Loading AI tools
Türkçenin 13. yüzyıla dek kullanılan en eski biçimi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Eski Türkçe, Türk yazı dilinin ilk dönemidir. Dönem Orhun Türkçesi ve Eski Uygur Türkçesi olmak üzere iki altdönemde incelenir.[1][2] Orhun Türkçesinin kesin tarihlere dayandırılabilir ilk belgesi olan ve VIII. yüzyılın ortalarına tarihlenen Orhun Yazıtlarından[3][4] Uygur Türkçesinin tarihe karıştığı XIII. yüzyıla değin sürer.[2][5] Doğu Asya'dan Doğu Avrupa'ya dek önemli bir coğrafyada konuşulduğu anlaşılmaktadır. İlk dönemlerinde yabancı etkilerden epey uzak ve dönemin diğer dillerine göre oldukça yalın olduğu, Uygur çağında git gide zenginleştiği ve yabancı dillerden etkilendiği anlaşılmaktadır. Dil XIII. yüzyılda ölse de türlü Türk toplulukları tarafından yazı dili olarak kullanıldığı XVII. yüzyıla tarihlenen Altun Yaruk nüshasından anlaşılmaktadır.[6]
Eski Türkçe | |
---|---|
Bölge | Doğu Asya, Orta Asya ve Doğu Avrupa |
Ölü dil | XIII. yüzyıl |
Dil ailesi | Türk Dilleri
|
Önceki formlar | Ana Türkçe
|
Diyalektler | |
Yazı sistemi | Eski Türk yazısı, Eski Uygur alfabesi |
Dil kodları | |
ISO 639-3 | oui |
Eski Türkçe ile yazıldığı anlaşılan en eski metin Çoyr Yazıtıdır.[7][8] Çoyr yazıtını takip eden pek çok yazıtın ardından ebedi dille yazılmış ve kesin tarihlendirilebilen ilk yazıt olan Orhun Yazıtları gelir. İkinci Göktürk Kağanlığının yıkılışının ardından bölgeyi dolduran Uygur Kağanlığı zamanında türlü yazı sistemleriyle yazılmış pek çok yazıt ve metin elimize ulaşmıştır.[9] Eski Türkçeyle ilgili ilk akademik çalışma Kâşgarlı Mahmud'un Kitâbü Cevâhiri'n-Nahv fî Lugâti't-Türk adlı ve günümüzde kayıp olan eseridir. Bunun yanında bir Kaşgarlı, Eski Türkçe için Dîvânu Lugâti't-Türk adlı bir sözlük de yazmıştır.[10]
Orhun Yazıtları Türk tarihinin bilinen ilk edebi metinleridir. Yazıtlara "ebedi taş" anlamına gelen beŋgü taş denmiştir. İkinci Göktürk Kağanlığı döneminde dikilip toplamda 3 taştan ibaret olan yazıtlar tarihlerine göre sırasıyla Kül Tigin, Tonyukuk ve Bilge Kağan'a aittir. Yazıtların her biri dikildiği kişinin yaşam öyküsünü, alpliklerini anlatır. Tonyukuk dışındaki yazıtlar sahiplerinin ölümü üzerine dikilmişken Tonyukuk yazıtı daha Tonyukuk'un sağlığında dikilmiştir. Orhun Yazıtları, edebi niteliği ve değeri sayesinde Eski Türkçenin çözülmesinde kilit taşı olmuştur.[11]
Uygurca Yazmalar burkancı, maniheist ve nesturi Uygurlardan kalan metinlerdir. Metinlerin pek çoğu Yenisey Kırgızlarının Uygur Kağanlığını çökertmesi sonucu Turfan, Koço ve Kansu'ya göçen Uygurlar tarafından yazılmıştır.[1] Metinler arasında günlük yaşam belgelerinin yanı sıra pek çok da dini konulu olanlar vardır. Bu dini metinler yukarıda da değinildiği üzere budizm, maniheizm ve az da olsa nesturilikle ilgilidir. Dini metinlerin çoğu Sanskritçe, Soğdca, Toharca, Çince ve Süryanice'den çeviridir ve çevrilen yapıtlara Uygur din adamları tarafından pek çok ekleme yapmıştır. Bu metinler nedeniyle Uygurca'ya metinlerin çevrildikleri dillerden pek çok sözcük girmiş ve Eski Türkçe var olan köklerden yeni sözcükler türetilmiştir. Bugün elimizde bulunan metinler bir dizi seri halinde yayımlanmıştır. Bu seriler arasında en bilinenler Albert von Le Coq tarafından hazırlanan ve mani metinlerini içeren Manichaica; Annemarie von Gabain, Willi Bang-Kaup ve Reşit Rahmeti Arat tarafından hazırlanan Türkische Turfantexte ve Berliner Türkische Turfantexte idir.[12]
1709'da Strahlenberg adlı İsveçli bir Subay Sibirya'da Uybat III adı verilecek bir yazıt keşfeder. Bu yazıt, Türkçe tarihinin keşfedilen ilk yazılı belgesidir. Strahlenberg'in keşiflerini Stockholm'de yayımlamasının ardından batı dünyası bölgeyi araştırmaya başlar. İlk kez bir Fin kurulu, ardından da Rus kurulu bölgeyi araştırmaya gönderilir. Rus kurulundan Nikolay Yadrintsev Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarını gün yüzüne çıkarır. Yine Rus kurulundan olan Y. N. Klements de Tonyukuk yazıtını keşfeder. Bu keşiflerin ardından irili ufaklı yüzlerce taş da gün yüzüne çıkarılmıştır.
Fin kurulu dönüşlerinde Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının kopyalarını yayımladı. Bu yayımlarda Kül Tigin yazıtının Çince yüzünün çevirisi de verildi. Çeviriden yazıtın bir Türk tigininin anısına dikildiği anlaşılınca Ünlü türkologlar Vasili Radloff ve Vilhelm Thomsen eş zamanlı olarak yazıtları deşifre etme çalışmalarına başladı. Thomsen, 15 mart 1893 yılında Orhun Yazıtlarının çözümlemisini resmen açıkladı. Thomsen'in bu adımının ardından Radloff Erste Lieferung adlı yapıtının birinci bölümünü yayımladı. Radloff, eserinde aceleci davrandığı için pek çok hata yaptı. Thomsen ise Inscriptions de l'Orkhon et de déchiffrées adıyla yayımladığı eserinde hataya yer vermeksizin yazıtları başarıyla tahlil etti.
