğin: Hać (Hacc), Haḱ (Hakk)... Böylece sessiz harflerde bir duraksama yaptırır. Örneğin: Aý Han ve Ayhan sözcüklerinin okunuşlarındaki farklılıkta olduğu gibi. Ayrıca Eḱmek ve Ekmek sözcüklerinin okunuşlarındaki farklılıklar yine örnek olarak verilebilir. Anadolu Türkçesinde kesme işareti biçiminde yabancı dillerden -özellikle Arapçadan- gelen bazı kelimelerin aksanlı (duraklayarak) okunmasını sağlar. Burada asıl yapılan şey üzerine geldiği sessiz harfte bir duraklama sağlayıp, diğer heceye sesli harf ile başlamaktır. Örneğin: Kıt́a, Kuŕa, Meĺun... Türk alfabesinde bu kelimeleri bu biçimde yazabilmek için aksan işareti yerine, -belki de birbirlerine çok benzedikleri için- kesme işareti (‘) kullanılmıştır. Fakat Türkçede heceyi sessiz harfle bitirip sesli harfle başlamak Anadolu Türkçesinin yapısına uygun olmadığı için zaten söyleyişte de bu biçimler genelde tercih edilmez ve heceler kesintisiz düz okunur.
İnceltilen harflerin gösterilmesi
Aksan İmi (ˋ): Sola yatık olarak kullanılır. Sözcüğün aksanlı olarak seslendirilmesine imkân tanır. Türkçede aksanlı okuyuş ancak bazı harflerin inceltilmesiyle mümkündür. Türkçede fonetik gösterge olarak sessiz harflerde kullanılabilir. K, G, L gibi harflerin inceltilmesini sağlar. Örneğin: Rüzg̀ar, Derg̀ah, Tezg̀ah, Yadig̀ar, G̀ah, Lal̀, Hal̀, Rol̀, Gol̀. Ancak bazı dillerde harfin ses değerini de değiştiren bir göstergedir. Türkçede ise yalnızca kelimelerdeki ses değerini göstermeye yarayan ve aslında etkisiz olan bir işarettir.
Araçada ayın harfi yarı-ünlü (harekesiz biçimi ise kesinlikle sessiz) bir harftir. Bu harfin Türkçeye çevirisi daima bir problem olmuştur. Çünkü Arapçayı veya Arapça seslerin çıkış yerlerini yeterince bilmeyen bir kişinin bu sesi normal A harfi zannetmesi veya karıştırması kaçınılmazdır. Bu harfin çekimli biçimleri Türkçede Kısaltma İmi ile gösterilir.
Kısaltma İmi (˘): Harflerin kısa bir söyleyiş kazandırılarak telaffuzlarını sağlar. Sesli harflerde bu kısalık ancak gırtlaksı sesler çıkarmakla mümkündür. Bu nedenle sesli harflerde gırtlaksı sesleri temsil eden bir işaret haline gelmiştir. Çok hızlı ve kısa olarak söylenen Ă-aa, Ĭ-ıh, Hă!, Hĕ!, Hĭ!, Ăh... gibi ünlemler bu kısalığı anlamak için örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca bu sesli harfler Arapçadaki gırtlaktan çıkarılan Ayın (ع) harfinin türevleri (çekimli / harekeli biçimleri) olduğu için gırtlaksı harfleri göstermek için de kullanılır. Örneğin: Ĭlm (İlim)...
Ă: Romancada ve Çuvaşçada, ayrıca İtelmencede ve Hantıcada yer alır. (Bu dillerde I-A arası bir sestir.)
Ĕ: Çuvaşçada bulunur. Romanya alfabesinde 1904'te kaldırılmıştır. (Bu dillerde İ-E arası bir sestir.)
Ĭ: Çuvaşçanın resmi olmayan Latin alfabesinde Rusçadan geçen kelimelerde kullanılır. Pinyin alfabesinde de yer alır.
Ŭ: Belarus ve Esperanto alfabesinde bulunur. W'ye benzeyen kısa, gırtlaksı ve yarı-sesli bir U harfidir.
Türkçede kısaltma imi özellikle el yazısında inceltme imi ile karışma ihtimali nedeniyle sesli harflerde tercih edilmemiştir.
Alfabede Türkçede bulunmayan harflere de yer verilmiştir. Bu sesler ve onları gösteren harfler daha çok başka topluluklarla iç içe yaşayan Türk halkları tarafından kullanılmaktadır. Örneğin İran Azerileri Arapça Ayın (Ayn) harfini veya Gagavuzlar Slavik Tse harfini yoğun biçimde kullanırlar. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Dolayısıyla alfabenin bazı kısımları yalnızca bazı topluluklar tarafından kullanılmaktadır.
