Ankara Roma Hamamı
Ankara'da bulunan Roma hamamı Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Ankara'da bulunan Roma hamamı Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Ankara Roma Hamamı veya Caracalla Hamamı; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir Roma hamamıdır. Günümüzde Hacı Bayram Mahallesi sınırları içerisinde yer alan yapı, ilk katmanı Frigler dönemine kadar uzanan bir höyük üzerine inşa edilmiştir.
Ankara Roma Hamamı | |
---|---|
Konum | Altındağ, Ankara, Türkiye |
Koordinatlar | 39°56′47″K 32°51′11″D |
Tür | Açık hava müzesi |
Koleksiyon boyutu | 885[1] (2019) |
Ziyaretçi | 9.245[1] (2019) |
Toplu ulaşım | EGO Ulus İstasyonu |
Otopark? | Yok |
Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bünyesindeki diğer müzeler | |
Ankara'da bir antik hamam yapısı olduğuna dair ilk bilgilere, şehrin farklı noktalarına oyulmuş 12 kilise yazıtından ulaşılmakla beraber bugün bunlardan yalnızca 5 tanesi ayaktadır. Söz konusu yazıtlarda, Tiberius Julius Justus Junianus isimli bir rahibin Ankara'da bir hamam inşa ettirdiği ve şehre farklı hizmetlerde bulunduğu aktarılır. Bahsi geçen hamamın Caracalla Hamamı olup olmadığına dair kesin bir bilgi bulunmamakla beraber bazı araştırmacılar bu varsayımı doğru kabul etmektedir. Bölgede ele geçirilen sikkeler üzerine çalışmalar yürüten tarihçiler ise binanın imparator Caracalla döneminde tamamlandığını öne sürmektedir. Caracalla'nın Ankara'ya bir ziyaret düzenlediği de göz önünde bulundurulduğunda, hamamın imparatorun gelişinden önce tamamlandığı ve Caracalla'nın gelişi şerefine açıldığı da düşünülebilir. Caracalla'nın bölgesel temsilcisi olarak görev yapan Agonothetes Titus Flavius Gaianus'un imparator şerefine sağlık yarışmaları düzenlemiş olması, imparatorun hastalıktan kurtulmasını kutlamak amacıyla şehirde Megala Asklepia Soteria oyunlarının gerçekleştirilmesi ve bölgede Caracalla'nın çabucak sağlığına kavuşmasını dileyen yazıtlar bulunmuş olması da bu iddiaları güçlendirmektedir. Arkeolojik kazılarda gün yüzüne çıkartılan Asklepios heykeli ise hamamın bu tanrıya adanmış olabileceğine dair iddiaları ortaya çıkarmıştır. Ayrıca; hamamın bitişiğindeki palaestra yapısının aslında daha önceki yıllarda inşa edilmiş olması muhtemel Polyeidos Gymnasiumu ile bağlantılı olabileceği ve dolayısıyla mevcut hamamın eski bir gymnasiumun dönüştürülmesiyle ortaya çıktığını savunan görüşler de vardır. Bu doğrultuda yapının Caracalla'dan daha önce, imparator Hadrianus döneminde inşa edilmiş olması gerekir. Anadolu'daki diğer gymnasium-hamam yapıları bu iddiaya doğruluk payı katsa da henüz kanıtlanmış bir durum değildir.[2]
1701 yılında Ankara'yı ziyaret eden Fransız gezgin Joseph Pitton de Tournefort'nun çizdiği gravürlerde Caracalla Hamamı tespit edilebilmekte ve yapının yüksek duvarlara sahip olduğu görülmektedir. 1813'te şehre gelen İskoç gezgin John Macdonald Kinneir ise bir tepenin üstünde yaklaşık 10 metre yüksekliğinde duvarlara sahip bir yıkıntı bulunduğunu not etmiştir. Dolayısıyla bu yıkıntının Caracalla Hamamı olduğu düşünülmektedir. Bununla birlikte; bu duvarların 1926 yılında, dönemin Millî Savunma Bakanlığı binasının inşaatı sırasında dinamit kullanılarak tahrip edildiği de eldeki veriler arasındadır. Fransız fotoğrafçı Guillaume de Jerphanion tarafından 1928'de çekilmiş olan bir kare ise Caracalla Hamamı'na ait duvarların kısmen ayakta gözüktüğü ilk ve tek fotoğraftır.[2]
