Loading AI tools
Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan savaş Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İkinci Dağlık Karabağ Savaşı, 2020 Dağlık Karabağ Savaşı veya 44 Günlük Savaş (Azerice: İkinci Qarabağ müharibəsi, Dəmir Yumruq əməliyyatı veya Vətən müharibəsi; Ermenice: Հայ-ադրբեջանական պատերազմ, Արցախյան երկրորդ պատերազմ veya 44-օրյա պատերազմ) Dağlık Karabağ'da Türkiye destekli Azerbaycan ile Ermenistan ve onun desteklediği tanınmayan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti arasında yaşanmış silahlı çatışmalardır.
İkinci Dağlık Karabağ Savaşı | |||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Dağlık Karabağ sorununun bir parçası | |||||||||||
Azerbaycan'ın savaş sırasında ele geçirdiği bölgeler Rus barış gücünün bulunduğu Dağlık Karabağ bölgesi | |||||||||||
| |||||||||||
Taraflar | |||||||||||
İddia edilen: Türkiye (Ermenistan tarafından iddia edildi)[18][19][20] Destekçi: Silah satışı: |
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti
İddia edilen: Silah yardımı: | ||||||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||||||
İddia edilen:
|
| ||||||||||
Çatışan birlikler | |||||||||||
İddia edilen: Suriye Millî Ordusu[57][58][59][60][61][c]
Türk Silahlı Kuvvetleri (Ermenistan tarafından iddia edildi)
|
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Savunma Ordusu
İddia edilen: | ||||||||||
Güçler | |||||||||||
Bilinmiyor
| Bilinmiyor | ||||||||||
Kayıplar | |||||||||||
Azerbaycan'a göre: Birimler:
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre:
Birimler:
|
Ermenistan'a göre:
| ||||||||||
100 Azerbaycanlı[98] ve 65 Ermeni sivil öldü.[99] 416 Azerbaycanlı ve 165 Ermeni sivil yaralandı.[99][100] 3 Azerbaycanlı[101] ve 40 Ermeni sivil ele geçirildi[102] 1 Rus Mil Mi-24'ü vuruldu, 2 mürettebat üyesi öldü ve 1'i yaralandı.[103] 1 Rus sivil öldü.[104] 2 Fransız[105] ve 3 Rus gazeteci[106] yaralandı.[107] 1 İranlı sivil başıboş ateş sonucu yaralandı.[107] 40.000 Azerbaycanlı[108] ve 90.000-100.000 Ermeni yerinden edildi.[109][110][111][112] |
Çatışmalar 27 Eylül 2020 sabahı, Karabağ Savaşı (1988-1994) sonrasında kurulan temas hattında başladı ve her iki taraf da askerî ve sivil kayıplar bildirdi. Başlangıçta karşılıklı devam eden sınır çatışmaları, Azerbaycan kuvvetlerinin kademeli olarak ilerleyişi ile de jure olarak Azerbaycan'a ait olan Dağlık Karabağ ile Dağlık Karabağ etrafındaki yedi rayondaki Ermenistan ve Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin işgalini[g] sona erdirmeye evrildi.[113] Çatışmalar sonucu, Ermenistan ve Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, sıkıyönetim ve topyekûn seferberlik ilan ederken[114][115] Azerbaycan ise 28 Eylül'de ilan edilen kısmi sıkıyönetim sonrası[116] sokağa çıkma yasağı ve sınır hattı boyunca savaş hâli ilan etti.[117][118]
Çok sayıda ülke ve Birleşmiş Milletler çatışmayı şiddetle kınadı ve her iki tarafı da gerilimi azaltmaya ve müzakereleri gecikmeden sürdürmeye çağırdı.[119] 10 Ekim'de Uluslararası Kızılhaç Komitesi desteği ve Rusya arabuluculuğunda hem Ermenistan hem de Azerbaycan tarafından kabul edilen insanî ateşkes resmen yürürlüğe girse de[120][121] ateşkes her iki taraf tarafından da tamamen göz ardı edilerek ölülerin planlanan dönüşü ve yaralı ve tutukluların değişimi durduruldu.[122]
Dağlık Karabağ'ın ikinci en büyük şehri Şuşa'nın Azerbaycan kontrolüne geçmesi sonrası 9 Kasım 2020 tarihinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in arabuluculuğu ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan başbakanı Nikol Paşinyan tarafından Ateşkes Antlaşması imzalanarak Dağlık Karabağ bölgesindeki tüm çatışmalara 10 Kasım 2020 tarihinde Moskova saati ile 00.00 itibarıyla son verildiği açıklandı.[123][124][125] Tanınmayan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan da çatışmaların sona ermesini kabul etti.[126]
Azerbaycan'ın askerî ve diplomatik zaferi ile sonuçlanan savaşın ardından yeniden imar çalışmaları başlatıldı ve yerinden edilmiş on binlerce Azeri mülteci geri dönmeye başladı. Savaş sonucunda 40 bin Azeri ve 90 ile 100 bin Ermeni bireyin yerinden edildiği rapor edildi. Savaş sonunda siyasi konumunu güçlendiren İlham Aliyev tarafından 10 Aralık 2020'de Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla başkent Bakü'de geniş kapsamlı bir askerî geçit töreni düzenlendi.
Savaş, hem Ermenistan hem Azerbaycan hem de uluslararası medyada İkinci Dağlık Karabağ Savaşı,[127][128][129][130] Azerbaycan-Ermenistan Savaşı[131][132] (Ermenice: Հայ-ադրբեջանական պատերազմ, romanize: hay-adrbecanakan paterazm Azerice: Azərbaycan–Ermənistan müharibəsi),[133][134][135] Altı Hafta Savaşı[136][137][138][139] (Ermenice: Վեցշաբաթյա պատերազմ, romanize: Vets’şabat’ya paterazm; Azerice: Altı həftəlik müharibə),[140][141] ve Kırk Dört Gün Savaşı (Ermenice: Քառասունչորսօրյա պատերազմ, romanize: K’arrasunç’vorsorya paterazm; Azerice: Qırx dörd günlük müharibə)[142][143] gibi isimlerle ifade edildi.
Ayrıca Azerbaycan'da savaş, halk ve hükûmet tarafından İkinci Karabağ Savaşı (Azerice: İkinci Qarabağ müharibəsi),[144] Vatanseverlik Savaşı (Azerice: Vətən müharibəsi)[145][146] Ermenistan'ı barışa zorlama operasyonu (Azerice: Ermənistanı sülhə məcburetmə əməliyyatı)[147] veya Karşı saldırı operasyonu (Azerice: Əks-hücum əməliyyatı) gibi isimlerle anıldı. 10 Aralık'ta Azerbaycan hükûmeti, askerî harekâtın Demir Yumruk Operasyonu (Azerice: Dəmir Yumruq əməliyyatı) kod adı altında başlatıldığını duyurdu.[148]
Ermenistan ise savaş, halk ve hükûmet tarafından İkinci Artsah Savaşı (Ermenice: Արցախյան երկրորդ պատերազմ, romanize: Arts'ahyan yerkrord paterazm)[149][150] ve "Yaşam Savaşı" (Ermenice: Գոյամարտ, romanize: Goyamart)[151] olarak anıldı.
