Loading AI tools
etnik grup Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Hemşinliler (Ermenice: Համշենցիներ Hamşentsiner, Rusça: Амшенцы Amşentsı, Lazca: Sumexi), yoğun yaşadıkları yerler Türkiye'nin Rize, Erzurum'un Tortum, İspir, Artvin'in Hopa ve Kemalpaşa ilçeleri, Trabzon'un Araklı ve Sürmene ilçelerinde olan, nüfusu yaklaşık iki yüz bin kişiden oluşan ve Hemşince veya Türkçe ana dilli etnik gruptur. Hemşinli tanımı Hemşin'de yaşayanları değil kendine ait ortak bir kültürü, dili olan topluluğu ifade etmektedir.[4] Hemşinlilerin önemli bir kısmı bugün Türkiye'nin büyük şehirlerine ve Rusya, Gürcistan, Özbekistan gibi başka ülkelere dağılmış durumdadır. Bunun siyasi, ekonomik ve dini pek çok nedeni bulunmaktadır. Hemşinlilerin çoğunluğunun mensup olduğu din İslam'dır.[5][6]
Hemşin adının kökeni Prens Hamam'ın isminden kaynaklanmaktadır. Prens Hamam'ın adını taşıyan prenslik başkenti zaman içinde Hamameşen şeklini almış, daha sonra ise Hemşin şeklini alarak tüm bölgeyi tanımlayan bir ad haline gelmiştir.[7][8][9]
Bert Vaux; Hemşinlileri doğu, batı ve kuzey olarak üç kategoride incelemiştir.[10]
Edwards, Hemşinlilerin MS 8. yüzyılın ikinci yarısında, Prens Hamam Amatuni öncülüğünde bölgeye yerleştiği, Haçikyan göçmenlerin Ararat bölgesindeki Kotayk ve Aragatsotn’dan olduğu, R. Benninghaus ise 11. yüzyılın ikinci yarısında, Ani şehrinden bölgeye göç olduğunu belirtmektedir.[6][7][12]
Tarihte, Amatunilerin lideri Prens Hamam ve akrabalarının bu bölgeye yerleştikleri bilgisi mevcuttur. Bu bilgiler ise kaynak olarak; Mamikonlu Hohanes'in; "Daron tarihi" adlı eseri kaynak göstermektedir; Bu bilgiye göre, "626 yılında Gürcü Beyi Vastyan'ın, Çoruh'u geçerek Balkar dağlarının kuzey yamacındaki Dampur denilen şehri yıktığından onun yeğeni Amatunili Hamam bu şehri yeniden imar ederek kendi adını vermiş ve Hamameşen (Hemşin) olarak anılmasını sağlamıştır." Dampur bölgesinin bugünkü Hemşin olduğu söylense de bu kesinlik kazanmamıştır.[7] Bir diğer kaynaktan elde edilen bilgilerde ise; " Ülkeleri yağmalanıp yoksul düşen, çok kalabalık kimse, Amatunili Hamam'ın öncülüğünde Kol (Göle) üzerinden Tayk (Oltu-Narman)'a geldiler. Oradan da kuzeybatıya giderek Egeristan'a (Eceristan-Acara) oradan da, Post'a (Karadeniz) dökülen Akapsis'i (Çoruh) geçerek batıya geldiler. Bunu haber alan Bizans (797-780) onlara kendi ülkesinde verimli topraklar verdi." diyerek önceki bilgiye biraz daha detaylı bilgi eklemektedir. Levon Haçikyan 789-790 yıllarında meydana geldiği tahmin edilen bu olayı doğrulayarak, "...bu olaya Arap Vostikan Obayduullah ve onun vekili "Beterin beteri namlı Süleyman'ın sebep olduğu.."' bildirilmektedir.[7]
