Remove ads
Batı Asya’da bir ülke Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
{{Ülke bilgi kutusu
| kendi_dilinde_adı = لْجُمْهُورِيَّةُ ٱللُّبْنَانِيَّةُ (Arapça)
el-Cumhûriyyätü'l-Lübnâniyyä
| adı = Lübnan Cumhuriyeti
| bayrak_resmi = Flag of Lebanon.svg
| arma_resmi = Coat of Arms of Lebanon.svg
| ulusal_marş = "Lübnan Ulusal Marşı"
Arapça: "كلّنا للوطن"
"Kulluna lil-watan"
| harita_resmi = Lebanon (orthographic projection).svg | harita_açıklaması = Lübnan'ın haritadaki yeri | başkent = Beyrut | en_büyük_şehir = başkent | başkent_koordinatları = 33°54′K 35°32′D
| resmî_diller = Arapça1 | dil_tipi = Konuşulan diller | diller = Arapça (Lübnan Arapçası), Ermenice, Fransızca | etnik_gruplar =
| etnik_grup_yılı =2021[1] | demonim = Lübnanlı | yönetim_biçimi = Üniter parlamenter konfesyonist cumhuriyet[2] | yönetici_unvanı1 = Devlet başkanı | yönetici_adı1 = Boş | yönetici_unvanı2 = Başbakan | yönetici_adı2 = Necip Mikati | yönetici_unvanı3 = Meclis Başkanı | yönetici_adı3 = Nebih Berri | yüzölçümü_sırası = 166 | yüzölçümü = 10452 | yüzölçümü_milkare = 4036 | su_yüzdesi = 1,6
| population_estimate = 6.859.408 | population_estimate_year = 2018 | population_estimate_rank = 109. | population_density_km2 = 560 | population_density_sq_mi = 1.450 | population_density_rank = 21
| GDP_PPP = 78,917 milyar $[3] | GDP_PPP_year = 2020 | GDP_PPP_rank = 92 | GDP_PPP_per_capita = 11.562 $[3] | GDP_PPP_per_capita_rank = 102. | GDP_nominal = 18,734 milyar $[3] | GDP_nominal_year = 2020 | GDP_nominal_rank = 115 | GDP_nominal_per_capita = 2.745 $[3] | GDP_nominal_per_capita_rank = 128
| Gini = 50.7 | Gini_change = decrease | HDI = 0.744 | HDI_year = 2019 | HDI_change = increase | HDI_ref = [4] | HDI_rank = 92
| para_birimi = Lübnan lirası | para_birimi_kodu = LBP | zaman_dilimi = DAS | utc = +2 | yaz_zaman_dilimi = DAYS | yaz_utc = +3 | trafik_akışı = sağ | cctld = .lb | telefon_kodu = 961[5] | dipnot1 = ^Fransızcanın, Lübnan anayasasının 11. maddesine göre, 2. resmi olarak kullanımı koşula bağlı.[6] | dipnot2 = Birçok Lübnanlı Hristiyan, kendilerini Arap olarak değil, eski Kenanlıların torunları olarak tanımlar ve Fenikeli olarak anılmayı tercih eder. |established_event7=Suriye birliklerinin çekilmesi|established_date4=24 Ekim 1945|established_date6=24 Mayıs 2000|established_date5=17 Nisan 1946|established_event6=[[İsrail'in Güney Lübnan'ı işgali|İsrail birliklerinin çekilmesi]]|established_event5=Fransız kuvvetlerinin çekilmesi|established_date1=1 Eylül 1920|established_event4=Fransız Mandası'nın sona ermesi|established_date3=22 Kasım 1943|established_event3=Bağımsızlık ilanı|established_date2=23 Mayıs 1926|established_event2=Anayasa|established_event1=Büyük Lübnan|established_date7=30 Nisan 2005|arma_maddesi=Lübnan arması|bayrak_altyazısı=Bayrak|yasama_organı=Temsilciler Meclisi}}Lübnan (Arapça: لُبْنَان, romanize: lubnān), resmî adıyla Lübnan Cumhuriyeti (Arapça: الجمهورية اللبنانية, el-Cumhûriyyetü'l-Lübnâniyye), Batı Asya'da Doğu Akdeniz kıyısında bir Arap ve Orta Doğu ülkesidir. Kuzey ve doğuda Suriye, güneyde İsrail batıda Akdeniz ile çevrili olan ülkenin ayrıca Kıbrıs ile deniz sınırı bulunmaktadır. Lübnan, Akdeniz Havzası ile Arap Dünyası'nın kesişiminde yer alması nedeniyle zengin bir tarihe sahiptir ve kendine özgü bir kültürel kimlik geliştirmiştir. Tarihteki Fenike uygarlığının vatanı Lübnan ve kıyılarıdır. Ülke pek çok dine ev sahipliği yapmaktadır.[7] Yüz ölçümü 10.452 km² olan Lübnan en küçük ülkelerden biridir. Nüfusu yaklaşık 6 milyon, başkenti Beyrut,[8] ulusal ve resmî dili Arapçadır. Fasih Arapça'nın yanı sıra günlük hayatta konuşma dili olarak Lübnan Arapçası kullanılmaktadır. Ayrıca Fransızca da resmî olarak tanınır.
