Loading AI tools
İslam tarihinin ikinci halifeliği (661–750) Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Emevîler (Arapça: الأمويون, romanize: El-Umeviyyûn) ya da Emevîler Hilâfeti (Arapça: الخلافة الأموية, romanize: El-Hilâfetü'l-Umeviyye), Dört Halife Dönemi'nden (632-661) sonra kurulan Müslüman Arap devleti. Ali bin Ebu Talib'in 661'de öldürülmesinden sonra başa geçen Emevîler, 750'de Abbâsîler tarafından yıkılıncaya kadar hüküm sürdüler. Başkenti Şam olan devlet, en geniş sınırlarına Halife Hişâm bin Abdülmelik döneminde sahip oldu. Devletin sınırları Kuzey Afrika, Endülüs, Güney Galya, Mâverâünnehir ve Sind'in fethedilmesiyle doğuda Afganistan'a batıda ise Güney Fransa'ya kadar ulaşmıştır.
Emevîler | |||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
661-750 | |||||||||||||||||||
720 yılında Emevi Hilafeti | |||||||||||||||||||
Tür | İmparatorluk | ||||||||||||||||||
Başkent | Şam (661-744) Harran (744-750) | ||||||||||||||||||
Resmî dil(ler) | Klasik Arapça | ||||||||||||||||||
Yaygın dil(ler) | |||||||||||||||||||
Resmî din | İslam | ||||||||||||||||||
Hükûmet | Irsî hilâfet | ||||||||||||||||||
Halife | |||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||||||||||
720[1] | 11.100.000 km2 | ||||||||||||||||||
Para birimi | |||||||||||||||||||
|
Muaviye, Mekke'nin Kureyş kabilesine bağlı Ümeyye ailesindendi. Ebu Süfyan'ın oğludur. Ebu Süfyan erken İslam döneminde yaşamış bir kent yöneticisidir. İslam'ın hızlı ilerleyişi karşısında ve birçok savaş sonrasında Mekke'yi Muhammed'e ve İslam ordusuna teslim edip Müslüman olmakla beraber ailenin politik gücünü asla elinden bırakmamış, 3. halife Osman döneminde İslam ordularının Arabistan, Mısır ve İran'ı kontrol altına almalarını izlemiş ve önemli politik noktalara kendi ailesinden adamları yerleştirmiş ve iktidarın asla Haşimoğulları'nın eline geçmemesine çalışmıştır. Ebu Süfyan'ın (561-652) ölümünün ardından Muaviye, Beni Ümeyye (Emevî) ailesinin başına geçti. Muaviye, Ömer döneminde 641'de Şam valisi olmuş, üçüncü halife Osman zamanında Suriye'yi denetimi altına almıştı.
Muaviye, 656'da halife olan Ali'nin hilafetini tanımadı. Onu üçüncü halife Osman'ın öldürülmesine engel olamamasından ve katillerinin bulunamamasından sorumlu tuttu. Şiiler tarafından, Ali'nin halifeliğini tanımamasının gerçek sebebinin kendi hilafetini ilan edip saltanatını kurmak istemesi olduğu iddia edilmektedir. Ali, Şam valiliğine bir başkasını atayınca da çekişme savaşa dönüşmüştür.
Dini anlatıya göre; Muaviye, Sıffin Savaşı'nda (657) yenilmek üzere olan askerlerinin mızraklarına Kuran yapraklarını taktırdı ve böylece Ali'nin ordusunu durdurdu. Hilâfet sorununu savaşla değil hakeme başvurarak çözmeyi önerdi. Ne var ki Muaviye'nin hakemi Ali'nin hakemini iki tarafın da halifelikten vazgeçmesi şartıyla ikna etti. Lakin Ali'nin hakemi ile Muaviye'nin hakemi anlaştıktan sonra Ali'nin hakemi orduların önünde yüzüğünü çıkartarak "Ali'yi halifelikten aldım." dedi. Aynı şeyi yapması beklenen Muaviye'nin hakemi anlaşmaya uymayarak halifelikten vazgeçmesi gerekirken masadan Ali'nin yüzüğünü aldı ve "Ben Muaviye'yi halife yaptım." dedi. Böylece hile ve sahtekarlık ile Ali halifelikten indirilmiş oldu. Ali ve yandaşları bu haksızlığı, hileyi kabul etmemekle birlikte Ali'nin denetimindeki toprakları yavaş yavaş yitirdi ve bir süre sonra da harici bir suikastçı tarafından öldürüldü.[kaynak belirtilmeli]
O zamanlar Şam'da Suriye valisi olan Muaviye, Ali'nin oğlu olan Hasan ile yaptığı "halifelik babadan oğula geçmeyecek, halifelik saltanata dönüşmeyecek" diye anlaştılar ve Muaviye halife oldu. Hilafet merkezini de Kufe'den Şam'a taşıdı. Muaviye'nin yirmi yıllık hilafet dönemi içindeki olaylar, gelişmeler tarihçiler ve değişik mezhep taraftarları arasında gayet büyük tartışmalara yol açmakta ve birbirine tamamen zıt sonuçlara varmaktadır. Bu gelişmeleri tarafsız incelemeye yeltenmek bile her iki taraftan gayet uygunsuz eleştiri almaktadır [kaynak belirtilmeli].
