Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
II. Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi (Almanca: Die Ostfront 1941-1945, der Rußlandfeldzug 1941-1945 (Rusya Harekâtı) veya der Ostfeldzug 1941-1945 (Doğu Harekâtı)[1] Rusça: Великая Отечественная война (Büyük Vatanseverlik Savaşı[2]) Avrupalı Mihver Devletleri ve Finlandiya'nın Sovyetler Birliği, Polonya ve diğer Müttefik Devletlere karşı verdikleri savaşı anlatır. Nazi propagandası savaşa Bolşevizme karşı haçlı seferi anlamı yüklemiş, Sovyetlere karşı savaşmak üzere Avrupa'nın neredeyse tamamından gönüllüleri Waffen SS birliklerine dahil etmiştir.[3] Savaş 22 Haziran 1941 - 9 Mayıs 1945 tarihleri arasında orta, doğu, kuzeydoğu (Baltıklar) ve güneydoğu (Balkanlar) Avrupa topraklarında gerçekleşmiştir.
Doğu Cephesindeki savaş insanlık tarihindeki en büyük askeri karşı karşıya gelişlerden birisidir. Ayrıca en geniş bölgeye yayılan savaşlardandır. Doğu Cephesinde, olağanüstü can kaybının olduğu muharebeler, Yahudi Soykırımı, sivillere ve savaş esirlerine yönelik katliamlar ve muazzam bir yıkım yaşanmıştır.[a] Saldırgan Nazi Almanyasının ideolojik olarak işgal ettiği topraklardakileri alt insan görmesi ve tamamen yok etmeye yönelik bir tutum takınması kayıpları artırmıştır. İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan yaklaşık 70 milyon seviyesindeki kaybın[4] yaklaşık 30 milyonu bu cephede yaşanmıştır.[5]
Doğu Cephesinde asıl çarpışan taraflar Nazi Almanyasıyla Sovyetler Birliği olsa da iki tarafın da müttefikleri savaşa aktif olarak katılmıştır. Romanya 1944 yılına kadar Mihver saflarında olduktan sonra Müttefiklerin tarafına geçmiştir. Bulgaristan 1944 yılından sonra Müttefiklerin saflarında savaşmıştır. Polonya Nazi işgalinden kurtulduktan sonra kurulan Armia Ludowa Sovyet Kızıl Ordusuyla beraber hareket etmiştir. Cephe gerisinde özellikle savaşın ilk dönemlerinde savaşan Sovyet partizanları 1944 yılından sonra düzenli birliklere dahil edilmiştir. Finlandiya, 1939 yılındaki Kış Savaşı ve sonrasındaki Devam Savaşıyla Sovyetler Birliği'ne saldırmış, sonrasında barış anlaşma imzalanmasının ardından Nazilere karşı cephe almıştır.
Hitler'in Moskova'yı işgal planına göre; Güney Ordu Grubu, Mareşal von Rundstedt komutasında, Kiev'i ele geçirecek, ardından Ukrayna'daki Sovyet ordularını kuşatacak ve bu kuvvetlerin geri çekilmelerini engelleyecekti. Sonraki aşamada, Leningrad ve Smolensk'ten gelen kuvvetler Moskova'ya gidecekti. Bu planla Hitler Ağustos sonunda Moskova'yı ele geçirmeyi umuyordu. Almanların planları eşzamanlı olarak, tüm hedeflerin ele geçirilmesi yönündeydi. Ancak Almanların potansiyel zayıflığının kaynağı, operasyonun temel hedefinin belirlenmesiydi.
Merkez Ordu Grubu'nun hedefi Moskova'ya ulaşmaktı. Almanlar, kış gelmeden Moskova'yı alacaklarını düşünmekteydi. Smolensk, Almanlar tarafından ele geçirildi (15 Temmuz 1941). Merkez Ordu Grubu hızlı bir şekilde Moskova'ya doğru ilerlerken Hitler, Kuzey ve Güney Ordu Grubu'na, Merkez Ordusundan takviyeler gönderdi. Merkez Ordu Grubu'ndan gelen takviye ile Kiev ele geçirildi (19 Eylül 1941). Kiev'in alınması ile birlikte Kafkas petrollerine giden yol açılmaktaydı. Ekim'de Moskova'ya saldırı için emir verildi. Sovyet kuvvetlerinin sayısı çoktu ancak Alman saldırısı için yetersiz hazırlanmış ve konuşlandırılmıştı. Aynı zamanda savunma operasyonları için yetersiz doktrinleri vardı. Kısaca Sovyetler, Almanlarla savaşmaya hazır değildi. Ancak yağmurların başlaması ve çamur ile birlikte ikmalde sıkıntılar baş gösterdi. Aynı zamanda Rus partizanların faaliyetleri de Almanlara karşı çok etkili oldu.[6]
II. Dünya Savaşı'nın başlangıcı, pek çok tarihçi tarafından Alman ordularının 1 Eylül 1939'da Polonya'ya saldırması olarak kabul edilir. Alman ordularının Polonya topraklarında savaşı sürerken, aynı yılın sonunda ülkenin doğu bölgelerine yönelik bir SSCB taarruzu başlamıştı. 1939 sonunda Polonya işgal edildi ve Polonya, Almanya ve SSCB arasında bölüşüldü. Polonya birliklerinin büyük kısmı teslim olurken, teslim olmayanlar da başka ülkelere kaçarak burada toparlanmaya ve ülkeyi Alman işgalinden kurtarmak için çalışmalara başladılar.
Yıl bitmeden, 30 Kasım 1939'da Sovyet orduları Finlandiya'ya taarruz etmiştir. Kış Savaşı olarak bilinen muharebeler sonunda, sert Fin direncine karşın Finlandiya, Sovyet orduları tarafından 13 Mart 1940'ta işgal edilmiş oldu.
