Loading AI tools
Batı Avrupa ve kısmen Orta Avrupa'da bir federe ülke Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İsviçre, Batı, Orta ve Güney Avrupa'nın kesişme noktasında bulunan bir ülkedir. Federal otoritelerin merkezi Bern ile birlikte 26 kantondan oluşan bir federal cumhuriyettir. Kuzey sınırında Almanya, batısında Fransa, güneyinde İtalya, doğusunda Avusturya ile Lihtenştayn yer alır.
İsviçre Schweizerische Eidgenossenschaft (Almanca) Confédération suisse (Fransızca) Confederazione Svizzera (İtalyanca) Confederaziun svizra (Romanşça) İsviçre Konfederasyonu | |||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Başkent | Yok (kanunen) Bern (fiilen)[not 2][1] | ||||||||||
En büyük şehir | Zürih | ||||||||||
Resmî dil(ler) | |||||||||||
Etnik gruplar |
| ||||||||||
Demonim | İsviçreli | ||||||||||
Hükûmet | Federal meclisten bağımsız[2][3] direktörlük cumhuriyeti | ||||||||||
| |||||||||||
Yasama organı | Federal Meclis | ||||||||||
Eyaletler Konseyi | |||||||||||
Ulusal Konsey | |||||||||||
Tarihçe | |||||||||||
| |||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||
• Toplam | 41.285 km2 (136.) | ||||||||||
• Su (%) | 4,2 | ||||||||||
Nüfus | |||||||||||
• 2019 sayımı | 8.570.000 | ||||||||||
• Yoğunluk | 194/km2 (65.) | ||||||||||
GSYİH (SAGP) | 2023 tahminî | ||||||||||
• Toplam | $660,86 milyar[4] (35..) | ||||||||||
• Kişi başına | $75.880[4] (5..) | ||||||||||
GSYİH (nominal) | 2023 tahminî | ||||||||||
• Toplam | $824,73 milyar[4] (18..) | ||||||||||
• Kişi başına | $94.696[4] (2..) | ||||||||||
Gini (2018) | ▼ 29.7[5] düşük · 19. | ||||||||||
İGE (2022) | 0.962[6] çok yüksek · 1. | ||||||||||
Para birimi | İsviçre frangı (CHF) | ||||||||||
Zaman dilimi | UTC+01:00 (OAS) | ||||||||||
UTC+02:00 (OAYS) | |||||||||||
Telefon kodu | +41 | ||||||||||
ISO 3166 kodu | CH | ||||||||||
İnternet alan adı | .ch | ||||||||||
Resmî site İsviçre Konfederasyonu |
İsviçre, denize kıyısı olmayan, Alpler, İsviçre Platosu ve Jura Dağları arasında bölünen, 41.285 km² yüzölçümüne sahip bir ülkedir.[7] Alpler toprakların daha fazla bölümünü barındırırken 2021 verilerine göre yaklaşık 8,7 milyon insandan oluşan İsviçreli nüfus çoğunlukla en büyük şehirlerin bulunduğu platoda yoğunlaşmıştır. Bu şehirlerin arasında iki küresel kent ve ekonomik merkez olan Zürih ve Cenevre de vardır. İsviçre Konfederasyonunun uzun bir silahlı tarafsızlık tarihi vardır -1815 yılından bu yana uluslararası bir savaş durumu olmamıştır- ve 2002 yılına kadar Birleşmiş Milletler'e katılmamıştır. Yine de etkin bir dış politika sürdürmektedir ve sıklıkla dünya çapında barış kurma girişimlerine katılır.[8] İsviçre aynı zamanda Kızılhaç'ın doğduğu ülkedir ve ikinci büyük BM merkezi de dahil olmak üzere çok sayıda uluslararası organizasyonun ev sahibidir. Avrupa seviyesinde, Avrupa Serbest Ticaret Birliğinin kurucu üyelerindendir ve Schengen Bölgesinin bir parçasıdır ancak Avrupa Birliği'nin ve Avrupa Ekonomik Alanının bir üyesi değildir.[9]
İsviçre kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasıla bakımından dünyadaki en zengin ülkelerden biridir ve her bir yetişkin için en yüksek malvarlığına (finansal ve finansal olmayan) sahiptir.[10][11] Zürih ve Cenevre sırasıyla dünyadaki ikinci ve sekizinci yaşam kalitesine sahip şehirler olarak sıralanmaktadır.[12] 2023 yılından nominal (GSYİH) bakımından dünyanın 18., satın alma gücü paritesine göre 35. büyük ekonomisine sahiptir.[4] Malların ihracatında yirminci, ithalatında on sekizinci sıradadır.
İsviçre dil ve kültür açısından dört ana bölgeye ayrılabilir: Almanca, Fransızca, İtalyanca konuşulan bölgeler ile Romanşça konuşulan vadiler. Bu dil ayrılığı nedeniyle ülke, yerel dillerde farklı adlarla anılır: Almanca: Schweiz[not 3] Almanca telaffuz: [ˈʃvaɪts]; Fransızca: Suisse Fransızca telaffuz: [sɥis]; İtalyanca: Svizzera İtalyanca telaffuz: [ˈzvit͡sːera]; Romanşça: Svizra. Ancak madeni paralarda ve pullarda bu dört dil yerine ülkenin Latince adı olan Confoederatio Helvetica kullanılır. Bu ad çoğu zaman "Helvetia" olarak kısaltılır. Ülkeye duyulan güçlü bağlılık duygusunun kaynağı ortak tarihsel zemin, federalizm ve doğrudan demokrasi gibi paylaşılan değerler[13] ve kendini Alplerde yaşayanlar olarak tanımlama üzerine kurulmuştur.[14] İsviçre Konfederasyonu'nun kurulması geleneksel olarak 1 Ağustos 1291 olarak kabul edilir ve her yıl yıldönümünde İsviçre Ulusal Günü kutlanır.
Türkçede başına "i" harfi eklenerek Latince kökenli dillerden aktarılan İsviçre sözcüğü, İngilizcedeki Swiss sözcüğü gibi 16. yüzyılda kullanılmakta olan Fransızcadaki Suisse sözcüğünden gelmektedir.[kaynak belirtilmeli] Ülkenin İngilizcedeki adı olan Switzerland, 16. ve 19. yüzyıl arasında kullanılan; fakat günümüzde kullanılmayan ve Swiss ile aynı anlamdaki Switzer sözcüğünden üretildi.[15] Switzer sözcüğü ise Alamancadaki Schwiizer sözcüğünden türedi. Schwiizer şu an Schwyz kantonu olan bölge ve bu bölgede yaşayanlar için kullanılan bir terimdi ve aynı zamanda Eski İsviçre Federasyonunu oluşturan orman kantonlarından biriydi. 14. yüzyıldan beri kullanılmakta olan Ant kardeşliği (Almanca: Eidgenossen) sözcüğünün yanında, 1499'daki Swabian Savaşı'ndan sonra Swiss/Schweiz/Switzerland(İsviçre) sözcüğü de sahiplenilmeye başlandı.[kaynak belirtilmeli]
Bir yer ismi olarak Schwyz ise ilk olarak 972'de Eski Yüksek Almancada Suittes biçiminde ve muhtemelen "yakmak" anlamındaki suedan sözcüğü ile ilişkili olarak ormanlık alanları yakarak yerleşime açmak anlamında kullanıldı.[16] Sözcük 1499'daki Swabiyan Savaşı'na kadar sadece kantonu nitelemek için kullanılırken, giderek aşama aşama tüm konfederasyonu niteler hale geldi.[17][18] Ülkenin İsviçre Almancasındaki adı olan Schwiiz çift anlamlı olarak hem kantonu hem ülkeyi ifade etmek için kullanılsa da, ülke adı kullanılırken başına die tanımlığı getirilmektedir. Yani İsviçre için d'Schwiizi[19] kanton ve kantondaki şehir için sadece Schwyz kullanılmaktadır.[20]
Yeni Latince ifade Confederatio Helvetica (Helvetler Konfederasyonu) İsviçre'nin federal bir devlet olarak 1848'de kurulmasından sonra tedrici bir biçimde gündeme geldi. 1879'da paraların üzerinde görüldü, 1902'de İsviçre Federal Sarayı'nın üzerine yazılarak tescillendi ve 1948'den sonra da resmî devlet mühürlerinde kullanılmaya başlandı.[21] Sözcük, Antik Romalılar döneminden önce İsviçre Platosu'nda yaşayan ve Galyalı bir topluluk olan Helvet kabilesinden (Latince: Helvetii) üretildi. Helvetya, Johann Caspar Weissenbach'ın 1672'de sergilenen bir oyununda alegorik bir kadın kahramandı ve 17. yüzyılda İsviçre konfederasyonunun ulusal alegorisi hâline geldi.[22]
Dört resmî dilden herhangi birine öncelik vermemek amacıyla Latince kullanılır. Ülke kısaltması olarak (CH) kullanılmasının nedeni de budur. Fransızca (Confédération suisse), İtalyanca (Confederazione Svizzera) ve Romanşça (Confederaziun svizra) resmî adları "İsviçre Konfederasyonu" olarak çevrilirken; Almanca resmî ad olan Schweizerische Eidgenossenschaft, "İsviçre Ant Kardeşliği" ya da "İsviçre Sözleşme Ülkesi" anlamına gelmektedir.
İsviçre kelimesi, Şvitser kökünden gelen İtalyanca kelime Svizzera'dan başına (statistik/istatistik, steam/istim) kelimelerinde olduğu gibi i- eklenerek Osmanlıca harflerle yazıldığında İsviçre(h) olmuştur.
Milattan sonra 10. yy. sonrası Orta Hollandaca ile yazılmış belgelerde "duutsch" (oku. düç) olarak geçiyor. Eski Yüksek Almanca dilinde "Duitisc" geçer. Almanca anlamına gelen İtalyanca kelime "Tedesco" da "Duitisc" kökündendir. Anlamı "halk ait" demektir. Hollandaca'ya İngilizler Dutch derler. Nasıl ki Hollanda Almancası, Almanya Almancası denmezse, İsviçre Almancası da yaygın olarak kullanımda olmasına rağmen hatalıdır. İsviçre'de Basel Bern Zürih üçgeninde konuşulan yanlışlıkla diyalekt tabir edilen Şvitserdüç'de yer alan "düç", "halka ait" anlamlı olup çok geniş bir coğrafyada kullanılır. Bu devir için kullanılan Alamanca tabiri de kaynağa muhtaçtır.
İsviçre düç dili, İsviçrece, İsviçre dili (Şvitserdüç) için en doğrusudur.
İsviçre bir devlet olarak 1848 yılındaki İsviçre Federal Anayasası'nın kabulünden bu yana varlığını sürdürür. Bu devletin temelini oluşturan konfederasyonun kuruluşu ise 13. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir.
Bölgede en eski insansı (hominidae) varlığı 150.000 yıl öncesine kadar uzanır.[23] En eski tarım yerleşimiyle ilgili bulgulara ise Gächlingen'de (MÖ 5300'lü yıllardan kalma) rastlanır.[23]
Hallstatt ve La Tène kültürü (adını Neuchâtel Gölü'nün kuzeyinde bulunan La Tène arkeolojik kazı alanından alır) bölgede bilinen en erken kültürel kabilelerdir. La Tène kültürü muhtemelen Antik Yunan ve Etrüsk medeniyetlerinden etkilenerek geç Demir Çağı döneminde gelişip yayılmıştı.[23] İsviçre bölgesindeki en önemli kabilelerden birisi de Helvetlerdi. MÖ 58 yılında gerçekleşen Bibracte Muharebesi'nde Julius Caesar'ın orduları Helvetleri yenilgiye uğratmış,[23] daha sonra da (MÖ 15) Tiberius (2. Roma İmparatoru) ve kardeşi Drusus Alpleri tümüyle fethedip Roma İmparatorluğu'nun parçası hâline getirmişti. Helvetilerin yaşadığı bölge önce Roma'nın Gallia Belgica eyaletinin parçası olarak Confoederatio Helvetica adını aldı, daha sonraları ise Germania Superior eyaletinin parçası oldu. Günümüz İsviçre'sinin doğu kısımları ise Raetia eyaletine katılmıştı.