Muaviye Arap asıllı büyük bir ordu oluşturdu. Bu orduyla Emevî egemenliğini doğuda Hindistan sınırına, batıda Kuzey Afrika'ya, oradan da Güney İspanya'ya kadar yaydı. Yeni kurulan donanmayla 669-678 arasında Bizans’ın başkenti Konstantinopolis'i (İstanbul) ele geçirmek için seferler düzenlendi, ama bu hedefinde başarılı olamadı. Muaviye'nin 680'deki vefatının ardından hilafet Hasan ile yapılan anlaşmaya uymayarak saltanata dönüştürüldü.
Muaviye'nin ölümü ardından I. Yezid Emevi halifesi yapıldı. Yezid, Emevilerin Hicaz valisi aracılığıyla Ali'nin oğlu Hüseyin'den biat istedi. Fakat Hüseyin I. Yezid'e biat etmeyeceğini ve Yezid'in babası Muaviye'nin kendi ağabeyi Hasan'la yaptığı anlaşmaya uyarak halifelik iddiasını bırakması gerektiğini iddia etti. Onu halife tanımadığını ilan etti. Ali'nin eski hilafet merkezi Kufe halkının yoğun çağrısı ve istekleri ile Hüseyin oraya doğru yola çıktı. Yezid Hüseyin'i katledilmesine fetva verdi. Emiri uygulamak için Ömer bin Sad'a bir ordu vererek Hüseyin'in üzerine yolladı. 680'de bu ordu 72 kişilik Hüseyin kafilesi ile Kerbela'da karşılaşıp çatışmaya girdi. Hüseyin ve taraftarları Kerbala'da öldürüldü. Bu olay, İslam tarihindeki sünnî ve şii mezhep ayrılığını da kesinleştirdi. Şiiler, Emevileri halife olarak saymamaya ve halifelik makamının Ali ile başlamak üzere Ali’nin soyundan gelen kişilere ait olduğunu yani halifeliğin sırasıyla 12 İmam'a ait olduğunu kabul ettiler.
I. Yezid, yaklaşık üç yıl Emevi halifeliği yaptı. I. Yezid'in ölümünden sonra 683'te oğlu II. Muaviye halife oldu. II. Muaviye’nin iktidarı yalnızca bir yıl sürdü. II. Muaviye ve önceki iki hükümdar, Ebu Süfyan’ın soyundan geldikleri için Süfyaniler olarak anılır.
İsim | Doğum | Unvan kaynağı | Halife olma tarihi | Halifeliğin sonu | Ölüm | Olaylar/Notlar |
---|---|---|---|---|---|---|
I. Muaviye | 602 | Şam valisi iken dördüncü halife İmam Ali ile savaşıp Emevî Hanedanı'nı kurdu. | 661 | 680 | 6 Mayıs 680 | |
I. Yezid | 645 | I. Muaviye'nin oğlu | 680 | 683 | 683 |
|
II. Muaviye | 661 | I. Yezid'in oğlu | 683 | 684 | 684 |
|
II. Muaviye'den sonra 684'te I. Mervan halife olarak Emevî Devleti'nde Mervaniler dönemini başlattı. Emevîler en parlak dönemini Abdülmelik ve onun oğlu I. Velid döneminde (685-715) yaşadı. Bu dönemde Irak ve İran'daki ayaklanmalar bastırıldı. Hindistan ve Orta Asya'da yeni fetihlerle devletin sınırları genişletildi. Süleyman'ın halifeliği sırasında Bizans İmparatoru III. Leon'un 717'de Emevî ordusunu ağır bir yenilgiye uğratması, Emevî Devleti'nin gerileme döneminin başlangıcı oldu.
