Loading AI tools
Fransız asker ve imparator (1769–1821) Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Napolyon Bonapart (Fransızca: Napoléon Bonaparte; İtalyanca: Napoleone Bonaparte) veya I. Napolyon kısaca Napolyon (15 Ağustos 1769, Ajaccio - 5 Mayıs 1821), Fransız asker, politikacı ve 1804-1814 arası (ve 1815'te kısa süreliğine) Fransa imparatoru. Gerek Fransız Devrim Savaşları gerekse Napolyon Savaşları sırasında Fransa'ya önderlik ettiği gibi tüm Avrupa'yı da etkilemiş önemli bir komutandır. Girdiği savaş ve çatışmaların büyük bölümünü kazanmış, 1815'teki nihai yenilgisine kadar hızla Avrupa kıtasının hakimiyetini ele geçirmiştir. Tarihteki en önemli komutanlardan biri olan Napolyon'un savaşları dünyanın her yerinde askerî okullarda ders olarak okutulmaktadır ve kendi Avrupa tarihinin en ünlü ve en tartışmalı siyasi figürlerinden birisidir.
Napolyon Bonapart | |
---|---|
Fransa imparatoru | |
Hüküm süresi | 18 Mayıs 1804 - 11 Nisan 1814 20 Mart 1815 - 22 Haziran 1815 |
Taç giymesi | 2 Aralık 1804 |
Önce gelen | XVI. Louis (Fransa kralı) |
Sonra gelen | II. Napolyon |
İtalya kralı | |
Hüküm süresi | 17 Mart 1805 - 11 Nisan 1814 |
Taç giymesi | 26 Mayıs 1805 |
Doğum | 15 Ağustos 1769 Ajaccio, Korsika, Fransa |
Ölüm | 5 Mayıs 1821 (51 yaşında) Longwood, Saint Helena, Britanya İmparatorluğu |
Defin | Les Invalides, Paris, Fransa |
Eş(ler)i | Joséphine de Beauharnais (e. 1796; b. 1810) Marie Louise (e. 1810) |
Çocuk(lar)ı | II. Napolyon |
Hanedan | Bonapart Hanedanı |
Babası | Carl Bonapart |
Annesi | Letizia Ramolino |
Dini | Roma Katoliği |
İmza | |
Askeri kariyer | |
Bağlılığı | Fransa Krallığı |
Hizmet yılları | 1789-1804 |
Rütbesi | General |
Komutası | Topçu birliği |
Çatışma/savaşları | Fransız Devrim Savaşları |
Ödülleri | |
Sonraki işi | Fransa imparatoru |
İmza | |
Napolyon bir devlet adamı olarak tüm Fransa'da ve Avrupa'da büyük liberal reformlar uyguladı. Yönetimi sırasında bir halk eğitim sistemi kurmuş, feodalizmin kalıntılarını ortadan kaldırmış, Yahudi (bkz. Napolyon ve Yahudiler) ve diğer dini azınlıkları özgürleştirmiş, gelişmekte olan orta sınıfın yasalar önünde eşitliğini sağlamış ve dini otoritelere karşı devletin gücünü merkezileştirmiştir. En kalıcı hukuki başarısı, Doğu Asya'da Japonya'dan, Kuzey Amerika'da Québec'e kadar dünyadaki hukuk sistemlerinin dörtte birine çeşitli şekillerde uyarlanmış olan Napolyon Kanunları'nı hazırlatmasıdır.
Adanın Ceneviz Cumhuriyeti'nden Fransa'ya geçtiği yılın ertesinde Korsika’da, Toskana asıllı soylu ve görece mütevazı bir İtalyan ailenin oğlu olarak dünyaya gelmişti. Fransız ordusunda topçu subayı olarak çalıştığı sırada gerçekleşen Fransız Devrimi'ni 1789’da ortaya çıktığından itibaren destekleyip doğum yeri Korsika’ya yayılması için çalıştı ve 1793’te adadan sürgün edildi. İki yıl sonra (“cumhuriyet takvimi'ne" göre 13 Vendémiaire günü) Paris çetelerini topa tutarak Fransız hükûmetini çöküşten kurtaran Napolyon, henüz 26 yaşında iken İtalya seferi için hazırlanmış Fransız ordusunun komutanlığına getirildi. Genç komutan 1796'da Joséphine de Beauharnais ile düğününün hemen ardından Birinci Koalisyon güçleri üzerine sefere çıktı. Bu ilk seferinde elde ettiği kesin zaferler sayesinde tüm Avrupa'da tanındı. İtalya seferinden sonra 1798'de Osmanlı Devleti’nin bir vilayeti olan Mısır’a askeri bir sefer düzenledi. Bu sefer sırasında Memlük beylerini yenerek Osmanlı toprağını işgal etti ancak elinde tutmayı başaramadı. Bu askeri sefer sırasında Napolyon ordusundaki askerler tarafından yapılan keşifler sayesinde modern Mısırbilim'i başlamıştır.
