Loading AI tools
Primatların jeolojik zaman boyunca kökeni ve çeşitlenmesi Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Primatların kökeni ve evrimi, yaklaşık 55 milyon yıl önce[lower-alpha 1] küresel olarak ortaya çıkan "gerçek" primatların (Euprimates) kökenini ve evrimsel tarihini konu alır. Bilinen en eski gerçek primat, geç Paleosen döneminde (~ 57 myö) Fas'ta yaşamış, Altiatlasius'tur.[1][2]
Yaşayan primatların (kuyruklu maymunlar, kuyruksuz maymunlar, makimsiler, lorisler, galagolar ve insanlar dahil) görmeye diğer duyularına göre fazla önem vermeleri göze çarpar. Bu, birbirine yakın olan ve arkasında bir çubuk bulunduran göz çukurları tarafından kafatasına yansıtılır. Primatların ayrıca tipik olarak kavramak için iyi uyarlanmış (uzun parmaklar, karşıt başparmaklar, ayak başparmakları ve çoğu parmakta pençeler yerine tırnaklar) elleri, ayakları ve ağaçlarda dolaşmak için faydalı olan diğer iskelet özellikleri vardır. Çok fazla meyve yerler ve meyveleri dişlerinin arasında ezmek için genellikle yağlı, yuvarlak (bunodont) çıkıntılar ve geniş alt azı dişleri de dahil olmak üzere bunu yansıtan diş özelliklerine sahiptir.[3]
Memelilerin kalıtsal akrabalık araştırmaları, primatları oldukça tutarlı bir şekilde Euarchonta adlı bir gruba diğer iki memeli takımıyla birlikte yerleştirir: Bunlar sivri sincapçık (Scandentia) ve kolugodur (Dermoptera).[4] Sivri sincapçıklar, Güneydoğu Asya'da yaşayan küçük, dört ayaklı memelidir. Hepsi ağaçlarda yaşamasa da kimi zaman "ağaç sivri faresi" olarak da adlandırılır, buna karşın taksonomik olarak sivri fare değildir. 1922'den[5] 1980'e kadar, sivri sincapçıklar genellikle primatlar içerisinde sınıflandırıldı. Bu düşünce, çok sayıda kanıt kullanarak primat varsayımını değerlendiren bir kitapta çürütüldü.[6] Sivri sincapçıklar artık primat olarak kabul edilmese de primatların kökeniyle ilgilenen araştırmacılar için önemlidir çünkü ilk primatlar için en iyi yaşam modellerini sağlar. Gerçekten de oldukça eksiksiz bir iskeletten bilinen ilkel plesiadapiform Dryomomys szalayi, Ptilocercus lowii'ye çok benzerdir.[7] Bu benzerlikler, ilk primatın muhtemelen Ptilocercus'a oldukça benzediğini ve primatların ağaçta yaşayan bir atadan evrimleştiği düşüncesini desteklemektedir.[3][8]
Abalı memeliler, Güneydoğu Asya'da yaşayan süzülen memelidir. Parmaklarının arasında uzanan ve eldiven gibi görünen geniş bir süzülme zarına (patagium) sahiptir. Süzülme için evrimleşen çok sayıda özelliğin yanında abalı memeliler kendine özgü diş özelliklerini de sahiptir. Bunlara sözcüğün tam anlamıyla tarak gibi dişleri olan kesici dişler de dahildir. Ne yazık ki ne sivri sincapçıklar ne de abalı memeliler, çok eksiksiz fosil kalıtlarından bilinmemektedir.[9] Ayrıca moleküler genetik ve biçimbilimsel çalışmalar, kolugoların, primatların kardeş taksonu olarak Primatomorpha adlı bir grupta sınıflandırması gerektiğini gösterir.[3][10]
Bilinen tüm etenelilerin ağaçsıl uyarlanmalarının ikincil olarak karasal bir kökenden türetildiğine inanıyorum.
