I. Mehmed veya Mehmed Çelebi (Osmanlı Türkçesi: چلبی محمد - Mehmed Çelebi; 1386, Edirne - 26 Mayıs 1421, Edirne), beşinci Osmanlı padişahı. Tarihî kaynaklarda ismi, Mehmed isimli diğer padişahlarınki gibi, Muhammed şeklinde geçer.[1][2][3][4][5] Babası I. Bayezid, annesi cariye olan Devlet Hatun'dur.[6][7]
I. Mehmed Mehmed Çelebi محمد چلبى | |||||
---|---|---|---|---|---|
Çelebi Sultan Kirişçi | |||||
5. Osmanlı Padişahı | |||||
Hüküm süresi | 5 Temmuz 1413 - 26 Mayıs 1421 (7 yıl, 10 ay ve 21 gün) | ||||
Önce gelen | Fetret Devri (1402 - 1413) I. Bayezid | ||||
Sonra gelen | II. Murad | ||||
Anadolu Sultanı | |||||
Hüküm süresi | 1403 - 5 Temmuz 1413 | ||||
Doğum | y. 1386 Bursa, Osmanlı Devleti | ||||
Ölüm | 26 Mayıs 1421 (35 yaşında) Bursa, Osmanlı Devleti | ||||
Defin | Yeşil Türbe, Bursa | ||||
Eş(ler)i | Emine Hatun | ||||
Çocuk(lar)ı | II. Murad | ||||
| |||||
Hanedan | Osmanlı Hanedanı | ||||
Babası | Yıldırım Beyazıt | ||||
Annesi | Devlet Hatun | ||||
Dini | İslam | ||||
İmza |
Doğum tarihini 1379, 1382, 1383, 1387, 1390, 1391 gösteren kaynaklar da bulunmaktadır; ama tarihçiler doğumu için kesin kaynakla tarih bulunmadığını kabul ederler.[8] Arap ve Bizans tarihlerinde Kirişçi veya Kirî olarak lakap verilmiştir. İnalcık'a göre ise bu adlandırma Yunanca Kyrtzes "genç efendi" sözünden gelmektedir.[9] Bunların çeşitli kaynaklarda değişik açıklamaları bulunur. Yay yapma özellikle yayın tutturulduğu ve çekildiği sert ipten kiriş yapma sanatını öğrenmiş olması, gençliğinde güreşçilik yapması, gençliğinde kendinin öldürülmesinden korkup bir kirişçinin yanında çıraklık yapması, gençliğinde yay kirişi ile boğulmak istenmesi şeklinde açıklamalar yapılmıştır.[8] Sanlarının başında gelen Çelebi sözcüğü ise; Eski Türkçe ve Osmanlı İmparatorluğu’nun neredeyse tüm dönemlerinde kullanılan bir unvan olarak, Osmanlıların ilk yıllarında şehzadeler için kullanılmış olunup, ilerleyen dönemlerde ise çoğu kişi tarafından “asil, görgülü, okumuş, bilgili” kimseler anlamında da ayrıca kullanılmıştır. Dönemin Bizans kaynaklarına göre; Eski Türkçe kökenli olan Çelebi sanı; “beyefendi", "iyi huylu" ya da "nazik" anlamına gelen bir unvandır. Çelebi, erken dönem Türk kaynaklarında; Eski Türkçe’de "Tanrı" adlarından birisi olan ve “Çalab” sözcüğünden türediği için "Tanrı adamı" anlamına da gelir.[10][11] Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimsel ve otorite bakımından karmaşa içerisinde olduğu ve ülke yönetiminde açıkça bölünmelerin bulunduğu Fetret Devri’nde, kardeşleri Süleyman Çelebi 1402-1411 yılları arasında Edirne’de, Musa Çelebi ise 1411-1413 Edirne’nin bir kısmından başlayarak Rumeli topraklarını kontrol ederken, kendisi ise; 1402-1413 yılları arasında Anadolu’da; Tokat, Amasya ve Bursa’ya hâkim olmuştur. 1403-1404 ile 1410-1413 yıllarında Batı Anadolu’nun tümü ve devletin başkenti olan Bursa’yı hâkimiyeti altına almış, kendi hükümdarlığı döneminde de Osmanlı İmparatorluğu’nun, bu iki parçasını da birleştirmeyi başararak, İmparatorluğun tekrar tarih sahnesinde boy göstermesini sağlamıştır. Bu bakımdan da kimi tarihçi çevrelerce I. Mehmed, Osmanlı İmparatorluğu’nun “ikinci kurucusu” olarak adlandırılmıştır.[12]
Yaşamı
Ankara Savaşı'ndan önceki yaşamı
Annesi Devlet Hatun tarafından soyu Mevlana’ya dayandığı için diğer kardeşleri gibi "Çelebi" unvanı ile anılmıştır. Eğitimini Bursa ve Edirne Sarayı'nda tamamladı. Hocaları Amasyalı Sofi Bayezid ile Tokatlı Bicaroğlu Hamza idi. Padişah Yıldırım Bayezid, 1391'de Canik Seferi'nde oğullarını da yanında götürmüş ve bunlar arasında Çelebi Mehmed de bulunmuştur. Bu sefer sırasında Sivas Sultanı olan Kadı Burhaneddin, saldırılara fazla karşı koyamayacağını anlamış ve Amasya kentini, Osmanlılar'a terk etmiştir. Kenti teslim almak için Yıldırım Bayezid, oğlu Mehmed Çelebi komutasındaki bir orduyu, Amasya'ya gönderdi. Bu genç şehzade, çok yetenekli ve olgun bir şekilde kent yönetimini eline alarak asayişi sağladı. Bu başarısından dolayı babası onu Amasya sancakbeyi olarak atadı.