Fransa’da devrimden sonra kurulmuş olan yönetim (Direktuvar), Mısır’dan Fransa’ya dönen Napolyon ile destekçilerinin gerçekleştirdiği 18 Brumaire Darbesi ile çökmüş ve Fransa’da Konsüllük idaresi kurulmuştur. Napolyon, Konsüllük idaresinin ilk konsülü olarak atandı ve Fransa üzerindeki siyasi hakimiyetini kademeli olarak artırdı. Birleşik Krallık ile Amiens Antlaşması'nı imzalayarak 1802'de Devrim Savaşları'nı sonlandırdı. Nihayet 1804'te Fransız Senatosu tarafından “Fransa imparatoru” olarak ilan edildi.
Kıta Ablukası'nı genişletmek umuduyla İber Yarımadası'ını işgal eden İmparator Napolyon, 1808'de kardeşi Joseph Bonaparte'ı İspanya kralı ilan etti. İspanyollar ve Portekizliler Birleşik Krallık'ın desteği ile isyan ettiler. Yarımada Savaşı (İspanyol Bağımsızlık Savaşı) adıyla bilinen savaş 6 yıl sürmüş ve acımasız bir gerilla savaşı olarak tarihe geçmiştir. Savaş, Fransa'nın yenilgisi ile sonuçlandı. 1808'de Avusturya da Fransızlara karşı ayrı bir mücadele başlatmıştı. Avusturyalıları Wagram Muharebesi'nde yenen Napolyon, Fransa'ya karşı oluşturulan Beşinci Koalisyon'u dağıttı. Beşinci Koalisyon Savaşı'nı sonlandıran Schönbrunn Antlaşması'nın ardından eşi Josephine'den boşanıp II. Franz'ın kızı Avusturya Prensesi Marie Louise ile evlendi (1810).
Napolyon, Roma İmparatorluğu devrinden beri bu denli büyük bir siyasi birleşme yaşamamış olan Avrupa'da 1811'den sonra 70 milyonun üzerinde insana hükmetmiştir. Çeşitli ittifaklar ve akrabalık ilişkileri kurarak stratejik pozisyonunu korumuş ve Fransa'da yeni bir aristokrat sınıfı oluşturmanın yanı sıra Devrim sırasında ülkeden sürgün edilmiş asillerin de dönmelerine olanak vermiştir.
Polonya milliyetçiliğinin tırmandırdığı gerilim ve Kıta Ablukası'nın ekonomik etkilerinden ötürü Rusya ile ilişkilerin yeniden gerilmesi üzerine Napolyon, Kıta Ablukası'nı güçlendirmek amacıyla 1812 yılında Rusya'ya sefer düzenledi (bkz: Napolyon'un Rusya Seferi) ve bu sefer Fransızlar açısından büyük bir felaket ile sonuçlandı. 1813 yılının başlarında Rusya ve Prusya, Fransa'ya karşı güçlerini birleştirdi ve aynı yılın sonlarında Altıncı Koalisyon'a Avusturya da katıldı. Ekim 1813'te müttefik ordusu Napolyon'u Leipzig Muharebesi'nde yenilgiye uğrattı. Müttefikler 1814'te Fransa'ya bir saldırı başlatıp Paris'i ele geçirdiler ve Nisan 1814'te Napolyon'u tahttan feragat etmeye zorladılar. İmparator, Elba adasına sürgün edildi. Bourbon Hanedanlığı tekrar başa geçti ve Fransızlar devrimden itibaren ele geçirdiği bölgelerin çoğunu kaybetti. Napolyon Şubat 1815'te Elba adasından kaçıp Fransız hükûmetinin başına geçmeyi başardıysa da kendini yeniden koalisyon güçleri ile savaşta buldu. Bu yeni koalisyon Temmuz ayında Waterloo Muharebesi'nde onu kesin bir yenilgiye uğrattı. İngilizlere teslim olan Napolyon, gözlerden uzak bir yerde olan Saint Helena Adası'nda hapse gönderildi. 51 yaşında 1821 yılında mide kanserinden öldü. Cenazesi yakıldı ve vefatı tüm Avrupa'da büyük bir şok ve üzüntü ile karşılandı. 15 Aralık 1840 tarihinde bir milyon kişinin şahitliği ile külleri Paris'e, hâlen bulunduğu Les İnvalides'e defnedildi.
15 Ağustos 1769'da İtalyan kökenli bir ailede Korsika adasının Ajaccio kentinde doğdu. Ana dili Korsikaca idi.[1] Doğduğu zaman adı, “Napoleon di Buonaparte” idi, 1796'da soyadını Fransızlaştırarak “Napoléon de Bonaparte” yapmıştır.[2] Avukat Carlo Buonaparti ile Maria Letizia Ramolino çiftinin 8 çocuğundan ikincisi idi. Annesinin sert disiplini altında yetiştirildi. Babası, Cenova Cumhuriyeti'nin bir parçası olan Korsika'nın 1768'de Fransa yönetimine girmesinden sonra Fransız sarayının hizmetine girmiş ve Bounaparte ailesi Fransızlar tarafından 1771'de soylu ilan edilmişti.[1] Ailesi zengin değildi ancak babasının bağlantıları sayesinde Napolyon ve kardeşleri, Fransa'ya gitme ve burslu okumak imkânı elde etti.