— Szalay, 2007[11]
Erken gerçek primatlar, sıçramak için aşırı büyümüş bir kas yapısına uyum sağlamak için düzleştirilmiş bir iliuma sahipti. Hızlı, derin ve son derece dengeli diz eklemleri, ağaçsıl keseli sıçangillerdekinden (Didelphidae) bütünüyle ayrı olarak, yüksek derecede sarmal bir alt ayak bileği eklemi ile birleştirilmiş, hızlı bükülme (fleksiyon) yapabilen, eşit hıza uyarlanmış bir üst ayak bileği eklemine sahip bir ayak ile birlikte, güçlü sıçrama için iyi bir biçimde uyarlanmıştır.[11]
Bilinen en eski plesiadapiform Purgatorius'tur.[lower-alpha 2] Triceratops iskeleti ile aynı tortudan geldiği bilinen bu cinse ait bir diş parçası olmasına rağmen[13] bu tortu farklı yaşlardaki malzemelerin bir karışımını içermektedir.[14] Bununla birlikte, Paleosen'in en erken döneminden daha kesin tarihli örnekler bilinmektedir, bu nedenle Purgatorius yaşadığı dönem kuş olmayan dinozorlarla örtüşmese bile, yok olmalarının yarattığı yeni fırsatlardan yararlanan ilk memelilerden biri olduğu açıktır.[14] Purgatorius'un yaşı ve ilkel yapısı, primatların yaklaşık 65 milyon yıl önce evrimleştiğini önerse de moleküler çalışmalar bunu genellikle en az 10 milyon yıl öncesine (75 myö; diğer sonuçlar için aşağıya bakınız) tarihler.[15] Durum buysa, takımın erken tarihinin önemli bir bölümü fosil kayıtlarında eksik olabilir.[3]
Primatların mevcut en yakın akrabalarının Güneydoğu Asya'da yaşaması, takım için bir Asya kökeni önerebilirken,[16] çoğu ilkel plesiadapiformun Kuzey Amerika'daki konumu, bunun yerine bir Kuzey Amerika kökenini desteklemektedir.[7] Ancak bu, Kuzey Amerika'daki fosil kayıtlarının çok daha büyük bir örneğinin bir ürünü olabilir. Aslında, şu anda Asya'dan bilinen nispeten ilkel bir plesiadapiform var (Asioplesiadapis youngi; Fu ve diğerleri, 2002), bu da kıtadaki daha fazla keşiflerin onu primatlar için daha uygun bir menşe yeri gibi gösterebileceğini öne sürüyor. Primatların neden evrimleştiğine ilişkin olarak, plesiadapiformları tartışan (öprimatlarla sınırlı olanlar yerine) primat kökenlerine ilişkin senaryoların çoğu, beslenmeyle bir ilişki önerir. Szalay, 1968'deki dönüm noktası niteliğindeki "Primatların Başlangıçları" başlıklı makalesinde şunları yazdı: "Primatların ilk yayınımını açıklayan, yalnızca meyveler, yapraklar ve diğer otsu maddelerle beslenmenin giderek artmasıdır";[17] Sussman & Raven (1978), primatlar ve çiçekli bitkiler arasında önerdikleri ortak evrim senaryosuna plesiadapiformları dahil etti.[18] Eriksson ve ark. (2000), geç Kretase boyunca Paleosen'e doğru meyve hacminde ve hayvanlara dağılmış çiçekli bitkilerin oranındaki bir artışı belgelemektedir;[19] erken primatlar bu değişimi yönlendiren güçlerden biri olabilir.[3] Bu öneriler, Purgatorius'un küçük, oldukça sivri dişlerinin ışığında şaşırtıcı görünebilir. Modern primatlarla karşılaştırıldığında, bu morfoloji kesinlikle, bitki materyallerinden ziyade böceklerde daha zengin bir beslenme önerecektir.[20] Eşzamanlı küçük memelilerden (örneğin, geniş talonid havzaları) diğer erken plesiadapiformlar, tam olarak daha çeşitli bir diyetle ilişkilendirilebilecek olanlardır. Bu nedenle, ilk primatların ekolojik profili hakkında bundan sonra da öğrenecek çok şey olsa da, daha hepçil bir diyete geçiş, başarılarının bir parçası olabilir. Çiçekli bitkilerle yaygın bir ortak evrimsel ilişki, daha sonra Paleosen boyunca plesiadapiformların çeşitlenmesini şekillendirmede kritik bir rol oynamış olabilir.[3][7][21]
Primat kökenleri için, fosil kanıtlar ve moleküler genetik çalışmalar tarafından kesinlikle desteklenmeyen[22][23][24][25] bir 2009 varsayımı, Zoologica Scripta'da sunuldu. Makale, başlıca primat gruplarının dağılımlarının Mezozoyik'in tektonik özellikleriyle ilişkili olduğunu ve bunların ilgili aralıklarının, yaklaşık 185 milyon yıl önce Pangea süper kıtasındaki yaygın bir atadan yerel olarak gelişen her biri ile uyumlu olduğunu savunuyordu.[26]
