Loading AI tools
Yahudi gazeteci ve politik aktivist Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Theodor Herzl[a] (İbranice: תֵּאוֹדוֹר הֶרְצְל) veya sünnetinden sonra aldığı ismi ve soyismi ile Binyamin Ze'ev (İbranice: בִּנְיָמִין זְאֵב; 2 Mayıs 1860 – 3 Temmuz 1904),[1] Modern Siyonizm'in kurucu babası olan Avusturya-Macaristan vatandaşı Yahudi gazeteci, oyun yazarı, yazar ve politik aktivistti. Dünya Siyonist Örgütü'nü kurmuş ve bir Yahudi devleti kurma amacıyla Yahudilerin, Filistin'e göç etmeleri gerektiği fikrini savunmuştur. İsrail'in kuruluşundan 44 yıl önce yaşamını yitirmiş olmasına rağmen İsrail Devleti'nin kurucu babası olarak kabul edilmektedir.
Theodor Herzl Binyamin Ze'ev | |
---|---|
Doğum | Theodor Herzl 2 Mayıs 1860 Budapeşte, Macaristan Krallığı |
Ölüm | 3 Temmuz 1904 (44 yaşında) Reichenau an der Rax, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu |
Ölüm sebebi | Kardiyak skleroz (kalp zarlarının sertleşmesi) |
Defin yeri | 1904–1949: Döblinger Friedhof, Viyana, Avusturya 1949–günümüz: Herzl Tepesi, Kudüs, İsrail 31°46′26″K 35°10′50″D |
Milliyet | Aşkenazi Yahudi |
Diğer ad(lar)ı | Binyamin Ze'ev |
Eğitim | Hukuk |
Mezun olduğu okul(lar) | Viyana Üniversitesi |
Meslek |
|
Tanınma nedeni | Siyonizm'in kurucusu |
Evlilik | Julie Naschauer (e. 1889; ö. 1904) |
Çocuk(lar) | 3 |
Ebeveyn(ler) |
|
İmza | |
Herzl, İsrail Bağımsızlık Bildirgesi'nde özel olarak bahsedilir ve resmi olarak "Yahudi Devletinin ruhani babası",[2] yani politik Siyonizm'e somut, uygulanabilir bir platform ve çerçeve sunan bir vizyoner olarak anılır ancak o, ilk Siyonist teorisyen veya aktivist değildi. Yehuda Bibas, Zvi Hirsch Kalischer ve Judah Alkalai gibi birçok dindar Yahudi haham, Herzl'dan daha önce proto-Siyonizm fikrini desteklemiş ve savunmuşlardı.[3][4]
Herzl, 1860'ta Budapeşte'nin doğudaki bir bölgesi olan Peşte, Macaristan Krallığı'nda Dohány utca isimli Yahudi gettosunda (Almanca: Tabakgasse) seküler bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.[5] Babası Jakob Herzl'ın ailesi, Zimon'dan (günümüzde Zemun, Sırbistan) Budapeşte'ye yerleşmiş Aşkenazi Yahudileriyidi.[6] Annesi Jeanette Herzl'ın ailesi ise Sefaradi Yahudisi kökenliydi.[7] Babası, Jakob Herzl (1836-1902), çok başarılı bir iş insanıydı. Herzl'in kendinden bir yaş büyük; 7 şubat 1878 tarihinde tifodan dolayı ölecek olan Pauline adında bir kız kardeşi vardı.[8] Doğduğu Dohány utca mahallesinin sonundaki Dohány Sokağı Sinagogu'nun yanındaki evlerinde, ailesi ise birlikte uzun yıllar yaşadı.[9][10]
Kariyerini belirlerken, Süveyş Kanalı'nı yaptırtan Fransız diplomat Ferdinand de Lesseps'in izinden giderek onun gibi iyi bir politikacı olmak istedi fakat, o dönemlerde Yahudidilerin politikaya girmeleri yasak olduğundan, bu hayali suya düştü.[11] Sonraki yıllarda kendini edebi sanatlara ve sosyal bilimlere verdi; şiir yazdı ve sosyolojik kitaplar okudu. Bu tutukusu, daha sonra başarılı bir gazeteci ve—çok meşhur olmasa da—oyun yazarı olmasına sebep oldu.[12] Amos Elon'un ifadelerine göre Herzl, şiddetli bir Alman severdi; öyle ki, Almanları Orta ve Doğu Avrupa'nın en kültürlü insanları olarak görüyordu.[13] Bu yüzden Herzl, kendi milleti olan Yahudilerin (özellikle Macaristan topraklarındaki Yahudilerin) Almanların yanında kala kala, fakir ve zulümler görmüş bir toplum olmayı geride bırakıp daha medeni bir topluluk olacaklarını düşündü.[14]
Kız kardeşi Pouline'nin 1878'deki ölümünden sonra Herzl, ailesi ile birlikte Viyana'nın 9 numaralı bölgesi olan Alsergrund'e taşındı. Burada Viyana Üniversitesi, Hukuk bölümüne girdi ve eğitimini tamamladı. Daha sonra Herzl, Avusturya'nın en milliyetçi topluluklarından biri olan Albia'ya üye oldu; topluluğun sloganı Almanca: Ehre, Freiheit, Vaterland, "Onur, Özgürlük, Vatan" idi. Ancak daha sonra antisemitistlerin protesto ve ayrımcılıklarına maruz kalarak bu topluluktan ayrıldı.[15] Viyana Üniversitesi'nde ve Salzburg'da yaptığı kısa hukuk akademisyenliğinden sonra kendini tam bir gazeteci olarak görmek istedi ve deneme yazıları yazmaya başladı.[16] Zamanla Viyana Gazetesi'ne giren Herzl, aynı zamanda Paris'teki Neue Freie Presse'de muhabirlik yapmaya başlamıştı (daha sonra burada yayım editörü oldu). Yoğun olarak çalıştığı bu dönemde Herzl, ayrıca Viyana tiyatrolarına drama ve komedi temalı oyunlar yazdı.