Dağlık Karabağ'ın toprak mülkiyeti Ermeniler ve Azeriler arasında şiddetli bir şekilde tartışılmaktadır ve günümüzdeki çatışmanın temeli Birinci Dünya Savaşı'na kadar dayanmaktadır. Bölgenin büyük bir kısmı de facto olarak Ermenistan tarafından desteklenen Dağlık Karabağ Cumhuriyeti tarafından yönetiliyor olsa da bölge Azerbaycan'ın de jure bir parçasıdır.[152]
Sovyet döneminde bölge, etnik olarak Ermeni çoğunluğa sahip olmasına rağmen Azerbaycan SSC içinde özerk bir oblast olarak kaldı.[153] Sovyetler Birliği 1980'lerin sonunda dağılmaya başladığında Dağlık Karabağ sorunu yeniden ortaya çıktı ve 20 Şubat 1988'de Dağlık Karabağ Özerk Oblastı parlamentosu, bölgenin Azerbaycan SSC'den Ermenistan SSC'ye devredilmesini talep eden bir karar aldı. Azerbaycan bu talebi reddetti[154] ve kısa bir süre sonra Sumgayıt, Gence ve Bakü'de[155][156][157][158] Ermenilere; Gugark ve Hankendi'de[159][160][161][162] de Azerilere karşı düzenlenen bir dizi pogrom ile etnik şiddet başladı. Dağlık Karabağ'ın özerk statüsünün kaldırılmasının ardından 10 Aralık 1991'de bölgede referandum yapıldı. Referandum, bölgede yaşayan Azeriler tarafından boykot edildi. Katılımcıların %99,8'i evet oyu kullandı. 1992 yılının başlarında, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından bölgede doğrudan savaş başladı.[154]
Karabağ Savaşı hem Azerbaycan hem de Ermenistan'dan yaklaşık 725.000 Azeri ve 300.000-500.000 Ermeni'nin yerlerinden edilmesiyle sonuçlandı.[163] 1994 Bişkek Protokolü çatışmayı sona erdirdi ve bu, Ermenilerin fazladan toprak kazanmasıyla sonuçlandı. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, Dağlık Karabağ bölgesinin çoğunu kontrol etmenin yanı sıra çevredeki Azeri nüfuslu Ağdam, Cebrayıl, Füzuli, Kelbecer, Kubadlı, Laçın ve Zengilan'ı da işgal etmiş oldu.[164] Bişkek Protokolü'nün şartları donmuş bir ihtilaf ortamı yarattı ve 1994'te AGİT Minsk Grubu tarafından barış sürecini başlatmak için uzun süre devam edecek olan uluslararası arabuluculuk girişimleri başlatıldı.[165][166] Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1993 yılında Dağlık Karabağ'ı çevreleyen topraklardan "işgal güçlerinin" çekilmesi çağrısında bulunan dört adet kararı kabul etti ve 2008 yılında Genel Kurul, AGİT Minsk Grubu eş başkanları Rusya, Fransa ve ABD'nin aleyhine oy kullanmasına karşın[167] Ermeni işgal güçlerinin derhal geri çekilmesini talep eden bir kararı kabul etti.[168]
Otuz yıl boyunca ateşkes birden fazla kez ihlal edildi. Anketler, Dağlık Karabağ'da yaşayanların Azerbaycan'ın bir parçası olmak istemediklerini göstermekle beraber Ağustos 2019'da Ermenistan başbakanı Nikol Paşinyan "Dağlık Karabağ Ermenistan'dır, nokta." demiştir.[169] Temmuz 2020'de Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sınırda çatışmalar yeniden meydana geldi.[170] Buna karşılık binlerce Azerbaycanlı Ermenistan'a karşı savaş için yürüyüş düzenledi ve Türkiye, Azerbaycan'a olan desteğini tekrar dile getirdi.[171] 29 Temmuz 2020'de Azerbaycan, 29 Temmuz'dan 10 Ağustos 2020'ye kadar süren bir dizi askerî tatbikat gerçekleştirdi.[172] Ardından eylül ayı başlarında Türkiye'nin de katılımıyla ilave tatbikatlar yapıldı.[173] Çatışmaların yeniden başlamasından önce, Türkiye'nin yüzlerce Suriye Millî Ordusu mensubunun Hamza Tümeni'nden Azerbaycan'a transferini sağladığına dair iddialar ortaya atıldı.[174] Azerbaycan hükûmeti ise yabancı savaşçıların çatışmalara dahil olduğu iddialarını yalanladı.[175]
Çatışmalar 27 Eylül 2020 sabahı temas hattında başladı. Ermenistan güçleri, Karabağ'ın güneydoğu ve kuzey bölgelerindeki ilk savunma hattından geri çekildiler, ancak Azerbaycan zırhlı oluşumlarına tanksavar güdümlü füzeler ve toplarla önemli kayıplar verdirerek düzinelerce aracı imha ettiler. Azerbaycan, 13 kısa menzilli karadan havaya füze sistemini devre dışı bırakarak, Ermeni hava savunmalarına karşı yapılan saldırılarda droneları yoğun bir şekilde kullandı. Azerbaycan askerleri çatışmanın ilk üç gününde güneyde sınırlı da olsa ilerlemeyi başardı. Sonraki üç gün boyunca, her iki taraf da büyük ölçüde sabit pozisyonlarda kaldı. Kuzey cephesinde Ermeni güçleri karşı saldırıya geçerek bir miktar yeri geri almayı başardı. Ermeni güçlerinin en büyük karşı saldırısı dördüncü günde gerçekleşti ancak Azerbaycan'ın insansız hava araçları ile düzenlediği saldırılar sonucu zırhlı ve topçu birlikleri ağır kayıplara uğradı.[52]
Altıncı günde Ermenistan ve Azerbaycan birbirlerinin altyapı tesislerine karşı füze ve roket saldırıları düzenlemeye başladı. Vurulan hedefler arasında; çok namlulu roketatar ile vurulan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin başkenti Hankendi, füze saldırılarına uğrayan Ermenistan'ı Dağlık Karabağ'a bağlayan bir köprü ve Ermeni güçler tarafından balistik füzelerle dört kez vurulan Azerbaycan'ın en büyük ikinci şehri Gence vardı. Çatışmaların yedinci gününün sabah saatlerinde Azerbaycan, büyük bir taarruz başlattı ve Dağlık Karabağ'ın kuzeyinde ilerleyerek bazı bölgesel kazanımlar elde etti ancak ilerleme daha sonra durdu.[52]
Daha sonra çatışmaların çoğu, dağlık araziden oluşan kuzeye kıyasla nispeten daha düz ve az nüfuslu olan güneye kaydı. Azerbaycan güçleri, Cebrayıl ve Füzuli'ye saldırılar düzenleyerek çok katmanlı Ermeni savunma hatlarını yarmayı ve Ermeni birlikleri tarafından tampon bölge olarak tutulan bir bölgeyi yeniden ele geçirmeyi başardı.[52] Azerbaycan, Ermeni birliklerine karşı çoğu saldırısını insansız hava araçlarıyla gerçekleştirdi ve karşı tarafın büyük oranda kayıplar vermesini sağladı. Azerbaycan güçleri, Ermeni kuvvetlerine ait olan topçu bataryaları, hava savunma sistemleri ve mekanize birlikleri öncelikli olarak hedef aldı. İlerleyen günlerde piyadelerinde hedef alındığı, Azerbaycan tarafından yayınlanan görüntülerde ortaya çıktı. Ayrıca Azerbaycan'a ait olan bazı insansız hava araçları, Ermeni kuvvetleri tarafından düşürüldü.[176][177]
Azerbaycan, 4 Ekim'de Cebrayıl'ın işgalden kurtarıldığını duyurdu. Cebrayıl'ın alınmasından sonra Azerbaycan birlikleri iki kola ayrıldı. Kollardan birinin hedefi İran sınırı boyunca Zengilan'a ilerleyip şehri almak ve ardından Laçın Koridoru'nu ele geçirerek bölgenin Ermenistan'la bağlantısını kesmekti. Diğer kol ise Hadrut ve Füzuli şehrinden geçerek Karabağ'ın merkezi sayılan Şuşa şehrini ele geçirecek ve ardından Karabağ'ın en büyük şehri Hankendi'ye doğru ilerleyerek şehri alıp de facto Ermeni yönetimine son verecek böylece Karabağ'da Azerbaycan'ın tam hakimiyetini sağlanacaktı. 9 Ekim'de her iki taraf da geçici bir insani ateşkes kararı aldı. İlan edilen ateşkesin ardından Dağlık Karabağ Cumhurbaşkanı, Azerbaycan'ın bölgede savunma hatlarını kırarak bir miktar başarı elde ettiğini itiraf etti.[178] Ermenistan Başbakanı, Ermeni kuvvetlerinin kısmen geri çekildiğini duyurdu.[179] Ancak ateşkes hızla bozuldu ve Azerbaycan'ın ilerlemesi devam etti. Birkaç gün içinde Azerbaycan güney cephesinde düzinelerce köyün ele geçirildiğini duyurdu.[180]
Zengilan'a ilerleyen Azerbaycan birlikleri 17 Ekim'de Hüdaferin Barajı ve Hüdaferin köprülerini ele geçirdi ve köprülerin Azerbaycan tarafında üç renkli Azerbaycan Bayrağı göndere çekildi. 20 Ekim'de Zengilan şehri ve çevredeki birçok köyün işgalden kurtarıldığı açıklandı. Azerbaycan, 22 Ekim'de Ermenistan ve İran sınırları arasındaki Ağbend'i alarak İran ile sınır bölgesinin tamamen güvence altına alındığını açıkladı.[181]
Azerbaycan güçleri daha sonra kuzeybatıya yönelerek ana hedefleri olan, Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasındaki tek bağlantıyı sağlayan Laçın Koridoru'na doğru Kubadlı üzerinden ilerlemeye başladı. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nden yapılan bir açıklamaya göre, karşı saldırıyla Azerbaycan kuvvetleri geri püskürtüldü. Ermeni kuvvetlerinin direnişi Azerbaycan'ın 26 Ekim'e kadar Laçın Koridoru'nun 25 kilometre yakınında ilerlemesini durdurdu. Dağlık arazilere ve ormanlara çekilen Ermeni birlikleri, Azerbaycan piyadelerine karşı küçük düzeyde saldırılar düzenledi ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki güneybatı sınırına doğru saldırı başlattı.[182] 26 Ekim'de ABD aracılığı ile ateşkes yürürlüğe girdi, ancak çatışmalar dakikalar içinde yeniden başladı.[183][184]
