Loading AI tools
Batı Afrika'da bulunan bir ülke Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Fildişi Sahili ya da resmî adı ile Fildişi Sahili Cumhuriyeti[5](Fransızca: Côte d’Ivoire, Fransızca telaffuz: [kot diˈvwaʀ]), Afrika kıtasının batı kısmında yer alan bir ülkedir. Ülkenin sınır komşularını (kuzeyden saat yönünde ilerlendiğinde) Mali, Burkina Faso, Gana, Liberya ve Gine oluşturmaktadır. Bunun haricinde ülkenin güneyinde Atlas Okyanusu yer almaktadır. Ülkenin başkenti Yamoussoukro'dur.
Fildişi Sahili | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Slogan "Union - Discipline - Travail" "Birlik, Disiplin ve Çalışkanlık" | |||||||
Başkent | Yamoussoukro | ||||||
En büyük şehir | Abidjan | ||||||
Resmî dil(ler) | Fransızca | ||||||
Demonim | Fildişili/Fildişi Sahilli | ||||||
Hükûmet | Cumhuriyet/Başkanlık sistemi | ||||||
| |||||||
Tarihçe | |||||||
| |||||||
Yüzölçümü | |||||||
• Toplam | 322.463 km2 (69.) | ||||||
• Su (%) | 1,4 | ||||||
Nüfus | |||||||
• 2020 tahminî | 26.378.274[1] (53..) | ||||||
• Yoğunluk | 63,9/km2 (139.) | ||||||
GSYİH (SAGP) | 2020 tahminî | ||||||
• Toplam | 144,497 milyar $[2] (75.) | ||||||
• Kişi başına | 5.360 $[2] (132..) | ||||||
GSYİH (nominal) | 2020 tahminî | ||||||
• Toplam | 61,502 milyar $[2] (76.) | ||||||
• Kişi başına | 2.281 $ [2] (133.) | ||||||
Gini (2008) | 41.5[3] orta | ||||||
İGE (2019) | 0.538[4] düşük · 162. | ||||||
Para birimi | Batı Afrika CFA frangı (XOF) | ||||||
Zaman dilimi | UTC+0 (GMT) | ||||||
Trafik akışı | sağ | ||||||
Telefon kodu | +225 | ||||||
İnternet alan adı | .ci |
Ülkenin kurulu olduğu bölgelerde sahip olduğu çok sayıda fil nedeniyle 16.yüzyılda Portekizliler tarafından fildişi elde edebilmek ve ticaretini gerçekleştirebilmek adına fil avı gerçekleştirilmiş ve birçok fil avcılar tarafından öldürülmüştür. Bu olay nedeniyle ülkenin ismi Fransızca Fildişi Sahili anlamına gelen Côte d’Ivoire olarak belirlenmiş, fildişi uzun yıllar ülkenin en önemli ihracat kaynaklarından birini oluşturmuştur. Ancak ülke isminin her bir dilde farklı versiyonlarda söylenmesi (Fildişi Sahili, Elfenbeinküste, Ivory Coast, Costa de Marfil vb.) ve uluslararası alanlarda karışıklıklara neden olması nedeniyle 1985 yılında dönemin devlet başkanı Félix Houphouët-Boigny aldığı karar ile ülke isminin bundan sonra sadece Fransızca hali ile kullanılabileceğini ve diğer dillere birebir çevrilemeyeceğini belirtmiştir.[6]
Ülkenin toplamda sahip olduğu 3.458 km sınırın 545 km'si Burkina Faso, 720 km'si Gana, 816 km'si Gine, 778 km'si Liberya ve 599 km'si Mali ile oluşurken, ülkenin ayrıca Gine Körfezi'nin batısında Atlas Okyanusu'na 515 km'lik sahil şeridi bulunmaktadır.
Ülkenin yüzey şekilleri genel itibarıyla yassı bir görünüme sahip olmakla birlikte ülkenin yüzeyi çoğunlukla yayla ve ovalardan oluşmaktadır. Ülkenin sadece batı kesimleri deniz seviyesinden ortalama 1.000 m daha yüksekte yer almaktadır. Ülkenin en yüksek noktasının Gine sınırına yakın konumda bulunan 1.752 m yüksekliğe sahip olan Nimba Dağı oluşturmaktadır.[7] Ülkenin kuzey kesimlerinin bir bölümü Yukarı Gine Yaylaları olarak adlandırılan oluşumun içerisinde yer almaktadır. Bunun dışında kalan bölgelerde ortalama yükseklik 200 m ila 350 m arasında yer almaktadır.
Ülkenin yüksek kesimlerinde yer alan yaylalar engebeli bir arazi yapısına sahip olup, zemin sert bir yapıdadır. Alçak kesimlerde yer alan bölgelerde zemin daha yumuşak bir yapıya sahip olup, daha düz bir arazi yapısı mevcuttur. Ülke içerisinde birçok akarsu bulunmaktadır. Bunlardan en önemli dört tanesi Cavallah Nehri (700 km), Sassandra Nehri (650 km), Bandama Nehri (1050 km) ve Comoé Nehri'dir (1160 km). Fildişi Sahilinin en önemli gölleri baraj yapımı sonucu ortaya çıkmış olup, Kossou Gölü, Buyo Gölü ve Ayamé Gölü bu göllere örnek olarak verilebilmektedir.
Fildişi Sahili konum olarak 4° ve 10° kuzey enlemleri arasında yer almakta olup, Ekvator ülkenin güney sahiline 400 km uzaktadır. Ülkenin güney kesimlerinde bu yüzden nemli tropikal iklim gözlemlenmekte olup, ülkenin en kuzey bölgelerinde kurak bir iklim hakimdir.[8] Ülke genelinde ortalama sıcaklık değerleri 28 °C düzeyinde yer alsa da, ülkenin kuzey kesimleri ile güney kesimleri arasında keskin sıcaklık değerleri gözlemlenebilmektedir.
Fildişi Sahili genelinde rüzgarlar iklim üzerinde önemli bir etkene sahiptir. Özellikle kuzeydoğu yönünde esen Alizeler ve güneybatı yönünde esen muson rüzgarları ülkede etkendir. Alizeler kış aylarında sıcak, kurak ve Sahra tozu içeren bir havanın hakim olmasına neden olmakta ve ülkede kuraklığa neden olabilmektedir. Ülkenin güney kesimlerinde ise Gine Körfezi'nden gelen Batı Afrika muson rüzgarının etkisi gözlemlenmekte olup, nemli ve sıcak bir ortamın oluşmasına neden olmaktadır. Bu rüzgarlar ülkenin güney kesimlerindeki iklimini belirlemekte olup, kuzey kesimlerinde yaz yağmurlarına neden olmaktadır.[9]
Fildişi Sahili bitki örtüsü ve yaban hayat çeşitlilik arz etmektedir. Ülke güneyde Gine Bölgesi, kuzeyde ise Sudan Bölgesi olarak iki farklı bölgenin etkisi altındadır. Ülkenin güney kesimlerinde her daim yeşil olan yağmur ormanları ve mangrov ormanları yer alırken, kuzey kesimlerinde kurak dönemlerde yapraklarını döken ağaçları içeren ormanlar ve sahra yer almaktadır. Burada özellikle kurak ormanlar, yağmur ormanları ile sahra arasındaki geçişte arada yer almaktadır.
