Loading AI tools
Orta Doğu'da yer alan bir şehir Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Kudüs (Arapça: القُدس, el-Kuds) veya Yeruşalim (İbranice: יְרוּשָׁלַיִם ),[1][2][3] Orta Doğu'nun Kenan bölgesinde, Akdeniz ile Lut Gölü arasındaki Yehuda Dağları'ndaki bir plato üzerine kurulmuş eski bir şehirdir. Üç büyük İbrahimî din olan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için kutsal sayılan bir şehirdir. İsrail, başkentinin Kudüs olduğunu ilan etmiştir.[4] Birleşmiş Milletler, bu kararı tanımadığını açıklamıştır.[5][6] Aynı şekilde Filistin de tıpkı İsrail gibi kendi başkentinin Kudüs olduğunu ilan etmiştir.[7] Günümüzde İsrail ve Filistin Kudüs'ü başkent olarak kabul eder fakat Uluslararası alanda bu kararlar tanınmamaktadır. Çoğu ülke İsrail'deki diplomatik misyonlarını ve Büyükelçiliklerini Tel Aviv'de bulundururken, Filistin'deki diplomatik misyonlar ve Büyükelçilikler ise Ramallah, Gazze Şehri, Kahire ve Şam gibi çeşitli yerlerde bulunmaktadır.
Kudüs Yeruşalim | |
---|---|
Takma adlar: İr ha-Kodeş ("Kutsal Şehir") | |
Kudüs'ün İsrail'deki konumu | |
Ülke | De jure: (Batı Kudüs, İsrail) (Doğu Kudüs, Filistin) De facto: İsrail |
İsrail ilçesi | Kudüs |
Filistin valiliği | Kudüs |
Alt idari birimler | Liste
|
İdare | |
• Belediye Başkanı | Moşe Lion |
Yüzölçümü | |
• Şehir | 125,2 km² |
Rakım | 630 m |
Nüfus (2018) | |
• Şehir | 919.438 |
• Yoğunluk | oto/km² |
• Metropol | 1.253.900 |
Zaman dilimi | UTC+02.00 (İSS) |
• Yaz (YSU) | UTC+03.00 (İYS) |
Alan kodları | +972 (İsrail) +970 (Filistin Ulusal Yönetimi) + 2/2 23 (Kudüs) |
UNESCO Dünya Mirası | |
---|---|
Kriter | Kültürel: ii, iii, vi |
Referans | 148 |
Tescil | 1981 (5. oturum) |
Tehlike | 1982 — Günümüz |
Bölge | Arap Ülkeleri |
Şehir, Akdeniz ve Ölüdeniz'in (Lut Gölü) kuzey sınırı arasında yer almaktadır. Doğu Kudüs ile birlikte düşünüldüğünde, alan ve nüfus olarak İsrail'in en kalabalık şehridir.[8][9] 800 binin üzerinde nüfusa[10] ve 125,1 km2 alana sahiptir.[11][12] Uzun tarihi boyunca Kudüs, 2 defa yok edilmiş, 23 defa işgal edilmiş, 52 defa saldırıya uğramış ve 44 defa ele geçirilip tekrar kurtarılmıştır.[13] Şehrin en eski bölümüne, MÖ 4. binyılda ilk yerleşim gerçekleşti.[14] 1538'de Osmanlı padişahı I. Süleyman hükümdarlığı altında, şehri çevreleyen duvarlar inşa edildi. Bugün bu duvarlar Ermeni, Hristiyan, Yahudi ve Müslüman olmak üzere dört çeyreğe bölünmüş olan Eski Şehir'i (Eski Kudüs) çevrelemektedir.[15] Eski Kudüs, 1981 yılında Dünya Mirasları arasına girdi ve ayrıca şehir, Tehlike Altında Olan Dünya Mirasları arasındadır.[16] Modern Kudüs, Eski Kudüs'ün sınırlarını aşarak çok büyümüştür.
Sünni Müslümanlar için Kudüs, Mekke ve Medine'den sonra en kutsal şehirdir.[17][18] İslamiyet'te Kudüs, MS 610 yılında ilk kıble olmuştur[19] ve Kur’an’a göre Muhammed, 10 yıl sonra Miraç’a bu şehirden çıkmıştır.[20][21] Kudüs, Yahudiler için en kutsal şehirdir çünkü Tevrat'a göre İsrail Kralı Davud, milattan önce Kudüs’ü Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti olarak inşa etti ve oğlu Kral Süleyman, ilk tapınağı şehrin içinde kurdu.[22] Hristiyanlar için Kudüs’ün kutsallığı ise, Yeni Ahit’e göre Nasıralı İsa’nın bu şehirde çarmıha gerilmesinden[23][24][25] ve 300 yıl sonra Azize Helena’nın İsa’nın hayatındaki hac noktalarını belirlemesinden gelmektedir. Sonuç olarak, küçük bir alan olmasına rağmen Eski Kudüs, birçok dinî önem taşıyan noktalara sahiptir. Bunların arasında Tapınak Dağı, Ağlama Duvarı, Kutsal Kabir Kilisesi, Kubbetü's-Sahre ve Mescid-i Aksa vardır.
Kudüs, 637 yılında, Halife Ömer döneminde, Bizans İmparatorluğu ile yapılan savaş sonucunda Müslüman Arapların eline geçti. 1099 yılında, I. Haçlı Seferi sırasında bu kez Hristiyanlar şehri ele geçirdiler ve bu bölgelerde Kudüs Krallığı başta olmak üzere pek çok devlet kurdular. 1187 yılında, Selahaddin Eyyubi öncülüğünde gerçekleşen Hıttin Muharebesi ile şehir, 88 yıllık bir aranın ardından tekrar Müslümanların hâkimiyetine geçti. Sonrasında da Türk kontrollerine geçti. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Birleşik Krallık kontrolüne geçti. Birleşik Krallık çekildikten sonra Müslümanlar ve Yahudiler arasında sorunlara neden oldu. Günümüzde Kudüs’ün statüsü, İsrail-Filistin çatışmasının en önemli sorunlarından biri olarak kendisini göstermektedir. 1948 Arap-İsrail Savaşı’nda Batı Kudüs, İsrail tarafından ele geçirilen yerler arasındadır ve Eski Kudüs de içinde olmak üzere Doğu Kudüs, Ürdün tarafından ele geçirilmiştir. İsrail 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sonucunda Doğu Kudüs’ü ele geçirip sonrasında Batı Kudüs ile birleştirip Kudüs'ün tamamına hakim olmuştur.
Günümüzde İsrail’in temel kanunları, Kudüs’ü İsrail’in “bölünmez başkenti” olarak kabul eder. Uluslararası toplum, son işgali kabul etmeyip Doğu Kudüs’ü, İsrail işgali altında olan Filistin Devleti'nin sınırı olarak tanımlar.[26][27][28][29] Uluslararası toplum, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımlamaz ve de jure olarak Kudüs’te Amerikan büyükelçiliği hariç elçilik bulunmaz. Filistin Merkezi İstatistik Bürosu kayıtlarına göre 208.000 Filistinli, Doğu Kudüs’te yaşamakta ve Filistin Ulusal Yönetimine göre, bu şehir gelecekte kurulacak olan Filistin Devleti’nin başkenti olacaktır.[30][31][32] İsrail Devleti’nin bütün dalları Kudüs’te yer almaktadır. Bunların arasında Knesset (İsrail parlamentosu), Başbakan, Başkan köşkleri ve Yargıtay vardır. İbrani Üniversitesi ve İsrail Müzesi başta olmak üzere, şehirde pek çok turistik ve tarihî yerler bulunmaktadır.
Mısır Orta Krallığı’na ait düşmanların listelendiği antik yazılarda 'Rušalim' adlı bir şehir ismi geçer ve bu isim evrensel olarak olmasa da genelde Kudüs (Yeruşalayim) olarak bilinir.[33][34] Kudüs, Abdi-Heba’nın Amarna Mektuplarında 'Urušalimin' olarak geçer.[35] Yeruşalayim, Kitâb-ı Mukaddes’teki Yeşu kitabında ilk ortaya çıkar. Bu form Yireh (tanrının hizmetinde olan ve tanrıya uyan yer) ve Tanrının (Şalim) karışımıdır. Tanrıya verilen Şalim adı, SLM kökünden türediğinden, Şalom (İbranice) ve Salam (Arapça) barış anlamına da gelir, bu nedenle Yeruşalayim’e Barışın Şehri de denir.[36][37] İbranice “-im" eki çoğul anlamına gelir ve “-ayim” eki ise çift anlamına gelir, böylece (Yeruşalayim isminin), Kudüs şehrinin iki tepe üstünde olduğunu belirttiği düşünülür.[38][39] Arapçada Kudüs القُدس al-Quds olarak geçer ve “kutsal” ya da “Kutsal Tapınak” anlamına gelir.[40][41]
Kudüs'ün hem İsrail milliyetçiliği hem de Filistin milliyetçiliği arasındaki merkezî pozisyonunu göz önünde bulundurduğumuzda, 5000 yıllık yerleşik hayatı barındıran tarihi incelerken gereken seçicilik, genelde ideolojik ön yargı veya görüşlerden etkilenir. Örneğin, şehrin Yahudi dönemleri, İsrailli milliyetçiler (Siyonistler) için önemlidir ve onlara göre, modern Yahudiler, antik İsraillilerden ve Makabiler'den geldiğini iddia ederler.[42][43] Öte yandan Müslüman, Hristiyan ve Yahudi olmayanlara ait dönemler ise Filistin milliyetçiliği için önemlidir. Filistin milliyetçilerine göre, günümüzde Filistinlileri, bölgede bulunan farklı insan topluluklar oluşturmuştur.[44][45] Sonuç olarak, iki taraf da şehrin tarihini, şehir üzerindeki iddialarını güçlendirmek adına politikleştirmektedir.[46][47][48]
Günümüz Kudüs'ünde bulunan çömlek buluntuları, şehirdeki yaşamın Bakır Çağı'nda, yerleşimin ise Bronz Çağı'nda var olduğunu göstermektedir.[14][49] Kathleen Kenyon'unda içinde bulunduğu bazı arkeologlara göre, Kudüs, Kuzeybatı Samiler tarafından, Milattan Önce 2600 yılında organize yerleşim alanı olarak kurulmuştur. İlk yerleşim alanları, Ofel Tepesi'ne kurulmuştur.[50] Kutsal Kitap ilk olarak Kudüs'ten, İbrahim'in müttefiki Melchizedek'in yönettiği şehir olarak bahseder.
