Loading AI tools
İslam Devleti'nin ikinci halifesi, sahabe Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Ömer bin Hattab (Arapça: عمر ابن الخطاب; y. 583 / 584 – Kasım 644), İslâm peygamberi Muhammed'in sahâbesi ve İslâm Devleti'nin Ebû Bekir'den sonraki ikinci halifesidir. Ehl-i Sünnet, Ömer bin Hattab'ı zaman zaman "Ömer'ul-Farûk" (عمر الفاروق) diye anarlar. Şiiler ise Ömer'in hâlifeliğini tanımazlar. 23 Ağustos 634 tarihinde Râşidîn Halifeliği'nin ikinci hâlifesi oldu ve bu görevi, öldürüldüğü yıl olan 644'e kadar sürdürdü.
Ömer Arapça: عمر | |||||
---|---|---|---|---|---|
2. Râşidîn Halifesi | |||||
Hüküm süresi | 23 Ağustos 634 - y. 6 Kasım 644 (10 yıl, 73 gün) | ||||
Önce gelen | Ebû Bekir | ||||
Sonra gelen | Osman | ||||
Doğum | y. MS 582 veya 583 Mekke, Hicaz, Arabistan | ||||
Ölüm | y. MS 6 Kasım 644 (26 Zilhicce 23 Hicri) (60-61 yaşlarında) Medine, Hicaz, Arabistan | ||||
Defin | Mescid-i Nebevî, Medine | ||||
Eş(ler)i | |||||
Çocuk(lar)ı | |||||
| |||||
Hanedan | Kureyş (Benî Adî b. Kâ'b) | ||||
Annesi | Hanteme bint Haşim | ||||
Dini | İslâm | ||||
İmza |
Ömer bin Hattab
Müminlerin Emiri - (Emirül mu'minîn) |
Genel bilgi
Aile
Hükümdarlık
Perspektifler
İlgili maddeler
|
Ömer başlangıçta, Kureyşli uzak bir akrabası olan Muhammed'in mesajının en amansız karşıtlarından biriydi.[1] Sonra, biraz da ani bir şekilde (616 yılında) Müslüman oldu. Müslüman olduktan sonra Kâbe'de açıkça namaz kıldı. Ömer daha sonraları, kendisine el-Fârûk (ayırıcı) ünvanını veren İslâm peygamberi Muhammed'in yönetimindeki neredeyse tüm savaşlara ve seferlere katıldı. Haziran 632'de, Muhammed'in ölümünden sonra Ömer, ilk halife olarak Ebû Bekir'e biat etti. Ebû Bekir, 23 Ağustos 634'te ölmeden önce Ömer'i halefi olarak aday göstermişti. Ömer, Ağustos 634 tarihinde ikinci İslam hâlifesi olarak seçildi.
Ömer döneminde İslam Halifeliği, Sâsânî ve Bizans ordularını mağlup ederek sınırlarını benzeri görülmemiş bir oranda genişletti.[2] Sasani İmparatorluğu'na yönelik saldırıları, iki yıldan kısa bir süre içinde (642-644) İran'ın fethiyle sonuçlandı. Ayrıca döneminde Mısır, Suriye, Lübnan, Filistin, Irak ve İran gibi önemli bölgeler devletin topraklarına dahil edildi. Yahudi geleneğine göre Ömer, Yahudiler üzerindeki Hristiyan yasağını kaldırdı ve onların Kudüs'e girmelerine ve ibadet etmelerine izin verdi.[1] Ömer, "Dört Halife Dönemi"nde İslam Devleti'nin topraklarını en çok genişleten hâlife oldu.
Ömer, 644 yılında Fars bir köle olan Ebu Lü'lüe Firuz tarafından suikastle öldürüldü. Tarihçiler tarafından Ömer, genellikle tarihteki en güçlü ve en etkili Müslüman liderlerden biri olarak görülür.[3] Ehl-i Sünnet geleneğinde büyük ve adil bir hükümdar ve İslami erdemlerin mükemmel bir örneği olarak saygı görür[4] ve bazı hadisler onu, Ebû Bekir'den sonra sahâbenin ikinci en büyüğü olarak tanımlar.[5][6] İsnâaşeriyye Şîa geleneğinde olumsuz görülmektedir.[4]
Ömer, Mekke'de Benî Adi kabilesinde, 583 veya 584 yılında doğdu. Babası Hattab bin Nüfeyl ve annesi Hanteme bint Haşim, Benî Mahzum adlı bir kabiledendi. Ailesi orta sınıfa mensuptu. Babası tüccardı ve kabilesinde zekâsıyla meşhurdu. Babası aynı zamanda bir putperest idi.
