Remove ads
İslamî görüşlere göre dinden çıkmanın hükmü Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
İslam'dan çıkış (Arapça: ارتداد, irtidād veya ridde) genellikle bir Müslüman tarafından düşünce, söz veya fiil yoluyla İslam'ın terkidir. İslam'dan dönene mürted denir.[1][2][3][4][5] Tanıma sadece başka bir dine dönen[1] veya dini tamamen terk edenler[1][6][7] değil küfür, sapkınlık[8] veya inançsızlığı ima eden herhangi bir eylem veya söz yoluyla, İslam'ın "temel bir inanç veya akidesini" inkâr edenler de dahildir.[9]
Klasik fıkıh, tövbe etmeyi reddedenlerin ölüm cezasına çarptırılmasını talep eder.[10] Yine de bu fiilin tanımı ve cezalandırılıp cezalandırılmayacağı konusu da İslam alimleri arasında tartışmalıdır.[7][11][12] Cezalandırmaya Müslüman ve Gayrimüslim inanç özgürlüğüne ilişkin evrensel insan hakları destekçileri tarafından şiddetle karşı çıkılmaktadır.[13][14]
2014 itibarıyla, İslam'dan dönmenin ölümle cezalandırıldığı ve hapis, para cezası veya çocuk velayetini kaybetme gibi cezai veya hukuki cezaların verildiği on üç Müslüman çoğunluklu ülke vardı.[15][16][17][18]
1985'ten 2006'ya kadar, hükûmetler tarafından İslam'dan irtidat ile ilgili suçlar nedeniyle resmi olarak dört kişi idam edildi, ancak mürtedler hapis, evliliklerinin iptali, miras hakları ve çocukları üzerinde velayetin kaybedilmesi vb yasal cezaların[18][19] yanı sıra kendilerine yetkisizler tarafından yargı dışı cezalardan da acı çektiler: Can kayıpları esas olarak "tekfirci" (El-Kaide, IŞİD, the GIA ve Taliban) gibi örgütler tarafından işlenen cinayetlerden kaynaklanıyor.[20][21][22][23]
19. yüzyılın sonlarına kadar, Sünni ve Şii hukukçuların çoğunluğu, yetişkin erkekler için İslam'dan dönmenin günah olduğu kadar mürtedin tövbe etmesi ve İslam'a dönmesi için tanınan bir bekleme süresinden sonra[24][25] ölüm cezasıyla cezalandırılabilecek bir suç[7] ve ihanet eylemi olduğundan[26][27] emindiler. Fakat başlangıçta İslam'ı kabul etmeye zorlananlara veya korkudan irtidat edenlere veya (Hanefi, Maliki, Şafii mezheplerine göre) tövbe edenlere muafiyet tanındı.[28][29] Buna ek olarak, erken dönem İslam hukukçuları, dini bir toplumda vatana ihanete benzeyen sert, bir tür siyasi[30] cezanın verilmesini sınırlandırmak için yasal standartlar da geliştirdiler.[31][32]
Klasik İslam hukukuna göre, bir mürted ancak iki adil Müslüman görgü tanığı varsa veya mürted kendisi itiraf ederse öldürülebilirdi. Hukukçular ölüm cezasının uygulanmasında hâkimlerin irtidat kanununu farklı şekillerde yorumlamalarına izin vermişler,[31] hakimler bazen onu yumuşak, bazen de katı bir şekilde yorumlamışlardır.[33] 19. yüzyılın sonlarında, irtidata dönük yasal cezalar kullanım dışı kaldı.[7]
Ulemanın çoğunluğu irtidatı ölümle cezalandırılması gereken bir suç olarak görmeye devam etmekle birlikte günümüz Müslüman dünyasında, idam cezasına verilen kamu desteği Afganistan'da %78'den Kazakistan'da %1'den azına kadar değişmektedir.[24]
