Loading AI tools
Orta Doğu kökenli bir etnik-grup Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Dürzîler; (Arapça: درزي veya موحدون دروز İbranice: דרוזי) Orta Doğu kaynaklı Sâbiîlik ve Ezidilik gibi dinlerin etkisiyle, 11. yüzyılda İslâmiyet'in Şiîlik mezhebinin İsmâîlîyye kolundan köken alarak ortaya çıkmış olan tektanrılı bir dinî inanç topluluğudur.[1] Bu dine inananlara Dürzî denir (çoğulu Durûz). Kendilerine birleştiriciler, tek tanrıcılar anlamına gelen Muvahhidun derler.
Dûrzî Yıldızı | |
Önemli nüfusa sahip bölgeler | |
---|---|
Suriye | 700.000[1] |
Lübnan | 280.000 - 350.000[2] |
İsrail | 118.000[3] |
Ürdün | 20.000[4] |
Avrupa | 100.000[4] |
ABD | 20.000 |
Kanada | 15.000 |
Avustralya | 10.000 |
Diller | |
Din | |
Dinî Kitapları: Kur'ân-ı Kerîm, Risalet’ül-Hikmet, El-Hikmet’ül-Şerife, Ezoterik ve Gizli Kitapları: El-Münferid bi-Zâtihî ve El-Şeriat’ül-Ruhanîyye[5] |
Muhammed bin İsmâ‘il Neştekin ed-Derezî tarafından, Altıncı Fâtımî Hâlifesi EbûʿAlî el-Mansûr el-Hâkim bi-EmrʿAllâh'ın ilâhlığı, onun gayba halinde saklanan Mehdi olduğu ve tenasüh inançları üzerine kurulu olan, ayrıca "Risalet’ül-Hikmet" (Hikmet Mekupları), ve El-Hikmet'ül-Şerife adında açık, El-Münferid bi-Zâtihî ve El-Şeriat'ül-Ruhanîyye adında gizli kitapları itîkâdî inançlarının temel kaynağı olarak benimseyen dinî topluluk.[5]
Yunan felsefesiyle beraber ve Sâbiîlik ve Hristiyanlık[6] gibi dinlerden de etkilenmişlerdir. Sünni mezhepler tarafından İslam dışı ilan edilmişlerdir. Dürzîler de kendilerini Müslüman olarak görmezler.[7][8][9] Dürzî nüfusu konusunda kesin bir bilgi olmamakla birlikte değişik kaynaklara göre sayılarının 1.000.000 ile 2.500.000 arasında olduğu sanılmaktadır.
Dürzî adının bu inanışın asıl dâîsi (davetçi ve yayıcısı) Muhammed bin İsmâ‘il ed-Derezî'den geldiği sanılmaktadır.[kaynak belirtilmeli]
Derezî sözcüğünün de daha sonra Arap dili gramerinde değişikliğe uğrayarak Dürzî veya Dürzü kelimesine dönüştüğü sanılmaktadır. Dürzî sözcüğünün çoğulu ise Durûz'dür. Dürzîlerin işgaline uğrayan Hevran bölgesi daha sonra Cebel el-Dürzi (Dürzî dağı) olarak anılmaya başlamıştır.
Daha zayıf olan bir başka sava göre ise Dürzî ismi, Haçlı Seferleri sırasında Lübnan dağlarına yerleşmiş olan Kont Dreux adından gelmektedirler. Bu topluluğun torunları kendi dil ve dinlerini tümüyle yitirmişlerdir.
Dürzîlik; İslam Dîni'nin Şiî meşrebinin bir mezhebi olan İsmailîyye grubundan köken almıştır. Dürzîlik, 10. yüzyılda Fâtımî Devleti'nin altıncı halifesi EbûʿAlî el-Mansûr el-Hâkim bi-EmrʿAllâh bin el Aziz billâh ve onun veziri Hamza ibn Ali ibn Ahmed tarafından kurulmuştur. İlk olarak Hamza, halife El-Hâkim'in Allah'ın adına yönetici olduğunu ortaya atmıştır. Hâkim'in ulûhiyyet iddiası ve bu iddiasını farklı yerlere gönderdiği dâ’îler ile yaymaya çalışması kısa sürede halkın tepkisine neden olmuştur. Bu sıralarda El Hâkim, veziri Hamza'yı imam tayin etmiştir. Aynı zamanlarda El Hâkim'in dâîlerinden Muhammed bin İsmâ‘il Neştekin ed-Derezî kendisinin imam tayin edilmesi için çalışır ama bu halkı kızdırmış ve isyan eden halk tarafından 1020 yılında öldürülmüştür.
