Loading AI tools
Sovyetler Birliği'nin kurulmasının yolunu açan, Lenin ve diğer devrimcilerin önderliğinde gerçekleştirilen devrim Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Ekim Devrimi, Bolşevik Devrimi, Rus Devrimi (Rusça: Октябрьская революция/Oktyabrskaya revolyutsiya) ya da Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, ayrıca bilinen adı ile Ekim Ayaklanması,[2][3] Rusya’da Jülyen takvimine göre 25 Ekim 1917’de (Miladi takvime göre 7 Kasım 1917), Petrograd’daki geçici hükûmetin devrilerek iktidarın Lenin önderliğindeki Bolşeviklere geçmesini sağlayan ve Sovyetler Birliği’nin kurulmasına yol açan olaydır.
Büyük Ekim Sosyalist Devrimi Великая Октябрьская Социалистическая Революция | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Rus Devrimi (1917) ve 1917-23 Devrimleri | |||||||||
Kızıl Muhafızlar 1917'de Vulkan fabrikasında. | |||||||||
| |||||||||
Taraflar | |||||||||
Bolşevik Parti Petrograd Askeri Devrim Komitesi Sol SR Kızıl Muhafızlar | Rusya Geçici Hükûmeti | ||||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||||
Vladimir Lenin Josef Stalin Nikolai Podvoisky Vladimir Ovseyenko Pavel Dibenko Sultan Galiyev |
Aleksandr Kerenskiy Pyotr Krasnov | ||||||||
Güçler | |||||||||
10.000 kızıl denizci, 20.000 - 30.000 kızıl muhafız askeri, bilinmeyen sayıda işçi | 500-1.000 gönüllü asker, 1.000 kadın tabur askeri | ||||||||
Kayıplar | |||||||||
Birkaç yaralı Kızıl Muhafız askeri[1] | Hepsi esir edildi veya öldürüldü |
Ekim Devrimi dünyada ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlayarak sosyalizmin tüm dünyaya yayılmasına etki ederek 20. yüzyılın dünya tarihini etkileyen en önemli olaylarından biri olmuştur.
Şubat 1917’de çarın devrilmesiyle önce Rus meclisi Duma'da çoğunluğa sahip olan Kadetlerin desteklediği Prens Lvov başkanlığında, temmuz ayında ise sağ SR'ler tarafından desteklenen Kerenski başkanlığında geçici hükûmetler kuruldu. Ekim Devrimi’yle Aleksandr Kerenski başkanlığındaki geçici hükûmet düştü ve iktidara Bolşevikler ile Sol SR’lar geldi. Bu gelişmeler üzerine Bolşevik karşıtı Beyaz Ordu Rus İç Savaşı’nı ve Beyaz Terör olaylarını başlattı. 1922 yılında iç savaştan galip çıkan Bolşevikler, Sovyetler Birliği’ni kurdu.
Başlangıçta, olaydan Ekim Olayı veya 25 Ayaklanması olarak bahsedildi. Zamanla Ekim Devrimi yaygınlık kazandı. Devrimin 10. yıldönümü olan 1927 yılından itibaren resmî olarak Büyük Ekim Sosyalist Devrimi (Rusçası: Великая Октябрьская Социалистическая Революция) olarak adlandırıldı. Anti-Bolşevikler ise olaya eleştirel bir biçimde "Ekim Darbesi" (Rusçası: Октябрьский переворот) adını verdi.[4]
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır. (Mayıs 2022) |
Ekim Devrimi'nin amacı genel olarak otokratik sistemi yıkmak, Rusya'yı emperyalist savaştan kurtarmak, işçi ve köylüleri temsil eden iktidarı kurmak, toprak aristokrasisine karşı halkın büyük çoğunluğunu oluşturan yoksul köylü kitleleri lehine toprakları kolektif mülkiyete devretmek, burjuvaziye karşı emekçi sınıfının çıkarlarını savunmaktı. Şubat 1917 Devrimi'nin tek başarılı yönü Çarlık rejiminin yıkılmasıydı. Ancak halkın başarısına karşın iktidar monarşi düzeninin elit kitlelere tanıdığı seçim hakkından dolayı mecliste çoğunlukta olan burjuvaziye kalmıştı. İnsani ve adil bir çalışma düzenini getirecek iş kanunu, acil barış ortamının sağlanması gibi demokratik hak ve taleplerin karşılanmaması burjuva iktidarının niyetleriyle Şubat Devrimi'ni gerçekleştiren geniş halk kitlelerinin taleplerinin çelişmesine sebep oluyordu. Otokrasiyi yıkan burjuva devriminin getirdiği mevcut belirsizlik ortamı halkta tepkiye yol açtı. Savaşın, ekonomik krizin, açlık ve sefaletin sürmesi ve tüm bunlara karşı yapılan protesto eylemlerinde yeni hükûmetin Çarlık düzenini aratmayacak şiddet eğilimine yönelmesi halkta sosyalist devrim taleplerini kaçınılmaz kıldı.
20. yüzyıla girildiğinde Rus İmparatorluğu ısrarlı olarak uyguladığı otokratik rejim yüzünden ve bünyesinde barındırdığı farklı ulusların maruz kaldığı baskılardan ötürü uluslar hapishanesi olarak adlandırılıyordu. Ülke Rus-Japon Savaşı ile askeri olarak büyük darbe almış, iç siyasi hayatta da 1905 Devrimi ile büyük altüst oluşlar yaşıyordu. Kırılgan bir ekonomisi olan Çarlık rejimi I. Dünya Savaşı’na girdi ve uzun süren savaşın etkisi cephedeki askerler başta olmak üzere tüm halkta yıkıcı bir etki yarattı. 1917 Şubat ayında da devrimci hareketlenme başladı.
