Büyük Han
Kuzey Lefkoşa'da yer alan bir han Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Kuzey Lefkoşa'da yer alan bir han Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Büyük Han, Lefkoşa'nın kuzey kesiminde yer alan bir handır. Tarihsel olarak Kıbrıs'ın en büyük hanı olup kendisi gibi Asmaaltı Meydanı'nda yer alan Kumarcılar Hanı'yla birlikte Lefkoşa'da Osmanlı döneminden günümüze ulaşan iki handan biridir.
Eski ad(lar) | Yeni Han, Han-ı Cedid, Alâiyeliler Hanı |
---|---|
Genel bilgiler | |
Tür | Han |
Mimari tarz | Osmanlı |
Adres | 85, Asmaaltı Sokak, Selimiye Mahallesi |
Şehir | Lefkoşa |
Ülke | Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti |
Koordinatlar | 35°10′35″K 33°21′45″D |
Açılış | 1572 |
1570'li yıllarda, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kıbrıs'ı ele geçirmesi sonrasında inşa edilen Büyük Han, bu dönemde Yeni Han, Han-ı Cedîd veya Alanya'dan gelen tüccarların burada konaklaması dolayısıyla Alâiyeliler Hanı isimleriyle anıldı. 1878 yılında Kıbrıs'ın Britanya yönetimine geçmesiyle birlikte hapishaneye çevrildi ve 1903'e dek bu şekilde kullanıldı. 1903-1947 yılları arasında özgün maksadına uygun bir han olarak kullanım gördükten sonra, her odada bir ailenin kalacağı şekilde dar gelirli kesime kiralandı. 1962 yılında, gerek statik sorunları gerekse "hijyenik olmayan şartlar" gerekçesiyle boşaltıldı. İlk olarak 1963'te başlayan restorasyon çalışmaları toplumlar arası çatışmalar dolayısıyla devam edemedi. 1982'de tekrar başlayan çalışmalar 2002'de tamamlandı.
Osmanlı han mimarisinin genel özelliklerini yansıtan Büyük Han, iki katlıdır ve sivri kemerli revaklar tarafından desteklenen yapı, avluyu çevreler. Avlunun ortasında köşk mescit bulunur. Osmanlı hanlarında tipik olarak tek bir giriş kapısı olmasına rağmen, Büyük Han'da iki giriş kapısı vardır. Günümüzde Büyük Han çeşitli dükkânların, atölyelerin olduğu, farklı sanatların icra edildiği, konser ve sergilerin düzenlendiği bir kültür merkezi olarak hizmet vermektedir. Dükkân ve atölyeler arasında geleneksel Kıbrıs el sanatları en büyük kısmı oluşturmakta olup, kiracıların çoğu üreten kadınlardır. Handa yer alan diğer mekânlar arasında, Karagöz ve Hacivat oyunları oynanan bir sahne, kahvehane ve restoran yer almaktadır.
Selimiye mahallesinde yer alan Büyük Han'ın adresi 85, Asmaaltı Sokak'tır.[1] Lefkoşa'nın geleneksel ticaret merkezlerinden biri olan ve eskiden "Buğday Pazarı" adıyla bilinen Asmaaltı Meydanı'nın güneybatısındadır.[2] Batı girişinin önünde meydanlık bir alan, meydanlık alanın karşısında tek odalık dükkânlardan oluşan, 1936'da inşa edilmiş Lefkeliler Hanı yer alır.[3]
Büyük Han'ın yaptırılışıyla ilgili bilgiler, kaynaklara göre farklılık gösterir. Hanın kimin tarafından ne zaman yaptırıldığını doğrulayacak bir kitâbe yoktur.[4] Çoğu kaynakta hanın 1572'de, Osmanlı yönetimindeki ilk Kıbrıs Beylerbeyi Muzaffer Paşa tarafından başka bir yapının üzerine inşa ettirildiği belirtilmektedir.[2] Muzaffer Paşa'nın şehirde genel bir imar faaliyeti başlattığı, bu doğrultuda adaya İstanbul'dan kale inşaatı için Bostan adlı bir mimarın gönderildiği kaynaklarda yer alır.[4] Arkeolog Tuncer Bağışkan, bu bilginin ilk olarak iki İngiliz yazar tarafından herhangi bir dayanak olmadan ortaya atıldığını, Muzaffer Paşa'nın 9 Eylül 1570-26 Ağustos 1571 tarihleri arasında Kıbrıs beylerbeyliği yaptığı gerçeğinden hareketle gerçeği yansıtmadığını ifade etmektedir.