Ardından 9 Nisan 1940 tarihinde Alman kuvvetleri Norveç'in istilasına başlamıştır. Norveçliler direnmişlerse de 10 Haziran 1940 tarihinde Norveç, Alman istilasına boyun eğmiştir.
Hitler'in bir sonraki saldırısı Fransa'ya olmuştur. 10 Mayıs 1940 tarihinde Alman birlikleri Belçika üzerinden Fransa'ya saldırdılar. Çatışmalar, 14 Haziran'da Alman kuvvetlerinin Paris'e girmesiyle sonuçlandı.
6 Nisan 1941 tarihinde Almanya, Yugoslavya ve Yunanistan'a saldırdı. Yugoslavya, 17 Nisan'da, Yunanistan ise 24 Nisan'da teslim oldu.
22 Haziran 1941 saat 04.45'te, İtalya, Romanya ve diğer müttefik ülkelerin askerlerinin desteğiyle yaklaşık üç milyon Alman askeri sınırı geçti ve Sovyetler Birliği topraklarına üç koldan taarruz başlatıldı. Kuzey Ordular Grubu'nun hedefi Baltık ülkeleri yoluyla Leningrad'dı. Merkez Ordular Grubu ise Brest-Litovsk ve Minsk'e saldırdı. Güney Ordular Grubu'na ise Galiçya'ya ilerlemesi ve Ukrayna'yı işgal etmesi görevi verilmişti. Panzer kuvvetleri yüzbinlerce Sovyet askerini çembere aldı. Bu yıldırım harekâtının bir parçası olarak Alman Hava Kuvvetleri tarafından, harekâtının ilk haftası içinde Rus hava kuvvetlerinin ülkenin batısındaki unsurları neredeyse tümüyle imha edilmişti. En azından etkinlik gösteremeyecek ölçüde yıpratılmıştı.
Kızıl Ordu'nun Dinyeper ve Daugava ırmaklarının arkasına çekilmesi ile birlikte, Sovyet hiyerarşisi bölgede bulunan ağır sanayinin çoğunun sökülüp ve açık yük vagonlarına yüklenerek cephe hattından uzaktaki Ural Dağları ve Orta Asya'da tekrar kurulmasını planlıyordu. Birçok sivil teçhizatla birlikte tahliye edilemedi ve işgalci güçlerin merhametine bırakıldı.
Minsk, 28 Haziran 1941 günü Alman kuvvetlerinin eline geçti. Guderian'ın panzer birlikleri 11 Temmuz'da Dinyeper Nehri'ni geçtiler. Güneyde ise, Güney Ordular Grubu'na bağlı 11. Ordu ve 3. ve 4. olmak üzere iki Romanya ordusu Besarabya'yı geçip Karadeniz liman kenti Odessa'ya ilerlerken Sovyet Güneybatı Cephesi komutanı General Mihail Kirponos'un 4 mekanize kolordusunun karşı taarruzuna uğradılar. Kursk Savaşı'na kadarki dönemde yaşanan en büyük tank savaşıdır bu. Rusların iyi koordine edemedikleri tank birlikleri, Kleist'in manevralarıyla püskürtülmüştür. Bununla birlikte Alman kayıpları da ağır olmuştur. Bu muharebelerin hemen ardından Kleist'in kumandasındaki 1. Panzer Grubu, Kiev yönünde ilerlemekteyken güneye çark ediyor. Güney Ordular Grubu'nun diğer unsurlarıyla birleştiklerinde, bölgede toplanmış olan Mareşal Semyon Budyonni komutasındaki Sovyet birlikleri çembere alındı. Uman Muharebesi olarak bilinen ve 8 Ağustos'a kadar süren çatışmalarda Kızıl Ordu kayıpları ölü ya da tutsak olarak 300.000'i buldu.
Alman taarruzlarının hızı, sertleşen Kızıl Ordu direnci karşısında giderek düşmeye başladı. Panzer birliklerince kuşatılan Kızıl Ordu birlikleri, kuşatmaya karşın direnmeye devam ediyorlardı.
Guderian'ın birlikleri 16 Temmuz 1941'de Smolensk'e girdiler. Smolensk neredeyse Moskova'nın bahçe kapısıdır. Ancak Smolensk batısında kuşatılan Rus birlikleri, Temmuz ayı sonuna kadar direnmeyi sürdürmüştür. Bu bölgede son derece sert çatışmalar yaşandı ve Alman kayıpları da giderek arttı.
Smolensk bölgesinde kuşatılan Kızıl Ordu birliklerinin imhasıyla Barbarossa Harekâtı'nın stratejik hedefine ulaşılmış oldu. Rusya'nın batısındaki Kızıl Ordu kuvvetlerinin imha edilmesi, tam da planlandığı gibi olmasa da gerçekleşmişti. Temmuz ayı sonlarında Merkez Ordular Grubu, diğer kesimlerden aktarmalarla takviye edilmiştir. Bu takviyelerle, tüm Doğu Cephesi kuvvetlerinin % 43 ü ve Doğu Cephesi'ndeki tüm zırhlı birliklerin % 74 ü Merkez Ordular Grubu bünyesinde toplanmış oldu. Bütün bunlar, o günlerde Wehrmacht'ın ana stratejik hedefinin Moskova olduğunu bir kez daha vurgulamaktadır. Guderian'ın 2. Panzer Grubu da iki piyade kolordusuyla takviye edilmişti. 1 Ağustos 1941'de Guderian kuvvetleri Roslavl yönünde taarruza başladı ve aynı gün kenti ele geçirdi. Bir hafta süren Roslavl Muharebesi ardından hedef Vyazma'dır.