Ömer, çocukluğundan itibaren deve çobanlığı yapmaya başladı. Ömer, "Babam çok acımasızdı. Develeri güderken, dinlenmek için işi bıraktığımda beni döverdi." demiştir.[7] İslâm öncesi Arabistan'da okuryazarlık çok nadir olmasına rağmen, Ömer gençliğinde okuma ve yazmayı öğrendi. Ayrıca Arap edebiyatı ve Arap şiiriyle de ilgilendi.[8] Ergenlik döneminde ata binme, dövüş sporları ve güreş öğrendi. Uzun boyu ve fiziksel üstünlüğü ile iyi bir güreşçi olduğu rivayet edilir.[9][10] Aynı zamanda iyi bir hatip olduğundan, çoğu vakitler babasının yanında kabileler arası anlaşmazlıklarda hakemlik yaptı.
Ömer, ilerleyen zamanlarda bir tüccar oldu. Tüccarlık yaptığı sırada Suriye, Irak ve Mısır gibi Rum ve Pers şehirlerine gittiği, buralarda çeşitli bilginlerle tanıştığı, Kureyş kabilesi adına elçilik yaptığı aktarılır.[11]
613 civarında Muhammed, İslâm dinini Mekkeliler'e açıkça tebliğ etmeye başladı. Ancak Mekke'deki pek çok kişi gibi Ömer de İslam'a karşı çıktı ve hatta Muhammed'i öldürmekle tehdit etti. Arabistan'ın geleneksel çok tanrılı paganizm inancını savunmaya karar verdi. Muhammed'e karşı çıkmakta kararlı ve acımasızdı. Müslümanlara zulmetmek konusunda da Mekke'nin en önde gelenlerden biriydi. Ömer, Kureyş'in birliğine kesin olarak inandı ve yeni İslâm dinini ayrılık ve nifak sebebi olarak gördü.
Artan baskılar nedeniyle Muhammed, 615 yılında bazı takipçilerine Habeşistan'a göç etmelerini emretti. Küçük bir Müslüman grubu göç ettiğinde Ömer, Kureyş'in gelecekteki birliği konusunda endişelendi. Mekkeli paganlar bu durumu konuşmak için meclislerinde toplandılar. Görüşmeye katılanlar arasında Ömer de vardı. Toplantının nihayetinde Ömer, Muhammed'i öldürmeye karar verdi ve bunu üstlendi.
Ömer, Habeşistan'a hicretten bir yıl sonra, 616 yılında Müslüman oldu. Yaygın rivayetlere göre olay şu şekilde gerçekleşti:
Ömer, Muhammed'i öldürmek için yola çıktı. Yolda, gizlice İslam'a geçen ancak Ömer'e söylememiş olan en yakın arkadaşı Nuaym bin Abdullah ile karşılaştı. Ömer, Muhammed'i öldürmek için yola çıktığını haber verince Nuaym, Ömer'in hedefini değiştirmek için kendisine kız kardeşi ile kocasının Müslüman olduğunu söyledi.[12]
Hiddetlenen Ömer, kız kardeşinin evine doğru yürüdü. Eve varınca Ömer, kız kardeşi ve kayınbiraderi Saîd b. Zeyd'i Tâhâ Suresi'nden Kur'an ayetlerini okurken buldu.[13] Kayınbiraderi ile tartışmaya başladı. Ablası kocasını kurtarmaya gelince, o da onunla tartışmaya başladı. "Bizi istersen öldürebilirsin, ama biz İslam'dan vazgeçmeyeceğiz" demeye devam ettiler. Ömer bu sözleri işitince kız kardeşine ve kayınbiraderine şiddetli bir tokat attı ve kız kardeşi ağzından kanlar akarak yere düştü. Sonradan Ömer, ablasının hâlini görünce vicdan azabı çekti ve kız kardeşinden okuduklarını kendisine vermesini istedi. Kız kardeşi olumsuz yanıt vererek, "Sen kirlisin. Temiz olmayan hiç kimse bu kutsal yazılara dokunamaz." dedi.
