Remove ads
756–1031 yılları arasında İber Yarımadası'nda hüküm sürmüş Arap kökenli Müslüman devlet Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Endülüs Emevîleri Devleti, Abbasilerin, Emevî hanedanına son vermesi ile 10. Emevi halifesi Hişam bin Abdülmelik'in torunu ve Muaviye bin Hişâm'in oğlu Abdurrahman'ın İspanya'ya giderek burada 756 yılında kurduğu devlettir.[1]
Endülüs Emevî Devleti | |||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
756-1031 | |||||||||||||
1000 yılında Endülüs Emevî Halifeliği | |||||||||||||
Başkent | Córdoba | ||||||||||||
Yaygın dil(ler) | |||||||||||||
Resmî din | İslam | ||||||||||||
Hükûmet | Teokratik monarşi | ||||||||||||
Tarihçe | |||||||||||||
| |||||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||||
1000 | 600.000 km2 | ||||||||||||
Nüfus | |||||||||||||
| |||||||||||||
| |||||||||||||
Günümüzdeki durumu | Cebelitarık (Birleşik Krallık) Fas Portekiz İspanya |
Emevîler, İspanya'da tam bir İslam egemenliği kurmuşlardı. Ancak zamanla, başa geçen hükümdarlar cihadı bıraktı ve saraylarda sefa sürmeye başladılar.[kaynak belirtilmeli] Taht kavgaları ve sevdaları, kardeş kanının dökülmesi sebebiyle yıkım dönemi başladı. Ülke çevresinde gelişen Hristiyan birlikler zamanla daha fazla güçlendi. Aragon kralı Ferdinand ile Kastilya kraliçesi I. İsabel'in evlenmesi ve ordularını birleştirmesi ile Hristiyanlar daha da güçlenmiş ve Yahudilerle Müslümanları Endülüs'ten çıkarmışlardır. Kemal Reis komutasında bir donanma ile kurtulan Yahudilerle Müslümanlar gemilerle doğuya getirilmişlerdir.
Endülüs Emevîleri'nin en parlak dönemi III. Abdurrahman (912-961) ve II. Hakem (961-976) zamanlarıdır. III. Abdurrahman, halife unvanını da kullanınca İslam tarihinde aynı anda Abbâsîler, Endülüs Emevîleri ve Fâtımîlerde olmak üzere ilk kez üç halife çıktı.
III. Abdurrahman, birlik ve barışın sağlanmasının ardından Fatimilere ve kuzeydeki İspanyol krallıklarına karşı mücadele etti. Léon ve Pamplona krallıkları, vergi ödemeyi kabul ederek onun himayesine girdi. Ayrıca, Kuzey Afrika'daki bazı Berberi kabileleriyle ittifak kurarak nüfuzunu genişletti. Bu başarılar, halifenin ününü artırdı ve Bizans ve Germen imparatorlarıyla siyasi ilişkiler kurulmasını sağladı. III. Abdurrahman, farklı ırklardan insanları devletin kapıları açarak "tek bir ümmet" oluşturmayı hedefledi ve eğitimin yaygınlaşmasını destekledi. Ayrıca Kurtuba'yı mimari eserlerle donattı ve Beytülmâl'in gelirlerini artırdı. III. Abdurrahman'ün ölümünün ardından oğlu II. Hakem yönetimi devraldı ve iç istikrarın yanı sıra dış ilişkilerde üstünlük sürdürüldü. II. Hakem döneminde başta bilim ve sanat olmak üzere birçok gelişme yaşandı ve Endülüs, İslam medeniyetinin merkezi haline geldi.
Endülüs, fetihten sonra Müslümanlar ve gayrimüslimler olmak üzere iki gruba ayrıldı. Müslümanlar ise Araplar, Berberîler, mevâlî, müvelledûn ve sakâlibe gibi farklı unsurlardan oluşuyordu. Araplar, fetihten yıkılışa kadar Endülüs'ün idari, sosyal ve ekonomik hayatını yönlendiren güç oldu. Bununla birlikte, Kayslar ve Yemenliler arasında asabiyet duygusu nedeniyle sürekli kabile çatışmaları yaşandı ve bu durum devletin otoritesini zayıflattı. Berberiler, fetihlerde önemli bir rol oynamalarına rağmen Araplar gibi idari hayatta etkili bir yer elde edemediler. Berberi kökenli askerlerin ağırlıklı olarak yer aldığı ordunun etkisi ise Gırnata'nın düşüşüne kadar devam etti. Araplar ve Berberiler arasında zaman zaman çatışmalar olsa da bu, kültürel bir alışverişe engel olmadı.
IX. yüzyılda Endülüs'te çoğunlukla müvelledûn adı verilen yerli Müslümanlar yaşıyordu. Arap toplulukları, müvelledûn gruplarından üstünlük iddiasıyla ilişkilerini bozmuş ve bu durum Arap-Müvelled düşmanlığına yol açmıştır. Müvelledler, kendi kültürel özelliklerini ve farklılıklarını uzun süre korumuşlardır. Ancak III. Abdurrahman döneminde, siyasi olayların etkisiyle müvelledlerin toplum içindeki konumu değişmiş ve dağılma sürecine girmişlerdir. Araplarla müvelledûn arasındaki düşmanlık, bazı edebi eserlerde de kendini göstermiştir. Müvelledülerden biri olan İbn Garsiyye, Arapları küçümseyen ve kendisini yücelten bir risale yazmıştır. Müslüman nüfusun bir başka unsuru da sacâlibe adı verilen kölelerdi ve bunlar Fransız, Alman, İtalyan gibi kökene sahip insanlardır.