1391 ile 1402 arasında bu görevde bulundu ve bu sırada devlet işlerini öğrendi. Amasya o dönemki Osmanlı Devleti'nin doğu sınırında uç Rumiye-i Suğra eyaleti (Amasya-Tokat-Sivas bölgesi) merkezi olarak, çok önem görüyordu. Bu görevi sırasında babasının Anadolu seferlerine sancak beyi olarak eyalet askeri ile katıldı. Bu seferlerde çok kere Çelebi Mehmed Osmanlı ordusunun artçı/yedek güçleri komutanlığını da yüklendi. 28 Temmuz 1402'de Yıldırım Bayezid'in, Timur'a karşı başlattığı seferine de böylece katılmış ve Ankara Savaşı'nda yine artçı güçler komutanlığını üstlenmiştir. Bu görev nedeni ile Ankara Savaşı bozgunundan az kayıpla ve ilk önce kurtulanlar arasındaydı.
Fetret Devri
28 Temmuz 1402'de başlatılan Ankara Savaşı sonucu babası Yıldırım Bayezid, Timur'a yenik ve esir düştükten sonra Osmanlı Devleti, 11 yıl süren bir Fetret Dönemi geçirdi. Bu devirde Yıldırım Bayezid'in oğulları Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi ve Çelebi Mehmet, taht savaşlarına giriştiler. Çelebi Mehmet 1403 ile 1413 arasında Timur egemenliği altında Amasya da, Amasya-Tokat-Sivas bölgesi (Rumiye-i Suğra) emirliğini yaptı.
Kardeşler arasında gerçekleşen İnceğiz Muharebesi gibi çeşitli savaşların sonucunda ise; 5 Temmuz 1413'te Çelebi Mehmet, kardeşi Musa Çelebi'yi Vize Savaşı ve Çamurlu Derbent Savaşı'nda yenerek tek başına Osmanlı Devleti yönetimini ele alarak, Fetret Devri'ni kapatmış ve Osmanlı Devleti'nin birleşmesini sağlamıştır.
Kardeşi Musa Çelebi ile savaşırken; bu arada Karamanoğlu Mehmet Bey de, Bursa'yı kuşatmış, Bursa şehri büyük bir yangın geçirmiş fakat Bursa Subaşısı İvaz Paşa, kazdırılan lağımları ateşe vererek kuşatmayı kırmıştı.
Tek padişah olarak saltanatı
5 Temmuz 1413'ten sonra tek padişah olarak hüküm sürdü. Sultan Mehmet Çelebi, Fetret Devrini bitiren ve Osmanlı devletini tekrar eski gücüne kavuşturan kişi olduğundan Osmanlı Devleti'nin ikinci kurucusu olarak da anılmaktadır.
Tek padişah olarak Sultan Mehmet Çelebi önce, Musa Çelebi tarafından etrafına büyük duvarlar inşa ettirilmiş olan, Edirne Sarayı'nda kaldı. Burada kendini kutlamaya gelen yabancı elçileri kabul etti ve devletin üst kademelerine kendi görüşüne uygun atamalarda bulundu. Şeyh Bedreddin şeyhülislamlıktan atılıp ailesiyle İznik'e sürüldü ve yerine Sünni ulemanın seçtiği bir kişi getirildi. Mihaloğlu Mehmet Bey de Anadolu'ya sürgüne gönderildi. Musa Çelebi tarafından Bizans'tan alınan Selanik ve Konstantinopolis yakınlarındaki bölgeler tekrar Bizans'a geri verildi.