Ülke genelinde agaç türü olarak Baobab ağaç türleri, dutgiller ailesine mensup ağaçlar, epifit ve salepgiller ailesine mensup ağaçlar sıklıkla gözlemlenebilmektedir.
Fildişi Sahili genelinde yaban hayatta çeşitlilik göstermektedir. Ülkeye ismini de veren fil bir dönem hem ormanlık alanlarda hem de sahrada yoğunlukla bulunmasına rağmen, yıllar içerisinde yaşanan kaçak avcılık ve yaşam alanlarının daraltılması gibi nedenlerde nüfusu azalmış, günümüzde de çoğunlukla oluşturulan rezerv alanlarda yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Ülke genelinde fil harici su aygırı, yaban domuzu, duiker, primat üyeleri, kemiriciler, peygamberdevesi ailesi üyeleri ile leopar gibi kedigiller üyesi, kuyruksürengiller ailesine mensup hayvanlar ile naja, kara mamba, şişen engerek, gabon engereği, çıngıraklı yılanlar, Afrika kaya pitonu gibi yılan türleri gözlemlenebilmektedir. Ayrıca ülkenin steplerinde asıl sırtlanlar ve çakallar, nehir gibi sulak alanlarda da timsah yaşamaktadır. Dünya genelinde az sayıda bulunan Cüce suaygırı da ülkenin güneybatı bölgelerinde yaşam sürdürmektedir. Ülke genelinde bulunan şempanze gibi birçok hayvan ya çok az görülmekte ya da nesli tükenmek üzere bir konumdadır.[10]
Fildişi Sahili'nde son olarak 2014 yılında gerçekleştirilen resmi nüfus sayım sonuçlarına göre 22.671.331 nüfus tespit edilmiştir. Bu güncel olarak son resmi sayım konumunda olup, 2018 tahmini sayım sonuçlarına göre ülkede 26,260,582 nüfus yaşadığı tahmin edilmektedir.
Fildişi Sahili genç bir nüfusa sahip olup, 2020 tahmini verilerine göre nüfusun %58,74'ü 0-24 yaş aralığındadır. Ülkenin sadece %2,85'i 65 yaş ve üzerindedir.[11]
0-14 yaş: %38.53 (erkek 5,311,971/kadın 5,276,219)
15-24 yaş: %20.21 (erkek 2,774,374/kadın 2,779,012)
25-54 yaş: %34.88 (erkek 4,866,957/kadın 4,719,286)
55-64 yaş: %3.53 (erkek 494,000/kadın 476,060)
65 yaş ve üzeri: %2.85 (erkek 349,822/kadın 433,385)
Şehirde yaşayanların oranı 2022 verilerine göre %52,7 olan ülkede, nüfusun yıllık artış oranı 2022 tahmini verilerine göre %2,19 düzeyindedir.[11]
Fildişi Sahili genelinde yaklaşık olarak 60 etnik grup yaşamaktadır.[12] Ülke genelinde etnik gruplar kültür ve dil açısından dört grupta toplanmaktadır:
Afrika kökenli etnik gruplarda çoğunluğu %77 düzeyinde Fildişi Sahili vatandaşı olarak yaşarken, %20 düzeyinde Liberya, Burkina Faso ve Gine gibi diğer Afrika ülkelerinden bu ülkeye çalışmak için gelen Afrikalı yaşamaktadır. Afrika kökenli topluluklar haricinde ülkede farklı kıtalardan da yabancılar yaşamaktadır. Bu topluluklar içerisinde çoğunluğu Fransa vatandaşları oluştururken ikinci büyük yabancı topluluğu Lübnan vatandaşları oluşturmaktadır.[13][14] Bu iki topluluk haricinde Vietnamlı, İspanyol, Birleşik Devletler ve Kanada vatandaşları da Fildişi Sahili'nde yaşamaktadır.
Tüm bu veriler doğrultusunda ülkenin etnik grup dağılımı sırasıyla şu şekildedir:
Etnik grup | Oran |
---|---|
Akanlar | %42,1 |
Voltaicler | %17,6 |
Kuzey Mandeler | %16,5 |
Krular | %11 |
Güney Mandeler | %10 |
Diğer | %2,8 |
Ülkenin tek resmi dili Fransızcadır. Bu dilin haricinde ülke genelinde 77 farklı dil konuşulmaktadır. Bu diller arasında Baoulece ve Dioulaca en yaygın kullanılan dillerdir. Bunun dışında yerel etnik bazlı Senufoca, Yacoubaca, Anyice, Attiece, Kulangoca, Tagwanaca ve Lobice gibi farklı dillerde kullanılmaktadır.
Resmi dilin haricinde açık ara konuşulan diğer Dioulaca'dır. Ülke nüfusunun %61'i bu dili bilip konuşabilmektedir. Özellikle ülkenin kuzey kesimlerinde yaygın olan dil, aynı zamanda ticaret dili olarak da kullanılmaktadır. Ancak ülkenin Fransa kolonisi olmasından sonra ülkede resmi olarak kullanılan dil Fransızcadır.
2021 yılında yapılan nüfus sayımına göre Ülke genelinde nüfusun %43'ü İslam, %40'ı Hristiyan (Katolik %20, Protestan %20) inancına inanmaktadır. Yerel dinlere İnananlar %3 Hiçbir dine inanmayanlar %13 oranında kalmaktadır %1 ise İslam, Hristiyanlık ya da Geleneksel Afrika Dinleri haricinde herhangi bir dine mensup olduğunu beyan eden kişilerdir.[15]
Ülkenin ilk devlet başkanı olan Félix Houphouët-Boigny doğum yeri olan ve ileride de başkent olarak ilan ettiği Yamoussoukro'da dünyanın en büyük bazilikası olan the Basilica of Our Lady of Peace of Yamoussoukro inşa ettirmiştir. Bu bazilika Vatikan'daki bazilikadan yedi kat daha büyük bir konumdadır.