Halkın olumsuz tepkisi üzerine bir süre dini yayma faaliyetlerine ara verilmiş, fakat daha sonra Hamza yeniden faaliyete başlamıştır. Birçok yeni inanan elde edilir. El Hâkim 1021 yılında bir dağda kaybolur, büyük ihtimalle öldüğü sanılmaktadır. El Hâkim'in ölümünden sonra Hamza da inzivaya çekilir. Sonraki halife Ali ez-Zâhir Dürzîlere karşı kötü davranır ve bu Dürzî cemaatin inançlarını saklamaya başlamasına neden olur. Dürzîler İslam Dîni'nde takiyye terimi ile tanımlanan, "gerçek inancı saklama ve genelin inancına bağlı gözükme" siyasetini uygulamağa başlarlar.
Dürzîliğin inançsal kökeni Mısır'daki Fâtımî Devleti'ne dayanmaktadır. Araştırmacılar Dürzîliğin tarih sahnesine ilk çıkışını Fâtımî halifesi Hâkim Biemrillah'ın kendisinin Tanrı olduğu fikrini ileri sürdüğü 1017 yılı olarak kabul ederler. Çünkü Dürzîlik, ilk olarak 1017 yılında Anti-Lübnan Dağları'nda yaşayan İsmailîler'in Fâtımîler Hâlifeliği'in altıncı halifesi olan EbûʿAlî el-Mansûr el-Hâkim bi-EmrʿAllâh'ın ulûhiyyet iddialarını kabul etmeleriyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle bu yıl Dürzîlerce takvim başlangıcı biçimde değerlendirilir. Hâkim'in veziri olan Hamza, Hâkim'in Tanrılığına dayanan bu yeni inancı yaymak görevini üstlenir ve Hâkim'in imamlığını ve tanrılığını savunan iki risale kaleme alır.
Bu risalelerde Allah-u Teâlâ'nın Yedi İmam'a hûlul ederek insan biçiminde ortaya çıktığı ve en son olarak da Dünya'ya Hâkim bi-Emrʿil-Lâh'ın özünde geldiğine imân ederler. Hamza, Hâkim'in tanrılığının yanı sıra, kendisinin de peygamber olduğunu ortaya atar. Hamza bu yeni inançları yayması amacıyla Muhammed bin İsmâ‘il ed-Derezî'yi Suriye'ye gönderir. Neştekin, Suriye ve civarında yaptığı propagandalarda oldukça başarılı olur. Diğer taraftan 1020 yılında Hamza, Kahire’de bir camide inançlarını açıkça duyurur ve bunun üzerine Hamza karşıtı büyük bir ayaklanma başlar. Hamza, bir süre Hâkim tarafından korunur ve sonra ortadan yok olur. Halife Hâkim ise, giderek genişleyen ayaklanma karşısında özellikle Fustat kentine karşı müthiş bir intikam hareketine girişir. Ne var ki tam bu sırada halife Hâkim de 23 Şubat 1021 gecesi esrarengiz biçimde ortadan kaybolur. Hâkim ve Hamza’nın yandaşları Mısır'ı terk etmek ve Suriye'de Muhammed bin İsmâ‘il ed-Derezî tarafından oluşturulan topluluklara katılmak zorunda kalırlar.
Zamanla güçlenen Dürzîler, Haçlı Seferleri sırasında Anti-Lübnan Dağları'ndaki İsmailîler ile birleşerek İslam ordularına karşı Hristiyanların yanında yer aldılar. Ancak bu dönemde o yörede yaşayan İsmailîler ile Dürzîler arasındaki ilişkiler hakkında açık bir fikir edinmek olanaklı değildir. Birçok araştırmacı bu iki mezhebi birbirine karıştırmıştır. Kesin olarak bilinen her iki mezhebin de Haçlı Seferlerinin sonuna kadar Hristiyanlar'ın müttefiki olarak kaldıklarıdır.