[2] Bununla birlikte 1767'de şehri ziyaret eden Giovanni Mariti'nin aktardığına göre de han, Muzaffer Paşa tarafından her Kıbrıslıdan iki paralık bir vergi toplayarak yaptırılmıştı.[5] Bağışkan'a göreyse han, Kıbrıs Beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yaptırıldı. Hanın yaptırılmasıyla ilgili padişahın gönderdiği 7 Ocak 1577 tarihli buyrukta, beylerbeyinin daha önce padişah tarafından Ayasofya Camii'ne vakfiye olarak yaptırılan dükkânları yıktırıp yerine kervansaray yaptığı kaydedilmektedir. Belgede bu hanın gelir sağlaması hâlinde padişah adına satın alınması, sağlamaması hâlinde de yıktırılıp eskisi gibi dükkânların yapılması buyrulmaktaydı.[6] Bağışkan'a göre Sinan Paşa 1572-1579 yılları arasında görev yaptığı için buyrukla bu tarihler uyumludur.[2] Kıbrıs beylerbeylerinin görev tarihlerine ilişkin kesin bir liste olmasa da, Yoannis Theoharidis'in derlediği listede Sinan Paşa'nın 1571-1572 yıllarında bu görevde bulunduğu, 1572'de yerine Mehmed Paşa'nın geldiği, 1572-79 yılları arasındaki beylerbeyine dair kesin bilgi olmadığı kayıtlıdır.[7] Arşiv belgelerinden faydalanan Nevzat Sağlam, Muzaffer Paşa'nın bir yıl görevde kalmasından sonra 1571'de Sinan Paşa'nın beylerbeyi olduğunu, 10 Şubat 1573 tarihinde onun da vefat etmesi üzerine 1577'ye dek bu görevi Frenk Cafer Paşa'nın sürdürdüğünü aktarmaktadır.[8]
1594 tarihli bir belgede, Yeni Han adıyla geçen Büyük Han'ın Sultan Selim Vakfı'na ait olduğu, handa sekiz odanın ve önünde 12 ayakkabıcı, bir kahvehane ve bir börekçi fırını olduğu kaydedilmişti. Bu dükkânların tamamının üç yıllık kirasının 28.200 akçe olduğu da belgede yer almaktaydı.[9] 1613 tarihli bir belgedeyse "Han-ı Cedîd" olarak adnılan Büyük Han'ın yıllık kira gelirinin 42.000 akçe olduğu bilgisine yer verilmekteydi.[6]
İlk yapıldığı dönemde "Yeni Han" ve "Han-ı Cedîd" isimleriyle anılan han, genelde Alanya'dan Kıbrıs'a gelen tüccarlara ev sahipliği yapması nedeniyle "Alâiyeliler Hanı" olarak da tanınmaktaydı. Sonrasında Asmaaltı Meydanı'nın karşısına Kumarcılar Hanı'nın yapılmasıyla, kıyaslama sonucu "Büyük Han" olarak anılmaya başladı.[6][10] Mariti, 1767'de hanın esasen Alanya ve Karaman yöresinden gelen tüccarlar tarafından kullanıldığını "Alâiyeliler Hanı" ("khan of the Alajotes") ismiyle bilindiğini aktarmaktadır.[5] "Büyük Han" isminin yanı sıra, "Yeni Han" ve "Alâiye Hanı" isimleri, 19. yüzyılın başlarında yazılmış arşiv belgelerinde geçmektedir.[11]
1767'de Mariti, Büyük Han'ı "kapısı mermerden olup eski kalıntılardan yapılmıştır" diye betimlemekteydi.[6] Günümüzde gölge oyunu tiyatrosu olarak kullanılan, doğu girişinin üzerindeki baş odanın tavanında eskiden bulunan iki demir halkanın, Osmanlı döneminde asılarak gerçekleştirilen idamlarda kullanıldığına dair rivayetler vardır.[12]
1878 yılında adanın Britanya yönetimine geçmesiyle birlikte, han aynı sene içerisinde hapishane ve polis merkezi olarak kullanılmak üzere restore edildi. Bu maksatla kullanımına dair 5 Kasım 1883'te, Kıbrıs Vakıflar İdaresiyle sömürge hükûmeti arasında bir sözleşme imzalandı. Vakıflar İdaresi, 1883-1885 yılları arasında altı aylık kira olarak hükûmetten £9 alırken, 1886 yılının başından itibaren bu miktar £18 olarak belirlenmişti. Bu dönem hapishanede yatanlar arasında, hikâyesi destana konu olan kânun kaçakları Hasan Bulliler yer aldı. Vakıflar İdaresinin binayı tekrar han olarak kullanmak istemesi üzerine sözleşme 14 Eylül 1898'de feshedilse de, surların dışında inşa edilen yeni cezaevinin 1903'te tamamlanmasıyla han, hükûmet tarafından ancak boşaltılabildi.[13]