Ancak Hitler, 21 Ağustos 1941 tarihinde yayınladığı emirle harekâtın yönünü güneye, Kiev'e çevirmiştir.
Alman generaller, Moskova'ya ani bir harekât düşünürken, Hitler onları reddetti. Hitler'e göre Ukrayna'daki hububatın ve ağır sanayinin Alman kontrolüne alınması gerekiyordu.
Kiev ve çevresindeki Kızıl Ordu kuvvetlerinin imhası ve bölgenin işgal edilmesini esas alan plan, Merkez Ordular Grubu'ndan Guderian'ın 2. Panzer Grubu ve Güney Ordular Grubu'ndan Kleist'in 1. Panzer Grubu'nun ortak harekâtına dayanmaktadır. Harekâtı, Rundstedt yönetecektir. Guderian kuvvetleri 25 Ağustos 1941 tarihinde Desna Nehri'ni geçerek Kiev'e doğu yönünden taarruz etmişlerdir. Karşılaşılan çok sert direnme nedeniyle Guderian, takviye edilmesini istediyse de Alman Genelkurmayı bu talebi karşılamadı. Von Kleist'in kuvvetleri ise Kiev'in güneyinden dolaşarak kuşatmanın güney kıskacını oluşturmaktadır. Kiev savunması esnasında Semyon Budyonni komutasındaki kuvvetlerin kuşatılması, 16 Eylül 1941 tarihinde tamamlanmıştır.[kaynak belirtilmeli] 19 Eylül'de Kiev Alman kuvvetlerinin eline geçmiş, Kiev Muharebesi 26 Eylül'de sona ermiştir.
Kiev Muharebesi'nin sonuçlanması ardından Hitler, Moskova'ya ilerlemeye karar verdi. Panzer grupları yeniden, Panzer Orduları olarak düzenlenerek Moskova'yı almak için Tayfun Harekâtı kod adlı harekât uygulamaya konuldu. Ancak Guderian'ın birliklerinin bölgeye kaydırılması zaman almıştır. 30 Eylül günü Moskova Muharebesi başlatıldı. 2. Panzer Ordusu Oryol'den Plavsk'taki Oka Nehri'ne giden, ulaştırma için daha elverişli yoldan saldırıya geçerken, 3. ve 4. Panzer Ordusu Vyazma'da Bryansk'ta Rus kuvvetlerini iki büyük çember içine aldı. Kuzey Ordular Grubu ise Leningrad'ın doğusundaki demiryolu hattını kontrol altına almak için taarruz etti. Bu aşamada, 900 gün sürecek olan Leningrad Kuşatması başlamış oldu.
Güney Ordular Grubu ise Dinyeper'den Azak Denizi yönünde taarruzlara başladı. Taarruz, Harkiv, Kursk ve Stalino yönünde ilerleyecektir. Alman 11. Ordu'su Kırım Yarımadası'nda ilerleyerek kış öncesinde yarımadayı işgal etti. Rostov 21 Kasım 1941 tarihinde Alman kuvvetlerinin kontrolüne geçti. Rostov'la Kafkasya'nın da yolu açılmıştı. Ne var ki Alman hatları fazlasıyla ileri çıkmıştı. Sovyet karşı taarruzları ileri hatlardaki 1. Panzer Ordusu'na karşı taarruzlara başladılar. Bu karşı taarruzlar sonunda Alman kuvvetleri, 27 Kasım'da Rostov'u tahliye ettiler. Bu geri çekilme, Doğu Cephesi'nde Alman kuvvetlerinin ilk önemli geri çekilmesidir. Alman kuvvetleri, Kızıl Ordu taarruzları karşısında, Rostov kentinin 80 km. batısında, Mius Nehri gerisinde tutunabildiler.
Moskova önlerindeki Alman kuvvetleri 15 Kasım 1941'de son bir atılımla Moskova'yı kuşatmaya girişmiştir. 4. Panzer Ordusu'nun öncü kuvvetleri, Kremlin Sarayı'na 30 kilometre kadar sokulmayı başardılar. Alman kuvvetlerinin Moskova savunmasına en fazla yaklaşabildikleri hattır bu. Kasım ayının ikinci yarısında 3. ve 4. Panzer Orduları'nın taarruzları da bir ilerleme sağlayamamıştır. Son bir haftadır Tula'yı kuşatmak için birliklerini muharebeye sokan Guderian da 5 Aralık 1941 gecesi taarruzu durdurma ve savunma hatlarına çekilme kararı almıştır.
Moskova Savaşı devam ederken, Rusya'da hava durumu kötüleşmeye başladı. Ekim'in ikinci yarısıyla birlikte, yolları çamura dönüştüren çok şiddetli yağmur yağmaya başladı ve bu durum Alman araçları, atları ve askerleri için tuzak olmaya başladı. Moskova'ya 160 km kala, hava durumu iyiden iyiye kötüleşti ve kar yağmaya başladı. Askerî araçlar hareket edebilse de aynı şey Alman askerleri için geçerli değildi, çünkü askerler kış için hazır değildi. Alman komutanlar, savaşın birkaç ay içinde biteceğini umarak kışta savaşmak için ordularını yeterince donanımlı hale getiremediler. Alman ve Sovyet demiryollarındaki ray aralığı farkı, her türlü ikmal malzemesinin taşınmasını güçleştirdi.
15 Kasım'daki son saldırıda Almanlar, Moskova'yı almaya çalıştı. 6 Aralık günü Wehrmacht ın Moskova'yı almak için çok güçsüz olduğu anlaşıldı ve saldırı durduruldu. General Jukov zinde, iyi eğitilmiş Sibiryalı yedek kuvvetleri, Japonya'nın Rusya'ya saldırma hazırlığı içinde olmadığı istihbaratına dayanarak doğudan transfer ederek karşı atak başlattı.
