İzmir'in İşgali, I. Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla[kaynak belirtilmeli] İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 7 Eylül 1922'de Yunan ordusunun İzmir'i terk etmesinin ardından 9 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona eren işgal.[5]
İzmir'in İşgali | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi | |||||||
15 Mayıs 1919 günü İzmir'e çıkarma yapan Yunan askerleri | |||||||
| |||||||
Taraflar | |||||||
Yunan Krallığı Donanma desteği: Birleşik Krallık[2] Fransa[2] İtalya[2] ABD[2][Not 1] |
Osmanlı İmparatorluğu Anadolu Hareketi | ||||||
Komutanlar ve liderler | |||||||
Nikolas Zafirios¹ Aristidis Stergiadis[Not 2] |
Ali Nadir Paşa² Hürrem Bey³ Ali Bey⁴ Kâzım Bey⁵ | ||||||
Güçler | |||||||
20.000 asker (15 Mayıs 1919)[3] | 200 asker (15 Mayıs 1919)[1] | ||||||
Kayıplar | |||||||
300 zayiat[4] | |||||||
1: 1. Yunan Tümeni komutanı, 2: 17. Kolordu komutanı, 3: 56. Tümen Komutanı, 4: 172. Alay Komutanı (Ayvalık), 5: 173. Alay Komutanı (Urla) |
İşgal, İtilaf Devletleri'nin izniyle Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Stergiadis komutası altında yapılmıştır. I. Dünya Savaşı'nda Yunan Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında herhangi bir askeri çatışma yaşanmaması sebebiyle işgal, İtilaf Devletleri arasında da tartışma konusu olmuştur. İşgale izin veren İtilaf Devletleri'nin ana amacı İtalyanların Anadolu'daki toprak kazançlarını dengelemektir. İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa arasında 26 Nisan 1917'de yapılan St.-Jean-de-Maurienne antlaşması Yunan işgali ile uygulanamamış, çünkü İtalyanlara söz verilen İzmir bölgesi Yunanlar tarafından işgal edilmiştir. Yunanların eylemleri, Türk Kurtuluş Savaşı'nda İtalya-Anadolu Hareketi arasında yakınlaşmaya sebep olmuştur.[kaynak belirtilmeli]
İzmir kenti ile birlikte Ayvalık, iki kent arasındaki sahil şeridi, Çeşme Yarımadası, Selçuk ve Belkahve'ye kadar İzmir'in arka alanı da işgal edilmiştir. Nisan 1920'den sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır.
İşgal kararı
Esasında Wilson ilkelerinin Türkiye’yi ilgilendiren 12.maddesinde Türklerin bulunduğu ve çoğunluk sağladığı yerlerde bağımsızlık hakkı bulunduğu bildirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin resmi istatistiğine göre 1914 yılında kazanın toplam nüfusu olan 264 437 kişinin 100 356’sı Türk 73 676’sı Rumlardan meydana gelmektedir. 1917 yılında ise 279 853 olan nüfusun 102 558’i Türk 96 727’si Rumdur.[6] Savaş nedeniyle nüfus değişime uğrasa dahi Türk nüfusunun daha fazla olduğu söylenebilir. Buna karşın Yunan Başbakanı Venizelos bölgedeki Rum nüfusunun daha fazla olduğunu dolayısıyla İzmir’in işgalinin meşru olduğunu iddia etmiştir.