Bu varsayıma göre, nemli burunlular (lemurlar ve lorisler) ve kuru burunlular (cadı makiler ve antropoidler) arasındaki ayrım, yaklaşık 180 milyon yıl önce Afrika'daki Lebombo Monokline'deki yoğun yanardağ etkinliği ile ilişkilidir. Madagaskar makileri, Mozambik Kanalı'nın açılmasıyla (160 milyon yıl önce) Afrikalı akrabalarından ayrılırken, Yeni ve Eski Dünya maymunları yaklaşık 105-120 milyon yıl önce Atlantik'in açılmasıyla ayrıldı.[26]
Deney ve gözlemsel kanıtlara göre, tüm primatların son ortak atası 55 ila 80 milyon yıl önce yaşamıştır.[23][24][27][28] Moleküler genetik ve fosil kanıtları, yeni ve eski dünya maymunlarının Geç Eosen'de (~35 myö) ayrıldığını göstermiştir.[27] Maymunların Afrika'dan kopan bir kara parçası ile Amerika'ya ulaşması en olası olandır.[29]
Makimsilerin ise yaklaşık 40 milyon yıl önce Madagaskar'a ulaşan bir ortak atadan geldikleri düşünülüyor.[30][31]
Plesiadapiformlar, kavramak için iyi uyarlanmış uzun parmaklar ve iskeletin ağaçsıllığı kanıtlayan diğer özellikleriyle birlikte, yaşayan primatlarla kimi özellikleri paylaşır. Carpolestes simpsoni'nin tırnaklı bir başparmağı bile vardı.[32] Dişsel olarak, plesiadapiformlar, gerçek primatlara oldukça benzer. Bununla birlikte, bilinen hiçbir plesiadapiform, postorbital çubuk[lower-alpha 3] ya da yakınsak göz çukurları gibi görme ile ilişkili yaşayan primatların özelliklerini sergilemez. Primat benzeri kavrama için bazı özellikler sergilemelerine karşın, bilinen plesiadapiformlar hala parmaklarının çoğunda pençeleri tutar. Bu karşıtlıklar, bazı bilim adamlarını, plesiadapiformların primatlar takımına ait olmadığını önermeye yöneltmiştir. Kimileri ise, plesiadapiformların abalı memelilerle daha yakın akraba olduklarını ileri sürmüşlerdir.[3]
Bloch ve meslektaşlarının (2007) yaptığı kapsamlı çözümlemeye göre, plesiadapiformlar diğer herhangi bir memeli grubuna göre primatlarla daha yakın akrabadır. Ayrıca plesiadapiformlar primatların atasıdır, dolayısıyla "kök primat"dır. Yaşayan primatları ise "gerçek primatlar" anlamına gelen "Euprimates" grubuna atamışlardır.[7] Bununla birlikte, tüm araştırmacılar Bloch ve diğerlerinin (2007) sonuçlarına ikna olmamıştı. Bu araştırmacılar, takımdan plesiadapiformları hariç tutarak, genellikle Primatlar takımını gerçek primatlarla (Euprimates) eşitler. Bu, primat kökenlerini neyin oluşturduğuna dair burada tartışılandan çok farklı bir anlayışa yol açar, takım ilk olarak ortaya çıktıktan (eğer plesiadapiformları primat olarak alırsak) yaklaşık 10 milyon yıl sonra (55 myö), postorbital çubuk gibi özellikleri paylaşan ilk canlılar ve çoğu parmaktaki tırnaklar (adapoidler ve omomyoidler) ilk olarak fosil kayıtlarında bulunur.[3] Bununla birlikte 2021'deki bir çalışmada, Primatları ve Plesiadapiformları bulunduran Pan-Primates kladı önerilmiştir.[33]
Kimi biçimbilimsel çalışmalar, gerçek primatlaı, carpolestidae'nin kardeş grubu olarak yerleştirdi.[34]
Plesiadapoidea |
| ||||||||||||
Bloch ve arkadaşlarının (2007) çözümlemesine dayanan, plesiadapiformlar ve yakından ilişkili taksonlar için evrimsel ilişkilerin varsayımı.[7]
Primatomorpha |
| |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Çalışmalar, genel olarak, primatomorf (kolugo-primat) ayrışmasını 80 milyon yıl öncesine tarihler.[35] Ayrıca bâzı morfolojik analizler plesidapiformların; hem primatların, hem de kolugoların ataları olabileceğini göstermiştir. Plesiadapiformlar, yaklaşık 65 milyon yıl önce ortaya çıktığı için moleküler saat ile bu sonuçlar çelişmektedir.