4. yüzyıldan itibaren İsviçre'nin batı bölgesi Burgonya Krallığı'na aitti. Alamanların 5. yüzyılda İsviçre Platosu'na, daha sonra 8. yüzyılda Alp vadilerine yerleşmesi sonucunda erken Orta çağ döneminde (Frank İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar) günümüz İsviçre toprakları Burgonya ve Alaman krallıkları arasında ikiye bölünmüş vaziyetteydi.[23] 6. yüzyılda bütün İsviçre bölgesi Frank İmparatorluğu egemenliği altına girdi.[25][26] 6. 7. ve 8. yüzyıllar boyunca da bölge Frank hegemonyası altında kaldı. Şarlman dönemindeki genişleme döneminden sonra Frank İmparatorluğu, 843 tarihli Verdun Antlaşması ile ikiye ayrıldı.[23] İsviçre toprakları da Orta Francia ve Doğu Francia krallıkları arasında paylaşıldı. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu döneminde, 1000 yılı civarında bu bölge yeniden tek bir idare altında toplandı.[23]
1200'lü yıllara gelindiğinde İsviçre platosu Savoie, Zähringer, Habsburg ve Kyburg hanedanları tarafından idare edilmekteydi.[23] Uri kantonu, Schwyz kantonu, Unterwalden (Waldstätten) gibi bazı bölgeler de imparatorluğun doğrudan kontrolü altındaydı (Reichsfreiheit). 1264'te Kyburg Hanedanlığı çöktüğünde, Habsburg topraklarını İsviçre platosunun doğusuna kadar genişletti.[25]
1291 yılında Uri, Schwyz ve Unterwalden kantonlarının oluşturduğu üç orman kantonu temsilcileri bir Federal Beyanname'nin altına imza attı.[27] Beyannameye imza atan taraflar, o zamanlar Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile Avusturya Dükalığını elinde tutan Habsburg Hanedanı'nın hükmüne karşı çıkabilmek için birleşmeyi taahhüt ediyorlardı. Bu federasyon kantonları imparatordan, imparatorluk içinde otonom olduklarını garantileyen bir belge de aldı. Ancak iktidar Habsburg Hanedanı'nın eline geçince bu otonomiyi kabul etmeyen Habsburglar, yeni federasyona karşı saldırıya geçti.[28] 15 Kasım 1315 günü gerçekleşen Morgarten Muharebesi'nde Habsburg ordusunu yenen İsviçreliler, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu içinde İsviçre Konfederasyonu'nun varlığını güven altına aldılar.[28]
1353 yılına gelindiğinde ilk birleşen üç kantona ek olarak Glarus ve Zug kantonlarıyla, Luzern, Zürih ve Bern şehir devletleri de birliğe katılarak 15. yüzyıla kadar varlığını sürdüren (Zürih bir toprak anlaşmazlığı nedeniyle 1440 yılında konfederasyondan atıldı) ve sekiz eyaletten oluşan "Eski Federasyon"u kurdular. Bu birlik sonraki yüzyıllarda yeni katılımlarla daha da büyüdü.[27] 1470'lerde Burgundiya dükü I. Charles'a karşı kazandıkları zaferler ve İsviçre paralı askerlerinin başarılarıyla federasyonun hem gücü hem de zenginliği arttı. İsviçre'nin kantonları sıralaması yapılırken geleneksel olarak, şehir devletlerini takiben kurucu kantonlar ilk sekiz "Eski Kanton" olarak önde anılırken, 1481 yılından sonra federasyona katılan diğer kantonlar ise tarih sırasına göre dizilmektedir. Kutsal Roma Cermen İmparatoru I. Maximilian'a karşı İsviçrelilerin 1499 yılında Svabya Savaşı'nda kazandığı zafer sonucunda, İsviçre, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndan ayrılıp de facto olarak bağımsızlığını kazandı.[29]
1506 yılında Papa II. Julius, günümüzde hâlâ Vatikan'ı koruyan İsviçreli Muhafızları işe aldı. Federasyonun genişlemesi ve ilk savaşlarda elde edilen yenilmezlik unvanı, 1515 yılında Marignano Muharebesi'ndeki İsviçre yenilgisi ile ilk kez durakladı.[30] Bazı kantonlarda Huldrych Zwingli'nin Reform'unun başarılı olması 1529 ve 1531 yıllarında kantonlar arası savaşların (Kappel Savaşları) çıkmasına neden oldu ve İsviçre, Katolik ve Protestan kantonlar şeklinde bölündü.[28] Çatışmalarda Protestan birlikleri çözüldü ve Katolikler birçok kantonda kontrolü ele geçirdiler. 1531'de yapılan barış anlaşmasından sonra bazı kantonlarda Protestanlar ve Katolikler aynı kiliselerde ibadet etseler de Katolikler 7 kanton ile 2 yarım kantonda iktidarda iken, Protestanlar ancak 4 kanton ile 2 yarım kantonda kontrol sahibi olabildiler.[31] 1648 yılında Westfalya Barış Antlaşması ile Avrupa ülkeleri İsviçre'nin Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndan ayrılmasını ve tarafsızlığını tanıdı.[28] Aristokrat ailelerin artan otoriteryenizmi, 30 Yıl Savaşları sırasında ortaya çıkan ekonomik krizle de birleşerek 1653 yılında İsviçre köylü savaşlarına yol açtı. Bu çatışmaların arka planında yine Katolik-Protestan çatışması vardı.[32] Kantonlar arasında anlaşmazlığın devam etmesi üzerine 1656 ve 1712 yıllarında Villmergen Çarpışmaları ile karşılıklı şiddet devam etti.
1798 yılında Fransız Devrimi kuvvetleri İsviçre'yi işgal etti ve zorla yeni bir anayasayı uygulattırdı.[27] Bu anayasa ile ülkenin hükûmeti merkezîleştirdi ve kantonlar ortadan kaldırdı. Helvetia Cumhuriyeti olarak bilinen yeni devletin halk arasında hiç desteği yoktu.[kaynak belirtilmeli] Yabancı işgal kuvvetleri tarafından zorla kabul ettirilen bu hükûmet, dinsel inanç özgürlüğü de dahil olmak üzere yüzyıllarca süren gelenekleri yıktı.[kaynak belirtilmeli] Bu devlet, İsviçre'yi, Fransa'nın bir uydu devleti hâline geldi. Sık sık ortaya çıkan ayaklanmalar, Fransız birliklerinin varlığı nedeniyle başarıya ulaşamadı.[kaynak belirtilmeli] 1798'in Eylül ayında Nidwalden İsyanı'nın Fransızlar tarafından kanlı bir şekilde bastırılması çok iyi karşılanmadı.[kaynak belirtilmeli]
Fransa ile diğer ülkeler arasında savaş çıktıktan sonra İsviçre; Avusturya ve Rusya gibi başka devletler tarafından da işgal edildi. İsviçreliler, merkezî hükûmeti destekleyen "cumhuriyetçiler" ve kantonların özerkliğinin tekrar verilmesini isteyen "federalistler" arasında ikiye bölündü. Napolyon Bonapart, her iki tarafın önde gelen politikacılarını 1803 yılında Paris'te bir araya getirdi.[27] Bu toplantının sonucunda İsviçre'nin özerkliğini büyük oranda geri veren ve 19 kantondan oluşan bir Konfederasyonu kuran Aracılık Yasası çıktı.[33] Bu tarihten sonra İsviçre politikasının en önemli çatışma konusu, kantonların kendi kendini yönetme geleneği ile merkezî bir hükûmet gerekliliği arasında oldu.[kaynak belirtilmeli] 1815 yılında Viyana Kongresi ile İsviçre'nin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, tüm Avrupa güçleri tarafından tanındı.[34] Bu tarihte, Valais, Neuchâtel ve Cenevre kantonlarının federasyona katılmasıyla birlikte İsviçre tarihteki en son genişlemeyi gerçekleştirdi.
1847 yılında ülkedeki Katolik ve Protestan kantonlar arasında bir iç savaş (Sonderbundskrieg) patlak verdi.[35] O zamanlar hükûmette olan Radikal Parti'nin yaymaya çalıştığı daha üniter bir İsviçre fikrinden hoşlanmayan Katolikler, Sonderbund adını verdikleri özel bir antlaşma ortaya çıkardılar. Radikallerin de bu antlaşmaya karşı çıkması üzerine ortaya çıkan savaş bir aydan az sürdü ve yaklaşık yüz kayıp verildi.[kaynak belirtilmeli] Küçük ayaklanmalar dışında bu çarpışma, İsviçre topraklarında yaşanan son silahlı çatışmaydı.[kaynak belirtilmeli] İç savaştan sonra İsviçre referandum uygulamasına geçti ve 1849 yılında federal anayasa kabul edildi.[36] Bu anayasa ile merkezî otorite kuruluyor ve kantonlar yerel konularda kendi kendilerini yönetebiliyorlardı. Nüfus artışı, Sanayi Devrimi ve tek para birimi kullanılması nedeniyle 1872 yılında önemli oranda revize edilen bu anayasa, savunma, ticaret ve adli konularda federal sorumlulukları da düzenlendi.
1893 yılında anayasa, olağan dışı bir şekilde doğrudan demokrasinin uygulanmasına yönelik olarak düzenlendi. Günümüzde de varlığını sürdüren bu sistem, dünyadaki tek örnek konumundadır.[36]
İsviçre 1920 yılında Milletler Cemiyeti’ne ve 1963 yılında da Avrupa Konseyi’ne katıldı. I. Dünya Savaşı’nda tarafsızlığını açıklayan ülke askerî olarak savaşa katılmadı.[37]
II. Dünya Savaşı’nda da tarafsızlık açıklandı, bir Alman müdahalesi planlansa da bu gerçekleşmedi. Bu müdahalenin gerçekleşmemesinin nedenlerinden birisi olarak General Henri Guisan önderliğinde İsviçre Silahlı Kuvvetlerinin seferberliğe geçmesi gösterilir. Buna karşın İsviçre'nin bu savaşta tarafsız kalmadığı da ileri sürüldü. Bunlardan bir kısmı İsviçre vatandaşlarının Yahudi Soykırımı esnasında elde edilen paraların aklanmasına yardımcı oldukları, dolayısıyla İsviçre’nin tarafsızlığına gölge düştüğü üzerinde dururken[38] bir diğer kısmı da İsviçre'nin, Almanya ve Mihver Kuvvetlere karşı yürütülen casusluk faaliyetlerinin bir merkezi hâline gelerek yenilmelerine yardımcı olduğu üzerinde yoğunlaşır.[39]
II. Dünya Savaşı sırasında hem Müttefik Devletler hem de Mihver Devletleri tarafından İsviçre'nin ticareti abluka altına alındı. Nazi Almanyasına verilen borçların uzatılması ve ekonomik işbirliği, diğer ticaret ortaklarının varlıklarına ve ülkenin işgal edilme olasılığının artıp azalmasına göre sürekli bir değişim yaşadı. 1942'de Vichy Fransası üzerindeki kritik demiryolu bağlantısı koptuğunda ve İsviçre tamamen mihver devletlerle çevrelenmiş hale geldiğinde, verilen tavizler en üst noktasına çıktı. Savaş boyunca 300.000'den fazla mülteci ülkeye sığındı[40] ve merkezi Cenevre'de bulunan Uluslararası Kızılhaç Komitesi bu çatışmalar sırasında oldukça önemli bir rol oynadı. Sert göçmenlik ve iltica politikaları, Nazi Almanyası ile İsviçre arasında ekonomik ilişkiler kadar önemli çatışmalar yarattı, hatta bu 20. yüzyılın sonuna kadar sürdü.[41]
Savaş boyunca İsviçre Hava Kuvvetleri dönem dönem her iki tarafın hava kuvvetleri ile de çatışmalara girdi, Mayıs ve Haziran 1940'ta Nazi Hava Kuvvetlerine ait 11 uçak düşürdü. Almanya tehdit politikasını değiştirdikten sonra ise uçakları yere inmeye zorladı. Savaş boyunca 100'den fazla bombardıman uçağı ve personeli yakalandı ve hapse atıldı. 1944-45 yıllarında ise müttefik kuvvetleri yanlışlıkla, içlerinde Schaffhausen, Basel ve Zürih şehirlerinin de olduğu bazı bölgeleri bombaladı.[39]
Savaştan sonra İsviçre hükûmeti İsviçre Yardımı adı verilen çeşitli yardım kuruluşlarının oluşturduğu fonların, savaştan zarar gören ülkelere gönderilmesine katkıda bulundu ve Avrupa ülkelerine yapılan Marshall Planı'ndan yararlandı. Bunlar ülkenin ekonomisinin gelişmesine katkıda bulundu.[42]
1959 yılından itibaren kantonlarda kadınlara oy hakkı verilmeye başlandı.[43] 1971 yılında federal düzeyde oy hakkının tanınması en son 1990 yılında Appenzell Innerrhoden kantonunda kadınlara oy hakkı verilmesinden sonra gerçekleşebildi. Bu tarihten sonra kadınlar hızla parlamentoya ve bakanlıklara girmeye başladı, yedi kişilik Federal hükûmet'e ilk olarak 1984-1989 arasında bakanlık yapan Elisabeth Kopp girdi. İlk kadın başbakan ise Ruth Dreifuss oldu.