Cebrayıl'dan Karabağ'ın içlerine doğru ilerleyen Azerbaycan güçlerinin ikinci kolu 9 Ekim'de stratejik açıdan önemli Hadrut kasabasını, 17 Ekim'de ise Füzuli Rayonu'nun merkezi Füzuli şehrini işgalden kurtarmıştır. Füzuli'den sonra Azerbaycan güçleri ana hedeflerden biri olan, bölgenin tam kalbinde bulunan, stratejik açıdan oldukça önemli ve manevi değeri yüksek Şuşa şehrine ilerlemeye başladılar. Azerbaycan askerleri 4 Kasım'da Şuşa'nın önüne kadar geldiler ve Şuşa Muharebesi böylece başlamış oldu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 8 Kasım 2020 tarihinde babası ve bir önceki cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in kabrini ziyaretinin ardından Şehitler Hiyabanı'nıda yaptığı konuşmada Azerbaycan ordusunun Karabağ'ın ikinci büyük şehri Şuşa'yı işgalden kurtardığını duyurdu.[185][185][186] Şuşa'nın geri alınmasından iki gün sonra 10 Kasım gecesi imzalanan ateşkesle Ermenistan yenilgiyi kabul etti ve mevcut savaş hâli şimdilik sona erdi.[187]
Çatışmalar esnasında ağır silahlar, roketler, başta Türk yapımı Bayraktar TB2 ve İsrail yapımı Harop kamikaze dronları olmak üzere[188][189] dronlar ve zırhlı savaş araçları kullanıldı.[190] Ayrıca uluslararası toplumun çoğunluğu tarafından yasaklanan ancak Ermenistan veya Azerbaycan tarafından kullanımı yasaklanmamış misket bombaları da kullanıldı:[191] Azerbaycan, Ermenistan'ın sivillere karşı misket bombası kullandığını iddia etse de[192] uluslararası üçüncü taraflar, Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ın sivil yerleşim bölgelerine karşı misket bombası kullandığına dair kanıtları doğrulamıştır.[193][194] Aynı şekilde Ermeni güçlerin de misket bombası kullandığı tespit edilmiştir.[195]
Ermeni güçler tarafından Azerbaycan'ın Gence şehrine bir dizi balistik füze saldırısı düzenleyip sivillerin zarar görmesine neden olurken, Azerbaycan güçleri tarafından da Dağlık Karabağ'ın de facto başkenti Hankendi ve diğer sivil yerleşim birimleri ve altyapı tesisleri hedef alındı. İki tarafın da saldırıları sonucu can kayıpları verildi ve maddi hasarlar ortaya çıktı.[196] Dezenformasyon ve yanıltıcı bilgiler de çatışmaya eşlik etti.[197]
Tartışmalı toprak miktarı sınırlı olsa da çatışma seviyesi ve uluslararası sınırlara konumlanan mühimmatlar nedeniyle çatışma Dağlık Karabağ sınırlarının ötesine genişledi. İran'ın Doğu Azerbaycan Eyaleti'ne mermi ve roketler düştü, ancak herhangi bir hasar görülmedi[198][199][200] ve İran, kendi toprakları üzerinde birkaç insansız hava aracının (İHA) düştüğünü veya düşürüldüğünü belirtti.[201][202][203][204] Gürcistan ise Kaheti bölgesinde iki insansız hava aracının çarpıştığını bildirdi.[205]
Hocavend'e düzenlenen saldırılar sonrası[206] Dağlık Karabağ yetkilileri sivilleri silah altına almaya başladı.[207] 10 Ekim'de Rusya, hem Ermenistan hem de Azerbaycan'ın Moskova'da on saatlik görüşmelerin ardından insani ateşkes konusunda anlaştıklarını ve her iki tarafın da "esaslı" görüşmelere katılacaklarını açıkladı ancak çatışmalar devam etti.[208] 17 Ekim gece yarısı ikinci ateşkes[209] de göz ardı edildi, ardından 26 Ekim'de üçüncü ateşkes girişimi de başarısız oldu.[210]
Çatışmanın başlangıcından bu yana hem Ermenistan hem de Azerbaycan, ifade özgürlüğünü kısıtlayan sıkıyönetim ilan ettiler. Ekim ayında Ermenistan'da cephedeki durumun olumsuz bir şekilde ele alınmasını yasaklayan yeni bir yasa yürürlüğe girdi.[211] Azerbaycan'da da uluslararası gazetecilerin çalışmalarına ilişkin kısıtlamalar getirilirken Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nde herhangi bir kısıtlama bildirilmedi.[212]
28 Eylül'de Ermenistan, seferberlik rezervinde kayıtlı 18 yaşından büyük erkeklerin ülkeyi terk etmesini yasakladı.[213] 1 Ekim'de, Ermeni Ulusal Güvenlik Servisi, eski bir yüksek rütbeli Ermeni askerî yetkiliyi Azerbaycan adına casusluk yaptığı şüphesiyle tutukladığını açıkladı.[214] Üç gün sonra Servis, casusluk şüphesiyle çok sayıda yabancı vatandaşı tutukladığını açıkladı.[215] İsrail'in Azerbaycan'a silah satışını protesto eden Ermenistan, İsrail büyükelçisini geri çağırdı.[216]
8 Ekim'de Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan Ulusal Güvenlik Servisi yöneticisini görevden aldı.[217] Ermenistan hükûmeti daha sonra sıkıyönetimi sertleştirdi ve devlet organlarını eleştirmeyi ve "ülkenin savunma kapasitesini bozmaya yönelik propagandayı" yasakladı.[218] Aynı gün Ermenistan Savunma Bakanlığı, bir Novaya Gazeta muhabirinin Dağlık Karabağ'a izinsiz girdiği gerekçesiyle gazetecilik akreditasyonunu iptal etti.[219] 9 Ekim'de Ermenistan, güvenlik mevzuatını sıkılaştırdı.[218] 21 Ekim'de Ermenistan Bakanlar Kurulu, Türk mallarının ithalatını geçici olarak yasakladı; karar 31 Aralık'ta yürürlüğe girdi.[220] Ertesi gün Ermenistan Ulusal Meclisi çatışmalarda yaralanan ve ölen Ermeni askerlerin borçlarını silmek üzere yasa çıkardı.[221] 27 Ekim'de Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan; Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın istihbarat dairesi başkanı Tümgeneral Hovhannes Karumyan'ı ve Ulusal Güvenlik Servisi'nin sınır birlikleri kurmay başkanı Gagik Tevosyan'ı görevden aldı.[222] 8 Kasım'da Sarkisyan, Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın geçici başkanını bir kez daha görevden aldı.[223]
8 Kasım günü bir Ermeni aktivist, savaş karşıtı paylaşımından dolayı polis tarafından para cezasına çarptırıldı.[224]
27 Eylül'de Azerbaycanlı yetkililer çatışmaların başlamasından kısa bir süre sonra internet erişimini kısıtladı. Resmî bir açıklamaya göre bu, Ermeni provokasyonlarını önlemek için yapıldı.[225] Azerbaycan Millî Meclisi, 28 Eylül gece yarısından itibaren Bakü, Gence, Göygöl, Yevlah ve bazı ilçelerde sokağa çıkma yasağı ilan etti.[226][227] Azerbaycan Hava Yolları, Azerbaycan'daki tüm havalimanlarının 30 Eylül'e kadar normal yolcu uçuşlarına kapatılacağını duyurdu.[228] Füzuli, Terter, Karabağ ve Gence Askerî Savcılıkları savaş ve diğer suçlarla ilgili cezai soruşturma başlattı.[229]
28 Eylül'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Azerbaycan'da kısmi seferberliğe izin veren bir kararname çıkardı.[230] 8 Ekim'de Azerbaycan, Yunanistan'daki Ermenilerin Dağlık Karabağ'a, Azerbaycan'la savaşmak için getirildiği iddialarının ardından Yunanistan büyükelçisini geri çağırdı.[231]
17 Ekim'de Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Rusya Devlet Duması iktidarındaki Birleşik Rusya partisinin üyesi Vitali Milonov'un, Azerbaycan hükûmetinin izni olmadan Dağlık Karabağ'ı ziyaret ettiği gerekçesiyle istenmeyen kişi ilan edildiğini bildirdi.[232] 24 Ekim'de -Azerbaycan Merkez Bankası'nın tavsiyesi üzerine- Azerbaycan Bankalar Birliği üye bankaları, çatışmada ölen asker ve sivillerin borçlarının silinmesi kararını oybirliğiyle kabul etti.[233]
29 Ekim'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, çatışma sırasında Azerbaycan kuvvetleri tarafından kontrolü ele geçirilen bölgelerde geçici özel idareler kurulmasına ilişkin bir kararname çıkardı.[234][235] Kararnameye göre bu idarelerdeki komutanlar İçişleri Bakanlığı tarafından atanacak fakat Savunma Bakanlığı, Devlet Sınır Hizmeti, Devlet Güvenlik Servisi ve ANAMA dahil olmak üzere hükûmetin diğer yürütme organlarıyla da koordinasyon sağlamak zorunda kalacaklar.[236][237]
31 Ekim'de Azerbaycan, İran sınırındaki topraklarının kontrolünü ele geçirdikten sonra dört sınır karakolunu daha restore etti.[238]
4 Kasım'a kadar savaş karşıtı eylemleri nedeniyle altı barış aktivisti, Azerbaycan Devlet Güvenlik Servisi tarafından sorguya çağrıldı.[239][240][241][242][243]
12 Kasım'da gerçekleştirilen genel kurul toplantısında Azerbaycan Millî Meclisi, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “savaş hâlinin feshedilmesi” yönündeki kararını onayladı.[244]
Azerbaycan'ın, 8 Ekim 2020'de, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin de facto başkenti Hankendi'ye 15 kilometre uzaklıkta olan Şuşa'yı ele geçirmesinin[245] ardından, 9 Kasım 2020'de Rusya'nın aracılığıyla İnternet üzerinden barış anlaşması yapıldı.[246] Ermenistan, Azerbaycan ve Rus liderlerin olduğu video konferans görüşmesine, Rusya ve Ermenistan'ın muhalefetiyle Türkiye dahil olamadı.[247] ABD ve Avrupa Birliği ise barış anlaşmasının tamamen dışına bırakıldı.[246] 10 Kasım 2020'de anlaşma imzalandı.