23 Şubat’ta (Gregoryen takvime göre 8 Mart) Petrograd işçileri iktidarı ve mevcut düzeni protesto eden bir gösteri yaptı. Kadınların çoğunlukta olduğu gösterilerde “kahrolsun istibdat, ekmek ve adalet istiyoruz” sloganları atıldı. Önceleri ılımlı ve sadece çarın politikalarını protesto niteliğinde olan gösterilere karşı ordunun zor kullanması hükûmet karşıtı isyanın başlamasına sebep oldu. İsyan işçilerin çoğunun ve savaştan bıkmış erlerin de katılımıyla kısa sürede büyüdü. Çar, ordusunu ve Kazak askerleri gösterileri bastırmak için görevlendirdi. Ancak subayların halkın üzerine ateş edilmesi yönündeki emrine savaştan yorgun düşmüş askerler silahlarını subayların üzerine doğrultarak cevap verdi. Kazak birlikleri de halkla çatışmayı reddetti. İsyanın büyümesi üzerine Çar II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahttan feragat etti. Ancak Prens Mihail devrimci hareketlenmeden korkarak tahtı devralmayı reddetti. Böylece Rusya'da monarşi rejimi yıkıldı. 350 yıllık Çarlık yönetimi ve 300 yıllık Romanov hanedanı da tarihe karıştı. Ancak seçim sisteminin asillere ve elit kitlelere tanıdığı oy hakkı sebebiyle Duma'da çoğunlukta olan Çar taraftarı milletvekilleri hızlı davranarak Prens Lvov başkanlığında geçici hükûmeti kurdu ve yönetimi sahiplenmeye çalıştı. Tabii işçi, köylü ve askerlerin Sovyetleri de alternatif bir iktidar olarak ortaya çıktı. Artık bölünmüş toplumu temsil eden iki ayrı hükûmet mevcuttu. Resmî olarak iktidarı devralan burjuva hükûmeti, aristokratları, fabrikatörleri, din adamlarını ve Çar yanlısı subayları temsil ederken, yoksul halk kitlelerini, işçi ve köylüleri Sovyetler temsil etmekteydi. İki organ ve destekçileri arasındaki çatışma Bolşeviklerin iktidar olmasına kadar süren belirsizlik ortamında yaşanan kaos ve kargaşanın temel sebebi oldu. Bolşevik Devrimi ile birlikte burjuva hükûmeti saf dışı bırakılarak mutlak iktidar Sovyetlere verilecekti.
İsviçre'de bulunan Lenin partinin Rusya'daki merkezine geçici hükûmete destek verilmemesi gerektiğini, işçi ve köylülerin ancak Sovyetlerin tam iktidarı ile zafer kazanacağını belirten mektup gönderdi. Zaten geçici hükûmet de halkın isteklerine cevap vermekten uzaktı. Tarım reformu, günlük çalışma süresinin kısaltılması gibi taleplerin hiçbiri gerçekleşmedi. Şubat Devrimi’nin çıkış sebeplerinden birisi olan halktaki barış isteği dikkate alınmadı ve doğu cephesinin kapanmasının Almanya lehine olmasından korkan İtilaf Devletleri’nin istekleri doğrultusunda I. Dünya Savaşı’na devam edildi. 10 (23) Mart’ta Bolşeviklerin denetimindeki Petrograd Sovyeti, "Dünya Halklarına" adıyla bir manifesto yayınladı: “Rus devrimciler egemen sınıfların emperyalist politikalarına karşı Avrupa halklarını barışa çağırıyor”.[5] Halkta savaş karşıtlığı o kadar ciddi bir boyuta ulaşmıştı ki, ekonomik iflasın eşiğindeki devletin savunma gücünün de yetersizliğine dayanarak yenilginin kaçınılmaz olduğunu fark eden askerler tek çare olarak ordudan firar ediyordu. Öyle ki 1915 yılından devrime kadar firar edenlerin sayısı 1,5 milyona ulaşmıştı. Astları üzerindeki otoritesini tamamen yitirmiş olan subaylar firar etmeye çalışan yüzlerce askeri öldürerek daha büyük bir tepkiye yol açmışlardı. Devrimi engelleyemeyen subaylar bu defa mevcut durumdan istifade ederek burjuva hükûmetini savaşa zorluyorlardı.
Nisan ayında zırhlı bir trenle İsviçre'den Petrograd'a gelen Lenin Finlandiya İstasyonu'nda kalabalık bir kitle tarafından karşılandı. Lenin buradaki konuşmasında sosyalizm için Sovyetlerin tam iktidar olacağı bir devrim çağrısı yaptı. Hemen ardından "Nisan Tezleri" olarak adlandırılan ünlü tezleri yayınladı. Lenin bu tezlerde emperyalist paylaşım savaşı sırasında Avrupa genelinde sosyal-demokratların kendi hükûmetlerinin savaş konusundaki politikalarını desteklemelerinden dolayı sosyal-demokrasi adının önemini yitirdiğini belirtti ve bu nedenle Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin adının Komünist Parti olarak değiştirilmesini önerdi. Lenin'in bu önerisi kabul edilse de partinin adı resmî olarak Mart 1918'de Komünist Parti olarak değiştirildi. Lenin'in Nisan Tezleri ile birlikte Bolşevikler "Barış, ekmek ve adalet" istiyoruz ve "Tüm İktidar Sovyetler'e" sloganıyla harekete geçti.