Rahip Gevond'un 1887'de yazılı olarak bıraktığı belgelerden elde edilen bilgilerde; Ayarart eyaletinden, Arap istilasından ötürü göçen 12 binden fazla topluluğun başındaki liderlerin Amatuni Prensi Şapuh ve oğlu Prens Hamam ile diğer Ermenilerden oluşan süvarilerin olduğu ve Araplara karşı savaşmış oldukları belirtilmektedir. Arap istilasından kaçan bu Amatuni topluluğu, arkalarından gelmekte olan Arapları, Gürcistan sınırında karşılayıp burada bozguna uğratmışlar. Bu savaştan sonra Çoruh Nehrini (Çorokh) geçerek batıya yönelmişler.[13] Bunları burada karşılayan Konstantin onlara yerleşip yurt edinebilecekleri topraklar vermiş. Bu grup verilen topraklar üzerinde 789-790 yıllarında kurdukları prensliğe Hamam demişlerdir. Bu ad zamanla Hamameşen ve en sonunda da Hemşin şeklinde değişikliğe uğrayarak tüm bölgeyi tanımlayan bir ada dönüşmüştür.[9]
Haçikyan; Amatunilerin öz yurdunun Ararat bölgesinin Aragatsion ve Kotayk'ı (Bugünkü Ermenistan'ın orta yeri sayılabilir) kapsayan topraklar olup başkentlerinin ise Osakan kenti olduğunu ifade etmektedir.[7] Fahrettin Kırzıoğlu ise durumu "Alagaz dağı ile Gökçe Göl arasında merkezi Osaga Kalesi olan bölgeye yerleşen bu kavime, geldikleri Hamadan bölgesinden dolayı "Amatuni" (Hamad Hanedanı) denilmiştir." şeklinde ifade etmektedir.[14][15][16]
Burada Haçikyan onların Ermeni olduğunu kanıtlayabilmek için, bu toprakların, onların öz yurdu olduğunu söyler. Her ne olursa olsun ortak bir mutabakat vardır ki; Hemşinlilerin atalarının Kotayk, Ani ve Ararat bölgesinden çeşitli yollarla gelip söz konusu bölgelere yerleşmiş olmasıdır.[17]
Hemşin Prensliği'nin tarihini genel hatlarıyla vermek zordur, verilerin tamamen eksik olmasından dolayı Amatuni Prenslerinin Hemşin’de ne kadar süre iktidarda bulunduklarını saptamak mümkün değildir.[7]
15. yüzyılın başlarından itibaren Hemşin Prensliği, Lord Arakel (Arraquiel) ismi ile birlikte anılmaya başlar. İspanyol diplomatı Clavijo, vatanına dönüş yolunda Sperin (İspir) Müslüman emirinin misafiri olduktan sonra, Prens Arakel'in ismiyle anılan “Arakel'in memleketine” (Hemşin) hareket eder. Clavijo, Arakel ülkesi sakinlerinin Ermeni Hristiyanlar olmasına rağmen onu vergi almadan topraklarından geçirmek istemediklerinden şikâyet etmektedir. Çünkü Sper Emiri tarafından saygıyla konuk edilmiş olan Clavijo'nun, Arakel'in ülkesinden geçmek için vergi ödemeye mecbur olması Arakel'in, Sper Emirine tâbiliğinin sembolik olduğunu göstermektedir. Ayrıca bugün Çamlıhemşin sınırları içinde olan tarihi Zilkale'yi ise Hemşinlilerin lordu Arakel'in yaptırdığı tarihçiler tarafından ifade edilir.[18]
Bryer'e göre, Hemşinliler 15. yüzyılda İslam'ın etkisine girmiş ve 18. yüzyılda topluca Müslüman olmuş, Hristiyan kalmayı tercih edenler ise başta Trabzon olmak üzere diğer Karadeniz kentlerine dağılmışlardır.[12][19] Gürcü araştırmacı Lortkipanidze de, Hemşinliler hakkında şu bilgiyi not etmektedir. "Hemşinliler Çoruh batısında, yüksek yaylalarda, kıyı boyu Lazistan'a bitişik bölgelerde yaşarlar. İşgal ettikleri topraklar Karadeniz'i iç noktalara bağlayan önemli geçitlerden biridir. Hemşinliler Türkiye'de önemli derecede kalabalık, "ilginç bir etno-inanç" grubudur. Gerçek inancını dışa vurmayan kesimi saymazsak, Hemşinliler bugün Sünni-Hanefi mezhebine bağlı Müslümandırlar. Bilim adamlarının ortak görüşüne göre; Ermenilerin Müslümanlığa girişleri 17. ve 18. yüzyılda yoğunluk kazanmasına karşın, 20.yüzyılda bile halen Hristiyanlık dinini ve Ermenice dilini kullanan kişilere rastlanmaktadır."[7] Burada söz konusu yazar da Haçikyan gibi; Hemşinlileri, Müslüman Ermeniler olarak tanımlamaktadır.[20]