Kış boyunca, Jukov Sibirya'dan ve Moskova'nın uzak doğusundan zinde ve iyi eğitilmiş Sovyet kuvvetlerini transfer etti. 5 Aralık 1941'de bu takviye kuvvetleri, yeni T-34 tankı ve Katyuşa roketatarları desteğiyle Moskova yakınlarındaki Alman hatlarına saldırdı. Yeni Sovyet askerleri kış savaşına hazırdı ve kayak kullanan taburları vardı.
Daha sonraki Sovyet saldırısı Ocak ayının son günlerinde düzenlendi. Saldırının hedefi Kuzey Ordular Grubu ile Merkez Ordular Grubu arasında bağlantı noktası olan Seliger Gölü ve Rzhev'di. Böylece iki Alman ordular grubu arasında boşluk açılacaktı. Güneyde, Kızıl Ordu İzyum'da Donets Nehri üzerinde çarpışmaya başladı ve 100 kmlik derin bir çıkıntı doğrultusunda taarruza geçti.
Japonya, Asya'daki Amerikalı baskısını hafifletmek için Mart 1942'de Nazi Almanyası ile Sovyetler Birliği'ne barış yapmayı teklif etti ancak Almanlar bu teklifi reddetti.[7]
Planlar tekrar Moskova'ya saldırmak olmasına rağmen, 28 Haziran 1942'de taarruz başka bir doğrultuda tekrar başladı. Güney Ordular Grubu, Voronej Muharebesi'ni başlatarak ve güneydoğu yönünde Don Nehri'ni takip ederek ilk adımı attı.
Aynı zamanda 6. Ordu, Don Nehri'ni geçen 1. Panzer Ordusu'na yardıma giden 4. Panzer Ordusu'nun yardımı olmadan Stalingrad'a doğru yola koyuldu. 4. Panzer Ordusu'nun Stalingrad taarruzuna tekrar katılması üzerine Sovyet direnişi sertleşti. Don Nehri üzerinden geçiş, 23 Ağustos'ta Alman ordusunu Volga'ya ulaştırdı, fakat üç ay boyunca Wehrmacht Stalingrad Muharebesi'ni sokak sokak çarpışmak zorunda kaldı.
1. Panzer Ordusu güneye doğru ilerleyerek Kafkaslar'ın eteklerine ve Malka Nehri'ne ulaştı. Kafkaslar'a ilerleme çıkmaza girdi, çünkü Malgobek'i geçmek ve ana hedefleri olan Grozni'ye ulaşmak imkânsızdı.[kaynak belirtilmeli] Her açıdan Rusya'ya karşı taarruz sona ermişti.
6. Ordu ile 4. Panzer Ordusu Stalingrad'a girmek için savaşırken, Sovyet orduları özellikle Rumenlerin düşüremediği ve 19 Kasım 1942'de Rusların saldırıya geçtiği Don Nehri'nin köprübaşlarına başta olmak üzere şehrin her iki tarafına yerleşti. Uranüs Harekâtı'nda iki Sovyet cephesi Romanya ordusunda delik açtı ve 23 Kasım'da, 300.000 Mihver kuvvetini tuzağa düşürerek Kalaç'ta birleşti.
Almanlar, Stalingrad'daki 6. Ordu'yu kurtarabilmek için Rusya'ya yaptıkları asker sevkiyatında acele ediyorlardı, fakat 12 Aralık'a kadar devam eden taarruz, 6. Ordu'nun güçsüz olması ve dış yardım kuvvetinin Sovyet orduları tarafından durdurulması nedeniyle başarısız oluyordu. 31 Ocak 1943'te 300.000 kişilik 6. Ordu'dan sağ kalan 95.000 asker teslim oldu. Kısa süre sonra Voronej'deki Macar 2. Ordusu da yok oldu. Sovyetler, Don'dan 500 km ileri giderek önce Kursk'a sonra Harkiv'a ulaştı.
İlkbahar başlarında her iki taraf da yaz aylarında izleyecekleri genel tutum üzerinde karar oluşturma süreci içindeydiler. Sovyetler Birliği'nde, genel eğilim taarruzları sürdürmek yönündeydi. Stalin, Alman cephe hattı boyunca taarruz edilmesinden yanaydı. Sovyet planlamacılarının çoğu da bu eğilimdeydi. Hatta, Almanların üzerinde çalıştığı Kursk çıkıntısını hedefleyen taarruzları öğrenildiğinde dahi, en azından önleyici taarruz fikri hakimdi. Fakat Jukov ve Vasilevski, sonunda genel kabul görecek olan, başlangıçta savunmada kalmayı esas alan planlarını kabul ettirmeyi başardılar.[8]
Ana Madde: Kursk Muharebesi
1943 yılı başlarından itibaren her iki taraf da, askerî harekâtlar açısından büyük güçlükler yaratan kış ve ilkbahar mevsimleri ardından girişecekleri genel harekâtların hazırlığı içindeydi. Alman tarafında gerek Hitler, gerekse generalleri, geniş çaplı bir askerî harekâta fazlaca sıcak bakmamaktadır. Kafkasya ve Stalingrad'da uğranılan başarısızlıklar ve kayıplar, geniş çaplı bir askerî harekâta olanak bırakmamıştır. Sonuç olarak daha dar kapsamlı bir harekât üzerinde çalışılmaktadır. Bu araştırmalarda belirgin olarak öne çıkan görüş, Kursk'un çevresinde, cephe hattının Alman hatlarında oluşturduğu geniş ve derin çıkıntıdır. Bu bölge, cephe hattında 225 km. kadar batıya doğru uzanan, 250 km. genişliğinde bir alandır. Bu çıkıntının, iki yanından yapılacak taarruzlarla kanatlardan girerek kesilip alınmasıyla, bölgedeki çok sayıdaki Kızıl Ordu birliği imha edilmiş olacaktır. Bu şekildeki bir harekât planı, Mayıs ayı başlarında yapılan bir toplantıda incelendi. Konuyla ilgili bir dizi çalışmanın ardından Hitler, 1943 yılı yaz genel taarruzları için Kursk çıkıntısını hedef seçti.