Ülke vatandaşı olan birçok kişi yurt dışında yaşamaktadır. Yurt dışında bulunan kişilerinden bir bölümü bulundukları ülkelere yasal olmayan yollardan girdikleri ve yaşadıkları için ülke dışında bulunan Fildişi Sahili vatandaşlarının tam olarak sayısı bilinmemekle birlikte tahmini verilere göre 1,500,000 kişinin başka ülkelerde yaşadığı düşünülmektedir. Yurt dışına giden ülke vatandaşlarının ilk tercihleri arasında Fransa, Belçika, İsviçre, Almanya, İtalya gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra ABD ve Kanada gibi Amerika kıtası ülkeleri yer almaktadır. Bu ülkelerde yaşayanların ülkelerinde bulunan yakınlarına gönderdikleri paralar ile ekonomiye katkı sağlamakla birlikte, Fildişi Sahili'ne geri dönüşlerinde ülke piyasasında önemli yer edinebilmektedirler.[16]
Ülkede temiz su kaynaklarına ulaşabilen nüfusun oranı genel Afrika ortalamasına göre yüksek düzeyde olup, 2015 tahmini verilerine göre nüfusun %81,9'u temiz kaynaklardan su temin edebilmektedir. Ancak bu oran şehir merkezlerinden kırsal kesime ilerlendiğinde düşmektedir. Bunun yanı sıra nüfusun sadece %22,5'i tam teçhizatlı sağlık hizmetlerinden yararlanabildiği ülkede, nüfusun %77,5'i ilkel şartlarda sağlık hizmeti alabilmektedir. Ülke içerisinde ishal, hepatit, sıtma, humma, tifo, kuduz[11] ve menenjit çok sık görülen hastalıklar arasındadır. AIDS, Afrika kıtasının genelinin aksine düşük oranda görülmekte olup, bu oran 2014 tahmini verilerine göre %3,46 düzeyindedir.[11]
Fildişi Sahili genelinde 15 yaş ve üzerinde olan nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı 2015 verilerine göre %43,1 düzeyindedir. Bu oran erkeklerde %53,1 iken, kadınlarda %32,5 seviyesindedir. Açıklanan bazı verilerde ülke nüfusunun %61,1'inin, kadın nüfusunda ise %73,6'sının hiçbir şekilde okuma yazma bilmediği ifade edilmektedir.[17]
Zorunlu eğitimin olduğu ülkede ortalama okula gitme yılı dokuz yıl düzeyinde olup bu erkek çocuklarda on yıl, kız çocuklarında ise sekiz yıl düzeyindedir. Ülke genelinde eğitimler ücretsiz olarak verilmekte olup, kitap ve diğer kaynaklar için resmi bir ücret talep edilmemektedir.
Eğitim çağına girmek üzere olan ya da eğitim çağında olan 1,796,802 çocuğun çocuk işçi statüsünde çalıştığı bildirilmektedir. Bu veri ile 2015 tahminine göre ülkenin çocuk nüfusunun %35'i çocuk işçi olarak çalışmaktadır.[11]
Dünya genelinde en önemli kakao üreticilerinden biri konumunda olan Fildişi Sahili'nde insan hakları örgütleri 12.000 kadar çocuğun kakao plantasyonlarında köle olarak çalıştırıldığını ifade etmektedir.[18]
Günümüzde ülkenin kurulu olduğu bölgelerin güney kesimlerinde kolonileşme dönemi öncesinde bir devlet yapısı oluşturulamamıştır. Buna karşılık ülkenin kuzey kesimleri 11. yüzyıl itibarıyla Sahra imparatorlukların etkisi altına girmiştir. Özellikle 13. yüzyıldan sonra Mali İmparatorluğu gibi imparatorlukların bu bölgelerde etkinlik sağlamıştır. Bu süreçte gerçekleştirilen ticari faaliyetler ile islam dini ile de tanışan bölgede, 17. yüzyılda bölgede güç haline gelen Kong Krallığı ile birlikte önemli islami öğretinin merkezlerden biri olan en güçlü krallıklardan biri kurulmuştur.
17. yüzyılda Fildişi Sahilinin günümüzde bulunduğu bölgenin tamamen içerisinde kurulan krallıklar arasında Abron Krallığı ilk sırada yer almıştır. Akanlar etnik grubuna mensup kişiler Ashanti Krallığı içerisinde yaşarken yaşanan sorunlar nedeniyle göç ederek söz konusu krallığı kurmuşlardır.
Ülkenin bulunduğu kıyı bölgelerinde yaşayanların Avrupalılar ile ilk teması 15. yüzyıldan itibaren gerçekleşmiş, bu dönemde bu bölgelere gelen Portekiz gemileri, yerel halk ile ticari faaliyetlerde bulunmuştur. Portekizli tüccarlar burada uzun yıllar ticari faaliyetlerde bulunmalarına rağmen Avrupalılar Altın Sahili gibi doğuda bulunan komşu diğer bölgelerde inşa edilen üsleri burada kurmamışlardır. 17. yüzyıldan itibaren bölgede bulunan Portekiz, Fransa tüccarlarının gelmesi ile birlikte bölgeden uzaklaştırılmıştır. Bölgede hakimiyet kurmaya çalışan Fransa, 1698 yılında ahşap da olsa ilk üs kurma girişiminde bulunmuş, Assinie'de St. Louis adında üs kurulsa da 1704 yılında kapatılmıştır. 19. yüzyılın ortalarına doğru yerel halk ile ilk kalıcı bağlantıları sağlayan Fransa, bölgeye yerleşmeye başlamıştır. 1839 yılında dayanan belgelerde Fransız amiral Louis Edouard Bouet-Willaumez'in bölge için kullandığı Côte d’Ivoire (Fildişi Sahili) ilk defa gözlemlenmiş olup, Bouet-Willaumez 1843 ve 1844 yıllarında kıyı kesiminde bulunan Grand-Bassam ve Assinie'deki yerel yöneticiler ile anlaşmalar yaparak bu bölgelerin Fransa himaye bölgesi olması konusunda adımlar atmıştır. Fransa ilerleyen dönemlerde Afrika kökenli askerlerin de yardımı ile bu bölgeden hareket ederek tüm Fildişi Sahili'ni kolonisi haline getirmiştir. Fransa-Prusya Savaşı'nda elde edilen mağlubiyet sonucu 1871 yılından itibaren ilerlemede hız kaybeden Fransa, 1885'te gerçekleştirilen Berlin Konferansı mutabakatı ile Afrika kıyılarını 1890 yılında itibaren de iç kısımların bölüşümü ile ilgili anlaşmalar neticesinde kolonileşme adına yeniden hız kazanmıştır. Gerçekleştirilen bu konferanslarda