Loading AI tools
İran Azerbaycanı Türkleri Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İran Azerileri, Kuzey İran Azerileri,[22] Güney Azerileri, Güney Azerbaycanlılar,[23] İran Azerbaycanlıları ya da İran Türkleri; (Azerice: İran azərbaycanlıları, Farsça: آذربایجانیهای ایران Azerbaycaniha-yi İran, آذربایجانیهای ایرانی Azerbaycaniha-yi İrani, آذریهای ایران Azeriha-yi İran, ترکهای آذری Torkha-yi Azeri, ترکهای ایران Torkha-yi İran), İran'da Güney Azerbaycan denen ve Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan sınırına yakın bölgelerde yaşayan ve İran Türklerinin büyük çoğunluğunu oluşturan Azerilerdir. 70 milyon nüfuslu İran'ın üçte birinden fazlasını oluştururlar.[24] İran'da Azeriler en büyük Türk grubudur ve Farsçadaki İran Türkleri (ترکهای ایران) adı öncelikle İran Azerileri için kullanılmaktadır.[25] Tebriz, Erdebil, Zencan ve Urumiye bölgelerinde de yoğun olarak yaşayan Azerilerin başkent Tahran'daki nüfusları da oldukça yüksek ve Tahran pazarına büyük oranda Azeri tüccarlar hakimdir.[24] Çok heterojen etno-linguistik grubun üyeleri olan Azeriler, çok farklı sosyoekonomik koşullar altında yaşamlarını sürdürür.[26]
Fars dilli olmayan nüfusun İran'daki oranı yaklaşık % 50 olup[26] bu nüfusun önemli bir bölümünü oluşturmalarına rağmen İran Azerileri, kendi dillerinde yayın ve eğitim gibi önemli kültürel haklara sahip değillerdir.[24]
2013 yılında İranlılar'ın DNA çeşitliliği üzerine yapılan karşılaştırmalı araştırmada İran Azerilerinin diğer İranlılar ve Ermenilerle olduğundan daha çok genetik olarak Gürcüler'le yakın ilişkili oldukları saptanmıştır.[27] Benzer biçimde İran Azerileri ile İran Kürtleri gibi İran'daki diğer büyük etnik gruplar arasında önemli genetik farklılıklar bulunmamıştır.[28] Tarihî coğrafyacı Xavier de Planhol'e göre Azeri kültürü İran Azerbaycanı bölgesindeki yerli ve göçebe topluluk kültürlerinin katkısıyla ortaya çıkmıştır ve dil olarak Azerice bölgede yaşayan İran kökenli yerel halk tarafından benimsenip konuşulmaya başlamıştır.[29] Richard Frye'a göre ise Azeriler köken olarak Kuzey İran'da halen bulunmakta olan diğer İranî topluluklar gibi İranî kökenli bir topluluk olup bölgeye 11. ve 12. yüzyıllarda gerçekleştirilen büyük Türk göçleriyle birlikte, Anadolu'da olduğu gibi, Türkleşmişlerdir.[30] Olivier Roy'a göre Amu Derya nehrini geçen Oğuz Türkleri, İran üzerinden Anadolu'ya geçerek burada kentli Sünni Osmanlılar ve kırsal Şii (Alevi) Türkmenler olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bu Türkmen toplulukları 13. yüzyıldan itibaren bölgede halen az sayıda bulunmakta olan Tatlar gibi diğer İranî kökenli toplulukları Türkleştirmiştir. Bu şekilde Şiilik ve Türkçe konuşmaya dayalı Azeri kimliği ortaya çıkmıştır.[31] Rybakov'a göre Azeri kültürü, Azeriler Türkleştikten sonra dahi geleneksel yapısını korumuştur. Günümüz Azeri topluluğunun oluşumundaki İranilik, Türkleşme aşamasının başlarında daha fazla sayıda olmasına karşın halen Azericede bulunan çok sayıdaki İran kökenli sözcükle görülmektedir.[32] Arap tarihçisi Abu al-Hasan Ali ibn al-Hüseyn al Masudi'ninki (896 956) gibi eski yazılı kaynaklar, Türk göçleri öncesi Azerbaycan bölgesindeki İranî toplulukların varlığını belirtmektedir.[33] Benzer biçimde İran halkhları ve Azeriler arasındaki kültürel benzerlikler de eski İran etkisinin kanıtı olarak görülmektedir.[34] Türk göçleri Qatran Tebrizi, Şems-i Tebrîzî, Nizâmî-i Gencevî ve Hakanî gibi İran edebiyatçıları, Strabon, Al-Istakhri gibi tarihçiler İran Azerbaycanı'nında Türk göçleri öncesi yoğun olarak Farsça konuşulduğunu belirtmiştir. Bu görüş Orta Çağ coğrafyacısı Makdisî tarafından da belirtilmiştir.[35] Bu görüşlerin yanı sıra İrani kökenli olduğu ileri sürülen Azerilerin beş yüzyılda Türk dili konuşur hâline gelmelerinin olanaklı olmadığı görüşü de bulunmaktadır.[36]
Hamedan Azerileri ya da Hemedan Ostani Azerileri: Hamedan Eyaletinde yaşayan ve Karagözlüler, Baharlular, Afşarlar, Karapapaklar, Şahsevenler, Hudabendelular (Herbendelular), Gülbagiler (Gelbagiler), Türkaşvendler gibi gruplara ayrılırlar ve Alevilikten Şiiliğe geçmektedirler.[37]
İran Azerileri Farslardan sonra İran'ın en kalabalık topluluğudur ve 2010 verilerine göre ülkede yaklaşık 15,5 milyon Güney Azerice konuşuru bulunur.[38] İran'ı tarih boyunca çeşitli Türk kökenli hanedanlar tarafından yönetilmiş olmasına rağmen dil açısından her zaman Farsçanın egemenliği benimsenmiş; geçmişten bugüne ülkede Farsça üst dil, Türkçe ise alt dil olarak konumlanmıştır.
