Remove ads
Türk Marksist-Leninist militan Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İbrahim Kaypakkaya (1948 - 18 Mayıs 1973), fikirlerini benimseyenler arasında anıldığı adıyla İbo veya kod adıyla Hamza, 68 Kuşağı'nın en öne çıkan isimlerinden Türk Marksist-Leninist devrimci ve Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist'in kurucu lideridir.
Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır. (Ağustos 2011) |
İbrahim Kaypakkaya | |
---|---|
Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist 1. Genel Sekreteri | |
Görev süresi 24 Nisan 1972 - 18 Mayıs 1973 | |
Yerine geldiği | Makam oluşturuldu |
Yerine gelen | Süleyman Cihan[1] |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1948 (resmi olarak 1949)[2][not 1] Karakaya, Sungurlu, Çorum |
Ölüm | 18 Mayıs 1973 (25 yaşında) Diyarbakır Cezaevi |
Partisi | Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi Türkiye İşçi Partisi[3] |
İlişkiler | Ali Kaypakkaya (Babası)[4] Mediha Kaypakkaya (Öz annesi)[5] Şükran Kaypakkaya (Üvey annesi)[6] |
Mesleği | Yazarlık[not 2][7][8] Özel öğretmenlik[not 3][9] |
Askerî hizmeti | |
Takma adı | İbo Hamza |
Bağlılığı | Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist |
Hizmet yılları | 1972-73 |
Çatışma/savaşları | Türkiye'de Maocu çatışması |
1949'da Çorum'daki Karakaya köyünde doğan Kaypakkaya, ilk kez İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde okurken sol düşüncelerle tanıştı. Daha sonra siyasi hayatı boyunca önce Türkiye İşçi Partisi (TİP), daha sonra Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) içinde yer aldı, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. 1972 yılında TİİKP'nin revizyonist ve oportünist olduğunu öne sürerek yollarını ayırdı ve Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist'i (TKP/ML) kurdu. TKP/ML, Türk hükûmetine karşı özellikle Tunceli'de yoğunlaşan bir halk savaşı yürütmeye başladı. Bu savaşın bir parçası olarak Ocak 1973'te Tunceli'deki Gökçek köyünde bir çatışmanın ardından kolluk güçleri tarafından yakalandı ve gözaltına alındı. Diyarbakır Cezaevi'ne alındı ve burada dört ay boyunca kendisine çok ağır işkenceler edilerek sorgulandı. 18 Mayıs 1973'te, yine işkenceli bir sorgunun ardından tahminen konuşmayı reddetmesi üzerine vurularak öldürüldü. Resmi ölüm sebebi ise "intihar" olarak kayıtlara geçti. Ölümüne kadar Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Türkiye'de fikirleri "en tehlikeli devrimci" olarak görülen Kaypakkaya,[10] ölümünden sonra da Türk komünist hareketi için bir şehit haline geldi. Genç yaşına rağmen Marksizm-Leninizm-Maoizm'in ve Türkiye'de Marksizm'in en önemli teorisyenlerinden biriydi ve ideolojik doktrini en çok Kemalizm'e yönelik eleştirileri ve Kürt sorunu üzerine tezleriyle hatırlandı.
1949 yılında Çorum'un Sungurlu ilçesinin Karakaya köyünde Türkmen Alevi[11] bir ailede doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra Hasanoğlan Öğretmen Okulu'na girdi. Öğretmen Okulunun ardından İstanbul'daki Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'nda okumaya başladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi - Fizik Bölümü öğrencisi olan Kaypakkaya, sol düşüncelerle burada tanıştı. Mart 1968'de Çapa Fikir Kulübü'nün kurucuları arasında yer aldı. Çapa Fikir Kulübü'nün başkanı olan Kaypakkaya, 6. Filo'ya karşı bildiri yayınladığı gerekçesiyle Kasım 1968'de okuldan atıldı.
FKF ve TİP içinde ortaya çıkan ayrışmada Millî Demokratik Devrim (MDD) tezini savunan kesimde yer aldı. İşçi-Köylü gazetesinin İstanbul'daki bürosunda çalışan Kaypakkaya, Aydınlık ve Türk Solu dergilerine yazılar yazdı. Aydınlık içinde meydana gelen ayrışmada Doğu Perinçek'in başını çektiği PDA kanadında yer aldı. 1972 yılına kadar PDA (TİİKP) saflarında çalıştı ve DABK üyesi olarak görev yaptı. Bu tarihte PDA ile yolları ayrıldı. Doğu Perinçek ve çevresinin saptırımcı (revizyonist) ve fırsatçı (oportünist) olduklarını iddia eden Kaypakkaya, ayrılık sonrasında TKP/ML TİKKO'yu kurdu.