Katılmayanlar cezanın ölümden az olması,[7][11][34] Allah'a bırakılması[13][35][36][37] ya da ya da sadece irtidat aleni itaatsizlik ve fitne mekanizması haline gelirse uygulanması[38][39] gerektiği görüşlerini ifade ederler. İslam'ın laik eleştirmenleri irtidat için ölüm veya öngörülen diğer cezaların bir inanç ve vicdan özgürlüğü meselesi ve evrensel insan haklarının ihlali olduğunu savunuyorlar.[13][14][40][41]
Kur'an'ın mürtedler için (Dale F. Eickelman'a göre) ölüm cezası dahil "zorlama ve şiddetli cezayı haklı çıkardığı" düşünülen ayetleri şöyledir:[42][43]
“ | Fakat, İmanı kabul ettikten sonra inkar eden, sonra da isyanlarına devam edenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir; çünkü onlar sapmış kimselerdir. | ” |
Diğer bilim adamları, Kuran'da -açıkça ya da örtük olarak- mürtedleri öldürmeyi emretmek şöyle dursun; [44][45] [44]bir mürtedin İslam'a dönmesi için zorlama ihtiyacından veya bu dünyada mürtedlere uygulanacak herhangi bir özel bedensel cezadan bahsedilmediğine dikkat çekmişlerdir.[46][47][48]
Nitekim başka ayetler de imanda merhameti ve zorlamanın olmadığını vurgulamaktadır:
“ | Dinde zorlama yoktur; gerçekten doğru yol, hatadan açıkça ayrılmıştır; O halde kim şeytanı inkar eder ve Allah'a inanırsa, o, kopmayan sağlam bir kulpa sarılmıştır ve Allah işitendir, bilendir. | ” |
İrtidat için klasik şeriat cezası, Kuran'dan ziyade Hadislerden gelir.[49][50] İslam Ansiklopedisi'nde yazan Heffening, Hadis rivayetlerinde Kuran'ın aksine, irtidatın öbür dünyada çok az yankısı olduğunu...kaydediyor ve yeni bir icat olarak "ölüm cezası"nın konulduğunu kaydediyor.[51]
“ | Allah Resulü şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başka ilah olmadığını ve benim de O'nun Resûlü olduğumu ikrar eden bir Müslümanın kanı, şu üç hal dışında dökülemez: Cinayetten kısas, haram ilişkide bulunan evli kimse ve İslam'dan dönen ve Müslümanları terk edendir." | ” |
Diğer hadisler, mürtedlerin akıbeti hakkında farklı ifadeler verirler;[36][52] buna göre onlar doğal nedenlerle ölmüş, tövbe ederek veya topluluklarından ayrılarak infazdan kurtulmuşlardı.[53]
“ | Ensardan bir adam İslâm'ı kabul etti, sonra irtidat etti ve şirke döndü. Sonra buna pişman oldu ve kavmine şu haber gönderdi: "Resulullah'a sorun, benim için tövbe var mı?" Kavmi, Resûlullah'a geldi ve: "Falanca pişman oldu ve bize, onun için bir tövbe olup olmadığını sormamızı söyledi?" dediler. Sonra: "İmanlarından sonra inkar eden bir toplumu Allah, "Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyen" sözüne nasıl hidayet eder? Bunun üzerine kendisine haber gönderdi ve İslam'ı kabul etti. | ” |
“ | Müslüman olup Bakara ve Al-i İmran okuyan bir Hristiyan vardı ve Peygamber için yazardı. Sonra tekrar Hristiyanlığa geçti ve “Muhammed onun için yazdıklarımdan başka bir şey bilmiyor” derdi. Sonra Allah onu vefat ettirdi ve onu gömdüler. | ” |