Görüşme ile Azerbaycan'ın talep ettiği; Laçın ve Kelbecer'de devam eden çatışmalardan Ermenistan'ın çekilmesi, Azerbaycan'ın ilerlediği toprakları elinde tutması, Nahçıvan ile Azerbaycan arasında Ermenistan üzerinden bir irtibat yolu kurulması konularında anlaşmaya varıldı.[247] Ermenistan tarafının talebi doğrusunda da, Laçın'da Dağlık Karabağ Cumhuriyeti-Ermenistan koridorunun zamanlaması ve genişliği konusunda detaylar belirlendi; Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki irtibat yolu ise bazı konularda detaylandırılmadı.[247] Yerinden edilmişler ve mültecilerin, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri aracılığıyla bölgelerine geri döneceği kararlaştırıldı.[247][248] Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türk-Rus ortaklığıyla Karabağ'da bir gözlem merkezi oluşturulacağını ve bu merkezde iki tarafın ateşkes ihlali işleyip işlemediklerinin insansız hava araçları aracılığıyla kontrol edileceğini belirtti.[249] Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, anlaşmanın uygulanmasını gözetmek ve denetlemek üzere bölgede kurulacak ortak barış gücünde, Rusya ile birlikte yer alacaktır" dedi.[249] Lavrov ise 10 Kasım 2020'de imzalanan anlaşmadaki maddelerde Karabağ'a Türk askerlerinin gelmeyeceğinin, Türk askerlerinin Karabağ'dan uzak Azerbaycan topraklarında sınırlı bir bölgede duracağının belirtildiğini söyledi.[249]
Anlaşmanın imzalanmasının ardından, anlaşmayı "yenilgi" olarak gören Ermenistan halkından tepki geldi.[250] Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın hedef olduğu protestolarda, protestocular parlamento binasına girmeye çalıştı.[250] Paşinyan ise Facebook üzerinden yaptığı açıklamayla, Ermenistan'ın "daha kötü bir sonuç"tan geri döndüğünü söyledi.[250] Paşinyan, alınan kararın Ermeni halkı için "acı verici" olduğunu, bu kararın sahadaki Ermeni ordusunun ısrarı sebebiyle gerçekleştiğini belirtti.[251]
10 Kasım'ın erken saatlerinde ateşkes anlaşmasının imzalanması haberinin çıkmasından kısa bir süre sonra, Nikol Paşinyan'ın ateşkes anlaşmasını kabul ettiği için "hain" olduğu iddia edildi ve Ermenistan'da şiddetli protestolar patlak verdi.[252] Protestocular demir kapıyı kırarak parlamento binasına girdi ve Ermenistan Ulusal Meclisi başkanı Ararat Mirzoyan'ı arabadan çekip dövdüler.[253][254] Kasım ayı boyunca aralarında Ermenistan dışişleri bakanı Zohrab Mnatsakanyan,[255] savunma bakanı David Tonoyan,[256] aynı bakanlığın askerî kontrol teşkilatı başkanı Movses Hakobyan[257] ve Ermenistan Savunma Bakanlığı sözcüsü Artsrun Hovhannisyan da dahil olmak üzere çok sayıda Ermeni memur istifa etti.[258]
Ateşkes anlaşmasının imzalanmasının ardından cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, II. Karekin ile bir toplantı düzenleyerek 22 Kasım'ın Dağlık "Karabağ Kurtuluş Savaşı'nda Anavatanı Savunmaya Giden Kahramanları Anma Günü" olarak ilan edilmesi için bir çağrı yaptı.[259] 16 Kasım'da erken parlamento seçimlerinin ve Paşinyan’ın istifasının kaçınılmaz olduğunu belirterek bu sürecin geçici bir "Ulusal Mutabakat Hükûmeti" tarafından denetlenmesini ve yönetilmesini önerdi.[260]
Ermeni medyası, 9 Aralık gecesi bir Azerbaycan vatandaşının Tavuş vilayetinin Berdavan köyü yakınlarında devlet sınırını ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına alındığını bildirdi.[261] Berdavan Valisi Smbat Muğdesyan, Ulusal Güvenlik Servisi'nin şahsı götürdüğünü ancak diğer detayları bilmediğini söyledi.[262] Ermeni medyasına göre,[261] tutuklu vatandaş hakkında Ermenistan devlet sınırına kaçak giriş şüphesiyle dava açıldı.[263] Gözaltına alınan Azerbaycanlının adı açıklanmadı. BBC Azerbaycan Servisi'nin haberine göre Azerbaycan'ın İçişleri, Dışişleri ve Savunma Bakanlıkları olayla ilgili hiçbir bilgilerinin olmadığını açıkladılar.[264]
12 Aralık'ta Azerbaycan kamyonları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Rus barış güçleri eşliğinde, ölü askerlerin cesetlerini almak için Ermenistan'ın Sünik bölgesinden Davit Bek'e girdi. Ermeni yetkililer, Goris'e giren Azerbaycan araçları hakkındaki haberleri yalanladılar.[265]
16 Aralık'ta kayıp Ermeni askerlerinin aile üyeleri, Ermenistan Savunma Bakanlığı binası önünde toplandılar ancak binaya girmelerine izin verilmedi ve Ermeni askerî temsilcileri ailelerin taleplerine yanıt vermedi. Kayıp Ermeni askerlerin ailelerinin binaya girmesi üzerine kavga yaşandı.[266]
Ateşkes ve savaşın sona erişi Azerbaycan tarafından bir zafer olarak görüldü ve geniş çapta kutlandı.[267][268] 10 Kasım 2020'de anlaşmanın açıklanmasının ardından Bakü'de yaşayanlar sokağa çıkarak bayrak salladılar.[269] 11 Kasım'da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, savaşa katılan yaralı Azerbaycan askerleriyle yaptığı görüşmede, Azerbaycan'da "savaş alanında ve arkada kahramanlık gösterenler için" yeni nişan ve madalyaların verileceğini, sivillerin ve askerlerin ödüllendirilmesi için talimat verdiğini söyledi. Ayrıca bu nişan ve madalyaların isimlerini de kendisi önerdi.[270] Yaklaşık bir hafta sonra, Azerbaycan Millî Meclisi'nin bir genel oturumunda, "Azerbaycan Cumhuriyeti'nin nişan ve madalyaları tesisi hakkında yasa"da yapılacak değişikliklere dair bir yasa tasarısı tartışmaya sunuldu.[271] Aynı gün yasa tasarısı uyarınca on yedi yeni nişan ve madalya verildi.[272] 12 Kasım'da Azerbaycan İçişleri Bakanlığı, daha önce Terter ilçesinde bulunan Şuşa polis teşkilatını Şuşa'ya taşıdığını,[273] 14 Kasım'da ise Sugovuşan'daki barajının kontrolünün ordudan Azerbaycan Olağanüstü Haller Bakanlığı'na devredildiğini açıkladı.[274] 15 Kasım'da Ermeni Apostolik Kilisesi, Azerbaycan güçlerinin Şuşa'yı kontrol altına almasının ardından Gazançetsots Katedrali'nin tahrif edildiğini iddia etti ve bu durum Ermenistan Dışişleri Bakanlığı tarafından kınandı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ise kiliselerinin korunacağına dair bir açıklama yaptı.[275] Ayrıca 1 Aralık'ta Azerbaycan'ın Kültür Bakanı Yardımcısı Vekili Anar Kerimov, France24'e Karabağ'ın Hristiyan kültür mirasının hükûmet tarafından korunacağını söyledi. Bakü'deki Ermeni Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'ne dikkat çeken Kerimov, Karabağ'ın Hristiyan dinî yapılarının "atalarından kendilerine miras kaldığını" vurguladı.[276][277]
Aliyev ve Azerbaycan'ın Birinci Cumhurbaşkanı Yardımcısı Mihriban Aliyeva, Kasım ayının ortasında, 1993 yılında Ermeni güçlerinin işgal etmesinden sonra her ikisi de harabeye dönen Füzuli ve Cebrayıl hayalet şehirlerini ziyaret etti.[278] Aliyev, Alhanlı'dan başlayarak Füzuli'yi Şuşa'ya bağlayacak yeni bir otoyol yapım talimatı verdi.[279] Cebrayıl için ise kenti yeniden inşa etmek amacıyla yeni bir plan hazırlanacağını bildirdi ve daha sonra İran sınırındaki Hüdaferin köprülerini ziyaret etti.[280]
Azerbaycanlı ekonomist Tuğrul Valiyev'e göre, temelde altyapısı kalmamış olan Cebrayıl, Füzuli, Zengilan ve Kubadlı'yı yeniden inşa etmek muhtemelen 10 yıl sürecek ve yaklaşık 15 milyar dolara mal olacak.[281] STK İnsani Araştırmalar Kamu Birliği başkanı Avaz Hasanov'a göre, Azerbaycan bu şehirlerin yeniden inşası sürecine özel sektörü de dahil etmeye çalışacak.[282] Azerbaycan Demiryolları da Hankendi'yi Yevlah'a bağlayan demiryolu hattını yeniden inşa etme planlarını duyurdu.[281] 18 Kasım'da Azerbaycan Milletvekili Tahir Mirkişili, devlete ait Azergold ile yabancı bir şirket arasında Zengilan, Vecneli ve Kelbecer'de altın madenciliği yapmak üzere bir konsorsiyum kurulduğunu açıkladı.[283] Ayrıca PASHA Bank ve Kapital Bank, bölge genelinde yeni şubeler açmayı planladıklarını açıkladı.[284] Bu arada Türkvizyon Şarkı Yarışması'nın organizatörleri, yarışmanın 2021 yılında Şuşa'da düzenlenme olasılığını araştırdıklarını belirttiler.[285]