Napolyon 1779 yılında ağabeyi Joseph ile birlikte eğitim için Fransa'ya gönderildi. Autun'da bir kolejde Fransızca öğrenmeye başladı ve aynı yıl Brienne'daki askeri okula girdi. Matematikteki başarısı sayesinde[3] 1784'te Parisien École Royale Militaire (Paris Kraliyet Askeri Okulu) adlı askeri akademiye kabul edildi. Matematik ve geometriye olan ilgisini daha iyi değerlendirebilmek için topçu sınıfını tercih etti. Okul sırasında babasının ölümü ile geliri azalan Napolyon, iki yıllık okulu bir yılda bitirdi.
1785 yılının Nisan ayında Valence'daki topçu alayına üsteğmen rütbesiyle katıldı. Askerlik yaşamının ilk sekiz yılında sık sık uzun süreli izin alarak memleketi Korsika'ya gitti.[4]
Eylül 1785'te mezun olduktan sonra Bonaparte, La Fère topçu alayında ikinci bir teğmen olarak görevlendirildi. 1789'da Devrim'in patlak vermesine kadar Valence ve Auxonne'da görev yaptı. Bu dönemde Ulusal Meclis tarafından Korsika'ya dönmesine izin verildiğinde akıl hocası Pasquale Paoli'ye katılmak için izin istedi. Paoli, Korsika'nın bağımsızlığı davasını terk ettiği için babasını bir hain olarak gördüğü için Napolyon'a sempati duymuyordu.
Devrimin ilk yıllarını Korsika'da kralcılar, devrimciler ve Korsikalı milliyetçiler arasında karmaşık bir üç yönlü mücadelede savaşarak geçirdi. Ancak Napolyon, Devrim'in ideallerini benimsemeye başladı, Jakobenlerin bir destekçisi oldu ve Paoli'nin politikasına ve onun ayrılma özlemlerine karşı çıkan Fransız yanlısı Korsikalı Cumhuriyetçilere katıldı. Gönüllülerden oluşan bir taburun komutasına verildi ve izin süresini aşmasına ve Fransız birliklerine karşı bir isyana öncülük etmesine rağmen, Temmuz 1792'de düzenli orduda yüzbaşılığa terfi etti. Korsika Fransa'dan resmi olarak ayrıldığını ilan edip İngiliz hükûmetinin korunmasını istediğinde Napolyon ve Fransız Devrimi'ne olan bağlılığı, Korsika'nın Expédition de Sardaigne'ye katkısını sabote etmeye karar veren Paoli ile çatışmaya girdi. Bonaparte ve ailesi, Paoli'den ayrılmaları nedeniyle Haziran 1793'te Fransız anakarasındaki Toulon'a kaçmak zorunda kaldılar.
"Napoleone di Buonaparte" olarak doğmuş olmasına rağmen, bundan sonra Napolyon kendini "Napoléon Bonaparte" olarak tanımlamaya başladı, ancak ailesi 1796'ya kadar Buonaparte adını bırakmadı. Adını Bonaparte olarak imzaladığı bilinen ilk kayıt, 27 yaştaydı.
İhtilalin 4. yılında Fransa'nın hem etrafı çevrilmiş halde bütün Avrupalı devletler ona karşıydı, hem de her bölgede kral yanlısı isyanlar çıkıyordu. Bunlardan biri de liman kenti Toulon'du.
Toulon, Fransa'nın güney kıyılarında Marsilya'nın doğusunda bir liman kentidir. Fransa'nın en büyük deniz üssü konumunda idi ve Fransız donanmasının üçte birine ev sahipliği yapıyordu. İsyancılar, İngiliz donanmasının Toulon limanına girmesini sağlamıştı. Toulon'u geri almak için 19 bin kişi ile General Carteaux görevlendirilmişti. Carteaux, limanı 1793'te kuşatmaya başladı. İhtilal sonrası ordu içindeki aristokrat subaylar devrim dolayısı ile ordudan kaçmışlardı. Aslında General Carteaux bile asker değildi, o bir mahkeme ressamıydı. Orduda sınırlı sayıda subay bulunmaktaydı ve ilk çatışmalarda topçu subayı Donmartin yaralandı ve Paris'e gönderildi. Paris vekili Antoine Saliceti General Carteaux'ya, Donmartin yerine hiç askeri deneyimi bulunmayan ama politik istikrar sağlamış Napolyon'u önerdi. Artık Toulon cephesinin yeni Topçu subayı Napolyon Bonapart'tı.
Toulon'u koruyan bir iç ve bir dış sur bulunuyordu ve surlara 13 bin asker yerleştirilmişti. Surları yıkmanın tek yolu toplardı. Napolyon, topçu birliklerinin başına geçtiğinde deneyimli asker ve mühimmat sıkıntısı vardı. Napolyon Paris'ten 100 bin kum torbası talep ediyor, gelen torbalarla kendi bataryalarını oluşturuyordu. Ayrıyeten Napolyon'un Marsilya’dan gelen 100 top ve 64 subayı ile birlikte 15 bin askeri olmuştu.