1978 yılında Bern kantonunun bazı kısımları bağımsızlıklarını kazanarak yeni Jura kantonunu kurdu. 18 Nisan 1999’da İsviçre halkı ve kantonlar tamamen gözden geçirilen ve yenilenen bir federal anayasanın kabulü yönünde oy kullandı. 1999 anayasasına göre, federasyona özel olarak delege edilmemiş tüm güçler kantonların elindedir.[44]
İsviçre, 2002 yılında Birleşmiş Milletler’e tam üye oldu. EFTA (Avrupa Serbest Ticaret Birliği)’nın kurucu üyesi olan ülke, EEA (Avrupa Ekonomik Alanı)’nın bir parçası değildir. Avrupa Birliği’ne üye olmak için Mayıs 1992 tarihinde başvuru yapılmış olsa da Aralık 1992’de EEA için yapılan referandum sonucunda (EEA konusunda referandum yapan tek ülke İsviçre’dir) halkın EEA’ya girişi kabul etmemesi üzerine bu konuda başka bir girişimde bulunulmadı.[45] Bu tarihten sonra AB konusunda çeşitli referandumlar yapılmasına rağmen bu girişimler yeterli destek alamadılar. Yine de İsviçre yasaları AB yasalarıyla uyumlu hale gelmek üzere yavaş yavaş düzenlendi ve hükûmet, Avrupa Birliği ile bir dizi karşılıklı antlaşma imzaladı. Avusturya’nın 1995 yılında AB’ye girmesiyle birlikte İsviçre ve Lihtenştayn tamamen AB ülkeleri ile çevrelenmiş oldu. 5 Haziran 2005’te İsviçreliler %55'lik çoğunlukla Schengen antlaşmasına katılmayı kabul etti.[46] AB yorumcuları bu sonucu geleneksel olarak izolasyonist bir ülke olarak nitelendirilen İsviçre’nin bir iyi niyet gösterisi olarak değerlendirdiler.
Orta-batı Avrupa arasında yer alan İsviçre, Alpler'in kuzey ve güney yamaçlarında konumlanmıştır. 41.285 kilometrekarelik yüzölçümüyle İsviçre, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan ülkeler arasında yüzölçümü bakımından en büyük 135. ülkedir. 2011 sayımına göre 7.954.700'lük nüfusa sahip olan ülkede, kilometrekareye ortalama 188 kişi düşmektedir.[47] Engebeli bir araziye sahip olan ülkenin güney kısmında, kuzey kısmına oranla daha dağınık bir yerleşim görülür.[48] Yaklaşık 100’e yakın dağlık alanı mevcut olan ülkede tren, dişli demiryolları, teleferik ve diğer ulaşım araçları çoğunlukla kullanılmaktadır.[49]
Güneydeki İsviçre Alpleri, ortadaki İsviçre Platosu ve kuzeydeki Jura Dağları olmak üzere ülke üç ana topoğrafik alana ayrılabilir. Ülkeyi orta ve güneyinden kat eden sıradağlar olan Alpler, ülke topraklarının yaklaşık olarak %60'ını oluşturur. Ülkede bulunan zirvelerin yaklaşık yüz tanesi 4.000 metre (13.000 ft)'ye yakın veya daha da üzerindedir.[50] 4.634 metre (15.203 ft) ile ülkenin en yüksek noktası Dufour Zirvesi'dir.[51] İsviçre Alpleri'nin yüksek dorukları arasında, bazılarında buzul bulunan vadiler yer alır. Buralarda doğan Ren, Rhône, İnn, Aare ve Ticino gibi başlıca nehirler; Cenevre Gölü, Zürih Gölü, Neuchâtel Gölü ve Konstanz Gölü gibi göllere dökülür.[52] 1.500'den fazla göle sahip olan İsviçre, Avrupa'daki temiz su rezervinin yaklaşık %6'sına sahiptir. Göller ve buzullar, ülke topraklarının yaklaşık olarak %6'sını oluşturur.[48][53]
Yüksek dağlarla ayrılan birçok vadinin varlığı nedeniyle İsviçre'nin ekosistemleri çok hassastır ve hemen hemen her vadide kendine özgü ekolojiler oluşmuştur.[kaynak belirtilmeli] Dağlık bölgelerde de diğer yükseltilerde bulunmayan zengin bir bitki örtüsü bulunur.[kaynak belirtilmeli]
İsviçre'nin yer yer farklılıklar göstermekle birlikte genelinde ılıman iklim görülür.[54][55] Yaz ayları belirli bir sıklıkla yağmurlu ve mera ve otlatma için uygun olan sıcaklıkta ve nemlilikte geçer. Yaz aylarına kıyasla nem oranının düşük olduğu kış aylarında yüksek noktalarda istikrarlı hava koşulları seyrederken, alçak bölgelerde sıcaklık terselmesi gözükmekte dolayısıyla güneşsiz dönemler yaşanabilir.
Alplerin güney tarafına yoğun yağmur yağdığı dönemlerde, kuzey Alplere sıcak fön rüzgârları gelir. Alp vadilerinin iç kısımlarında en kuru hava koşulları (bu bölgeye doğru hareket eden bulutların, dağların üzerinden geçerken içeriklerinin önemli bir bölümünü kaybetmelerinde dolayı) oluşur. Alplerde bulunan Graubünden gibi geniş bölgelerdeki yağış oranı Valais gibi bağcılığın yapıldığı güney batı bölgelere kıyasla az olur.[56] En yağışlı hava koşulları Alplerin yükseklerinde ve Ticino kantonunda görülür.[56]
Tüm yıl görülmekle birlikte en çok yağmur yaz aylarında düşer. Genel olarak sonbahar en kurak mevsim olmakla ve kışlar yazlara göre daha az yağmur almakla birlikte, yıldan yıla İsviçre ikliminde mevsimsel farklılıklar göze çarpar.
Yüksek dağlarla çevrili özgün ekosistemlerden oluşan vadilerden dolayı, İsviçre'nin ekosistemi oldukça kırılgandır. İklimsel, coğrafi ve topoğrafik özellikleri de Alpler bölgesini iklim değişikliğine hassas kılar.[57][58]
Bitki örtüsü ve hayvanlar: Ülke topraklarının %23’ünü ormanlar meydana getirir. Ormanların %70'i kozalaklı ağaçlarla, geri kalan kısmı geniş yapraklı ağaçlarla kaplıdır. Ormanlarda meşe, kayın, ceviz, çam ve kestane ağaçları vardır. Ormanlar İsviçre’nin kereste ihtiyacının yarısını sağlar. Yüksek Alp yamaçlarında dağ keçisi, tavşan, dağ sıçanı ve av kuşları yaşar.
Madenler: Yeraltı kaynakları bakımından İsviçre fakirdir. Ülkede önemsiz birkaç kömür yatağı vardır. Yalnız tuz yatakları önemlidir.
Çift meclisli İsviçre parlamentosu Federal Meclis, Federal Hükûmet'ten ayrı olarak temel iktidar merkezidir. Federal Meclisi oluşturan Eyaletler Konseyi ve Ulusal Konsey yasa çıkarmak da dahil olmak üzere her açıdan eşit güce sahiptir.
1999 anayasasına göre, federasyona özel olarak delege edilmemiş tüm güçler kantonların elindedir.
Eyaletler konseyinin 46 üyesi (her kantondan iki ve yarım kantondan bir olmak üzere) doğrudan her kantonda seçilir. Ulusal Konsey’in 200 üyesi ise nispi temsil esaslarına dayanarak seçilir. Her iki meclise seçilenlerin görev süresi 4 yıldır. Referandumlar yoluyla her yurttaş federal hükûmet tarafından kabul edilmiş yasaların geçerliliğini sorgulayabilir ve federal anayasaya düzeltme yapılmasını isteyebilir. Bu haklar İsviçre'yi doğrudan demokrasi uygulanan bir ülke yapar.
Yürütme erki ve devlet başkanlığı görevi yedi üyeden oluşan Federal hükûmette toplanır. Her ne kadar anayasaya göre Meclis Konsey üyelerini seçse ve denetlese de, yasama sürecini yönlendirme ve federal yasaları uygulama konusunda Federal hükûmet yavaş yavaş önde gelen bir role kavuştu. Özel temsil görevlerini yürütmek üzere konseyi oluşturan yedi kişi içinden bir kişi bir yıllığına İsviçre Konfederasyon Başkanı olarak seçilir.[60]
1959 yılından Aralık 2003'e kadar Federal hükûmette İsviçre’nin dört önemli siyasi partisi, federal meclisteki temsil oranlarına göre oluşan "sihirli formüle" göre temsil edilir: 2 üye Hristiyan Demokratlardan (CVP/PDC), 2 üye Sosyal Demokratlardan (SPS/PSS), 2 üye Liberal Demokratlardan (FDP/PRD) ve 1 üye de İsviçre Halk Partisinden (SVP/UDC). Konseydeki bu geleneksel üye dağılımı herhangi bir yasa ile tanımlanmış değildir ve 2003 seçimlerinden sonra Hristiyan Demokratlar ikinci sandalyelerini, o yıl meclis seçimlerinde en güçlü parti olarak çıkan İsviçre Halk Partisine kaptırdı.
Federal Yüksek Mahkeme’nin görevi kanton mahkemelerinden gelen temyizlere ve federal yönetimin idari kararlara bakmaktır. Yüksek Mahkeme yargıçları, altı yıllık görev süresi için Federal Meclis tarafından seçilir.[61]
1848 federal anayasanın uygulanmaya başlandığından beri İsviçre, Dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir hükûmet sistemi olan doğrudan demokrasiye ev sahipliği yapar.[62] Parlamenter demokrasinin vazgeçilmez ögeleri olan meclis ve konseyler de bulunduğundan kimi zaman bu sistem yarı-doğrudan sistem olarak da adlandırılır. İsviçre doğrudan demokrasisinin federal düzeydeki araçları halkın hakları denilen anayasal girişim ve referandumdur.[63] Kanton ve belediye düzeyinde de bu araçlar daha geniş ve farklı olarak uygulanır.
Meclis tarafından onaylanmış bir yasanın geçerliliğini sorgulamak isteyen bir grup yurttaş eğer yasanın çıkmasından sonraki 100 gün içinde yasaya karşı 50.000 imza toplayabilirlerse federal bir referandum isteğinde bulunabilirler. Bu durumda yasanın kabulü ya da reddi için ulusal düzeyde ve basit çoğunluk ile karar verilen bir oylama yapılır. Federal bir yasaya karşı sekiz kanton birleşerek de referandum isteğinde bulunabilir.[62]
Benzer şekilde yurttaşlar bir anayasal değişikliği 18 aylık bir süre içinde destekleyen 100.000 imzaya ulaşabilirlerse federal anayasal girişim ile ulusal oylamaya gidebilirler.[64] Meclis anayasal değişiklik isteğini tamamlayıcı olarak karşı öneri getirebilir ve seçmenler her iki önerinin kabulü durumunda seçeneklerini oy pusulalarında işaretler. Anayasal değişikliklerin, ister meclis tarafından getirilmiş ister anayasal girişimle sunulmuş olsun kabul edilmesi için hem ulusal düzeydeki oylamanın sonucunun çoğunluğu hem de kantonların sonuçlarının çoğunluğu olmak üzere çifte çoğunluk aranır.[65]
İsviçre, 26 kantondan oluşmaktadır.[66] Kantonların nüfusu 15.000 (Appenzell Innerrhoden) ile 1.253.500 (Zürich) arasında ve yüzölçümü de 37 km² (Basel-Stadt) ile 7.105 km² (Graubünden) arasında değişir. Kantonlarda toplam 2.889 belediye bulunmaktadır.
İsviçre içinde iki anklav (kuşatılmış toprak) bulunur: Almanya’ya ait olan Büsingen ile İtalya'ya ait olan Campione d'Italia.
Avusturya'nın Vorarlberg eyaletinde 11 Mayıs 1919 tarihinde yapılan referandum sonucunda halkın %80'i eyaletin İsviçre Konfederasyonuna katılması önerisini destekledi. Ancak Avusturya hükûmetinin, Müttefik kuvvetlerin, İsviçre liberallerinin, İtalyan İsviçrelilerin ve Fransız İsviçrelilerin karşı çıkmasıyla bu gerçekleşmedi.[67]
Kanton | Başkent | Yüzölçümü (km²) | Nüfus | Nüfus yoğunluğu | Yabancıların oranı (2012) | Resmî dil(ler)i | |
---|---|---|---|---|---|---|---|
Aargau | Aarau | 1.729 | 1.392.026 | 805 | %24,6 | Almanca | |
*Appenzell Ausserrhoden | Herisau | 243 | 53.307 | 219 | %14,3 | Almanca | |
*Appenzell Innerrhoden | Appenzell | 173 | 15.741 | 91 | %10,0 | Almanca | |
*Basel-Landschaft | Liestal | 518 | 275.321 | 532 | %19,7 | Almanca | |
*Basel-Stadt | Basel | 37 | 186.221 | 5.033 | %33,7 | Almanca | |
Bern | Bern | 5.959 | 984.726 | 165 | %13,5 | Almanca, Fransızca | |
Fribourg | Fribourg | 1.671 | 284.546 | 170 | %19,8 | Almanca, Fransızca | |
Cenevre | Cenevre | 282 | 460.348 | 1.632 | %36,3 | Fransızca | |
Glarus | Glarus | 685 | 39.214 | 57 | %21,4 | Fransızca | |
Graubünden | Chur | 7.105 | 193.349 | 27 | %17,0 | Almanca, Romanşça, İtalyanca | |
Jura | Delémont | 838 | 70.532 | 84 | %12,7 | Fransızca | |
Luzern | Luzern | 1.493 | 381.879 | 256 | %16,7 | Almanca | |
Neuchâtel | Neuchâtel | 803 | 173.123 | 216 | %23,9 | Fransızca | |
*Nidwalden | Stans | 276 | 41.311 | 150 | %11,9 | Almanca | |
*Obwalden | Sarnen | 491 | 35.878 | 73 | %13,4 | Almanca | |
Schaffhausen | Schaffhausen | 298 | 77.107 | 259 | %23,9 | Almanca | |
Schwyz | Schwyz | 908 | 147.881 | 163 | %19,0 | Almanca | |
Solothurn | Solothurn | 791 | 256.941 | 325 | %19,7 | Almanca | |
St. Gallen | St. Gallen | 2.026 | 483.101 | 239 | %22,2 | Almanca | |
Thurgau | Frauenfeld | 991 | 251.939 | 254 | %22,6 | Almanca | |
Ticino | Bellinzona | 2.812 | 336.888 | 120 | %26,8 | İtalyanca | |
Uri | Altdorf | 1.077 | 35.381 | 33 | %10,1 | Almanca | |
Valais | Sion | 5.224 | 316.773 | 61 | %21,5 | Almanca, Fransızca | |
Vaud | Lozan | 3.212 | 725.791 | 226 | %31,4 | Fransızca | |
Zug | Zug | 239 | 115.084 | 482 | %25,1 | Almanca | |
Zürih | Zürih | 1.729 | 1.392.026 | 805 | %24,6 | Almanca | |
*Bu kantonlar yarım kanton olarak adlandırılır ve Eyaletler Konseyi’nde tek üye ile temsil edilir. Diğer kantonlar ise meclise 2 üye gönderirler.
