Remove ads
Türk imam, vaiz ve yazar (1941–2024) Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Fethullah Gülen (27 Nisan 1941, Pasinler - 20 Ekim 2024, Pensilvanya, ABD), Fethullahçılar örgütünün kurucusu ve eski lideri olan Türk imam, vaiz ve yazardır. 28 Şubat sürecinde, dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü; Gülen ve örgütlenmesi hakkında bir rapor hazırladı.[1][2][3] Rapora göre, Gülen bir örgütün lideriydi ve liderlik ettiği örgütün mensupları Türk emniyet birimlerine sızmaktaydı.[2][4][5][6][7] Emniyet Genel Müdürlüğü bu raporu aldıktan 3 gün sonra, 21 Mart 1999'da; sağlık problemlerini sebep gösteren Gülen, Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. O tarihten 20 Ekim 2024 tarihindeki ölümüne kadar Pensilvanya eyaletindeki Saylorsburg kasabasında yaşadı.
Fethullah Gülen | |
---|---|
Doğum | 27 Nisan 1941 Pasinler, Erzurum, Türkiye |
Ölüm | 20 Ekim 2024 (83 yaşında) Pensilvanya, ABD |
Meslek | |
Hareket | Fethullahçılık |
Din | Sünni İslam |
Ebeveyn(ler) | Ramiz Gülen Refia Gülen |
Resmî site | fgulen.com |
İmza | |
Bazılarına göre, Gülen'in amacı bilim, eğitim ve dinler arası diyaloğu kucaklayan bir İslâm versiyonunu teşvik etmekti. Bazılarına göre ise Gülen'in gâyesi; devlet kurumlarına sızıp Türkiye Cumhuriyeti'ni ele geçirmek ve İslâm hükümlerini egemen kılan teokratik bir İslâm diktatörlüğü kurmaktı.[5][8][9][10] 28 Ekim 2015 tarihinden itibaren, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan "en çok aranan teröristler" listesinin kırmızı kategorisinde yer almakta, Fethullahçı Terör Örgütü ve Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) lideri olmakla suçlanmaktaydı.[11][12]
15 Temmuz 2016'da, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunan takipçilerine verdiği emirle 16 Temmuz 2016 sabahına karşı Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini yıkmak için bir darbe girişiminde bulunduğu iddia edildi. 17 Temmuz 2016'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'li yetkililere "O zatı (Gülen'i) artık bize teslim edin" çağrısında bulundu.[13][14] Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı yetkilileri, 27 farklı suçlamadan dolayı, ABD'ye resmî olarak yedi kez Fethullah Gülen'in iadesi için talepte bulunulduğunu belirtmiştir.[15] Fethullah Gülen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından; "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme", "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme", "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme", "Cumhurbaşkanına suikast", "dolandırıcılık", "resmî belgede sahtecilik", "sınav sorularının çalınması", "usulsüz dinleme", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama", "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçlarını gerçekleştirmek ile suçlanmakta, ayrıca 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimin bir numaralı faili olduğu ifade edilmektedir.[15][16][17] Ayrıca Fethullah Gülen, Fethullahçılar'ın darbe girişimi öncesi işlediği iddia edilen suçlar ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi olmak üzere hakkında açılan 45 davada bir numaralı sanık olarak yargılanmaktaydı.[15] 50'yi aşkın kitabı, çeşitli dergilerde dini konularda yazdığı makaleleri ve birçok vaazı yayımlanmıştır.
Erzurum'un Pasinler ilçesinin Korucuk köyünde 27 Nisan 1941'de doğdu.[18] Doğum adı Fetullah Gülen'di.[19] Babası Ramiz Gülen cami imamı, annesi Refia Gülen ev hanımıdır. Gülen, altısı erkek, ikisi kız, sekiz kardeşin ikincisidir.