herhangi bir bölgenin koloni bölgesi olarak ilan edilmesi için o bölgenin gerçek anlamda o ülke kuvvetleri tarafından işgal ve idare ediliyor olması gerektiği karara bağlanmış, sıradan seremoniler ile herhangi bir bölgenin ele geçmiş olarak değerlendirilemeyeceği ifade edilmiştir. Konferansın gerçekleşmesinden sonra Avrupa ülkeleri arasında başlayan ve Afrika Talanı olarak adlandırılan süreç başlamış, bu sürecin bir etkisi olarak Fransa 1893 yılında Fildişi Sahili'ni resmi olarak kolonisi ilan etmiştir. Koloni bölgesinin ilk başkenti Grand-Bassam olarak ilan edilmiş, Bölgenin ilk valisi olarak atanan Louis-Gustave Binger bölgenin sınır komşuları olarak doğuda bulunan Britanya kolonisi Altın Sahili, batıda bulunan bağımsız Liberya ile sınır hatları konusunda anlaşmalar sağlamış ayrıca Kong Krallığı'nın Fransa tarafından himayesine yönelik antlaşmaları imzalamıştır. Burada gerçekleştirilen anlaşmalara rağmen kıyı kesimler ile en uç kuzey bölgelerde Samori Ture önderliğindeki birliklerin direnişi ile karşılaşan Fransa, 1891 ile 1918 yılları arasında ya ayaklanmalar ile meşgul olmuş ya da farklı topluluklar ile savaş içerisinde bulunmuştur. Burada en yoğun direnişi gösteren ve bu süreçte Kong Krallığı'nı da elen geçiren ve burada yeni bir imparatorluk oluşturan Ture ve birliklerine karşı mücadelede yoğun çaba harcayan Fransa, Ture'nin kendisine Ashanti Krallığı'nın ele geçirmesi nedeniyle komşu olan Britanya'ya, Fransa'ya karşı birleşme çağrısı yapmış ancak Britanya bu çağrıya karşılık vermemiştir. Bunun yanı sıra Fransa'nın bölgeyi hem batı, hem güney hem de kuzeyden abluka altına alarak saldırıda bulunmuş, bu süreçte Britanya'nın da doğu koridorunu kapatması ile arada kalan Ture ve birlikleri teslim olmak durumunda kalmıştır. Fransa bu süreçte önceleri kendisine doğduğu bölgelerde güvenli bir yaşam teklif etmiş, bu teklif de Ture tarafından kabul edilmiş olsa da, verilen söz tutulmamış ve Ture kısa bir süre sonra Fransa'ya ait başka bir koloni bölgesi olan ve 1900 yılında da hayatını kaybedeceği Gabon'a sürgün edilmiştir.
Ture ve birliklerinin bölgenin kuzey kesimlerinde gösterdiği direnişin bir benzerini kıyı kesimlerinde gösteren Akanlar etnik grubuna mensup Baouleler ve Agniler, 1891 yılından itibaren bu direnişi başlatmış, grupların merkezi bir yönetim ile direnişi gerçekleştirmemesinin bir nedeni olarak uzun yıllar süren ve gerilla savaşı olarak adlandırılan teknikler kullanılarak direniş taktiğini sürdürmüşlerdir. İlk dönemlerde himaye antlaşmaları ile korumaya alınan bölgelerde bulunan yerel şef seçimlerine Fransa'nın müdahale etmesi ve erkek nüfusun zorunlu olarak çalıştırılmak istenmesi gibi nedenlerle başlayan görüş ayrılıkları, Fransa'nın 1893 yılında başlattığı demiryolu hattı için erkek çalışan talebi ile hattın geçeceği yerleri ilhak etmesi ile had safhaya ulaşmıştır. 1908 yılına gelindiğinde kıyı kesiminde bulunan küçük bir bölgeyi gerçek anlamda hakimiyeti altında tutan Fransa, aynı yıl vali değişikliğine giderek bölgeye vali olarak Gabriel Angoulvant atamıştır. Yeni vali çözümü şiddetli askeri yöntemlerde aramış ve isyancıların yaşam alanlarını tahrip ederek, insanların daha kolay gözlemlenebileceği büyük yaşam alanlarında yaşamaya zorlamıştır. Birçok Afrikalı yerel lider sürgün edilmiş, zorunlu çalışma sistemi ile de isyancılar kontrol altında tutulmaya çalışılmıştır. Tüm bu uygulamalar neticesinde 1915 yılında bölgede kontrolü yeniden ele alan Fransa, 1916 yılında çıkan kısa süreli bir isyanı da bundan önceki süreçteki gibi bastırabileceğini ifade etmesi sonrasında sonlandırmıştır.
1904 yılında Fransız Batı Afrikası koloni sisteminin bir parçası haline gelen Fildişi Sahili'nde yeni başkent Bingerville olmuştur.
Bölgenin kuzey kesimlerinde yaşayan ve bu bölgede toplumun üst kesimi konumunda olan kişiler kendilerine kıyı bölgelerinde bulunan şehirlere ulaşım imkânı sağladığı gerekçesiyle koloni güçleri ile işbirliği yapılması yönünde görüş belirtmekteydi. Koloni güçleri de yine aynı şekilde kendilerine bölgenin orta kesimlerinde bulunan ormanlık alanlarda ve kauçuk, palmiye yağı, kakao gibi plantasyonlarda çalışacak iş gücünü kuzey kesimlerinden temin etmekteydi. Burada bulunan iş gücünün güneye yönelmesi ile birlikte kuzey kesimlerinde ekonominin kalkınması açısından olumsuz bir durum yaratmıştır. Fransa kontrolü altına aldığı ve o güne kadar devlet otoritesi yaşanmayan bölgelerde belirledikleri yerel kişileri geleneksel şef düşüncesi ile yönetici konumuna getirmiş olsa da, bu kişiler yerel halk tarafından pek kabul görmemiştir. Bu süreçte katolik kilise de bölge genelinde ilkokullar açmış, söz konusu süreçte burada bulunan ve geleneksel Hristiyan dini ile yerel motifleri birleştiren, Afrika'da yaygın dini inanış olan Harristen Kilisesi kurucusu olan Liberyalı William Wadé Harris'ın sadece 1914 yılında 120.000 kişiyi Hristiyan yaptığı ifade edilmiştir. Ayrıca bölgede yaşayan çok küçük bir azınlık 1930 yılına kadar Fransız vatandaşlığına hak kazanırken, çoğunluk vatandaş dahi sayılmadan Fransa'nın sadece aynı yurtta yaşayan yurttaşları (Fr.:sujet) olarak görülmekteydi.