Herzl, Neue Freie Presse'nin muhabiri olduğundan beri Paris, Fransa'daki Dreyfus Olayı'nı yakından takip ediyordu. Bu olay, 1894'ten 1906'ya kadar çözülemedi ve çözülünceye kadar Üçüncü Fransız Cumhuriyeti'ni sarsan en büyük politik skandallardan biri oldu ve dönemin dünyasının en büyük antisemitik olaylarından biri olarak görüldü. Olay, Fransa Ordusu'nda görev yapan Yahudi kökenli yzb. Alfred Dreyfus'un haksız yere Alman İmparatorluğu'nun casusu olmakla suçlanmasını içeriyordu. Herzl ise Dreyfus duruşmasının çıkışında, milliyetçi Fransızların yaptıkları protestolara şahitlik etti. Herzl, özellikle protestolardaki kalabalıkların "Yahudilere ölüm!" bağırışlarından çok etkilenmiş, bundan derin bir üzüntü duymuş ve antisemitistlere karşı daha çok nefret beslemiştir. Bu olaylardan sonra Herzl, artık milliyetçi bir Yahudi olmuş ve Siyonizm'e yönelmiştir.[17][18]
Jacques Kornberg gibi isimler, Dreyfus olayının Herzl'ın üzerinde yarattığı etkinin bir efsane olduğunu ve Herzl'in bunu yalanlama ihtiyacı duymadığını belirtti.[19] Dönemin birçok gözlem denetleyicisi gibi Herzl da, ilk başta Alfred Dreyfus'u suçlu buldu, ancak olayın gelişme göstermesi ve Dreyfus'un suçsuzluğunun ortaya çıkmaya başlaması ile Herzl, Dreyfus'u destekler yazılar ve afişler yazmaya başladı. Bu olaydan sonra Herzl'ı etkileyen ikinci bir etken ise, dönemin ünlü antisemitisti Karl Lueger'in görünürlüğünün 1895 itibarıyla artmasıydı. Herzl, bu dönemde "Yeni Getto" oyununu yazmıştı ve bu oyunda, Viyana'daki Yahudilerin karşılaştığı güvenlik sorunları ve eşitsizliği konu almıştı. Oyunun ana karakteri, Yahudiler üzerine uygulanan sosyal gettolardan başarısızca kaçmaya çalışan bir Yahudi avukattı.[20]
Henry Wickham Steed'in iddiasına göre Herzl, başlangıçta 'Liberal Alman-Yahudi' asimilasyonu yaklaşımını yayılmasını fanatikçe desteklemekteydi.[21] Ancak Herzl, Yahudilerin asimile edilmesine karşı koyan yazılar yazmaktaydı; hatta Avrupa'daki Yahudileri, dönem dönem yine yükselen antisemitizmden korumak için Yahudilerin, Avrupa'dan uzaklaşmaları gerektiği fikrini destekliyordu.[22] Herzl yaşamı boyunca, Yahudi milletinin bir araya gelip, zamanla antisemitizmi yok edeceklerini veya bastıracağına inanıyordu. Ona göre, antisemitizmi yok etmenin nihai yolu bir Yahudi Devleti kurmaktı.[22] Haziran 1895'te ajandasına şu sözleri yazdı: "Paris'te de söylediğim gibi; antisemitizme karşı hep daha özgür bir duruş gösterdim ... her şeyden öte, antisemitizm ile savaşmanın boş ve faydasız olduğunu kabullendim." Neue Frei Presse yayım editörleri, Herzl'ın politik Siyonizm içeren yazılarını yayımlamayı kabul etmedi. Bu zor dönemlerde Herzl'ın içinde ikilem vardı. Bu ikilem: Edebi başarıya ulaşmak veya bir halk figürü olmak arasındaydı.[23] Aynı dönemde Herzl, Ein jüdischer Staat ("bir Yahudi Devleti") başlıklı broşürler yazıp yayımlamaya başladı. Gelecekte Herzl, bu broşürlerin Siyonizm fikrini güçlendirdiğini ve büyüyüp başarılı olmasını sağladığını belirtti.[24]
1895'in sonlarına yakın Herzl, "Yahudi Devleti" anlamına gelen Der Judenstaat isimli kitabını yazmaya başladı. Kitap, Şubat 1896'da Almanca basılıp yayımlandı ve hızlıca tartışma ortamı yarattı. Mayıs 1896'da ise Londra'da, kitabının İngilizce çevirisi yayımlandı. Kitaba göre Yahudiler, bir an önce Avrupa'dan ayrılıp tarihî İsrail topraklarında bir devlet sahibi olmalıydılar; Yahudiler bir milletti ve ihtiyaçları olan tek şey kendilerine ait bir devletti.[25] Herzl'in fikirleri bu kitaptan sonra hızla dünyadaki Yahudi topluluklarına yayıldı ve özellikle Avrupa'daki Yahudi baronların ve bankerlerin oldukça ilgisini çekti.[26] Hovevei Zion gibi Siyonizm hareketi destekçileri ise Herzl'e koşulsuz destek verdiler ve hemen onun yanında olduklarını belirttiler. Ancak her şeyin olduğu gibi kalıp, yaşadıkları topluma entegre olmaları gerektiğini düşünen Yahudiler de vardı ve onlar ise Herzl'a karşı çıktı; onun fikirlerini 'Tanrı'ya karşı bir ayaklanma' olarak gördüler.
1897'de Herzl, Viyana'da, kendi finanse ettiği ve masraflarını kendi karşıladığı Siyonist gazete Die Welt'i kurdu ve aynı yıl Basel, İsviçre'de Birinci Siyonist Kongre'yi topladı; kongrenin başkanı seçildi ve 1904'teki ölümüne kadar görevde kaldı. 1898'de, bir Yahudi Devleti kurmak amacında ilk adımları diplomatik olarak attı. II. Wilhelm tarafından birçok kez davete çağrıldı, bu davetlerin ilki Kudüs'te gerçekleşti. Herzl ayrıca Lahey Barış Konferansı'na da katıldı; birçok sorumlu politikacı ve devlet adamı tarafından sıcak karşılandığını gördü.