Radloff, Çalışmasının devamını 1899'da paylaştı. Bu yazısında Bain-Tsokto mevkisinde bulunan Tonyukuk yazıtının kopyasını ve çevirisini de verdi. Böylece üç büyük bengü taşın da, Eski Türk yazısının da çözümlemesi tamamlanmış oldu.[11]
1890 yılında Doğu Türkistan'da bulunan bir İngiliz subay, köylülerden üzerinde Sanskritçe yazılar bulunan bir ağaç kabuğu satın alır ve bunu ülkesindeki şarkiyat enstitüsüne götürür. Bu keşfin Sanskritçenin tarihini 600 yıl geriye götürdüğü anlaşılınca bölgeye muazzam bir ilgi toplanır. Bölgeye akın akın gelen Avrupalı ve japon araştırmacılar (Albert Grünwedel başkanlığında ve A.A von le Coq başkanlığında ayrışar iki Alman kurulu, Paul Pelliot başkanlığındaki Fransız kurulu, Rus araştırmacı Sergey Malov ve Kont Otani başkanlığındaki Japon kurulu) ülkelerine sandık dolusu yazmalarla dönerler. Bu sandıkların içinde hayli Uygur yazmaları da vardır. Daha önce de yöreye gelmiş ve sandıklar dolusu yazmayı İngiltere'ye götürmüş olan Macar asıllı araştırmacı Aurel Stein yeniden bölgeye gelir ve Bezeklik Mağaraları'na gider.[13] Manastırların koruyucusu rahip Stein'e önce bir yazma vermiş, ancak ardından pişman olarak mağaraya gömülü kütüphaneyi iyice gizlemiştir. Stein uzun uğraş sonunda rahibi ikna edip kütüphaneye girince karşısında neredeyse her dilden binlerce yaprak yazmayla karşılaşır. Stein aralarında Irk Bitig ve Sekiz Yükmek'in de bulunduğu tonla yazmayı ülkesine götürür.[12] Böylece Eski Uygurca da gün yüzüne çıkarılmış olur.
Eski Türkçenin ilk devresi olan GökTürkçe Eski Türk Yazısı dışında başka bir sistemle yazılmadı. Göktürklerin ardından gelen Uygurlar eski yazıyı kullanmayı bıraktı ve bunun yerine bir dizi alfabeye geçtiler. Uygurlar dillerini yazabilmek için Soğd, Mani, Brahmi, Estrangelo ve Tibet gibi pek çok ebcedi ve hece yazısını denedi. Bu yazıları kısa bir dönem kullandıktan sonra Soğd yazısından geliştirdikleri Uygur yazısını kullanmaya başladılar.[14]
Eski Türk Yazısı pek çok yazıtta görülen hece yazısı ve alfabe karışımı bir sistemdir. Kökeni hakkında çeşitli düşünceler mevcuttur. Sistem Orhun Yazıtlarını çözen türkolog Vilhelm Thomsen’e göre Arami yazısından türetilmiştir.[15] Bir diğer yandan bir dizi damganın (/ok/ ve /uk/, /äl/, /ot/) piktogramlardan geldiği de kesindir.[16]
Orhun alfabesinin Bilge ve Kültigin yazıtlarında kullanılmış düzenli halinde 38 damga bulunmaktadır. Bunların dördü ünlü, 26'sı ünsüz ve kalanı birleşik sesleri yazmakta kullanılmıştır. Ünlü harflerin nasıl okunması gerektiği kimi harflerin ince ve kalın ünlülere göre farklı yazılmasıyla belirginleştirilmiştir. Ancak bazı ünsüzler bu durumdan dışlanmıştır.[17]
Orhun yazısının ilk kez ne zaman kullanıldığı bilinmese de yazı M.S VIII. yüzyılın yarısına değin kullanılmıştır. Alfabenin kullanıldığı en bilindik yerler Orhun yazıtları, Yenisey Yazıtları ve Irk Bitig'dir.[18]
Uygur Alfabesi ilk kez M.S IX. yüzyılda görünmüş ve Soğd alfabesinden türetilmiş bir alfabedir. Toplamda 18 ayrı harften oluşur. Orhun alfabesinde olduğu gibi 18 harfin dördü ünlüdür ancak ünlülerin kalın mı ince mi okunacağını belirginleştiren imler içermez.
Türkler Uygur Alfabesine geçmeden önce Soğdya'dan gelen Soğd ve Mani, Hindistandan gelen Brahmi ve Tibet’ten gelen Tibet yazılarıyla pek çok belge bırakmış ve ardından kendi yazılarını geliştirmişlerdir. Geliştirdikleri yazı Orhun yazısının tersine Türklerin çoğunluğunun İslamiyete geçişinin ardından kullanılmaya devam edilmiştir. Uygurların ardından Karahanlılar, Moğol İmparatorluğu, Timur İmparatorluğu ve diğer türlü devletlerce kullanılmıştır.[19]
Alfabe yukarıda da belirtildiği üzere 18 harflidir. Bu 18 harften dördü ünlülerin yazımında kullanılmıştır. Ancak Orhun yazısının aksine ünlülerin nasıl okunacağını belirten ince ve kalın ünsüz ayrımları yapılmamıştır. Harflerin birbirine oldukça benzemesi ve kimi ayrık ünsüzlerin aynı harfle gösterilmesi de okunmasını çetrefilleştirmektedir.
Uygur yazısıyla yazılmış en bilindik eserler budist sutra ve öykü çevirileri ve bu çevirilere yapılan ekler, maniheist metinler, tapu senetleri, alındılar, fermanlar[20] ve Kutadġu Bilig'in Uygur harfli Herat yazmasıdır.