Bu kişilerin yaşamları Code de l’indigénat adı verilen yönetmeliklere göre düzenlenmekteydi. Bu yönetmelikte yer alan düzenlemelere göre örneğin her bir yetişkin yerel erkek on gün boyunca herhangi bir ücret talep etmeden zorunlu işe tabi tutulabiliyordu, ancak bu kişilerin herhangi bir siyasi hakkı bulunmamaktaydı. Fransa'nın bir bölümünün 1940 yılında Almanya tarafından işgal edilmesi ile birlikte ülkeye bağlı koloni bölgelerinde de sıkıntılar yaşanmıştır. İşgal altında bulunmayan bölgelerde Vichy hükûmeti iktidarı ele alırken, Londra'da kurulan ve işgale karşı mücadele etmeyi ön gören sürgün hükûmeti olan Özgür Fransa hükûmeti de Charles de Gaulle önderliğinde Vichy hükûmetine karşı iktidar mücadelesine girmiştir. Bu süreçte Fransa'da yaşananlar neticesinde Fransa koloni bölgeleri de her iki hükûmet arasında seçim yapmak zorunda kalmış, Özgür Fransa hükûmetine desteğini açıklayan Fransız Ekvatoral Afrikası hariç Fildişi Sahilinin de içinde bulunduğu Fransız Batı Afrikası, Vichy hükûmetinin yanında yer almıştır. Vichy hükûmetinin desteklendiği Fransız Batı Afrikası'nda ırkçılık baş göstermeye başlamış, Nazi Almanyası'nda görülebilen ırkçı yasalar işleme alınarak ırk ayrımına gidilmiştir. Bu süreçte otellerde, kafelerde ve diğer benzeri toplu yaşam alanlarında Sadece Beyazlara yazan tabelalar asılmış, siyahi müşterilere ayrı bir noktada hizmet sunulmuştur. Siyahi yerel erkeklerin zorunlu çalışmasına sadece Fransız firmalarında izin verilmiş, beyazlardan elde edilen mahsule iki katı ücret ödenirken siyahilerden elde edilen mahsule bu uygulanmamıştır. Almanya'nın ve dolayısıyla Vichy hükûmetinin yenilgisi ile sonuçlanan savaş sonunda bu tür ırkçı yaklaşımlar da Fransa koloni sisteminden uzaklaştırılmış, Fildişi Sahili'de 1943 yılında Vichy yanlısı Fransız Batı Afrikası koloni yönetiminin de teslimi ile bu tür ırkçı yasalardan kurtulabilmiştir.
Özgür Fransa'nın galibiyeti ile sonuçlanan gelişmeler, Fransa'nın tüm koloni politikasında değişikliğe gitmesine neden olmuştur. Fransız Batı Afrikası'nın yanı sıra kısa bir süre Özgür Fransa'nın da başkentliğini gerçekleştirilen Brazzaville'de yapılan Brazzaville Konferansı'nda Özgür Fransa temsilcileri ile koloni yönetiminin üst yetkilileri bir araya gelmiş, koloni bölgelerinin savaş sonrası ülkenin yeniden inşası için çalışacak olan Fransa meclisinde temsil edilmesi gerektiği konusunda kararlar almışlardır. Aynı konferansta koloni bölgelerine özerklik verilmesi, siyahi yerliler ile beyazların aynı meclis içerisinde temsil edilmesi, Code de l'indigénat ile zorunlu çalıştırılmanın tamamen kaldırılması tavsiye edilmiştir. Bu gelişmeler neticesinde beyaz üreticelere öncelik tanınmaması adına yerli bitki üreticileri Syndicat Agricole Africain kurmuş, ilerleyen süreçte ülkenin ilk başkanı olarak görev alacak ve ülke siyasetini 40 yıl yönetecek olan ve o dönem varlıklı bir üretici konumunda olan Félix Houphouët-Boigny kurucu üye olarak bu oluşum içerisinde yer almıştır. Houphouët-Boigny, 1945 yılında bölge genelinde gerçekleştirilen ancak sadece belli bir kesimin katılabildiği ilk yerel seçimler sonucunda ülkeyi temsilen Paris meclisine gitmeye hak kazanmıştır. Aynı süreçte beyazlar da bir temsilciyi Fransa'ya göndermişlerdir.
1946 yılında zorunlu çalıştırılma tamamen yasaklanmış, bu adım Houphouët-Boigny bir başarısı olarak görülmüştür. 1946 yılında ülkenin ilk siyasi hareketi olarak ön plana çıkan Fildişi Sahili Demokratik Partisi (Parti Democratique de la Côte d’Ivoire - PDCI), Houphouët-Boigny liderliğinde kurulmuştur. Aynı yıl içerisinde PDCI, diğer Fransız koloni bölgesindeki partiler ile Rassemblement Démocratique Africain çatısı altında birleşmiştir. Houphouët-Boigny'nin başında olduğu RDA'nın amacı Fransa'nın koloni bölgelerinin bağımsızlığını sağlamak değil, bu bölgelerin Fransa'nın önderliğinde Fransa Birliği'ne dahil edilerek anavatan ile eşit haklara sahip olmaktı. Bu süreçte 1946 ile 1950 yılları arasında Fransız Komünist Partisi ile ittifak içerisine giren Houphouët-Boigny, 1947 yılına kadar Fransa'da hükûmet içerisinde yer alan bir parti ile hedeflere daha kolay ulaşılabileceğini düşünmekteydi. Aynı partiden koloni bölgesine vali atanmış, ancak komünist vali Georges Orselli 1948 yılında görevi bırakmak durumunda kalmıştır. Orselli'nin ardından valilik görevine getirilen Laurent Péchoux, Houphouët-Boigny ile partisi RDA'ya karşı sert yaptırımlar uygulamış, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında yaşanan olayları hatırlatacak şiddet olayları ise son dönemdeki gelişmeler neticesinde yerlilerin kendinden emin hareketleri nedeniyle rahatsızlık duyan bölgedeki Fransız vatandaşlarından destek görmüştür. Houphouët-Boigny destekçisi yerleşim yerlerinden ilave vergiler alınmış, birçok yerel kabile şefi görevinden uzaklaştırılmış ve RDA'nın toplantıları yasaklanmıştır. Houphouët-Boigny'nin cezevine gönderilmek istenmesi sonrası kalabalık protesto gösterileri düzenlenmiş ve Avrupalı ürünler boykot edilmiştir. Houphouët-Boigny bu süreçte Hristiyan güney bölgesinin yanı sıra müslüman olan kuzey bölgelerde de destek bulmuştur. Yaşanan tüm bu olaylar neticesinde 1950 yılına ülkeyi terk eden Houphouët-Boigny, hayatından endişe ettiği için Paris'e gitmiştir. Bu süreçte Fransız Komünist Partisi ile olan ittifakını da sona erdiren Houphouët-Boigny, gelecekte Fransa devlet başkanı olacak François Mitterrand'ın partisi olan Union démocratique et socialiste de la résistance ile ittifak kurmuştur.
Bu ittifak ile yeniden iktidarın yanında yer alan bir parti konumuna geçen RDA, Pechoux'un koloni bölgesini terk etmesi ve Togo'ya tayin edilmesi sonrası ülkede Houphouët-Boigny ile koloni yönetimi arasında 180 derece değişen bir politika izlenmiştir. Son yıllarda cezaevine gönderilen birçok RDA yetkilisi serbest bırakılmış, koloni yönetimi RDA'yı açıkça destekler adımlar atmıştır.