TKP/ML faaliyetlerinin yoğunlaştığı Tunceli bölgesinde mücadele ederken, 24 Ocak 1973'te Tunceli/Merkez ilçesi Gökçek köyündeki Vartinik mezrasında bir kömde kaldıkları sırada nöbet tutan arkadaşlarının uyuya kalması sonucu etrafın kolluk güçleri tarafından sarıldığını fark edemezler.[12] Ali Haydar Yıldız, kaçarken askerlere kendi yaptıkları Çin yapısı bombadan atar, ama bomba 10-15 metre önlerine düşer.[13] Kaçarken Ali Haydar Yıldız’a bir kurşun isabet eder ve yere düşer. Aynı anda, Kaypakkaya da boynundan saçma kurşunlarıyla vurulup yere düşer. Jandarmalar gelince ölü numarası yapar.[14] Üstünden Haydar Mecit yazılı bir kimlik çıkması üzerine Fehmi Altınbilek diğerlerinin peşine düşer. Askerler gittikten sonra Kaypakkaya kaçar. Zayıf düşmesi nedeniyle Yıldız'ı geride bırakır.[15] Çatışma sonunda TİKKO'nun ilk komutanlarından Ali Haydar Yıldız yaşamını yitirir, Kaypakkaya yaralı olarak çatışma alanından uzaklaşır, Muzaffer Oruçoğlu ve Hüseyin Bozkurt[not 4] kaçar. Beş gün kadar dağda yaralı saklanan Kaypakkaya, yiyeceğinin kalmaması üzerine indiği köyde Cafer Atan isimli bir öğretmenin ihbarı sonucu[16] 5 gün sonra yakalandı.[17]
Çatışmadan sonra kaçarken botlarının tabanları yırtılır. 5 gün boyunca yaralı ve ıslak oluşundan dolayı ayakları üşümeye başlar. Arada indiği bir köyde kendisine bir derece bakım yapılsa da geç kalındığından dolayı soğuma durmaz.[18] Üstüne üstlük yaralı olduğu halde kasıtlı olarak saatlerce yürütülmesinin sonucu da olarak parmakları hissizleşir. Bunun sonucunda kaldırıldığı hastanede 20 Şubat 1973'te[19] ayak parmakları kesilir.[20] Kaypakkaya'nın sağ ayağındaki tüm parmakları, sol ayağında ise küçük parmağı hariç hepsi kesilir.[21]
İbrahim Kaypakkaya, Diyarbakır'da süren dört aylık sorgulama ve işkence sürecinden sonra 9 Mayıs 1973'te babasına sorgusunun bittiğini ve görüşmelerinde sakınca olmadığını belirtip, Çapa FKF ile ilgili hakkında açılan bir soruşturma için bazı belgeleri getirmesini istedi.[22] Mahkemeye çıkartılmasına az bir zaman kala, görgü tanıklarına göre 16 Mayıs 1973'te son bir kez sorguya götürüldü ve 18 Mayıs 1973'te öldü. Ölüm sebebi kayıtlara intihar olarak geçmiştir.[özgün araştırma?]
Oğlunu görmeye gelen babasına ertesi gün cansız bedeni teslim edildi. Bedeninde birçok delik olmakla birlikte kafası kesilmiş ve kasıkları parçalanmıştı.[23] Ölümü dönemin bağımsız milletvekili Mehmet Ali Aybar tarafından bir soru önergesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirildi.
Mezarı, doğum yeri olan Karakaya'dadır.
Kaypakkaya'yı jandarmaya teslim ettiği öne sürülen öğretmen Cafer Atan, can güvenliği nedeniyle sık sık görev yeri değiştirdi.[24] Atan, 2000 yılında Sarıgazi'deki evini basan üç kişi tarafından kafasından kurşunlanarak öldürüldü.[24]
24 Ocak 1973'te Kaypakkaya ve arkadaşlarına karşı yapılan komando harekâtını yöneten, daha sonrasında Kaypakkaya'yı yaralı ele geçiren Fehmi Altınbilek, Haziran 2015'te Beşiktaş'ta uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.[25] Üzerinde emekli albay Çetin Oğuz adına düzenlenmiş sahte kimlik çıkan Altınbilek'in adı 1970 yılında işlenen Dr. Necdet Güçlü cinayetine, 1972 yılında Kızıldere'de Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürülmesi ve Mehmet Ali Ağca'nın kaçırılması olaylarına da karışmıştı.[25]
Dönemin Diyarbakır sıkıyönetim komutanı Korgeneral Şükrü Olcay, Kaypakkaya'nın ölümünden sonra aynı yıl orgeneralliğe terfi etti ve 2. Ordu Komutanı oldu.[26]
İbrahim'im babası Ali Kaypakkaya, soyadından dolayı küçük oğlunu okula yazdırmakta zorlanınca köyünün adı Karakaya'yı soyadı olarak aldı.[27] Ali Karakaya, 85 yaşında vefat etti ve vasiyeti üzerine İbrahim'in mezarı yanında toprağa verildi.[28][29] İbrahim'in kız kardeşi Ankara Barosu avukatlarından Elif Güneş, 2011 yılında Cumhuriyet Halk Partisi'nde aktif siyasete başladı.[30]
İbrahim Kaypakkaya, pratik devrimciliğinin yanı sıra, Türkiye'nin sosyalist düşünce dünyasına farklı bir ivme kazandırmış bir teorisyen olarak görülmüştür. Bu hususta en çok dikkati çeken konu, dönemin Türk sosyalistlerinin büyük çoğunluğunun yer aldığı Millî Demokratik Devrim anlayışını savunan yasal ve yasadışı grupların görüşleriyle neredeyse taban tabana zıt duran bir Kemalizm karşıtlığıdır. İbrahim Kaypakkaya, dönemin diğer Türk sosyalist ve komünist gruplarının benimsediği ve eylem ile görüşleriyle bizzat içerisinde yer aldıkları Kemalizm ile bağlarını koparmasının ardından, ulus-devlet ideolojisinin karşısında duran, azınlık hakları üzerine inşa ettiği kendi yolunu ve çizgisini ortaya çıkartmıştır.