Antik Çağda Ermeniler ve İranlılar arasında bir bağlantı olduğunu ve zamanla birbirlerinden ayrıldıklarını bildiren Vaux, Batı Hemşinlilerin 16. ve 18. yüzyılda büyük kitleler halinde, küçük bir bölümün ise 20. yüzyılın başlarında, Doğu Hemşinlilerinin ise 17. yüzyılın sonlarında İslam’a geçtiğine inanmaktadır.[10]
Lortkipanidze; "Kanuni devrinde, Hemşin üç nahiyeden ibaretti. Hemşin, (Karahemşin) ve (Eksanos). Eksanos nahiyesi bugünkü Kaptanpaşa olarak adlandırılmış olan Senoz bölgesini içine alıyordu. Karahemşin denilen yer ise Çamlıhemşin'in üst kısımları idi. Hemşin'in 34 köyü ve iki de kalesi vardı (Kale-i bala, Kale-i zir)." Konuya ilişkin olarak ise O.Naci Ak şu bilgiyi vermektedir. "....tarihi Hemşin kazası; Hemşin, Çamlıhemşin ilçeleri ile Çayeli-Kaptanpaşa bölgesini içine alan geniş bir alana yayılmıştı. Hatta Cimil'e kadar bile uzanıyordu. Hemşin'de mahalle adı altında iki yerleşim yeri vardı. Bunlardan biri 40 haneli Külar, diğeri de 25 haneli Nekür idi. Bu iki yerin günümüzdeki Hemşin'in merkezi olabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda bu iki isim, 30 haneli ve kısmen Müslüman olan Çoço yani Levent karyesinden sonra gelmektedir.[21] Genel hatları ile tarihi Hemşin coğrafyası sahilden paralel olarak yaklaşık 20 km içeriden başlayarak Kaçkar zirvelerine kadar olan bölge, Hemşin diyarını oluşturur. Bu o kadar belirgindir ki, Kaçkar aşıtlarından kuzeye doğru gidildiğinde sahile 20 km kalana kadar Hemşin köylerinin içinden geçilir ve bu bölge Hemşinlik olarak bilinir. Hemşin'in en batısı Anzer-Cimil Hemşin olup Acara'daki üç Hemşin Köyü ise Hemşin coğrafyasının en doğu ucunu oluşturur.[22]
Tarihi Hemşin kazası 9 ana bölgeden oluşmaktadır sırasıyla; (Cimil Hemşin: İkizdere deki dağlık Hemşin köyleri, (Senoz Hemşin: Bugünkü Çayeli ilçesinin dağlık kesimindeki Hemşin köyleridir, (Nahiye Hemşin: Bugünkü Hemşin ilçesinin tümünü kapsamaktadır. Osmanlı döneminde Büyük Hemşin kazasının merkezi olup. Bütün Hemşin coğrafyası buraya bağlıdır, (Büyükdere Hemşin: Bugünkü Çamlıhemşin ilçesi ile Zilkale arasındaki köyleri kapsar, (Yukarı Hemşin: Zilkale'den Kaçkar zirvelerine kadar olan köyleri kapsar, (Hala Hemşin: Çamlıhemşin ilçesinden başlayıp Kaçkar zirvelerine kadar ulaşan Haladeresi havzasını kapsar, (Abo Hemşin: Fındıklı ilçesindeki Çağlayan vadisi ile çevresindeki Hemşin köylerinden oluşur. (Hopa Hemşin: Hopa ve Borçka'yı birleştiren Cankurtaran bölgesi ile Kemalpaşa'daki Hemşin köylerinden oluşur. (Acara Hemşin: Bugün Gürcistan'da kalan 3 Hemşinli köyünden oluşur. Bu ana yörelerden başka Kaçkardağlarının güneyinde Hevek (Yaylalar), Hoderçur (ispir Sırakonaklar) Hemşin coğrafyasına dahildirler.[22]