1956 yılında özerk bir yapıya kavuşan ülkede Houphouët-Boigny 1957 yılına kadar birçok Fransa hükûmetlerinde yer almış ve aynı zamanda Fransız Batı Afrikası'nın başkanlığını da yürütmüştür. 1958 yılında Charles de Gaulle'ün tüm koloni bölgelerine bağımsızlık ya da Fransa Birliği arasında seçim yapmaları gerektiğini vurguladığında, Fildişi Sahili büyük çoğunlukla Fransa Birliği içerisinde kalmayı tercih etmiştir.
Fildişi Sahili'nde bu süreçte gerçekleştirilen kakao ve kahve ihracatı ile yaşanan olumlu ekonomik gelişmeler, Houphouët-Boigny'nin 1959 yılında Fransız Batı Afrikası'nın dağılmasına katkı vermesini sağlamıştır. Houphouët-Boigny ekonomide yaşanan bu olumlu havayı diğer Fransız Batı Afrikası ülkeleri ile paylaşmanın doğru olmayacağını düşünmekteydi.
1959 yılına kadar bağımsızlığı kesinlikle düşünmeyen Houphouët-Boigny, de Gaulle'ün bağımsızlık sonrası da Fransa'ya bağlı kalınabileceğini açıklamasından sonra resmen bağımsızlık talep etmiştir. Bu talep neticesinde imzalanan anlaşmalar sonucunda ülke République de Côte d’Ivoire ismi ile 7 Ağustos 1960 tarihinde bağımsızlığını elde etmiştir.
Ülkenin 1960 yılında bağımsızlığını ilan etmesinden sonra iktidarı hem devlet başkanı hem de hükûmet başkanı (1990 yılına kadar) ele alan Houphouët-Boigny, bu görevi öldüğü 1993 yılına kadar sürdürmüştür. Ülkeyi tek parti düzeni ile yöneten Houphouët-Boigny, kurduğu Parti Democratique de Côte d’Ivoire partisi ile izlediği batı yanlısı politika ile piyasa ekonomisi merkezli icraatları ile Fildişi Sahili'ni batı Afrika'nın en zengin ülkelerinden biri haline getirmiş ve siyasi bir istikrar sağlamıştır. Birleşmiş Milletler 23 Ağustos 1960 tarihinde gerçekleştirdiği ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 160 sayılı kararını aldığı oturumda oy birliği ile ülkenin BM'nin yeni üyesi olduğunu kabul etmiştir.
1990 yılında yaşanan huzursuzluklar sonucunda çok partili siyasi hayata geçen ülkede, aynı zamanda başbakanlık makamının da oluşturulmasına neden olmuştur. Houphouët-Boigny 1993 yılında hayatını kaybetmesi sonrasında o dönemde meclis başkanı olan Henri Konan Bédié yasa gereği başkanlık makamına gelmiş, 1995 yılında gerçekleştirilen seçimlerle de ikinci bir dönem bu görevde kalmıştır. Bu süreçte gerçekleştirilen yasa değişikliği ile 1960 yılında bu yana en fazla beş yıl süren devlet başkanlığı süresi düzenleme ile yedi yıla çıkartılmıştır.
1999 yılında özellikle kakao ücretlerinin düşmesi sonucu yaşanan ekonomik sıkıntılar, aynı yıl Bédié'ye karşı kansız bir darbe yapılmasına neden olmuştur. Robert Guéï önderliğinde gerçekleştirilen darbe ile görevden uzaklaştırılan Bédié'nin yerine Guéï kısa süreliğine tüm görevleri üstlenmiştir. Bu süreçte ülke genelinde baş gösteren yabancı düşmanlığı ve gerçek Ivoirité (Fildişi Sahilli) olup olmadığı tartışmaları ile özellikle ülkenin kuzey bölgelerinde yaşayan etnik gruplara karşı düşmanca eğilimlere ve ayrımcılığa neden olmuştur.
2000 yılında gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayı Alassane Ouattara'nın Burkina Fasolu olduğu gerekçesiyle izin verilmediği bir ortamda Laurent Gbagbo kazanarak devlet başkanlığı makamına seçilmiştir. Bu seçimlerde de baş gösteren kimin gerçekten Fildişi Sahilli olup olmadığı kavgası 2002 yılında günümüzde de devam eden iç savaşın yaşanmasına neden olmuştur. 2002 yılında ordunun bir kısmı Forces Nouvelles adı ile Gbagbo'ya karşı mücadeleye girişerek, ülkenin kuzeyini kontrolleri altına almışlardır.
Birleşmiş Milletler ülkenin kuzeyini ve güneyini birbirinden ayıran tampon bölgeye 6300 kişilik Birleşmiş Milletler Barış Gücü konuşlandırılmasını kararlaştırmış, bunun haricinde Fransa'da 4500 askerini bu bölgeye gönderme kararı almıştır. Fransa hazırladığı barış planı ile Gbagbo'ya bağlı FPI ile Forces Nouvelles isyancıları arasında güç bölüşümünü öngörmüş, bu plan dahilinde de savaşın sona erdiği açıklanmıştır. Ancak bu süreç Kasım 2004'te sona erdilmiş, bunun sebebi olarak da hükûmet güçlerinin 4 Kasım 2004'te kuzeyde hedefleri vurması gösterilmiştir. Aynı süreçte Abican'da muhalefet binaları ile bağımsızlı gazete binaları saldırıya uğramıştır. Ülkede yeniden alevlenen çatışmaların üçüncü gününde dokuz Fransız askerin bir hava saldırısı sonucu hayatını kaybetmesinin ardından Fransa bir gün içerisinde Fildişi Sahilinin sahip olduğu tüm hava kuvvetlerine ait uçak ve helikopterleri imha etmiştir.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nin önderliğinde 9 Temmuz 2005 tarihinde gerçekleştirilen yeni bir barış sürecinde her iki tarafta silahsızlanmayı ve güç dağılımını kabul etmiş, 30 Ekim 2005 tarihinde devlet başkanlığı seçimlerinin yapılası konusunda anlaşmıştır. Bu anlaşma sonrasında her iki tarafta iç savaşın ikinci defa sona erdirildiğini açıklamıştır.
Ancak bu açıklamaların aksine ne silahsızlanma gerçekleştirilmiş ne de devlet başkanlığı seçimleri yapılmıştır. Birleşmiş Milletler bu olaylar neticesinde devlet başkanı Gbagbo'nun görev süresini bir yıl daha uzattığını açıklayarak, bağımsız olan Charles Konan Banny'yi başbakan olarak atadığını bildirmiştir.
