Remove ads
Suriye'de neo-Baasçıları iktidara getiren askeri darbe Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
1966 Suriye askerî darbesi, 21-23 Şubat tarihleri arasında Suriye Arap Cumhuriyeti hükûmetinin devrildiği ve değiştirildiği olaylara atıfta bulunur. Arap Sosyalist Baas Partisinin iktidardaki Ulusal Komutanlığı, partinin Salah Cedid liderliğindeki Askeri Komite ve Bölge Komutanlığı birliği tarafından iktidardan uzaklaştırıldı.[2]
1966 Suriye askerî darbesi | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Arap Soğuk Savaşı | |||||||
Darbeyi başlatan Suriye Arap Ordusu Genelkurmay Başkanı General Salah Cedid | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Arap Sosyalist Baas Partisi Ulusal Komutanlığı | Arap Sosyalist Baas Partisi Suriye Bölgesel Şubesi | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Mişel Eflak Savunma Bakanı |
Salah Cedid Suriye Ordu Komutanı | ||||||
Kayıplar | |||||||
400 ölü[1] |
Darbe, partinin Mişel Eflak, Selahaddin el-Bitar ve Münif Razzaz tarafından temsil edilen eski muhafızları ile Neo-Baasçı pozisyona bağlı genç hizipler arasındaki güç mücadelesinin artmasıyla hızlandırıldı. 21 Şubat'ta ordudaki eski muhafızların destekçileri, rakiplerinin transferini emretti. İki gün sonra, Askeri Komite, genç grupları destekleyen Halep, Şam, Deyrizor ve Lazkiye'de şiddetli çatışmaları içeren bir darbe başlattı. Darbe sonucunda partinin tarihi kurucuları ülkeyi terk ederek hayatlarının geri kalanını sürgünde geçirdiler.
Baasçı askeri komitenin iktidarı ele geçirmesi ve ardından gelen tasfiyeler, Suriye Baas Partisinin, orijinal Baas Partisinin Ulusal Komutanlığından bağımsız, militarist bir neo-Baasçı örgüte ideolojik olarak tamamen dönüşmesine işaret ediyordu. Salah Cedid, modern Suriye tarihinin en radikal yönetimini kurdu. Darbe, Baas Partisinin Suriye ve Irak'taki bölgesel kolları ve bunların ulusal komutanlıkları arasında kalıcı bir bölünme yarattı ve birçok üst düzey Suriyeli, Baasçı Irak'a iltica etti. Salah Cedid'in hükûmeti daha sonra 1970 darbesiyle devrilecek ve askeri rakibi Hafız Esad iktidara gelecekti. Buna rağmen Esad rejimi ve Baasçı Irak birbirlerine karşı propaganda kampanyalarını sürdürdü ve Baasçı bölünme devam etti.
Resmi olarak 8 Mart Devrimi olan 1963 Suriye askerî darbesiyle iktidara geldikten sonra, Ulusal Devrim Komutanlığı Konseyindeki Nasırcılar ile Baas Partisi arasında bir iktidar mücadelesi patlak verdi.[3] Nasırcılar, 1958'den 1961'e kadar Mısır ve Suriye'yi kapsayan eski federasyon olan Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni Cemal Abdünnasır'ın şartlarına göre yeniden kurmaya çalıştılar, ancak Baasçılar Nasır ile yeni bir birliğe kuşkuyla bakıyorlardı ve gevşek bir federasyon istiyorlardı: Baas Partisinin Suriye'yi müdahale olmaksızın tek başına yönetebileceği bir federasyon.[3] Nasırcılar birlik lehine büyük sokak gösterileri düzenlediler.[4] Suriye Arap milliyetçilerinin çoğunluğu Baasçılığa değil, genel olarak Nasırcılığa ve Nasır'a bağlı olduğundan, Baas Partisinin soruna nasıl yanıt vereceğini öğrenmesi zaman aldı.[4]