İmam Malik'in Muvatta'sı, Raşidün Halife Ömer'in bir Müslüman lideri, bir mürtedin idam edilmeden önce tövbe etme fırsatı vermediği için uyardığı bir dava sunar:
“ | Malik, Abdurrahman ibn Muhammed ibn Abdullah ibn Abdulkari'den, babasının şöyle dediğini rivayet etti: "Bir adam, Ebu Musa el-Eşari'den Ömer ibn el-Hattab'a geldi. Ömer, çeşitli kişilerin arkasından sordu ve ona haber verdi. Sonra Ömer, 'Yeni bir haberin var mı?' diye sordu. 'Evet, adam İslam'dan sonra kafir oldu' dedi. Ömer, 'Ona ne yaptın?' diye sordu. 'Yaklaşmasına izin verdik ve kafasını vurduk' dedi. Ömer, "Sen onu üç gün hapsedip her gün bir somun ekmek yedirmedin mi ve tevbe edip Allah'ın emrine dönsün diye onu tövbeye çağırmadın mı?" dedi. Bunun üzerine Ömer, 'Allah'ım, ben orada değildim, emretmedim ve bana geldiği için de memnun değilim!' dedi. | ” |
Kuzey Amerika Fıkıh Konseyi mürtedlerin ölümle cezalandırılmasına kanıt gösterilen hadisler için "Bu kişiler aslında kişisel inançları değil, Müslümanlarla savaşan ordulara olan bağlılıkları için idam edildiler" ifadesini kullanıyor.[54]
Kanıt olarak, Muhammed'in mürtedlerin ölümünü talep ettiği, her biri farklı bir sahih Sünni hadis koleksiyonundan iki hadise işaret ederler. Hadisin lafzı hemen hemen aynıdır, ancak birinde hadis "İslam'dan dönen ve Müslümanları terk eden", diğerinde "Allah ve Resûlü ile savaşmak için sefere çıkan" ibaresi ile bitmektedir. Başka bir deyişle, konsey, hadislerin muhtemelen aynı olayla ilgili farklı ifadelere sahip hadisler olduğunu İslam'dan dönmenin "Allah ve Resulüne karşı savaşmak" demenin başka bir yolu olduğunu savunuyor:
“ | Allah Resulü şöyle buyurmuştur: "Allah'tan başka ilah olmadığını ve benim de O'nun Resûlü olduğumu ikrar eden bir Müslümanın kanı, şu üç hal dışında dökülemez: Cinayetten kısas, haram ilişkide bulunan evli kimse ve İslam'dan dönen ve Müslümanları terk edendir." | ” |
İslam alimleri, bu dinde neyin irtidat teşkil ettiği ve irtidat edenin hangi şartlar altında ölüm cezasına çarptırılacağı konusunda ihtilafa düşerler.
Şafii, Kitab al- Umm'da dinden dönen bir Müslümana ölüm cezası vermek için gerekli üç şartı sıralamıştı.
Gazali, "gizli mürtedler" veya "sürekli kafirler" (diğer adıyla zindeka) olarak bilinen gruba tövbe etme şansı verilmemesi gerektiğini yazmış ve Şafii'nin üçüncü şartını ortadan kaldırmıştır.[56]
Neyin irtidat olarak nitelendirildiğini tanımlayan Christine Schirrmacher yazıyor
Kuranın inkar edildiği, Tanrı, İslam veya Muhammed'e karşı küfürün işlendiği ve İslam inancından söz veya eylemle ayrılmanın gerçekleştiği yerlerde irtidatın var olduğu konusunda yaygın bir fikir birliği vardır.
İslam'ın beş şartının, özellikle de dua etme görevinin kalıcı, kasıtlı olarak yerine getirilmemesi, çoğu ilahiyatçı için açıkça irtidat olarak kabul edilir.
