Remove ads
yapay bir dil Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Esperanto (
Esperanto | |
---|---|
Esperanto | |
Oluşturan | Ludwik Lejzer Zamenhof |
Kullanıcılar | Ana dil olarak: 200 ila 2000 (1996 tahminî) [1] Akıcı konuşabilen: 100.000 ila 2.000.000 (tahminî) (tarih gerekli) |
Amaç | Yapay dil
|
Yazı sistemi | Esperantoya uyarlanmış Latin alfabesi |
Dil kodları | |
ISO 639-1 | eo |
ISO 639-2 | epo |
ISO 639-3 | epo |
Kendini Dr. Esperanto olarak tanıtan Zamenhof, farklı dilleri konuşan kişiler arasındaki iletişim zorluklarının, öğrenilmesi kolay bir ortak dil ile aşılabileceğini düşünerek Esperanto'yu oluşturmuştur. Günümüzde en çok tanınan ve en çok konuşanı bulunan yapay dil olmakla birlikte uluslararası iletişim dili olma amacına ulaşamamıştır.[3]
Esperanto kelimesinin kökeni Fransızcadaki -umut etmek anlamına gelen- "espérer" kelimesine dayanmaktadır. Bu kelime, Esperanto'ya esperi olarak geçmiştir. Ek ve köklerine ayrılışı esper¹-ant²-o³ şeklindedir.
¹ Umut eden anlamındaki esperi fiilinden gelir.
² Bir işi yapan, bir şeyin yolundan giden anlamındaki -ant sonekidir.
³ Kelimeye isim anlamı katan -o sonekidir.
Esperanto dilinin özgün adı aslında Lingvo Internacia'dır; ancak L. L. Zamenhof Esperanto'yu tanıttığı 1887 tarihli Unua Libro isimli kitabında kendisinden Doktoro Esperanto (Dr. Umutlu) takma adıyla bahsetmiş ve zamanla dilin kendisi de daha çok bu isimle anılır hâle gelmiştir.
Esperanto yapay dili 1870'ler ve 1880'ler civarında Polonyalı göz doktoru Ludwik Lejzer Zamenhof tarafından geliştirilip 1887 yılında yayımlanmıştır.
Dr. Zamenhof'un bulunduğu bölgedeki insanlar Lehçe, Rusça, Yidiş gibi farklı diller konuşuyorlardı. Zamenhof bu insanların birbirleriyle anlaşmalarını kolaylaştırmak için hiç değişmeyen ve istisnası olmayan 16 ana kurala dayalı ve kelimelerinin köklerini genellikle bu Avrupa dillerinden alan Esperanto dilini icat etmiştir.
Zamenhof, çocukluğundan beri farklı dilleri konuşan insanların daha kolay anlaşabilmesi için uluslararası kolaylaştırılmış bir yapay dil oluşturma fikrinde olmuştur. İlk zamanlarda Latince veya Yunanca dillerinden birini basitleştirmeyi düşünmüşse de Latince öğrenmeye başladıktan sonra bu dilin yapısının çok karmaşık olduğunu düşünerek tamamen yeni bir dil üretmenin daha isabetli olacağına karar vermiştir. Onlu yaşlarının başından itibaren böyle bir dili oluşturmak için çalışmıştır.
İngilizceyi öğrendiği sıralarda Zamenhof, fiilin şahıslara göre farklı olarak çekimlenmesinin gereksiz olduğunu ve gramatik sistemin hayal edilebileceğinden çok daha basit olabileceğini düşünmekteydi; ancak kelime ezberlemekte hâlâ zorlanmaktaydı. Rusça öğrenmeye başladığında ise bu sorunu son ekler vasıtasıyla en aza indirebileceğini fark etti ve dilini bu yönde geliştirmeye başladı. Dilinin kelime hazinesini dünya çapında öğretilme ve bilinme oranının yüksek olduğunu düşündüğü Romen ve Cermen dillerinden yararlanarak oluşturdu.