Baasçılar, halkın desteğini kazanmaya çalışmak yerine Suriye ordusu üzerindeki kontrollerini pekiştirmek için harekete geçtiler.[4] Birkaç yüz Nasırcı ve muhafazakar ordudan atıldı ve Baasçılar üst düzey pozisyonları doldurmak için işe alındı.[5] Yeni göreve gelen Baasçı subayların çoğu kırsal kesimden ya da düşük bir sosyal sınıftan geliyordu.[5] Bu Baasçı subaylar, ağırlıklı olarak "şehirli Sünni üst-orta ve orta sınıf" subay kadrosunun yerine, daha çok "önde gelen azınlık subayının akrabaları" olan kırsal kökenli bir subay kadrosunu getirdiler.[5] Bu değişiklikler, askeri teşkilat üzerindeki Sünni kontrolünün yok olmasına yol açtı.[5]
Protestoları durdurmanın bedeli, meşruiyet kaybı ve Emin el-Hafız'ın ilk Baasçı askerî güçlü adam olarak ortaya çıkmasıydı.[5] 1965 yılında Emin el-Hafız, 6. Ulusal Kongre'de kabul edilen sosyalist politikaları uygulamaya koydu; Suriye sanayisini ve özel sektörün geniş kesimlerini tamamen kamulaştırdı ve merkezi bir komuta ekonomisi kurdu.[6] Baasçılar tarafından siyasi iktidardan uzaklaştırılan üst sınıflardan oluşan geleneksel elit, Baas Partisinin sosyalist politikaları karşısında kendilerini tehdit altında hissetti.[5] Suriye'deki Müslüman Kardeşler, Suriye Bölgesel Şubesinin tarihsel bir rakibiydi ve partinin laik doğası tarafından tehdit edildiğini hissetti.[5] Ekrem el-Havrani ve destekçileri ile Suriye Komünist Partisi, Baas Partisinin kurduğu tek parti sistemine karşı çıktılar.[5]
Sünni Müslümanların çoğunluğu Arap milliyetçisiydi, ancak Baasçı değildi, bu onları yabancılaşmış hissettiriyordu.[5] Partiye ağırlıklı olarak Nusayriler, Dürziler ve İsmaililer gibi azınlık grupları ve genel olarak kırsal kesimden insanlar hakimdi; bu, ağırlıklı olarak etnik farklılıklara dayalı bir kentsel-kır çatışması yarattı.[7] İktidara gelmesiyle, Baas Partisi, şehir siyasetinde ağırlıklı olarak Baas karşıtı duygular tarafından tehdit edildi - muhtemelen Baasçıların iktidarda kalmayı başarmasının tek nedeni, oldukça zayıf örgütlü ve parçalanmış olan muhalefettir.[7]
Parti içi tutarlı birlik 1963'te iktidarın ele geçirilmesinden sonra neredeyse çökmüştü. Mişel Eflak, Selahaddin el-Bitar ve takipçileri, Nasır'ın Mısır'ı ile gevşek bir birlik kurmak, ılımlı bir sosyalizm biçimi uygulamak ve tek bir sosyalizm biçimine sahip olmak istedikleri anlamda "klasik" Baasçılığı uygulamak istediler. Bu sistem bireyin haklarına saygı duyan, ifade ve düşünce özgürlüğüne müsamaha gösteren bir parti devleti olacaktı.[7] Bununla birlikte, Eflakçılar hızla arka plana itildi ve 6. Ulusal Baas Partisi Kongresi'nde, Askeri Komite ve destekçileri Marksizm-Leninizm'den güçlü bir şekilde etkilenen yeni bir Baasçılık biçimi yaratmayı başardılar.[7] Baasçılığın bu yeni biçimi, Arap dünyasını birleştirmek yerine "tek ülkede devrim"e vurgu yaptı.[7] Aynı zamanda, 6. Ulusal Kongre, Suriye'de sosyalist devrimin uygulanmasını vurgulayan bir kararı uygulamaya koydu.[7] Bu sosyalizm biçiminde, ekonomi bir bütün olarak devlet planlamasına bağlı kalacak ve ekonominin ve dış ticaretin komuta tepeleri millileştirilecekti.[7] Bu politikaların emeğin sömürülmesine son vereceğine, kapitalizmin ortadan kalkacağına ve tarımda toprağın "onu işleyene" verilmesini öngören bir plan tasavvur ettiler.[7] Bununla birlikte, özel teşebbüs, perakende ticaret, inşaat, turizm ve genel olarak küçük sanayide hala var olacaktır.[8] Bu değişiklikler ve daha fazlası Baas Partisini Leninist bir partiye dönüştürecekti.[9]
