Loading AI tools
Leipzig'de muharebe Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Breitenfeld Savaşı (Almanca: Schlacht bei Breitenfeld; İsveççe: Slaget vid Breitenfeld) veya Birinci Breitenfeld Muharebesi (daha eski kayıtlarda Birinci Leipzig Muharebesi olarak da geçer), Breitenfeld yakınlarındaki surlarla çevrili Leipzig şehrinin yaklaşık 8 km kuzey batısında 17 Eylül 1631'de gerçekleşti, bu savaş Protestanların Otuz Yıl Savaşı'nda elde ettiği ilk büyük zaferiydi.
Breitenfeld Muharebesi (1631) | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Otuz Yıl Savaşı | |||||||
Gustaf Adolf Breitenfeld Muharebesi'nde, J. J. Walther'in 1632'deki eseri Strasbourg Müzesi'nde sergilenmekte. | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
İsveç İmparatorluğu Saksonya Elektörlüğü |
|||||||
Komutanlar ve Liderler | |||||||
Gustaf Adolf Gustav Horn Johan Banér Robert Munro John George I Hans Georg von Arnim-Boitzenburg |
Johann Tserclaes Gottfried Heinrich Pappenheim | ||||||
Güçler | |||||||
24,000 İsveçli 18,000 Sakson 28,750 Breitenfield'de bulunan askerler[1]
|
35,000 asker | ||||||
Kayıplar | |||||||
Toplam: 5,550 3,550 İsveçli öldü 2,000 Sakson öldü |
Toplam: 27,000 7,600 ölü 6,000 esir 3,000 yaralı 3,400 kayıp | ||||||
Zafer, İsveç'in Vasa hanedanından olan Gustaf Adolf'un taktiksel bir deha ve lider olduğunu, ayrıca birçok Protestan Alman prensliklerini, Bavyera Elektörü I. Maximilian ve Kutsal Roma İmparatoru II. Ferdinand tarafından yönetilen Alman Katolik Birliği'ne karşı İsveç ile ittifak kurmaya teşvik etti.
Üç ordu Eylül 1631’in başlarında Breitenfeld köyünün dışında karşılaştı. Savaşın başında Sakson ordusu İmparatorluk süvarileri tarafından savaş alanından çıkarıldı ve bunun üzerine Tserclaes piyadeleriyle İsveç ordusuna kıskaç hareketiyle saldırmaya çalıştı. İsveçliler, hızlı reaksiyon ve İsveç birliklerinin esnekliği ve ateş gücü sayesinde yeniden toparlanıp Tserclaes’in birliklerine karşı bir dizi karşı saldırı başlatabildiler. Gustaf Adolf süvarileriyle geniş bir karşı saldırı gerçekleştirince Tserclaes savaş alanından çekilmek zorunda kaldı ve muharebeden sonra ordusunun üçte ikisini kaybetti.
Breitenfeld’deki bu belirleyici İsveç-Sakson zaferi, Gustaf Adolf’un Güney Almanya’ya karşı bir sefere başlamasının önünü açtı. Gustaf’ın en önemli askeri zaferiydi ve modern tarihin en büyük askeri komutanlarından biri olma ününü pekiştirdi.[2] Breitenfeld’deki ordusu, üstün disiplin, örgütsel esneklik ve inisiyatifle birlikte birleşik silahların ve hareketli birliklerin erken bir biçimiydi. Savaş ilerledikçe İmparatorluk ordusu da dahil olmak üzere birçok ordu İsveç askeri doktrinini benimsemeye başladı.
