dünyanın sonu geldiğinde yapılacağına inanılan savaş Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Armageddon (Arapça أرمجدون, Latince: Armagedōn, Eski Yunanca: Ἁρμαγεδών Harmagedōn, İbranice: הר מגידו har məgiddô) ya da Melhâme-i Kübrâ, dini kaynaklarda Dünya'nın sonu geldiğinde yapılacağı söylenen büyük kıyamet savaşının adıdır.
Har sözcüğü İbranicede dağ anlamına gelir ve Megiddo ise Megido Dağı'ında bulunan eski bir kentin adıdır. Megiddo için gerçek anlamda dağlık bir yer olduğu söylenemez, çünkü yüksekliği çevresiyle kıyaslandığında 30 metreyi bile bulmaz. Tarih boyunca birbirlerinin üzerine kurulmuş kentlerin oluşturduğu bir höyük durumundadır.
Kitab-ı Mukaddes'in Vahiy bölümünde geçen Armageddon sözcüğü Museviler'den daha çok Hristiyanlar için önem taşır. Museviler, İsa'yı Atanmış Kral ya da Mesih olarak kabul etmez ve başka bir Mesih beklerler. Bu nedenle Armageddon'la ilgili kavramlar Kitab-ı Mukaddes'in tümü için geçerli olsa da, Vahiy kitabındaki anlatımlar Museviler için geçerli olmaz.
“Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gündoğusundan gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu. Bundan sonra ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm. Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her şeye gücü yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar. ……Üç kötü ruh, kralları İbranice Armageddon denilen yere topladılar. Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, “Tamam!” dedi. O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı. Büyük kent üçe bölündü. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük Babil'i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi. Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu. İnsanların üzerine gökten tanesi yaklaşık bir talant (Yaklaşık 20,4 kg) ağırlığında iri dolu yağdı. Dolu belası öyle korkunçtu ki, insanlar bu yüzden Tanrı'ya küfrettiler.”
Vahiy 16: 12-21
İslam'da Melhame-i Kübra olarak bilinen savaş ile Hristiyanlık ve Musevilikte Armageddon olarak bilinen savaş terminolojide aynı şeyi ifade etmektedir. Aralarındaki temel fark beklenen bu savaşın genel içeriği ile ilgili üç farklı dinin yaklaşımıdır. İslam'da bu savaşın Hatay ilinde bulunan Amik ovasında; Hristiyanlık ve Musevilikte ise Megiddo dağının eteklerinde olacağına inanılmaktadır. "Megiddo dağının etekleri"nden Amik ovasının kastedilip kastedilmediği ise net değildir. İslam inancında bu savaşın Mehdi'nin ilk zuhurunun olacağına ve Mesih'in bu savaşta yer almayacağına inanılırken; Hristiyanlık ve Musevilikte savaşın Mesih'in önderliğinde yapılacağına inanılmaktadır.[kaynak belirtilmeli]
İslam'da Deccal denilen büyük fitneden bahsedilirken, İslam Peygamberi Muhammed'den önceki bütün peygamberlerin ümmetlerine bundan bahsettiğini bildirmiştir. Deccal dünyaya şerri hakim kılmak için savaşacak ve "Rablık" iddiasında bulunacaktır. İslam kaynakları 70.000 Yahudinin Deccal'e tabi olacağını yazar.[1]Deccal'in çıkışı ve İsa'nın ikinci defa yeryüzüne inmesinden önce Mehdi'nin çıkışı olacaktır. Bu çıkışın hemen öncesinde çok büyük ve çok kanlı bir savaş olacaktır. Bu savaşın gerçekleşeceği yer atların diz kapaklarına kadar kana gömüleceği haber verilen Amik Ovası'dır. Burada 80 tümen İslam ordusu ile 80 tümen küfür ordusunun yani bir milyona bir milyonluk iki ordunun birbirleriyle savaşacağı inanılmaktadır.[2][3][4] bu ordunun komutanlığını Mehdi yapacak ancak kendisinden çok az kişi haberdar olacak, herkesçe bilinmeyecektir. Amik Ovası [Amanos Dağları]nın eteklerinde yer almaktadır.
Armageddon'da savaşacak olanlar gökteki “Atanmış Kral” (Mesih) ile onu izleyen, emrindeki meleklerden oluşan göksel ordulardır. Karşılarında olanlar ise, İsrail'in de aralarında olduğu "bütün dünya kralları"dır. Musevi inancı İsa'yı Mesih olarak kabul etmediği gibi, onlar açısından Kitabı Mukaddes'in Malaki kitabından sonraki kısımları da geçersizdir. Bu açıdan da Armageddon sözcüğünün günümüzdeki İsrail kavramıyla bir ilgisi yoktur. Çünkü Armageddon savaşını ele alan Vahiy kitabı, Tevrat'ta değil İncil olarak adlandırılan kısımda yer alır. Ayrıca, Kitabı Mukaddes'te geçen İsrail, Siyon, Yeruşalim gibi sözcükler, İsa'dan sonraki dönemde yalnızca gökteki asıllarını simgelemek amacıyla kullanılırlar ve ne yeryüzündeki İsrail devletini ne de harfî anlamıyla İsraillileri kapsar.[5] Ayrıca Armageddon için Tanrı'nın Savaşı olarak da söz edildiğinden anlamı daha geniştir. Dünya'nın Sonu ifadesi ise dünya sözcüğüyle neyin kastedildiğiyle ilgilidir. Dünya hem Yerküre için, hem de üzerindeki insanlar ve düzen için kullanılan bir sözcüktür. Vahiy kitabındaki kastedilen dünya, Dünya'nın üzerindeki eski düzenin taraftarları olan insanlardır. Vahiy kitabına göre ortadan kalkacak olan "önceki düzen"dir.[6]
Armageddon sözcüğü esas olarak kesin zaferi anlatmak için kullanılan bir terimdir. Dünya'nın eski düzeninin ortadan kalkacağına ilişkin güvenceyi perçinlemek amacıyla kullanılan bir sözcüktür. Çünkü geçmişte Megiddo'da yapılan her savaş daima bir tarafın tam zaferi ve diğer tarafın tam bir yenilgisi şeklindedir.
Vahiy kitabı Armageddon'a doğru oluşacak olayları da anlatır. Armageddon Savaşı öncesinde gerçekleşmesi gereken bir olay, Büyük Babil'in yok edilmesidir. Büyük Babil, Vahiy kitabında "Büyük Kent" olarak adlandırılır. Büyük Babil için aynı zamanda "Fahişe/Dünya fahişelerinin anası" ifadesi kullanılır. Buna göre Büyük Kent, Büyük Babil ve Fahişe aynı anlama gelir. Vahiy kitabındaki anlatımların simgelerle yapıldığı Vahiy 1:1'de belirtilmiştir. Bu nedenle buradaki anlatım simgeseldir ve fahişelik yapan gerçek bir kadını kastetmez. Bu fahişenin, dinsel bir fahişe ve iğrençlikler yapan biri olduğu açıklanır. Burada dinlerle ilgili olarak fahişe kavramının kullanılmasının nedeni, Tanrı'ya ait olduğunu iddia eden dinlerin siyaset ve ticaretle, dolayısıyla dünyayla iç içe olmasıdır. Büyük Babil olarak da adlandırılan bu fahişe, kocasının dışında başka erkeklerle ilişki kuran bir kadına benzetilir.
Vahiy kitabının diğer kısımları, bu fahişenin yeryüzündeki bütün Babil kökenli dinler olduğunu gösterir. Bu şekilde, sahte dinlerin kökeninin Babil Kulesi'nin yapılış zamanlarına gittiği de belirtilir. Babil Kulesi'nin yapımının engellenmesi ve insanların farklı diller yüzünden bölünmesiyle Şinar Ovası'ndan göçü, Peleg'in (Peleg: bölünme) doğduğu yıl olan MÖ 2269 yıllarıdır (bknz.: Başlangıç 11. bölüm). İnsanların yeryüzüne dağılmasına neden olan bu büyük göçle, aynı zamanda insanların dinsel inançları da gittikleri her yere dağılır. Birbirlerinden farklı gibi görünen bu dinler Kitabı Mukaddes'e göre Nimrod'la ve Babil Kulesi ile başlamıştır ve özde aynı sahte inançlara sahiptirler.[7]
Vahiy 17:14'te ifade edilen "Kuzu'ya karşı savaşacaklar, ama Kuzu onları yenecek. Çünkü Kuzu, rablerin Rabbi, kralların Kralı'dır." sözü doğrudan Armageddon savaşıyla ilgilidir. Burada kuzu olarak kastedilen kişi Atanmış Kral'dır. Mesih sözcüğü Atanmış Kral anlamına gelir. Atanmış Kral İsa'nın gökteki adı Mikael'dir ve kendisine verilen görevi yerine getirmek amacıyla Armageddon Savaşı'nı başlatacaktır. Ancak, öncelikle bu savaş başlamadan önce "Yedi başlı, on boynuzlu kırmızı canavar" ile simgelenen Birleşmiş Milletler ve buna bağlı tüm uluslar "Büyük Babil"e saldırarak dünyadaki bütün sahte dinleri ortadan kaldıracaktır. Bu şekilde Armageddon Savaşı'ndan önce, Babil Kulesi'nin yapılışıyla ortaya çıkıp, Babil'den göçle bütün dünyaya yayılarak gelişip çeşitlenen tüm Babil kökenli dinler yok edilmiş olacaktır.