1964 yılında Hama ve diğer şehirlerdeki ayaklanmanın ardından radikaller geri çekildi ve Eflakçılar kısa bir süre için kontrolü yeniden ele geçirdi.[9] Bitar, kamulaştırma sürecini durduran, sivil özgürlüklere ve özel mülkiyete saygıyı yeniden teyit eden yeni bir hükûmet kurdu.[9] Bununla birlikte, bu politika değişiklikleri yeterli desteği kazanamadı ve genel olarak nüfus yine de Baas Partisi yönetimine karşı çıktı.[9] Üst sınıflar sermayeyi geri çekmeye ve ülke dışına kaçırmaya devam etti ve bu sermaye kaybına yönelik öngörülebilir tek çözüm, millileştirmeye devam etmekti.[9]
Suriye Baas Partisinin sol kanadı, daha önce olduğu gibi ekonomi üzerinde tam kontrol sağlanmadıkça burjuvazinin asla kaybedemeyeceğini savunuyordu.[9] Baas Partisinin Ulusal Komutanlığına hakim olan ılımlı Eflakçılar ile Baas Partisinin Suriye Bölgesel Komutanlığına hakim olan radikaller arasındaki bu güç mücadelesi 1966 darbesine yol açtı.[10] 1963 ve 1966 yılları arasında Baas Partisinin askeri komitesini kontrol eden neo-Baasçı radikaller, Baas Partisinin Suriye'deki bölgesel kolu içinde giderek güç ve nüfuz kazanmaya başladılar.[11]
1964 ayaklanmalarının bastırılmasından önce, Askerî Komite içinde Savunma Bakanı Muhammed Ümran ile Salah Cedid arasında bir güç mücadelesi başladı.[12] Komitenin en üst düzey üyesi olan Ümran, isyancılarla uzlaşma ve orta sınıfla çatışmaya son verilmesini istedi, buna karşılık Cedid, çözümün 8 Mart Devrimi'ni kurtarmak için protestocuları zorlamak ve bastırmak olduğuna inanıyordu.[12] Bu, Askerî Komite içindeki ilk açık ayrılıktı ve gelecek olaylarda belirleyici olacaktı.[12] Hafız Esad'ın desteğiyle Askerî Komite isyancılara karşı şiddetli bir karşı saldırı başlattı.[13] Bu karar Ümran'ın düşmesine neden oldu.[12] Ümran, Askerî Komitenin Baas Partisini partinin Ulusal Komutanlığına devretme planını açıklayarak yanıt verdi.[12] Ulusal Komutanlık Genel Sekreteri Eflak, bilgilere Suriye Bölgesel Komutanlığının dağıtılması talimatını vererek yanıtladı.[12] Partinin tabanı bu kararı protesto ettiği için talebini geri çekmek zorunda kaldı.[12] Eski bir Baasçı alaycı bir şekilde Eflak'a "partisinin hükûmette hala ne kadar büyük bir rol oynadığını" sorduğunda Eflak "Yüzde birin binde biri kadar" cevabını verdi.[12] Umran'ın Ulusal Komutanlığa yaptığı ifşaatlar sürgüne gönderilmesine yol açtı ve Ulusal Komutanlığın iktidarsız kalmasıyla Askerî Komite, Suriye Bölgesel Komutanlığını kontrol ederek burjuvaziye karşı bir saldırı başlattı ve devlet mülkiyetini elektrik üretimi, petrol dağıtımı, pamuk çırçırlama ve dış ticaretin tahminen yüzde 70'ine kadar genişleten bir millileştirme hamlesi başlattı.[14]
Ümran'ın düşüşünden sonra, Ulusal Komutanlık ve Askerî Komite, Baas Partisinin kontrolü için kendi mücadelelerini sürdürdüler.[15] Ulusal Komutanlık, Askerî Komite aleyhine parti tüzük ve düzenlemelerini ileri sürerken, inisiyatifin Askerî Komiteye ait olduğu başından beri açıktı.[15] Askerî Komitenin başarısının nedeni, Eflak'ın 1958'de Suriye Bölgesel Şubesini feshetme emirlerine uymayan bir grup şube olan Bölgeciler ile ittifakıydı.[15] Bölgeciler, Eflak'tan hoşlanmadılar ve liderliğine karşı çıktılar.[15] Esad, Bölgecileri "partinin gerçek hücreleri" olarak adlandırdı.[15]
