Loading AI tools
Osmanlı İmparatorluğu’nda faaliyet göstermiş gizli bir örgüt Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Teşkîlât-ı Mahsûsa (Osmanlıca: تشكیلات مخصوصه, romanize: Özel Oluşum), İttihat ve Terakki Cemiyeti bünyesinde Enver Paşa'ya bağlı olarak kurulan gizli teşkilattır. II. Meşrutiyet dönemi sonrası 1913-1918 yılları arasında etkinlik gösteren istihbarat ve propaganda işleri yürüten bir topluluktur. İttihat ve Terakki'nin Türkçü ve İslamcı siyasi görüşleri doğrultusunda, yurt içi ve yurt dışında, karşı istihbarat, propaganda, örgütlenme, suikast eylemlerinde bulunmuştur. Oluşumun isim babası Miralay Rasim Bey’dir. Çeşitli şahit ifadelerine göre 1911'den itibaren etkin olmuş, 17 Kasım 1913’te resmen kurulmuş ve daha sonrasında da 5 Ağustos 1914'te Harbiye Nezareti'ne bağlı resmî bir örgüte dönüştürülmüştür. 8 Ekim 1918'de İttihat ve Terakki hükûmetinin iktidardan ayrılması ile birlikte Teşkîlât-ı Mahsûsa da resmen tasfiye edilmiştir.[1]
Ayrıca Teşkîlât-ı Mahsûsa, hala varlığı tartışılan bir teşkilattır. Kimi tarihçiler var olduğunu, kimi tarihçiler ise böyle bir teşkilatın asla kurulmadığını ve var olmadığını ileri sürmektedir.[kaynak belirtilmeli]
Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın Trablusgarp'ta İtalyanlar'a, Batı Trakya'da Bulgar ve Yunanlar'a, Mısır ve Irak'ta İngilizler'e karşı direniş örgütleme çalışmaları kısmen belgelenmiştir. Buna karşılık 1915 Ermeni Kırımı'nda Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın oynadığı rol, sık sık dile getirildiği hâlde ayrıntılarıyla ortaya konabilmiş değildir. Teşkîlât-ı Mahsûsa hakkında tek köklü araştırmanın yazarı olan Philipp Stoddard'a göre Teşkîlât-ı Mahsûsa, Ermeni tehcirinde hiçbir rol oynamamıştır. Guenter Lewy Stoddard'la 2001 senesinde görüştüğünü ve Stoddard'ın hâlâ aynı görüşü savunduğunu bildiriyor.[2]
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'da oluşturulan Kuvâ-yi Milliye, Karakol Cemiyeti ve Müdâfaa-i hukuk gruplarının önde gelen liderlerinin hemen hepsi Teşkîlât-ı Mahsûsa üyesi olduğu bilinen kişilerdir. Buna rağmen Teşkîlât-ı Mahsûsa ile Millî Mücadele arasındaki örgütsel ilişki yeterince incelenmemiştir. Teşkilatın kurucusu Enver Paşa'dır. Başında ise Hüsamettin (Ertürk) Bey bulunmaktaydı. Teşkilatın ideolojik yapısını ise Dr. Bahaeddin Şakir ve Dr. Nâzım oluşturmuştur.[3]
Teşkîlât-ı Mahsûsa'ya ilişkin tek akademik çalışma, Dr. Philip Stoddard'ın 1963 tarihli doktora tezidir.[4] Teşkilat ileri gelenlerinden Eşref Kuşçubaşı ve Hüsamettin Ertürk'ün anıları yayımlanmıştır. Rauf Orbay'ın anılarında da İran-Afganistan operasyonları hakkında bilgi bulunur. Galip Vardar'ın İttihat ve Terakki İçinde Dönenler (1960) kitabı, yanlı olmakla birlikte değerli bir bilgi kaynağıdır. Hamza Erkan, Bir Avuç Kahraman (1946) kitabında, Süleyman Askerî'nin Irak macerasına ilişkin geniş bilgi verir. Mustafa Balcıoğlu'nun da Teşkîlât-ı Mahsûsa ile ilgili kitapları vardır.
Teşkîlât-ı Mahsûsa arşivi elde değildir; 1918'de İttihat ve Terakki liderlerinin yurt dışına gitmeden önce imha ettiği ileri sürülür. Mütareke döneminde İstanbul'da yapılan Divan-ı Harb-i Örfi mahkemelerinde teşkilata ilişkin birçok iddia dile getirilmiş ve tanıklar dinlenmiştir. Divan-ı Harp tutanaklarının bir kısmı Taner Akçam tarafından yayımlanmıştır. Taner Akçam'ın yaptığı araştırmaya göre Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın koruması altında olan bir aile Manisa'ya yerleştirilmiştir. Ailenin kimliği gizli tutulmakta ve CIA kayıtlarına göre Yunt Dağları civarında bulunmaktadır.[5]
Örgütün son başkanı olan Hüsamettin (Ertürk) Bey Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın kuruluş amacını şöyle tanımlar:
“ | "Bu teşkilatın gayesi, bir taraftan bütün İslamları bir bayrak altında toplamak, bu suretle Panislamizme vasıl olmaktır. Diğer taraftan da Türk ırkını siyasi bir birlik içinde bulundurmak, bu bakımdan da Pantürkizmi hakikat sahasına sokmaktır. Enver Paşa'nın bir yandan Emiri Efendi'nin İttihat ve Terakki programındaki panislamizminden, diğer taraftan da Ziya Gökalp'in pantürkizminden ilham aldığı muhakkaktır."[6] | „ |
Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın kurucusu olan bu kişinin kimliğinin gizlenmesi kafalarda hep soru işareti olarak kalmıştır. I. Dünya Savaşı'nda İngilizlerin Basra'yı ele geçirmesi üzerine, Teşkîlât-ı Mahsûsa liderlerinden Süleyman Askerî, Kürt ve Arap aşiretlerinden derlenmiş bir çeteyle İngilizler'e karşı vur-kaç saldırıları düzenlemiş, Abadan'daki petrol tesislerini yakmıştır. Buna tepki olarak harekete geçen İngilizler, 12-14 Nisan 1915'te Türk ordusunu Şuaybe'de ağır bir yenilgiye uğrattılar. Süleyman Askerî, yenilgi üzerine 14 Nisan tarihinde tabancasıyla intihar etmiştir.