Metin | Uyarlama | Çeviri |
---|---|---|
𐰇𐰕𐰀: 𐰚𐰇𐰚: 𐱅𐰭𐰼𐰃: 𐰽𐰺𐰀: 𐰖𐰍𐰕: 𐰘𐰼: 𐰴𐰃𐰞𐰦𐰸𐰑𐰀: 𐰚𐰃𐰤: 𐰺𐰀: 𐰚𐰃𐰾𐰃: 𐰆𐰍𐰞𐰃: 𐰴𐰃𐰞𐰣𐰢𐰾: 𐰚𐰃𐰾𐰃: 𐰆𐰍𐰞𐰃𐰦𐰀: 𐰇𐰕𐰀: 𐰲𐰃𐰢: 𐰯𐰀𐰢: 𐰉𐰆𐰢𐰣: 𐰴𐰍𐰣: 𐰃𐰾𐱅𐰢𐰃: 𐰴𐰍𐰣: 𐰆𐰞𐰺𐰢𐱁: 𐰆𐰞𐰺𐰯𐰣: 𐱅𐰇𐰼𐰰: 𐰉𐰆𐰑𐰣𐰭: 𐰃𐰠𐰃𐰤: 𐱅𐰇𐰼𐰇𐰾𐰃𐰤: 𐱃𐰆𐱃𐰀: 𐰋𐰃𐰼𐰢𐰾: 𐰃𐱅𐰃: 𐰋𐰃𐰼𐰢𐰾: | Üze kök teŋri asra yaġız yér kılındukda ékin ara kişi oġlı kılınmış. Kişi oġlınta üze eçim, apam Bumın Kaġan, İstemi Kaġan olurmış. Olurıpan Türük bodunıŋ élin törüsin tuta bérmiş, éti bérmiş. | Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında ikisi arasına (da) insan soyu yerleştirilmiş. İnsan soyuna da (yönetmek için) atam, babam Bumın Kağan ve İstemi Kağan oturmuş. Oturup da Türk ulusunun elini, töresini tutuvermiş, düzenleyivermiş. |
𐱅𐰇𐰼𐱅: 𐰉𐰆𐰞𐰭: 𐰴𐰆𐰯: 𐰖𐰍𐰃: 𐰼𐰢𐰾: 𐰾𐰇: 𐰾𐰇𐰠𐰯𐰤: 𐱅𐰇𐰼𐱅: 𐰉𐰆𐰞𐰭𐰑𐰴𐰃: 𐰉𐰆𐰑𐰣𐰍: 𐰴𐰆𐰯: 𐰞𐰢𐰾: 𐰴𐰆𐰯: 𐰉𐰕: 𐰴𐰃𐰞𐰢𐰾: 𐰉𐱁𐰞𐰍𐰍: 𐰘𐰰𐰦𐰼𐰢𐰾: 𐱅𐰃𐰕𐰠𐰏𐰏: 𐰾𐰇𐰚𐰇𐰼𐰢𐰾: 𐰃𐰠𐰏𐰼𐰇: 𐰴𐰑𐰺𐰴𐰣: 𐰘𐰃𐱁𐰴𐰀: 𐱅𐰏𐰃: 𐰚𐰃𐰼𐰇: 𐱅𐰢𐰺𐰴𐰯𐰍𐰴𐰀: 𐱅𐰏𐰃: 𐰸𐰆𐰦𐰺𐰢𐰾: 𐰚𐰃𐰤: 𐰺𐰀[...]: | Tört bulıŋ kop yaġı ermiş. Sü sülipen tört bulıŋdakı bodunıġ kop almış, kop baz kılmış. Başlıġıġ yükündürmiş, tizligig sükürmiş. Élgerü Kadırkan yışka tegi, kérü Temirkapıġka tegi konturmış. ékin ara | Dört yan(daki tüm uluslar) hep düşmanmış. Ordu yürüterek dört yandaki ulusları hep fethetmiş, kendine bağlı kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına dek, Batıda Demirkapı'ya dek hep düzen sağlamış. (İkisi?) arasında |
𐰃𐰓𐰃: 𐰆𐰴𐰽𐰕: 𐰰𐰇𐰚: 𐱅𐰇𐰼𐰰: 𐰨𐰀: 𐰆𐰞𐰺𐰆𐰺: 𐰼𐰢𐰾: 𐰋𐰃𐰠𐰏𐰀: 𐰴𐰍𐰣: 𐰼𐰢𐰾: 𐰞𐰯: 𐰴𐰍𐰣: 𐰼𐰢𐰾: 𐰉𐰆𐰖𐰺𐰸𐰃: 𐰘𐰢𐰀: 𐰋𐰃𐰠𐰏𐰀: 𐰼𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰞𐰯: 𐰼𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰋𐰏𐰠𐰼𐰃: 𐰘𐰢𐰀: 𐰉𐰆𐰑𐰣𐰃: 𐰘𐰢𐰀: 𐱅𐰇𐰕: 𐰼𐰢𐰾: 𐰣𐰃: 𐰇𐰲𐰇𐰤: 𐰃𐰠𐰏: 𐰨𐰀: 𐱃𐰆𐱃𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰃𐰠𐰏: 𐱃𐰆𐱃𐰯: 𐱅𐰇𐰼𐰇𐰏: 𐰃𐱅𐰢𐰾: 𐰇𐰕𐰃: 𐰨𐰀: | idi oksuz Kök Türük ança olurur ermiş. Bilge kaġan ermiş, Alp kaġan ermiş. Buyrukı yime bilge ermiş erinç. Alp ermiş erinç. Bégleri yime bodunı yime tüz ermiş, anı üçün élig ança tutmış erinç, élig tutıp törüg étmiş. Özi ança | düzensiz Göktürk öylece oturur imiş. Bilge kağanmış, alp kağanmış. Buyruğu da yine bilgeymiş. Alpmiş işte. Beyleri de ulusu da yine dosdoğru imiş, bu yüzden eli öylece tutmuş. Eli tutup töreyi düzenlemiş. Kendi de işte öyle |
𐰚𐰼𐰏𐰚: 𐰉𐰆𐰞𐰢𐰾: 𐰖𐰆𐰍𐰲𐰃: 𐰾𐰃𐰍𐱃𐰲𐰃: 𐰇𐰭𐰼𐰃: 𐰰𐰇𐰤: 𐱃𐰆𐰍𐰽𐰴𐰑𐰃: 𐰋𐰇𐰚𐰲𐰃: 𐰲𐰇𐰠𐰏𐰠: 𐱃𐰉𐰍𐰲: 𐱅𐰇𐰯𐰇𐱅: 𐰯𐰺: 𐰯𐰆𐰺𐰢: 𐰶𐰃𐰺𐰴𐰕: 𐰇𐰲𐰸𐰆𐰺𐰃𐰴𐰣: 𐰆𐱃𐰕𐱃𐱃𐰺: 𐰶𐰃𐱃𐰪: 𐱃𐱃𐰉𐰃: 𐰉𐰆𐰨𐰀: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰚𐰠𐰯𐰤: 𐰽𐰃𐰍𐱃𐰀𐰢𐰾: 𐰖𐰆𐰍𐰞𐰀𐰢𐰾: 𐰦𐰍: 𐰚𐰇𐰠𐰏: 𐰴𐰍𐰣: 𐰼𐰢𐰾: 𐰦𐰀: 𐰚𐰃𐰾𐰼𐰀: 𐰃𐰤𐰃𐰾𐰃: 𐰴𐰍𐰣: | kergek bolmış. Yoġçı, sıġıtçı; öŋre kün toġsıkda Bökli Çöllüg Él, Tabġaç, Tüpüt, Apar, Purum, Kırkız, Üç kurıkan, Otuz Tatar, Kıtañ, Tatabı bunça bodun kelipen sıġtamış, yoġlamış. Antaġ külüg kaġan ermiş. Anta kisre inisi kaġan | ölüp gitmiş. Yasçısı ve ağlayıcısı doğuda, gün doğusunda Bökli Çölli El; Çin, Tibet, Avar, Bizans, Kırgız, Üç Kurıkan, Otuz Tatar, Hıtay, Tatabı (imiş). Bunca halk gelip ağlamış, yas tutmuş. Öyle ünlü kağan imiş. Ondan sonra küçük kardeşi kağan |
𐰉𐰆𐰞𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰆𐰍𐰞𐰃𐱃𐰃: 𐰴𐰍𐰣: 𐰉𐰆𐰞𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰦𐰀: 𐰚𐰃𐰾𐰼𐰀: 𐰃𐰤𐰃𐰾𐰃: 𐰲𐰃𐰾𐰃𐰤: 𐱅𐰏: 𐰴𐰃𐰞𐰣𐰢𐰑𐰸: 𐰼𐰨: 𐰆𐰍𐰞𐰃: 𐰴𐰭𐰃𐰤: 𐱅𐰏: 𐰴𐰃𐰞𐰣𐰢𐰑𐰸: 𐰼𐰨: 𐰋𐰃𐰠𐰏𐰾𐰃𐰕: 𐰴𐰍𐰣: 𐰆𐰞𐰺𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰖𐰉𐰞𐰴: 𐰴𐰍𐰣: 𐰆𐰞𐰺𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰉𐰆𐰖𐰴𐰸𐰃: 𐰘𐰢𐰀: 𐰋𐰃𐰠𐰏𐰾𐰕: 𐰼𐰨: 𐰖𐰉𐰞𐰴: 𐰼𐰢𐰾: 𐰼𐰨: | bolmış erinç. Oġlıtı kaġan bolmış erinç. Anda kisre inisi eçisin teg kılınmaduk erinç, biligsiz kaġan olurmış erinç, yablak kaġan olurmış erinç. Buyrukı yime biligsiz erinç, yablak ermiş erinç. | olmuş. Çocukları kağan olmuş. Ondan sonra küçük kardeşi ağabeyi gibi kılınmadığından bilgisiz kağan tahta çıkmış, kötü kağan tahta çıkmış. Buyrukları da yine bilgisizmiş, kötüymüş. |