Araplar arasında kabile çatışmaları yeniden başladı ve Mevâlî denen, Arap olmayan Müslümanların merkezi yönetime karşı hoşnutsuzlukları arttı. 717-720 arasında halifelik eden Ömer bin Abdülaziz'in başlattığı yenileşme hareketleri de kalıcı bir sonuç getirmedi.
Hişam bin Abdülmelik döneminde (724-743), 732'de İspanya üzerinden Fransa'yı fethe girişen Emevî ordusu Poitiers'de (Puvatya) durduruldu. Emevîler Anadolu'da Bizans'a karşı üstünlüklerini de yitirdiler. Orta Asya'da Türkler, Kuzey Afrika'da Berberiler Emevî egemenliğine başkaldırdılar.
Emevîler Arapları üstün tuttuğu, Mevâlî olarak andıkları Arap asıllı olmayan Müslümanları küçük gördükleri ve hatta yeni İslam dinine katılanlardan "cizye" vergisi aldıkları için İslam dinine girenlerin sayısı azalmıştı.
Hişam bin Abdülmelik ölümünden sonra her biri çok kısa dönem halifelik yapan üç halife sırayla başa geçti: Bunlar II. Velid bin Yezid (iki ay 21 gün), III. Yezid bin Velid (altı ay, iki gün) ve İbrahim bin Velid (iki ay).
İsim | Doğum | Unvan kaynağı | Halife olma tarihi | Halifeliğin sonu | Ölüm | Olaylar/Notlar |
---|---|---|---|---|---|---|
I. Mervan | 623 | Osman bin Affan'ın kuzeni, Hakem bin Ebi'l As'ın oğlu | 684 | 685 | 7 Mayıs 685 |
|
Abdülmelik | 645 | I. Mervan'ın oğlu | 685 | 705 | 705 |
|
I. Velid | 668 | Abdülmelik'in büyük oğlu | 705 | 715 | 715 | |
Süleyman bin Abdülmelik | 674 | Abdülmelik'in ikinci oğlu, I. Velid'in küçük kardeşi | 715 | 717 | 717 |
|
Ömer bin Abdülaziz | 682 | Abdülmelik'in ikinci kardeşi, Abdülaziz'in oğlu, Süleyman bin Abdülmelik'in kuzeni | 717 | 720 | 720 |
|
II. Yezid | 687 | Abdülmelik'in oğlu | 720 | 724 | 724 |
|
Hişam bin Abdülmelik | 691 | Abdülmelik'in oğlu | 724 | 743 | 743 |
|
II. Velid | 709 | II. Yezid'in oğlu | 743 | 743 | 16 Nisan 744 |
|
III. Yezid | 701 | II. Velid'in oğlu | 744 | 744 | 744 |
|
İbrahim bin Velid | — | II. Velid'in oğlu | 744 | 744 | 750 |
|
II. Mervan | 683 | I. Mervan'ın küçük oğlu olan Muhammed'in oğlu | 744 | 750 | 750 |
|
Son Emevî Halifesi II. Mervan döneminde (744-750) Abbasiler denetiminde gelişen muhalefet Emevî egemenliğini sarstı. Zab Muharebesi'nde Abbasilere mağlup olan II. Mervan devletinin yıkılışını önleyemedi. Emevî Devleti'nin yıkılışında Ebu Müslim Horasani de önemli bir rol oynadı. Sonunda 750'de Abbasilerin önderi Ebu'l-Abbas Seffah, Emevî egemenliğine son verdi ve Emevî hanedanının yakalayabildiği bütün üyelerini öldürttü. Bu kıyımdan canını kurtarabilen I. Abdurrahman, İspanya'ya giderek orada Endülüs Emevîleri Devleti'ni kurdu.
Abbasîler uzun süren bir propaganda dönemi ve 747'de açıkça başlayan savaş sonunda Emevî halifelerini 750'de Şam'dan atmışlardır. Abbasîlerin ilk halifesi olan Ebu'l Abbas Seffah bütün Emevî Hanedanı mensuplarının öldürülmesini emretmiştir. Bu Emevî katliamından kaçabilen Hişam bin Abdülmelik'in torunu Abdurrahman Endülüs'e sığınmış ve Kurtuba'da Endülüs Emevî Devleti'ni kurmuştur. Bu devletin sekizinci emiri olan III. Abdurrahman, 929 yılında Bağdat'ta idare kuran Abbasî halifelerinin meşruluğunu kabul etmeyerek kendisini Endülüs Emevî halifesi ilan etmiştir.
