Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Türkiye'de bale eğitimi resmî olarak, 1948'de İngiliz balerin Ninette de Valois'nin Yeşilköy Bale Okulu'nu İstanbul'da kurması ile başlamıştır; ancak ülkedeki bale sanatının geçmişi Osmanlı İmparatorluğu döneminde 16. yüzyılda İstanbul'da Venedik Balyosu'nun evinde düzenlenen bale gösterisine kadar gider.
Osmanlı İmparatorluğu'nda bale sanatının geçmişi 16. yüzyıla dayanır. İngiliz dans tarihçisi Cyril W. Beaumont'un bulup yayımladığı bir belgeye göre 1524 yılında İstanbul'daki İtalyanlar'ın Venedik Balyosu'nun evinde - bugünkü bale standartlarına hiç benzemeyen- "Dramma Per Musica” (Müzikli Dram) adlı bir bale gösterisi düzenlenmiştir.[1][2][3][4] İtalyan devletleri arasında sağlanan barışı kutlamak için düzenlenen üç günlük şenlik sırasında gerçekleşen bu gösteriye Türkler de yalnızca seyirci olarak değil, dansçı olarak da katılmışlardı.[1]
Osmanlı padişahı III. Murat'ın çocuklarının sünneti için 1582 yılında İstanbul'da At Meydanı'nda düzenlenen şölende mim ve dans gösterileri de yer adı. Bu şenlikler sırasında III. Murat'ın kız kardeşi Esmahan Sultan'ın isteği ile düzenlenen özel oyunda Hristiyan köleler ile İspanya'dan göç etmiş Yahudiler Moreska (Mağriplilerin dansı) ve Matezina (kılıçlarla yapılan, 16. -17. yüzyılda Fransız balesinde popüler olan bir dans) danslarını oynamışlar, Diana ve Cupido'nun öyküsünü canlandıran bir mitolojik pandomim gösterisi sunmuşlardı.
IV. Murat’ın oğulları Şehzade Mustafa ve Şehzade Ahmet'in 1675'te Edirne’de gerçekleştirilen büyük sünnet düğünü de Fransız tarihçi Albert Vandal’a göre “dans ve mimin” şölenlerinden oluşuyordu.[4]
II. Mahmut ve Abdülmecit dönemlerinde Avrupa ülkelerine gönderilen elçiler, sefaretnamelerinde Avrupa'da izledikleri opera ve bale gösterilerini de anlattılar. II. Mahmut devrinde yeni kurulan Mûsikâ-i Hümâyûn adlı saray orkestrasını yönetmek için İstanbul'a çağrılan İtalyan müzisyen Donizetti, saraya opera, operet ve bale örneklerini getirdi. Abdülmecit devrinde sarayda Ehl-i Fenn-ü Ma’rifet Kız Fanfarı ve Bale Heyeti adıyla 90 kişiden oluşan bir topluluk kuruldu.[5] Dönemin en önemli besteci, icracı ve edebiyatçılarından biri olan Leyla Hanım hatıratında Dolmabahçe ve Çırağan saraylarının haremlerinde birer bölümün Kız Fanfarı ve Bale Heyeti çalışmaları için "meşkhane" (derslik) olarak ayrıldığını, Donizetti'nin İtalya‟dan çağırdığı bale eğitmenlerinin kızlara ders verdiğini belirtir. Günümüzdeki "baş balerin" unvanı, o devirde "kız çavuş" şeklindeydi.[6]
1850'lerden itibaren İstanbul'da konuk İtalyan bale topluluklarının gösterilerini saray dışında da izlemek mümkün oldu.[5] O devirde her türlü dans gösterisi "ayak oyunu" olarak adlandırılmaktaydı ancak bazı afişlerde bu gösterilerin bale olduğu belirtilmiştir.[1] 1860'ta Naum Tiyatrosu'nda La Fille Mal Gardee (Şımarık Kız) ve İl Travestimente Amoroso baleleri ile Verdi'nin Les vêpres siciliennes operasından Dört Mevsim Balesinin sahnelendiği tespit edilmiştir[6] Ayrıca o dönemde bir Fransız sirkinin kullandığı Gedikpaşa 'daki ahşap yapıda kimi bale yapıtlarının sergilendiğini belgelemiştir.[6] Halk, bu gösterilerle bale sanatı ile tanışmış olsa da tıpkı Avrupa'da olduğu gibi Osmanlı Devleti'nde de bale, saraylarda sevilirken halk tarafından pek bilinmez hatta saray kültürüne ait olduğu için fazla sevilmezdi.[4]