İşgale giden kararda rol oynayan isimlerden birisi de dönemin İngiltere Başbakanı L.George’tur. Kendisi ABD başkanı Wilson ile görüşmesinde İtalyanların İzmir açıklarına 7 tane savaş gemisi göndererek bir işgal hazırlığında olduğunu ve bunun yanı sıra şehirdeki kışkırtmaların da gittikçe arttığını, dolayısıyla bölgedeki Rumların tehlikede olduğunu bildirmiştir. Ancak bu bilgilerin tam olarak gerçeği yansıtmadığı ve propaganda amaçlı olduğuna dair de karşıt savlar bulunmaktadır. Wilson ise bu söylevlere karşılık olası bir işgale destek vermiştir.[7]
İşgalin nasıl yapılacağı ve ne şekilde meşru bir zemine oturtulacağı 7 Mayıs 1919 tarihli Wilson’un Paris’teki evinde yapılan toplantı içerisinde konu alınmıştır. İşgal öncesinde Türklere haber verilip verilmemesi meselesi bu toplantıda kararı alınan maddelerden birisidir. Venizelos’a göre Türkler ancak işgalin başlamasından hemen önce haberdar edilmelidir çünkü ancak bu şekilde potansiyel bir direnişin önüne geçilebilir. Wilson bu önergeye cevaben işgalden haberdar etmenin daha doğru bir prosedür olacağını ancak bu durumda bir direnişin kesinlikle olacağını dolayısıyla Venizelos’un önerisine sıcak baktığını ve Türklere son ana kadar haber verilmemesini doğru bulduğunu beyan etmiştir. Dolayısıyla işgalin ve hazırlıkların son ana değin gizli tutulmasına karar verilmiştir.[8]
Bütün bu sürecin bir tezahürü olarak 7 Mayıs'ta İngiltere, ABD ve Fransa, Yunan donanmasının İzmir'e gönderilmesinde hemfikir olmuşlardır. Karar ise 15 Mayıs'ta uygulanmıştır.[9]
İşgalin statüsü
İşgalin askeri boyutu ve planı her ne kadar kararlaştırılmış olsa da meşru bir zemine oturtulmasının gerektiği de 7 Mayıs 1919 tarihli toplantıda Wilson, Venizelos ve L.George tarafından konuşulmuştur. Toplantıda bu konu konuşulduğu zaman Başkan Wilson, Mondros Mütarekesi’nin böyle bir işgale hak tanıdığını, Venizelos ise şehirdeki 30 000 Rum’un hayatının tehlikede olduğunu ileri sürmüştür. Fakat bu savların ne kadar doğru olduğu şüphelidir çünkü kentte bazı küçük çaplı taşkınlıklar dışında belirtildiği gibi ciddi bir asayiş sorunu yoktur.[10]
10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması uyarınca İzmir ve Ayvalık beş yıl süreyle Yunan işgali altında Osmanlı egemenliğinde kalacak, bu sürenin sonunda hangi devlete katılacaklarına ilişkin plebisit (halk oylaması) yapılacağı yönünde karar alınmış, Türk ve dünya kamuoyu İzmir'in işgalini, Türk ulusuna yönelik bir hakaret ve nihai Yunan ilhakına yönelik bir adım olarak değerlendirmiştir.
İşgale yönelik eleştiriler
Winston Churchill sonradan İzmir'in işgalini bu sözlerle değerlendirmiştir.
İşgal tüm Anadolu’da çok büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Öyledir ki Milli Mücadele’ye giden yoldaki ateşi yakan en önemli olaylardan birisi olduğu söylenmektedir. İlk reaksiyon vatanlarının işgali karşısında sessiz kalamayan İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti’nden gelmiştir. Telgraf hatları işgal güçleri tarafından tahrip edilmiş olsa da gizlice yurdun dört bir yanına gizlice işgal haberini yaymışlardır. Yunanların bölgedeki Müslüman halka yönelik katliamda bulunduğunu ve bölgede kan gövdeyi götürdüğünü duyurmuşlardır.[12]
Bu sayede yurdun dört bir yanından karşı reaksiyonlar gelmeye başlamıştır. Özellikle İstanbul’daki mitingler halkın bu olaydan ne kadar derin bir teessür hissettiğini göstermektedir. 19 Mayıs 1919 tarihinde protesto için yapılan Fatih Mitingi]’ne 80 bin kişi katılmıştır. Bu mitingden sonraki Üsküdar Mitingi’ne 30 bin kişi katılmıştır. Kitlelerin büyük tepkisini ispatlayan ve milli mücadele fitilini ateşleyen olay ise Sultanahmet Mitingleri’dir. Bu mitinglere 100 binden fazla insan katılmış, içlerinde Halide Edip Adıvar, Mehmet Emin Yurdakul, Fahrettin Hayri Bey gibi insanlar ateşli konuşmalar yapmış, bu konuşmalar da yurdun genelinde derin yankı uyandırmıştır. Bu mitingde binlerce insan “Türk hürdür, esir olamaz.” “Hak isteriz: 2 milyon Türk 200 bin Rum’a feda edilemez.” diyerek haykırmıştır.[13]
İşgale karşı tepki gösteren tek cenah Türk tarafı değildir. Yabancı diplomatlar arasında da bu işgalin hata olduğunu ve bölgede katliam olduğunu söyleyenler olmuştur. Amerikan Yüksek Komiseri Mark L. Bristol Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği raporda işgale izin vermenin yanlış olduğunu çünkü işgale meşru bir hakları bulunmadığını bildirmiştir. Benzer şekilde İngiliz Savaş Kabinesi raporlarındaki tartışmalar da benzer şekilde İngilizlerin bu işgale izin verdiği için pişman olduğuna işaret etmektedir.[14]
Barış Konferansındaki ABD delegasyonunun resmî raporuna göre,
"Ekonomik açıdan bakıldığında Küçük Asya'nın batısındaki kıyı şehirlerinin İç Anadolu'dan ayrılması insafsızca bir darbe olacak ve Türk İmparatorluğu kendisini denize bağlayan doğal çıkışlardan kopacaktır."[15] |
denildi.