Milliyetçilik akımının bir neticesi olarak İran Türk halkları arasında da “Türklük” bilinci gelişmiştir; ancak bu bilinç, Türkçeyi Farsçanın egemenliğinden kurtaracak nitelikte olmamış, tam tersine, aynı dönemlerde gelişen Fars milliyetçiliğinin etkisiyle Farsçanın gücü gittikçe pekişmiştir. Üstelik bir konumdan yoksun olan İran Azericesi ses, kelime, cümle yapısı, hatta anlam bakımdan da Farsçanın etkisi altında kalmıştır. Alfabe ve yazı sistemi tam oturmadığı gibi, standart dil yerine geçebilecek bir ağzın seçilip topluma yayılması sağlanamamıştır. Bu konuda basın-yayın ve okulların rolü çok önemlidir. Bunun içinse devlet desteğine ihtiyaç vardır. Ancak İran Azericesi bu imkânlardan yoksundur; üstelik devletin dil politikaları da Farsçanın ağırlığını daha çok belirginleştirecek niteliktedir.
İran Azericesinin yok olacağı tahmin edilmemek ile birlikte, ilerleyen süreçte bu dilin hem yapısında bir daralma, hem konuşur sayısında düşme, hem de işlevinde azalmalar olabileceği öne sürülmüştür.[39] 2000 yılında yapılan bir araştırmaya[40] göre, Tahran’daki Azerice konuşanlar arasında dağıtılan 146 anketin %74’ünde Azerice, % 27’sinde Farsça ve % 4’ünde diğer bir dil anadili olarak cevaplandırılmıştır. Anadillerini Farsça olarak işaretleyenlerin %22’sinden, %70’inin annesi Azerbaycanlı ve babası Türk’tür. Ankete katılan 146 kişinin % 81’i Azericeyi evde, % 42’si ev dışında konuştuğunu ifade etmiştir.[26] Evde Azerice konuşulması için çok yüksek arzu ve güdü olmasına karşın, pek çok ebeveyn bugün Azerice ebeveyn-çocuk ilişkisinin Farsça bilgisini olumsuz yönde etkilediğine inandığı için çocuklarıyla konuşurken Farsçayı seçmektedir.[26]
Türkiye-İran sınırı ile ilgili olarak toplumdaki genel kanı, 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması’ndan sonra iki ülke arasında önemli sorunların yaşanmadığı, dolayısıyla herhangi bir sıcak çatışma meydana gelmediği ve sınırların bu tarihten günümüze kadar değişmeden kaldığı şeklindedir.[41] 16.yy. da Osmanlı Devleti ile Safeviler arasında başlayıp, yaklaşık dört yüz yıllık bir süreç izleyerek Türkiye'nin ilk yıllarına kadar uzanan sınır anlaşmazlıkları, 23 Ocak 1932’de imzalanan Türk-İran Sınır Anlaşması ile çözüme ulaştırılmıştır.[41] Türkiye ile İran arasında 22 Nisan 1926 tarihinde Tahran'da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ve İran Devleti arasında Emniyet ve Muhadenat Muahedenamesi” anlaşması ile İran, Türkiye’nin İran Azerileri’ne yönelik sürdürdüğünü düşündüğü propaganda faaliyetleri konusunda rahatlayabilecek; Türkiye de sınırdaki aşiretlerin kendisine karşı gerçekleştirdiği ayaklanmaların arkasında İran’ın olmadığından emin olabilecekti.[41]
1995-1996 İran İslami Şura Meclisi seçimlerinde Tebriz’den milletvekili seçilen Mahmudali Çehregani (Mahmut Ali Çehreganlı) Güney Azerbaycan Bağımsızlık Hareketi faaliyetleri nedeniyle hapse düşmüş ve 2002 yılında hapisten çıkarılmıştır. Bağımsızlık hareketinin liderliğini yapan ve 2006’ya kadar farklı zamanlarda Türkiye’de de yaşayan Güney Azerbaycan Milli Uyanış Hareketi lideri Çehreganlı’ya Azerbaycan ve Türkiye’ye giriş yasağı konmuş ve hayatı tehlike altında olduğu için de ABD’ye göç etmiştir.[42]
Uluslararası Af Örgütü'ne göre, İran’ın en kalabalık azınlık grubu olan İran Azerileri, çocuklarının ana dillerinde eğitim görmeleri için verilen mücadelede, pek çok aktivist İran hükûmetince alıkonmuş, hapsedilmiş, işkenceye maruz kalmış ve yıldırılmaya çalışılmıştır.[43]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.