Otuz Yıl Savaşı, Avrupa’da Protestanlar ve Katolikler arasında birbiriyle bağlantılı irili ufaklı birçok çatışmanın iç içe geçmesinden oluşur. Savaşın ilk kıvılcımı Bohemya’daki Protestan isyanıydı ve Mayıs 1618’inde Prag Defenestrasyonu’nun gerçekleşmesiyle savaş başlamıştır. Savaş, Habsburg monarşisine karşı içte ve dışta yaşanan çeşitli gerilimlerle körüklendi. Kutsal Roma İmparatorluğu içindeki Katolik ve Protestan devletler arasındaki dini bölünme, savaş sırasında Avrupa’nın büyük güçleri arasında küçük bir dünya savaşına dönüştü. Savaşın ikinci kısmında Katolik Fransa, hem Habsburglar hem de Katolik İspanya ile savaşa gireceklerdi. İspanya da uzun süredir Hollanda’ya karşı Seksen Yıl Savaşı’nın içindeydi. İsveç ve Rusya, Polonya-Litvanya Birliği ile savaş halindeydi. Daha sonra Danimarka-Norveç, Saksonya Elektörülüğü ve diğer küçük Alman devletleri ve İmparatorluk şehirleri de Kutsal Roma İmparatoru II. Ferdinand’a karşı savaşa dahil oldu. Bohemya İsyanı’nın (1618-1622) sonrasında savaş Pfalz-Danimarka aşamasına (1623-1629) geçti. Generalissimo Albrecht von Wallenstein komutasındaki İmparatorluk ordusu, Kuzey Almanya’da başarılı bir harekâtla Danimarka ordusunu yenmeyi başardı. Danimarka’nın 1629’da savaştan çekilmesi düşmanlıkların azalmasına yol açtı. Savaşın patlak vermesinden bu yana, Almanya’daki Protestan devletler ciddi zorluklara katlanmak zorunda kaldı. İmparatorun ve Katolik tarafın güçlenen pozisyonu karşısında Protestan devletlerin bağımsızlığına öldürücü bir darbe indirecek olan İade Fermanı Mart 1629’da yayınlandı. Bunlar yaşanırken İsveç Kralı Gustaf Adolf Polonya ile ayrı bir barış imzaladı. Aynı zamanda savaşa müdahalesini planladı ve Kuzey Almanya’daki Protestan dindaşları için önde gelen bir figür haline geldi.[3][4][5]
Otuz Yıl Savaşları'na İsveç'in müdahalesi, Gustaf Adolf ve 13.000 kişilik ordusunun 1630'da Peenemünde'ye çıkmasıyla başladı. Başlangıçta, İsveç'in savaşa girmesi, Katolik Birliği ve müttefikleri için ufak bir sıkıntı olarak görülüyordu; bu noktaya kadar yaptığı tek muharebe sonuçsuzdu ve çok da yetenekli olmayan generallere karşı olan bir savaştı.[6][7]
Sonuç olarak Alman Katolik Birliği İmparatorluk Komutanı Tilly Kontu Johann Tserclaes, Kuzey İtalya ile meşguldü ve İsveçlilerin gelişine hemen bir karşılık vermedi.[8] Bununla birlikte, 1631'de Mantua Veraset Savaşı'nın fiilen sona ermesi, orada olan büyük bir İmparatorluk ordusunun Alman eyaletlerine geri dönmesini sağladı.[6][7]
Protestan prensler kendilerini İsveç'in çıkarlarına bağlamaya pek ilgi göstermediğinde Gustaf “kaba kur” yapmayı seçti.[9] Askerleri, Küstrin ve Frankfurt (Oder) kasabalarını alıp yağmalayarak güneye doğru Brandenburg'a ilerledi. Gustaf'ın “işgal altındaki” müttefiklerinden biri olan Magdeburg'u, 20 Mayıs'ta başlayan ve şehrin neredeyse tüm sakinlerinin öldürüldüğü muazzam bir yağmalamadan kurtarmak mümkün olmamıştı. İsveçliler Magdeburg'un yağmalanmasını kendileri için iyiye çevirdiler: Avrupa çapında dağıtılan broşürler ve kitapçıklar, prens ve yoksulların, İmparator'un ve ordularının Protestan tebaalarına nasıl davrandığını göstermeye yetti.[10][11]
Önümüzdeki birkaç ay içinde, Gustaf tahkimatlarını sağlamlaştırdı ve Kuzey Almanya'ya yayıldı, Alman prenslerinden destek aldı ve yol boyunca paralı askerlerden ordusuna adam kattı. Saksonya'ya ulaştığında emri altında 23,000'i geçkin asker vardı.