Ancak harekâta karar verilmiş olmasına karşın, esas olarak Hitler'in kararıyla başlama tarihi birkaç kez ertelenmiştir.[9][10] 1943 yılında, Alman savaş endüstrisi, daha gelişkin bir tank modeli olan Panther tanklarının üretimine başlamıştı. Hitler, harekâtta görev alacak birliklerin bu silahlarla donatılması konusunda ısrarlıydı ve bu tankların üretilip cepheye gönderilmesi için harekât ertelendi. Sonunda harekât tarihi olarak 5 Temmuz 1943 tarihi belirlenmiştir.
Sovyetler Birliği tarafında ise, 1943 yılı yaz harekâtına taarruz eden taraf olarak başlama eğilimi yaygındı. Başta Stalin olmak üzere pek çok Kızıl Ordu subayı bu görüşten yanaydı. Hatta Almanların üzerinde çalıştığı Kursk çıkıntısını hedefleyen taarruzları öğrenildiğinde dahi, en azından önleyici taarruz fikri hakimdi. Fakat Jukov ve Vasilevski, sonunda genel kabul görecek olan, başlangıçta savunmada kalmayı esas alan planlarını kabul ettirmeyi başardılar. Sonuçta ortaya çıkan ve Stalin tarafından da onaylanan Sovyet savaş planı, Kursk çıkıntısına taarruz eden Alman kuvvetlerinin yıpratılması, güçlerini yitirdiklerinde ise genel bir karşı taarruzla geri atılması esasına dayanmaktadır.
Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilerle Alman planını öğrenen STAVKA, bölgede yoğun bir tahkimat çalışması başlattı. Mayın tarlaları, tank engelleri, Makineli tüfek yuvaları, top ve tanksavar mevzileri ve siperlerle derinliğine bir savunma düzeni kuruldu. Hitler'in harekâtı birkaç kez ertelemesi de, bu savunmanın daha da geliştirilmesi açısından ek zaman sağladı.
Alman taarruzu, kuzeyden ve güneyden olmak üzere iki kanattan planlanmıştı. Alman planına göre General Kluge'nin Kuzey Ordular Grubu'na bağlı Walter Model komutasındaki 9. Ordu kuzeyden, Mareşal von Manstein'in Güney Ordular Grubu'na bağlı General Hermann Hoth komutasındaki 4. Panzer Ordusu ile General Werner Kempf komutasındaki Kempf Ordu Müfrezesi, güneyden taarruz edecektir. Toplam rakamlarla Alman tarafında 3 bin tank ve kundağı motorlu top, 2.110 uçak ve 900 bin kişilik bir kuvvet, Kursk çıkıntısının iki yanında toplanmıştır. Bu birlikler, toplam 17 zırhlı, 3 mekanize ve 16 piyade tümeninden oluşan 36 tümenlik bir kuvvettir. Sovyet planında ise çıkıntının kuzey kenarında Merkez Cephesi, güney kenarında ise Voronej Cephesi olarak düzenlenmişti. Ayrıca, her cephenin kendi ihtiyat birliklerinden ayrı olarak, ihtiyat olarak kullanılmak üzere bir üçüncü cephe, Step Cephesi de hazırlanmıştı.
Alman taarruzu, 5 Temmuz 1943 sabahı her iki kesimde de aynı anda başlatıldı. Kuzeyde 45 km.lik bir cephe hattından taarruz eden Alman kuvvetlerinin taarruz cephesi her gün biraz daha daraldı. Ayrıca günlük ilerlemeler daha kısa olmaya başladı. Bu kesimde Alman ileri hareketi 10 Temmuz tarihinde durmuştur.[11]
Güney kesimde ise daha fazla tank gücüne sahip olan Alman birlikleri burada da kuzeydeki gibi, ama daha az belirgin biçimde giderek yavaşladılar ve cephe hattı daraldı. Bununla birlikte kuzey kesime göre daha derin bir girme sağladılar. Sovyet savunma cephesi, 11 Temmuz'da kritik bir duruma gelmişti. Bunun üzerine STAVKA, ihtiyatta tutmakta olduğu Step Cephesi kuvvetlerini muharebeye sokma gereği duydu. Prohorovka köyü yakınlarında 12 Temmuz 1943 günü, 4. Panzer Kolordusu ile Step Cephesi'nin 5. Muhafız Tank Ordusu arasında gerçekleşen Prohorovka Muharebesi, tarihin en geniş çaplı tank muharebelerinden biri sayılır. Bir günlük muharebenin sonunda iki taraf da kesin bir sonuç elde edemedi. Yine de Kızıl Ordu tankları savaş alanında kalırken Alman tankları çekildi.[12][13] Prohorovka Muharebesi, Kursk Muharebesi'nin son çatışması olmuştur. Gerek kuzeyde ve gerekse güneyde, Alman kuvvetleri için artık bir başarı şansı kalmamıştı. Hitler, 17 Temmuz 1943 tarihinde birliklerin taarruz çıkış hatlarına çekilmesi için emir vermiştir.