Ek ayırt edici özellikler, din değişikliği, ateizmi itiraf etme, helalı haram, haramı helal kılma vb. şekilde Şeriat'ı geçersiz kılma yanı sıra Müslümanlara veya İslam'a karşı savaşmak da küfür veya irtidat sayılır:[57]
Kamran Haşimi, İslam'da irtidat veya inançsızlığı üç şekilde sınıflandırır:[58]
Açıkça başka bir dine giden birini mürted olarak tanımlamak kolay olsa da, ortodoks doktrinden sapan bir görüşü benimseyeni bu şekilde tanımlamak oldukça zordur.
Geleneksel İslam hukukçuları, inançsızlığı belirleyen kurallar formüle etmediler. Ancak kendilerince irtidat anlamına gelen veya İslami "teolojik fikir birliği" ile bağdaşmayan uzun ifadeler ve eylem listeleri yayınladılar.[7] Örneğin Gazali İslam ile Gizli İnançsızlık Arasında Ayrım Kriteri adlı eserinde bunları sayar.[66][67]
Klasik fıkıh kitaplarında ve irtidat sayılan bazı eylem veya inançlar şunlardır:
Bir Müslümanın başka bir Müslümanı kafirlikle suçlaması da (Şafii ve diğerlerine göre bir irtidat eylemidir.[75] Muhammed'in rivayet ettiği hadiste: "Bir adam kardeşine 'Sen kafirsin' derse, onlardan biri haklıdır."[76][77]
Tarihçi Bernard Lewis, İslam'ın erken dönemlerinin "dini polemiğinde", bir âlimin diğerini irtidatla suçlamasının yaygın olduğunu, ancak bu kişiyi idam etme girişimlerinin çok nadir olduğunu yazıyor.[78]
İslam'ı sapkınlıktan temizleme arzusu ile yanlış tekfir korkusu arasındaki gerilim, önde gelen İslam alimlerinin yazılarında görülür. Gazali, Fayal al- tafriqa adlı eserinde "tekfirin verimli bir yol olmadığı ve onu uygularken son derece dikkatli olunması gerektiği" konusunu işler, ancak başka bir yazısında, "filozof ve İsmaili ezoterikçileri" kınamayı kesinleştirmiştir.
İbn Hazm ve İbn Teymiyye de teolojik muhaliflerin "belirli kategorileri"ni tekfir ederken "dizginsiz tekfirlere karşı uyarılar da yapar.[79] Gilles Kepel, "kontrolsüz bir şekilde kullanıldığında, Müslümanlar birbirlerini karşılıklı aforoz etmeye ve ümmeti tam bir felakete sevk edebilirler."[80]
Irak ve Şam İslam Devleti, Ezidi dininin üyelerini köleleştirmeye karşı çıkan herkesi tekfir etti. Cemile Kadivar, 2020 itibarıyla IŞİD'in sorumlu olduğu "27.947 ölümün" çoğunluğunun "kafir olarak görülen" Müslümanlar olduğunu söylüyor.[81]
Sadece IŞİD değil, Cezayir Silahlı İslami Grubu ve Ebu Musab el-Zarkavi'nin cihatçıları[65] tarafından işlenen tekfir ve toplu katliamların yanlış olduğu konusunda Müslümanlar arasında genel bir fikir birliği vardır. Ancak post-modernist akademisyen Nasr Ebu Zeyd veya Ahmediye hareketi gibi konularda ne yapılması gerektiği net değildir.
(Ahmedi, Müslüman bir gazeteci olan Abdul-Mecid Salik'ten alıntı yaparak, "İslam tarihinde büyük ve seçkin tüm Müslüman mezhepler, diğer dini liderin grubuna göre "kafir, mürted ve İslam dışı kabul edilir" iddiasında bulundu.)
Pakistan Anayasasının İkinci Değişikliğinin XX. Kararnamesi ile nübüvveti inkâr etmekle suçlanan Ahmediyenin (Mirza Gulam Ahmed'in bir mehdi ve bir mesih olduğuna inanırlar)[82] — dini hakları ellerinden alınmış ve gayrimüslim ilan edilmişlerdir.