Bunların yanı sıra, bazı Amerikan mandası yanlısı kişiler ve halkın bir kısmı Wilson’un Paris Barış Konferansı’ndaki destekleyici tutumundan habersiz bir şekilde Amerika’nın bu işgale destek vermediğini, işgale ortak olmadığını düşünmüş ve hatta Yunanların işgal sonrası katliamlarından ötürü kurulan uluslararası komisyonda haksız bulunmasını Amerikan mandasının lehinde bir argüman olarak kullanmışlardır. Bu tutuma dair İsmet İnönü daha sonra hatıratlarında şöyle demiştir:
“"... Cihan Harbi'nden sonra barış anlaşmalarına bir tedbir yaldızı ile sokulan manda fikri etrafında bir filizlenmeye yol açtı. Amerika taraftarları için şüphesiz başka sebepler de vardı. Yunanların İzmir'i işgal ettikleri ilk günlerde yaptıkları şiddet hareketleri şikayet edildi ve bir enternasyonal komisyonda bu şikayetler tetkik olundu. Komisyon, Yunanları haksız buldu. Bu netice, tabiatıyla, zulme uğramış bir millet için galip devletler safında bir adaletsizliğin tespit edilmesi ile müspet tesir (olumlu etki) yaratmıştı. Bu adaletsizliği meydana çıkaran devletin Amerika olduğu kabul ediliyordu. Amerikan taraftarı çevrelerde, Amerikalılarda adalet duygusu vardır, zaten mütareke de Wilson Prensipleri üzerine yapılmıştır, deniliyordu. Yunanların Anadolu'ya çıkarılmalarında, İzmir'i işgal etmelerinde başlıca Wilson'un kararının ağır bastığını, onun sebep olduğunu da bilen yoktu...”[16]
İşgal nedenleri
İşgale giden yolda gösterilen sebepler şunlar olarak sayılabilir:
1) Venizelos'un Konferans'ta ortaya attığı bölgede Rum nüfusunun daha fazla olduğu iddiası,
2) Lloyd George'un Wilson'u olası bir İtalyan işgaline dair ikna etmesinin doğurduğu gerilim
3)Venizelos'un bölgede 30 bin Rum'un tehlikede olduğunu iddia ederek ortaya attığı ve Müttefiklerin de ikna olduğu Mondros Mütarekesi'nin 7. maddesine dayandırılan işgal hakkı.