Tüm primatların son ortak atasının yaklaşık 74-77 milyon yıl önce yaşadığı bilgisi moleküler genetik çalışmaların bir sonucudur.[36][37] Bu da nemli burunlu maymunlar (Strepsirrhine) ile kuru burunlu maymunların (Haplorrhini) yaklaşık olarak bu dönemde birbirinden ayrıldığını gösterir. Ancak fosil buluntuları bunu biraz daha ileriye taşır. Fosil buluntularına göre ilk primatlar 60 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır.[38] İlk gerçek primatlar, Eosen döneminde Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika'da bulundu. Bu erken primatlar, lemurlar gibi günümüzün prosimiyenlerine benziyordu. Bu erken primatlarda, daha büyük beyinler, gözler ve daha küçük ağızlıkların trend olduğu evrimsel değişiklikler devam etti. Eosen Dönemi'nin sonunda, erken prosimian türlerinin çoğu, daha soğuk sıcaklıklar veya ilk maymunlardan gelen rekabet nedeniyle yok oldu. (Bkz. Maymunların kökeni)[39]
Haplorhinlerin ve strepsirrhinlerin atası muhtemelen bir ağacın dallarında, meyve ya da belki bir böcek arayan bir memeliydi. Varlığını sürdüren tüm primatların bu son ortak atası, Kretase Tersiyer yok oluşundan sonra yaklaşık 63 milyon yıl önce (çalışmalara göre 55[lower-alpha 5] ila 80 milyon yıl önce[40]) yaşamıştır. Muhtemel atalardan olan plesiadapiformlar, aşağı yukarı 65 ila 55 milyon yıl önce yaşadılar ve tüm (gerçek) primatların atasından beklenilecek özelliklerin çoğuna sahiptiler. Ama tüm özelliklerini değil ve bu durum, plesiadapiformların primat ataya yakın sayılan konumlarını tartışma konusu yapıyor.[28]
Nemli burunlu primatların (Strepsirrhini) ve Kuru burunlu primatların (Haplorrhini) ayrılma yılları üzerine yapılan çalışmalar, minimum 58 ila 72 milyon yıl öncesi arasında sonuçlar vermiştir.[27]
Nemli burunlu primatlar (Strepsirrhini), 3 ana gruba (infra takım) ayrılır: Lemuriformes (makimsiler), Lorisiformes (lorisiler) ve †Adapiformes.[lower-alpha 6]
Lemuriformes ve Lorisiformes soy ağaçlarının ayrışma yılı için tahminler, 49 ila 73 milyon yıl öncesi aralığında değişmektedir.[27] Daha genel tarihlendirmeler; bunun, 50 milyon yıl önce gerçekleşmesinin daha gerçekçi olduğunu gösteriyor.[41] En eski adapiformlar da bu dönemde (55-50 myö) ortaya çıkmıştır.[41] Lemuriformların da en az 40 milyon yıl önce Madagaskar'a göç ettiği düşünülüyor.[42]
Adapiformlar ya da Adapoidler, günümüz nemli burunlu primatlarının muhtemel atalarıdır. İlk olarak Erken Eosen döneminde ortaya çıkmış olan adapiformlar, Geç Miyosen'e kadar yaşadılar.[43]
Adapiformlar, günümüz nemli burunlu primatlarının sahip olduğu "diş tarağı"ndan yoksundurlar. Bu da, makimsilere daha çok benzemelerine rağmen onlarla ilişkili olmadıklarını gösterir. Bazen tüm günümüz nemli burunlu primatları lemuriformes grubunda sınıflanır. Bu durumda makimsiler için "lemuroidea", lorisiler için "lorisoidea" taksonomik terimleri kullanılır.[44]
Makimsilerin Eosen veya daha önce evrimleştiği ve lorisler, pottolar ile galagolar (lorisoidler) ile en yakın ortak atayı paylaştığı düşünülmektedir. Afrika'dan gelen fosiller ve bazı nükleer DNA testleri, makimsilerin 40 ila 52 milyon yıl öncesi arasında Madagaskar'a doğru yola çıktığını gösteriyor. Diğer mitokondriyal ve nükleer DNA dizi karşılaştırmaları, 62 ila 65 myö arasında alternatif bir tarih aralığı sunar. Bir atadan kalma makimsi popülasyonunun yanlışlıkla yüzen bir bitki örtüsü üzerinde adaya rafting yaptığı düşünülmektedir, ancak kara köprüleri veya adacıklardan geçerek ulaştıkları gibi hipotezler de önerilmiştir. Varsayımlanan kolonizasyonların zamanlaması ve sayısı geleneksel olarak lemur kanadının en temel üyesi olan ay-ayın filogenetik ilişkilerine bağlıdır.