Haçlı Seferlerinden sonra da bölgede varlıklarını sürdüren Dürzîler, Kaysîler ve Yemânîler diye iki kola ayrıldılar. Yemânîler, Mercidabık Savaşında (1516) Osmanlılar’ın, Kaysîler ise Memlukluların safında yer aldı. Daha sonraki yıllarda sık sık çıkardıkları ayaklanmalar ve kargaşalıklarla Osmanlı İmparatorluğu'ndaki sorunlu topluluklardan biri olma özelliklerini sürdürdüler. I. Dünya Savaşı sırasında diğer Arap kabileleri gibi Osmanlılar’a karşı harekete geçtiler ve Fransız işgali sonucu (1918) Osmanlı yönetiminden ayrıldılar. Fransızlar, Dürzîler'in yaşadıkları yörede özerk “Cebel-i Durûz Emirliği”ni kurdular (1921). Dürzî Emirliği 1936 yılında kaldırıldı ve Dürzîler'in bir kısmı Suriye’ye, bir kısmı da Lübnan’a bağlandı.
Dürzîlerin Dünya üzerindeki toplam sayılarının yaklaşık 1.000.000 ile 2.500.000 arasında olduğu sanılmaktadır.
Dürzîler; bugün Lübnan, Suriye, İsrail ve Ürdün'de dağınık topluluklar biçiminde yaşamaktadırlar. En yoğun olarak yaşadıkları bölge Lübnan’ın dağlık yöreleridir. Dürzîler uzun yıllardan beri Lübnan dağının güneyi ile Anti-Lübnan Dağlarının batısı arasında kalan; kuzeyde Beyrut’tan güneyde Sur’a ve Akdeniz kıyılarından Şam’a kadar uzanan bölgede oturmaktadırlar. Ayrıca az sayıda da olsa Avrupa, ABD, Kanada, Latin Amerika ülkeleri (Brezilya, Arjantin, Şili, Peru, Meksika) ve hatta Avustralya’da da Dürzî toplulukları bulunmaktadır.
Dürzîlerin ırk olarak kökenleri konusu tartışmalıdır ve oldukça farklı köken kuramları ileri sürülmüştür. Bir görüşe göre Dürzîlerin kökeni Hititler’e ya da Galatlar’a kadar geri götürülür. Bazı araştırmacılar, eski İran kavimlerinden Persler’in ve Medler’in inançları olan Mazdekizm (Mazdekçilik) ile Dürzîlik arasındaki benzerlikleri kanıt sayarak, Dürzîlerin bu kavimlerin soyundan geldiklerini ileri sürerler. Kimi etnograflar ise Dürzîlerin Asurlular tarafından sürgün edilmiş barbar bir kavmin devamı olduklarını savunurlar.[kaynak belirtilmeli]
Dürzîlerin kökeni hakkında bir başka görüş, bunları Fenikelilere ve özellikle Eski Ahit’te I. Krallar 5:6’da sözü edilen ve Süleyman Tapınağı'nın yapımı sırasında Lübnan dağlarından kereste sağlayan Saydalı işçilere bağlamaktadır. Uzun yıllar boyunca Lübnan'da yaşamış olan Haskett-Smith, “The Druses of Syria” (Suriye Dürzîleri) adlı yapıtında: “Dürzîler, kendilerinin Süleyman Tapınağı'nı yapanların torunları olduklarını ileri sürüyorlar; oysa Eski Ahit ve Yahudi tarihi hakkında bilgileri pek sınırlı” diye belirtmektedir.
Dürzîler, kendilerini Arap ırkından sayarlar. Dürzîlerin kökeni konusunda en çok yandaş toplamış olan görüş, Dürzîlerin Yemen'deki Aramilerle karışmış olan Araplar oldukları biçimindedir. Bu görüşe göre Dürzîler, büyük bir sel felaketinden sonra Yemen'den ayrılarak kuzeye göç ettiler. İslâmiyet'in yayılması sırasında bu yeni dini benimseyerek, Lübnan'ın dağlık yörelerini yurt edindiler.
