En İyi Sorular
Zaman Çizelgesi
Sohbet
Bakış Açıları
göz
Vikisözlük'ten, özgür sözlükten
Remove ads
![]() |
Ayrıca bakınız: goz |
Türkçe
Köken
Osmanlı Türkçesi گوز (göz) sözcüğünden devralındı.
Söyleniş
Ad
göz (belirtme hâli gözü, çoğulu gözler)
- (anatomi) basar, görme organı
- Gözü iki numara miyop.
- bakış, görüş
- Bu sefer alacaklı gözüyle baktım.
- boşluk, delik
- İğnenin gözü. Köprünün gözleri karış karış kazılmıştır. — S. F. Abasıyanık
- bölüm, hane
- Dama tahtasında altmış dört göz vardır.
- gönül bağlantısı, ilgi, sevgi
- Göze girmek. Gözden düşmek.
- kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında bir şeye kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk
- nazar
- İnsanı gözle yiyip bitirirler. — Ö. Seyfettin
- terazi kefesi
- Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak. — M. Â. Ersoy
- Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
- (bitki anatomisi) ağacın tomurcuk veren yerlerinden her biri
- Göz aşısı.
- (coğrafya, hidroloji)
suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak
- Asıl felaket bu pınara sırt çevirmek, bu pınarın gözlerine taş tıkamak değil de ne olurdu? — T. Buğra
- (mecaz) bazı deyimlerde görme ve bakma
- Göz önünde. Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Gözü keskin.
- (mimarlık) oda
- Şu fakir mahallede bir göz evim olsaydı. Nasıl sevinç içinde çıkardım şu yokuşu. — Z. O. Saba
- (mobilya) çekmece
- Masanın gözleri kilitliydi.
- (tıp) bazı yaraların uç bölümü
- Çıbanın gözü kocaman olmuştu.
- (silahlar) fişeğin bir parçası
- Hüseyin Emin YENER Urla Cennet İken, sayfa 17 , Moyes Yayıncılık
- "Sıkının bir gözüne barutu koydu, semerci keçesini harbiyle iyice üzerine sıkıştırdı, sekiz şevrotin üzerine de tapa, sırtlanların kaçtığı yere doğru gelişi güzel son bir kez ateş etti."
Çekimleme
göz adının çekimi
Üst kavramlar
Alt kavramlar
Atasözleri
göz kelimesinin atasözleri
Deyimler
göz kelimesinin deyimleri
- açıkgöz
- ağ gözü
- ağ gözü açıklığı
- cam göz
- çıplak göz
- dört göz bir evlat için
- dünyaya gözlerini açmak
- dünyaya gözlerini kapamak
- göz açamamak
- göz açtırmamak
- göz alıcı güzellik
- göz ardı etmek
- göz aşısı
- göz atmak
- göz bebeği
- göz billuru,
- göz boyamak
- göz dönmesi
- göz erimi
- göz göre göre
- göz göze gelmek
- göz hakkı
- göz hizası
- göz kırpmak
- göz kulak olmak
- göz küresi
- göz önünde
- göz pekliği
- göz rengi
- göz rengi farklılığı
- göz suyu
- göz süzme
- göz süzmek
- göz yummak
- gözdağı vermek
- gözden düşmek
- gözden kaçmak
- gözden uzak
- göze batan
- göze batan
- göze çarpan
- göze girmek
- gözleri açılmak
- gözleri çakmak çakmak olmak
- gözleri dolu dolu olmak
- gözleri fal taşı gibi açılmak
- gözleri fıldır fıldır etmek
- gözleri yollarda kalmak
- gözleri yuvasından fırlamak
- gözlerinde şimşekler çakmak
- gözlerine inanamamak
- gözü açık
- gözü dışarıda
- gözü dönmek
- gözü gibi bakmak
- gözü göz değil
- gözü olmamak
- gözü toprağa bakmak
- gözü uyku tutmamak
- gözü yükseklerde olmak
- gözü yüksekte
- gözüm görmesin
- gözünde tütmek
- gözüne çarpmak
- gözünü bağlamak
- gözünü karartmak
- gözünü korkutmak
- gözünün içine bakmak
- gözünün önünden geçmek
- gözyaşı
- kötü göz
- para gözlü
Türetilmiş kavramlar
göz kelimesinin türetilmiş kavramlar
Çeviriler
alaka, ilgi, sevgi
anatomi
|
bakış, görüş
boşluk, delik
çekmece
Kaynakça
- Türk Dil Kurumuna göre "göz" maddesi
Ek okumalar
- (anatomi): Vikipedi'de göz
Remove ads
Azerice
Söyleniş
- Heceleme: göz
Ad
göz
- (anatomi) göz
Ek okumalar
- Azerice Vikipedi'de göz
Gagavuzca
Köken
Söyleniş
- Heceleme: göz
Ad
göz
- (anatomi) göz
Kaynakça
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
Ek okumalar
- Gagavuzca Vikipedi'de göz
Türkmence
Söyleniş
- Heceleme: göz
Ad
göz
- (anatomi) göz
Ek okumalar
- Türkmence Vikipedi'de göz
Wikiwand - on
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Remove ads