Lübnan'da uygarlığa dair en eski kanıtlar yazılı tarihten eskidir ve 7000 yıl önceye aittir.[9] Günümüz Lübnan toprakları 3000 yıl boyunca hüküm süren Fenikelilere ev sahipliği yaptı(~MÖ 3200-MÖ 539). MÖ 64'te Roma İmparatorluğu bölgeyi fethetti, ardından Lübnan imparatorluk içinde Hristiyanlığın merkezlerinden biri oldu.[10] Lübnan Dağı, Maruni Kilisesi'nin doğuşuna sahne oldu. Dört Halife Dönemi'nde bölgenin Müslümanlarca fethinin sonrasında da Maruniler din ve kültürlerini korumaya devam etti. Bununla birlikte yine Lübnan Dağı'nda Dürzîlerin yeni bir dini grup olarak ortaya çıkması yüzlerce yıl sürecek bir dini ayrılığa yol açtı. Haçlı Seferleri'nde Maruniler Katolik Kilisesi'yle yeniden bağlantı kurdular ve Kutsal Makam'ı tanıdılar.
Lübnan 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedildi ve 400 yıl Osmanlı hakimiyetinde kaldı. İmparatorluğun I. Dünya Savaşı'nda dağılmasının ardından günümüz Lübnan'ını oluşturan beş vilayet Fransız Suriye ve Lübnan Mandası'nın kontrolüne girdi ve modern Lübnan Cumhuriyeti'nin öncüsü olan Büyük Lübnan bu manda altında kuruldu. II. Dünya Savaşı'nda Üçüncü Fransız Cumhuriyeti'nin Nazi Almanyası tarafından işgal edilmesi bölgedeki Fransız hakimiyetini zayıflattı. 1943'te Özgür Fransa'dan bağımsızlığını kazanan Lübnan, ana dini mezheplerin belli siyasi güçlere sahip olduğu konfesyonalist bir hükûmet şekli oluşturdu. 1970'lere kadar Lübnan, farklı dinlerden insanların bir arada yaşadığı ve özellikle başkent Beyrut'taki finansal sektörü sayesinde Ortadoğu'nun gelişmiş ülkeleri arasında bulunuyordu.[11][12] 1975'te ülkedeki çeşitli siyasi ve mezhepsel gruplar arasında patlak veren Lübnan İç Savaşı ülkede istikrarsızlık sürecininin başlangıcı oldu. 15 yıl süren savaş sırasında Lübnan, 1976-2005 yılları arasında Suriye'nin, 1985-2000 arasında ise İsrail'in işgali altında kaldı. Savaşın sonlanmasıyla ekonomiyi canlandırmak ve altyapıyı yeniden inşa etmek için çalışmalar yürütülse de[13] ülkede siyasi parti ve milis hareketi olan varlığını sürdüren Hizbullah ile İsrail arasındaki savaşlar nedeniyle Lübnan, uzun yıllar boyunca suikastler, ekonomik çöküntü ve siyasi çalkantı yaşadı.[11]
Lübnan gelişmekte olan bir ülkedir. İnsani Gelişme Endeksi'nde petrol zengini Körfez ülkeleri dışında Arap Dünyası'nın en yüksek sıralarında olup 92. sıradadır.[14] Orta-üst gelirli bir ülke olarak sınıflandırılmaktadır.[15] Ancak, likidite krizi ve yolsuzluk ülkede para biriminin çöküşü, siyasi istikrarsızlık, yaygın kıtlık, yüksek işsizlik ve yoksulluk sorunlarına yol açmıştır.[16] Lübnan küçük bir ülke olmasına rağmen,[17] Lübnan kültürü Orta Doğu ve dünyada tanınmaktadır. Ülke Birleşmiş Milletler, Bağlantısızlar Hareketi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Uluslararası Frankofoni Örgütü'nün üyesidir.