Bronz Çağı'nın sonlarına doğru, Kudüs, Mısır'a bağlı bir şehir devletiydi.[51] Birkaç ücra köy ve pastoral bölgeleri yöneten mütevazı bir şehir olup, küçük bir Mısır garnizonuna ve Kral Abdi-Heba gibi atanmış yöneticilere sahipti.[52] Birinci Seti ve İkinci Ramses zamanında, artan zenginlikle birlikte kapsamlı inşalar gerçekleşti.[53]
Bu dönemde, Kenan bölgesinin Mısır İmparatorluğu'nun bir parçasını oluşturması, Kutsal Kitap'ta Yeşua'nın işgalini açıklar.[54] Kutsal Kitap'ta, Kenani kabileler tarafından işgal edilmiş olsa da, Kudüs'ün Bünyamin kabilesine verilmiş sınırların içerisinde olduğu belirtilir.[55][56] Davud, Kudüs'ü işgal eder ve Kudüs, Birleşik İsrail Krallığı'nın başkenti ve krallığın dinî merkezlerinden biri olur.[57][58]
Kutsal Kitap'a göre, Kral Davud 40 yıl boyunca hükmetti.[59] Hükmünün kesin bitiş tarihi üzerindeki genel tahmin Milattan Önce 970'tir. Kral Davud'un ardından, oğlu Süleyman geçti[60] ve Tapınak Dağı üzerinde Kutsal Tapınağı kurdu. Süleyman Tapınağı (Birinci Tapınak), Ahit sandığının barındığı yer olduğundan, Yahudi tarihinde önemli bir role sahipti.[61] 400 yıldan fazla sürede, Milattan Önce 587 yılında gerçekleşen Babil istilasına kadar, Kudüs, Birleşik İsrail Krallığı'nın ve daha sonra Yehuda Krallığı'nın politik başkentiydi. Birinci Tapınak dönemi olarak adlandırılan[62] bu dönemde, tapınak İsraillilerin dinî merkeziydi.[63]
Süleyman'ın ölümüyle (Milattan Önce 930), on kuzey kabile, İsrail Krallığı'ndan ayrıldı. Davud ve Süleyman liderliğinde, Kudüs Yehuda Krallığı'nın başkenti olarak kaldı.[64] Antik İsrail döneminden kalıntılar arasında Hezekiya'nın Tüneli vardır. Bu tünel bir su yolu olup, Yehuda kralı Hezekiye tarafından inşa edilmiş ve antik İbranice yazılarla süslenmiştir (Siloam yazıları).[65] Milattan Önce 8. yüzyılda inşa edilen geniş duvarda Hezekiya tarafından yapılmıştır.[66] Silwan'daki Firavun'un kızına ait kabirde İbranice yazılar vardır.[67] Bu dönemden kalan bir su deposu Robinson'un gemisinin yakınlarında, 2012 yılında bulundu ve bu da Yehuda Krallığı döneminde yoğun yerleşmenin olduğuna dair güçlü bir kanıt olarak bilinir.[68]
Milattan Önce 722 yılında, Asurlular'ın İsrail Krallığı'nı işgal etmesiyle birlikte, Kudüs, kuzey krallıktan gelen göçmen dalgalarıyla güçlendi. Birinci Tapınak Dönemi, Babillilerin Milattan Önce 586 yılında Yehuda ve Kudüs'ü işgal etmesiyle sona erdi.[69]
Milattan Önce 538 yılında, Babil tutsaklığı döneminin ardından, Pers kralı Büyük Kiros, Yahudileri Yehuda'ya tekrar dönmeleri için çağrıda bulundu ve Tapınağı kurmalarına izin verdi.[70] İkinci Tapınağın inşa edilmesi Milattan Önce 516 yılında, Büyük Daryus yönetiminde tamamlandı.[71][72] Milattan Önce 445 yılında, I. Artaserhas, yayımladığı kanunla şehrin duvarlarını tekrar inşa ettirdi.[73] Kudüs tekrar Yehuda başkenti olma ve Yahudilerin dinî merkezi olma özelliğini tekrar kazandı.
İkinci tapınak döneminden kalan birçok mezarlık Kudüs'te bulundu. Bunların arasında Tapınağı kuran Simon'un mezarlığı vardır ve mezarın üzerinde Aramice yazılar bulunmaktadır.[74] Eski Şehrin kuzeyinde bulunan Abba mezarlığı da Aramice yazılara sahiptir. Kidron vadisinde bulunan Benei Hezir Mezarlığı, İbranice yazılara sahiptir ve bu yazılar mezarlığın İkinci tapınak rahiplerine ait olduğunu belirtir.[74] Sanhedrin mezarları, 63 adet kayalarla yapılmış bir yeraltı mezarlığını oluşturur. Kuzey Kudüs'te bulunan Sanhedria muhitinde bulunur ve Sanhedrin üyeleri tarafından kullanılmıştır.[75][76]
Büyük İskender Pers İmparatorluğu’nu işgal ettiğinde, Kudüs ve Yehuda, Makedon kontrolü altına girdi ve zaman içinde Helen asıllı olan Ptolemaios Hanedanı'nın yönettiği Ptolemaios Krallığı'nın kontrolüne girdi. Milattan Önce 198 yılında, V. Ptolemaios Epiphanes, Kudüs ve Yehuda’yı, üçüncü Antiokos yönetimindeki Selevkos’a kaybetti. Selevkos, Kudüs’ü tekrar Hellenik şehir devleti hâline sokmaya çalıştı. Milattan Önce 168 yılında, Mattatias ve beş oğlunun Antiokos Epifanes’e karşı gerçekleştirdiği, Makabi isyanıyla Hasmonean Krallığı'nı kurdu ve Milattan Önce 152 yılında Kudüs’ü başkent yaptı.
Milattan Önce 63 yılında, Roma Cumhuriyeti yöneticisi Gnaeus Pompeius Magnus (Pompey), Hasmonean hanedanlığındaki bir taht kavgasına karıştı ve Kudüs’ü ele geçirdi. Böylece Roma İmparatorluğu’nun Yehuda üzerindeki etkisini artırdı.[77]
Kısa süren Part İmparatorluğu işgali ardından, Yehuda, Roma ve Part İmparatorluğu arasındaki çekişmenin yaşandığı bir yer hâline geldi. Part İmparatorluğu taraftarları ve Roma Cumhuriyeti taraftarları çatışmaya başladı.
Roma Cumhuriyeti güçlenmeye başladığında, Romalılara tabi olan yerel idareci, bir tabi-kral olarak Herod başa koyuldu. Büyük Herod, kendini şehrin güzelleşip gelişmesine adadı. Duvarlar, kuleler, saraylar yaptı ve Tapınağın bulunduğu alanı genişletti. Herod yönetiminde Tapınağın bulunduğu alan iki kat genişledi.[60][78][79] Herod’un ölümünden kısa bir süre sonra, Milattan Sonra 6 yılında, Yehuda Roma'ya tabi eyaletlerden olan (Iudaea) biriminin başkenti oldu.[80] Fakat Roma yönetimi, Birinci Yahudi-Roma Savaşı'yla muhalefete uğradı ve bu muhalefet 70 yılında İkinci Tapınağın yıkılmasıyla sonuçlandı. Kudüs, 132 yılında başlayıp üç yıl süren Bar Kokhba Ayaklanması'nda, bir kez daha Yehuda’nın başkenti oldu. İmparator Hadrianus, Iudaea şehrini, komşu şehirlerle birleştirerek Yehuda adını yok edip Syria Palaestina’yı kurdu. Kudüs’ü Romalı bir şehir hâline getirip adını "Aelia Capitolina" olarak değiştirdi.[81] Yahudilerin şehre yılda bir kez dışında girmesini yasakladı. Bu kurallar[82][83][84] bütün Yahudileri etkiledi ve böylece şehrin kalıcı laikleşmesini sağlamayı amaçladı.[85] Yahudilerin şehre girmemesi Milattan Sonra 4. yüzyıla kadar sürdü.