Hemşin'de yaşayan Hristiyanlar, Müslümanlığı topluca kabul etmedikleri için buralara Müslüman Türkler getirilmiş ve Hristiyan Hemşinliler de; Araklı (Karadere Vadisi), Trabzon ve Çarşamba'ya göçmüşlerdir. Müslümanlığı seçen Hemşinliler ise köylerinde kalmış, Türklerle çeşitli biçimlerde akrabalıklar kurarak ana dillerini unutmuşlardır. Bölgede tamamen Türkçe hakim bir dil olmuştur." demektedir.[21] Konuya ilişkin bir başka kaynaktan aktaracağımız bilgilerde ise 1690-1700 bölgede yaşayan nüfusun zorla Müslümanlaştırıldığı iddia ediliyor. Bjişkyan'ın bir andaçından alıntılanan bilgide; "Karadere Ermenilerinin Sper'den Baberd'den ve özellikle Hamşen'den din değiştirmekten kurtulmak amacıyla 1690-1700'lü yıllarda göçtüklerini" ifade ettikten sonra devamla; "Hamşen ilinde kalan nüfusun tamamini tacikleştirdiler (İslamlaştırdılar). Ondan sonra saldırılar Karadereye yönelince; binlerce aile Trabizon, Ordu, Yuniya, Çarşamba, Pafra, Sinop ve Adapazarı illerine sığındılar." demektedir.[23][bkz 1]
Bazı tarihçilerin ifade ettiği bir olayla ilintili olarak Hemşin'de Ermeni yönetiminin 14. yüzyılın sonunda sona erdirildiği bilgisine ulaşılmaktadır. Her ne kadar bu tarihlerde Hemşinlilerin yönetimi dağıtılmış olduğu ifade ediliyor olsa da bazı kaynaklar, Hemşin'in Osmanlılaştırılması ve Müslümanlaştırılması 16. yüzyıl (I. Selim zamanını) göstermektedir.[7] Bu İslamlaştırmaya ve Osmanlılaştırmaya karşı kendini korumaya çalışan köyler de elbette ki vardı. Bu köyler daha iç ve uç noktalardaki köylerdi. Bunlardan biri olan Elevit oldukça direnip, dinlerini ve milliyetlerini koruyup mevcudiyetlerini devam ettirebilmek için kilisedeki faaliyetlerini sürdürmeye çalışmıştır. Ancak bölge tamamen kuşatılınca, bu faaliyet içerisinde bulunan Ermeni din adamları da Elevit'ten kovulduktan sonra bu halkın tüm hayalleri sönmüş oldu.[24]
İbrahim Karaca söz konusu kitabına konuyla ilgili olarak Ali Taşpınar'dan yaptığı alıntıda;[25] "..Doğal olarak, Hristiyan örf ve adetleri eski nesille birlikte ve din görevlilerinin planlı mücadelesinin de etkileriyle unutulup yok olacaktı."[7][24] P. Tumayantz'ın belirttiğine göre koca ülkenin tek (Yeğnovit) Elevit köyünde Hristiyanlığını koruyan yirmi aile kalmış. 1840'lı yıllarda İslam'ı kabul eden birkaç ailenin Hristiyanlığa geri dönmesi bu tür olayları önlemek için mollaları harekete geçirdi. Onlar halkı etkilemek üzere Müslümanlar için "yedi Ermenice sözcük bir küfre eşittir." diye fetva verdiler. Fakat Türkçe bilmeyen kadınlar birkaç köyden mollaları sopalarla kovdular. Buna karşın erkekler, katliam korkusuyla toplandılar ve her Ermenice konuşanın ağaya beş koyun ceza vermesine karar verdiler."[25] 1877–1878 yılları Rus-Türk savaşına kadar Hemşin kazasının 33 köyünde 13 binden fazla Ermenice konuşan kaydedilmişti.