1903-1947 yılları arasında yapı, han olarak faaliyet gösterdi.[14] Bu maksatla tekrar kullanılmaya başlanmasından sonra hanın doğu kısmındaki revaklar uzatılarak yola kadar dükkân oluşturacak hâle getirildi.[15] 1928 yılında Kıbrıslı pehlivan Vadilili Ahmet ile Türkiye'den gelen pehlivan Hasan Ethem arasında beraberlikle sonuçlanan güreş mücadelesine ev sahipliği yaptı.[16] 23-30 Temmuz 1936 tarihlerinde handaki dört odanın tuvalet ve dükkân olarak kullanılacak şekilde düzenlenmesi için ihaleye çıkıldı, düzenlemeler 1937'de tamamlandı.[15] İngilizler tarafından hanın üst katında William Shakespeare oyunları oynamak için bir tiyatro yapıldığı Perihan Arıburun tarafından aktarılır.[17]
Hanın avlusunda bulunan mescitte, hapishane olarak kullanıldığı dönemde cumaları Mehmed Said Efendi isimli bir vaiz, mahkûmlara vaaz vermekteydi. 1927 yılında mescidin işlevini yitirmiş ve harap durumda olduğu, tahıl deposu olarak kullanıldığı kaydedildi ve depo olarak kullanımına cevaz verecek şekilde onarım yapılması talep edildi.[18]
1937 yılında Lefkoşa Belediye Başkanı Themosteklis Dervis, Vakıflar İdaresinin bu dönemde öngördüğü üzere aileler için ikametgâh olarak kullanılmasının sağlıksız olduğu gerekçesiyle Büyük Han'ın yıkılması ve buraya belediyenin mühendislerinin çizeceği bir plana göre konut inşa edilmesi gerektiğini savundu. Bu dönemde Büyük Medrese gibi başka yapılar yıkılsa da, 1935 yılında çıkan Eski Eserler Yasası gereği Büyük Han "eski eser" olarak kaydedilmiş olduğu için Büyük Han'ın yıkılması önlenmiş oldu. Bunun yerine handa restorasyon çalışması gerçekleştirildi.[19]
3 Temmuz 1947 tarihinde hanın tamamı odaların teker teker kiralanması maksadıyla kullanacak olan bir Kıbrıslı Türk'e, aylık £55 karşılığında kiralandı. Bu tarihte üst katta 36, alt katta 25 odanın kiralanmış olduğu belgelere geçmişti. 1954 tarihli bir belgede bu kişinin Sadi Cemal olduğu ve hanın odalarından birini kahvehane olarak çalıştırdığı kaydedildi. Bu dönemde, hanın odaları aylık 7 şilin ila £1 arasında değişen ücretlere kiralandı. Tuncer Bağışkan'ın aktardığına göre "hijyenik koşullar bulunmayan" odaların her birine birer ailenin yerleşmesiyle han, "dar gelirli Kıbrıslı Türk ve Rum ailelerin ikâmet ettiği küçük bir mahalle"ye dönüştü. 1950 yılında hana yeni tuvaletler ve septik kuyu inşa edildi.[15] Hanın üst katına çıkan ve normalde altında kemer bulunan merdivenlerin altı da bu dönemde doldurularak oda hâline getirildi. Sonraları restorasyon sırasında bu oda ortadan kaldırılarak merdiven altındaki özgün kemer tekrar ortaya çıkarıldı.[20]
1953 yılında, mescit yapısının korunması hedefiyle £273,15 masrafla onarımdan geçirildi, bununla birlikte 1955 yılında bu onarımın yeterli olmadığı bildirildi.[18]