Hamam çevresindeki ilk arkeolojik kazı, Çankırı Caddesi'nin yapımı esnasında bazı antik dönem mimari kalıntılarının keşfedilmesi sonrasında başladı. Dönemin Millî Eğitim Bakanlığı kontrolünde devam eden çalışmalara Alman arkeologlar Kurt Bittel ve Knut Olof Dalman başkanlık yaptı. 1937 yılında sahada çalışmalar yürüten Remzi Oğuz Arık ise bulduğu Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait seramik parçalarıyla yapının çok katmanlı bir geçmişe sahip olduğunu kanıtladı. 1938 yılına gelindiğinde, dönemin Müzeler Müdürü Hamit Zübeyir Koşay ve Türk Tarih Kurumu adına Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden Hans Henning von der Osten başkanlığında yeni bir heyet mevcut kazıların sorumluluğunu devraldı. Aynı yıl, höyüğün ortasındaki 5x10 metrelik bir alanda gerçekleştirilen sondaj çalışmaları sonucundaysa hamamın caldarium (sıcaklık) ve prefenarium (ocaklık) kısımları ortaya çıkartıldı. Ertesi sene Profesör Arık ve öğrencileri aynı kısımda araştırmalarını devam ettirirken; 1941 yılına gelindiğinde yapının toprak altındaki büyük bir kısmı gün yüzüne çıkartıldı. 1943'e kadar kazılara önderlik eden Necati Dolunay döneminde ise hamamın palaestrası ile kuzey kanadındaki çalışmalar tamamlandı. 1944-1947 yılları arasında çalışmaların başına getirilen Mahmut Akok, hamam mimarisinin simetrik olup olmadığını anlamak amacıyla yapının güneyindeki Maliye Yüksekokulu arazinde kazılar yaptı. Bunun sonucunda; ortaya çıkartılan yeni duvarların kuzeydekilerle simetrik olmadığı ve dolayısıyla bu kısmın çeşitli sebeplerden ötürü tamamlanmadan bırakıldığı keşfedildi. 1996-2001 yılları arasında, Anadolu Medeniyetleri Müzesi öncülüğünde sahada tanzim ve teşhir çalışmaları yapıldı. 2000 senesinden 2006'ya kadar ise Ankara Kalesi'nin dış surlarını belirlemek amacıyla yapılan kurtarma kazılarında Caracalla Hamamı'nın güneybatısında da çalışmalar yürütüldü.[3]
Sit alanında 2009 yılında yapılan çalışmalar esnasında birçok tarihi nesne de ele geçirilmiştir. Bu buluntular arasındaki en önemli eserlerden birisi de Antik Mısır'ın Geç Hanedanlık Dönemine tarihlenen (MÖ 8. yüzyıl sonları) bir muskadır. Fayanstan yapılmış olan muskanın ön yüzünde 19. Hanedan firavunlarından II. Ramses’in doğum adı, arkasında ise hükümranlık döneminde kullandığı taht adı yazılıdır. Devekuşu tüyü ve güneş kursu motiflerinin bezenmiş olduğu eser, Petrie ve Ashmolean Müzelerinde sergilenen çağdaş muska örneklerinden biçim ve içerik açısından oldukça farklıdır. Caracalla Hamamı'nda çıkartılan bir diğer obje ise "Attis Heykelciği"dir. Yaklaşık 12 santimetre boyunda ve bronzdan yapılmış olan heykelciği önemli kılan şey ise o güne kadar İç Anadolu’da yürütülen hiçbir kazıda benzer bir Attis tasvirine rastlanılmamış olmasıdır. Bu örnekte Attis; kanatlı, başında Frig başlığı, belden bir kemer ile tutturulmuş chiton elbisesi ve uzun çizmeleriyle ayakta dururken betimlenmiştir. Bugüne kadar ele geçirilen örneklerden hiçbirisi, buradaki kazıda bulunan heykelcikle kusursuz bir uyum göstermemektedir. Kayda değer buluntulardan sonuncusu da "Çarmıha Gerilmiş İsa Heykelciği"dir. Diğer pek çok kalıntıyla birlikte bir antik çöplüğün içinde bulunmasından dolayı MS 8. yüzyılda şehri istila eden Emevi ordularının tahribatı sırasında buraya atıldığı düşünülmektedir. Bu bağlamda heykelcik, Erken Bizans Dönemine tarihlenmektedir. 