Kubbetü's-Sahre
Kudüs'te Emevîler tarafından inşa edilmiş İslamî tapınak Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Kudüs'te Emevîler tarafından inşa edilmiş İslamî tapınak Vikipedi'den, özgür ansiklopediden
Kubbetü's-Sahre[1] (Arapça: قبة الصخرة ḳubbetü's-ṣaḫre yani 'Kaya Kubbesi' [“sahre” sözü “sahra” sözü ile karıştırılmamalıdır]; İbranice: כיפת הסלע, romanize: Kippat ha-Sela), geçmişte Ömer Camii olarak bilinen yapı, Kudüs'ün Eski Şehrindeki Tapınak Dağı'nda bulunan bir ibadethanedir. İlk olarak 691-692'de Emevî Halifesi Abdülmelik'in emriyle, MS 70'te Roma'nın Kudüs Kuşatması sırasında yıkılan İkinci Yahudi Tapınağı'nın bulunduğu yerde İkinci Fitne sırasında yapıldı.[2] Orijinal kubbe 1015'te yıkılmış ve 1022-23'te yeniden inşa edilmiştir. Kubbetü's-Sahre, kubbe iç süslemelerinde İslam inancını yansıtan ilk tarihî eser[3] ve İslam mimarisinin günümüze ulaşmış en eski eserlerinden biri kabul edilir.[4][5]
Temel bilgiler | |
---|---|
Konum | Kudüs |
Koordinatlar | 31°46′41″K 35°14′07″D |
İnanç | İslam |
Mimari | |
Mimari tür | Abbasi, Emevi, Osmanlı |
Tamamlanma | 687-691 |
Mimarisi ve mozaikleri, yakındaki Bizans kiliseleri ve saraylarından esinlenerek desenlendi,[6] ancak dış görünümü Osmanlı döneminde ve yine modern dönemde, özellikle 1959-61'de altın kaplama çatının eklenmesiyle önemli ölçüde değişti. Yapının sekizgen tasarımı, 451-458 yılları arasında Kudüs–Beytüllahim arasındaki yolda inşa edilen Bizans Meryem Ana Kilisesi'nden (Yunancada Kathisma, Arapçada El-Kadismu olarak da bilinir) etkilenmiş olduğu da söylentiler içerisindedir.[6]
Tapınağın, üzerine inşa edildiği Muallak Taşı Yahudilikte Tanrı'nın, dünyayı ve ilk insan olduğuna inanılan Âdem'i yaratmaya başladığı yer olarak bilinir ve İbrahimî dinlerde büyük önem taşır.[7] Müslümanlar için önemi ise, Muhammed'in cennete olan Gece Yolculuğunun, yapının merkezindeki kayadan başladığı inancından kaynaklanıyor.[8][9]
Kubbetü's-Sahre Kudüs'te Yahudilerin Kudüs Tapınağı olarak isimlendirdikleri en kutsal binaların bulunduğu ve bazen "Tapınak Tepesi" adını verdikleri bir tepenin üzerindedir. Bu tepe üzerinde inşa edilen Birinci Tapınak MÖ 586 yılında Babilliler tarafından tahrip edilmiştir. (1. tapınak)
İkinci Tapınağın yapımına MÖ 535'te başlanmış, inşaat çalışmalarında kesinti yapılan bir aradan sonra yapıma MÖ 521'de yeniden devam edilmiş MÖ 516 yılında yapım tamamlanmış ve MÖ 515 yılında İkinci Tapınak açılmıştır. İkinci Tapınak, yaklaşık 500 yıl sonra MÖ 20 yılında Kral Herod tarafından tamir ettirilmiştir.
İkinci Tapınak MS 70'te Romalıların bir Yahudi isyanının bastırmak için Kudüs Kuşatarak şehri ellerine geçirdikleri sırada (ileride Roma imparatoru olacak olan) General Titus komutasındaki Roma İmparatorluğu'na bağlı birlikler tarafından yağmalanıp tahrip edilmiştir. Romalılar bu mevkide Jüpiter Tapınağı inşa etmişlerdir. Yahudiler, 132-135 yılları arasında Romalılara karşı giriştikleri son Bar Kohba isyanı sırasında tapınağı yeniden kurmayı denediler. İkinci tapınağın temelleri dahi Romalılarca tahrip edildiğinden dolayı daha büyük ve daha geniş yeni bir tapınak yapılması gerekmekteydi. Bu tepedeki Roma tapınağı yıkıldı. Ancak Romalılara karşı bu isyan da başarısız oldu. Yahudiler Kudüs'ten çıkartıldılar.