Madagaskar'da kendi bağımsız evrimlerinden geçen makimsiler, normalde diğer memeli türleri tarafından doldurulan birçok nişi doldurmak için türleşti. Daubentonia cinsinin atalarının diğer lemuriformlardan ayrılması, muhtemelen orta Eosen ila geç Eosen dönemleri arasında (~40 myö) başlamıştır.[27] Diğer dört lemuriform ailesinin (Cheirogaleidae, Indriidae, Lemuridae ve Lepilemuridae) son ortak atasının ise yaklaşık 30 ila 35 milyon yıl önce yaşadığı hesaplanmıştır.[27]
Lorisiler, fosil kayıtlarına ilk olarak geç Eosen döneminde ortaya çıkmış gececil primatlardır.[45] Gececil olmaları - tarsiyerler gibi - büyük gözlere sahip olmalarına neden olmuştur.
Lorisidae familyası, Lorisinae ve Perodictinae adlı iki alt familya içerir.[27]
Kuru burunlu primatlar (Haplorrhini), iki infra takıma ayrılır: Tarsiiformes ve Anthropoidea (sinonim: Simiiformes; simiyenler, maymunlar).
Nemli burunlu primatlarda bulunan tapetum lucidum, cadı makilerde bulunmaz. Bundan dolayı, atalarının, diğer primatlarla birlikte, gündüzcül bir evreden geçtikleri ve tapetumu kaybettikleri öne sürülmektedir. Cadı makilerin pek çok Yeni Dünya maymunuyla aynı tuhaf renk görme sistemine sahip olmaları, bu öneriyi desteklemektir.
Dinozorlar zamanında gececi olan birçok memeli grubu, dinozorların ölümüyle gündüzler güvenli olunca gündüzcül oldular. Tahmine göre, cadı makiler sonunda gececilliğe geri döndüler, ama bir nedenle tapetumu yeniden geliştirme yolu kapandı. Bu yüzden de, aynı sonuca, olabildiğince çok foton kapma sonucuna, gözlerini çok büyüterek ulaştılar. Anthropoidlerin de (maymunlar ve insansılar) tapetumları yoktur; Güney Amerikalı baykuşmaymunu hariç, hepsi gündüzcüldür. Baykuşmaymunları da, cadı makiler kadar olmasa da, kafaya oranla çok büyük gözler geliştirmişlerdir.[46]
Tarsiiformların ve antropoidlerin son ortak atasının da tapetumdan yoksun olduğunu ve büyük olasılıkla gündüzcül olduğu düşünülüyor. Gündüzcül olmanın dışında, cadı makiye benzemiş olabilir. Kuru burunlu primatların son ortak atası, kendisiyle yakın bir dönemde yaşamış omomyide benzer olabilir ve omomyidler cadı makilere oldukça benziyorlardı. Omomyidlerin gözleri modern cadı makilerinki kadar büyük değildi, ama gececil olduklarını gösterecek kadar büyüktü.[46]
Tarsiform-antropoid ayrışma zaman aralıklarının uç noktaları 61 ile 70 Ma arasında değişmektedir. Moleküler genetik çalışmalar bunun en az 50 milyon yıl önce gerçekleştiğini göstermiştir.[27]