19 Ekim 1954 tarihinde Britanya Avam Kamarasında milletvekili olan Tom Driberg'in hanı ziyaret etmesi sonrası The Times'da yayımladığı makalede handaki "kötü koşullar" fotoğraflarla beraber aktarıldı. Driberg, handaki kiracıların çağdaş konutlara taşınarak yaşam koşullarının iyileştirilmesi, hanın ise restore edilerek korunması gerektiğini ifade etti.[21] Eski Eserler Dairesi Müdürü Peter Megaw ise bunun üzerine hanın "eski eser olarak anlamı olmadığını" belirtti, korunması yönünde herhangi bir çaba göstermedi ve bazı modifikasyonların yapılmasının sorun olmayacağını yazdı. Bu durum, Reyhan Sabri tarafından Britanya yönetiminin başka Osmanlı eserlerine karşı da gösterdiği "Osmanlı eserleri eski eser niteliğinde değildir, yalnızca kente doğulu bir hava katmaktadır" yaklaşımının devamını temsil ettiği şeklinde değerlendirildi.[22]
Sosyal Yardım Hizmetleri Dairesi müdürünün 16 Aralık 1954 tarihli yazısında, hanın durumu şu şekilde aktarıldı: "63 ayrı odada 181 kişiden oluşan 65 aile yaşamaktadır. Bu sayıda insana servis veren tek çatı altındaki tuvalet binası iç avlunun ortasına inşa edilmiştir. Toplam sekiz lavabosu ve dört tuvaleti vardır. Hemen hemen her aile, tavuk, tavşan veya domuz beslemektedir ve bütün bunlar çok sağlıksız bir ortam oluşturmaktadır."[15] Handa yaşamını sürdürenler arasında, geçimini burada beslediği hayvanları satarak sağlayanlar bulunmaktaydı.[23] Üst kattaki odalarda su tesisatı bulunmamakta, bu odalarda yaşayanlar su ihtiyaçlarını maşrapayla kendileri temin etmek mecburiyetindeydi.[24] Haşmet Muzaffer Gürkan, hanın bu yıllardaki durumunu "ben yetiştiğimde Büyük Han, her odasına yoksul bir ailenin sığınıp kirayla oturduğu, değil içinde yanında bile tuvalet kokusundan durulmayan bir yer halindeydi" ifadeleriyle aktarmıştı.[25]
1950'lere dek 20-25 yıl boyunca hanın idareciliğini yapan Hancı Sadi Usta, hanın doğu girişinde bir lokanta işletmekteydi.[26] Lokanta, girişten girildiğinde içeride ve solda kalmakta olup doldurularak yapılmıştı.[27] Burada bayram günlerinde davul-zurnayla eğlenceler yapılırdı.[26] Han içerisinde düğünler ve sünnet düğünleri de düzenlenirdi.[28] Doğu giriş kapısının önünde bir Rum tarafından işletilen, Cipri'nin Kahvesi adı verilen bir kahvehane bulunurdu.[29] Hanın kuzeydoğu köşesinde, günümüzde Usta'nın Kahvesi'nin yer aldığı yerde, 1950'lerde Bozkurt gazetesinin matbaası yer alırdı.[30]
1961-1962 yıllarında han, "sağlıksız koşullar ve baş gösteren statik sorunlarının tamirat gerektirmesi" gerekçesiyle boşaltıldı.[15] Nisan 1962'de Cumhuriyet gazetesinin bir haberinde handa kalan fakir ailelerin "alelacele" tahliye edildikleri, elektriklerinin kesildiği ifade edildi. Bunun üzerine açıklama yapan Vakıflar İdaresi Başkanı Nefi Korürek, üç aydır üzerinde durulan meseleyle ilgili sakinlere çoktan tebliğ yapıldığını, hâlen dolu bulunan 11 odanın da tahliye edileceğini belirtti. Hanın tehlike ettiğine dair teknik raporları basına okuyan Korürek'e göre bazı odaların tahliyesinden sonra üç gün boyunca temizlik yapılması gerekmişti ve 34 kamyon çöp atılmıştı. Korürek hanın "yüz kızartacak kadar pis bir yer haline getirildiğini, [Kıbrıs'ı] ziyaret eden turistlere karşı Türklüğü küçük düşürecek bir manzara arz ettiği" düşüncesini paylaştı. Bu dönemde hanın Antikalar Dairesi tarafından restore edilmesi ve sonrasında da bir kısmının Türk-Müslüman Müzesi olarak düzenlenerek turizme açılması planlanmaktaydı.[31]