Roma İmparatorluğu Hristiyanlığı resmi din olarak kabul ettikten sonra ve Bizans döneminde Filistin ve Kudüs, Hristiyanlığın haç merkezi olarak kabul edildi. "Tapınak Tepesi" de İsa'nın gezdiği kabul edilen bir ziyaret merkezi olmuştu. Bu yıkıntılar "Beyt-i Makdis" olarak da anılmaktaydı. Kudüs, 614'te Bizans İmparatorluğu'ndan Kudüs Kuşatması (614) ile Sasani İmparatorluğu'nun eline geçmiştir.
Halife Ömer döneminde Sasanilerle yapılan savaşlar sonrası Kudüs 636 yılında ilk kez Müslümanların eline geçti. Rivayete göre Ömer, Kudüs'e girdiğinde baş patriğe kendisini Tapınak Tepesine, Süleyman mabedinin yerine götürmelerini rica etti. Bu mevki yıkıntı ve döküntülerle doluydu. İslama Yahudilikten dönen "Ka'b el-Ahbâr, dinsel bilgilerinin yardımıyla Yahudilerin nerede tapındıklarını gösterdi. Ömer tapınaktan geri kalanları buldu. Halife Ömer ilk olarak Beytü'l-Makdıs'ı ve Muallak Taşının bulunduğu kısmı yıkıntılardan temizlemiştir. Sonra üzerinde "Sahre Mescidi" adı ile anılan, kamıştan bir namazgah yaptırmıştır.[kaynak belirtilmeli]
Günümüze kadar gelen Kubbetü's-Sahre binası Emevi Halifesi, Abdülmelik bin Mervan devrinde 687-691 yılları arasında inşa edilmiştir.
Birinci Haçlı seferi sonrası 1099'de Kudüs'ü Müslümanlar'dan alan Frenk Haçlılar Kubbetü's-Sahreyı "Augustinler" tarikatı keşişlerine verdiler. Kesişler bina üzerinde çeşitli değişiklikler yaparak O'nu manastır ve Kiliseye çevirdiler. Binanın kuzeyine Hristiyan kesişler için hücreler ilâve edildi, kubbesine hac yerleştirildi ve kubbenin altındaki mağaraya ikonalar konuldu. Müslümanlar tarafından Mescid-i Aksa olarak kabul edilen bina ise ise Kudüs Krallığı devlet sarayına dönüştürüldü.
1187'de Selahaddin Eyyûbî'nin Kudüs'ü fethinden sonra Haçlılar döneminde yapılan değişikliklerin büyük bir kısmı kaldırıldı. Tarih boyunca bölgeye hâkim olan Müslüman hükümdarlar Kubbetü's-Sahre'ye büyük saygı göstermiş, binanın bakımı ve tamiri ile yakından ilgilenmişlerdir. Kubbetü's-Sahre Eyyûbî ve Memluk Sultanları tarafından çeşitli tarihlerde tamir ettirildi. Bölge, Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. Kanuni Sultan Süleyman, Kubbetü's-Sahre'yi köklü biçimde tamir ettirdi. Binanın dış cephesini çinilerle kaplattı. Kubbetü's-Sahre, Osmanlı padişahlarından III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde de tamir edildi.[kaynak belirtilmeli] II. Abdülhamid, binanın zeminini İran halıları ile döşetti. Binanın ortasına büyük bir avize astırdı ve eskiyen çinilerini yeniletti.[kaynak belirtilmeli] 11 Temmuz 1927 tarihinde Filistin'de meydana gelen depremde önemli ölçüde hasar gördu.
1955'te Ürdün hükûmeti tarafından çok geniş bir restorasyon, revizyon ve yenileme programı başlatıldı. Ürdün, diğer Arap ülkeleri ve Türkiye'nin katkıları ile esaslı bir şekilde tamir edildi. Bu yenilemede çoğu yağmur suyu girişi dolayısı ile ziyan görmüş olan Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilen fonlarda yapılmış olan çini karolar restore edildi. Bu programın bir kısmı olarak 1965'te tahtadan yapılmış ve kurşun levha ile kaplanmış olan kubbenin dışı İtalya'da yapılmış olan daha dayanıklı ve su geçirmez alüminyum-bronz levhalarla kaplandı.[10]
1998'de Ürdün Kralı Hüseyin, Kubbetü's-Sahre'nin kubbesinin bakımı ve tamiri için 8,2 milyon dolar bağışladı.[kaynak belirtilmeli] Günümüzde İsrail'deki radikal bir grup Kubbetü's-Sahre'nin ve çok kutsal olan Mescid-i Aksâ'nın başka bir yere taşınmasını ve burada Yahudilerin üçüncü tapınağının inşa edilmesini istemektedir.[kaynak belirtilmeli] Kubbetü's-Sahre ve Mescid-i Aksa günümüzde Müslümanlarla Yahudiler arasında kuvvetli bir çatışma alanı olmaya devam etmektedir.