Bu olayın başlaması için gerçekleşecek işaret, ulusların belirgin bir şekilde yapacakları "barış ve güvenlik" ilanı olacaktır. Uluslar bu ilanı yaparak dünyanın sorunlarını çözme yolunda başarılı olduklarını iddia etmiş olacaklar. Ancak bu barış ve güvenlik ilanı, hiçbir şekilde ulusların Dünya'nın sorunlarını gerçekten çözdükleri anlamına gelmeyecektir.[8][9] Bu olay "Büyük Sıkıntı" adı verilen bir dönemin başlangıcını oluşturacaktır. Büyük Sıkıntı'nın zirvesi ise Armageddon Savaşı'dır. Bu savaş yalnızca Canavar 666'yı ve Canavar'ın düzeninin sürmesini yeğleyen insanları yok etmekle kalmayacak, aynı zamanda Şeytan ve cinleri de yakalanarak 1000 yıl hapsedilecekleri "Uçuruma" atılacaklar, Armageddon Savaşı böylece sona ermiş olacaktır.[10]
Kitab-ı Mukaddes'e göre, Armageddon eski düzenin sonu ve yeni düzenin başlangıcını oluşturan bir dönüm noktası olacak, Atanmış Kral (Mesih) Armageddon'dan sonra yeryüzünde 1000 yıl kral olarak hüküm sürecektir. Kitabı Mukaddes'e göre Armageddon'da hayatta kalacak insanlar, Atanmış Kral'ın yönetiminde Yeryüzünü cennete çevirecekler ve eski dünyanın bütün dertlerinden uzak sonsuz bir yaşama kavuşmuş olacaklar.[11] Armageddon Savaşı eski düzenin yeryüzüne çevre kirliliği, türlerin yok edilmesi, savaşlar, terör gibi çeşitli şekillerde verdiği tahribatı engellemek ve Dünya üzerindeki düzeni ve yaşamı insanlar için yaşanabilir kılmak amacıyla tamamen yenilemek için yapılan son savaştır. Armageddon'dan sonra bir daha savaş olmayacak, tersine yeryüzünde tam bir barış ve güvenlik hüküm sürecektir.[12] Armageddon'da olacaklardan bazıları şu şekildedir:
Gökteki güçler (Şeytan ve cinleri) cezalandırılacaklar.[13]
Armageddon Savaşı'na Şeytan'ın ulusları Tanrı'ya karşı kışkırtması yol açacak. Harfi İsrail'in de içinde olacağı tüm uluslardan oluşan bir koalisyon, Magoglu Gog önderliğinde mecazi İsrail'e karşı dünya çapında bir saldırı başlatacak.[16][17]
Armageddon'un başlayacağı zamanın işaretleri Kitabı Mukaddes'te verilmiştir. Ancak bu işaretler çoğunlukla gerçekleşecek olaylar şeklindedir. Sayı olarak verilen işaretler ise, Armageddon'un tarihini vermeyi amaçlamaz. Yine de alamet ilgili olayların zamanı, Kitabı Mukaddes'in tümünün birlikte değerlendirilmesiyle anlaşılır. Nebukadnezar'ın gördüğü rüyadaki heykel [25] ve daha sonra Daniel peygamberin rüyetlerde gördükleri bu zamanların anlaşılmasında çok önemli bir yer tutar. Burada anlatılanlar Canavar 666'yı oluşturan unsurların hangi sırayla birbirini takip edeceğine ilişkindir.[26] Nebukadnessar rüyasında bir heykel görür ve Daniel peygamberin yorumuna göre heykelin altından olan başı Babil'dir. Daha sonra ise sırasıyla başka krallıklar dünya egemenliğinde öne geçeceklerdir. Babil'i sırasıyla Med-Pers, Yunan, Roma izleyecektir.[27]
Heykel'in ayaklarıyla ikili yapıya sahip bir dünya gücünün egemenliği anlatılır. Bu ikili yapıdaki dünya gücü son dünya gücü olarak yerini alacaktır. Rüya'nın devamında Tanrı'nın dağından kopan bir taşın heykelin ayaklarına çarparak heykeli tümüyle parçalayıp yok ettiği anlatılır. Heykel'in ayaklarının ikili yapıda ortak bir dünya gücünü oluşturan Britanya ve ABD olduğu yorumu vardır. Daniel'in yaşadığı dönemde ilk dünya gücü olan Mısır ve ikincisi olan Asur imparatorlukları devirlerini tamamladıklarından, heykel ve hayvanlarla temsil edilen dünya imparatorlukları Babil ile başlar. Bütün bu imparatorluklar toplam olarak yedidir ve Vahiy kitabındaki "Denizden çıkan canavar"ın yedi başını oluşturur. Sıralaması: (1) Mısır, (2) Asur, (3) Babil, (4) Med-Pers, (5) Yunan, (6) Roma, (7) Britanya-ABD'dir.
Nebukadnessar'ın gördüğü başı göklere erişen devasa bir ağaçla ilgili rüyasında zamanlar da söz konusudur. Burada verilen zaman simgesel bir yedi vakittir.[28] Buradaki ağaç ve bu ağaçla temsil edilen Nebukadnessar, asıl olarak Tanrı'nın Egemenliği'ni temsil etmektedir. Nebukadnessar'ın yedi vaktin sonunda krallığını geri aldığı gibi, Tanrısal Krallık da insanların elinden geri alınacaktır. Bu rüya ile eski İsrail'de Yahuda krallığının sona erdiği tarihten itibaren geçecek bir yedi vaktin olacağı ve bu vaktin sonunda ise, ağacın yeniden filiz (Krallık Filizi) vereceği anlatılır. Yahuda Krallığı Babilliler tarafından ele geçirilir ve bir süreliğine daha İsrailli krallar tarafından yönetilir. Ancak bu krallar Babil imparatorluğunun vasal kralları olarak hüküm sürerler. Bu nedenle Yahuda krallığı, Yeruşalim'in surlarının Babillilerce yıkıldığı ve İsraillilerin sürgüne gittiği MÖ 587 yılından 20 yıl önce, MÖ 607'de ortadan kalkmış olmaktadır. Burada önemli olan tarih Yeruşalim'in surlarının yıkılış tarihi değil, Yahuda krallığının sona erdiği tarihtir. Vahiy kitabı 3,5 vakitten 1260 gün olarak söz ettiğinden, yedi vaktin 2520 gün olduğu tespiti yapılır (3,5 + 3,5 = 7), (1260 + 1260 = 2520) ve gün kavramı Kitabı Mukaddes'teki başka sözlere dayanılarak yıl olarak hesaplandığında 1. Dünya Savaşı'nın başladığı 1914 yılına varılır. Mö. 607 ve Ms 1914'ün bitmiş yıllar olmadığı, ayrıca sıfır yılının da olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, bu süre toplamda 2520 yıl eder. Eğer bu 7 vakit (2520 gün) yalnızca harfi anlamda hesaplanacak olsaydı, bu durumda sadece 7 yıl olacak ve MÖ 600 yılını işaretlemiş olacaktı (MÖ 607 - 7 = MÖ 600). Nebukadnessar'ın rüyasındaki ağaç ile Atanmış Kral olarak İsa'nın ikinci gelişi birbiriyle doğrudan ilişkilidir.[29] Çünkü konuda, Canavar'ın süresinin bitimine yakın zamanlarda İsa'nın Atanmış Kral olarak yetkisini kullanmaya başlayacağı anlatılır. Bu dönem İsa'nın Atanmış Kral olduğu "son günler"dir. Son günlere ilişkin olarak ise, öğrencilerinin İsa'dan kendilerine söylemesini istedikleri belirtiler - alametler bu dönemin nasıl olacağını gösterir. İsa Atanmış Kral olarak yetkisini kullanmaya hazır olduğu dönemin başlıca işaretlerinin savaşlar, kıtlıklar, depremler ve salgın hastalıklar olacağını söyler.[30][31][32] Ayrıca kötü bir insan soyu da alametin bir parçası olacaktır.[33] İsa ikinci gelişinin alametiyle ilgili bilgileri halka değil, kendisinden bu konuda bilgi isteyen öğrencilerine vermişti. Bu nedenle Armageddon'dan önce geçip gitmeyecek olan nesil ile kastettiği kişiler de bunlardı.[34][35] Atanmış Kral Armageddon öncesinde bütün insanlarla ilgili olarak bir yargıda bulunacak ve buna göre insanlar ölüm ya da yaşam için işaretlenecekler.[36]
Olayların Sırası:
İsa'nın Atanmış Kral olarak hazır bulunuşu: İsa'nın Daniel kitabına göre Atanmış Kral olarak tahtına geçişi arasındaki 2520 yıllık dönemin bitişidir MÖ 607. Bu tarihten itibaren son günlerin belirtilerinin - alametinin görüldüğü bir dönemin oluşması. Belirtilerin tümü birden aynı dönemde meydana gelecek ve hepsi tek bir alameti oluşturacaktır. Benzer şekilde geçmişte de olmuş savaşlar, kıtlıklar, depremler, salgın hastalıklar, yozlaşmış bir insan toplumu, yeryüzünün kirletilmesi şeklindeki belirtiler, tümü birden aynı dönemde gerçekleşmediği için alameti oluşturmazlar. Bu dönemdeki "bütün bu olayları(alameti)" gören bir neslin tümü ölüp, gitmeden son gelecektir. Ancak İsa'nın burada söz ettiği nesil tüm insanlarla ilgili değildir. Çünkü İsa bu sözleri söylediğinde yalnızca kendi takipçilerine hitap etmiş ve gelecekte onlarla aynı konuma sahip olacak olan takipçileriyle ilgili bilgi vermiştir. Bunlar 144.000 kişi olarak adlandırılan bir gruba ait bireylerdir ve söz konusu nesil bunlarla ilgilidir.
