Loading AI tools
Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Danimarka ekonomisi, rahat yaşam ölçünlerine, yüksek düzeyde devlet hizmetleri ve aktarımları ve dış ticarete yüksek bağımlılığa sahip çağdaş bir piyasa ekonomisidir. Ekonomiye, tüm işlerin %80'ini sağlayan hizmetler işkolu hakimdir; oysa tüm çalışanların yaklaşık %11'i üretim ve %2'si ise tarımda çalışmaktadır. Kişi başına düşen nominal gayri safi millî gelir, 2017 yılında 55,220 dolarla dünyanın en yüksek onuncu nominal GSMG'si idi. Satın alma gücünde kişi başına düşen millî gelir, $52.390 ABD doları veya dünya çapında en yüksek 16. ekonomi olarak düzelmeye uğradı.[27] Gelir dağılımı göreceli olarak eşittir, ancak hem brüt gelirlerde daha büyük bir dağılım hem de çeşitli ekonomik politika önlemleri nedeniyle ancak son on yılda eşitsizlik biraz artmıştır.[28] 2017'de Danimarka, 28 Avrupa Birliği ülkesi içinde yedinci en düşük Gini katsayısına (ekonomik eşitsizlik ölçüsü) sahipti.[29] 5,789,957 kişilik nüfusu (1 Temmuz 2018 itibarıyla) ile Danimarka, nominal gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) ile ölçülendirildiğinde dünyanın 39. en büyük ulusal ekonomisine ve satın alma gücü paritesi (PPP, Purchasing power parity) ile ölçülendirildiğinde dünyanın 60. en büyük ulusal ekonomisine sahiptir.
Danimarka ekonomisi | |
---|---|
Para birimi | Danimarka kronu (DKK, kr) = 0.15 USD |
Mali yıl | takvim yılı |
Ticaret organizasyonları | AB, OSCE, WTO, OECD ve diğerleri |
İstatistikler | |
GSYİH | $450 milyar (nominal) $530 milyar (SAGP)[1] $0.29 trilyon (2017) (SAGP)[1] |
GSYİH büyüme | %2.1 (2017)[2] |
Kişi başı GSYİH | $56,000 (2017) (nominal)[1] $50,000 (2017) (SAGP)[1] |
Sektörel GSYİH dağılımı | tarım: %1.6; madencilik ve taşocakçılığı: %1.2; sanayi: %14.4; kamu hizmetleri ve inşaat: %7.7; hizmetler: %75.2 (2017)[3] |
Enflasyon (TÜFE) | %1.1 (2017)[4] |
Yoksulluk sınırı altındaki nüfus | %13.4 (2011 tahm.)[5] |
Gini katsayısı | 29.0 (2016)[6] |
İşgücü | 3.0 milyon (Eylül 2018)[7] |
Sektörel işgücü dağılımı | tarım: %2.4; madencilik ve taşocakçılığı: %0.1; sanayi: %10.7; kamu hizmetleri ve inşaat: %6.7; hizmetler: %79.9 (2017)[8] |
İşsizlik | %5.8 (2017)[9] |
Ortalama gayrisafi maaş | 463,000 DKK, 62,000 €/73,000 $, yıllık (2015)[10] |
Ortalama net maaş | 292,000 DKK, 39,000 €/46,000 $, yıllık (2015)[11] |
İş yapılma kolaylığı sıralaması | 3. (2019)[12] |
Dış ticaret | |
İhracat | $113,2 milyar (2017) 35.[13] |
İhraç malları | Liste
|
Ana ihracat ortakları | Almanya %15.5 İsveç %11.6 Birleşik Krallık %8.2 ABD %7.5 Norveç %6.0 Çin %4.4 (2017)[14] |
İthalat | $94,61 milyar (2017)[15] |
İthalat malları | Liste
|
Ana ithalat ortakları | Almanya %21.3 İsveç %11.9 Hollanda %7.8 Çin %7.1 Norveç %6.3 Polonya %4.0 (2017)[16] |
Gayrisafi dış borç | $484.8 milyar (31 Mart 2016 tahm.)[17] |
Net uluslararası yatırım pozisyonu | GSYİH'nın %64,6'sı (1 Temmuz 2018)[18] |
Kamu maliyesi | |
Kamu borçları | GSYİH'nın %1.3'ü (net borç, 2017)[19] GSYİH'nın %36.4'ü (brüt borç, 2017)[20] |
Gelirler | $172.5 milyar (2017 tahm.)[21] |
Giderler | $168.9 milyar (2017 tahm.)[21] |
Ekonomik yardım | RKY, GNI’nin %0,72’si (2017)[22] |
Kredi derecelendirme |
|
Dış rezervler | $65 milyar (Mart 2016)[26] |
Ana veri kaynağı: CIA World Fact Book Diğer bir bilgi verilmemiş, değerlerin tümü ABD Doları ile ifade edilmiştir. |
Küçük bir açık ekonomi olarak, Danimarka genellikle serbest bir ticaret politikasını savunur ve ihracatı ve ithalatı GSYİH'sının yaklaşık %50'sini oluşturur. 1990'dan beri Danimarka, tek istisnası 1998'deki azalma dışında sürekli olarak bir cari fazlalığa sahipti. Sonuç olarak, ülke, 2018 yılında GSYİH'sının %65'ini oluşturan net bir uluslararası yatırım pozisyonu elde eden önemli bir alacaklı ulus konumuna erişmişti. Bunun belirleyici bir nedeni, özel tasarruf oranlarında önemli bir artışa neden olan ve bugün ekonomi için önemli bir rol oynayan yaygın zorunlu finanse edilen işgücü piyasası emeklilik planlarıdır.
Uluslararası bağlamda nüfusun nispeten büyük bir kısmı işgücünün bir parçasıdır, özellikle de kadın katılım oranı çok yüksektir. 2017 yılında 15-64 yaş grubundaki kişilerin %78,8'i tüm OECD ülkeleri arasında altıncı en yüksek sayı ile işgücü piyasasında etkindi. Avrupa ülkeleri arasında nispeten düşük işsizlik oranına sahiptir; Ekim 2018'de, tüm AB ülkelerinin ortalama %6.7 oranına kıyasla Danimarka'daki işgücünün %4.8'i işsizdi.[30] Danimarka'da yasal asgari ücret yoktur.[31] İşgücü piyasası geleneksel olarak yüksek derecede sendika üyelik oranları ve toplu sözleşme kapsamı ile karakterizedir. Güvenceli esneklik (Flexicurity: flexibility and security) kavramı tarihsel olarak önemli olmuştur.
Danimarka, uluslararası düzeyde yüksek bir vergi düzeyi ve buna bağlı olarak devlet tarafından sağlanan hizmetler (örneğin sağlık hizmetleri, çocuk bakımı ve eğitim hizmetleri) ve emekli veya engelli insanlar, işsiz insanlar, öğrenciler vb. gibi çeşitli gruplara gelir transferleri ile ayırt edici İskandinav sosyal modelinin bir örneğidir. Toplamda, 2017 yılında ödenen vergiler GSYİH'nın %46,1'i kadardır. Danimarka maliye politikası genel olarak sağlıklı kabul edilir. Net devlet borcu, 2017'de GSYİH'nın %1,3'ü gibi sıfıra çok yakın bir konumdadır. Danimarka maliye politikası, gelecekteki muhtemel mali talepleri dikkate alarak uzun vadeli bir bakış açısıyla karakterize edilir. 2000'li yıllarda, ileriki on yıllarda hükûmet harcamalarına ve dolayısıyla demografik gelişim ve özellikle de daha uzun ömürlülükten kaynaklanan mali sürdürülebilirliğe karşı bir meydan okuma algılandı. Buna cevaben, yaşa bağlı kamu transferleri için yaşa uygunluk kuralları değiştirilmiştir. 2012'den itibaren, hükûmetin ve ayrıca bağımsız analistlerin gelecekteki mali zorlukları hesaplamaları, genellikle Danimarka mali politikasının sürdürülebilir olarak algılanmasını sağlamış; aslında son yıllarda aşırı sürdürülebilir olarak algılanmaktadır.