Ömer bunun üzerine vücudunu yıkadı ve Tâhâ Suresi'nin 14. ayetini okumaya başladı: "Şüphe yok ki ben Allah'ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl."[14] Ömer, sonra ağlayarak, "Şüphesiz bu, Allah'ın sözüdür. Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehâdet ederim." dedi. O anda orada bulunan ve saklanan Habbâb b. Eret, bunu duyunca saklandığı yerden çıktı ve şöyle dedi: "Ey Ömer! Dün Peygamberimiz senin Müslüman olman için şöyle dua etmişti: 'Ey Allah'ım! Bu dini ya Ömer'le, ya Ebû Cehil'le, ya da kimi istersen onunla kuvvetlendir.' Duası kabul olmak üzere ve inşallah olacak."[15] Bunu duyan Ömer çok şaşırdı ve hemen oradan ayrılıp Muhammed'i bulmaya gitti.[16]
Ömer daha sonra Muhammed'in yanına geldi ve oradakilere Peygamber'le görüşmek istediğini söyledi. Muhammed'in yanında bulunan sahâbeler bunun üzerine telaşlandılar. Yeni Müslüman olan Hamza, Ömer'in geldiğini duyunca kılıcını çekti. Muhammed onları sakinleştirdi ve Ömer'i huzuruna kabul etti. Ömer, onun ve arkadaşlarının önünde İslâm'ı kabul ettiğini belirtti. Müslüman olduğunda 39 yaşındaydı.[17]
Rivayete göre, İslam'ı kabul ettikten sonra Ömer, Kâbe'de açıkça namaz kıldı ve dua etti. Kureyş liderleri Ebû Cehil ve Ebû Süfyân, bu olayı öfkeyle izlediler. Bu olay, Müslümanlar'ın İslam'ı açıkça yaşama konusunda güven kazanmalarına daha da yardımcı oldu. Daha sonra Ömer, Müslümanlar'ı namaz kılmaktan alıkoymaya cüret eden herkese meydan okudu ve kimse, Ömer açıkça namaz kılarken ona müdahale etmeye cesaret edemedi. Ömer'in İslam'ı kabul etmesi Mekke'deki Müslümanlara ve İslâm'a güç verdi. Bu olaydan sonra Müslümanlar, ilk kez Mescid-i Harâm'da hep birlikte açıkça namaz kıldılar.
622'de, Yesrib'in (daha sonraki adıyla Medine) sunduğu güvenlik nedeniyle Muhammed, takipçilerine Medine'ye göç etmelerini emretti. Müslümanlar'ın çoğu, Kureyş direnişinden korkarak geceleri göç etti. Buna karşılık Ömer'in gündüz vakti açıkça göç ettiği ve "Karısını dul ve çocuklarını yetim bırakmak isteyen gelip benimle çarpışsın." dediği rivayet edilir.[18] Ömer, kuzeni ve kayınbiraderi Saîd b. Zeyd ile birlikte Medine'ye hicret etti.[17]
İslâm peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra Ebû Bekir'in yaklaşık iki yıllık süren halifeliği, onun hastalanıp ölmesiyle son bulmuştur. Ebû Bekir, son günlerinde ashabın görüşlerini alarak yerine halife olarak Ömer'i tavsiye etmiştir. Ahitnameyi Osman'a yazdırmıştır.
Ömer bin Hattab döneminde Bizans ile yapılan Yermük, Halep, Ecnâdeyn, Demirköprü, Dasin, Firaz ve Karyeteyn muharebeleri ile Mısır, Suriye, Lübnan ve Filistin; Sâsânî ile yapılan Köprü, Nihâvend ve Kādisiye muharebeleri ile de Irak'ın tamamı ve İran'ın büyük bir kısmı fethedildi.