Atanmış Kral'ın Krallığı hakkında duyuru yapılması: İncil sözcüğünün anlamı müjdedir ve Atanmış Kral'ın dünya yönetimini ve yeryüzü üzerinde yapacağı değişiklikleri kasteder.[37]
Ulusların "barış ve güvenlik" ilanı yapmaları: Ulusların dünya sorunlarını halletme yönünde önemli ilerlemeler sağladıklarını iddia etmeleri. Bu iddialar yalnızca sözde kalacak ve gerçek bir "esenlik ve güvenlik" söz konusu olmayacak.
Ulusların Tanrı'nın yönlendirmesiyle sahte Babil dinlerini yok etmeleri: Barış ve güvenlik ilanının yapılmasıyla sahte dinleri yok etmek üzere belirlenen zaman gelmiş olacak.
Armageddon'da ilk saldırıyı uluslar başlatacak: Şeytan ve cinleri bütün ulusları Tanrı'ya karşı savaşmak üzere kışkırtacak. Şeytan ve cinlerin, Tanrı'nın kendisi için ayırdığı "koyun" türünden insanları yok etmek üzere bütün ulusları saldırıya geçirmesi Armageddon'un başlamasına yol açacak.
Armageddon'un başlaması: Tanrı'nın kendi toplumunu korumak için derhal harekete geçerek bütün bu ulusları tümüyle yok etmesi. Tanrı bunları yaparken Atanmış Kral İsa'yı (Mikail) ve melek ordularını kullanacak. Armageddon savaşı bütün Yeryüzü'nü kapsayacak ve şiddetli olacak; ancak Armageddon'un şiddeti Yeryüzü'nü bir daha yaşanmaz hale getirecek derecede olmayacak. Armageddon'da Şeytan ve cinleri yakalanıp 1000 yıl için "uçurum"a - "dipsiz derinliklere" (dipsiz kuyu) atılacaklar ve etkisiz kılınacaklar. 1000 yıllık dönemin sonunda ise Şeytan ve cinleri tamamen yok edilecekler.
Atanmış Kral'ın 1000 yıllık yönetiminin başlaması: Armageddon'da yalnızca Atanmış Kral'ın tarafındaki insanlar sağ kalacaklar, diğerleri ise yok edilmiş olacaklar. Eski dünya düzeni ve destekleyicilerinin olmadığı yeni dönem, İsa'nın yeryüzünü iyiler için cennet haline getireceği göksel bir yönetim dönemi olacak. Atanmış Kral olan İsa'nın yanında 144.000 kişi kendisiyle birlikte yardımcı yöneticiler olarak hüküm sürecekler. Geçmişte ölmüş kişilerden birçoğu bu dönemde diriltilecekler ve bin yıl eğitim ve yardım alarak kusursuzluğa erişecekler. 144.000 kişinin en önemli görevlerinden biri de bu yardımı sağlamaları olacak.
Canavar Kitabı Mukaddes'de çeşitli şekillerde ifade edilir. Bazı kısımlarında Nebukadnezar'ın gördüğü rüyadaki heykel olarak, ayrıca Daniel'in rüyetlerde gördüğü çeşitli canavarlar şeklindedir. Canavar olarak ifade edilen kavram, Kitabı Mukaddes'in dışındaki çeşitli kaynaklarda birçok değişik sembollerle ifade edilirler. Bunların en başta gelenleri aşağıdaki simgelerdir. Bunların tamamı Canavar 666'ya denk kavramları oluştururlar:
İştar ve İştar'la aynı kimliğe sahip olup ancak farklı adlar taşıyan bazı tanrıçalar: Astarte, Artemis, İsis, Kibele, Venüs vd.
Alttaki düz piramit: Bu piramitin üst kısmı hariç, üstü kesik olan alt kısmı. Bu kısım Piramit 32 olarak adlandırılır. 2 x 16 (216) şeklinde de ifade edilir.
Beş Köşeli Yıldız: Venüs (Zühre) gezegenini simgeler. Venüs Dünya ile Güneş arasındadır ve bazı özellikleri nedeniyle İştar'ın simgesidir.
5 ve 50 sayıları: 5 sayısı 10 sayısının yarısıdır. 10 sayısı dünyayla ilgili tam olma durumunu simgeler. Alttaki düz piramit (5) ve üstteki ters piramit (5) toplamda 10 eder.
3 ve 33 sayıları: Alttaki düz piramiti simgeler.
Çapraz kare: Alttaki düz piramitin tabanını simgeler ve çapraz şekildedir. Bu şekil kutuplara göre köşeleri + şeklini verir. Lakşmi yıldızındaki iki dörtgenden bir tanesidir.
Dört Köşeli Yıldız: Dörtgen şeklin kenarlarının inceltilerek yıldız şekline getirilmesinden oluşur. Şekli haça benzese de haç değildir.
Pusula: Pusula Gülü olarak da adlandırılır. 32 yönü gösterir. 32 olmasının nedeni 33. derecenin Marduk'a ait olmasındandır. (Alttaki piramit: 1 Marduk + 32 = 33) Bu şekilde üst ve alttaki piramitlerdeki 2 adet 33 toplamda Marduk'un sayısı olan 66'yı verir.
Satranç tahtasındaki 32 piyon: Damalı zemin iki piramitin iç içe geçmiş durumunu simgeler. Her iki piramitin toplam sayısı 64'tür ve bunlardan alttaki piramite ayrılmış alan 32'dir. İki adet 16 ile rakip devletler temsil edilir ve bunların birbiriyle yaptıkları savaşlar "Kaos düzeni"nin en önemli kısmını oluşturur.
Yeni Dünya Düzeni: Nimrod'la başlayan düzenin adıdır. Üç temel alanı, siyaset, ticaret ve Babil dinidir.
Gül: Özellikle kırmızı gül İştar'ın simgesidir. Kırmızı renk İştar'ın rengidir. Kırmızı rengi ve dikenleriyle birlikte kan dökme özelliğini gösterir.
Kalp Sembolü: Kalp sembolünün üst kısmı İştar'ın kalçalarını simgeler. Kalp sembolünün alt kısmı Marduk'un küreği şeklindedir.
Bu simgeler çoğu zaman Marduk ve Marduk'un diğer sıfatları olan Tammuz ve Baal'a ait simgelerle birlikte kullanılırlar. Bu şekilde ikili bir yapı ortaya çıkar. Bu durum iki sevgili şeklinde gösterilir. Baal ile Astarte, Haç ile Gül (Gül Haç), Lale ile Gül, Piramitin kesik üst kısmı (1 Marduk) ile piramitin kesik alt kısmı (32'yle temsil edilen Canavar 666) ya da Çift Başlı Kartal ile Piramit 32 gibi çeşitli eşleştirmeler bunlar arasında yer alır. Bütün bunların doğrudan anlamı ise Marduk adıyla Şeytan ile dünyayı yönetmek için kullandığı Dünya Düzeni'dir ve buna "Yeni Dünya Düzeni" de denir. Bu düzenin başlıca üç temel alanı siyasal, ticari ve dinsel unsurlardır. Ancak Kitabı Mukaddes Armageddon'da yok edilinceye kadar bu Dünya Düzeni'nin sürmesine izin verildiğini ve Tanrı'ya ait şeyler dışında karşı gelinmemesi gerektiğini söyler. Bunun nedeni eksik ve kusurlu da olsa bir düzenin olmasının, hiçbir düzenin olmadığı bir kargaşa ortamından daha iyi olmasıdır. Çünkü bu durumda, otorite boşluğundan dolayı hayat tamamen yaşanmaz bir duruma gelebilecekti. Bu yüzden siyasal yapılar yaptıkları toplumsal hizmetler nedeniyle "Tanrı'nın hizmetçisi" olarak da adlandırılır.[38]
Baş kaldıran ve asi sözcükleri Marduk'un, karşı gelen ise Şeytan sözcüğünün anlamını oluşturur. Bu şekilde her iki ifade de aslında aynı kişiyi kasteder. Ancak Şeytan sözcüğü çok açık bir şekilde kullanıldığından birçok yerde bu sözcük yerine Marduk sözcüğü kullanılır. Marduk ve Şeytan sözcükleri anlam olarak fark taşımazlar. Ayrıca Marduk sözcüğünün ilk harfi ile ilk iki harfi kullanılarak birçok farklı kullanım alanı bulunmaktadır. Tıpkı alttaki piramitin tersi olan ve V harfiyle temsil edilen üstteki bir piramitin olması gibi, Marduk'un M harfinin tersi olarak da W harfi üstteki ters piramiti simgeleyen V harfiyle birlikte kullanılır. Lale şekil olarak W harfini verir ve ters duran bir lale de M harfinin karşılığıdır. M ve W harfleri Marduk'u yani Şeytan'ı simgeler. Budizmde kutsal sayılan Aum sözcüğü seslendirilirken vurgulananan asıl harf yine M harfidir.
