Loading AI tools
Tarihi Türk halkı Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Göktürkler veya Kök Türkler (Göktürkçe: 𐱅𐰇𐰼𐰰:𐰜𐰇𐰛 Kök Türük veya 𐱅𐰇𐰼𐰛 Türk;[1][2] Çince: 突厥/تُكِئ; pinyin: Tūjué), Orta Çağ'da Orta Asya'da göçebe bir Türk halkları konfederasyonuydu. Bumin Kağan'ın önderliğindeki Göktürkler, geleceğin coğrafi konumunu, kültürünü, hakim inançlarını ve geleceğini şekillendirecek birçok göçebe hanedanlıklarından biri olan Göktürk Kağanlığı'nı kurdular.
Moğolistan'da Göktürk petroglifleri (6.-8. yüzyıl tarihleri).[3] | |
Toplam nüfus | |
---|---|
Günümüz bazı Türk halklarının atası | |
Önemli nüfusa sahip bölgeler | |
Orta Asya, Doğu Asya, Doğu Avrupa | |
Diller | |
Din | |
İlgili etnik gruplar | |
Türgişler, Dokuz Oğuzlar, Seyanto Hanlığı, Şatuo[5] |
Göktürkler, hem ilk defa kurdukları siyasi yapılara Türk adını vermeleri, hem de Türkçenin ilk bilinen yazılı kayıtlarını vermeleri bakımından Türk kültür ve edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahiptirler.[6]
Göktürkler 6. yüzyılın sonlarında güçlerinin zirvesine ulaştılar ve Çin'in Sui Hanedanlığı topraklarını ele geçirmeye başladılar. Ancak, Türk soylularının bölünmesi ve kağanlık otağı için ortaya çıkan iç çekişmeler nedeniyle fetihler sona erdi. Sui İmparatoru Wen'in desteğiyle Yami Kağan iç savaşı kazandı. Ancak Göktürk İmparatorluğu, Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölündü. İç savaş nedeniyle zayıf düşen Yami Kağan, Sui Hanedanlığı'na bağlılığını ilan etti. Suiler gerilemeye başladığında ise Şipi Kağan tarafından yeniden Sui Hanedanlığı topraklarına seferler başlatıldı ve hatta Şipi Kağan Yen-Men Kuşatması'nda (MS 615) 100.000 kişilik süvari ordusu ile Sui İmparatoru Yang'ı kuşattı. Sui hanedanının çöküşünden sonra Göktürkler, takip eden Çin iç savaşlarına müdahale ederek kuzeydoğudaki isyancı Liu Heita'ya 622 ve 623'te yükselen Tang Hanedanlığı'na karşı destek sağladılar. Liu Heita uzun bir başarı dönemi yaşadı ama sonunda Li Shimin ve diğer Tang generalleri tarafından bozguna uğradı ve idam edildi. Bunun ardından Tang hanedanı kuruldu.
Göktürk Kağanlığı'nın Çin iç savaşının başında bir süreliğine Tang Hanedanı'nı desteklemesine rağmen Tangların yavaş yavaş Çin'i birleştirmesi ile birlikte Göktürkler ve Tanglar arasında çatışmalar baş gösterdi. Göktürkler, Tang İmparatorluğu'nun kuzey sınırına saldırılara ve akınlara başladı ve esas ordularıyla Tang başkenti Çangan'ı ele geçirdiler. İç savaştan toparlanamayan Tanglar kısa bir süreliğine Göktürk soylularına haraç ödemeyi kabul etti. Tanglar, 4 yıl sonra Göktürk karşıtı boylarla ittifak kurarak esas Göktürk ordusunu Yinşan Muharebesi'nde yenilgiye uğrattı ve 630'da İl Kağan'ı esir aldılar. Türk boylarının Tang egemenliğini kabul etmek zorunda kalmasıyla Moğol Platosu'nu ele geçirdiler.
İmparator Taizong, Göktürk teginlerine Çin'de makamlar vererek onları asimile etmeye çalıştı. Aşina Cieşeşuay, Doğu Göktürk Kağanı Şipi Kağan'ın oğluydu ve Çin'de yüksek bir askeri göreve terfi ettirildi. 639'da Aşina Cieşeşuay, Çin imparatorunu esir almak için bir plan yaptı. Kardeşi Tölis Kağan'ın oğlu Aşina Holoku ve 40 kişilik bir grupla bu planı gerçekleştirmeye çalıştı. Planın hayata geçirileceği gün fırtına çıktığından imparator saraydan ayrılmadı. Aşina Cieşeşuay ve maiyeti Çin imparatorunun sarayına baskın düzenledi. Uzun süre savaşmalarına rağmen başarılı olamadılar ve saray atlarını çalıp Vey Nehri'ni geçtiler. Çoğu Çin ordusu tarafından öldürüldü.