Zamenhof 17 Aralık 1878'de birkaç arkadaşı ile birlikte 19. doğum gününün yanı sıra Lingwe Uniwersala (Dünya Dili) adlı dilinin doğuşunu da kutlamıştır. Dilin bu aşamasıyla ilgili çok fazla bir bilgi yoktur ve bugüne yalnızca bir dörtlük kalmıştır.
1881'e gelindiğinde dilde görülen en önemli değişiklikler dil adının Lingvo Universala olarak değişmesi, w harfinin v harfiyle değiştirilmesi, çoğul isim takısının -es yerine -oj şekline dönüştürülmesi, dile belirtme hâl eki -l'nin eklenmesidir. Dilin bu aşamasında hâlâ bazı fiillerin vurgusu son hecededir, dilde bugün bulunmayan á, ć, é, ħ, -ó, ś, ź harfleri vardır, şimdiki ve geniş zaman eki -é, geçmiş zaman eki -u, gelecek zaman eki -uj, şart kipi eki -á, emir kipi eki -ó, mastar eki -e veya -i'dir ve şahıs zamirleri bugünkünden farklıdır.
Sonraki yıllarda Zamenhof, özellikle yabancı dillerde yazılmış edebî yazıların ve şiirlerin Esperanto'ya çevrilmesi sırasında diliyle ilgili fikirlerini en son aşamaya ulaştırmıştır. Fiillerdeki son hece vurgusunu kaldırıp vurgunun her zaman sondan ikinci hecede olması kuralını getirmiştir. ć, ħ, ś, ź sembolleri sırasıyla ĉ, ĥ, ŝ, ĵ sembolleriyle değiştirilmiş, dź ikilisiyle verilen sesi karşılamak için de dile ĝ harfi eklenmiştir.
1887'de Zamenhof'un bugünkü hâliyle Esperanto dilini Lingvo Internacia adıyla içeren Unua Libro (İlk Kitap) isimli kitabını tamamlamasıyla dilin ilk yapım aşaması resmen tamamlanmıştır. 1887 yılı, herkesçe Esperanto'nun gerçek ortaya çıkış tarihi olarak kabul edilir.
Esperanto ilk yılında Rus İmparatorluğu'nda ve Doğu Avrupa'da tanınmaya başladı; ancak hemen sonra dilin bilinirliği Batı Avrupa'ya ve 1889'da Arjantin'e, 1901'de Kanada'ya, 1903'te Cezayir, Şili, Japonya, Meksika ve Peru'ya, 1904'te Tunus'a, 1905'te ABD, Gine, Çinhindi, Yeni Zelanda, Tonkin ve Uruguay'a kadar ulaştı.
I. ve II. Dünya Savaşı yılları haricinde 1905 yılından beri her yıl Esperanto temalı dünya kongreleri yapılmış ve bu kongreler, dilin prestij ve resmiyet kazanma sürecinde etkili olmuştur.
Dilde kararlılığı ve dile olan güveni artırmak amacıyla 1905'teki Bolonya Deklarasyonu'yla Esperanto üzerinde yapılabilecek değişiklikler kesin bir dille büyük oranda sınırlandırılmış ve Fundamento de Esperanto isimli kitapta geçen kuralların ebediyyen kimse tarafından değiştirilemeyeceği bildirilmiştir.
1920'lerin başında Milletler Cemiyeti'nin çalışma dilinin Esperanto olmasıyla ilgili bir öneri verilmiştir ve oylamada diğer 10 delegenin tamamı bu öneriyi desteklerken yalnızca Fransız delege Gabriel Hanotaux, Fransızcanın dünya dili statüsünü kaybedebileceği endişesiyle öneriyi reddetmiştir. Ancak iki yıl sonra Milletler Cemiyeti, bütün ülkelerine eğitim müfredatlarına Esperanto'yu dâhil etmelerini tavsiye etmiştir.