Askerî Komite-Bölgeciler ittifakı ile Ulusal Komutanlık arasındaki güç mücadelesi parti yapısı içinde kaldı. Ancak Askerî Komite ve Bölgeciler parti yapısını alt üst etmeyi başardılar.[16] 2. Bölge Kongresi'nde (Mart 1965') Bölge Komutanlığı bölge sekreteri'nin devletin re'sen başkanı olacağı ilkesinin kabul edilmesi kararlaştırıldı ve Bölge Komutanlığı; başbakan, kabine, genelkurmay başkanı ve üst düzey askeri komutanları atama yetkisini aldı.[16] Bu değişiklik, o andan itibaren Suriye içişlerinde çok az söz sahibi olan Ulusal Komutanlığın yetkilerini kısıtladı.[16] Buna karşılık, 8. Ulusal Kongre'de (Nisan 1965) Eflak başlangıçta Askeri Komite ve Bölgecilere bir saldırı başlatmayı planlamıştı, ancak Ulusal Komuta üyeleri tarafından - özellikle de Lübnanlı bir üye olan Cibran Macdalani ve Suudi üye Ali Gannam tarafından - bunu yapmamaya ikna edildi, çünkü bu durum Irak Bölgesel Şubesinde olduğu gibi partinin sivil liderliğinin görevden alınmasına yol açabilirdi.[16] Bu karar nedeniyle Eflak, genel sekreter görevinden alındı ve yerine Ulusal Komutanlık üyesi Münif Razzaz geçti.[16] Razzaz, kendi komutası altında Ulusal ve Bölgesel komutanlıkların ortak toplantıları yapılmış olmasına rağmen, krizi çözmek için parti siyasetinde yeterince kök salmamış Suriye doğumlu bir Ürdünlüydü.[16] Eflak'ın görevi kaybetmesinden kısa bir süre sonra, Bölge Komutanlığı Sekreteri Hafız, Ulusal Komutanlığı desteklemek için bağlılığını değiştirdi.[16] Hafız, Suriye'nin de jure lideri iken (Bölge Komutanlığı sekreteri, Başkanlık Konseyi Başkanı, başbakan ve başkomutanlık görevlerini tutuyordu), Suriye'nin fiili lideri, Bölge Komutanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Cedid'di.[17]
Eflak ve Askeri Komite arasında 1963'te yapılan düzenlemeler, rejimin askeri ve sivil kesimlerinin birbirlerine çok yakın bir şekilde dahil olmasına yol açtı, öyle ki 1965'in sonunda Suriye ordusunun siyaseti Baas Partisinin siyasetiyle neredeyse aynı hale geldi.[2] Dönemin başlıca askeri kahramanları Hafız, Cedid ve Ümran artık askerlik yapmıyordu ve güçleri ordu ve parti içindeki aracı destekçilerine bağlıydı.[2] Kasım 1965'te Ulusal Komutanlık, Ulusal Komutanlığın onayı olmadan Bölge Komutanlığının askeri subayları transfer etmesinin veya görevden almasının yasak olduğunu belirten bir karar yayınladı.[18] Kararı duyan Cedid derhal isyan etti ve Albay Mustafa Talas'a her ikisi de Ulusal Komutanlık destekçisi olan Humus garnizon komutanı ve yardımcısını tutuklamasını emretti.[18] Bunun üzerine Razzaz, Ulusal Komutanlığı acil toplantıya çağırarak Bölge Komutanlığının feshedilmesine karar verdi ve Bitar'ı başbakan yaptı.[18] Hafız yeni bir Başkanlık Konseyi Başkanı ve Şibli el-Aysami de yardımcısı oldu.[18] Ümran sürgünden geri çağrıldı ve yeniden savunma bakanı ve başkomutan olarak atandı; Mansur el-Atraş ise yeni ve genişletilmiş bir Ulusal Devrim Konseyinin başkanı olarak atandı.[18] Cedid ve destekçileri Ulusal Komutanlığa savaş açarak karşılık verdiler. Eflaklılardan ne hoşlanan ne de onlara sempati duyan Esad, güç kullanımı yoluyla bir hesaplaşmayı desteklemedi.[18] Yaklaşan darbeye tepki olarak Esad, Naci Cemil, Hüseyin Mülhim ve Yusuf Sayigh ile birlikte Londra'ya gitti.[19]