İsyan sonucunda hedeflenen amaca ulaşılamasa da isyan Çin imparatorunu tedirgin etti ve imparator kağanlığı yeniden kurmaya karar verdi. Bu dönemde iktidara gelen kağanlar Çin devletine bağlıydılar ve Çi-mi sisteminin kağanları olarak biliniyorlardı. İlteriş Kağan, İkinci Göktürk Kağanlığı'nı kurana kadar Doğu Göktürkler Çin'e bağlıydılar. Aşina Cieşeşuay'ın isyanından sonra 13 Ağustos 639'da Taizong, Çelebi Kağan'ı başa geçirdi ve yerleşik Türk halklarının onu Sarı Irmak'ın kuzeyine doğru takip etmesini ve Çin Seddi ve Gobi Çölü arasındaki bölgeye yerleşmesini emretti. Ancak birçok Göktürk generali Tang İmparatorluğu'na sadık kalmaya devam etti.
679'da, Çanyu Himayesi'nin Türk liderleri olan Aşide Beŋü ve Aşide Fengji, Aşina Nişufu'yu kağan ilan etti ve Tang hanedanına karşı ayaklandı. 680'de Pei Xingjian, Aşina Nişufu ve ordusunu yendi. Aşina Nişufu kendi adamları tarafından öldürüldü. Aşide Wenfu, Aşina Funian'ı kağan yaptı ve tekrar Tang hanedanına karşı ayaklandı. Aşide Wenfu ve Aşina Funian, Pei Xingjian'a teslim oldu. Aralık 681'de Aşide Wenfu ve Aşina Funian da dahil olmak üzere 54 Göktürk, Çangan'ın Doğu Pazarı'nda halka açık bir şekilde idam edildi. 682 yılında İlteriş Kağan ve Tonyukuk Çin hegemonyasına karşı ayaklandı ve Aşina Funian'ın adamlarından geriye kalan orduyla Heişa Kalesi'ni (bugünkü Hohhot'un kuzeybatısı, İç Moğolistan) fethettiler. Yeniden kurulan Göktürk Kağanlığı, Tang ve Hitay boyları arasındaki savaşa müdahale etti. Ancak Bilge Kağan'ın ölümünden sonra Göktürklerin artık bozkırdaki diğer Türk boylarını yönetecek gücü kalmamıştı. 744 yılında Tang Hanedanlığı ile müttefik olan Uygur Kağanlığı, son Göktürk Kağanlığı'nı yıktı ve Moğol Platosu'nu kontrol etti.
Göktürk kıyafetleri, hem erkeklerde hem de kadınlarda çoğunlukla uzun kaftanlardan oluşuyordu. Erkek kaftanları, sol taraf üste gelecek şekilde kapanırken kadın kaftanlarının bunun tersi olarak sağ yan üste gelecek şekilde kapanmakla olduğu görülmüştür. Ancak bu genel bir eğilim gibi görülse de kesin bir kural değildir. Göktürk giysilerinin dışa doğru açılan belirgin yakalarının olması önemli özelliklerden biri olarak kabul edilebilir. Başlarına ise, kendilerine özgü börkler taktıkları ve bunların keçeden ya da kenarları kürkten yapılmış başlıklar olduğu anlaşılmaktadır. Ayaklarına muhtemelen dizlere kadar uzanan deri ve keçe çizmeler giymekteydiler. Dış giyime dair verebileceğimiz bu unsurlardan sonra, iç giyime dair belirleyebildiğimiz herhangi bir giyim türü tespit edilememiştir. Yerleşik hayata geçişin hızla ilerlediği ve Uygur etkilerinin arttığı son dönemlerde, kıyafet biçimlerinde ufak tefek değişimlerin başladığı ve süslemenin arttığı görülür. Uygur sanat anlayışı ve zevkinin ortaya çıkmaya başladığı bu geçiş aşamasında, Uygurların Göktürklere etki etmesinin yanı sıra; ilk önceleri Göktürk egemenliği altında olan Uygurların da Göktürk kültürünün izlerini kendilerinde yansıttıkları görülür.[7]
Kaftan, Orta Asya Türk devletlerinde, Hindistan'daki Türk İmparatorluğu'nda, Selçuklu Türklerinde ve Osmanlılarda en sevilen giysiydi. Selçuklu döneminin en önemli unsuruydu ve izleri Hun kurganlarına kadar uzanmaktadır.[7]