6 Tanrı'nın sözü boşa çıktı demek istemiyorum. Çünkü İsrail soyundan gelenlerin hepsi İsrailli sayılmaz. 7 İbrahim'in soyundan olsalar bile, hepsi onun çocukları değildir. Ama, “Senin soyun İshak'la sürecek” diye yazılmıştır. 8 Demek ki Tanrı'nın çocukları olağan yoldan doğan çocuklar değildir; İbrahim'in soyu sayılanlar Tanrı'nın vaadi uyarınca doğan çocuklardır.
Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” Tahtta oturan, “İşte her şeyi yeniliyorum” dedi. Sonra, “Yaz!” diye ekledi, “Çünkü bu sözler güvenilir ve gerçektir.”
1 Yedi tası alan yedi melekten biri gelip benimle konuştu: “Gel!” dedi. “Sana engin suların kenarında oturan büyük fahişenin çarptırılacağı cezayı göstereyim. 2 Dünya kralları onunla fuhuş yaptılar. Yeryüzünde yaşayanlar onun fuhşunun şarabıyla sarhoş oldular.”
3 Bundan sonra melek beni Ruh'un yönetiminde çöle götürdü. Orada yedi başlı, on boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavarın üstüne oturmuş bir kadın gördüm. 4 Kadın, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı. 5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı:
BÜYÜK BABİL, DÜNYA FAHİŞELERİNİN VE İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI
6 Kadının, kutsalların ve İsa'ya tanıklık etmiş olanların kanıyla sarhoş olduğunu gördüm. Onu görünce büyük bir şaşkınlığa düştüm. 7 Melek bana, “Neden şaştın?” diye sordu. “Kadının ve onu taşıyan yedi başlı, on boynuzlu canavarın sırrını ben sana açıklayayım. 8 Gördüğün canavar bir zamanlar vardı, ama şimdi yok. Biraz sonra dipsiz derinliklerden çıkacak ve yıkıma gidecek. Yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalı beri adları yaşam kitabına yazılmamış olanlar canavarı görünce şaşacaklar. Çünkü o bir zamanlar vardı, şimdi yok, ama yine gelecek.
9 “Bunu anlamak için bilgelik gerek. Yedi baş, kadının üzerinde oturduğu yedi tepedir; aynı zamanda yedi kraldır. 10 Bunların beşi düştü, biri duruyor, ötekiyse henüz gelmedi. Gelince kısa süre kalması gerek. 11 Yaşamış, ama şimdi yok olan canavarın kendisi sekizinci kraldır. O da yedilerden biridir ve yıkıma gitmektedir. 12 Gördüğün on boynuz henüz egemenlik sürmemiş on kraldır; canavarla birlikte bir saat egemenlik sürmek üzere yetki alacaklar. 13 Düşünce birliği içinde olan bu krallar güçlerini ve yetkilerini canavara verecekler. 14 Kuzu'ya karşı savaşacaklar, ama Kuzu onları yenecek. Çünkü Kuzu, rablerin Rabbi, kralların Kralı'dır. O'nunla birlikte olanlar, çağrılmış, seçilmiş ve O'na sadık kalmış olanlardır.”
15 Bundan sonra melek bana, “Şu gördüğün sular –fahişenin kenarında oturduğu sular– halklar, toplumlar, uluslar ve dillerdir” dedi. 16 “Gördüğün canavarla on boynuz fahişeden nefret edecek, onu perişan edip çıplak bırakacaklar. Etini yiyip kendisini ateşte yakacaklar. 17 Çünkü Tanrı, amacını gerçekleştirme isteğini onların yüreğine koymuştur. Öyle ki, Tanrı'nın sözleri yerine gelinceye dek krallıklarını canavara devretmekte sözbirliği edecekler. 18 Gördüğün kadın dünya kralları üzerinde egemenlik süren büyük kenttir.”
1 Kardeşler, bu olayların zamanı ve tarihi konusunda size yazmaya gerek yoktur. 2 Çünkü siz de çok iyi bilirsiniz ki, Rab'bin günü gece hırsız nasıl gelirse öyle gelecektir. 3 İnsanlar, “Her şey esenlik ve güvenlik içinde” dedikleri bir anda, gebe kadının birden sancılanması gibi, ansızın yıkıma uğrayacak ve asla kaçamayacaklar.
1 Bundan sonra büyük yetkiye sahip başka bir meleğin gökten indiğini gördüm. Yeryüzü onun görkemiyle aydınlandı. 2 Melek gür bir sesle bağırdı:
“Yıkıldı! Büyük Babil yıkıldı!
Cinlerin barınağı,
Her kötü ruhun uğrağı,
Her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.
3 Çünkü bütün uluslar
Azgın fuhşunun şarabından içtiler.
Dünya kralları da
Onunla fuhuş yaptılar.
Dünya tüccarları
Onun aşırı sefahatiyle zenginleştiler.”
4 Gökten başka bir ses işittim:
“Ey halkım!” diyordu.
“Onun günahlarına ortak olmamak,
Uğradığı belalara uğramamak için çık oradan!
5 Çünkü üst üste yığılan günahları göğe erişti,
Ve Tanrı onun suçlarını anımsadı.
6 Babil nasıl davrandıysa, karşılığını ona aynen verin,
Yaptıklarının iki katını ödeyin.
Hazırladığı kâsedeki içkinin
İki katını hazırlayıp ona içirin.
7 Kendini yücelttiği, sefahate verdiği oranda
Istırap ve keder verin ona.
Çünkü içinden diyor ki,
‘Tahtında oturan bir kraliçeyim, dul değilim.
Asla yas tutmayacağım!’
8 Bu nedenle başına gelecek belalar
–Ölüm, yas ve kıtlık–
Bir gün içinde gelecek.
Ateş onu yiyip bitirecek.
Çünkü onu yargılayan Rab Tanrı güçlüdür.
9 “Kendisiyle fuhuş yapan ve sefahatte yaşayan dünya kralları onu yakan ateşin dumanını görünce onun için ağlayıp dövünecekler. 10 Çektiği ıstıraptan dehşete düşecek, uzakta durup,
‘Vay başına koca kent,
Vay başına güçlü kent Babil!
Bir saat içinde cezanı buldun’ diyecekler.
11 “Dünya tüccarları onun için ağlayıp yas tutuyor. Çünkü mallarını satın alacak kimse yok artık. 12-13 Altını, gümüşü, değerli taşları, incileri, ince keteni, ipeği, mor ve kırmızı kumaşları, her çeşit kokulu ağacı, fildişinden yapılmış her çeşit eşyayı, en pahalı ağaçlardan, tunç, demir ve mermerden yapılmış her çeşit malı, tarçın ve kakule, buhur, güzel kokulu yağ, günnük, şarap, zeytinyağı, ince un ve buğdayı, sığırları, koyunları, atları, arabaları ve köleleri, insanların canını satın alacak kimse yok artık.
14 “Diyecekler ki,
‘Canının çektiği meyveler elinden gitti,
Bütün değerli ve göz alıcı malların yok oldu.
İnsanlar bunları bir daha göremeyecek.’
15 Babil'de bu malları satarak zenginleşen tüccarlar, kentin çektiği ıstıraptan dehşete düşecekler. Uzakta durup ağlayacak, yas tutacaklar. 16 “ ‘Vay başına, vay!’ diyecekler.
‘İnce keten, mor ve kırmızı kumaş kuşanmış,
Altın, değerli taş ve incilerle süslenmiş
Koca kent!
17-18 Onca büyük zenginlik
Bir saat içinde yok oldu.’
“Gemi kaptanları, yolcular, tayfalar, denizde çalışanların hepsi, onu yakan ateşin dumanını görünce uzakta durup, ‘Koca kent gibisi var mı?’ diye feryat ettiler. 19 Başlarına toprak döktüler, yas tutup ağlayarak feryat ettiler:
‘Vay başına koca kent, vay!
Denizde gemileri olanların hepsi
Onun sayesinde, onun değerli mallarıyla
Zengin olmuşlardı.
Kent bir saat içinde viraneye döndü.’
20 Ey gök, kutsallar, elçiler, peygamberler!
Onun başına gelenlere sevinin!
Çünkü Tanrı onu yargılayıp hakkınızı aldı.”
21 Sonra güçlü bir melek değirmen taşına benzer büyük bir taşı kaldırıp denize atarak şöyle dedi:
“Koca kent Babil de
İşte böyle şiddetle atılacak
Ve bir daha görülmeyecek.
22 Artık sende lir çalanların, ezgi okuyanların,
Kaval ve borazan çalanların sesi
Hiç işitilmeyecek.
Artık sende hiçbir el sanatının ustası bulunmayacak.
Sende artık değirmen sesi duyulmayacak.
23 Artık sende hiç kandil ışığı parlamayacak.
Sende artık gelin güvey sesi duyulmayacak.
Senin tüccarların dünyanın büyükleriydi.
Bütün uluslar senin büyücülüğünle yoldan sapmıştı.