Kubbetü's-Sahre İslâm mimârîsinde bilinen ilk kubbeli eserlerdendir. Bu yapı Abdülmelik'in halifelik döneminde 689-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Binanın mimarları Kudüs'lü Yezid Bin Salam ve Baysan'lı Raja Bin Hayve'dir. Günün coğrafyacısı olan El-Mukadassi'ye göre, bu kutsal binanın inşası için Mısır eyaletinin gelirlerinin 7 mislinden daha fazla finansal fon sarf edilmiştir. Fakat bu binanın orijinal planları bulunmamaktadır ve organik olarak geliştirilip yapımladığı kabul edilmektedir. Bu binanın detaylı ilk planı 19. yüzyılda bu kutsal binaya gizlice girebilen Hristiyan gezgin harita subay/mimarları tarafından yapılmıştır.
Binanın mühendis/mimarlarının Kudüs'lü Yezid Bin Salam ve Baysan'lı Raja Bin Hayve olduğu kabul edilmektedir. Günün coğrafyacısı olan El-Mukadassi'ye göre, bu kutsal binanın inşası için zengin Mısır eyaletinin vergi gelirlerinin 7 mislinden daha fazla finansal fon sarf edilmiştir.
Bu bina Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen (Muallak Taşı adı verilen) kaya üzerine olup ortası kubbeli sekizgen bir binadır. Ortasında kutsal kayayı örten yüksek tahtadan iskeletle yapılmış 20m çaplı bir kubbe bulunmaktadır. Bu kubbe altın sarısı renkli metalik levhalarla kaplıdır. Bu metalik levhalar 1964'e kadar kurşundandı ve o yıl tamamlanan renovasyon ile levhalar alümünyum-bronz alaşımdan yapılmışlardır. Bu kubbe 16 pencere boşluğu ve sütün ihtiva eden bir silindirik davulumsu yapı üzerinde bulunmaktadır. Bu silindirik davulumsu yapı zeminden yükselen ve bir daire şekilde yapılmış, aralarında 24 boşluk bulunan sütunlar üzerine dayanmaktadır. Sütunlar arası boşluk 19'ar metre eninde olup sütun yüksekliği 11 metredir. Binanın dış duvarlarının yüzeyleri porselen çiniden oluşmaktadır ve binanın sekizgen şeklini aksettirmektedirler. Hem dış duvarlar ve hem de davulumsu silindirik yapıda pencereler bulunmaktadır. Binanın iç yüzeyi ve kubbesi Kur'an sureleri ve çeşitli motiflerle süslenmiştir. Duvarlar Kanuni Sultan Süleyman tarafından verilmiş olan çini karolarla kaplıdır. Kubbenin altından bulunan zemin satıhı Muallak Taşı denilen kayadan oluşmaktadır.
Türk Müslümanlar yaygın olarak yapının içindeki Muallak Taşı'nın havada durduğuna inanırlar. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Muallak Kayasını havada gören hamile kadınların hayretten, şaşkınlıktan ve dehşetten çocuklarını düşürdüğünü söylemiştir. Fakat şimdi Muallak Kayasının Müslümanlar tarafından havada durduğu düşünülse de Haremü'ş-Şerif'teki yapıların altında kaldığından gözükememekte, içine Kubbetü's-Sahre'dan inilebilmektedir.
Efsanevi rivayet ve süslemelerle anlatılan ve çeşitli şekillerde kutlanan miraç olayı ve İslam'ın ilk kıblesinin yönelim yeri olarak İslam inancında Kubbetü's-Sahre ve Mescid-i Aksa'nın istisnai önemleri vardır. Bu mevkiin İslam peygamberi Muhammed'in isrâ ve miraç mekânı olduğuna inanılmaktadır. Rivayetlere göre Muhammed, Recep ayının 27. gecesinde önce Burak isimli bineğe, bindirilerek Mescid-i Harâm'dan alınmış ve Mescid-i Aksa'ya götürülmüştür (İsrâ).
Seamless Wikipedia browsing. On steroids.
Every time you click a link to Wikipedia, Wiktionary or Wikiquote in your browser's search results, it will show the modern Wikiwand interface.
Wikiwand extension is a five stars, simple, with minimum permission required to keep your browsing private, safe and transparent.