1945'te Kur'an öğrenmeye başlayan ve kısa zamanda Kur'an'ı hatmeden Gülen, 1946 yılında ilkokula başlamıştır. Babasının 1949 yılında Alvar köyüne imam olması ve ailesinin oraya taşınması nedeniyle ilkokulu bırakmak zorunda kalmış, sonradan Erzurum'da dışarıdan girdiği imtihan ile ilkokul diplomasını almıştır. Babası Ramiz Efendi'den Arapça dersleri, Hasankale'de bulunan Hacı Sıtkı Efendi'den tecvid ve Kur'an dersleri alan Gülen, 1951'de hafızlığını tamamlamıştır. Gülen, 1954'te Erzurum'daki Kurşunlu Camii medresesinde Alvar İmamı Muhammed Lütfi'nin torunu Sâdi Efendi'den medrese dersi almıştır. İki buçuk ay içinde Emsile, Bina ve Merah'ı metin ezberleyerek okuyan ve İzhar'ı bitiren Gülen'in Kâfiye okumasına lüzum görmeyen Sâdi Efendi onu Molla Câmi'ye başlatmıştır. 1955'ten 1959'a Edirne'ye gidinceye kadar Osman Bektaş'tan fıkıh ve din eğitimi almıştır.[20]
Gülen'in bilgi, kültür, kişilik ve eğitim durumunu yansıtan çok sayıda konuşma bağlılarınca kayda alınmıştır. Bu konuşmaların analizi, kendisi ve bir kült hareketi olarak[21][22][23][24][25][26][27][28][29][30] ortaya çıkan örgütünün sosyolojik altyapısının tam bir resminin oluşturulması açısından faydalı olabilir.
Gülen, diğer çalışmaları yanında toplum geneline açık olarak gerçekleşen çok sayıda vaaz, konferans ve daha özel topluluklarla gerçekleştirilen geleceğe ait plan ve uygulamaların da ele alındığı veya soru-cevap şeklinde gerçekleşen örgüt içi konuşmaların sahibidir. Bu konuşmalar Ortodoks İslami bilgi ve sıradan telkinler içeren edebi sanatlarla süslenmiş konuşmalardan, tesettür, “evrim ve yaratılış” gibi daha karmaşık konuların ele alındığı seri vaaz ve konferanslara kadar çeşitlilikler gösterir. Cemaat ve örgütüne duygu, inanç, bağlılık ve adanmışlık anlamında zihinsel altyapı oluşturan Gülen bu konuşmalarında, ileride örgüt faaliyetlerinde çok işine yarayacak, inanç ve kendisinin “metafizik gerilim”[31] adını verdiği belirli bir coşkuyu oluşturma amacındadır. Zaman zaman bu coşku, cemaat içindeki belirli yatkınlıklara sahip kişilerde duygusal taşkınlık ve sanrıların (dinsel hezeyan) tetiklendiği, Gülen ve tüm cemaatin duygu seline dönüşen bir seviyeye ulaşır. Bu konuşmaların bir diğer karakteristiği ise din ve inanç için sözdebilim olarak üretilen materyalin bol bol kullanıldığı konuşmalar olmasıdır.[32] Gülen'in bazı konuşmaları grandiyöz hezeyanlar[33][34] açısından da dikkatle incelenmelidir.
Askerlik öncesi ve sonrasında Edirne Üç Şerefeli Cami'de toplam dört yıl süre ile imamlık yaptı. Askerlik acemi eğitim dönemini Ankara Mamak ve usta erlik dönemini İskenderun'da tamamladı.