Sonra Anadolu seferine çıktı. Önce yangın ve kuşatmadan kurtulmuş olan devletin birinci başkenti Bursa'ya uğradı. Sonra Ege sahillerine yürüdü. Ayaklanan İzmiroğlu Cüneyd Bey'i sindirerek Ayasuluk (şimdi Selçuk) kalesini aldı. İzmir kalesini orada bulunan St. Jean (Senjan) şövalyeleriyle yaptığı görüşmeler sonunda Osmanlı devletine kattı. Senjan Şövalyelerine Bodrum'da yeni bir kale yapmak için izin verdi. Menteşe Beyliği arazilerinin çoğunu tekrar Osmanlı devletine kattı.1414 ve 1415'te Göller Bölgesi'ne yöneldi. Karamanoğulları'nın eline geçmiş olan eski Hamitoğulları beyliği bölgelerini (Eğirdir, Akşehir, Beyşehir) ve arazilerini Osmanlı devletine kattı.
Sonra 1413'te 2 yıl önce Bursa'ya yürümüş olan kendi kuzeni olan Karamanoğlu Mehmet Bey üzerine giderek Karamanoğulları ordusuyla Konya Ovası'nda savaştı, savaştan Sultan Çelebi Mehmet galip ayrıldı ve Konya'yı kuşattı. Karamanoğlu Mehmet Bey'in oğlu Mustafa Çelebi'yi esir aldı. Yine de onların canlarını bağışladı. Kuzeni olan Karamanoğlu Mehmet Bey ile bir barış imzaladı. Sonradan Karamanoğlu kurnazlığını göstermek için yapılan karşı propagandalara göre Mehmed Bey barış yemini verirken elini elbisesi içinde sakladığı bir canlı güvercin üzerine koymuş ve sonradan bu kuşu azat ederek yaptığı yemini geçersiz saymış olduğu hikâyesi tarihlere geçmiştir.[8] Bu barışla birlikte Karamanoğlu'na Eskişehir, Kırşehir, Beyşehir, Sivrihisar ve Niğde'yi verip, hilat giydirip, sancak verdi.
Karaman seferinden dönerken Sultan Mehmet Çelebi Ankara'da rahatsızlık geçirdi ve Germiyanoğlu Yakup Bey'in hekimi Mevlana Sinan (şair Şeyhi) tarafından tedavi edildi ve Şeyh'i ödüllendirdi. Şeyhî`nin bu tedavinin ve ödüllendirmenin sonuçları olarak başından geçenleri Harname adındaki ünlü mesnevisinde değiştirerek hikâye ettiği bilinmektedir.[8]
Sultan Mehmet Çelebi buradan Edirne'ye geri döndü. 1416'da Rumeli seferine çıktı. Arnavutluk'taki soylular Fetret döneminde orada bulunan Osmanlı birliklerini bölgelerinden çıkartmışlardı. Mehmet oradaki Osmanlılar'ın durumunu sahilde Avlonya (şimdi Vlorë) ve denizden içerilerde Akçahisar (şimdi Krujë) kalelerini eline geçirerek güçlendirdi. Mora'ya akıncılar gönderdi. Musa Çelebi'ye destek sağlamış olan Eflak Prensi Mircea (1386-1418) üzerine gitti. Tuna Nehri'ni aşarak Orta Macaristan yollarını kontrol eden ve Osmanlılar tarafından Yergöğü adıyla anılan Eflak şehrinde (şimdiki adı Giurgiu) çok korunaklı bir hisar yaptırdı.[13] Bu sefer sonunda Eflak Prensi Mircea, yine Yıldırım Beyazid zamanında olduğu gibi, Eflak'ın Osmanlı'lara bağımlı bir devleti olmayı kabul etti. Dobruca'nın tamamen Osmanlı eline geçmesini sağladı. Buralara gözünü dikmiş olan Macar Kralı'na gözdağı vermek için Erdel (Transilvanya) ve Macaristan'a akıncılar gönderdi. Bosna'ya her yıl akıncı gönderdi ve böylece oradaki toprak sahipleri Osmanlı etkisine girdi ve sonunda Bosna kralı II. Tvrtko Osmanlılar'a bağımlı devlet olmayı resmen kabul etti.