11 santimetre yüksekliğinde olup İsa kollarını yana açmış, çıplak ve başında yuvarlak bir çelenkle tasvir edilmiştir. Fakat ahşaptan yapıldığı düşünülen çarmıh detayı yok olmuştur.[4]
Günümüzde, temelleri haricinde yapıların büyük bir kısmı yıkık vaziyette olsa da mevcut kalıntılardan kompleksin plan şeması, kullanılan yapım teknikleri ve malzeme türleri anlaşılabilmektedir. Hamam binasının inşa aşamasında kemer ve tonoz gibi mimari tekniklerin yanı sıra taban mozaikleri, mermer kaplamalar ve kanalizasyon künkleri gibi dekoratif veya mühendislik amaçlı elemanlardan da yararlanıldığı bilinmektedir. Genel olarak günümüze ulaşan parçaların büyük çoğunluğu da duvarlara aittir. Ayrıca hamam yapısında kullanılan ısıtma sistemine ait pilae yapılarının büyük çoğunluğu iyi şekilde korunmuştur. Bölgedeki yapılarda kullanılan ana malzeme taş ve tuğladır. Duvar örgülerinde birbirini örüntüler halinde takip eden taş ve tuğla sıralar, yani almaşık duvar tekniği uygulanmıştır. Yapılara sonraki dönemlerde eklenen duvar sıralarında ise moloz taş örgü sisteminin kullanıldığı gözlemlenir. Birkaç kapı eşiğinde kireçtaşı ve mermer kullanımına da rastlanır.[3]
Bugün bilinen sınırlarıyla yaklaşık olarak 65.000m²'lik bir alana kurulmuş olan Caracalla Hamamı, hamam binası ve palaestra olmak üzere iki ayrı bölümden oluşur. Hamam binasının boyutları 180x140 metre iken, kuzeydoğusundaki palaestra ise 95x95 metre ölçülerindedir. Caracalla Hamamı'nda hypocaust adı verilen alttan ısıtma sistemi kullanılmıştır. Ankara'nın soğuk iklim şartlarına sahip olmasından dolayı normalden farklı olarak bu sistem apoditerium kısmının altına kadar uzatılmıştır. Yapıyı bütünüyle ısıtmak ve ısı kaybını önlemek amacıyla da bu sistemin tercih edildiği düşünülebilir.[3]
Ana hamam binası; caldarium (sıcaklık), tepidarium (ılıklık) ve frigidarium (soğukluk) olmak üzere üç bölümden oluşur. Güneybatıda yer alan tepidarium yaklaşık olarak 11x25 metre boyutlarındadır. 25x25 metre şeklinde kare planlı olarak inşa edilen caldarium kısmında ise terleme amacıyla kullanılan bir sudatorium (buharlık) bulunur. Apoditerium (soyunmalık) ile birlikte yapının girişinde konumlanmış olan frigidarium bölümü ise 15x35 metre ölçülerindedir. Ayrıca; yapı genelinde 14 adet prefenarium (ocaklık) bulunur.[3]
Kare planlı palaestranın her bir kenarında, eşit aralıklarla yerleştirilmiş 32 sütundan oluşan portikolar bulunur. Kuzeydoğudaki portikonun tam ortasında ise hamam binasına açılan bir kapı yer alır. Palaestranın güneydoğusunda yer alan üstü kapalı yapıların ne amaçla kullanıldığı kesin olarak bilinmese de bunların yağışlı havalarda ısınma hareketleri yapmak için kullanılan alanlar olduğu düşünülmektedir. Yine güneydoğu cephesinde palaestradan çıkışta kullanılan başka bir kapı yer alır.[3]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.