Metin | Uyarlama | Çeviri |
---|---|---|
𐰋𐰃𐰠𐰏𐰀: 𐱃𐰆𐰪𐰸𐰸: 𐰋𐰤: 𐰇𐰕𐰢: 𐱃𐰉𐰍𐰲: 𐰃𐰠𐰭𐰀: 𐰶𐰠𐰦𐰢: 𐱅𐰇𐰼𐰚: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐱃𐰉𐰍𐰲𐰴𐰀: 𐰝𐰇𐰼𐰼: 𐰼𐱅𐰃: | Bilge Toñukuk ben, özüm Tabġaç éliŋe kılındım. Türk bodun Tabġaçka körür erti. | Bilge Tonyukuk'um, Çin elinde dünyaya geldim. Türk ulusu Çin'e bağlıydı. |
𐱅𐰇𐰼𐰚: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰴𐰣𐰃𐰤: 𐰉𐰆𐰞𐰢𐰘𐰤: 𐱃𐰉𐰍𐰲𐰑𐰀: 𐰑𐰺𐰡𐰃: 𐰴𐰣𐰞𐰦𐰃: 𐰴𐰣𐰃𐰤: 𐰸𐰆𐰑𐰯: 𐱃𐰉𐰍𐰲𐰴𐰀: 𐰖𐰣𐰀: 𐰃𐰲𐰚𐰓𐰃: 𐱅𐰭𐰼𐰃: 𐰨𐰀: 𐱅𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐰴𐰣: 𐰋𐰼𐱅𐰢: | Türk bodun kanın bulmayın Tabġaçda adrıldı. Kanlaŋdı, kanın kodup Tabġaçka yana içikdi. Teŋri ança témiş erinç: "Kan bértim, | Türk ulusu hanını bulamayıp Çin'den ayrıldı. Hanlandı, (ama) hanını bırakıp (yeniden) Çin'e bağlandı. Tanrı (da bunun üzerine) şöyle demiş: "Han verdim, |
𐰴𐰣𐰭𐰤: 𐰸𐰆𐰑𐰯: 𐰃𐰲𐰚𐰓𐰭: 𐰃𐰲𐰚𐰓𐰭: 𐰇𐰲𐰤: 𐱅𐰭𐰼𐰃: 𐰇𐰠𐱅𐰢𐰾: 𐰼𐰨: 𐱅𐰇𐰼𐰚: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰇𐰠𐱅𐰃: 𐰞𐰴𐰦𐰃: 𐰖𐰸: 𐰉𐰆𐰡𐰃: 𐱅𐰇𐰼𐰚: 𐰾𐰃𐰼: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰘𐰼𐰃𐰤𐱅𐰀: | kanıŋın kodup içikdiŋ." içikdüŋ üçün Teŋri ölütmüş erinç. Türk bodun ölti, alkındı, yok boldı. Türk Sir bodun yérinte | hanını bırakıp yeniden bağımlı oldun" bağımlı oldun diye tanrı seni öldürmüş işte. Türk ulusu öldü, tükendi, yok oldu. Türk Sir halkı diyarında |
𐰉𐰆𐰑: 𐰴𐰞𐰢𐰑𐰃: 𐰃𐰑𐰀: 𐱃𐱁𐰑𐰀: 𐰴𐰞𐰢𐰾𐰃: 𐰸𐰆𐰉𐰺𐰣𐰯: 𐰘𐱅𐰃: 𐰘𐰇𐰕: 𐰉𐰆𐰡𐰃: 𐰚𐰃: 𐰇𐰠𐰏𐰃: 𐱃𐰞𐰍: 𐰼𐱅𐰃: 𐰋𐰃𐰼: 𐰇𐰠𐰏𐰃: 𐰖𐰑𐰍: 𐰼𐱅𐰃: 𐰘𐱅𐰃: 𐰘𐰇𐰕: 𐰚𐰃𐰾𐰃𐰏: | bod kalmadı. Ida taşda kalmışı kubranıp yéti yüz boldı. Éki ülügi atlıġ erti. Bir ülügi yadaġ erti. Yéti yüz kişig | hiç boy kalmadı. Uzakta dışta kalmışı toparlayıp yedi yüz (kişi) oldu. İki bölüğü atlı, bir bölüğü yayandı. Yedi yüz kişiyi |
𐰆𐰑𐰕𐰍𐰢𐰀: 𐰆𐰞𐰍𐰃: 𐱁𐰑𐰼𐱅𐰃: 𐰖𐰍𐰞: 𐱅𐰃𐰓𐰃: 𐰖𐰍𐰢𐰾𐰃𐰋𐰤𐰼𐱅𐰢: 𐰋𐰃𐰠𐰏𐰀: 𐱃𐰆𐰪𐰸𐰸: 𐰴𐰍𐰣𐰢𐰆𐰶𐰃𐰽𐰖𐰃𐰤: 𐱅𐰓𐰢: 𐰽𐰴𐰦𐰢: 𐱃𐰆𐰺𐰸𐰉𐰆𐰸𐰞𐰃: 𐰾𐰢𐰕𐰉𐰆𐰸𐰞𐰃: 𐰃𐰺𐰴𐰑𐰀: | uduzuġma uluġ şad erti. Yaġıl tédi, yaġmışı ben ertim, Bilge Toñukuk. Kaġan mu kısayin tédim. Sakındım, toruk bukulı semiz bukulı ırkda | yöneten ulu şad idi. Düşman dedi, arkacısı ben Bilge Tonyukuk'tum. (bu şadı) kağan mı kılsam dedim. Düşündüm, doruk boğa semiz boğayı arkaya |
Metin | Çeviri | |
---|---|---|
1-6. satırlar | ḳoyn yıl ç(a)ḳşap(u)t ay üç otuzḳa biziŋe yarp yaŋaḳa edgüke ikigüke yuŋlaḳlıḳ ḳunpu kergek bolup üstün ögen üze suvaḳlıg yiti sıg atl(ı)g yimgiçi yir imizni ḳutadmışḳa toguru tomlıtu satdım(ı)z satıg ḳunpusın inçe sözleştim(i)z bukün . . . . kidini yorır iki uçı kinlig otra tamgalıg üç miŋ iki yüz elig ḳunpu | Koyun yıl(ının) on ikinci ay(ının) yirmi üç(ün)de bize, Yarp Yanga'ya ve Edgü'ye, ikimize kullanmak için kuanpu gerek olup yukarı su kanalı üzerinde sulu (sulanabilen) yedi şıg Yimgiçi adlı yerimizi Kutadmış'a doğrudan sattık. Satış kuanpusu için şöyle konuştuk: Bugün . . . . pazarında geçerli iki ucu bağlı, ortası damgalı 3250 kuanpuya |
7-12. satırlar | ḳa üzüştümüz bu ḳunpunı men ḳutadmış bitig ḳılmış kün üze tükel birtim men yrp yanga edgü birle tükel altım(ı)z bukünte minçe bu yir üze ming yıl tümen künke tegi ḳutadmış erklig bolzun taplasar özi tutzun taplamasar adın kişike ötkürü satzun men yrp yanganıŋ edgünüŋ içimiz inimiz ḳamız ḳadaşımız ogulumız ḳızımız ayıtmaz- | anlaştık. Bu kuanpuyu ben Kutadmış senet yapılan günde tamamen verdim. Ben Yarp Yanga, Edgü ile tamamen aldık. Bugünden sonra bu yere bin yıl on bin güne kadar Kutadmış sahip olsun. İsterse kendisi kullansın. İstemezse başka kişiye devretsin. Ben Yarp Yanga'nın, Edgü'nün ağabeyimiz, küçük erkek kardeşimiz, akrabamız, oğlumuz, kızımız bir şey söyleme- |