Buradan tekrar Anadolu'ya geçip Samsun üzerine yürüdü. İsfendiyaroğulları Timur'dan Kastamonu, Safranbolu ve etrafındaki bölgeleri almışlar ve Karamanoğulları ile Osmanlılar aleyhine müttefiklik kurmuşlardı. Mehmet bu bölgeleri ve Samsun'u tekrar Osmanlı yönetimi altına aldı. Bu havalide oturan, Timur'dan kalan Tatarlar'ı ve Türkmenleri Rumeli'de Filibe civarına Tatar Pazarı merkezli bir bölgeye sürdü.
Sultan Mehmet Çelebi'nin padişahlık döneminde Gelibolu'da ilk defa Osmanlı donanması kuruldu. Bu ufak donanma Çalı Bey komutasında 1416 ilkbaharında Ege Denizi'nde Osmanlı ticaret gemilerine devamlı hücum eden Hristiyan Naksos Dükü'ne karşı gönderildi. Fakat filo birden rota değiştirip Trabzon'dan emtia ile geri dönmekte olan Venedik ticaret gemilerini takibe girişti. Ticaret gemileri Venedik'in Ege'de üssü olan Negroponte (Eğriboz)'a kaçmayı başardılar. Osmanlı donanması bu limana hücum ettiyse de sonuç alamadı. Bu sırada Petro Loredan komutasındaki Venedik donanması yakınlarda bulunmaktaydı ve bu filo Çalı Bey'in filosunu Gelibolu'ya kadar takibe geçti. 29 Mayıs sabahı Osmanlı donanması ile Venedik donanması Çanakkale önünde iki devlet arasındaki ilk deniz savaşını başlattılar. Bu savaş 14.00 kadar sürdü ve Venediklilerin galibiyeti ile sona erdi. Venedik donanması yeni Osmanlı Donanması'nın bütün gemilerini tahrip etti; yalnız altı kadırga ve dokuz kalyota Venediklilere teslim olmuştu. Venedikliler Çalı Bey ve tüm gemi reisleri dahil bütün denizcileri (Müslüman Hristiyan ayrımı yapmadan, esirler dahil) öldürmüşlerdir. Venedikliler'in hunhar tutumlarına rağmen Osmanlı Devleti'nin Ege Denizi üzerinde Venedik tekelini ortadan kaldırması korkuları ve bunu önleme çabaları olmuştur. Gelibolu Muharebesi sonucunda Osmanlı ve Venedik devleti arasında ilk barış antlaşması yapılmıştır. 1417'de Sultan Mehmet Çelebi'nin bu anlaşmayı resmen imzalamak için Venedik'e gönderdiği elçisi ve maiyetinin Venedik'te masrafını devletin çektiği çok şaşaalı ve büyük bir törenle karşılanıp ağırlandıkları Venedik tarihlerine geçmiştir.[14]
1418-1419'da Sultan Mehmet Çelebi'yi uğraştıran sorun eski Simavna kadısı ve Musa Çelebi'nin Edirne'de hükümdarlığı sırasında Şeyhülislamlık yapmış olan Şeyh Bedreddin'in ve yardımcılarının isyanı olmuştur. Şeyh Bedreddin ailesiyle İznik'e sürülmüştü. 1418'de buradan kaçıp önce Samsun'a gitti; ama burada fikirleri benimsenmedi. Sinop-Kırım-Eflak üzerinden Dobruca'da Deliorman'a gitti. Eflak Prensi Mircea'nin yerine geçen oğlu Mihail'in para ve asker desteğini sağladı. Burada yerleştirilmiş olan çoğu Alevî olan ve kendi radikal doktrinlerine fikirleri uyan Yörükler'den bir ordu toplamaya başladı ve isyan bayrağını açtı.