Özellikle İsviçre’nin tarafsızlığı nedeniyle hatırı sayılır bir miktarda uluslararası örgütün merkezi İsviçre’de bulunur. İsviçre'nin tarafsızlık politikası uluslararası arenada 1815 yılında Viyana Kongresi ile de tanındı.[68][69] 1863 yılında İsviçre’de kurulan Kızıl Haç’ın merkezi hâlâ buradadır. İsviçre Avrupa Birliği’nin bir üyesi değildir ve 1990’ların başında yapılan referandum sonucunda İsviçre halkı AB’ye katılmayı reddetti.[68] 2002 yılında Birleşmiş Milletler’e katılan İsviçre,[68] bu örgüte en son katılan ülkelerden biridir.
İsviçre'nin Cenevre kenti Kızılhaç ve Kızılay Hareketi ile Cenevre Sözleşmelerinin doğduğu yerdir. Ayrıca 2006 yılından bu yana Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne ev sahipliği yapar. Birleşmiş Milletlere katılan en son ülkelerden biri olmasına rağmen, New York'tan sonra Birleşmiş Milletlerin ikinci büyük merkezi olan Milletler Sarayı Cenevre'de bulunur. İsviçre Milletler Cemiyetinin kurucu üyesi ve ev sahibidir.
Birleşmiş Milletler genel merkezi burada bulunmamasına rağmen, İsviçre Konfederasyonu; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), Mülteciler için Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği (UNHCR) gibi birçok BM ajansını barındırır ve Dünya Ticaret Örgütü de dahil olmak üzere 200 kadar uluslararası örgüte ev sahipliği yapar.[68] Dünyanın karşı karşıya olduğu önemli konuları görüşmek üzere İsviçre'nin Davos kentine yabancı ülkelerden gelen siyasi liderler ve iş çevreleri, çevre ve sağlık konuları da dahil uluslararası konuların konuşulduğu Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantılarında bir araya gelirler.
Birçok uluslararası spor organizasyonu ve federasyonu da bu ülkede bulunur. FIBA Cenevre'de, UEFA (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) Nyon'da, FIFA (Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği) ve Uluslararası Buz Hokeyi Federasyonu Zürih'te, Uluslararası Bisiklet Birliği Aigle'de ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi Lozan'da bulunur.[71]
İsviçre Silahlı Kuvvetleri, kara ve hava kuvvetlerinden oluşmaktadır. Askerî personelin %5'ini profesyonel askerler oluşturur, geri kalan askerî personel ise 20 ile 34 yaş arası (özel durumlarda 50'ye kadar çıkar) erkek vatandaşlardır.[kaynak belirtilmeli] Denize kıyısı olmayan bir ülkedir, bu yüzden deniz kuvvetleri bulunmamaktadır; fakat sınırlarda bulunan göllerde silahlı askeri devriye botları bulunur. İsviçre vatandaşlarının, Vatikan İsviçreli Muhafızlar ya da çifte vatandaş olanlar haricinde, başka bir ülkede askeri görev yapması yasaklanmıştır.[kaynak belirtilmeli]
İsviçre milis sistemi askerlere ordu tarafından verilen ekipmanları, personelin kendine ait özel silahları da dahil, evlerinde tutmalarını şart koşar. Bazı kuruluşlar ve siyasi partiler bu uygulamayı tartışır ve uygunsuz görür fakat İsviçrelilerin büyük bölümü bu uygulamanın lehlerine olduğunu düşünmektedir.[kaynak belirtilmeli] Zorunlu askerlik hizmeti tüm erkek İsviçre vatandaşlarını kapsar, kadınlar da gönüllü olarak askerlik yapabilirler. Erkekler genellikle 19 yaşında askerlik eğitimi için emir kağıdını alırlar. İsviçreli genç nüfusun yaklaşık üçte ikisi askerlik hizmeti için uygundur, uygun olmayanlar için ise alternatif hizmet şekilleri bulunur.[72] Yıllık yaklaşık, 20.000 kişi 18 ila 21 hafta arasında askeri eğitim merkezlerinde eğitim görürler.[kaynak belirtilmeli]
İsviçre'nin bütünlüğü ve tarafsızlığını sağlamak amacıyla bugüne kadar üç genel seferberlik ilan edildi. İlki 1870-1871 yıllarında Fransa-Prusya Savaşı dolayısıyla ilan edildi. İkincisi 1914 yılının Ağustos ayında, I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine ilan edildi. Ordunun üçüncü seferberliği ise 1939 Eylül'ünde, Almanya'nın Polonya üzerine saldırması üzerine Henri Guisan'ın general olarak seçilmesiyle ilan edildi.
Tarafsızlık politikası nedeniyle, İsviçre ordusu diğer ülkelerde silahlı çatışmalara katılmaz, ancak dünyada bazı barış misyonlarına katılır. 2000 yılından beri silahlı kuvvetler departmanı uydu iletişimlerini izlemek amacıyla Onyx istihbarat toplama sistemini kullanır.[73]
Soğuk Savaş'ın bitmesinin ardından anti-militarist gruplar tarafından askeri faaliyetlerin engellenmesi, hatta tamamen silahlı kuvvetlerin kaldırılması için girişimler oldu. Anti-militarist gruplar tarafından başlatılan dikkate değer bir referandum, 26 Kasım 1989 tarihinde yapıldı. Bu öneriye seçmenlerin yaklaşık üçte ikisi karşı çıktı.[74][75] Benzer bir referandum, Amerika'ya düzenlenen 11 Eylül Saldırıları nedeniyle %78'lik bir oranla anti-militarist grupların başarısız olması ile sonuçlandı.[76]
İsviçre bir hukuk devletidir. Mahkemeler hükûmetten ve parlamentodan bağımsızdır. Hangi temel hak ve yükümlülüklerin geçerli olduğu ve İsviçre’de siyasi ve adli sistemin nasıl düzenlendiği, İsviçre Federal Anayasasında yazılıdır.[77] 26 kantondan oluşan federal bir yapıya sahip olan İsviçre'de, her kanton federal hukuka aykırı olmamak kaydıyla kendi anayasalarına ve yasalarına sahiptirler. Ayrıca her bir kantonun kendi meclisi, hükûmeti ve mahkemeleri vardır.[77] İsviçre, Avrupa Birliği üyesi olmaması nedeniyle Avrupa Birliği hukuku'nun etkisi altında değildir. Bu nedenle kendi ulusal hukuk sistemini ve hukukunu korumaktadır.[78] İsviçre'nin anayasası 18 Nisan 1999 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ancak bu anayasanın kökeni 12 Ekim 1848 tarihli İsviçre Federal Anayasası'na dayanmaktadır.[78] Federal yargı teşkilatı ise Federal Yüksek Mahkemesi, Federal Ceza Mahkemesi ve Federal İdare Mahkemesi'nden oluşmaktadır.
İsviçre Anayasası tarafından federal kanunların uygulamasını denetleme yetkisi en yüksek yargı organı olan Federal Yüksek Mahkeme'ye verilmiştir. Federal Yüksek Mahkeme’nin görevi kanton mahkemelerinden gelen temyizlere ve federal yönetimin idari kararlarına bakmaktır.[79] Yüksek Mahkeme yargıçları, altı yıllık görev süresi için Federal Meclis tarafından seçilir. Bunun dışında genel yargı yetkisi bağımsız kanton mahkemeleri tarafından kullanılmaktadır.
Zengin ve kararlı bir pazar ekonomisine sahip olan İsviçre, kişi başı gayrisafi yurt içi hasıla’da Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve büyük Avrupa ekonomilerinin önünde yer alırken alım gücü paritesinde onuncu sırada gelir.[82][83] 20. yüzyılın çok önemli bir döneminde açık ara ile Avrupa’nın en müreffeh ülkesi olan İsviçre[84] 1990’lardan beri ağır bir büyüme dönemine girdi ve 2005’e gelindiğinde kişi başına GSYİH’da nüfusu bir milyondan büyük Avrupa ülkeleri arasında İrlanda, Danimarka ve Norveç’in ardından dördüncülüğe düştü ve satın alma paritesine göre de onunculuğa geriledi.[85] Buna karşın İsviçre'de kişi başına düşen millî gelir 80.000 dolar düzeyinde olup ve 35.000 dolar civarındaki AB ortalamasının oldukça üstündedir.[86] İşsizlik oranı 2012 Aralık rakamlarına göre %3,2'dir.[87] İsviçre Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) üyesidir.
İsviçre ekonomisinin en büyük sektörü %73'lük oranı ile hizmet sektörüdür.[86] Bankacılık, sigortacılık, turizm ve ticaret ekonominin en önemli kalemleridir. Toplam ihracatın üçte biri de banka, sigorta, turizm ve uluslararası organizasyonlar gibi alanlara aittir.[88] Ekonominin yüzde 23'ünü ise sanayi sektörleri oluşturur.[86] Sanayi sektörü en çok kimya endüstrisi, sağlık ve ilaç sektörü, bilimsel ve hassas ölçüm araçları ve müzik aletleri gibi alanlarda gelişmiştir. En büyük ihraç ürünleri kimyasal ürünler (ihracatının %34'ü), makine/elektronik aletler (ihracatını %20,9'u) ve hassas ölçüm araçları ve saatlerdir (ihracatının %16,9'u).[88] Tarım sektörü ise ekonomide sadece %4 gibi bir oranı oluşturur. Buna karşın kaliteli tarım ürünleri tercih edilir.[86]
İsviçre birçok çokuluslu şirketlere de ev sahipliği yapar. Gelirleri bakımından İsviçre'nin en büyük şirketleri; Glencore, Gunvor, Nestlé, Novartis, Hoffmann-La Roche, ABB, Mercuria Enerji Grubu ve Adecco sayılabilir.[89] Ayrıca UBS AG, Zürih Sigorta Grubu, Credit Suisse, Barry Callebaut, Swiss Re, Tetra Pak ve Swatch Grup da diğer önemli şirketlerdendir. İsviçre ekonomisi dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri sayılır.[85]
İsviçre, tüm dünyada gelişmiş bankacılık sistemi ile tanınır.[90] Ülkede toplam 385 banka faaliyet gösterir. Tümü uluslararası bankacılık sistemine göre çalışan bankalar, dünyanın her yerinden çok sayıda müşteriye hizmet ederler ve gizlilik ilkesini esas alırlar.[90] Ülkedeki bankacılık faaliyetinin yüzde 50'den fazlası iki bankanın, UBS AG ve Credit Suisse'in kontrolü altındadır. Bu iki banka'dan UBS yatırım danışmanlığı ve menkul kıymetler konularında, Credit Suisse ise finans hizmetleri ve krediler alanında uzmanlaşmıştır. Bunların dışında her bir kantonda kurulmuş kantonal bankalar bulunur. Bu 24 adet kantonal banka devlet garantisi ile faaliyet yürütürler. Bunların dışında çok sayıda özel banka ve yabancı banka bulunur. Global ölçekli iki banka toplam varlıkların yüzde 52'sini elinde tutarken, kantonal bankalar yüzde 16'sını, yabancı bankalar ise yüzde 13'ünü ellerinde bulundurular.[91] Bunların dışında sadece belli bir işlem hacminin üstündeki şirketlere hizmet veren ticari bankalar da bulunur.[90]
Finans sektöründe 2011 rakamlarına göre 143.000'ü bankacılık sektöründe olmak üzere 196.000 kişi çalışır. Bu sektörde çalışan sayısı toplam işgücünün yüzde 5,7'sini oluşturmasına karşın, 59.4 milyar franklık katma değer yaratarak ekonomiye yüzde 10,3'lük bir katma değer üretir.[91]
İsviçre, bankalarındaki 2 trilyon dolarlık mevduat ile en büyük offshore merkezi durumunda.[92] İsviçre, son yıllarda, banka hesaplarındaki gizlilik prensibi yüzünden, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından yoğun baskı altına alındı. Örneğin ülkenin en büyük bankası UBS, 2009 yılında en büyük 4.000 müşterisinin isimlerini ABD hükûmetine vermek ve 780 milyon dolar tazminat ödemek zorunda kaldı.[92]
İsviçre'nin en büyük ticaret ortağı Almanya'dır. 2011 yılı verilerine göre ihracatın %20,1'i, ithalatın ise %33,6'sı bu ülke ile yapılmaktadır.[93] Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri, İtalya ve Fransa diğer büyük dış ticaret ortaklarıdır.[94] İsviçre'nin 2011 yılında ürün grubu bazında en fazla ihracat gerçekleştirdiği ilk üç ürün grubunu eczacılık ürünleri, makine ve aksamları ve saatler ile bunların aksam ve parçaları oluştururken; en fazla ithalat gerçekleştirdiği ilk üç ürün grubunu ise makine ve aksamları, "eczacılık ürünleri ve inciler, kıymetli taş ve metal mamulleri, madeni paralar oluşturmaktadır.[93]
Diğer yandan İsviçre Uluslararası Kakao Örgütünün (ICCO) de bir üyesidir.