Bar Kokhba ayaklanmasını takip eden 5 yüzyılda şehir önce Roma sonra Bizans yönetimi altında kaldı. 4. yüzyılda, Roma İmparatoru I. Konstantin, Kudüs'te Hristiyan şehirleri kurdu. Kudüs nüfus ve genişlik olarak oldukça büyüdü. Şehrin toplam nüfusu 200.000'e vardı.[83][86] Bu dönemden, 7'nci yüzyıla kadar Yahudilerin şehre girmesi yasaklandı.[87]
Roma İmparatorluğu'nun doğu kalıntısı, Bizans İmparatorluğu, yıllarca şehrin kontrolünü elinde bulundurdu. Kudüs bir süre Bizans ve Pers İmparatorlukları arasında gidip geldi. 7. yüzyılda Sasani Kralı II. Hüsrev, Bizans’ın içine doğru saldırıya geçti. Suriye'den başlayan saldırıyı Kudüs'e götürdü. Yerel Yahudiler de bu Bizans'a karşı bu saldırıya yardım etti. 614 yılındaki Kudüs istilası, 21 gün süren durmak bilmez savaşla, Kudüs’ün ele geçirilmesiyle sonuçlandı. Bizans anıları, Sasanilerin ve Yahudilerin, şehirdeki binlerce Hristiyanı katlettiğini yazar. Sasaniler tarafından ele geçirilen şehir, 15 yıl Sasani yönetimi altında kalır ve daha sonra Bizans İmparatoru Herakleios 629 yılında şehri tekrar ele geçirir.[88]
Bizans yönetiminde olan Kudüs, Ömer İbn el-Khattab'ın Müslüman ordusu tarafından fethedildi. İslam'ın erken döneminde, Müslümanlar tarafından şehir Medînet Beytü'l-Makdis (Tapınağın Şehri) olarak anıldı.[89] Şehrin geri kalanı İliya olarak adlandırdı.[90] Sonra, Tapınak dağı, El-Haram El-Şerif (Asil Tapınak) ve çevresindeki şehir de Beytü'l-Makdis olarak adlandırıldı. Kudüs'ün Müslümanlaştırılması Milattan Sonra 620 yılında başladı. Dinî kurallara göre, Müslümanlar dini ritüellerini yerine getirirken Kudüs'e yüzlerini çevirdiler ve İslam dinine göre, Muhammed, Kudüs'te miraca yükseldi. 16 ay sonra, kıble Mekke'ye çevrildi.[91] 638 yılında, Halifelik yönetim alanını Kudüs'e kadar genişletti.[92] Ara kuşatmalarla, Yahudilerin şehre girmesine izin verdi.[93] Halife Ömer İbn Al-Khattab, Hristiyanların ve kutsal alanlarının, Müslümanların yönetimi altında güvende olacaklarını Patrik Sofronyus'a temin etti.[94]
Bir rivayete göre, Halife Ömer, kilisede dua etmeye davet aldığında, Müslümanların kiliseyi camiye çevirmemeleri için kilisede dua etmeyi reddetti.[95]
Müslümanlar, Beytü'l-Makdis'e ilk defa gittiklerinde, Kur’an'da adı geçtiğinden ve hadislerde bahsedildiğinden, Mescid-i Aksa'yı ilk ziyaret ederdi. Günümüz Arap ve İbrani kaynakları, mescidin etrafının çöplerle dolu olduğunu ve Yahudilerin, Araplarla birlikte temizlediklerini yazar.[96] Halife Abdülmelik, 7. yüzyılın sonuna doğru, Kubbetü's-Sahre'nin inşasına başladı.[97] 10. yüzyıl tarihçisi El-Mukaddesi, Abdülmelik'in, kubbeyi, Kudüs'teki görkemli kiliselerle yarışsın diye inşa ettirdiğini yazar.[98] Sonraki dört yüz boyunca, Kudüs'ün önemi gittikçe azaldı.
1099'da Fatimi lider yerli Hristiyan nüfusu Kudüs'ten kovdu. Daha sonra, Haçlılar, çok güçlü bir şekilde korunan şehri bir saldırıyla delip, Müslümanların ve Yahudilerin birçoğunu katletti. Daha sonra Haçlılar, Kudüs Krallığını kurdu. Boşaltılan şehir, Yunan, Bulgar, Macar, Gürcü, Ermeni, Suriyeli, Mısırlı, Nasturi, Maruni ve diğerleriyle doldu. Bunun sebebi, hayatta kalan Yahudi ve Müslümanların şehre geri dönüşünü engellemekti. Kuzey-doğu dilimi, Mavera-i Ürdün'den gelen doğu Hristiyanlarla doldurdu.[99] Sonunda, 1099 yılında, Kudüs nüfusu 30.000 oldu.[100] 1187 yılında, Selâhaddin Eyyubi, Kudüs'ü haçlıların elinden aldı ve Yahudilerle Müslümanlara şehre tekrar dönmeleri için izin verdi.[101] Doğu Hristiyan nüfusuna kalmaları için izin verildi.[102] Selâhaddin'in Eyyubi hanedanlığında, yeni ev, market, kamu banyoları ve dini yerlerin kurulması emredildi. Buna rağmen, Kudüs'ün stratejik önemini yitirmesi ve Eyyubi'nin kanlı çatışmalarından dolayı Kudüs bir köy statüsüne itildi.[103] 1244 yılında, Kudüs Harezm Tatarlar tarafından yağmalandı. Hristiyan nüfusu katledip, Yahudileri kovdu.[104] Harezm'ler Eyyübiler tarafından 1247'de kovuldu. 1250-1517 tarihleri arasında Kudüs Memlükler tarafından yönetildi. Bu dönemde Memlükler ve Haçlılar arasında birçok savaş gerçekleşti. Bölge depremlerden ve Kara ölümden çok etkilendi.
Kudüs ve çevresi Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi ile beraber Osmanlı idaresine girdi. Kudüs'teki Osmanlı idaresi 1517'den 1917'ye kadar 400 sene devam etti.[101] Kudüs, I. Süleyman yönetiminde zengin bir dönem yaşadı. Barış ve yenilenmeyle dolu bir dönemdi ve bu dönemde şehri çevreleyen büyük duvarlar tekrar inşa edildi. Kudüs'e su getiren kanallar tamir edildi ve çeşmeler inşa edildi. Kanuni'nin eşi Hürrem Sultan Kudüs'e bir külliye inşa ettirdi. Osmanlı yönetimi boyunca Kudüs bir şehir ve önemli bir din merkezi olarak kaldı.[105] 1744 yılında, bir İngiliz referans kitabı, Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak saydı.[106] Osmanlı, Kudüs'e birçok yenilik getirdi: elçilikler tarafından kullanılan modern Posta sistemi ve posta araçları ve taşıma hizmetleri, şehrin modernleşmesinin ilk işaretleriydi.[107] 19. yüzyılın ortalarında, Osmanlı, Yafa'dan Kudüs'e uzanan ilk yolu döşedi ve 1892 de bu yol şehre ulaştı.[107]
Kudüs 1831 yılında Mehmet Ali Paşa tarafından ilhak edildiğinde, birçok elçilik ve konsolosluk şehirde güçlü bir varlık oluşturmak istedi. 1836 yılında İbrahim Paşa, Kudüs'teki 4 büyük sinagogun, Hurva'da dâhil olmak üzere, restore edilmesine izin verdi.[108] 1834'teki Filistin Arap ayaklanmasında, Kasım El-Ahmad, ordusunu Nablus kentinden yönetti ve Kudüs'e saldırdı. Ebu Goş klanı El-Ahmad'a yardım etti ve 31 Mayıs 1834 yılında şehre girdiler. Hristiyan ve Kudüs Yahudileri birçok saldırıya maruz kaldı. İbrahim'in Mısır ordusu, Kasım'ın güçlerini bir sonraki ayda bozguna uğrattı.[109] Osmanlı yönetimi 1840 yılında yeniden kuruldu, fakat Kudüs'te kalan, Cezayir ve Kuzey Afrika'dan olan Mısırlı Müslümanlar ve Yahudiler, artan sayılarda şehre yerleştiler.[108] 1840 ve 1850'de, uluslararası güçler, Filistin'de çekişmeye başladılar. Ana yaklaşım nedenleri bölgede bulunan dini azınlıkların üzerindeki korumalarını artırmaktı ve ana çekişmeler, genelde Kudüs'te bulunan konsolosluklar aracıyla gerçekleşti.[110] Prusya Konsolosluğuna göre, 1845 yılındaki nüfus 16.410 idi. 7120 Yahudi, 5000 Müslüman, 3390 Hristiyan, 800 Türk asker ve 100 Avrupalı bu sayıyı oluşturmaktaydı.[108] Hristiyan hacıların sayısı Osmanlı yönetimi altında büyüdü. Şükran günü döneminde şehrin nüfusu ikiye katlandı.[111] 1860'larda, eski şehir dışında yeni muhitler oluşmaya başladı. Bunun sebebi, büyük duvarlar içinde bulunan Eski Şehrin alan olarak daralması ve kalabalıktan oluşan kötü sağlıklı koşullardı. Rus yerleşkesi ve Miskenot Şa’ananim 180 yılında kuruldu.[112] 1867'de, Amerikan Misyoner raporlarına göre, Kudüs'ün nüfusu 15.000 üzerindeydi; 4000-5000 Yahudi ve 6000 Müslüman. Her yıl 5000 ile 6000 arasında Rus Hristiyan hacı şehirde bulunurdu.[113] 1874'te Kudüs özel bir idareye sahip bir vilayet oldu. Suriye Vilayeti'nden kopuk, direkt olarak İstanbul'a bağlı bir şehir oldu.[114] 1880'lere kadar Kudüs'te hiçbir resmi yetimhane yoktu. Bunun sebebi ailelerin birbirlerine bakmasıydı. 1881 yılında, Kudüs'teki ilk Yetimhane, Diskin Yetimhanesi, kuruldu. Bu yetimhanenin kurulmasının sebebi, Rus Pogromu'ndan kurtulan Yahudi çocukların Kudüs'e gelmesiydi. Yirminci yüzyılın başında Zion Blumthental Yetimhanesi (1900) ve Kızlar için bir yetimhane kuruldu (1902).[115]