Denizci bir topluluk olan Fenikeliler'in anavatanı Lübnan topraklarıdır. Daha sonra bu bölge Asurlular, Bâbilliler, Persler ve Makedonya Krallığı gibi birçok devletin hakimiyetine girmiştir. Milattan önce 64 yılından itibaren Roma İmparatorluğu'nun yönetiminegeçen Lübnan toprakları Suriye Eyaleti'nin bir parçası oldu. Romanın kalıcı olarak ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu tarafında kalmıştır. Lübnan toprakları Roma ve Bizans İmparatorluğu'nun da en hareketli bölgeleri arasında yer almış, Avrasya ticaretinin önemli temas noktalarından birini oluşturan sahil şehirleri İslâm döneminde de aynı işlevini sürdürmüştür.[18]
Yermük Savaşı'ndan sonra Müslümanlar günümüz Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin topraklarına hâkim oldular. Bölge Müslümanlar için ticarî, Hristiyanlar için ise dini açıdan oldukça önemliydi. Mekkeliler'in ticaret kervanlarını Suriye'ye bağlayan yol Lübnan topraklarından geçiyordu. İsâ Sur ve Sayda şehirlerine ayak basmış, havârilerden Aziz Pavlus Sûr'da bir kilise inşa etmişti.Bu nedenle bölge Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında hakimiyet savaşlarına sebep olmuştur.[18]
Abbasiler'in zaman içinde zayıflamaları sonucunda merkeze uzak bölgelerdeki valiler bağımsızlıklarını elde etmeye başladılar. Lübnan toprakları 9. yüzyılın son çeyreğinde Tolunoğulları'nın hâkimiyetine geçti.[18] Bölgede yaşanan istikrarsız dönemden sonra Fatımiler üstü gelen taraf oldular.
12. yüzyıl başlarında Lübnan topraklarına giren Haçlılar 1124'te bütün sahil şehirlerini ele geçirdiler. Böylece bugünkü Lübnan toprakları Baalbek ve iç bölgeler haricinde Haçlı yönetimi altına girmiş oldu. Haçlılar döneminde Lübnan üç idari bölüme ayrıldı. Beyrut'un kuzeyinden Trablus'a kadar olan bölge Trablus Kontluğu'na, Beyrut, Sayda ve Sur Kudüs Krallığı'na bağlıydı. Lübnan'ın dağlık iç kesimleri ise Müslümanların hâkimiyeti altında bulunmaya devam ediyordu.[18]
Lübnan'ın güney kısmı Selahaddin Eyyubi, kuzey kısmı ise Kalavun döneminde yeniden Müslümanların idaresine girdi. Daha sonra Memlükler bölgeye hakim oldu ve bu dönemde sahil şehirleri çoğunlukla Katolik Hristiyanlar tarafından iskân edilmişti. Özellikle Fâtımî hâkimiyetinde Dürzîlik, İsmâilîlik ve Nusayrîlik gibi mezhepler bölgede yaygınlaşmıştı. Memlükler döneminde Lübnan'ın nüfus yapısı Müslümanlar, özellikle de Sünnîler lehinde gelişti. Selçuklular'ın 11. yüzyılda başlattığı bölgeyi Sünnileştirme süreci Memlükler tarafından devam ettirildi.[18]
Lübnan, 1516 yılında Yavuz Selim'in Suriye-Mısır seferi sırasında Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.[18] Osmanlı döneminde Beyrut Vilayeti olarak yönetilen bölge Suriyenin sahil kesiminden Akka'ya kadar olan bölgeyi kapsamaktaydı. Bu devirde bölge kültürel çeşitliliğini korumuş ve ticaret merkezi olmaya devam etmiştir.