İsveçlilerin güneydeki İmparatorluk birliklerine saldırmaları için Saksonya'dan geçmeleri gerekiyordu. Tserclaes'in kuvvetlerinin Gustaf'ın ordusuna saldırabilmesi için de onların Saksonya'dan geçmesi gerekiyordu. Saksonya Elektörlüğü savaştan etkilenmemişti ve orduların kullanabileceği büyük kaynaklara sahipti. Yaz ortasında General Tserclaes, I. John George'den bölgeden geçmek için izin istedi; Prens-elektör, Saksonya'nın henüz savaş tarafından harap edilmediğini belirterek teklifi reddetti. Daha sonra Tserclaes, ordusu ve Gustaf'ın ordusu arasındaki en kısa mesafe olması nedeniyle Saksonya Elektörlüğü'nü işgal etti ve muhtemelen Saksonya ile İmparatorluk arasında potansiyel bir ittifak şansını da çöpe attı.[8][12]
Planı, birlikleri Jena yakınlarındaki birliklerle (yaklaşık 5.000 deneyimli profesyonel asker) ve Hessen'den yola çıkan Kont Otto von Fugger'in daha büyük kuvvetiyle birleşinceye kadar İsveçlilerle ve nihayetinde Saksonlarla savaşmaktan kaçınmaktı.[12] Gustaf ve John George güçlerini birleştirip Tserclaes ile Leipzig yakınlarında bir yerde çarpışmayı planladılar.
Muharebe, her iki ordu tarafından da kabul edilen bir muharebe. Kuvvetlerin hepsinin farklı yapısal organizasyonu vardı. Teknoloji seviyesi kabaca eşitti ama İsveçlilere ufak bir üstünlük sağlayan daha yeni, daha hafif top ve fitilli silahlar vardı. Her iki ordu da iyi bir şekilde tedarik edildi ve arazi kimseye belirgin bir üstünlük sağlamadı.
Yerlerini alan askerler, İsveçlilerin sayıca biraz daha fazla olmasıyla aşağı yukarı eşitti. Protestan koalisyonu yaklaşık 42,000 asker (18,000'i Alman) ve İmparatorluk ordusu yaklaşık 35,000 asker ile yerlerini aldı. Protestanların süvari sayısında önemli bir üstünlüğü vardı, yaklaşık 9,000 (Müttefiklerden 5.000) ila 13,000 süvarisi bulunuyordu. Ağır topçuların gücü karşılaştırılabilirdi, İsveçliler nitelik olarak hafif bir avantaja sahipti ancak İmparatorluk kuvvetleri miktar olarak avantaja sahipti. İsveçliler, piyade tugaylarına ve alaylarına entegre edilmiş ek küçük topçu parçalarına (3 ve 6 pound) sahipti ve bu da onlara genel olarak daha fazla sayıda top ve bir piyade çatışması için büyük bir ateş gücü avantajı sağlıyordu.
İmparatorluk, konuşlandırılan eğitimli piyade sayısında önemli bir avantaja sahipti, İsveçlilerin 15,000 kadar piyadesine karşılık 25,000 piyadeleri vardı. Saksonlar (İsveç'in müttefiki) yaklaşık 9,000 eğitimsiz asker ve milislere sahipti ve çok az tüfekleri vardı. İsveç tugayı, İmparatorluk tercios'undan (arquebus veya caliver olarak bilinen çok sayıda daha hafif ateşli silahı elinde tutan) daha fazla tüfek ve daha az mızrakçıya sahipti. Genel olarak, Protestanlar, İmparatorluk birlikleriyle aynı sayıda tüfek kullandılar.
Genel denge olarak iki ordu da dengeliydi. Toplam sayılardaki eşitsizlik, büyük miktardaki eğitimsiz askerlerden kaynaklanıyordu. Ağır topların sayısı nispeten yakındı, İsveç'in daha yeni modellere ve hafif topa sahip olması, ağır top sayısındaki eşitsizliği telafi ediyordu. İmparatorluk süvarileri daha iyi zırhlı ve daha iyi monte edilmiş olmasına rağmen, İsveçliler süvari sayısında önemli bir avantaja sahipti. Ancak bu denge, İsveç'in süvarilerini silahşör müfrezesi ile desteklemesiyle bozulabilir.