Bu şartlar dâhilinde Hemşinlilerin, komşu halklar olan; Türkler, Lazlar, Pontus Rumları haricinde Hristiyan Ermenilerle de çok az ilişki içinde olmaları dikkate şayandır. Bu şekilde, git gide dış dünyadan farklılaşarak kendi “Hamşenli” veya “Hemşinli”, bir nevi gururlu dağlı benliğiyle süregelme fenomeni içlerinde şekillenmiştir. Böylelikle, yarı yarıya olma hususu, sadece Türkleşmeye yol açmamakla kalmayıp, aynı zamanda resmi makamlar tarafından benliklerine karşı yapılan saldırılara karşı da güçlü bir kalkan teşkil etmekteydi.[7]
Fransız seyyah Cuinet, 1890'larda Hemşinlilerin çocuklarını hâla vaftiz ettiklerini bildiriyordu. Bugün de Hemşinliler, ilk zamanlardaki dini anlamını yitirmiş görünse de, İsa Mesih'in suretinin değişimini simgeleyen Vartavar'ı (Batı Hemşinlilerde Vartivor) her yıl otlak alanlarda da özel bir festivalle kutluyorlar. Ayrıca Hemşinliler bugün halen Ermeni dilini de korumaları nedeniyle Ermenice konuşan tek Müslüman topluluk olma özelliğine sahip.[26] "Pontus Tarihi" eserinin yazarı Minas Bıjışkyan, 19. yüzyıl başlarında bu yöreleri ziyaret etmiş ve İslamlaşmış Hemşinliler hakkında, "Hemşinliler yarı yarıyadır (yarı Hristiyan, yarı İslam), çoğu dinlerini değiştirmiş, fakat Hristiyan adetlerini koruyup kiliselere gitmek ve zekât vermekten kaçınmazlar; hemen herkes Vartavar ve Verapokhum bayramında kiliseye gidip, mum yakıp atalarının ruhu için kurban keserler... Hristiyanlığı bilen ihtiyarlar var, onlar haçı sayarlar ve kiliselere gizlice zekât verirler" diye yazmıştır.[23][bkz 1]
Gerçekte, "Hemşinli yarı yarıyalar"ın büyük kısmı geri kalan Ermenilerden hemen hemen hiçbir konuda farklı değildi, çoğunlukla Türkçeyi kötü konuşur, bazıları ise hiç konuşamazdı. Bir kısmı da Türkçe ile Ermenice karışımı bir dil konuşmaktaydı. "Yarı yarıyalar"'ın bir kısmı Ermenice isim ve soyadı taşımakta ve sadece soyadlarında Türkçe "oğlu" son eki bulunmaktaydı. Örneğin; Kirakosoğlu, Vasapoğlu, Petrosoğlu, Kasparoğlu, Paluşoğlu, Hapeloğlu, Grigoroğlu vs. Gezginlerin "hangi ulustansınız?" sorusuna, milliyetleri hakkında hiçbir bilgi vermeyen "İslam’ım" cevabını vermekteydiler.[7] 1840'larda bölgeyi ziyaret eden Alman gezgin Karl Koch'a göre bu terimle Osmanlı'da sadece Osmanlı Türkleri nitelendirilmekteydi.[kaynak belirtilmeli]
Benzer İslamlaştırma veya Türkleştirme olayları her ne kadar yaygın olmuşsa da kazanın Ermeni çehresi değişmemiştir: "Fakat bunlar arasında Hristiyanlar da kalmıştı, bunların, köylerinde eskiden kalmış kiliseleri de var, fakat rahipleri yok". Din adamı olarak zaman-zaman (Yeğnovit) köyünden papaz gelip dini törenleri ifa etmekteydi. İslamlaştırılmış Ermenilere "Taciklere" gelince, onlar "...hâlâ Ermenice konuşmaktalar, köylerde vaftiz babası ve vaftiz anası anarlar, Hristiyanlara has oruçları ve diğer törenleri yerine getirirler, kiliseye giderler vs., bazıları inanç açısından yarı yarıyadır ve Türklüğü sadece dıştan gösterirler.[27]
