Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Realizm veya Gerçekçilik, 19. yüzyılda ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Bu yüzyılda gerçekleşen endüstriyel gelişmeler, toplumsal sınıfların belirginleşmesi, insanları duygular dünyasından gerçekler dünyasına itmiştir. Sanatçılar da bu gelişmelere tepki olarak Realist (gerçekçi) çalışmalar gerçekleştirmeye başladılar. Realizm, konuların idealist bir tarzda ele alındığı Romantizm’e bir tepki olarak başladı. Realistler sıradan veya gerçekçi temaları ortaya koyabilmek için teatral dramadan ve sanatın klasik formlarından uzaklaşma eğiliminde oldular.[1]
Bu maddede yeterince bilgilendirici olmayan ve bağlantı ölümüne karşı savunmasız olan yalın URL'ler kullanılmıştır. (Ekim 2023) |
Gerçekçi resim özellikle 17.yy da etkilerinin görüldüğü Barok dönemden çok sonra kavramlaşmış ve temel ilkeleriyle ortaya çıkmıştır. Ancak Barok dönemde natüralizmle beraber realizmin izlerini, Caravaggio’da ya da Hollanda Barokun’da belirginleşmiş olan “tür resminde” (janr resmi) bulabiliriz. Gerçekçilik, 19.yy'ın başlarında hakim sanat anlayışları haline gelecek Neo-klasik ekolle Romantizme tepki olarak doğmuştur. Realist resim, konusunu ne Rokoko’nun ele aldığı aristokrat elit çevrelerin yaşamlarından, ne Neo-klasik ekolün Antik Yunan ve Antik Roma’dan kalma idealize edilmiş epik hikâyelerinden, ne de Romantik resmin sıklıkla işlediği sıra dışı, olağanüstü olaylardan, egzotik sahnelerden almıştır.[2] Realistler, bunların aksine kimilerince “sıradan insanlar” olarak tanımlanan geniş köylü, işçi, emekçi; üretici sınıfların sıradan yaşamlarını konu edinmiştir.[3]
Resimde Gerçekçiliğin tam da 1848 devrimleri sonrasında belirmesinin rastlantısal olmadığı bilinmektedir. Özellikle 1848 sonrası geniş halk tabakalarının, emekçi sınıfların politik arenada daha aktif rol oynadığı yıllar olmuştur. 1. Napolyon'un yenilgisiyle kıta Avrupası'nda sonlandığı düşünülen Cumhuriyet'in devrimlerle yeniden talep edilmesi ve uygulamaya geçilmesi, Fransa da değişen siyasi atmosferle beraber kültürel-sanatsal yapıyı etkilemiştir. Bu değişen sosyo-politik atmosferin içinde “Gerçekçilik” kavramı, ressam Courbet’nin kaleminden bir manifestoyla resmiyet kazanmıştı. Her ne kadar Gerçekçilik teriminin ilk görüldüğü yer, kelimenin bir doktrini tanımlamak için kullanıldığı 1826'da Mercure français du XIXe siècle'de olsa da sanat alanında Gustave Courbet, gerçekçi estetiği bilinçli olarak ilan eden ve uygulayan ilk sanatçıydı.[4][5] Eserleri Salon sergisine (1855 Exposition Universelle) kabul edilmeyince ressam Courbet, “Le Pavillon du Realism” (Gerçekçilik Pavyonu) adlı sergi ile Salon sergisinin yanında tablolarını sergilemişti.[5] Gerçekçilik terimi sanat alanında Courbet'nin kendi sergisine “gerçekçi” “Le Pavillon du Realism” (Gerçekçilik Bağımsız Sergisi) adını vermesiyle kullanılmaya başlanmıştır. Fransa'da Gerçekçilik savunucuları, akademilerin Klasisizm ve Romantizmin idealize edilmiş kurgularını reddetmişlerdir. Aynı çizgi, peyzaj alanında da Gerçekçilerin manzarada yapaylığı ortadan kaldırmak adına doğal gerçekliği bulmanın peşine düşmeleriyle görünür. Peyzaj alanında Courbet'nin destekçileri Barbizon Okulu sanatçıları olmuştur. Ayrıca tıpkı Courbet gibi toplumsal gerçekliği gözler önüne seren ve üretici sınıfları betimleyen eserleriyle Jean-François Millet ve Honoré Daumier'de Realist resmin ilk önemli temsilcilerinden sayılırlar.