Kursk Muharebesi'nin kuzey kesiminde Alman ileri hareketinin durduğu 10 Temmuz'dan iki gün sonra, 12 Temmuz 1943 günü, Sovyet Batı Cephesi, Bryansk Cephesi ve Merkez Cephesi kuvvetleri, Oryol yönünde bir genel taarruz başlattılar. Bu harekât, Kursk çıkıntısının kuzeyindeki Oryol girintisine yönelik bir genel taarruzdu. Taarruzlar Oryol çıkıntısına ve kuzey kanadına karşı başlatıldı. Kuzey kanattan gelişen taarruz, üç günün sonunda 50 km.lik bir ilerlemeyle Oryol'un batısında ulaşmıştı. Daha güneydeki taarruz ise kente 20 km. yaklaşmıştı. Kuzeyden gelen Kızıl Ordu birlikleri, Oryol - Bryansk demiryolu hattını tehdit eder duruma geldiklerinde bu durum, bölgedeki Alman kuvvetleri açısından kritik bir durum yaratmıştır. General Kluge, taarruz hattındaki üç panzer tümenini geri çekerek bu bölgeyi takviye etmeyi zorlandı. Tam bu anda, karşısından üç panzer tümeni çekilmiş olan General Rokossovski, güneyden Oryol yönünde bir taarruz başlatma fırsatı bularak harekete geçti. Bu taarruzların devamında Alman kuvvetleri Oryol'u 5 Ağustos 1943 tarihinde tahliye ettiler. Bölgede çatışmalar 18 Ağustos 1943 tarihine kadar devam etmiştir.[14]
STAVKA'nın Kursk Muharebesi öncesi planlaması, önce Alman taarruzlarını göğüslemek (Kursk Savunma Harekâtı), ardından genel karşı taarruzlar başlatmak şeklindeydi. Kutuzov Harekâtı, her ne kadar sınırlı hedefleri olan bir harekâtsa da, Kızıl Ordu'nun genel karşı taarruzlarını başlatmış oldu. İkinci genel karşı taarruz harekâtı, Kursk çıkıntısının güneyi için planlanmıştı. Daha derin hedefli bir operasyon olması dolayısıyla da hazırlık zamanı gerektirmiştir. Harekât, Voronej Cephesi ve Step Cephesi kuvvetlerince, 3 Ağustos 1943 tarihinde başlatıldı. Alman savunması, Mareşal von Manstein komutasındaki Güney Ordular Grubu'dur. Her iki cephe kuvvetlerinin büyük kısmıyla bu tarihte başlatılan esas taarruz, Tomorovka ile Belgorod arasındaki Alman savunma hatlarına yöneldi. İlk gün sonunda Kızıl Ordu birlikleri Alman savunma hatlarını yararak ilerledi. Step Cephesi kuvvetleri, Belgorod ve batısına yönelik olarak taarruzlarını sürdürürken Voronej Cephesi kuvvetlerinin büyük kısmı, Harkiv'in kuzeyinden geçen bir taarruz ekseninde ilerlediler. Belgorod, 5 Ağustos 1943 günü Kızıl Ordu birliklerinin kontrolüne geçti.[15] Bu arada Voronej Cephesi kuvvetleri, Güney Ordular Grubu'nun 4. Panzer Ordusu'la Kempf Ordu Müfrezesi arasında derin bir girme sağlamıştı. Belgrod'un düşmesinden sonra Step Cephesi kuvvetleri de Harkov yönünde taarruzlarına devam ettiler. Yine 5 Ağustos'ta Voronej Cephesi'nin 57. Ordu'su, Tomorovka'nın daha batısından taarruza başladı. Voronej Cephesi kuvvetleri, Tomorovka'nın iki yanında derin birer girme sağlayınca, bu bölgedeki Alman kuvvetleri kuşatılmamak için geri çekildiler.
Mareşal von Manstein, ihtiyattaki Das Reich ve Totenkopf tümenlerine, Harkov'un batısında mevzi almalarını emretti. Bu iki tümene iki görev verilmiştir, Sovyet kuvvetlerinin Dinyeper yönündeki ileri hareketini durdurmak ve Harkov'un batı yönünden çevrilmesini engellemek. Her iki tümenin başarılı harekâtları, 15 -20 Ağustos tarihleri arasında Sovyet kuvvetlerinin Dinyeper yönündeki hareketini durdurmayı başardılar. Ancak Harkov'un ana ikmal hattının kesilmesi önlenemedi.[16] Bunun üzerine Manstein, 21 Ağustos 1943 tarihinde Harkov'dan çekilme izni verdi. Kent, 22 Ağustos 1943 gecesi Alman birliklerince tahliye edildi.