İhracat (yüzde) | İthalat (yüzde) | ||
---|---|---|---|
Almanya | 20,1 | Almanya | 33,6 |
ABD | 10,1 | İtalya | 10,9 |
İtalya | 8,0 | Fransa | 8,9 |
Fransa | 7,3 | ABD | 4,7 |
Birleşik Krallık | 4,2 | Hollanda | 4,6 |
Çin | 3,7 | Avusturya | 4,5 |
Japonya | 3,3 | Çin | 4,5 |
Avusturya | 3,0 | Birleşik Krallık | 3,3 |
diğer ülkeler | 40,3 | diğer ülkeler | 25,0 |
tüm AB ülkeleri | 56,9 | tüm AB ülkeleri | 79,9 |
2009 | 2010 | 2011 | ||||
---|---|---|---|---|---|---|
Mrd. USD | % gg. Vj. | Mrd. USD | % gg. Vj. | Mrd. USD | % gg. Vj. | |
İthalat | 155,4 | −15,3 | 176,3 | 13,5 | 208,2 | 18,1 |
İhracat | 172,5 | −14,0 | 195,6 | 13,4 | 234,8 | 20,0 |
Dış ticaret dengesi (+dış ticaret fazlası/-açığı) |
+ 17,1 | + 19,3 | + 26,6 |
2012 yılı devlet bütçesi 212.7 milyar dolar gidere karşılık 211.1 milyar dolar gelir şeklinde gerçekleşti. Bütçe fazlası gayrisafi yurt içi hasıla'nın yüzde 0,2 fazlası oldu.[96]
2009 yılı devlet borçları 198.4 milyar dolar ile gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 40,5'i kadardır.[96]
2006 yılı verilerine göre devlet harcamalarının yüzde 10,8'i sağlık,[97] yüzde 5,8'i eğitim,[96] yüzde 1,0'ı ise askeri[96] harcamalara gider.
İsviçre ekonomisi, 2001 yılından itibaren genel bir durgunluk içine girdi. Bu nedenle Federal Hükûmet durgunluğu aşabilmek için bazı çalışmalar başlattı. 2005 yılında yeni dış ekonomik ilişkiler stratejisi oluşturuldu ve uygulanmaya başladı. Bunun sonucunda uluslararası alanda yatırım ve faaliyette bulunan UBS gibi bankalar ile Roche, Novartis, Nestle gibi uluslararası şirketler tarihi karlar elde ettiler. Buna karşın iç pazardaki daralma aşılamadı. İç pazarları genişletebilmek için inşaat sektöründe devlet yatırımları artırılmaya, komşu AB ülkelerinin tüketim sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar (gıda, süpermarketler, giyim ve ev eşyaları gibi) ülkeye çekilmeye çalışıldı.[98]
Bu gelişmelerin etkisiyle 2006 yılının ilk altı ay verileri itibarıyla ekonomi olumlu ilerleme kaydetti. Son yıllarda en büyük sorun olan işsizlik 2006 yılında düzenli olarak azalarak yüzde 3,1'e geriledi. Keza, artan petrol fiyatlarına ve faiz oranlarının yükselmesine rağmen enflasyonda görece az bir artış oldu. Bu artış da petrol fiyatlarına bağlı üretici fiyatlarındaki artışın etkisiyle oldu. Ekonomideki genel iyileşmenin bir göstergesi de hükûmetin 2006 yılı büyüme tahminini Haziran ayında yüzde 2 oranında yükselterek yüzde 2,7 olarak açıklaması olmuştur. Keza, OECD de İsviçre için 2006 yılı büyüme tahminini yüzde 1,7'den yüzde 2,4'e çıkarmıştır.[98] Küresel finans krizinin etkisiyle 2009 yılında yüzde 1,9 daralan İsviçre ekonomisi, 2010 yılında yüzde 2,7[99] 2012 yılında ise ancak yüzde 1,4 büyüyebildi.[100]
İsviçre'de üretilen enerjinin %39'u nükleer enerji ve %52'si hidroelektrik kaynaklıdır.[kaynak belirtilmeli]
18 Mayıs 2003 tarihinde, Moratorium Plus adındaki halk girişimi yeni nükleer enerji santrallerinin yapımını yasaklayan yasanın uzatılmasını istedi. Ancak hem Moratorium Plus hem de Electricity Without Nuclear girişimleri kabul görmedi: Moratorium Plus %41,6 evet ve %58,4 hayır oyu; Electricity Without Nuclear %33,7 evet ve %66,3 hayır oyu aldı.[kaynak belirtilmeli]
Yeni nükleer santrallerin kurulması konusunda on yıl önce yapılan moratoryum, 1990 yılında bir vatandaş girişimi ile oylanan ve %45,5'lik Hayır oylarına karşılık %54,5'lik Evet oylarının kazanması sonucunda başlatıldı.[101][102] Bern Kantonu hâlen yeni bir nükleer santral yapımı planlamaktadır. 2011 Tōhoku depremi ve tsunamisi ile yaşanan Fukuşima I Nükleer Santrali kazalarının ardından 25 Mayıs 2011 tarihinde İsviçre hükûmeti önümüzdeki 2 ya da 3 yıl içinde nükleer enerji kullanımı sonlandırmayı planladığını duyurdu. Enerji bakanı Doris Leuthard basın toplantısında "Hükûmet olarak daha güvenli ve otonom bir enerji kaynağı için kademeli durdurma kararı aldık. Fukuşima bizlere nükleer gücün ne kadar tehlikeli olduğunu gösterdi." İlk reaktörün 2019, son reaktörün ise 2034 yılında kapatılacağı duyuruldu.[103]
Birliğe katılmamayı yeğleyen dört Avrupa ülkesi İsviçre, İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç; Avrupa Birliği ile ilgili pek çok ekonomik ve yasal düzenlemeye ise kısmen de olsa katılım gösterdi. Bu ülkelerden İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç, Avrupa Ekonomik Alanı aracılığıyla tek pazar düzenlemelerine katıldılar. İsviçre de benzer iki-taraflı antlaşmalar aracılığıyla Avrupa Birliği ile ilişkiler kurdu. Avrupa'nın tanınmış beş küçük devleti olan Andorra, Lihtenştayn, Monako, San Marino ve Vatikan ile yürütülen ilişkiler de Euro'yu ortak para birimi olarak kullanmaktan ve bazı diğer ekonomik iş birliği çalışmaları yapmaktan oluşur.[104]
İsviçre'de Avrupa Ekonomik Alanına üye olma konusunda 1992 yılı Aralık ayında yapılan referandum olumsuz sonuçlandı ve o zamandan beri Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa ülkeleri ile ilişkiler ikili anlaşmalar yoluyla geliştirildi. İsviçre halkı, 2001 yılının Mart ayında, AB'ye katılım müzakerelerine başlamak için yapılan bir halk oylamasında da red kararı verdi.[105] Son yıllarda, İsviçre, uluslararası rekabet gücünü artırmak amacıyla, ekonomik uygulamalarını büyük ölçüde AB ile uyumlu hale getirdi. Ekonomisi de her yıl istikrarlı şekilde artmaktadır. AB'ye tam üyelik İsviçre hükûmetindeki bazı üyelerin uzun dönemli bir hedefi olsa da, buna karşı başta muhafazakâr SVP tarafından desteklenen hatırı sayılır bir karşı çıkış vardır. Batıdaki Fransızca konuşan bölgelerde ve ülkenin diğer kısımlarındaki büyük kentlerde AB yanlısı bir eğilim olmasına karşın, halkın büyük bir kısmı bu eğilimi paylaşmaz.[106][107]
Hükûmet, AB ile ilişkileri yürütmesi amacıyla İsviçre Dışişleri Bakanlığı ve İsviçre Ekonomi Bakanlığı'ne bağlı bir Entegrasyon Dairesi oluşturdu. İsviçre'nin Avrupa'nın geri kalanından izole olmasının olumsuz sonuçları en aza indirmek için, Bern ile Brüksel arasında, ticari ilişkilerin serbestleştirilmesi çerçevesinde yedi ikili anlaşma imzalandı. Bu anlaşmalar 1999 yılında imzalandı ve 2001 yılında yürürlüğe girdi. İkili anlaşmaların bu ilk serisi kişilerin serbest dolaşımını içeriyordu. Dokuz alanı kapsayan ikinci bir dizi 2004 yılında imzalandı ve o zamandan beri uygulanmaktadır. İkinci seri ise Schengen Antlaşması ve Dublin Sözleşmesini içeriyor. İşbirliği konusunda başka alanlarda çalışmalar devam etmektedir.