Emevîler dönemindeki devlet yönetimi sonraki İslam devletlerine örnek oluşturdu. Emevî Devleti ırsî monarşi ile yönetilmiştir. Ömer döneminde (634-644) ortaya çıkan divan adlı kurumu Emevîler daha da geliştirdi. Halifeler devlet işlerini vezirler aracılığıyla yürütmeye başladılar. Emevî toprakları eyaletlere ayrılarak yönetildi, ama eyaletler Şam'daki merkezi devlete bağlıydı. Arapça devletin tek resmi diliydi. Devlet gelirleri, dinsel gereklerden kaynaklanan vergiler ile fethedilen yerlerden ve savaşlardan elde edilen ganimetlerden oluşuyordu. İslam tarihinde ilk altın para da Abdülmelik döneminde (685-705) basıldı.
Coğrafi olarak imparatorluk, Emevi hükümdarlığı sırasında sınırları defalarca değişen birkaç eyalete bölünmüştü. Her eyaletin halife tarafından atanan bir valisi vardı. Vali, ilindeki din görevlileri, ordu komutanları, polis ve mülki idarecilerden sorumluydu. Yerel harcamalar o eyaletten gelen vergilerle karşılanır, geri kalanı her yıl Şam'daki merkezi hükûmete gönderilirdi. Emevi hükümdarlarının merkezi gücü hanedanın sonraki yıllarında zayıflarken, bazı valiler fazladan vergi gelirlerini Şam'a göndermeyi ihmal ettiler ve büyük kişisel servetler yarattılar.[2]
İmparatorluk büyüdükçe, kalifiye Arap işçilerin sayısı imparatorluğun hızlı genişlemesine ayak uyduramayacak kadar azdı. Bu nedenle Muaviye, fethedilen vilayetlerdeki yerel hükûmet çalışanlarının çoğunun yeni Emevi hükûmeti altında işlerini sürdürmelerine izin verdi. Bu nedenle, yerel yönetimin çalışmalarının çoğu Yunanca, Kıpti ve Farsça olarak kaydedildi. Hükûmet çalışmalarının düzenli olarak Arapça olarak kaydedilmeye başlanması ancak Abdülmelik'in saltanatı sırasında oldu.[2]
Emevi ordusu, çekirdeğini Suriye'nin kentsel bölgelerine yerleşmiş olanlardan ve aslen Suriye'de Doğu Roma İmparatorluğu ordusunda görev yapan Arap kabilelerinden oluşan Arap'tı. Bunlar, Suriye çölündeki ve Bizanslıların sınırındaki kabileler ile Hıristiyan Suriyeli kabileler tarafından desteklendi. Askerler, Ordu Bakanlığı Diwan Al-Jaysh'e kayıtlıydı ve maaşlıydı. Ordu, bölgesel müstahkem şehirlere göre junlara bölündü.[3] Emevi Suriye kuvvetleri, yakın düzenli piyade savaşında uzmanlaştı ve muhtemelen Roma ordularıyla karşılaşmalarının bir sonucu olarak, savaşta diz çökmüş bir mızraklı duvar oluşumunu tercih ettiler. Bu, orijinal Bedevi tarzı hareketli ve bireysel dövüşten kökten farklıydı.[4][5]
Bizans ve Sasani İmparatorlukları, Müslüman fetihlerinden önce para ekonomilerine dayanıyordu ve bu sistem Emeviler döneminde yürürlükte kaldı. Bizans sikkeleri 658 yılına kadar kullanıldı; Bizans altın paraları, yaklaşık 700 parasal reformlarına kadar hala kullanılıyordu. Buna ek olarak, Emevi hükûmeti Şam'da başlangıçta önceden var olan madeni paralara benzeyen ancak bağımsız bir yönde gelişen kendi paralarını basmaya başladı. Bunlar tarihte Müslüman bir hükûmet tarafından basılan ilk madeni paralardı. Altın paralara "dinar", gümüş paralara "dirhem" adı verildi.[2]
Emevîler siyasi gayelerle Arap şairlerini desteklemişlerdir. Emevîlerin saray şairi el-Ahtal, tüm hayatı boyunca Emevî hanedanlığına ve onların hizmetindeki önemli kimselere yakın olmaya çalışmıştır. Şairin, Mu‘âviye b. Ebî Sufyân (ö.60/680)'ın hilafeti esnasında siyasi meselelere, özellikle de Emevîleri ilgilendiren hususlara yakınlık gösterdiği gözlemlenmektedir. Bunun sonucunda, methiyeler yazarak övmeye başladığı Muâviye'nin oğlu Yezîd (ö.64/684)'in yakın dostlarından biri haline gelmiş, onun himayesine girmiş ve katında sağlam bir konuma sahip olmuştur. Prensin yanı sıra, Ziyâd b. Ebîh (ö.53/673) ve el-Haccâc b. Yûsuf es-Sekafî (ö.95/714) gibi Emevî Devletinde ileri gelen diğer devlet adamlarıyla da yakın ilişkiler kurmuştur.[6]
Emevî sanatı, özellikle mimarlık alanında gelişmişti. Emevî döneminden günümüze pek çok cami, saray, kale gibi yapılar kalmıştır. Emevî sanatı; Yunan, Bizans, İran'daki Sasani sanatından etkilenmiştir.