Danimarka'nın uzun vadeli ekonomik gelişimi büyük ölçüde diğer Kuzeybatı Avrupa ülkeleriyle aynı düzeni izlemiştir. Kayıtlı tarihin çoğunda, Danimarka çoğunun geçim düzeyinde yaşayan nüfusun bulunduğu bir tarım ülkesi olmuştur. 19. yüzyıldan beri Danimarka, yoğun bir teknolojik ve kurumsal gelişimden geçmiştir. Maddi yaşam ölçünleri eskiden bilinmeyen bir büyüme oranına sahipti ve ülke sanayileşmiş ve daha sonra çağdaş bir hizmet toplumuna dönüşmüştür.
Danimarka topraklarının neredeyse tamamı ekilebilirdir. Komşularının çoğundan farklı olarak Danimarka, yalnızca 1980'lerde ekonomik bir rol oynamaya başlayan Kuzey Denizi'ndeki petrol ve doğal gaz yatakları dışında, çıkarılabilir mineral ya da fosil yakıt yataklarına sahip değildi. Öte yandan, Danimarka uzun kıyı şeridi ve denizden 50 kilometreden daha uzakta olunamaması nedeniyle lojistik bir avantaja sahipti; bu sanayi devrimi öncesi deniz taşımacılığının kara taşımacılığından daha ucuz olduğu dönem için önemli bir gerçektir.[32] Sonuç olarak, dış ticaret her zaman Danimarka'nın ekonomik gelişimi için çok önemli olmuştur.
Taş Devri sırasında bazı dış ticaretler vardı[33] ve ticaret 19. yüzyıla kadar toplam Danimarka katma değerinin sadece çok az bir kısmını oluştursa da, her ikisi de hayati önem taşıyan ithalatı temin etmek ve ekonomik kalkınma için belirleyici olmuştur (metaller gibi); dolayısıyla yeni bilgi ve teknolojik beceriler sık sık Danimarka'ya diğer ülkelerle yapılan mal alışverişinin bir yan ürünü olarak gelmiştir. Gelişmekte olan ticaret, ödemeler için talep yaratan uzmanlığı göstermektedir ve bilinen en eski Danimarka sikkeleri, Svend Tveskæg zamanından 995'e kadar uzanmaktadır.[34]
Ekonomi tarihçisi Angus Maddison'a göre, Danimarka 1600 civarında dünyanın altıncı en müreffeh ülkesiydi. Ekilebilir tarım arazisine göre nüfus büyüklüğü azdı, böylece çiftçiler nispeten varlıklıydı ve Danimarka coğrafi olarak 16. yüzyıldan itibaren en dinamik ve ekonomik açıdan önde gelen Avrupa bölgeleri olan Hollanda, Almanya'nın Kuzey kısımları ve İngiltere'ye yakındı. Yine de, nüfusun %80 ila 85'i geçim seviyesinde küçük köylerde yaşamıştır.[32]
Merkantilizm Danimarka'da 17. ve 18. yüzyılda önde gelen ekonomik doktrin olmuş, Asiatisk Kompagni gibi tekellerin kurulmasına, 1736'da ilk Danimarka bankası Kurantbanken ve 1797'de ilk "kreditforening" (bir tür kredi topluluğu) gibi fiziksel ve finansal altyapının geliştirilmesi ve Tranquebar gibi bazı küçük Danimarka kolonilerinin edinilmesine öncülük etmiştir.[35]
18. yüzyılın sonunda belirleyici yapısal değişiklikler gerektiren büyük tarımsal reformlar yapıldı.[32] Politik olarak, Merkantilizm yavaş yavaş iktidar seçkinleri arasında liberal düşüncelerle yer değiştirdi. Napolyon Savaşlarından sonra yapılan para inkılâplarının ardından, mevcut Danimarka merkez bankası Nationalbanken 1818'de kuruldu.
Danimarka ekonomi tarihçisi Svend Aage Hansen'in öncü çalışmaları sayesinde, 1820'den itibaren Danimarka için ulusal muhasebe verileri bulunmaktadır. 1820'den beri sürekli dalgalanma gösterse de ekonomik büyümenin önemli ve kalıcı olduğu tespit edilmiştir. 1822-94 döneminde ortalama %2'lik faktör gelirlerinde (kişi başına %0,9) yıllık bir büyüme görülmüştür. 1830'dan itibaren, tarım işkolu birkaç on yıl boyunca, İngiliz tahıl ithalat vergilerinin kaldırıldığı 1846'dan sonra en azından İngiltere'ye tahıl üretimi ve ihracatı yapan büyük bir patlama yaşadı. Tahıl üretimi, yüzyılın ikinci yarısında daha az kârlı hale geldiğinde, Danimarkalı çiftçiler, üretimi bitkiselden hayvansal üretime yeni bir patlama dönemine götüren etkileyici ve benzersiz bir başarılı değişiklik yaptılar. Paralel sanayileşme 1870'lerden itibaren Danimarka'da başladı. Yüzyılın başında sanayi (zanaat işleri dâhil) nüfusun neredeyse %30'unu beslemişti.[36]
20. yüzyıl boyunca tarımın önemi, sanayiye göre yavaş yavaş azalmış, tarımsal istihdam ancak 1950'lerde sanayi istihdamı tarafından aşılmıştır. Yüzyılın ilk yarısı, iki dünya savaşı ve 1930'larda Büyük Buhran ile damgalanmıştı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Danimarka, OEEC/OECD, IMF, GATT/WTO ve 1972'den sonra Avrupa Ekonomik Topluluğuna, daha sonra Avrupa Birliği'ne katılarak giderek daha yakın uluslararası işbirliği içinde yer alır olmuştu. Dış ticaret, GSYİH'ye oranla yoğun bir şekilde arttı. Kamu işkolunun ekonomik rolü önemli ölçüde artmış ve ülke giderek artan bir şekilde sanayi ülkesinden hizmet üretiminin egemen olduğu bir ülkeye dönüşmüştür. 1958-73 yılları arası eşi görülmemiş bir yüksek büyüme dönemiydi. 1960'lar (on yıl), GSYİH'da kişi başına düşen en yüksek kayıtlı reel büyüme, yani yıllık %4.5 büyüme yıllarıydı.[37]
1970'lerde Danimarka, 1973 Petrol Krizi ile başlayan ve bilinmeyen bir olgu stagflasyonuna yol açan bir krize girmiştir. Gelecek onyıllar boyunca Danimarka ekonomisi, "denge problemleri" denilen yüksek işsizlik, cari işlemler açığı, enflasyon ve devlet borcu gibi birkaç büyük sorunla mücadele etmişti. 1980'lerden itibaren ekonomi politikaları giderek uzun vadeli bir görünüme yönelmiş ve yavaş yavaş bir dizi yapısal yeniden biçimlendirme bu sorunları çözmüştür. 1994 yılında etkin işgücü piyasası politikaları, yapısal işsizliği önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olan bir dizi işgücü piyasası reformu ile uygulamaya konmuştur.[38] 1987'den itibaren yapılan bir dizi vergi reformu, faiz ödemeleri üzerindeki vergi indirimlerini azaltma ve zorunlu işgücü piyasasına dayalı fonlu emekli maaşlarının 1990'lı yıllardan itibaren artan önemi özel tasarruf oranlarını önemli ölçüde arttırmış, böylece sürekli cari işlemler açığını sürekli fazlalara dönüştürmüştür. 1982'de tutarlı ve dolayısıyla daha güvenilir bir sabit döviz kurunun duyurulması, enflasyon oranının azaltılmasına yardımcı olmuştur.