Darbe 21 Şubat 1966'da Ümran'ın Cedid'in üç önemli destekçisi olan Tümgeneral Ahmed Süveydani, Albay İzzed Cedid ve Binbaşı Salim Hatum'un tayin edilmesini emrederek savunma bakanı olarak otoritesini sınamasıyla başladı.[19] Askeri Komite ertesi gün yanıt verecekti ama ondan önce Ulusal Komutanlığın dengesini bozan bir oyun sahneledi.[19] İsrail'e bakan cephenin Alevi komutanı Abdülgani İbrahim'in karargâha, cephedeki subaylar arasında bir tartışma çıktığını ve silah kullanıldığını bildirdi.[19] Ümran, el-Hafız ve Genelkurmay Başkanı aceleyle Golan Tepeleri'ne giderek oradaki subaylarla uzun bir görüşme yaptı; 23 Şubat sabahı saat 3'te döndüklerinde bitkin bir haldeydiler.[19] İki saat sonra, sabah saat 5'te Cedid darbesini başlattı.[19] Çok geçmeden, Salim Hatum ve Rıfat Esad tarafından yönetilen ve İzzed Cedid'in komutasındaki bir tank birliği tarafından desteklenen bir birlik, el-Hafız'ın özel konutuna saldırı başladı.[19] el-Hafız'ın kuvvetleri canla başla savunmalarına rağmen tüm mühimmatları tükendikten sonra teslim oldular, el-Hafız'ın kızı saldırılarda bir gözünü kaybetti.[20] Hafız'ın korumalarının komutanı Mahmud Musa, İzzed Cedid tarafından neredeyse öldürülüyordu ama Hatum tarafından kurtarıldı ve Suriye dışına kaçırıldı.[20] Şam dışında da direniş vardı. Hama'da Talas ayaklanmayı bastırmak için Humus'tan kuvvet göndermek zorunda kalırken, Halep'te Eflak yanlıları kısa süreliğine radyo istasyonunu kontrol ettiler ve Lazkiye ve Deyrizor'da bazı direnişler rapor edildi.[20] Askeri yenilgilerin ardından direniş neredeyse tamamen çöktü - Razzaz, askeri yenilgilerin ardından örgütlü bir direniş sergileyen tek Ulusal Komuta üyesiydi ve saklandığı farklı yerlerden yeni hükümet aleyhine açıklamalar yaptı.[20]
1966 Suriye askerî darbesi, Baas Partisinin Suriye'deki bölgesel kolunun, orijinal Baas Partisinin Ulusal Komutanlığından bağımsız hale gelen militarist bir "neo-Baas" örgütüne ideolojik dönüşümüne işaret ediyordu.[21] Yaklaşık 400 kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddet kullanarak iktidarı ele geçirmesinin ardından,[1] neo-Baasçı askeri komite Mişel Eflak ve Selahaddin el-Bitar gibi klasik Baasçı liderleri tasfiye etti.[22] Bu darbe Baas Partisinin Suriye ve Irak bölgesel kolları arasında kalıcı bir bölünmeye yol açtı ve birçok Suriyeli Baasçı lider Irak'a iltica etti.[23]
Avraham Ben-Tzur, darbeden sonra Suriye'de vaaz edilen Baas ideolojisinin neo-Baasçılık olarak adlandırılması gerektiğini, zira bu ideolojinin Eflak, el-Bitar ve genel olarak Eflakçılar tarafından benimsenen klasik biçimiyle hiçbir ilgisi olmadığını ileri sürmüştür.[24] Orijinal Baas Partisinin Ulusal Komutanlığının son genel sekreteri Münif Razzaz, 1961'den itibaren iki Baas partisinin var olduğunu belirterek bu iddiaya katılmıştır: "askerî Baas Partisi ve Baas Partisi. Gerçek güç birincisindeydi."[25] Ayrıca askeri Baasın (Martin Seymour'un ifadesiyle) "sadece ismen Baasçı olduğunu ve öyle kaldığını; sivillerin takıldığı askeri bir klikten biraz daha fazlası olduğunu ve öyle kaldığını ve 1959'da Kahire'de sürgünde bulunan hoşnutsuz Suriyeli subaylar tarafından Askeri Komitenin ilk kuruluşundan itibaren olaylar zincirinin ve Baasçılığın tamamen yozlaşmasının tahammül edilemez bir mantıkla ilerlediğini belirtti."[25] El-Bitar da aynı fikirdeydi ve 1966 askerî darbesinin "Suriye'deki Baasçı siyasetin sonu olduğunu" ifade etti.[25] Eflak da bu düşünceyi paylaştı ve "Artık partimi tanımıyorum!" dedi.[25]
