Loading AI tools
Vakıf Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı[4] ya da kısaca İHH İnsani Yardım Vakfı, yüzün üzerinde ülkede[2] insani yardım, insan hakları ve insani diplomasi alanlarında faaliyet gösteren uluslararası bir sivil toplum kuruluşudur. Bosna Savaşı’nda mağdur olan Müslümanlara yardım etmek için 1992'de gönüllü faaliyetlerle başlayan insani yardım çalışmalarının, 1995 yılında vakıf olarak yapılanması ile İstanbul’da hayat bulmuştur.[5] Vakıf, Bosna Savaşı'nın ardından Çeçenistan, Filistin, Kosova, Suriye gibi savaş bölgelerine yardım götürerek faaliyetlerine devam etmiştir. Faaliyetleri sadece bu bölgelerle sınırlı kalmayıp 5 kıtadaki[2] birçok ülkede başta gıda olmak üzere eğitim ve sağlık alanlarında yardım faaliyetleri gerçekleştirmekte; yetimhane, su kuyusu, okul, hastane, cami, kültür merkezi gibi kalıcı eserler inşa etmektedir.[6]
Bu maddedeki bilgilerin doğrulanabilmesi için ek kaynaklar gerekli. (Nisan 2020) |
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır. (Ocak 2018) |
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı | |
---|---|
Kısaltma | "İHH" veya "İHH İnsani Yardım Vakfı" |
Slogan | İyilik her zaman her yerde. |
Kuruluş | 1992 |
Tür | Kamu yararına çalışan uluslararası sivil toplum kuruluşu |
Yasal statü | Vakıf |
Merkez | İstanbul, Türkiye |
Genel Başkan | Fehmi Bülent Yıldırım[1] |
Ana organ | Yönetim kurulu |
Üyelik | Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi'ne (ECOSOC) danışman statüsünde üye, İslam İşbirliği Teşkilatı'na (OIC) danışman statüsünde üye, İslam İşbirliği Teşkilatı İnsani Fonu'na (OICHF) meclis üyesi, İnsani Forum'a (THF) üye, Uluslararası Gönüllü Kuruluşlar Konseyi'ne (ICVA) üye, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'ne (İDSB) üye, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı'na (TGTV) üye.[2] |
Bütçe | 535.159.763 TL (2016)[3] |
Resmî site | ihh.org.tr |
Ulusal ve uluslararası bir yardım kuruluşu olarak birçok organizasyon ile yakın işbirliği içinde çalışan İHH; İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB), İnsani Forum (THF), Uluslararası Gönüllü Kuruluşlar Konseyi (ICVA), Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı'na (TGTV) üyedir. İHH, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) tarafından danışmanlık statüsü tanınmış 3000 örgütten birisidir.[7] Vakıf aynı zamanda İslam İşbirliği Teşkilatı'na (OIC) danışman statüsünde üye ve İslam İşbirliği Teşkilatı İnsani Fonu'na (OICHF) meclis üyesidir.[2][8]
2007 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü'ne layık görülen İHH İnsani Yardım Vakfı'na Bakanlar Kurulunun 04.04.2011 tarih ve 2011/1799 sayılı kararı ile vergi muafiyeti tanınmış, kamu yararına çalışan vakıf statüsü verilmiştir.[9]
Bir düşünce kuruluşu olan İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'ni (İNSAMER) kendi bünyesinde 2014 yılında kurmuştur. Bu merkez, sosyal bilimlerin farklı alanlarında araştırmalar ve bilimsel çalışmalar yürütmenin yanı sıra bölgesel ve küresel gelişmeleri takip ederek geleceğe yönelik öngörülerde bulunur ve saha raporları hazırlar. Değerlendirmelerini ve öngörülerini makale, analiz, rapor ve kitaplar vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşır.[10]
Vakfın insani yardım, insan hakları ve insani diplomasi olmak üzere üç temel çalışma alanı bulunmaktadır.[11] Acil yardım, arama kurtarma, yetim, kalıcı eser inşası, katarakt, eğitim, sağlık, kış yardımları yanı sıra rehine özgürleştirme ve arabuluculuk gibi kriz önleyici çalışmalarla birlikte insan hak ve hürriyetlerini savunmak adına yürütülen hukuk mücadeleleri İHH'nın bu üç temel çalışma alanı içinde yer alır.[11] Vakıf aynı zamanda çeşitli uluslararası toplantılara katılım sağlayarak veya uluslararası toplantılara ev sahipliği yaparak çalışma alanlarındaki saha tecrübelerini diğer ülke ve kuruluşlarına aktarmaktadır.[12]
Vakıf daha çok insani yardım alanında tanınsa da insanların yardıma muhtaç duruma düşmemesi için insani diplomasi faaliyetleri de yürütmektedir. Özellikle çatışma ve savaşa yol açabilecek krizleri önlemeye çalışma ve yaşanan hak ihlallerinin dünya kamuoyuna duyurulması adına raporlar yayımlamakta;[13] uluslararası hukuk mercilerini harekete geçirmek için girişimlerde bulunmaktadır.[11] Doğu Türkistan,[14][15] Tacikistan,[16] Orta Afrika Cumhuriyeti,[17] Mali,[18] Suriye[19] ve Filipinler gibi çatışma bölgelerindeki diplomasi çalışmaları buna örnektir.