21. yüzyılın ilk on yılında yeni ekonomi politikası sorunları ortaya çıkmıştır. Gelecekteki demografik değişikliklerin, özellikle de uzun ömürlülüğün artmasının, gelecek yıllarda çok büyük mali açıkları ortaya koyan mali sürdürülebilirliği tehdit edebileceği konusundaki artan bir farkındalık, 2006 ve 2011'de, her ikisinin de kamusal yaşla ilgili emekli maaşları almaya hak kazanma yaşını arttıran önemli siyasi anlaşmalara yol açmıştır. Esas olarak bu değişiklikler nedeniyle, 2012'den itibaren Danimarka mali sürdürülebilirlik sorunu genellikle çözülmüş olarak kabul edilir.[39] Bunun yerine, kamuoyunda yapılan tartışmalarda verimlilik artış oranını düşürmek, gelir dağılımı ve tüketim olanaklarındaki eşitsizliği artırmak gibi konular yaygındır.
2000'li yılların sonlarındaki küresel Büyük Durgunluk, beraberindeki Euro bölgesi borç krizi ve yan etkileri, Danimarka ekonomisini birkaç yıl boyunca etkiledi. 2017 yılına kadar, işsizlik oranlarının genellikle yapısal seviyelerinin üzerinde olduğu düşünülmekte ve bu da iş döngüsü açısından nispeten durgun bir ekonomiye işaret etmektedir. 2017-2018'den itibaren durum artık böyle sayılmamakta ve dikkatler olası aşırı ısınma durumundan kaçınılması gerektiğine yönlendirilmiştir.
Uluslararası bağlamda kişi başına düşen ortalama gelir yüksektir. Dünya Bankası'na göre, kişi başına düşen gayri safi millî gelir, 2017 yılında 55,220 dolar ile dünyanın en yüksek onuncusu konumundadır. Satın alma gücünün düzeltilmesi için, gelir 187 ülke arasında 52.390 dolar veya 16. en yüksek seviyededir.[27]
Son otuz yıl boyunca, Danimarka'da hane halkı tasarruf oranları önemli ölçüde artmıştır. Bu büyük ölçüde iki büyük kurumsal değişiklikten kaynaklanmaktadır: 1987'den 2009'a kadar bir dizi vergi reformu, hanehalkı faiz ödemelerinin vergi indirimi kurallarında özel borç örtüklüğünün etkin bir şekilde desteklenmesini önemli ölçüde azaltmıştı; ikincisi, zorunlu finanse edilen emeklilik planları 1990'lardan itibaren çoğu çalışan için normal hale geldi.[40] Yıllar geçtikçe, Danimarka emeklilik fonlarının serveti birikmiş, böylece 2016'da Danimarka'nın GSYİH'sının iki katını oluşturmuştur.[41] Sonuç olarak, emeklilik serveti, hem tipik bir Danimarkalı hanenin yaşam döngüsü hem de ulusal ekonomi için çok önemlidir. Emeklilik servetinin büyük bir kısmı yurt dışına yatırılır ve böylece adil miktarda yabancı sermaye geliri elde edilir. 2015 yılında, ortalama hanehalkı varlıkları, yalnızca Hollanda'nın ardından ikinci sırada OECD ülkeleri arasında harcanabilir gelirlerinin %600'ünden daha fazlaydı. Aynı zamanda, ortalama hanehalkı brüt borcu, OECD'de en üst düzeyde olan harcanabilir gelirin neredeyse %300'üydü. Sonuç olarak, hanehalkı bilançosu Danimarka'da diğer birçok ülkeye kıyasla çok büyüktü. Danimarka Merkez Bankası Nationalbanken, bunu gelişmiş bir finansal sisteme bağladı.[42]
Danimarka'da gelir eşitsizliği geleneksel olarak düşüktür. OECD rakamlarına göre, 2000 yılında Danimarka tüm ülkelerin en düşük Gini katsayısına sahipti.[43] Bununla birlikte, son on yılda eşitsizlik artmıştır. Danimarka istatistiklerinden elde edilen verilere göre, harcanabilir gelir için Gini katsayısı 1987'de 22.1'den 2017'de 29.3'e yükselmiştir.[44] Danimarka Ekonomi Konseyi, 2016'dan itibaren yapılan bir analizde, Danimarka'daki artan gelir eşitsizliğinin birkaç bileşenden kaynaklandığını tespit etti: vergi öncesi işgücü geliri bugün eskisinden daha eşit oranda dağıtılmakta, genel olarak işgücü gelirinden eşit oranda daha az dağılan sermaye geliri, toplam gelirin payı olarak artmaktadır ve ekonomi politikası, hem kamu geliri transferleri bugün daha küçük bir rol oynadığından hem de vergi sistemi daha az ilerici hale geldiğinden, bugün daha az yeniden dağıtılmıştır.[28]
Uluslararası karşılaştırmalarda, Danimarka nispeten eşit gelir dağılımına sahiptir. CIA World Factbook'a göre, Danimarka, 2016 yılında 158 ülke içinde 20. en düşük Gini katsayısına (29.0) sahipti.[45] Eurostat'tan gelen verilere göre, Danimarka, 2017'de yedinci en düşük Gini katsayısına sahip AB ülkesiydi. Slovakya, Slovenya, Çekya, Finlandiya, Belçika ve Hollanda, harcanabilir gelir açısından Danimarka'dan daha düşük bir Gini katsayısına sahipti.[29]
Danimarka işgücü piyasası, Danimarka Sendikalar Konfederasyonu ve Danimarka İşveren Konfederasyonları'nın karşılıklı birbirlerinin örgütlenme ve müzakere hakkını tanıdığı 1899'daki "Septemberforliget"'ten (Eylül Uzlaşması) geri kalan toplu sendikalaşma oranları ve toplu sözleşme kapsamı ile simgelenmiştir. İşgücü pazarı ayrıca geleneksel olarak yüksek derecede esneklik, yani işçiler için işgücü piyasası esnekliği ve ekonomik güvenliğin bir birleşimi ile karakterize edilir.[46] Esneklik derecesi, etkin işgücü piyasası politikaları ile kısmen korunmaktadır. Bununla birlikte, işsiz işçiler için etkili tazminat oranı son on yıldır azalmaktadır. Çoğu Batı ülkesinden farklı olarak, İsveç gibi Danimarka'da da yasal bir asgarî ücret yoktur.