1930'lardan sonra Adolf Hitler birçok Esperanto konuşanını milliyetçilik karşıtı oldukları gerekçesiyle öldürtmüştür. Hitler, Zamenhof'un Yahudi olmasından dolayı Esperanto kullanımını yasaklamıştı ve Esperanto'nun dünyanın farklı yerlerine dağılmış, farklı dilleri konuşan Yahudileri bir araya getirmek için üretilmiş olduğunu düşünüyordu.[4] Bununla birlikte aynı yılların Faşist İtalya'sında Esperanto'ya karşı herhangi bir önemli müdahale bulunmadığı gibi, hazırlanan bazı millî tanıtım broşürlerinde Esperanto dilinin kullanıldığı da olmuştur.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Soğuk Savaş yıllarında her iki taraf da Esperanto'nun diğer taraf tarafından propaganda dili olarak kullanmasından çekinmiş; ancak 1954 yılında UNESCO, Universala Esperanto-Asocio (Dünya Esperanto Birliği) ile danışmanlık ilişkisi kurmuştur. Dil, 1970'lerde dünyanın yeni bölgelerine yayılmayı başarmıştır.
1975 yılında Esperanto hareketinde, özellikle İran'da bir canlanma gözlenmiş, Tahran'da 3000 kişilik bir grup Esperanto öğrenmeye başlamış, 1985 yılında UNESCO, BM üyesi ülkelerin, eğitim müfredatlarına Esperanto öğrenimini dâhil etmelerini teşvik etmiştir. Afrika'daki Esperanto konuşanlar, 1991 yılında Esperanto Panafrika Kongresi düzenlenebilecek derecede artmıştır.
Son yıllarda internet kullanımının yaygınlaşması ve bireyler-arası uluslararası temasın üst düzeye çıkmasıyla Esperanto hareketi yeniden canlanmaya başlamışsa da henüz dikkat çekecek seviyelere ulaşamamıştır.
Bir yapay dil olarak Esperanto, hiçbir tek dile birebir bağlı değildir. Kelime hazinesi bakımından Latin dilleri grubuna dâhil edilebilir; ancak yapıbilim bakımından mevcut hiçbir dil grubuna yakın değildir. Esperanto yapısal olarak genellikle sondan, yer yer önden eklemeli ve tek heceli dillerin özelliklerini yansıtmaktadır. Fonetik açıdan Slav Dilleri'ne yakındır. Anlambilimce Hint-Avrupa Dil Ailesi'nin karakteristiklerini taşır. Esperanto serbest cümle dizimine sahiptir, cümledeki ögelerin yerleri değiştirildiğinde cümlenin anlamı değişmez.
Esperanto hiçbir zaman başka ülkelerce resmen tanınan bir ülkenin resmî dili olmamıştır ancak dilin buna benzer tecrübeleri bulunmaktadır.
Esperanto, Almanya ve Belçika arasında özerk bölge olan çok dilli Moresnet'te yüksek konuşulma oranlarına ulaşmış ve ülkenin son zamanlarında Esperanto'nun resmî dil yapılması gündeme gelmişse de 1920 yılında Belçika bu bölgeyi kendisine bağlayınca bu düşüncenin gerçekleşmesi mümkün olmamıştır.
1968 yılında Adriyatik Denizi'nin ortasında inşa edilen küçük bir platforma kurulan Rose Adası isimli mikro devlet Esperanto'yu resmî dili olarak seçmiş, ancak hiçbir ülke bu devleti resmen tanımamıştır.
Esperanto topluluğu arasında dilin tarafsızlık ilkesini zedeleyeceği endişesiyle, Esperanto'nun bir ülke tarafından resmî dil olarak tanınmasına sıcak bakmayanlar bulunmaktadır.[5]
Esperanto dilini kullanan ve Esperanto ile ilgili çalışmalar yürüten çok sayıda uluslararası ve yerel organizasyonlar bulunmaktadır. Doğrudan veya dolaylı olarak dünyadaki Esperanto hareketinin büyük bölümünü yürüten, Türkiye'nin aralarında bulunmadığı ülkelerde 95 yerel şubesi bulunan, Birleşmiş Milletler ve UNESCO ile resmî, UNICEF ile danışmanlığa dayalı iletişim içerisinde olan Universala Esperanto-Asocio (UAE) - Dünya Esperanto Örgütü; Bu örgütçe parasal destek sağlanan, Esperanto dilini düzenleme yetkisindeki kurum Akademio de Esperanto ve yine UEA bünyesinde bulunan TEJO (Tutmonda Esperantista Junulara Organizo - Dünya Esperantocu Gençlik Örgütü bu kuruluşların bazı önemli örnekleridir.