13-18. satırlar | un istemezün ayıtglı istegli saḳınsarlar savları yorımazunlar birök erklig beg işi küçin tutup alayın yulayın tiserler bu oḳ ögente bu yir t(e)ngin çe iki yir birip alzunlar bu yirniŋ sıçısı öŋtün yıŋaḳ agılıḳ sanlıg yir küntün yıŋaḳ y(i)me agılıḳ sanlıḳ yir kidin yıŋaḳ y(i)me agılıḳ sanlıḳ yir tagtın | sinler (istemesinler). Söylemeyi ve istemeyi düşünürlerse sözleri geçerli olmasın. Ve eğer güçlü bey (ve) nüfuzunu kullanıp geri alayım derlerse, bu su kanalında bu yer dengince iki yer verip alsınlar. Bu yerin sınırını doğu tarafından hazineye ait yer, güney tarafından da hazineye ait yer, batı tarafından yine hazineye ait yer, kuzey tarafından |
19-26. satırlar | yıŋaḳ kiçikye yiri adırar bu oḳ yirniŋ tipmsay tay puku ögen ḳıtıgınta yazı kiçigte bir ulug atız bir ḳansan birle tanuḳ ḳulunçuŋ tutuŋ tanuḳ taz tanuḳ ḳanturmış tanuḳ abiçuḳ men sutagi biz bularḳa ayıtıp bitidim bu tamga men yrp yanganıŋ edgünüŋ ol bu savta ḳayusı agısarbiz üçer yüz bişer otuz ḳunpu içre ḳuvpar birüşürbiz yrp yangatın almış yirniŋ bitigi | Kiçikye'nin yeri ayırır. Bu yerin de Timpsay Taypukü nehri kıyısında, Yazı Kiçig'te Kansan ile ortak bir büyük tarla (var). Kansan ile tanık Kulunçung Tutung. Tanık Taz. Tanık Kanturmış. Tanık Abıçuk. Ben Sutagı bunlara sorup yazdım. Bu damga ben Yarp Yanga'nın ve Edgü'nündür. Bu sözden hangimiz dönersek (cayarsak) biz 325'er kuanpu içeriye (hazineye) para cezası veririz. Yarp Yanga'dan alınmış yerin senedi. |
Eski Türkçe, Son Uygur kentlerinin de çökmesiyle XIII. yüzyılda bütünüyle öldü ve yerini Batı Türkistan'da Oğuzcanın, Çağataycanın ve Eski Kıpçakçanın da atası olacak Orta Türkçeye bıraktı. Dil, Eski Türkçeden Orta Türkçeye dönüşürken bir dizi genel değişim geçirdi. Bu değişimler her Türk dili için olmasa da çoğunda gerçekleşti.[24]
ince | kalın | |||
---|---|---|---|---|
düz | yuvarlak | düz | yuvarlak | |
açık | i, iː | ü, üː | ı, ıː | u, uː |
kapalı | e, eː; é, éː | ö, öː | a, aː | o, oː |
Eski Türkçe kimi yazıtlarda birtakım sözcüklerin uzun ünlülerle gösterilmesi (yok sözcüğünün 𐰖𐰆𐰸 /yoOK/, bar sözcüğünün 𐰉𐰺 /br/ şeklinde yazılması beklenirken 𐰉𐰀𐰺 /bar/ biçiminde yazılması gibi) dilde uzun ünlülerin yerleşik olduğunu gösterir. Ayrıca uzun ünlüler fonemiktir, yani anlam değişikliğine neden olur.[26] Sāç-saç[27], kān-kan...[28] gibi
Orhun Yazıtlarında çoğu kez /ı/ ve /i/ seslerini karşılaması için kullanılmış damganın /é/ sesini de yazmak için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu kapalı ses için Yenisey yazıtlarında müstakil bir damganın bulunması da sesin varlığına işarettir.[29]
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Eski Türkçe, bulunduğu dil grubunun tüm üyeleri gibi sondan eklemeli bir dildir.[30] Ad ya da eylem soylu bir köke getirilen türlü yapım ekleriyle yeni sözcükler türetilir. Bu şekilde sözcükler türetebilmek için Eski Türkçede 124 yapım eki kullanılmış olduğu çıkarımına ulaşılabilir.[31] Bunun yanında ad veya eylem soylu sözcüklerin birleşerek yeni sözcükler türetmesi de görülür.[32] Aşağıda bugün Türkiye Türkçesinde de yaşamayı sürdüren eklerden her yapım eki grubu için örnekler verilmiştir.[31][33]
Ek | Ekin İşlevi | Eski Türkçe Örnekler | Örneklerin Türkiye Türkçesi | |
---|---|---|---|---|
Addan Ad Türeten Ekler | +°n¹ | Zarflar üretir | yakın, erken, uçun | yakın, erken, için |