Nüfusun nispeten büyük bir kısmı, en azından çok yüksek bir kadın katılım oranı nedeniyle, işgücü piyasasında etkin bir rol üstlenir. 15-64 yaş arası kişiler için toplam katılım oranı 2017 yılında %78.8 idi. Bu, yalnızca İzlanda, İsviçre, İsveç, Yeni Zelanda ve Hollanda'nın ardından OECD ülkeleri arasında en yüksek 6. sıradaydı. Tüm OECD ülkeleri için birlikte ortalama, %72.1'di.[47]
Eurostat'a göre, işsizlik oranı 2017'de %5,7 idi. Bu, Danimarka'da işsizliğin %7.6 olan AB ortalamasının biraz altında olduğunu göstermektedir. 10 AB üye ülkesi, 2017'de Danimarka'dan daha düşük bir işsizlik oranına sahipti.[48]
Toplamda, 2017 yılında toplam istihdam Danimarka İstatistik Kurumuna göre 2,919,000 kişi olarak gerçekleşmiştir.[49]
Her yıl işten ayrılan çalışanların payı (yeni bir iş, emeklilik veya işsizlik durumu) özel sektörde yaklaşık %30'dur[50] - İngiltere'de ve ABD'de de gözlemlenen bir seviye - ancak karşılık gelen rakamın yaklaşık %10 olduğu kıta Avrupa'sından ve İsveç'ten çok daha yüksektir. Bu yıpranma, yeni ve eski çalışanları eski verimlilik seviyelerine dönmek için yarım yıl gerektiren, ancak işten çıkarılması gereken insan sayısını azaltan yıpranma ile birlikte çok maliyetli olabilir.[51]
Küçük bir açık ekonomi olarak, Danimarka dış ticarete çok bağımlıdır. 2017 yılında toplam mal ve hizmet ihracatının değeri GSYİH'nın %55'ini oluştururken, toplam ithalatın değeri GSYİH'nın %47'sini oluşturmaktadır. Mal ve ticaret hem ihracatın hem de ithalatın %60'ından biraz daha fazlasını oluşturmakta ve kalan %40'a yakınını da hizmet ticareti oluşturmaktadır.[52]
Makine, kimyasal madde ve ilaç ve zirâi ürünler gibi ilgili ürünler, 2017 yılında en büyük ihracat malları grubudur.[53] Hizmet ihracatına Danimarka ticaret donanması ile yapılan yük ve deniz taşımacılığı hizmetleri hakimdir.[54] Danimarka'nın en önemli ticaret ortaklarının çoğu komşu ülkelerdir. 2017'de Danimarka mal ve hizmetlerinin beş ana alıcısı Almanya, İsveç, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Norveç'tir. Danimarka'nın 2017 yılında çoğu mal ve hizmeti ithal ettiği beş ülke ise Almanya, İsveç, Hollanda, Çin ve Birleşik Krallık'tı.[55]
1960'ların başından bu yana cari işlemler açığının neredeyse tutarlı bir şekilde dış dengesi sağlandıktan sonra, Danimarka, 1998 hariç olmak üzere, 1990'dan bu yana her yıl ödemeler dengesi (BOP, Balance of payments) cari hesabında bir fazlalık sağlamıştır. 2017 yılında cari işlemler fazlası GSYİH'nın yaklaşık %8'ini oluşturmuştur. Sonuç olarak, Danimarka net borçlu bir ülkeden net alacaklı bir ülkeye dönüşmüştür. 1 Temmuz 2018'e gelindiğinde, Danimarka'nın net dış varlığı veya net uluslararası yatırım pozisyonu GSYİH'nın %64.6'sına eşitti, böylece Danimarka, herhangi bir AB ülkesinin GSYİH'sine göre en büyük net dış servete sahip ulus oldu.[18]
Yıllık cari hesap, yurt içi tasarruf eksi toplam yurt içi yatırımın değerine eşit olduğu için, yapısal bir açıktan yapısal bir fazlalığa olan değişim, bu iki ulusal hesap bileşenindeki değişikliklerden kaynaklanmaktadır. Özellikle, Danimarka'nın finansal varlıklardaki tasarruf oranı, 1980'den 2015'e kadar GSYİH'nın yüzde 11 oranında artmıştır. Yurt içi tasarruf davranışındaki bu büyük değişimin iki ana nedeni, büyük ölçekli zorunlu emeklilik planlarının ve birkaç Danimarka maliye politikası reformunun, hanehalkı faiz giderinin vergi indirimlerini önemli ölçüde azaltması ve böylece vergi indiriminin özel borca indirgenmesinin öneminin artmasıydı.[40]
Danimarka para birimi, 100 øre'ye bölünmüş Danimarka kronudur. Kron ve øre, eski rigsdaler ve skilling yerine 1875 yılında piyasaya sürüldü. Danimarka, 1873'ten 1914'e kadar İskandinav Para Birliği döneminde altın standardına dayanan sabit bir döviz kuru sistemini sürdürme geleneğine sahipti.[56] Uluslararası Bretton Woods sisteminin 1971'de yıkılmasından sonra Danimarka, 1970'lerde ve 1980'lerin başında defalarca kronu devalüe etmiş ve etkin bir şekilde "sabit, ancak ayarlanabilir" döviz kurları politikasını sürdürmüştür. Yükselen enflasyon, Danimarka'da 1982'de daha tutarlı bir sabit döviz kuru politikası ilan edilmesine yol açmıştır. İlk başta Kron, 1987'de Deutschmark'a ve 1999'dan Euro'nun tedavüle çıkmasına kadar Avrupa Para Birimi olan ECU'ya endekslenmişti.[57]
Uygun olmasına rağmen, Danimarka, Avrupa Para Birliği (Euro) kabul edilirken, Avrupa Para Birliği'ne katılmamayı seçmişti. 2000 yılında Danimarka hükûmeti Danimarka'nın DAÜ üyeliğini savundu ve sorunu çözmek için bir referandum çağrısında bulundu. %87,6'lık bir oylama ile oy verenlerin %53'ü Danimarka'nın üye olmasını reddetti. Zaman zaman, konuyla ilgili başka bir referandum çağrısı konusu tartışılmış, ancak 2007-2008 mali krizinden bu yana, kamuoyu yoklamaları, EMU'ya katılmayan Danimarka'ya karşı açık çoğunluk oluşturmadığından soru şu anda politik gündemde değildir.[58]
Sabit döviz kuru ayarlamaları, Danimarka Merkez Bankası (Danmarks Nationalbank) sorumluluğundadır. Döviz kuru politikasının bir sonucu olarak, banka, istikrârlı bir döviz kuru sağlamaya yönelik faiz oranlarını her zaman ayarlar ve dolayısıyla aynı zamanda, örneğin iç enflasyon veya işsizlik oranlarını dengelemek için para politikası uygulayabilir. Bu, istikrar politikalarının yürütülmesi, Danimarka'nın Norveç, İsveç, Polonya ve İngiltere gibi komşu ülkelerde, merkez bankalarının merkezi bir dengeleyici rol oynadığı durumdan temelden farklı kılmaktadır. Şu anda Danimarka sabit bir döviz kuru ile bağımsız bir para birimini koruyan tek OECD üyesi ülkedir. Sonuç olarak, Danimarka Kronu Avrupa Döviz Kuru mekanizması II (ERM II)'deki tek para birimidir.[59]
Danimarka, 2015 yılının ilk aylarında, çok büyük sermaye girişleri nedeniyle uzun yıllardır sabit döviz kuruna karşı en büyük baskıyı yaşayarak, Danimarka kronunun değer kazanmasına neden oldu.[59] Danmarks Nationalbank, faiz oranlarını düşük seviyelere indirerek çeşitli şekillerde tepki gösterdi. 6 Şubat 2015'te, dört resmî Danimarka Merkez Bankası oranından biri olan mevduat oranı sertifikaları %-0.75'e indirilmişti. Ocak 2016'da, oran o zamandan beri sürdürülen düşürülme politikasını takiben, %-0.65'e yükseltildi.[60]
Danimarka İstatistik Kurumunun resmî tüketici fiyat endeksi ile ölçülen enflasyon oranı, 2017 yılında %1,1 idi.[4] Enflasyon genel olarak son on yılda düşük ve istikrârlı olmuştur. 1980 yılında yıllık enflasyon %12'den fazla iken, 2000-2017 döneminde ortalama enflasyon oranı %1.8 idi.[4]