Napolyon bölge keşfi sırasında gözüne L’Equilette Hisarı'nı kestirmişti. Hisarı ele geçirebilirse İngiliz donanması topçuların menziline girecek ve donanma saf dışı bırakılacaktı. Bu da savaşı Napolyon'a kazandıracaktı. 22 Eylül günü Fransızlar Mont Caire tepesine saldırdılar. General Carteaux, Napolyon’un 4000 askerlik saldırı teklifini reddederek 400 kişi ile saldırmasını emretti. Saldırıda Fransızlar ağır bir yenilgi aldı. Bunu gören isyancılar tepeye hisar kurup asker takviyesinde bulundu. Fransızlar, Mont Caire tepesinin fazla güçlenmesinden dolayı tepeye “Küçük Cebelitarık” ismini verdiler. Kuşatmanın çoğu cephesinde başarısız olunmasından dolayı Carteaux yerine General Jacques François Dugommier başa getirildi. Dugommier, Napolyon'un fikirlerini önemsiyordu.
Karşılıklı top ateşleri sürüyordu. Napolyon'un kurmuş olduğu bataryalardan biri daha çok düşman ateşine maruz kalmıştı ve bu yüzden oraya askerler gitmek istemiyordu. Napolyon bu olayı değiştirmek için milli duyguları kullanarak “La Battarie des Hommes Sans” -Korkusuz Adamların Bataryasını- kurdu. Bu Napolyon'un askeri dehasının ilk örneği olarak tarihe geçti.
18 Aralık'ın ilk saatlerinde Fransızlar “Küçük Cebelitarık'a" doğru süngü savaşına başladı. İkinci dalgayı bizzat Napolyon kendi yönetti. Savaşırken atı vuruldu ve İngiliz çavuş tarafından kalçasından yaralandı. Bunların hepsine rağmen aynı gün Küçük Cebelitarık Fransızların eline geçmişti. İngiliz donanması büyük tehdit altındaydı. Hızlıca Toulon limanından bütün askerlerini alıp Toulon'u terk etti. İşgalci güçler Toulon'dan ayrılırken şehri ve gemileri kullanılamaz hale getirdi. Napolyon bu başarısından ötürü Tuğgeneralliğe yükseldi.
Bazı çağdaşları, Bonaparte'ın Temmuz 1794'te Thermidorian Reaction'da düşüşlerinin ardından Robespierre'lerle olan ilişkisi nedeniyle Nice'da ev hapsine alındığını iddia ettiler, ancak Napolyon'un sekreteri Bourrienne anılarında iddiaya itiraz etti. Bourrienne'e göre, Alpler Ordusu ile İtalya Ordusu (o sırada Napolyon'un görevlendirildiği) arasındaki kıskançlık sorumluydu. Bonaparte, komiser Saliceti'ye bir mektupta ateşli bir savunma gönderdi ve daha sonra herhangi bir görevi kötüye kullanmaktan beraat etti. İki hafta içinde (20 Ağustos'ta) serbest bırakıldı ve teknik becerileri nedeniyle, Fransa'nın Avusturya ile savaşı bağlamında İtalyan mevzilerine saldırmak için planlar hazırlaması istendi. Ayrıca Korsika'yı İngilizlerden geri almak için bir sefere katıldı, ancak Fransızlar İngiliz Kraliyet Donanması tarafından geri püskürtüldü.
1795'te Bonaparte, François Clary'nin kızı Désirée Clary ile nişanlandı. Désirée'nin kız kardeşi Julie Clary, Bonaparte'ın ağabeyi Joseph ile evlenmişti. Nisan 1795'te, Vendée'deki Savaş'a katılan Batı Ordusu'na atandı - Atlantik Okyanusu üzerinde batı-orta Fransa'da bir bölge olan Vendée'de bir iç savaş ve kralcı karşı devrim. Bir piyade komutanlığı olarak, ordunun zaten tam bir kotasına sahip olduğu topçu generalinden bir alt rütbeydi ve görevden kaçınmak için sağlık durumunun kötü olduğunu savundu.
3 Ekim'de, Paris'teki kralcılar Ulusal Konvansiyon'a karşı bir isyan ilan ettiler. Thermidorian Reaction'ın bir lideri olan Paul Barras, Bonaparte'ın Toulon'daki askeri başarılarından haberdardı ve ona Tuileries Sarayı'ndaki sözleşmeyi savunmak için doğaçlama güçlerin komutasını verdi. Napolyon, Kral'ın İsviçreli Muhafızlarının katliamını üç yıl önce orada görmüş ve savunmanın anahtarının topçu olacağını fark etmişti.