Bu sırada Şeyh Bedreddin'in Anadolu'da halife olarak geride bıraktığı Börklüce Mustafa İzmir yakınlarındaki Karaburun Yarımadası'nda, Torlak Kemal ise Manisa'da asker toplayıp isyana başladı. Vezirazam Amasyalı Bayezid Paşa ve Manisa'da sancak bey olan Şehzade Murat bunlar üzerine gönderildi. Amasyalı Bayezid Paşa Karaburun'da gayet güçlü direniş gösteren Börklüce'yi mağlup etti.Şehzade Murat ise Torlak Kemal'in hakkından geldi. Bu iki isyancı da asılarak idam edildiler. Fakat bu yörelerde Şeyh Bedreddin'in fikir ve önerilerine devamlı inanan insanlar bulunmaya devam etti. Oradan Rumeli'ye geçen vezir-i Azam Amasyalı Bayezid Paşa Şeyh Bedreddin üzerine gitti ve isyancılar çok direniş gösteremeden Şeyh Bedreddin'i ele geçirdi. Serez'de yapılan bir yargılama sonucunda Şeyh Bedreddin Serez'de idam edildi.
Sultan Mehmet yeniden Anadolu'ya yöneldi. Saruhan (1415) ve Menteşe (1416) beylikleri daha önceden ortadan kaldırılmıştı. Sıra güneydeki Tekeoğullarına gelmişti ve buradaki beyliği de ortadan kaldırdı. Batı Anadolu'da sadece Osmanlılara her zaman yardım etmiş olan Germiyanoğulları kaldı ama bu beyliğe ait Afyonkarahisar ve Kütahya şehirleri Osmanlı idaresine verildi.[15]
Sultan Mehmet Çelebi'yi son ilgilendiren sorun ise Ankara Savaşı sonunda kaybolmuş olan kardeşi Mustafa Çelebi olduğunu iddia eden kişinin 18 yıl sonra ortaya çıkmasıydı. Birçok tarihçinin gerçek Mustafa Çelebi olduğunu kabul ettiği, ama sonradan Osmanlı propagandası ile Düzmece Mustafa adı verilen bu kişi 1418'de Venedikliler'in yardımı ile Teselya ve Selanik'te kendini Osmanlı sultanı olarak ilan etti. Sultan Mehmet Çelebi Anadolu'da bulunduğundan ve Sadrazam ise Şeyh Bedrettin ile uğraşmaktayken Edirne'ye doğru yürüme imkânı buldu. Fakat Sultan Mehmet Çelebi hemen Trakya'ya geçip Mustafa üzerine yürümeye başladı ve Mustafa'nın ordusu bozulup eridi. Mustafa ise Bizanslılara sığınmak zorunda kaldı.[16]
Ölüm
Çelebi Mehmed 24 savaşa girip kırka yakın yara almış ve bu yaralar yüzünden erken ölmüştür.[kaynak belirtilmeli]
26 Mayıs 1421'de Edirne'de bir sürek avı sırasında at sırtında felç oldu, düştü ve yaralandı. Ölüm döşeğinde Veziriazam Amasyalı Bayezid Paşa, veziri İvaz Paşa ve Çandarlı İbrahim Paşa'yı çağırıp
“ | Tez oğlum Murat'i getirin. Ben bu döşekten kalkamam. Murat gelmeden ölürsem fitne çıkar. Tedarik görün, ölümümü gizleyin. | „ |
En çok Selanik'te bulunan Düzmece Mustafa'dan çekinilerek, Amasya'da vali olan Murat'ın Bursa'ya ulaşmasına kadar 42 gün ölüm haberi gizlendi. Osmanlı padişahları arasında ölümü gizlenen ilk padişah Sultan Mehmed Çelebi oldu. Durumundan kuşkuya düşen ve ayaklanmaları güçlükle önlenen askerleri yatıştırmak için geçit töreni yaptırılıp, bu sırada mumyalanmış cesedine kaftan giydirilip, başına sarık konulup pencere önüne oturtulduğu kollarının oynatıldığı rivayet edilir.[8] II. Murat Bursa'ya gelip tahta çıkmasından sonra cenazesi Edirne'den Bursa'ya götürülerek Yeşil Türbe'ye defnedildi.
Karakteri
Orta boylu, yuvarlak yüzlü, beyaz tenli, açık alınlı, kırmızı yanaklı, kara gözlü, çatık kaşlı, sık sakallı, geniş omuzlu olarak betimlenmiştir. Kuvvetli bir vücuda sahipti. Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini bile çekebilirdi. Yumuşaklığı, tatlı dili, sabrı ve iyilikseverliği anlatılmaktadır. Başında kullanmış olduğu sarık, altın işlemeli kavuğu ile gayet güzel görünürdü. İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan ve kızıl atlas üzerine altın bezekli diba giyinirdi.