Yer isimlerinin, ağaç ve bitki çeşitlerinin isimlerinin eski Ermenice kalmış olması hususu da Hemşin'e özgün bir durum olmuştur.[25] Kazanın en bereketli vadileri oradan geçen çayların ismiyle Yeğnovit (Yuğhovit) ve Balovit (Balhovit) olarak anılmaya devam etmekteydi.[25] Yeğnovit vadisinde aynı isimli bir köy ve ünlü bir manastır bulunmaktaydı. Balhovit, yıl boyunca deri rengini değiştiren keçileri, boz ayıları ve farklı hayvanları içinde barındıran sık ormanlarıyla ünlüydü.[25] Verjnbak ve Kaçkar zirveleri, Khaçevana manastırı ve aynı isimli çayı, Çoruh Nehri'nin kolu olan Pejankert Deresi ile Hamşen (Hemşin), Tap, Koştents, Metzmun, Janıntnots, Moşevints, Uskurtu, Şınçiva, Vordnents, Makrevints, Khapag, Khala, Yukarı ve Aşağı Vija köyleri ünlüydü. Bu yerleşim yerleri 18. yüzyıl sonlarında Hristiyan Ermenilerle meskûn olmadığı veya en iyi şartlarda yarı yarıya'larla yerleşik olduğu halde isimleri Ermenice olarak kalmıştı. Hemşinlilerin gerek bu gün kullandıkları lehçeleri, gerekse de yer ve çeşitli eşya adları itibarıyla Ermenilerle yoğun bir ilişki ya da akrabalıkları olduğu ortadadır.[25]
Bugün birkaç yerleşim biriminde yaşayan Hemşinliler Doğu Karadeniz'in en eski halklarından biridir. Türkiye Hemşinlilerinin her iki bölümü aynı grup kimliğine sahip olmakla birlikte birçoğu kendisini Türk olarak tanımlama,[4][25][28] Ermeni kültür ve kimliğiyle ilişkilendirilmekten rahatsız olmaktadır.[25][29][30]
Batı grubu ile doğu grubu arasında kültüre bağlı bir uzaklık bulunmaktadır.[4] Yine bir görüşmede aşağıdaki görüşler kaydedilmiştir:
"Dini Müslüman, dili Türkçe, Hemşinli gibi yiyip-içen, yaşayan, köyde de, gurbette de ocağını tüttüren Hemşinlidir. Hemşinliler çalışkan, atik, keskin olur."[6] Hemşinliler kendilerini kesinlikle Rizeli olarak tanımlamamakta, gerek batı, gerekse doğu gruplarının, komşuları Lazlar ile de arası iyi olmayıp, sosyal açıdan izole bir hayat sürmektedirler sahilde yaşayan ve Hemşinli olmayan Rizelileri ise (Bk) Horumi (< Rum, Romalı) olarak tanımlayarak kendilerinden ayırmaktadırlar. Balıkçı tez çalışmasında, Hemşinlilerin kendilerini Rizeli kabul etmediklerini belirtmiş ve Hemşinlilerin kendilerini kimlik tanımını kaydetmiştir:
"Kaynak kişilerin hiçbiri doğrudan "Rizeliyim" yanıtını vermiyor. Ancak üstelendiğinde ‘Rize'nin, Pazar ilçesinin ... köyündenim’ yanıtı alınabiliyor. Bu yöre insanı kendini Rizeli kabul etmiyor, ilden kendini tamamiyle soyutlamış görünüyor. Ciddi sağlık problemi olmadıkça halk Rize'ye gitmiyor. Yöre halkı "nerelisin?" sorusuna Mollaveyisliyim, Mermonatlıyım, Çingitliyim, Meleskurluyum, " yanıtını verdikten sonra üstüne basa basa "Hemşinliyim’, ‘Bize Hemşinli derler’, ‘Biz Hemşinliyiz’ şeklinde açıklama yapılmaktadır..."[6]
Doğu Hemşinlilerinde köyden köye farklılık gösteren en az iki Hemşince lehçesi var olup[19] Türkçe ve Lazcadan ödünçlenmiş pek çok terim kullanılmaktadır.[kaynak belirtilmeli]
Batı Hemşinlerinde ise genel olarak Trabzon-Rize lehçeleri içerisinde değerlendirilen; ama kendine özgü farklılıklara sahip, Ermenice ve Hemşince kelimelerinde bulunduğu Rumca ve Lazcadan ödünç terimler içeren bir Türkçe lehçesi kullanılmaktadır.[9] Kaynaklarda Batı Hemşinlilerde 450 civarında Hemşince kelimenin var olduğu söylense de bu kelimeler Türkçe konuşma içerisinde kullanılmakta, yalnızca Hemşince kelimelerle konuşulmamaktadır.[25] Homşotsi'de tıpkı Batı Hemşin Türkçesinde olduğu gibi:
Gerek batı, gerekse doğu Hemşinlileri Sünni İslam'ın Hanefi mezhebinden olmakla birlikte, önemsiz uygulama farklılıkları bildirilmiştir.[31] Gürcistan ve Rusya'da yaşayan Kuzey Hemşinlileri ise Ermeni Apostolik Kilisesine bağlıdırlar.[11]