Uzun görüşmeler neticesinde 4 Mart 2007 tarihinde Burkina Faso devlet başkanı Blaise Compaoré önderliğinde yeniden buluşan taraflar, birkez daha anlaşmaya vararak Ouagadougou Antlaşması'nı imzalamışlardır. Anlaşmadan kısa süre sonra tampon bölge kaldırılmaya başlanmış, devlet başkanı Gbagbo beş yıllık bir aradan sonra ülkenin kuzey kesimlerine ziyaret gerçekleştirmiştir.[19] Bu ziyaretlerin birinde resmi bir seremoniye katılarak birçok Afrika ülkesi liderinin katılımında silahlar yakılarak gömülmüştür.[20][21]
Anlaşmalar kapsamında 2010 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde mevcut devlet başkanı Gbagbo elde ettiği %38 oy ve muhalefetin adayı Alassane Ouattara %32 oy ile ikinci tura kalan adaylar olmuş, ikinci tur sonucunda da Ouattara oyların %54'ünü alarak seçim komisyonunun da açıklamalarına göre de seçimlerin galibi olmuştur. Ancak Anayasa Konseyi daha sonra yaptığı açıklamada dört bölgede elde edilen oyların geçersiz olduğunu bildirmiş ve bu sonuca göre Gbagbo'nun seçimleri kazandığını açıklamıştır. Birleşmiş Milletler yaptığı incelemelerde seçim komisyonunun açıklamasının doğruluğunu teyit ederek Ouattara'nın seçim galibiyetinin doğru olduğunu ifade etmiştir. Tüm bu gelişmeler neticesinde her iki aday da görev yemini ederek göreve başladıklarını ifade etmişlerdir. Bu süreçte BM, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri Gbagbo'nun başkanlığını tanımadıklarını açıklamış, Uluslararası Para Fonu ülkeyi boykot etmekle tehdit etmiştir. Gbagbo'nun 11 Nisan 2011 tarihinde tutuklanmasına kadar devam eden belirsizlik bu olay sonrasında sona ermiş ve Ouattara tek yetkili devlet başkanı olarak makamda kalmıştır. Gbagbo daha sonra Kasım 2011'de Uluslararası Adalet Divanı'na teslim edilerek yargılanması sağlanmıştır.
Fildişi Sahili anayasa ile yönetilen bir cumhuriyettir. Günümüzde yürürlükte olan anayasa 23 Temmuz 2000 yılında yapılan referandum sonucunda kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Ülke çok partili bir siyasi sisteme sahip olup, başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Fildişi Sahili devlet başkanı devletin en üst noktasında görev yapmakta olup aynı zamanda Fildişi Sahili silahlı kuvvetlerin de başkomutanı konumundadır. Fildişi Sahili devlet başkanı beş yıllık bir süreç için seçilmekte olup, seçilen devlet başkanı en fazla iki dönem üst üste bu göreve seçilebilme imkânına sahiptir. Söz konusu makam için gerçekleştirilen seçimlerden adaylarnda bir tanesi ilk turda çoğunluğu elde edemediği takdirde gerçekleştirilen ikinci tur seçimlerinde bir önceki turda en çok oyu alan ilk iki sıradaki aday tekrar yarışmaktadır.[22] Devlet başkanının öldüğü, istifa ettiği ya da görevden alındığı durumlarda ulusal meclis başkanı bu göreve vekaleten olmak üzere en fazla 90 günlük bir süre için atanmaktadır.
Ülkede hükûmetin başkanı olan başbakanı, devlet başkanı atanmakta olup, yine aynı devlet başkanlığı makamı tarafından görevden uzaklaştırılabilmektedir. Fildişi Sahili devlet başkanının ülkede bulunmadığı durumlarda bu görevi vekaleten yürüten başbakanın mecliste çoğunluğu bulunan partiden seçilme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Fildişi Sahili parlamentosu tek kanattan oluşmakta olup, bu ulusal meclistir. Ulusal mecliste bulunan 255 sandalye için beş yılda bir gerçekleştirilen seçimlerde vekiller seçilmektedir.
Ülkenin 1933 ile 1983 yılları arasında başkentliğini yapan Abidjan'ın, ülkenin ilk devlet başkanı olan Félix Houphouët-Boigny tarafından değiştirilmiştir. Yamoussoukro, Fildişi Sahilinin yüz yıllık bir süre içerisinde dördüncü başkenti olarak ön plana çıkmıştır. Bu yüz yıllık süreçte Grand-Bassam (1893-1900), Bingerville (1900-1933) ve Abidjan'dan (1933-1983) sonra bu görevi üstlenen Yamoussoukro, Félix Houphouët-Boigny'nin doğduğu yer olarak ön plana çıkmaktadır. Şehir 1983 yılından bu yana başkent olmasına rağmen ülkenin ticari ve idari merkezi olarak Abidjan günümüzde de merkezi bir konumda olmaya devam etmektedir. Günümüzde önemli kamu binaları da hâlâ Abidjan'da bulunmaktadır.
Ülkenin silahlı gücü olan Fildişi Sahili Silahlı Kuvvetleri (Forces armées de Côte d’Ivoire (FACI)) Fildişi Sahili Cumhuriyeti'nin ordusunu oluşturmaktadır. FACI toplamda dört farklı kuvvetlerden oluşmakta olup, bunlar Kara Kuvvetleri (L’Armée de terre), Deniz Kuvvetleri (La Marine nationale), Hava Kuvvetleri (L’Armée de l’air) ve Jandarma (La Gendarmerie nationale) kuvvetleridir.
Silahlı kuvvetlerde Aralık 2010 verilerine göre 12.000 yedek personel olarak 60.000 personel bulunmaktadır. Ülkenin ilk devlet başkanı Félix Houphouët-Boigny ülkenin genel olarak düşük bir ordu personeline sahip olmasının nedenini olası bir darbe girişiminin önüne geçmek olarak açıklamıştır.
Ülke 28 Eylül 2011 tarihinden bu yana 12 ilçe ile 2 özerk şehirden oluşan toplamda 14 ilçeden oluşmaktadır. Bu tarihten önce 19 tane bölge en üst idari yapıyı oluşturmaktaydı. Yeni oluşturulan ilçeler kendi içerisinde 31 bölgeye, bölgeler ise 107 departmana, departmanlar ise 197 belediyeye ayrılmaktadır. Yeni idari yapılanma neticesinde ortaya çıkan iller şu şekildedir:
|
|
Fildişi Sahili 2011 yılındaki yeni idari yapılanma kabul edilene kadar régions olarak adlandırılan 19 bölgeden oluşmaktaydı. 2011 yılına kadar geçerli olan idari yapılanma şu şekildeydi:
|
|
Fildişi Sahilinin en büyük şehri Abidjan'dır. 1933 ile 1983 yılları arasında ülkenin başkenti konumunda olan şehirde 2014 verilerine göre 4,395,243 kişi yaşamaktadır. Ülkenin 1983 yılından bu yana başkenti olan Yamoussoukro'da ise aynı yılın verilerine göre 281,735 kişi yaşamaktadır.