Osmanlının I. Dünya Savaşı'na katılması ve Sina ve Filistin Cephesi'nin çökmesinden sonra Lübnan toprakları 1918 yılında İngiliz ve Fransızların işgaline uğradı. Savaştan sonra kurulan Büyük Lübnan Devleti Fransız Suriye ve Lübnan Mandası yönetimi içine alındı. 1926 yılına gelindiğinde ise Cumhuriyet ilan edildi ve 1941 yılında ise bağımsızlık ilan edildi. Takip eden yıllarda yaşanan karışıklıklardan sonra 1943 yılında bağımsızlık tanındı ve Fransız kuvvetleri 1946 yılında Lübnan topraklarından çekildi.
Lübnan, ilk yıllarında karışık dinî yapıya sahip bir devlet olmasına rağmen Orta Doğu'nun en düzenli ve refah seviyesi en yüksek olan ülkelerinden biri idi. Fakat Ürdün'deki FKÖ'nün yenilgisiyle, birçok Filistinli militan Lübnan'a yerleşti ve İsrail'e karşı silahlı mücadeleyi buradan yapmaya başladı. Filistinlilerin yerleştirilmesi aynı zamanda Filistinliler ile Maronitler ve diğer Lübnanlı gruplar arasında mezhepsel gerilimlerin artmasına neden oldu.
Özellikle 1970'lerden itibaren Müslümanlar, demografik üstünlüğü elde ettiler ve bu üstünlüğü egemenlik faktörüne yansıtarak ülke yönetiminde Hristiyanlardan daha fazla söz hakkı alma mücadelesine başladılar. Böylece ülkede başlayan Müslüman-Hristiyan mücadelesi, 13 Nisan 1975'ten itibaren iç savaşa dönüştü. Ordu ülkedeki kontrolünü neredeyse tamamen kaybetti. Bölünmenin eşiğindeki ülkede darbe girişimine ve istifa çağrılarına maruz kalan Devlet Başkanı Süleyman Franciye'nin yardım çağrısı üzerine Suriye, Nisan 1976'da Hristiyanlar lehine iç savaşa müdahil olmuş. Diplomatik arabuluculuk girişimleri sonuç vermeyince 1 Haziran'dan itibaren eski müttefikleri Lübnan Ulusal Hareketi ve FKÖ karşısında askerî çatışmalar başlamıştır.[19]
Lübnan, Suriye, Mısır, Kuveyt ve Suudi Arabistan liderlerinin katıldığı, 17-18 Ekim 1976'da Riyad Toplantısında aldıkları kararlar alındı. Bu antlaşmanın üç ana unsuru şöyle idi:
a. Lübnan'da 21 Ekim'den itibaren ateşkes yürürlüğe girecek ve savaşan taraflar, 1975 Nisan'ından önceki hatlara çekileceklerdir.
b. Lübnan için 30.000 kişilik bir Arap Barış Gücü teşkil olunacaktır. Bu güç esas itibarıyla Suriye askerlerinden oluşmuştur.
c. FKÖ gerillaları Lübnan'da kalmaya devam etmekle beraber Lübnan'ın egemenlik ve güvenliğine saygı göstereceklerdir.
Bu sonuncu şartı birçok FKÖ gerillası kabul etmedi. İsrail de bunu bildiğinden Litani Nehrine kadar olan Güney Lübnan topraklarını kendi kontrolü altına alıp bu toprakları kendi için "Güvenlik Bölgesi" ilan etmiştir.