24 Mart 2013 tarihinde, kendisini anti-emperyalist ve milliyetçi olarak gören ve Séléka olarak adlandırılan asi kuvvetler, başkent Bangui'de şiddetli çatışmalara sebep olmuş ve başkanlık binasını işgal ederek, ülke yönetimine el koymuşlardır. Bu gelişmeler üzerine General François Bozizé önce Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne ardında da Kamerun'a kaçmıştır.[20] Bu tarihten sonra ülkenin devlet başkanlığı koltuğuna oturan Michel Djotodia Ağustos ayında resmî olarak bu göreve getirilmiştir. Djotodia her ne kadar Eylül ayında Séléka'yı feshetse de, Kasım ayında ülke içerisindeki şiddet olayları yeniden alevlenmiştir. Özellikle feshedilen eski Séléka asi kuvvetleri ile Bozizé yanlıları arasında başlayan çatışmalar daha sonra Hristiyan - Müslüman çatışmasına dönüşmüş ve bu çatışmalarda sivil halka karşı da eylemler gerçekleştirilmiştir. Bu gelişmeler neticesinde devlet otoritesi kaybolan ülkede sivil halk ülkenin özellikle kuzeybatı bölgelerini terk etmek zorunda bırakılmıştır.[21][22][23][24] Ülkedeki insani kriz ve çatışmalar öncesinde diplomatik çalışmalar başlatan İHH, mağdur durumda kalan insanlara yardım ulaştırmış;[25][26] krizin büyümemesi için dünya kamuoyunun harekete geçmesi adına rapor hazırlamıştır.[17]
20.yüzyıla kadar kendi bağımsız devletlerinde yaşayan, günümüzde yaklaşık 5 milyonluk bir nüfusa sahip olan Moro Müslümanları, bölgenin 1946 yılında ABD sömürge yönetimi tarafından Filipinler idaresine bırakılmasıyla bağımsızlığını kaybetmiştir. Moro halkı 1946 yılından itibaren bağımsızlık günlerine geri dönme amacıyla siyasi müzakere yollarını kullanmaya başlamıştır. Ancak takip eden yıllarda siyasi müzakerelerin sonuç vermemesi ve Müslüman halkı hedef alan saldırıların katliama ve sonrasında etnik temizlik harekâtına dönüşmesi Moro Müslümanlarının 70'li yıllarda silahlı mücadele kararı almasına neden olmuştur. 40 yılı aşkın süredir Filipinler devleti ile Morolu Müslümanlar arasında devam eden çatışmalarda 120 binden fazla insan hayatını kaybetmiş, 2 milyon kişi de hayatlarını kurtarmak için mülteci durumuna düşmüştür.[27] 2012 yılı öncesine kadar ağır çatışmaların yaşandığı, milyonlarca insanın mülteci olduğu; saldırı, gözaltı, işkence gibi sayısız hak ihlallerinin yaşandığı Filipinler'de artık barış sürecine girilmiştir. Filipinler hükûmeti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi arasında 2012 yılında barış süreci başlamış, bu süreç Bangsamoro Özerk Bölgesi’nin kurulması yönünde sonuç vermiştir.[28][29]
Taraflar arasında yapılan anlaşmaların uygulanmasını gözlemlemek ve incelemek üzere 2013 yılında Bağımsız Gözlemci Heyeti kurulmuştur.[30] Bu heyette İHH İnsani Yardım Vakfı adına başkan vekili Hüseyin Oruç yer almaktadır.[31] Üst düzey devlet görevlileriyle de görüşen heyet, sürecin hangi noktada olduğu, anlaşmaların uygulanıp uygulanmadığı ile ilgili saha çalışmaları yapmaktadır. Heyet ayrıca taraflardan süreçle ilgili düzenli raporlar almakta; görüşme ve gözlem sonuçlarına göre raporlar hazırlamaktadır. Heyetin diğer üyeleri şöyledir: Alistair Mac Donald (AB Eski Filipinler Büyükelçisi), Steven Rood (The Asia Foundation ülke temsilcisi), Karen Tanyada (Gaston Z Ortigas Başkanı) ve Zainuddin Malang (Mindanao İnsan Hakları Merkezi Yöneticisi).[30] Vakıf Türkiye'yi[32] bölgede temsil ederek barış sürecine katkıda bulunmanın yanı sıra insani yardım alanında da bölge insanları için çalışmalar yürütmektedir.[33][34] Ocak 2019'da yapılan referanduma göre Bangsamoro Otonom Bölgesi özerklik hakkına kavuşmuştur.[35]