Esperanto günümüzde temel olarak seyahat veya internet üzerinden haberleşme amacıyla kullanılmaktadır.[6]
Yıllık olarak yayımlanan Pasporta Servo adlı kitapçık, Esperanto konuşanlardan kendisine başvuranların ev adreslerini içermektedir. Bu kitapçığa kayıt yaptıran kişi ve aileler, kendi şehirlerine gelecek Esperantocu misafirlerine konaklama imkânı sağlarlar, buna karşılık yapacakları gezilerde kendileri de diğer Pasporta Servo kayıtlılarının evlerine konuk olup buralarda ücretsiz konaklayabilirler.[7]
Esperanto topluluğu arasında her yıl düzenli olarak bir takım toplantılar yapılır. Internacia Junulara Kongreso (Uluslararası Gençlik Kongresi) Esperanto bilen gençlerin buluştuğu bir yıllık kongredir. Bu kongreye yaklaşık 400 kişilik katılım sağlanmaktadır. Esperanto@Interreto-seminarioj (Internet'te-Esperanto seminerleri), genelde 1500'ün üzerinde katılımcısı bulunan Universala Kongreso (Evrensel Kongre) ve Almanya'daki yeni yıl şenliği Internacia Seminario (Uluslararası Seminer) bu toplantıların en bilinen örnekleridir.
Esperanto konuşan kitle genelde birbirlerinden uzak bölgelerde yaşayan kişilerden oluştuğundan Esperanto'nun İnternet üzerindeki kullanımı, günlük kullanımından daha yaygındır ve bu kullanımları araştırıp organize eden kuruluşlar mevcuttur.[8] İnternette Esperanto konuşanların oluşturduğu mail grupları,[9] haber grupları, Esperanto öğretimi için hazırlanmış siteler,[10] Esperanto radyo ve internet tabanlı televizyon kanalı sayfaları,[11] birçok bilgisayar programı ve çokdilli internet sitelerinin Esperanto çevirileri ve çok sayıda Esperanto bloglar bulunmaktadır. Esperanto Vikipedi'de 150.000'in üzerinde madde vardır.
Esperanto topluluğuna katılmış, Esperanto kullanan ve Esperanto hareketini destekleyen kişiler Esperantocu (Esperantisto) sıfatıyla anılırlar.
Zamenhof'un doğum günü olan 15 Aralık, Dünya Esperanto Günü olarak kutlanmaktadır.
Esperanto hareketine atıfta bulunan en yaygın simge yeşil renkli yıldızdır. Bu yıldız Esperanto bayrağı üzerinde de bulunmaktadır. Yıldızın rengi umudu, beş kanadı beş kıtayı temsil eder.
Esperanto edebiyatının geçmişi Esperanto öncesine kadar dayanır. Ludvik Zamenhof dili oluştururken eksiklerin görülmesinde yardımcı olması amacıyla birçok kitabın çevirisi yapıp Esperanto şiirler yazdı ve daha sonra diğer Esperanto bilenler tarafından da birçok edebi eser ortaya kondu. Esperanto dilinde bugüne kadar yayımlanan kitap sayısı 25.000'in üzerindedir. Bunların 100'ünden fazlasının orijinali Esperanto dilinde yazılmıştır.
En iyi bilinen Esperanto roman yazarları arasında Claude Piron ve birkaç kez Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen William Auld sayılabilir. Harold Brown bilinen Esperanto modern tiyatro yazarları arasındadır.