Finstermeier vd. (2013)'nin yaptığı çalışmaya göre, Haplorrhini 63 milyon yıl önce Anthropoidea ve Tarsiiformes adlı iki gruba ayrılmıştır. Schrago vd. (2012) bunun 59.5 milyon yıl öncesinde, dos Reis vd. (2012) ise 65 milyon yıl öncesinde gerçekleştiğini hesaplamıştır.[27]
En eski haplorhinler Tarsiiformlardır. Maymunlar bu gruba dahil olan bazı canlılardan türemiş olabilir. Bir tarsiiform olarak sınıflandırılan Archicebus; morfolojik olarak daha çok bir tarsiyere yakın olsa da, hem maymunların hem de tarsiyerlerin atası olabilir. Yaklaşık 55 milyon yıl öncesine tarihlenen Archicebus'un fosili Çin'de bulunmuştur. Aynı zamanda Archicebus en eski primatlardan biridir.[47] Ayrıca Afrika'da bulunmuş olan Paleosen fosili (~57 myö), Altiatlasius, maymunlara yol açmış olabilir.[48]
Archicebus, bazen Omomyidae'ye dahil edilir. Bu, maymunların bazal omomyidlerden evrimleşme ihtimali olduğunu gösterir. Ancak daha kesin olan cadı makilerin bu canlılardan evrimleştiğidir. Tarsiidae (cadı makigiller) Omomyidae içinde taç grup olarak kabul edilir.[49]
Maymunlar (Antropoidler veya Simiyenler), erken Oligosen'de veya muhtemelen Eosen'in sonlarına doğru evrimleşti. Ataları büyük olasılıkla prosimiyenler[50] idi. Eosen devrinin sonunda, prosimiyen türlerinin çoğu yok olmuştu. Bu, daha düşük sıcaklıklarla ve bir sonraki jeolojik çağa geçiş sırasında ilk maymunların ortaya çıkmasıyla bağlantılı olabilir.
Maymunların ataları olabilecek birkaç erken maymun tanımlanmıştır. Apidium ve Aegyptopithecus, bunların en iyi bilinenlerdir. Bu maymunlar, infra takımın ilk türleriydi ve ilki, şişman bir sincap büyüklüğündeydi (0,9-1,4 kg), ikincisi ise küçük bir köpek büyüklüğündeydi (5,9-9,1 kg). Prosimiyenlerle karşılaştırıldığında, daha az dişleri, daha az tilki benzeri burunları, daha büyük beyinleri ve giderek daha ileriye bakan gözleri vardı. Bu ve diğer anatomik özellikler, ilk maymunların çoğunlukla günlük meyve ve tohum yiyen orman ağaç sakinleri haline geldiğini göstermektedir.
Yeni Dünya maymunları ilk kez yaklaşık 30 milyon yıl önce ortaya çıktı. Genellikle, büyük bitki örtüsü ve toprak yığınları üzerinde ya Kuzey Amerika'dan ya da Afrika'dan Güney Amerika'ya sürüklenen Eski Dünya maymunlarının izole grupları olarak ortaya çıktıkları düşünülmektedir. Kanıtlar, Afrika'nın en olası menşe kıtası olduğunu gösteriyor. Güçlü fırtınaların karayı yırtması sonucu oluşan bu tür "yüzen adalar" bugün hala dünyanın tropik bölgelerinde görülmektedir. Güney Amerika'ya başka türden küçük hayvanların da bu şekilde göçmüş olması muhtemeldir.