Dinyeper'in en kuzey kesimine yönelen Sovyet taarruzu Smolensk civarında Mareşal Kluge'nin Merkez Ordular Grubu cephesini hedef alan Suvorov Harekâtı'dır. General Yeremenko'nun Kalinin Cephesi ve General Sokolovski'nin Batı Cephesi kuvvetleri tarafından 7 Ağustos - 2 Ekim 1943 tarihleri arasında yürütülen harekât sonunda Smolensk ve Roslavl da dahil olmak üzere birkaç önemli kent geri alınmıştır. Bu harekât, Dinyeper'in aşağı kesimlerine yürütülen Kızıl Ordu harekâtları için "yardımcı" bir harekât olarak uygulanmıştır. Yine de 200 – 250 km.lik bir ilerleme sağlayan Kızıl Ordu, bu kesimde Dinyeper Nehrine dayandı ve General Sokolovski'ye bağlı kuvvetler, 24 Eylül 1943 tarihinde Smolensk'i geri aldılar.[17]
Ağustos ve Eylül aylarında cephenin güney kesimindeki Kızıl Ordu taarruzları karşısında Hitler, Alman birliklerinin Dinyeper gerisine çekilmesi emrini verdi.[18] Bu çekilme kısa sürede bir yarışa dönüşmüştür. Alman kuvvetleri, güvenli olarak Dinyeper gerisine çekilmeye çalışırken Kızıl Ordu birlikleri de, onlardan önce Dinyeper geçişlerine ulaşmaya çabalamaktaydı. Geri çekilme sırasında nehrin doğu kıyıları boyunca 20–40 km.lik bir bandta Kızıl Ordu'nun işine yarayabilecek her şey yakıldı ya da bir şekilde imha edildi. Ayrıca motorlu - motorsuz araçlar, torna tezgâhları, fabrikalarının sökülüp taşınabilir tüm parçaları, tüm yiyecek maddeler, nakliye hayvanları ve çiftlik hayvanları çekilmeyle birlikte bölgeden boşaltıldı. Öte yandan eli silah tutan bütün erkekler, tüm işçiler, Dinyeper gerisine götürüldü. Bölgeden alınan bu erkek nüfus, yaklaşık 200 bindir.[19]
STAVKA, bu yarışı kazanmak için Eylül ayının ikinci yarısında Kiev'in güneybatısındaki Dinyeper kıvrımında bir hava indirme harekâtına girişti. Ancak girişimin birkaç gün gecikmesi bile, bir felaketle sonuçlanmasına yetti, Alman birlikleri bölgeye daha önce ulaşarak Sovyet hava indirme birliklerini tümüyle imha etti. Sonuçta Wehmacht birlikleri, kuvvet kaybetmeden Dinyeper gerisindeki savunma mevzilerine çekildiler.
Dinyeper gerisine çekilen Alman savunması, 11 Ağustos 1943 tarihli emirle Doğu Duvarı olarak bilinen savunma düzeneklerinin inşasına başlamıştır. Kısa bir süre sonra STAVKA 24 Ağustos 1943 tarihinide Smolensk ile Azak Denizi arasında yer alan 1.400 km.lik bir cephe hattında Dinyeper Taarruzu'nu başlattı. Harekâta esas olarak General Rokossovski'nin Merkez Cephesi ile General Konev'in Step Cephesi kuvvetleri katılmıştır.
Kiev'in geri alınarak bu bölgede de Dinyeper kıyılarına dayanmak için General Vatutin, kentin kuzey kesiminde taarruz etmeye karar vermişti. Bu amaçla, kentin güney kesimindeki kuvvetlerinin bir kısmını bu kesime, gece karanlığından yararlanarak kaydırmıştır. Bir yandan da bir dizi çatışmayla bu bölgedeki mevzilerini genişletmekteydi. Gerekli hazırlıkların tamamlanması ardından General Vatutin'in 1. Ukrayna Cephesi kuvvetleri, 3 Kasım 1943 sabahı taarruza başladılar. Kentin kuzeyinden, güney - güneybatı yönünde ilerleyip yayılan Kızıl Ordu birlikleri, kenti batı yönünden de kuşatmış oldular. Kuşatma tamamlanmadan önce Alman birlikleri kenti tahliye etmeye başladılar. Sonuçta Kiev, 6 Kasım 1943 tarihinde Kızıl Ordu birliklerinin kontrolüne geçti. tahliyeye karşın Alman birlikleri kentte 6 bin tutsak bırakmışlardır.[20]
Taarruzlarına batı yönünde devam eden Kızıl Ordu birlikleri 12 Kasım'da Jitomir'i, ardından Berdichev ve Fastov'u, 16 Kasım'da da Korosten'i aldılar. Alman Merkez Ordular Grubu Komutanı Mareşal Manstein, emrine verilen General Erhard Raus komutasındaki 4. Panzer Ordusu'yla bir karşı taarruz girişiminde bulundu. Başlangıçta başarıyla sürdürülen bu taarruzla Jitomir'i 19 Kasım'da geri aldı. Alman taarruzunu karşılamak için ileri sürülen 7. Muhafız Tank Kolordusu ile Alman panzer birlikleri arasında şiddetli tank savaşları yaşandı. Sonuçta sonbahar yağmurlarının da etkisiyle Alman taarruzunun hızı kesildi ve bölgeye gelen Sovyet takviye kuvvetleriyle Aralık ayı sonlarında tümüyle durdu.
Wehrmacht Sovyetler'in güneyden tekrar saldırıya geçebileceğini düşünüyordu. Cephe, Lvov'dan 80 km idi ve yol Berlin'e çıkıyordu. Bu yüzden, cephesi hala Sovyetler Birliği'ne çıkıntı yapan Güney Ordular Grubu'nu açıkta bıraktılar. Belarus Taarruzu 22 Haziran 1944'te başladı. 120'den fazla bölüğün oluşturduğu 4 Sovyet cephesinin katıldığı büyük bir Sovyet saldırısıydı. Saldırı, Almanlar'ın beklediği Güney Ordular Grubu'ndan ziyade, Merkez Ordular Grubu'na doğru gerçekleşti. Almanlar, iki hafta önce Normandiya Çıkarması'nı karşılamak için buradan Fransa'ya asker sevk etti. Kızıl Ordu, düşman karşısında 10 katı tanka ve 7 katı hava taşıtına sahipti. Saldırıların eşiğinde, sayı ve kalite avantajı Sovyetlerdeydi. 2.3 milyondan fazla askeriyle Kızıl Ordu, 800.000 askere sahip Merkez Ordular Grubu'na karşı saldırıya geçti. Almanlar parçalandı. 3 Temmuz'da Belarus'un başkenti Minsk ele geçirildi ve 50.000 Alman askeri esir alındı. 10 gün sonra Kızıl Ordu savaş öncesi Polonya sınırına ulaştı. Bu hızlı ilerleme Courland'de savaşan Kuzey Ordular Grubu'nu izole etti.