J.F. Millet, şehir hayatından çok köylü yaşamını kadrajına almış, emekçi köylülerin, tarım işçilerinin çalışma hayatlarını idealize etmeden tablolarında yansıtmıştır. İnsan doğa ilişkisini de konu edinmiş; köylülerin, toprakla ilgilenenlerin zor ve sıkıntılı yaşamlarına eğilmiştir. Kırsal alandaki köylülerin yoksulluğu, “Başak Toplayanlar” adlı eserde vurgulanmıştır. Eser, 1957'de sergilendiğinde kimi çevrelerce pek hoşnut karşılanmamış, “yıkıcı” olarak yorumlanmıştır.[6] Paul de Saint Victor adlı bir eleştirmenin bu eser hakkındaki yorumları, eseri aşağılayıcı, küçük düşürücü ifadelerle doludur. Örneğin yorumunda şu ifadelere yer vermiştir: “Üç başak toplayıcısı müthiş bir görünüşe sahip, Fukaralığın Üç Perisi olarak poz veriyorlar... çirkinlikleri ve iğrençlikleri rahatsız edici.” (Griselda Pollock, Millet, Londra 1977, s. 17)[7]
Honoré Daumier, Paris dergilerinde düzenli olarak yayınlanan hicivli siyasi karikatürlerle ün kazandı. Daha sonra litografiye ve nihayet resme yöneldi. Kentsel yaşam sahneleri, bir baskı ustası olarak deneyiminden kaynaklanan basitleştirilmiş, akıcı ve doğrusal bir kaliteye sahiptir. Yeni müreffeh burjuvaziyle alay ederek ya da toplumun en alt sınırlarından insanları sempati ile sunarak resmetmiştir.[8] Karikatürlerinden ötürü yargılanıp ceza alınca resme yönelmiştir. Bu dönemde toplumun üretici sınıflarını betimleyerek Courbet'nin başlattığı gerçekçi sanat anlayışını kendi fırçasından eserler vererek devam ettirmiştir.
Fransa'da doğan ve Avrupa'nın diğer ülkelerine yayılan gerçekçi sanat hareketi 1870'lerden sonra da Fransa'da etkisini göstermeye devam etmiştir. Gerçekçi resim sanatının bu üç büyük isminden sonra adları anılan diğer Fransız gerçekçileri şunlardır: Jules Breton, Jules Bastien-Lepage, Julien Dupré, Émile Friant, William-Adolphe Bouguereau, Rosa Bonheur, Julien Le Blant. Courbet'nin 1851'de Belçika'yı ve 1869'da Almanya'yı ziyaret etmesi, Menzel, W. Leibl, Jozef Israels ve NJ Grigorescu gibi çok sayıda yabancı ressamın Paris'e yaptığı ziyaretler ve uluslararası sergiler sayesinde gerçekçi resim anlayışının diğer ülkelere yayılması sağlandı.[9]
Gerçekçilik zaman için de farklı kollara ayrılarak, yeni ifade biçimleriyle çeşitlenmiştir. Öncelikle temel ayrım natüralizmle olmuş. Her ne kadar başlangıçta natüralizmle keskin bir biçimde ayrılmasalar da gerçekçi sanatçı yine de yüzeysel gerçekliğin ötesini sezinlemiştir. Örneğin gerçekçilerden özellikle de Barbizon Okulu'nundan etkilenen İzlenimciler toplumun iç çelişkilerini çözmeye çalışan gerçekçilikten çok yüzeydeki görünen gerçekliği yansıtmaya amaçlayarak resimde natüralist anlayışın temsilcileri olmuştur. Gerçekçi anlayış, edebiyatın yanı sıra plastik sanatlarda da farklı türlere ayrılmıştır: Toplumsal Gerçekçilik, Sosyalist Gerçekçilik, Yeni Nesnellik gibi... Her ne kadar gerçekçilik adını almış olsa da Hiperrealizm ya da Fotorealizm de natüralist sanat anlayışına yakın bir plastik sanatlar akımıdır.