Fildişi Sahili En Az Gelişmiş Ülke statüsünde olmayan on dört Sahra güneyi Afrika ülkesinden biri konumundadır. Zengin doğal kaynakları ve yabancı yatırımlarıyla Batı Afrika Ekonomik ve Parasal Birliği (UEMOA) toplam GSYİH'nin %40'ını oluşturan Fildişi Sahili'nde, 1999 askeri darbeyle başlayan ve 2011 yılında sona eren siyasi ve askeri kriz ekonomiye büyük zarar verdiği ifade edilmektedir. Bu süreçte ülke içerisinde yaşanan şiddet olayları ve kuzey ve güney olarak fiili bölünme ekonomide hasara yol açmasına rağmen UEMOA bölgesinin hâlâ en gelişmiş ekonomisine sahiptir. Ülke Batı Afrika genelinde de Nijerya'dan sonra en büyük ikinci ekonomisi konumundadır. Batı Afrika kıyılarının en büyük limanı konumunda olan Abidjan limanı bölgenin doğrudan denize çıkışı olmayan kara ülkelerine de hizmet veren bir liman durumundadır.[23]
Fildişi Sahili'nde tarımsal faaliyetler de en önemli ekonomi dallarından biri konumundadır. Ülke genelinde faaliyet gösteren işçilerin üçte ikisi bu sektörde faaliyet göstermektedir. Tarımsal ürünlerden elde edilen ihracat gelirleri %70 düzeyindedir.[17] Tarım sektöründe üretilen ürünlerde kahve, kakao çekirdeği, muz, palmiye çekirdeği, mısır, pirinç, manyok, tatlı patates, şeker ve pamuk önde gelmektedir. Bunun haricinde doğal ortamda çok sık bulunan kauçuk ve kereste de önemli ihracat kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Bir zamanlar Batı Afrika'nın en geniş ormanlarına sahip olan Fildişi Sahili'nde kereste üretimini karşılamak için ormanlık alanlarda bulunan ağaçlar kesilmekte, kereste üretimi ile birlikte ülke Brezilya'dan bile fazla ihracat yapmaktadır. Ülke genelinde tarım yapılabilir alanlar %10 düzeyinde olup, bu oran bağımsızlığın kazanıldığı 1960'lı yıllarda %5 düzeyinde gözlemlenmekteydi.[24]
Dünyanın en büyük kakao çekirdeği üreticisi olan Fildişi Sahili'nde yılda 1,5 milyon ton üretim gerçekleştirilmektedir. Son on yılda ise yıllık ortalama 1,2 ile 1,4 milyon ton arasında üretim gerçekleştirilmektedir. Fildişi Sahili bunun haricinde tatlı patates ve kaju fıstığında dünyanın üçüncü büyük üreticisi konumundadır. Ayrıca dünyadaki en iyi on beş kahve üreticisi içinde yer alan Fildişi Sahili, palm yağında da dünyada yedinci büyük üretici durumundadır.[25]
Zengin demir cevheri ve bakır madenlerine sahip olan ülkede, son dönemlerde geniş nikel, fosfat, boksit ve kobalt rezervlerinin olduğu saptanmıştır. Bunun haricinde ülke önemli petrol üreticilerinden biri konumundadır. Günde 32,900 varil petrol üreten Fildişi Sahilinin toplam 220 milyon varil petrol rezervine sahip olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca 2021 yılının ortalarında ülkede 2 milyar varillik petrol ve doğalgaz rezervi keşfedilmiştir.[11] Bunların haricinde doğalgaz, elmas, mangan, altın, tantal, silisli toprak, kil, önemli madenleri oluşturmaktadır.
Ülke ekonomisinin en önemli ihracat ürünlerini kakao, kahve, kereste, petrol, pamuk, muz, palmiye yağı ve balık gibi ürünler oluşturmaktadır. Ülkenin 2014 verilerine göre ihracat yaptığı ilk sekiz ülke şu şekildedir:[11]
Gana %9.1
A.B.D. %8.5
Nijerya %7.9
Hollanda %7.4
Gabon %5.4
Almanya %5
Fransa %5
Belçika %4.3
Ülke ekonomisinin en önemli ithalat ürünlerini makine ve ulaştırma ekipmanları, yakıt, tekstil ve gıda maddeleri oluşturmaktadır. Ülkenin 2014 verilerine göre ithalat yaptığı ilk dört ülke şu şekildedir:[11]
Ülke genelinde inşa edilmiş olan 35 havaalanının 7 tanesi asfalt pistlere sahiptir.
Ülke genelinde en çok sevilen spor türü futboldur. Fildişi Sahili millî futbol takımı Afrika kıtasının en başarılı on takımından biri konumundadır. Fildişi Sahili millî futbol takımının uluslararası şampiyonalarda en büyük başarıları 1992 ile 2015 yıllarında elde edilen Afrika Uluslar Kupası şampiyonlukları olmuştur. Bunun haricinde aynı şampiyonada 2006 ile 2012 yılları arasında elde edilen ikincilik ile 1992 yılında düzenlenen ve FIFA Konfederasyonlar Kupası'nın ilki olarak gerçekleştirilen Kral Fehd Kupası'nda elde edilen dördüncülükleri vardı. Fildişi Sahili millî futbol takımı bunların haricinde 2006, 2010 ve 2014 FIFA Dünya Kupası'nda yer almış ancak her üç şampiyonada da grupları aşamayarak ilk turda elenmiştir.
Ülkede futbol 1960 yılında kurulan Fildişi Sahili Futbol Federasyonu (Fédération ivoirienne de football) tarafından yönetilmektedir. Ülkede on dört takımın katıldığı ve Ligue 1 olarak adlandırılan ulusal bir lig düzenlenmektedir. Ülkenin en başarılı futbol kulübü elde ettiği 24 şampiyonluk ile ASEC Mimosas takımıdır.
Fildişi Sahili millî futbol takımı Mayıs 2016'da açıklanan FIFA sıralamasında 34. sırada yer almakta olup, en yüksek sıralamasını 2012 yılında 14. olarak elde etmiştir.[26]
Her Guro köyünde, cenaze törenleri ve kutlamalar sırasında sahne alan yerel bir Zaouli dansçısı vardır. Dansçı her zaman erkektir. Dansın, yapıldığı köyün üretkenliğini artırdığına inanılmakta ve Guro topluluğu ve tüm ülke için bir birlik aracı olarak görülmektedir.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.