İsrail kuvvetleri daha sonra Beyrut'u kuşattılar ve bunun sonucunda Filistin Kurtuluş Örgütü Lübnan'ı terk etmek zorunda kalmıştır. FKÖ unsurları, Lübnan'a çıkan Amerikan, Fransız ve İtalyan askerlerinden oluşan 2.000 kişilik Barış Gücü himayesinde, 21 Ağustos 1982'de Beyrut'tan ayrıldılar.
FKÖ'yü Lübnan'ı terke muvaffak olan İsrail, 1985 yılında kademeli olarak bölgeden çekilmeye başladı. İsrail'in çekilmesi Müslüman-Hristiyan mücadelesini tekrar başlattı. Bunun üzerine Suriye, Lübnan'a müdahale etmek için harekete geçti. Ayrıca, İran da dolaylı olarak müdahaleye katıldı. 1989 yılı sonlarından itibaren ise FKÖ tekrar Güney Lübnan'a yerleşmeye başladı.
Sonuç olarak; 1970 yılında başlayan Lübnan sorunu ve 1975 yılında başlayan Lübnan iç savaşı, çeşitli aşamalardan geçti. İç savaş Lübnan'da çok ağır maddi hasara ve can kaybına yol açtı. Savaş 1991 yılında resmen sona erdiğinde Lübnan ve Beyrut bir harabeye dönüşmüştü ve 150.000 Lübnanlı can vermişti. 1992 yılından itibaren İsrail ile FKÖ arasında başlayan olumlu gelişmeler üzerine de olaylar şiddetini kaybetmeye başladı. Fakat Lübnan, 1976 Riyad Antlaşması ile bölgeye 30 bin kişilik bir askerî güç gönderen Suriye'nin belirli ölçüde eyaleti durumuna geldi. Ancak 2005 yılında patlak veren ve Lübnan'ın eski başbakanı Refik Hariri'nin suikastıyla sonuçlanan kriz sonrasında Suriye, birçok askerini geri çekmek zorunda kalmıştır.
12 Temmuz 2006 tarihinde başlayan 2006 İsrail-Lübnan Krizi'nde İsrail’in hava saldırıları sırasında Lübnan ve Beyrut kenti, özellikle güney kısmı ağır hasar görmüştür ve ülke ekonomisi büyük ölçüde çökme noktasına gelmiştir.
Oldukça engebeli olan yüzey şekillerinin ana çizgilerini Lübnan dağları (Cebelilübnan) belirler. Bu dağlar kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 160 km. uzunluğunda olmak üzere ülkeyi baştan başa katedip toplam yüzölçümünün yaklaşık yarısını kaplar. Kuzeye doğru gidildikçe yüksekliği ve genişliği artan kalker yapılı Lübnan dağlarının kuzey kesiminde 3088 metreye erişen Kurnat es-Sevda ülkenin en yüksek noktasıdır. Lübnan dağlarıyla Akdeniz’in arasına, doğu-batı doğrultusundaki genişliği yer yer 40 kilometreyi bulan dar bir kıyı ovası girer. Lübnan dağlarıyla daha doğudaki Antilübnan dağları (Cebelüşşarkī) arasında da Bikâ vadisi yer alır.[18]
Kıyı kesiminde Akdeniz iklimi hüküm sürer; burada kışlar yumuşak ve yağışlı, yazlar sıcak ve nemlidir. Lübnan dağlarının batı yamaçlarında yağışlar boldur; yüksek kesimlerine ise yağış kar şeklinde düşer. Beka vadisinde ise karasal, hatta çöl iklimi özellikleri taşıyan bir iklim hâkimdir. Kıyı şeridinde 900 mm. kadar olan ortalama yıllık yağış tutarı Lübnan dağlarının bazı yüksek kesimlerinde 1500 milimetreye kadar çıkar.