Vakıf, savaş ve kriz bölgelerinde çatışan taraflar arasında hakemlik ve arabuluculuk yapmanın yanı sıra hukuksuzca tutuklanan, rehin alınan suçsuz ve masum insanların hayatlarının kurtarılması için de diplomatik çalışmalar yapmaktadır. 2013 yılının Ağustos ayında Suriye'nin başkenti Şam'ın Seyyide Zeyneb Bölgesine dini ziyaret için gittikleri ifade edilen 48 İranlı, Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) bağlı el-Bera Sancağı Tugayı tarafından rehin alındı. ÖSO, rehin aldığı İranlıların, Suriye rejimine destek için ülkeye gelen 150 kişilik İranlı keşif birliğinden olduklarını ve aralarında İran Devrim Muhafızları bulunduğunu iddia etti. Suriye rejiminin esir tuttuğu akrabalarını kurtarmak isteyenlerin müracaatlarını değerlendiren İHH başkanı Fehmi Bülent Yıldırım'ın çatışan taraflar arasında yürüttüğü müzakereler ve arabuluculuk girişimleri sonucu 48 İran vatandaşına karşılık Suriye hapishanelerinde[36] tutulan[37][38][39] 2.130 Suriyeli esir özgürlüğüne kavuşturulmuştur.[40][41][42] 2015 yılında Suriye, Pakistan ve Libya’da toplam 10 kişi İHH'nın arabuluculuk girişimleri sonucu serbest bırakılmıştır. Bu rehinelerden biri Türkiye, 2’si Çek Cumhuriyeti,[43][44] 4’ü İsveç, biri Almanya, 2’si Polonya vatandaşıydı.[11] Ayrıca İHH, 2015’in son günlerinde Suriye’de 464 kişinin özgürlüğü operasyonunda görev almıştır. Çatışma bölgelerinde muhasara altında bulunan Şii ve Sünni yaralılar 1,5 aylık bir çalışmanın neticesinde Hatay ve Beyrut üzerinden özgürlüklerine kavuşturulmuştur.[45][46]
İHH'nın 2015 itibarıyla özgürlüğüne kavuşturduğu tutuklu ve rehineler:[11]
Ülke | Özgürlüğüne kavuşturulan rehine sayısı |
---|---|
Suriye | 2.138 |
İran | 70 |
Türkiye | 10 |
İsveç | 4 |
Almanya | 2 |
Çek Cumhuriyeti | 2 |
Polonya | 2 |
Kuveyt | 1 |
Afganistan | 1 |
Toplam | 2.230 |
Savaş, iç çatışma, deprem, sel, tsunami, yangın, heyelan, kuraklık, salgın hastalık, yoksulluk, kıtlık gibi sebeplerle her yıl milyonlarca insan hayat mücadelesi vermektedir. Son 30 yılda sadece doğal afetlerden dolayı 2.3 milyon insan ölmüştür.[47] Sadece 2012 yılında 124,5 milyon insan doğal afetlerden dolayı mağdur olmuştur.[48] Hayat mücadelesi veren mağdur veya mazlum insanlara ulaşmak, acil yardım ve arama-kurtarma çalışmalarının en büyük amacıdır.
Vakıf, Bosna Savaşı'nda mağdur olan Müslümanlara yardım etmek için gönüllü faaliyetlerle kurulmuş; o günden itibaren vakfın en büyük faaliyetlerinden biri acil yardım ve arama kurtarma çalışmaları olmuştur. Bosna, Kosova, Çeçenistan, Afganistan, Pakistan, Keşmir, Nepal, Arakan, Haiti, Filipinler, Çad, Etiyopya, Japonya, Endonezya, Filistin, Somali, Irak, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Suriye vakfın acil olarak yardım veya arama kurtarma çalışması başlattığı ülkelerden bazılarıdır.[49] Muhtaç durumda kalan insanların temel insani ihtiyaçlarını karşılamayı hedefleyen vakıf, acil durumlara yerinde müdahale ederek gıda, sağlık, barınma, eğitim gibi temel konularda bölgelere hizmet götürmektedir.