13 Vendémiaire'de Joachim Murat adında genç bir süvari subayına büyük topları ele geçirmesini emretti ve onları saldırganları püskürtmek için kullandı; 1.400 kralcı öldü ve geri kalanı kaçtı. 19. yüzyıl tarihçisi Thomas Carlyle'ın The French Revolution: A History'de belirttiğine göre, sokakları "bir üzüm bağı kokusuyla" temizlemişti.
Kralcı ayaklanmanın yenilgisi, Konvansiyona yönelik tehdidi söndürdü ve Bonaparte'a ani bir ün, zenginlik ve yeni hükûmet olan Rehber'in himayesini kazandı. Murat, Napolyon'un kız kardeşlerinden biriyle evlenerek onun kayınbiraderi oldu; ayrıca Napolyon'un komutanlarından biri olarak hizmet etti. Bonaparte İçişleri Komutanlığına terfi etti ve İtalya Ordusu'nun komutanlığına verildi.
Fransa'da Kamu Selamet Komitesi Başkanı Robespierre idaresindeki Terör Dönemi 1794 yılının Temmuz ayında sona erdi ve Robespierre kardeşler idam edildi. Napolyon, Augustin Robespierre ile ilişkisi nedeniyle yeni yönetim tarafından şüpheli görüldü ve tutuklandı. Kısa bir süre Antibes Kalesi'nde tutuklu kaldıktan sonra serbest kaldı.
Ününü kurtarmak ve yeniden gözde bir komutan olmak isteyen Napolyon, Osmanlı Devleti'nin İstanbul'da topçu yetiştirmek için açtığı Mühendishane adlı okulda çalışmak üzere Fransa'dan uzmanlar istemesi üzerine Türkiye'ye gitmek için ihtilal hükûmetine bir mektupla başvurdu[5] ancak bu talebi kabul edilmedi ve tekrar Fransız ordusundaki görevine döndü.[6][7] Ancak Andrew Roberts'in 2023 basım Napolêon kitabında Napolyon'un bu ihtimali sadece düşündüğü belirtilmiştir.[8]
Nisan 1795'te Marsilya'nın zengin bir tüccar ailesinin kızı olan Désirée Eugénie Clary ile nişanlandı.
Bu arada Fransa'da yeni bir anayasa kabul edilmiş ve ülke beş kişilik direktuvar tarafından idare edilmeye başlamıştı. Paris'te krallık yanlısı binlerce kişi protesto için sokağa inince Napolyon'u Toulon Kuşatması'ndan tanıyan Direktuvar üyesi Paul Barras ona göstericileri bastırmasını emretti. 5 Ekim 1795'te binaların üzerine toplar yerleştirtip kalabalığın üzerine ateş ettiren Napolyon, ayaklanmayı bastırdı. Bu başarısı sayesinde İç Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'na getirildi; rütbesi tümgeneralliğe yükseldi.
5 Ekim'deki sokak çatışmalarından sonra tüm Parislilerden silahlarını teslim etmeleri istenmişti. Napolyon, terör döneminde idam edilmiş kocası Alexander de Beauharnais’in kılıcını saklaması için oğluna izin vermesine teşekkür bahanesiyle kendini ziyarete gelen Josephine de Beauharnais'e âşık oldu. Nişanlısından ayrıldı. 9 Mart 1796’da Josephine ile evlendi.
Devam etmekte olan Fransız Devrim Savaşları’nın İtalya cephesi’nde görevlendirilen Napolyon, Alpler ordusunun başkomutanlığına getirilerek düğününden iki gün sonra Paris’ten ayrıldı. Fransa Cumhuriyeti'ne karşı Avusturya, Prusya, İngiltere, Sardinya-Piyemonte Krallığı tarafından oluşturulan I. Koalisyon güçlerine karşı savaşacaktı. Yanında sekreteri Andoche Junot ve yaverliğini yapan kardeşi Louis Bonaparte ile birlikte yola çıktı ve ordu karargahının bulunduğu Nice’e 27 Mart’ta ulaştı.
Napolyon, yetersiz donatılmış orduyu kısa sürede savaşabilecek duruma getirdi ve 12 Nisan 1796’da Alpler’i aşarak Kuzey İtalya’ya saldırıya geçti. 28 Nisan’da Sardinya-Piyemonte Krallığı Cherasco Ateşkesi ile savaştan çekildi. 15 Mayıs 1796’da Napolyon’un ordusu Milano’ya girdi. Avusturya ordularını art arda yenilgiye uğrattıktan sonra Ocak 1797'de İtalya'daki Avusturya askeri varlığını püskürterek Viyana üzerine yürüdü. Ön-barış anlaşması 18 Nisan’da Leoben’de yapıldı. Barış görüşmeleri sürerken 12 Mayıs 1797’de Venedik işgal edildi. Avusturya ile barış antlaşması 17 Ekim 1797 tarihinde imzalandı.
İtalya seferi sırasında 18 meydan savaşı kazanan[kaynak belirtilmeli] Napolyon'un Fransa'daki ünü arttı. Bölgeden topladığı vergiler sayesinde Direktuar yönetimine mali kaynak yaratması sayesinde politik olarak da sivrildi.