1963 yılında ilk restorasyon çalışmaları Kıbrıs Cumhuriyeti Eski Eserler Dairesi tarafından başlatıldı ancak toplumlar arası çatışmaların başlaması nedeniyle yarım kaldı. 1963-1975 yılları arasında Planlama İnşaat Dairesinin deposu olarak kullanıldı.[15] Ahmet Okan, hanın bu yıllardaki hâli hakkında "1960'lı 70'li yıllarda özellikle Cuma günleri Bandabuliya ve çevresi kalabalık olduğunda bile, Büyük Han'ın pek önemi yoktu. İnsanların yanından gelip geçtiği, çarşı işleri ile ilgisi olmadığı, içine girilmeyecek bir mekan olarak bilinirdi tam da ortalık yerde. Zaten viran hale gelmiş, Lefkoşa'nın ortasında kendi kaderine terk edilmişti." demiştir.[25]
1982 yılında Eski Eserler Dairesi ve Vakıflar İdaresinin iş birliğiyle, İlkay Feridun tarafından hazırlanan proje kapsamında tekrar restorasyon çalışmalarına başlandı.[32][15] Mali imkânların yeterli olmaması nedeniyle restorasyon çalışmalarına ara verilirken 1988-1990 yılları arasında Lefkoşa Master Planı çerçevesinde Almanya hükûmetinin fon sağlamasıyla birlikte devam edildi.[15] Ödenek yetersizliği dolayısıyla projeye 1991'de tekrar ara verildi.[32] 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği desteğiyle yeniden başlanan çalışmalar doğrultusunda ilk etabın açılışı 27 Ekim 2000'de gerçekleşti.[15]
Restorasyonu tamamlanan Büyük Han, 1 Şubat 2002 tarihinden itibaren içinde dükkânların ve atölyelerin bulunduğu bir sanat merkezi olarak ziyarete açıldı. Hanın yeni konseptinin tanıtımı, 30 Şubat 2002'de 650-700 kişinin katıldığı Büyük Han Tanıtım Kokteyli gecesinde gerçekleşti.[33] Handaki ilk grup dükkân 1 Şubat 2002 tarihinde Vakıflar İdaresi tarafından kiraya verildi, ikinci grup da Mayıs ayında kiralandı. Büyük Han, Lefkoşa Surlariçi bölgesinin yeniden canlandırılması için bir odak noktası olarak planlandı ve şehir halkının ilgisini çekmek maksadıyla 2002 yılından itibaren Lefkoşa Türk Belediyesi Oda Orkestrası handa haftada bir konser vermeye başladı.[34] Restorasyon projesinin ardından yeni Büyük Han konsepti, 2010 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen Kent Mekânı ile En İyi İlişki Kuran Kamusal Bina Yarışması'nda birincilik ödülü elde etti.[35]
2010'lu yıllar itibarıyla Büyük Han, Lefkoşa turizminde rol oynayan bir bina olup, yerli ve yabancı turistler tarafından ziyaret edilmektedir.[36]
Kıbrıs'ın en büyük hanı olan Büyük Han, dikdörtgen bir avlunun etrafında teşkilatlanmış iki katlı, revaklı, kesme sarı taştan yapılmış bir yapıdır. Genel hatlarıyla Anadolu'daki Osmanlı han mimarisinin tipik özelliklerini yansıtmakta olup, plan açısından en benzediği hanlar Bursa'daki Koza Han ve İpek Han'dır.[37] Yuvarlak sütunlara dayalı sivri kemerler iki katlı olarak avluyu çevreler. Yapının genel büyüklüğü 50,67 x 45,25 metre olup, iç avlunun ebatı 27,68 x 26,21 metredir. Revakların arkasında tonozlu odalar yer alır, alt ve üst katta toplamda 68 oda mevcuttur.[38] Osmanlı hanlarında tipik olduğu üzere, alt kattaki revak çapraz tonozla örtülürken, üst kattaki revak kubbelerle örtülüdür.[39] Alt ve üst katlardaki revakların kemerlerinin ayakları bindirme sütun (birbirinin üstüne oturtulmuş iki farklı sütundan müteşekkil sütun) şeklindedir.[38]
Girişi avluya değil, dışarıya açılan 10 adet dükkân ise doğu girişinde yer alan revakların arkasında bulunur.[38] Bu dükkânlar orijinal olarak yuvarlak kemerli açık cephelere sahip olup hem sokağa hem de içeriye açılmaktaydılar, ancak bu özellik 20. yüzyılda yapılan müdahaleyle ortadan kalktı.[37]