Genelde, çok sayıdaki Esperanto dergi ve gazetelerin en prestijlisi olarak Belçika'da basılan aylık haber dergisi Monato gösterilir. Dergi 1979 yılından beri her ay yayımlanmakta, dünya çapındaki gelişmeleri ve özel dosyaları konu edinmektedir. Derginin bir başka özelliği her ülke hakkındaki haberlerin, o ülkeden bir yazar tarafından kaleme alınmasıdır.
Esperanto müzik sanatçılarına Kaj Tiel Plu [12]Kajto [13](folk); Dolchamar, Persone [14], Sonic Youth [15] (rock); La Pafklik [16], Freundeskreis [17] (rap); Akordo [18](akapella); Lou Harrison, David Gaines [19] (klâsik) örnek verilebilir.
Esperanto dilinde çekilmiş uzun metraj filmler mevcuttur.[20]
Yaklaşık 1000 kadar kişinin ana dili Esperantodur. Ana dili Esperanto olanlar genelde, uluslararası Esperanto toplantılarında tanışmış ve bildikleri tek ortak dil Esperanto olan çiftlerin çocukları olarak dünyaya gelen kimselerdir. Bu kişiler her ne kadar daha sonra büyüdükleri ülkenin dilini ana dilleri olarak konuşsalar da, gerçek ana dillerini belirlemede doğuştan itibaren ilk öğrendikleri dil baz alındığından çeşitli istatistikler içerisinde yer alırlar.[21]
Esperanto; Japonya'daki Oomoto dini ve İran'da ilk kez ortaya çıkmış Bahâî dininde önemli rol oynamıştır, kullanımı da bazı Spiritist hareketler gibi diğer dinî topluluklar tarafından teşvik edilmiştir.
Oomoto dini, Esperanto'nun kendi mensupları arasında kullanılmasını teşvik eder ve Zamenhof'u kendi tanrılaştırılmış ruhlarından biri olarak sayar.[22]
Bahâî dini bir yardımcı dilin kullanılmasını teşvik eder. Abdülbaha, Esperanto'nun idealini methetti ve 19. yüzyıl sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Esperantistlerle Bahâîlerin arasında bir yakınlık duygusu vardı.[23][24]
Abdülbaha, 12 Şubat 1913 tarihinde Paris Esperanto Topluluğu'na bir konuşma verdi:
Şimdi, Dr. Zamenhof'un Esperanto dilini icat ettiği Tanrı'ya övgü olsun. Uluslararası iletişim aracı hâline gelmenin tüm potansiyel niteliklerine sahiptir. Bu asil çabası için hepimiz minnettar ve müteşekkir olmalıyız; çünkü bu şekilde arkadaşlarına iyi hizmet etti. Adananları üzerinde yorucu çaba ve özveri ile Esperanto evrensel olacak. Bu nedenle, her birimiz bu dili incelemeli ve mümkün olduğunca yaygınlaştırmalıyız ki günden güne daha geniş bir tanınma elde etsin, dünyanın tüm ulusları ve hükûmetleri tarafından kabul edilsin ve tüm halk okulu müfredatlarının bir parçası hâline gelsin. Umarım Esperanto, gelecekteki tüm uluslararası konferans ve kongrelerin dili olarak benimsenir, böylece herkesin sadece iki dil edinmesi gerekir - biri kendi dili ve diğeri uluslararası dil. Ardından tüm dünya halkı arasında mükemmel bir birlik kurulacaktır. Bugün çeşitli uluslarla iletişim kurmanın ne kadar zor olduğunu düşünün. Eğer bir kişi elli dil bile öğrenirse, yine bir ülke üzerinden seyahat edebilir ve oranın dilini bilmiyor olabilir. Bu nedenle, bu Esperanto dilinin yaygınlaşması için azami gayret göstereceğinizi umuyorum.[25]
L. L. Zamenhof'un kızı Lidia Zamenhof, 1925 yılında Bahâîliğe geçti.[24] ABD Büyük Boston (Greater Boston) alanının erken bir üyesi James Ferdinand Morton Jr., Kuzey Amerika Esperanto Ligi'nin başkan yardımcısıydı.[26] Encyclopædia Iranica'nın kurucu redaktörü İhsan Yarşater, İran'da geçirdiği çocukluğunda Esperanto'yu öğrendiğini ve annesi Bahâî kutsal yolculuğu için Hayfa şehrine gittiği zaman o annesine hem Farsça hem de Esperanto mektup yazdığını aktardı.[27] Agnes Baldwin Alexander, Abdülbaha'nın talebiyle Esperanto'nun erken bir destekçisi oldu ve Japonya'da düzenlenen mitingler ve konferanslarda Bahâî öğretilerini yaymak için Esperanto kullandı.