Kemalizm'e karşı çıkışı, Kemalist ideolojinin milliyetçi ve sınıfsal yapısı ile alakalı bir çıkış olarak kendisini göstermiş, Kaypakkaya'nın bu minvalde öne sürdüğü Lenin'in "Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı" anlayışı çevresine kendi fikrince oturtarak düzenlediği "Kürtler de bir ulustur ve kendi kaderlerini belirleme hakları vardır" yönündeki görüşü, Kaypakkaya'nın İkinci Fikir Kulüpleri Federasyonu Kurultayı'ndan gürültülü bir şekilde kovulmasına ve akabinde dönemin diğer sosyalist grupları ile yollarının bütünüyle ayrılmasına sebep olmuştur.
TKP/ML-TİKKO'nun kuruluşu bu ayrılık sürecinin ardından gerçekleşmiş ve Kaypakkaya, yandaşları ile birlikte kendi mücadelesine başlamıştır.
Maoist bir dünya görüşünü benimseyen Kaypakkaya, Mao'nun köylerden şehirlere doğru yayılacak bir Demokratik Halk Devrimi anlayışını benimsemiş ve bunun yolunun asla siyasi bir çözüm olmadığını, muhakkak silahla Uzun Süreli Halk Savaşı stratejisinden geçmesi gerektiğine inanmıştır.
Günümüzde Kaypakkayacı illegal 2 örgüt faaliyet yürütmektedir. Bunlar; Maoist Komünist Partisi (MKP) ve Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist'dir. Ayrıca TKP/ML'nin ideolojik çizgisine yakın faaliyet yürüten Partizan isimli bir kuruluş da mevcuttur. Dergi çevrelerinden ise yasal faaliyet yürüten Partizan-Yeni Demokrasi (gazete, 2018), Sınıf Teorisi-Halkın Günlüğü ve Devrimci Demokrasi dergileri Kaypakkayacı dergilerdir.
Kaypakkaya'yı, köyündeki mezarı başında anma törenlerine katılanlar "terör örgütünün propagandasını yapmak" ve "suçu ve suçluyu övmek" suçlarından soruşturmaya ve hapis cezasına tabi tutulmaktadır.[31][32] 2012'de düzenlenen anma töreninde Kaypakkaya'nın üvey annesi Şükran ve akrabalarının da aralarında bulunduğu 131 kişi hakkında soruşturma başlatıldı.[33][34] Mahkeme, konserlerinde Kaypakkaya'yı övdükleri gerekçesiyle Ferhat Tunç'u iki yıl, Pınar Aydınlar'ı 10 ay hapis cezasına çarptırdı.[35][36]
Dönemin politik atmosferi içerisinde birçok grev, toprak işgali vb. eylemde bulunan Kaypakkaya, bunlar üzerine birçok inceleme ve olay yerlerinden bildiren yazılar yazmıştır. Ayrıca dönemin önemli siyasi olaylarını da eleştiren görüşleri giderek radikalleşmiş ve en sonunda bir örgütün programatik görüşlerini oluşturacak raddeye gelmiştir.
Kaypakkaya'nın yazıları farklı zamanlarda farklı isimlerle defalarca kez basılmış, çoğu kez ise toplatılmıştır. Kaypakkaya'nın özellikle 12 Mart sonrası dava dosyasından alınıp tekrar yayınlanan ve takipçileri tarafından "5 Temel Belge" olarak geçen 5 yazısı Seçme Eserler/Yazılar isimli derlemelerde yer almıştır. Farklı zamanlarda tekli broşür olarak da basılan yazıları, 2013 yılında sorgusu, ifadesi, şiirleri ile birlikte Bütün Eserleri adıyla toplanmış, 2017 yılında ikinci baskısını yapmıştır.
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.