Askerlik sonrasında, 1963 yılında, Erzurum'a giderek bir yıla yakın ailesinin yanında kaldı. Bu sırada Komünizmle Mücadele Derneğinin 2. şubesinin Erzurum'da kuruluşunda yer almış yönetimine girmiştir.[35]
Edirne'deki görevi sırasında Dar'ul-Hadis Camii'nin imam odasında özel sohbetler başlattı. 1965'te Kırklareli'ne tayin olup burada bir yıl vaizlik yaptı. 1966'da İzmir'deki Kestanepazarı Camii vaizliğine atanan Gülen, 1971 yılına kadar buradaki görevine devam etmiştir.[36] 1968 yılında resmî görevlendirme ile ilk kez Hacca gitmiş; ve gezici bölge vaizi olarak da Ege Bölgesi'nin çeşitli il ve ilçelerinde vaaz ve sohbetlerde bulunmuştur.[20] Bu dönemlerde Turgut Özal ile de tanıştı. Turgut Özal ile tanışıklığının 1960'ların ortalarında olduğunu ifade eden Gülen, Turgut Özal hakkında "sık sık Bornova camiinde vaaz yaptığımda, vaaz dinlemeye gelirdi" demektedir.[37]
12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından 3 Mayıs 1971'de TCK'nın 163. maddesinden tutuklandı.[38] 6 ay tutuklu kaldıktan sonra 9 Kasım 1971 tarihinde tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 20 Eylül 1972'de hüküm giydi. 24 Ekim 1973'te Askerî Yargıtay kararı bozdu. 1974'te Bülent Ecevit başbakanlığındaki Hükûmetin çıkardığı 1974 Genel Affı sonucu yargılaması sona erdi.
23 Şubat 1972 tarihinde Edremit vaizliğine atandı, aynı zamanda Manisa ilinde de vaizlik görevlerine devam etti. Daha sonra İzmir'in Bornova ilçesi vaizliği görevine atandı.
1975 ve 1976 yıllarında Anadolu'nun bazı şehirlerinde Kur'an ve İlim, Darwinizm, Altın Nesil, İçtimaî Adalet ve Nübüvvet isimli konferansları verdi. İlk sayısı Şubat 1979'da çıkan Sızıntı dergisinde önce başyazıları, daha sonra orta sayfa yazılarını da yazmaya başladı.[39]
1980'de 12 Eylül Darbesi'nden sonra askerî cuntanın İzmir ve Ege Ordu Sıkıyönetim Komutanlıkları tarafından yakalanma emri yayımlandı.[40] Aynı tarihte İzmir'i terk etti. Anadolu'da çeşitli illerde dolaştı, dost ve akrabalarında kaldı. 20 Mart 1981 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığındaki vaizlik görevinden istifa etti.
1986'da hacca giderek hacı oldu.[41]
Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 25 Temmuz 1986 günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında Fethullah Gülen için şunları söyledi:
"Fethullah Hoca isimli bir adam türedi. Bana, Atatürk'e ve tüm ilericilere küfrediyor. Yakalandı, mahkemeye verildi. Fakat mahkeme kendisini serbest bıraktı. Ayrıca ortalıkta Mahmut Hoca diye bir şahıs daha görülmeye başladı. Mahkeme onu da serbest bıraktı. Bu gelişmeler, bu gibi mürtecileri cesaretlendiriyor."[42]
Bu sözlerin Kenan Evren'in Anıları'nın 1991 yılında basılan 5. cildinde yer alması üzerine Gülen mahkemeye başvurdu ve tekzip aldı. Gülen'in vekili avukat Feti Ün, "Kenan Evren'in anılarına mahkeme kararıyla aldığımız tekzip metni, Hukuk saygı ister müslüman küfre karşıdır" başlıklı yazılı bir basın açıklaması yaparak, "devlet başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı yapmış da olsa bir kişinin, milletin bir ferdinin temel hak ve hürriyetlerini, haysiyet ve şerefini ulu orta karalamaya hakkı olmadığını" söyleyerek Evren'e tepki gösterdi. "Gülen'in kimseye küfretmediğini, gerici ve akımcı olmadığını" söyledi.[43]
İlk sayısı 1 Temmuz 1988'de çıkan ve üç aylık periyotlarla yayın hayatına devam eden Yeni Ümit dergisinde başyazılar yazmaya başladı. 1989'da İstanbul ve İzmir'de Diyanet İşleri bünyesinden bağımsız, gönüllü olarak vaazlarına yeniden başladı. Üsküdar'da Yeni Valide Külliyesi'nde 13 Ocak 1989 tarihinden 16 Mart 1990 tarihine kadar (62 hafta) verdiği vaazlar, daha sonra Sonsuz Nur adıyla üç cilt hâlinde kitaplaştırıldı. 1992 yılına kadar gönüllü olarak vaazlarını sürdürdü.[44]