23 Kasım'da Azerbaycan Olağanüstü Haller Bakanlığı Devlet Yangın Kontrol Servisi birimleri Karabağ'ın Azerbaycan kontrolündeki çeşitli bölgelerinde faaliyete geçti.[286] Ertesi gün Azıh Mağarası'ndaki arkeolojik buluntular Azerbaycan Devlet Güvenlik Servisi temsilcileri tarafından Bakü'ye getirilerek Azerbaycan Millî İlimler Akademisi Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü Arkeoloji Fonuna yerleştirildi.[287] 25 Kasım'da Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), Ağdam, Füzuli ve Hankendi Havalimanları da dahil olmak üzere altı Azerbaycan havalimanının uluslararası mekansal endeks kataloğuna dahil edilmesini onayladı. Bu havalimanlarının kodları, aralık ayında yayımlanacak olan ICAO kayıtlarının güncellenmiş baskısına eklenecektir.[288] 28 Kasım'da Füzuli Rayonu'na bağlı Aşağı Seyidahmedli'de bir sivil araç mayına çarptı[289] ve aralarında Füzuli Rayonu İcra Kurulunun medya organı olan Gaidish gazetesinin genel yayım yönetmeni de olan dört kişiyi öldürdü.[290][291] Bu olaydan sonra Azerbaycan Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı, vatandaşları mayın ve diğer patlayıcı maddeler tamamen arındırılıncaya kadar gerekli izinler alınmaksızın yeni alınan toprakları ziyaret etmemeye çağırdı.[292]
Sırasıyla 27 Eylül ve 10 Kasım Anma Günü ve Zafer Günü ilan edildi.[293][294] Ancak Zafer Günü'nün tarihi, Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıl dönümü ile çakışınca Şuşa'nın Azerbaycan kontrolüne geçtiği tarih olan 8 Kasım ile değiştirildi.[295][296] Aliyev'in önerisiyle Bakü Metrosu'na ait yeni istasyonun isminin 8 Kasım olacağı da açıklandı.[297] Aynı gün Cumhurbaşkanı Aliyev, savaş sırasında yaralanan ve ölenlerin ailelerine destek olmak için YAŞAT Vakfı'nın kurulmasına ilişkin bir kararname imzaladı ve vakfın yönetimi üzerindeki genel kontrol ASAN servisine devredildi.[298] 2 Aralık'ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in talimatıyla bazı askerler terhis edildi.[299] Aynı gün Azerbaycan Bankalar Birliği, savaş sırasında ölen asker ve sivillerin banka borçlarının tamamen silineceğini duyurdu.[300] Ertesi gün ANAMA, Sugovuşan'a giden yolun mayınlardan tamamen temizlendiğini duyurdu.[301] Aynı gün Aliyev, Vatanseverlik Savaşı Anıt Kompleksi ve Zafer Müzesi'nin kurulmasını için bir kararname çıkardı.[302] Azerbaycan'da 4 Aralık günü yerel saatle 12.00'de (GMT+4) savaşta ölen askerlerinin anısına saygı duruşu yapıldı.[303][304] Bu bağlamda, Bakü Körfezi'ne demir atan gemiler ve arabalar kornalarını çalarken ülke genelinde bayraklar indirildi ve trafik durdu.[305] Ayrıca savaşta ölen askerlerin anısına Bakü'deki Haydar Camisi'nde namaz kılındı. Başkentin yanı sıra Sumgayıt, Kuba, Gence, Şamahı, Lenkeran ve Şeki'deki camilerde; Bakü ve Gence'deki kiliselerde ve Bakü'de Aşkenaz Yahudileri Sinagogu'nda anma törenleri düzenlendi. Bunlara ek olarak Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Başkan Yardımcısı Mihriban Aliyeva da dahil olmak üzere birçok kişi tarafından Bakü'deki Şehitler Hiyabanı ziyaret etti.[306][307] Ertesi gün Çalışma ve Sosyal Koruma Bakanlığı, bakanlığa bağlı Devlet Sosyal Koruma Fonu'nun savaş sırasında ölen 94 Azerbaycanlı sivile şehit statüsü verdiğini ve bu kişilerin ailelerinin de savaşta ölen askerlerin ailelerine tanınan haklardan yararlanabileceklerini açıkladı.[308] 9 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Aliyev 83 askeri Vatanseverlik Savaşı Kahramanı,[309] 204 askeri Karabağ Nişanı[310] ve 33 askeri de Zafer Nişanı ile ödüllendirdi.[311] 12 Aralık'ta Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in talimatıyla sıkıyönetim kaldırıldı.[312]
10 Aralık'ta Azatlık Meydanı'nda[313] Azerbaycan'ın zaferi şerefine savaş sırasında öne çıkan 3.000 asker, askerî teçhizat, insansız hava araçları ve savaş uçakları,[314] Ermeni birliklerine ait ele geçirilen tanklar,[315] Türk askerleri[316] ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla[317][318] Zafer Geçidi düzenlendi.[319]
Resmî rakamlara göre savaş sırasında binlerce kişi öldü.[320] Savaşan taraflarca açıklanan resmî rakamlara göre Ermeni tarafından 3.360 asker öldü,[90] ve 60'tan fazlası kayıp.[91] Azerbaycan tarafından ise 2.854 asker öldü[81] ve 50 tanesi kayıp.[81] Ancak tarafların kendi kayıplarını gerçek sayıdan daha az göstererek düşman kayıplarını ve yaralanma sayılarını olduğundan daha fazla gösterdikleri kaydedilmiştir.[321]
Ermeni yetkililer, savaş sırasında 65 Ermeni sivilin öldürüldüğünü, 40 kişinin de kayıp olduğunu bildirdi.[322] Azerbaycan kaynaklarına göre, Ermeni ordusu saldırılarında sivil yapıların bulunduğu yoğun nüfuslu bölgeleri hedef aldı.[323] Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhuriyet Başsavcılığı, 9 Kasım 2020 tarihi itibarıyla, savaş sırasında Ermeni topçuları tarafından yapılan bombardımanlar ve roket saldırıları sonucunda 100 sivilin öldüğünü, 416 sivilin de yaralandığını bildirdi. Ayrıca Azerbaycanlı yetkililer savaş sonrası çatışmalarda, Hadrut yakınlarında iletişim tesisleri ve iletim ekipmanlarının kurulumu sırasında bir Azercell çalışanının ciddi şekilde yaralandığını açıkladı.[324]
23 Ekim 2020 itibarıyla Ermeni yetkililer, çatışmanın Dağlık Karabağ nüfusunun yarısından fazlasını (yaklaşık 90.000 kişiyi) yerinden ettiğini açıkladı.[110] Uluslararası Kurtarma Komitesi de Dağlık Karabağ nüfusunun yarısından fazlasının çatışma nedeniyle yerinden edildiğini iddia etti.[325] 2 Kasım 2020'da Azerbaycanlı yetkililer, çatışmalar sonucu Azerbaycan'da yaklaşık 40.000 kişinin yerinden olduğunu açıkladı.[108]
Yedi gazeteci yaralandı.[326][327] 1 Ekim 2020'de, Hocavend'deki çatışmaları haber yapan Le Monde'dan iki Fransız gazeteci, Azerbaycan'ın top ateşi sonucu yaralandı.[328][329] Aynı saldırıda Ermeni haber kameramanı Aram Grigoryan da hafif yaralandı.[330] Bir hafta sonra Şuşa'da haber yapan üç Rus gazeteci, Azerbaycan güçleri tarafından yapılan saldırı sonucu ağır yaralandı.[331][332] Azerbaycan kaynaklarına göre 19 Ekim 2020'de bir AzTV muhabiri, Ağdam'da Ermenilerin top ateşi sonucu şarapnel yaraları aldı.[327]
Azerbaycan'ın en büyük ikinci şehri Gence ve Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin de facto başkenti Hankendi de dahil olmak üzere sivil yerleşim alanları iki tarafın güçleri tarafından vuruldu ve saldırılar sonucunda birçok bina ve ev yıkıldı.[337][338] Çeşitli kuruluşlar Dağlık Karabağ'da, başta Azerbaycan'ın topçu ve İHA saldırıları nedeniyle nüfusun aşırı kalabalık sığınaklarda yaşamak zorunda kaldığı Hankendi'de, COVID-19 vakalarının ciddi oranda arttığını bildirdi.[155][339] Çatışma sırasında test etme ve temas takibinde de zorluklar yaşandığı bildirildi.[155][339]
Şuşa'daki Gazançetsots Katedrali bombardıman sonucu zarar görmüştür.[335] 19 Ekim 2020'de Terter, Azad Karakoyunlu'da bulunan bir pamuk fabrikasında Ermeni topçularının saldırısı sonucu şiddetli bir yangın çıktı ve fabrikanın birkaç büyük hangarı tamamen yandı.[340] Ermenistan destekli bir Dağlık Karabağ insan hakları ombudsman raporu 5.800 özel mülk ve 520 özel aracın saldırılarla yok edildiğini; 960 adet altyapısal, endüstriyel ve kamusal nesnenin de hasar gördüğünü belirtti.[341] 16 Kasım 2020 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyet Başsavcılığı; savaş boyunca 3.410 özel konut, 512 sivil tesis ve 120 çok katlı binanın hasar gördüğünü açıkladı.[342]
Ermeniler ve Azerbaycanlılar, Sovyet yönetimi altında beraber yaşarken, Sovyetler Birliği'nin dağılışı hem Ermenilerin hem de Azerbaycanlıların arasındaki sosyopolitik sorunların daha da artmasına sebep oldu.[343] Karabağ Savaşı öncesinde, sırasında ve sonrasında Ermeni ve Azerbaycan karşıtı duyguların artması Sumgayıt, Gence ve Bakü'de[155][156][157][320] Ermenilere; Gugark ve Hankendi'de[159][160][161][162] de Azerilere karşı düzenlenen bir dizi pogrom ile etnik şiddete yol açtı.