Hemşince yapılan ilk müzik albümü, anonim halk müziklerinden oluşan Vova'dır.[28][32] Geleneksel ezgilerin günümüz formlarıyla birleştirilmiş bir altyapı üzerine oturtulan albüm, ilk olması açısından belge niteliği taşıyan Hemşinlilere özgü bir çalışmadır. Batı Hemşinli sanatçı Gökhan Birben de, Hemşin ezgilerini Türkçenin Rize ağzı ve Hemşince söylediği şarkılarıyla Hemşin müzik kültüründe önemli bir yere sahiptir.[33][34] Doğu Hemşinli yönetmen Özcan Alper'in Sonbahar[35] filmi Hemşinlilere özgü bir film olup çekimleri Çamlıhemşin ve Hopa'da yapılmıştır. Türkçe ve Hemşince dillerinde çekilen film, 6 Haziran 2008 tarihinde 15. Altın Koza Film Festivali kapsamında ilk kez gösterime girmiştir. Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması bölümünde en iyi film seçilmiştir. Yönetmenin Momi adlı Hemşince çekilen kısa filmi de bulunmaktadır.[36]
Yaz mevsiminde hayvanların otlatılması, kışlık çayır biçilmesi amacıyla yaylalara çıkılmaktadır. Osmanlı döneminde, Çarlık Rusya'sına giderek fırıncılık ve pastacılık mesleğini öğrenen Hemşinliler, bu ülkede kendi fırın ve pastanelerini açmışlar, kazandıkları paralarla köylerinde lüks konaklar yaptırmışlardır.[37] Erzurum'daki UNESCO hoşgörü ödülünün alan Hemşin Pastanesi, Hemşin pastaneleri arasında en bilinenidir. 1917'deki Ekim Devrimi'nin ardından bir kısmı Türkiye'ye dönmeyi başarırken, bir bölümü Rusya'da mahsur kalmış, hatta bazıları Josef Stalin döneminde Rus olmayan diğer azınlıklarla birlikte Sibirya'ya sürgüne gönderilmişlerdir.[38][13] Fırıncılık ve nakliye işleri yapan Hemşinliler arasından siyaset alanlarında da isimler çıkmıştır; Murat Karayalçın[9] ve Mesut Yılmaz.[9][39]
Osmanlı Devleti'nin 1463'ten sonra Doğu Karadenizi fethiyle başlayan değişimler bölgede yaşayan diğer halklarda olduğu gibi Hemşinliler arasında da yaşanmıştır. Bölgede en az nüfusa o dönemde de sahip olan Hemşinliler dönem itibarıyla asimilasyon sürecine girmiş bu, toplumda dinsel ve dilsel farklıları meydana getirmiştir. Hemşinliler bugün 3 gruba bölünmüş olup birbirlerinden kopuk bir yaşam sürdürmektedirler. 1915 yılında Hristiyan Hemşinlilerin Ermeni Kırımı'na ve tehcire uğramaları, Rize'de, Artvin'de yaşayan Hemşinlilerin ise daha sonraları ekonomik sebeplerle çevre illere ve Türkiye'nin büyük şehirlerine dağılmaları Hemşinlilerde ikinci bir bölünmeye neden olmuştur.
Bugün birçok alanda millet bilincinin ana değeri olan dil ve kültürlerini korumaya çalışsalar da Hemşince UNESCO tarafından yok olma tehlikesi altında olan diller listesine eklenmiştir.[40] Müslüman ve Hristiyan tüm Hemşinliler hakkında bilgi ve haberler yayınlayıp Hemşinlilerin "sesi olmaya" çalışan; araştırmacı ve gazeteci yazar, Sergey Vartanyan tarafından 2004'te kurulup yayın hayatına başlayan ve aylık olarak yayınlanan "Dzayn-Hamşenakan" Hemşinlilerin Sesi gazetesi Hemşin toplumunda ilk olup önemli bir yere sahiptir.[38] Sohum kentinde Hemşinliler tarafından kurulan "Ermeni Hemşin Bilimsel, Enformasyon ve Kültür Merkezi" adlı kuruluş, bölgede yaşayan kültürel mirası kurtarmak için özel projeler üzerinde çalışmaya başlamıştır. Sohum'da Hemşin adlı bir Ermeni gazetesi de yayımlanmaktadır.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.