Kaftanlar çeşitli renk ve biçimlerde hazırlanır önleri açık olup, diz kapaklarına veya topuklarına kadar inerler. Yakasız düz arkalı kaftan en basit kaftan tipidir. Eski Türklerde Göktürk heykellerinde ve Uygurlarda dize veya yere kadar uzanan beli kuşaklı dik veya devrik yakalı kaftanlar görülür. Göktürk heykellerinin giyimi Anadolu Selçukluların giyimine kaynak olmuştur. Türklerin İslamiyeti kabul etmeleri Batı'ya yönelip İran üzerinden Anadolu'ya yerleşmeleri ve çeşitli kültür çevreleri ile iç içe yaşama dönemine geçişleri ile birlikte bu durum giyim kuşamda da büyük değişimlere yol açmıştır.[7]
Göçebe kültürüne sahip at üzerinde hayvan güden toplumlar daha hafif ama bir o kadar da dayanıklı giysilere ihtiyaç duyar. Hayvancılıkla geçimini sağlayan Türkler her türlü doğa koşullarına karşı dayanıklı elbiseler kullanırlardı. Bu nedenle atın sürtünme ve bacaklarda yara açma gibi tehlikelerden korunmak için kalın pantolon ve çizme giymeleri gerekmekteydi. Yine hayvancılıkla geçinen Türklerin yiyecek silahlarını asabilmek için kalın deri kemerlere ihtiyaçları vardı. Ayrıca sürekli olarak açık havada gezmeleri nedeniyle kalın palto ve kürklerin kullanılmasını da gerektiriyordu. Soğuğa ve rüzgara karşı kulaklıklı ve esneklikli içi kürklü şapkalar giymek işin ve iklimin gereğiydi.[7]
Göktürk devrine ait elbiselerin en önemlileri Katanda'da bulunan giysi parçalarıdır. Bu kurgandaki elbiseleri, ipekli ve kürklü olarak ikiye ayırmamız gerekir. Prof. Wice bunları kemha denilen bir tür Bizans ipekli kumaşı olarak değerlendirir. Ancak Bahaeddin Ögel bunları yabancı kaynaklara dayandırarak MS 7. ve 8. yüzyıllara ait Çin kumaşı olarak tasnif etmektedir. Elimizde kumaşların bir resmi ve görüntüsü olmadığı için kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Her şeye rağmen elbiselerin tamamlayıcısı olan pantolonların kürklerle süslenmesi Türklere has bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Katanda kurganında ele geçen kürklü cübbe veya kaftanlar uzun boylu idiler. Daha ziyade tunik şeklinde kısa olan Hun kıyafetleri, yavaş yavaş Göktürklerdeki yerleşimin etkisiyle olsa gerek, boyda bir uzamayla karşımıza çıkıyor. Uzun kollu kaftanın kolları da dardır. Adeta yüzyıllar sonra Osmanlı kaftanlarına öncülük eder tarzdadır. Elbisenin arka robası ve ön taraftaki klapası (mostrası) kürkle de süslenmiştir. Yakası olmayan elbisenin dikiş yerleri kaytanla tutturulmuştur. Kudirge kurganında da kenarları kürkle de süslenmiş bir prense ait elbiseyle karşılaşırız. Orhun'daki heykellere baktığımızda kaftanların uzun boylu olduğunu görürüz. Fakat bu heykellerde yakalar belirli şekilde kıvrık olarak yapılmıştır. Göktürkler saçlarını serbestçe bırakırlar ve kaftanlarını da sola veya sağa doğru sararak iliklerlerdi. Bu gelenekleriyle ataları Hunlara benzemektedirler.[7]
"Çin kaynaklarının belirttiğine göre Göktürklerin kaftanları soldan sağa kapanıyor, saçları serbest bırakılıyordu." Fakat bu kuralın kesin olmadığı, çeşitli Göktürk heykellerinde ve duvar resimlerinde, sağa veya sola kapanır tarzda olduğu da görülebilmektedir. Kültigin mezar anıtlarındaki heykeller Göktürklerin kıyafetleri açısından paha biçilmez niteliktedir. Benzer kıyafetler Orta Asya Türklerince bugün bile giyilmeye devam etmektedir. Göktürk yazıtlarında Bilge Kağan ve Kültigin, Çinliler hakkında bilgi verirken "Sabı süçig, agısı yımşak ermiş" ibaresini kullanmışlardır. Yani "(Çin'in) sözü tatlı ve ağısı yumuşak" anlamındadır. Bahaeddin ÖGEL bunu açıklarken "Çin'in hediyesi çekici imiş, ağısı (ipeklileri) yumuşak" olarak değerlendirir. Ağıdan maksat, ipekli kumaştır ve aynı ibare Osmanlı döneminde 14. yüzyıl yazma eserlerinde de kullanılmıştır. Hunlarda ve Göktürklerde ağı sözü "para" ve "ipekli kumaş" manasında kullanılmış, bu gelenek Osmanlı dönemine kadar da sürdürülmüştür. Fakat Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinde para yerine değil, sadece ipekli kumaş anlamında kullanılmıştır.[7]