Ülkede bale sanatını gerçek anlamda başlatanlar, Rusya'daki 1917 Bolşevik Devrimi sonrası Kızıl Ordu'dan kaçarak İstanbul'a gelen Rus göçmenler oldu.[1][5][7] Beyaz Ruslar olarak tarihe geçen bu göçmenler arasında çok sayıda sanatçı vardı; birçoğu özellikle 1920-1924 arasında Beyoğlu'nda eğlence sektöründe etkili oldular. Bale eğiticisi Beyaz Ruslar'ın öğrenci yetiştirmeye ve amatör temsiller vermeye başlaması ile Türkiye'de bale sanatı başladı. Mariinski Tiyatrosu bale eğitmenlerinden Evgenia Stephanova Vorobyova, Rus balerin Olga Alexandrovna Mechkovskaya ve kızı Nana, Petersburg Balesi'nin başbalerini Lydia Krassa Arzumanova Türkiye'ye göç ettikten sonra İstanbul'da bale dersleri veren balerinlerdendir.[5]
Sanat alanında eğitimi bir medeniyet meselesi olarak gören cumhuriyet idarecileri, İstanbul'da bale dersleri veren Lydia Krassa Arzumanova'yı bale eğitimi konusunda görüşlerini almak üzere, 1929 yılında Ankara'ya davet etmiştir. Arzumanova, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa ile görüştükten sonra İstanbul'a dönerek kendi bale okulunda öğrenci yetiştirmeyi sürdürdü; öğrencileri ile Türkiye'deki ilk gösterisini 8 Kasım 1931'de Tepebaşı'ndaki Casa d'Italia Salonu'nda gerçekleştirdi.
Klasik batı müziği eğitimi için Avrupa ülkelerine öğrenci gönderen Türkiye Cumhuriyeti'nin, Moskova ve Leningrad'da bulunan iki ana sanat okuluna bale eğitimi için öğrenci göndermesi, 1935 ve 1936'da gündeme geldi. 1937'de ise ünlü balet Serge Lifar'ın bir bale okulu açmak üzere Türkiye'ye davet edilmesi girişimi oldu; ancak bale eğitimi ile ilgili her iki girişimin de devamı gelmemiştir.[8]
1941'de Belediye Konservatuvarı'nda, 1942'de Eminönü Halkevi'nde bale dersleri vermeye başlayan Arzumanova, 59 kız ve bir erkek öğrencisinden oluşan Bedii Raks Topluluğu adını verdiği bale topluluğu ile çeşitli bale gösterileri gerçekleştirdi. 1944'te müziği Adnan Saygun'a, koreografisi Arzumonava'ya ait 6 sahnelik Bir Orman Masalı adlı yapıt, aynı topluluk tarafından Halkevleri'nin 12. kuruluş yıldönümünde Eminönü Halkevi'nde ve Ankara'da sahneledi.[9] İstanbul Belediye Konservatuvarı'nda bale bölümü 1943 yılında Macar sanatçı Olga Nuray Olcay öncülüğünde kuruldu.
Adı henüz konulmamış olsa da bale dışında hemen hemen tüm müzik ve sahne sanatları alanında konservatuvar eğitimi, Ankara'daki Musiki Muallim Mektebi içinde, 1936-1937 öğretim yılında başlamıştı.1940 yılında konservatuvar yönetmeliğinin hazırlanmasıyla resmen kurulan konservatuvarda bale eğitimine yer verilmesi planlanmış ve “Üç Dönemli Bale Okulu Tasarısı” oluşturulmuştur. Tasarıya göre ilk dönem 8-11 yaşları arasındaki çocukları, ikinci dönem 11-14 yaşları arasındaki çocukları, üçüncü dönem 14-18 yaşları arasındaki çocukları kapsayacak ve 10 yıl (3+3+4) süreli olacaktı. Ancak bale bölümü kurulması için çalışmalar bir sonuca bağlanamadı.[6]
1947'de Krallık Balesi'nin (günümüzdeki adı Sadlers Wells Balesi) yöneticilerinden ve çağdaş balenin önderlerinden Dame Ninette de Valois'in Türkiye'ye davet edilmesi ile Türk balesinin kurulması için çok önemli bir adım atıldı. 1947de Türkiye'ye gelerek üç hafta boyunca İstanbul ve Ankara'da ilkokullarda incelemelerde bulunan ve bir rapor hazırlayan Dame Ninette de Valois, raporunda bir bale okulu kurulmasının mümkün olduğunu bildirdi. Bu raporun ardından, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile İngiliz Kültür Heyeti'nin işbirliğiyle Yeşilköy Bale Okulu adıyla kurulan okul, İstanbul'da 6 Ocak 1948'de açıldı. Türkiye'de bale eğitimi resmi olarak bu okulun açılışı ile başlamıştır.