Bitki örtüsünü teşkil eden sedir ormanlarının yoğun biçimde Lübnan dağlarında bulunması, bu ağaç türünün bitki coğrafyasında bu dağların adıyla (Cedrus libani “Lübnan sediri”) olarak anılmasına yol açmıştır. Eskiçağ'lardan beri gemi inşasında çok kullanılan Lübnan sedirleri bütün Akdeniz dünyasında olduğu gibi bu ülkede de azalmış, yer yer küçük alanlar halinde kalmıştır. Sedirin azalmasından sonra Lübnan dağlarının batı yamaçlarında çeşitli çam türlerinin yetiştirilmesine başlanmıştır. Ancak yine de orman alanlarının azalmasına rağmen Lübnan dağları halen Ortadoğu’nun en sık bitki örtüsüyle kaplı kesimidir. Ülkede genellikle Lübnan dağlarının yamaçlarından doğarak Akdeniz’e ulaşan kısa boylu fakat suyu bol akarsulara rastlanır. Bikâ vadisindeki Baalbek eşiğinden doğarak güneye doğru akan ve Lübnan sınırları içerisinde denize dökülen Leytani (Leontes) nehriyle kuzeye doğru akan ve Lübnan’dan sonra Suriye topraklarından geçip Türkiye sınırları içinde Akdeniz’e ulaşan Asi (Orontes) nehri diğerlerinden daha uzun ve daha önemlidir.[18]
Lübnan, yüksek rütbeli makamların belirli dini grupların üyelerine ayrıldığı, mezhepçiliği içeren parlamenter bir demokrasidir. Örneğin Devlet Başkanının Maruni Hristiyan, Başbakanın Sünni Müslüman, Meclis Başkanının Şii Müslüman, Başbakan Yardımcısı ve Meclis Başkan Yardımcısının Doğu Ortodoks Kilisesi'ne bağlı olması gerekir.
Bu sistemin amacı mezhep çatışmalarını azaltmak ve hükümetteki tanınmış 18 dini grubun demografik dağılımını adil bir şekilde temsil etmektir.
Lübnan'ın ulusal yasama organı tek meclisli Lübnan Temsilciler Meclisi'dir. 128 sandalyesi Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında eşit olarak, 18 farklı mezhep arasında ve 26 bölge arasında orantılı olarak paylaştırılır.
Parlamento, mezhepsel orantılı temsil esasına göre halk oyu ile dört yıllık bir dönem için seçilir. Yürütme organı devlet başkanı ve hükümetin başı olan başbakandan oluşur. Parlamento, devlet başkanını üçte iki çoğunlukla yenilenemez altı yıllık bir dönem için seçer. Başkan, parlamentoyla yapılan istişarelerin ardından Başbakanı atar. Devlet başkanı ve başbakan, ülkedeki mezheplerin ortaya koyduğu mezhepsel dağılıma da uyması gereken bir kabine oluşturur.
1990'dan önce bu oran Hristiyanlar lehine 6:5'ti, ancak 1975-1990 iç savaşına son veren Taif Antlaşması ile birlikte iki dinin mensuplarına eşit temsil hakkı verecek şekilde oranlar yeniden ayarlanmıştır.
Mezhepler ve Dinler | Taif öncesi | Taif sonrası |
---|---|---|
Maruni Kilisesi | 30 | 34 |
Doğu Ortodoks Kilisesi | 11 | 14 |
Doğu Katolik Kiliseleri | 6 | 8 |
Ermeni Apostolik Kilisesi | 4 | 5 |
Ermeni Katolik Kilisesi | 1 | 1 |
Protestanlar | 1 | 1 |
Diğer Hristiyanlar | 1 | 1 |
Hristiyan | 54 | 64 |
Sünni | 20 | 27 |
Şii | 19 | 27 |
Dürzi | 6 | 8 |
Nusayri | 0 | 2 |
Müslüman | 45 | 64 |
Toplam | 99 | 128 |
Lübnan, Batı Asya ve Akdeniz'deki dinsel açıdan en çeşitli ülkedir.[20] Farklı dinlerin ve dini mezheplerin göreceli büyüklükleri hassas bir konu olmaya devam ettiğinden, 1932'den beri ulusal bir nüfus sayımı yapılmamıştır. Devlet tarafından tanınan 18 dini mezhep vardır (4'ü Müslüman, 12'si Hristiyan, 1'i Dürzi ve 1'i Yahudi).[21]