+çA¹ | Küçültme anlamı verir, sıfatlardan nesne adı üretir. | çomça, barça, karınça | kepçe, bütün/hepsi, karınca | |
+çI | Meslek ve alışkanlık anlamında sözcükler üretir. Eyleme de eklenir | élçi, sabçı, abçı | elçi, savcı, avcı | |
+l°g | Sahip olunan şey anlamında sözcükler üretir. | atlıġ, tizlig, belgülig | atlı, dizli, işaretli | |
+l°k | işlev belirten adlar üretir. | isiglik, terlik, özlük | isilik, terlik, kişisel | |
+sIz | Yokluk belirten sözcükler üretir. | aşsız, tonsız, buŋsız | aşsız, donsuz, kaygısız | |
Addan Eylem Türeten Ekler | +(g)A- | Addan eylem üretir. | arka-, bedze-, yaşa- | ters konuş-, beze-, yaşa- |
+lA- | +(g)A- ekinin işlevsel ikizidir. | aġırla-, aŋla-, baġla- | ağırla-, anla-, bağla- | |
+sA- | Dileme veya yönelme anlamında eylemler üretir. Eyleme eklendiği de olur. | suvsa-, *kaksa-, aksa- | susa-, kin duy-, aksa- | |
+(g)Ar- | renklerden geçişsiz, diğer adlardan geçişli eylemler üretir. | başġar-, kızgar-, könger- | başar-, kızar-, gönder- | |
Eylemden Ad Türeten Ekler | +gA | Ad ve sıfat üretir. | bilge, yinçge, kovġa | bilge, ince, kova |
+gU | Geçişli eylemlerden nesne ve alet adı, geçişszilerden özne ve eylem adı üretir. | belgü, içgü, bérgü | belge, içki, vergi | |
+g°n | Geçişli eylemlerden nesne adı, geçişsizlerden özne ve eylem adı üretir. | tizgin, eşkin, olġun | dizgin, hızlı, olgun | |
+I(g) | Eylem sonucu adları üretir. | kapıġ, aġrıġ, konşı | kapı, acı, komşu | |
+°m | Eylem adı üretir. | turum, üzüm, yém | endam, üzüm, yem | |
+°n² | +°m ekinin ikizidir. | ekin, kelin, akın | ekin, gelin, akın | |
+Uk | +I(g) ekinin ikizidir. | bark, erk, artuk | bark, kuvvet, artık | |
+Ut | Eylem sonucu adları üretir. | kart, adırt, yoġrut | yaşlı kişi, ayırt, yoğurt | |
Eylemden Eylem Türeten Ekler | +°n- | Dönüşlü ve edilgen eylemler üretir. | bürün-, alkın-, étin- | bürün-, tüken-, kendine çeki düzen ver- |
+°k- | Geçişli eylemlerden geçişsiz/dönüşlü eylem üretir | açık-, burk-, kork- | acık-, burk-, kork- | |
+°t- | Geçişsiz eylemlerden geçişli, geçişlilerden ettirgen eylem türetir. | bert-, tonat-, ögit- | yarala-, donat-, öğüttür- | |
+tUr- | +°t- ekiyle kardeştir. | altur-, keltür- | aldırmak, getir- |
Eski Türkçede adlara eklenen 9 durum eki vardır. Bu durum ekleri her halükarda adın sonuna, birleşik adlardaysa ya sözcüğün sonuna ya da bileşenlerin her birinin sonuna getirilir. Yazmalarda hal ekleri adlardan ayrılarak yazılmıştır. Bugünkü Türk lehçelerinde bazı durum ekleri bütünüyle yok olmuştur. Aşağıdaki tabloda durum ekleri ve o ekin kullanıldığı cümleler örneklenmiştir:[34]
Ek | Örnek | Örneğin Türkiye Türkçesi | |
---|---|---|---|
Yalın Durum | +Ø | kaġanØ | hakan |
İlgi Durumu | +Iŋ | bodunıŋ | ulusun |
Yönelme Durumu | +kA | taşka | taşa |
Belirtme Durumu | +Ig ~ +In (iyelik eki varsa) | atıġ | atı |
Bulunma Durumu | +dA | yurtda | çadırda |
Çıkma Durumu (Orh.) | +dA | balıkda | kentten |
Çıkma Durumu (Uyg.) | +dIn | balıkdın | |
Araç Durumu | +In | okın | ok ile |
Eşitlik Durumu | +çA | ügüzçe | ırmağa eşdeğer |
Doğrulma Durumu | +gArU | ebgerü | karargaha doğru |
Orhon Türkçesinde henüz bulunma ve çıkma ekleri birbirinden ayrışmamışken Uygur Türkçesinde ayrılma eki için +dIn (n ağzında ender olarak +tAn) kullanılmıştır. Ad durumları her sözcük için standart şekilde çekimlenirken zamirlerin çekimi bu standartlara aykırıdır.[35]