Tserclaes ayrıca ayrıca kıdemli, eğitimli piyade sayısında çok büyük bir avantaja sahipti. Gustaf'ın topçu bakımından da büyük bir avantajı vardı. Ağır kuşatma toplarına göre çok daha hareketli ve daha hızlı atış hızına sahip çok daha etkili olan hareketli saha toplarına geçmişti. İsveçliler ayrıca İmparatorluk askerlerine göre çok daha güçlü tüfekler kullanıyorlardı, gelişmiş ekipmanlara sahiptiler ve tüfek kullanmada daha da ustaydılar. Bunlardan da önemlisi, İsveçlilerin kullandığı Lineer Formasyon[13] İsveçli misketli piyadelerinin çoğunun aynı anda ateş etmesine müsaade ediyordu ve bu da savaşın sonraki aşamasında kritik rol oynayan sayıca az olan İsveçlilerin ile İmparatorluk ordusunun eşleşmesine izin verdi. Nihayet, İmparatorluk ordularının geleneksel olan yaylım ateşine karşı İsveçlilerin üç sıralı salvolarla ateş etmeye yönelik saldırgan yöntemi, İmparatorluk ordularının tercioları için büyük bir şoka sebep oldu.
İsveçliler 15,000 piyadelerini tugaylara bölerek iki sıraya yerleştirdi. İmparatorluk ise 25,500 piyadesini tek bir hatta 17 tercio (Her birinde 1,500 piyade) ile konuşlandırdı. İsveç'in Alman müttefikleri ise İsveç cephesini İmparatorluk ordusundan biraz daha uzun olacak şekilde genişletti. Tserclaes ise süvarilerini kanatlara eşit olacak şekilde dağıttı, İsveç tarafında Hakkapeliittalar (İsveçlilerin özel süvari birimi) sağ kanatta ağırlıktaydı. Saksonlar, piyadelerini kare haline getirdiler ve süvarileri ile birlikte kama şeklini aldılar. İsveçlilerin hatlarını genişleten Saksonlar ve Protestanlar merkezdeydiler ve yanlarında süvarileri de vardı.
Savaş öğleye yakın başladı ve altı saatten uzun sürdü. İlk iki saat karşılıklı top atışlarıyla sürdü. Daha sonra, her iki kanattan Protestan hattının her iki ucuna yapılan İmparatorluk süvari saldırısı yaşandı. Süvari saldırıları sonucunda İsveç'in sol kanadında Saksonlar bozguna uğradı. İmparatorluk ordusu daha sonra açıkta kalan İsveç sol kanadını tamamen yıkmak için genel bir saldırı başlattı. İsveçliler ikinci hattını sol kanadı düzenleyecek şekilde tekrar konumlandırdılar ve bu sefer İsveçliler her iki İmparatorluk kanadına karşı saldırıya başladılar.
Gustaf Adolf, İmparatorluk ordularının sol kanadına yapılan saldırıyı bizzat yönetti ve İmparatorluk toplarını ele geçirip sol kanadı kuşattı. İsveçliler artık ele geçirilen toplarla ve piyadelerindeki tüfeklerle beraber çok daha büyük ateş gücüne sahipti, İmparatorluk hattı yoğun ateş altında kalarak çözülmeye başladı ve kuşatıldı. Daha sonrasında İmparatorluk hattı tamamen çöktü ve İmparatorluk ordusunun %80'inden fazlası öldürüldü ya da ele geçirildi.