Kiril Е harfi için Azeri Kiril alfabesindeki Е harfinin ses değeri esas alınmıştır. Bu harf de Türkçedeki E sesidir.
Š=Ť ve Ž=Ď harfleri Peltek seslerdir; dil ucu ile dişlerin arasından çıkar.
Arapçada bulunan Peltek Š (Arapça: ث) sesi Türk dilleri içinde yalnızca Başkurtçada yer alır (Kiril: Ҫ).
Arapçada bulunan Peltek Ž (Arapça: ذ) sesi Türk dilleri içinde yalnızca Başkurtçada yer alır (Kiril: Ҙ).
Türkçede bulunmayan Ț (Kiril: Ц) ve Ḑ (Kiril: Ӡ) Kiril alfabesinin romanizasyonunda kullanılır.
Ṡ ve Ḋ harfleri Vurgulu S ve Vurgulu D olarak işitilen seslerdir. Modern Standart Arapçadaki ses değerleri esas alınmıştır.
Türkçeye Arapçadan geçen kelimelerde ص için üzeri noktalı Ṡ kullanılırken, ض harfi için çevirilerde üzeri noktalı Ḋ kullanılır. Örneğin: Ṡadaka, Ṡahib, Ṡabun, Huṡuṡ, Ramaḋan, Kaḋı, Kaḋa, Ḋarb, Ḋarbe, Arḋ...
Ṫ ve Ż harfleri Vurgulu T (T-D) ve Vurgulu Z (Z-S) olarak işitilen seslerdir. Modern Standart Arapçadaki ses değerleri esas alınmıştır.
Türkçeye Arapçadan geçen kelimelerde ط için üzeri noktalı Ṫ kullanılırken, ظ harfi için çevirilerde üzeri noktalı Ż kullanılır. Örneğin: Ṫarık, Ṫarikat, Hariṫa, Żan, Żalim, Żafer, Mażlum...
Ğ ve Ă: Gırtlaksı sessiz harflerdir (Arapça: غ ve ع). Boğazın boğumlanmasıyla çıkarılan seslerdir. Örneğin: Ăsker, Ărab...
Ⱨ ve Ⱪ: Boğazdan çıkan boğumlu harflerdir (Arapça ح ve ٯ; Kiril Ҳ ve Қ). Boğazın hafif sıkılması gerekir.
Ň: Gırtlağa yakın olarak genizden çıkarılan N sesini gösterir.
Aynı kaynağa yakın olarak çıkarılan ح (Ⱨ) ve ٯ (Ⱪ) harfleri Türkçede, kendilerine yakın olan diğer seslerden ayrımları en zor yapılan harfler arasındadır. Çünkü hem ses değeri hem de çıktıkları kaynak açısından bakıldığında normal biçimleri ile kalın biçimleri arasında bir yerde duran bu harfler sıklıkla iki yöne doğru kayarak kendilerine yakın seslerden farkları Türkçede ortadan kalkar.
H-Ⱨ-X (Arapça: خ-ح-ه) sıralamasında ortadaki Ⱨ harfi ya normal H'ya ya da kalın hırıltılı X'ya dönüşerek Türkçedeki ayrımı son derece zorlaşır.
K-Ⱪ-Q (Arapça: ق-ٯ-ك) sıralamasında ortadaki Ⱪ harfi ya normal K'ya ya da kalın bir G sesi olan Q'ya dönüşerek Türkçedeki ayrımı son derece zorlaşır.
Orta Asya (Türkistan) ve Orta Doğu
Çin'de Uygurca. 1969'da Latin alfabesine geçilmiştir fakat 1983'te Arap harfleriyle yazılmaya başlanmıştır.
Kazakça: Pakistan, İran, Çin ve Afganistan'da Arap harfleriyle yazılmaktadır.
Türkçe, 1928'e kadar. Türkçe yaklaşık bin yıl Arap harfleriyle yazıldıktan sonra 1928'deki Harf Devrimi'nin ardından Latin alfabesiyle yazılmaya başlanmıştır.
Türkçe
Arap alfabesinin Türkler tarafınca kullanımı, İslam'ın kabul edilmesiyle başlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti devleti 1928 yılında yazı sistemini değiştirerek Latin alfabesi tabanlı Türk alfabesine geçmiştir. Diğer Türk topluluklarının çoğu ve özerk Türk devletleri de 20. yüzyılın başlarından itibaren Latin alfabesini veya Kiril alfabesini kullanmaya başlamışlardır.
ISO Rules for Transliteration[ölü/kırık bağlantı] «Manual for the Preparation of Records in Deve lopment-Information Systems» by Gisele Morin-Labatut & Maureen Sly. Information Sciences Division, International Development Research Centre, 1982.