Herzl, Leo Pinsker'in 1882'de yayınladığı 'Yahudilerin özgürleşmesi' konulu çalışmasını ele aldı ve felsefi bir yaklaşımla teorinin zayıflıkları üzerinde durdu. Herzl'e göre her bir diktatör veya lider muhakkak ulusal bir kimliğe sahip olmalıydı. Zamanla Herzl, kitaplarında antisemitizmin merkezinin Almanya olduğunu belirtiyor, edebi açıdan güçlü olan Israel Zangwill ve Max Nordau gibi isimler ile ortak çalışmak istiyordu. Aynı dönem, Yahudilerin problemleri ile pek ilgilenmeyen Yahudi banker Albert Salomon A. von Rothschild ile de görüştü.[27]
Banker, baron ve asilzade Yahudiler Herzl'den çok hoşlanmışlardı. Onlara göre Herzl, kendi otoritelerini tanımıyordu. Herzl, Pinkster'in "Yahudilerin Avrupa'da işi yok" düşüncesine katılıyordu ve yaşamı boyunca Yahudilerin Avrupa'yı terk edip Vadedilmiş Topraklar'a yerleşmeleri fikrini savundu. Pinkster'ın yaklaşımları, bir uyarı niteliğindeyken Herzl’in yaklaşımları, Yahudilerin vatan sorusuna direkt cevap arar niteliğindeydi. Kitabı Judenstaat'ta:
“ | Aklından geliştirdiğim fikir oldukça eski de olsa, Yahudi Devletini tekrar restore etmektir.[28] | ” |
demiş ve devam etmiştir:
“ | Yahudi problemi, Yahudilerin fark edilebilir kadar çok sayıda yaşadıkları her yerde devam etmektedir. Problemin olmadığı yerlerde ise, Yahudi göçmenlerin gelişi ile, problemin ortaya çıkmaktadır. Doğal olarak, suçlanmadığımız yerlere yöneliyoruz ve gittiğimiz yerlerde ise bir problem haline gelip suçlanmaya başlıyoruz. Bu bir gerçek olgudur ve böyle olmaya da devam edecektir. Öyle ki bu problem en gelişmiş ülkelerde bile böyledir; bakın, örneğin Fransa. Uzun zaman sonrasında bile Yahudi problemi, politik alanda bir türlü çözüm bulmamıştır.[29] | ” |
kitabın sonunda ise şu satırları yazmıştır:
“ | Bu nedenle, Yahudilerin fevakalâde nesilleri tekrar doğacaktır. Makkabiler tekrar yükselecektir. Başlangıçta söylediğim sözlerimi tekrarlayayım. Bir devlet isteyen Yahudiler bunu elde edeceklerdir.
Sonunda özgür insanlar olarak kendi topraklarımızda yaşayacağız ve evlerimizde huzur içinde öleceğiz. Özgürlüğümüzle dünya özgürleşecek, zenginliğimizle zenginleşecek ve büyüklüğümüzde büyüyecektir. Ve kendi refahımız için başaracağımız her şey, insanlığın iyiliği için bir yarar sağlayacaktır.[30] |
” |
Herzl zamanla büyük bir enerji eşliğinde fikirlerini yaymaya başladı ve gittikçe hem Yahudi hem de Yahudi olmayan destekçiler kazandı. Norman Rose'a göre Herzl, kendisini bir 'şehit' olarak sunmayı tasarladı; bir nevi Yahudilerin Charles Parnell'i olacaktı.[31] 10 Mart 1896'da, Büyük Britanya'nın Viyana Büyükelçiliği'nin Anglikan Kilisesi Papazı William Hecler, Herzl'ı ziyaret etti. Hecler, Herzl'in Der Judenstaat kitabını okumuştu. Bu toplantı Herzl'ın ve Siyonizm hareketinin, daha sonra meşrulaşmasının merkezine oturdu.[32] Herzl daha sonra ajandasına şunları yazdı:
“ | Daha sonra işin ana konusuna geldik. Ona: "Kendimi direkt olarak ve herkese açık bir şekilde konuyla ilgili veya ilgisiz olan, bir devlet bakanı veya bir prens gibi bir devlet yöneticisiyle iletişime sokmalıyım. Daha sonra Yahudiler bana inanacaklardır ve beni takip edeceklerdir. Buna en uygun şahsiyet, Alman Kayser olacaktır." dedim.[33] | ” |
Hecler daha sonra, hem Baden Grandükü hem de II. Wilhelm'in amcası olan I. Frederick'le Herzl'i görüştürdü. Hecler ve Grandük'ün çabalarıyla Herzl, ilk kez 1898'de II. Wilhelm ile görüştü. Bu görüşme, Yahudilerin ve dünyanın gözünde, Herzl'ın ve Siyonizm'in meşrutiyetini artırdı.[34] 15 Haziran 1896'da Herzl, Osmanlı mahmelerinde önemli tanıdıkları olan sempatik bir Polonyalı olan Kont Philip Michael von Nevlenski ile görüştü ve ona Sultan II. Abdülhamid ile görüşmek istediğini belirtti; böylece Yahudi Devleti isteğini doğrudan söyleyebilecekti.[35]