1953, 1974 isyanları ve bombalamalarla (2010 Ahmediye camilerinde) bu ülkede yüzlerce Ahmedi öldürüldü. Bunun haksız bir tekfir mi yoksa toplu irtidata karşılık uygun bir şeriat uygulaması mı olduğu tartışmalıdır.[83]
İrtidatın üç türü (dönüşme, küfür ve sapkınlık) örtüşebilir. Örneğin "İsmaili dini teşkilatının Fatımiler zamanına kadar bütün karmaşık gelişiminin babası olan Abdullah ibn Mayun al-Kadda'ya farklı muhalifleri tarafından bir "Yahudi, Bardesanlı ve en yaygın olarak İranlı bir düalist" suçlamaları yöneltilir.[84]
İslami literatürde küfr "inançsızlık", ahlaksızlık/fısk, hakaret ve irtidat ile de örtüşebilir.[85][86] İslamın temel doktrinlerin reddini içerir.[87]
Herhangi bir Müslüman, bir eylem veya sözü dolayısıyla kendisini mürted suçlamasının odağında bulabilir.[88][89]
Toplu mürted olarak muamele gören gruplar arasında zındıklar, Sufiler ve daha yakın zamanda Ahmedi ve Bahailer yer alır.[90] Yukarıda açıklandığı gibi, meşru Müslüman mezhepleri ile gayri meşru mürted gruplar arasında ince bir fark olabilir ve Müslümanlar, onları ayıran çizgi konusunda her zaman hemfikir değillerdir. Gianluca Parolin'e göre, "toplu dinden dönme her zaman vaka bazında ilan edilmiştir".[90] (ilke değil)
Ayetullah Humeyni ve diğer Caferi fıkıhçılar Müslümanlar arasında doğup büyüyen ve sonra da başka bir dine dönenlere "fetri mürted", dışarıda büyüyüp Müslüman olan, sonra da dinden çıkanları "ulusal mürted" olarak ayırdılar. Şöyle ki onlara göre "ulusal mürted"lere tövbe etme şansı verilir, "doğuştan mürted"lere böyle bir şans verilemezdi.[91]
Ortodoks irtidat fıkıhı, Müslüman bir ebeveyni olmayan veya mürted ebeveynlerce yetiştirilen biri için sorunlu olabilir. Müslüman bir anne-babadan doğan bir kadın, -Müslüman anne-babası onu yetiştirmemiş ve her zaman başka bir dine inanmış olsa bile,- Müslüman olmayan biriyle evlenirse mürted sayılabilir.[92][93] (İslamweb.net'teki fetva alimleri komitesine göre).[94]
19., 20. ve 21. yüzyılda irtidat tartışmalarıı arasında modern din özgürlüğü normları, Bahâîlik ve Ahmedîlik inançları[7] yanında "şeriat hükümlerine göre yargılama veya yargılanmayı reddedenler"[7] ve klasik şeriat hukukunu eksiksiz olarak uygulamayan Müslüman yetkili ve hükûmetlerin durumu yer alır.
İrtidatın cezalandırılıp cezalandırılmayacağı, ne zaman ve nasıl cezalandırılması gerektiği konusunda İslam alimleri arasında görüş ayrılıkları vardır.[7][11][51]
11. yüzyıldan itibaren, Müslümanların İslam'dan dönmeleri İslam hukuku tarafından yasaklandı. Bundan önce irtidat yasası, yalnızca belirli sayıda kişi tanıklık ederse, -ki bu imkansızdı- buna olanak veriyordu.[95][96][97]
Dinden dönme, ölümle ve ayrıca mal, çocuk, evliliğin iptali, miras haklarının kaybı gibi medeni sorumluluklarla cezalandırıldı.[7]
İslam tarihi boyunca da uygulanan ikincil bir kanun, gayrimüslimlerin Müslümanları kendi dinlerine çevirme çabalarını yasaklıyordu.[95][96][97][98][99]
19. yüzyıldan başlayarak, birçok Müslüman devletin yasaları irtidatı saymadı ve bazı İslam alimleri bunlar için kanunsuz olarak adalet (yasadışı infaz) çağrısında bulundular.