27 Eylül'de bölge uzmanı Thomas de Waal verdiği bir röportajda, düşmanlıkların Ermeni tarafı tarafından başlatılmasının pek olası olmadığını belirtti. De Waal, "Temelde, Ermeniler 1990'ların savaşını kazandılar, istedikleri tüm topraklara sahipler" dedi. "Amaçları statükoyu normalleştirmek." Azerbaycan çeşitli nedenlerden dolayı askerî harekâtın kendisine bir şeyler kazandıracağını hesaplıyor” dedi.[344] Foreign Policy dergisinden bir analist, Ermenistan birlikleri tarafından kontrol edilen son derece erişilmez dağlık arazi nedeniyle Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'ın tamamını kontrol etmeye çalışırken büyük zorluk yaşayacağını tahmin etti. Buna ek olarak, Azerbaycan ordusunun hazırlık durumunun zayıf, moralinin düşük, yapısının bozuk ve verimsiz olduğunu ve yüzde 20 gibi yüksek bir yolsuzluk oranına sahip olduğunu belirtti. Dahası, petrol kârından askerî teçhizat alımına kadar yapılan büyük yatırımlara rağmen, Azerbaycan ordusunun yeni teçhizat kullanımı için yeterli eğitimden yoksun olduğunu belirtti.[345] Azerbaycan'ın ilk hedefi, arazinin daha az dağlık ve harekât için elverişli olduğu Dağlık Karabağ'ın güneyindeki Füzuli ve Cebrayıl bölgelerini ele geçirmekti.[346] Rus askerî uzmanı Mihail Hodarenok'a göre Azerbaycan, taarruz operasyonunu dikkatlice planlamış ve hazırlamıştı ancak Azerbaycan ordusunun çatışmaların ilk beş gününde planlanan ilk hedeflerine ulaşamadığını ve ne Füzuli'yi ne de Ağdere'yi aldığını ekledi.[347] Benzer şekilde, siyaset bilimci[348][349] Arkadi Dubnov, harekâtın Azerbaycan tarafından Azerbaycan'ın konumunu iyileştirmek için başlatıldığına inanıyor.[350]
Rusya ve Türkiye'nin bölgedeki jeostratejik çıkarları adına savaş sırasında geniş çapta yorumlar yapıldı.[351] The Economist; Rusya, Çin ve Türkiye için "tüm tarafların ekonomik açıdan fayda sağlayacağını" belirterek her iki tarafın da ateşkes antlaşmasından faydalandığı yorumunda bulundu.[352]
Azerbaycan ve Türkiye arasında etnik, kültürel ve tarihî bağlar bulunmaktadır ve her iki ülke ilişkilerini "iki devlet, bir millet" arasındaki bir ilişki olarak nitelendiriyor.[353] Türkiye (o zamanlarda Osmanlı İmparatorluğu), 1918'de Rus İmparatorluğu'nun bir parçası olan Azerbaycan'ın bağımsızlığını kazanmasına yardımcı oldu ve 1991'de Azerbaycan Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan edince onu tanıyan ilk ülke oldu.[354] Türkiye ayrıca 1921'den beri Azerbaycan'ın eksklavı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin de garantörüdür.[355][356] Diğer yorumcular ise Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği desteği ülkenin Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz'deki Yeni Osmanlıcı aktivist dış siyasetinin bir parçası olarak gördüler.[357][358] Türkiye'nin çatışmada son derece göze çarpan rolü, Ermeniler tarafından Ermeni Kırımı'nın bir devamı olarak tanımlandı.[359][360][361][362] Türkiye savaş boyunca Azerbaycan'a askerî destek sağlamıştır.[352] Ateşkes anlaşmasında öngörülen Nahçıvan ile Azerbaycan'ı Ermenistan üzerinden birbirine bağlayan erişim koridoru; Türkiye'nin, Orta Asya coğrafyasına ve Çin'in Bir Kuşak, Bir Yol projesine erişimini sağlayacak.[352]
Rusya, Azerbaycan ile iyi ilişkiler sürdürmeye çalışmış ve çatışmalar boyunca iki tarafa da silah satmıştı. Savaştan bile önce Rusya, Ermenistan ile askerî bir ittifakının parçası olarak Ermenistan'da bir askerî üs kurmuş ve bu nedenle olası bir savaş durumunda antlaşma gereği Ermenistan'ı savunma mecburiyeti bulunmaktaydı. Rusya ve NATO üyesi Türkiye Suriye'de ve Libya'da devam eden iç savaşta olduğu gibi birbirlerine zıt çıkarlara sahipti.[363] Türkiye, çeşitli analistlere göre çatışmayı Orta Doğu'daki etki alanını genişletmek amacıyla hem askerî hem de diplomatik kaynakları kullanarak Güney Kafkasya'daki nüfuzunu doğu sınırı boyunca güçlendirmek ve bir başka bölgesel güç olan Rusya'nın bölgedeki etkisini azaltmak için kullanıyordu.[364][365] Rusya tarihsel olarak çatışmada tarafsızlığı sürdürme politikası izlemiş ve Ermenistan hiçbir zaman resmî bir yardım talebinde bulunmamıştı.[366] CNA'deki Rusya araştırmaları programı müdürüne göre savaşın başlangıcında Ermenistan tarafı büyük kayıplar vermedikçe Rusya'nın askerî müdahalede bulunma ihtimalinin düşük olduğuna düşünülüyordu.[366] Rusya Dışişleri Bakanlığı bir bildiri yayımlayarak, hem Rusya'nın hem de Ermenistan'ın Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü bünyesinde yer alması nedeniyle, savaşın Ermenistan topraklarına sıçraması hâlinde Rusya'nın Ermenistan'a "gerekli tüm yardımı" sağlayacağını söyledi.[367][368] Buna karşın Azerbaycan güçlerinin 14 Ekim 2020'de Ermenistan topraklarını vurduğu bildirildiğinde, Rusya çatışmaya doğrudan müdahale etmedi.[369] Devlet Duması Savunma Komitesi üyesi Konstantin Makienko, Rus basın yayım organı Vedomosti tarafından 10 Kasım tarihinde yayımlanan bir yazıda savaşın jeopolitik sonuçlarının sadece Ermenistan için değil, Rusya için de bir "felaket" olduğunu yazdı. Çünkü Güney Kafkasya'da "başarılı ve alçakgönüllü Türkiye'nin prestiji muazzam bir şekilde artarken" Moskova'nın etkisi azalmıştı.[370] Karnegi Moskova Merkezi'nden Aleksandr Gabuyev ise tam tersi bir görüş belirterek "Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin kesin yenilgisini önlediği" ve Rusya'yı stratejik Laçın koridorundan sorumlu kılması nedeniyle barış anlaşmasını "ülkenin bölgedeki gücünü arttırıcı bir galibiyet" olarak nitelendirdi.[371]
BM Genel Sekreteri António Guterres, "Dağlık Karabağ çevresindeki diğer yerler de dahil olmak üzere Hankendi ve Gence'de herhangi bir yerdeki sivil nüfuslu bölgelere yapılan gelişigüzel saldırıların tamamen kabul edilemez olduğunu" belirtti.[372] Uluslararası Af Örgütü; Dağlık Karabağ'daki son çatışmalarda hem Azerbaycan hem de Ermeni güçlerinin savaş suçu işlediğini belirterek Azerbaycan ile Ermenistan yetkililerini derhal bağımsız ve tarafsız soruşturmalar yürütmeye, sorumluları tespit etmeye ve onları adalete teslim etmeye çağırdı.[373][374]
Azerbaycan, kasım ayında Azerbaycan askerleri tarafından işlenen savaş suçları hakkında soruşturma başlattı[375] ve 14 Aralık'ta konuyla ilgili dört askerini tutukladı.[376]
Ermenistan, Azerbaycan'ın en büyük ikinci şehri Gence de dahil olmak üzere çatışma bölgesi dışındaki birçok Azerbaycan şehrini balistik füzelerle bombaladı. Çatışmanın başlamasından bu yana 4 ayrı balistik füze saldırısı meydana geldi, 26 sivil öldü, 125 kişi yaralandı.[379][380][381][382] Saldırılar Avrupa Birliği[383] ve BM Genel Sekreteri António Guterres[372] tarafından endişeyle karşılanırken Azerbaycan yetkilileri ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerini sivil yerleşim yerlerine balistik füze atarak savaş suçu işlemekle suçladı.[384] Çatışma sırasında Terter, Beylegan ve Berde olmak üzere birçok şehir Ermeni güçler tarafından bombalandı.[385][386]
25 Ekim'de sivil giyimli bir Ermeni gencin, Ermeni askerlerine Azerbaycan mevzilerine karşı top atışlarında yardım ettiği bir video internette yayımlandı. Azerbaycan daha sonra Ermenistan'ı savaş sırasında çocuk asker kullanmakla suçladı.[387][388] Bir gün sonra Dağlık Karabağ ombudsmanı, videodaki çocuğun 16 yaşında olduğunu, doğrudan askerî faaliyetlerde bulunmadığını ve babasıyla birlikte çalıştığını iddia eden bir açıklama yaptı.[389]
28 Ekim'de Ermenistan Silahlı Kuvvetleri Azerbaycan'ın Berde kasabasını füzelerle vurdu. Bu saldırı, biri Kızıl Haç gönüllüsü olmak üzere 21 sivilin ölümüne ve 70'ten fazla sivilin yaralanmasına yol açarak çatışmanın en ölümcül saldırısı oldu.[390][391][392][393] Uluslararası Af Örgütü, Ermenistan tarafından misket bombası ve Smerç roketlerinin kullanıldığını doğruladı. Uluslararası Af Örgütü Doğu Avrupa ve Orta Asya bölge direktörü Marie Struthers, misket bombalarının sivil bölgelere ateşlenmesinin "acımasız ve pervasız" olduğunu, "sayısız ölüme ve yaralanmaya, sefalete neden olduğunu" belirtti.[195] Azerbaycan ombudsmanı, saldırıyı "sivillere yönelik terör eylemi" olarak nitelendirdi.[394] Azerbaycan'a göre Ermenistan, misket bombası ve Smerç roketlerini sivil yerleşim birimlerini vurmak için kullandı.[395][396][397] Misket bombası kullanımı New York Times tarafından da onaylandı.[398] Ermenistan saldırının sorumluluğunu reddetti.[399] Tanınmayan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti ise sorumluluğu kabul ederken sadece askerî tesisleri hedeflediklerini belirtti.[400]