İtalyan Seferi sürerken Fransa’da 21 Mart 1797’de yapılan seçimlerde oyların çoğunu kraliyetçiler alınca üç direktör 4 Eylül 1797’de ordunun desteği ile bir darbe yaptı; seçimler iptal edildi ve kraliyetçiler tutuklandı. Tarihe “18 Fructidor Darbesi" olarak tarihe geçen bu darbenin gerekçesi olarak Napolyon'un gönderdiği belgeler gösterilmişti.[9] İtalya seferi sürerken Napolyon casusluk yaptığından şüphelendiği Antraigues Kontu Emmanuel-Louis-Henri of Launay'i Milano'da tutuklamıştı. Kontu bizzat sorgulayarak elde ettiği itirafname, darbenin gerekçesi kabul edildi. Napolyon, darbeye destek için Pierre Augereau komutasında bir ordu göndermiştir.
Napolyon, 1797 yılı sonunda Paris'e döndü. Fransız yönetimi (Direktörler), 1798 yılı başlarında onu İngiltere anakarasının istilasıyla görevlendirdiler. Ancak Napolyon, denizlerde etkili bir üstünlük sağlanmadan böyle bir operasyonun başarı şansı taşımadığını, İngiltere'ye karşı dolaylı bir strateji izlemenin en mantıklısı olduğunu savunmuş ve Mısır'ın işgal edilerek İngiltere'nin Uzak Doğu ticaret yolunun kesilmesini önermiştir. Dışişleri Bakanı Talleyrand ile anlaşıp önerisini Direktuar hükûmetine kabul ettirdi ve Fransız donanması 19 Mayıs 1798'de Mısır seferi için yola çıktı.
Akdeniz'de devriye gezen Britanya donanmasını 10-13 Haziran'da yenilgiye uğratıp stratejik öneme sahip Malta'yı işgal eden Fransız donanması, 1 Temmuz'da İskenderiye önüne demir attı; İskenderiye'yi işgal ettikten sonra Kahire'ye yöneldi. Mısır resmen Osmanlı toprağı sayılsa da güç, Memluk Beylerinin elindeydi. Memluk Beyi'nin ordusunu Piramitler Muharebesi’nde yendikten sonra 22 Temmuz’da Kahire’ye muzaffer bir komutan olarak girdi. İslam padişahının dostu olduğunu, Memlûk Beyleri’nin nüfuzunu sona erdirmek üzere Kahire’ye girdiğini iddia eden Napolyon yaptığı din propagandası ile halkı yanına çekmeye çalıştı. Merkez ve eyaletlerde kurduğu divanlara ulemaları atayarak ülkeyi divanlar aracılığıyla yönetmeye başladı.[5]
Ne var ki Napolyon’un Mısır’daki başarısı kalıcı olmadı. İngiliz Amiral Horatio Nelson komutasındaki İngiliz donanması, Abukir körfezinde demirlemiş Fransız donanmasını Nil Muharebesi’nde imha edince ordunun ikmal bağlantısı kesildi. Napolyon ve ordusu Mısır’a hapsolmuştu. Bu gelişme Napolyon’un Kahire’de giriştiği düzenlemelerin hızını kesmedi. Sulama projeleri, okul ve hastane inşası, gazete açma, tiyatro kurma gibi projeleri sürdürdü. Akdeniz’den Kızıldeniz’e bir kanal açılması için planlar hazırlamaya, Mısır’ın ekonomik olarak kalkınması için tedbirler almaya başladı. Dindar Müslümanları memnun etmeye çalıştı hatta kendinin Müslüman olduğunu ima etti.[10] Mısırlılar artık ona “Ali Bonapart” demeye başlamıştı.[10]
Ancak bir süre sonra Fransızların İslam’a saygı duyduklarını söylemelerine rağmen Mısır’ı sömürmek için ellerinden geleni yapmaları, ülkede Fransızlara karşı bir tepki doğurdu. 21 Ekim’de El-Ezher Camisi etrafında kümelenen Müslümanlar ayaklanma başlattı. Ayaklanmayı çok kanlı bir şekilde bastıran Napolyon, durumunun sağlam olmadığını görüyordu. Mısır’a kara yönünden gelecek tehditleri engellemek için Şubat 1799’da orduyu Filistin’e doğru yürüyüşe geçirdi. Hedefi, "Doğu’nun imparatoru" olmak, İndus’e kadar ilerlemekti.
Ordusuyla Yafa’ya giren Napolyon şehirdeki on bin kadar asker ve sivili kılıçtan geçirdi;[10] 19 Mart’ta Akka Kalesi önüne geldi. Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki sert Osmanlı direnişi karşısında bozguna uğradı. Bu yenilgi karşısında Mısır'a geri dönmek zorunda kaldı.
Avrupa’da Fransa’nın Koalisyon ordularına yenildiğini haberini alınca ülkesine dönme kararı aldı. Eylül 1799’da ordusunu Mısır'da bırakarak iki küçük gemiyle Fransa'ya döndü.