Birleşik İsveç-Sakson kuvvetleri, Leipzig'in kuzeyinde bulunan Podelwitz mezrasında toplandı ve güneybatısında Breitenfeld ve Leipzig'e doğru konuşlandı. Savaş, öğle vakitlerinde karşılıklı top atışlarıyla başladı ve bu sırada İsveçliler İmparatorluk orduları tarafından atılan her gülleye üç ila beş gülle ile karşılık verdiler.[14] Gustaf'ın her albayının dört adet son derece hareketli, hızlı ateş edebilen, bronz döküm üç librelik İsveç metalurji endüstrisinin harika topları vardı.[15] Topçu ateşi kesildiğinde Pappenheim'ın Kara Zırhlılar'ı Tserclaes'den emir almadan İsveç ordularını sağa döndürmeye çalıştı. Bunun yerine Kara Zırhlıların saldırısı Johan Banér'in hattı ile İsveç yedekleri arasında yaşandı.[16] Fazla etkisi olmayan altı saldırı gerçekleştirildi.[17] İsveç süvarileri arasındaki silahşör bölüklerinin müsait pozisyonda ateşlediği salvolar Kara Zırhlılar'ın tüm hücumunu bozdu ve İsveç süvarilerinin oldukça avantajlı bir şekilde karşı saldırıya geçmelerine izin verdi. Aynı taktik bir saat sonra İmparatorluk süvarileri İsveç'in sol kanadına yaptığı hücumda işe yaradı. Yedinci saldırının da püskürtülmesinin ardından General Banér hem hafif (Fin ve Västergötlandlı) hem de ağır süvarileri (Smålandlı ve Östergötlandlı) ile hücüm ederek Pappenheim ve süvarilerini kaos içinde savaş alanını terk etmeye zorlayarak 15 mil kuzeybatıya Halle'ye çekildi.
İmparatorluk Kara Zırhlılarının saldırısı sırasında Tserclaes'in piyade kuvvetleri hareketsiz kaldı fakat daha sonra piyadelerin sağındaki süvariler Sakson süvarilerine saldırdı ve onları Eilenburg'a kadar itti. İmparatorluk komutasında Pappenheim'ın hücumunu görünce kafa karışıklıkları yaşanmış olabilir; askeri tarihçiler Pappenheim'ın çifte kuşatma girişimini hızlandırıp hızlandırmadığını ya da Tserclaes'in önceden tasarladığı planını takip edip etmediği konusunda emin değiller.[18] Ne olursa olsun, fırsatı gören Tserclaes, piyadelerinin çoğunu kalan Sakson kuvvetlerine karşı çapraz olarak çapraz yürüyüşle gönderdi.
Tserclaes, piyadelerine çapraz olarak sağa doğru ilerlemelerini emretti ve daha zayıf durumda olan Sakson kanadında saldırılarını yoğunlaştırdı. Bunun üzerine bütün Sakson kuvveti bozguna uğratıldı ve İsveç sol kanadı açıkta kaldı. İmparatorluk kuvvetleri yeniden toplanıp İsveçliler ile karşı karşıya gelemeden Mareşal Gustav Horn hattında kalmayı reddetti ve İmparatorluk tercioları toparlanamadan bir karşı saldırıya geçti.[19]
Daha sonra İmparatorluk tercioları ilk kez yeni İsveç ateş gücünün ağırlığı ile karşı karşıya kaldı:
". . . [Tserclaes] kralın hafif kuvvetlerinden korkunç, kesintisiz bir darbe aldı ve kralın güçleriyle savaşması engellendi." – Raimondo Montecuccoli, İmparatorluk subayı.[20]
"Önce önümde bulunan üç küçük topu ateşleyerek düşmanın tüfek atış menziline gelene kadar silahşörlerimin yaylım atış yapmasına izin vermedim, bu sırada ilk saftakilere derhal tahliye saldırı emri verdim; ardından onların saflarının peşine düştük, onları tüfeklerimiz, mızraklarımız ve kılıçlarımızla yere serdik." – Yarbay Muschamp[21]
İsveçliler, İmparatorluk kuvvetleri ile karşı karşıya geldiğinde İsveç sağı ve merkezi belirli bir açıda döndü ve onları Horn ile aynı hizaya getirdi. Banér'in süvarileri, Gustaf Adolf'un direkt kontrolü altında İmparatorluk soluna saldırmak ve topçularını ele geçirmek için eski cepheye saldırdı. Tserclaes'in askerleri İsveçlilerin ele geçirdiği topçu bataryaları tarafından ateş altında kalırken Lennart Torstensson yönetimindeki İsveç topları da onlara doğru döndü ve İmparatorluk tercioları çapraz ateş altında kaldı.[22]
Birkaç saatlik çapraz ateş altında kaldıktan sonra gün batımına doğru Katolik hatları nihayet tamamen kırıldı. Kaçmalarına rağmen hem Tserclaes hem de Pappenheim yaralandı. 7,600 İmparatorluk askeri öldürüldü ve 6,000 kişi esir olarak alındı. Sakson topları, tüm İmparatorluk silahları ve 120 alay bayrağı ile birlikte ele geçirildi.