29 Nisan 1916'da Halil Paşa komutasındaki Osmanlı 6. Ordusu'nun İngiliz birliklerini Kut'ül Ammare'de yenilgiye uğratıp esir almalarından sonra, Nuri Paşa ve Rauf Bey yönetiminde bir Teşkîlât-ı Mahsûsa birliği savaşta tarafsız olan İran ve Afganistan'a girerek burada yerli kuvvetlerden oluşturacağı birliklerle İngilizleri arkadan vurmayı denedi. Mareşal Liman von Sanders'e göre bu macera, Irak'taki Türk yenilgisinin nedenlerinden biri oldu.[7]
Ermeni Soykırımı tezini savunan tarihçilere göre, bu gizli teşkilat, iddia edilen tehciri gerçekleştirmekte kullanılmıştır. İddialara göre, Talat Paşa hükûmetinden sonra yeni hükûmeti kuran Ahmet İzzet Paşa teşkilatın tüm belgelerini yok etme emri vermiştir. Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın iddia edilen soykırımı gerçekleştirmiş olan örgüt olduğu iddiası, Andonyan Belgeleri ve 1919/1920 İstanbul savaş mahkemeleri yanında, soykırım tezini ispatta kullanılan başlıca iddialardan biri. Guenter Lewy'nin verdiği bilgilere göre, Teşkîlât-ı Mahsûsa hakkındaki iddiaların belgelerde doğrudan dayanağı bulunmuyor, ancak bu iddialar, bu belgeleri okuduğunu belirtenlerin kuşkulu varsayımlarına dayanmaktadır. Lewy, soykırım tezinin savunucularından olan Vahakn Dadrian'ın, orijinal kaynakların olanak vermeyeceği varsayımlarda bulunduğunu bildiriyor.[8]
Stoddard'a göre, Teşkîlât-ı Mahsûsa, Ermeniler'in sınır dışı edilmesinde herhangi bir rol oynamamıştır.[9]
Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın kurucu başkanı Süleyman Askerî Bey olmakla beraber kendisinin görevden alınıp Basra Valiliği'ne atanmasının ardından geçici olarak Halil Kut Paşa başkanlık yapmıştır. Ardından Cevat Paşa başkanlığa atanmış, kendisinin Galiçya'da görev yapacak olan 15.Kolordu'ya atanmasıyla beraber Halil Kut Paşa tekrardan başkanlık görevine getirilmiştir kısa bir süre sonra kendisinden sonra teşkilatta en uzun süre başkanlık yapacak olan Ali Başhampa Bey göreve atanmıştır. Mütareke yıllarında Ali Başhampa Bey'in hayatını kaybetmesinin ardından ise Ahmet İzzet Paşa, teşkilatı lağvetmesi için Hüsamettin Ertürk'ü görevlendirmiştir ve teşkilat resmi olarak lağvedilmiştir. Ancak başta Hüsamettin Ertürk olmak üzere teşkilatta ileri gelen isimler milli mücadele döneminde Mim Mim Grubu, Müdafaa-i Milliye Grubu gibi cemiyetler vasıtasıyla milli mücadeleye önemli katkılarda bulunmuşlardır.[kaynak belirtilmeli]
14 Kasım - 23 Kasım 2005 tarihleri arasında Yeni Şafak gazetesinde Abdullah Muradoğlu tarafından Teşkîlât-ı Mahsûsa hakkında 10 bölümlük bir yazı dizisi yayınlanmıştır. Bu yazı dizisine göre Teşkîlât-ı Mahsûsa'da görev yapmış ünlü kişilerden bazıları şunlardır: Enver Paşa, Kaymakam Süleyman Askerî, Eşref Sencer Kuşçubaşı, Zenci Musa, Yakub Cemil, Dr. Bahaddin Şakir, Mithat Şükrü Bleda, Ohrili Eyüb Sabri, Fuat Balkan, Teğmen Hilmi Musallimi, İsmail Canbulat, Piyade Subayı Rüsuhi (Savaşçı) Bey, Filibeli Hilmi Bey, Şerif Burgiba, Arabistan'da İbn-i Reşid, Nuri Killigil Paşa ve Halil Kut Paşa, Ali Fethi Okyar, Hacı Selim Sami, "Kel Ali" lakaplı Ali Çetinkaya, ilk tayyareci şehitlerden Sadık Bey, Çerkes Reşit Bey, Ahmet Fuat Bulca, Nuri Conker Paşa ve Rauf Orbay Paşa.
Yaygın örgütlenen, hatta I. Dünya Savaşı sırasında askerî birlikler oluşturulan Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın, en geniş örgütlendiği zamanda çeşitli İslam ülkelerindekilerle birlikte 30 bin üyeye ulaştığı öne sürülür.[2]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.