Napolyon, Paris’e varır varmaz Direktuar üyelerinden Emmanuel-Joseph Sieyès tarafından planlanan darbenin hazırlıklarına katıldı. 9 Kasım 1799 tarihinde gerçekleşen hükûmet darbesiyle Fransa tarihinde yeni bir dönem başladı. Kısa bir süre içinde anayasada değişiklikler yapıldı ve yeni anayasa ile cumhuriyet görüntüsü altında bir diktatörlük oluşturuldu.[11] Yönetim üç konsülün eline bırakılmıştı; en önemli görev olan 'birinci konsüllüğe Napolyon getirildi. Diğer iki üye Sieyes ve Roger-Ducos idi. Napolyon, bir ay sonra ikinci konsüllüğe Cambacérès’i, üçüncü konsüllüğe Lebrun’u getirdi. 7 Şubat 1800’de bir ulusal referandum düzenlendi ve halka Napolyon’un ömür boyu konsül olmasını onaylayıp onaylamadıkları soruldu. 18 Şubatta ilan edilen resmî sonuçlara göre 3,011,007 “Evet", 1562 “Hayır” oyu verilmişti. Böylece anayasada değişiklik yapıldı ve Napolyon “ömür boyu konsül” oldu.
Bu sırada İtalya'da savaş devam ediyordu. Napolyon Paris'ten ayrılıp İtalya'daki ordunun başına geçti. Ordularını Alp Dağları'ndan yürüyüşe kaldıran Napolyon, 14 Haziran 1800 tarihli Marengo Muharebesi'nde Avusturya ordusunu yenilgiye uğrattı ve İtalya cephesi tekrar Fransızların lehine döndü. 2. İtalya Seferi'ni de başarıyla sonuçlandırmış olan Napolyon, tekrar Paris'e geri döndü. Ekonomi ve yasal alanda kökten reform çabaları içine girdi. Sahip olduğu çok geniş yetkilerden yararlanarak devlet mekanizmasının işleyiş etkinliğini artıracak yönde geniş düzenlemeler yaptı. Fransız Merkez Bankası'nın kurulması, devlet okullarının açılarak eğitimin bir kamu hizmetine dönüştürülmesi, Code Napoléon'u (Napolyon Kanunları) olarak da bilinen Fransız Medeni Kanunu'nun hazırlanması çalışmalarına başlanması, subay okulları açılması, onun dönemindeki gelişmelerdendir. Reform ve yasa çalışmaları halk tarafından da desteklendi.
1802'de İtalya Cumhuriyeti’ni kuran Napolyon ilk devlet başkanı seçildi. Aynı yıl 25 Mart’ta imzaladığı Amiens Barış Antlaşması ile Fransız Devrim Savaşları’na son verdi.
Ancak bu barış dönemi uzun sürmedi. Fransa’nın Avrupa’daki ekonomik ve politik gücünün giderek artması İngiltere açısından giderek genişleyen bir tehdit oluşturmaktaydı. Sonunda İngiltere 1803 yılının Mayıs ayında Fransa’ya savaş ilan etti.
1804 yılının Mayıs ayında, kralcıların bir komplosunu bahane eden Napolyon kendini imparator ilan etti. Konsüllüğü 1804’te irsi imparatorluğa dönüştü. Teklif, Mayıs ayında oybirliği ile Tribunat meclisinden (Lazare Carnot’un karşı oyuna rağmen) ve Senato’dan (üç karşı oya rağmen) geçti. Karar, 2 Ağustos’ta yapılan halk oylaması ile onaylandı: 3,572,329 "evet ve 2579 "hayır" oyu verildi.[12] Napolyon, yeni rejimi kurmaya başlamak için halk oylaması sonuçlarını beklemeyi gerekli görmedi. Hemen ağabeyi Joseph ile kardeşi Louis'yi prens ilan etti; Les Invalides'te bir tahta oturup yetenekli subaylara Legion d'honneur nişanı verdi.
29 Kasım'da Josephine ile dini nikâh kıyan Napolyon imparatorluk tacını 2 Aralık 1804'te Notre Dame Katedrali'nde giydi. Tacı Papa'nın giydirmesi planlamıştı ama Papa'nın önünde eğilmek, otoritenin Tanrı'dan geldiğinin kabulü olarak yorumlanabilirdi. Eğilmek yerine tacı eline alıp önce kendi giydi; sonra eşi Josephine giydirdi.[13] Kendi eliyle taç giydi ama, Paris'teki Notre Dame Katedrali'ndeki törende Papa VII. Pius'un da bulunmasını sağladı. Törende olayı resimlemek üzere bulunan ressam Jacques-Louis David; Le Sacre de Napoléon adlı ünlü tablosunda Napolyon'un eşine tacı giydirdiği anı betimlemiştir.
Büyük Şarlman (Charlemagne, Karl der Große) İmparatorluğu'ndan esinlenerek bir Fransa İmparatorluğu kuruldu. Ama Napolyon'a tepki büyüktü, annesi onunla irtibatını kesti, Beethoven bestelerinden onun adını sildi ve daha birçok diplomat, bürokrat, devlet adamı ve asker onunla irtibatını kesti.[kaynak belirtilmeli] En çok tepki gösterenler devrimciler, ihtilalciler ve askerlerdi.[kaynak belirtilmeli] Mart 1805'te ise İtalya'da kendi kurduğu cumhuriyeti lağvederek kendini İtalya kralı ilan etti.