Sadler's Wells Balesi'nin kurucularından biri olan Joy Newton, Ninette de Valois'nın önerisi ile Yeşilköy'deki bale okulunun yöneticisi olarak görevlendirildi; onunla birlikte Londra Krallık Dans Akademisi mezunlarından Audrey Knight okulun ilk öğretmeni oldu. Programı İngiltere Kraliyet Bale Okulu‟nun programları örnek alınarak hazırlandı.[6]
Yeşilköy Bale Okulu iki yıl sonra Ankara'ya taşındı ve Ankara Devlet Konservatuvarı'na bağlı bir bölüm haline geldi. Öğrenciler, ailelerin izni ile yatılı olarak Ankara'ya gitti. 1951 yılında okulun öğretmen ve yöneticileri olan Joy Newton ve asistanı Audrey Knight ülkelerine döndü; 1954 yılına kadar Sadlers Wells Balesi‟nin solist dansçılarından Beatrice Appleyard, Appleyard'dan sonra yirmi yıl boyunca Molly Lake, eşi Travis Kemp ve yardımcıları Angela Beyley yöneticilik yaptı.[6]
Ankara Devlet Konservatuvarı Bale bölümünün ilk gösterisi 1950’de gerçekleşti. Ulvi Cemal Erkin’in müziği üzerine okulun öğretmenlerinden Joy Newton’un Ulvi Cemal Erkin'in müziği üzerine koreografisini yaptığı ‘Pastoral Süit’ ve ‘Keloğlan’ sergilendi.
Dokuz yıllık eğitimden sonra okul, ilk mezunlarını 1957 yılında verdi.[10] İlk jenerasyon Türk dansçıları kısa süreli eğitimler için bursla İngiltere'ye götürüldü ancak İngiltere'deki Kraliyet Balesi ile burs programları ile ilişki sonraki yıllarda sürdürülemedi.[8]
İngiliz öğretmenlerin Türkiye’den ayrılmalarının ardından Türkiye'ye Rus bale öğretmenleri gelmiş ve Türk Balesi'nde yaygın olan Rus Vaganova ekolü ile eğitim verilmeye başlanmıştır.[8] Ankara Devlet Konservatuvarı, 1982'de Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne bağlandı.
Türkiye'de bale eğitimi konservatuvarın yanı sıra özel bale okullarında sürdürülmüştür. Türkiye'nin ilk özel bale okulu 1952'de İstanbul'da Yıldız Alpar tarafından açıldı. Eğitimine İstanbul'da Lidya Krassa Arzumanova ile başladıktan sonra kendisine sağlanan özel bir bursla Fransa'da bale eğitimi alan Yıldız Alpar, eğitimini tamamlayarak yurda döndükten sonra İstanbul'daki ilk özel bale okulunu kurdu. Yıldız Alpar Bale Okulu, İstanbul'da bale izleyicileri yetiştirdiği gibi, ileriki yıllarda kurulan Devlet Opera ve Balesi halini alan bale toplulukları içinse dansçılar yetiştirdi.
Ülkedeki ilk özel bale okullarından bir diğeri, Ankara'daki Fenmen Bale Stüdyosu idi. Ankara Devlet Konservatuvarı Bale bölümünü 1951-1954 arasında yöneten ve Türkiye'nin ilk bale öğretmenlerinden olan İngiliz balerin Beatrice Fenmen (Appleyard), 1954'te Ankara'da özel bir bale okulu açmış; 1971'e kadar kendi okulunda bale dersleri vermiştir.