18 Nisan (1 Mayıs)’da Dışişleri bakanı Milyukov müttefiklere savaşa devam edileceği yönünde taahhüt verdi. Petrograd Sovyeti bu açıklama üzerine halkın aldatıldığına yönelik bildiri dağıttı. Rus cephesindeki Alman ordularının batı cephesine kaydırılmasını istemeyen İtilaf Devletleri’nin baskısıyla alınan bu karar halkta galeyana yol açtı ve protesto edildi. 21 Nisan (4 Mayıs)’da başlayan ve iki gün süren gösterilerde “kahrolsun geçici hükûmet”, “Milyukov istifa”, “ bütün iktidar Sovyetlere” sloganları atıldı. Gösteriler Moskova'ya da sıçradı ve işçiler greve gitti.
Tehlikenin farkına varan hükûmet Petrograd Sovyetine çağrıda bulunarak sosyalist partileri hükûmete katılmaya davet etti. Bu çağrıya sağ kanat sosyalistler olumlu yanıt verdi. Bu süreçte pek çok Menşevik politikacıya bakanlık verildi. Ancak 5 Mayıs'ta Aleksandr Kerenski'nin yeni kurulan hükûmete savaş bakanı tayin edilmesi Petrograd Sovyetinde savaş taraftarı sağ sosyalistlerle barış taraftarı sol sosyalistler arasında tartışmalara sebep oldu.
Temmuz ayında Alman İmparatorluğu ordularına karşı düzenlenen ve başarısızlıkla sonuçlanan saldırıdan sonra düzenlenen eylemlerde 500 bin işçi Geçici Hükûmetin istifasını istedi. 3 Temmuz (16 Temmuz) günü Sovyetlerin kontrolündeki Petrograd Garnizonu'nun çağrısıyla başlayan protesto gösterilerinde askerler ve işçiler Sovyetler lehine mitingler düzenledi. 4 Temmuz (17 Temmuz)'da gösterilere Baltık Filosu denizcileri ile işçi ailelerinin de katılımıyla protesto eylemleri büyüdü. Ancak bu mitingler geçici hükûmetin katliamına sebep oldu. Gösterilerin bastırılması sırasında halkın üzerine evlerden makineli tüfeklerle açılan ateş sonucu 56 kişi öldü, 600'e yakın kişi de yaralandı.[6][7][8] Hükûmet katliamdan aşırı sağcı örgütleri sorumlu tutsa da Sovyetler tetikçi olarak kapitalist bakanları suçladı.
Bu dönemden sonra artık Sovyetler Geçici Hükûmet karşısında bastırılmış durumdaydı. Rus ekonomisi bu sırada felakete doğru gidiyordu. Tarımsal üretim ve sanayi alanındaki düzensizlikler üretimin 1916 yılları seviyesine düşmesine yol açmış, kapanan işletmeler yüzünden yoğun işsizlik yaşanmaktaydı. İşçilerin eline geçen ücret düşmüş ve alım gücü 1913 yılı seviyelerine gerilemişti. Ülkenin borçları 50 milyar rubleyi aşmış durumdaydı ve ekonomik iflasın eşiğine gelmişti.
Temmuz Günlerini özellikle Bolşeviklere karşı baskı dönemi izledi. 7 Temmuz (20 Temmuz)'da Prens Lvov'un istifası ile kurulan yeni Geçici Hükûmette Aleksandr Kerenski başbakan oldu.
Yeni hükûmet Bolşeviklere ait matbaayı bastı ve Pravda gazetesinin yayınlanmasını yasakladı. Hükûmetten izinsiz olarak bildiri dağıtılması ve miting yapılması yasaklandı. Lenin hakkında idam kararı çıkarıldı. Bu karar üzerine Lenin güvenlik amacıyla Finlandiya'ya iltica etti. Ancak Bolşevikler üzerinde tutuklamalar ve yargısız infazlar arttı. Troçki başta olmak üzere çok sayıda Bolşevik tutuklandı.
Petrograd'daki sosyalist örgütlere karşı Çarlık Ordusu komutanlarından Lavr Kornilov komutasındaki Kazak Ordusu şehre gelerek sıkıyönetim ilan etmek ve idareyi ele almak için ilerlemeye karar verdi. Kornilov Olayı olarak bilinen olay sırasında Kerenski paniğe kapılarak darbenin kendisini de tasfiye edeceğini anladı ve o sırada en güçlü ve en örgütlü siyasi güç olan Bolşeviklerden yardım istedi. Petrograd, Moskova, Kiev, Harkiv ve diğer şehirlerdeki Bolşevik işçi ve askerler Kornilov karşıtı eylemler düzenledi. Bolşevik Parti Merkez Komitesi 27 Ağustos 1917'de yaptığı açıklamada Şubat Devrimi ile kazanılan her şeyi boğmak için Petrograd'a ilerleyen Kornilov birliklerinin durdurulması çağrısı yaptı. Özellikle demiryolu işçilerinin engellemesi ve Kazak Bolşevik askerlerin propagandası sonucu Kornilov'un ordusu dağıldı ve darbe girişimi başarısız oldu. Bu olaylarda Bolşeviklerin gücü sınandı ve iktidarın alınmasında önemli bir evreye geçilmiş oldu.