1917 yılında, Kudüs Savaşı'ndan sonra, General Edmund Allenby tarafından yönetilen İngiliz Ordusu, şehri ele geçirdi.[116] 1922 yılında, Lozan Konferansı'nda, Milletler Cemiyeti, Birleşik Krallık'a Filistin mandasının, Ürdün mandasının ve Irak mandasının yönetimini himaye etti. 1922'de 1948 yılına kadar, şehrin nüfusu 52.000'den, 165.000'e ulaştı. Bu nüfusun üçte ikisi Yahudi ve üçte biri Araptır (Müslüman ve Hristiyan).[117] Filistin'deki Arap ve Yahudiler arasındaki durum sessiz değildi. Kudüs'te, 1920 ve 1929 yılları arasında Arap ayaklanmaları oldu. İngiliz yönetimi altında, şehrin batı ve kuzey kısımlarında yeni kenar mahalleleri[118][119] ve yükseköğretim kurumları (İbrani Üniversitesi) kuruldu.[120]
İngiliz himayesinin bitim tarihine yakın, Birleşmiş Milletler Filistin Paylaşım Planı, Kudüs'te farklı bir uluslararası rejim olmasını tavsiye etti. Plana göre şehir Birleşmiş Milletler gözetimi altında şehir bölünecekti.[121] Beytüllahim'in de içinde olduğu bu uluslararası rejim 10 yıl yürürlükte olacaktı ve 10 yılın sonunda şehirde yaşayanlar bir referandumla şehrin rejimi hakkında karar vereceklerdi. Plan yürürlüğe, 1948 savaşı nedeniyle giremedi. İngilizler Filistin'den çekildi ve İsrail bağımsızlığını ilan etti.[122] Savaş, şehirdeki Arap ve Yahudi nüfuslarının yerlerinden edilmelerine sebep oldu. 28 Mayıstaki Arap lejyonlarının Yahudi kesimi işgal etmeleriyle 1500 kişi yaşadıkları yerden kovuldu ve birkaç yüz kişi mahkûm edildi.[123][124] Savaşın sonunda İsrail Arap yerleşim kesimlerinin 12 sini ele geçirdi. Yaklaşık 30.000 sığınmacı durumuna geldi.[125][126] 1948 savaşı Kudüs'ün bölünmesine sebep oldu. Eski duvarla çevrili şehir Ürdün tarafında kaldı. Kasım 1948'de kimseye ait olmayan bir alan Doğu ve Batı Kudüs arasında oluşturuldu. İsrail güçlerinin kumandan Moshe Dayan ve Ürdün kumandanı Abdullah el-Tell ile buluşup pozisyonlarını bir harita üzerinde kararlaştırdılar. Bu çizilen harita, resmi olmasa da 1949 yılındaki ateşkesteki sınır dağılımına karar verdi.[127] İsrail'in kurulumdan sonra Kudüs başkent olarak ilan edildi[128] ve Ürdün 1950 yılında Doğu Kudüs'ü ele geçirdi ve 1953 yılında Ürdün'ün ikinci başkenti olarak şehri ilan etti.[122][129][130] Sadece İngilizler ve Filistinliler Ürdün yönetimini tanıdı.[131] 1948 yılından sonra Eski Duvarlı Şehir, tamamen ateşkes sınırının doğusunda, Ürdün'ün elinde kaldı. Ürdün, bütün kutsal yerlerin kontrolünü sahipti ve ateşkes kurallarının tam tersine, Yahudilere kutsal yerleri yasakladı ve bir kısmına zarar verdi. Ürdün sadece bir kısım Hristiyanı, Hristiyanlar için kutsal yerlere kabul etti.[132] Eski şehirdeki 58 sinagogun yarısı, işgalin ilk 19 yılında ahır ya da kümese çevrildi. İsrail tarafı da Ağlama Duvarı'nın yanındaki tarihi Mamilla Mezarlığı'nı ve diğer Müslüman mezarlıklarını bozup yerlerine park veya tuvalet yaptırdı 1964 yılında.[133][134] Birçok tarihi ve dini öneme sahip yapı yıkıldı ve yerlerine modern yapılar dikildi.[135] Altı Gün Savaşlarında İsrail Savunma güçleri Doğu Kudüs'ü ele geçirdi. 27 Haziran 1967'de İsrail Doğu Kudüs üzerindeki yönetim gücünü artırdı ve Kudüs belediyesine dâhil etti.[136] 1980 yılında, İsrail Kudüs Kanunu geçirdi ve bu kanuna göre Kudüs, İsrail'in bölünmez başkenti oldu.[137] Şehirdeki Araplara vatandaşlık verildi ve istemeyenlere daimi oturma izni verildi. Altı Gün Savaşı'ndan sonra Kudüs'ün nüfusu %196 arttı. Yahudi nüfusu %155 arttı ve Arap nüfusu ise %314 arttı. Yahudi nüfusu 1967'de %74 iken 1980'de %72'ye, 2000'de %68'e ve 2010 yılında %64'e düştü.[138]
Şehrin durumu ve özellikle kutsal mekânların durumu, İsrail-Filistin sorununun merkezinde yer alıyor. İsrail devleti, Eski şehrin Müslüman çeyreğinde inşa planlarını onayladı.[139] Bunun sebebi, doğu Kudüs'teki Yahudi nüfusunun artmasıdır. İslami liderler, öte yandan, Yahudilerin Kudüs'le hiçbir bağlarının olmadığını iddia edip, 2500 yıllık ağlama duvarının, bir caminin duvarı olarak inşa edildiğini söylerler.[140][141] Ehud Barak tarafından 2000 yılında kurulan bir uzman takım, şehrin bölünmesi gerektiği sonucuna vardı. Dönemde yapılan anketlere göre, toplumun %60-70'i şehrin bölünmüş olduğunu kabul etmekte, %56'sı bölünmeyi kabul etmekteydi.[142] Barışa olan güçlü özlem ve istek, Barış Heykeli (silah parçalarından yapılmış, tarım aletleri) tarafından sembolize edilir. Heykel, Eski Şehir duvarlarına bakan, eski İsrail-Ürdün sınırının yakınlarındadır ve Yeşaya kitabından alıntılar vardır üzerinde (Arapça ve İbranice).[143] Rusya[144] ve Çin[145] gibi bazı ülkeler, Filistin'i, Doğu Kudüs'ü başkent olarak tanır. Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna ait olan 58/292 nolu çözüm önergesine göre, Filistinlilerin Doğu Kudüs üzerinde egemenlik hakları vardır.[146]
Kudüs, Yehuda Dağlarında bulunan platonun güneyinde bulunur. Şehrin rakımı 760 metredir.[147] Bütün Kudüs, vadiler ve kuru nehir yataklarıyla çevrelenmektedir. Kidron, Hinnom ve Tyropeon vadileri, eski şehrin güneyindeki bölgede buluşur.[148] Kidron Vadisi, Eski şehrin doğusuna doğru gider ve Zeytin Dağları'nı ikiye ayırır. Kutsal Kitap döneminde, Kudüs, badem, zeytin ve palmiye ağaçlarından oluşan ormanlarla çevrelenmişti. Yüzyıllar boyu süren savaş ve hor görme, bu ormanların yok olmasına sebep oldu. Su temini Kudüs'ün yaşadığı en büyük problemler arasında yer alır. Bu durum tarihi ve karışık su kemerleri, tüneller, havuzlar ve sarnıçlarla kanıtlanır.[149] Kudüs Akdeniz ve Tel Aviv'in 60 km doğusundadır.[150] Şehrin karşısına 35 km uzaklıkta[151] Ölüdeniz vardır ve Ölüdeniz, dünyanın en düşük seviyede bulunan su birikintisidir. Komşu şehirler ve kasabalar arasında, güneyde Betlehem (Beyt-ül Lahim) ve Beit Jala, doğuda Abu Dis ve Ma'ale Adumin, batıda Mevaseret Zion ve kuzeyde Ramallah ve Giv'at Ze'ev vardır.[152][153][154] Kudüs ormanının yakınında, batı tarafında bulunan Herzl Dağı İsrail'in millî mezarlığıdır.