2007 yılında yerel yönetim reformundan bu yana, Danimarka'daki genel hükûmet örgütlenmesi üç idari düzeyde yürütülmektedir: merkezî hükûmet, bölgeler ve belediyeler. Bölgeler temel olarak sağlık hizmetlerini yönetirken, belediyeler ilköğretim ve sosyal hizmetleri yönetmektedir. İlke olarak belediyeler bağımsız olarak gelir ve emlak vergilerini artırırlar, ancak toplam Belediye vergilendirme ve harcama kapsamı, belediyeler ile Danimarka Maliye Bakanı arasındaki yıllık müzakerelerle yakından düzenlenir. Merkezi hükûmet düzeyinde, Maliye Bakanlığı ekonomi politikasının yürütülmesinde Koordinatör rolü üstlenmektedir. 2012 yılında Danimarka Parlamentosu, yapısal açığın GSYİH'nın %0.5'ini[61] asla aşmaması gerektiğini ve Danimarka maliye politikasının sürdürülebilir olması gerektiğini belirterek, negatif olmayan bir mali sürdürülebilirlik göstergesi olarak tüm mali çerçeveyi yöneten bir bütçe yasasını (Ocak 2014'ten itibaren geçerli) onaylamıştır.[62] Bütçe Yasası, Danimarka Ekonomi Konseylerinin halihazırda var olan bağımsız danışma organına bağımsız mali kurumun (IFI, gayriresmî olarak "mali bekçi" olarak da bilinir[63]) rolünü de atadı.[61]
Danimarka maliye politikası genel olarak sağlıklı kabul edilir. Hükûmetin net borcu 2017 sonunda, 27,3 milyar DKK ya da GSYİH'nın %1,3'ü kadar sıfıra yakın bir değerdedir.[19][64] Mali varlıkların yanı sıra yükümlülüklerin adil bir miktarına sahip devlet işkolu, hükûmet brüt borcu aynı tarihte GSYİH'nın %36.1'i olarak gerçekleşmiştir.[65] GSYİH'nın yüzdesi olarak brüt EMU borcu, AB üyesi tüm 28 ülke arasında altıncı en düşüktü; sadece Estonya, Lüksemburg, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Romanya'da brüt borç daha düşüktür.[66] Danimarka'nın 2017 yılında GSYİH'nın %1.1'lik bir devlet bütçesi fazlası vardı.[66]
Danimarka hükûmetinden ve bağımsız Danimarka Ekonomi Konseyinden uzun vadeli yıllık mali projeksiyonlar, demografik gelişmelerin neden olduğu muhtemel gelecekteki mali gelişmeleri dikkate alarak (örneğin, yaşam beklentisinin önemli ölçüde genişlemesinden kaynaklanan nüfusun muhtemelen yaşlanması), Danimarka maliye politikasının uzun vadede aşırı sürdürülebilir olduğunu düşündürmektedir. 2018 Baharında, Mali Sürdürülebilirlik Göstergesi olarak adlandırılan GSYİH'nın sırasıyla %0.9'u (Danimarka Ekonomi Konseyi tarafından) ve 1.2'si (Danimarka hükûmeti tarafından) olarak hesaplandı.[67][68] Bu, projeksiyonlarda kullanılan varsayımlar çerçevesinde, maliye politikasının (yaklaşık olarak daha cömert kamu harcamaları ve/veya daha düşük vergilerle) kalıcı olarak gevşetilebileceği anlamına gelir. Uzun vadede istikrarlı bir devlet borcu GSYİH'ya olan oranını korurken, GSYİH'nın %1'i olarak gerçekleşmiştir.
Danimarka'daki vergi düzeyi ve Hükûmet harcamaları düzeyi, geleneksel olarak Danimarka'nın 20. yüzyılda tarihsel olarak gelişen refah devleti ilkeleri de dâhil olmak üzere bir örnek olduğu İskandinav modeline atfedilen dünyanın en yüksekleri arasında yer almaktadır. 2017 yılında, resmî Danimarka vergi düzeyi GSYİH'nın %46,1'i olarak gerçekleşmiştir.[69] Danimarka tarafından finanse edilen emeklilik sisteminin yeniden düzenlenmesinden kaynaklanan yüksek olağanüstü bir kerelik vergi gelirleri nedeniyle, tüm en yüksek Danimarka vergi seviyesi 2014'te rekor bir seviye olan GSYİH'nın %49.8'ine[69] ulaşmıştır. Danimarka'da vergilerin GSYİH'ya oranı %46'dır; bu tüm OECD ülkeleri arasında Fransa'dan sonra ikinci sırada yer alır. OECD ortalaması %34,2[70] idi. Danimarka'nın vergi yapısı (farklı vergilerin göreceli ağırlığı) OECD ortalamasından da farklıdır, çünkü 2015'teki Danimarka vergi sistemi kişisel gelir vergilerinden elde edilen vergilerden önemli ölçüde daha yüksek gelirler elde etse de, öte yandan, hiçbir şekilde elde edilen gelirler sosyal güvenlik katkılarından elde edilmemiştir.
2016 yılında, tüm Danimarka vergi mükellefleri için işgücü gelirindeki ortalama marjinal vergi oranı %38,9 idi. Kişisel sermaye gelirindeki ortalama marjinal vergi oranı ise %30.7 idi.[71]
Princeton Üniversitesi İktisat Profesörü Henrik Kleven, Danimarka ve İskandinavya'nın komşularındaki üç ayrı politikanın yüksek vergi oranlarının ekonomiye nispeten küçük bir çarpıtma getirdiğini belirtti; bunlar, vergi toplama amacıyla üçüncü taraf bilgi raporlamasının yaygın olarak kullanılması (bir düşük vergi kaçakçılığı düzeyi), geniş vergi tabanları (vergiden düşük kaçınma düzeyi sağlama) ve çalışmayı tamamlayıcı olan malların güçlü bir şekilde sübvanse edilmesidir (yüksek işgücüne katılım sağlanması).[72]
Yüksek vergi seviyesine paralel olarak, devlet harcamaları GSYİH'nın büyük bir bölümünü oluşturmakta ve Hükûmet kesimi birçok farklı görevi yerine getirmektedir. Eylül 2018 itibarıyla, tüm çalışanların %29,9'una karşılık genel devlet kesiminde 831.000 kişi çalışmaktaydı. 2017 yılında toplam devlet harcamaları GSYİH'nın %50,9'una ulaşmıştır. Hükûmet tüketimi, GSYİH'nın %25'ini (örneğin eğitim ve sağlık harcamaları) ve devlet yatırımları (altyapı vb.) GSYİH'nın %3,4'ünü oluşturmaktadır. Kişisel gelir transferleri (örneğin yaşlı veya işsiz insanlar için) GSYİH'nın %16,8'ini oluşturmuştur.[67]
Danimarka'da A-kasse adında bir işsizlik sigortası sistemi vardır (arbejdsløshedskasse). Bu sistem, devlet tarafından tanınan bir işsizlik fonuna ücretli üyeliği gerektirir. Bu fonların çoğu sendikalar tarafından yönetilir ve giderlerinin bir kısmı vergi sistemi aracılığıyla finanse edilir.[73] Bir A-kasse üyesi bir sendika üyesi olmak zorunda değildir. Her Danimarka vatandaşı veya çalışanı bir işsizlik fonu üyeliğine hak kazanamamakta ve üyelik kazanımları 2 yıllık işsizliğin ardından sona ermektedir.[74] A-kasse üyesi olmayan bir kişi işsizlik ödeneği alamaz.[75] İşsizlik fonları, bunun yerine bir belediye sosyal destek sistemine aktarılacak olan hasta üyelerine fayda sağlamaz. Danimarka ülke çapında, ancak belediyenin yoksulluğa karşı sosyal destek sistemini yönettiği ve nitelikli vatandaşların asgâri bir yaşam gelirine sahip olduğunun güvence altına alındığı bir ülke konumundadır. 18 yaşından büyük tüm Danimarka vatandaşları, kendilerini veya ailelerini parasal yönden destekleyemezlerse, bir takım maddi destekler için başvurabilirler. Onaylanma durumu otomatik değildir ve bu sistemin kapsamı genellikle 1980'lerden beri azalmıştır. Hasta insanlar hastalıkları süresince bir miktar maddi destek alabilirler. Çalışabilme yetenekleri en çok 5 aylık hastalıktan sonra belediye tarafından yeniden değerlendirilecektir.[76][77]
İşgücü piyasasına ilişkin refâh sistemi, 1990'ların sonlarından bu yana işgücü arzını artırmaya yönelik siyasi gündemlerden dolayı çeşitli reformlar ve mali kesintiler yaşadı. İşsizlerin haklarında yapılan bazı reformlar, kısmen Danimarka Ekonomi Konseyi'nden ilham alınarak gerçekleştirildi.[78] İşsizlik yardımlarının dört ila iki yıl arasında alınabileceği süreyi yarıya indirmek ve bu hakkı yeniden kazanmak için iki kat daha zor hale getirmek, örneğin 2010 yılında uygulanmıştır.