Kornilov'un darbesinin başarısız olmasıyla beraber Bolşeviklerin saygınlığı ve Sovyetlerdeki desteği daha da arttı. Bolşevikler Petrograd, Moskova başta olmak üzere Briansk, Samara, Saratov, Tasritsyn, Minsk, Donetsk, Lugansk ve Kiev Sovyetlerinde çoğunluğu kazandılar. Tüm Rusya Sovyetler Merkezi Yönetim Komitesi iktidarın alınması yönünde karar aldı.
25 Eylül'de Trotski kefaletle serbest bırakıldı ve Petrograd Sovyetinin yönetimini devraldı. Lenin gizli bir şekilde Petrograd'a gelerek devrimi organize etmeye başladı. Eylül ve Ekim aylarında Moskova ve Petrograd sanayi işçileri, Donbas maden işçileri, Ural metal sanayi işçileri, Bakü petrol işçileri, tekstil işçileri ve demiryolu işçileri sayısız grev yaparak Geçici Hükûmeti protesto etti. Bu iki ay zarfında toplamda 1 milyon işçi grev süreçlerine katıldı. İşçiler çoğu fabrika ve işyerinde yönetimi ele aldı ve üretim ile dağıtımı kontrol etmeye başladı.
Ekim 1917'ye gelindiğinde kırda da benzer bir durum vardı. Büyük toprak sahiplerine karşı yoksul köylüler tarafından 4 binin üzerinde ayaklanma eylemi kaydedildi. Geçici Hükûmetin büyük toprak sahibi zengin köylüler olan kulakların isteklerine göre hareket etmesi ve ayaklanmaları bastırmak için askerî birlik göndermesi yoksul köylülerin de toprakların kendilerine verileceğini söyleyen Bolşeviklere destek vermesine sebep oldu.
Cephede, şehirlerdeki garnizonlarda ve savaş gemilerindeki askerler ve bahriyeliler de açıkça Geçici Hükûmeti tanımadıklarını ilan etti ve seçilmiş temsilcilerini Sovyetlere göndererek iktidarın alınmasından yana görüş bildirdi.
10 Ekim[9] günü Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi (Bolşevik) Merkez Komitesi Lenin başkanlığında silahlı ayaklanma gündemiyle toplandı. Toplantıda 2'ye karşı 10 oyla ayaklanma lehine karar alındı[10]
Devrimin yaklaşmakta olduğunu fark eden Başbakan Aleksandr Kerenski Devrimci Askeri Komite'nin dağıtılmasını ve tüm üyelerinin tutuklanmasını emretti. Fakat artık otoritesini tümüyle kaybetmiş olan hükûmet başkanının emirlerini yerine getirecek az sayıda müfreze, Kızıl Muhafızlar tarafından kolayca püskürtüldü.
Devrimci Askeri Komite Rusya halkına hitaben yayınladığı bildiride demokratik bir barış ve üretim mekanizması üzerinde işçi denetimi için Sovyetlerin tam iktidar olacağı bir devrim çağrısı yaptı.
24 Ekim (6 Kasım) 1917'de Bolşevikler başkent Petrograd'da Kerenski önderliğindeki Geçici Hükûmete karşı harekete geçti. Cezaevlerindeki Bolşevik tutuklular serbest bırakıldı. Hükûmete bağlı birlikler kolayca bertaraf edildi. 25 Ekim (7 Kasım)'de 10 bin kadar Kızıl Muhafız güçlü bir direnişle karşılaşmadan tüm hükûmet binalarını ve stratejik mevkiileri ele geçirdi. Smolni Enstitüsü'ne bulunan Lenin, devrim talimatlarını buradan vermekteydi. Vladimir Stankeviç liderliğindeki Askeri Harbiyelilerden oluşan bir müfreze ve St. Georgiev muhafızları Bolşeviklere karşı direnişe geçse de başarılı olamadı.
25 Ekim (7 Kasım) gecesi hükûmetin bulunduğu Kışlık Saray'a saldırı başladı. Binlerce Kızıl Muhafız Kışlık Saray'a yöneldi. Vladimir Antonov-Ovseyenko liderliğindeki Baltık Filosu ve Kronştad Denizcileri de saldırıya katıldı. Aurora kruvazöründen saraya top atışı yapıldı. Bu sırada Kerenski kaçmayı başarmış, ancak bakanlar sarayda bulunmaktaydı. Kazaklar, askeri öğrenciler ve muhafızlar tarafından korunan saray 8 Kasım'da sabaha karşı saat 2'de düştü. Devrilen hükûmetin üyeleri hapse atıldı.
Devrimin resmî tarihi 25 Ekim (7 Kasım) 1917 oldu. İktidar fiilen alındıktan sonra toplanmakta olan ve çoğunluğunu Bolşevik ve müttefikleri olan Sol SR vekillerinin oluşturduğu II. Tüm Rusya Sovyetler Kongresi'nde iktidarın Lenin önderliğindeki Bolşeviklere bırakıldığı ilan edildi.