1990'lı yıllarda Alparslan Türkeş, Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Recep Tayyip Erdoğan, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Turgut Özal, Abraham Foxman, Morton Abramowitz, Papa II. Ioannes Paulus gibi tanınmış din ve siyaset adamları ile görüşmeler yapmış, Amerika'da ölen Cumhuriyet Halk Partisinin eski genel sekreterlerinden Kasım Gülek'in cenaze namazını Gülek'in vasiyeti üzerine kıldırmış[45] ve çeşitli gazetelerde röportajları yayımlanmıştır. 12 Eylül 1980 Darbesi'nin lideri, Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile de görüşmek istemiş, Evren bu isteği reddetmiştir. Tekrar görüşme isteğinde bulunmuş ve Evren'e bir saat göndermiş fakat Evren saati almayıp teklifi yine reddetmiştir. Evren bu saatten "rüşvet" diye bahsetmiştir. 1995'te Sabah gazetesinden Nuriye Akman ve Hürriyet gazetesinden Ertuğrul Özkök'e; Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, Başbakan Tansu Çiller ile görüşmesi, İslam, siyaset, kadın ve eğitim konularında röportajlar vermiştir. Bu yıllarda ayrıca Cumhuriyet gazetesi ve gazeteci Hikmet Çetinkaya'dan dava yoluyla almaya hak kazandığı 150 milyonluk tazminatları Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfına bağışlamıştır.[46] 1997 yılında dönemin başbakanı Necmettin Erbakan tarafından Başbakanlık Konutu'na iftara davet edilmiş ancak bu iftara gitmemiştir.[47] 1997 yılının son günlerinde onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı; Süleyman Demirel'e "Devlet Adamı Uzlaşma Ödülü", Bülent Ecevit'e "Siyaset Uzlaşma Ödülü" vermiştir.[48] 28 Şubat sürecinde Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, hakkında iddianame hazırlamıştır. Yıllar önce yaptığı konuşmaların görüntüleri art arda televizyon kanallarında yayımlanmaya başlanmıştır. Bu görüntülerde, "bürokraside nasıl yapılanmaları gerektiğini" anlattığı görülmüştür. Bülent Ecevit'in desteğine rağmen Genelkurmay, "Fethullah Gülen'i ve destekçilerini çok tehlikeli gördüğünü" ifade etmiştir.[49] 21 Mart 1999'da sağlık sorunları iddiası ile Amerika Birleşik Devletleri'ne giden Gülen, o tarihten ölümüne kadar ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki Saylorsburg kasabasında yaşadı.[1][3][6][50][51] Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un iddiasına göre de ABD, PKK lideri Abdullah Öcalan'ı Suriye ve Rusya'nın kontrolünden almak istemiştir. Başbuğ'a göre ABD, 15 Şubat 1999'da Abdullah Öcalan'ı Türkiye'ye teslim ederken karşılığında da 21 Mart 1999'da Gülen'i almıştır.[52]
Ankara 2 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından 22 Ağustos 2000 tarihinde hakkında "laik devlet yapısını değiştirerek yerine dinî kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasa dışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak" gerekçesiyle 10 yıla kadar ağır hapis istemi ile yargılama başlatıldı ve gıyabi tutuklama kararı alındı. Yargılama, kamuoyunda Rahşan Affı olarak bilinen Af Yasası ile ertelendi.[53]
Bülent Ecevit'in 2004'te siyaseti bırakışının ardından Zaman gazetesine "BÜLENT BEY'İ UĞURLARKEN" başlıklı bir ilan vererek Ecevit'ten övgüyle bahsetti.[54]
Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 2006 yılında yine Fethullah Gülen'i eleştirdi. "Gülen'in başka yollardan para kazandığını, dinci örgütler tarafından toplanan paralarla okullar yapıldığını, bu nedenle okulların ucuz olduğunu, okullara alınan çocukların beyinlerinin yıkandığını" söyledi.[55] Gülen'in, "cumhuriyetin temsili diye kravat takmadığını" belirtti.[56] Bu açıklamalara Gülen adına avukatı Orhan Erdemli bir basın açıklaması yaparak tepki gösterdi.