Şehirde Akdeniz iklimi etki gösterir. Sıcak ve kuru yazlar ve orta soğuklukta, ıslak kışlar vardır. Kısa süren kar yağışları, bir kış boyunca bir ya da iki defa gerçekleşir ve üç-dört yılda bir ağır kar yağışı gerçekleşir. Ocak yılın en soğuk ayıdır ve ortalama hava sıcaklığı 9 °C'dir. Temmuz ve Ağustos en sıcak aylardır ve ortalama sıcaklık 24 °C'dir. Ayrıca yazlar yağmursuzdur. Yağmur, Ekim ve Mayıs[155] arasında yağar ve Kudüs yaklaşık 3400 güneş ışığı saatine sahiptir. Şehirdeki hava kirliliği araç trafiğinden oluşmaktadır.[156] Kudüs'teki birçok ana yol büyük trafik yoğunluklarını ağırlayacak şekilde yapılmamıştır. Bu trafik sıkışıklıklarına ve havaya daha fazla karbon monoksite neden olur. Şehirdeki endüstriyel kirlilik seyrektir.
Kudüs iklimi | |||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Aylar | Oca | Şub | Mar | Nis | May | Haz | Tem | Ağu | Eyl | Eki | Kas | Ara | Yıl |
En yüksek sıcaklık (°C) | 23,4 | 25,3 | 27,6 | 35,3 | 37,2 | 36,8 | 40,6 | 38,6 | 37,8 | 33,8 | 29,4 | 26,0 | 40,6 |
Ortalama en yüksek sıcaklık (°C) | 11,8 | 12,6 | 15,4 | 21,5 | 25,3 | 27,6 | 29,0 | 29,4 | 28,2 | 24,7 | 18,8 | 14,0 | 21,5 |
Ortalama sıcaklık (°C) | 9,8 | 10,5 | 13,1 | 16,8 | 21,0 | 23,3 | 25,1 | 25,0 | 23,6 | 21,1 | 16,3 | 12,1 | 18,1 |
Ortalama en düşük sıcaklık (°C) | 6,4 | 6,4 | 8,4 | 12,6 | 15,7 | 17,8 | 19,4 | 19,5 | 18,6 | 16,6 | 12,3 | 8,4 | 13,5 |
En düşük sıcaklık (°C) | −3,4 | −2,4 | −0,3 | 0,8 | 7,6 | 11,0 | 14,6 | 15,5 | 13,2 | 9,8 | 1,8 | 0,2 | −3,4 |
Ortalama yağış (mm) | 133,2 | 118,3 | 92,7 | 24,5 | 3,2 | 0,0 | 0,0 | 0,0 | 0,3 | 15,4 | 60,8 | 105,7 | 554,1 |
Kaynak: İsrail Meteoroloji Enstitüsü (1981-2010)[157] |
Kudüs'ün nüfusu sayı ve bileşenler açısından 5000 yıllık tarihinde birçok değişikliğe uğradı. Orta Çağ döneminden beri, Kudüs Eski Şehir, Yahudi, Müslüman, Hristiyan ve Ermeni kısımlarına bölünmüştür. 1905 öncesi birçok nüfusa dair veri, genelde yabancı ziyaretçilerden ve kuruluşlardan gelen tahminlere dayanır çünkü öncesindeki nüfus sayımları başka bölgeleri de içerir.[158] Bu tahminlere göre, Haçlı Seferleri'nden sonra Müslümanlar, 19. yüzyılın ortasına kadar Kudüs'teki en büyük çoğunluğu oluşturdular. 1838 ve 1876 yılları arasıyla ilgili, birçok tahmin arasında, Müslümanların mı Yahudilerin mi çoğunlukta olduğu tartışması vardır. 1882 ve 1922 yılları arasıyla ilgili tartışma ise, Yahudilerin ne zaman çoğunluk oldukları üzerindedir.
Aralık 2007 yılında, Kudüs'teki nüfus 747.600 idi. %64'ü Yahudi, %32'si Müslüman ve %2'si Hristiyan'dı.[11] 2005'in sonunda nüfus yoğunluğu 5750,4 km2 idi.[9][159] 2000 yılında yayınlanan bir araştırmaya göre, şehirdeki Yahudi nüfusunun yüzdesi düşüşteydi. Sebep, Müslümanlar arasındaki doğum oranı ve şehirden ayrılan Yahudi yerleşimcilerdi.[160] Araştırmaya göre, şehirdeki 32.488 kişinin %9'u Yahudi'ydi.[9] 2005 yılında, eski Sovyetler Birliği'nden, Fransa ve Amerika'dan çoğunluğu olmak üzere, birçok yeni göç oldu. Yerel nüfusa bakıldığında ise, gidenlerin sayısı gelenlerden fazlaydı. 2005 yılında 16.000 Kudüs'ten ayrıldı ve sadece 10.000 Kudüs'e yerleşti.[9] Buna rağmen, Kudüs'teki nüfus yüksek doğum oranından dolayı, özellikle Haredi Yahudilerde ve Arap toplumunda artmaya devam etmekteydi. Yıl boyunca toplam nüfus 13.000 kişiyle (%1,8) arttı ama dini ve etnik bileşenlerde değişim vardı. 1967 yılında, Yahudiler nüfusun %74'ünü oluştururken, 2006 yılında, bu oran %9 düştü.[161] Nedenler arasında, ev fiyatlarının yüksekliği, istihdam problemleri ve şehrin artan dini karakteri görüldü. Seküler Yahudilerin ya da dini inançlarını diğer insanlara göre daha hafif taşıyanların yüzdesi düşmekte. Geçen 7 yılda, 20.000 tanesi şehri çeşitli nedenlerle terk etti. Şimdilerde bu kesim, bütün şehir nüfusunun %31'ini oluşturmakta. Bu yüzde, şehirde artan ultra-ortodoks nüfusla aynıdır.[162] Seküler kesimin birçoğu kıyı şehirlerine daha seküler bir yaşam tarzı ve ucuz ev bulmak için taşındılar.[163] 2009 yılında, şehirdeki Haredi nüfusu artıyordu. Okula giden 150.100 çocuktan, 59.900 ya da %40'ı laik devlet okullarında ve millî dinî okullardayken, 90.200 ya da %60'ı Haredi okullarında eğitim almaktaydı. Bu Haredi ailelerin çok sayıdaki çocuklarıyla pozitif bir ilgileşim gösterir.[164][165] Bazı İsraillilerin Kudüs'ü fakir, bitkin ve politik ve dini karmaşadan dolayı delik deşik bulmasına rağmen, şehir birçok Filistinli için çok çekicidir, çünkü Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nden daha fazla iş ve fırsat sunar. Filistinli yöneticiler, daima Arapları Kudüs'te kalmaları için destekler, böylece şehir üzerinde olan iddialarını koruma altına almış olurlar.[166][167] Araplar, istihdam, sağlık, sosyal güvenlik ve diğer sağlanan yararlarla şehre çekilirler.[168] İsrail vatandaşlığına sahip olmak istemeyen, Araplar, İsrail tarafından verilen bir kimlik kartıyla, kontrol noktalarından kolaylıkla geçip İsrail'de serbest dolaşım elde edebilmektedirler. Ayrıca iş bulma imkânları da olmaktadır. Kudüs'teki Araplar, çocuklarını İsrail okullarına gönderebilirler ve üniversiteler, İsrailli doktorlar ve Hadassah Sağlık Merkezi gibi saygın hastaneler Araplar tarafından kullanılabilir.[169] Nüfus ve Yahudi-Arap nüfus dağılımı Kudüs üzerindeki anlaşmazlıkta büyük bir role sahiptir. 1998 yılında, Kudüs Gelişim Kurumu şehrin batı kanadını genişletip, daha fazla Yahudi'nin yaşadığı yerler yaratmayı önerdi.[170] Böylece şehrin Yahudi nüfusu çoğunluk olarak artacaktı. Geçen birkaç yılda, Yahudi doğum oranında düzenli bir artış, Arap doğum oranında ise düzenli bir azalış oldu. Mayıs 2012'de raporlara göre, Yahudi doğum oranı Arap doğum oranını solladı. Şimdilerde, şehrin doğum oranı, Yahudi ailelerde 4.2 çocuk ve Arap ailelerde 3.9 çocuk olarak dağılmıştır (217-218). Buna ek olarak, Kudüs'te Yahudi yerleşimcilerin sayısı artmıştır. Geçen birkaç yılda, binlerce Filistinli, daha önce Yahudiler tarafından yaşanılan, doğu Kudüs'teki muhitlere yerleşti. 2007 yılında, 1300 Filistinli, Pisgat Ze’ev ve Neve Ya’akov gibi Yahudi nüfusunun çok olduğu alanlara taşındı.