II. Tüm Rusya Sovyetler Kongresi'ndeki 670 delegenin yaklaşık olarak yarısına karşılık gelen 300'ü Bolşevik, 100 kadarı da Sosyalist-Devrimci Parti üyesi Sol SR olduğundan kongredeki çoğunluk Aleksandr Kerenski hükûmetinin devrilmesini onayladı. Kışlık Sarayın alınma haberi kongreye ulaştığında iktidarın İşçi, Asker ve Köylü Vekilleri Sovyeti olarak alındığı ilan edildi ve Ekim Devrimi onaylandı. Bolşevik lider Lenin kongrede iktidarın alınmasına yönelik kısa bir konuşma yaptı:
"Yoldaşlar, Bolşeviklerin ısrarla savunduğu işçi ve köylü devrimi gerçekleşmiştir."
Kongrede bulunan Sosyalist Devrimci Parti'nin sağ kanadından temsilciler alınan kararı protesto edip kongreyi terk etti. Protestoya katılıp Lenin ve Bolşeviklerin yasa dışı şekilde iktidarı aldığını belirten Menşevikler de kongreden ayrıldı.[11] Kongre yeni Sovyet hükûmeti olan Lenin başkanlığındaki Halk Komiserleri Konseyi'ni (Rusçası: Совет народных коммиссаров, Latin harfleriyle kısaltması Sovnarkom’dur) seçti.[12] Kurucu Meclis toplanıncaya kadar iktidarda olacağı açıklanan Sovnarkom ilk olarak Barış Kararnamesi'ni yayınlayarak I. Dünya Savaşı'ndan çekildiklerini ilan etti ve savaşan tüm hükûmetlere ilhaksız ve tazminatsız bir barış çağrısında bulundu.[13] Hemen ardından Toprak Kararnamesi kabul edilerek azınlıktaki büyük toprak sahiplerine ait toprakların da nüfusun çoğunluğunu oluşturan yoksul köylülere dağıtıldığını açıkladı.
İlk Sovyet hükûmeti olan Sovnarkom’da (Rusçası: Совет народных коммиссаров, Sovyet Halk Komiserleri / Latin harfleriyle kısaltması Sovnarkom) görev dağılımı aşağıdaki şekilde oldu;
Halk Komiserliği | Komiser |
---|---|
Başkan | Vladimir Lenin |
Sekreter | Nikolai Gorbunov |
Tarım Halk Komiserliği | Vladimir Milyutin |
Savaş İşleri Halk Komiserliği | Vladimir Antonov-Ovseyenko |
Deniz İşleri Halk Komiserliği | Pavel Dibenko |
Ticaret ve Sanayi Halk Komiserliği | Viktor Nogin |
Eğitim Halk Komiserliği | Anatoli Lunaçarski |
Gıda Halk Komiserliği | İvan Teodoroviç |
Dışişleri Halk Komiserliği | Lev Troçki |
İçişleri Halk Komiserliği | Aleksey İvanoviç Rikov |
Adalet Halk Komiserliği | Georgi Oppokov |
Çalışma Halk Komiserliği | Aleksandr Şlyapnikov |
Milletler Halk Komiserliği | Josef Stalin |
Telgraf ve Posta Halk Komiserliği | Nikolay Glebov-Avilov |
Ulaşım Halk Komiserliği | Mark Elizarov |
Maliye Halk Komiserliği | İvan Skvortsov-Stepanov |
Sovnarkom, kendisine karşı cephe alan başta Kadetler olmak üzere özellikle monarşi yanlısı partilerle, Kerenski kabinesi üyelerini tutukladı. Kerenski ise ABD elçisinin makam aracıyla kaçmayı başardı. Ancak karşı-devrim ve sabotaj faaliyetleri ile terör saldırılarının başlaması üzerine 20 Aralık 1917'de devrimi korumak için Feliks Dzerjinski başkanlığında Çeka (veya ÇK, Rusçası: ЧК, Всероссийская чрезвычайная комиссия по борьбе с контрреволюцией и саботажем, Rusya Tamamında Karşı-Devrim ve Sabotajla Mücadele İçin Olağanüstü Komisyon) adı verilen ilk Sovyet istihbarat ve gizli servisi kuruldu.
25 Ocak 1918'de toplanan III. Sovyetler Kongresi'nde Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ilan edildi.[14] Rus İmparatorluğu özerk cumhuriyetlere ayrıldı ve her ulusa yerel yönetimlerini örgütleme hakkı tanındı.[15]
Şehirde işçilerin ve kırda da köylülerin iktidarını ve ittifakını simgeleyen orak ve çekiç 1918 yılında Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin, 1922'den itibaren de Sovyetler Birliği'nin arması olarak kabul edildi. Üzerinde orak çekiç sembolü ve beş kıtanın işçilerini birliğe çağıran beş kollu yıldız bulunan kızıl bayrak da yeni kurulan devletin resmî bayrağı olarak ilan edildi.