Ancak Sultan ile görüşmeyi organize etmeyi başaramadı; bunun yanı sıra, çok önemli birkaç isimle görüşmeyi başardı. Bunların arasında Vezir-i azam da vardı ve Herzl ile, Neue Frei Presse'nin muhabiri olarak görüşmeyi kabul etti. Herzl, önerisini Vezir-i azama sundu ve Osmanlı'nın, Kudüs ve çevresini Yahudilere vermesi karşılığında, Osmanlı İmparatorluğu'nun yüklü dış borçlarının tümünün Yahudiler tarafından kapatılacağını ve Osmanlı'ya finansal olarak her türlü desteği vereceklerini teklif etti. 29 Haziran 1896'da Newlenski, Herzl için sembolik bir madalya elde etti. Mecidiye Nişanı olan bu madalya Herzl'in müzakerelerinin önemini ve ciddiyetini tanıyan bir onur madalyasıydı.[36] Yaklaşık beş yıl sonra 17 Mayıs 1901'de, Herzl'ın önerisini kabul etmeyen Sultan Abdülhamid ile, Dolmabahçe'de görüştü.[37][38] Bu görüşmeler sırasında Theodor Herzl'in dış borçları ödeyebilecek sermayesi bulunmuyordu. Bu sermayenin II. Abdülhamit ile anlaşmaya varıldıktan sonra temin edilebileceğini planlamıştı. Görüşmeler sırasında Herzl'in sermayesi bulunmadığı açığa çıkacakken, II. Abdülhamit'in Fransa'dan fon bulması sayesinde, Herzl itibarını koruyabildi.[39] Doğan Avcıoğlu'na göre de Abdülhamit ile Herzl görüşmelerinde mali vaatlerin gerçekleştirilebileceğine kuşku ile bakılmıştır. Avcıoğlu'na göre II. Abdülhamit, bu görüşmelerde Yahudi yerleşimlerinin Suriye, Anadolu ve Mezopotamya bölgesinde olmasını kabul etmesine rağmen Herzl'in "Filistin bölgesi" ısrarı ile görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı.[40]
Herzl, İstanbul'dan tren ile Londra'ya gitti ve makkabiler topluluğuyla geribildirim için buluştu. Bu topluluk, İngiliz Albay Albert Goldsmid liderliğindeki, Britanya Yahudilerinin kurduğu Siyonist bir topluluktu. Kasım 1895'te, Herzl'i bir umursamazlık ve soğuklukla toplantılarına davet ettiler. Yisrael Zangwill, Herzl'i tersleyerek ona karşı çıktı fakat Goldmid, İstanbul görüşmesinden sonra Herzl'ı destekleme kararı aldı. 12 Temmuz 1896'te Herzl, Londra’nın doğusundaki Yahudi semtinde, Yidiş konuşarak binlerce Yahudiye hitap etti. Zamanla bu topluluk Herzl'a, Siyonizm liderliğinin vekaletini verdi. Bu vekaletten sonra, altı ay içerisinde Siyonist Yahudiler arasında, Herzl'in liderliği arttıkça daha çok kabul gördü ve Siyonizm hareketi hızlıca büyüdü.
Ekim 1898'de Herzl, II. Wilhelm ile eşzamanlı Kudüs'ü ziyaret etti.[41] Bunun nedeninin ise, dünyanın hem kendisini hem de Siyonizm'i tanımasını istemesi olduğunu söyledi.[42] Wilhelm ile Herzl ilk önce 29 Ekim'de, günümüzde Holon şehrinde bulunan Mikveh Y'israel okulunda, kısa ancak tarihî bir toplantı olarak görülen bir görüşme gerçekleştirdiler.[32] 2 Kasım 1898'de, Wilhelm'in Peygamberler Caddesi, Kudüs'te bulunan yerinde tekrar Wilhelm ile görüştü.[34][43][44] Daha sonra Kudüs'ten Londra'ya geçti; Dünya Siyonist Federasyonu'nun en büyük kollarından biri olan Britanya Siyonist Federasyonu 1899'da kuruldu.
1902-03 arasında Britanya Kraliyet Komisyonu, yabancı göçü üzerine ispat sunmak üzere Herzl'ı toplantıya davet etti. Bu davet, Herzl'ın Joseph Chamberlain gibi önemli Britanya Hükûmeti üyelerini tanımak için güzel bir fırsattı. Chamberlain, Britanya sömürgelerinden sorumlu devlet bakanıydı ve Herzl kendisiyle, Mısır Eyaleti'nin bir parçası olan Sina Yarımadasındaki Al-Arsh'ta, Yahudiler için bir Yahudi kolonisi kurulması hakkında müzakere etti. Rusya'daki pogromlardan kaçan Aşkenazi Yahudilerinin kaçış noktalarından biri Filistin topraklarıydı[45] ve aynı yıl Herzl, 6. Siyonist Kongresi'nde ortaya atılan bir fikre dayanarak, Yahudi Devleti ümidi için Papa X. Pius'tan yardım almaya çalıştı. Kardinal Rafael Merry del Val, kilisenin bu konularla ilgili snon-possumus ("yapılamaz") politikası olduğunu açıkladı ve Yahudilerin, İsa'yı ilahiliğini kabul etmedikçe, Katolik Kilisesi'nin kendileri lehine bir beyânda bulunmayacaklarını ekledi.[46]
Avrupa'da, bir yıl içinde pogromlarda 47+ Yahudi öldürüldü, yüzlercesi yara aldı ve mâl varlıkları yağmalandı. Kongredeki delegeler, Herzl'in argümanlarının doğruluğunu vurguladı. Gürültülü bir muhalif azınlık grup için Filistin yerine Uganda Planı'nı istemek, adeta bir ihanetti. Zaten başarısız olmuş olan Doğu Afrika koloni planı, Herzl'ın ölümüyle birlikte gündemden silindi (1905'te gündemden çıkarıldı). Büyük Britanya'da yine, Yahudilerin toprak ve konularını gündeminin merkezine alan bir Siyonist grup olan JTO kuruldu.