11 Bundan sonra göğün açılmış olduğunu, beyaz bir atın orada durduğunu gördüm. Binicisinin adı Sadık ve Gerçek'tir. Adaletle yargılar, savaşır. 12 Gözleri alev alev yanan ateş gibidir. Başında çok sayıda taç var. Üzerinde kendisinden başka kimsenin bilmediği bir ad yazılıdır. 13 Kana batırılmış bir kaftan giymişti. Tanrı'nın Sözü adıyla anılır. 14 Beyaz, temiz, ince ketene bürünmüş olan gökteki ordular, beyaz atlara binmiş O'nu izliyorlardı. 15 Ağzından ulusları vuracak keskin bir kılıç uzanıyor. Onları demir çomakla güdecek. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın ateşli gazabının şarabını üreten masarayı kendisi çiğneyecek. 16 Kaftanının ve kalçasının üzerinde şu ad yazılıydı:
KRALLARIN KRALI VE RABLERİN RABBİ
17-18 Bundan sonra güneşte duran bir melek gördüm. Göğün ortasında uçan bütün kuşları yüksek sesle çağırdı: “Kralların, komutanların, güçlü adamların, atlarla binicilerinin, özgür köle, küçük büyük, hepsinin etini yemek için toplanın, Tanrı'nın büyük şölenine gelin!”
19 Sonra canavarı, dünya krallarını ve onların ordularını, ata binmiş Olan'la O'nun ordusuna karşı savaşmak üzere toplanmış gördüm. 20 Canavarla onun önünde doğaüstü belirtiler gerçekleştiren sahte peygamber yakalandı. Sahte peygamber, canavarın işaretini alıp heykeline tapanları bu belirtilerle saptırmıştı. Her ikisi de kükürtle yanan ateş gölüne diri diri atıldı. 21 Geriye kalanlar, ata binmiş Olan'ın ağzından uzanan kılıçla öldürüldü. Bütün kuşlar bunların etiyle doydu.
Uluslar gazaba gelmişlerdi. Şimdiyse senin gazabın üzerlerine geldi. Ölüleri yargılamak, Kulların olan peygamberleri, kutsalları, Küçük olsun büyük olsun, Senin adından korkanları ödüllendirmek Ve yeryüzünü mahvedenleri mahvetmek zamanı da geldi."
Vahiy 21:4-5
Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” Tahtta oturan, “İşte her şeyi yeniliyorum” dedi. Sonra, “Yaz!” diye ekledi, “Çünkü bu sözler güvenilir ve gerçektir.”
Yeşaya 65:17
"Çünkü bakın, yeni bir yeryüzü(toplum), Yeni bir gök(yönetim) yaratmak üzereyim; Geçmiştekiler anılmayacak, akla bile gelmeyecek.
1 RAB bana şöyle seslendi: 2 “İnsanoğlu, yüzünü Magog ülkesinden Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi[a] Gog'a çevir, ona karşı peygamberlik et. 3 De ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog, sana karşıyım. 4 Seni geldiğin yoldan geri çevirecek, çenelerine çengel takacağım. Seni ve bütün ordunu, atları, tam donanmış atlıları, küçük büyük kalkanlı, hepsi kılıç kullanan büyük kalabalığı dışarıya sürükleyeceğim. 5 Onlarla birlikte hepsi kalkanlı, miğferli Persleri, Kûşluları, Pûtluları, 6 Gomer'in bütün ordusunu, uzak kuzeydeki Beyttogarma'nın bütün ordusunu ve yanındaki birçok ulusu da sürükleyeceğim.
7 “ ‘Hazır ol! Çevrende toplanmış büyük kalabalıkla birlikte hazırlan. Onları sen gözeteceksin. 8 Uzun zaman sonra savaşa çağrılacaksın. Gelecek yıllarda, halkı birçok ulustan uzun zamandır ıssız kalmış İsrail dağlarında toplanmış, savaştan rahata kavuşmuş bir ülkeye saldıracaksın. uluslararasından çıkarılmış olan bu halk, şimdi güvenlik içinde yaşıyor. 9 Sen, bütün askerlerin ve seninle olan birçok ulus çıkıp kasırga gibi geleceksiniz; ülkeyi kaplayan bulut gibi olacaksınız.
10 “ ‘Egemen RAB şöyle diyor: O gün aklına bazı düşünceler gelecek, kötü düzenler tasarlayacaksın. 11 Diyeceksin ki: Sursuz köyleri olan bir ülkeye saldıracak, esenlik ve güvenlik içinde yaşayan insanların üzerine yürüyeceğim. Bu köylerin tümü sursuz; kapıları da kapı sürgüleri de yok. 12 Viran olmuş kentlerde yaşayan halkı soyup malını yağma edeceğim. Sürüsü, malı olan, dünyanın ortasında yaşayan bu ulusların arasından toplanmış halka karşı elimi uzatacağım. 13 Saba, Dedan, Tarşiş tüccarları ve köyleri sana, Yağmalamak için mi geldin? Çapul malı toplamak, altın, gümüş taşımak, hayvan, mal götürmek, bol ganimet elde etmek için mi bu kalabalığı topladın? diyecek.’
14 “Bu yüzden, ey insanoğlu, peygamberlik et ve Gog'a de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: O gün halkım İsrail güvenlik içinde yaşarken bunu farketmeyecek misin? 15 Sen ve seninle birlikte birçok ulustan oluşan tümü ata binmiş büyük bir kalabalık, güçlü bir ordu uzak kuzeyden geleceksiniz. 16 Ülkeyi kaplayan bir bulut gibi halkım İsrail'in üzerine yürüyeceksiniz. Son günlerde, ey Gog, seni ülkeme saldırtacağım. Öyle ki, ulusların gözü önünde kutsallığımı senin aracılığınla gösterdiğim zaman beni tanıyabilsinler.
17 “ ‘Egemen RAB şöyle diyor: Eski günlerde kullarım İsrail peygamberleri aracılığıyla hakkında konuştuğum kişi değil misin sen? O dönemde seni onlara saldırtacağıma ilişkin yıllarca peygamberlik ettiler.
18 “ ‘Gog İsrail ülkesine saldırdığı gün öfkem alevlenecek. Egemen RAB böyle diyor. 19 Kıskançlığımla ve öfkemin şiddetiyle diyorum ki, o gün İsrail ülkesinde büyük bir yer sarsıntısı olacak. 20 Denizdeki balıklar, gökteki kuşlar, kırdaki hayvanlar, yerde sürünen bütün yaratıklar ve dünyadaki bütün insanlar önümde titreyecekler. Dağlar yerle bir edilecek, kayalıklar ufalanacak, her duvar çökecek. 21 Bütün dağlarımda Gog'a karşı kılıcı çağıracağım. Egemen RAB böyle diyor. Herkes birbirine kılıç çekecek. 22 Onu salgın hastalıkla, kanla cezalandıracağım; onun, ordusunun, ondan yana olan birçok ulusun üzerine sağanak yağmur, dolu, ateşli kükürt yağdıracağım. 23 Böylece büyüklüğümü, kutsallığımı gösterecek, birçok ulusun gözünde kendimi tanıtacağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.’ ”
1 “İnsanoğlu, Gog'a karşı peygamberlik et ve ona de ki, ‘Egemen RAB şöyle diyor: Ey Roş'un, Meşek'in, Tuval'ın önderi Gog, sana karşıyım. 2 Seni geri çevirip sürükleyeceğim. Seni uzak kuzeyden çıkarıp İsrail'in dağlarına getireceğim. 3 Sol elindeki yayını vuracak, sağ elindeki oklarını düşüreceğim. 4 Sen de askerlerinle senden yana olan uluslar da İsrail dağlarına serileceksiniz. Sizi yem olarak her çeşit yırtıcı kuşa, yabanıl hayvana vereceğim. 5 Açık kırlarda düşüp öleceksiniz. Çünkü bunu ben söyledim. Egemen RAB böyle diyor. 6 Magog'un ve kıyıda güvenlik içinde yaşayanların üzerine ateş yağdıracağım. O zaman benim RAB olduğumu anlayacaklar.
7 “ ‘Halkım İsrail arasında kutsal adımı tanıtacağım. Bundan böyle kutsal adımın aşağılanmasına izin vermeyeceğim. Uluslar benim İsrail'de kutsal olan RAB olduğumu anlayacaklar. 8 O gün yaklaştı! Söylediklerim olacak. Egemen RAB böyle diyor. Budur sözünü ettiğim gün!
1 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, “İşte o gün geliyor, fırın gibi yanıyor. Kendini beğenmişlerle kötülük yapanlar samandan farksız olacak; o gün hepsini yakacak. Onlarda ne kök, ne dal bırakılacak. 2 Ama siz, adıma saygı gösterenler için ışınlarıyla şifa getiren doğruluk güneşi doğacak. Ve çıkıp ahırdan salınmış buzağılar gibi sıçrayacaksınız. 3 Kötüleri ezeceksiniz. Çünkü bunları yaptığım gün, ayağınızın altında kül olacaklar.” Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
1 Krallığının ikinci yılında Nebukadnessar bir düş gördü. Ruhu üzüntüyle sarsıldı, uykusu kaçtı. 2 Düşünün ne olduğunu söylesinler diye sihirbazları, falcıları, büyücüleri, yıldızbilimcileri çağırttı. Hepsi gelip kralın önünde durdular. 3 Kral, “Beni üzüntüyle sarsan bir düş gördüm. Ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorum” dedi.