I. Velid döneminde (705-715) Şam'da yaptırılan Emevîye Camisi (ya da Ümeyye Camisi), Emevî mimarlığının karakteristik özelliklerini taşır. Dikdörtgen planlı cami, eski bir Roma tapınağının temeli üzerinde yükselir. Yapı, dört büyük ayağın taşıdığı dört kemere oturtulan bir kubbeyle örtülüdür. Caminin kare planlı üç minaresi vardır. Avlusunu üç yandan iki katlı revaklarla çevrilidir. Emevîye Camisi, günümüze pek az örneği kalan zengin mozaik bezemeleriyle de dikkat çeker. Bu bezemelerde Yunan ve Bizans etkileri açıkça görülür. Kudüs'te sekiz köşeli Kubbetü's-Sahre da (ya da Ömer Camisi) Emevî mimarisinin önemli bir örneğidir. Emevîlere karşı ayaklanan Abdullah bin Zübeyr Mekke'yi ele geçirince, Halife Abdülmelik Muhammed'in namaz kılmış olduğu yerde, Müslümanların hac ödevini yerine getirmeleri için bu camiyi yaptırmıştır. Gene Abdülmelik döneminde Kudüs'te yapılan Mescid-i Aksa büyüklüğüyle dikkat çeker.
Emevîlerin Suriye çöllerinde yaptırdıkları saray, köşk, kale gibi yapılardan günümüze çok azı ulaşmıştır. Lût Gölü'nün kuzey ucundaki Kuseyr Amra Köşkü, çevresi geniş surla çevrili bir alandadır ve salon ile hamamdan oluşur. Salonun duvarlarının Emevîlerin askeri zaferlerini betimleyen resimlerle kaplı olması dikkat çekicidir. Bu resimlerde de Yunan ve İran etkisi görülür. Emevî sanatının bir özelliği de, duvar yüzeylerini hiç boş yer bırakmaksızın bezemekti. Şam'ın 200 km güneyinde kurulmuş tipik bir çöl sarayı olan Mşatta Sarayı, kulelerle güçlendirilmiş bir surun ortasında yer alır. Mşatta Sarayı'nın içinde de Yunan ve İran etkisi taşıyan zengin bezemeler vardır.
Emevîlerden kalan bir başka yapı biçimi de bir tür han olan ribat idi. Bir surla çevrili olan ribatlarda odalar, ambar, ahır, sarnıç ve gözcü kuleleri bulunuyordu. Uzun yolculuklar sırasında konaklamak için kullanılan ribat, aynı zamanda küçük birer askeri üstü.