Ağustos 1903'te, Doğu Afrika planının başarısız olmasıyla birlikte Herzl, Leopold Greenberg aracılığıyla, Britanya Hükûmeti'nin teklifini aldı. Teklife göre Britanya yönetimi altında olan Britanya Doğu Afrikası'nda, geniş bir otonom Yahudi yerleşim birimi kurulacaktı. Ancak Herzl'ın içinde, Rusya problemi vardı; zira Siyonizm hareketi, Çarlık Rusya'sı tarafından hoş karşılanmıyordu. Bundan dolayı Herzl, ilk fırsatta Petersburg ile mektuplaşıp, davet hazırlattı. Dönemin Rus ekonomi bakanı Sergei Witte ve içişleri bakanı Viacheslav Plehve tarafından karşılandığı toplantıda Herzl, Rusya'daki Yahudilerin durumunu iyileştirecek önerilerini sundu. Rusların açıklamasını yayımladı ve Britanya'nın "Uganda Projesi" olarak bildiği Yahudi Devleti teklifini 1903'te Basel'de yapılan 6. Siyonist Kongreye getirdi. 1905'te 6. Siyonist Kongresi, ortak karar aldı Filistin'de kurulacak olan bir Yahudi Devleti kurmanın, Britanya'nın Doğu Afrika'sında kurmaktan daha iyi bir seçim olduğu kararını verdiler ve kararlarını kesinleştirdiler.[47] Böylece artık hedef: Kutsal Topraklar idi; ve orası, Yahudiler için anavatan olacaktı.[48]
Herzl, Uganda planının reddedildiğini görecek kadar yaşayamadı. 3 Temmuz 1904'te, Reichenau an der Rax, Aşağı Avusturya'da bir köy olan Edlach'ta, yılın başlarında kendisine konulan kalp teşhisinin sebep olduğu kardiyak sklerozdan öğleden sonra 5 civarı yaşamını yitirdi. Ölümünden bir gün önce William Hecler'a: "Filistin'i benim adıma selamla. Kalbimdeki son kanımı milletim için veriyorum." dedi.[49] Herzl'in vasiyeti, düşük sınıf, içinde konuşmaların ve fazlaca çiçeklerin bulunmadığı naif bir mezarda yatmaktı.
Ayrıca Herzl, babasının yanına gömülmek istediğini de dile getirdi ve gelecek zamanlarda mezarının, Kutsal Topraklar'da kurulacak olan Yahudi Devleti'nin sınırları içerisine taşınmasını istiyordu.[50] Cenaze naaşının arkasından 6,000'den fazla Yahudi ve Yahudi olmayan insan yürüdü; naaş, uzun ve kalabalıktı. David Wolffsohn ve oğlu Hans Herzl cenaze naaşında konuşmalar yaptılar. Daha sonra oğlu Hans Herzl Kiduş okudu.[51] İlk mezar yeri, 1949'a kadar kalacağı Viyana oldu. 1949'dan sonra, İsrail Devleti'nin kurulmasıyla birlikte mezarı Kudüs'teki Herzl Tepesi'ne taşındı.[52]
Herzl'in her ikisini de tanıdığı büyükbabaları, geleneksel Yahudilikle anne ve babasından daha bağlıydı. Zemun'da yaşayan büyükbabası Simon Loeb Herzl, Judah Alkalai'nin 1857'de kaleme aldığı "Yahudiler Kutsal Topraklar'a Dönmesi ve Kudüs'ün Yenilenen İhtişamı" kitabının ilk basım orijinal ciltlerinden birine sahipti. Çağdaş bilim adamları, Herzl'in kendi modern Siyonizm uygulamasının kuşkusuz bu ilişkiden etkilendiği sonucuna varırlar. Herzl'in büyükanne ve büyükbabasının Sırbistan’ın Zemun'deki mezarları hala ziyaret edilebilir. Alkalai, Sırbistan'ın 19. yüzyılın başlarında ve ortalarında Osmanlı yönetiminden yeniden doğuşuna tanık oldu ve Sırp ayaklanmasından ve ardından Sırbistan'ın yeniden yaratılmasından ilham aldı.
25 Haziran 1889'da Herzl, Julie Naschauer ile evlendi. Naschauer, Viyana'da yaşayan zengin bir Yahudi işletmecinin kızıydı. Herzl'ın çok sevidiği annesi, eşi ile anlaşamıyordu; bu ve buna benzer sebeplerden dolayı mutlu bir birliktelikleri olmadı ancak üç çocuk sahibi oldular: Paulina, Hans ve Margharita. Evliliklerindeki zorluklar, Herzl'ın politikaya daha çok yönelmesine sebebiyet verdi, çünkü eşi politika ve benzeri alanlarla hiç ilgilenmiyordu.[53]
Herzl'ın kızı Paulina'nın zihinsel problemi vardı ve madde bağımlılığıyla ilgili sorun yaşıyordu. 1930'da, 40’lı yaşlarındayken, eroin kullanımı sonrası aşırı dozdan öldü.[54] Tek oğlu Hans, seküler bir şekilde büyütüldü ve Herzl, Hans'ın özellikle sünnet olmasını istemedi.[55][56][57] Herzl'in erken ölümünden sonra, Hans din değiştirdi[58] ve önce Baptist ve daha sonra Katolik oldu. Dini ihtiyaçlarına kişisel çözümler buluyordu. Hans Herzl, 29 Mayıs 1905'te kendi isteğiyle birit milah ile sünnet oldu.[59] Kız kardeşi Paulina'nın 1930'daki cenaze günü, 39 yaşında, silahla intihar etti.[60] Geride ise Hans, bir mektup bıraktı ve sebebini anlattı:
“ | Bir Yahudi, her ne kadar kendisini büyük istekle başka öğretilere veya kültürlere verse de hep Yahudi olarak kalır. Her ne kadar kendisini eski soydaşları için kurban edip koca haçı sırtına alıp taşısa da o Yahudi, özünde her zaman Yahudidir … daha fazla yaşamak istemiyorum. Tanrı'ya olan bütün inancımı yitirdim ve hayatım boyunca doğruyu bulmaya çalıştım. Şu an itiraf etmeliyim ki sonuç hep hayal kırıklığı oldu. Bu akşam hem ailem hem de kendim için Kiduş'u okudum. Ben ailemin sonuncusuyum ve bana kimse Kiduş okuyamayacak. İç güdülerim son dönemde beni tamamen kötüye yönlendirdi ve tamir edilemeyecek o hatalardan birini yaptım. Bu, bütün hayatımı bir başarısızlıklarla dolu bir yığın haline getirdi. Bu nedenle, kökten bu başarısızlığı silmek en iyisi...[61][62] | ” |