Göktürkler döneminde kıyafetlerin yapımında deri ve keçenin kullanıldığını da görürüz. Bunu bazı heykeller üzerindeki başlıkların duruş biçiminden de anlayabiliyoruz. Göktürkler döneminde keçecilik, sadece çadırların döşemesinde kullanılmamış, börk, şapka gibi çeşitli başlıkların yapımlarında da tercih edilmiştir. Ayrıca bellere takılan deri kemerlerin, çeşitli madeni plakalarla süslendiği de daha önceden gelen bir ata geleneği olarak dikkatimizi çekmektedir.[7]
Göktürkler döneminde birçok giyim teriminin bugünkü gibi söylendiği belirlenmiştir. Kadın ve erkek kıyafetlerinin küçük farklılıklarla birbirine benzediği, bugünkü kıyafetlere yakın olduğu kurganlardaki buluntular, kaya resimleri ve heykellerden anlaşılmaktadır. Böylece giyimin toplumda cinsiyet farklılıklarını da ortaya çıkaran özellikleri de görülmektedir. “Göktürklerde elbiseye ton (don) veya kedüm/kedgü denmekteydi. Elbise dış elbise ve iç elbise şeklinde ikiye ayrılmaktaydı. Dış elbiseye taş (dış) don, iç elbiseye iç ton denmekteydi. Kurganlarda çıkan elbiselere, kaya resimlerine ve heykellere bakıldığında kıyafetler bugünkü medeni kıyafete çok yakındı. Kadınların ve erkeklerin kıyafetleri de büyük ölçüde birbirinin aynı idi. Yalnız kadınların elbiselerinin etekleri erkeklerin elbiselerine göre daha uzun olmaktaydı”[7]
Göktürklerde Aile
Göktürklerde kan bağına göre kurulan ailelerde yönetici "baba" idi. Babanın yetkisi sonsuz olmamakla birlikte görevi: Ailenin yetişkin çocukları evlendirmek, aileyi korumaktı.[8]
2018 yılında Nature adlı dergide yayımlanmış ve Avrasya steplerindeki farklı kültür ve zamanlara ait 128 adet bireyin kalıntılarını incelemiş bir çalışma, Göktürkler ile ilişkilendirilen (MS 300-700, Tanrı Dağları) üst sınıf askeri gömü alanlarından elde edilmiş 4 farklı bireye ait kalıntıları da analiz etmiştir.[9] Çalışmaya göre bireylerin Q (örnek no: DA86),[10] R1 (DA89,[10] DA224) ve O (DA228)[11] Y-DNA haplogruplarına sahip olduğu ortaya konmuştur.[12] Mitokondriyal DNA incelendiğinde ise C41b (DA86), A14 (DA89), H2a (DA224) ve A15c (DA228) haplogrupları tespit edilmiştir.[13]
Analiz edilmiş üst sınıf Göktürk askerlerinin, Göktürklerden önce bölgede yaşamış "Tanrı Dağları Hun" örnekleri ile kıyaslandıklarında genetik açıdan Doğu Asya ile ilişkilendiren gruplara daha yakın olduğu bulunmuştur. Göktürk Kağanlığı döneminde yaşadığı düşünülen bir göçebeye ait örnekte ise diğer askeri örnekler ile kıyaslandığında genetik olarak çok daha yüksek miktarda Avrupa ile ilişkili katkının varlığı keşfedilmiş olup, bu kağanlıkta Batı Avrasya kökenli kavimler ile bir temasa işaret etmektedir. Göktürklerden daha sonra bölgede politik gücü ele almış Karahanlılar gibi Türk halklarına ait bireylerin Göktürkler ile karşılaştırıldıklarında küçük bir miktar Doğu Asyalılara daha yakın olmalarından ötürü çalışma Orta Asya'nın Türkleştirilmesini ve Türk kültürünün yayılmasını gücü elinde bulunduran Doğu Asya kökenli bir "baskın azınlığa" bağlamaktadır.[14][15]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.