4 Yıldızbilimciler Aramice[a], “Ey kral, sen çok yaşa!” dediler, “Düşünü bu kullarına anlat ki, ne anlama geldiğini söyleyelim.”
5 Kral, “Gördüğüm düşü ve ne anlama geldiğini bana açıklamazsanız, kararım kesin, paramparça edileceksiniz” diye karşılık verdi, “Evleriniz de çöplüğe çevrilecek. 6 Ama düşü ve ne anlama geldiğini açıklayabilirseniz, sizi büyük armağanlarla ödüllendirip onurlandıracağım. Onun için bana düşü ve ne anlama geldiğini açıklayın.”
7 Onlar yine, “Ey kral, düşü bu kullarına anlat ki, ne anlama geldiğini söyleyelim” dediler.
8 Bunun üzerine kral, “Kararımın kesin olduğunu bildiğiniz için zaman kazanmak istediğinizi anlıyorum” dedi, 9 “Ama düşün ne olduğunu bana açıklamazsanız, sizin için tek ceza vardır. Durumun değişeceğini umarak bana yalan yanlış şeyler söylemek için aranızda anlaşmışsınız. Şimdi bana düşün ne olduğunu söyleyin ki, ne anlama geldiğini açıklayabileceğinizi anlayayım.”
10 Yıldızbilimciler, “Yeryüzünde senin bu isteğini yerine getirecek tek kişi yoktur” diye yanıtladılar, “Kaldı ki, büyük, güçlü hiçbir kral bir sihirbazdan, falcıdan ya da yıldızbilimciden böyle bir şey istememiştir. 11 Kralın isteğini yerine getirmek güçtür. İnsanlar arasında yaşamayan ilahlardan başka krala bunu açıklayabilecek kimse yoktur.”
12 Buna çok öfkelenen kral, Babil'deki bütün bilgelerin öldürülmesini buyurdu. 13 Böylece hepsinin öldürülmesi için buyruk çıktı. Daniel'le arkadaşlarının öldürülmesi için de adamlar gönderildi.
14 Daniel Babil'in bilgelerini öldürmeye giden kralın muhafız birliği komutanı Aryok'la bilgece, akıllıca konuştu. 15 Aryok'a, “Kralın buyruğu neden bu denli sert?” diye sordu. Aryok durumu Daniel'e anlattı. 16 Bunun üzerine Daniel krala gidip düşünün ne anlama geldiğini söyleyebilmesi için zaman istedi.
17 Sonra evine dönüp olup bitenleri arkadaşları Hananya'ya, Mişael'e, Azarya'ya anlattı. 18 Göklerin Tanrısı'na yakarmalarını istedi; öyle ki, Tanrı onlara lütfedip bu gizi açıklasın ve kendisiyle arkadaşları Babil'in öbür bilgeleriyle birlikte öldürülmesinler. 19 Gece giz bir görümde Daniel'e açıklandı. Bunun üzerine Daniel Göklerin Tanrısı'nı övdü.
20 Şöyle dedi:
“Tanrı'nın adına öncesizlikten sonsuzluğa dek övgüler olsun!
25 Aryok onu hemen krala götürdü ve, “Sürgündeki Yahudalılar arasında kralın düşünü yorumlayabilecek birini buldum” dedi.
26 Kral, öbür adı Belteşassar olan Daniel'e, “Gördüğüm düşü ve ne anlama geldiğini bana söyleyebilir misin?” diye sordu.
27 Daniel şöyle yanıtladı: “Kralın açıklanmasını istediği gizi ne bir bilge, ne falcı, ne de sihirbaz açıklayabilir. 28 Ama gökte gizleri :açıklayan bir Tanrı var. Gelecekte neler olacağını Kral Nebukadnessar'a O bildirmiştir. Yatağında yatarken gördüğün düş ve görümler şunlardır:
29 “Sen, ey kral, yatarken gelecekle ilgili düşüncelere daldın, gizleri açan da neler olacağını sana bildirdi. 30 Bana gelince, ey kral, öbür insanlardan daha bilge olduğum için değil, düşünün ne anlama geldiğini bilesin, aklından geçenleri anlayasın diye bu giz bana açıklandı.
31 “Ey kral, düşünde önünde duran büyük bir heykel gördün. Çok büyük ve olağanüstü parlaktı, görünüşü ürkütücüydü. 32 Başı saf altından, göğsüyle kolları gümüşten, karnıyla kalçaları tunçtan, 33 bacakları demirden, ayaklarının bir kesimi demirden, bir kesimi kildendi. 34 Sen bakıyordun ki, bir taş insan eli değmeden kesilip heykelin demirden, kilden ayaklarına çarparak onları paramparça etti. 35 Demir, kil, tunç, gümüş, altın aynı anda parçalandı; yazın harman yerindeki saman çöpleri gibi oldular. Derken bir rüzgar çıktı, hiç iz bırakmadan hepsini alıp götürdü. Heykele çarpan taşsa büyük bir dağ oldu, bütün dünyayı doldurdu.
36 “Gördüğün düş buydu. Şimdi de ne anlama geldiğini sana açıklayalım. 37 Sen, ey kral, kralların kralısın. Göklerin Tanrısı sana egemenlik, güç, kudret, yücelik verdi. 38 İnsanoğullarını, yabanıl hayvanları, gökte uçan kuşları senin eline teslim etti. Seni hepsine egemen kıldı. Altından baş sensin. 39 Senden sonra senden daha aşağı durumda başka bir krallık çıkacak. Sonra bütün dünyada egemenlik sürecek tunçtan üçüncü bir krallık çıkacak. 40 Dördüncü krallık demir gibi güçlü olacak. Çünkü demir her şeyi kırıp ezer. Demir gibi tümünü kırıp parçalayacak. 41 Ayaklarla parmakların bir kesiminin çömlekçi kilinden, bir kesiminin demirden olduğunu gördün; yani bölünmüş bir krallık olacak bu. Öyleyken onda demirin gücü de bulunacak, çünkü demiri kille karışık gördün. 42 Ayak parmaklarının bir kesimi demirden, bir kesimi kilden olduğu gibi, krallığın da bir bölümü güçlü, bir bölümü zayıf olacak. 43 Demirin kille karışık olduğunu gördüğüne göre halklar evlilik bağıyla birbirleriyle karışacaklar, ama demirin kille karışmadığı gibi onlar da birbirine bağlı kalmayacaklar.
44 “Bu krallar döneminde Göklerin Tanrısı hiç yıkılmayacak, başka halkın eline geçmeyecek bir krallık kuracak. Bu krallık önceki krallıkları ezip yok edecek, kendisiyse sonsuza dek sürecek. 45 İnsan eli değmeden dağdan kesilip gelen taşın demiri, tuncu, kili, gümüşü, altını parçaladığını gördün. Ulu Tanrı bundan sonra neler olacağını krala açıklamıştır. Düş gerçek, yorumu da güvenilirdir.”
46 Bunun üzerine Kral Nebukadnessar Daniel'in önünde yüzüstü yere kapandı. Ona bir sunu ve buhur sunulmasını buyurdu. 47 Daniel'e, “Madem bu gizi açıklayabildin, Tanrın gerçekten tanrıların Tanrısı, kralların Efendisi” dedi, “Gizleri açan O'dur.”
48 Sonra Daniel'i yüksek bir göreve getirdi; ona birçok değerli armağan verdi. Onu Babil İli'ne vali atadı, Babil'in bütün bilgelerinin başkanı yaptı. 49 Daniel'in isteği üzerine Şadrak'ı, Meşak'ı, Abed-Nego'yu da Babil İli'nde yüksek görevlere atadı. Daniel ise sarayda kaldı.
1 Babil Kralı Belşassar'ın krallığının birinci yılında, Daniel yatağında yatarken bir düş ve görümler gördü. Sonra düşünün özetini yazdı; 2 şöyle dedi:
“Gece bir görümde göğün dört rüzgarının büyük denize saldırdığını gördüm. 3 Denizden birbirinden farklı dört büyük yaratık çıktı.
4 “Birinci yaratık aslana benziyordu, kartal kanatları vardı. Ben bakarken kanatları koparıldı, yaratık yerden kaldırıldı, insan gibi ayakları üzerine durduruldu. Ona bir insan yüreği verildi.
5 “İkinci yaratık ayıya benziyordu. Bir yanı üzerinde doğrulmuştu. Ağzında, dişleri arasında üç kaburga kemiği vardı. Ona, ‘Haydi kalk, yiyebildiğin kadar et ye!’ dediler.
6 “Sonra baktım, parsa benzer bir başka yaratık gördüm. Sırtında dört kuş kanadı vardı. Bu yaratığın dört başı vardı ve ona egemenlik verilmişti.
7 “Bundan sonraki gece görümlerimde korkunç, ürkütücü, çok güçlü dördüncü bir yaratık gördüm. Büyük demir dişleri vardı; yiyip parçalıyor, artakalanı ayakları altında çiğniyordu. Kendisinden önceki yaratıklara benzemiyordu. On boynuzu vardı.