Olağanüstü durumlara karşı vakfın gerçekleştirdiği acil yardım faaliyetleri şu şekildedir:[50]
20 Ağustos 2020 tarihinde İHH Arama Kurtarma teşkilatı JAK ve AKUT ile birlikte AFAD Akreditasyon Sistemi Projesi kapsamında akredite edilmiş, belgesi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından takdim edilmiştir.[51]
Vakfın bünyesinde doğal afetlere müdahale edebilecek yetkinliğe sahip ekipler yer almaktadır. İHH acil yardım ve arama kurtarma ekipleri yetkinlik elde edebilmek için birçok farklı eğitimden geçmektedir. Bu ekipler göçükte, su altında ve yangında arama kurtarma ve ilk yardım faaliyeti yapabilmektedir. Yangının gerçekleştiği mekandan yaralı tahliyesi, tahliye düzenekleri kurulması ve benzeri eğitimleri alan ekipler mekan yapısına özel müdahale edebilme kabiliyetine sahiptirler. İletişimin çöktüğü, telefon ve internet şebekelerinin çalışmadığı afet durumlarında kullanılmak üzere telsiz eğitimleri alan ekipler telsiz istasyonu kurma ve afet durumları için iletişim ağı oluşturma konularında yetkindirler. Vakfın acil yardım ve arama kurtarma ekipleri aynı zamanda İBİTEM ve AFAD ekipleriyle ortak eğitim çalışmaları yapmaktadır. Ekiplerin arama kurtarma eğitimleri İHH bünyesinde devam etmekte; 2016 yılı itibarıyla farklı seviyelerde 850 kişi bu eğitimleri almış ve afetlere hazır durumdadır.[50]
Vakfın arama kurtarma ve acil yardım ekipleri Filipinler tayfununda,[52][53] Nepal,[54][55] Haiti[56] ve Van depremlerinde[57][58] aktif olarak görev yapmıştır. Vakıf, Van depreminden sonra bölgedeki çalışmaları esnasında depremzedelerin ihtiyaçları için rapor hazırlamıştır.[59][60] Depremde evini kaybeden 64 depremzede aile için ev inşa etmiştir.[61]
Vakıf olası Marmara depremlerine, özellikle de İstanbul'a dışarıdan müdahale edebilmek amacıyla Bursa'da 2013 yılında temelini attığı Marmara Afet Koordinasyon Merkezi'ni inşa etmiştir. Bu merkez afet durumunda insanlara ulaşabilmek, zararlarını azaltabilmek için yönetim ve koordinasyon sağlanabilecek eğitimli bir ekip ve gerekli ekipmanların var olmasıyla birlikte acil yardım ve arama kurtarma faaliyetleri için hazırlıklı olmayı amaçlamaktadır. 4 dönüm arazi üzerinde inşa edilen, 7.200 metrekarelik kullanım alanına sahip olan merkez, AFAD ve valilikler ile koordine halinde halka acil yardım ve arama kurtarma eğitimlerinin verebileceği donanıma sahiptir. 35 tır malzeme kapasiteli depo, 200 kişilik sığınak, 2.000 kişilik yemek hazırlama kapasiteli mutfak ile birlikte 33 ton temiz kullanım suyu ve 150 ton yangın söndürme suyu kapasiteli su deposu merkezin özellikleri arasındadır. Marmara Afet Koordinasyon Merkezi, bulunduğu konum itibarıyla olası bir deprem esnasında hem ana arterlere hem de kara, deniz ve hava yolu ulaşımına yakınlığıyla ilk müdahalenin hızlı bir şekilde yapılmasına imkân tanımaktadır.[50][62]
Vakfın Suriye Savaşı'nda mültecilere yönelik acil yardım çalışmaları[63][64][65] Türkiye'de Reyhanlı, Kilis, Şanlıurfa ve Yayladağı; Suriye'de Bab'ul-Hava, Bab'us-Selam ve Türkmendağı olmak üzere 7 ayrı merkezden yürütülmektedir. Gıda, sağlık, giyim gibi insani yardımların koordine edilip sevkiyatının yapıldığı, kendi bünyelerinde lojistik depolarına sahip bu koordine merkezlerinde diplomatik ve uluslararası toplantılar da[66][67] gerçekleştirilmektedir.[68] Sadece 2015 yılında Suriye'deki muhtaç insanlara 266 milyon ekmek, 45 bin ton gıda, 22 bin Ramazan kumanyası, 6 bin Kurban hissesi, 150 bin adet tıbbi malzeme ulaştırılmıştır. Barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla vakfın Suriye içerisinde inşa ettiği 24 konteyner ve çadır kentte[69][70] yaklaşık 150 bin mülteci yaşamaktadır.[11][19]