Hükümdarlar | Saltanat Dönemi |
---|---|
Şam'da hüküm süren Emevî Halifeleri | |
I. Muaviye bin Ebu Süfyan | 661 – 680 |
I. Yezid bin Muaviye | 680 – 683 |
II. Muaviye bin Yezid | 683 – 684 |
I. Mervan bin el-Ḥakem | 684 – 685 |
Abdülmelik bin Mervan | 685 – 705 |
I. Velid bin Abdülmelik | 705 – 715 |
Süleyman bin Abdülmelik | 715 – 718 |
Ömer bin Abdülaziz | 717 – 720 |
II. Yezid bin Abdülmelik | 720 – 724 |
Hişam bin Abdülmelik | 724 – 743 |
II. Velid bin II. Yezid | 743 – 744 |
III. Yezid bin Velid | 744 |
İbrahim bin Velid | 744 |
II. Mervan | 744 – 750 |
Kurtuba Emirleri | |
I. Abdurrahman | 756 – 788 |
I. Hişam | 788 – 796 |
I. el-Hakem | 796 – 822 |
II. Abdurrahman | 822 – 852 |
I. Muhammet | 852 – 886 |
el-Mündir | 886 – 888 |
Abdullah bin Muhammet | 888 – 912 |
III. Abdurrahman | 912 – 929 |
Kurtuba Halifeleri | |
III. Abdurrahman, halife unvanını aldı | 929 – 961 |
II. el-Hakem | 961 – 976 |
II. Hişam | 976 – 1008 |
II. Muhammet | 1008 – 1009 |
II. Süleyman | 1009 – 1010 |
II. Hişam, tekrar | 1010 – 1012 |
II. Süleyman, tekrar | 1012 – 1017 |
IV. Abdurrahman | 1021 – 1022 |
V. Abdurrahman | 1022 – 1023 |
III. Muhammet | 1023 – 1024 |
III. Hişam | 1027 – 1031 |
Emevi hilafeti, hem bölgesel genişleme hem de bu genişlemenin yarattığı idari ve kültürel sorunlarla damgasını vurdu. Bazı dikkate değer istisnalara rağmen, Emeviler, eski Arap ailelerinin ve özellikle kendi ailelerinin haklarını, yeni din değiştirmiş Müslümanlara (mevâli) tercih etme eğilimindeydiler. Bu nedenle, rakiplerinin çoğundan daha az evrenselci bir İslam anlayışına bağlı kaldılar. GR Hawting'in yazdığı gibi, "İslam aslında fetheden aristokrasinin mülkü olarak görülüyordu."[7]
Emeviler döneminde Arapça idari dil oldu ve Levant, Mezopotamya, Kuzey Afrika ve İberya'da Araplaştırma süreci başlatıldı. Devlet belgeleri ve para birimi Arapça olarak basıldı. Kitlesel din değiştirmeler, Hilafet topraklarında artan bir Müslüman nüfusu da yarattı.
Yaygın bir görüşe göre Emeviler, halifeliği dini bir kurumdan (Raşidun halifeliği sırasında ) bir hanedan kurumuna dönüştürdüler.[8] Bununla birlikte, Emevi halifeleri kendilerini Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcileri olarak anlamış ve "Tanrı'nın hükümlerinin tanımlanmasından ve detaylandırılmasından veya başka bir deyişle İslam hukukunun tanımlanmasından veya detaylandırılmasından" sorumlu görünüyorlar.[9]
Emeviler, onları gerçek bir halifelik ( hilafet ) yerine bir krallık ( mülk, tiranlık çağrışımları olan bir terim) geliştirmekle suçlayan sonraki İslam tarihçileri tarafından büyük ölçüde olumsuz karşılandı. Bu bakımdan, Emevi halifelerinin kendilerini halife resul Allah ("Allah'ın elçisinin halefi", gelenekte tercih edilen unvan) olarak değil, daha çok halifet Allah ("Allah'ın vekili") olarak adlandırmaları dikkat çekicidir. Bu ayrım, Emevilerin "kendilerini toplumun başındaki Tanrı'nın temsilcileri olarak gördüklerini ve dini güçlerini yeni ortaya çıkan din bilginleri sınıfıyla paylaşmaya veya onlara devretmeye gerek görmediklerini" gösteriyor gibi görünüyor.[10]
Modern Arap milliyetçiliği, Emeviler dönemini taklit etmeye ve eski haline getirmeye çalıştığı İslam'ın Altın Çağı'nın bir parçası olarak görür. Bu özellikle Suriyeli milliyetçiler ve Şam'daki Emeviler gibi merkezlenmiş bugünkü Suriye durumu için geçerlidir.[11] Emevi sancakları, Muaviye ibn Ebî Süfyan'ın sancağına göre beyazdı;[12] artık çoğu Arap ülkesinin bayraklarında çeşitli kombinasyonlarda görülen dört Pan-Arap renginden biridir.