Bunlar arasında en çok baz alınan gerekçe hazırlanan sahte raporlarla ilgili bölgedeki Rum sayısının Türk sayısından fazla olduğu ve bununla beraber bölgedeki Rum halkının tehlikede olduğu iddialarıdır. Bunlar her ne kadar doğruluğu ihtilaflı iddialar olsa da bölgenin Yunanlara verilmesi kararlaştırılmıştır. Wilson[17] gerek Lloyd George'un manipülatif bilgileri gerekse İtalyanların talepleri dolayısıyla İtalyanların Anadolu içine sefer başlatmaları olasılığından şüphelendi ve dolayısıyla İzmir üzerinde olan Yunan hak iddialarına sıcak bakmaya başladı. Bunu İtalyanları cezalandırmak için iyi bir olanak olarak gördü ve Rumlara karşı yapılan zulüm hikâyeleri de onun İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgal edilmesine onay vermesinde etkili oldu.[17]
İşgal günü
İzmir'in işgalinden önce, 14 Mayıs'ta İzmir istihkâmları işgal edildi.[18] İngiliz birlikleri Karaburun ve Uzunada'yı, Fransız birlikleri Urla ve Foça'yı, Yunan birlikleri de Yenikale'yi işgal ettiler.[18] 15 Mayıs 1919 sabahı İtilaf Devletleri donanmasının koruması altında Yunan askerleri İzmir rıhtımına çıktılar.[18] İzmir'de ise buna karşı koyabilecek sadece 200 kişilik bir askerî birlik bulunuyordu.[1] İzmir ve çevresindeki birliklerin başında bulunan Ali Nadir Paşa, Yunan askerlerine karşı koyulmaması ve silahları İtilaf Devletleri askerlerine teslim edilmesi için emir verdi.[19] İzmirli Rumların sevinç gösterileri arasında geçit töreni yapan Yunan askerlerine ateş eden Hasan Tahsin bir Yunan askerini öldürdü, akabinde diğer Yunan askerlerinin ateşiyle hayatını kaybetti.[19] Hasan Tahsin'in ateş ettiği kurşun, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ilk kurşun olarak bilinir. Yunan askerleri bu olaya karşılık çevreye yaylım ateşi başlattılar.[19] Askeri kışlada bulunan silahsız Türk askerlerini hedef alan yaylım ateşi, Türk askerlerinin teslim olmasına rağmen devam etti.[19] Türk subayları ve askerleri dipçiklenerek ve süngülenerek öldürüldü. Zito Venizelos (Yaşasın Venizelos) diye bağırmayan Türk subayları süngüleniyordu.[19] Ali Nadir Paşa ise Yunan askerleri tarafından tekmeleniyordu. Türk sivillere karşı öldürme, yağma ve tecavüz olayları başladı.[17][19] İşgalin ilk günü İzmir'de 400 Türk öldürüldü.[19] 15-16 Mayıs arası çevredeki köylerde ve kazalarda yaşanan olaylar ile 5.000 kadar Türk öldürüldü.[19] 19 Mayıs 1919 tarihli New York Times gazetesi, işgalin ilk günü 300 Türk'ün ve 100 Yunan'ın öldüğünü yazdı.[20] 15 Mayıs günü sonunda toplam 20.000 Yunan askeri İzmir ve etrafındaki bölgeye çıkarılmıştı.[3]
16 Mayıs sabahı İzmir'in işgalini duyan 800 kadar yerli Rum, Türk köylerine saldırmaya başladı. Savunmasız insanlar öldürüldü ve malları yağmalanmaya başlandı.[1] Urla'daki Türk mahalleleri Rumlar tarafından kuşatılmaya başlandı. Bunun üzerine 56. Tümene bağlı 173. Alay Komutanı Yarbay Kâzım Bey yanında bulunan 18 er ve birkaç jandarma ile kasabayı savunmaya başladı. İlk Rum saldırısı püskürtüldü.[1] Aynı gün bu olayı öğrenen kasabadaki Türk halkı, Urla'daki askeri silah deposunda bulunan 120 silâhı ve cephaneyi alarak, 120 kişilik bir milis kuvveti meydana getirmiş, böylece Batı Anadolu’da ilk Kuvâ-yi Milliye birliği doğmuştur. Bunu çevrede hızla başka milis kuvvetlerinin kuruluşu izlemiştir.[1]
Ayrıca bakınız
Dipnot
- ABD İzmir'in işgaline USS Arizona ve üç tane savaş gemisiyle koruma sağlamıştır. Bkz. Türk Kurtuluş Savaşı ve Amerika Birleşik Devletleri
- İşgal boyunca İzmir yüksek komiseridir, kumandasındaki Larissa Tümeni birlikleri İzmir'i işgale başlayan Yunan birliği. (Bakınız: 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Evzon Askerleri 23 Eylül 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
Kaynakça
Dış bağlantılar
Wikiwand in your browser!
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.