Çağdaş zamanlarda Javaid Rehman'a göre "giderek artan bir İslam hukukçuları grubu" buna karşı çıksa da,[7][11][34] İslam hukukçularının çoğunluğu irtidatı ölüm cezasını hak eden bir suç olarak görmeye devam ediyorlar.[24]
Bunlar sadece iki Müslümanın tanıklık ettiği, ve/veya irtidatlarını kamuoyuna açıklayanlar için ölüm cezası saklı kalmak üzere yalnızca irtidatları "açıkça kanıtlanabilir" olanların idamını içeren "ılımlı bir konumu" destekliyorlar. Christine Schirrmacher'e göre, "teologların çoğunluğu" bu tutumu benimsiyordu.[100]
Fıkıh kitaplarında ihlal edeni mürted haline getiren çok sayıda doktriner ince nokta vardır. Ancak bu suçlamayı zorlaştırıcı gereklilikler de vardır.
Muhammed'in söylediği rivayet edilen hadise göre[75] bir Müslüman'ın başka bir masum Müslüman'ı kafir olmakla suçlamasının bir irtidat eylemi olmasıdır. : "Bir kimse kardeşine 'Sen kafirsin' derse, onlardan biri haklıdır."[101][102]
Şeriata göre, suçlu bulunabilmek için sanığın irtidat sırasında özgür iradeli, bir yetişkin ve sağlam bir akıl sahibi olması[7] ve bazı fakihlere göre bunun için bir süre verildiğinde tövbe etmeyi reddetmesi gerekir. Zorla İslamiyet'i kabul edip daha sonra eski dinlerine dönenler ile zulüm veya zulme uğrama korkusuyla (takiyye veya kitman) kendi isteği dışında başka bir dine girenler muaftır.[28][29]
Geleneksel Sünni ve Şii fıkıhları (mezhepler) erkek mürtedlerin idam edilmesi ve sihir ve büyü yapanlar, zındıklar ve mükerrer dinden çıkanlar gibi birkaç istisna dışında faillere tövbe etme şansı verilmesi gerektiği gibi bazı konularda hemfikirdir.[7]
Kadınların idam edilip edilemeyeceği,[103][104] irtidatın “Allah’ın haklarına” saldırı olup olmadığı,[7][105] Müslüman olarak doğan mürtedlerin tövbe ettiklerinde kurtulup kurtulamayacağı, mahkûmiyetin sanığın dindar bir Müslüman olmasını gerektirip gerektirmediği gibi konularda ihtilafa düşerler.[7]
Çağdaş dünyada Mürtedlerin infazı genellikle resmi ceza sistemi aracılığıyla olmaz. Bazı ülkelerde, "uyanık" Müslümanların mürtedleri veya mürted olduğu iddia edilenleri öldürmesi veya onları ülkeyi terk etmeye zorlaması alışılmadık bir durum değildir. Mahmud Muhammed Taha örneğinde kurban yasal olarak idam edildi ve hükûmet onun dinden döndüğü için idam edildiğini açıkladı ve bunu "teknik olarak" yasallaştıracak "sapkınlık, İslam hukukunun uygulanmasına karşı çıkmak, kamu güvenliğini bozmak, hükümete karşı muhalefeti kışkırtmak ve yasaklı bir siyasi partiyi yeniden kurmak gibi eylemlerle ilişkilendirmedi.[110]
Post-modernist profesör Nasr Ebu Zeyd Mısır mahkemesi tarafından mürted olduğu tespit edildiğinde, bu sadece karısından zorunlu boşanma anlamına geliyordu, kendisi Avrupa'ya kaçtı.