Haziran 2008'de ABD'den Foreign Policy ve Birleşik Krallık'tan Prospect dergilerinin internet üzerinden okuyucu anketleri ile oluşturduğu "Dünyanın İlk 100 Entelektüeli" listesinde yer almıştır. Ayrıca 2013 yılında Time dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri olarak gösterilmiştir.[57]
28 Şubat Süreci devam ederken[58] 1999 yılının haziran ayında ulusal televizyon kanallarında yayınlanan bazı video görüntüleri Türkiye'de laik düzen yerine şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak için taraftarlarını teşvik ettiği suçlamalarına neden oldu.[59] 2006 yılında Terörle Mücadele Kanununda (TMK) yapılan değişiklik sonrasında Gülen'in avukatlarının başvurusu nedeniyle yeniden görülmüş, 2008 yılında "cürüm ve şiddete başvurarak teşekkül oluşturduğuna dair delil olmadığından beraat etmiş ve karar Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da oybirliği ile onanmıştır.
Ocak 2008'de devlet kadrolarına sızdıkları yolundaki iddialara değinen Gülen, bir insanın kendi millet fertlerini yine kendi memleketindeki bazı müesseselere girmesi için teşvik etmesine 'sızma' denemeyeceğini söyledi:
"Teşvik edilen insanlar da o müesseseler de bu ülkeye ait. Kastedilen manadaki sızmayı belli bir dönemde Türk milletinden olmayanlar yaptılar hatta belli yere kadar geldiler. Belki endişelerinin altında o sızıntıların fark edilmiş olabileceği endişesi var. Bir milletin ferdi, kendi milleti için var olan müesseselere sızmaz; hakkıdır girer oraya; mülkiyeye de girer adliyeye de, istihbarata da girer hariciyeye de."[60]
30 Ekim 2014'teki Millî Güvenlik Kurulu (MGK) sonucunda Fethullah Gülen'e bağlı kurumlar ifade edilerek "legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar" olarak kaydedilmiştir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan alınacak bu karar için öncesinde "Onlarla ilgili çok daha farklı bir adımı atacağız. Çünkü bu operasyon öyle lokal değildir. Geneldir ve bunun adımını atacağız. Bu ay yapacağımız Millî Güvenlik Kurulu toplantısında benim de önemli bir gündemim olacak, o da bunların yanında ülkemizi tehdit eden hangi unsurlar varsa, bunlara yönelik Millî Güvenlik Belgesi'nin gözden geçirilmesidir" demiştir. Bu karar sonrasında MGK Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu tarafından Kırmızı Kitap veya Millî Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) olarak adlandırılan resmî kitaba Fethullah Gülen ile bağlantılı kurumlar PDY/PÖ (Paralel Devlet Yapılanması/Pensilvanya Örgütü) adı altında eklenmiş ve Fethullah Gülen "devlet düşmanı" olarak kabul edilmiştir. MGK'da alınan bu kararlar 24 Kasım 2014 tarihinde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulunda onaylanmış ve böylece resmiyet kazanarak MGK Genel Sekreterliği'ne gönderilmiştir.[61][62][63]