Dürzîlerin kökeni hakkında Batı'da geliştirilmiş olan bir söylenceye göre Dürzîler, Haçlı Seferleri sırasında Lübnan dağlarına yerleşmiş olan Kont Dreux ve adamlarının soyundan gelmektedirler. Bu topluluğun torunları kendi dil ve dinlerini tümüyle yitirmişlerdir. Dürzî sözcüğünün kökeni de Dreux'den türemiştir. Söylenceye göre, XII. yüzyılda yörede kalıp, memleketlerine dönemeyen bu Haçlılar, Müslümanların baskısı karşısında Comte de Dreux'nün komutası altında dağlara çekilmişler ve yerliler ile evlenerek ayrı bir topluluk oluşturmayı başarmışlardır. XVII. yüzyılda bu söylence daha da geliştirilmiş ve Dürzîlerin başında bulunan Emir II. Fahreddin'in Lorraine Hanedanı ile kan bağı bulunduğu ve bu yolla ilk Kudüs Haçlı Kralına bağlandığı ortaya atılmıştır. Fahreddin'in 1613-1618 yılları arasında Floransa ve Paris'te kaldığı, hem Medici Hanedanı hem de Fransa Kralı XIII. Louis ile Osmanlılar'a karşı ittifak kurduğu bilinmektedir.
Dürzîler'in ana dili Arapçadır. Suriye ve Ürdün'deki Dürzîler, Gebel'e bağlı Şam lehçesini, Lübnan'dakiler ise Beyrut lehçesini konuşmaktadırlar. Ayrıca Suriye ve Lübnan'daki Dürzîler'in bir kısmı yaşadıkları bölgenin bir zamanlar Fransız hakimiyetinde olmasından dolayı ileri düzeyde Fransızca da bilmekte ve konuşmaktadırlar. (Andrews, 1992: 215)
İsrail'deki Dürziler ise Arapçanın yanı sıra İbranice de bilmekte ve konuşmaktadırlar. (Andrews, 1992: 215)
Ayrıca Dünya'nın ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve Avrupa ülkeleri gibi Orta Doğu'dan uzak bölgelerinde yaşayan Dürzîler İngilizce ve Fransızca gibi dilleri, Latin Amerika ülkelerinde (Brezilya, Arjantin, Şili, Peru, Meksika) yaşayan Dürzîler ise İspanyolca ve Portekizceyi anadilleri Arapça kadar iyi konuşmaktadırlar. (Andrews, 1992: 216)
Dürzî inancının ana esaslarının çok az bir kısmı kamuya açıktır, inanç esaslarının çoğu herkesten saklanır. Bu biraz da uzun süre inançlarını saklamaları yüzünden gelişmiştir.[10]
Dürzîler Tanrı'nın birliğine inanırlar, bu nedenle kendilerini Ehl el Tevhid (Tevhid ehli - birleştiriciler) olarak anmışlardır. Dürzi inancı, Musevilik, Hristiyanlık ve İslam inançlarına benzer bir şekilde monoteistiktir. Dürzi teolojisi Yeni platoncu düşünceden ve bazı gnostik ve ezoterik gruplardan etkilenmiştir. Ayrıca, genel kanının aksine Dürzî düşüncesi Sufizm'den etkilenmemiştir. Ayrıca kimi araştırmacıların Dürzîliği İslam'ın bâtınî akımları arasında saymalarına karşın, Dürzîliğin Sünni şeriatıyla olduğu kadar Şii-Bâtınî anlayışla da çatışan tarafları vardır.[11]
Dürzî inancına göre Allah, Yedi İmam'dan sonra Fatımî halifesi Hâkim Biemrillah el-Mansur İbnil Aziz Billah'ta Hâkim Biemrihi adıyla insan kılığında görünmüştür. Halife'nin veziri Hamza ibn Ali de onun peygamberidir. Dürzîliğin dört şartı, Hâkim'in Allah olduğuna inanmak, emri tanımak, hududu bilmek ve nasihate uymaktır. Hâkim hem Allah hem de insandır. Ancak iki türlü görünüşü vardır: Lâhûtî (Allah) ve Nâsûtî (insan). Bu iki görünüş birbirine benzemez. Akılla anlaşılamayan Hâkim birçok defa insan şeklinde görünmüş, insanlar fitne fesada başlayınca gizlenmiştir. Yeniden ortaya çıktığında Dürzîleri mükâfatlandıracak, kendine inanmayanları da cezalandıracaktır. Hâkim imamlığı, veziri Hamza'ya bırakmıştır. Hamza, insana hûlul eden bir cevher, yaratıkların en şereflisidir. Kâinat ondan doğmuştur, ilk yaratılan odur. Ruhlara hükmeden, günah ve sevapları hesaplayan, dünya ve âhiret işlerini elinden geçiren odur. Îlahi emirleri öğreten hududların başı yine Hamza'dır. Dürzîlerin tapınaklarına halâvat adı verilir. Şeriat yolunu da Şiî-Bâtınî inanışını da reddederler. Kendi aralarında din işlerini bilenler (ukkâl) ve bilmeyenler (cuhhâl) diye ikiye ayrılırlar. Kendi inanışlarına gerçek tevhid inanışı, kendilerine de muvahhid derler. Kurban ve Ramazan Bayramına benzeyen iki bayramları vardır.