Engelli insanlar kalıcı sosyal emeklilik için başvurabilirler. Desteğin kapsamı çalışma kabiliyetine bağlıdır ve 40 yaşın altındaki insanlar, her türlü çalışmadan yoksun sayılmadıkça sosyal emeklilik maaşı alamazlar.[79]
Tarım bir zamanlar Danimarka'nın en önemli iş koluydu. Günümüzde, küçük bir ekonomik öneme sahiptir. 2016 yılında 62.000 kişi veya tüm çalışanların %2,5'i tarım ve bahçecilikte çalışmış, balıkçılıkta ise 2,000 kişi daha çalışmıştır.[8] Kişi başına katma değer nispeten düşük olduğu için, ulusal katma değer payı biraz daha düşüktür. Tarım, ormancılık ve balıkçılıkta toplam brüt katma değer, Danimarka'daki toplam çıktıların %1.6'sına (2017'de) ulaşmıştır.[3] Buna rağmen, Danimarka hala çeşitli tarımsal üretim türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Hayvancılık içinde süt ve et sığırları, domuzlar, kümes hayvanları ve kürklü hayvanlar (başlıca vizon) bulunur - bunlar çoğunlukla ihracat için üretilen hayvanlardır. Sebze üretimi ile ilgili olarak, Danimarka lider bir çim, yonca ve bahçe tohumları üreticisidir. Tarım ve gıda işkolu, 2015 yılında toplam Danimarka emtia ihracatının %25'ini temsil etmiştir.[80]
Danimarka toprak alanının %63'ü, 2017 yılında Kopenhag Üniversitesi'nden gelen bir rapora göre, dünyanın en yüksek payı olan bir değerde tarımsal üretim için kullanılmaktadır.[81] Danimarka tarım endüstrisi tarihsel olarak serbest mülk ve aile mülkiyeti ile karakterizedir, ancak yapısal gelişim nedeniyle çiftlikler gittikçe daha az ve daha büyük hale gelmiştir. 2017'de çiftlik sayısı yaklaşık 35.000 idi[82] ve bunun yaklaşık 10.000'i tam zamanlı çiftçilere aitti.[83]
Daha az ve daha büyük çiftliklere yönelik eğilime, üretilen birim başına daha az kaynak kullanarak hayvansal üretimdeki bir artış da eşlik etmiştir.
Süt çiftçisinin sayısı ortalama 150 inek sürüsü ile yaklaşık 3.800'e düşmüştür. Süt kotası 1.142 tondur. Danimarkalı süt çiftçileri, Avrupa'daki en büyük ve en modern üreticiler arasında yer almaktadır. İneklerin yarısından fazlası yeni gevşek yuva sistemlerinde yaşar. Süt ürünleri ihracatı, Danimarka'daki toplam tarımsal ihracatın yüzde 20'sinden fazlasını oluşturmaktadır. 2011 yılında toplam sığır sayısı yaklaşık 1,5 milyondu. Bunlardan 565.000'i süt inekleri, 99.000'i emziren ineklerdir. Et sığırlarının yıllık kesimi 550.000 civarındadır.
100 yıldan fazla bir süredir domuz ve domuz eti üretimi Danimarka'da önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Danimarka domuz endüstrisi, dünyanın en büyük domuz eti ihracatçıları arasında yer alan Danimarka için temel oluşturan üreme, kalite, gıda güvenliği, hayvan refahı ve izlenebilirlik gibi alanlarda dünya liderleri arasında olmasını sağlamaktadır. Üretimin yaklaşık yüzde 90'ı ihraç ediliyor. Bu, tarımsal ihracatın neredeyse yarısını ve Danimarka'nın toplam ihracatının yüzde 5'inden fazlasını oluşturmaktadır. Yaklaşık 4.200 çiftçi yılda 28 milyon domuz üretmektedir. Bunlardan 20,9 milyonu Danimarka'da kesilmektedir.
Endüstriyel ölçekte Kürk yetiştiriciliği 1930'larda Danimarka'da başlamıştı. Danimarka şu anda dünyanın en büyük vizon kürkü üreticisidir ve 1,400 vizon çiftçisi 17.2 milyon vizonu besler ve her yıl en yüksek kalitede 14 milyon kürk üretir.[84] Kopenhag Kürk Müzayedelerinde satılan derilerin yaklaşık yüzde 98'i ihraç edilmektedir. Kürk, Danimarka tarımının üçüncü en büyük ihracat maddesi olarak yıllık 7 milyar DKK'dan daha yüksek bir değere sahiptir. Çiftliklerin sayısı 1980'lerin sonunda 5.000'den fazla çiftlikle zirveye ulaşmış, ancak bireysel çiftlikler büyüdükçe bu sayı giderek azalmıştır.[84] Danimarkalı vizon çiftçileri işlerinin sürdürülebilir olduğunu iddia etmekte, vizon atıkları gıda endüstrisini beslemekte ve ölü hayvanın tüm parçaları et, kemik unu ve biyoyakıt olarak kullanılmaktadır. Vizonun refahına özel bir dikkat gösterilmekte ve genel halk için düzenli "Açık Çiftlik" düzenlemeleri yapılmaktadır.[85] Vizon gelişir, ancak Danimarka'ya özgü değildir ve istilacı bir tür olarak kabul edilir. Amerikan Vizonu şimdi Danimarka'da yaygındır ve yerel yaban hayatı, özellikle su kuşları için sorunlara neden olmaya devam etmektedir.[86] Danimarka'da ayrıca az miktarda tilki, çinçilla ve tavşan kürkü üretimi de yapılmaktadır.[85]
İki yüz uzman üretici, 2011'de 66 milyon kg olan Danimarka yumurta üretiminden sorumludur. Kesim için kullanılan tavuklar genellikle 40.000 piliç içeren birimlerde üretilmektedir. 2012 yılında 100 milyon tavuk kesilmiş, küçük kanatlı hayvan üretimlerinde aynı yılda 13 milyon ördek, 1,4 milyon kaz ve 5,0 milyon hindi kesilmiştir.
Organik tarım ve üretim, bu özel tarımsal yöntemin ilk resmî düzenlemelerinin yürürlüğe girdiği 1987'den bu yana Danimarka'da önemli ölçüde ve sürekli olarak artmıştır. 2017 yılında organik ürünlerin ihracatı, beş yıl önceki 2012 yılına göre %153 artarken, 2016 yılında %21 artarak 2.95 milyar DKK'ya ulaştı. Organik ürünlerin ithalatı her zaman ihracattan daha yüksek olmuş ve 2017 yılında 3.86 milyar Danimarka kronuna ulaşmıştır. Birkaç yıl süren durgunluktan sonra, ekili alanın %10'una yakını şimdi organik tarım için sınıflandırılmış ve süt ürünleri endüstrisi için 2017'den itibaren ekili alanların %13,6'sı ayrılmıştır.[87]
Danimarka, dünyadaki organik ürünler için en yüksek perakende tüketim oranına sahiptir. 2017 yılında bu pay %13,3 oranla toplamda 12,1 milyar Danimarka kronu olarak gerçekleşmiştir.