Sovnarkom'un aldığı ve uyguladığı ilk kararlarda 1871 yılındaki ilk işçi iktidarı denemesi olan Paris Komününün etkisi de dikkat çekiyordu.[16] Alınan kararlar arasında en önemlileri şunlar sayılabilir:
Bolşevikler ilerlemenin ve toplumsal modernizasyonun temel koşulu olarak eğitime çok önem veriyordu. Her şeyden önce eğitim sistemini iyileştirmek ve toplumdaki çocuk ya da yetişkin her ferdin bu hizmetten yararlanabilmesi için gerekli koşulları yaratmak gerekiyordu. Bu amaçla eğitim çağındaki tüm çocukların bilfiil okula gitmesi zorunluluğu getirildiği gibi yetişkinler için de "rabfak" denilen işçi fakülteleri kuruldu. Bu fakültelerde işçilere hem temel ve teorik eğitim hem de pratik ve mesleki eğitim verildi. Çarlık döneminde toplumun sadece % 20'si eğitim imkanlarından faydalanabildiği için okur-yazar oranı diğer Avrupa ülkeleriyle mukayese edildiğinde oldukça düşüktü. Bolşeviklerin eğitim-öğretim seferberliği kısa sürede %100'lük okur-yazar oranıyla Sovyet toplumunu sosyo-kültürel açıdan diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek bir düzeye ulaştırdı.
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır. (Mayıs 2022) |
Bolşeviklerin Rus İmparatorluğu'nun diğer şehirlerinde iktidarı ele geçirmeleri de zor olmadı.[21] Bolşevikler çok uluslu Rusya topraklarında özellikle Rus olmayan uluslara kendi kaderlerini tayin hakkı tanıdı. Polonya ve Finlandiya'nın bağımsızlığı Bolşevikler tarafından kabul edildi. Ancak bazı uluslar da tek taraflı olarak bağımsızlık ilan etti. Örneğin Ukrayna Rada'sı 23 Haziran 1917'de otonom olduğunu ilan etti. 25 Ocak 1918'de de bağımsızlık bildirgesini yayınladı. I. Dünya Savaşı sırasında Doğu cephesinde engelsiz ilerleyen Alman İmparatorluğu birlikleri de özellikle batı Ukrayna'dan destek alan Sovyet karşıtı Ukrayna bağımsızlığını destekledi ve Ukrayna'daki Bolşeviklere karşı katliam uyguladı.
Ekim Devrimi ile parlamenter sistemden sosyalist temsil sistemine geçildi. Ancak Ekim Devrimi ile görece kansız şekilde alınan iktidar, Bolşevik karşıtlarının örgütlenerek Beyaz Ordu'yu oluşturmaları ile kanlı bir iç savaşa sürüklendi. İlk dönemlerde Sovyet hükûmetinin meşruiyetini kabul etmeyen İtilaf devletleri de bu çatışmalarda Sovyet karşıtlarının safında yer aldı. Sosyalizmin Bolşeviklerin destek verdiği Alman devrimciler vasıtasıyla Almanya üzerinden Batı Avrupa'ya yayılması olasılığı da İtilaf devletleri için önemli bir tehlikeydi. I. Dünya Savaşı sırasında müttefikleri Çarlık hükûmeti ile yaptıkları gizli paylaşım anlaşmalarının Sovyet hükûmeti tarafından emperyalizm karşıtı politikanın bir gereği olarak açıklanmasının da etkisiyle İtilaf Devletleri Beyaz Ordu'ya bir yandan maddi destek verirken diğer yandan Karadeniz ve Uzakdoğu'da Vladivostok üzerinden asker çıkararak ülkenin pek çok yerini işgal etmeye ve Bolşeviklere karşı saldırılara katılmaya başladılar.[22]Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Fransa'nın desteğiyle monarşi taraftarları ülkede Beyaz Terör hareketlerini başlattı ve yüz binlerce insanı katletti.[23] Özellikle Sibirya'daki maden ocaklarının çoğunluğunu işletme hakkına sahip olan İngiltere ve Fransa, Sovyet hükûmetinin millileştirme kararına tepki olarak Vladivostok üzerinden sevk ettikleri birliklerle Çar yanlısı Amiral Kolçak'ın Beyaz Ordularına takviye yaparak Sibirya'nın kontrolünü bırakmamak için mücadele ettiler. Çarlık döneminde Rusya ile sorunları olan Japonya, Romanya ve bağımsızlığı Bolşevikler tarafından onaylanmasına rağmen Polonya da fırsattan istifade ederek toprak kazanabilmek için Rusya'ya saldırdı. Hükûmet bu saldırılar karşısında Kızıl Ordu'yu örgütledi. Resmi olarak 23 Şubat 1918'de kurulan Kızıl Ordu monarşi taraftarlarına ve yabancı işgalcilere karşı özellikle büyük şehirlerde güçlü bir savunma hattı oluşturdu. Bolşevik komiser Leon Trotski, Kızıl Ordu'nun önderi olarak cepheye giderek Beyazlara karşı mücadeleyi organize etti. Toprak aristokratlarından aldığı destekle yoksul köylü kitlelerini bastırarak kırsal kesimde güçlü olan Beyazların aksine büyük sanayi merkezlerine hakim olan Kızıllar düşmanlarının dış mihraklarla işbirliği yapmalarının yarattığı nefret dolayısıyla halktan daha fazla destek aldı.[24]
Ancak 1918 yılının yaz aylarında Bolşevik düşmanlarının terör hareketleri had safhaya ulaştı. Bu dönemde fabrikaları işçi konseylerine devretmek istemeyen fabrikatörlerin ve toprakları kolektif mülkiyete devretmek istemeyen kulakların (büyük toprak sahibi aristokratlar) finanse ettiği pek çok terör eylemi gerçekleşti. Temmuz ayında Almanya ile yapılan anlaşmayı bozarak Rusya'yı yeniden savaşa sürüklemek amacıyla Alman Büyükelçisi Mirbach öldürüldü. 30 Ağustos'ta Lenin bir suikast sonucu ağır yaralandı. Aynı gün gerçekleşen saldırılarda Kuzey Komünü Bolşevik Komiseri Moisei Uritski ise katledildi.