Ankara Devlet Konservatuvarı'nın ilk mezunları olan Meral Öge, Ayla Dayıgil, Hüsnü Sunal, Yüksel Çapanoğlu; Devlet Tiyatrosu Opera Bölümü'ndeki bale öğrenimlerini başka yerlerde yapmış öteki balerin ve baletlerle birlikte Devlet Tiyatrosu Bale Bölümü'nün ilk topluluğunu meydana getirdiler.[1] İlk kuşak sanatçılar başlangıçta Aida ve Faust gibi bazı opera eserleri içinde yer alan bale sahnelerinde dans ettiler.[11]
Ankara Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü bünyesinde ilk resmî bale temsili, müziği Manuel de Falla’ya ait olan ve Robert Harrold’un koreografisi ile 9 Ocak 1960 tarihinde sergilenen “Büyüleyen Aşk” (El Amour Brujo) idi. Ertesi yıl günü 3 perdelik Coppelia balesi, tamamı Türk dansçılardan oluşan bir kadro tarafından sahnelendi.[12] Eseri, Dame de Valois'nin Türkiye'ye gönderdiği yardımcısı Ailene Phillips sahneye koydu; başrollerde Binay Okurer ve Ferit Akın yer aldı. 28 Ocak 1961 tarihinde gerçekleşen bu temsil, Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer tarafından balenin doğuşu olarak tanımlandı.[11] Eser beğenildi ve bale sanatı halkın ilgisini çekti. Topluluk, ünlü yabancı koreografların eserlerini sahneye koymaya devam etti.[13]
İngiliz koreograf Andrée Howard’ın 1962-1963 sezonunda sahnelenen "Gizemli Engeller" adlı eseri, Türkiye'de Devlet Opera be Balesi dansçıları için hazırlanan ilk özgün bale oldu.[14] Valois, Uyuyan Güzel balesini sahneye koymaları için 1963'te Joy Neşton ve Lorna Munsford'u Türkiye’ye yolladı. Ankara'da ilk kez 20 Kasım 1963 tarihinde sahnelenen Uyuyan Güzel'de başrol Meriç Sümen, Ferit Akın, Gülcan Tunççekiç ve Sait Sökmen tarafından dönüşümlü olarak sahnelendi.[15]
Türk balesinin ilk kuşak sanatçıları, büyük klasik bale eserlerini sahneledikten sonra klasik bale tekniği üzerine Türk motifli özgün eserlerin yaratılmasına yöneldiler. Bu dönemde Dame de Valois, konusu ve müziğiyle tamamen Türk olan bir bale gerçekleştirmeyi üstlendi. O güne kadar Türk bestecilerin müziği üzerine Bir Orman Masalı ve Keloğlan adlı iki bale gösterisi gerçekleştirilmişti ama her ikisi de kısa bir denemeden ibaretti. Dame de Valois'in, Ferit Tüzün'ün Andaolu Suiti müziği ile yaptığı Çeşmebaşı balesi 1964 yılında sahnelendi. Bir Türk köyünden sahneler yansıtan eser, Türk bale repertuvarına ‘İlk Türk balesi’ olarak girmiştir.[14] 1967'deTürk balesinin ilk dış turnesi Bulgaristan'a Çeşmebaşı balesi ile yapıldı.[16]
Devlet Balesi sanatçıları birçok ülkede yalnızca ikici perdesiyle sahneye konan dört perdelik Kuğu Gölü'nün tamamını 1965 yılında, Valois’nın sahneye koyması ile dans etti.
Maurice Ravel'in müziği üzerine Çark adlı balenin koreografisini yapan Sait Sökmen, ilk Türk koreograf oldu. Eser, ilk defa 6 Kasım 1968’de Ankara Devlet Tiyatrosu Bale Topluluğu tarafından sahnelendi.
1960 yılında İstanbul Belediyesi'ne bağlı İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun kurulmasından sonra bu kurumun sahnelediği eserlerdeki dans sahneleri için konservatuvar öğrencilerinden oluşan bir bale grubu oluşturuldu; grubun koreograflığına ve eğitmenliğine Rezzan Abidinoğlu atandı.[1]
Topluluk, opera eseri içinde olmayan ilk bale temsilini 1968 yılında gerçekleştirdi. Kültür Sarayı'nın açılması üzerine 1969 yılında bu yapıya taşınan topluluk, kısa süre sonra kurulan Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin bir şubesi oldu. Kültür Sarayı'nın 1970 yılında bir yangında kül olması ile İstanbul'daki bale çalışmaları olumsuz etkilendi; 1973 yılına kadar bale gösterisi yapılamadı.[17]
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü altında yer alan opera ve bale bölümleri, 1970'te Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü adıyla kurulan yeni merkezî teşkilatın çatısı altına taşınmıştır. İstanbul'da Şehir Tiyatrosu'nun bünyesinde kurulmuş olan Opera ve Bale Topluluğu da bu merkezî yapının bir şubesi olarak İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü adını aldı. Sonraki yıllarda İzmir (1982), Mersin (1990), Antalya (1997) ve Samsun (2008) müdürlükleri kuruldu.