8 “Ben gözümü dikmiş boynuzlara bakarken, onların arasından daha küçük başka bir boynuz çıktı. İlk boynuzlardan üçü onun önünde söküldü. Bu boynuzun insan gözü gibi gözleri, böbürlenen bir ağzı vardı.
9 “Ben bakarken
Tahtlar kuruldu,
Eskiden beri var Olan yerine oturdu.
Giysileri kar gibi beyaz,
Başındaki saçlar yün gibi apaktı.
Tahtı alev alev,
Tekerlekleri kızgın ateş gibiydi.
10 Önünden ateşten bir ırmak çıkıp akıyordu.
Binlerce binler
O'na hizmet ediyordu;
On binlerce on binler
Önünde duruyordu.
Mahkeme kuruldu,
Kitaplar açıldı.
11 “Boynuzun söylediği övüngen sözleri duyunca baktım, yaratık gözümün önünde öldürüldü, bedeni kızgın ateşe atıldı, yok oldu. 12 Öbür yaratıklara gelince, egemenlik onlardan alınmış, ancak belirli bir süre için yaşamalarına izin verilmişti.
13 “Gece görümlerimde insanoğluna[İsa-Mikael] benzer birinin göğün bulutlarıyla geldiğini gördüm. Eskiden beri var Olan'ın yanına doğru ilerledi, O'nun önüne getirildi. 14 Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır.”
15 “Ben Daniel'e gelince, ruhum üzüntüyle sarsıldı, gördüğüm görümler beni ürküttü. 16 Orada duranlardan birine yaklaştım, bütün bunların gerçek anlamını açıklamasını istedim.
“O da bana bunların ne anlama geldiğini açıkladı: 17 ‘Bu dört büyük yaratık yeryüzünde ortaya çıkacak dört kraldır. 18 Ama Yüceler Yücesi'nin kutsalları krallığı alacak, sonsuza dek ellerinde tutacaklar. Evet, sonsuzlara dek.’
19 “Bundan sonra öbürlerinden farklı, çok korkunç, demirden dişleri, tunçtan tırnakları olan, yiyip parçalayan, artakalanı ayakları altında çiğneyen dördüncü yaratığın ne anlama geldiğini öğrenmek istedim. 20 Bunun yanı sıra başındaki on boynuzdan sonra çıkan öbür boynuzun ne olduğunu da öğrenmek istedim. Bu boynuzun önünden üç boynuz düşmüştü, sanki ötekilerden daha iriceydi. Gözleri ve böbürlenen bir ağzı vardı. 21 Ben baktığım sırada bu boynuz kutsallarla savaşıyor ve onları yeniyordu. 22 Eskiden beri var Olan –Yüceler Yücesi– gelip kutsallarının lehine yargı verene dek bu böyle sürdü. Kutsalların krallığı alma zamanı gelmişti.
23 “Bana şu açıklamayı yaptı: ‘Dördüncü yaratık yeryüzünde ortaya çıkacak dördüncü krallıktır. Bütün öbür krallıklardan farklı olacak, bütün dünyayı yiyip bitirecek, çiğneyip parçalayacak. 24 On boynuz bu krallıktan çıkacak on kraldır. Bunlardan sonra öncekilerden farklı bir başka kral ortaya çıkıp üç kralı tahtlarından indirecek. 25 Yüceler Yücesi'ni kötüleyen sözler söyleyecek, O'nun kutsallarına baskı yapacak. Belirlenen zamanları, yasaları değiştirmeyi amaçlayacak. Kutsallar üç buçuk yıl için[a] eline teslim edilecekler.
26 “ ‘Ama mahkeme kurulacak, onun egemenliğine son verilecek, büsbütün yok edilecek. 27 Göklerin altındaki krallıklara özgü krallık, egemenlik ve büyüklük kutsallara, Yüceler Yücesi'nin halkına verilecek. Bu halkın krallığı sonsuza dek sürecek, bütün uluslar ona kulluk edip sözünü dinleyecek.’
28 “İşte olayın gelişimi burada bitiyor. Ben Daniel'e gelince, düşüncelerim beni çok ürküttü, benzim soldu. Ama bu olayı içimde sakladım.”
1 Kral Belşassar'ın krallığının üçüncü yılında, ben Daniel daha önce gördüğüm görümden başka bir görüm gördüm. 2 Görümde kendimi Elam İli'ndeki Sus Kalesi'nde, Ulay Kanalı'nın yanında gördüm. 3 Gözlerimi kaldırıp bakınca kanal kıyısında duran bir koç gördüm; iki uzun boynuzu vardı. Boynuzlardan daha geç çıkanı öbüründen daha uzundu. 4 Koçun batıya, kuzeye, güneye doğru boynuz attığını gördüm. Hiçbir hayvan ona karşı koyamıyor, kimse onun elinden kurtaramıyordu. Koç dilediği gibi davrandı ve gitgide güçlendi.
5 Ben bu olayı düşünürken, batıdan ansızın gözleri arasında çarpıcı bir boynuzu olan bir teke geldi. Yere basmadan bütün dünyayı aştı. 6 Güç ve öfkeyle, kanalın yanında durduğunu gördüğüm iki boynuzlu koça doğru koştu. 7 Öfkeyle saldırdığını, koça vurup boynuzlarını kırdığını gördüm. Koçun tekeye karşı duracak gücü yoktu; teke koçu yere vurup çiğnedi. Koçu onun elinden kurtaracak kimse yoktu. 8 Teke çok güçlendi, ama en güçlü olduğu sırada büyük boynuzu kırıldı. Kırılan boynuzun yerine, göğün dört rüzgarına doğru çarpıcı dört boynuz çıktı.
...
15 Ben Daniel, gördüğüm görümün ne anlama geldiğini çözmeye çalışırken, insana benzer biri karşımda durdu. 16 Bir insan sesinin Ulay Kanalı'ndan, “Ey Cebrail, görümün ne anlama geldiğini şuna açıkla” diye seslendiğini duydum. 17 Cebrail durduğum yere yaklaşınca korkudan yere yığıldım. Bana, “Ey insanoğlu!” dedi, “Bu görümün sonla ilgili olduğunu anla.”
18 O benimle konuşurken, yüzükoyun yere uzanmış, derin bir uykuya dalmışım. Dokunup beni ayağa kaldırdı.
19 Bana, “Daha sonra Tanrı'nın öfkesi sona erdiğinde neler olacağını sana söyleyeceğim” dedi, “Çünkü görüm sonun belirlenen zamanıyla ilgilidir. 20 Gördüğün iki boynuzlu koç Med ve Pers krallarını simgeler. 21 Teke Grek Kralı'dır; gözleri arasındaki büyük boynuz birinci kraldır. [Büyük İskender] 22 Kırılan boynuzun yerine çıkan dört boynuz, ulusundan çıkacak dört krallığı[İskender'in dört generalini] simgeliyor. Ama ilk kral kadar güçlü olmayacaklar.
...
26 “Akşam ve sabahla ilgili sana bildirilen görüm gerçektir. Ama sen görümü gizli tut. Çünkü uzak bir gelecekle ilgilidir.”
27 Ben Daniel günlerce bitkin ve hasta kaldım. Sonra kalkıp kralın işlerini yapmayı sürdürdüm. Bu anlaşılması güç görümden ötürü şaşkındım.
1 Kral Nebukadnessar dünyadaki bütün halklara, uluslara ve her dilden insanlara şu bildiriyi gönderdi:
“Esenliğiniz bol olsun! 2 Yüce Tanrı'nın benim için gerçekleştirdiği belirtileri ve şaşılası işleri size bildirmeyi uygun gördüm.
3 “Belirtileri ne büyük!
Şaşılası işleri ne yüce!
Krallığı ebedi krallıktır,
Egemenliği kuşaklar boyu sürecek.