Geleneksel İslam'da irtidat hem cezai hem de sivil yaptırımlarla cezalandırılır.19. yüzyıl sonlarında, hapis veya idam gibi cezai yaptırımlar sona erse bile sivil yaptırımlar devam etti.[7][111] İslam'ın tüm mezheplerinde sivil cezalar şunları içerir:
Müslüman birinin başka bir dine geçmesi günah olduğu kadar bir "rezillik" ve "skandal" kabul edilir, bu nedenle cezai ve hukuki cezalara, iş kaybına,[113][113] aile üyeleri tarafından dışlanma ve "ölü" kabul edilmeleri hiç de "olağandışı" bir durum değildir.[114]
Kendilerini Müslüman gören ancak diğer Müslümanlar tarafından kafir kabul edilenler için de "ciddi dışlanma biçimleri" vardır. Bunlar arasında, diğer Müslümanların onunla birlikte veya onun arkasında namaz kılmayı reddetmeleri, öldüklerinde cenaze namazı ve Müslüman mezarlığına defin reddi, yazdıkları kitapların boykot edilmesi vb. sayılabilir.[115]
Abdul Raşided Omar'ın yazdığına göre, "hem geçmiş hem de şimdiki Müslüman alimlerin büyük çoğunluğu" irtidatı "ölüm cezasını hak eden bir suç" olarak görüyorlar.[24] Bazı önemli çağdaş savunucuları şunlardır:
Duane Alexander Miller Müslümanların Hristiyanlığa geçmesiyle ilgili olarak iki farklı kategori belirledi:
Miller, her iki grubu da kapsayacak şekilde 'Müslüman kökenli inananlar' (ya da 'İsa'nın Müslüman müritleri', ' heterodoks Müslüman', ' sapkın Müslüman' veya ' gizli-Hristiyanlar').[138]
2015'te Ahmed Benchemsi, Batılıların bir Arap ateistinin varlığını tasavvur etmekte bile büyük zorluk çekerken, Müslüman olarak yetiştirilen "çok sayıda" gencin "... Kuran ve Sünnet'in "mantıksızlıkları" hakkında "kişisel şüpheler" yaşadıktan sonraki dini durumlarını tartıştı.[139]
Batı ülkelerinde İslamdan ateizme "dönen" göçmenler, genellikle "Laik kadınlar", Kuzey Amerika'nın Eski Müslümanları, Britanya Eski Müslümanları Konseyi gibi gruplarda bir araya gelerek, "birbirine sıkı sıkıya bağlı inanç temelli bir topluluktan ayrılmak" ve "ebeveyn hayal kırıklığı, arkadaşlar ve akrabalar tarafından reddedilme ve "onları küçümseyen" bir Batı kültürüne "asimile olma" suçlamalarıyla yüzleşmekle ilgili[140] gerilim ve endişelerin hikâyelerini paylaşıyorlar.
Müslüman dünyasındaki ateistler daha düşük bir profile sahipler, ancak FreeArabs.com'un genel yayın yönetmenine göre:
Geçenlerde Facebook'ta Arapça ve İngilizce, 'ateist' kelimesini farklı Arap ülkelerinin adlarıyla birleştirdiğimde, üyelikleri birkaç kişiden 11.000'e kadar değişen 250'den fazla site veya grup buldum. Ve bu rakamlar yalnızca internette iz bırakacak kadar kararlı Arap ateistleri kapsıyordu.[139]
Din değiştirmeyi engelleyen yasalar, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 18. maddesine[141] aykırıdır ve bu madde aşağıdakileri belirtir:
Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır; bu hak, dinini veya inancını değiştirme hürriyetini ve tek başına veya başkalarıyla birlikte toplu olarak, aleni veya özel olarak, dinini veya inancını öğretim, uygulama, ibadet ve ayinlerle açıklama hürriyetini içerir.[142]
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.