Kudüs Şehir Konseyi 31 seçilmiş üyeden oluşur ve belediye başkanı tarafından yönetilir. Belediye başkanı 5 yıllık bir dönem için görevdedir ve sekiz yardımcı atar. Bir önceki Belediye başkanı Uri Lupolianski 2003 yılında seçildi.[171] 2008 Kasım'ında gerçekleşen yerel seçimlerde Nir Barkat seçildi ve şimdilerde belediye başkanıdır. Belediye başkanı ve yardımcıları dışında, konsey üyeleri maaş almaz ve gönüllü çalışırlar. En uzun görevde olan belediye başkanı, Teddy Kollek, 28 yıl – 6 dönem görevde bulundu. Konseyin toplantılarının çoğu gizlidir fakat her ay halka açık bir toplantı yapar.[171] Konsey içinde, dini politik partiler güçlü bir kesimi oluşturur ve sandalyelerin büyük kısmını alırlar.[172] Kudüs belediyesinin ana binası ve belediye başkanının ofisi Yafa yolunda bulunan Safra Meydanı'ndadır (Kikar Safra).
Birleşmiş Milletlerin 1947'de geçirdiği Birleşmiş Milletler Filistin Paylaşım Planı'yla, Kudüs, Birleşmiş milletler tarafından yönetilen ayrı bir yönetim altındaki bir şehir halini aldı. Yahudi liderler bu planı kabul etti fakat Arap liderler plana karşı çıktı.[173][174] 1948 savaşında, şehrin batı kısmı, yeni kurulan İsrail devleti tarafından ele geçirilirken, doğu kısmı Ürdün tarafından ele geçirildi. Uluslararası toplum, Kudüs'ün yasal statüsünü Birleşmiş Milletler planına göre tanımakta ve İsrail'in şehir üzerindeki egemenliğini kabul etmemektedir. 5 aralık 1949'da, İsrail'in ilk Başbakanı David Ben-Gurion, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etti[175] ve bu ilandan beri İsrail devletinin bütün birimleri; Yasama, Yargı ve Yürütme bu şehirde konumlandı. Sadece Savunma Bakanlığı Tel Aviv'de yer almaktadır.[176] İlan döneminde Kudüs bölünmüş olduğundan sadece Batı Kudüs İsrail'in başkentidir. İsrail'in Kudüs'ü başkent olarak kabul etmesine rağmen, diğer ülkeler elçilikler için, Tel Aviv'i kullanır. Bunun sebebi ülkelerin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımamalarıdır.[177] 28 Ekim 2009'da, Birleşmiş Milletler sekreteri Ban Ki-moon, barışın olması için, Kudüs'ün hem İsrail'in hem de Filistin yönetiminin başkenti olmasının gerekliliğini belirtti.[178] Filistin Millî Yönetimi Doğu Kudüs'ü, Birleşmiş Milletler 242 nolu çözüm önergesine göre, işgal edilmiş sınırlar olarak görmektedir. Filistin yönetimine göre, Doğu Kudüs (Tapnak Dağıyla birlikte) Filistin'in başkentidir ve Batı Kudüs'ün daimi durumu da anlaşma konusu olmalıdır. Bunun yanı sıra, Kudüs'ün açık bir şehir olmasına da sıcak bakmaktadırlar.[179] 2010'da İsrail devleti Kudüs'ü yüksek millî önceliği kanunu yürürlüğe soktu. Bu yürürlüğe göre, şehirde yerleşim alanları artırıldı, yerleşimcilere, yardım ve vergi yardımları verildi. Böylece Yahudi yerleşimciler, ev, eğitim, iş, turizm ve daha fazla kültürel aktiviteye sahip olmaya başladılar.
İsrail'in birçok devlet kurumu, Kudüs'teki Givat Ram semtinde bulunan Kiryat HaMemshala kompleksinde bulunur. Kiryat HaLeom projesi, devlet kurumlarının ve milli-kültürel kurumların içinde bulunduğu bu semti ve bu kompleksi kurdu. Bazı resmi kurum binaları Kiryat Menachem Begin'de bulunmaktadır. Knesset (parlamento), İsrail Bankası, İsrail polisinin merkez üssü, Başkan ve başbakanın resmi rezidansları, kabine ve bütün bakanlıklar (Tel-Aviv HaKirya'da bulunan Savunma Bakanlığı dışında) Kudüs'tedir.[180] İsrail devletinin kurulumundan önce, Kudüs, Filistin İngili Mandasının yönetim başkentiydi.[181] 1949 yılından 1967 yılına kadar batı Kudüs İsrail'in başkenti olarak görüldü fakat uluslararası arenada, şehrin uluslararası bir şehir olduğunu kabul eden Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 194 nolu çözüm önergesinden dolayı, şehir resmi olarak İsrail'in başkenti olarak tanınmadı. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sonunda Kudüs, İsrail kontrolüne geçti. 27 Haziran 1967'de Levi Eşkol hükûmeti doğu Kudüs üzerindeki İsrail yetkisini artırdı. Oslo anlaşmaları, Kudüs'ün son durumunun ancak Filistin otoritesiyle anlaşılarak belirtileceğini garanti altına aldı. Anlaşmalar, barış anlaşmasına ulaşmadan, şehirde resmi Filistinli bir oluşumu yasakladı ama Kudüs'te Filistin'e ait bir dış ticaret ofisi kurulmasını sağladı. Filistin otoritesi, Kudüs'ü gelecekte kurulmasını istedikleri Filistin devletinin başkenti olmasını istemekte.[182] Mahmud Abbas, Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak görmeyen bir barış anlaşmasının kabul edilmeyeceğini belirtti.[183] İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'da aynı şekilde, Kudüs'ün, İsrail'in bölünmez başkenti olduğunu belirti. Şehre yakınlığından dolayı Filistin'in kırsal bir alanı olan Abu Dis, İsrail tarafından Filistin'e başkent olarak önerildi. İsrail Abu Dis'i, Kudüs'ü çeveleyen güvenlik duvarı içine almadı. Filistin otoritesi, Filistin Yasama Konseyini ve Kudüs'le ilişkiler ofisini Abu Dis'te kurdu.[184] İsrail'in birçok devlet kurumu, Kudüs'teki Givat Ram semtinde bulunn Kiryat HaMemshala kompleksinde bulunur. Kiryat HaLeom projesi, devlet kurumlarının ve milli-kültürel kurumların içinde bulunduğu bu semti ve bu kompleksi kurdu. Bazı resmi kurum binaları Kiryat Menachem Begin'de bulunmaktadır. Knesset (parlamento), İsrail Bankası, İsrail polisinin merkez üssü, Başkan ve başbakanın resmi rezidansları, kabine ve bütün bakanlıklar (Tel-Aviv HaKirya'da bulunan Savunma Bakanlığı dışında) Kudüs'tedir.[185] İsrail devletinin kurulumundan önce, Kudüs, Filistin İngili Mandasının yönetim başkentiydi.[181] 1949 yılından 1967 yılına kadar batı Kudüs İsrail'in başkenti olarak görüldü fakat uluslararası arenada, şehrin uluslararası bir şehir olduğunu kabul eden Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 194 nolu çözüm önergesinden dolayı, şehir resmi olarak İsrail'in başkenti olarak tanınmadı. 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı sonunda Kudüs, İsrail kontrolüne geçti. 27 Haziran 1967'de Levi Eşkol hükûmeti doğu Kudüs üzerindeki İsrail yetkisini artırdı. Oslo anlaşmaları, Kudüs'ün son durumunun ancak Filistin otoritesiyle anlaşılarak belirtileceğini garanti altına aldı. Anlaşmalar, barış anlaşmasına ulaşmadan, şehirde resmi Filistinli bir oluşumu yasakladı ama Kudüs'te Filistin'e ait bir dış ticaret ofisi kurulmasını sağladı. Filistin otoritesi, Kudüs'ü gelecekte kurulmasını istedikleri Filistin devletinin başkenti olmasını istemekte.[182] Mahmud Abbas, Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak görmeyen bir barış anlaşmasının kabul edilmeyeceğini belirtti.[183] İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'da aynı şekilde, Kudüs'ün, İsrail'in bölünmez başkenti olduğunu belirti. Şehre yakınlığından dolayı Filistin'in kırsal bir alanı olan Abu Dis, İsrail tarafından Filistin'e başkent olarak önerildi. İsrail Abu Dis'i, Kudüs'ü çevreleyen güvenlik duvarı içine almadı. Filistin otoritesi, Filistin Yasama Konseyini ve Kudüs'le ilişkiler ofisini Abu Dis'te kurdu.[184]
Kudüs, Yahudiliğe aşağı yukarı 3000 yıl, Hristiyanlığa 2000 yıl ve İslam'a ise 1400 yıl civarında kutsaldır. 2000 yılı Kudüs'ün istatistiki yıllığına göre, Kudüs'te 1204 sinagog, 158 kilise ve 73 cami vardır.[186] Durmaksızın süren, dinlerin beraber barış içinde yaşanmasını sağlamaya çalışan çabalara rağmen, Tapınak Dağı gibi bazı alanlar ayrışmanın ve tartışmanın bitmediği alanlardır. Kudüs, Yahudilere Kral Davud'un şehri Milattan Önce 10. yüzyılda ele geçirmesinden itibaren kutsallaşmıştır. Kudüs Süleyman'ın ve İkinci Tapınağın bulunduğu alandı.[22] Eski Ahit'te belirtilmemesine rağmen, Yeni Ahit'te 632 defa görülür bu bilgi. Günümüzde, İkinci Tapınağın bir kalıntısı olan Ağlama Duvarı, Kutsalların Kutsalı Tapınak Dağından sonra ikinci en kutsal alandır Yahudiler için.[187] Dünyanın her tarafında sinagoglar, önü Kudüs'e dönük Tanah sandukalarına sahiptir[188] ve Kudüs'teki sandukalar ise Tapınak Dağı'na dönüktür.[189] Mişna tarif edildiği gibi ve Şulhan Aruh'ta kodlandığı gibi, Yahudiler dua ederken Kudüs'e ve Tapınak Dağı'na dönerler. Birçok Yahudi bu yönü göstermesi amaçlı evlerinide o yöne Mizrah yerleştirirler.[190][191] Hristiyanlar, Kudüs'e hem Eski Ahit tarihiyle ilgili hem de İsa'nın hayatındaki öneminden dolayı, saygı gösterir. Yeni Ahit'e göre, İsa, doğumun hemen sonra Kudüs'e getirildi(260) ve büyüdüğünde İkinci Tapınağı temizlerdi.[192] Bazı din adamları İsa'nın son akşam yemeğinin Kudüs'te olması ve İsa'nın çarmıha gerildiği, Golgotha'da Hristiyanlar için önemli alanlar arasındadır.[193] Adından da anlaşılacağı gibi Golgotha'nın bulunduğu yerde günümüzde Kutsal Kabir Kilisesi vardır ve Hristiyanlar için bu kilise hac alanıdır.[194][195][196]
Kudüs, Sünni Müslümanlar için, üçüncü en kutsal şehirdir.[17] Kıble, Mekke'deki Kabe'den önce Kudüs'tü.[197] Şehrin Müslümanlar için en büyük önem noktası, Muhammed'in cennete Kudüs'ten çıkmasıdır. İslamiyet'e göre, Muhammed bir gece mucizevi bir şekilde Mekke'den Kudüs'e gelip cennete yükseldi.[198][199] İsra Suresi'nin ilk cüzü, Muhammed'in cennete olan bu gezisinin Mescid-i Aksa'dan gerçekleştiğini belirtir.[200] Bu aynı zamanda Hadisler'de de belirtilmiştir.