Günümüzde hâlen Bahâî Esperantistlerin aktif bir alt topluluğu var ve Bahâî edebiyatının birçok eseri Esperanto'ya çevrilmiştir. 1973'te Esperanto'nun etkin Bahâî destekçileri için Bahâî Esperanto Ligi kuruldu.[24]
İranlı Ayetullah Humeyni, Müslümanları Esperanto'yu öğrenmeye çağırdı ve farklı dinî kökenlerden insanlar arasında daha iyi anlaşılması için bir araç olarak kullanılmasını övdü. Uluslararası bir lingua franca olarak İngilizcenin yerine Esperanto'nun kullanılmasını önerdikten sonra Kum şehrinde düzenlenen seminerlerde kullanılmaya başladı. Kısa bir süre sonra devlet tarafından Kur'an'ın Esperanto çevirisi yayınlandı.[28][29]
Türkiye'deki ilk bilinen Esperantocuların adları Selanik'te Michel A. Arama, İstanbul'da S. Kedami (1901), Aydın'da Mehmed Cevdet Bey, Giresun'da A. Khatenessian olarak nakledilir. Solon Orfanidis ve Kakobo Gueron 1909 Aralık ayında Esperanto grupları oluşturdu ve 1910'da T. E-Asocio isimli Esperanto grubu 10 üye ile birlikte kuruldu. Ayrıca İzmir'de de başka bir grup kuruldu. Aynı zamanlarda Johano Sapuncoğlu ve Sıdkı Efendi'nin yürüttüğü küçük bir hareket de mevcuttu. Esperanto hareketinde Türkiye'de oluşan ilk kayda değer canlanma 1913-1925 yılları arasında İstanbul'da yaşayan Anakreon Stamatiadis önderliğinde yürütülmüştür. Stamatiadis 1920'de İstanbul'da bir Esperanto cemiyeti kurmuş ve burada 1921'den 1924'e kadar Esperanto dilinde gazete yayımlamıştır. Bu cemiyet Pera'da Sakız Ağaç Sok. Ağa Cami No:8 adresinde bulunmaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, bu cemiyetin logosundaki harflerin Türk harflerine çevrilmesi koşuluyla faaliyetlerinin devamına izin vermekle birlikte, İstanbul Belediye Meclisinin derneğin faaliyetlerine izin vermemesi sonucunda 25 Nisan 1927'de resmî izinle Türk Esperanto Derneği (TEA) kuruldu ancak bu dernek uzun süre faaliyette kalmadı.[30]
Türkiye'de ikinci bir Esperanto hareketi 1950'li yıllarda emekli albay Hayrettin Dural öncülüğünde ortaya çıktı. İstanbul'da Türkiye Esperanto Derneği adında bir dernek kurup bu derneğe başkanlık yapan Hayrettin Dural, ücretsiz Esperanto kursları verdi, Kadıköy'de Esperanto sergisi düzenledi, dernekte Esperanto ile ilgili 10 derslik bir dergi ve Esperanto-Türkçe Büyük Sözlük adındaki sözlüğün çıkarılmasına öncülük etti, 1965'te Dünya Dili Esperanto adında bir kitap yazıp yayımladı. Hayrettin Dural'ın ölümünün ardından dernek işlevini yitirdi.[31]
Türkiye'de 2017 yılı itibarıyla UEA'ya bağlı resmî bir Esperanto derneği bulunmamakla birlikte Esperanto adına aktif çalışmalar ve öğrenme grupları mevcuttur. Kuzey Afrika ve Ortadoğu buluşması olarak bilinen "Mezorienta Esperanto-Kunveno" adlı uluslararası buluşma 2009'da İznik'te, 2010'da Eskişehir'de, 2012'de Gaziantep'te ve 2016'da Ürgüp'te olmak üzere Türkiye'de bugüne kadar 4 kez düzenlenmiştir. Türkiye'deki Esperanto hareketini temsilen 2016 yılının başından beri Turka Stelo (Türk Yıldızı) adlı aylık bir Esperanto dergi yayınlanmaktadır.