İtalya'da 19..yy ikinci yarısı içinde gerçekçilik birçok ressam için temel ilham kaynağı olmuş, bu sanat anlayışında eserler vermişlerdir. Empresyonizmin bir emsali olarak da görülen “Macchiaioli” ismiyle bilinen çağdaş İtalyan resim hareketi, Fransız gerçekçiliği ile özdeşleşmiştir. İtalya'da gerçekçi temalar Giuseppe Pellizza da Volpedo, Angelo Morbelli, Gioacchino Toma, Antonio Rotta, Antonio Mancini ve Macchiaioli ressamlarından örneğin: Giovanni Fattori, Cristiano Banti, Silvestro Lega, Telemaco Signorini tarafından ele alındı.[10][11][12] 20.yy İtalya'sında realizm akımını takip eden ressamlardan en bilineni eserlerinde dışavurumcu bir üslupla gerçekçi anlayışı sentezlemiş olan Renato Guttuso'dur
Hollanda'da realizmin izlerini Lahey okulunda görebiliriz ayrıca Van Gogh da sanat hayatının başlangıcında gerçekçiliğin etkisinde kalmış ve bu türden eserler vermiştir. Hollanda'da Lahey Okulu terimi, esas olarak 1870 ile 1920 yılları arasında çalışan ve merkezi Lahey'de olan bir grup Hollandalı sanatçıya atıfta bulunur. Lahey Okulu özellikle Fransız Barbizon okulundan etkilenen ve onlar gibi açık havada peyzaj resimler yapan ressamlardan oluşur. İçlerinde Van Gogh'un kuzeniyle evlenmiş olan ressam Anton Mauve’de yer alır. Mauve peyzajla beraber pastoral bir atmosfer de köylü betimlemeleri de yapacaktır. Van Gogh'un sanat hayatının başlangıcında da Anton Mauve’nun etkisi büyüktür. Van Gogh, Mauve’nin atölyesinde resimler yapmış ve boya eğitimi almıştır.[13][14] Van Gogh ayrıca Millet’nin eserlerinden içerik ve üslupsal olarak etkilenmiş, o da Millet gibi köylüleri, emekçi sınıftan insanları betimleyen gerçekçi anlayışta yapıtlar üretmiştir.
Belçika’da gerçekçi anlayışın 19.yy da ki ilk önemli temsilcisi kuşkusuz heykeltıraş-ressam Constantin Meunier’dir. Gustave Courbet’nin Taş kırıcılar adlı eserle karşılaşması sanat hayatını derinden etkilemiştir. Eserin etkisiyle heykel sanatından çok resim sanatına önem vermiştir. Maden sahneleri, madenci betimlemeleriyle ünlü sanatçı bu konu dahilinde ilerleyen zamandan heykellerde üretmiştir.[15] Ayrıca Belçikalı ressam Eugène Laermans'da gerçekçi geleneğe bağlı dışavurumcu üslupta eserler vermiştir. Örneğin: "Grev Akşamı" (1893), Göçmenler (1896).
Alman gerçekçiliği genellikle 1850'den 1900'e toplumsal gerçekliğe objektif yaklaşan, çağın tanığı olan ve halk tabakalarına eserlerinde yer vererek baskın Romantik eğilimden kopan bir dizi Alman sanatçının eserlerini tanımlamak için kullanılır. Alman romantizminin etkisinin yitirilmeye başlandığı noktada, yani 19.yy'ın ikinci yarısında Fransız realist ressamların eserleri özellikle de Courbet'nin realist anlayışı burada bazı ressamlarda etkisini göstermiştir. Caspar David Friedrich gibi sanatçıların duygusal yoğunluğunu reddeden Alman realistleri, gündelik hayatın sahnelerine ve gerçekliğin doğasına dair araştırmalara yöneldiler.[16]
Fransa'daki 1848 Devrimi'nin Almanya'da yansımaları oldu ve onlarca yıllık siyasi pasifliğin ardından, sanayi çağının başladığını açık bir şekilde ilan eden ülke çapında bir huzursuzluk dalgası yayıldı. Yeni standartlar bulma çabasıyla geçmişe dönen 19. yüzyıl başlarının idealizmi, yerini yeni bir gerçekçiliğe bıraktı ve bu, kısa sürede edebiyat ve güzel sanatlar için kabul edilen tema haline geldi. 1839'da Daguerre'nin fotoğrafı icadıyla, sanatçının gözleri, şimdiye kadar önemsiz ve dolayısıyla temsil edilmeye değer olmadığı için reddedilen nesnel gerçekliğin değerine açıldı. Estetik ve tarihi idealler reddedildi ve bunların yerine yeni bir idealler dizisi koymak istemeyen realist sanatçılar, resimlerini yalnızca gerçekte var olanı temsil etmeye adadılar.[17]
19.yy Alman realizminde öne çıkan iki isim Adolph von Menzel ve Wilhelm Leibl’dı. Onların yanı sıra “Leibl-Kreis” (Leibl Topluluğu, Leibl Topluluğu) adı verilen ve Wilhelm Leibl ile çalışmalar yürüten ressamlar, Carl Schuch, Wilhelm Trübner, Otto Scholderer, and Hans Thoma’nın da adlarını anmak gerekir.