Lübnan İstatistik firması tarafından yürütülen demografik bir araştırma, nüfusun yaklaşık %27'sinin Sünni, %27'sinin Şii, %21'inin Maruni, %8'inin Rum Ortodoks, %5'inin Dürzi, %5'inin Melkani ve %1'inin Protestan olduğunu ortaya çıkardı. Kalan % 6'sı çoğunlukla Lübnan'ın yerli olmayan küçük Hristiyan mezheplerine aittir.[21]
Lübnan'ın ulusal ve resmî dili Arapçadır. Lübnanlıların ekseriyeti, ana dil Arapçanın yanı sıra Fransızca ve İngilizce konuşabilmektedir. Zira ülkede anaokulundan itibaren yabancı dil öğrenimi mecburdur. Anadili olarak Arapça, Lübnan'daki tüm etnik ve dini gruplar arasında kullanılmaktadır. Eskiden Fransız sömürgesi olan Lübnan'da çoğunlukla kullanılan yabancı dil İngilizce olmasına karşın üst ve orta sınıflarda Fransızca daha yaygın olarak bilinir ve konuşulur. Lübnan, Fransızca konuşan ülkeler topluluğu (Frankofon) içerisinde yer alır. Bugün nüfusun %20'si Fransızca bilmektedir. 1866'da Beyrut Amerikan Üniversitesi'nin kuruluşuyla ilk defa konuşulmaya başlanan ve özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygınlık kazanan İngilizce ise günlük hayatta iletişim dili olarak kullanılmasa da, uzun seneler ülkedeki Fransız etkisinden rahatsızlık duyan Müslümanlar tarafından öğrenilmesi siyaseten tercih edilen bir yabancı dil olmuştur.[22]
Lübnan'ın nüfusu tahminen 6.185.000'dür (2016). Lübnan %93 Arap nüfusuyla etnik açıdan homojen bir ülkedir. Araplar; Lübnanlı Arapları, Filistinli mültecileri, Suriyelileri ve başka göçmen Arap cemiyetleri de içine alır.
İç savaştan önce Lübnan'da Hristiyanların ve Müslümanların sayısı hemen hemen eşitti. Şimdi Müslümanlar çoğunlukta ve Müslüman nüfus içinde de artık Sünni çoğunlukta. Halkın tahminen %54'si Müslüman, %40.4'u Hristiyan, %5.6'ü ise Dürzi. Fakat 1932 yılından beri nüfus sayımı yapılmadığından ve halkın dini kimliği sorulmadığından ve Lübnan İç Savaşından dolayı oluşan göç ve demografik değişiklikten, dolayı Hristiyanların sayısı hızla azalmıştır ve Müslümanların sayısı hızla artmıştır. Hristiyanlar hem nüfus ve hem de oran olarak azalmaya devam etmektedir.[23]
1975'te %67 olan şehirleşme oranı, iç savaş sırasında yaşanan büyük nüfus hareketliliği neticesinde 2008'de %87'ye ulaşmıştır. 1932'deki sayıma göre nüfusuyla 161.947 olan Beyrut, bugün iki milyona yaklaşan nüfusuyla Lübnan'daki tüm mezheplerin yaşadığı kozmopolit bir şehir haline dönüşmüştür.[24]
Lübnan'daki tüm okullar Millî Eğitim'e bağlıdır. ABD'nin 2005'te hazırladığı bir rapora göre Lübnan'daki 140.000 öğrencinin yarısı ülkenin tek devlet üniversitesi olan Lübnan Üniversitesi'nde, diğer yarısı 42 özel üniversitede öğretim görmektedir.[25] Arap dünyasının en modern, özgür ve eğitimli kesimlerinden birini teşkil etmekle övünen Lübnan'da, 15 yaş ve üstü nüfusta okuma-yazma oranının 2003 itibarıyla %87,4´dir. Bu oran erkekler arasında %93,1, kadınlar arasında ise %82,2'dir.[26]
Orta Doğu'nun ilk psikiyatrik hastanesi kabul edilen Asfuriye Hastanesi, 1896 yılında Lübnan'da kurulmuştur, ancak iç savaşın getirdiği zorluklar nedeniyle 1982'de kapanmıştır.[27]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.