Ömer döneminde hilâfet güçlendi. Ömer adaletli bir hükümdardı, devlet memurları ve valileri her zaman kontrol ederdi. Beytülmâl'ı, yani devletin hazinesini Müslümanlar arasında en iyi şekilde bölüştürmüştür. Kendisi çok yoksuldu, aylık geliri sadece 16-20 dirhemdi.[19]
Ömer, milâdî 31 Ekim 644 tarihinde, kendisinden alınan verginin azaltılmasını isteyen, ancak talebi kabul edilmeyen Mugīre b. Şu'be'nin Fars bir kölesi olan Ebû Lü'lüe tarafından, Medine'de sabah namazında iken hançerle saldırıya uğradı. Saldırgan intihar ederken, Ömer saldırıdan üç gün sonra, 3 Kasım 644 tarihinde öldü.[20]
Ömer, 'emiru'l müminin' (inananların emiri) ünvanını alan ilk halifeydi. Ömer, Muhammed'in baş danışmanlarından biriydi. Muhammed'in vefatından sonra, Medineli Müslümanları, Mekkeli Ebu Bekir'i halife olarak kabul etmeleri için uzlaştıran oydu ve böylelikle doğabilecek bir iç kargaşayı engelledi. Ebu Bekir döneminde, yardımcısı ve danışmanı olarak aktif olarak yer aldı. Ebu Bekir'in yerine halife olduktan sonra, Ömer, Ridde savaşları sırasında ele geçirilen tüm esirleri ve köleleri serbest bırakarak Bedevi kabilelerinin kalbini kazandı.
Geniş bir coğrafyaya yayılan halifelik topraklarını bir arada tutan etkili bir idari yapı kurdu. Bürokrasi üzerindeki güçlü hakimiyetinin nedenlerinden biri olan etkili bir istihbarat ağı örgütledi.
Ömer, çok fazla yerel güç toplayabilecekleri için valileri asla iki yıldan uzun süre görevde tutmadı. En başarılı generali Halid bin Velid'i görevden aldı çünkü insanların zaferi bahşedenin Allah olduğunu bilmelerini ve Halid etrafında oluşan kişilik kültüne karşı koymak istiyordu.
Elinde bir kırbaçla Medine sokaklarında devriye gezer, karşılaştığı suçluları cezalandırırdı. Ömer'in kırbacından bir adamın kılıcından daha çok korkulduğu söylenir. Ancak tüm bunlara rağmen, iyi kalpli olması, öksüzlerin ve dulların ihtiyaçlarına cevap vermesiyle de tanınıyordu.
Ömer'in valilerine karşı işlediği suçlar nedeniyle adaleti hızla uygulaması, Muaviye gibi güçlü valileri bile korkutuyordu. Bu nedenle adaletiyle ün kazanmıştı. Ali bin Ebu Talib, Osman bin Affan'ın sonraki yönetimi sırasında, Osman'ın valilerine karşı daha katı olmasını istedi ve şöyle dedi: "Allah adına size yemin ederim ki, Muaviye'nin Ömer'den, Ömer'in hizmetkarı Yarfa'dan daha çok korktuğunu biliyor musunuz?"
Ömer'in yönetimi altında, sıkı disiplini teşvik etmek için Arap askerleri şehirlerin dışında, çöl ve ekili araziler arasında "amsar" olarak bilinen özel garnizon kasabalarına yerleştirildi. Bu tür yerleşimlerin bilinen örnekleri Irak'taki Basra ve Kufe ile daha sonra Kahire olacak olan yerin güneyindeki Fustat'tır. Askerlerinin Arabistan dışında arazi sahibi olmaları yasaktı. Genellikle savaş ganimeti olarak düşünülen binalara ve diğer taşınmaz şeylere el koyma hakları kısıtlanmıştı. Taşınır ganimet, sosyal tabakalarına bakılmaksızın ümmet halkıyla paylaşılıyordu.
Onun yönetimi, Müslümanların tek bir topluluk olarak birleştiği İslam tarihindeki birkaç nadir yıldan biriydi. Abdullah bin Mesud, Ömer'den bahsedildiğinde sık sık ağlardı. Şöyle demişti: "Ömer İslam'ın bir kalesiydi. İnsanlar İslam'a girer ve çıkmazdı. O öldüğünde kale yıkıldı ve şimdi insanlar İslam'dan çıkıyorlar". Ömer ölmeden önce Ebu Ubeyde bin Cerrah meşhur bir şekilde şöyle demişti: "Ömer ölürse İslam zayıflar". İnsanlar ona nedenini sordular ve o da "Eğer uzun yaşarsanız ne demek istediğimi göreceksiniz" dedi. Dini açıdan en büyük başarısı Kuran'ı derlemekti. Bu, Muhammed zamanında yapılmamıştı. Ancak, Yemâme Muharebesi sırasında Kuran'ı ezberleyenlerin büyük bir kısmı savaşta hayatını kaybetti. Ömer'in tavsiyesi üzerine Ebu Bekir, Zeyd bin Sabit'e Kuran'ı tek bir Kitapta derleme gibi önemli bir görev verdi.
14. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Hindistan'ın kuzeyindeki Maharashtra'daki Handeş bölgesini yöneten Faruk hanedanı, soyunun Ömer soyundan geldiğini iddia eder.
Halid bin Velid ile birlikte Ömer, Ridde savaşlarında etkin olarak görev yaptı.
Stratejik başarılarından biri, İmparator Herakleios ve İmparator III. Yezdigirt'in ortak düşmanlarına karşı ittifak kurduğu 636'daki Bizans-Sasani ittifakını bozmasıydı. Pers İmparatoru III. Yezdigirt, Herakleios ile uyumlu bir şekilde Araplara karşı birleşemedi. Ömer bunu iyi değerlendirdi ve Bizans saldırıları sırasında rahatlayan Sasani şahı III. Yezdigirt ile Arap birliklerini Suriye'den Irak'a nakletmesi için daha fazla zaman kazandıran müzakerelere girdi. Bu birlikler Kadisiye Muharebesi'nde belirleyici oldu. Ömer'in ordularının Bizans'a akınlarında rahatlayan Sasaniler sınırlarında Arapları görünce toparlanıp karşı koymaya çalışsa da başarılı olamadı.
638'de Bizans yanlısı Hristiyan Arapların Bizans İmparatoru'nun yardımıyla Cezire'ye beklenmedik bir kanat hareketi yaparak Emesa'yı (Humus) kuşattığı İkinci Emesa Muharebesi'nde Müslümanların zaferiyle sonuçlandı. Ömer, Emesa'yı kuşatan Hristiyan Arap güçlerinin anavatanı olan Cezire'yi işgal etme emri verdi. Irak'tan Cezire'ye karşı üç yönlü bir saldırı başlatıldı. Hristiyan Arap ordularına daha fazla baskı yapmak için Ömer, Irak'taki Müslüman güçlerinin komutanı Sad bin Ebi Vakkas'a Emesa'ya takviye göndermesi talimatını verdi. Ömer, Medine'den takviye birliklerini oraya bizzat kendisi götürdü. Bu benzeri görülmemiş baskı altında, Hristiyan Araplar Müslüman takviye birlikleri gelmeden Emesa'dan çekildiler. Müslümanlar Mezopotamya'yı ve Bizans Ermenistanı'nın bazı kısımlarını ilhak ettiler.
Nihavend Muharebesi'nden sonra Ömer, Sasani İmparatorluğu'na tam ölçekli bir işgal başlattı. İşgal, hedeflerini izole etmek ve yok etmek için tasarlanmış, iyi koordine edilmiş çok yönlü bir dizi saldırıydı. Ömer, işgali, Azerbaycan'ı ve doğu Pers'i izole etmeyi amaçlayarak Pers'in tam kalbine saldırarak başlattı. Bunu hemen ardından Azerbaycan ve Fars'a eş zamanlı saldırılar izledi. Ardından Sistan ve Kirman ele geçirildi ve böylece Pers'in kalesi Horasan izole edildi. Son sefer Horasan'a karşı başlatıldı ve burada Oxus Nehri Muharebesi'nden sonra Pers imparatorluğu sona erdi ve III. Yezdigirt Orta Asya'ya kaçtı.
Ömer yaşamı boyunca dokuz kadınla evlendi ve on oğlu ve dört kızı olmak üzere on dört çocuğu oldu.
Ömer'in bilinen eşleri şunlardır:
Ömer'in oğulları şunlardır:
Ömer'in kızları:
2012 yılında Suudi Arabistan'ın El Murakkab bölgesinde bir kayanın üzerinde Ömer'in imzası olduğu düşünülen bir yazıt bulunmuştur.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.