İsviçre, bir bütün olarak AB ile olumlu ilişkilerin sürdürülmesi ve yoksul Güney ve Orta Avrupa ülkeleri ile işbirliğini desteklemek için 2006 yılında 1 milyar franklık bir destekleme yatırımı yapma kararı aldı. Romanya ve Bulgaristan'ın son başvurularını desteklemek için 300 milyon franklık yeni bir paket için yeni bir referandum yapılması söz konusudur. İsviçre, ekonomik konularda AB'nin ve kimi zaman da uluslararası kurumların baskısı altında kalmaktadır. Bunun sonucunda, şimdiye kadar bankacılık alanındaki gizliliği azaltmak ve AB ile vergi paritesini eşitleyebilmek için vergi oranlarını yükseltmek zorunda kaldı. AB ile dört yeni başlık altında ortaklık için ön görüşmeler sürdürülmektedir: Bu başlıklar Avrupa ile elektrik enerjisi pazarının açılması, Avrupa Galileo GNSS sistemine katılım, Avrupa hastalık önleme merkezi ile işbirliği ve yiyecek ürünlerinin kaynak sertifikalarının tanınması konularını kapsamaktadır.[108]
27 Kasım 2008 tarihinde, Brüksel'de Avrupa Birliği içişleri ve adalet bakanları, İsviçre'nin de 12 Aralık 2008'den itibaren Schengen alanına katıldığını duyurdu.[109] Buna göre ülkenin sınır kapılarında gümrük kontrol noktaları kalacak fakat bunlar sadece ürünlerin geçişini kontrol etmek için kullanılacaktı. 29 Mart 2009 tarihinden bu yana sınır kapılarında insanlar için pasaport kontrolü yapılmamaktadır. Ancak polis gerekli gördüğü durumlarda hem sınır kapılarında hem ülke içinde kimlik ve pasaport kontrolü yapabilir.[110]
İsviçre, Avrupa’nın bazı önemli kültürlerinin kavşak yerinde yer alır. Bu kültürler ülkenin dillerini ve kültürü önemli ölçüde etkiler. İsviçre’nin dört resmî dili vardır: Kuzey ve Orta İsviçre’de Almanca (%64); batıda Fransızca (%20,4); güneyde İtalyanca (%6,5); ve güneydoğuda Graubünden kantonunda küçük bir Romenş azınlık tarafından konuşulan Romanş (< %1).[112] Federal hükûmet dört resmî dili de kullanmak zorundadır. Federal Meclis’te bu dört dilde simültane tercüme yapılır.[113]
İsviçre’de konuşulan Almanca diyalekt grubuna genel olarak İsviçre Almancası denir. Ancak yazılı iletişimde ve radyo-televizyon yayıncılığında standart Yüksek Almanca kullanılır. Benzer şekilde İsviçre’nin diğer bölgelerinde de İsviçre Fransızcası ve Ticino diyalekti kullanılır. Ayrıca resmî diller (Almanca, Fransızca ve İtalyanca) diğer dillerden İsviçre dışında anlaşılmayan bazı terimleri (Fransızca’dan geçen Almanca Billette [114]) ve diğer dillerdekine benzer kelime kullanımlarını (İtalyanca azione, eylem anlamında değil Almanca Aktion gibi indirim anlamında kullanılır) ödünç almıştır. Her İsviçrelinin okulda kendi anadilinden başka İsviçre’nin resmî dillerinden birini öğrenmesi zorunludur. Bu nedenle İsviçrelilerin çoğu en azından iki dil bilir.[115]
Günümüz İsviçre'si -diğer birçok Batı Avrupa ülkesi gibi- göç alan bir ülkedir. İsviçre nüfusunun %23'ünü yabancı göçmenler oluşturur.[117]
Bugünkü Federasyon bölgeleri ve özellikle Zürih, çok önceden beri dışarı doğru büyük bir göç hareketinin hedefi idi. Endüstrileşme ile birlikte özellikle Alplerden de bir iç göç yaşandı. 1950'li yıllarda başlayan ve ülkeye bugüne kadar süren zenginliğini sağlayan hızlı ekonomik ve maddi büyüme göç dengesini ters çevirdi. Çalıştırmak için yabancı işçiler aranır oldu, sonraları, Yugoslavya'nın dağılması gibi süreçlerde sık sık İsviçre'ye politik göçmenler akın etti. Türkiye'den Batı Avrupa'ya ve aynı zamanda İsviçre'ye ekonomik göçmenler geldi. Son yıllarda ise İsviçre'deki işyerlerinde tercih edilen Almanların göçleri belirgin bir yükseliş gösterdi. 2011 yılında İtalyan vatandaşları toplam yabancılar içinde %16,3 ile en büyük kesimi oluştururken, ardından Almanlar (%14,9), Portekizliler (%12,0), Sırplar (%6,9), Fransızlar (%5,4) gelmektedir.[118] Diğer küçük göçmen gruplarını ise Türkler, İspanyollar, Makedonyalılar, Avusturyalılar, İngilizler, Bosnalılar ve Hırvatlar oluşturur.[118] 2011 yılı sonunda İsviçre'de toplam 1.814.800 yabancı pasaportlu yerleşimci bulunur.[117]
Yapılan istatistikler İsviçre pasaportu olmayan, dolayısıyla oturma izni ile yaşayan göçmenlerin miktarını göstermektedir. İsviçre çifte vatandaşlığa izin verdiği için İsviçre vatandaşlığına geçmiş olan çok sayıda göçmen de bulunmaktadır. İsviçre vatandaşı olmuş olan tahmini 700.000 kadar göçmen vatandaş ile birlikte toplam göçmen oranının nüfusun %30'una vardığı tahmin edilmektedir.[119]
İsviçre'de 45.000 kadarı İsviçre vatandaşı olmuş olan toplam 121.000 Türkiye uyruklu göçmenin yaşadığı tahmin edilmektedir.[119]
İsviçre'de yaşayan herkesin özel sigorta şirketlerinden ve sağlık sigortası veren kuruluşlardan bir evrensel sağlık sigortası yaptırması zorunludur. Sistemin maliyeti yüksek oranlarda olmasına rağmen, sistem sağlık çıktıları açısından diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında İsviçre en iyilerindendir. 2006 yılı araştırmalarına göre İsviçre yaşam beklentisi kadınlar için 84, erkekler için ise 79 yıldır.[120] Dünya üzerindeki en yüksek yaşam kalitesi İsviçre'de bulunur.[121][122] Ancak, GSYİH (Gayrisafi Yurt İçi Hasıla) harcamalarının %11,5'i (2003) sağlık harcamalarına gider. 1990'dan beri sürekli bir artış sağlanan hizmetlerin yüksek fiyatlara ulaştığı görülmektedir.[123] Yaşlanan nüfus ve yeni sağlık teknolojileri ile sağlık harcamaları muhtemelen artmaya devam edecektir.[123] Bununla birlikte, sağlığa yapılan harcamalar GSYİH'nın %11,4'ü (2010) ile Almanya ve Fransa (%11,6) ve diğer Avrupa ülkeleri ile eşit düzeyde özellikle yüksektir, ancak özellikle ABD'deki harcamalardan (%17,6) daha düşüktür.[124]
Nüfusun üçte ikisi ile dörtte üçü arasındaki (farklı kaynaklarda farklı oranlar verilmesinin nedeni şehir tanımından kaynaklı olabilir) büyük bir kısmı şehirlerde yaşar.[125][126] İsviçre sadece 70 yıl içerisinde kırsal bir ülkeden kentsel bir ülkeye dönüştü. 1935 yılından itibaren gerçekleşen kentsel gelişim önceki 2000 yıl süresince gerçekleşen gelişimin toplamıyla aynı seviyededir. Bu kentleşme sadece İsviçre platolarında değil, aynı zamanda Jura ve Alp Dağları'nın eteğindeki tepelerde de[127] etkili oldu. Bunda hızla büyüyen şirketlerin toprak kullanımının rolü vardır. 21. yüzyılın başlangıcında, nüfus, kentsel alanlarda, kırsal alanlardan çok daha fazla artış gösterdi.[126] Ancak son yıllarda şehirlerden uzaklaşma şeklinde yeni bir eğilimin ortaya çıkmakta olduğu da görülmektedir.[125]
İsviçre büyük, orta ve küçük şehirlerden oluşan tamamlayıcı bir kentsel ağa sahiptir.[126] Ovalar kilometrekare başına 450 insan düşecek şekilde oldukça yoğun bir nüfusa sahiptir.[128] En büyük kentsel alanları Zürih, Cenevre, Lozan, Basel ve Bern şehirleri oluşturmaktadır.[126] İsviçre'nin en büyük şehri 389.992[129] kişinin yaşadığı (30 Eylül 2011), çevre bölgeleri ile birlikte 1.132.237 kişinin yaşadığı Zürih'tir. Diğer büyük şehirler ise 194.245 merkez nüfusu ile Cenevre, 171.832 merkez nüfusu ile Basel, 130.515 merkez nüfusu ile Lozan ve 125.681 merkez nüfusu ile Bern'dir. Uluslararası kıyaslamalara göre bu kentsel alanlar, üzerinde yaşayan insan sayısına kıyasla hesaplanabilecek olandan daha fazla önem taşırlar. Zürih ve Cenevre yaşanabilecek, yaşam kalitesinin en yüksek olduğu yerlerdendir.[130]
İsviçre'de 64.855 km kara yolu bulunur. Bunun 1.057 km'si milletlerarası kara yolu şebekesine bağlıdır. Demir yollarının toplam uzunluğu 4.991 km'dir. Bunun dışında 830 km özel hatlar bulunur. Deniz ticaret filosu 30 gemiden meydana gelmiş olup, 294.304 groston yük kapasitelidir. En önemli limanı Basel'dir.[131]
İsviçre'de ilk demir yolu 1847 yılında Zürih ve Baden arasında toplam 30 km uzunluğunda inşa edildi. İlk önce demir yollarının merkezi planlanıp işletilmesi kararlaştırıldı (1848 Anayasası) fakat sürecin yavaş ilerlemesi üzerine 1852 yılında parlamento inşa sorumluluğunu özel firmalardan yararlanma izni ile birlikte kantonlara bıraktı. Bu gelişmeleri izleyen 30 yıl içerisinde ülkeye 2.500 km uzunluğunda tren rayı döşendi.[132]
Günümüzde İsviçre, Monako ve Vatikan gibi küçük devletler hariç tutulduğunda Avrupa'nın en yoğun demir yolu ağına sahip ülkesidir (122 m/km²). İsviçre'de toplu ulaşım bağlantısına erişimi olmayan hemen hiçbir yerleşim yeri yoktur. Avrupa'nın en yüksek yerleşim yeri Juf'a (Graubünden kantonu) bile günde 8 kez toplu ulaşım taşıtları seferleri yapılmaktadır. Ülkedeki standart demir yolları 3.778 km. uzunluğunda olup bunun sadece 10 km'si elektrikli değildir. Buna ek olarak dar demir yollarının toplam uzunluğu 1.766 km'dir. Toplam 3.007 km. uzunluğunda demir yolu ağı ve yıllık 300 milyon yolcu kapasitesi ile İsviçre Federal Demir Yolları (Schweizerischen Bundesbahnen (SBB)) ülkenin en uzun ve önemli demir yolu ağına sahiptir. BLS AG ise 440 km'lik ağ ile ülkenin en önemli ikinci demir yolu operatörüdür. Ayrıca ülkede demir yolu işleten 47 özel firma bulunmaktadır.[133]
Dağlık coğrafyasından dolayı İsviçre'de ayrıca birçok füniküler ve teleferik hattı da bulunmaktadır.
Nüfusun yoğun olduğu bölgelerin büyük bir bölümü en yakın otoyola en fazla 10 km uzaklıkta bulunmaktadır. Toplam motorlu taşıt yolu 71298 km'dir. Bunun 1.758 km'sini ana otoyollar oluşturur.[134] İsviçre'deki hanelerin 5'te 1'inin motorlu taşıt sahibi olmaması ülkenin gelişmiş toplu taşıma ağına bağlanmaktadır. Bu oran şehirlerde %43'e kadar yükselmektedir.[135] İsviçre'de genel olarak otoyolların ücretsiz olmasına karşın yılda bir kez 40 İsviçre frankı ulusal otoyol vergisi ödenir.[136] İsviçre otoyollarında 120 km/saat ana yollarda 80 km/saat ve şehir içi yollarda 50 km/saat ve bazı yerleşim yerlerinde 30 km/saat hız limiti bulunur.[137]
İsviçre'nin yolcu kapasitesi bakımından ana ve en büyük havalimanı Zürih yakınlarında bulunan Zürih-Kloten havalimanıdır. Diğer önemli havalimanları Basel ve Cenevre havalimanlarıdır. Basel Havalimanı kısmen Fransa toprakları üzerine inşa edilmiş olup Almanya'nın Freiburg ve Fransa'nın Mulhouse şehirleriyle ortak kullanılır. Ayrıca Avrupa içi uluslararası uçuşların gerçekleştiği Bern ve Lugano bölgelerinde iki havalimanı daha vardır. Bunlara ek olarak İsviçre genelinde birçok sivil havaalanı da bulunur. Graubünden'de bulunan Samedan havaalanı ayrıca Avrupa'da bulunan havaalanları içerisinde en yüksek rakıma (1.707 m) inşa edilenidir. İsviçre merkezli en önemli hava yolu firması 2005 yılında Lufthansa tarafından satın alınan Swiss Air'dir.[138]
İsviçre anayasası eğitim sistemi ile ilgili yetkiyi kantonlara vermiş olduğu için, eğitim sisteminde büyük bir çeşitlilik vardır.[139] İsviçre'de hem devlet okulları hem de özel okullar bulunur ki, bunların bir kısmı yabancı özel okullardır. Tüm kantonlarda okula en küçük başlama yaşı altıdır, ancak bazı kantonlar çocukların dört veya beş yaşında ücretsiz ana sınıflarına gitmesini destekler.[139] İlkokul, okula bağlı olarak dört, beş veya altı yıldır. Geleneksel olarak okullarda öğretilen ilk yabancı dil ülkedeki diğer resmî dillerden biridir. Ancak son yıllarda (2000) birkaç kantonda İngilizce birinci olarak öğretilen yabancı dil yapılmıştır.[139]
İlkokulun bitiminden sonra (veya ortaokula başladıklarında) öğrenciler kapasitelerine göre birkaç gruba (genellikle A, B, C olarak üç gruba) ayrılırlar. En hızlı öğrenenler daha ileri seviyedeki sınıflar ve matura için hazırlanırken[139] diğerleri daha yavaş bir eğitimle ihtiyaçlarına en uygun mesleklere göre yönlendirilmeye çalışılırlar.
İsviçre'de 12 üniversite vardır. Bunların 10'u kantonlar seviyesinde desteklenir ve genellikle teknik olmayan alanlarda hizmet verirler. İsviçre'deki ilk üniversite Basel Üniversitesi'dir. 1460'ta tıp fakültesi ile birlikte kurulan üniversite geleneksel olarak kimya ve tıp araştırmaları konusunda uzmanlaşmıştır. İsviçre'nin en büyük üniversitesi 25 bin öğrencisi olan Zürih Üniversitesi'dir. Federal hükûmet tarafından finanse edilen iki enstitü bulunmaktadır: Zürih'te bulunan ETH Zürih ile Lozan'da bulunan EPFL. Her iki enstitü de bilim dünyasında uluslararası üne sahiptir.[not 4][142]
Bu üniversitelerin dışında çok sayıda Uygulamalı Bilimler Üniversitesi bulunur. Yönetim ve işletme gibi alanlarda St. Gallen Üniversitesi ile Lozan'daki International Institute for Management Development ülkenin başta gelen okulları olup, uluslararası bir üne de sahiptir. İsviçre yükseköğrenim düzeyinde yabancı öğrenci oranı açısından Avustralya'dan sonra ikinci sırada gelir.[143]
Sayısız uluslararası kuruluşa ev sahipliği yapan İsviçre, bu özelliğine yakışır şekilde, Cenevre'de yer alan, 100'den fazla ülkeden gelen ve yüzde 80'i yabancı öğrencilerden oluşan Graduate Institute of International and Development Studies adlı yüksek enstitüye de ev sahipliği yapar. Politik bilimler, uluslararası ilişkiler, hukuk gibi alanlarda uzmanlaşmış olan kuruluş, sadece kıta Avrupa'sının bu alanlardaki en eski okulu değil aynı zamanda en prestijli olanıdır.[144][145]
Birçok Nobel Ödülü de İsviçreli bilim adamlarına verilmiştir. Bunlar arasında Bern'de çalıştığı sırada Özel görelilik kuramını geliştiren ünlü bilim insanı Albert Einstein'ı[146] başta saymak gerekir. Son yıllarda Vladimir Prelog, Heinrich Rohrer, Richard Ernst, Edmond Fischer, Rolf Zinkernagel ve Kurt Wüthrich gibi çok sayıda bilim insanı Nobel Ödülü almıştır. Bugüne kadar çeşitli alanlarda toplam 113 Nobel Ödülü İsviçre'ye giderken[147][148] bunlardan 9'u Nobel barış ödülü olmuştur.[149]
Cenevre ve Fransa'daki sınır komşusu Ain ortaklaşa olarak dünyanın en büyük laboratuvarına sahiptir.[151][152] CERN adındaki bu laboratuvar parçacık fiziği çalışmaları için oluşturulmuştur. Bir diğer önemli bir araştırma merkezi olan Paul Scherrer Institute'dır. Bugüne kadar çok sayıda bilimsel keşif de İsviçre laboratuvarlarından dünyaya yayılmıştır. Bunlara arasında LSD, Atomik kuvvet mikroskobu (Nobel ödüllü) ve Velcro tanınan örneklerdir. Bunların dışında yeni dünyaların keşfini sağlayan Auguste Piccard'ın basınçlı balonu ve okyanusların en derin yerlerine kadar ulaşmamızı sağlayan Jacques Piccard'ın Bathyscaphe'ı de vardır.