2006'ya gelindiğinde, Paulina ve Hans'ın mezar kalıntıları Fransa'dan alınıp babalarının yanına, Herzl Dağı, Kudüs'e gömüldü.[60][63][64] Paulina ve Hans'ın, küçük kız kardeşleri Margarita (1893-1943) ile çok bağlantıları yoktu. Margarita, kendisinden 17 yaş büyük Richard Neumann'la evlendi. Neumann, mal varlığını 1929'daki Büyük Depresyon'da yitirdi ve Margherita'nın çok masraflı ve stresli hastalığından dolayı, ailenin ekonomik durumu oldukça istikrarsızdı. İkinci Dünya Harbi patlak verdi ve Naziler Margherita ve Richard'ı diğer Yahudiler gibi Theresienstadt Toplama Kampı'na gönderdi.[60] Oğulları—Herzl'ın ise torunu—Stephan Theodor Neumann (1918, Viyana - 1946, Washington, DC), Siyonistlerin yardımı ile Avrupa anakarasından daha güvenli olduğundan dolayı Birleşik Krallık'a gönderildi. Buradaki Siyonistler, Stephan Theodor'un güvenliğini ve temel ihtiyaçlarını sağladılar.[65] Avusturya'da olduğu süre boyunca Siyonizmle ilgili pek bir şey bilmesede Stephan, Londra'da iken genelde büyükbabası Herzl'ın davasını anlamaya çalıştı ve onun eserlerini okudu. Zamanla çok tutkulu ve koyu bir Siyonist oldu. Stephan, Herzl'ın soyundan gelmiş yaşayan tek kişiydi. İsmini ve soyismini Stephen Norman olarak değiştirip, Birleşik Krallık Ordusu'nu bir kolu olan Yahudi Lejyonu'na gönüllü katıldı. 1945 sonbaharında Filistin'e gitme fırsatı yakalayan Stephan, ajandasına büyükbabasının başlattığı bu harekete destek vermek istediğini' yazdı. Stephan ajandasına, onu en çok etkileyen şeyin çocukların yüzlerindeki özgürlük' olduğunu yazdı; "Hiçbiri Avrupa kamplarındaki çocuklara benzemiyor." dedi. İsrail topraklarından ayrılırken Stephan, şu satırları yazdı:
“ | İsrail seyahatim sona erdi … derler ki 'bir yerden ayrılmak, bir nevi ölmektir' diye; ben bunu en çok İsrail'den ayrılırken hissettim, biraz öldüm. Fakat eminim ki tekrar bu topraklara dönüp, buranın havasını tekrar solumak, bir şekilde yeniden doğmak olacaktır.[66] | ” |
Norman ordudaki görevi bittiğinde İsrail'e dönmek istedi. Siyonist grubu görevlileri uzun süre Norman'ın geri dönmesiyle uğraştı. Onun dönüşü Herzl’in adına sembolik bir dönüş olarak algılanıyordu.[67] 29 Haziran 1946 Agatha Operasyonu, bu olasılığı engelledi: İngiliz ordusu ve polisi, İsrail’i tamamen tarayarak Yahudi aktivistleri tutukladı. 2700 civarında kişi tutuklandı. 2 Temmuz 1946 tarihinde, Norman, Haifa'daki Bayan Stybovitz-Kahn’a bir mektup yazdı. Babası, Jacob Kahn, Herzl’in iyi arkadaşıydı ve savaştan önce iyi bilinen Hollandalı bir bankacıydı. Norman mektubunda gelecekte İsrail’e uzun süreli bir gezi planladığını ve bunu pasaport ve izin işleri el verdiğinide hemen yapmak istediğini ancak son iki günde olan şeylerin bu amacına yardım etmeyeceğini yazdı.[68] İsrail’e hiç geri gitme şansı olmadı.
İngiliz Ordusu’ndan 1946 baharı sonunda terhis edilen Norman, parasızdı ve işi yoktu. Geleceği ile ilgili endişeleri var olduğundan, Doktor Selig Brodetsky’nin tavsiyesini dinledi. Brodetsky’nin ve Chaim Weizmann’ın yardımıyla kendisine Washington’da iyi bir iş bulundu ve Norman Ağustos 1946’da Amerika’ya gitti. Varmasından çok yakın bir süre sonra ailesinin başına gelenleri öğrendi. Viyana’daki eski dadısına ulaşan Norman, ailesinin yok olduğunu öğrendi ve ağır depresyona girdi.[69] Ailesine olanlara ve Avrupa’da katlolan Yahudilerin durumuna daha fazla dayanamayan Norman, Massachusetts Bulvarı Köprüsü’nden, 26 Kasım 1946 tarihinde atladı.
Norman, Washington’da Yahudi Ajansı tarafından gömüldü. Mezar taşında, "Stephen Theodore Norman, İngiliz Kraliyet Ordusu Topçu Birliği Kaptanı, Theodor Herzl'in torunu, 21 Nisan 1918 - 26 Kasım 1946" yazdı.[70] Norman, Herzl’in siyonist olan, İsrail’e giden ve tekrar dönmek isteyen tek torunuydu. 5 Aralık 2007 tarihinde, ölümünden tam 61 yıl sonra, Herzl Dağı’na ailesinin yanına gömüldü.[71][72][73][74][75] Herzl Dağı’ndaki Stephen Norman bahçesi, Theodor Herzl’den sonra bir Herzl adına yapılmış tek anıttır.[76] Bahçenin duvarlarından birinde, Norman’ın 1946’da yaptığı İsrail ziyareti esnasında söylediği sözler yazılıdır. Bu Siyonizm’in İsrail için anlamını özetlemektedir.