O dönemin Osmanlı saraylarının bünyesi ve idare şekilleri onun uygulamalarına dayanmaktadır. Sarayın haremine odalıklar, cariyeler alınması; ak ve kara hadımlara saray idaresinin verilmesi; kilerci, odabaşı, haznedar ve kapı ağası görevlerinin ilk uygulaması ve içoğlanlarına takke ve elbise giydirilmesi Sultan Mehmed Çelebi döneminde başlatılmıştır.
Padişahlığı süresince bizzat 24 savaşa katılan Mehmed Çelebi, bu savaşlarda 42'ye yakın kılıç, ok ve mızrak yarası aldı.
Sultan Mehmed Çelebi Müslümanlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda Hristiyan topluluklara karşı da gösterirdi. İyi bir idareci ve politikacıydı. Bizans İmparatorluğu ile yakından ilişkiler kurmuştu.
Fetret Devri'nden sonra Anadolu'daki beylikleri tekrar bir araya toplamayı başaran Sultan Mehmed Çelebi'ye Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci kurucusu gözüyle de bakılır.
Eserleri
- Amasya'da ölen oğlu Kasım Çelebi için Şehzade Türbesi'ni yaptırdı.
- Bursa'da Yeşil Camii, Yeşil Türbe ve Sultaniye Medresesi'nden oluşan külliyesi mimar Hacı İvaz tarafından yapıldı.
- Kardeşlerinden Emir Süleyman'ın temelini attığı Eski Cami'yi de tamamlatmıştır.
Ailesi[17]
Eşleri[17]
- Şehzade Hatun: (Amasyalı Sadgeldi Ahmed Paşa’nın kızı.)
- Emine Hâtûn: (ö. 4 Mayıs 1449, Edirne; Dulkadiroğlu Nasir ud-Dîn Muhammed Bey’in kızı, II. Murat'ın annesi.)
- Kumru Hatun; (Cariye kökenlidir ve Selçuk Hatun'un annesidir.)[18]
Erkek çocukları[17]
Erkek çocuklarının sayısının on sekiz kadar olduğu bildirilmektedir. Adları bilinenler şunlardır:
- Mehmed Çelebi (ö. 1402)
- Ahmed Çelebi (ö. 1402)
- II.Murad Çelebi[19] (d. 1404, Amasya - 3 Şubat 1451, Edirne)
- Kasım Çelebi (d. 1405 - ö. 12 Ocak 1407)
- Mustafa Çelebi[19] (d. 1408, Amasya - Ekim 1423, İznik)
- Mahmud Çelebi[19] (d. 1413 - ö. Ağustos 1429)
- Yusuf Çelebi[19] (d. 1414 - ö. Ağustos 1429)
- Ahmed Çelebi (d. 1416 - ö. 1420)
- Orhan Çelebi
Kız çocukları[17]
On iki kızından adları bilinenleri şunlardır:
- İnci Hatun (Karamanoğlu Nazir ud-Dîn Ghiyas ud-Dîn Emir II. Muhammed Bey ile evli)
- Selçuk Hatun[19] (Kumru Hatun'un kızı; 1425'te Candaroğulları'ndan II. İbrahim Bey ile evlendi; Daha sonra ise 1443'te Anadolu Beylerbeyi Karaca Paşa ile evlendi; 25 Ekim 1485'te Bursa'da vefât etti.)
- Sultan Hatun (d. 1408; Aralık 1423'te Edirne'de Damad Kıvam’ed-Dîn Kasım Bey'le evlendi; 1444'te vefât etti.)
- Hatice Hatun (d. 1408; Ocak 1423'te Edirne'de Damad Karaca Paşa ile evlendi; 10 Kasım 1444'te vefât etti.)
- Fatma Hatun[19] (d. 1409; Ocak 1423'te Edirne'de Vezir Timurtaş Paşa’nın oğlu Damad Oruç Paşa ile evlendi.)
- Hafsa Hatun (d. 1410; Ocak 1423'te Edirne'de Vezir-i Âzâm Çandarlı İbrahim Paşa’nın oğlu Damad Mahmud Bey ile evlendi.)
- İlaldı Hatun (d. 1412; 1426'da yeğeni Karamanoğlu Emiri Damad Tac’ed-Dîn Sarım’ud-Dîn II. İbrahim Bey ile evlendi.)
- Ayşe Hatun (d. 1414; 1426'da yeğeni İnci Hanım'ın Üçüncü oğlu Karamanoğlu Emiri Damad Bengi Ala’ed-Dîn II. Ali Bey ile evlendi.)
Kaynakça
Dış bağlantılar
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.