İç savaş döneminde yabancı müdahalecilerin ülkeyi işgal ederek Sovyet hükûmetini yıkma girişimleri Bolşevikleri yeni tedbirler almaya yöneltti. Bu nedenle Bolşevikler 1919'da hem enternasyonalist politikanın gereği olarak hem de rejimi güvence altına almak için sosyalizmin yayılmasına yönelik mücadele edecek III.Enternasyonal'i kurdu. İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz ve daha pek çok Avrupa ülkesinde kurulan Komünist Partiler Sovyet hükûmetinin çağrısıyla Komintern'e katıldı ve sosyalizmin yayılması için dünya genelinde örgütlü bir mücadele başladı.[25] Ancak Bolşevikler bununla da yetinmeyerek, Macaristan ve Almanya deneyimlerinin başarısızlığının da etkisiyle amaçlarının kısa vadede gerçekleşmemesi olasılığını dikkate alarak, uluslararası politikada en azından Sovyet rejiminin kapitalist saldırılar karşısında güvenliğini temin etme amaçlı, sosyalizmi kabul etmeseler de bazı devletlerle işbirliğine gideceklerdir. Böylece emperyalist saldırganlığın itici gücüyle ortak düşmana karşı ortak amaçlar doğrultusunda Türkiye gibi bazı devletlerle ittifak yapmaktan çekinmeyeceklerdir.
Bolşevikler 1918-1922 yılları arasında süren ve ülkenin çok büyük yıkıma uğramasına yol açan iç savaştan zaferle ayrıldı. Kızıl Ordu'ya katılımın artması üzerine başarısız olacaklarını anlayan Birleşik Krallık, Fransa ve ABD askerî birliklerini ülkeden çekerek Beyaz Ordu'yu yalnız bıraktı. Desteksiz kalan Beyaz Ordu komutanları da ülkedeki askerleri kaderine terk ederek kısa sürede ülkeden kaçtı.
Bolşevikler 1922'de Beyaz Terör'ü yenerek iç savaştan zaferle çıktı ve tüm Rusya'da otoriteyi sağladı. Belarus, Ukrayna, Orta Asya ve Transkafkasya'da da Bolşevikler muhaliflerini bertaraf etmeyi başardı.
1922'de savaş döneminde mecburi olarak kabul edilen sıkı politik ve ekonomik önlemler kaldırıldı. Lenin'in belirlediği yeni ekonomik atılımları içeren NEP (Novaya Ekonomiçeskaya Politika/Yeni Ekonomi Politikası) kabul edildi. Toprak aristokratlarının kasıtlı kıtlık yaratma girişimlerine karşı tedbirler alındı. Üretimi sabote etmeye çalışanlara ve karaborsacılara ağır cezalar getirildi. Köylülerin serbest ticaretine izin verildi. NEP, emperyalist savaş ile iç savaşta daha da sarsılan ekonominin kısa sürede toparlanmasını sağladı.
1922 yılında devletin federal yapısı konusunda tartışmalar yaşandı. Milliyetler Halk Komiseri olan Stalin tüm cumhuriyetlerin Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk nitelikte teşkilatlanmaları gerektiğini savunuyordu. Lenin buna şiddetle karşı çıkarak tüm cumhuriyetlerin eşit statüde, egemenlik haklarının korunduğu birleşik bir federasyon planı hazırladı. Plana göre her cumhuriyetin birlikten ayrılma hakkı vardı. Sonunda federasyonun oluşturulmasında Leninist ilkeler kabul edildi.
30 Aralık 1922'de Rusya Federatif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin, Belarus SSC, Ukrayna SSC, Orta Asya ve Kafkasya cumhuriyetleriyle birleşmesiyle Sovyetler Birliği resmen kuruldu.[26]
Kızıl Ekim (Rusçası: Красный Октябрь) ve Büyük Ekim deyimleri de Ekim Devrimi sırasındaki olayları tanımlamak için kullanılmıştır. Kızıl Ekim isminde Stalingrad'da bir çelik fabrikası, Moskova'da bir şeker fabrikası ve filmlere konu olan bir Sovyet denizaltısı bulunmaktadır. Ruslar ise genellikle bu devrimden kısaca Büyük Ekim olarak bahsederler.
Sergei Eisenstein'ın Ekim isimli filmi ise John Reed'in Dünyayı Sarsan On Gün adlı eserinin sinemaya uyarlanmasıdır. Film 1927 yılında çekilmiş ve özellikle Kışlık Sarayın basılması sırasında gerçekten bu saldırıda bulunan askerler figüran olarak kullanılmıştır.