“Filistin’deki Yahudi Gençlik seni şaşırtır… Özgürlüğün görüntüsünü taşımaktadırlar.”
1895 yılı sonlarına doğru, Herzl Der Judenstaat (Yahudilerin Devleti) kitabını yazdı. Bu küçük kitap önce 14 Şubat 1896 tarihinde Almanya’nın Leipzig ve Avusturya’nın Viyana şehrinde basıldı. Kitabın üzerindeki alt başlıkta “Versuch einer modernen Lösung der Judenfrage", (“Yahudi sorusuna modern çözüm”) yazıyordu. Der Judenstaat, politik Siyonizmin yapısını ve inançlarını ortaya koyuyordu.[77] Herzl’in çözümü, bir Yahudi devletinin kurulmasıydı. Kitabında, tarihi Yahudi Devleti’nin neden tekrar kurulması gerektiğinin nedenlerini açıkladı. “Bu broşürde yazdığım fikir aslında çok eskidir. Yahudi Devleti’nin tekrar restore edilmesidir...”
"Kararlı faktör, bizim itici gücümüzdür. Ve nedir bu güç? Yahudilerin içinde bulundukları kötü durum… Buna çok içten bir şekilde inanıyorum fakat kanıtlandığım güne kadar yaşar mıyım? Bilmiyorum. Bugün bu hareketi başlatanların büyük bir ihtimal hiçbiri zafer gününü göremeyecek fakat, bu hareketi başlatmak bile onlara büyük gurur ve özgürlük hissi vermektedir.”
“Plan tek bir kişinin üstlenmesi durumunda çılgınca gelebilir kulağa fakat birçok Yahudi aynı anda plana inanır ve destek verirse ve bu plan başarılabilecek bir plansa, başarıyla gerçekleşmesi hiç de güç olmaz. Fikir yandaşların sayısına bağlıdır. Şu an gelecekleriyle ilgili önleri her şekilde kapalı hırslı gençlerimiz, belki planı benimseyecek ve kendilerine özgür bir gelecek, mutluluk ve gurur sunan Yahudi Devleti planını gerçekleştirmek için planı yayacaklardır…” “Bu politik dokümanın, bir politik romantizm olarak kalıp kalmaması tamamen Yahudilere bağlıdır. Eğer bu nesil bu planı idrak edemeyecek kadar kör çıkarsa, gelecekte bunu anlayabilecek daha gelişmiş ve daha iyi bir nesil doğacaktır. Yahudi Devleti’ni kurmak isteyen Yahudiler bunu gerçekleştirebilecektir ve bunu hak edeceklerdir...” “Yahudi sorununu, çoğu zaman farklı formlar alsa da ben ne bir sosyal ne de bir dini konu olarak görüyorum. Bu sorun bir millî sorundur ve bunu çözmek için ilk önce hepimiz sorunu uluslararası bir politik sorun olarak tanımlamalıyız ve medeni toplumlarla tartışıp çözmeye çalışmalıyız.” “Biz halkız – bir halk.
“Milli topluluklarla beraber yaşadığımız her yerde, çok samimi bir şekilde toplumlara karışmaya çalıştık ve sadece babamalarımızın dinini yaşamak istedik, fakat bu konuda bize izin verilmedi. Boş yere sadık vatanseverlik yapıyoruz, boş yere mal ve can kurban ediyoruz ve boş yere yaşadığımız yerlerde sanat ve bilim icra ediyor, ticaretle zenginleştiriyoruz. Yüzyıllarca yaşadığımız kendi vatanımızda yabancı muamelesi görüyoruz ataları bizim olduğumuz dönemde hiçbir yerde olmayan insanlar tarafından...” “Baskı ve zulüm bizi yok edemez. Bizim yaşadığımız zorlukları dünyada hiçbir millet yaşamadı. Zayıf olanlarımız oraya buraya savruldu…” “Politik olarak güvende olduğumuz her yerde asimile olduk. Bu övünülesi bir şey değildir…” “İsrail bizim tarihi ve unutulamaz anavatanımızdır…”
“Açılış sözlerimi tekrarlamama izin verin: Kendi devletini isteyen Yahudiler bunu elde edeceklerdir. Sonunda kendi topraklarımızda özgür insanlar olarak yaşayalım ve huzurlu bir şekilde evlerimizde ölelim. Özgürlüğümüzle Dünya özgürleşecek, zenginliğimizle zenginleşecek ve büyüklğümüzle yücelecektir. Ve orada kendi yararımız için ne yaparsak yapalım, insanoğlunun yararına olacaktır.[78]”
Son edebi eseri, Altneuland (Eski Yeni Vatan, 1902) Siyonizme adanmış bir romandır. Herzl, üç sene boyunca boş zamanını, 1923 yılına doğru başarılabileceğini düşündüğü ideal hakkında yazmakla geçirdi. Bir nesil boyunca, bu ideali gerçekleştirmek için neler yapılabilir konusu üzerinde duruyordu bu roman. Hikâye’nin ana konusu Siyon’a olan sevgi ve elde edilmesi için yapılacak şeylerin bir ütopya olmayıp, bir grubun idealleri için bir araya gelip çaba sarf etmesi olduğunun vurgulanmasıdır. “
Herzl, modern Yahudi kültürü ve en iyi Avrupalılık mirasının karışımının bulunduğu bir Yahudi devleti öngördü. Böylece, uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için Kudüs’te bir “Barış Sarayı” inşa edilebilir ve aynı zamanda modern prensiplerle Tapınak tekrar inşa edilebilirdi. Herzl, kurulacak devletin vatandaşlarını dindar olarak görmedi fakat toplumda dine karşı saygı olacaktı. Ayrıca bu yeni devlette birçok dil konuşulacaktı ve İbranice ana dil olmayacaktı. Ahad Ha’am gibi, Yahudi kültürünün yeniden doğmasını ümit edenler, Altneuland’e eleştirel yaklaştılar.