Hanın doğu ve batı cephelerinde iki kapısı vardır. Bu tip han ve kervansaraylarda tipik olarak tek bir ana kapı bulunmakta olup, Büyük Han buna bir istisnadır. Doğudaki kapı ana giriş kapısı niteliğinde olup Asmaaltı Meydanı'na açılır, kapının yukarısında içinde yazıt bulunmayan bir yazıt yeri bulunur. Doğudaki dükkânların önündeki revak, güney kısmında çapraz tonozla, kuzey kısmında beşik tonozla örtülüdür. Hanın konaklama maksatlı kullanıldığı dönemde, alt kattaki odaların önünde hayvanların bağlanabilmesi için yalak bulunurdu.[38]
Üst kata, iç avlunun güneydoğu ve kuzeybatı köşelerinde, kemerler üzerine konuşlanmış iki taş kemerle çıkılır. Üst kattaki odaların kapıları basık kemerlidir, tavanlarında tepe penceresi bulunur. Bunun yanı sıra birer ocak, dolap olarak kullanılan birer niş, mazgallı pencereler de odaların özellikleri arasındadır. Doğu giriş kapısının üzerinde yer alan oda diğerlerine kıyasla daha büyüktür.[38]
İç ve dış cephelerin en üzerinde birer silme yer alır. Beşik tonozla örtülen çatının üzerinde, 1,5 metre uzunluğunda, sekizgen veya altıgen plana sahip olan külahlı bacalar bulunur.[3] Sütunların üst kısmında yağmur sularının aşağıya akması için taş oluklar mevcuttur. Restorasyon öncesinde bu taş oluklardan aşağıya kadar uzanan metal zincirlerle su akıtılırken, bunların kaldırılmasından beridir kışları sütunlar yağmur suları nedeniyle yosun tutmaktadır.[40]
Avlunun ortasında kesme sarı taştan yapılmış bir köşk mescit vardır. Hanın "Yeni Han" olarak adlandırıldığı dönemde, Osmanlı arşiv belgelerinde mescidin de adı "Yeni Han Mescidi" olarak geçmektedir.[18] Sekizgen planlı ve üstü kubbeyle örtülü mescit, mermerden yapılma sekiz sütunun desteklediği sivri kemerler üzerinde oturur. Sekiz yüzünün her birinde avluya bakan dikdörtgen şeklinde pencereler bulunur. Anadolu'da Koza Han veya İpek Han gibi benzer köşk mescitlerinden, destek için masif taş örgülü ayaklar yerine sütun kullanımıyla ayrılır.[39]
Mescidin altında günümüzde kesme taştan yapılmış, dikdörtgen planlı bir su deposu bulunur. Tek musluğa sahip olan bu depo, 1889-1927 yılları arasındaki bir tarihte inşa edildi. Eskiden, bunun yerinde, Hizber Hikmetağalar'ın aktardığına göre eskiden "[mescitle] aynı zamanda yapılmış olduğu zannedilen çok musluklu güzel bir şadırvan" bulunmaktaydı. Bu eski şadırvan sekizgen bir yapı olup, tepesinde ahşap parmaklıklı bir panel yer almaktaydı.[18][41]
Köşk mescidin güneybatısında kitabesiz bir mezar bulunur. Bu mezar eskiden adak yeri ("şehida") özelliğine sahip olup, mezara mum yakılmaktaydı. Kime ait olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, mescitte ibadet ederken ölen eşraftan birine ait olduğu yönünde rivayet bulunur. Bir diğer rivayet, hanın yapılması için kişi başı ikişer paralık vergi koyduğu söylenen Muzaffer Paşa'nın vergisinin haksız bulunarak idam edilip buraya gömüldüğü yönünde olsa da, bu rivayet tarihsel gerçeklerle bağdaşmaz. Başka bir söylenceyse, hanı yıllarca işleten bir hancının öldüğünde oraya gömülmeyi vasiyet edilmesi üzerine bu mezara gömüldüğü yönündedir.[18][42]