Komşu Lvov-Sandomierz Taarruzu 17 Temmuz 1944'te başladı. Alman askerleri batı Ukrayna'ya yürüyüşe geçti. Polonya'ya Kızıl Ordu ulaştığında Polonya Ordusu, Fırtına Operasyonu[kaynak belirtilmeli]'nu başlattı. Ağustos'ta Slovakya'da Slovak milisler arasında Alman Wehrmacht kuvvetlerine karşı Slovak Ulusal Ayaklanması başladı. 8 Eylül 1944'te Kızıl Ordu Slovakya-Polonya sınırındaki Dukla Geçidi'ne saldırdı.
1945 Ocak'ında Sovyetler, sonunda Varşova'ya, Almanlar tarafından terk edilip yok edildikten sonra, girmeyi başardı. 3 gün sonra, Kızıl Ordu Narew Nehri boyunca Varşova'dan taarruza geçti. 25 Ocak 1945'te Hitler üç orduya tekrar isim verdi. Kuzey Ordular Grubu, Kurland Ordular Grubu olurken; Merkez Ordular Grubu, Kuzey Ordular Grubu adını, Kuzey Ordular Grubu ise Ordular Grubu A oldu. Hatta Kuzey Ordular Grubu (eski Merkez Ordular Grubu) Doğu Prusya'daki Königsberg civarında daha küçük gruplara ayrıldı.
Heinrich Himmler komutası altındaki yeniden oluşturulmuş Weichsel Ordular Grubu'nun 24 Şubat'taki karşı atağı başarısız oldu ve Sovyetler Pomeranya'ya ilerledi ve Oder Nehri'nin sağ kıyısını temizledi. Güneyde, kuşatılmış Budapeşte'yi kurtarmak için yaptığı üç Alman girişimi başarısız oldu ve 13 Şubat'ta şehir düştü. Almanlar tekrar karşı atağa kalktı. Hitler, imkânsız bir görev olan Tuna Nehri'ni geri alma konusunda direndi. 16 Mart'ta saldırı başarısız oldu ve Kızıl Ordu aynı gün karşı atağa geçti. 30 Mart'ta Kızıl Ordu Avusturya'ya girdi ve 13 Nisan'da Viyana'yı ele geçirdi.
9 Nisan 1945'te, Kuzey Ordular Grubu'ndan kalan ufak gruplar, Avrupa'da savaş bitene kadar Heiligenbeil ve Danzig'de direnmelerine rağmen, Königsberg Kızıl Ordu'nun kontrolüne geçti. Nisan başında, Stavka General Konstantin Rokossovsky'nin 2. Belarus Cephesi'ni Oder Nehri'nin doğu kıyısına geçmekle görevlendirdi. Böylece savaşın sonuna iyice yaklaşıldı.
Sovyetler için geri kalan tek şey, Doğu Almanya olacak olan bölgeye taarruz düzenlemekti. Sovyet taarruzunun iki hedefi vardı. Stalin savaş sonrası Sovyet işgal alanlarını kontrolü ile ilgili batıdaki müttefiklerinin niyetinden şüpheliydi. Bu yüzden, taarruz daha geniş bir cephede olacaktı ve olabildiğince hızlı ilerleyip batıdaki müttefikleriyle olabildiğince batıda buluşmak istiyordu. Fakat ağır basan hedef, Berlin'i ele geçirmekti. İkisi birbirini tamamlayıcıydı, çünkü Berlin alınmadığı sürece bölgeye sahip olamayacaktı.
Berlin Savaşı 16 Nisan'da başladı. 30 Nisan'da Sovyet birlikleri Berlin'in merkezine doğru ilerlerken, Adolf Hitler Eva Braun ile evlendi, daha sonra ise siyanür alıp kendini vurarak intihar etti. Helmuth Weidling, Berlin'in savunma komutanı, 2 Mayıs'ta şehri Sovyetlere teslim etti. 7 Mayıs 1945 saat 22.41'de Alman Genelkurmay Başkanı Alfred Jodl, kayıtsız şartsız teslim belgelerini tüm Alman kuvvetleri adına imzaladı.
Sovyetler Birliği'nde savaşın bitimi 9 Mayıs olarak kabul edilir, çünkü Moskova saatiyle o güne dek gelir. Rusya'da ve bazı eski Sovyet ülkelerinde bu gün ulusal bayram olarak kutlanır.
Alman Merkez Ordular Grubu teslimiyeti reddetti ve 11 Mayıs'a kadar savaşmaya devam etti. Bornholm Adası'nda bulunan küçük bir Alman garizonu da teslim olmadı ve Ruslar imha edene kadar direndi. Dört ay sonra, ada Danimarka yönetimine geçti.
Savaşın çoğu yerleşim merkezlerinde ve buralara yakın yerlerde geçti ve iki tarafın hareketlerinin sonucunda çok fazla sivil kaybı ve maddi hasar oluştu. Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi'nde Korgeneral Roman Rudensko'nun verdiği verilere göre, Mihver Devletleri'nin Sovyetler Birliği'ndeki maddi zararı 679 milyar rubledir. 2.508 kilise, 1.710 yerleşim yeri, 70.000 köy, 31.850 fabrika, 64.380 km tren yolu, 4.100 tren istasyonu, 40.000 hastane, 84.000 okul ve 43.000 devlet kütüphanesi kısmen ya da tamamen yıkılmıştır. Ayrıca, yedi milyon at ve 17 milyon koyun ve keçi ölmüştür.
Nazi Almanyası'nın kullandığı silahlar:
Eklenecek
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.