Adolph Menzel – Eisenwalzwerk, (Demir Haddehanesi ), 1872-75 adlı eseri, sıcak bir fırının üzerinde çalışan demir işçileri kalabalığını; yoğun chiaroscuro ile empresyonist duman geçişlerini birleştirir.[16] Sanatçı bu çalışma sahnesinde işin zorluğunu, çalışanlarda bıraktığı etkiyi, mekânın ve ışığın dramatizasyondan yararlanarak saf, yalın ve objektif bir dille anlatmaya çalışmıştır. Her ne kadar Fransız realistlerinin etkisi altında kalmış olsa da gerçekçi resimlerden daha çok tarihi türde ve anıtsal eserler vermiştir.
Almanya Berbling'deki köy kilisesinde bir sıra halinde oturan üç nesil Alman köylüsünü tasvir eden Kilisede Üç Kadın (Die drei Frauen in der Kirche) Wilhelm Leibl’ın en ünlü eserlerinden biridir. Leibl bu ve bunun benzeri Almanya da köy ve kasaba halkını tasvir ettiği eserler üretmiştir. Münih’te Courbet’nin resim sergisini gezen ve Courbet’le de tanışan Wilhelm Leibl’ın sanatsal çizgisini geliştirmesinde bu tanışma etkili olmuştur.[18] Wilhelm Trübner, Carl Schuch ve Albert Lang Leibl’la beraber Bernried'deki yürüyüşler sırasında birlikte manzara resimleri yapmışlardır.[19] Özellikle Leibl etkisiyle gerçekçi ve izlenimci sanat anlayışına yönelmişlerdir. Daha sonra Hans Thoma ile tanışan topluluk; Leibl, Trübner, Schuch, Lang ve Thoma birlikte "Leibl Topluluğu" olarak bilinen sanatçı grubunun çekirdeğini oluşturacaktır.
Almanya'da realizm 20.yy da Modernizmin etkisiyle farklı form arayışlarına başvuran ekspresyonist akımla bütünleşti. Yeni Nesnellik Alman sanat hareketi içinde, Almanya'da Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki sinizmi ve hayal kırıklığını ifade etmek için gerçekçi bir tarzda çalıştı.[9] 20.yy'ın ilk yarısında Almanya'da gerçekçiliğin izlerine Yeni Nesnellik akımının temsilcilerinde özellikle Otto Dix'in ve George Grosz'un ve yine ekspresyonizmden etkilenmiş kadın ressam ve heykeltıraş Käthe Kollwitz'in eserlerinde rastlanabilir.
Britanya'da Birleşik Krallık'ın resim sanatında usta sanatçılar çıkarması romantik akımdan sonra da devam etmiştir. Gerçekçiliğin adaya etkisi büyük olmuş bir sonraki kuşağa sesini duyuran Ön-Rafaelloculuk sanatçılarında bile gerçekçi sanat anlayışının izleri görülmüştür. 19.yy İngiliz resminde gerçekçi türde resimler vermiş başlıca ressamlar arasında; Ford Madox Brown, Hubert von Herkomer, Frank Holl, Luke Fildes, William Holman Hunt, ayrıca Newlyn Okulu ressamlarından Stanhope Forbes, Frank Bramley, Walter Langley, Henry Herbert La Thangue, Elizabeth Forbes sayılabilir.