Genelde dini önemiyle bilinmesine rağmen, Kudüs, birçok artistik ve kültürel yere sahiptir. İsrail Müzesi, yılda yaklaşık bir milyon ziyaretçi ağırlar ve bunların üçte biri turistlerdir (274). Müzede birçok arkeolojik buluntu ve İsrail'e özgü sanat eserleri bulunur. Ölüdeniz parşömenleri de bu müzededir.[201] Gençlik Kanadı, birçok sergiye ev sahipliği yapar ve kapsamlı bir sanat programı sunar. Her yıl yaklaşık 100.000 çocuk bu yeri ziyaret eder. Müze'nin büyük bir heykel bahçesi vardır ve İkinci Tapınağın bir minyatürü de vardır.[202] Doğu Kudüs'te bulunan Rockefeller Müzesi, Orta Doğu'da bulunan ilk arkeolojik müzedir ve 1938 yılında, İngiliz himayesindeki dönemde inşa edilmiştir.[203][204] İsrail Millî Mezarlığı, şehrin batı sınırında, Herzl Dağı'nın üzerindeki Kudüs Ormanı'nda bulunur. Herzl Dağının batı uzantısı, Anma Dağı, Holokost Müzesi'nin bulunduğu yerdir. Holokost kurbanlarının anısına yapılan Yad Vashem, Holokost'la ilgili en çok bilginin bulunduğu en büyük kütüphanedir.[205] 100.000 kitap ve makale vardır müzede. Öldürülen kişilerin ve ailelerin hikâyelerini sergiler. Soykırımda öldürülmüş sanatçıların eserlerinin sergilendiği bir galeri de vardır. Yad Vashem, Nazi Almanyası tarafından öldürülen 1.5 milyon Yahudi çocuğun ölümünü anar ve Uluslararası Dürüstleri onurlandırır.[206]
1940'larda kurulan, Kudüs Senfoni Orkestrası[207] dünya çapında etkinlikler yaptı.[207] Şehrin girişinde bulunan, Uluslararası Kongre Merkezi (Binyanei HaUma), İsrail Filarmoni Orkestrasına ev sahipliği yapar. 1961 yılından itibaren gerçekleştirilen İsrail Festival'i, hem içeride hem de dışarıda birçok etkinliklere sahiptir. Yerel ve Yabancı sanatçılar festivale katılır, konserler verilir, oyunlar sergilenir ve sokak tiyatrocuları performanslarını sergiler. Festivalin daimi ev sahibi Kudüs'tür. Telbiye muhitindeki Kudüs Tiyatrosu, yılda 150 konsere, çeşitli dans gösterilerine ve yabancı sanatçılara ev sahipliği yapar.[208] 2009 yılında, Kudüs, Arap Kültürü'nün başkenti olarak ilan edildi.[209] Kudüs, Filistin Milli Tiyatrosuna ev sahipliği yapar. Bu tiyatro, Filistinli Arapların kültürlerini ve sanatını korumalarına yardımcı olur.[210] Edward Sayid Milli Müzik Konservatuvarı, Filistin Çocuk Orkestrasına sponsorluk yapar.[211] Tapınak Dağı üzerindeki İslam Müzesi, 1923'te kurulmuştur ve birçok İslami tarihî esere sahiptir.[212] İsrail Arap Kültürel aktivitelerini onaylayıp maddi yardımlar sağlar fakat, Arap kültürü başkenti etkinlikleri İsrail tarafından yasaklanmıştır, bunun nedeni, etkinliklerin Filistin Milli Yönetimi tarafından gerçekleştirilmesidir.[213] İbrahim Fonu ve Kudüs Kültürlerarası Merkezi (JICC) Yahudi ve Filistinlilerin katıldığı ortak kültürel aktiviteleri destekler. Kudüs Orta Doğu Müzik ve Sanat Merkezi[214] hem Araplara hem de Yahudilere açıktır ve birçok atölye sunar. Böylece Yahudi-Arap diyaloğunu sanatla destekler.[215] Yahudi-Arap Gençlik Orkestrası, hem Avrupa Klasik Müziği hem de Orta Doğu müziğinden eserler sunar.[216] 2006 yılında, Kudüs Yolu açıldı, bu yol, Kudüs etrafında bulunan birçok kültürel alan ve millî parkların etrafından geçen bir yürüyüş yoludur.
Kudüs, İsrail devlet yayınlarının merkezidir. İsrail Radyo ve Televizyon Kurumu'nun merkez ofisi Kudüs'te bulunur. Bunun yanı sıra, İsrail Radyosu, Kanal 2, Kanal 10 ve BBC radyosunun bir kısmına ait stüdyolar Kudüs'tedir. Yerel medya kuruluşları arasında Kudüs Times bulunur.
Tarihsel olarak, ana limanlar Yafa ve Gazze'den uzaklığından dolayı Kudüs'ün ekonomisi neredeyse tamamen dini hacılar tarafından desteklenirdi.[217] Kudüs'ün dini alanları, günümüzde hala en favori turist mekânları[9] fakat geçen elli yılda, dini turizm gelirinin Kudüs için yeterli olmayacağına ikna olundu.[217] İstatistikler, şehirdeki ekonomik büyümeyi kanıtlasa da, 1967 yılından beri Doğu Kudüs, Batı Kudüs'ün gelişme hızından geride kalmıştır.[217] Buna rağmen, çalışanın olduğu ev sayısı Araplarda (%76.1) Yahudilere (%66.8) göre daha fazladır. Kudüs'teki işsizlik oranı, millî ortalamanın (%9.0) üzerindedir ama bunun yanı sıra şehirdeki yoksulluk son yıllarda artmaktadır. İsrail Kamu Hakları Derneği'ne göre, 2012 yılında Kudüs'te yaşayan Filistinlilerin %78'i yoksulluk içinde yaşıyordu. Bu 2006 yılında %64 olarak görünen sayıdan oldukça büyük bir artıştı. Dernek bu durumu, işsizliğe, altyapı sorununa ve eğitim sisteminin kötüye gitmesine bağlarken, Ir Amin, durumu Filistinlilerin Kudüs'teki yasal durumuna bağlar.[218] 2006 yılında Kudüs'teki ortalama aylık gelir 5,940 (1410 USD) Şekeldi ve bu rakam Tel Aviv'den 1,350 Şekel azdı. İngiliz himayesi altında, kabul edilen bir kanuna göre, bütün binaların Kudüs taşından yapılması gerekiyordu. Böylece şehrin kendine özel tarihi ve estetik görünümü korunacaktı.[119] Bunun bir parçası olarak şehirde sanayileşme pek desteklenmemiştir. Şehrin %2.2'lik bir alanı sadece sanayi için kullanılmaktadır. Buna rağmen Tel Aviv'de bu alan iki kat büyüktür. Hayfa’da ise, sanayi alanı Kudüs’ten yedi kat daha büyüktür.[9] Kudüs çalışanlarının sadece %8.5’i üretim sektöründe çalışmaktadır, bu rakam millî ortalamanın yarısıdır. Tel Aviv İsrail’in finansal merkezi olarak görünse de, Kudüs’te taşınan ileri teknoloji firmaları, şehrin ekonomisinde etkisini göstermeye başlamıştır. 2006 yılında bu tür firmalar 12.000 iş fırsatı oluşturdu.[219] Kuzey Kudüs’ün endüstriyel parkı, İsrail’in en büyük şirketlerine ev sahipliği yapar (Intel, Teva İlaç, ECI Telekom). İsrail devletinin kurulmasından itibaren, devlet, Kudüs ekonomisinin en büyük kurucusu oldu. Devlet Kudüs’te yeni iş fırsatları oluşturup, teşvikler sunmaktadır.[217]
Kudüs çok gelişmiş bir iletişim altyapısına sahiptir ve bu şehri lider lojistik merkezleri arasına sokar. Yafa yolunda bulunan, Kudüs merkez otobüs durağı, İsrail’in en meşgul durağıdır. Egged Otobüs Kooperatifi tarafından işletilir. Egged, dünyadaki en büyük ikinci otobüs şirketidir.[220] Dan şirketi, Bnei Brak- Kudüs yolunda Egged yanı sıra hizmet verir. Superbus şirketi, Kudüs, Modi’in Maccabim-Re’ut ve Modi’in İllit noktaları arasında hizmet verir. Bütün bu şirketlerin merkezi Kudüs Merkez Otogarıdır. Doğu Kudüs ve Batı Şeria arasındaki ulaşım Doğu Kudüs Merkez Otogarı tarafından işletilir. Ağustos 2011’de İsrail Hafif treninin yapımına başlandı. Yapımına yeni başlanan başka bir ulaşım sistemi ise, Tel-Aviv’den Kudüs’e gidecek hızlı tren hattıdır. Hizmet vermeye 2017 yılında başlaması beklenmektedir.