Darbeden hemen sonra Ümran'a bağlı subaylar ve Eflakçılar silahlı kuvvetlerden temizlenerek Ümran'ın yanında Mezzeh Cezaevi'ne hapsedildi.[20] Cedid hükûmetinin ilk işlerinden biri Esad'ı Savunma Bakanı olarak atamak oldu.[26] Ancak Esad darbeyi desteklemedi ve Mansur el-Atraş, Cubran Macdalani ve diğer Eflakçılara Cedid'in eylemlerini desteklemediğini söyledi.[26] Daha sonra Le Monde'a verdiği röportajda Esad, Baas Partisi'nin demokratik olması nedeniyle ordunun müdahalesinin üzücü olduğunu ve anlaşmazlıkların demokratik bir şekilde çözülmesi gerektiğini iddia etti.[26] Bununla birlikte, Esad, Ulusal Komutanlığın diktatörlüğüne son verdiği için, eylemleri gerekli gördü.[26]
Cedid'in hükûmeti, Suriye'nin tarihteki en radikal hükûmeti olarak anılır.[27] İçeride ve dışarıda aceleci ve radikal politikalar başlattı ve Suriye toplumunu tepeden tırnağa değiştirmeye çalıştı.[27] Esad ve Cedid ideolojik olarak anlaşsalar da bu inançların pratikte nasıl uygulanacağı konusunda anlaşamadılar.[27] 1963-66 döneminde subayların kilit karar alma süreci olan Askeri Komite, Eflakçılara karşı mücadelenin sona ermesi nedeniyle Cedid yönetiminde komitenin varlığının en baştaki temel nedeni olan merkezi kurumsal otoritesini kaybetti.[28] Cedid hiçbir zaman başbakanlık veya başkanlık elde etmemiş veya bu makamları almamış olsa da ve bunun yerine Bölge Komutanlığı Sekreter Yardımcılığı aracılığıyla yönetmeyi tercih etse de 1966'dan 1970'e kadar Suriye'nin tartışmasız hükümdarıydı.[29] 1966 darbesinde Cedid, Subay İşleri Bürosu Başkanı olarak görevi aracılığıyla Suriye Silahlı Kuvvetlerini kontrol etmişti, ancak 1966'dan itibaren Cedid ülkeyi yönetmeye kendini kaptırdı ve onun yerine Esad'a silahlı kuvvetleri kontrol etme görevi verildi.[29] Bunun daha sonra bir hata olduğu ortaya çıkacak ve 1970 Düzeltici Devrim'de Cedid'in düşüşüne yol açacaktı.[29]
Cedid, Nureddin el-Etasi'yi Devlet Başkanı, Bölge Komutanlığı Bölge Sekreteri ve Ulusal Komutanlık Genel Sekreteri olarak atadı. Yusuf Zu'ayyin yeniden Başbakan oldu ve İbrahim Makhus Dışişleri Bakanı olarak atandı.[30] Diğer şahsiyetler, Genelkurmay Başkanlığına atanan eski Askeri İstihbarat Başkanı Ahmed Suidani, Çalışma Bakanı ve yeni kurulan Halk Direniş Güçleri Başkanı olarak atanan Albay Muhammed Rabah et-Tawil ve Askeri Komite'nin kurucu üyesi olan Albay Abdülkerim el-Cundi, Tarım Reformu Bakanı ve daha sonra İçişleri Bakanı olarak atandı.[31]
Salah Cedid'in yönetimi son derece acımasız bir baskı, devlet terörü, totaliter önlemlerin yoğunlaştırılması ve katı Marksist politikaların dayatılmasıyla karakterize edildi.[32][33] Tüccarların, yerel iş adamlarının ve toprak sahiplerinin mülklerine Cedid'in radikal solcu rejimi tarafından el konulurken, Suriye askeri güçleri neo-Baasçı subaylarla tamamen siyasallaştı.[32] Neo-Baasçı hükümet dış politika alanında Sovyetler Birliği ile yakın ilişkiler kurdu ve Sovyet ordusundan büyük miktarda silah almaya başladı.[32][34]