Kır sahneleri ve taşra insanının tasvirleri hem İngiltere'de hem de sanayileşen Avrupa'da oldukça popüler bir konu haline geldi.[20] Barbizon Okulu'nun ve gerçekçilerin etkisiyle birçok sanatçının ve öğrencinin kırsalda çalışmaya başlamaları taşra insanlarıyla tanışmalarına sağladı.[20] Cornwall'daki Newlyn Okulu, taşra hayatının kaba basitliğini gözler önüne seren Jules Bastien-Lepage tarzından büyük ölçüde etkilenmişti.[21] Newlyn Okulu tarafından tanıtılan teknikler ve Edgar Degas'nınkiler gibi diğer benzer Fransız izlenimci stilleri, Walter Sickert gibi ülkenin başka yerlerindeki ressamlar tarafından da benimsendi.[21]
Sosyal konuların tasvir edildiğinde eserler sayıca artmaya başlamıştı. 1874 Kraliyet Akademisi yaz gösteriminde, toplam 1.433 olan eserlerin yaklaşık dörtte birinin gerçekçi türde eserler olduğundan söz etmektedir Treuherz.[22]
Gerçekçi ve natüralist yorumlara Ön-Rafaelloculuk ressamlarının işlerinde de rastlanabilir. Bu hareketin ressamları eserlerinde biçimsel olarak detaycı bir tasvirin peşinde koşmuşlardır[23]
Bir İngiliz resim hareketi olan Ön-Raphaelocu Kardeşliğin en bilinen isimlerinden biri Ford Madox Brown ‘un bazı eserleri bu türün içine (gerçekçiliğe) dahil edilebilir.[9] Öte yandan Ön-Rafaeloculuk’un Ortaçağ kültürüne yaptığı vurgu, doğanın bağımsız gözlemini önemseyen gerçekçilik ilkeleriyle çatışıyordu. Ön Raphaelite Kardeşliği ilk aşamalarında, iki çıkarımın birbiriyle tutarlı olduğuna inanıyordu, ancak daha sonraki yıllarda hareket bölündü ve iki ayrı yöne doğru ilerledi. Realistler, Hunt ve John Everett Millais tarafından yönetilirken, “Ortaçağcılar” Dante Gabriel Rossetti ve takipçileri Edward Burne-Jones ve William Morris tarafından yönetildi.[24] Özellikle William Holman Hunt’ın aslını yakalamaya çalışan pastoral yaşam tasvirleri sanatçının gerçekçi bil dil tutturmasını sağlamıştır. Britanya resminin öncü ressamlarından Ford Madox Brown’un Emek/Work ve İngiltere’nin Sonu /The Last of England adlı resimleri, Ada ülkesinin en bilinen gerçekçi eserleri olmuştur. “İngiltere’nin Sonu” ülkesini son kez gören göçmen çifte odaklanmıştır. Eserde ön planda yer alan figürlerin, yeni bir ülkeye göç etmek zorunda kalmaları, yüzlerindeki melankolik ifadeyle yansıtılmış. Emek/Work adlı eserde sanatçı iki ayrı sınıfı yol işçilerini ve burjuvaziyi aynı kadrajda sahnelemiştir.
1873'te, 1880'lerde daha da kötüleşen ekonomik bunalımın ardından Herkomer, işsiz insanların iş bulmak için yollara düştüğünü gördü. 1885'te Hubert von Herkomer'ın yaptığı “Zor Zamanlar" adlı resim, bir taşra yolunda iş bulmak için bekleyen bir işçiyi, eşi ve yanında iki küçük çocuğu ile birlikte tasvir etmektedir.
Herkomer'in bir önemli gerçekçilikle ilintili eseri dramatik bir tablosu, kendi deneyimlerine dayanan ve göçmenleri 1855'ten 1892'ye kadar giriş limanı olan New York'ta Castle Gardenda, kümelenmiş yeni bir yaşam umuduyla gösteren 1884 tarihli “Batı'ya Sürükleniş'tir/Pressing to the West”.[22] Ayrıca Grev(1891) adlı eser Herkomer'in gerçekçi çizgiye sadık kaldığı en önemli eserlerdendir.
Frank Holl 1869'da, sosyal reformcu William Luson Thomas tarafından haftalık olarak yayınlanan resimli bir dergi olan The Graphic dergisinin kadrosuna katıldı. Sonraki beş yıl boyunca Holl, dergideki hikâyeleri anlatmak için kullanılan bir dizi resim üretti. Frank Holl, dergide Luke Fildes ve Hubert von Herkomer gibi siyasi bağlılığını paylaşan diğer genç sanatçılarla birlikte çalıştı. Üç adam genellikle gravürlerini büyük ölçekli yağlı boya tablolar olarak yeniden işlediler ve birlikte gerçekçi hareketinin bilinen örneklerini ürettiler.[25] Frank Holl 'un The Graphic için yaptığı görevlerden biri Newgate Hapishanesine bir ziyaret içeriyordu. Oradayken bir kadın ve çocuklarının bir mahkûmu ziyaret ettiğini gördü. Daha sonra bu olayı, çoğu eleştirmenin Holl'un en iyi tablosu Newgate: Committed for Trial adlı eserinin konusu olarak kullandı. Holl, esaret duygusunu yakalama çabasıyla Newgate Hapishanesi'yle ilgili resmi “Newgate, Committed for Trial”ı boyar. Bir eleştirmen şöyle yazmıştır: "Bu güzel eserdeki karakterler o kadar gerçektir ki (Newgate: Committed for Trial), yıkılmış hırslar, kırılan ev bağları, küçümsenen ve ayaklar altına alınan bağlılık hakkında anlatılacak bir hikâye olduğunu hissettiriyor".[25]