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebini şu gerekçe ile uygun görüp, Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkardı. İstanbul merkezli "paralel yapı" soruşturması kapsamında Fethullah Gülen hakkında verdiği kararda, "Şüphelinin soruşturma kapsamında, örgüt kurarak yönettiği yönünde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, 10 yılı aşkın süredir yurt dışında olduğu ve dönmediği, şüpheliye ulaşılamaması ve savunmasının tespitinin mümkün olmaması nedeniyle terör örgütü kurma ve yönetme suçundan hakkında yakalama kararı çıkarılması şeklinde hüküm kurulmuştur" ifadeleri yer aldı.[64][65][66][67][68][69][70][71] 4 ve 5 Ağustos 2016’da İstanbul ve İzmir 1.Sulh Ceza Hakimlikleri, Fethullahçılar'ın lideri Fethullah Gülen hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.[72][73] Fethullah Gülen Cemaatinin, "Molla Muhammed" olarak bilinen Mehmet Doğan ve grubuna yönelik soruşturmada kumpas kurduğu ve usulsüzlük yaptığı iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, Gülen'in "silahlı örgüt kurmak veya yönetmek" suçundan 15 ile 22,5 yıl, "resmî belgede sahtecilik" suçundan 3 ile 7,5 yıl ve "iftira" suçundan da 1 ile 4 yıl olmak üzere toplamda 19 ila 34 yıla kadar hapsi istenmektedir.[74][75] İddianamede Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Ömer Köse ve Mutlu Ekizoğlu'nun aralarında bulunduğu 15'i tutuklu 32 kişi de şüpheli olarak yer aldı.[76]
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da şüpheliler arasında yer aldığı kapatılan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında usulsüzlükler yapıldığı ve şüphelilere kumpas kurulduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında Gülen hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.[77] Gülen, ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek’, ‘silahlı örgüt kurmak veya yönetmek’ ve ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmekle suçlanıyor.[77]
Gülen yapılanmasına yakın internet sitesi Herkül, Fethullah Gülen'in 20 Ekim 2024 akşamı saat 21.20'de öldüğünü duyurdu. Gülen Stroud Township, Monroe County, Pensilvanya'da yer alan St. Luke's Hastanesi - Monroe Kampüsü'nde tedavi görmekteydi.[78][79] Gülen'in tedavi süreci ve ölüm nedeni hakkında bilgi verilmedi. Yeğenleri Ebuseleme Gülen ve Kemal Gülen sosyal medya hesaplarından yaptıkları paylaşımla amcalarının ölüm haberini doğruladılar.[80][81] Gülen için 24 Ekim'de Sussex County, New Jersey'deki Skylands Stadyumu'nda cenaze töreni düzenlendi. Aynı gün cenazesi Ross Township, Monroe County, Pensilvanya'daki çiftliğinin bahçesine defnedildi.[82]
Milli Savunma Bakanlığı, Fethullah Gülen'in ölümünün ardından "Bu hainin “vatansız” olarak ölmesi ve sonsuza kadar böyle anılacak olması, bu yapıdan zarar gören vatandaşlarımızın acılarını dindiremese de vatanına ihanet edenlerin kaçınılmaz sonunu göstermesi bakımından ibretliktir." ifadelerini içeren resmi bir yazı yayınladı.[83] Gandhi'nin torunu olan yazar Tushar Gandhi ölümünün arkasından, sosyal medya hesabından; "Barışın bir başka sesi bugün sustu. İnsanlık adına büyük kayıp" mesajını yayınladı.[84]
Öğretinin genel karakteri: Ezoterik bir anlayışla yapılanan[85] Gülen öğretisi Said Nursi öğretisinin devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. Kendisi, Said Nursi'yi sık sık "beyin yapıcımız" şeklinde tanımlamakta, inanç ve hareket tarzında öncü olarak kabul etmektedir. Gülen'in geçmişte çok daha radikal olan (örneğin, Seyyid Kutub'a büyük saygı duyduğu, namaz kılmayan kişileri kafir ve kafireler (mürted) olarak tanımladığı, şeriat, kadın ve tesettür gibi konulara yaklaşımı vb.) görüşlerinin zaman içerisinde ne kadar dönüşüme uğradığı konuları aydınlatılmaya muhtaç konulardır.