Savaş sonuçları hem kısa hem de uzun vadede önemli etkilere sahipti.
Kısa vadede Katolik ve İmparatorluk güçlerinin, kuvvetlerinin büyük bölümünü kaybettiği için büyük ölçüde önü kesildi. İmparatorluk ve Bavyera ordularının 120 sancağı ele geçirildi. Savaştan sonra Gustaf, Tserclaes'in Saksonya Elektörlüğü üzerinde İade Fermanı'nı uygulamak için doğuya geldiği aynı yolu izleyerek Halle'ye doğru ilerledi.[18] İki gün sonra Gustaf'ın kuvvetleri Merseburg'da ufak bir çatışmanın ardından 3,000 kişiyi daha ele geçirdi ve bundan iki gün sonra da Halle'yi ele geçirdi.
Savaştan sonra Tserclaes, kendi emrinde kalan İmparatorluk ve Katolik Ligi asker sayısı sadece 7,000'di. Ordunun yeniden inşa edilmesi gerekiyordu. Buna rağmen Gustaf Adolf savaştan öncesine göre artık daha büyük bir orduya sahipti. Savaş sonucunda Protestan Alman prenslikleri İsveç'in yanında savaşa katılmaya ikna edilebilirdi. Ayrıca 72 yaşındaki Tserclaes'in iyileşmesi kesin değildi (6 ay sonra Lech Nehri'ni geçerken öldü) ve İmparator II. Ferdinand'ın Wallenstein'i tekrar mareşal yapmaktan başka seçeneği yoktu.
Zafer, Gustaf'ın savaşlardaki askeri yeniliğinin ne kadar etkili olduğunu gösterdi ve İsveçlilerin savaşa devam edebileceklerini garantiledi. Uzun vadede, büyük bir güç kaybedilmesi ve karşısında güçlü bir anti-İmparatorluk koalisyonunun yaratılması, İmparator ile Protestan ve Katolik prenslerin savaşın yönetimini ve diplomatik yollar üzerinde düşünmelerini sağladı.
Gustaf'ın bu başarısı diğer birkaç prensi İsveç ve müttefikleri ile savaşa katılmasına ikna etti. Ayın sonunda Hannover, Hessen dükleri, Saksonya ve Bradenburg imparatorluğa karşı resmi olarak savaşa girdi ve Fransa Gustaf'ın orduları için daha fazla fon sağlamayı kabul etti. Gustaf bir yıl sonra Lützen Muharebesi'nde ölse de yeni orduların eklenmesiyle ittifakın askerî gücü sağlama alınmıştı. İsveç liderliği bocalasa da tamamen başarısız olmadı ve Fransız altınının sürekli gelmesi düşmanlıklarını devam ettirdi.[6]
Bugünkü savaş alanı Tserclaes'in Breitenfeld'deki konumu ile İsveçliler ve Saksonların Podelwitz'deki çevresindeki orijinal konumları, muharebenin gerçekleştiği alanı kesen A14 Otobanı tarafından ikiye ayrılmıştır.
Breitenfeld köyünün doğu kısmında, Gustaf Adolf'un ve ordusunun kazandığı zaferin bir anıtı vardır. Anıt, zaferin 200. yıldönümünde dikilmiştir ve şu kitabeyi taşır
Glaubensfreiheit für die Welt, |
Dünya için inanç özgürlüğü, |
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.