İsviçre Uzay Ofisi değişik uzay teknolojileri ve programları ile uğraşan bir kurumdur. Bu kurum aynı zamanda Avrupa Uzay Ajansının 1975'teki 10 kurucusundan biri ve ESA bütçesinin 7. büyük destekçisidir. Özel sektörde de Avrupa'nın en büyük uzay teknolojisi malzemeleri üreten RUAG ve Maxon Motor gibi kuruluşlar uzay endüstrisi alanında faaliyet gösterir.
İsviçre’de ülke çapında bir devlet dini olmasa da Cenevre ve Neuchâtel kantonlarının dışındaki tüm kantonlarda vergilendirme yoluyla Roma Katolik, Eski Katolik ya da İsviçre Reform Kiliseleri desteklenir.[153]
2022 yılında yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre İsviçre’de en etkili dini gruplar %32 ile Roma Katolik Kilisesi ve %20 ile çeşitli Protestan mezheplerdir. Göç ile birlikte %6'lık bir Müslüman nüfus ile %2'lik bir Ortodoks nüfus da yerleşmiştir.[154] Hristiyan olmayan dinler de küçük oranlarda bulunmaktadır. (%0,4 Hinduizm, %0,3 Budizm, %0,2 Yahudilik ve %1 bilgi vermeyen) 2010'da yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre halkın %44'ü Teist iken, %39'u "ruh veya bir yaşam gücüne" inanmakta, %20'i ise Ateist olduğunu belirtmektedir.[155] Greeley ise tanrıya inanmayanların nüfusa oranını %35 olarak tespit etmiştir.[156] Farklı dinlere sahip bir nüfusa sahip olan İsviçre’nin istikrarlı ve müreffeh bir ülke olması, bu ülkenin bir konsensüs ya da eştoplumsallaştırmacı devlet olarak tanımlanmasına yol açmıştır.
Tarihsel olarak ülke Katolikler ve Protestanlar arasında yaklaşık olarak dağılır. Hatta Appenzell gibi bazı kantonlar resmî olarak Katolik ve Protestan bölümlere ayrılır,[157] hatta birçok köyün girişinde baskın olan din, "bu köy Katoliktir/Protestantır" tabelalarıyla belirtilir. Ancak bazı genel modeller de bulunur. Büyük şehirler arasında Bern, bankacılık merkezi Zürih ve Basel’de Protestanlık baskınken Luzern gibi diğer şehirler çoğunlukla Katoliktir. Cenevre ilk Calvincilik merkezi olarak tanınmıştır ve dünya üzerinde Fransızların çoğunluğunun Katolik olmasına karşın Fransız İsviçresi'nin çoğunluğu Protestandır. Diğer yandan İsviçre’nin kuruluşunda bulunan Almanca konuşulan Schwyz, Uri ve Unterwalden kantonlarıyla İtalyanca konuşulan Ticino kantonu genelde Katoliktir.
Kilise ve devletin tümüyle birbirinden ayrılmasını öngören bir referandum %78 gibi yüksek bir oranla reddedildi.[158] 29 Kasım 2009'da minare inşaatlarının yasaklanması hakkında yapılan referandum sonucu bu tarihten sonra yeni minare yapımı yasaklandı.[159] Ülkede referandum tarihi itibarıyla var olan dört minare, karardan etkilenmedi.
İsviçre’nin kültürü komşuları tarafından çok etkilendiyse de yıllar boyunca önemli bölgesel farklılıklar gösteren kendine özgü bir kültür oluşmuştur. Özel olarak Fransızca konuşulan bölgeler Fransa’ya, Almanca konuşulan bölgeler Almanya’ya ve İtalyanca konuşulan bölgeler de İtalya’ya, ülkelerindeki diğer bölgelerden daha yakındır. İsviçre’deki kuvvetli bölgecilik nedeniyle homojen bir İsviçre kültüründen söz etmek mümkündür.[160]
Kültürel olarak aktif olan birçok İsviçreli, ülkelerindeki kısıtlı olanaklar nedeniyle yurt dışına çıkmayı tercih etmiştir. Aynı zamanda İsviçre’nin tarafsızlığı ve düşük vergi oranları da tüm dünyadan birçok yaratıcı insanı bu ülkeye çeker. Savaş zamanlarında siyasi sığınma geleneği birçok sanatçının bu ülkeye gelmesinde yardımcı olurken günümüzde bunu düşük vergi oranları sağlar.[161]
Gelenekler İsviçre kültürünün görünmeyen fakat çok katmanlı yapısının bir parçasıdır. Gelenekler halk kültürünün bir parçası olarak oldukça dağınık yerel ve bölgesel bir görünüm arz ederler. Ancak Karnavallar, Paskalya ve Noel kutlamaları gibi bazı durumlarda bu aşırı yerelliği aşarlar. Basel Karnavalı ve Luzern Karnavalı gibi karnavallarda müzik, dans ve çeşitli halk şiirleri çok çeşitli biçimlerde sergilenir.
İsviçre 2008 yılında UNESCO'nun Somut olmayan kültürel mirasın korunması sözleşmesi (2003) ve Kültürel ifadelerin çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesi sözleşmelerini imzaladı.[162]
İsviçre'deki geleneksel kutlamaların bazı örnekleri: Luzern Karnavalı, Unspunnen taşı fırlatma yarışması, Sechseläuten ve Fête des Vignerons.
1291'de Konfederasyon kurulduğunda, sadece Almanca konuşulan bölgelerde edebiyatın erken formları Almanca olarak meydana gelmeye başladı. 18. yüzyılda, Fransızca konuşan müttefiklerin etkisi eskisinden daha belirginken; Fransızca, Bern ve çevresinin popüler dili oldu.[163]
İsviçre Alman edebiyatının klasikleri arasında Jeremias Gotthelf (1797-1854) ve Gottfried Keller (1819-1890) sayılabilir. Ayrıca 20. yüzyılda İsviçre edebiyatının tartışmasız devi olan Friedrich Dürrenmatt'ın, Die Physiker (The Physicists) ve Das Versprechen (The Pledge) adlı eserleri Hollywood filmi olarak sinemaya uyarlandılar.[164][165]
Önde gelen Fransızca konuşan yazarlar arasında Jean-Jacques Rousseau (1712-1778) ve Germaine de Staël (1766-1817) sayılabilir. Daha yakın tarihte yaşamış olan yazarlardan biri de Charles Ferdinand Ramuz'dur. Charles Ferdinand Ramuz, eserlerlerinde köylülerin ve dağ sakinlerinin yaşamlarını ve onların zor çevre koşullarındaki yaşantılarını anlatır.[164] İsviçre edebiyatına İtalyanca ve Romanşça konuşan yazarlar da katkıda bulunur ancak diğerlerine göre bu oran daha azdır.
Büyük olasılıkla İsviçre edebiyatının en ünlü eseri Heidi'dir. Heidi, Alpler'de dedesiyle yaşayan yetim bir kızın öyküsünü anlatır. Tüm zamanların en popüler çocuk romanlarından biridir ve İsviçre'nin bir simgesi durumuna gelmiştir. Yaratıcısı Johanna Spyri (1827-1901), benzer konularda birçok kitap yazmıştır.[164]
16. yüzyılda İsviçre'de resim sanatı Protestanlıktan yoğun şekilde etkilendi.[kaynak belirtilmeli] O zamandan bu yana birkaç İsviçreli sanatçı uluslararası başarılar elde etti.[kaynak belirtilmeli] Johann Heinrich Füssli 18. yüzyılda yaptığı grotesk-fantastik resimlerle İngiltere'de Henry Fuseli adıyla ünlendi. 19. yüzyılda adını duyuran sanatçılar arasında ise Arnold Böcklin, Albert Anker ve Ferdinand Hodler'in adlarını saymak mümkündür.[kaynak belirtilmeli] 20. yüzyılda Alberto Giacometti uluslararası bir isim oldu. Jean Tinguely ise eski metallerden yaptığı hareketli ve karmaşık heykelleri ile sanat dünyasını etkiledi. İsviçre'deki resim sanatının en önemli ismi olarak ise sık sık Paul Klee'den bahsedilir.[kaynak belirtilmeli] Johannes Itten'nin renk çalışmaları ve öğretisi de yine sanat dünyasında öne çıktı.[kaynak belirtilmeli]
İsviçre'nin Almanca konuşulan bölgesindeki en saygıdeğer tiyatrosu Schauspielhaus Zürich'tir.[kaynak belirtilmeli] 1892'den beri tiyatro binası olarak kullanılan bu binada Bertolt Brecht, Max Frisch ve Friedrich Dürrenmatt'ın çok sayıda oyunu sahnelendi. Almanca konuşulan ülkelerde yılın tiyatrosunu seçen Theater heute dergisi bu tiyatroyu 2002 ve 2003 yılında yılın tiyatrosu seçti.[kaynak belirtilmeli]
1891 yılında açılan Opernhaus Zürich ise çok sayıda ilk sahnelemeye ev sahipliği yapan bir opera binasıdır. Çok sayıda uluslararası opera yıldızı bu sahnede düzenli konserler verir. Salonda başlangıçta tiyatro oyunları da sergilenirken, Schauspielhaus'un açıklamasından sonra sadece opera, operet ve bale gösterimlerine ayrıldı.
Bunların dışında Basel Tiyatrosu, Bern tiyatrosu ve Dadaizmin doğduğu Cabaret Voltaire'i de önemli sahneler olarak saymak gerekir.[kaynak belirtilmeli]
İsviçre'nin geleneksel müziği, 17. ve 19. yüzyıllarda şekillenmiş olan, dini ilahiler ve pastoral halk şarkılarından oluşmaktadır. 20. yüzyılda ise Arthur Honegger, Othmar Schoeck ve Frank Martin gibi ünlü bestecilerin yetişmesi, ülkenin evrensel müzik açısından da gelişmesini sağlamıştır. Yılda bir Luzern'de düzenlenen Luzern Festivali önemli bir müzik etkinliğidir. Diğer şehirlerde de benzer müzik festivalleri düzenlenir. Montrö Caz Festivali de bahsedilmesi gereken önemli bir festivaldir. Bunun dışında dünyanın başlıca açık hava konserleri de bu ülkede yapılır. Bunların dışında 1950'lerden beri Pop ve Rock alanında oldukça canlı bir müzik hareketliliği görülür. Özellikle 70'li yıllardan sonra ülkenin Almanca konuşulan kesimlerinde yerel lehçelerle yapılan pop ve rock tarzı çalışmalarda büyük bir artış olmuştur. Yerel lehçelerde müzik çalışmaları bugün her müzik alanında görülmektedir. Başarılı pop ve rock müzikçilerine DJ Bobo, Patrick Nuo, Stephan Eicher, Krokus, Yello, The Young Gods, Gotthard ve Andreas Vollenweider örnek verilebilir. İsviçre, Eurovision Şarkı Yarışmasını iki defa kazanmıştır: İlk defa 1956'da Lys Assia ile, ikinci defa ise Céline Dion ile. Bunun dışında her dilin konuşulduğu bölgede oldukça değişik sayıda halk müzik türleri vardır.
Avrupa'nın sinema tarihine bakılırsa İsviçre sineması en genç sinemalardan biri sayılabilir. İlk olarak 1930'larda bazı hırslı rejisörlerin ve yapımcıların ülkeye göç etmesi ile ilk film girişimleri gerçekleşti. 1950'lere kadar çıkan en önemli rejisör olarak Avusturya'dan ülkeye göç eden ve 4 Oscar almayı başaran ve çok sayıda uluslararası başarı sağlayan Leopold Lindtberg'den söz edilebilir.