4 “Ben, Nebukadnessar, evimde huzur, sarayımda gönenç içindeydim. 5 Beni korkutan bir düş gördüm. Yatağımda yatarken düşüncelerimle görümlerim beni ürküttü. 6 Düşün ne anlama geldiğini açıklamaları için Babil'in bütün bilgelerinin yanıma getirilmesini buyurdum. 7 Sihirbazlar, yıldızbilimciler, falcılar yanıma gelince, gördüğüm düşü onlara anlattımsa da ne anlama geldiğini açıklayamadılar. 8 Sonunda ilahımın adından gelen Belteşassar adıyla çağrılan ve kendisinde kutsal ilahların ruhu bulunan Daniel yanıma geldi. Gördüğüm düşü ona anlattım. 9 “Ona şöyle dedim: Ey sihirbazların başkanı Belteşassar, sende kutsal ilahların ruhu olduğunu, her gizi açıklayabileceğini biliyorum. İşte gördüğüm düş: Ne anlama geldiğini bana açıkla. 10 Yatarken gördüğüm görümler şunlar: Dünyanın ortasında çok yüksek bir ağaç gördüm. 11 Ağaç büyüdü, güçlendi, boyu göklere erişti. Dünyanın dört bucağından görülüyordu. 12 Yaprakları güzeldi, herkese yetecek kadar bol meyvesi vardı. Yabanıl hayvanlar gölgesinde barınıyor, gökte uçan kuşlar dallarına tünüyordu. Her canlı ondan besleniyordu. 13 “Yatağımda yatarken gördüğüm görümlerde gökten inen bir gözcü, kutsal bir varlık gördüm. 14 Yüksek sesle, ‘Ağacı ve dallarını kesin, yapraklarını yolun, meyvesini atın’ diye bağırdı, ‘Altında barınan hayvanlarla dallarına tüneyen kuşlar kaçsın. 15 Ama köklerin bulunduğu kütüğü demirle, tunçla çevreleyip yerde, otların içinde bırakın. “ ‘Göğün çiyiyle ıslansın, hayvanlarla birlikte yerdeki otlardan pay alsın. 16 Ondaki insan yüreği değiştirilsin, yerine hayvan yüreği verilsin. Üzerinden yedi vakit geçsin. 17 Bu yargıyı gözcüler, kararı kutsallar verdi. Öyle ki, her canlı Yüce Olan'ın insan krallıkları üzerinde egemenlik sürdüğünü ve onları dilediği kişiye, en hor görülen birine bile verebileceğini bilsin.’ 18 “İşte ben Kral Nebukadnessar'ın gördüğü düş! Şimdi, ey Belteşassar, bunun ne anlama geldiğini söyle. Çünkü krallığımdaki bilgelerin hiçbiri bu düşün ne anlama geldiğini bana açıklayamadı. Ama sen açıklayabilirsin, çünkü kutsal ilahların ruhu var sende.” Daniel Düşü Yorumluyor
19 O zaman öbür adı Belteşassar olan Daniel bir süre şaşkın şaşkın durdu, düşünceleri onu ürküttü. Bunun üzerine kral, “Ey Belteşassar, bu düş de yorumu da seni ürkütmesin” dedi. Belteşassar, “Ey efendim, keşke bu düş senden nefret edenlerin, yorumu da düşmanlarının başına gelseydi!” diye karşılık verdi, 20 “Büyüyen, güçlenen, boyu göklere erişen, dünyadaki herkesçe görülebilen bir ağaç gördün. 21 Yaprakları güzeldi, meyvesi herkese yetecek kadar boldu. Yabanıl hayvanlar altında barınır, gökte uçan kuşlar dallarına tünerdi. 22 Ey kral, o ağaç sensin! Sen büyüdün, güçlendin. Büyüklüğün giderek göklere erişti, egemenliğin dünyanın dört bucağına yayıldı. 23 “Sen, ey kral, bir gözcünün, kutsal bir varlığın gökten indiğini gördün. ‘Ağacı kesip yok edin, ama köklerin bulunduğu kütüğü demirle, tunçla çevreleyip yerde, otların içinde bırakın. Göğün çiyiyle ıslansın; üzerinden yedi vakit geçinceye dek yabanıl hayvanlarla birlikte pay alsın’ diyordu. 24 “Ey efendim kral, düşün anlamı ve Yüce Olan'ın senin başına getireceği yargı şudur: 25 İnsanlar arasından kovulacak, yabanıl hayvanlarla yaşayacaksın; öküz gibi otla beslenecek, göğün çiyiyle ıslanacaksın. Yüce Olan'ın insan krallıkları üzerinde egemenlik sürdüğünü ve krallığı dilediği kişiye verdiğini anlayıncaya dek yedi vakit geçecek. 26 Köklerin bulunduğu kütüğün bırakılması için buyruk verildi. Bunun anlamı şu: Sen göklerin egemenlik sürdüğünü anlayınca krallığın sana geri verilecek. 27 Bu yüzden, ey kral, öğüdümü benimse: Doğru olanı yaparak günahından, düşkünlere iyilik ederek suçlarından vazgeç. Olur ya, gönencin uzun sürer.” Düş Gerçekleşiyor
28 Bunların hepsi Kral Nebukadnessar'ın başına geldi. 29 On iki ay sonra kral Babil Sarayı'nın damında geziniyordu. 30 Kral, “İşte onurum ve yüceliğim için üstün gücümle krallığımın başkenti olarak kurduğum büyük Babil!” dedi. 31 Daha sözünü bitirmeden gökten bir ses duyuldu: “Ey Kral Nebukadnessar, krallık senden alındı. 32 İnsanlar arasından kovulacak, yabanıl hayvanlarla yaşayacaksın. Öküz gibi otla besleneceksin. Yüce Olan'ın insan krallıkları üzerinde egemenlik sürdüğünü ve krallığı dilediği kişiye verdiğini anlayıncaya dek yedi vakit geçecek.” 33 Nebukadnessar'a ilişkin bu söz hemen yerine geldi. İnsanlar arasından kovuldu. Öküz gibi otla beslendi. Bedeni göğün çiyiyle ıslandı. Saçı kartal tüyü, tırnakları kuş pençesi gibi uzadı. 34 Belirlenen sürenin sonunda ben Nebukadnessar gözlerimi göğe kaldırdım ve kendime geldim. Yüce Olan'ı övdüm. Sonsuza dek Diri Olan'ı onurlandırıp yücelttim. O'nun egemenliği ebedi egemenliktir,
Krallığı kuşaklar boyu sürecek.
35 Dünyada yaşayanlar bir hiç sayılır.
O gökteki güçlere de dünyada yaşayanlara da
Dilediğini yapar.
O'nun elini durduracak,
O'na, “Ne yapıyorsun?” diyecek kimse yoktur.
36 O anda aklım başıma geldi. Krallığımın yüceliği için onurum ve görkemim bana geri verildi. Danışmanlarımla soylu adamlarım beni aradılar. Krallığıma kavuştum, bana daha büyük yücelik verildi. 37 Ben Nebukadnessar Göklerin Kralı'na şükrederim. O'nu över, yüceltirim. Çünkü bütün yaptıkları gerçek, yolları doğrudur; kendini beğenmişleri alçaltmaya gücü yeter.
1 “O zaman senin halkını koruyan büyük önder(Atanmış Kral olarak önder) Mikail görünecek. Ulusun oluşumundan beri hiç görülmemiş bir sıkıntı dönemi olacak. Bu dönemde halkın –adı kitapta yazılı olanlar– kurtulacak.
3 İsa, Zeytin Dağı'nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. “Söyle bize” dediler, “Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?”
4 İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sakın kimse sizi saptırmasın! 5 Birçokları, ‘Mesih benim’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar. 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak. 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
3-4 İsa, Zeytin Dağı'nda, tapınağın karşısında otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas özel olarak kendisine şunu sordular: “Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?”
5 İsa onlara anlatmaya başladı: “Sakın kimse sizi saptırmasın” dedi. 6 “Birçokları, ‘Ben O'yum’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi saptıracaklar. 7 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyunca korkmayın. Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 8 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer depremler, kıtlıklar olacak. Bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
7 Onlar da, “Peki, öğretmenimiz, bu dediklerin ne zaman olacak? Bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?” diye sordular.
8 İsa, “Sakın sizi saptırmasınlar” dedi. “Birçokları, ‘Ben O'yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin. 9 Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek, ama son hemen gelmeyecek.”
10 Sonra onlara şöyle dedi: “Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. 11 Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.
1 Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. 2-3 İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar. 4-5 Hain, dikbaşlı, kendini beğenmiş, Tanrı'dan çok eğlenceyi seven, Tanrı yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur.
13 Ama kötüler ve sahtekârlar, aldatarak ve aldanarak gittikçe daha beter olacaklar
29 İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: “İncir ağacına ya da herhangi bir ağaca bakın. 30 Bunların yapraklandığını gördüğünüz zaman yaz mevsiminin yakın olduğunu kendiliğinizden anlarsınız. 31 Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, Tanrı'nın Egemenliği yakındır. 32 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan, bu kuşak[nesil] ortadan kalkmayacak. 33 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.
31 “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak. 32 Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak. 33 Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
34 “O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam'ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın! 35 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız. 36 Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.’
37 “O vakit doğru kişiler O'na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik? 38 Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik? 39 Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?’
40 “Kral da onları şöyle yanıtlayacak: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.’
41 “Sonra solundakilere şöyle diyecek: ‘Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis'le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin! 42-43 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.’
44 “O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?’
45 “Kral da onlara şu yanıtı verecek: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.’
46 “Bunlar sonsuz ölüme, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.”
1 Herkes, baştaki yönetime bağlı olsun. Çünkü Tanrı'dan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur. 2 Bu nedenle, yönetime karşı direnen, Tanrı buyruğuna karşı gelmiş olur. Karşı gelenler yargılanır. 3 İyilik edenler değil, kötülük edenler yöneticilerden korkmalıdır. Yönetimden korkmamak ister misin, öyleyse iyi olanı yap, yönetimin övgüsünü kazanırsın. 4 Çünkü yönetim, senin iyiliğin için Tanrı'ya hizmet etmektedir. Ama kötü olanı yaparsan, kork! Yönetim, kılıcı boş yere taşımıyor; kötülük yapanın üzerine Tanrı'nın gazabını salan öç alıcı olarak Tanrı'ya hizmet ediyor. 5 Bunun için, yalnız Tanrı'nın gazabı nedeniyle değil, vicdan nedeniyle de yönetime bağlı olmak gerekir. 6 Vergi ödemenizin nedeni de budur. Çünkü yöneticiler Tanrı'nın bu amaç için gayretle çalışan hizmetkârlarıdır. 7 Herkese hakkını verin: Vergi hakkı olana vergi, gümrük hakkı olana gümrük, saygı hakkı olana saygı, onur hakkı olana onur verin.
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.