Esperanto, özellikle sözcük dağarcığı bakımından Avrupa dillerine oldukça yakın olmasına ve oluşumunda yalnızca bu dilleri referans alınmış görünmesine rağmen, Esperanto topluluğu içerisinde Esperanto ile Türkçe arasında özellikle yapısal anlamda benzerlikler bulunduğu şeklinde bir kanı vardır. Bazı Esperantocular, Esperanto'nun bir dünya dili değil, bir Avrupa dili olduğu şeklindeki eleştirileri karşılamada Türkçeyle olan benzerlikleri ön plana çıkarırlar.[32] Esperanto'nun Türkçeye benzediği yönleri olmakla birlikte yapısal olarak daha çok Avrupa dillerine yakınlık gösterir.
İki dil arasındaki temel benzerlikler şu şekilde sıralanabilir:[33]
İki dil arasında göze çarpan farklılıklar ise şunlardır:[34]
Türkçede | Esperanto'da |
---|---|
Alfabesinde y simgesi bulunur. | Alfabesinde y simgesi bulunmaz. c ve j simgeleri Türkçedeki değerlerinden farklı sesleri belirtir. |
c, ĥ, ŭ seslerinin karşılığı yoktur. | ğ, ı, ö, ü seslerinin ve uzun ünlülerin karşılığı yoktur. |
Özgün sözcüklerin başında en çok tek sessiz bulunur. | İki veya üç sessizle başlayan sözcükler mevcuttur. |
Özgün sözcüklerde ilk heceden sonra o sesi geçmez. | İstisnasız bütün isimlerin son hecesinde o sesi bulunur. |
Sözcükler önüne ek almaz. | Ön ekler yaygın olarak kullanılır. |
Sözcük türünü belirten genel bir ek yoktur. | Sözcüğün türü genelde sonuna eklenen sesliyle belirlenir. |
Ekler ünlü uyumlarına ve ses kurallarına uyum gösterir. | Ekler hiçbir zaman form değiştirmez. |
İsimlere eklerle durum anlamı verilir. | Konum bildiren edatlar isimden önce kullanılır. |
Sıfatlar niteledikleri ada getirilen eklerden etkilenmez. | Çoğul veya belirtme durumundaki adı niteleyen sıfatın kendisi de çoğul ve belirtme durumu eklerini alır. |
Tekil belirsiz sıfat olarak bir bulunmakla birlikte bir artikel yoktur. | Tekil belirsiz sıfat yoktur ancak la artikeli vardır. |
Soru edatının alışılmış yeri cümle sonudur. | Soru edatının alışılmış yeri cümle başıdır. |
Olumsuzluk eki yüklemden sonra getirilir. | Olumsuzluk ekinin alışılmış yeri yüklemin öncesidir. |
Esperanto'nun özünde kişisel bir çalışma olması, diğer dillere oranla çok daha etkin eleştirilebilmesini sağlar. Olumsuz eleştirilerin odaklandığı en temel noktalardan biri projenin başarısızlığıdır. İlk yıllarda hızla yayılması ve 1920-1930 yılları arasında ulaştığı üst seviyedeki kabul ve popülerliğine rağmen konumunu koruyamamış ve düşüşe geçmiştir. Esperanto 125 yıldır dünya dili olmak için çalışmış; ama başarıya ulaşamamıştır. Bu durum Esperanto'nun evrensel ikincil dil olmaya uygun olmadığının kanıtıdır. En yaygın eleştirilerden bir diğeri de gramerin ve özellikle de sözcük dağarcığının Avrupa dillerinden kaynaklanıyor olmasıdır. Esperanto gerçek anlamda tarafsız ve evrensel değildir. Avrupa dillerini konuşan halklara haksız avantaj sağlamaktadır. /x/, /ʒ/, /ts/, /eu̯/ (ĥ, ĵ, c, eŭ) gibi birçok dilde bulunmayan seslerin kullanılmış olması, dijital ortamda zorluk çıkaran aksanlı harflerin varlığı, eklemeli bir dil olmasına karşın çoğu zaman yeni sözcükleri eklerle oluşturma imkânını kullanmak yerine diğer dillerden sözcük alımlarına giderek kök sözcük sayısını kabartması dil hakkında sıkça dile getirilen diğer genel eleştirilerdir.[35]