Vakıf tarafından Temmuz 2018'de yayınlanan rapora göre 1 Ocak 2012 - 30 Haziran 2018 tarihleri arasında Suriyeli mültecilere yardım için 360.605.013 Amerikan Doları harcanmıştır. Bu yardımların arasında; Reyhanlı ve Kilis’teki fırınlarda üretilen 135 milyon ekmek, Suriye içerisine ulaştırılan 182 bin ton gıda, 24 milyon adet hazır yemek ve konserve, 16 milyon adet elbise ve ayakkabı, 4 milyon adet ev eşyası ve mutfak gereci, 4,4 milyon adet hijyen ve temizlik ürünü, 8,8 milyon adet ilaç, tıbbi malzeme ve cihaz, 4 milyon adet kitap ve kırtasiye ürünü, 6,5 bin ton yakacak, 1,2 milyon litre yakıt, 17 bin adet çadır, 104 bin adet çadır malzemesi, 392 bin adet inşaat malzemesi yer almıştır.[71]
Vakıf; insan kaçakçılığı, çocuk askerliği, çocuk işçiliği, organ mafyası, madde bağımlılığı, suç örgütleri, fuhuş ve dilenci şebekeleri gibi sorunlarla karşı karşıya kalan, anne-babasını kaybetmiş yetim çocukların korunması ve güvenli bir şekilde hayatlarını devam ettirmeleri için çalışmalar yapmaktadır. Kasım 2016 itibarıyla dünyanın 56 ülkesindeki yaklaşık 90 bin yetimin[84] eğitim, sağlık, gıda, giyim, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Yetim çocukların bu ihtiyaçları bağışçıların yetimlere sponsor olması vasıtasıyla her ay düzenli olarak karşılanmaktadır. Vakıf dönemsel olarak ise dünya üzerinde yılda yaklaşık 800 bin yetime yardım ulaştırmaktadır.[84]
Dünya Yetimler Günü'nün ilan edilmesi talebi
İHH ve İslam İşbirliği Teşkilatı ortaklığıyla 2013 yılında “İslam Dünyasında Yükselen Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü” başlığı altında İstanbul'da 5. İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Konferansı düzenlenmişti.[85] İHH başkanı Fehmi Bülent Yıldırım, yetimlere sahip çıkılması konusunun dünya gündeminden düşmemesi adına Bosna Savaşı'nın başladığı günün Dünya Yetimler Günü olarak ilan edilmesi talebinde bulunmuştu. Bu talep, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 2013 yılında Gine'de düzenlediği 40.Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda görüşülüp karara bağlandı.[86] 40.oturum 1/40 ICHAD numaralı kararın 21. maddesine göre her yıl Ramazan ayının 15. günü Müslüman ülkelerde Dünya Yetimler Günü olarak kutlanmaktadır.[87][88]
Vakıf, acil ihtiyaç duyulan ülke ve bölgelere hastane, klinik, sağlık ocağı, su kuyusu[89] gibi kalıcı eserler inşa etmekte;[90][91] ilaç temini, muayene ve tedavi hizmeti, tıbbi cihaz desteği, rehabilitasyon, temiz su, hijyen gibi alanlarda sağlık yardımı ulaştırmaktadır.[92][93]
İHH'nın yürüttüğü, Sudan ve Türkiye Sağlık Bakanlıkları ile TİKA'nın desteklediği Afrika Katarakt Projesi, 1 Nisan 2007 tarihinde hayata geçmeye başladı. Proje, Afrika kıtasındaki körlük ve kataraktla mücadele kapsamında 100.000 katarakt hastasının ücretsiz ameliyat edilmesini amaçlamakta ve güneş ışınları, yetersiz beslenme gibi nedenlerle katarakt probleminin çok yoğun olduğu Mali, Nijer, Burkina Faso, Somali, Etiyopya, Sudan, Gana, Benin, Togo ve Çad’ı kapsamaktadır.[94][95][96] 2017 itibarıyla 85 bin katarakt hastası ameliyat edilmiştir.[97] 2017 yılında İHH ve Önder İmam Hatipliler Derneği işbirliğiyle Türkiye çapında katarakt hakkında farkındalık oluşturmak ve yeni ameliyatlar gerçekleştirmek amacıyla kampanya başlatılmıştır.[98][99] Aynı zamanda vakıf bu projeyle hedeflediği 100 bin katarakt ameliyatı hedefine 2017'nin son aylarında ulaşmıştır.[100][101]
Dönemsel veya düzenli olarak yılın çeşitli zamanlarında, fakirliğin yaygın olduğu ülkelerde, bölge insanlarına temel ihtiyaç ve insani yardım malzemeleri ulaştırmaktadır.[102] Sadece 2016 yılında; gıda, kışlık kıyafet, barınma desteği, adak-akika kurbanı, Ramazan kumanyası, fitre, zekat ve nakdi yardımlardan 81 ülkedeki 4.7 milyon ihtiyaç sahibi faydalanmıştır.[103]