Pek çok Müslüman Emevileri hükûmetlerinde çok fazla gayrimüslim, eski Romalı yöneticiye sahip oldukları için eleştirdiler, örneğin Şamlı Aziz John.[13] Müslümanlar şehirleri ele geçirdikçe, halkın siyasi temsilcilerini, Romalı vergi tahsildarlarını ve idarecileri makamda bıraktılar. Merkezi hükûmete verilen vergiler, halkın siyasi temsilcileri tarafından hesaplandı ve müzakere edildi. Hem merkezi hem de yerel yönetimler, her birinin sağladığı hizmetler için tazmin edildi. Birçok Hristiyan şehir, vergilerin bir kısmını kiliselerini korumak ve kendi organizasyonlarını yönetmek için kullandı. Daha sonra Emeviler, bazı Müslümanlar tarafından İslam'a girenlerin vergilerini azaltmadıkları için eleştirildi.[14]
Daha sonra Ömer ibn Abdülaziz iktidara geldiğinde bu vergileri indirdi. Bu nedenle o, dört Doğru Rehber Halife'den sonra en büyük Müslüman hükümdarlardan biri olarak övülü. 829'da yaşayan ve Ömer İbn Abdülaziz hakkında bir biyografi yazan İmam Ebu Muhammed Abdullah ibn Abdul Hakam bu vergilerdeki azalmanın ekonomiyi canlandırdığını ve zenginlik yarattığını, ancak aynı zamanda nihayetinde savunma da dahil olmak üzere hükûmetin bütçesini de azalttığını belirtti.
Dindarlığı ve adaleti ile Sünni kaynaklarca oybirliği ile övülen tek Emevi hükümdarı Ömer ibn Abdülaziz'dir. İslam'ı yayma çabalarında, İslam'a dönenlerden cizye vergisini kaldırarak Mevali'ye özgürlükler tesis etti. İmam Ebu Muhammed Abdullah ibn Abdul Hakam, Ömer ibn Abd al-Aziz'in akrabalarına sunulan şahsi ödeneği de durdurduğunu, ancak imparatorluktaki herkese bir ödenek vermesi halinde onlara ödenek verebileceğini belirtti. Ömer ibn Abd al-Aziz 720'de zehirlendikten sonra, birbirini izleyen hükûmetler Ömer ibn Abd al-Aziz'in vergi politikalarını tersine çevirmeye çalıştı.
Şiilerin Emeviler hakkındaki olumsuz görüşü Şia kitabı "Sulh al-Hasan" da kısaca ifade edilmektedir.[15] Sünniler tarafından sahih sayılmayan Şii hadislerine göre, Ali onları en kötü fitne olarak nitelendirdi.[16] Şii kaynaklarında, Emevi Halifeliği yaygın olarak "zorba, İslam karşıtı ve tanrısız" olarak tanımlanır.[17] Şiiler, hanedanın kurucusu Muaviye'nin 657'de kendisini halife ilan ettiğini ve Muhammed'in damadı ve kuzeni, yönetici halife Ali'ye karşı Sıffin Savaşı'nda çarpışarak savaşa girdiğine dikkat çekiyor. Muaviye, Hasan ile yaptığı anlaşmayı ihlal ederek oğlu Yezid'i halefi ilan etti. Muhammed'in torunlarından biri olan Hüseyin ibn Ali, Kerbela Savaşı'nda Yezid tarafından öldürülecekti. Diğer Şii İmamlar, Ali ibn Hüseyin Zayn el-Abidin, iktidardaki Emevi halifelerinin elinde öldürülecekti.
Vahiy Kitabı'ndaki (12:3) kehanetlerin bir açıklaması istendiğinde, Abdülbaha, Bazı Cevaplanmış Sorular'da "yedi başlı, on boynuzlu ve başında yedi taçlı büyük kızıl ejder"in,[18] "Peygamber Muhammed'in dinine ve Ali'nin gerçeğine karşı yükselen" Emevi halifelerine atıfta bulunur.[19][20]
Ejderhanın yedi başı, Emevilerin hakim olduğu toprakların yedi eyaletinin simgesidir: Şam, İran, Arabistan, Mısır, Afrika, Endülüs ve Maveraünnehir. On boynuz Emevi hanedanının on ismini temsil eder: Ebu Süfyan, Muaviye, Yezid, Mervan, Abdülmelik, Velid, Süleyman, Ömer, Hişam ve İbrahim. Yezid II ve Yezid III örneğinde olduğu gibi bu yorumda açıklanmayan bazı isimler yeniden kullanılmıştır.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.