Eski Türkçede yalın durumdaki adlar da çoğulluk ifade edebilir: Öŋreki er "Önde olan adamlar" gibi. Eğer topluluktan ziyade kişilerin ve eylemlerin çokluğundan bahsedilecekse çokluk ekleri kullanılır. Bu amaç doğrultusunda şu ekler/sözcükler şu işlevlerle kullanılır:
Göktürk ve Uygur yazıtlarında tüm bu çokluk ekleri işlek olarak kullanılmışken Uygur Türkçesinde tüm bu eklerin işlevini +lAr'a devrettiği görülmektedir. Bugün Türkiye Türkçesinde de sadece +lAr eki etkindir.[38]
Eski Türkçe temel sayılar aşağıda verilmiştir:
OKunuş | Sıra Sayısı Olarak | Eski Türkçe Okunuş | ||
---|---|---|---|---|
1 | Bir | Başlınkı | 20 | Yégirmi |
2 | Éki | İkinti | 30 | Otuz |
3 | Üç | Üçünç | 40 | Kırk |
4 | Tört | Törtünç | 50 | Ellig |
5 | Béş | Béşinç | 60 | Altmış |
6 | Altı | Altınç | 70 | Yétmiş |
7 | Yéti | Yétinç | 80 | Sekiz on |
8 | Sekiz | Sekizinç | 90 | Tokuz on |
9 | Tokuz | Tokuzunç | 100 | Yüz |
10 | On | Onunç | 1.000 | Biŋ/bıŋ |
10.000 | Tümen |
Yüksek sayılar küçük sayıların yan yana yazılmasıyla ifade edilir: yégirmi tümen "İki yüz bin"... Üleştirme sayıları oluşturmak için kök sayıya +Ar eki getirilir: birer birer "birer birer", béşer béşer "beşer beşer" vb. Bunun yanında ortaklık anlamı vermek için kullanılan bir +AgU eki de vardır: biregü "her biri", yétegü "her yedisi" vb. ancak bu ek sayılara özel değildir (kamaġu "bütünü" vb.).[39]
Eski Türkçe kişi, iyelik, işaret, belirsiz ve soru zamirleri aşağıdaki tabloda işlenmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere zamirlerin çekimi diğer sözcüklerden ayrı olduğu için tabloda çekimlere de yer verilmiştir.[35][40]
Kişi & İyelik Zamirleri | Kişi Zamiri | İyelik Zamiri | İşaret & Belirsizlik & Soru Zamirleri | İşaret Zamirleri | Belirsiz Zamirler | Soru Zamirleri | ||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|
1. kişi tekil | yalın durum | ben ~ men | +°m | |||||
ilgi durumu | beniŋ ~ meniŋ | bu: bu | ||||||
yönelme durumu | baŋa ~ maŋa | büntegi: böylesi | ||||||
nesne durumu | bini ~ mini | kim: kim | ||||||
bulunma-çıkma durumu | minte | |||||||
çıkma durumu (Uyg.) | mintin, minidin | |||||||
2. kişi tekil | yalın durum | sen | +°ŋ ~ +°g | |||||
ilgi durumu | seniŋ | |||||||
yönelme durumu | saŋa | kamaġ: her şey | ne: ne | |||||
nesne durumu | sini | |||||||
bulunma-çıkma durumu | sinte | |||||||
çıkma durumu (Uyg.) | sinidin | |||||||
3. kişi tekil | yalın durum | ol | +si ~ +sI | |||||
ilgi durumu | - | neke: niçin | ||||||
yönelme durumu | aŋar | kamaġı: hepsi | ||||||
nesne durumu | anı | |||||||
bulunma-çıkma durumu | anta | ol: o | ||||||
çıkma durumu (Uyg.) | andın | neteg: nasıl | ||||||
1. kişi çoğul | yalın durum | biz | +°m°z | |||||
ilgi durumu | biziŋ | barı: bütünü | ||||||
yönelme durumu | biziŋe, bizke | |||||||
nesne durumu | bizni | neçök: nasıl | ||||||
bulunma-çıkma durumu | bizinte/biznite | |||||||
çıkma durumu (Uyg.) | biznidin | |||||||
2. kişi çoğul | yalın durum | siz | +°ŋ°z | |||||
ilgi durumu | siziŋ | neŋ: hiçbiri | ||||||
yönelme durumu | sizine/sizlerke | nelök: niçin | ||||||
nesne durumu | sizni/sizlerni | |||||||
bulunma-çıkma durumu | sizinte/siznite, sizlerde | |||||||
çıkma durumu (Uyg.) | siznidin | |||||||
3. kişi çoğul | - | +si ~ +sI |
Eski Türkçede geniş, öğrenilen ve duyulan olmak üzere iki geçmiş ve gelecek adı altında dört zaman bulunur.[41] Şimdiki zaman Orhun Türkçesinde de Eski Uygur Türkçesinde de geniş zaman kullanılarak bildirilmiştir. Yazıtlarda öğrenilen geçmiş zaman eki +mIş olması gereken 𐰢𐰃𐱁 /mIş/ yerine 𐰢𐰃𐰾 /mis/ şeklinde yazılır.