Gerçekçilik, 1870 yılında Saint Petersburg'da kurulan ve özellikle köylülerin çağdaş yaşam koşullarını ve manzaraları tasvir eden resimlerin gezici sergileriyle aydınlanmayı teşvik eden bir grup sanatçı olan Peredvizhniki'nin çabalarıyla Rusya'da popüler hale geldi.[26] 1830'larda (1757'de kurulan) Rus Sanat Akademisi, Rus ressamlarını eğitim için yurt dışına göndermeye başladı. Bununla birlikte, gerçek anlamda ulusal bir resim geleneği, 1870'lere kadar “Gezginler” in ortaya çıkmasıyla başlamadı.[27] Rusya'nın en yetenekli sanat öğrencilerinden bazılarının 1863'te İmparatorluk Sanat Akademisi'nin muhafazakarlığına karşı küçük bir isyan, Gezgin Sanat Sergileri Derneği'nin oluşmasına yol açtı.[28]
18. yüzyılın ortalarından itibaren, Rus resim ve heykel okulu, Sankt-Peterburg'daki İmparatorluk Sanat Akademisi tarafından kontrol ediliyordu. II. Aleksandr'ın "Büyük Reformlar" ının görece liberal atmosferinde, bazı sanatçılar arasında Sanat Akademisi'nin geleneksel muhafazakâr tavrına karşı artan bir hoşnutsuzluk vardı. 1863'te Akademi'deki bir grup öğrenci, yıllık Altın Madalya resim yarışması için önerilen konuya isyan etti: "Odin'in Valhalla'ya Girişi". Bu mitolojik fantezinin, sanatsal ilgilerini gerektirdiğine inandıkları Rusya'nın gerçek hayatından çok uzak olduğunu hissettiler. Akademiden on üç ressam ve bir heykeltıraş istifa etti. Akademiden çekildikten kısa bir süre sonra, bu "On üç Yarışmacı" bir Sanatçılar Kooperatifi Topluluğu kurdu. 1870'te "Gezgin Sanat Sergileri Derneği"ni kurdular ve "Peredvijniki" ("Geziciler" veya "Gezginler") olarak tanındılar.[29] Daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşmak isteyen topluluk üyeleri sosyal / politik reformu vaaz etmek ve yolda tamamlanan eserlerin sanat sergilerini düzenlemek için Rusya'yı dolaştı.[28] Gezginler, kendilerini popülist temalara adadılar. Erişilebilir bir gerçekçi tarzda boyanmış ve sanatlarının sosyal reform için bir araç olarak hizmet edebileceğine ve ulusal bir bilincin gelişimini destekleyebileceğine inanıyordu. Peredvijniki'nin kurucuları Avrupa sanat hareketlerinin bilincinde olsalar da, kendi gündemleri Rusya ile ilgiliydi. Temalar Rus köylüsü, Rus manzarası ve Rus ruhban sınıfıydı. Ancak geziciler sadece resim yapmayı seçtikleri konularda değil, aynı zamanda izleyicilere ulaşma biçiminde de yenilikçiydiler. Daha önce önemli sanat sergileri Moskova ile sınırlıydı. ve St. Petersburg, ancak artık bu gezici grupla ittifak kuran sanatçılar, daha önce sahip olduklarından çok daha geniş bir kitleye ulaşma fırsatı buldular.[29]
19.yy Rus gerçekçiliği edebiyat ve resimde aynı dönemlere Gezgin ressamlar sanat hareketi her ne kadar ülkenin resmi sanat anlayışı neo-klasizme tepki olarak ortaya çıksa da, içlerinden hepsi gerçekçi sanat anlayışına yönelmedi. İvan Şişkin gibi peyzaj ressamı ya da Vasili Surikov gibi tarihi konuları ele alan ressamlar da vardı. Ancak önemli bir kesimi ya kısmen ya da tamamen gerçekçi temaları seçti. Bu ressamlar içinde başlıca isimler: İlya Repin, Konstantin Savitski, Vasily Perov, Nikolay Bogdanov-Belsky, Emily Shanks, Antonina Rjevskaya, Vladimir Makovski, Nikolay Kasatkin, Vasili Maksimov, Ivan Bogdanov, Grigoriy Myasoyedov, Abram Arkhipov, Kārlis Hūns, Nikolai Dmitriyevich Kuznetsov, Rafail Levitski, Illarion Pryanishnikov, Aleksei Stepanov, Nikolai Yaroşenko sayılabilir.