Vakıf, ihtiyaç sahibi ülke ve bölgelere su kuyusu, cami, okul, yetimhane, kültür merkezi, sağlık merkezi gibi kalıcı eserler inşa etmektedir. Kalıcı eser çalışmalarıyla toplumların kalkınmasına katkıda bulunmak ve insanların yardıma muhtaç olmayacak bir seviyeye ulaşmasını amaçlar. 2017 itibarıyla dünyanın çeşitli ülkelerinde 6 bin su kuyusu, 200'e yakın cami, 32 yetimhane, 40’tan fazla okul, eğitim kültür merkezi ve sağlık eseri inşa etmiştir.[104]
İlk yetimhanesini Afganistan Savaşı'ndan kaçıp Pakistan'a sığınan mülteci yetim kız çocuklarına hizmet vermek üzere 2003 yılında MSAL (Muhammadan School of Advanced Learning) Yetimhanesi ismiyle kurmuştur. 2004'te meydana gelen Hint Okyanusu Depremi ve Tsunamisi sonrası Endonezya'nın Açe bölgesinde yetim kalan çocuklar için 2006 yılında İstanbul Yetimhanesi'ni, 2005 Keşmir Depremi sonrasında yetim kalan çocuklar içinse 2009'da Rara Yetim Kompleksi'ni kurmuştur. Bu yetimhaneler de dahil olmak üzere vakfın 2016 yılı itibarıyla 11 ülkede inşa ettiği 31 yetimhanesi bulunmaktadır. Yetimhanelerde yaklaşık 2 bin yetim çocuk barınmaktadır. Yetimhanelerin bulunduğu ülkeler Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Tayland/Patani,[105] Filipinler/Moro, Somali, Uganda, Burkina Faso, Endonezya, Etiyopya[106] ve Nepal'dir.[107] Suriye Savaşı'ndan etkilenen ve anne-babasını kaybeden 990 yetim çocuğun barınabileceği büyük bir yetimhane olan RAF & İHH Çocuk Yaşam Merkezi'ni T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile imzalanan protokol çerçevesinde Katarlı yardım kuruluşu RAF Foundation işbirliğiyle Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde inşa etmiştir.[108][109][110]
2014 yılında İHH, İslam Kalkınma Bankası, TİKA, AID ve Nijer Sağlık Bakanlığı işbirliği ile Nijer’in başkenti Niamey’de katarakt ameliyatları gerçekleştirmek amacıyla bir göz hastanesi inşa edilmiştir.[90][111] 2017 yılında İHH, Kuveyt Zakat House ve AID işbirliği ile savaş yaralanmaları sonucu sakat kalarak ortez protez ihtiyacı duyan hastaları tedavi etmeyi amaçlayan yüksek teknolojili, 3D yazıcılarla protez üretilebilen yapım ve onarım merkezi açmıştır. Türkiye'de ilk olma özelliği taşıyan merkezden dünyada 50 tane bulunmaktadır.[112][113][114] Suriye'nin İdlib şehrine 2017'nin şubat ayında yapılan bombalama sonucu iki bacağı kopan 10 yaşındaki Abdulbasit Alsatouf'a da bu merkezde protez bacak takılması planlanmaktadır.[115][116]
Somali Tarım Okulu
Somali'yi de kapsayan Doğu Afrika ülkelerinde 2011 yılında binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep olan büyük bir kuraklık yaşanmıştı.[117][118] Bu kuraklık sonrası vakıf Somali'nin çeşitli bölgelerinde bine yakın su kuyusu açmıştı.[119] Olası kuraklıklarda halkın dışarıdan gelen yardımları beklemeden temel gıda ihtiyaçlarını karşılayabilmesini amaçlayan Somali Tarım Okulu'nu 2013 yılında TİKA'nın da desteğiyle hayata geçirdi.[120][121][122]
2008 yılında İsrail tarafından başlatılan Dökme Kurşun Operasyonu sonrası Filistin'de yaşanan mağduriyetleri dünya kamuoyuna duyurmayı amaçlayan, 2009'da İngiltere'den yola çıkan "Filistin'e Yol Açık" konvoyuna vakıf Türkiye'den katılmış ve destek vermiştir. İngiltere'den başlayan ve Fransa, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Ürdün, Mısır güzergahını kullanan konvoy engellemelere rağmen Gazze'ye girmeyi başarmıştır. 500’e yakın kişinin katıldığı konvoydaki 200 araç ve yanlarında taşınan yardımlar Gazze halkına hediye edilmiştir.[123][124]