Fetih döneminde, Hıristiyan ve Yahudi olan gayrimüslim toplum, Hıristiyanlar için "muâhidûn", "ehl-i zimme" veya "acem", Yahudiler için ise "muâhidûn" veya "seyahat" olarak adlandırılırdı. Bu topluluk, fetihler sonucunda yapılan antlaşmalar gereği, dinlerini, kiliselerini, geleneklerini ve can ve mal güvenliklerini koruma hakkına sahipti. Bunun karşılığında devlete cizye vergisi ödüyorlardı. Hıristiyan nüfus zamanla İslam kültüründen etkilendi ve Arapçayı da kullanmaya başladı. Günlük yaşamlarında Müslümanları taklit ettiler ve "musta'rib" olarak adlandırıldılar. Hıristiyanlar, devletin çeşitli kurumlarında görevler üstlendiler ve idari, sosyal ve kültürel hayata katkıda bulundular. Evli olan Hıristiyan kadınlar dinlerini özgürce yaşayabildi. Hıristiyan ve Yahudi topluluklar, Arapça ve Latince bilmeleri ve İslam kültürünü tanımaları sayesinde Endülüs ile Hristiyan İspanya ve diğer Avrupa ülkeleri arasında kültürel bir köprü görevi gördüler. Yahudi cemaatinin de bu süreçte önemli bir rolü vardı. Vizigotlar dönemi sona erdiğinde bu dönüşüm hızlandı.
Endülüs toplumunda, kişinin hanedan başkanlığı dışında, herhangi bir kesimden olmasına rağmen üst makamlara yükselme imkanı vardı. Bununla birlikte, toplumda "hassa, âmme, abîd, a'yân" gibi farklı grupların olduğu bilinmektedir. Hassa, Arap, Berberi veya Mevali kökenli aristokrat ailelerdi ve genellikle vezirlik, valilik, komutanlık gibi yüksek görevler onlara verilirdi. A'yân ise zengin tüccarlar ve çiftlik sahiplerinden oluşuyor, âmmeler ise çoğunlukla Berberî, müvelledûn ve musta'riblerden oluşan küçük ticaret, çiftçilik, hayvancılık, balıkçılık gibi işler ile uğraşan kişilerdi.
Endülüs toplumunda zenginler, lüks ve ihtişam içinde yaşarlardı. Evleri genellikle iki katlı ve bahçeli olup içme suyu da bulunuyordu. Hükümdarlar ve devlet adamlarının sarayları, valilerin ve diğer idarecilerin kaldığı büyük konaklar büyük bir şehir merkezi gibi görev yapıyordu. Edebi ve bilimsel tartışmalar, av partileri ve oyunlar gibi etkinlikler hükümdarların ve zenginlerin evlerinde düzenlenirdi. Şehirlerde erkekler ve kadınlar için ayrı hamamlar bulunuyordu ve kadınlar genellikle sokaklarda serbestçe dolaşır, sohbet eder ve camilerde ibadetlerini gerçekleştirirlerdi.
Halifenin Madinat al-Zahra'dakiler gibi resmi atölyeleri, sarayda kullanılmak veya misafirlere, müttefiklere ve diplomatlara hediye olarak kullanılmak üzere sanatsal üretimi teşvik eden lüks ürünler üretti. Halifenin atölyelerinde üretilen birçok obje daha sonra Avrupa'daki müzelerin ve Hristiyan katedrallerinin koleksiyonlarına girdi.[2] Bu dönemin en ünlü objeleri arasında bitkisel, figüratif ve epigrafik motiflerle oyulmuş fildişi kutular vardır. Hayatta kalan kayda değer örnekler arasında al-Mughira'nın Pyxis'i, Zamora'nın Pyxis'i ve Leyre Sandığı yer alır.[3] Metal işi objeler de üretildi, bunlardan günümüze ulaşan en ünlü parçası, Madinat al'da yapılmış bir geyik şeklinde oyulmuş bronz bir çeşme musluğu olan "Cordoba Geyik". -Zahra ve Cordoba Arkeoloji Müzesi tarafından korunmaktadır. Benzer işçiliğin geyik şeklindeki diğer iki bronz örneği, Madrid'deki Ulusal Arkeoloji Müzesi'nde ve Doha'daki İslam Sanatları Müzesi'nde muhafaza edilmektedir.[4][5][6][7] Hilafet'in yıkılmasından sonra fildişi ve ipek eşyaların üretimi büyük ölçüde dururken, daha sonraki dönemlerde deri ve seramik gibi diğer ortamlarda üretim devam etti.
Emevî hanedanı yerine Hammûdiler'in gelmesi:
Emevîler'in tekrar hükümdarlığa geçmesi:
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.