Ankara Devlet Opera ve Balesi'ne 1961 sezonunda giren Meriç Sümen, Türk balesinin simge isimlerinden biri oldu; 22 ülkede sahneye çıkarak Türk balesinin dünyada tanınmasına rol oynadı.[18] Hüsnü Sunal, Ferit Akın, Sait Sökmen, Oytun Turfanda, Özkan Aslan, Mehmet Balkan yurt dışındaki sahnelerde başarı kazanan dansçılar arasında yer aldı.
1971 yılında Sait Sökmen tarafından, Güngör Dilmen'in Kurban adlı oyunundan yararlanılarak yarattığı yapıtı sahnelendi. Adnan Saygun'un Keman Konçertosu üzerine hazırlanan eser, bestecinin müziğini çekmesi üzerine müziksiz sahnelenmişti.
Bestesi ve koreografisi yerli sanatçılara ait olan ilk eser, müziği Necil Kazım Akses,'e koreografisi Oytun Turfanda'ya ait Pembe Kadın balesi oldu. I. İstanbul Festivali için hazırlanan eser, 1973-1974 sezonunda sahnelendi. O sezon bestecisi ve koreografı yerli olan iki eser daha sahnelenmiştir: müziği Cengiz Tanç'a, koreografisi Duygu Aykal'a ait Çoğul balesi ile müziği İlhan Usmanbaş'a, koreografisi Duygu Aykal'a ait Oluşum balesi. Yaşar Kemal’in bir öyküsünden uyarlanan ve ilk kez 1975'te sergilenen, koreografisin Oytun Turfanda'ya ait Yoz Döngü Balesi, orkestra ve sazları birleştiren ilk bale eseri oldu.[19]
1970'li yıllarda Türk koreograflar eserler vermeye devam etti; Geyvan McMillan, Altan Tekin, Güloya Aruoba, Aydın Teker, Aysun Aslan ve Binnaz Aydan bu dönemin diğer önemli koreografları arasında yer aldı.[10] Türkiye’de koreolojist yetiştiren ilk program, 1987'de Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'nın bünyesinde kuruldu.[20]
Türkiye'nin ilk Türk özel bale topluluğu 1972'de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde Cem Ertekin tarafından kuruldu. Çağdaş Bale Topluluğu adlı topluluk, 1980'de belediye konservatuvarına (günümüzdeki İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı) bağlandı.1900'dan itibaren hiçbir kuruma bağlı olmaksızın çalışmalarını sürdürdü.
1992'de Beyhan Murphy tarafından Ankara'da Devlet Opera ve Balesi bünyesinde Modern Dans Topluluğu kuruldu. Topluluk, Beyhan Murphy’nin koreografilerini gerçekleştirdiği Post (1995), Afife (1999) ve Seyahatname” (2001) adlı yapıtlar ile büyük bir çıkış yaptı.[21] Murphy 2011'de İstanbul'da MDTİst'i (Modern dans Topluluğu İstanbul) kurdu.[22]
Türkiye'nin tek bale festivali Devlet Opera ve Balesi tarafından 2002 yılından beri Bodrum'da düzenlenen Uluslararası Bodrum Bale Festivali'dir. Ulusal ve uluslararası bale topluluklarının katıldığı festival Bodrum Kalesi'nde gerçekleşir.
Türkiye'de ayrıca Aspendos, Efes ve Gaziantep'te her yıl hem opera hem bale yapıtlarına yer verilen opera-bale festivalleri düzenlenir.
2000'de Telaviv'de düzenlenen Uluslararası 1. Mia Arbatova Bale Yarışması’nda “Dünya Birinciliği” kazanan Serhat Güdül, Türkiye'nin bale sanatında altın madalya kazanan ilk sanatçısıdır.[23]
Türkiye'de düzenlenen ilk uluslararası bale yarışması, Devlet Opera ve Balesi tarafından 2008 yılında düzenlenen İstanbul Uluslararası Bale Yarışması'dır.[24] İki yılda bir düzenlenen yarışmanın beşincisi 2016 yılında yapılmış;[25] altıncısı ise 2024'te gerçekleştirilebilmiştir.[26]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.