İsrail'in Gazze'ye uyguladığı abluka ve ambargoyu delmek, 2008 yılında İsrail tarafından başlatılan Dökme Kurşun Operasyonu sonrası zor durumda kalan Gazze halkının temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Özgür Gazze Hareketi'yle birlikte Gazze Özgürlük Filosu'nu (diğer adıyla Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım Filosu) organize etmiştir. Gazze'ye insani yardım taşıyan, Mavi Marmara gemisiyle birlikte 32 ülkeden 663 yolcu bulunan 6 gemiye; Akdeniz'de, İsrail'den 70-80 mil (130-150 kilometre) açıktaki uluslararası sularda[125][126] 31 Mayıs 2010'da İsrail Deniz Kuvvetleri bir saldırı gerçekleştirmiştir. Saldırı, gemilerde bulunan aktivistlerden bir kısmının öldürülmesi, bir kısmının yaralanması ve gemilerin yolcularıyla birlikte rehin alınması ile sonuçlanmıştır. İsrail bu saldırıda 9 Türk ve 1 Türk asıllı Amerikan vatandaşını öldürmüştür.[127] Vakıf, olay sonrası ulusal ve uluslararası ilgili hukuk mercilerini harekete geçirmek için girişimlerde bulunmuştur. İsrail'e karşı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nde,[128] Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde,[129][130] Türkiye dahil evrensel yargı yetkisi olan ülkelerde (Belçika, İspanya, İtalya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve İsveç) ulusal soruşturma ve davalar açılmıştır.[131] Türkiye’de devam eden ve tüm mağdurların taraf olduğu ceza davası mağdurların karşı çıkmasına rağmen gerçekleşen Türkiye-İsrail arasındaki anlaşma gerekçe gösterilerek düşürülmüş[132][133] ancak 37 ülkeden tüm mağdurlar bu kararı itiraz mahkemesine taşımışlardır.[134]
2011'de başlayan Suriye Savaşı sırasında Halep'e uygulanan kuşatma ile birlikte şehrin bombalaması ve çıkan çatışmalardan dolayı mahsur kalan insanların kurtulması; temel insani yardım ulaştırılmasına izin verilmeyen Halep'e insani bir koridorun açılması amacıyla[135] 14 Aralık 2016'da İstanbul'dan yola çıkan ve 17 Aralık 2016'da Reyhanlı'daki Cilvegözü sınır kapısına ulaşan 5 bini aşkın aracın ve 1.500 yardım TIR'ının katıldığı bir konvoy gerçekleştirmiştir.[136][137] Konvoyun sınıra ulaştığı 17 Aralık 2016 tarihinde yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı büyük bir miting ve yürüyüş organize etmiştir. İHH'nın organizasyonuyla yol çıkan konvoy ve Türkiye'nin diplomatik girişimleri sonucu kuşatma altındaki Halep'ten 44 bin kişi güvenli bölgelere tahliye edilmiştir.[138] Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın özel danışmanı Jan Egeland, "Başta İHH olmak üzere, tüm Türk sivil toplum kuruluşları bu tahliye operasyonununda çok çok önemli işlere imza atıyor. İHH büyük işler yaptı." demiştir.[139][140]
Dünya İnsani Zirvesi
Krizlere karşı çaresiz kalan küresel insani sistemin tartışılması maksadıyla Birleşmiş Milletler’in öncülüğünde, 173 ülke temsilcisinin hazır bulunduğu, aralarında İHH’nın da yer aldığı yüzlerce kurumun katılımıyla 23-24 Mayıs 2016 tarihinde Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da toplandı.[141][142] Zirve vesilesiyle küresel insani sistemin mevcut koşullarda karşı karşıya bulunduğu zorlukların aşılmasına yönelik hususların kapsamlı biçimde ve sistemde yer alan tüm aktörlerin katılımıyla ele alınması sağlandı. Vakıf, zirvedeki çeşitli toplantılarda özellikle savaş bölgelerinde edindiği insani yardım ve diplomasi çalışmaları konusunda görüş ve tecrübelerini paylaştı.[143][144]
Balkanlar’da Uyuşturucuyla Mücadele Programı
2016’nın son aylarında İHH ve Yeşilay işbirliğiyle Balkanlardaki 6 ülkede uyuşturucuyla mücadele programı başlatıldı. Programın ilk toplantısı Kasım ayında Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’da yapıldı. Vakıf ilerleyen süreçte uyuşturucu bağımlılığına karşı bilinçlendirme programlarını Bosna-Hersek, Karadağ, Sırbistan (Sancak), Arnavutluk, Kosova ve Makedonya’da gerçekleştirmeyi planlamaktadır.[145][146]
Vakıf, çalışma alanları dahilinde çeşitli başlıklarda basılı, dijital ve görüntülü yayınlar üretmektedir.