Esperanto dilbilgisiyle ilgili eleştiriler ise genelde sıfatın ismin durumundan etkilenmesine, kök sözcüklerin cinsiyet bilgisi taşımasına ve cinsiyet belirtmeden tekil isim kullanmanın zorluğuna yöneliktir.[36]
Sözlü eleştirilerin yanında Esperanto'ya alternatif olması düşünülen birçok yapay dil de oluşturulmuştur. Bunların bazıları başlı başına yeni bir dil iken bazıları Esperanto üzerinde yapılan reformlarla oluşturulmuş, Esperantido genel adıyla anılan Esperanto türevleridir. Esperanto'dan sonra oluşturulup bir miktar da olsa başarıya ulaşabilmiş yapay dillerden bazıları Lojban, İdo, Toki Pona, Novial, Lingua Franca Nova, Sona, Mirad, Kotava, Interlingua, Noxilo olarak sayılabilir.
Esperanto öğrenenlerin büyük çoğunluğu dili kişisel çabalarıyla, tek başına öğrenme materyallerini kullanarak öğrenmektedir. Bunun yanında Ulusal Esperanto Dernekleri, Esperanto öğretmek için sürekli olarak kurslar düzenler. Dili öğrenme konusunda gerekirse herhangi bir TEJO bürosuyla, yerel Esperanto gruplarıyla ya da Rotterdam'daki TEJO Dünya Bürosu ile ilişkiye geçilebilmektedir.
Esperanto dünya çapında resmî eğitim kurumları içerisinde de öğretilir. Dünyada Esperanto'nun yabancı dil olarak öğretildiği bazıları ilköğretim seviyesinde olmak üzere çok sayıda okul bulunmaktadır. Türkiye'de, Üsküdar Amerikan Lisesinde seçmeli Esperanto dersi okutulmaktadır.[37]
2003 yılı verilerine göre 18'i Çin'de olmak üzere, 24 ülkedeki toplam 69 üniversitede Esperanto ile ilgili bölümler bulunur ve Esperanto dili öğretilir. İtalya'daki San Marino Üniversitesinin resmî eğitim ve yönetim dili Esperanto'dur.[38]
Türkiye'de ise Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde Esperanto Dili, fakülteler arası seçmeli ders olarak okutulmaktadır.[39]
Paderborn'daki Sibernetik Pedagoji Enstitüsünde Fransızca konuşan ortaöğretim öğrenci grupları üzerinde yapılan çalışmada, öğrencilerin 2000 saatte ulaştıkları Almanca düzeyine, İngilizcede 1500 saatte, İtalyancada 1000 saatte ulaşırken, Esperanto için 150 saatin bu düzeye ulaşmalarında yeterli olduğu gözlemlenmiştir.[40] Yapılan bir diğer çalışma da 1 yıl Esperanto öğrendikten sonra 3 yıl Fransızca öğretilen öğrencilerin, 4 yıl Fransızca öğretilen öğrencilerden daha iyi Fransızca konuştuğunu göstermiştir. Bu çalışmanın İngiltere'deki bir benzerinin yürütülmesine Manchester Üniversitesi öncülüğünde devam edilmektedir.[41][42]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.