Suriye Devlet Başkanı Emin el-Hafız'ı tutuklayan 1966 darbesi operasyonlarını yöneten Dürzi subay Selim Hatum daha sonra Hafız Esad ve Salah Cedid'e duyduğu hoşnutsuzluk nedeniyle aynı yıl bir karşı darbe planladı. Salah Cedid'i geçici olarak alıkoymayı başarmasına rağmen, planı ordu tarafından engellendi ve kaçmak zorunda kaldı.[35] Ürdün'e iltica ettikten sonra Hatum, yeni rejimin mezhepçi karakterini eleştirdi ve bir basın toplantısında iç savaş uyarısında bulundu:
"Suriye'deki durum, Salah Cedid ve Hafız Esad'ın yanı sıra onları çevreleyen grupların hüküm sürdüğü mezhepçi ve aşiretçi ruhun büyümesinin bir sonucu olarak iç savaş tehdidi altındaydı... Devlet ve kurumlarındaki güçlü yerler Suriye halkının belirli bir sınıfıyla [yani Alevilerle] sınırlıdır. Böylece ordudaki Aleviler, diğer tüm dini topluluklar arasında beşe bir oranına ulaşmıştır... Suriyeli bir askere ne zaman özgür subayları sorulsa cevabı onların görevden alındığı ve sürüldüğü, geriye sadece Alevi subayların kaldığı şeklinde olacaktır. Alevi subaylar aşiretlerine bağlıdırlar, militarizmlerine değil. Onların derdi Salah Cedid ve Hafız Esad'ın korunmasıdır."[35]
Hatum daha sonra 1967'de neo-Baas rejimi tarafından yakalandı ve öldürüldü.[35]
Eflak, Bitar ve Ulusal Komutanlığın devrilmesi, Baas hareketinin tarihindeki en derin ayrılıktır.[36] Baas Partisi'nde birçok bölünme ve ayrılma yaşanırken, Eflak ve Bitar her zaman galip geldiler ve parti liderleri olarak kaldılar, ancak 1966 darbesi, seleflerinden farklı amaçları olan yeni nesil liderleri iktidara getirdi.[36] Eflak ve Bitar'ın Suriye'de ve Suriye dışındaki Bölgesel Şubelerde hala destekçileri olsa da maddi imkanların olmaması onları engelledi - Suriye Bölgesel Şubesi onları 1963'ten beri finanse ediyordu.[37] Cedid ve destekçileri artık Suriye devletini ellerinde tutuyorlardı ve teorik olarak yeni parti örgütleri kurabildiler veya Eflak yanlısı görüşleri zorladılar, ancak bu, bölgesel şubelerin çoğu bağlılıklarını Bağdat'a değiştirdiği için işe yaramadı.[37] Daha sonra 1966'da, resmi olarak 9.su olarak belirlenen ilk Eflak sonrası Ulusal Kongre düzenlendi ve yeni bir Ulusal Komutanlık seçildi.[37] Bir başka değişiklik de Suriye Bölgesel Şubesi ve yeni Ulusal Komutanlığın ideolojik yönelimindeydi; Eflakçılar, tamamı Arap olan bir Baas Partisi'ne ve Arap dünyasının birleşmesi gerektiğine inanırken, Suriye'nin yeni liderleri bunu pratik olarak görmediler.[38] Darbenin ardından, Ulusal Komutanlık, Suriye Bölgesel Komutanlığı'nın adı dışında her şeye boyun eğdi ve Arap ya da Suriye siyasetinde etkin bir rolü olmaktan çıktı.[38]
Ulusal Komutanlığın sürgününün ardından, Hafız da dahil olmak üzere bazı üyeleri, 9. Baas Ulusal Kongresi'ni (bunu Suriye "9. Ulusal Kongresinden" ayırt etmek için) topladı ve yeni bir Ulusal Komutanlık seçti.[39] Bitar ve Razzaz gibiler için Suriye'den sürgün çok zordu ve partiden ayrıldılar.[39] Eflak Brezilya'ya taşındı ve 1968'e kadar orada kaldı.[39]
Ulusal Komutanlık 1966'da devrildiğinde, Irak Bölgesel Şubesi en azından sözlü olarak Eflak'ın "meşru liderliğini" desteklemeye devam etti.[40] Irak Bölgesel Şubesi 1968'de 17 Temmuz Devrimi'nde yeniden iktidara geldiğinde, sözde Arap birliği veya Suriye Baas'ı ile uzlaşma hedeflerine ulaşmak için birleşme yönünde hiçbir girişimde bulunulmadı.[41] Irak'ta Baas yönetiminin kurulmasından sonra, Suriye'nin hakim olduğu Baas hareketinin birçok üyesi Iraklı mevkidaşına iltica etti, Irak'a sadık Baasçılardan çok azı Şam tarafına geçti.[42] Bunun nedeni, Şam'dan kaçanların eski Eflakçı Ulusal Komutanlığı'na sadık olmalarıydı.[43] Bitar, Hafız, Şibli el-Aysami ve Elias Farah gibi bazı eski üyeler ya Irak'ı ziyaret etti ya da Irak Bölge Komutanlığı Bölge Sekreteri Ahmed Hasan el-Bekir'e bir tebrik mesajı gönderdi.[43] Eflak, 1969'a kadar Irak'ı ziyaret etmedi, ancak 1970'in sonlarından itibaren herhangi bir karar alma yetkisine sahip olmamasına rağmen önde gelen bir Irak Baas yetkilisi olacaktı.[43][44]