Sovyetler Birliği döneminde Ekim Devrimi'nin yıldönümü olan 7 Kasım günü en büyük bayram olarak kutlanmaktaydı. Komünist rejimin çökmesinden sonra resmî düzeyde kutlamalara son verilirken özellikle Rusya, Belarus, Ukrayna, Moldova,Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan'da sol ideolojide partiler kutlamalara devam etti. 7 Kasım Rusya'da 2005 yılına kadar resmî tatil iken Putin'in egemenliğindeki Birleşik Rusya Partisi'nin önerisiyle bu tarihte resmî tatil olmaktan çıkarıldı. Ancak her yıl 7 Kasım'da Rusya'da sosyalist partiler tatil olmamasına rağmen büyük kitlelerin katılımıyla kutlama gerçekleştirmektedir. 2013 yılında Rusya'da yapılan bir anket Rusların %50'sinin bu devrimi Rusya tarihinin en önemli olayı olarak kabul ettiğini göstermektedir. Ankete göre Rusların %50'si 7 Kasım'ın yeniden resmî tatil olmasını istemektedir.[27] Levada Araştırma Şirketinin Mart 2017'de yaptığı anket sonuçlarına göre ise Rusya'da halkın %48'i devrimin ülke tarihinde olumlu etki ettiğini ifade ederken, %29'u olumsuz etki ettiğini, %23'ü ise bu konuda kararsız olduğunu belirtmiştir.[28] Bu ankete göre devrimle ilgili hangi cevap daha uygundur sorusuna halkın %25'i ülke tarihinde yeni bir çağ açması, %36'sı ülkenin sosyo-ekonomik gelişimini ilerletmesi, %21'i ülke gelişimine zarar vermesi, %6'sı felaket olması yanıtını verirken, %13'ü kararsızlığını ifade etmiştir.[28]
7 Kasım Ukrayna'da ise 2014 yılına kadar resmî tatil iken bu tarihte ABD ve AB destekli darbecilerin iktidara gelmesiyle kutlanması yasaklanmıştır. Buna rağmen devrim yıldönümü 2014 yılında referandumla Rusya'ya katılan Kırım'da ve yine bu tarihte bağımsızlığını ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti ile Lugansk Halk Cumhuriyeti'nde coşkuyla kutlanmaktadır. Eski Sovyet cumhuriyetlerinden Kırgızistan, Moldova ve Belarus'ta ise 7 Kasım hâlen resmî tatil olarak kabul edilmekte ve bu ülkelerde de devrim kutlamaları yapılmaktadır.[29]
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır. (Mayıs 2022) |
Bazı Rus tarihçilere göre Ekim Devrimi tüm dünya tarihi üzerinde etkisi olmuş, insanlık tarihindeki en büyük olaylardan biridir. Rusya'da feodal sistemi yıkmış ve kısa sürede emsali olmayan bir ekonomik gelişmeye yol açmıştır. Bilim, sanayi ve tarımda sosyalist gelişim modeli ile Rusya'yı yoksulluk ve çürümüşlükten kurtarmıştır.[30] Zira Avrupa'nın ekonomisi en kötü ülkelerinden biri olan Rusya devrim sonrası gerçekleştirilen ekonomik atılımlarla dünyanın iki büyük süper gücünden biri olacaktır.[31][32][33][34] Devrim sonrası kurulan Sovyetler Birliği 1980'li yıllarda dünya genelinde sanayi üretim hacminin %16.5'luk kısmını yaparak 2. sırada, millî gelir açısından da dünya genelinde %3.4'lük payla 7. sırada yer alıyordu.
Halk ayaklanması olmasına karşın iktidarı burjuvazinin aldığı Şubat Devrimi'nin aksine Ekim Devrimi iktidarı yoksul halk kitlelerini temsil eden Sovyetlere verdiği için sosyalist devrim olarak ifade edilir.
Sovyet tarihçiliğinde Ekim Devrimi yoksulluk ve sefalet çağında Bolşeviklerin dünya halklarının kurtuluşu için kitleleri harekete geçirmesi olarak ifade edilir. Bu nedenle devrim meşruiyete sahiptir.[24]
Örneğin Rus tarihçi Vladimir Buldakov şöyle der: “Ekim, yarattığı etki itibarıyla küresel sonuçlara yol açmış bir olaydır. Rusya ve dünya tarihinin gelişiminde tüm halkları harekete geçiren önemli bir devrimdir. Bu ütopyacılık olarak değerlendirebilir. Ama Rusya’da sosyo-ekonomik gelişimi sağladığı gerçeği inkar edilemez.[24] Buldakov Ekim Devrimi'ni insani değerler ve demokrasi talepleriyle gerçekleşmiş bir hareket olarak tanımlamıştır.
Devrimin Rusya tarihindeki ilerici etkisi özellikle eğitim, bilim ve kültür alanındaki önemli atılımlarda görülmüştü. Zira Çarlık Rusyasındaki cehalet ve düşük eğitim seviyesinin aksine Sovyetler Birliği 1970'li yıllara gelindiğinde %100'lük okuma-yazma oranıyla başarısını kanıtlayacaktı.[35] Eğitim-öğretim seferberliği bilim ve teknolojide önemli başarıları da beraberinde getirecekti.[36]
Fransız tarihçi Marc Ferro “Ekim Devrimi” insanların özlemlerinin bir ifadesiydi” demiştir. Tarafsız diğer bazı tarihçilere göre de devrimde Rusya'da 19. yüzyıl boyunca yaşanan yoksul köylü isyanlarının da etkisi söz konusuydu. Olay büyük toprak sahiplerine ve feodal sistemin baskısına karşı bir direniş hareketiydi. Bu olayda 1917'de geleneksel kurumların yıkılışı, ekonomik çöküş, baskıcı monarşi yönetiminin otoritesini kaybetmesi, I. Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkileri gibi pek çok faktör etkili olmuştu.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.