Fosil kayıtlarındaki Oligosen Çağı prosimiyenlerinin karşılaştırmalı kıtlığı nedeniyle, genellikle maymunların rekabet ettiğine ve o zamanlar çoğu ortamda onları değiştirdiğine inanılır. Bu hipotezi destekleyen, modern prosimiyenlerin ya maymunların ve insansı maymunların bulunmadığı yerlerde yaşadıkları ya da normalde sadece daha büyük ve daha zeki primatların çoğunun geceleri aktif olmak yerine uyuduğu gerçeğidir.[1]
Son moleküler tarihleme çalışmalarında, Eski Dünya maymunlarının ve Yeni Dünya maymunlarının Eosen'in sonundan önce ayrıldığı, evrensel olarak kabul edilmiştir. En iyi tahminler, antropoid (simiyen, maymun) ayrışmasının 35-45 milyon yıl önce başladığını göstermektedir.[27]
Springer vd. (2012)'ne göre, antropoidler, 40.6 milyon yıl önce Catarrhini ve Platyrrhini adlı iki gruba ayrılmıştır. Wilkinson vd.(2010)'ne göre bu 47.2 milyon yıl önce, Stepier ve Seiffert (2012)'e göre 35.5 milyon yıl önce gerçekleşmiştir.[27]
Afrika'dan Güney Amerika'ya ulaştığı bilinen ilk maymunların, 40 milyon yıl öncesinde, iki kara kütlesinin arasındaki mesafenin muhtemelen 1500 ila 2000 kilometre arasında olduğu dönemde (şimdiki mesafenin yaklaşık dörtte biri olduğu zaman), muhtemelen Atlantik Okyanusu sırtları ve alçaltılmış deniz seviyesi ile kolaylaştırılan ada atlamasıyla geçtikleri düşünülür.[51][52]
Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden Erik Seiffert ve meslektaşları, ilk olarak Santa Rosa, Peru'da keşfedilen fosilleşmiş dişleri incelediler. Seiffert ve meslektaşları dört fosilleşmiş dişi analiz ettiler ve şekillerinin, Güney Amerika'dan Yeni Dünya maymunu adı verilen daha önce bilinen tek antik maymun grubununki ile uyuşmadığını keşfettiler. Bunun yerine, dişler daha çok parapithecid adı verilen soyu tükenmiş bir Afrika maymunu grubuna benziyordu. Seiffert, eğer bu gruba aitlerse, Güney Amerika'da ilk kez parapithecid fosillerinin keşfedildiğini söyledi. Ayrıca bunun, Trans-Atlantik yolculuğunu yapanların sadece Yeni Dünya maymunlarının ataları olmadığını öne sürdüğünü belirtti.[52]
Bilinen eski Yeni Dünya maymunu fosilleri (Branisella ve Canaanimico) 26 milyon yıl öncesine tarihlenir.[53][54][lower-alpha 7]
2010 yılında Zalmout vd. tarafından Suudi Arabistan'da bulunan kalıntılardan tanımlanaj Saadanius hijanensis'in taç grubu Catarrhinlere yol açmış olabileceği düşünülmektedir.[56] Geç Eosen döneminde yaşamış 3 cinsi içeren Oligopithecidae familyası da catarrhinlerin ya da tüm günümüz maymunlarının (platyrrhini ve catarrhini) atası olabileceği düşünülmektedir.[57]
Eski Dünya maymunları (Catarrhini) içerisindeki Cercopithecoidea ve Hominoidea üst familyasının ayrılması 25 milyon yıl önceye uzanır.[58] Her ne kadar 30-40 milyon yıl önce Yeni Dünyalı akrabalarından ayrılsalar da, Avrasya'da Catarrhini üyelerinin görülmesi 17 milyon yıl öncesinde başlar.[59] Eski Dünya maymunlarını Yeni Dünya maymunlarından ayıran önemli özelliklerden biri 32 dişe sahip olmalarıdır. Diş formülleri ise hem üst hem altta 2.1.2.3'tür.[60]
Cercopithecoidea üst familyası sadece Cercopithecidae familyasını içerir. Bu familya da yaklaşık 11.2 ila 23.4 milyon yıl önce (genetik kanıtlara göre) Cercopithecinae ve Colobinae adlı iki alt familyaya ayrılmıştır.[27] En erken Köpeksi maymunlara 17 milyon yıllık çökeltilerde rastlanır.
Genetik kanıtlara göre Hominoidea üst familyası; 16 ila 21.5 milyon yıl önce, Büyük insansı maymunlar (Hominidae) ve Küçük insansı maymunlar (Hylobatidae) adlı iki familyaya ayrılmıştır.[27][61]
En eski insansılar[lower-alpha 8] (Hominoidea) Proconsulidae, Dendropithecidae (şüpheli[62]) ve Afropithecidae familyalarında sınıflandırılırlar – ek olarak yerleşimi belirsiz Turkanapithecus, Mabokopithecus, Griphopithecus ve Kenyapithecus cinsleri bulunur. Tüm bu temel insansılar; Erken Miyosen'de (23 ila 16 myö) Doğu Afrika'da bulunurken, Orta Miyosen'de (16 ila 12 myö) Afrika ve Avrasya'da (Almanya, Suudi Arabistan ve Türkiye) dağılmışlardır.[63]
Gibongiller (Hylobatidae) familyası, yaşayan 4 cinsi –ve soyu tükenmiş 3 cinsi– içerir. Gibongillere atanmış en eski fosiller Orta Miyosen dönemine (13.8 myö) dayanır (Kapi ramnagarensis).[64][65] Kapi ramnagarensis'in kalıntıları kuzey Hindistan'da (Keşmir) bulunmuştur. Bu da, gibongillerin Afrika'dan Asya'ya göçme hipotezini güçlendirir.[lower-alpha 9]
Büyük insansı maymunlar (Hominidae), familyası ise 2 ayrı grupta sınıflandırılmıştır ve yaşayan 4 cinsi içermektedir.