Başından beri Şam hükûmeti, Bağdat'taki muadillerinin de karşılık verdiği, ezici çoğunlukla Irak karşıtı Baasçı bir propaganda kampanyası başlattı.[42] Ancak Iraklı Baasçılar, Suriye Bölgesel Şubesi'nin 4. Bölgesel Kongresi'nde Cedid'den iktidarı ele geçirme girişiminde Baas Partisi'nin yeniden birleşmesi çağrısında bulunan Esad'a yardım etti.[45] Esad'ın Iraklılara Eflak'ın tarihsel liderliğini tanıma sözü verdiği bildirildi.[45] Irak'ın dışişleri bakanı Abdülkerim eş-Şaikli'nin, Esad'ın başkanlık ettiği Suriye Savunma Bakanlığı'nda kendi kişisel ofisi bile vardı.[45] Ancak bu durum yanlış anlaşılmamalı, Irak Bölgesel Şubesi sadece isim olarak Arap milliyetçisiydi ve aslında Irak milliyetçisiydi.[46]
Suriye Bölgesel Şubesi, Eflak'ı "hırsız" olarak suçlamaya başladı. Onun Baas ideolojisini Zeki el-Arsuzi'den çaldığını ve bunu kendisininmiş gibi ilan ettiğini savundu.[47] Esad, Arsuzi'yi Baasçı düşüncenin başlıca kurucusu olarak selamladı.[48] Ancak Irak Bölgesel Şubesi yine de Eflak'ı Baasçılığın kurucusu olarak ilan etti.[48] Esad, Arsuzi'den "zamanının en büyük Suriyelisi" olarak bahsetti ve onun "Baas'ı siyasi bir hareket olarak düşünen ilk kişi" olduğunu iddia etti.[49] El-Bitar 1969 yılında gıyabında idama mahkum edildi,[50][51] Eflak ise 1971 yılında Esad hükümeti tarafından gıyabında idama mahkum edildi.[52] Suriye Bölgesel Şubesi, 1966 darbesinden kısa bir süre sonra Arsuzi'nin onuruna bir heykel dikti.[53] Bununla birlikte, Suriye dışındaki Baas takipçilerinin çoğunluğu, Baasçılığın başlıca kurucusu olarak Arsuzi'yi değil, Eflak'ı görmeye devam ediyor.[54]
Irak Bölgesel Şubesi iktidarı ele geçirdiğinde, Suriye Bölgesel Şubesi basın açıklamasında Irak'ta bir Baas örgütünün iktidarı ele geçirdiğinden bahsetmeyerek yanıt verdi.[55] Örneğin, Bekir'in cumhurbaşkanlığına atandığından bahsetmiş, ancak partisinin üyeliğinden bahsetmemiş ve bunun yerine olaya askeri darbe olarak atıfta bulunmuştur.[55] Suriye Baasçıları, Irak Baasçıları'na herhangi bir meşruiyet vermeyi reddederken, Irak Baasçıları daha uzlaşmacıydı.[56] Örneğin, Irak Bölgesel Şubesi'nin iktidarı ele geçirmesinden kısa bir süre sonra Bekir, "Onlar Baasçı da biz de Baasçıyız" dedi.[56] Dışişleri Bakanı Şaikli kısa bir süre sonra "[Irak ve Suriye anlamında] aramızdaki işbirliğini engelleyen hiçbir şey yok" dedi.[56] Irak karşıtı propaganda, Esad'ın parti ve devlet içindeki konumunu güçlendirmesiyle aynı zamanda Suriye içinde yeni zirvelere ulaştı.[56] 1970'teki Düzeltici Hareket sırasında Cedid, Esad tarafından devrildiğinde, tutumlarda bir değişiklik sinyali verilmedi ve Suriye'nin hakim olduğu Ulusal Komutanlık ile Suriye Bölgesel Komutanlığının ilk ortak bildirisinde Irak Baas'ı "sağcı bir klik" olarak anıldı.[57]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.