Yayımladığı bazı basılı yayınlar şunlardır:
Çalışmalarından dolayı birçok ödül almıştır.[2]
1990'larda İHH'yi araştıran Fransız terörle mücadele savcısı Jean-Louis Bruguiere, İHH'nin "terörizm ve cihat ile açık, uzun süre devam eden bağları" olduğunu ve 1999'da El-Kaide üyesi Ahmed Ressam'ın Los Angeles Uluslararası Havalimanı'na bombalı saldırı girişiminde bulunmasında İHH'nin rol oynadığını iddia etmiştir.[149] 1996'da İHH çalışanlarından Erdinç Tekir, kendi ifadesiyle "Çeçenistan'ın sesini dünyaya duyurabilmek için" Avrasya feribotunu kaçırdı ve 3 yıl 8 ay hapis yattı.[150] Tekir, 2010'da baskına uğrayan Mavi Marmara gemisindeki aktivistler arasında yer aldı.[150]
Danimarka Uluslararası Etütler Enstitüsü'nün 2006'da yayımlanan raporuna göre, 1997'de İHH'nin İstanbul bürosuna düzenlenen bir polis operasyonunda silahlar, patlayıcılar, bomba yapma talimatları ve "cihat bayrağı" ele geçirildi.[151] Polisin el koyduğu belgelere göre, operasyonda gözaltına alınan İHH üyeleri Afganistan, Bosna ve Çeçenistan'da savaşmayı planlıyordu.[151] Fransız savcı Bruguiere'in kaleme aldığı bir istihbarat raporuna göre, İHH Başkanı Fehmi Bülent Yıldırım 1990'ların ortalarında "yaklaşan kutsal savaşı [cihadı] öngörerek" savaşçı toplamakta "doğrudan" rol aldı ve "bazı erkekler, muharip tecrübe kazanmak için Müslüman ülkelerdeki savaş bölgelerine gönderildi".[151] Rapora göre incelenen telefon kayıtlarında, İHH'nin 1996'da Milano'daki bir El-Kaide hücre evine ve Avrupa'nın başka yerlerinde faaliyet gösteren çeşitli Cezayirli teröristlerle yapılan telefon görüşmeleri kaydedildi.[151]
İHH'nin üye olduğu Suudi Arabistan merkezli Hayır Birliği koalisyonu, 2008'de Amerika Birleşik Devletleri tarafından Hamas liderliğinin örgüte para aktarmak için kurduğu bir örgüt olduğu gerekçesiyle terör örgütü ilan edildi.[152] 2008'de İsrail, Hayır Birliği'nin İHH dahil 36 üyesinin faaliyetlerini yasakladı.[153] 2010'da da Almanya, İHH'nin "Gazze'ye yardım adı altında topladığı paralarla, Hamas'ı ve terör faaliyetlerini desteklediği gerekçesiyle" faaliyetlerini yasakladı.[154]
2012'de Türkiye'de İHH Başkanı Fehmi Bülent Yıldırım hakkında El-Kaide'ye para aktarmaktan soruşturma başlatıldı.[155] The Times gazetesi, 2012'deki bir haberinde Suriye'ye silah sevkiyatı amacıyla Libya'dan Türkiye'ye gelen bir kargo gemisindeki silahların büyük bölümünün İHH tarafından Müslüman Kardeşler'e verildiğini yazdı.[156][157]
2014'te Türkiye'de El Kaide'ye yönelik polis operasyonlarında Van Cumhuriyet Başsavcılığınca, gözaltına alınan şüpheli İbrahim Halil İlgi'nin MERNİS kayıtlarındaki adresi yerine İHH Kilis ofisi, misafir konutları ve Katar Kızılay ofisinde arama yapıldı,[158][159] Kayseri İHH İnsani Yardım Derneği yöneticilerinden Recep Çamdallı gözaltına alındı.[159] Bir örgüt bağlantısı bulunmadığından dolayı Recep Çamdallı, İbrahim Halil İlgi ve diğer şüpheliler serbest bırakıldı.[158][160] Bu olayla bağlantılı olarak dönemin terörle mücadele ve istihbarat şubelerinde görev yapan 6 polis hakkında dava açıldı. Van 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, polislerin "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" ve "görevi kötüye kullanma" suçlarından hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi. İddianamede yer alan bazı zanlılar FETÖ/PDY soruşturmasından dolayı meslekten ihraç edildi. Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. madde yönünden Kilis'in Adana'ya bağlı olmasına rağmen kararın uygulanmasında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adana hakimliklerine bilgi verilmediği ifade edilen iddianamedeki İHH avukatlarının şikayetine göre vakıf hakkında yanlış anlaşılmaların yolu açılmış ve vakıf mağdur edilmiştir.[158] Ankara'daki El Kaide davasının iddianamesinde, davanın bir numaralı sanığı olan Oğuzhan Gözlemecioğlu adlı firari şüphelinin 2013'te Yusuf isimli bir şüpheli ile yaptığı telefon konuşmasında Suriye'ye gönderilecek yardım malzemelerini "İHH yardımı ile" geçirebileceğini söylediği basında yer aldı.[161] 2014'te Le Monde gazetesindeki bir diğer haberde, gazeteye konuşan iki İngiliz militanın "İHH ile bağlantıdaydık. Bizi bir ambulans için Suriye'ye geçirmeleri gerekiyordu ama olmadı" dediği kaydedildi.[162]
2016'da Rusya, Türkiye'nin İHH'yi ve Beşir Derneği'ni kullanarak Suriye'deki IŞİD ve diğer cihatçı gruplara silah ve malzeme temin ettiğini iddia etmiştir.[163]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.