Yaşayan tek cinsi olan Pongo (orangutan) ile birlikte Gigantopithecus, Sivapithecus ve Khoratpithecus gibi soyu tükenmiş cinsleri içerir.
Moleküler genetik çalışmalara göre 12 ila 16 milyon yıl önce Orangutan ile insanların – ayrıca goril ve şempanzelerin – son ortak atası ayrılıp bağımsız iki popülasyonda yaşamaya başlamışlardır. Bu döneme yakın bir zamanda yaşamış Sivapithecus türleri orangutanların atası olabilirler.[66][67]
Homininae, yaşayan Homo (insan), Pan (şempanze) ve Gorilla (goril) cinslerini içeren bir alt familyadır.
Hominineler, 8.5 ila 12 milyon yıl önce iki oymağa ayrılmışlardır (Gorillini ve Hominini).[67] Bununla birlikte bazı çalışmalarda, Dryopithecini oymağı Homininae'ye[lower-alpha 10] dahil edilir.[68]
Bundan yaklaşık 10 ila 7 milyon yıl önce yaşamış Ouranopithecus'un homininlerin (Hominini) veya tüm homininelerin (Homininae) atası olabileceği düşünülmektedir. Fosilleri Yunanistan ve Türkiye'de bulunan bu cinsin morfolojik özellikleri, hominin atalarına yakın olduğuna işaret etse de orta Miyosen döneminde yaşamış Kenyapithecus'un, fosillerinin Afrika'da bulunması nedeniyle, daha olası bir hominine (veya hominid) öncülü olabileceği düşünülmektedir.[69]
Yalnızca, iki türü içeren Gorilla (Goril) cinsini ve Chororapithecus adlı soyu tükenmiş cinsi içerir.
Yaşayan insan (Homo) ve şempanze (Pan) cinsleri ile birlikte soyu tükenmiş homininleri içerir.
Bazı moleküler genetik çalışmalara göre, Hominini oymağı 5.5 ila 7 milyon yıl önce Hominina ve Panina adlı iki ayrı alt oymağa ayrılmışlardır.[67] Bu analiz fosil buluntuları ile uyuşur.[lower-alpha 11]
Panina alt oymağındaki Pan[lower-alpha 12] cinsinin ataları, 1 ila 1.5 milyon yıl önce iki farklı soy hattına ayrılmış ve günümüz Bayağı şempanze (Pan troglodytes) ve Bonobo (Pan paniscus) türlerini meydana getirmişlerdir.[67]
Hominina[lower-alpha 13] alt oymağına dahil edilen en eski tür Orrorin tugenensis'tir. 6.1 ila 5.8 milyon yıl önce yaşamış olan Orrorin'in en eski bipedal insansı olduğu düşünülüyor.[71] Bilinin en eski tartışmasız homininler olarak tanımlanan Australopitekuslar (Australopithecus), dik bir yürüyüşe ve insan-şempanze benzeri kafatası morfolojisine sahipti; ancak, beyinleri kendilerinden sonra gelen erken Homo türlerine göre (H. habilis/H. rudolfensis, H. erectus/H. ergaster; 700–1000 cm³) çok daha küçüktü (yaklaşık 450 cm³).[72] Australopitekuslar, birçok paleoantropoloğa göre insan (Homo) türlerinin öncülüdür.[73][74] Homo cinsi, Pleyistosen döneminde (2.5 ila 0.012 milyon yıl önce) yaşamış birçok insan türünü barındırır. Günümüze ise sadece tek bir türü ulaşabildi (Homo sapiens).[lower-alpha 14] En son Homo sapiens'e ait olmayan bir insan (Homo) türüne ait kalıntı, 40 bin yıl öncesine tarihlenir (Homo neanderthalensis).[76][77]
(Ayrıntılı bilgi için bakınız: İnsanın evrimi ve İnsan evriminin fosil listesi)
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.