Dürzîliğin temel inancı Hamza ibn Ali tarafından oluşturulmuş olan dört temel ilkeye (farz) dayanır.
1. Hâkim’i ilâh bilmek: Hâkim, hem Tanrı hem de insandır (Lâhut-Nâsut). Bu iki nitelik birbirinden ayrılmayacak ölçüde iç içe geçmiştir. Tanrı'nın tüm işleri anlamlı ve bilgecedir. İnsan aklı O’nu ve işlerini kavrayıp tanımlayamaz. Allah, yeryüzünde birçok kez insan biçiminde zuhur etmiştir; en son olarak da kendisini Hâkim biçiminde göstermiştir. Kötülükler ve bozukluklar ortadan kalktığında gizlendiği yerden bir kez daha ortaya çıkacak, Dürzîleri ödüllendirip inançsızları cezalandıracaktır.
2. Emri bilmek: “Kaim al-Zaman” olarak da adlandırılan emir, Hamza ibn Ali'nin kendisidir. Hamza, Allah’ın ilk yarattığı, ilk cevheridir. Evren ve tüm diğer varlıklar ondan yaratılmıştır; bu nedenle Hamza, yaratıkların en onurlusu ve Allah'ın elçisidir. Dünya ve Ahiret işlerini yöneten, ceza ve ödül veren odur. Allah'ın öz nurundan yaratıldığı için, imamların imamı olup, kıyâmet gününde sevap ve ikab onun eli ile yapılacaktır. Yer, içer, el ile tutulur. Babası ve anası vardır. Karısı ve çocukları yoktur. O, nedenlerin nedeni ve tümel akıldır (Akl-i Külli).
3. Hududu bilmek: Tanrısal emirleri öğreten ve yayanlara “Hudud” denir. Hudud’un başı Hamza’dır ve onunla birlikte sayıları beşe ulaşır. Bunlara “Vezir” de denilir. Hamza'dan sonra gelen dört hudud yaratıkların en onurlularıdır, evlenmedikleri gibi her türlü günahtan uzaktırlar. Bunlar dışında hudud sayılan üç grup daha vardır: “Dâîler”, “Mezunlar” ve “Mukassirler”.
Dinin önderleri diye adlandırılan “hudud” aslında beş tanrısal ilkeyi temsil etmektedir. Beş Dürzî önderin de kişiliklendirilen bu beş ilkeden ilki erkek ilke olan Evrensel Akıl'dır ve Tanrı'nın ilk yarattığı varlık olan Hamza ibn Ali tarafından temsil edilir. İsmail bin Muhammed tarafından kişiliklendirilen ikincisi Evrensel Ruh'tur (Nefs) ve dişi ilkedir. Bunların ikisinden, Muhammed bin Vehb’te kişiliklenen, Söz (Logos) türemiştir. Söz ve Evrensel Ruh’tan üreyen ve Selame bin Abdullah’da kişilik kazanan dördüncüsü ise Sağ Kanat (El-Cenahu’l-Eymen) ya da yöntem’dir. Sağ Kanat’tan aynı biçimde üreyen ve El-Mu'tenâ Baha’ud-Dîn’da kişiliklenen Sol Kanat (El-Cenahu’l-Yesar) ya da izleyen beşincileridir. Bunlar, aynı On sefirotun Kabalacılar’ın gizem ağacını oluşturması gibi, Dürzîliğin dinsel hiyerarşisini oluştururlar. Büyük olasılıkla Dürzîler bu kavramları Kabalacılar’dan almışlardır.