30 Ekim'de İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ermenistan ve Dağlık Karabağ güçlerinin misket bombası kullandığını açıkladı ve Ermenistan'ın misket bombası kullanmaya derhal son vermesi gerektiğini bildirdi.[401] İranlı-Fransız muhabir Reza Deghati, Ermeni güçlerinin bölgeyi Azerbaycanlılara teslim etmeden önce Ağdam, Kiyaslı'da inek ahırı olarak kullandıkları 18. yüzyıldan kalma bir camiyi yağmalayıp yaktıklarını bildirdi.[402][403]
4 Ekim'de Ermenistan hükûmeti, Azerbaycan'ın Hankendi'deki saldırılarında misket bombası kullandığını açıkladı.[404] Uluslararası Af Örgütü raporunda misket bombaları "Azerbaycan güçleri tarafından ateşlenen İsrail yapımı M095 DPICM misket bombaları" olarak tanımlandı.[193] Ertesi gün Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan, Fox News'e Dağlık Karabağ'da sivil halkın Azerbaycan güçleri tarafından hedef alınmasının bir savaş suçu olduğunu söyledi ve "saldırganlığa" son verilmesi çağrısında bulundu.[405]
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Ekim 2020'de Dağlık Karabağ'daki soruşturması sırasında Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki sivil yerleşim yerlerinde İsrail yapımı misket bombası kullandığı dört vakayı belgeledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü soruşturma ekibi misket bombalarının kullanıldığı yerleşim bölgelerinde herhangi bir askerî alan bulamadıklarını belirterek bombaların sivil nüfuslu alanlara karşı kullanılmasını kınadı.[406]
15 Ekim'de, yakalanan iki Ermeni'nin Azerbaycan askerleri tarafından infaz edildiği bir video ortaya çıktı.[407] Dağlık Karabağ yetkilileri videodaki bir kişinin sivil olduğunu açıkladı.[408] Bellingcat videoları analiz etti ve görüntülerin gerçek olduğu, idam edilen iki kişinin de 9-15 Ekim tarihleri arasında Azerbaycan güçleri tarafından yakalanıp infaz edilen Ermeni askerler olduğu sonucuna vardı.[407] Videoları araştıran BBC, bu videoların Hadrut'tan olduğunu ve 9-15 Ekim tarihleri arasında bir süre zarfında filme alındığını doğruladı. Ermenistan'ın insan hakları savunucusu ve BM insan hakları komiseri Arman Tatoyan tarafından da bir soruşturma başlatıldı.[409] Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, "Azerbaycan askerleri tarafından yakalanan iki askerî üniformalı Ermeni'nin infaz edildiğini gösteren videolara yönelik medya kuruluşlarının derinlemesine incelemelerinin zorlayıcı ve derinden rahatsız edici bilgileri gün yüzüne çıkardığını" belirtti.[410]
Dağlık Karabağ sorununun coğrafi/tarihî önemi ve hassasiyeti nedeniyle bölgesel aktörlerin de savaşa müdahil olduğu yönünde suçlamalar, iddialar, açıklamalar ve haberler basında yer aldı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) de dahil çeşitli rapor ve basın yayın kuruluşları tarafından savaş sırasında Suriyeli paralı askerler kullanmakla suçlandı.[326][411][412] Bunların yanında Suriye ve Irak'tan YPG ve PKK militanlarının Ermeni tarafında savaştığı iddiaları da bulunmakta. Bazı üçüncü taraf kaynaklar bu iddiaları doğrulasa da[413][414][415] bazı yayınlar da bu iddiaların doğruluğunu "şüpheli" olarak değerlendirdi.[416][417][418] Ayrıca savaş sırasında Ermenistan saflarında savaşmaları için Orta Doğu, Avrupa ve Latin Amerika'nın çeşitli yerlerinden Ermeni savaşçılar getirilmişti.[419][420][421][422] Her iki taraf da savaşta paralı asker kullandıklarını reddetse de[423][424] OHCHR her iki tarafın da paralı asker kullandığına dair raporların olduğunu doğrulamış ve bu paralı askerlerin Dağlık Karabağ'dan çekilmeleri için çağrıda bulunmuştur.[425]
Ermenistan Rusya Büyükelçisi Vardan Toğanyan Türkiye'nin Suriye'den Azerbaycan'a 4000 savaşçı yolladığını iddia ederken,[426] bazı SMO üyeleri ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi,[326] özel bir Türk güvenlik şirketinin Suriye'deki gönüllüleri Karabağ'da Azerbaycan'ın yanında[427] savaşmaya gönderdiğini iddia etti.[428] Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, bu iddialara "saçmalık" dedi.[426] BBC'ye konuşan dört Suriyeli savaşçının açıklamalarında ve diğer Suriyeli savaşçılar tarafından internette yayımlanan fotoğraf ve videolarda Azerbaycan'ın Suriyeli paralı askerler kullandığı yer almıştır.[429] 29 Eylül'de, Ermenistan Savunma Bakanlığı Basın Sözcüsü Şuşan Stepanyan, Ermenistan'a ait SU-25 tipi savaş uçağının bir Türk F-16'sı tarafından vurulduğunu iddia etti.[430] Fahrettin Altun, "Ermenistan böyle ucuz propaganda oyunlarına başvuracağına, bir an önce işgal ettiği topraklardan çekilsin" dedi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Türkiye'nin çatışmalara taraf olmadığını belirtirken,[430] Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Türkiye'nin çatışmalara aktif olarak katıldığını ve bunun Ermeni soykırımının bir parçası olduğunu öne sürdü.[431]
Çatışmalardan önce, Türk kaynakları, Irak ve Suriye'den PKK ve YPG'li militanların İran içinden Karabağ'a, Azerbaycan'a karşı gönderildiğini iddia etmişti.[432] 30 Eylül'de Türk kaynakları 300 PKK üyesinin İran içinden Karabağ'a gönderildiğini iddia etti.[433][434][435] Azerbaycan Başsavcılığı, PKK ve YPG örgütleri üyelerinin savaşa katıldığı açıklamasında bulundu.[436] Ayrıca PKK'nin yöneticilerinden Layika Gültekin "Karabağ’a kadar gidip Ermeni askerlerle beraber savaşıyoruz. Ermenistan halkının istediği her zaman yanlarında oluruz” dedi[437] ve esir alınan bir Ermenistan askeri, PKK militanlarının Ermenistan saflarında savaştığını ifade etti.[436] Ancak, Washington Post yorumcusuna göre, Türkiye'nin daha önceden PKK ve YPG ile ilgili şüpheli açıklamalar yapması sebebiyle, bu iddialar da şüphelidir.[438]
17 Ekim 2020'de, Ermenistan Ulusal Güvenlik Servisi, Azerbaycan'ın önemli miktarda, Afganistan ve Pakistan'dan silah, paralı asker ve "terörist" aldığı açıklamasında bulundu.[439] Pakistan bu iddiaları reddetti ve Ermenistan hükûmetinin açıklamalarının asılsız olduğunu iddia etti.[440][441] Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, WION isimli bir Hint medya kuruluşuyla yaptığı görüşmede, Pakistan'dan militanların Karabağ'a karşı savaşa dâhil edildiği bilgisinin olduğunu söyledi.[442] Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Pakistan'ın Bakü'yü diplomatik olarak desteklediğini ancak askerî desteğin "söz konusu olmadığı"nı söyledi. 28 Ekim 2020'de, Rus gazetesi Kommersant, en az bir grup silahlı militanın Azerbaycan'a, Ermenistan karşısında savaşmaya gönderildiğini bildirdi.[443]
28 Eylül 2020'de, Azerbaycan Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı, Ermeni kayıpları arasında Suriye ve çeşitli Orta Doğu ülkelerinden Ermeni asıllı paralı askerlerin olduğunu iddia etti.[446] Aynı gün, Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanlığı, Ermenistan'ın paralı askerleri ve "teröristler"i geri göndermesi gerektiğini söyledi.[447] İki gün sonra, Azerbaycanlı yetkililer, uluslararası toplumdan Ermenistan'ın "terörist güçleri" kullanmasına karşılık "cevap" verilmesini istedi.[448] 30 Eylül 2020'de, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi de Ermeni asıllı Suriyeli savaşçıların Ermenistan'a, Azerbaycan'a karşı savaşması için gönderildiğini belirtti.[449] Ertesi gün, Azerbaycanlı yetkililer, Ermenistan'ın yaygın olarak Orta Doğu, Yunanistan, Birleşik Arap Emirlikleri, özellikle Suriye ve Lübnan ve diğer ülkelerden Ermeni asıllı "terörist güçleri" ve "paralı askerler"i Azerbaycan'a karşı kullandığını belirtti.[450] Bir Rus gazetesi olan Novaya Gazeta'nın raporuna göre 500 etnik Ermeni Lübnanlı Dağlık Karabağ'a, savaşmaya gönderildi.[451] Ekim başında, Komsomolskaya Pravda Lübnan'dan ASALA üyesi Ermenilerin savaşta Ermenistan'a destek verdiklerini bildirdi.[452] Greek City Times da yaklaşık 500-800 Yunanistanlı Ermeni'nin ve bazı Yunanların gönüllü olarak savaşa katıldığını açıkladı.[453]