Danimarka, Kuzey Denizi'nde bazı petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahiptir ve Esbjerg, petrol ve gaz endüstrisinin ana kentidir. Yine de son yıllarda üretim azalmıştır. 2006 yılında madencilik ve taşocakçılığı endüstrilerinde (brüt katma değer veya GVA (Brüt katma değer) olarak ölçülen) üretim, Danimarka'nın toplam GVA'sının %4'ünden fazlasını oluştururken, 2017'de %1,2'ye ulaşmıştır.[3]
İşkolu yüksek sermaye yoğundur, bu nedenle istihdamın payı çok daha düşüktür: 2016 yılında petrol ve gaz çıkarımı işkolunda yaklaşık 2.000 kişi ve çakıl ve taş çıkarımı konusunda 1.000 kişi veya Danimarka'da toplam istihdamın yaklaşık %0.1'i olarak pay alır.[8]
2017 yılında imalat sanayisindeki toplam üretim (brüt katma değer), Danimarka'daki toplam üretimin %14,4'ünü oluşturmuştur.[3] 2016 yılında 325.000 kişi veya tüm çalışanların %12'sinden az bir kısmı üretimde (kamu hizmetleri, madencilik ve taşocakçılığı dâhil) çalışmıştır.[8] Başlıca alt sektörler ilaç, makine ve gıda ürünleri imalatıdır.[88]
2017 yılında, hizmet sektörlerindeki toplam çıktı (brüt katma değer), Danimarka'daki toplam üretimin %75.2'sini[3] oluşturmuş ve tüm istihdam edilen kişilerin %79.9'u (2016) bu işkolunda çalışmıştır.[8] Kamu yönetimi, eğitim ve sağlık hizmetleri dışında, ana hizmet alt endüstrileri ticaret ve ulaştırma hizmetleri ve iş hizmetleridir.[8]
Danimarka, Kopenhag ile İsveç, Malmö arasında, (Øresund Köprüsü) ve Zealand ile Funen arasında (Büyük Kemer Sabit Bağlantı (Storebæltsforbindelsen)) karayolu ve demiryolu bağlantılarının inşa edilmesinde önemli yatırımlar yapılmıştır. Kopenhag Malmö Limanı, iki şehir arasında her iki ulusun da ortak limanı olarak kurulmuştur.
Ana demiryolu işletmecisi yolcu hizmetleri için Danske Statsbaner (Danimarka Devlet Demiryolları) ve yük trenleri için DB Schenker Rail'dir.[89] Demiryolu rayları Banedanmark tarafından yapılmaktadır. Kopenhag'da küçük bir metro sistemi, Kopenhag Metrosu ve daha büyük bir alan olan Kopenhag bölgesinde, geniş elektrikli bir banliyö demiryolu ağı olan S-tren vardır.
Özel araçlar giderek daha fazla ulaşım aracı olarak kullanılmaktadır. Yeni otomobiller kayıt vergisi (%85 ila %150) ve KDV (%25) ile vergilendirilir. Otoyol ağının büyüklüğü 1300 km'yi bulmaktadır.[90]
Danimarka, rüzgâr enerjisi gibi değişken ve öngörülemeyen enerji kaynaklarının şebekeye bütünleştirilmesi açısından güçlü bir konumdadır. Danimarka'nın artık akıllı akü sistemleri (V2G, Vehicle-to-grid) ve şebeke eklentili elektrikli araçlara odaklanarak ulaşım sektöründe bunlardan yararlanmayı hedeflediği bilinen bir bilgidir.[91][92]
Danimarka, 1972'deki %99 fosil yakıt (%92 petrol (hepsi ithal) ve %7 kömür) ve %1 biyoyakıt olan enerji tüketimini, %73 fosil yakıt (%37 petrol (hepsi yerli), %18 kömür ve %18 doğal gaz (hepsi yerli)) ve 2015'te de %27 yenilenebilir enerji (büyük ölçüde biyoyakıt) olarak değiştirmiştir. Amaç, 2050 yılına kadar fosil yakıtlardan tamamen bağımsız olmaktır. Bu köklü değişim başlangıçta 1972'de Kuzey Denizi'nde Danimarka petrol ve doğal gaz rezervlerinin keşfinden ve 1973 Petrol Krizinden büyük ölçüde ilham almıştır.[93] Bu yöneliş 1984'te, devletle yakın işbirliği içinde yerli sanayi tarafından geliştirilen Danimarka Kuzey Denizi petrol ve gaz alanlarının büyük üretimlere başladığı dev bir sıçrama yapmıştı.[94] 1997'de Danimarka enerji bakımından kendi kendine yeterli hale gelmiş[95] ve enerji sektöründen kaynaklanan toplam CO2 emisyonu 1996 yılına kadar düşmeye başlamıştı.[96] Rüzgâr enerjisinin toplam enerji tüketimine katkısı 1997 yılında %1'den 2015 yılında %5'e çıkmıştır.[97]
2000 yılından bu yana, Danimarka gayri safi yurt içi hasılasını (GSYİH) arttırmış ve aynı zamanda enerji tüketimini azaltmıştır.[98] 1972'den bu yana, GSYİH aynı dönemde iki katına çıkmasına rağmen, toplam enerji tüketimi %6 oranında azalmıştır.[97] Danimarka, 2014 yılında dünyanın 6. en iyi (0.88 puan) enerji güvenliğine sahip ülkesiydi.[99] Danimarka, 1970'lerdeki petrol krizlerinden bu yana enerjinin dikkatli kullanımını teşvik etmek için nispeten yüksek bir enerji vergilendirmesine sahip olmuş ve Danimarka endüstrisi buna adapte olarak rekabet üstünlüğü kazanmıştır.[100] Sözde "yeşil vergiler", kısmen diğer ülkelerden daha yüksek olduğu için değil, aynı zamanda "daha yeşil" davranışları teşvik etme yönteminden daha fazla hükûmet geliri toplamada bir araç olduğu için eleştirilmiştir.[101][102]
Danimarka, AB'de düşük elektrik maliyetlerine[104] (daha temiz enerji maliyetleri de dâhil olmak üzere) sahip olmakla birlikte, genel vergiler (2015 'te 11.7 milyar DKK),[103] hane halkı için elektrik fiyatını Avrupa'nın en yüksek seviyesine getiriyor.[105] 2015 yılı itibarıyla Danimarka'nın elektrikle ilgili çevre vergisi bulunmamaktadır.[106]
Danimarka rüzgâr enerjisinde uzun bir süre liderdir ve Vestas ve Siemens rüzgâr türbinlerinin önde gelen ihracatçısıdır; Mayıs 2011'de Danimarka, gayri safi yurt içi hasılasının %3,1'ini yenilenebilir (temiz) enerji teknolojisi ve enerji verimliliğinden almakta bu da yaklaşık 6,5 milyar Euro (9,4 milyar $) değerine isabet etmektedir.[107] Rüzgâr enerjisi gibi değişken ve öngörülemeyen enerji kaynaklarını şebekeye eklemlemiştir. Rüzgâr, 2017'de Danimarka'nın toplam elektrik tüketiminin %43'üne eşdeğer enerji üretmiştir.[108][109] Toplam enerji üretiminin payı daha küçüktür: 2015 yılında, rüzgâr toplam Danimarka enerji üretiminin %5'ini oluşturmuştur.[97]
Energinet.dk, elektrik ve doğal gaz alanında Danimarka'nın ulusal iletim sistemi işletmenidir. Batı Danimarka ve Doğu Danimarka'nın elektrik şebekeleri, 600 MW'lık Büyük Bantlı Güç Bağlantısının devreye girdiği 2010 yılına kadar birbirine bağlı değildi. Kojenerasyon tesisleri, genellikle 1,6 milyon haneye hizmet veren bölgesel ısıtma sistemiyle Danimarka'da bir ölçüttür.