4. Vasiyetlere uymak: Bazı ahlak kurallarından oluşan ve “Hâsıl” da denilen vasiyetlere uyulması zorunludur. Bu kurallar:
Dürzîler'in kutsal simgesi beş köşeli bir yıldızdır. Bu yıldızın her bir köşesi ayrı renkte olup, beş hududu ve onların niteliklerini temsil eder:
Haçlılar'ın Kutsal Topraklar'da egemen oldukları dönemde, Tapınak Şövalyeleri'nin karşılaştığı Doğu'ya özgü birçok gizemci inanç akımlarından biri de Dürzîlik'tir. Dürzîler'in inanç sisteminin ve ezoterik uygulamalarının Tapınak Şövalyeleri'ni etkilediği sıkça ileri sürülen bir savdır. Bu sava göre Tapınak Şövalyeleri, daha sonra Avrupa’ya aktarılan ve zamanla Masonluk sistemine yerleşen bir takım inanç ve geleneklerinin esinini Dürzîler'den almışlardır.
Tapınak Şövalyeleri'nin Dürzîler ile bağıntısının hem tarihsel hem de geleneksel bir takım kanıtları olmakla beraber, bunun Masonluk ve Tapınak Şövalyeleri üzerinde ne gibi etkileri olduğu konusunda yalnızca varsayımlarda bulunulabilir.
Leonard W. King'in gnostikler ile ilgili yapıtında ileri sürdüğüne göre: “Mısır halifesi Hâkim'in mezhebin kurucusu olduğu ileri sürülmesine karşın Dürzîler'in, Prokopius'un VI. yüzyılda Lübnan ve Suriye’de hızla çoğaldıklarını söylediği Gnostik mezheplerin kalıntıları olmaları daha akla yakındır. Komşuları arasındaki yaygın kanıya göre Dürzîler, dana şeklindeki bir puta tapınmakta ve gizli toplantılarında Roma döneminde Ophitler’e (yılanı kutsallaştıran ve ona tapan bir tarikat), Ortaçağda Tapınak Şövalyeleri'ne ve çağımızda da Masonlar'a atfedilen törenler yapmaktadırlar.”
Bu görüşün başka yazarlarca da onaylandığı görülüyor. Ancak King'e göre, önemli ve ilginç olan nokta: “Dürzîler'in kendi önderlerinin İskoçya’da gizlendiğine inanmalarıdır.” Kuşkusuz bu, Tapınak Şövalyeleri'nin o yörede çok güçlü oldukları dönemlerden kalma bir inanıştır.
2. İmâm Hüseyin | |||||||||||||||||||||||||||||||||
3. İmâm Ali Zeyn el-Âb’ı-Dîn | |||||||||||||||||||||||||||||||||
4. İmâm Muhammed el-Bakır | |||||||||||||||||||||||||||||||||
İmamet | |||||||||||||||||||||||||||||||||
5. İmâm Câ'fer-i Sâdık | |||||||||||||||||||||||||||||||||
6. İmâm İsmâil bin Câ'fer el-Mûbarek | Musa el-Kâzım | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
8. İmâm ʿAhmed el-Vâfî (ʿAbadullâh‘bin’Muhammed) | 7. İmâm Muhammed bin İsmâ‘îl eş-Şâkir | Ali er-Rızâ | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
9. İmâm Takî Muhammed (ʿAhmed bin ʿAbadullâh) | İsmaililik/Yedicilik (Bâtınîlik İsmaililik) | Muhammed el-Cevâd | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
10. İmâm Razî/Zekî ʿAbd Allâh (Hüseyin bin ʿAhmed) | Kufeli Hamdan Karmat | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
11. İmâm Ebû Muhammed ‘Ubayd Allâh el-Medhî | Ebû’Saʿid‘Hasan bin Behrâm Jennâbî | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Sâbiîlik | Fâtımî Devleti | Karmatîlik (Yediciler/elʿBakl’îyye) | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Üniter Çağrı | 16. Dâ’î-Â’zam Târik’ûl-Hâkim bi-EmrʿAllâh | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Hamza | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
El-Mu'tenâ | 18. Dâ’î-Â’zam Ebû Tamîm Ma’add el-Mûstensir | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Hikmet Risaleleri | 19. İmâm Ebû’l-Kâsım ʿAhmed el-Mustâ‘lî | 19. Ebû Mansûr Nizâr el-Mustafâ | Nâsır-ı Hüsrev | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Dürzîlik | Mustalilik | Nizarîlik | Türkistan Aleviliği | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Hafızilik | Tâyyîb’îyye | Alamut Kalesi | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Süleymanî Buhra | Davudî Buhra | Haşhaşiler | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Hebtiahs Buhra | Etbe-î Melek Buhra | Sünnî Buhra | İleri Davudî Buhra | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Alavî Buhra | Câferî Buhra | Patanî Buhra | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.