19.yy Rus gerçekçiliği denilince resim dalında kuşkusuz en önce anılan isim İlya Repin'dir. Repin'in Volga'da Sal Çekicileri(1870-73), adlı eseri ise Rusya da realist resmin sembol eserlerindendir. Sanatçının Geziciler grubuna katılmadan önce yaptığı ve ilk profesyonel işi olarak gördüğü yapıtı önce Rusya'da ve daha sonra ötesinde ses getirmiştir. İçlerinde Dostoyevski'nin de olduğu birçok yazar hakkında yazılar yazmıştı. Benzeri biçimde Parti (1883), Kursk Vilayetinde Dini Geçit Töreni(1880-83), Bir Propagandacının Yakalanışı (1880-89) adlı eserler de ressam tarafından gerçekçi çizgiye bağlı kalınarak yapılmış eserlerdi. Gezicilerin içinde de yer alan bir diğer önemli 19.yy gerçekçi ressamı Vasili Perov'dur. Köylülerin, emekçilerin gündelik yaşamdan sahneleri yanı sıra, onların yaşamış olduğu trajediyi de konu edinmiştir. Ressam ayrıca eserlerinde, zengin-yoksul ayrımına, sınıf farkına da dikkat çekmiştir. Gerçekçi anlayışla ele aldığı başlıca eserleri arasında; Demiryolunda Bir Sahne (1868), Kuş Avcısı (1870), Uyuyan Çocuklar (1870), Defin, (1865), Moskova yakınlarındaki Mytishchi'de çay ziyafeti(1862) yer alır. Konstantin Savitski'de demiryolu işçilerini, savaşa gönderilen yoksul halktan insanları, kır emekçilerini, köylüleri konu edinen eserler vermiştir. Başlıca eserleri arasında: Demiryolunun Onarımı (1874), Savaşa (1888), Yoldaki İkon (1878), Kaçak(1883) sayılabilir. Nikolay Bogdanov-Belski, okul-öğrenci temalı eserleriyle özellikle kırsal kesimde yaşayan yoksul köylü çocukların eğitim kurumlarıyla olan ilişkisine odaklanmıştır. Emily Shanks ve Antonina Rzhevskaya; adlı kadın gezgin ressamlar, çocuk temalı eserler ortaya koymuşlardır. Vladimir Makovsky, Nikolay Kasatkin, Vassily Maximov, Grigoriy Myasoyedov, Abram Arhipov, Kārlis Hūns, Nikolai Dmitriyevich Kuznetsov, Rafail Levitsky, Illarion Pryanishnikov, Alexei Stepanov, Nikolai Yaroshenko, köy ve kasabalardaki, çiftçilerin, balıkçıların, ormancıların, madencilerin, göçebe çingenelerin, emekçi ve orta sınıftan insanların, genellikle gündelik yaşamlarını konu edinen eserler üretmişlerdir.[28] Öte yandan geziciler sadece seçtikleri konuları itibarıyla Rusya resim sanatında mevcut alışkanlıkları, gelenekleri kırmamışlardı. Ayrıca eserlerinde konu edindikleri Rus emekçi sınıfıyla buluşacak gezici sergilerler düzenleyerek de belirli kalıpları yıkmışlardı.[30]
20.yy'da ise Ekim Devrimiyle beraber Rus gerçekçiliği, başka bir boyut kazanmıştır. Devrimle beraber sosyalist bir perspektife sahip ressamların ilk örnek aldığı ressamlar gezicilerdi. Edebiyatta Maksim Gorki'nin eserleri, resimde ise gezicilerin gerçekçi eserleri, sosyalist gerçekçilik anlayışının referansları olmuştur.