Fethullah Gülen'in kendisinin Mehdilik konusunda bir iddiasının bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Ancak kendisinin gerçekte 27 Nisan 1941 olan doğum tarihinin yerine Nurcular arasında Deccal olarak kabul edilen Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm tarihi olan 10 Kasım 1938'den bir gün sonrası olan 11 Kasım 1938'i ileri sürüyor ve Deccal öldü, Mehdi doğdu inancına telmihte bulunuyor.[86] Yine dini anlamda en yüksek payelerden olan kendisinin "Allah ile görüşme" iddiası[87] bulunmakta, bir kişinin çevresi onun Mehdi olduğuna inansa ve kendisi de buna kanaat getirse[88] bile bunu ilan etme gibi bir görevinin bulunmadığını söylemektedir.[89] Kendisi ve yakın çevresinin sır olarak saklanan bir başka inancı ise Fethullah Gülen'in Mehdiliğine inanılmasıdır.[85][90]
Cemaat mensuplarına belirli bir aşamadan sonra verilen mesiyanik din öğretisiyle Gülen, normal insanlar tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığı iddia edilen bilgileri, rüya ve cinler aracılığı ile direkt olarak metafizik bir kaynaktan aldığı varsayılan ezoterik bir kişiliğe büründürülür ve "kainat imamı" olarak anılır.[85] Öyle ki; Gülen Cemaatine mensup olduğu iddia edilen dönemin 18. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi İlhan Karagöz çıkarttığı mahkeme kararı ile Gülen'i "Mehdi" ilan etmiştir.[91][92]
Gülen son konuşmalarında başörtüsünü bir füruat olarak değerlendirmiştir.[107]
İhsan Eliaçık ve Edip Yüksel'e göre[112] Gülen'in yaklaşımlarının diğer standart İslam alimlerinden pek bir farkı yoktur. Ender Helvacıoğlu ise Gülen'i bilimsel olmamak ve gerçeküstü olaylara inanmakla eleştirir.[113][114] Gülen'in 30 yıllık yol arkadaşı olduğunu iddia eden Nurettin Veren ise Gülen'in ve cemaatinin zaman içinde kadınlara ve televizyona yönelik tutumundaki değişimi eleştirir.[kaynak belirtilmeli] Ayrıca, Gülen'in heterodoks İslami gruplara karşı sözlerini saldırgan olarak değerlendirir.[115]
Fethullahçılar, darbe girişimine kadar çeşitli toplum kesimlerince Türkiye içi ve dışında, eğitime, Türk kültürünü tanıtmaya, dinlerarası diyaloğa ve fakirlikle mücadeleye yaptığı katkılardan dolayı desteklenirken başka kesimlerince de laiklik için bir tehlike olarak görülmesinin yanı sıra siyasi ve ekonomik bir güç hâline gelmesi nedeniyle de eleştirilmekteydi.[116][117][118]
Gülen'in çeşitli konuları ele aldığı çok sayıda kitap, makale, kaset, görüntülü video ve şiirleri mevcuttur. Eserleri başta İngilizce, Arapça, Almanca, İspanyolca ve Rusça olmak üzere değişik dillere çevrilmiştir.
Gülen hakkında birçok biyografi ve inceleme kitapları yayımlanmış ve yurt dışındaki çeşitli kurum ve üniversitelerde hakkında akademik konferanslar yapılmış ve bu konferanslarda 200'den fazla tebliğ sunulmuştur.[119]
Fethullah Gülen'e ait olan Kırık Mızrap adlı şiir kitabından alınan 11 şiir; 2005 yılında Ahmet Özhan tarafından Hüzünlü Gurbet albümünde yorumlanmıştır.[120] 2013 yılında ise aralarında Natacha Atlas, Bahroma, Ely Bruna'nın bulunduğu 12 sanatçı Gülen'e ait 12 şiiri İngilizce olarak Rise Up - Colours of Peace adlı albümde yorumlamıştır.[121]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.