İzleyen dönemde İngiltere'nin çabalarıyla Avusturya, Rusya, Napoli ve İsveç'in katıldığı Fransa'ya karşı bir ittifak olan III. Koalisyon oluşturuldu.
1805 yılının Ekim ayında Fransız-İspanyol birleşik donanmasının Trafalgar Deniz Savaşı'nda İngiliz donanması karşısında yenilmesi üzerine Napolyon, İngiltere yerine onun müttefiklerini dize getirme yolunu seçti. Fransız ordusunu Manş kıyılarından Orta Avrupa'ya yürüten Napolyon, Ulm ve Austerlitz zaferleriyle Avusturya'yı ve Napoli'yi savaş dışı bıraktı.
Eylül 1806'da Prusya ordusunu Jena Muharebesi'nde, hemen ardından da Rus ordularını Friedland Muharebesi'nde bozguna uğrattı. Temmuz 1807'de Rus çarı I. Aleksandr'la Tilsit Antlaşması imzalandı ve Rusya savaştan çekilmek zorunda kaldı.
İmparatorluğu dönemindeki olumsuz unsurlar İngiliz donanmasının gücü, İspanya ve İtalya'da akrabalarını tahta geçirmesi, halkın bu kişileri istememesi ve Fransa'ya bağlı devletlerdeki milliyetçilik akımları oldu.
1810 yılının Mart ayında Habsburg hanedanından ikinci eşi Marie-Louise ile evlendi, yasal varisi Napolyon II, 1811'de doğdu.
I. Aleksandr'la yapılan antlaşma, Rusya'ya İngiltere'ye karşı askerî harekâta kadar varacak yaptırımlar uygulama yükümlülüğünü getirmektedir ama I. Aleksandr, bu tür politikalardan kaçınmıştır. Bunun üzerine Napolyon, 1812 yılı ortasında 800 bin kişilik ordusuyla Rusya Seferi'ne girişmiştir. Borodino Muharebesi'nde General Kutuzov komutasındaki Rus ordusunu yenilgiye uğratan Fransız ordusu Moskova'ya girmiştir. Ancak Rusların bu yenilgiden sonra Rusya içlerine çekilmeleri, giderken de Moskova'yı yakmaları ve kışın da bastırması neticesinde Napolyon, ordusunu barındıracağı bir yer olmadığını anlamış ve Çar'ı antlaşma yapmaya davet etmiştir. Ancak I. Aleksandr bu teklifi reddeder. Napolyon ise tek çareyi orduyu Fransa'ya geri götürmekte bulur. Fakat sert kış koşulları geri dönüşü neredeyse imkânsız hale getirir ve Fransız ordusunun yaklaşık olarak dörtte üçünün zayi olmasına sebep olur.
Ordusunun büyük bir bölümünü Rusya Seferi sırasında kaybeden Fransa, yeni bir ordu oluşturmanın zorluklarına katlanmaya mecbur olmuştur. Üretimden çekilen işgücü ve artırılan vergiler, halkı da Napolyon'a karşı bir tutuma itmiştir. Napolyon, bu dönemde kendine karşı düzenlenen hükûmet darbesini bastırdı ve yeni bir ordu kurdu. Ancak 1813 ve 1814'te baskılar arttı ve halk desteği düştü. Rusya yenilgisi ve içteki karışıklıklar Koalisyon güçlerini cesaretlendirdi. 1813 yılının Ekim ayında Napolyon'un Leipzig Muharebesi'nde uğradığı yenilgi, onu iktidarının sonuna iyice yaklaştırdı.
1814'te düşman orduları Paris kapılarına dayandı. Napolyon imparatorluk tahtını bırakarak Elba Adası'na sürgüne gönderildi.
Elba Adası'ndan kaçtı ve gizlice Paris'e döndü. Halk desteği tekrar yükseldi. 7 Mart 1815'te ise tahtına geri döndü. Böylece Napolyon ikinci kez tahta çıktı.
Bir ordu topladı ve Belçika'ya saldırdı. Ancak Haziran ayında İngiliz ve Prusya kuvvetleri tarafından Waterloo'da büyük bir yenilgiye uğradı. Paris'e dönünce tahtına ikinci kez veda etmek zorunda kaldı.
Amerika'ya kaçmak istedi, ancak bunu başaramadı ve İngilizlere teslim oldu. İngilizler onu Atlantik'teki Saint Helena'ya götürdü. Son yıllarını bu küçük adada geçiren Napolyon, 5 Mayıs 1821'de 51 yaşındayken mide kanserinden öldü.
Külleri 15 Aralık 1840'ta Paris'e getirilebildi ve Les Invalides'e gömüldü.
Commons'ta dosyalar | |
Vikisöz'de alıntılar | |
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.