Tel-Aviv Ben Gurion havaalanında ”NESTER” firmasının minibüsleri bulunuyor. Firma müşterilerini Kudüs'te istenen adrese bırakıyor. Önceden rezervasyona gerek yok. Fiyatı kişi başı 65 Nis (2015 yılında) ve yol 45 dakika civarı sürüyor.[221]
Kudüs, İbranice, Arapça ve İngilizce eğitim veren birçok itibarlı okula sahiptir. 1925 yılında kurulan Kudüs İbrani Üniversitesi, dünyadaki en ünlü 100 okul arasına girdi.[222] Yönetim kurulunda, Sigmund Freud ve Albert Einstein gibi ünlü Yahudi bilim insanları bulundu.[120] Üniversite birçok Nobel ödülü kazanan isim yetiştirdi. Yakın dönemde, Avram Hershko,[223] David Gross[224] ve Daniel Kahneman[225] Nobel Edebiyat Ödülü kazandı. Okulun sahip olduğu en önemli varlıklardan biri, beş milyon kitap bulunduran İsrail Millî Kütüphanesi'dir.[226] Kütüphane, üniversiteden kurulmadan 30 yıl önce 1892 yılında kuruldu. İbrani Üniversitesi, Kudüs'te üç kampüse sahiptir: Scopus Dağı, Giv’at Ram ve Hadassad Ein Kerem Hastanesindeki tıp kampüsü. İbrani dili akademisi, Givat Ramdadır. Al-Quds Üniversitesi, 1984 yılında kuruldu[227] ve Arap ve Filistinlilere eğitim vermeye başladı. Üniversite kendisini Kudüs'te bulunan tek Arap üniversite olarak tanımlar.[228] New York'taki Bard Koleji ve Al-Quds Üniversitesi, birleşerek, Yaser Arafat'ın ofisi ve Filistin Meclisi olmak üzere inşa edilen binada bir kolej kurdu. Kolej, eğitim üzerine yüksek lisans programı sunmaktadır.[229] 1969 yılında kurulan Kudüs Teknoloji Koleji, mühendislik ve diğer ileri teknoloji sektörleri için yetenekli insanlar yetiştirir.[230] İlkokuldan başlayarak laik eğitimle dini çalışmaları birleştirerek veren birçok okuldan birisidir. Haredi okullara bakıldığında, bu tür okullar öğrencilerini standart testlere pek hazırlamaz ve birçok öğrenci Baqrud testinde başarısız olur. Son dönemde Kudüs'e daha fazla öğrenci çekmek adına, birçok burs ve barınma imkanları sunmaktadır şehirdeki okullar.[231] Kudüs ve İsrail'in diğer bölgelerindeki Arap okullarının, Yahudi öğrencilerin aldığı eğitime göre daha düşük kalitede bir eğitim verdiği üzerinde birçok tartışma vardır.[232] Çoğunluğun Arap olduğu Doğu Kudüs'teki okullar tıka basa dolu olduğunda Kudüs belediyesi yeni Arap okulları inşa etmeye başladı.[233] Ras el-Amud ve Umm Lison'daki okullar 2008 yılında açıldı.[234] 2007 Martta, İsrail devleti, 5 yıllık bir planla şehir 8000 yeni sınıf inşa etme kararı aldı. Bunların %40'ı Arapların olduğu bölgede, %28'inin Haredilerin olduğu bölgede olması planlanmaktadır. 4.6 milyon Şekel bu plan için ayrılmıştır.[235] Arap öğrencilerin müfredatları, Yahudi öğrencilerin aldığı müfredatla paraleldir ve Arap öğrenciler Baqrud adlı bir denklik sınavı alırlar. Sınavda sadece birkaç farklı Yahudilikle ilgili konu vardır.
Şehirdeki en favori iki spor, futbol ve basketboldur.[236] Beitar Kudüs Futbol Kulübü İsrail'de en çok bilinen futbol kulüplerindendir. Fanatikleri arasında politikacılarda vardır ve birçok maçlarına bu politikacılar katılır.[237] Beitar'ın en büyük rakiplerinden olan, Kudüs'ün diğer büyük takımları arasında Hapoel Kudüs F. C. vardır. Beitar, İsrail Kupasını yedi defa kazanırken, Hapoel sadece bir defa kazanmıştır.[238] Beitar lig şampiyonluğunu 6 kez kazanırken Hapoel hiç başarılı olamadı. Beitar daha prestijli olan Ligat Haal'da oynarken, Hapoel ikinci lig olan Liga Leumit'de oynamaktadır. Açıldığı tarih olan 1992 yılından beri, Teddy Kollek Stadyumu 21.600 seyirci kapasitesiyle Kudüs'ün en önemli stadıdır.[239] En popüler Filistin futbol kulübü West Bank Prömiyer Lig'de oynayan 1976'dan beri bulunan Jabal Al Mukaber futbol kulübüdür. Kulüp Kudüs'teki Scopus Dağ'ından gelmektedir. Asya Futbol Konfederasyonu'nun bir parçasıdır ve maçlarını Uluslararası Faisal Al-Husseini Stadyumu'nda oynamaktadır.[240][241] Basketbolda Hapoel Jerusalem en iyi ligde oynamaktadır. Kulüp ülke kupasını 3 kez kazanmıştır. Geleneksel olarak her yılın mart ayında düzenlenen Kudüs Maraton koşusu 2011'de kurulmuştur. 42 km'lik yarış Knesset'de başlar, Scopus Dağı ve eski Ermeni Bölgesinden geçer ve Sacher Park'ta biter. Kudüs Maratonu 50 ülkeden 1500 sporcunun yanı sıra toplam 15.000 koşucuyu ağırlamaktadır.[242][243][244][245][246]
Kudüs geleneksel olarak düşük yükseklikte gökdelenlere sahiptir. Yaklaşık olarak şehir merkezinde henüz bu konuda bir politika yokken farklı zamanlarda 18 tane bina inşa edilmiştir. Bunların bir tanesi uluslararası standartlarda bir gökdelen olan Holyland Tower 1'dir. Bina 32 katlıdır. Yapımı onaylanan Holyland 2 ise aynı yükseklikte olacaktır.[247][248] Yeni şehir planına göre, şehir, şehir merkezinin farklı bölgelerinde tasarlanan içlerinde gökdelenlerinde olduğu birçok binayı yakında görecek. Plana göre kuleler Yafa yolu ve George Street'te yer alacaklar. King George Street boyunca uzanacak olan, yapımı teklif edilmiş olan the Migdal Merkaz Hayekum 65 katlı yanı İsrail'in en yüksek binası olarak planlanmaktadır. Şehrin girişinde Kudüs Chords Köprüsü ve Otobüs terminalinin yanına, büyük bir şehir meydanı ve Tel Aviv ile Kudüs'ü bağlayan bir yeraltı tren hattının da içinde bulunduğu bir kompleksin parçası olarak 24 ve 33 kat arasında 12 kule inşa edilecek. Bu gökdelenlerden 11 tanesi ya ofis ya da apartman dairesi, bir tanesi ise 2000 odalı bir otel olacak. Kompleksin Tel Aviv'den birçok iş çekmesi ve şehrin ana ticaret ve iş merkezi olması beklenmektedir.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.