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'ne göre, İsrail 2020 yılı ile Azerbaycan'ın tüm silah ithalatının üçte ikisini sağladı ve sağladığı silahlar 2020 Dağlık-Karabağ savaşının ilerleyişine büyük bir etkide bulundu. Enstitü, İsrail'in IAI Harop ve 2008'de misket bombaları sözleşmesi ile yasa dışı kabul edilmiş M095 DPICM misket bombaları ikmâl ettiğini açıkladı.[454]
Azerbaycan'ın ticaret ortakları ve silah sağlayıcılarından biri olan İsrail'in savaş boyunca özellikle dronlar olmak üzere Azerbaycan'a silah ikmali sağladığına devam ettiği rapor edildi.[455] Bu durumun bir sonucu olarak Azerbaycan ile İsrail arasında gerçekleştirilen uçuş sayısı savaştan önceki tarihlere kıyasla daha da artmıştı.[456] Nikol Paşinyan, İsrail'i, silah sağlamaya devam ettiği için eleştirdi.[457][458]
Savaş esnasında, İran ve Azeri medyası Rus silah ve askerî donanımın İran üzerinden Ermenistan'a taşındığını rapor etti.[459] 29 Eylül 2020'de İran Dışişleri Bakanlığı raporları yalanladı.[460] Ertesi gün, Azerbaycan hükûmetine bağlı medya kuruluşları nakledilen silahları gösteren kamera görüntülerini yayımladı.[461][462][463] Azerbaycan Milletvekili Sabir Rüstemhanlı, İran'ın farklı ülkelerden Ermenistan'a silah taşıdığını iddia etti.[464] Sonrasında ise Sabir Rüstemhanlı, Azerbaycan parlamentosunda İsrail'de elçilik açılmasını önerdi.[465] İran Genelkurmay Başkanı, Azerbaycan başbakan yardımcısı ile yaptığı telefon görüşmesinde raporları yalanladı.[466] İran Hükûmetine bağlı medya, araçların, Ermenistan hükûmetinin daha önceden Rusya'dan satın aldığı kamyonlar olduğunu belirtti.[467]
Azerbaycan Cumhurbaşkanı, ilk olarak Gürcistan'ın kendi topraklarında silah taşınmasına izin vermediği belirtti ve Gürcistan'a "bir ortak ve arkadaş" olarak teşekkür etti.[468] Daha sonraki görüşmelerde ise Gürcistan'ın hava sahası aracılığıyla Rusya'dan savaşçıların ve silahların Ermenistan'a ikmâl edildiğini belirtti.[469] Gürcistan, kendi hava sahasının tüm asker ve askerî kargo uçuşlarına kapalı olduğunu belirterek cevap verdi.[470]
Azerbaycan, Sırp silahlarının Gürcistan üzerinden Ermenistan'a ikmal edildiğini iddia etti.[471] Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić, cevap olarak Sırbistan'ın Ermenistan ve Azerbaycan'ı "dost ülkeler" olarak gördüğünü, Sırp silahlarının Dağlık Karabağ'da kullanılmadığını açıkladı.[472]
27 Eylül'de Ermenistan başbakanı Nikol Paşinyan, Azerbaycan yetkililerini geniş çaplı bir provokasyonla suçladı. Başbakan, "Azerbaycan liderliğinin son zamanlardaki agresif açıklamaları, Türkiye ile büyük çaplı ortak askerî tatbikatlar ve AGİT'in izleme önerilerinin reddedilmesi, bu saldırganlığın önceden planlandığını ve geniş çaplı bir provokasyon teşkil ettiğini açıkça göstermektedir." dedi.[473]
28 Eylül'de Ermenistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, "Dağlık Karabağ halkının Türkiye-Azerbaycan ittifakıyla savaş hâlinde olduğunu" iddia eden bir açıklama yaptı.[474] Ermenistan'ın Rusya Büyükelçisi Vardan Toganyan, Ermenistan'ın yeni silah tedariki için Rusya Federasyonu'na dönebileceğini reddetmedi.[475]
1 Ekim'de Dağlık Karabağ Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan, Ermenilerin uzun süreli bir savaşa hazırlanmaları gerektiğini belirtti.[476] İki gün sonra, Dağlık Karabağ Dışişleri Bakanlığı, "bölgesel barış ve güvenliği sağlamak" adına uluslararası toplumu Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanımaya çağırdı.[477]
6 Ekim'de Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Fransız haber ajansı AFP'ye verdiği bir röportajda, savaşa Türkiye'nin aktif katılımının sebep olduğunu ve bu katılımın Ermeni soykırımının bir parçası olduğunu iddia etti.[478] 8 Ekim'de Time dergisine verdiği bir mülakatta, Türkiye'nin bölgedeki angajmanının son bulması ve paralı askerlerin çekilmesi durumunda ateşkesi kabul edeceğini söyledi.[479]
9 Ekim'de Armen Sarkisyan, uluslararası güçlerin -özellikle ABD, Rusya ve NATO'nun- Türkiye'nin savaşa katılımını durdurmak için daha fazlasını yapmalarını talep etti ve Ankara'nın "Kafkasya'da başka bir Suriye" yaratmaya çalıştığını iddia etti.[480]
21 Ekim'de Nikol Paşinyan, "bu aşamada diplomatik bir çözümden söz etmenin mümkün olmadığı" gerekçesiyle Azerbaycan ile uzlaşma seçeneğinin kabul edilemez olduğunu belirtti ve "Halkımızın hakları için mücadele etmek demek, her şeyden önce silaha sarılmak ve vatan haklarının korunmasını sağlamak demektir" dedi.[481]
12 Kasım'da ise Paşinyan, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığının "savaşın derhal durdurulması gerektiğini" bildirdiğine dikkat çekti. Ayrıca Karabağ sorununun henüz çözülmediğini, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda tanınmasının artık mutlak bir öncelik hâline geldiğini belirtti.[482]
Azerbaycan Savunma Bakanlığı'na göre 26 Eylül'de saldırıdan bir gün önce, Ermeni ordusu büyük kalibreli makineli tüfekler ve keskin nişancı tüfekleriyle cephe hattı boyunca farklı yönlere ateş ederek ateşkesi 48 kez ihlal etti. Azerbaycan, önce Ermeni tarafının saldırdığını, ardından Azerbaycan kuvvetlerinin karşı saldırı başlattığını bildirdi.[483]
27 Eylül'de Azerbaycan Cumhurbaşkanı kıdemli danışmanı Hikmet Hacıyev, Ermeni güçlerini cepheye "kasıtlı" olarak saldırmakla[484] ve "kasıtlı olarak yerleşim alanlarını hedef almakla" suçladı.
28 Eylül'de Hacıyev, "Ermenistan'ın şu ana kadar izlediği politikanın müzakere sürecinin yıkılmasına yol açtığını belirtti. Bu, Azerbaycan'a yönelik başka bir saldırı olarak değerlendiriliyor."[485] "Azerbaycan'a savaş açıldı. Azerbaycan halkı böylesine zor bir dönemde seferber oluyor. Bu Azerbaycan halkının Büyük Vatanseverlik Savaşıdır."[486] Hacıyev daha sonra "Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin Dağlık Karabağ’a konuşlandırılmasının bölgesel barış için bir tehdit olduğunu" belirterek, Ermenistan’ı "çok yanlış ve gereksiz bilgiler" hazırlamakla suçlayarak, "Ermeni halkının kendilerinin silahlı kuvvetlere güvenmediğini" sözlerine ekledi. Ayrıca Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri uluslararası hukuk ilkelerine göre hareket ediyor." şeklinde açıklama yaptı.[487] Devlet Aile, Kadın ve Çocuk İşleri Komitesi yaptığı açıklamada, "Bu askerî saldırı sonucunda yaralı ve öldürülen sivil halk arasında kadın ve çocukların kasıtlı olarak hedef alınmasının Ermeni vandalizmini bir kez daha dünya toplumuna gösterdiğini" söyledi.[488] Ayrıca Azerbaycan Dışişleri Bakanı, "Türkiye'nin müdahalesi" iddialarını yalanlayarak, "Türkiye ile Azerbaycan arasında askerî ve teknik işbirliğinden bahsediyorsak, o zaman Azerbaycan'ın bazı ülkelerle askerî ve teknik işbirliği var ve hatta daha fazlası var" dedi.[489]
3 Nisan 1993'teki işgalinin ardından Ermeni birliklerinin Kelbecer ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin son işgal altındaki diğer bölgelerinden saldırısının durdurulması ve geri çekilmesi çağrısında bulunuyor.
Tüm düşmanlıkların derhal durdurulmasını talep ediyor, Ermeni birliklerinin Ağdam'dan ve Azerbaycan Cumhuriyeti'nin yakın zamanda işgal edilmiş diğer bölgelerinden çekilmesi çağrısında bulunuyor ve BM Karar 822'yi yeniden onaylıyor.
Ateşkesin korunması, çatışmanının durdurulması ve Ermeni birliklerinin yakın zamanda işgal edilen Azerbaycan'ın Füzuli ilçelerinden (23 Ağustos 1993), Cebrayıl (26 Ağustos 1993), Kubadlı (31 Eylül 1993) ve yakın zamanda işgal edilen diğer bölgelerden çekilmesi çağrısında bulunuyor ve BM Kararları 822 ve 853'ü yeniden tasdik ediyor.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.