Diğer Avrupa ülkelerinde de olduğu gibi İsviçre'de de sinema devlet desteğine bağımlıdır. Buna karşın devlet sübvansiyonları sınırlı miktardadır. Uluslararası üne sahip çok az İsviçre filmi vardır. Bunun nedenleri arasında aynı dili konuşan çevre ülkelerin sinemalarının varlığı ve ABD film ve TV dizilerinin güçlü rekabetinden söz edilebilir. Sinemalarda ABD yapımı filmler ağırlıktadır. Sinema giriş ücretleri ise Avrupa'da en yüksek ülkelerden biridir.[kaynak belirtilmeli]
İsviçre üretimi olan en ünlü filmlerden biri Die Schweizermacher adlı komedi filmidir. Dikkate değer diğer komediler arasında Daniel Schmid'in yönettiği Beresina oder Die letzten Tage der Schweiz ile Urs Odermatt'ın yönettiği Gekauftes Glück'ün adı verilebilir. Trajedi tarzında Fredi M. Murer'in Höhenfeuer'i, drama tarzında Yves Yersin'in Les petites fugues'i başarılı örnekler olarak gösterilebilir. Xavier Koller'in Umuda Yolculuk'u ise 1991'de Oscar kazandı. Bu film bir Alevi ailenin daha iyi bir yaşama ulaşabilmek için Türkiye'den İsviçre'ye kaçışını anlatıyordu. İsviçreli rejisör Marc Forster'un yönettiği Kesişen Yollar filmindeki oyunuyla Halle Berry Oscar kazanan ilk Afroamerikan kadın oyuncu oldu.
Uluslararası sinema piyasasındaki en başarılı yapımcı olarak sayılabilecek olan Arthur Cohn dört defa Oscar'a aday gösterildi ve üç kez En İyi Belgesel Film Akademi Ödülü'nü aldı.
İsviçre'nin çeşitli şehirlerinde yılda bir film festivalleri düzenlenir. Solothurn Film Festivali ödüllerini Ocak sonunda dağıtır. Locarno Uluslararası Film Festivali her yıl Ağustos ayında yapılır ve dünyanın en önemli film festivallerinden biri sayılır. En yeni film festivali ise 2005'ten bu yana yapılmaya başlanan Zürih Film Festivalidir.
Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü hakkı İsviçre Federal Anayasası'nda güvence altına alınmıştır.[166] İsviçre Haber Ajansı, dört ulusal dilde üç saat siyaset, ekonomi, toplum ve kültür alanlarında haber yayınlar. İsviçre Haber Ajansı, neredeyse tüm İsviçre medyası ve birkaç düzine yabancı medyayla, kendi haberleriyle hizmet sunmaktadır.[166]
İsviçre'nin en büyük gazeteleri arasında, Almanca dilinde yayımlanan Tages-Anzeiger ve Neue Zürcher Zeitung ile Fransızca dilinde yayımlanan Le Temps vardır. Ama hemen hemen her şehirde en az bir yerel gazete bulunur. Ülkedeki kültürel çeşitlilik gazeteler için çok büyük yararlar sağlar.[167]
Hükûmet, özellikle finans ve lisans nedeniyle yayın medyasından daha çok basılı medya üzerinde denetim sahibidir.[167] İsviçre Yayın Kurumu, radyo ve televizyon programlarının yayın ve yapımı ile finanse edilir. Televizyon programları Cenevre, Zürih ve Lugano'da, radyo programları altı merkez ve dört bölgesel stüdyoda üretilmektedir. Kapsamlı bir kablo ağı da İsviçrelilerin komşu ülkelerdeki programlara erişmesini sağlar.[167]
Kayak, snowboarding ve dağcılık İsviçre'deki en ünlü sporlardandır, ülkenin doğası bu tür aktivitelere oldukça elverişlidir.[168] St. Moritz'de bobsledin bulunmasıyla, kış sporları 19. yüzyılın ikinci yarısından beri yaygınlaşmaya başladı.[169] İlk Dünya Kayak Şampiyonası 1931 yılında Mürren'de ve 1934 yılında Saint-Moritz da yapıldı. Saint-Moritz aynı zamanda 1928'deki ikinci Kış Olimpiyat Oyunları ile 1948'deki 5. Kış Olimpiyatlarına da ev sahipliği yaptı.
Futbol İsviçre'de sevilen bir spordur, birçok İsviçreli Nati adını verdiklerini millî takımlarının sadık destekçisidir.[kaynak belirtilmeli] İsviçre, Avusturya ile ortak olarak 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası'na da ev sahipliği yaptı. Futboldan sonra en sevilen spor buz hokeyidir ve birçok İsviçreli League A'da yarışan buz hokeyi takımlarından birinin destekçisidir.[kaynak belirtilmeli] İsviçre, 2009 yılında Dünya Buz Hokeyi Şampiyonası'na 10. defa ev sahipliği yaptı.[170] League A, Avrupa'da en çok ilgiyle izlenen buz hokeyi ligidir.[171] Avrupa Buz Hokeyi Şampiyonası da ilk kez 1910'da Birleşik Krallık, Almanya ve Belçika'nın da katılımıyla İsviçre'de yapıldı [172]
İsviçre'de bulunan çok sayıda göl yelken sporunu cazip kılar.[kaynak belirtilmeli] Ülkenin ikinci büyük gölü olan Cenevre Gölü'nden ilk olarak Amerika Kupası'nı 2003'te kazanıp 2007'de de elinde tutmayı başaran Alinghi yelken takımı çıktı. Tenis sporu da son yıllarda giderek popülerleşen bir spordur ve Martina Hingis ve Roger Federer gibi İsviçreli sporcular çok defa Grand Slam elde ettiler.
Motor sporları ve aktiviteleri, 1955 Le Mans faciasından sonra İsviçre'de yasaklandı. Sadece Tırmanma Yarışı bir istisna olarak kaldı. Ancak 2007'de bu yasak kaldırıldı.[174] Bu dönemde dahi, Clay Regazzoni, Sébastien Buemi, Jo Siffert gibi başarılı pilotlar ile Dünya Turing Otomobil Şampiyonası'nda başarılar elde eden Alain Menu gibi pilotlar çıktı. 2007-08 döneminde Neel Jani'nin pilotluğunu yaptığı İsviçre A1 Grand Prix ekibi, A1 Grand Prix Kupası'nı elde etmeyi başardı. Yine İsviçreli motosiklet yarışçısı Thomas Lüthi 2005'te 125cc kategorisinde MotoGP dünya şampiyonluğunu kazandı.
Geleneksel İsviçre sporlarının en çok tanınanı bir tür güreş olan schwingen'dir.[kaynak belirtilmeli] Bu güreş, orta İsviçre kantonlarının kırsal kesimlerinde oldukça eski bir geleneksel spordur ve bazıları tarafından bir ulusal spor olarak kabul edilir.[kaynak belirtilmeli] Hornussen bir diğer yerel spordur ve beyzbol ile golf karışımı bir spora benzer.[175] Taş fırlatma da ağır bir taşı fırlatmaya dayanan bir diğer yerel spordur. Bu sporun tarih öncesi dönemlerden beri Alpler'de yaşayan insanlar arasında yapıldığı ileri sürülse de, bu spora ilişkin ilk yazılı kayıtlar 13. yüzyılda Basel'de bulunmuştur. İsviçre, aynı zamanda 83.5 kiloluk Unspunnen taşı denilen bir taşın atıldığı Unspunnen Festivali'nin de merkezidir.[176]
İsviçre mutfağı çok yönlüdür. Fondü, raklet veya rösti gibi bazı yemekler ülke genelinde kullanılsa da, her bölgenin, yörenin iklimine ve kültürel farklılıklarına göre değişik türleri gelişmiştir.[177] Geleneksel İsviçre mutfağı diğer Avrupa ülkelerinin mutfaklarına da benzer, Gruyeres ve Emmental vadilerinde tamamen yöresel olan süt ürünleri peynirler bulunur. Bu tür mutfak ürünleri İsviçre'nin batısında oldukça fazla türde bulunur.[178]
Çikolata, 18. yüzyıldan beri İsviçre'de üretilir. 19. yüzyılın sonlarında temperleme gibi birçok teknolojik tekniğin gelişmesi ile İsviçre çikolatasının kalitesi arttı ve dünya çapında oldukça büyük bir ün kazandı. Ayrıca Daniel Peter tarafından 1875 yılında çok büyük bir atılım yapılarak sütlü çikolatayı icat edildi. Dünya çapında İsviçre en çok çikolata tüketen ülkedir.[179]
İsviçre'de en ünlü alkollü içecek şaraptır.[kaynak belirtilmeli] İsviçre toprak, hava, rakım ve ışık zenginliği sebebi ile üzüm çeşitliliğinde oldukça zengindir. İsviçre şarabı, beyaz şaraplar özellikle Valais ve Vaud şarapları, Cenevre ve Ticino'da üretilmektedir. İsviçre üzüm bağları, Roma döneminden beri dünya çapında ünlüdür. En yaygın çeşitleri Chasselas (Valais Fendant olarak da adlandırılır) ve Pinot Noir'dir. Merlot, Ticino'da üretilen en ünlü çeşitlerdendir.[180][181]
İsviçre, her iki dünya savaşına da girmeyerek tarafsız kalabildiği için, çok sayıda tarihi anıt hala ayakta durur.
12. yüzyılın Romanesk sanatının güzel örnekleri Basel Manastırı ile Sion, Chur, Cenevre ve Lozan katedrallerinde görülebilir. Bu zengin sanat tarzı iyi korunmuş birçok şato ve kalede de görülebilir.[kaynak belirtilmeli] Schaffhausen, Zug ve Zürih'teki kiliseler Gotik, Einsiedeln Manastırı ile St. Gallen ve Solothurn'daki katedraller ise Barok mimari ürünleridir. Rönesans döneminde ise birçok mimar, özellikle Ticino'da eserler inşa etmiştir.
İsviçre mimarlığının 20. yüzyıldan önceki en önemli mimarı Francesco Borromini (1599-1667), aynı zamanda Barok mimarinin de önemli bir temsilcisidir. 20. yüzyılın en tanınan İsviçreli mimarı ise Le Corbusier adıyla tanınan Charles Edouard Jeanneret (1887-1965) olmuştur. Ünlü mimar Avrupa'dan Hindistan ve Rusya'ya kadar dünyanın pek çok yerinde önemli eserler inşa etti.[182] Günümüz mimarlarından Mario Botta İsviçre ve yurt dışında çok sayıda müze ile kilise, banka ve Lugano terminali gibi eserler inşa etti.[182] Jacques Herzog und Pierre de Meuron'un kurdukları Herzog & de Meuron mimarlık firması da Londra'daki Tate Modern binası ve Çin'deki Pekin Ulusal Stadyumu gibi eserleri inşa etmiş ve 2001 yılında Pritzker Mimarlık Ödülünü almayı başarmıştır. En önemli eseri Therme Vals sayılan Peter Zumthor ise aynı ödülü 2009 yılında alan bir başka İsviçreli mimar oldu.[182]
İsviçre Ulusal Günü olan 1 Ağustos dışındaki tatil günleri, kantonlar tarafından birbirinden bağımsız olarak belirlenir.[183]
Günü | Adı | AG | AI | AR | BL | BS | BE | FR | GE | GL | GR | JU | LU | NE | NW | OW | SG | SH | SZ | SO | TG | TI | UR | VS | VD | ZG | ZH | Kanton sayısı |
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1 Ocak | Yılbaşı | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 26 |
2 Ocak | Berchtoldstag | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 14 | ||||||||||||
6 Ocak | Epifani | * | * | * | * | * | 5 | |||||||||||||||||||||
1 Mart | Cumhuriyet günü | * | 1 | |||||||||||||||||||||||||
19 Mart | Saint Joseph Günü | * | * | * | * | * | * | * | * | 8 | ||||||||||||||||||
29 Mart [2013] | Kutsal Cuma | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 24 | ||
1 Nisan [2013] | Paskalya | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 25 | |
1 Mayıs | İşçi Bayramı | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 10 | |||||||||||||||
9 Mayıs [2013] | İsa'nın göğe yükselişi | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 26 |
20 Mayıs [2013] | Hamsin Yortusu | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 25 | |
30 Mayıs [2013] | Katolik yortusu | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 14 | ||||||||||||
29 Haziran | Petrus & Pavlus | * | * | 2 | ||||||||||||||||||||||||
1 Ağustos | İsviçre Ulusal Günü | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 26 |
15 Ağustos | Meryem'in göğe kabulü | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 13 | |||||||||||||
Eylül ayında birinci Pazardan sonraki Perşembe | Cenevre orucu | * | 1 | |||||||||||||||||||||||||
Eylül ayında üçüncü Pazardan sonraki Pazartesi | Store Bededag | * | * | * | 3 | |||||||||||||||||||||||
1 Kasım | Azizler Günü | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 15 | |||||||||||
8 Aralık | Meryem'in günahsız gebeliği | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 13 | |||||||||||||
25 Aralık | Noel | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 26 |
Aralık 26 | Aziz Stephen Günü | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | * | 21 | |||||
Toplam Tatiller | 13 | 12 | 8 | 9 | 9 | 10 | 14 | 8 | 9 | 14 | 12 | 15 | 10 | 13 | 13 | 9 | 10 | 14 | 15 | 10 | 15 | 14 | 9 | 9 | 13 | 10 |
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.