Bu zaman için Orhun Türkçesinde de Eski Uygurcada da eyleme genelde +Ur eki ulanır ancak bu genel bir kural değildir. Eyleme +Ar ve +Ir ekleri de gelebilir. Sözsonu ses ünlüyse ek ya +r ya da +yUr olur.[42] Eylemin kimce yapıldığını belirtmek için sona zamir konulur. Sondaki zamir sözcükten hep ayrı yazılır. Aşağıdaki tabloda geniş zamanın her ekle çekimi için ikişer örnek verilmiştir:
Sözsonu Ünsüzse | Sözsonu Ünlüyse | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
+Ur | +Ir | +Ar | +yUr | +r | ||||||
kazġan- | er- | bar- | kel- | kon- | tez- | meŋile- | yé- | té- | başla- | |
1. tekil | kazġanur men | erür men | barır men | kelir men | konar men | tezer men | meŋileyür men | yéyür men | tér men | başlar men |
2. tekil | kazġanur sen | erür sen | barır sen | kelir sen | konar sen | tezer sen | meŋileyür sen | yéyür sen | tér sen | başlar sen |
3. tekil | kazġanur | erür | barır | kelir | konar | tezer | meŋileyür | yéyür | tér | başlar |
1. çoğul | kazġanur biz | erür biz | barır biz | kelir biz | konar biz | tezer biz | meŋileyür biz | yéyür biz | tér biz | başlar biz |
2. çoğul | kazġanur siz | erür siz | barır siz | kelir siz | konar siz | tezer siz | meŋileyür siz | yéyür siz | tér siz | başlar siz |
3. çoğul | kazġanurlar | erürler | barırlar | kelirler | konarlar | tezerler | meŋileyürler | yéyürler | térler | başlarlar |
Görüldüğü üzere ekin geniş zaman için nasıl çekimleneceği hakkında genel bir kural yoktur. Tek heceli sözcükler genelde +Ir eki alsa da +Ur ve +Ar eki de aldığı görülmekte. Sözsonu ünlü olan tek heceli sözcükler de genel olarak +r ekiyle çekimlense de yé- eylemi gibi temel bir eylem bile +yUr ekiyle çekimlenebilmektedir.[24] Olumlu çekimin tersine olumsuz çekim kurallıdır. Eylemin nasıl olduğuna bakılmaksızın +mAz ekiyle geniş zaman çekimi yapılır:[43] bir kişi yaŋılsar oġuşı bodunı bişükiŋe tegi kıdmaz ermiş "bir kişi yanılsa ailesini, ulusunu, çocuklarını bile barındırmazmış" gibi. Bazen +mAz ekinin +mAs şeklini aldığı da görülür. Geniş zaman şimdiki zaman anlamı katmak için de kullanılır: ölümte ozupan ögire sevinü yorıyur[44] "ölümden kurtulup övüne sevine yürüyor"...
Eski Türkçede görülen geçmiş zaman +dI ekiyle etkin kılınır. Geniş zamanın çekiminin aksine düzenlidir ve kişi çekimi zamirlerle değil kişi ekleriyle yapılır. Aşağıdaki tabloda geçmiş zamanın nasıl çekimlendiği gösterilmektedir:
bar- | süle- | öl- | |
---|---|---|---|
1. tekil | bardım | süledim | öltim |
2. tekil | bardıġ ~ bardıŋ | süledig ~ sülediŋ | öltig ~ öltiŋ |
3. tekil | bardı | süledi | ölti |
1. çoğul | bardımız | süledimiz | öltimiz |
2. çoğul | bardıŋız | sülediŋiz | öltiŋiz |
3. çoğul | bardılar | sülediler | öltiler |
Eylemin görülmediğini, başkası tarafından yapıldığını bildiren zamandır. Eski Türkçe salt 3. tekil kişiye ulanmıştır. Eski Türkçe çoğu örnek 3. tekil kişiye göre çekimlenmiştir. Bir şeye mecbur kalındığını belirtmek için eylemin yanına kergek getirilir.
üze kök teŋri asra yaġız yér kılındukda ékin ara kişi oġlı kılınmış "Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında ikisi arasına (da) insan soyu yerleştirilmiş"
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Eski Türkçede Orhun Yazıtları ve öncesi metinlerdeki ağız ayrımları çok azdır. En sık izlenen ayrım 1. tekil kişi zamirinin yer yer men, yer yer de ben olarak kullanılmasıdır. Ayrımların git gide birbirinden uzaklaşmaya başladığı nokta Uygur Türkçesinde görülür. Uygurların yazdığı budist ve Maniheist metinlerde birbiri arasındaki ayrım epey kuvvetli iki ağız kullanılır. Bu ağızlar ve özellikleri şöyledir:
Budist Uygur metinlerinde kullanılan ağızdır. Orhun Türkçesi ayrık bir ses olan /ñ/ bu ağızda /y/ veya sesine dönüşür: añıġ > ayıġ "kötü", koñ > koy "koyun"... Orhon Türkçesinin gramer özelliklerini çokça korur. Türkiye Türkçesini de kapsayan Oğuz dil grubu y ağzını korumuştur.[1]
Maniheist Uygur metinlerde kullanılmıştır. /ñ/ sesi /y/ değil /n/ sesine dönüşür: añıġ > anıġ, koñ > kon... Önseste olmayan /ı/ ve /i/ ünlüleri sıklıkla /a/ ve /e/ sesine dönüşür: aġız > aġaz "ağız", +Ip > +Ap "ulaç eki", +(I)mIz > +(A)mAz "1. çoğul iyelik zamiri"...[1]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.