Altneuland kitabında, Herzl, Araplar ve Yahudiler arasında bir savaş görmedi. Altneuland’in ana karakterlerinden birisi, Haifa’da mühendis olan, Reşid Bey, “yeni toplumun” liderlerinden biridir. Yahudi komşularından, İsrail’in ekonomik durumunu düzelttikleri için oldukça memnundur ve bir savaş için hiçbir neden görmemektedir. Bütün Yahudi olmayanlar aynı eşit haklara sahiptirler ve radikal bir hahamın, Yahudi olmayan vatandaşların haklarından mahrum etmek istemesi ve bunun seçimlerde kaybetmesi, romanın ana politik konusudur.[79]
Herzl ayrıca gelecekteki Yahudi Devleti için kapitalizm ve sosyalizm arasında “üçüncü bir yol” öngördü. Onun planına göre, gelişmiş bir refah sistemi olacak ve doğal kaynakların özel mülkiyet haline gelmesi de mümkün olacaktı. Endüstri, tarım ve ticaret kooperatif usulüyle düzenlenecekti. Dönemin, Emma Lazarus, Louis Brandeis, Albert Einstein ve Franz Oppenheimer gibi diğer progresif Yahudileriyle aynı çizgide olarak Herzl, Amerikalı politik economist olan Henry George”un önerdiği toprak reformlarını hayata geçmiş görmek istedi. Bu isimler özellikle, toprak değeri vergisinin yürürlüğe girmesi istediler.[80] Herzl bu karışık ekonomik modeli “Karşılıklılık” olarak adlandırdı. Bu terim Fransız sosyalist ütopyacılarından türedi. Kadınlar eşit oy verme hakkına sahip olmalıydılar.
Altneuland kitabında, Herzl, İsrail topraklarında kurulması gereken bir Yahudi devleti öngördü ve açık bir toplum vizyonunun özetledi:
"… Birilerini başarılarımıza katılmaktan, kökeninden, atalarından veya dininden dolayı dışlarsak bu oldukça gayri ahlaki olur. Çünkü bizler de diğer medeni toplumların omuzlarında durmaktayız… Sahip olduğumuz her şeyi, diğer insanlara bir şekilde borçluyuz. Bu nedenle, borcumuzu ödemeliyiz. Bunu ancak bir şekilde yapabiliriz bu da en yüksek seviyede toleranslı olmaktır. Bu nedenle mottomuz şimdi ve daha sonra, “Adamım, sen benim kardeşimsin” olmalıdır[81]
.
“Eğer istersen, bir rüya değildir.” Herzl’in kitabı Altneuland’daki (Eski Yeni Vatan) bu ifade, Siyonist hareketin popular bir slogan haline geldi.[82]
Romanında Herzl, yeni devletteki bir seçim kampanyası ile ilgili yazdı. Kitapta, Yahudileri İsrail’de ayrıcalıklı sınıf yapmaya çalışan Milliyetçi Partiye karşı öfkesini yöneltti. Herzl, partinin tutumunu Siyon’a karşı ihanet olarak gösterdi. Bunun nedeni, yeni İsrail’in tolerans ve humanizm üzerine kurulmuş olmasını öngörmesiydi.
Herzl şöyle yazdı:
“Dinle ilgili konular, tamamen halkın gözünden uzak tutulmalıdır… Bir kişi sinagoglarda, kilisede, camide, sanat müzesinde ya da filarmonik orkestrada dine bağlılığını göstermek istiyorsa, bu halkı ilgilendiren bir şey olmamalıdır. Bu tamamen kendisinin kişisel meselesidir”[81]
Altneuland hem Yahudiler hem de Yahudi olmayanlar için yazılmıştı: Herzl, Yahudi olmayanların, Siyonizm’e karşı sempatisini artırmak istiyordu.[83]
Arjantin’i büyük sayıda Yahudi’nin göç etmesi için uygun bir konum olarak gördüğü dönemde günlüğüne şunları yazdı.
"Oraya yerleştiğimizde, bizi kabul eden devlete hızlı bir şekilde fayda sağlamalıyız. Bize verilen mülkleri hassasça istimlak etmeliyiz. Sınırlar içerisindeki parasız kesime, bulunduğumuz topraklardan uzaktaki başka geçiş ülkelerinde iş bulmalıyız. Mülk sahipleri bu şekilde bizim tarafımızda olacaklardır. İstimlak sürecini ve fakir olan insanların başka yerlere yönlendirilmesi işlemi gizlice ve temkinli bir şekilde yürütülmelidir… Tabii ki başka dine mensup insanların, dinlerini, mülklerini, onurlarını ve özgürlüklerini en sert şekilde, caydırıcı kanunlarla koruma altına almalıyız. Bu dünyaya örnek olacağımız bir alan olmalıdır… Bize mülklerini satamayan mülk sahiplerini oldukları yerde bırakmalı ve bize ait olacak diğer alanlara yönelmeliyiz[84]
Herzl’in hazırladığı bir anlaşmayla, Yahudi-Osmanlı Emlak Şirketi, Osmanlı İmparatorluğu’nun başka yerinde benzer bir toprak bulup, bir nevi takas usulüyle İsrail’de toprak satın almalarını sağladı.
“Tel Aviv” ismi, çevirmen Nahum Sokolow tarafından, Altneuland’in çevirisi olarak İbraniceye verildi. Sonra bu isim, Jaffa yakınlarında kurulan şehre verildi ve Tel-Aviv Yafo oldu (İsrail’in ikinci en büyük şehri). Kuzey yönde bulunan yakındaki şehre ise Herzliya adı verildi ve bunun anlamı da Herzl’in onuruydu.
TRT 1'de 24 Şubat 2017 günü yayınlanmaya başlayan Payitaht "Abdülhamid" adlı dizide Saygın Soysal tarafından canlandırılmıştır.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.