Atık enerji yakma tesisleri çoğunlukla ısıtma ve sıcak su üretir. Glostrup Belediyesi'ndeki Vestforbrænding, 80.000 haneye elektrik sağlayan ve 63.000 hanede (2016) tüketime eşdeğer ısıtma sağlayan bir kojenerasyon tesisi olarak Danimarka'nın en büyük yakma fırınını işletmektedir. Amager Bakke, inşa edilen yeni bir yakma fırını örneğidir.
Danimarka'ya ek olarak, Danimarka Krallığı Kuzey Atlantik Okyanusu'ndaki iki özerk kurucu ülkeden oluşur: Grönland ve Faroe Adaları. Her ikisi de Danimarka kronunu para birimi olarak kullanmakta, ancak ayrı ulusal hesaplara sahip ayrı ekonomiler oluşturmaktadır. Her iki ülke de, Danimarka'dan; Grönland'ın GSYİH'sının yaklaşık %25'ini ve Faroe Adaları'nın GSYİH'sının %11'ini oluşturan yıllık bir mali destek almaktadır.[110][111] Her iki ülke için de balıkçılık endüstrisi önemli bir ekonomik etkinliktir.
Ne Grönland ne de Faroe Adaları Avrupa Birliği üyesidir. Grönland 1986'da Avrupa Ekonomik Topluluğunu terk etmiş ve Faroe Adaları, Danimarka'nın AET'ye katıldığı 1973 yılında üyeliği reddetmiştir.[112][113]
Aşağıdaki tablo 1980-2017 yılları arası temel ekonomik verileri göstermektedir. %2'nin altındaki enflasyon yeşil renkle gösterilmiştir.[114]
Yıl | GSYİH (Milyar ABD Doları SAGP) |
Kişi başına GSYİH (ABD Doları cinsinden SAGP) |
GSYİH artışı (reel) |
Enflasyon oranı (Yüzde olarak) |
İşsizlik (Yüzde olarak) |
Devlet borcu (GSYİH'nın %'si olarak) |
---|---|---|---|---|---|---|
1980 | 58.9 | 11,504 | %−0.5 | ▲%11.3 | %5.3 | n/a |
1981 | 64.0 | 12,491 | %−0.7 | ▲%11.7 | ▲%7.1 | n/a |
1982 | 70.5 | 13,766 | %3.7 | ▲%10.1 | ▲%7.6 | n/a |
1983 | 75.2 | 14,689 | %2.6 | ▲%6.8 | ▼%8.4 | n/a |
1984 | 81.1 | 15,858 | %4.2 | ▲%6.3 | ▼%7.9 | n/a |
1985 | 87.0 | 17,025 | %4.0 | ▲%4.7 | ▼%6.6 | n/a |
1986 | 93.1 | 18,200 | %4.9 | ▲%3.7 | ▼%5.0 | n/a |
1987 | 95.7 | 18,681 | %0.3 | ▲%4.0 | ▲%5.0 | n/a |
1988 | 99.1 | 19,317 | %0.0 | ▲%4.5 | ▲%5.7 | n/a |
1989 | 103.6 | 20,194 | %0.6 | ▲%4.8 | ▲%6.8 | n/a |
1990 | 109.0 | 21,227 | %1.5 | ▲%2.6 | ▲%7.2 | n/a |
1991 | 114.2 | 22,192 | %1.4 | ▲%2.4 | ▲%7.9 | n/a |
1992 | 119.1 | 23,072 | %2.0 | ▲%2.1 | ▲%8.6 | 66.8 |
1993 | 121.9 | 23,538 | %0.0 | %1.2 | ▲%9.5 | ▲%78.6 |
1994 | 131.2 | 25,242 | %5.3 | %2.0 | ▼%7.7 | ▼%75.2 |
1995 | 138.0 | %26,452 | %3.0 | ▲%2.0 | ▼%6.8 | ▼%71.4 |
1996 | 144.6 | 27,531 | %2.9 | ▲2.2 | ▼%6.3 | ▼%68.3 |
1997 | 151.8 | 28,783 | %3.3 | ▲%2.2 | ▼%5.2 | ▼%64.3 |
1998 | 156.9 | 29,629 | %2.2 | %1.8 | ▼%4.9 | ▼%60.3 |
1999 | 164.0 | 30,860 | %2.9 | ▲%2.5 | ▲%5.1 | ▼%56.8 |
2000 | 174.0 | 32,645 | %3.7 | ▲%2.9 | ▼%4.3 | ▼%52.4 |
2001 | 179.4 | 33,543 | %0.8 | ▲%2.4 | ▲%4.5 | ▼%48.5 |
2002 | 183.0 | 34,095 | %0.5 | ▲%2.4 | ▲%4.6 | ▲%49.1 |
2003 | 187.4 | 34,811 | %0.4 | ▲%2.1 | ▲%5.4 | ▼%46.2 |
2004 | 197.7 | 36,627 | %2.7 | %1.1 | ▲%5.5 | ▼%44.2 |
2005 | 208.8 | 38,592 | %2.3 | %1.8 | ▼%4.8 | ▼%37.4 |
2006 | 223.7 | 41,211 | %3.9 | %1.9 | ▼%3.9 | ▼%31.5 |
2007 | 231.7 | 42,538 | %0.9 | %1.7 | ▼%3.8 | ▼%27.3 |
2008 | 235.0 | 42,924 | %−0.5 | ▲%3.4 | ▼%3.5 | ▲%33.3 |
2009 | 225.2 | 40,863 | %−4.9 | %1.3 | ▲%6.0 | ▲%40.2 |
2010 | 232.2 | 41,958 | %1.9 | ▲%2.3 | ▲%7.5 | ▲%42.6 |
2011 | 240.2 | 43,194 | %1.3 | ▲%2.8 | ▲%7.6 | ▲%46.1 |
2012 | 245.2 | 43,933 | %0.2 | ▲%2.4 | ▼%7.5 | ▼%44.9 |
2013 | 251.5 | 44,882 | %0.9 | %0.8 | ▼%7.0 | ▼%44.0 |
2014 | 260.1 | 46,223 | %1.6 | %0.6 | ▼%6.5 | ▼%43.9 |
2015 | 267.2 | 47,202 | %1.6 | %0.5 | ▼%6.2 | ▼%39.6 |
2016 | 275.9 | 48,338 | %2.0 | %0.3 | %6.2 | ▼%37.8 |
2017 | 286.8 | 49,883 | %2.1 | %1.1 | ▼%5.8 | ▼%36.4 |
Danimarka teşvik etmekte ve birçok çok uluslu şirkete ev sahipliği yapmaktadır. En büyüklerin çoğu, çeşitli alanlarda işler - bazen araştırma etkinlikleri - ile disiplinler arası çalışır. En kayda değer şirketler şunlardır:
En büyük gıda üreticilerinin birçoğu biyoteknoloji ve araştırma ile de ilgilenmektedir. Farmasötik ve biyoteknoloji sektörüne adanmış tanınmış şirketler:
Danimarka, kooperatif üretimi ve ticareti konusunda büyük çaplı bir geleneğe sahiptir. Günümüzde en önemli kooperatif toplulukları, Dansk Landbrugs Grovvareselskab (DLG), süt üreticisi Arla Foods ve perakende kooperatif Coop Danmark'ın tarımsal kümeslerini içermektedir. Coop Danmark, 1896'da "Fællesforeningen for Danmarks Brugsforeninger" (FDB) olarak başladı ve şu anda Danimarka'da 2017'den beri yaklaşık 1.4 milyon üyeye sahiptir.[115] Aynı yıl 1.7 milyon üyesi olan daha büyük çok kesimli kooperatif Coop amba'nın bir parçası haline gelmiştir.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.