Restorasyon sonrası Büyük Han'da dükkân kiralamak için Vakıflar İdaresiyle imzalanan sözleşmelerde, satılan ürünlerin kendi imalatı olması gerektiği ve dışarıdan ürün getirmenin yasak olduğuna dair bir madde vardır. Bu kapsamda handaki dükkânlarda Kıbrıs el sanatlarını yansıtan ürünler satılmakta olup dükkân sahiplerinin çoğu üreten kadınlardır.[43] Dükkânlarda satılan ürünlerin kontratlarda yer alan maksada uygun olduğuna dair denetim Vakıflar İdaresi tarafından yapılır ve uygun bulunmayan durumlarda kiracılara uyarı gönderilir.[44] Bununla birlikte, 2019 yılında bazı dükkânlarda uygunsuz şekilde ithal mallara yer verildiğine dair şikâyetler basında yer aldı.[43]
Handaki dükkân ve atölyelerde, Lefkara işi,[45] kök ayna (Türkiye'deki adıyla taş ayna)[46] gibi geleneksel el sanatları, el dokuma, takı yapımı[47] gibi muhtelif zanaatlar icra edilmekte ve ürünler satılmaktadır. 2017 itibarıyla geleneksel el sanatları hanın kullanımında %42 oranıyla en büyük payı oluşturmaktaydı. Handaki diğer dükkânlar arasında antikacı ve sahaf bulunur.[48]
Handa yer alan mekânlar arasında, 2015'teki vefatına dek Ahmet Kanan tarafından işletilen Usta'nın Yeri isimli kahvehane vardır. Kahvehane hanın restorasyonu tamamlanmadan, 1990'larda dış yüzünde açılıp, 2002'de restorasyonun tamamlanmasının ardından iç yüzüne geçti. Nezire Gürkan'a göre sulu muhallebisiyle ünlü olan mekân her gün buluşup, tavla oynayıp siyaset konuşan belli müdavimlere sahip olup, bunların arasında adanın güneyinden gelen Rumlar ve Ermeniler de bulunmaktadır. Servis edilen kahve, Kıbrıs'ta üretilen çeşitli kahvelerin karışımıdır. Kahvehane, 2015'te yeni seçilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'yla Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis'in ilk buluşmasına ev sahipliği yaptı.[49][50]
Handa yer alan Sedirhan Restaurant tarafından kapalı mekân olmak üzere hanın iç avlusuna ahşap bir yapı eklendi ve dekorasyonunda Kıbrıs'a özgü elementler kullanıldı.[51] Restoranda Kıbrıs mutfağına özgü yemekler servis edilmekte olup, 2016 itibarıyla müşterilerin büyük çoğunluğu turistlerden oluşmaktaydı.[52]
2010'lu yıllar itibarıyla Büyük Han'da haftalık konserler ve sürekli sergiler düzenlenmektedir.[36]
Karagöz ve Hacivat sanatçısı Mehmet Ertuğ, 2002 yılında Büyük Han'ın 127 numaralı en büyük odasını düzenleyerek 50-60 kişi kapasiteye sahip bir sahneye çevirdi ve 2012 yılına dek burada düzenli olarak gölge oyunları icra etti.[53] Döneminin Kıbrıs'taki tek Karagöz sanatçısı olan Ertuğ, mesleği bırakmasının ardından odayı Vakıflar İdaresine devretti, bir dönem odanın Karagöz sanatını anlatan bir müzeye çevrilmesi planlandı.[54] 2020 yılında tiyatrocu ve Karagöz sanatçısı İzel Seylani tarafından yeniden Karagöz oyunlarının sergilendiği bir sahne olarak, "Hayâlhane 127" adıyla açıldı, içerisinde Mehmet Ertuğ Müzesi'ne de yer verildi.[55]
Handa fotoğraf galerisi, resim ve mozaik atölyeleri bulunur.[48] Ölümünün öncesinde heykeltıraş Mehmet Şinasi Tekman eserlerini Büyük Han'da açtığı galeride sergilemekteydi.[56] Seramik sanatçısı ve heykeltıraş Sevcan Çerkez de 2002'de Büyük Han'da atölye açtı.[57]
Büyük Han, Cevdet Hüseyin Çağdaş'ın 1945 tarihli sulu boya resminin konusudur. Sanatçının erken dönem eserlerinden olan resimde, Büyük Han'ın o tarihteki hâli resmedilir. Günümüzde bulunmayan iki payanda da resimde yer alır.[58]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.