Edebiyatta realizm ya da gerçekçilik, bir estetik ve edebî kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa'da ortaya çıkmıştır. Nasıl ki romantizm klasisizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasisizme hem de romantizme karşı bir akım olarak ortaya çıkmış, başta Aleksandr Puşkin olmak üzere öncü Rus yazarlarla birlikte Rus edebiyatında yaygınlaşmıştır.[31][32][33]
Akımın ilk teorisyeni olarak görülen Jules-Français Champfleury'ye göre edebiyatta bir hareket olarak gerçekçilik 1848 sonrası bir fenomen haline geldi. Champfleury'nin açıklamasına göre edebiyatta realizm, objektif gerçekliği yeniden üretmeyi amaçlar ve romantik idealizasyon ya da dramatizasyon yapmadan, özellikle orta ya da alt sınıf toplumlar arasında günlük, sıradan faaliyetleri ve yaşamı göstermeye odaklanır.[34]
Tiyatroda realizm akımı, 19. yüzyıl tiyatrosunda gözlenen, günlük yaşama ilişkin ayrıntıların oyun metinlerine daha çok yansıması sonucunu doğuran bir sanat akımı olarak ortaya çıkmıştır. Egemen sınıfı değerlerine, dünya görüşüne ve ahlak anlayışına olduğu kadar, toplumsal düzenin işleyişine de eleştirel bir karşı çıkış getirmiş olan gerçekçi toplumsal oyunlardır. Gerçekçi tiyatro taraftarı olan sanat insanları romantizm akımını eleştirerek, bilimin çağdaş başarısına ayak uydurmanın gerekliliğini savunurlar.[35]
Sosyalist Gerçekçilik, 1934 yılında Maksim Gorki tarafından 1. Sovyet Yazarlar Birliği Kurultayında ilan edilen sanat yöntemi ve yönüdür. Kuramsal kaynakları Rus devrimci demokratlara ve Marksçı felsefeye dayanan Sosyalist gerçekçilik, Sovyetler Birliği'nde devrim döneminin sanatı haline gelmiştir. Eleştirel gerçekçilik, bir bütün olarak burjuva edebiyatı ve sanatı bulunduğu çevrenin toplumsal gerçekliğinin bir eleştirisini de birlikte getirir. Sosyalist gerçekçilik ise, bir bütün olarak toplumcu sanat ve edebiyatın, sanatçının ya da yazarın, emekçi sınıfının ve doğmakta olan toplumcu düzenin amaçlarıyla temelde uyumlu olduğunu gösterir. Bu ayrılığın, yalnızca anlatım biçimlerinin değil, yeni bir tutum sonucu olduğu gerçeği, Josef Stalin zamanında yöneticilerin sanat işlerine sık sık karışmaları yüzünden gölgelenmekteydi. Yöntemsel açıdan eleştirel gerçekçiliğin bir sonraki aşamasını gösteren Sosyalist gerçekçilik, Sovyet edebiyatının ve edebiyat eleştirisinin temel yöntemi olarak sanatçılardan gerçeğe bağlı, doğru, tarihsel somut bir aktarımının yapılmasını savunur.[35]
Bu sanat akımının özünde sanat toplum içindir anlayışı vardır.
İtalyan Yeni Gerçekçiliği (İtalyanca: Neorealismo), II. Dünya Savaşı sonlarında İtalya'da ortaya çıkan bir sinema akımı oldu. Genelde kabul gören kanıya göre akımı başlatan film Roberto Rossellini'nin 1945 yılında çektiği Roma, Açık Şehir (Roma, Città Aperta) iken akımın son filmi de Vittorio De Sica'nın 1952 tarihli Umberto D.'sidir. Bazı eleştirmenler akımın başlangıcı olarak Luchino Visconti'nin Tutku (Ossessione) filmini gösterirler.[36] Yine bir kısım eleştirmenlere göre Federico Fellini'nin 1954 tarihli filmi Sonsuz Sokaklar (La Strada) da bu akıma dâhil edilir. Bu akımın kabaca 1944 ila 1954 yılları arasında etkili olduğu kabul edilmekle birlikte, sonraki yıllarda da birçok İtalyan filminde ve yer yer diğer ülke sinemalarında da az veya çok etkileri izlenmeye devam etti.[37][38]
Ardından 1950 sonları ve 1960'lı yıllarda, kısmen İtalyan Yeni Gerçekçiliği akımından etkilenen bir grup Fransız film yapımcısı için eleştirmenler tarafından Yeni Dalga Fransızca: la Nouvelle Vague olarak tanımlanmıştır. Yeni Dalga terimi hiçbir zaman örgütlü bir hareket haline gelmemiş olsa da, Yeni Dalga akımını benimseyen film yapımcıları kendilerinden emin bir biçimde klasik film formunu reddetmeleri ve tabuları yıkma cesaretleriyle öne çıktılar.
Şiirsel Gerçekçilik 1930'larda Fransa'da ortaya çıkmış ve II. Dünya Savaşı'nın sonuna dek etkisini sürdürmüştür. Fransa'da da etkisini tüm ağırlığıyla gösteren 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı'ın bir sonucu olarak yaşanan toplumsal ve siyasi kargaşa ortamında bu yeni sinema akımı doğdu. Çalışan sınıfların sorunlarını, bireyin mutsuzluğuna ve çaresizliğine vurgu yaparak ABD Kara filmlerine benzer çarpıcı bir atmosfer içinde karamsar bir üslupla ve şiirsel bir duyarlılıkla anlatan ve "Şiirsel Gerçekçilik" adı verilen bu tarz Fransa'da popüler oldu.[39]
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz. |
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.